kitap alıntıları
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
başlık "mesteral" tarafından 08.11.2020 11:05 tarihinde açılmıştır.
1461.
"insan," diye yazmıştı thoreau walden'da, "hayallerine doğru güvenle yürüdüğü ve hayalindeki hayatı yaşamak için çaba gösterdiği takdirde gündelik hayatın akışı içinde aklına dahi gelmeyecek bir başarıya ulaşacaktır." aynı zamanda bu başarının, yalnız kalmanın bir ürünü olduğunu gözlemlemişti. “kendime yalnızlıktan daha iyi bir dost bulamadım."
gece yarısı kütüphanesi
matt haig
gece yarısı kütüphanesi
matt haig
devamını gör...
1462.
''başımıza ne geldiyse alışkanlıktan geldi. çok sevmekten öte bir şeydi bu… her şeyi mahveden bazen… alışmak kaybetme korkusunun en derin hissettiren duygulardan biri.''
sabah uykum, ahmet batman
sabah uykum, ahmet batman
devamını gör...
1463.
1464.
hayatının yaşanmaya değer olup olmadığını düşünürken buluyordu kendini, o güne kadar değip değmediğini.
stoner, john williams.
devamını gör...
1465.
"insan en nihayetinde sınırları olan, her şeyi genelleyen, otomatik pilotta yaşayan, zihnindeki dolambaçlı yolları düzleştiren bir yaratıktı ve tabii ki bu yüzden sürekli kaybolup duruyordu."
(bkz: gece yarısı kütüphanesi) - (bkz: matt haig)
(bkz: gece yarısı kütüphanesi) - (bkz: matt haig)
devamını gör...
1466.
“bütün yorgunlukları arkasında bırakmış, aşılmaz zannedileni aşmakla onanmış. bir kere değil çok kere, bir şeyle değil çok şeyle sınanmış. bir dünya yolculuğu geçmişti üzerinden adem’in. ama belli ki cennet bir kere yitirilse bile kazanılabilir bir şeydi. baştan ayağı dikkat kesildi adem ve havva’yı bekledi. belliydi havva’nın geleceği, gelmeyecek olan böyle beklenmezdi. bir rayiha gibi içine düşen umutla adem: “bekliyorum öyleyse gelecek” dedi. bu kadar çok çağırdığı için. bir devri kapadığını, bir devri açtığını fark etti. ân geldi; adem, havva ile iki dünyanın birleştiği yerde bir araya geldi. gelen havva değil, yitirilmiş cennetti..”
devamını gör...
1467.
çünkü insanların değerini ölçmekten âciz olan kişiler, onları sınıflandırmak için modanın belirlediği ilkeleri benimserler.
kayıp zamanın izinde, marcel proust.
devamını gör...
1468.
ötede, koca bir alanda yıkık bir ülke uzanıyordu ve vaat ettiği tek şey kederdi. her bir yeşil yaprak, her bir ot ve tahıl parçası en az o zavallı insanlar kadar kuruyup büzülmüştü. her şey boynunu bükmüş, keyifsiz, harap ve yıkıktı. evler, çiftler, evcil hayvanlar, adamlar, kadınlar, çocuklar ve onlara hayat veren toprak hepsi tükenmişti. (bkz: iki şehrin hikâyesi)
devamını gör...
1469.
gelecek sıkıntılı olduğu kadar belirsizdi de ve bütün bu belirsizliğin içinde cahil bir umut vardı.(bkz: iki şehrin hikâyesi)
devamını gör...
1470.
devamını gör...
1471.
1472.
olağanüstü hiçbir şey yoktu ama sen gördüklerine öyleymiş gibi bakıyordun.
cemil kavukçu/ aynadaki zaman/
cemil kavukçu/ aynadaki zaman/
devamını gör...
1473.
1474.
1475.
1476.
kalabalığın yapma biçimini benimseyen kişi, kendinden başka herkesin yargicidir.
oguz atay korkuyu beklerken
oguz atay korkuyu beklerken
devamını gör...
1477.
insan ne de olsa daima biraz kabahatlidir.
devamını gör...
1478.
sevdiğimiz insanlar, her zaman açıkça seçemesek de peşinde koştuğumuz bir hayali özlerinde barındırırlar.
syf. 2925
kayıp zamanın izinde, marcel proust.
devamını gör...
1479.
kendi kurduğun labirentin içinde dönüp duruyorsun, çıkış yönünü bir türlü bulamıyor, çünkü yolun bulunduğu yöne hiç kafanı çevirip bakmıyorsun, doğru düşünmüyorsun.
-dinle küçük adam
-dinle küçük adam
devamını gör...
1480.
-kendinden mi nefret ediyorsun, kendin olmaktan mı?
-nefret edilecek, kendim diye bir şey yok. yani içime baktığım zaman gerçek bir ben yok. sadece birtakım düşünceler, davranış şekilleri ve durumlar var. düşünmek veyza yapmak istediğim şeyler değil ve ne zaman gerçek ben denilen şeyi arasam bulamıyorum. şu matruşka bebekler vardır ya hani? içleri boş olur, açtığın zaman içinden daha küçük bir bebek çıkar, açmaya devam edersin edersin en sonunda en küçüğüne ulaşırsın. o yekparedir. aama bende öyle yekpare bir şey yok. sadece küçüldükçe düçülüyorlar.
kaplumbağa kabuğunda dünya
-nefret edilecek, kendim diye bir şey yok. yani içime baktığım zaman gerçek bir ben yok. sadece birtakım düşünceler, davranış şekilleri ve durumlar var. düşünmek veyza yapmak istediğim şeyler değil ve ne zaman gerçek ben denilen şeyi arasam bulamıyorum. şu matruşka bebekler vardır ya hani? içleri boş olur, açtığın zaman içinden daha küçük bir bebek çıkar, açmaya devam edersin edersin en sonunda en küçüğüne ulaşırsın. o yekparedir. aama bende öyle yekpare bir şey yok. sadece küçüldükçe düçülüyorlar.
kaplumbağa kabuğunda dünya
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104