121.
"yaşam ve... ölüm! işte o kadar!"
tolstoy-ivan ilyiç'in ölümü
devamını gör...
122.
''yaşamınız ne kadar tantanalı geçerse geçsin, sonunuz gene de tahta bir tabuta konup karanlık çukura atılmak olacak!''

-altıncı koğuş
devamını gör...
123.
gizin kökü şimdidir; şimdiye dikkat edecek olursan onu iyileştirebilirsin. ve şimdiyi iyileştirebilirsen gelecek olan da iyi olacaktır - simyacı
devamını gör...
124.
“ne denir bilirsin: denizler ötesine giden kişi yalnızca iklimi
değiştirmiş olur, aklını değil. senin ihtiyacın olan sürekli gezmek değil,
kaplanın sırtından inmek. hatırlıyorsun değil mi; hani bir adam kaplanın
sırtına binmiş, bir türlü inemiyormuş. çünkü sırtından indiği zaman
hayvanın kendisini yiyeceğinden korkuyormuş. ama bir insan ömür boyu
kaplanın sırtında oturamaz ki!(kardeşimin hikayesi)
devamını gör...
125.
düşüncem ben’den başka bir şey değil bu yüzden duramıyorum.düşündüğüm için var oluyorum ve düşünmekten alıkoyamıyorum kendimi.şu anda bile var olmaktaysam -ki korkunç- bunun nedeni var olmaktan korkmamdır.özlediğim hiçlikten kendimi çekip alan benim. nefret ya da var olma tiksintisi, kendimi var etme , varoluşun içine oturtma biçimlerinden başka şey değil.düşünceler büyük bir baş dönmesi gibi ardımda doğuyor başımın arkasında doğduklarını hissediyorum .karşı durmazsam önüme geçiyorlar gözlerimin arasına geliyorlar.çoğu kere karşı koyamıyorum ,düşünce büyüdükçe büyüyor ve birden sınırsızlaşarak tepeden tırnağa dolduruyor beni,var oluşumu yeniliyor.
bulantı
devamını gör...
126.
"sadece bir saniye yaşadığın hayata bak ve ne kadar mükemmel olduğunu gör. seni ait olduğun dünyaya götürecek bir gizli geçit aramayı bırak. beklemeyi bırak. işte bu kadar, bundan daha ilerisi yok. hayatın burada ve bundan zevk almaya karar verebilirsin, yoksa geriye kalan hayatın boyunca nereye gidersen git acınası bir durumda olacaksın."

- büyücüler, lev grossman
devamını gör...
127.
kararlar doğru veya yanlış değildir. kararlar karardır. sen, sana göre en iyisini seç.

olasılıksız
devamını gör...
128.
''bana çılgın diyorsun, seni sevdiğim için. yanılıyorsun, sevmek çılgınlık değil. sevmek insan tarafımızı bulmamızdır bence. biraz da yaklaşmamızdır tanrıya zaman zaman.''
(sahibini arayan mektuplardan sekizinci mektup/ümit yaşar oğuzcan)
devamını gör...
129.
"insanı insan yapan, yüzüne güzellik katan ve onu sevdiren tek şey kalbinin temizliğidir. yoksa hepimiz aynıyız, etten ve kemikten oluşmuş bedenleriz."
(bkz: uğultulu tepeler (kitap))
devamını gör...
130.
size hayatın karanlık olduğu da söylendi ve siz de bezginlik içinde
bezginler tarafından söylenenleri tekrarlıyorsunuz. ben de diyorum ki bir
dürtü olmadıkça hayat karanlıktır gerçekten ve bilgi olmadıkça tüm dürtüler
kördür. iş olmadıkça tüm bilgiler boşunadır ve aşk olmadıkça tüm işler
boştur…



halil cibran - ermiş
devamını gör...
131.
"dindarlığınızı tanrı’ya gösterin, bana insanlığınız lazım!”
böyle buyurdu zerdüşt-friedrich nietzsche
devamını gör...
132.
boşuna heveslenmemekte yarar var. insanların aslında birbirlerine söyleyecekleri hiçbir şey yoktur, karşılıklı olarak yalnızca kendi acılarını anlatırlar, bu böyledir. herkesin derdi kendine, dünyanınki de hepimize. insanlar o acılarından kurtulmaya çalışırlar çalışmasına, sevişme sırasında, onu ötekinin sırtına yıkarak, ama beceremezler tabii ve ne yaparlarsa yapsınlar, sonunda tüm acılarıyla baş başa kalırlar ve bir daha denerler, bir kez daha acılarını kakalamaya çalışırlar. çok güzelsiniz, küçük hanım derler ne ki yaşam onları yeniden yakalayıverir, aynı küçük numarayı bir kez daha deneyinceye kadar. ne de güzelsiniz, küçük hanım... bu arada acılarından kurtulmayı başardıklarını söyleyip böbürlenirler de , gelgelelim herkes gayet iyi bilir, değil mi, bunun hiç de doğru olmadığını, o acıyı bal gibi bütünüyle kendi içimizde sakladığımızı. bu numaraları yapa yapa yaşlandıkça giderek daha da çirkin, itici bir hal aldığımız için artık acımızı, iflas ettiğimizi gizlemekten bile aciz kalırız, en sonunda insanın ta derinlerinden suratına kadar ulaşmayı başarabilmesi şöyle bir yirmi, otuz yıl, hatta daha fazla zaman olan o sevimsiz ve çirkin ifade, gitgide yüzümüzde sıvışmadık yer bırakmaz. insan dediğin, işte bu işe yarar, sadece bu işe, ekşi bir surat ifadesini üretmek, biçimlendirmesi tüm ömrünü alan, hatta gerçek ruhunun bütününü eksiksiz yansıtabilmek için oluşturması gereken asıl surat ifadesi o kadar ağır ve karmaşıktır ki, bu tamamlamaya insanın ömrü bile her zaman yetmeyebilir.

-gecenin sonuna yolculuk, louise fersinand celine.
devamını gör...
133.
"efkarlı olduğu halde mutsuzluğunu gizleyebilecek, yakınlarının neşesini yok etmeden onu kendi başına üstlenebilecek kadar kişilik sahibi olan tek bir insan gösterin bana! bu efkar, daha çok, kendi kişiliksizliğimiz ile ilgili içsel bir kaygı, kıskançlıkla iç içe, aptalca bir kendini beğenmişliğin kışkırttığı bir aşağılık duygusu değil midir? mutlu edemediğimiz insanların mutlu olduklarını görüyoruz ve buna dayanamıyoruz."

goethe, genç werther'in acıları.
devamını gör...
134.
rüzgârı dilediğim gibi değiştiremem ama yelkenlerimi ayarlayabilirim daima, varmak için istediğim limana...

baba ve piç/elif şafak
devamını gör...
135.
sevdiği bir şairin, "canilerin dostu" diye anlattığı trajik akşam yavaş yavaş karanlık ve sisli bir geceye yerini bırakıyordu. mümtaz, dükkanların, bu kömür ve sis kokusu içinde daha değişik görünen aydınlık vitrinlerine baka baka caddede yürüdü. nereye gitmeliydi? vakıa içindeki sefaleti beraberinde taşıdıktan sonra her yer birdi. sonra, bir yere gitmek, insanlarla temas etmekti. halbuki mümtaz, insanlardan kaçıyordu. onların anlamamazlığından haraptı. onlar meselesiz yaşıyorlardı.

(bkz: huzur (kitap))
devamını gör...
136.
"bir gün çocuklardan biri beni itti ve yere düştüm. içimdeki bir sürü insancığın evi yıkıldı. çok öfkelendim.
“ben de senin insancıklarının evini yıkacağım! diye bağırdım ve suratına korkarak bir yumruk attım. canının yanmasından çok korkuyordum. çocuğun canını yakmadan, evi yıkılmış insancıklarımın intikamını almak istiyordum. çocuk yere yattı ve ağlamaya başladı. babam o akşam beni ilk kez dövdü. tüm akşam dövdü… başka insanların canını yakmamam için tüm akşam canımı yaktı. bir sürü insancığımı öldürdü."

erim şişman-zürafa tozu
devamını gör...
137.
semtleri karşı karşıya getiren, mahalleleri birbirinin çöküşü için dua etmeye yönelten hakikat sevgisi değil; üstün gelme arzusudur. bunların her biri hakikatin galip gelmesinin ve erdemlerin yüceltilmesinin değil de iç huzurun ve itaatin peşindedir.
-orlando-
devamını gör...
138.
iyi şeyler hep gecikir zaten, hep geç gelir ve geldiği zaman da sevinemezsiniz, bir türlü sevinmek gelmez içinizden.

buddenbrooklar-bir ailenin çöküşü/ thomas mann.
devamını gör...
139.
sevişirken iç içe geçen, solukları karışan, birbirine en yakın hale gelen insanların, sonradan bu kadar yabancılaşmasına, hatta can yakmaya çalışmasına her zaman hayret etmişimdir.
önce en büyük haz, sonra en büyük can yakma, ne tuhaf...

huzursuzluk / zülfü livaneli
devamını gör...
140.
''dört ayak iyi, iki ayak kötü.'' - hayvan çiftliği
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kitap alıntıları" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim