1481.
kendi kurduğun labirentin içinde dönüp duruyorsun, çıkış yönünü bir türlü bulamıyor, çünkü yolun bulunduğu yöne hiç kafanı çevirip bakmıyorsun, doğru düşünmüyorsun.
-dinle küçük adam
devamını gör...
1482.
-kendinden mi nefret ediyorsun, kendin olmaktan mı?
-nefret edilecek, kendim diye bir şey yok. yani içime baktığım zaman gerçek bir ben yok. sadece birtakım düşünceler, davranış şekilleri ve durumlar var. düşünmek veyza yapmak istediğim şeyler değil ve ne zaman gerçek ben denilen şeyi arasam bulamıyorum. şu matruşka bebekler vardır ya hani? içleri boş olur, açtığın zaman içinden daha küçük bir bebek çıkar, açmaya devam edersin edersin en sonunda en küçüğüne ulaşırsın. o yekparedir. aama bende öyle yekpare bir şey yok. sadece küçüldükçe düçülüyorlar.
kaplumbağa kabuğunda dünya
devamını gör...
1483.
"güneş battıktan sonra bütün dertler çözülür denmişti bir kez bana...
ne zaman mutsuz olursam akşamı bekliyorum...
havanın kararmasını bekliyorum ki sorunlarım çözülsün...
güneş gider sevdiklerim gelir sandım...
ama öyle işlemiyor işte. giden geri gelmiyor. sorunun içinde insanlar varsa, o sorun çözülüyor. ama senin sorunun gitmiş iki insandan ibaretse, onlar geri gelmiyor. keşke gelseler, keşke bir gün dönseler, keşke yolda görsem, görünce tanısam, kollarından tutsam zorla çeke çeke geri alsam onları hayatıma. ama olmuyor, olmaz. hala hayatındalarken tutacaksın sevdiklerini, bırakmayacaksın. bir kere giderlerse... sonucu söylemeye bir kez daha dayanamam, anla."

çok sevdiğim 3391 kilometre'nin yazarı beyza alkoç'un sınırsız adlı kitabında geçen cümleleri.
devamını gör...
1484.
son sürat sana doğru koşarken beni vurdular.
sen vurdun demiyorum ama beni vurdular.


- alper gencer
devamını gör...
1485.

beni yüzüstü gömün. çünkü yeterince gördüm.

*
devamını gör...
1486.
... , meslekten filozofların hemen hemen hepsi idealizmin değişik çeşitlerine yakınlık duyarlar : idealizm, onların gözünde, bizim, biz marksistlerin gözünde olduğu gibi bir kınama nedeni değildir; ...

lenin
~
materyalizm ve ampiryokritisizm
devamını gör...
1487.
kaderinin şoförü sensin. emin ol. onu dram istikametinde sürme. biraz gül, yahu! değmez vallahi bu dünya(bkz: yalnızız)(bkz: peyami safa)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
1488.
''bir gün, uzun sakallı iki kişi, tüysüz bir adamı karakuş'un huzuruna getirirler:
_ efendim, bu herif bizim sakalımızı yoldu, diye şikayet ederler.
karakuş, bunun üzerine adamlarını çağırıp hükmünü verir:
_ bu adamın sakalı gelinceye kadar, her üçünü de hapsedin. suçlunun sakalı gelince, şikayetçiler de o'nun sakalını yolsunlar.'' (kitâb-el faşûş fî ahkâm-ı karakuş)
devamını gör...
1489.
"oysa albümlere bakmak,
birbirini yıllarca kandırmayı başarabilmiş bir çiftin hiç çözemeyeceğimiz sırlarından biridir. doğrusu pek masum bir cümle oldu
bu. albüm, kadınların, erkekleri ibadete çağırdikları manevi bir
beldedir; onlar tarafından alınmış, onlar tarafından içi doldurulmuş, onlar tarafından saklanmış ve ihtiyaç duyulduğunda yine
onlar tarafından uygun bir bahaneyle çıkarılıp bakılmaya başlanmıştır. ıstersen daha da ileri gidelim: kadın, yaşlanmış bir erkekle
el ele tutuştuğunu gösteren son fotoğraflara kadar hayatı hep bir
albüm olarak hayal eder. erkek, objektifin karşısında dururken de, resimleri biriktirilirken de, resimlere bakmaya çağrılırken de
bir malzemedir. bay cioran, gelin sözü birlikte gediğine koyalim:
albüm kadının zaferidir..*
devamını gör...
1490.
bu dünya o kokladığın limona benzer :yuvarlak, ekşi.... fazla sıkmaya gelmez, tadı kaçar.(bkz: yalnızız)(bkz: peyami safa)
devamını gör...
1491.
"ne olacak bu senin durmadan titreyen ellerin, dizlerin ve sesin?"
"ne olacak bu benim, senin karşında defalarca aklımı kaybedişim?"
devamını gör...
1492.

ben mi gördüm bu rüyayı, yoksa sen mi anlattın bana?
ikimize ait bir rüyaydı. aşkımıza, sürgünümüze, hayatımıza, yenilgimize dairdi.

henüz dönmemiştik; zamanda ve mekanda yaşadığımız sürgünün başlarındaydık. dönüş olmadığını; hiç­ bir şeye, hiçbir yere, hiç kimseye dönülemeyeceğini he­nüz öğrenmemiştik.
duvar henüz üstümüze yıkılmamıştı.
çocuk, or­tak suçumuz ve pişmanlığımız kaybolup gitmemişti.
umutlar henüz tükenmemişti. kan, savaş, zulüm, açlık - yenmek, alt etmek için bir ömür verdiğimiz köhne dünyanın karanlığı - her yanı böyle sarmamıştı; ya da biz, yenilgiyi henüz fark etmemiştik. ne dünya ne de biz, masumiyetimizi henüz yitirmemiştik. ve senle ben ve bizi birbirimize bağlayan bağlar henüz aşınmamış, tükenmemişti.


oya baydar/ hiçbir yere dönüş/ sayfa 1
devamını gör...
1493.
insanı yalnız bir illet öldürür :sıkıntı. öteki hastalıklar bunun vücuttaki çeşitli görünüşleridir.(bkz: yalnızız)(bkz: peyami safa)
devamını gör...
1494.
frida kahlo, diego'dan vazgeçme eşiğini şöyle açıklamıştır; "kötü günümde olmadığın zaman vazgeçtim. canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacaksam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.."
"bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim. gözlerine baktığında kalbinle bakmadığında ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim. sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmediğini anladığında vazgeçtim. ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğin de vazgeçtim. sadece kendi mutluluğunu düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim. tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden "sen" olduğun için vazgeçtim.
bencil olduğun için vazgeçtim...
devamını gör...
1495.
az önce şu satırlara denk geldim ve yine bu satırlar tarafından pıçaklandım.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
1496.
“taksim ne demek? paylaştırmak, dağıtmak demek. işte burası, istanbul’da yaşayan insanların taksim edildiği yerdir. insanlar bu meydandan sokaklara, semtlere, caddelere dağıtılırlar. ayrıca burada sürekli bir pay alma durumu da söz konusudur. yani istanbul’dan payına düşeni taksim’de alırsın. çünkü burada zevk, insan, uyuşturucu, kan, aşk, acı, akla gelen her şey taksim edilir. hak edilen payların alındığı yer burasıdır. tabii yapılan taksim bazen adaletli olmayabilir. ama zaten meydanın adı sadece taksim’dir. adil taksim meydanı değil.”

piç - hakan günday
devamını gör...
1497.
boynumu saran ip sıkılaşıyor ama bu sefer bunun nedeni karanlık değil. hayat.

onbirden kaçış
devamını gör...
1498.
yarın öldüğümüz zaman birisi bize sorsa: 'dünyada neler gördünüz?' dese herhalde verecek cevap bulamayız. koşmaktan görmeye vaktimiz olmuyor ki..
sabahattin ali değirmen
devamını gör...
1499.
seni boğan bu ev değil, bu cemiyet, bu memleket. (bkz: yalnızız)(bkz: peyami safa)
devamını gör...
1500.
yalnızca rüyalarımızda özgürüz, diğer her an bize maaş gerek. terry prachett.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kitap alıntıları" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim