kitap alıntıları
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
başlık "mesteral" tarafından 08.11.2020 11:05 tarihinde açılmıştır.
1861.
varlığın kendine armağan olsun,
başkalarına köle değil.
başkalarına köle değil.
devamını gör...
1862.
devamını gör...
1863.
kitap alıntısı dediğimiz şey aslında birkaç satırdan oluşan özlü ifadelerdir. birkaç paragraf olanlara kitap kalıntıları diyebiliriz.
devamını gör...
1864.
sorarlarsa, "ne iş yaptın bu dünyada?" diye,
rahatça verebilirim yanıtını:
"yalnız kaldım. kalabildim! altı milyarın arasına doğdum. ve hiçbirine çarpmadan geçtim aralarından...”
hakan günday / kinyas ve kayra
devamını gör...
1865.
canımın içi patti smith'in m treni'nden bir alıntı bırakmak istediğim başlık.
"ben hala aynı kişi olduğuma inanıyorum; dünyada yaşanan hiçbir değişiklik bunu değiştiremez.
ben harekete inanıyorum.
o gamsız balona, dünyaya inanıyorum.
gece yarısına ve öğle vaktine inanıyorum. peki başka neye inanıyorum ? bazen her şeye.
bazen hiçbir şeye.
bir göletin üzerinde dalgalanan ışık gibi hızla değişiyor.
günün birinde hepimizin kaybedeceği hayata inanıyorum."
"ben hala aynı kişi olduğuma inanıyorum; dünyada yaşanan hiçbir değişiklik bunu değiştiremez.
ben harekete inanıyorum.
o gamsız balona, dünyaya inanıyorum.
gece yarısına ve öğle vaktine inanıyorum. peki başka neye inanıyorum ? bazen her şeye.
bazen hiçbir şeye.
bir göletin üzerinde dalgalanan ışık gibi hızla değişiyor.
günün birinde hepimizin kaybedeceği hayata inanıyorum."
devamını gör...
1866.
reklamın amacı, seyircide içinde bulunduğu yaşamdan bir ölçüde memnun olmadığı duygusunu kamçılamaktır. reklam seyirciye, sunulan nesneyi aldığında yaşamın daha iyi olacağını söyler; ona içinde bulunduğu yaşamdan daha iyi bir yaşam önerir.
john berger görme biçimleri
devamını gör...
1867.
1868.
bu cümle, yazmayı öğrendiğimin kanıtıdır. bu cümleyse, okumaya devam ettiğinin kanıtı. birlikte, iki kanıtı olan bir suç işleyeceğiz.
devamını gör...
1869.
"size yalvarıyorum kardeşlerim, dünyaya, yaşama sadık kalın ve size öbür dünya ümitlerinden bahsedenlere kanmayın. bunlar bilerek veya bilmeyerek zehir saçanlardır.
bunlar yaşamı aşağı görenlerdir, ölüm halinde olanlardır ve kendileri zehirlenmişlerdir. yaşam bunlardan usanmıştır bırakın gitsinler.
bir zamanlar tanrıya isyan, en büyük günahtı. fakat tanrı öldü ve onunla birlikte bu günahlar da öldü. şimdi en korkunç şey, yaşama karşı günah işlemek ve bilinmesi mümkün olmayanı yaşamın amacından üstün tutmaktır." - friedrich nietzsche, böyle buyurdu zerdüşt
"hayatım boyunca çalışmak istemiyorum. başkasını zengin etmek için çalışan maaşlı bir köle olmak istemiyorum. en kısa zamanda finansal özgürlüğümü kazanıp dünyayı dolaşmak ve sevdiğim yaşam tarzını sürmek, özgür olmak istiyorum. özgür olmak istiyorum işte. zamanımı ve yaşamımı ben kontrol edeyim istiyorum. paranın benim için çalışmasını istiyorum." - zengin baba yoksul baba, robert t. kiyosaki
bunlar yaşamı aşağı görenlerdir, ölüm halinde olanlardır ve kendileri zehirlenmişlerdir. yaşam bunlardan usanmıştır bırakın gitsinler.
bir zamanlar tanrıya isyan, en büyük günahtı. fakat tanrı öldü ve onunla birlikte bu günahlar da öldü. şimdi en korkunç şey, yaşama karşı günah işlemek ve bilinmesi mümkün olmayanı yaşamın amacından üstün tutmaktır." - friedrich nietzsche, böyle buyurdu zerdüşt
"hayatım boyunca çalışmak istemiyorum. başkasını zengin etmek için çalışan maaşlı bir köle olmak istemiyorum. en kısa zamanda finansal özgürlüğümü kazanıp dünyayı dolaşmak ve sevdiğim yaşam tarzını sürmek, özgür olmak istiyorum. özgür olmak istiyorum işte. zamanımı ve yaşamımı ben kontrol edeyim istiyorum. paranın benim için çalışmasını istiyorum." - zengin baba yoksul baba, robert t. kiyosaki
devamını gör...
1870.
kadınlar ülkesi kitabını çoğunuz bilirsiniz. işte o yazarın bir öykü kitabına denk geldim ve pdf olarak indirip okudum. sarı duvar kağıdı çok güzel bir öykü kitabı. basit öyküler ama kadın ve erkek haklarında adalet konusunda çok güzel şeyler söylüyor. özellikle bir erkeğin ağzından çıkan şu sözler dikkatimi çekti.
"havva anamıza gelince, orada değildim ve hikayeyi inkar edemem ama bir şey söyleyeceğim. şeytanı dünyaya o getirdiyse bile, o zamandan bu yana onu burada asıl tutan biz erkekleriz. buna ne diyeceksiniz?"
sen harika bir yazarsın.
"havva anamıza gelince, orada değildim ve hikayeyi inkar edemem ama bir şey söyleyeceğim. şeytanı dünyaya o getirdiyse bile, o zamandan bu yana onu burada asıl tutan biz erkekleriz. buna ne diyeceksiniz?"
sen harika bir yazarsın.
devamını gör...
1871.
devamını gör...
1872.
yaşayanların birçoğu ölümü hak ediyor. ve ölenlerin bir kısmı da yaşamayı hak ediyor. yaşamı onlara verebilir misin? o halde öyle hak, hukuk adına ölüm buyurmakta çok acele etme. çünkü en bilge olanlar bile her şeyin sonunu göremez.
j.r.r. tolkien - yüzüklerin efendisi, yüzük kardeşliği
devamını gör...
1873.
devamını gör...
1874.
hayatını anlamana gerek yok yaşaman yeterli..(bkz: gece yarısı kütüphanesi)
devamını gör...
1875.
zihin açıcı kitapların birçok bölümünü tam manasıyla anlamadan okuruz. gene de o kitapları severiz. çünkü bizi düşünmeye ve değişmeye yöneltirler. hakikatli kitap, okurun suyuna gitmez, onu pohpohlamaz. rahatlatıcı değildir. masaj koltuğu mu bu?!.. aksine, insanın kafasını kurcalar.
afili hafiye - murat menteş
devamını gör...
1876.
her insan, kendisini artık görmediğimiz zaman yok olur; sonra bir daha göründüğünde yeni bir yaratıdır artık; bir öncekinden, belki de öncekilerin hepsinden farklıdır.
kayıp zamanın izinde
kayıp zamanın izinde
devamını gör...
1877.
içinde bulunduğum bu umutsuz konumda, bazı anlar oluyor ki insan bir saç teliyle bir zinciri kırabileceğine inanıyor. etrafımdaki her şey hapishane. kelimeler duygularımı dile getirmek için yeterli değil. fakat itiraf edeyim, hala umutluyum..
(bkz: bir idam mahkumunun son günü)
(bkz: bir idam mahkumunun son günü)
devamını gör...
1878.
