roman / edebiyat
8 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

ciğerlerim çıkana kadar ağlayarak okuduğum, "bir de müzesine gitsem kesin cenazem çıkardı" dediğim orhan pamuk romanı. ve bence -ki çoğunu okumuş biri olarak- orhan pamuk'un en iyi romanı.
devamını gör...
nobel ödüllü yazar orhan pamuk'un 29 ağustos 2008 tarihinde iletişim yayınları tarafından piyasaya sunulan ve kızı rüya'ya ithaf ettiği etkileyici romanıdır.

kitap on yıl içinde yazılmış ama yazarın önceki kitaplarında okuyucuya masumiyet müzesi'ni aşıladığını birazcık görüyoruz. kara kitap'taki alaaddin'in dükkânı'nın masumiyet müzesi'nde olması gibi. ya da belki de yazar kendi hayatından bir şeyler aktardığı için bunu yapmış olabilir.

roman 1975 ile 1985 yıllarını kapsıyor ama 2005'e kadar uzanıyor. füsun, kemal'in on sekiz yaşındaki uzak akrabası ve birazcık da yoksullar; kemal ise istanbul'un zenginlerinden genç ve nişanlı bir adam üstelik otuz yaşında. roman sadece bu iki karakteri konu almıyor; toplumun cinselliğe bakışı, dönemin sorunları gibi birçok konudan bahsediliyor. bu durumda sizi sanki kitabın içindeymişsiniz gibi hissettiriyor.


(spoiler)
kitabın başındaki, hayatımın en mutlu anıymış bilmiyordum, cümlesi bana çok garip hissettiriyor. sanki yıllardır duymaya ihtiyacım olan cümle oymuş gibi... füsun ile kemal, füsun'un çalıştığı şanzelize butik'te karşılaşıyor; kemal, nişanlısının beğendiği çantayı almak için oraya gidiyor ama nişanlısı sibel çantanın sahte olduğunu söyleyince kemal mecburen butiğe geri gidiyor, iade ediyor ama füsun'da kasanın anahtarı olmadığı için iade yapamıyor ve kemal'in ailesinin pek uğramadığı, garaj gibi kullandıkları evde buluşuyorlar. füsun parayı butiğin sahibinden aldıktan sonra kemal'e vermek için bu eve gidiyor. hikâye burada başlıyor. kemal, dayanamayıp füsun'u öpüyor. gün geçtikçe daha çok yakınlaşıyorlar, sevişiyorlar ve o zaman, sonuna kadar gitme, diye bahsedilen o olay yaşanıyor. birbirilerine aşık oluyorlar (artık bütün hayatım seninkine bağlı) kemal, füsun'u üniversite sınavına hazırlıyor, matematik konusunda ona yardımcı oluyor...

kemal, füsun'un sınavından bir gün önce nişanlanıyor ve bu da birbirlerini son görüşleri oluyor. nişanlısı sibel ile sonuna kadar gittikleri için ondan ayrılmaya korkuyor çünkü o dönemde bunlar hiç hoş karşılanmıyor. kemal, uzun süre füsun'u arıyor, sibel'e her şeyi anlatıyor ve yüzük bir süre sonra geri geliyor. kemal, füsun'a çok uzun zaman sonra ulaşıyor; taşındığını öğreniyor ve sonra evine gidiyor ama (ona evlenme teklifi edecektim) görüyor ki füsun evlenmiş...

kemal, füsun'u tekrar kaybetmemek için hiçbir şeye ses çıkarmıyor. füsun'un eşi sinemayla uğraşıyor ve füsun'da oyuncu olmayı çok istiyor. kemal ona bu konuda yardım edeceğini söylüyor, limon film'i kuruyor ama yine de kemal, füsun'un oyuncu olmasını hiç istemiyor, bunu sadece ona yakın olabilmek için yapıyor. her akşam füsunların evinde akşam yemeği yiyorlar, kemal her akşam füsunların evinden bir şey alıyor. yıllarca bunları saklıyor, bir koleksiyon haline getiriyor. ondan uzak kaldığı anlarda ona ait eşyalarla kendini avutuyor...

yıllarca bu olay devam ediyor. kemal, deliler gibi sevdiği öfkeli güzeline çok uzun zaman sonra kavuşuyor. füsun bir gece kemal'in arabasıyla bir ağaca sertçe vurarak kaza yapıyor; kemal ağır bir şekilde yaralanırken füsun ölüyor. kitapta bu kısım şöyle geçiyor:

