521.
"istesen de ne istediğinin farkında değilsin. kendini sürekli yalnız hissetmen de bundan. oysa yalnız değilsin. ne istediğini bilmiyorsun sadece. ne istediğini ben biliyorum ve söylüyorum sana ama ben bildiğim ve ben söylediğim için senin ne istediğin olmuyor, benim senden ne istediğim oluyor. bu sefer de kendini baskı altında hissetmeye başlıyor, benden uzaklaşıyorsun. susuyorum, susuyorsun. bu suskunlukta da sen gene ne istediğini bilmiyorsun, benim suskunluğumun bozulup can sıkıntından istifade edeceği ana dek birbirimizden savruluyoruz sadece."

(bkz: franz kafka)
(bkz: milena'ya mektuplar)
devamını gör...
522.
hayatımda ilk kez birisi bana “kendine çok dikkat et” dedi sadece.
anlamış onun kalbini taşıdığımı herhalde.

sevda sözleri, cemal süreya
devamını gör...
523.
sevdalanmaya gidiyormuşum meğer...
bunu daha önce bir kâhin bana söyleseydi, kuşkusuz geri dönmeye kalkmazdım, ama bu sevdanın nerede, nasıl karşıma çıkacağını düşünmekten belki de olayların sırasını bozardım, zamanı altüst ederdim. geleceğimizi bilmemektir bizi zamanın içine sokan... 
**
devamını gör...
524.
''baban uyanmadan burdan gidicez tamam mı? karnımda kardeşin var. seni babanla bırakamam ayşe. üçümüz balkondan bu balon gibi uçacağız. şimdi gitmezsek, yazık değil mi kardeşine?'' antabus, seray şahiner
devamını gör...
525.
"ne kadar çok insanı seversek, asıl sevdiğimiz bir tek kişiyi de o kadar çok kuvvetli severiz. aşk dağıldıkça azalan bir şey değildir."
sabahattin ali :kürk mantolu madonna
devamını gör...
526.
'' bildiğim tek şey gölgelerdi ve ben onların gerçek olduğunu düşünüyordum. ama sonra sen geldin, benim güzel sevgilim! ruhumu o zindandan çıkardın ve gerçeğin ne olduğunu öğrettin.'' oscar wilde- dorian gray'in portresi
devamını gör...
527.
kendini ingiltere kralı sanan bir deli ile tartışmanın tehlikeli olduğunu herkes bilir; fakat tek başına olduğu için onun hakkından gelinebilir.
bütün bir ulus bir kuruntuya kapıldığı zaman, savlarına karşı gelindiğinde öfke tek bir delininkiyle aynıdır; fakat o ulusun aklını başına getirecek tek şey savaştır.
sorgulayan denemeler
bertrand russell
devamını gör...
528.
yapayalnız tükenen bu hayat, kendisi için değil başkaları için yaşanmıştı, bütün benzerleri gibi.
(bkz: mücella)
devamını gör...
529.
hiçbir yararı olmayacağını bile bile insan kalmanın çok önemli olduğunu düşünüyorsan onları yenmişsin demektir.
(bkz: 1984)
devamını gör...
530.
özgürlük iki kere ikinin dört ettiğini söyleyebilmektir.

1984
devamını gör...
531.
"evrenin kökeni mevcutken; sonu yoktur. sonsuzdur. yıldızlarında bir başlangıcı vardır. lakin sahip oldukları enerji onları yıkıma sürükler. yani fanilerdir. tarih göstermiştir ki bilge her şeyi bilmez, sadece ahmaklar her şeyi bilir. "
devamını gör...
532.
"oto galerisini dolandırdığım günü hatırlıyorum: sessizliği uğuldayarak dağıtan ayazın yüzümde patlayıp ensemi yaladığı bir gündü. pardösümün yakasını kaldırmıştım. yaktığım sigaradan birkaç fırt çekip fırlattım. sol cebimden çıkardığım telefonun tuşlarına bastım. karşımdaki kadının sesini ezecek tonda konuşmaya başladım:
"işyeri sahibiyle görüşmek istiyorum."
"kim arıyor diyeyim?"
"keçiören belediye başkanı yardımcısı murat ürkmez ben."
"bir saniye efendim," diyen kadının heyecanı sesinde dalgalandı. doğru yoldaydım. bekleme müziğini dinlerken derince soluyup yutkundum.
karşıdaki ses, "merhaba başkanım, beklettim sizi kusura bakmayın," dedi. "orhan çerçi efenim, galerinin sahibiyim. nasıl yardımcı olabilirim?"
"orhan bey biliyorsun mübarek ramazana neredeyse bir hafta kaldı."
"evet başkanım."
"şimdi biz belediye olarak, her yıl olduğu gibi büyük bir çadırda iftar yemeği verecez, her günün masrafını keçiören'deki itibarlı müesseselerden biri karşılasın istiyoruz, bir günü de sen alacaksın, uygunsan tabii."
"hay hay başkanım, ne demek!"
"büyük sevap işlersin valla orhan bey, çok büyük."
"inşallah başkanım."
belediyeyle "iyi ilişki" kurmanın hazzını duyan orhan,"bu vesileyle belediyemize bir dahlimiz olacaksa, yani sizi temin ederim, benim için büyük şeref bu," dedi. "miktarı, bir de nereye yatırmam gerektiğini söylerseniz, gerisini hallolmuş sayın beyfendi."
"her gün ortalama 15 bin tutar diyoruz, kağıt kalem hazırla banka bilgilerini vericem... çok teşekkür ederiz tabii iyilik yapan iyilik bulur. belediyeyle ilgili bir problem olursa bu numaradan arıyosun orhan kardeşim, tamam mı?"
"sağ olun başkanım, allah başımızdan eksik etmesin sizi."
işte, her şey bu kadar kolay gerçekleşmişti. bundan böyle benzeri bir iş çıkarmam neredeyse imkansızdı. şimdi ise bırakın dolandırıcılık yapmayı, süte düt diyecek kadar zavallı bir durumdaydım. belki de hayatta olduğum için şanslıydım."

alocu tilki'nin serencamı, emrah polat 2. baskı 2015, sf 44-45 iletişim yayınları

bir dolandırıcının başından geçenler anlatılıyor romanda. olaylar ankara'da geçiyor. bu ayrıca hoşuma gitmişti.
sade ve samimi bir anlatımı var. karakterlerin konuşma tarzları ait oldukları sosyal çevreyi yansıtıyor diyebiliriz.
kitapta alıntıladığım kısma benzer tespitler de var. insanların menfaatperest olması bir dolandırıcının gözünden anlatılmış.
zaten dolandırılmanın içinde bir parça menfaat olduğunu söyleyebiliriz.

şu yukarıda anlatılan kısım size biraz, "kaldı mı böyle dolandırılmak?" dedirtebilir. yazarımız 1974 doğumlu. anlattığı hikaye 90'lı yılların sonlarında geçiyor tahminim. bu da dönem için gerçekçi bir dolandırıcılık hikayesi demektir.

yazar, ankara'da doğumlu. odtü sosyoloji bölümünü bitirmiş. 2000 yılında kendisine manik depresif bozukluk tanısı konulmuş.
hastalığı intihara teşebbüs etmesine sebep olmuş. olaydan sonra belkemiği kırıldığı için artık yürüyemiyormuş.
köpek adamlar adlı romanı arnavutluk, bulgaristan ve romanya’da da basılmış.
yazar aynı zamanda hâlen edebiyat haber www.edebiyathaber.net/ adlı online edebiyat dergisinin yayın yönetmenliğini yürütüyor.

şu kitabın kaliteli olduğuna adım gibi eminim. kim peki emrah polat? belki edebiyat camiası onu çok iyi tanıyordur.
ama ben onu kitap fuarında yakaladım. üstünde pembe bir 5 tl özel fiyat etiketiyle.
bir gün tüm yazarlar hak ettiği değeri bulur umarım.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
buradan kitabın ilk üç bölümüne ulaşabilirsiniz. kitap da zaten altı liraymış. desenize bir lira kârdayım.
devamını gör...
533.
olmadığınız kişi olmaya çalışmakla boşuna uğraşmayın. çünkü siz artık büyüdünüz. evrende hiçbir varlık, olduğunun dışına çıkamaz. aslında buna gerek de yoktur. zaten olduğunuz şey olduğunuzda, olmadığınız şey olmaya çalışarak elde edemediğiniz şeyleri kendiliğinden elde edersiniz.

ne kolay ve ne rahat değil mi?

bir de bunu deneyin ve zaten olduğunuz kişi olun!

kuantum olumlama - r. şanal.
devamını gör...
534.
kara adamlığa soyunma telaşında olanların ortalıkta görünmemelerinin ve aralıklı yayımlama
politikalarının altında diğer şairleri küçümseme, onlarla girişecekleri fikir alışverişini boş ve yavan
görme, kendilerini bir fenomen olarak adlandırma şımarıklığı yatmaktadır. bu insanlar antolojilere de
girmek istemezler. farklı isimler arasında kaybolma korkusu, oluşturduklarını savladıkları büyünün
bozulma riski ağır basar. kendileri hakkında yazılacak ( yazılması şart ) incelemeleri beklerler. uzun
kuyruklu imza günleri hayal ederler. ağızlarından çıkan her laf şiir olduğu için, mümkün olduğunca az
konuşur, az muhatap olurlar. aristokrasileri yalnızlıklarının prangasıdır. solcu oldukları varsayımını
güçlendiren kimi kısa beyanlarıyla dizginleri ellerinde tutarlar. at, avrat, silah onlarındır. seçkin
olduklarını hissettirme çabaları, ortalama okuru her zaman etkiler: rantları da budur zaten. şiirin
değil de şairliğin peşinde koşmaları, bencilliklerini yeteneklerine bir paye olarak eklemeleri, her
sabah daha geniş kitlelere seslenen bir idol niyetiyle uyanmaları çarpık yapıları gereği kaçınılmazdır.

rimbaud'ya akıl notları- küçük iskender-
devamını gör...
535.
"askerler hâleye bakıyordu..."

metal fırtına
devamını gör...
536.
“... bu insanlar, düşünme yeteneklerini felç eden bu saçmalıkla savaşırken akıllarını nasıl kaybettiklerini görmemek için seve seve budala olurlardı...”
kızıl kahkaha
devamını gör...
537.
“... gülmeyle her şey öldürülebilirdi, hatta cinayet bile ...”
(bkz: biz)
devamını gör...
538.
..."kitaplar bir halta yaramaz. insanın birine ihtiyacı vardır, birine yakın olmak ister." inler gibi devam etti. "kimsesi yoksa delirir insan. kim olduğu hiç önemli değildir, yeter ki yanında biri olsun. inanın bana, insan fazla yalnız kaldı mı, hastalanır."

john steinbeck, fareler ve insanlar
devamını gör...
539.
bir yetişkin kendi ebeveyninden alamadıklarını çocuklarından almaya kalkamaz, kalkmamalı. duygusal ihtiyaçları karşılanmadan büyümüş bir çocuk kendisi anne olunca bu ihtiyaçları çocuktan almaya kalkarsa, bir çocuk "annem kırılırsa, annem üzülürse" diyerek hayatını annesinin gönül yorgunluklarını gidermeye adarsa, kendi hayatına verecek ve kendine dünya kuracak çok az enerjisi kalır. çocuk annesinin duygularını onarmayı bırakıp kendi hayatına verse kendini, bencillikle suçlanır. "bizi beğenmiyor, bizi istemiyor, çıktığı kabuğu beğenmiyor" diyerek itham edilir. oysa çocuk sürekli üzülen, duygusal şantajları bitmeyen ve bir türlü memnun olmayan ebeveyninin yanında yetersiz hissetmekten bıkmış, kendini var edebileceği alanlar açmaya çalışmaktadır.

psikolojik ilk yardım, tülay kök
devamını gör...
540.
gözlerim kapalıyken her şey daha güzel. çünkü burada yalnızca hayallerim var....
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kitap alıntıları" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim