661.
"gözümüzün önünde büyük hazineler olduğu zaman asla göremeyiz onları.peki,neden bilir misin?çünkü insanlar hazineye inanmazlar."
paulo coelho-simyacı
paulo coelho-simyacı
devamını gör...
662.
"çünkü harika bir şekilde gençsiniz. bu dünyada elde tutmaya değer tek şey de gençliktir."
"bana hiç öyle gelmiyor, lord henry."
"yok, şimdi öyle gelmez. bir gün gelecek ama, ihtiyarlayıp buruştuğunuz, çirkinleştiğiniz zaman; düşünceler alnınızda izler açtığı, şehvetin korkunç yangını dudaklarınıza damga vurduğu zaman size de öyle gelecek, hem de acı acı."
dorian gray'in portresi
"bana hiç öyle gelmiyor, lord henry."
"yok, şimdi öyle gelmez. bir gün gelecek ama, ihtiyarlayıp buruştuğunuz, çirkinleştiğiniz zaman; düşünceler alnınızda izler açtığı, şehvetin korkunç yangını dudaklarınıza damga vurduğu zaman size de öyle gelecek, hem de acı acı."
dorian gray'in portresi
devamını gör...
663.
dünya insanın çözemeyeceği kadar çelişkilerle dolu tuhaf bir yerdi.
ama işler tam da bu yüzden yoluna giriyordu.
o çılgın şiirde de aynen böyleydi.
"her yer karanlıktı ay ışıldarken, yeşil kırlar buzla örtülürken yıldırım hızında bir araba, usulca köşeyi döndü..."
~48 saat = andreas gruber~
ama işler tam da bu yüzden yoluna giriyordu.
o çılgın şiirde de aynen böyleydi.
"her yer karanlıktı ay ışıldarken, yeşil kırlar buzla örtülürken yıldırım hızında bir araba, usulca köşeyi döndü..."
~48 saat = andreas gruber~
devamını gör...
664.
"nesneler bizim onlara yüklediğimiz anlamlardan ibarettir, insanlar da öyle." görme biçimleri / john berger
devamını gör...
665.
"insan niçin yaşadığını bilmezse günü gününe yaşamakla kalıyor; günün geçmesini, gecenin gelmesini beklemekten başka zevki olmuyor. bugün nasıl yaşadım, sorusuna cevap vermeden uykuya dalıyor, ertesi gün gene aynı hayat."
oblomov
oblomov
devamını gör...
666.
ehl-i ilim ve hikmet:
“iki kişi arasındaki iyilik kuralı şudur: birinin verdiğini hemen unutması, diğerinin aldığını hiç unutmaması”
yaptığımız iyilikleri unutalım, bize yapılan iyiliklere ise nankörlük etmeyelim.
“iki kişi arasındaki iyilik kuralı şudur: birinin verdiğini hemen unutması, diğerinin aldığını hiç unutmaması”
yaptığımız iyilikleri unutalım, bize yapılan iyiliklere ise nankörlük etmeyelim.
devamını gör...
667.
"dinamik bir güç olan islâm,sadece geçmişte kalmış bir medeniyet değil, aksine geleceğin inşasında bugün de katkı sunabilecek bir enerji barındırıyor kendisinde."
geleceğimize islâm var- roger garaudy
geleceğimize islâm var- roger garaudy
devamını gör...
668.
"ölüm ve yaşam ciddi şeylerdir ama sandığınız kadar da değil."
henüz yeni bitirip yayınevlerine göndermeye başladığım "tanrı öldüyse ben kiminle berabere kaldım ya da ölüler aptallar ve diğer adam." adlı romanımdan alıntı yaptım. kitap isminin alıntıdan uzun olması yasak değildir umarım.
yayımlanmamış kitaba tasarladığım kitap kapağını da ekleyeyim nasıl bir ruh hastasıyla karşılaştığınızı anlayın.
henüz yeni bitirip yayınevlerine göndermeye başladığım "tanrı öldüyse ben kiminle berabere kaldım ya da ölüler aptallar ve diğer adam." adlı romanımdan alıntı yaptım. kitap isminin alıntıdan uzun olması yasak değildir umarım.
yayımlanmamış kitaba tasarladığım kitap kapağını da ekleyeyim nasıl bir ruh hastasıyla karşılaştığınızı anlayın.
devamını gör...
669.
depresyona kimileri daha yatkındır yapı olarak.
bu yatkınlıklarının kökenine bakacak olursak ailede psikolojik rahatsızlıklar yaşayan ebeveynler olması etkili. bu tür bir ortamda yetişen çocuklar gerekli bakım ve ilgiyi alamayabiliyorlar. çocuk bakıma muhtaçken yaşadığı psikolojik rahatsızlıklardan kaynaklı ebeveyni kendine bile bakım veremeyebiliyor.
ebeveynin yaşadığı bu duygusal buhranlarına maruz kalan çocuk kendi duygusal dengesini düzenleyemiyor. ya çok hassas bir kişilik geliştirip ebeveyni gibi oluyor yada kendi duygularını yalıtıp kendini bu şekilde korumaya alıyor.
otoriter, kaygılı, eleştirel, tutarsız, kayıtsız( ilgisiz), şiddetin ve alkolün olduğu aile ortamında yetişmiş çocuklarda ilerde yaşadıkları en ufak olumsuzluklarda ve hatta kendi karamsar düşünceleri ile sürekli depresyona girebiliyorlar. hatta kimileri hiç çıkmıyor depresyondan.
bağımlı kişilik yapıları olan kişilerin depresyona ve diğer psikolojik rahatsızlıklara çok daha yatkın olduklarını görüyorum.
bu şartlarda yetişmeyen kişiler bile ileride yaşadıkları ile depresyona girebilirler. travmalar, iflas, kayıplarda depresyon nedenlerinden.
ilişkiler de narsist eşler ve insanlar buna en çok zemin hazırlayan insanlar oluyor.
tabi benim bu yazmaya başlamama neden olan hayatımızda ki önemli kişilerin bizdeki etkileri ile depresyona girmemiz.
kendimizi gerçekleştirmek için gerekli alana sahip olmamızı engelleyen kişiler yavaş yavaş bizi depresyona itebilirler. sinsi sinsi işgal eden kişiler vardır. genelde bizim iyiliğimizi istediklerini iddia ederek bunu yaparlar.
karşı çıktığımız da ise öfkeli, saldırgan yanlarını açığa çıkarırlar.
bir şekilde karşısındakini sindirmeye çalışırlar.
eğer zayıf bir kişiliğimiz var ise boyun eğeriz. ve depresyon kaçınılmaz olur. ama kendimizi koruyabiliyor ve ifade edebiliyorsak (karşıdakinin anlamasına gerek yok) depresyon yerine belki normal bir üzüntü ile atlatabiliyoruz. yapmamız gereken artık bir kurban rolünden çıkıp, kafamızda ki korkularımız kafamızda yenmek. bizim içimizde var olan korkuları başkaları keşfedip bizi bununla kontrol etmeye başlarlar. eğer korkularımız yoksa kimse korkutarak bizi kontrol altına alamaz.
ziya ünlütürk
bu yatkınlıklarının kökenine bakacak olursak ailede psikolojik rahatsızlıklar yaşayan ebeveynler olması etkili. bu tür bir ortamda yetişen çocuklar gerekli bakım ve ilgiyi alamayabiliyorlar. çocuk bakıma muhtaçken yaşadığı psikolojik rahatsızlıklardan kaynaklı ebeveyni kendine bile bakım veremeyebiliyor.
ebeveynin yaşadığı bu duygusal buhranlarına maruz kalan çocuk kendi duygusal dengesini düzenleyemiyor. ya çok hassas bir kişilik geliştirip ebeveyni gibi oluyor yada kendi duygularını yalıtıp kendini bu şekilde korumaya alıyor.
otoriter, kaygılı, eleştirel, tutarsız, kayıtsız( ilgisiz), şiddetin ve alkolün olduğu aile ortamında yetişmiş çocuklarda ilerde yaşadıkları en ufak olumsuzluklarda ve hatta kendi karamsar düşünceleri ile sürekli depresyona girebiliyorlar. hatta kimileri hiç çıkmıyor depresyondan.
bağımlı kişilik yapıları olan kişilerin depresyona ve diğer psikolojik rahatsızlıklara çok daha yatkın olduklarını görüyorum.
bu şartlarda yetişmeyen kişiler bile ileride yaşadıkları ile depresyona girebilirler. travmalar, iflas, kayıplarda depresyon nedenlerinden.
ilişkiler de narsist eşler ve insanlar buna en çok zemin hazırlayan insanlar oluyor.
tabi benim bu yazmaya başlamama neden olan hayatımızda ki önemli kişilerin bizdeki etkileri ile depresyona girmemiz.
kendimizi gerçekleştirmek için gerekli alana sahip olmamızı engelleyen kişiler yavaş yavaş bizi depresyona itebilirler. sinsi sinsi işgal eden kişiler vardır. genelde bizim iyiliğimizi istediklerini iddia ederek bunu yaparlar.
karşı çıktığımız da ise öfkeli, saldırgan yanlarını açığa çıkarırlar.
bir şekilde karşısındakini sindirmeye çalışırlar.
eğer zayıf bir kişiliğimiz var ise boyun eğeriz. ve depresyon kaçınılmaz olur. ama kendimizi koruyabiliyor ve ifade edebiliyorsak (karşıdakinin anlamasına gerek yok) depresyon yerine belki normal bir üzüntü ile atlatabiliyoruz. yapmamız gereken artık bir kurban rolünden çıkıp, kafamızda ki korkularımız kafamızda yenmek. bizim içimizde var olan korkuları başkaları keşfedip bizi bununla kontrol etmeye başlarlar. eğer korkularımız yoksa kimse korkutarak bizi kontrol altına alamaz.
ziya ünlütürk
devamını gör...
670.
"şunu öğrenmelisin: sen hiçbir işe yaramaz değilsin. seni senden çalan toplumdur."
devamını gör...
671.
umudumuzu yitirirsek nasıl yaşardık?
yaşamak/ yu hua
yaşamak/ yu hua
devamını gör...
672.
"güçlü bir meşe gibi gerek havada dallarımla, gerekse toprakta köklerimle yol alıyorum şimdi."
devamını gör...
673.
"kedi ulaşamadığı ciğere mundar dermiş. iyi bir şey aslında. kimisi de "ya o ciğer bambaşkaydı be, onun gibisini bir daha bulamam" deyip depresyona giriyor."
psikoterapist h. alp karaosmanoğlu
psikoterapist h. alp karaosmanoğlu
devamını gör...
674.
"onlar gibi olmak, onlar gibi giyinmek, onlar gibi yiyip içmek, onlar gibi oturup kalkmak, onların diliyle konuşmak... haydi bunların hepsini yapayım. fakat, onlar gibi nasıl düşünebilirim? nasıl onlar gibi hissedebilirim?"
yaban - yakup kadri karaosmanoğlu
yaban - yakup kadri karaosmanoğlu
devamını gör...
675.
"ben, burada diri diri, bir mezara gömülmüş gibiyim. hiçbir intihar bu kadar şuurlu, bu kadar iradeli, bu kadar sürekli ve çetin olmamıştır."
yaban - yakup kadri karaosmanoğlu
yaban - yakup kadri karaosmanoğlu
devamını gör...
676.
sana teşekkür ederim evlat... bana dünyanın hakikaten suratına tükürülmeye bile değmez olduğunu ve bu dünyada suratına tükürülmeyecek bir tek ama bir tek insan bile bulunmadığını sağlam bir şekilde ispat ettin.
içimizdeki şeytan, sabahattin ali
içimizdeki şeytan, sabahattin ali
devamını gör...
677.
acılarla beslenen insan modeli
neden acılardan beslenir insan?
ve neden her şey yolundayken rahatsız olur,
temcit pilavı gibi eski acıları,yaşanmışlıkları bugüne taşır taşır durur?
bilinçaltının gücünü hafife almayalım ve bir örnekle konuya açıklık getirelim istiyorum.
bütün hayatı boyunca mücadele etmiş,elinden geldiğince herkese yardım etmiş birini düşünelim.
yememiş yedirmiş giymemiş giydirmiş hani derler ya saçını süpürge etmiş biri olsun örneğimiz.
sözde kendini düşünmeden yaşayan örneğimiz acaba gerçekten kendini düşünmeden mi yaşamıştır hayatını?
yoksa bencilliği ile sadece kendini düşündüğü için mi gerçekleştirmiştir eylemlerini?
yaptığımız herhangi bir eylem ileride bize bir fayda getirecek düşüncesiyle yapılıyorsa yani işin içinde bir alışveriş varsa bu bir çıkar ilişkisidir.
ben ona saçımı süpürge ettim,yemedim yedirdim,giymedim giydirdim,bir dediğini iki etmedim,yokken var ettim ama ona hissettirmedim.
ne kadar ilahi davranışlar,ne kadar takdirde şayan.
peki ama sen bunları neden yaptın?
hadi gerçek amacını söyle bana.
hayatında bir defa da olsa sadece kendine dürüst davran ve gerçek amacın neydi onu söyle.
saygı görmek sayılmak mı?
aranıp sorulmak,el üstünde tutulmak mı?
ne vefakar ne iyi insan denilmek mi?
zorda kaldığında desteklenmek mi?
yoksa bunların hepsi mi?
iyi de sen bütün bunları yaparken karşındakini borçlandırdığını düşünmedin mi?
onu davranışlarınla ve belki de paranla,gücünle,aklınla ezdiğini.
ve çok daha önemlisi o gerçekten istiyor muydu senin onun için yaptıklarını ya da yaptım dediklerini?
soru üstüne soru ve cevap sadece sen de.
peki cevabı bulduğunda ne olacak?
bilinçaltında oluşturduğun kalıbı kırmış olacaksın,hayatını kendin olarak yaşayacaksın.
her şey yolundayken hayatında bir acı yaratmak istemeyeceksin.
çünkü zorluklardan ve zorlukların ardından gelen acılardan beslenmiyor olacaksın.
hayatını heba etmemiş olacaksın.
mutlu olacaksın.
daha ne olsun ki... *
neden acılardan beslenir insan?
ve neden her şey yolundayken rahatsız olur,
temcit pilavı gibi eski acıları,yaşanmışlıkları bugüne taşır taşır durur?
bilinçaltının gücünü hafife almayalım ve bir örnekle konuya açıklık getirelim istiyorum.
bütün hayatı boyunca mücadele etmiş,elinden geldiğince herkese yardım etmiş birini düşünelim.
yememiş yedirmiş giymemiş giydirmiş hani derler ya saçını süpürge etmiş biri olsun örneğimiz.
sözde kendini düşünmeden yaşayan örneğimiz acaba gerçekten kendini düşünmeden mi yaşamıştır hayatını?
yoksa bencilliği ile sadece kendini düşündüğü için mi gerçekleştirmiştir eylemlerini?
yaptığımız herhangi bir eylem ileride bize bir fayda getirecek düşüncesiyle yapılıyorsa yani işin içinde bir alışveriş varsa bu bir çıkar ilişkisidir.
ben ona saçımı süpürge ettim,yemedim yedirdim,giymedim giydirdim,bir dediğini iki etmedim,yokken var ettim ama ona hissettirmedim.
ne kadar ilahi davranışlar,ne kadar takdirde şayan.
peki ama sen bunları neden yaptın?
hadi gerçek amacını söyle bana.
hayatında bir defa da olsa sadece kendine dürüst davran ve gerçek amacın neydi onu söyle.
saygı görmek sayılmak mı?
aranıp sorulmak,el üstünde tutulmak mı?
ne vefakar ne iyi insan denilmek mi?
zorda kaldığında desteklenmek mi?
yoksa bunların hepsi mi?
iyi de sen bütün bunları yaparken karşındakini borçlandırdığını düşünmedin mi?
onu davranışlarınla ve belki de paranla,gücünle,aklınla ezdiğini.
ve çok daha önemlisi o gerçekten istiyor muydu senin onun için yaptıklarını ya da yaptım dediklerini?
soru üstüne soru ve cevap sadece sen de.
peki cevabı bulduğunda ne olacak?
bilinçaltında oluşturduğun kalıbı kırmış olacaksın,hayatını kendin olarak yaşayacaksın.
her şey yolundayken hayatında bir acı yaratmak istemeyeceksin.
çünkü zorluklardan ve zorlukların ardından gelen acılardan beslenmiyor olacaksın.
hayatını heba etmemiş olacaksın.
mutlu olacaksın.
daha ne olsun ki... *
devamını gör...
678.
nefret, sizi ele geçirdiği zaman kendinize herhangi bir düşmanınızın size verebileceğinden çok daha fazla zarar verirsiniz. birisinden nefret etmek demek, ona bağlı kalmak demektir. siz içinizdeki düşmanlık duygusundan özgür kalana kadar düşmanınızı besler, ona mahkûm bir şekilde yaşarsınız.
berrak yurdakul- ev yapımı bir paraşüt
devamını gör...
679.
(bkz: kitap alıntıları)
(bkz: okuduğun kitaptan bir alıntı bırak)
(bkz: kafacıların sevdiği kitap alıntıları)
(bkz: en sevdiğin kitaptan bir alıntı)
(bkz: en sevdiğin kitap alıntısı)
(bkz: bu sabaha bir kitap alıntısı bırak)
(bkz: şu sabaha bir kitap alıntısı bırak)
(bkz: o sabaha bir kitap alıntısı bırak)
(bkz: okuduğun kitaptan bir alıntı bırak)
(bkz: kafacıların sevdiği kitap alıntıları)
(bkz: en sevdiğin kitaptan bir alıntı)
(bkz: en sevdiğin kitap alıntısı)
(bkz: bu sabaha bir kitap alıntısı bırak)
(bkz: şu sabaha bir kitap alıntısı bırak)
(bkz: o sabaha bir kitap alıntısı bırak)
devamını gör...
680.
insanoğlunun gözü yalnızca acılarını görür, mutluluğunu hiç görmez. ama gerektiği gibi görebilseydi, mutluluktan da payını aldığını görürdü.
yeraltından notlar, fyodor dostoyevski
yeraltından notlar, fyodor dostoyevski
devamını gör...