...
bazen de saygıdeğer abilerim ablalarım, dünyası yerle bir olur insanın. hayat, fazla kafa yormadan idare etmeyi sağlayan bütün anlamlarını yitiriverir. en akıllıca saydığınız fikirlerinizin saçmalığını, en içten duygularınızın yapmacıklığını kavrarsınız. aslında hiçbir konuda bir fikriniz bulunmadığını, aslında hiç kimseye karşı bir şey hissetmediğinizi ve tüm evrenin de size karşı aynı gaddarca kayıtsızlık içinde olduğunu. hep gözünüzün önünde durduğu halde o güne dek nasılsa yok saymayı başardığınız bu gerçeği fark ettiğiniz anda ilahi işleyişi de çözmek üzeresiniz demektir.
tanrı, içindeki tahammülfersa boşluğu doldurmak için evreni yaratır. evrenin içine gezegenleri, gezegenlerin içine dünyayı, dünyanın içine hayatı, hayatın içine insanı yerleştirir. ve onun içine koyacak bir şey bulamaz. işte insan denen tuhaf hayvanın, varlıkların en yücesi ve anlamsızı kılınışının hikayesi. evrenin orasını burasını felsefeyle, sanatla, aşkla, hatta ironik bir biçimde tanrı'yla bezerken, ortak anlamsızların en küçüğünün elbette bir gerçeği unutması gerekmektedir: hakikatte bütün kitaplar sayfaları doldurmak için yazılır.
sevdiğiniz birinin ölümü, örneğin, yüzleşmenizi sağlayabilir kendinize söylediğiniz yalanlarla. ya da ananızdan yediğiniz okkalı bir dayak. üstelik siz, ananızın canına okumak için haklı duygusal gerekçeleri bulunduğuna inanmaya hazırlanırken, içinizi parçalayan onun gözü dönmüşlüğü değil, beyninizi zedelememek için sopayı sadece kollarınıza ve bacaklarınıza indirecek kadar düşünceli davranması olabilir. nihayet onun elinden kurtulup kendinizi odanıza attığınızda pencereden giren akşam güneşinin ışığında neşeyle dans eden tozlar dört bir yana dağılır. onların huzurunu kaçırmak sizi öyle üzer ki, içiniz feci dışlanmışlık duygusuyla dolar. birden gözlerinize yaşlar hücum eder. bu küçük sevimli yaratıkların sizden korkmasını hazmedemezsiniz. iki saatlik dayak seansına gık demeden katlanan siz, yere kapanıp zırıl zırıl ağlamaya başlarsınız. sonra bir toz tanesi gelip parmağınızın üzerine konuverir. usulca oynatırsınız parmağınızı. hâlâ oradadır. derken diğerleri ona katılırlar. yerde yatarken üzerinize toz tanecikleri yağar. sırt çevirdiğiniz hayat o noktada sizi kucaklarken hıçkırıklarınız fraktal bir dans müziğine dönüşür.
bir gün toz tanecikleri sizi bağrına basarsa, bilin ki ya nirvanaya ulaştınız ya da çıldırdınız. hangisi olduğuna kendiniz karar vereceksiniz.
...
(bkz: oğullar ve rencide ruhlar)
bazen de saygıdeğer abilerim ablalarım, dünyası yerle bir olur insanın. hayat, fazla kafa yormadan idare etmeyi sağlayan bütün anlamlarını yitiriverir. en akıllıca saydığınız fikirlerinizin saçmalığını, en içten duygularınızın yapmacıklığını kavrarsınız. aslında hiçbir konuda bir fikriniz bulunmadığını, aslında hiç kimseye karşı bir şey hissetmediğinizi ve tüm evrenin de size karşı aynı gaddarca kayıtsızlık içinde olduğunu. hep gözünüzün önünde durduğu halde o güne dek nasılsa yok saymayı başardığınız bu gerçeği fark ettiğiniz anda ilahi işleyişi de çözmek üzeresiniz demektir.
tanrı, içindeki tahammülfersa boşluğu doldurmak için evreni yaratır. evrenin içine gezegenleri, gezegenlerin içine dünyayı, dünyanın içine hayatı, hayatın içine insanı yerleştirir. ve onun içine koyacak bir şey bulamaz. işte insan denen tuhaf hayvanın, varlıkların en yücesi ve anlamsızı kılınışının hikayesi. evrenin orasını burasını felsefeyle, sanatla, aşkla, hatta ironik bir biçimde tanrı'yla bezerken, ortak anlamsızların en küçüğünün elbette bir gerçeği unutması gerekmektedir: hakikatte bütün kitaplar sayfaları doldurmak için yazılır.
sevdiğiniz birinin ölümü, örneğin, yüzleşmenizi sağlayabilir kendinize söylediğiniz yalanlarla. ya da ananızdan yediğiniz okkalı bir dayak. üstelik siz, ananızın canına okumak için haklı duygusal gerekçeleri bulunduğuna inanmaya hazırlanırken, içinizi parçalayan onun gözü dönmüşlüğü değil, beyninizi zedelememek için sopayı sadece kollarınıza ve bacaklarınıza indirecek kadar düşünceli davranması olabilir. nihayet onun elinden kurtulup kendinizi odanıza attığınızda pencereden giren akşam güneşinin ışığında neşeyle dans eden tozlar dört bir yana dağılır. onların huzurunu kaçırmak sizi öyle üzer ki, içiniz feci dışlanmışlık duygusuyla dolar. birden gözlerinize yaşlar hücum eder. bu küçük sevimli yaratıkların sizden korkmasını hazmedemezsiniz. iki saatlik dayak seansına gık demeden katlanan siz, yere kapanıp zırıl zırıl ağlamaya başlarsınız. sonra bir toz tanesi gelip parmağınızın üzerine konuverir. usulca oynatırsınız parmağınızı. hâlâ oradadır. derken diğerleri ona katılırlar. yerde yatarken üzerinize toz tanecikleri yağar. sırt çevirdiğiniz hayat o noktada sizi kucaklarken hıçkırıklarınız fraktal bir dans müziğine dönüşür.
bir gün toz tanecikleri sizi bağrına basarsa, bilin ki ya nirvanaya ulaştınız ya da çıldırdınız. hangisi olduğuna kendiniz karar vereceksiniz.
...
(bkz: oğullar ve rencide ruhlar)
devamını gör...
1879.
eğer ben bir budala olmasam, çok iyi, çok mutlu bir hayat sürebilirim. şimdi içinde bulunduğum kadar bir insanın ruhuna sevinç katacak güzel koşullar kolay kolay bir araya gelmez. ah kesin olan şu ki, mutluluğumuzdan yalnızca kalbimiz sorumlu.
(bkz: genç werther'in acıları)
(bkz: genç werther'in acıları)
devamını gör...
1880.
yüzünü bir kitap gibi okuyacaksın,
güzellik kalemiyle yazılan hazzı bulacaksın;
anlayacaksın büyülü bir uyumla tamamlandığını
yüzünde birleşen çizgilerin.
bu güzel kitapta bilinmedik yerleri
öğretecektir sana onun gözbebekleri.
bu değerli aşk kitabını, bu bağsız aşığı
güzelleştirmek için sarıp kaplamak gerek.
balık denizde yaşar; ne kıvançtır
dış güzelin iç güzeli saklaması.
altın öyküsü altın anahtarla kitlenmiş bir kitap
herkesin gözünde nasıl bir hayranlık uyandırır!
onun sahip olduklarına sen ortak olacaksın,
onu elde etmekle sen azalmayacaksın.
(bkz: romeo ve juliet)
güzellik kalemiyle yazılan hazzı bulacaksın;
anlayacaksın büyülü bir uyumla tamamlandığını
yüzünde birleşen çizgilerin.
bu güzel kitapta bilinmedik yerleri
öğretecektir sana onun gözbebekleri.
bu değerli aşk kitabını, bu bağsız aşığı
güzelleştirmek için sarıp kaplamak gerek.
balık denizde yaşar; ne kıvançtır
dış güzelin iç güzeli saklaması.
altın öyküsü altın anahtarla kitlenmiş bir kitap
herkesin gözünde nasıl bir hayranlık uyandırır!
onun sahip olduklarına sen ortak olacaksın,
onu elde etmekle sen azalmayacaksın.
(bkz: romeo ve juliet)
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104