kitap alıntıları
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
başlık "mesteral" tarafından 08.11.2020 11:05 tarihinde açılmıştır.
721.
"şunu iyi bil ana, insanlar korktukça bataklık içinde çürüyen ağaçlar gibi ölüp, yok olurlar."
gorki-ana
gorki-ana
devamını gör...
722.
" 14 yaşındayken, karnımı doyurmak için bir parça ekmek çaldım. bu yüzden beni zindana attılar, ama 6 ay bedava ekmek verdiler. hayatın adaleti budur."*
devamını gör...
723.
724.
gürültünün iyi bir yanı var. sözcükleri boğuyor.*
devamını gör...
725.
kafalarımızı birleştirelim, bu şekilde kâinatla daha güzel alay edeceğiz... çünkü dünya... ciddi bir gözle bakılamayacak kadar sefildir.
çakıcı'nın ilk kurşunu - sabahattin ali
çakıcı'nın ilk kurşunu - sabahattin ali
devamını gör...
726.
''uzun zaman önce, xu ailesinin ataları sadece bir tavuk beslerdi. o tavuk büyüyünce kaz oldu, kaz kuzuya döndü ve o kuzu öküz oldu. ailemiz böyle zenginleşti." babamın sesi fısıltıya dönmüştü. bir kaç dakika sustu ve sonra tekrar devam etti: "sıra bana geldiğinde, xu ailesinin öküzü kuzuya döndü, sonra kuzu eridi kaza döndü. sıra sana geldiğinde, kaz tavuğa döndü ve şimdi bir tavuğumuz bile yok."
devamını gör...
727.
"çünkü sana diş geçirebiliyorum,
çünkü senden hazzetmiyorum.
çünkü seni kaybetsem de olur,
çünkü sana değer vermiyorum.
çünkü egom daha değerli.
çünkü tüm kaba saba hallerimle ve haklı olma derdimle kendimle yüzleşmem, hatamı kabul etmem, ben değişmeyeceğim.."
alt açılımları da budur.
o yüzden akmayan, uyumsuz, sürekli çatışmalı ilişkilerden uzak durmalısın. zaafını kullanan ve sana sürekli değersiz hissettiren kişiler değerine ve gücüne sahip çıkana kadar hayatında kalırlar. öğretmek için hayatına girdikleri ve bıraktıkları ders budur.
seninle ilgisi de bu kadardır, dahası onların aşmaları gereken kendi kişisel meseleleridir. yani sen de ona bu şekilde ilişki kuramayacaklarını ve kendileri ile yüzleşmeleri gerektiği dersini bırakıp hayatından çıkarsın.
o yüzden, bu tür ilişkilerin seninle ilgisi vardır, ama senin değerlilik duygunun ölçütü onların sana olan tavırları ve hissettirdikleri değildir.
kendinden şüphe etme.
şüphe etmemeyi öğrendiğinde bu sınavı vermiş daha üst realitede ilişkilere hazır olursun.
evrim balıkçı
çünkü senden hazzetmiyorum.
çünkü seni kaybetsem de olur,
çünkü sana değer vermiyorum.
çünkü egom daha değerli.
çünkü tüm kaba saba hallerimle ve haklı olma derdimle kendimle yüzleşmem, hatamı kabul etmem, ben değişmeyeceğim.."
alt açılımları da budur.
o yüzden akmayan, uyumsuz, sürekli çatışmalı ilişkilerden uzak durmalısın. zaafını kullanan ve sana sürekli değersiz hissettiren kişiler değerine ve gücüne sahip çıkana kadar hayatında kalırlar. öğretmek için hayatına girdikleri ve bıraktıkları ders budur.
seninle ilgisi de bu kadardır, dahası onların aşmaları gereken kendi kişisel meseleleridir. yani sen de ona bu şekilde ilişki kuramayacaklarını ve kendileri ile yüzleşmeleri gerektiği dersini bırakıp hayatından çıkarsın.
o yüzden, bu tür ilişkilerin seninle ilgisi vardır, ama senin değerlilik duygunun ölçütü onların sana olan tavırları ve hissettirdikleri değildir.
kendinden şüphe etme.
şüphe etmemeyi öğrendiğinde bu sınavı vermiş daha üst realitede ilişkilere hazır olursun.
evrim balıkçı

devamını gör...
728.
cennet totaliterdir, çünkü vatandaşlara sunulmak istenen yeryüzü cenneti, hükümetlerin kendi tasarımıdır.
.
cehennem yönetici sınıflara ve partilere karşı en önemli meydan okuma, onlara karşı en büyük tehdittir.
gündüz vassaf - cehenneme övgü
.
cehennem yönetici sınıflara ve partilere karşı en önemli meydan okuma, onlara karşı en büyük tehdittir.
gündüz vassaf - cehenneme övgü
devamını gör...
729.
"adam bir yıl sonrasına hazırlanıyor, ama akşama varmadan öleceğini bilmiyor."
devamını gör...
730.
"ne geçmişte ne de gelecekte yaşıyorum. benim yalnızca şimdim var ve beni sadece o ilgilendirir. her zaman şimdi de yaşamayı başarabilirsen mutlu bir insan olursun."
simyacı.
simyacı.
devamını gör...
731.
füsun şimdi sen bana duvar örsen ben kalkar onu senin sevdiğin renge boyarım.
didem madak
didem madak
devamını gör...
732.
halk aşksızsa, sokaklar banka dükkanlarıyla doludur.
cahit zarifoğlu
cahit zarifoğlu
devamını gör...
733.
ne bilginler geldi, neler buldular! mumlar gibi dünyaya ışık saldılar. hangisi yarıp geçti bu karanlığı? birer masal söyleyip uykuya daldılar. ömer hayyam
amin maalouf- semerkant
amin maalouf- semerkant
devamını gör...
734.
kralına karşı haklı olan bir vekil, kocasına karşı haklı olan bir kadın, subayına karşı haklı olan bir nefer; bunların hepsi iki kat cezaya çarptırılmaz mı? zayıflar için, haklı olmak bir suçtur.
amin maalouf- semerkant
amin maalouf- semerkant
devamını gör...
735.
"daha da kötüsü insanlar iyi olanın tadına varamadıkları için sefaleti ve barışı mutluluk zannediyorlar."
tomas campanella, güneş ülkesi
tomas campanella, güneş ülkesi
devamını gör...
736.
hayatta kimseyi kendinden fazla sevme,çünkü dünyada herşeyin temeli şahsı çıkara dayanır.
suç ve ceza
suç ve ceza
devamını gör...
737.
“kırlara, ormanlara gitmek istiyorsan, kırlara, ormanlara gitmek istediğin için git.
şehrin gürültüsünden kaçmak için gitme. çünkü gürültüden kurtulduğunu düşündüğün her an, gürültüyü beyninin içinde bulduğun an olur.”
şehrin gürültüsünden kaçmak için gitme. çünkü gürültüden kurtulduğunu düşündüğün her an, gürültüyü beyninin içinde bulduğun an olur.”
devamını gör...
738.
bu yaşamak değil, uzun ölüm. (bkz: aganta burina burinata)(bkz: halikarnas balıkçısı)
devamını gör...
739.
trene binerken iki büklüm, yüzü kırışıklarla dolu ama bembeyaz, melek gibi bir teyze vardı yanımda.
ürkek ürkek benden tarafa bakıyordu ama ben ne zaman bakışlarımı ona doğrultsam hemen gözlerini kaçırıyordu. o söylemeye cesaret edemiyordu
ama ben anlamıştım meramını.
“teyze elimden tut hadi! ben yardım ederim sana binerken, ver o valizi de” dedim.
o ürkek bakışlar; gözlerindeki ışıltı ile yüzünde melek gülüşüne evriliverdi birden. eski, tokalı, kahverengi valizini de ben aldım elime, zaten benim sadece sırt çantam vardı. bir de beyaz poşetim. üçüncü vagondaydı yerleri. kocasının kulağındaki işitme cihazını arkalarından valizi taşırken gördüm. o yüzden amca konuşamamış benimle, teyzem de utancından seslenememiş
belli ki. koltuklarını bulduk oturttum yerlerine. “siz otura durun, ben de şu valizleri yerleştireyim” deyip valizler için boş yer aramaya başladım. vagonun sonunda kapının yan tarafında bir boş yer buldum valizler için. valizleri oraya yerleştirip tekrardan yanlarına döndüm.
“... gayril magdubi aleyhim veleddalin. âmin” dedi, yüzünü avuçlarıyla sıvazlarken.
“teyzeciğim bir isteğin olursa ben arada dolaşır, gelirim yanınıza”
dedim.
“ah guzum! allah senden razı olsun, tekerine daş değmesin inşallah” dedi. gülümsedi bana, elini öptüm, döndüm kendi vagonuma gittim. ama teyzenin sesi vagona yayılmaya başlamıştı.
“pek bi iyi oğlanmış; yardım ediverdi bize, bekâr mı acaba? sormadım tüh. bizim de alt komşunun kızı var okulu yeni bitirdi, öğretmen oldu.” cümlenin sonunu duyamayacak kadar ilerlemiştim. bu sefer de ben gülümsedim...
(syf 15)
kopuk uçurtma - bilgin soyuak
ürkek ürkek benden tarafa bakıyordu ama ben ne zaman bakışlarımı ona doğrultsam hemen gözlerini kaçırıyordu. o söylemeye cesaret edemiyordu
ama ben anlamıştım meramını.
“teyze elimden tut hadi! ben yardım ederim sana binerken, ver o valizi de” dedim.
o ürkek bakışlar; gözlerindeki ışıltı ile yüzünde melek gülüşüne evriliverdi birden. eski, tokalı, kahverengi valizini de ben aldım elime, zaten benim sadece sırt çantam vardı. bir de beyaz poşetim. üçüncü vagondaydı yerleri. kocasının kulağındaki işitme cihazını arkalarından valizi taşırken gördüm. o yüzden amca konuşamamış benimle, teyzem de utancından seslenememiş
belli ki. koltuklarını bulduk oturttum yerlerine. “siz otura durun, ben de şu valizleri yerleştireyim” deyip valizler için boş yer aramaya başladım. vagonun sonunda kapının yan tarafında bir boş yer buldum valizler için. valizleri oraya yerleştirip tekrardan yanlarına döndüm.
“... gayril magdubi aleyhim veleddalin. âmin” dedi, yüzünü avuçlarıyla sıvazlarken.
“teyzeciğim bir isteğin olursa ben arada dolaşır, gelirim yanınıza”
dedim.
“ah guzum! allah senden razı olsun, tekerine daş değmesin inşallah” dedi. gülümsedi bana, elini öptüm, döndüm kendi vagonuma gittim. ama teyzenin sesi vagona yayılmaya başlamıştı.
“pek bi iyi oğlanmış; yardım ediverdi bize, bekâr mı acaba? sormadım tüh. bizim de alt komşunun kızı var okulu yeni bitirdi, öğretmen oldu.” cümlenin sonunu duyamayacak kadar ilerlemiştim. bu sefer de ben gülümsedim...
(syf 15)
kopuk uçurtma - bilgin soyuak
devamını gör...
740.
“yatağımın karşısında bir pencere var. odanın duvarları bomboş. nasıl yaşadım on yıl bu evde? bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? ben ne yaptım? kimse de uyarmadı beni. işte sonunda anlamsız biri oldum. işte sonum geldi. kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.”
tutunamayanlar
tutunamayanlar
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103