661.
"şunu öğrenmelisin: sen hiçbir işe yaramaz değilsin. seni senden çalan toplumdur."
devamını gör...
662.
umudumuzu yitirirsek nasıl yaşardık?
yaşamak/ yu hua
devamını gör...
663.
"güçlü bir meşe gibi gerek havada dallarımla, gerekse toprakta köklerimle yol alıyorum şimdi."
devamını gör...
664.
"kedi ulaşamadığı ciğere mundar dermiş. iyi bir şey aslında. kimisi de "ya o ciğer bambaşkaydı be, onun gibisini bir daha bulamam" deyip depresyona giriyor."
psikoterapist h. alp karaosmanoğlu
devamını gör...
665.
"onlar gibi olmak, onlar gibi giyinmek, onlar gibi yiyip içmek, onlar gibi oturup kalkmak, onların diliyle konuşmak... haydi bunların hepsini yapayım. fakat, onlar gibi nasıl düşünebilirim? nasıl onlar gibi hissedebilirim?"
yaban - yakup kadri karaosmanoğlu
devamını gör...
666.
"ben, burada diri diri, bir mezara gömülmüş gibiyim. hiçbir intihar bu kadar şuurlu, bu kadar iradeli, bu kadar sürekli ve çetin olmamıştır."
yaban - yakup kadri karaosmanoğlu
devamını gör...
667.
sana teşekkür ederim evlat... bana dünyanın hakikaten suratına tükürülmeye bile değmez olduğunu ve bu dünyada suratına tükürülmeyecek bir tek ama bir tek insan bile bulunmadığını sağlam bir şekilde ispat ettin.


içimizdeki şeytan, sabahattin ali
devamını gör...
668.
acılarla beslenen insan modeli

neden acılardan beslenir insan?
ve neden her şey yolundayken rahatsız olur,
temcit pilavı gibi eski acıları,yaşanmışlıkları bugüne taşır taşır durur?
bilinçaltının gücünü hafife almayalım ve bir örnekle konuya açıklık getirelim istiyorum.
bütün hayatı boyunca mücadele etmiş,elinden geldiğince herkese yardım etmiş birini düşünelim.
yememiş yedirmiş giymemiş giydirmiş hani derler ya saçını süpürge etmiş biri olsun örneğimiz.
sözde kendini düşünmeden yaşayan örneğimiz acaba gerçekten kendini düşünmeden mi yaşamıştır hayatını?
yoksa bencilliği ile sadece kendini düşündüğü için mi gerçekleştirmiştir eylemlerini?
yaptığımız herhangi bir eylem ileride bize bir fayda getirecek düşüncesiyle yapılıyorsa yani işin içinde bir alışveriş varsa bu bir çıkar ilişkisidir.
ben ona saçımı süpürge ettim,yemedim yedirdim,giymedim giydirdim,bir dediğini iki etmedim,yokken var ettim ama ona hissettirmedim.
ne kadar ilahi davranışlar,ne kadar takdirde şayan.
peki ama sen bunları neden yaptın?
hadi gerçek amacını söyle bana.
hayatında bir defa da olsa sadece kendine dürüst davran ve gerçek amacın neydi onu söyle.
saygı görmek sayılmak mı?
aranıp sorulmak,el üstünde tutulmak mı?
ne vefakar ne iyi insan denilmek mi?
zorda kaldığında desteklenmek mi?
yoksa bunların hepsi mi?
iyi de sen bütün bunları yaparken karşındakini borçlandırdığını düşünmedin mi?
onu davranışlarınla ve belki de paranla,gücünle,aklınla ezdiğini.
ve çok daha önemlisi o gerçekten istiyor muydu senin onun için yaptıklarını ya da yaptım dediklerini?
soru üstüne soru ve cevap sadece sen de.
peki cevabı bulduğunda ne olacak?
bilinçaltında oluşturduğun kalıbı kırmış olacaksın,hayatını kendin olarak yaşayacaksın.
her şey yolundayken hayatında bir acı yaratmak istemeyeceksin.
çünkü zorluklardan ve zorlukların ardından gelen acılardan beslenmiyor olacaksın.
hayatını heba etmemiş olacaksın.
mutlu olacaksın.
daha ne olsun ki... *
devamını gör...
669.

nefret, sizi ele geçirdiği zaman kendinize herhangi bir düşmanınızın size verebileceğinden çok daha fazla zarar verirsiniz. birisinden nefret etmek demek, ona bağlı kalmak demektir. siz içinizdeki düşmanlık duygusundan özgür kalana kadar düşmanınızı besler, ona mahkûm bir şekilde yaşarsınız.

berrak yurdakul- ev yapımı bir paraşüt
devamını gör...
670.
671.
insanoğlunun gözü yalnızca acılarını görür, mutluluğunu hiç görmez. ama gerektiği gibi görebilseydi, mutluluktan da payını aldığını görürdü.

yeraltından notlar, fyodor dostoyevski
devamını gör...
672.
"bunlar benim adımlarım değil, okyanusun karşısındaki sağlam, dosdoğru giden emin adımlarım değil. neden bir zamanların o çekingen ve ürkek, eski ceketinin üzerindeki tozları titreyen parmaklarıyla utanarak silkeleyen ve zile dokunmadan önce yeni eldivenlerini giyen o yirmi üç yaşındaki gence benzedim yine? kalbim neden ansızın hızlı hızlı çarpmaya başladı, neden böyle cesaretsizim? vaktiyle, bu bakır kapının ardında yazgımın beklediğini, beni sevgiyle ya da kötülükle kavrayacağını sezmiştim. ama bugün neden böyle sindim, içimde kabaran huzursuzluk bendeki sarsılmaz ve keskin olan şeyleri neden yok ediyor?"
stefan zweig - geçmişe yolculuk
devamını gör...
673.
''uyuyor !
zalim kaderine rağmen yaşamıştı,
meleği terk edince, o da öldü,
günün geceye dönüşmesi gibi,
bu iş kendiliğinden oluverdi'' ( victor hugo- sefiller)
devamını gör...
674.
öyle bir içselleşiyor ki o ebeveynler,
öyle bir ele geçiriyor ki ruhumuzu,
öyle bir yerleşiyor ki zihnimize,
öyle ki, onlar fiziksel olarak yanımızda olmasa bile onlar yanımızdalarmış gibi yaşamaya devam ediyoruz.
onların gözünden bakıyoruz dünyaya
onlardan korkarak yaşıyoruz kendimize ait sandığımız yaşamı.
onlar artık biz olmuşlar.
bizi haksız çıkarmış olanları haklı çıkarmamak için yaşar olmuşuz.
yanlış yapmaktan korkar olmuşuz.
yanlışımızı arayan ebeveynler karşısında yanlış olmamak adına onların istediği gibi olmuşuz. çünkü sırf onlar bizim hakkımızda yanılmış olsunlar diye.
işte böylece tükenip gidiyoruz.
ve sonra bu sadece onlara karşı böyle olmuyor. herkese karşı böyle düşünmeye başlıyoruz. herkes annemiz, herkes babamız oluyor.
biz de onların karşısında ki çocuk oluyoruz. sonra insanlardan nefret eder hale geliyoruz asıl öfkemiz, bizim ruhlarımızı çalan ebeveynlere iken.
gözünde kötü olmaya korktuğum herkesin karşısında olduğum gibi olmaya and içiyorum.
içimdeki bana ait olmayanları, sahiplerine iade etmeye ve kendi doğrularımı bulmaya and içiyorum.
yanlış olmaktan korkmadan, doğru olmanın yolunda ilerlemeye and içiyorum.
ve şimdi kendim olmayı seçiyorum.

ziya ünlütürk
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
675.
"sizin toplumunuzda insan geberebilir," dedim, "siz farkına bile varmazsınız geberdiğinizin, dostluk diye bir şey bilmezsiniz, toplumumuzda geberir insan!" diye bağırdım, neden sanki birbirimizle konuşuyoruz, diye bağırdım, neden (kendi sesimi kendim de duydum), haberiniz bile olmadan biri ölebilirse neden bu topluluk bir arada.
sarhoş olmuştum.

homo faber - max frisch
devamını gör...
676.
artık hiçbir şey görünmüyor. fırtınanın uğuldadığı bu yolda yalnız bir atın nal sesleri ve bir insanın hıçkırıkları işitiliyordu.
(bkz: deli kurt)
devamını gör...
677.
sevgilim, bir ülke senin gövden kadar masum olsaydı. bir tek anne oğlunu devletten sormazdı.
şükrü erbaş.
devamını gör...
678.
yaşadığın yerdeki insanlar,” dedi küçük prens, ”bir bahçede beş bin gül yetiştiriyorlar, ama asıl aradıklarını bulamıyorlar yine de.”
”bulamıyorlar,” diye yanıtladım.
”ve, aradıklarını  tek bir gülde, ya da birazcık suda bulabilirler.”
”doğru,” dedim.
küçük prens ekledi:
”ama gözler kör, yüreğiyle bakmalı insan. küçük prens.
devamını gör...
679.
“deliler ile ay arasındaki ilişkinin ne olduğunu doğru dürüst bilmiyordu ama güçlü bir ilişki olmalıydı mutlaka”
(bkz: veronika ölmek istiyor)
devamını gör...
680.
"hayat, dokuma tezgahı gibi basit bir şey değil. dokuduğun şeyi bir çekişte sökemiyorsun."
(bkz: ben kirke)
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kitap alıntıları" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim