bunca iğrençliğe ve acıya müdahale etmeyen tanrı
başlık "deli mavi" tarafından 15.07.2025 01:55 tarihinde açılmıştır.
21.
tanrının "dur la bi noluyo şurda" diye her kötülüğe müdahale etmesini istemeniz antropomorfik bir tanrı anlayışınızın olduğunu ortaya koyar. sana göre anında müdahale edilmesini gerektiren şeylerin zamanı vardır belki? ayrıca hepimiz eylemlerimizle onun tecellileriyiz, yani sen merhametle bir yarayı sardığın zaman orada tanrının izi vardır, dolayısıyla kötülüklerin sebebi insandır denilebilir.
devamını gör...
22.
böyle açıp açıp tevrat inciller okuyorum. kur'an a bakıyorum sure sure.
kanonik inciller apokrif incillere bile bakıyorum. kağıdın kalemin iletişimin çok olmadığı her şeyin bir efsane gibi yayıldığı dönemler bunlar.
bir deri parçasına yazılmış toprağa taşa yazılmış yazılar. rivayetler mucizeler.
mağaralarda saklanan insanlar .
dünyanın her bölgesinde o dönem bir din var çoğu mitoloji efsaneler.
insanın aklında boyle dolu soru oluyor tabi.
herkesin aklına gelir. bir tanrı neden bunca kötülüğe göz yumuyor. yumuyor mu.
insanın kendisi neden göz yumuyor. aha gazze de örneğin dünyanın gözü önünde.
modern dedikleri insan. her şeyi de açıklayamaz insan ne dinle ne bilimle tabi. hatta buna gerek yok. hani akıllı ya insan bilinçli akıl sahibi. neden yapıyor o zaman bunca kötülüğü.
o kadar savaşta bebekler masumlar öldü işkenceyle ölenler oldu. neden.
tanrı yoksa bile insan neden yapar bunu yaptı. hatta sürekli savaşı isteyen insanlar değil mi.
şunu öldüreceksin bunu asacaksin diyen.
kur'an da bununla ilgili bir ayet var tabi. ha insanı tatmin eder mi sorularına yanıt verebilir ki bilemem.
başlığı görünce aklıma geldi şöyle bir şey kopyala yapıştır yapıyorum. fatır suresi 45. ayetmis.
eğer allah, insanların yaptıklarının hesabını hemen görecek olsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. fakat o, onlara belli bir zamana kadar süre vermektedir. belirlenen süre dolduğu zaman da kuşkusuz allah kendi kullarını en iyi görendir.
kanonik inciller apokrif incillere bile bakıyorum. kağıdın kalemin iletişimin çok olmadığı her şeyin bir efsane gibi yayıldığı dönemler bunlar.
bir deri parçasına yazılmış toprağa taşa yazılmış yazılar. rivayetler mucizeler.
mağaralarda saklanan insanlar .
dünyanın her bölgesinde o dönem bir din var çoğu mitoloji efsaneler.
insanın aklında boyle dolu soru oluyor tabi.
herkesin aklına gelir. bir tanrı neden bunca kötülüğe göz yumuyor. yumuyor mu.
insanın kendisi neden göz yumuyor. aha gazze de örneğin dünyanın gözü önünde.
modern dedikleri insan. her şeyi de açıklayamaz insan ne dinle ne bilimle tabi. hatta buna gerek yok. hani akıllı ya insan bilinçli akıl sahibi. neden yapıyor o zaman bunca kötülüğü.
o kadar savaşta bebekler masumlar öldü işkenceyle ölenler oldu. neden.
tanrı yoksa bile insan neden yapar bunu yaptı. hatta sürekli savaşı isteyen insanlar değil mi.
şunu öldüreceksin bunu asacaksin diyen.
kur'an da bununla ilgili bir ayet var tabi. ha insanı tatmin eder mi sorularına yanıt verebilir ki bilemem.
başlığı görünce aklıma geldi şöyle bir şey kopyala yapıştır yapıyorum. fatır suresi 45. ayetmis.
eğer allah, insanların yaptıklarının hesabını hemen görecek olsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. fakat o, onlara belli bir zamana kadar süre vermektedir. belirlenen süre dolduğu zaman da kuşkusuz allah kendi kullarını en iyi görendir.
devamını gör...
23.
çelişkiler barındıran bir önerme. şöyle ki;
başlıkta geçen cümlenin barındırdığı ön varsayım, bunca iğrençliğe ve acıya müdahale edebilecek kudrete sahip bir tanrının varlığını kabul etmek ve aynı kabulle tanrının bunu kendi isteği ile yapmadığı kabulü var. yani her şeye kudreti yeten bir tanrıyı varsayarak onun müdahalesizliğini sorguluyoruz. her şeye kudreti yetiyor olduğu varsayımı, bunca iğrençlik ve acının da kendi bilgisi dahilinde olduğunu ve buna müdahale etmemesinin de yine bu kudretin bir gereği veya en azından bu kudrete dahil bir durum olduğu kabullerini de getirir veya gerektirir.
özetle, eğer her şeye kudreti yeten bir tanrıdan bahsediyorsak yarattıkları hakkında da bilgi sahibi olduğu ve gidişatın akıbeti hakkında da bilgi sahibi olduğu ve aynı zamanda yeryüzünde yaşanan şeylerle ilgili de bir bildiğinin olduğunu kabul ediyor olmamız lazım. burada da tüm bunların bir açıklaması ve tanrının bir hikmeti dairesinde olduğu konusu tamamen inançla ve o inancın zorunlu kıldığı imanla ilgili olması durumu söz konusu olduğundan iman etmeyen kişilerin zaten böyle bir tanrıyı da varsaymamaları gerekiyor. dolayısıyla, bahsedilen tanrı ile ilgili önerme yine bir çelişkiyle karşılaşıyor.
ezcümle aslında çok basit bir açıklaması olan bir konu söz konusu: eğer yeryüzündeki tüm sapkınlıklara müdahale etmesi gereken fakat bundan imtina eden bir tanrının olduğunu düşünüyor ve bunu eleştiriyorsan öncelikle buna gücünün yetmesi gerektiğini kabul etmen gerekiyor. eğer tüm bunlara gücü yetebilen bir tanrının varlığını kabul ediyorsan, bu müdahalesizliğinin kudreti sonsuz bir tanrının hikmeti dairesinde olduğunu da kabul etmen gerekecek. eğer bunu kabul etmiyorsan eleştirebileceğin bir tanrı söz konusu değildir zaten. bunu kabul edip etmemek de nesnel bir dünyanın değil, metafiziksel bir alanın konusudur. metafiziksel olması, olmadığı anlamına gelmemekle birlikte, tanrı ile ilgili konuların rasyonal dünyanın sınırlılıkları ile kavranmasının mümkün olmadığı farkındalığı da atlanmaması gereken önemli bir konu.*
başlıkta geçen cümlenin barındırdığı ön varsayım, bunca iğrençliğe ve acıya müdahale edebilecek kudrete sahip bir tanrının varlığını kabul etmek ve aynı kabulle tanrının bunu kendi isteği ile yapmadığı kabulü var. yani her şeye kudreti yeten bir tanrıyı varsayarak onun müdahalesizliğini sorguluyoruz. her şeye kudreti yetiyor olduğu varsayımı, bunca iğrençlik ve acının da kendi bilgisi dahilinde olduğunu ve buna müdahale etmemesinin de yine bu kudretin bir gereği veya en azından bu kudrete dahil bir durum olduğu kabullerini de getirir veya gerektirir.
özetle, eğer her şeye kudreti yeten bir tanrıdan bahsediyorsak yarattıkları hakkında da bilgi sahibi olduğu ve gidişatın akıbeti hakkında da bilgi sahibi olduğu ve aynı zamanda yeryüzünde yaşanan şeylerle ilgili de bir bildiğinin olduğunu kabul ediyor olmamız lazım. burada da tüm bunların bir açıklaması ve tanrının bir hikmeti dairesinde olduğu konusu tamamen inançla ve o inancın zorunlu kıldığı imanla ilgili olması durumu söz konusu olduğundan iman etmeyen kişilerin zaten böyle bir tanrıyı da varsaymamaları gerekiyor. dolayısıyla, bahsedilen tanrı ile ilgili önerme yine bir çelişkiyle karşılaşıyor.
ezcümle aslında çok basit bir açıklaması olan bir konu söz konusu: eğer yeryüzündeki tüm sapkınlıklara müdahale etmesi gereken fakat bundan imtina eden bir tanrının olduğunu düşünüyor ve bunu eleştiriyorsan öncelikle buna gücünün yetmesi gerektiğini kabul etmen gerekiyor. eğer tüm bunlara gücü yetebilen bir tanrının varlığını kabul ediyorsan, bu müdahalesizliğinin kudreti sonsuz bir tanrının hikmeti dairesinde olduğunu da kabul etmen gerekecek. eğer bunu kabul etmiyorsan eleştirebileceğin bir tanrı söz konusu değildir zaten. bunu kabul edip etmemek de nesnel bir dünyanın değil, metafiziksel bir alanın konusudur. metafiziksel olması, olmadığı anlamına gelmemekle birlikte, tanrı ile ilgili konuların rasyonal dünyanın sınırlılıkları ile kavranmasının mümkün olmadığı farkındalığı da atlanmaması gereken önemli bir konu.*
devamını gör...
24.
olan şey müdahale eder olmayan şey etmez.
tanrı olgusunun tek vasfı cennete gitmek için dünyayı cehenneme çeviren her dinden güruha yaratmasıdır.
tanrı olgusunun tek vasfı cennete gitmek için dünyayı cehenneme çeviren her dinden güruha yaratmasıdır.
devamını gör...
25.
tanrı insana başka hiçbir şeyde eşi benzeri olmayan en büyük nimeti vermiş. akıl vermiş insanoğluna daha n'apsın? mal mal işler yapacağına yeryüzünde zulüm bitene kadar kullan biraz da sana verilen nimeti.
(bkz: tanrı cevizi yaratır ama kırmaz)
(bkz: tanrı cevizi yaratır ama kırmaz)
devamını gör...
26.
özgür irade sahibi olduklarını farzettiğimiz adem ve havva, cennette, 'özgür iradeleri' ile elmayı yiyince, 'özgür iradeleri' ile birlikte dünyaya sürgün edilmişlerdir. *
neyse..
öldükten sonra cennete gitmeyi unutun demek istiyor olabilir.
kafa kurcalayan bir sorun da şudur :
- insanlar özgür iradeleri ile kara büyü mü yapmaktadırlar? (doğa üstü kötü güçlerin yıkım yaratması için)
- yoksa insanların özgür iradeleri ile ettikleri dualar kabul edildiği için mi mübarek/anlamlı yıkımlar yaşanmaktadır. [bir takım 'eller', 'ayaklar' falan bahşedilmiş ve ona buna 'eller', 'ayaklar' verebilen özel tarikat abileri mevzusunu es geçiyorum *]
neyse..
öldükten sonra cennete gitmeyi unutun demek istiyor olabilir.
kafa kurcalayan bir sorun da şudur :
- insanlar özgür iradeleri ile kara büyü mü yapmaktadırlar? (doğa üstü kötü güçlerin yıkım yaratması için)
- yoksa insanların özgür iradeleri ile ettikleri dualar kabul edildiği için mi mübarek/anlamlı yıkımlar yaşanmaktadır. [bir takım 'eller', 'ayaklar' falan bahşedilmiş ve ona buna 'eller', 'ayaklar' verebilen özel tarikat abileri mevzusunu es geçiyorum *]
devamını gör...
27.
şimdi öncelikle şunu ifade edeyim ki bu konularla amatör olarak ilgileniyorum ve kaynak sorarsanız gösteremem.
mesela bir hızır / ilyas* anlatısı var. anlatı diyorum çünkü diğer türlü türünün ne olduğunu yazmam gerekir ama o bilgi bende yok.
bu anlatılarda geçen bir anektod var. musa peygamber bazı şeyleri anlamıyor ve hızır / ilyas ona izah ediyor.
izah ederken de diyor ki bak açıklarım ama seninle de yolumuz biter. peygamber olduğu halde anlayamayan birinden bahsediyor olduğumuzun da altını çizeyim.
detaylı yazmayayım ama geminin delinmesi, duvarın yapılması, çocuğun enterne edilmesi gibi hadiseleri izah ederken deniyor ki sen bunların hikmetini anlamadın / anlamazsın.
bu projeksiyonu tanrı perspektifi işe genişletilmiş olarak ele alırsak, biz olup biteni anlayamayız. görünüşte kötü gibi olan durumlar aslında iyidir gibi bir alt metin çıkıyor.
böyle anlamalıyız demiyorum. ben böyle de bir bakış açısı var diyorum.
mesela bir hızır / ilyas* anlatısı var. anlatı diyorum çünkü diğer türlü türünün ne olduğunu yazmam gerekir ama o bilgi bende yok.
bu anlatılarda geçen bir anektod var. musa peygamber bazı şeyleri anlamıyor ve hızır / ilyas ona izah ediyor.
izah ederken de diyor ki bak açıklarım ama seninle de yolumuz biter. peygamber olduğu halde anlayamayan birinden bahsediyor olduğumuzun da altını çizeyim.
detaylı yazmayayım ama geminin delinmesi, duvarın yapılması, çocuğun enterne edilmesi gibi hadiseleri izah ederken deniyor ki sen bunların hikmetini anlamadın / anlamazsın.
bu projeksiyonu tanrı perspektifi işe genişletilmiş olarak ele alırsak, biz olup biteni anlayamayız. görünüşte kötü gibi olan durumlar aslında iyidir gibi bir alt metin çıkıyor.
böyle anlamalıyız demiyorum. ben böyle de bir bakış açısı var diyorum.
devamını gör...
28.
hristiyanlıkta "divine intervention" denen bir olgu var. yani, ilahi müdahale, işte tanrı'nın araya girmesi, bazı şeylerde etkin rol oynaması...
ama "god/lord works on mysterious ways" anlayışı da vardır hristiyanlarda. yani onlara göre tanrı'nın dünyaya müdahaleleri veya işte genel olarak yaptıkları gizemlidir; insanlara başta negatif gibi görünen bazı tanrısal etkilerin uzun vadede aslında olumlu olabildiğinin fark edilmesinden dem vurulur bu inanışa sahip insanlarca.
müslümanlıkta da "allah bir kapıyı kapatırsa, diğerini açar" gibi bir inanış yaygındır. bundaki anlayış da benzer. veya işte her şerde bir hayır vardır inanışını da düşünebiliriz.
ben apatetik ateistim bu arada. sadece böyle inanışlardaki tabloyu özetlemek istedim.
bilemiyorum ya. yani bence herkes elinden geldiğince dünya için çaba sarf etmelidir. yani ortalıkta ilahi bir şeyler dönüyorsa bile, bu bizi her sorunu tanrı çözmelidir anlayışına itmemelidir. film izlemek ve video oyunu oynamak arasındaki fark gibi bu aslında. yani video oyunu oynarkenki yaklaşımımız belirleyici olmalıdır bence. o oyunlarda nasıl ki, "oyun yapımcıları, benim bu bölümü geçmemi kolaylaştırmalı" demememiz gerekiyorsa, yani kendi zeka ve yeteneklerimizi kullanarak oyunlarda mutlu sona ulaşmaya çalışıyorsak, bunun gerçek hayattaki iz düşümü de paralel olmalı.
ama "god/lord works on mysterious ways" anlayışı da vardır hristiyanlarda. yani onlara göre tanrı'nın dünyaya müdahaleleri veya işte genel olarak yaptıkları gizemlidir; insanlara başta negatif gibi görünen bazı tanrısal etkilerin uzun vadede aslında olumlu olabildiğinin fark edilmesinden dem vurulur bu inanışa sahip insanlarca.
müslümanlıkta da "allah bir kapıyı kapatırsa, diğerini açar" gibi bir inanış yaygındır. bundaki anlayış da benzer. veya işte her şerde bir hayır vardır inanışını da düşünebiliriz.
ben apatetik ateistim bu arada. sadece böyle inanışlardaki tabloyu özetlemek istedim.
bilemiyorum ya. yani bence herkes elinden geldiğince dünya için çaba sarf etmelidir. yani ortalıkta ilahi bir şeyler dönüyorsa bile, bu bizi her sorunu tanrı çözmelidir anlayışına itmemelidir. film izlemek ve video oyunu oynamak arasındaki fark gibi bu aslında. yani video oyunu oynarkenki yaklaşımımız belirleyici olmalıdır bence. o oyunlarda nasıl ki, "oyun yapımcıları, benim bu bölümü geçmemi kolaylaştırmalı" demememiz gerekiyorsa, yani kendi zeka ve yeteneklerimizi kullanarak oyunlarda mutlu sona ulaşmaya çalışıyorsak, bunun gerçek hayattaki iz düşümü de paralel olmalı.
devamını gör...
29.
tanrım kötü kullarını sen affetsen ben affetmem.
devamını gör...
30.
nasıl ki cehennemdeki acılar birşeylerin karşılığı ise , cennet ile cehennemin karışımı olan imtihan evrenimizdeki acılar da böyledir. yazımda kanıtlarıyla anlatmıştım:
emre1974tr.blogspot.com/201...
emre1974tr.blogspot.com/201...
devamını gör...
31.
yav hiç olmadı bi kitap daha göndersin be
vallahi bu son bak
hepimiz iyi birer şirin olucaz
vallahi bu son bak
hepimiz iyi birer şirin olucaz
devamını gör...
32.
olan biten herşey tanrının izniyle oluyorsa o kötülüğü yaratan, olmasına izin veren zaten insanların inandığı tanrının kendisi. sorun burada başlıyor zaten. tanrı kötülüğe neden müdahale etmiyor değil, tanrı neden kötülük istiyor, yaratıyor ve bu duruma rağmen insanlar nasıl tanrının sonsuz iyi ve merhametli olduğuna inanıyor. korkudan yaranmak için ısrarla aslında o çok iyi falan demek gibi bişey bu.
insanlar ısrarla insanlar neden müdahale etmiyor falan diyerek savunmaya çalışıyor. tanrıyla insanın gücü, kudreti bir mı. insan ölümlü, korkuyor olabilir, tanrı ölümlü mü. insan kötü olup kötülükten haz aldığı için de müdahale etmiyor olabilir, tanrınız kötü mü. bir adam bir çocuğa mahzende tecavüz ederken insanlar görmüyor olabilir, tanrınızın görmeme ihtimali var mı. hani o herşeyi gören, bilendi.
istediğinde ibrahim için koyun indirmiş, musa için deniz yarmış ama biz kundaktaki bebek tecavüze uğrarken neden müdahale etmiyor diyince anında müdahale istiyorsunuz, tanrı özgür irade için olaylara müdahale etmez falan diyorlar; bu tezat olmuyor mu.
insanlar ısrarla insanlar neden müdahale etmiyor falan diyerek savunmaya çalışıyor. tanrıyla insanın gücü, kudreti bir mı. insan ölümlü, korkuyor olabilir, tanrı ölümlü mü. insan kötü olup kötülükten haz aldığı için de müdahale etmiyor olabilir, tanrınız kötü mü. bir adam bir çocuğa mahzende tecavüz ederken insanlar görmüyor olabilir, tanrınızın görmeme ihtimali var mı. hani o herşeyi gören, bilendi.
istediğinde ibrahim için koyun indirmiş, musa için deniz yarmış ama biz kundaktaki bebek tecavüze uğrarken neden müdahale etmiyor diyince anında müdahale istiyorsunuz, tanrı özgür irade için olaylara müdahale etmez falan diyorlar; bu tezat olmuyor mu.
devamını gör...
33.
tanrı dediğimiz kavram, olaylara müdahil olduğunda bu her koşulda irrasyonel bir tavır olurdu hiç kuşkusuz.
teist arkadaşlar buna inanabilir. inançları bunu gerektirir çünkü.
ancak yarattığında noksanlık bulunmayan tanrı, zaten her şeyi en mükemmel biçimde var etmiş olacağından müdahaleci bir tavır sergilemesi kendi içinde büyük bir tezatlık meydana getirir.
bu açıdan bakarsak deistler en akılcı tanrı inancına sahipler diyebiliriz.
tabii panteistler de var ama onlar evreni aşkın bir tanrı fikrine inanmıyorlar.
özetle, tanrı, olaylara her ne kadar vicdanları yaralasa da müdahil olmamalı ve deizm gibi felsefi akımlarda da bu inanç vardır.
yani teistlerin mükemmel yaratıcı fikrini boşa düşüren müdahaleci tanrı fikri, fazlasıyla antropomorfik olduğu kadar kendi içerisinde de tutarsızdır.
teist arkadaşlar buna inanabilir. inançları bunu gerektirir çünkü.
ancak yarattığında noksanlık bulunmayan tanrı, zaten her şeyi en mükemmel biçimde var etmiş olacağından müdahaleci bir tavır sergilemesi kendi içinde büyük bir tezatlık meydana getirir.
bu açıdan bakarsak deistler en akılcı tanrı inancına sahipler diyebiliriz.
tabii panteistler de var ama onlar evreni aşkın bir tanrı fikrine inanmıyorlar.
özetle, tanrı, olaylara her ne kadar vicdanları yaralasa da müdahil olmamalı ve deizm gibi felsefi akımlarda da bu inanç vardır.
yani teistlerin mükemmel yaratıcı fikrini boşa düşüren müdahaleci tanrı fikri, fazlasıyla antropomorfik olduğu kadar kendi içerisinde de tutarsızdır.
devamını gör...
34.
kötüleri cehennemde yakmakla tehdit ediyor tanrı ve niçe soruyor;
"zalimlerin öteki dünya da yanmasının bu dünyada zulüm gören insanlara ne faydası var?"
"zalimlerin öteki dünya da yanmasının bu dünyada zulüm gören insanlara ne faydası var?"
devamını gör...
35.
derin cümlelere, varsayımlara dogmadan doğan cümlelere gerek yok. olmayan bir şeyin müdahil olması mümkün değildir.
devamını gör...
36.
entel dantel muhabbetlerine hiç girmeden basitçe, yemek kitabının yazarının, sen yemeğin içine ettiğinde neden suçlu olacağını, soralım... üstelik sen yemeği tarifteki gibi de yapmıyosun..
ya da, doktor sana ilaç yazıyo, sen o ilacı almıyosun sonra da bu doktor beni iyileştiremiyo, diyosun...
ama diyebilirsin, senin en doğal hakkın !!;;))
ya da, doktor sana ilaç yazıyo, sen o ilacı almıyosun sonra da bu doktor beni iyileştiremiyo, diyosun...
ama diyebilirsin, senin en doğal hakkın !!;;))
devamını gör...
37.
bunca iğrençliği insan yapıyorken tanrının müdahalesine ne gerek var? tanrı mudahele edecekse neden irademiz yol seçme fırsatımız var?
devamını gör...