ölmekte olduğunu anlayan füsun, iki üç saniye süren bu son bakışmamızda, bana asla ölmek istemediğini, hayata her saniyesine kadar bağlı olduğunu, onu kurtarmamı yalvaran gözlerle ifade ediyordu. ben ise, kendimin de ölmekte olduğunu sandığım için, hayat dolu güzelim nişanlıma, hayatımın aşkına, birlikte başka bir dünyaya yolculuğa çıkmanın sevinciyle gülümsedim yalnızca.


kemal, bir süre komada kalıyor, komadan çıktıktan sonra füsun'un oturduğu evi annesinden satın alıp onu müzeye çevirmeye karar veriyor.

ve artık sıra kendi cümlelerimde...

kemal'in aşkı bana göre gerçekten masumdu ve bunun hastalıklı olduğunu düşünmüyorum. evet, bir takıntıydı ama kesinlikle hastalıklı değildi. insanın birini bu kadar uzun süre aynı aşkla sevmeye devam etmesi ve gözünün kör olması bana hâlâ masum geliyor ama bu aşkın verdiği zararın haddi hesabı yok tabii.

füsun, bana kalırsa fazla soğuk bir karakter. kemal'i sevdiğini düşünmüyorum ve bu ölümün bir intihar olduğunu düşünüyorum. kemal ile evlenmesinin tek sebebinin bakirelik olayı olduğunu ve kemal'in varlığı olduğunu düşünüyorum ya da belki de füsun intiharı kafasına çoktan koyduğu için bunu kabul etti...

müzesi neredeyse her gün kalabalık. insan müzenin içine girince kemal'in füsun'a duyduğu aşkı en derinine kadar yaşıyor. 4213 sigaranın duvarda duruşunu görünce gözlerim dolmuştu. kemal'in, orhan pamuk olduğunu düşünüyorum, bir insan bunları yaşamadan bu kadar yoğun duygulu bir roman yazamazmış gibi geliyor. ben fazla etkilenmiştim ve eminim benim gibi etkilenenler de vardır. çok güzel ve özeldi...
devamını gör...
orhan pamuk'un en güzel kitabı olabilir gerçekten. kitapta bir aşk hikayesi tüm detaylarıyla anlatılıyor. bir evlilik kararı nasıl alınır, ne zaman alınır, neler önemlidir, her şeyi okuyabiliyorsunuz. daha da güzeli ise bir sevgiyi, aşkı tüm yönleriyle anlatması. yani sadece "sevdim, bekledim, öldüm" değil durum tüm iyimserliği, kötümserliği, dürtüleri, arzulamaları, sevişmeleri, kıskançlığı... her şeyi ile anlatıyor. kitap ne kadar kalın olsa da okumaya başladığında nasıl akıp gittiğini anlamıyorsunuz bile. kitabın sonlarına doğru bir de tek seferlik kullanabileceğiniz müze giriş bileti var. yani gidip müzeyi görmeniz için kitabı okumanız yeterli.

bence her detayıyla muhteşem bir kitap!
devamını gör...
bir orhan pamuk kitabıdır.

orhan pamuk dünya edebiyatının kabul edip alkışladığı bir yazarken türkiye’de o kadar da sevildiğini söylemek mümkün değil. roman yazarlığı ile ve kullandığı dille ilgili eleştirileri anlayabiliyorum. ancak okuma oranı yerlerde olan bir ülkede nobel edebiyat ödülü kazanmış bir romancının bu ödülü hak etmediğine dair böyle bir fikir birliğini çok anlamıyorum. yani daha önce bu ödülü kazananları, o sene kazanma ihtimali olanları ve orhan pamuk kitaplarını okumuş gibi bir grubun, yazarın ödülü hak etmediğini haykırması bana tuhaf geliyor.

bu roman orhan pamuk’un en iyi romanlarından biri bence, hatasıyla günahıyla. ben okurken büyük bir keyif aldım. kemal’in füsun’a duyduğu o aşkı sonuna kadar anladım ve hissettim. bu aralara geçmişte kalan büyük aşklarla ilgili kafam çok karışık. ama bu aşkı anlayabiliyorum.

