1781.

işte hayat budur! hayat olduğu haliyle budur: büyük iddialar ve küçük gerçeklikler.


-vadideki zambak, honore de balzac
devamını gör...
1782.
herkes ölünce ardında bir şeyler bırakmalı, derdi dedem. bir çocuk, bir kitap, bir tablo, inşa edilniş bir ev veya duvarz yapılmış bir çift ayakkabı. veya ekilmiş bir bahçe. elinin bir şekilde dokunduğu bir şey, öldüğünde ruhunun gideceği bir yer olsun diye; böylece insanlar ektiğin o ağaca veya çiçeğe baktığında, sen orada olursun. ne olduğu önemli değil, dokununca onu değiştirdiğin ve ellerini çektiğinde sana benzeyeceği bir şeye dönültürdüğün sürece, derdi. sadece çim biçen adamla bahçıvan arasındaki fark dokunuştadır, derdi. çimleri biçen adam orda hiç olmamış gibidir; bahçıvansa bir ömür boyu orada olacak
devamını gör...
1783.
"çocuklar, hepimizin içinde büyük bir kabul görme ihtiyacı vardır, ama özgün ve farklı olan şeylerinize de güvenmek zorundasınız; tuhaf ya da rağbet görmeyen şeyler olsalar da. frost'un dediği gibi, 'yollar ikiye ayrılmıştı ormanda ve ben -daha az katedilmiş olanı seçtim, / bütün ayrımı yaratan da buydu.'"

ölü ozanlar derneği
devamını gör...
1784.
"bizi bilenler bilir, bilmeyenler de kendisi gibi bilir!"

abumrabum ~ iskender pala
devamını gör...
1785.
“tutulmuş göz yaşları. ne fena bu erkeklerin duygularından utanmaları”

-oblomov
devamını gör...
1786.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
1787.
"dibi görünmeyen kuyulara atılan taş nasıl çıkardığı sesle onların derinliğini gösterirse başkalarının elemi de bizim yüreklerimize düştüğü zaman çıkardığı sesle bize kendimizi, insanlığımızın derecesini öğretir."

acımak, reşat nuri güntekin
devamını gör...
1788.

öp beni yine, gözlerini de gösterme!

bana yaptıklarını bağışlıyorum.
ben kendi katilimi seviyorum; ama seninkini, onu nasıl sevebilirim!"
sustular, yüz yüzeydiler, gözyaşları birbirine karışıyordu...

uğultulu tepeler.
devamını gör...
1789.
"mantığını yitirmiş, akıllıca düşünemeyen bir insan kalbine saplanan oku bile göremez"

terra yeni dünya - sayfa 19
devamını gör...
1790.
bir hayatın değişimi ne kadar kolay olabilir? değişen sadece hayatın değilse?
jessica’nın kendi benliğinde kaybolmasının verdiği rahatsızlık duygusu ve alışamamasının korkusunu yaşıyordu.
her şey yolunda giderken sevdiğinin ortadan kaybolması ve onunda bunun bir parçası olmasıyla beraber ailesinin gerçek ailesi olmadığını öğrenmenin verdiği şaşkınlıkla etrafını sarmış olan kötülükle savaşacak kadar güçlü mü?  peki ya  jessica insan değilse?
var olan güçlerini keşfederek tüm kötülüklerle baş edebilmek zor olsa gerek. kötülüğün tam ortasında olduğunu bilmeden...
kaderin karşına ne çıkaracağını asla bilemezsin ve hatta yaşadığın her şeyin bir yalandan olduğunu öğrenip kendine yeni bir hayat çizmesi gerektiğini öğrenince tüm benliğini buna hazır edebilecek mi?
fantastik korku kitabım "siluet" satışta. www.ritimsanatyayinlari.com adresine bakmanız yeterli
devamını gör...
1791.
"bana bir ön yargı verin dünyayı yerinden oynatayım."
gabriel garcia marquez
devamını gör...
1792.

öp beni yine, gözlerini de gösterme! bana yaptıklarını bağışlıyorum.
ben kendi katilimi seviyorum; ama seninkini, onu nasıl sevebilirim!"
sustular, yüz yüzeydiler, gözyaşları birbirine karışıyordu.


kaynak/ ağlatan kitap alıntıları/ başlığı
devamını gör...
1793.
"olmamasına razıyım. oluyormuş gibi olmasın yeter."

milena'ya mektuplar ~ franz kafka
devamını gör...
1794.
bir hayatın değişimi ne kadar kolay olabilir? değişen sadece hayatın değilse?
jessica’nın kendi benliğinde kaybolmasının verdiği rahatsızlık duygusu ve alışamamasının korkusunu yaşıyordu.
her şey yolunda giderken sevdiğinin ortadan kaybolması ve onunda bunun bir parçası olmasıyla beraber ailesinin gerçek ailesi olmadığını öğrenmenin verdiği şaşkınlıkla etrafını sarmış olan kötülükle savaşacak kadar güçlü mü?  peki ya  jessica insan değilse?
var olan güçlerini keşfederek tüm kötülüklerle baş edebilmek zor olsa gerek. kötülüğün tam ortasında olduğunu bilmeden...
kaderin karşına ne çıkaracağını asla bilemezsin ve hatta yaşadığın her şeyin bir yalandan olduğunu öğrenip kendine yeni bir hayat çizmesi gerektiğini öğrenince tüm benliğini buna hazır edebilecek mi?
siluet - petrichor
devamını gör...
1795.

bir kez daha, tanıdığımı sandığım insanları hiç tanımamış olduğumu anladım.


(bkz: zülfü livaneli)
(bkz: serenad)
devamını gör...
1796.
bakın buna ben de çok inanırım

"sanırım bir insanın bir insana sarılma isteği ve biçimi ruhumuza hitap ediyor."

(bkz: içimizde bir yer - ahmet altan)
devamını gör...
1797.
"hazinen neredeyse, kalbin de orada olacak."
harry potter - ölüm yadigarları
devamını gör...
1798.
-seni seviyorum. deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum. kürk mantolu madonna

-tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin. kürk mantolu madonna

-dikkat et turgutçuğum, bu güzel hayalleri, şekilleri kaybetmesin bilincin. kurtar kendini onun baskısından. rüyadan gerçeğe geçmenin acılarını yaşama. ne olur turgut uyanma sakın.
ne olur uyanma... ne olur... ne olur... tutunamayanlar

vazgeçiyorum; bütün insanlığın önünde eğilerek özür diliyorum: beni yanlışlıkla çıkardılar sahneye. tutunamayanlar
devamını gör...
1799.

en çok da yağmur yağdığında seviyorum bu şehri. herkesin yüzü ıslak başı öne eğik, sanki herkes suçunu kabullenmiş gibi.


(bkz: sefiller)
(bkz: victor hugo)
devamını gör...
1800.
sevgili bilge, bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanamadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı. sana, durup dururken yazmak zorunda kalmasaydım. bütün meselelerden kaçtığım gibi uzaklaşmasaydım senden de.

insanları, eski karıma yapmış olduğum gibi, büyük bir boşluk içinde
bırakmasaydım. kendimden de kaçıyorum gibi beylik bir ifadenin içine
düşmeseydim. bu mektubu çok karışık hisler içinde yazıyorum gibi basmakalıp sözlere başvurmak zorunda kalmasaydım. ne olurdu, bazı sözleri hiç söylememiş olsaydım; ya da bazı sözleri hiç söylememek için kesin kararlar almamış olsaydım. sana diyebilseydim ki, durum çok ciddi bilge, aklını başına topla.

ben iyi değilim bilge, seni son gördüğüm günden beri gözüme uyku girmiyor diyebilseydim. gerçekten de o günden beri gözüme uyku girmeseydi. hiç olmazsa arkamda kalan bütün köprüleri yıktım ve şimdi de geri dönmek istiyorum, ya da dönüyorum cinsinden bir yenilgiye sığınabilseydim. kendime, söyleyecek söz bırakmadım. kuvvetimi büyütmüşüm gözümde. aslında bakılırsa, bu sözleri kullanmayı ya da böyle bir mektup yazmayı bile, ne sen ne aşk ne de hiçbir şey olmadığı günlerde kendime yasaklamıştım. sen, aşk ve her şeyin olduğu günlerde böyle kararlar alınamazdı. yaşamış birinin ölü yargılarıydı bu
kararlar. şimdi her satırı, “bu satırı da neden yazdım?” diyerek öfkeyle bir öncekine ekliyorum. aziz varlığımı son dakikasına kadar aynı görüşle ayakta tutmak gibi bir görevim olduğunu hissediyorum. çünkü başka türlü bir davranışım, benimle küçük de olsa bir ilişki kurmuş, benimle az da olsa ilgilenmiş insanlarca yadırganacaktır. oysa, sevgili bilge, aziz varlığımı artık ara sıra kaybettiğim oluyor. fakat yaralı aklım, henüz gidecek bir ülke bulamadığı için bana dönüyor şimdilik. biliyorum ki, bu akıl beni bütünüyle terk edinceye kadar gidip gelen aziz varlık masalına kimse inanmayacaktır.

bazı insanlar bazı şeyleri hayatlarıyla değil, ölümleriyle ortaya koymak
durumundadır. bu bir çeşit alın yazısıdır. bu alın yazısı da başkaları
tarafından okunamazsa hem ölünür ve hem de dünya bu ölümün anlamını bilmez; bu da bir alın yazısıdır ve en acıklı olanıdır. bir alın yazısı da ölümün anlamını bilerek, ona bu anlamı vermesini beceremeden ölmektir ki, bazı müelliflere göre bu durum daha acıklıdır. ben ölmek istemiyorum. yaşamak ve herkesin burnundan getirmek istiyorum.

bu nedenle, sevgili bilge, mutlak bir yalnızlığa mahkum edildim. (insanların kendilerini korumak için sonsuz düzenleri var. durup dururken insanlara saldırdım ve onların korunma içgüdülerini geliştirdim.) hiç kimseyi görmüyorum. albay da artık benden çekiniyor. ona bağırıyorum. (bütün bunları yazarken hissediyorum ki, bu satırları okuyunca bana biraz acıyacaksın. fakat bunlar yazı, sevgili bilge; kötülüğüm, kelimelerin arasında kayboluyor.)

geçen sabah erkenden albayıma gittim. bugün sabahtan akşama kadar
radyo dinleyeceğiz, dedim. bir süre sonra sıkıldı. (insandır elbette
sıkılacak. benim gibi bir canavar değil ki.) bunun üzerine onu zayıf
bulduğumu, benimle birlikte bulunmaya hakkı olmadığını yüzüne bağırdım. (ben yalnız kalmalıyım. başka çarem yok.)
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kitap alıntıları" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim