1021.
kadın ve erkekler, doğalarının derin taraflarını bulmak için mücadele etseler de, birtakım gerekçelerle, çoğunlukla da çeşitli hazlar yüzünden akıllarının çelinmesi tesadüf değildir. bazıları bu hazlara bağımlı hale gelip sonsuza kadar orada sıkışıp kalır ve işlerine asla devam edemez.
syf. 143

başka bir deyişle, herkesin psişesinde saptırıcı, hilekâr ve enfes öğeler vardır. bu öğeler bilinç karşıtıdır; şeyleri karanlıkta ve heyecan verici bir halde tutarak gelişir. bazen ışığın vereceği heyecan için tüm bunlara katlandığımızı kendi kendimize hatırlatmamız zordur.
syf. 145

eğer bir kadının ikili doğası gözden kaçırılır ve kadın sadece göründüğü biçimiyle değerlendirilirse, insan büyük bir sürprize hazır olmalıdır, çünkü kadının vahşi doğası, derinlerinden yükselip kendini göstermeye başladığında, çoğu zaman daha önce ifade ettiklerinden tamamen farklı ilgi, his ve fikirleri olduğu görülür.
syf. 147


kurtlarla koşan kadınlar
devamını gör...
1022.

uzun saçın kadına "özgü" bir şey olduğunu o denli kanıksamışız ki, neden bir kadının saçlarından oluşan tacı o kadar beğendiğimiz halde çinlilerin atkuyruklarını beğenmediğimizi açıklamak güç.


syf. 74
kadınlar ülkesi,c.p. gilman.
devamını gör...
1023.

saat akşamın altı veya yedisinde yatıyorum tavuklar gibi. sabahın saat birinde beni uyandırıyorlar, saat sekize kadar çalışıyorum. sekizde, bir buçuk saat daha uyuyorum. sonra hafif bir şeyler yiyip bir fincan şekersiz kahve içiyorum, saat dörde kadar çalışıyorum... akşam yemeğinden sonra yatıyorum. birkaç ay bu tempo ile yaşamalıyım ki taahhütlerimin altından kalkabileyim.

çalışma hayatıma yeniden başladım. yemeğimi yer yemez, saat altıda yatıyorum. gece yarısına kadar uyuyorum. auguste önüme bir fincan kahve sürüyor, o hızla kafam öğleye kadar durmadan işliyor. müsvedde götürüp provaları almak için matbaaya gidiyorum, vücudumu da hareket ettirmiş oluyorum. ya, küçük kardeş! on iki saat içerisinde ak üzerine epey kara konulabiliyor işte. bir ay bu biçimde yaşarsan, epey iş çıkarırsın...


h.d.balzac.

*
insanlık komedyası külliyatı böyle ortaya cıkmış demek ki.

*
devamını gör...
1024.

anneliğe dayalı temel ayırt edici özellikleri, tüm uygarlıklarının en belirgin işareti olan bu kadınlar, "kadınsılık" dediğimiz şeyden ta­mamen yoksunlardı. bu durum derhal şu bayıldığımız "ka­dınsı çekicilikler"in aslında hiç de kadınsı olmadığı, sadece kadınların, bizi memnun etmek için -çünkü bizi memnun etmek zorundaydılar- geliştirdikleri erkeksiliğin yansıtıl­ması olduğu ve bunun, büyük hedeflerini tam olarak yerine getirmeleri için hiç de elzem olmadığı kanısına varmama yol açtı.


syf. 112
kadınlar ülkesi, c.p. gilman.
devamını gör...
1025.
ben kötü bir insan değildim. ne aksi bir adamım ne de uysal biriyim. ne alçağın biriyim, ne de namuslu, ne onurlu biriyim, ne bir kahramanım, ne de bir korkak. ben hiçbir şey olamadım...
devamını gör...
1026.
" ınsan, daha ölüm düşüncesine alışmadan cenaze arabasının peşine takılmak zorunda kalır."
albert camus/ yabancı
devamını gör...
1027.
"yoksulluğun ilk etkisi, düşünceyi öldürmesidir."
(bkz: aspidistra)
devamını gör...
1028.
"sizi dinlemek sıkıcı. neden hep böyle neşelisiniz?"
"ama canım, neden üzgün olayım?"
"yaşam eğlenceli değildir de ondan."
"bakın, siz pek öyle yemek yemiyorsunuz. hele bir kez tıka basa yemek yemeyi deneyin. sıkıntı yeni bir buluştur. eskiden kimsenin canı sıkılmazmış."
"bırak kendini övmeyi! sanki hiç canın sıkılmaz mı?"
"yok canım, hiç sıkılmaz! can sıkıntısı nedir bilmem ben, ona zamanım yok. insan sabah uyanır; gider mutfağa, yemek hazırlatır. çay içer, kâhya gelir. sonra balık avına çıkar, işte öğle yemeği saati gelmiştir. derken, bakarsınız bir çırpıda akşam oluvermiştir... canımın sıkılmasına zaman mı kalır sanıyorsunuz?
(bkz: nikolay gogol) (bkz: ölü canlar)
devamını gör...
1029.
"hayatın en çetrefilli meselesi, çözülmesi en zor sırrı, gerçekte kim olduğumuzdur. çünkü herkes hayatının bir yerinde kaybolur. bazıları kendisini bulabilmek için önce çok eskiden kaybettiklerini bulmak zorundadır."

(bkz: tarık tufan)
(bkz: kaybolan)
devamını gör...
1030.
umut ediyorum, yoksa yaşayamazdım. (bkz: doktor moreau'nun adası)(bkz: h. g. wells)
devamını gör...
1031.
neden kadınlar eskiye bağlılar ? bir erkek eskiden ne kadar ahmaklık etmiş olduğunun durmadan hatırlatılmasını istemez.

şampanyadaki zehir / agatha christie
devamını gör...
1032.
''efendiler! bu vesileyle muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki; sinesinde yetişerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki cevher-i aslîyi, çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an ferâgat etmesin.'' (nutuk 2.cild 607.sâhife)
devamını gör...
1033.
biz çok modern bir aileydik. babam da çok modern bir insandı. o yüzden beni dövmez, rencide ederdi.

alper canıgüz, gizli ajans
devamını gör...
1034.
kayıp zamanın izinde - marcel proust

alışkanlık! zihnimizin haftalar boyunca geçici bir düzende azap çekmesine göz yuman alışkanlık, ama o olmasa , kendi imkanlarıyla sınırlı kalan zihnimizin bize içinde yaşanabilecek bir barınak sunamayacağı için, her şeye rağmen bulduğu zaman sevindiği, o becerikli ama ağırkanlı düzenleyici!

delta serisi s.12
devamını gör...
1035.
başını omzuma yasladı ve evrendeki tüm taşlar yerine oturdu. - murat menteş
devamını gör...
1036.
artık hayatımın mahvolduğu kanısına varmıştım ya, her şeyi göze alabilirdim.
doktor moreau'nun adası /h. g. wells
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
1037.
altına imzamı atarak;

"ilk kez öldürdüğünde bir değil sanki bin kişiyi öldürmüş gibi olursun. yeni doğmuş ve annesi tarafından emzirilen o bebeği öldürmüşsündür. babasının başını okşadığı o çocuğu da, bir genç kıza aşkını ilan eden o delikanlıyı da zavallı bir kadının kocasını da, savaş giderken ailesi tarafından uğurlanan o masumu da... bütün bu kişileri öldürmüş olursun. ikinci kez birini öldürdüğünde alt tarafı bir tek kişiyi öldürmüşsündür. üçüncü kez ise kimseyi öldürmüş sayılmazsın."

* *
devamını gör...
1038.
"dokunmak, bir insan veya nesnenin kontrolünü
ele geçirmenin, ya da ondan yararlanmanın ilk adımıdır."
devamını gör...
1039.
ay ışığında var olamaz hiçbir acı
biliyorum , sığıntı sanıyorlar seni geceye
boşver , onlar bilmezler ki
en güzel düşler geceye aittir.

çocuk

çukurda bir sabah / hayal denizkuşu
devamını gör...
1040.
hızır paşa'nın zurnazenleri zurnalarını zırıl zırıl zırıldatırlarken zırıltı zirveye varıp hitâm bulunca, ortamda sanki tâmât başlıyor, tâk tâk tâmmeleri ile köszenler tokmanlara vurup tumturâk ile kösleri tokur tokur tokurdatıyorlar, tokmaklarını sanki kâfirin beynine indirmek için tâ yukarı kaldırıp köslere acımasızca darp ederlerken, dudakları hınçla yukarı doğru büzülüyor; çevgâniler ise çın çın çıngırakları çınçılan misâli çıngır çıngır çıngırdata çıngırdata sallarlarken, davulzenler tokmaklarını güm güm indire indire davulları gümgüme ile gümbür gümbür gümbürdetiyorlardı; bu arada boruzenler de yanaklarını şişirip borularını ciğerlerinin bütün gücüyle üflemekteydiler. bu takımın galeyâna kapılan üyeleri, bazen de aşka gelerek, "yektir allah!" diye haykırmaktaydı. sanki kıyâmet kopmuştu.

ihsan oktay anar - suskunlar
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kitap alıntıları" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim