1841.
her günün yaşamını sona erdiren uyku
sıkıntıların,güçlüklerin yıkanıp yorgunluk giderdiği su
zihin yaralarına şifa olan merhem
doğanın en büyük ikramı
yaşam denen ziyafetin baş yemeği.
shakespeare, macbeth ııı,ii,36
devamını gör...
1842.
sürmesinin altında gülümseyişinin gölgesi vardı ve gülümseyişinin altında da ırkının melankolisi.

kirpiklerini çıkarttığı zaman, geriye içine dalıp, styks ırmağına (yunan mitolojisinde suyundan içildiğinde ölümsüzleşileceğine inanılan nehir)
bakacağın iki kara delik kalıyordu. hiçbir şey asla yüzeye çıkmıyordu.

bütün sevinçler, keder, bütün düşler, yanılsamalar, onun ruhunun derin yeraltı suyunda, çılgın kargaşasında çakılıydı.

güneş doğunca ölüleri sayarız ya da (bir arkadaşın teveccühü) eğer beni zaten bulmamış olsaydın, arıyor olmazdın.
devamını gör...
1843.
saklanacak sayısız yer varken kurtuluş tek, öte yandan kurtuluş imkanları da saklanacak yer kadar çok yine.
aforizmalar,franz kafka
devamını gör...
1844.
zamanı saatlerle dakikalarla değil,güneşin doğup bakmasınlar değil onunla ölçüyordum; onu gördüm- görmedim, görecegim-görmeyeceğim, gelecek- gelmeyecek.

oblomov

(bkz: ivan aleksandroviç gonçarov)
devamını gör...
1845.

hissediyorum... ama anlatamıyorum...


martin eden
devamını gör...
1846.
"sadece geleceğe odaklanmak için geçmişe sırt çevirmek nafile bir çabadır. böyle bir şeyin mümkün olabileceğine inanmak bile tehlikeli bir yanılsamadır. geçmiş ile gelecek arasındaki karşıtlık ilişkisi saçmadır. gelecek bize hiçbir şey getirmez, bize hiçbir şey sunmaz; onu inşa etmek için her şeyini, hatta hayatını vermesi gereken biziz. ancak verebilmek için sahip olmak gerekir ve bunun için, bizim tarafımızdan sindirilen, özümsenen ve yeniden yaratılan geçmişten kalma hazinelerden başka bir yaşama yahut yaşam özüne sahip değiliz. insan ruhunun tüm gereksinimleri arasında geçmişten daha yaşamsal bir ihtiyaç yoktur."
simone weil-kökler
devamını gör...
1847.
"bak eller dünyayı değiştirmişler, sende değiştir dünyanı. yarınlar senin."

mustafa kutlu ~ yokuşa akan sular
devamını gör...
1848.
kimseye yük olmamak bir ahlak dersidir.
ben kimseye yük olmuyorum..
ben kendi ekmeğimi kazanıp yiyorum.
doğru; kuru bir parça ekmek
hatta kararmış ekmek,
ama çalışarak kazanılmış.
yasal, hile hurda yapmadan elde edilmiş
bir dilim ekmek...
bir sürü şerefli insan var canım.
emeklerinin karşılığı almasalar da,
kimseye boyun eğmeyen,
kimseden ekmek istemeyen
insanlar var.

(bkz: fyodor mihayloviç dostoyevski)

(bkz: insancıklar)
devamını gör...
1849.
"insanlardan nefret ediyorum. hiçbiri sevmesini bilmiyor."