kemal yiteceği belli olan bir aşk sırasında füsun’a ait olan her şeyi toplamaya başlar. bu bir takıntı mıdır, bilemiyorum. öyleyse bile böyle bir takıntı affedilebilir. hoş görülebilir.

orhan pamuk romanı yazmakla kalmamış bu kitabı bir müzeye de çevirmiştir. çukurcuma’daki masumiyet müzesi 2014 yılında avrupa’da yılın müzesi seçilmiştir. ama eminim bunu da hak etmemiştir. müzeye girmek için kitabın içindeki bir sayfada bulunan bileti kullanabilirsiniz. eğer sigara tiryakisi iseniz girmeden önce mutlaka sigaranızı için çünkü müzeye girer girmez sizi ilk karşılayan şey binlerce izmarit olacak.
devamını gör...
orhan pamuk'un sessiz ev kitabından sonraki en vasat kitabıdır. kara kitap'taki imge zenginliği, kar kitabındaki ince siyasal göndermeler, cevdet bey ve oğullar'ndaki tarihsel-ekonomiksel dönüşüm bu kitapta yoktur/çok azdır.
istanbul'da geçen düz bir aşk hikayesini anlatır. kitap, bir türk filmi gibi spontane ilerler. erkek kahraman bir kadına zil-zurna aşık olur ve kitap bu bağlamda devam eder. neticede bu aşk bir deliliğe dönüşür ve sonunda bir trafik kazasıyla son bulur.
bu son çok hızlı bir sondur. oysa kitabın işleyişi daha güzel bir 'son'u hakediyordur, damdan düşer gibi bir bitişi değil.
ayrıca orhan pamuk, istanbul'da aynı isme sahip bir müze açmıştır ve müzenin biletini kitabın bir sayfasına iliştirmiştir. bu müzede bu delice aşkın etrafında döndüğü eşyalar sergilenmektedir.
devamını gör...
yarın müzesine gideceğim hem de tek başına. planlarım böyle değildi ama hayatta her zaman istediklerimiz olmuyor. hem zaten her istediğimiz olsaydı hayattan zevk alamazdık değil mi? sanki şu an çok zevk alıyormuşuz gibi. kemal'e sizin için söveceğim arkadaşlar. füsun'da az fena değildi ama...
devamını gör...
okuduğum ilk orhan pamuk kitabıdır. 14-15 yaşlarında okudum bunu. şimdi okusam belki severim, o zamanlar saplantılı aşkların zırvalık olduğunu düşünüyordum. gerçi şimdi de zırvalık olduğunu düşünüyorum* ama artık bu obsesyonun nedenlerini az çok anlayabildiğim için genel olarak bu saplantıyı da anlayabiliyorum. ayrıca her türlü saplantıyı, tutkuyu, manyaklığı kurguda çok seviyorum. gerçeğe sirayet etmediği müddetçe.

yine de şuna inanıyorum ki güçlü bir üslup söz konusu olsaydı, konusu bana hitap etmese de sevebilirdim kitabı. dolayısıyla orhan pamuk'a önyargılı idim. seneler sonra yirmili yaşlarımda bir de kırmızı saçlı kadın ile şansımı denedim. vallahi yerden yere çarptığım bir kitap oldu o da.*

yine de edebiyatla hayli haşır neşir olan, orhan pamuk'un kişisel duruşunu seven ve sevmeyen pek çok arkadaşım "sen gerçekten zayıf kitaplarına denk gelmişsin. bir de kara kitap'a ve benim adım kırmızı'ya şans ver dediler. daha elim gitmedi. bakalım ne zaman okurum, kısmet...
devamını gör...
kitap hakkında yazacaklarım spoiler içereceği için spoiler yemek istemeyenlerin okumaması daha iyi olacaktır. söze girmeden önce bir itirafta bulunmak istiyorum; kitabın ortalarına geldiğimde kitabın gidişatından dolayı yapacağım yorum kafamda şekillenmeye başlamıştı ve oldukça sert olacaktı. kitap bittikten sonra kitabın sonundaki kısımlarda orhan pamuk’un samimi ve içten konuşmaları beni oldukça yumuşattı.
masumiyet müzesi ismini ilk duyduğumda 2018 yılındaydık. yazarına karşı bir önyargım olduğu için mesafeli olsam da kitabın ismi dikkatimi çekmişti. bana kitabı anlatan kişinin coşkusu benim önyargımdan daha büyüktü. bu yüzden yazarın kişiliği hakkındaki fikrimi bir kenara bırakıp sanatıyla değerlendirmek için okumaya karar vermiştim. kısa bir süre sonra kitabı aldım ama bir türlü okuma fırsatı bulamadım. böyle durumlarda her zaman yaptığım gibi kendi kendime dedim ki; demek ki doğru zaman değil, zamanı gelince bunu hissederim. bu yılın başında hissettiğim duygunun etkisiyle sesli kitap olarak dinlemeye başladım. yıllardır doğru zamanı beklediğim ve kitap bittikten sonra merak ettiğim müzeyi gidip görmek istediğim için beklentim fazlaydı. kitap toplamda 18 saat sürüyor. ilk saatler çok güzeldi ve beklediğime değiyordu ama aynı zamanda kemal'in sibel'i aldatması beni rahatsız ediyordu. içten içe kemal'in füsun ile birlikte olmasını istediğim ve bu aldatmaya göz yumduğum için kendimi suçlu hissediyordum. nasılsa sonunda durumu itiraf edip sibel'den ayrılıp füsun ile evlenecek diyerek kendimi teselli ediyordum. kemal'in keskinlerin evine yaptığı ziyaretler kısmına gelince benim açımdan büyü bozuldu. o kısma kadar aşk için yaptığı her şey kabul edilebilir şeylerdi, füsundan çaldığı eşyalarla kendini tatmin etmesi bile ama artık evli olan füsun'un evine yaptığı ziyaretler kulağa hoş gelmiyordu. kemal’in bu ziyaretleri ve evden eşya çalmak gibi yaptığı diğer tüm tuhaflıkları aşkından yaptığı fikrine karşı çıkmıyorum. fakat gerçekçi olursak 8 yıl boyunca insanların evine gidip eşyalar çalan, evli bir kadın ile yakınlık kurmaya çalışan hasta ve takıntılı bir adam var karşımızda. bu adamın yaptıklarına karşın keskinler ailesinin kemal'den gelen maddi yardımlardan dolayı bu durum karşısında sessiz kalması ise kemal’in saf aşkı fikrini yıkıyor. daha ziyade şımarık zengin çocuğu konumuna düşürüyor. çünkü böylesine ağır ve ahlaki sınırların kıyısında gezen hikayeler sert olmak zorundadır. kemal’e yapılan ayrıcalıklı tutum hikayenin gerçekçiliğini zedeliyor. gerçek hayatta evli bir kadınla yakınlık kurmaya çalışan kişi toplum tarafından dışlanır, aşağılanır ve bunlarla yüzleşmek zorunda kalır. kendisi de yaptığı şeyin ahlaki sorumluluğu altında ezilerek vicdan azabı çekerek kendini aşağılık bir insan olarak görür ve buna rağmen aşkının peşinden koşar. ancak bu şekilde ahlaki sınırların ucunda gezen, ağır ve sarsıcı bir hikaye ortaya çıkar. yazar, her kalıcı hikayede olduğu gibi finalde füsun’u öldürerek sarsıcı bir son vermiş ancak hikayenin çarpık yapısı ben de sarsıcı bir son hissiyatı uyandırmadı. daha ziyade müze fikrini öne çıkarmak için yazılmış bunu da aşkla süslemiş bir hikaye. kitaba konu olan yasak aşk olması gereken sertlikte işlenemediği için kemal tüm bunları yasak aşk olmadan başka bir kurgu üzerinden sadece füsun’a duyduğu aşk ile yapmış olsaydı benim açımdan daha gerçekçi ve etkileyici bir aşk olurdu. bunların yanı sıra sadece müze fikrinden dolayı bile okunması gereken bir kitap. eski eşyaları müzeye dönüştürme fikri, çok ilgi çekici ve insanda gidip o müzeyi görme isteği uyandırıyor ben de mutlaka bir gün o müzeyi görmeye gideceğim. kitabı gençlere tavsiye etmiyorum ama yetişkin insanların okuyabileceği sürükleyici bir kitap.
devamını gör...
komik bulduğum lakabım . aynı zamanda okumadığım orhan pamuk kitabı. 2 senedir köşede duruyor... sevdiceğimle okuyup müzeyi gezerim diye bir tribe girmiştim. başkasını beklersem ohoo. en iyisi başlayayım.
devamını gör...
orhan pamuk’un adeta bir türk filmini andıran eseri.

kemal adındaki bir beyefendinin füsun adındaki bir kadına tutulması ile başlar. aşk, yasak aşk olarak nitelendirilebilir çünkü kemal aynı zamanda bir başkasıyla nişanlıdır. buradaki gelişen olaylarda ise kemal füsun’u öylesine sevmiş ona dair her şeyi öylesine dikkatle incelemiştir ki onun içtiği sigaralardan, onunla karşılaştığı dükkana kadar ona dair birçok anıyı müzeleştirmiştir. üstelik bu müze füsun’un yaşadığı evdir.


şahsi yorum: ana karakterin sevme şekli öylesine yoğun, öylesine uzun anlatılmış ki bazen sakız gibi uzatılmış ve bu yüzden sayfaların gereksiz uzun olduğunu düşünüyorum. 584 sayfa olması lazım. ( güncel basımı 465) açıkcası bu kadar uzatılmamalıydı. elbette ki aşk sevgi çok önemli ve güzel şeyler ancak kişi korkak olmak yerine kendini göstermeli. aşk ve sevgi ancak bu şekilde güzel ilerler. bence buradaki aşkın bu kadar yoğun işlenmesinin bir diğer sebebi ise aşkın tek taraflı olması. bir diğer tarafın hoşlanıyorum galiba algısına göre kitap işlenmiş. diyorum ya adeta eski bir yeşilçam filmi tadında kitap. ana karakterin aşık olması da çok yoğun ve şiddetli işlenmiş - bunu kaç kere söyledim bilmiyorum- ama işlenen aşk biraz da sap*ıklık ve sapk*nlığa dönüşmüş çünkü ona dair birçok şeyi biriktirmiş biri bana böyle bir şey yapsa endişelenirim doğrusu. ( müzeye gittiğinizde söylediğimi anlayabilirsiniz. ) ayrıca müzeye girişler eğer kitap aldıysanız kitabınızla gidin o zaman ücretsiz oluyor.

son olarak aşırı şiddetli tavsiyem: ( burayı okumayı unutmayın biliyorum uzun yazdım ama rica ediyorum sizden) kitabı okurken ajda pekkan- her yerde kar var şarkısını dinleyin. nilüfer de söylemiş diyenler olacaktır ama lütfen ajda pekkan’dan dinleyerek okuyun. tamamını okuduysanız çok teşekkür ederim sevgiler.
devamını gör...
orhan pamuk kitabı.

---spoiler---

kemal iyi bir aileden gelen bir patrondur. fransa da egitim gormus, yine iyi bir aileden gelen sibel ile nisanlıdır. evliliginden cok umutludur, sibel le mutlu olacagını dusunmektedir. derken sibel e bir canta almak icin girdigi magzada cocukluktan tanıdıgı uzak akrabası fusun la karsılasır. fusun guzellik yarısmasına girecek kadar guzel bir kadın olmustur. fusun un guzelliginden buyulenen kemal allem eder kallem eder, gizli gizli fusunla merhamet aparatmanında bulusmaya baslar. bir taraftan sibel ile nisan hazırlıkları devam etmektedir. kemal ne yaptıgını pek dusunmemektedir, yoksul ama dunya guzeli fusan a asık olmustur. derken sibel e nisanlandıkları gun fusun ortadan kaybolur. fusun a bir turlu ulasamaz. kemal yataklara dusecek kadar hastalanır fusun un yoklugunda. sibel zamanla bu problemi cozeceklerine inanmaktadır. ama kemal fusun u unutamaz. sibel kemal den ayrılır. fusun un pesine duser kemal. bulur. ulasır. fusun evlenmistir. fusun un bosanıp onla evlenmesini istese de fusun pas vermez. derken fusun un kocasının bir film projesinde aktrisle yakınlasmasını fırsat bilen kemal fusun a acılır ve fusun kabul eder. ben kitabı burada bitirdim. benim icin kitap boyle bitti. sonunda asıklar kavusur, gokten uc elma duser.

--spoiler----

-hayatımın en mutlu anıymıs, bilmiyordum.
kemal- fusun la ilk sevismesinden sonra
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"masumiyet müzesi (kitap)" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim