kitap alıntıları
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
başlık "mesteral" tarafından 08.11.2020 11:05 tarihinde açılmıştır.
1481.
... , meslekten filozofların hemen hemen hepsi idealizmin değişik çeşitlerine yakınlık duyarlar : idealizm, onların gözünde, bizim, biz marksistlerin gözünde olduğu gibi bir kınama nedeni değildir; ...
lenin
~
materyalizm ve ampiryokritisizm
lenin
~
materyalizm ve ampiryokritisizm
devamını gör...
1482.
kaderinin şoförü sensin. emin ol. onu dram istikametinde sürme. biraz gül, yahu! değmez vallahi bu dünya(bkz: yalnızız)(bkz: peyami safa)
devamını gör...
1483.
''bir gün, uzun sakallı iki kişi, tüysüz bir adamı karakuş'un huzuruna getirirler:
_ efendim, bu herif bizim sakalımızı yoldu, diye şikayet ederler.
karakuş, bunun üzerine adamlarını çağırıp hükmünü verir:
_ bu adamın sakalı gelinceye kadar, her üçünü de hapsedin. suçlunun sakalı gelince, şikayetçiler de o'nun sakalını yolsunlar.'' (kitâb-el faşûş fî ahkâm-ı karakuş)
_ efendim, bu herif bizim sakalımızı yoldu, diye şikayet ederler.
karakuş, bunun üzerine adamlarını çağırıp hükmünü verir:
_ bu adamın sakalı gelinceye kadar, her üçünü de hapsedin. suçlunun sakalı gelince, şikayetçiler de o'nun sakalını yolsunlar.'' (kitâb-el faşûş fî ahkâm-ı karakuş)
devamını gör...
1484.
"oysa albümlere bakmak,
birbirini yıllarca kandırmayı başarabilmiş bir çiftin hiç çözemeyeceğimiz sırlarından biridir. doğrusu pek masum bir cümle oldu
bu. albüm, kadınların, erkekleri ibadete çağırdikları manevi bir
beldedir; onlar tarafından alınmış, onlar tarafından içi doldurulmuş, onlar tarafından saklanmış ve ihtiyaç duyulduğunda yine
onlar tarafından uygun bir bahaneyle çıkarılıp bakılmaya başlanmıştır. ıstersen daha da ileri gidelim: kadın, yaşlanmış bir erkekle
el ele tutuştuğunu gösteren son fotoğraflara kadar hayatı hep bir
albüm olarak hayal eder. erkek, objektifin karşısında dururken de, resimleri biriktirilirken de, resimlere bakmaya çağrılırken de
bir malzemedir. bay cioran, gelin sözü birlikte gediğine koyalim:
albüm kadının zaferidir..*
birbirini yıllarca kandırmayı başarabilmiş bir çiftin hiç çözemeyeceğimiz sırlarından biridir. doğrusu pek masum bir cümle oldu
bu. albüm, kadınların, erkekleri ibadete çağırdikları manevi bir
beldedir; onlar tarafından alınmış, onlar tarafından içi doldurulmuş, onlar tarafından saklanmış ve ihtiyaç duyulduğunda yine
onlar tarafından uygun bir bahaneyle çıkarılıp bakılmaya başlanmıştır. ıstersen daha da ileri gidelim: kadın, yaşlanmış bir erkekle
el ele tutuştuğunu gösteren son fotoğraflara kadar hayatı hep bir
albüm olarak hayal eder. erkek, objektifin karşısında dururken de, resimleri biriktirilirken de, resimlere bakmaya çağrılırken de
bir malzemedir. bay cioran, gelin sözü birlikte gediğine koyalim:
albüm kadının zaferidir..*
devamını gör...
1485.
bu dünya o kokladığın limona benzer :yuvarlak, ekşi.... fazla sıkmaya gelmez, tadı kaçar.(bkz: yalnızız)(bkz: peyami safa)
devamını gör...
1486.
"ne olacak bu senin durmadan titreyen ellerin, dizlerin ve sesin?"
"ne olacak bu benim, senin karşında defalarca aklımı kaybedişim?"
"ne olacak bu benim, senin karşında defalarca aklımı kaybedişim?"
devamını gör...
1487.
ben mi gördüm bu rüyayı, yoksa sen mi anlattın bana?
ikimize ait bir rüyaydı. aşkımıza, sürgünümüze, hayatımıza, yenilgimize dairdi.
henüz dönmemiştik; zamanda ve mekanda yaşadığımız sürgünün başlarındaydık. dönüş olmadığını; hiç bir şeye, hiçbir yere, hiç kimseye dönülemeyeceğini henüz öğrenmemiştik.
duvar henüz üstümüze yıkılmamıştı.
çocuk, ortak suçumuz ve pişmanlığımız kaybolup gitmemişti.
umutlar henüz tükenmemişti. kan, savaş, zulüm, açlık - yenmek, alt etmek için bir ömür verdiğimiz köhne dünyanın karanlığı - her yanı böyle sarmamıştı; ya da biz, yenilgiyi henüz fark etmemiştik. ne dünya ne de biz, masumiyetimizi henüz yitirmemiştik. ve senle ben ve bizi birbirimize bağlayan bağlar henüz aşınmamış, tükenmemişti.
oya baydar/ hiçbir yere dönüş/ sayfa 1
devamını gör...
1488.
insanı yalnız bir illet öldürür :sıkıntı. öteki hastalıklar bunun vücuttaki çeşitli görünüşleridir.(bkz: yalnızız)(bkz: peyami safa)
devamını gör...
1489.
frida kahlo, diego'dan vazgeçme eşiğini şöyle açıklamıştır; "kötü günümde olmadığın zaman vazgeçtim. canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacaksam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.."
"bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim. gözlerine baktığında kalbinle bakmadığında ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim. sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmediğini anladığında vazgeçtim. ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğin de vazgeçtim. sadece kendi mutluluğunu düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim. tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden "sen" olduğun için vazgeçtim.
bencil olduğun için vazgeçtim...
"bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim. gözlerine baktığında kalbinle bakmadığında ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim. sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmediğini anladığında vazgeçtim. ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğin de vazgeçtim. sadece kendi mutluluğunu düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim. tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden "sen" olduğun için vazgeçtim.
bencil olduğun için vazgeçtim...
devamını gör...
1490.
1491.
“taksim ne demek? paylaştırmak, dağıtmak demek. işte burası, istanbul’da yaşayan insanların taksim edildiği yerdir. insanlar bu meydandan sokaklara, semtlere, caddelere dağıtılırlar. ayrıca burada sürekli bir pay alma durumu da söz konusudur. yani istanbul’dan payına düşeni taksim’de alırsın. çünkü burada zevk, insan, uyuşturucu, kan, aşk, acı, akla gelen her şey taksim edilir. hak edilen payların alındığı yer burasıdır. tabii yapılan taksim bazen adaletli olmayabilir. ama zaten meydanın adı sadece taksim’dir. adil taksim meydanı değil.”
piç - hakan günday
piç - hakan günday
devamını gör...
1492.
boynumu saran ip sıkılaşıyor ama bu sefer bunun nedeni karanlık değil. hayat.
onbirden kaçış
onbirden kaçış
devamını gör...
1493.
yarın öldüğümüz zaman birisi bize sorsa: 'dünyada neler gördünüz?' dese herhalde verecek cevap bulamayız. koşmaktan görmeye vaktimiz olmuyor ki..
sabahattin ali değirmen
sabahattin ali değirmen
devamını gör...
1494.
seni boğan bu ev değil, bu cemiyet, bu memleket. (bkz: yalnızız)(bkz: peyami safa)
devamını gör...
1495.
yalnızca rüyalarımızda özgürüz, diğer her an bize maaş gerek. terry prachett.
devamını gör...
1496.
“ belki siz bilmezsiniz, badanacıların pek çoğu – hadi pek çoğu demeyeyim, en azından bir bölüğü-, tavana, duvara, eyvah ki eyvah ağulu zakkumlar, ya da şifalı sümbülteberler nakşederler. altuğ beyler veyahut ziynet hanımlar uykusuz kaldıklarında ve karanlıkta gözlerini yanındakilerden kaçırıp tavana diktiklerinde; çıktığı yoldan geri dönmeyi beceremeyen, bir sevap işlendiğinde sağ omuza konsun mu konmasın mı tereddüt eden ikircikli bir azledilmiş başmelek de görebilirler. artık o esnada badanacı ne düşünüp de hislenmişse... sirkeci, sansaryan han, balkondan atlayan kedi, karın kapattığı köy yolu ve benzeri şeyler geçirip zihninden, onlardan bir im işlemiştir. “ kâmil erdem / 'yok yolcu' / sel yayınları.
devamını gör...
1497.
"hatırlanması gereken anahtar nokta, mutluluk bir hedef değil, yolculuktur. bugün için yaşa, buna benzer başka bir yaşamın asla olmayacak." ferrari'sini satan bilge
devamını gör...
1498.
kendi kendimden nefretimin çerçevelediği ve çirkinleştirdiği bir dünyada yalnızım. yalnızız /peyami safa
devamını gör...
1499.
“yatağımın karşısında bir pencere var. odanın duvarları bomboş. nasıl yaşadım on yıl bu evde? bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? ben ne yaptım? kimse de uyarmadı beni. işte sonunda anlamsız biri oldum. işte sonum geldi. kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.”
devamını gör...
1500.
“beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna”
tutunamayanlar - oğuz atay
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