(bkz: selma ve gölgesi - peyami safa)
devamını gör...
1850.
------------------------ alıntı ------------------------
gerçek bir kendiliğe dönüşümü mümkün kılan sevgi ve duygudaşlıktır.
kendiliğimizi kazandırmaya yarayan bir yöntem ve ya teknik yoktur. böyle bir çözüm beklentisi , insanın tıpkı bir makine gibi düğmesine basılınca çalıştığını zanneden bir benliğin düşüncesidir. zihin özerkliğin anahtarıdır. sevgi ve duygudaşlığımızı diğer insanlara hissettirirsek , aynı şekilde karşılık görürüz. özerkliğe giden yollar ne kadar çeşitliyse , birey de bu yolda o kadar yalnızdır. refakat ve arkadaşlar gereklidir , ama seçeceğimiz yolun sorumluluğu kendimize ait olmalıdır. bu yolda kimse bizi kollamaz. bize engel olan korku hayaletlerinin aslında etkisiz olduğunu görmek için kendiliğimiz uyandırma cesaretini göstermeliyiz. ama sadece başkaldırmak insan olmaya yetmez. başkaldırı , özgürlük korkusunu aşmaya , kendiliğe ve insani bir kalbe sahip olmaya giden uzun , zorlu ve asla sonu gelmeyecek yolun ilk adımıdır.
--------------------- alıntı ------------------------------
arno gruen - kendine ihanet/kadın ve erkekte özerklik korkusu
devamını gör...
1851.
kimseyi sevmeye cesaretim yok.

(bkz: beyaz geceler)
devamını gör...
1852.

önceden neysem o değilim artık burada ve bana öyle geliyor ki, daha kötüyüm artık burada.

aşkla hiç ilgisi olmayan mektuplar/
victor şklovski
devamını gör...
1853.
her yürek kendi şarkısını söyler.

maksim gorki

(bkz: ana)
devamını gör...
1854.
“sen de fark ettin mi? az dediğin, küçücük bir kelime. sadece a ve z. sadece iki harf. ama aralarında koca bir alfabe var. o alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. biri başlangıç, diğeri son. ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. yan yana gelip de birlikte okunmak için. aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. senin ve benim gibi…
bu yüzden, belki de, az çoktan fazladır. belki de az, hayat ve ölüm kadardır! belki de, seni az tanıyorum demek, seni kendimden çok biliyorum, demektir. bilmesem de, öğrenmek için her şeyi yaparım, demektir. belki de az, her şey demektir. ve belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir…”
hakan günday, az (kitap)
devamını gör...
1855.
"size yalvarıyorum kardeşlerim, dünyaya, yaşama sadık kalın ve size öbür dünya ümitlerinden bahsedenlere kanmayın. bunlar bilerek veya bilmeyerek zehir saçanlardır.
bunlar yaşamı aşağı görenlerdir, ölüm halinde olanlardır ve kendileri zehirlenmişlerdir. yaşam bunlardan usanmıştır bırakın gitsinler.
bir zamanlar tanrıya isyan, en büyük günahtı. fakat tanrı öldü ve onunla birlikte bu günahlar da öldü. şimdi en korkunç şey, yaşama karşı günah işlemek ve 'bilinmesi mümkün olmayanı' yaşamın amacından üstün tutmaktır." - friedrich nietzsche, böyle buyurdu zerdüşt
devamını gör...
1856.
varlığın kendine armağan olsun,
başkalarına köle değil.
devamını gör...
1857.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
yalnız bir avcıdır yürek
devamını gör...
1858.
kitap alıntısı dediğimiz şey aslında birkaç satırdan oluşan özlü ifadelerdir. birkaç paragraf olanlara kitap kalıntıları diyebiliriz.
devamını gör...
1859.

sorarlarsa, "ne iş yaptın bu dünyada?" diye,
rahatça verebilirim yanıtını:
"yalnız kaldım. kalabildim! altı milyarın arasına doğdum. ve hiçbirine çarpmadan geçtim aralarından...”

hakan günday / kinyas ve kayra
devamını gör...
1860.
canımın içi patti smith'in m treni'nden bir alıntı bırakmak istediğim başlık.


"ben hala aynı kişi olduğuma inanıyorum; dünyada yaşanan hiçbir değişiklik bunu değiştiremez.
ben harekete inanıyorum.

o gamsız balona, dünyaya inanıyorum.
gece yarısına ve öğle vaktine inanıyorum. peki başka neye inanıyorum ? bazen her şeye.
bazen hiçbir şeye.
bir göle­tin üzerinde dalgalanan ışık gibi hızla değişiyor.
günün birin­de hepimizin kaybedeceği hayata inanıyorum."
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kitap alıntıları" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim