241.
üstü kalsın=özgürlüğün geldiği gün, o gün ölmek yasak

mürebbiye= ahlaken zayıf olanların her zaman bir bahanesi vardır zaten.

huzursuzluk=değişmiştim, mardin beni değiştirmişti. insanlar bu kadar acı çekerken istanbul'da en iyi suşinin nerede yenebileceğini konuşanlara dayanamıyordum artık.

uçurtma avcısı=çocuklar boyama kitabı değildir onları istediğin renklere boyayamazsın.

bir idam mahkumunun son günü= manevi açının yanında fiziksel acının ne önemi var.

sırça köşk=ölülere yaşayanlardan daha fazla saygı göstermekteyiz. oysa birbirimize saygı duymamız gerekir.
devamını gör...
242.
-denizci değilim ama uzak denizlerde yıkanan uçsuz bucaksız kıyılar kadar uzak olsan da sen, sana ulaşmak için açılırdım denizlere.
-biliyorsun gecenin maskesi var yüzümde, olmasaydı eğer, duyduğun için demin söylediklerimi nasıl kızardığımı görürdün yanaklarımın. seviyor musun beni? '' evet '' diceksin biliyorum, sözüne güveneceğim ben de ;ama yemin edeyim deme, belki de tutamazsın;zeus alay edermiş derler sözünü tutamayan aşıklarla. romeo beni seviyorsan söyle açıkça.

'' cimri! hepsini içmiş; bir damla bile bırakmadın demek kavuşabilmem için sana? öyleyse dudaklarından öperim, orada bir parça zehir kalmıştır belki; bir zamanlar bana hayat veren dudakların bu kez son versin hayatıma... ''

roemo ve juliet ~william shakespeare
devamını gör...
243.
"fakat, allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor. bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. fakat benim de sevmeğe hakkım yok mu albayım? yok. peki albayım. bende susarım o zaman gecekondum da oturur anlaşılmayı beklerim. fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? sorarım size "nasıl kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? ben ölmek istiyorum sayın albayım ölmek. bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan, bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. küçük oyunlar istemiyorum albayım 'canım bugün üzgün görünüyorsun' demek istemiyorum."

oğuz atay - tehlikeli oyunlar
devamını gör...
244.
düşünceler göklere yükseliyor, fakat vücut toprağa bağlı. tek tek koparılması kolay olan milyonlarca iplikle bağlı.*

oğuz atay- tutunamayanlar
devamını gör...
245.

cezayı gerektiren düşünceler ve duygular değil, eylemlerdir. insanlar düşündükleri ya da hissettiklerinden değil, yaptıklarından sorumludur. bu allah katında da, yasalar önünde de böyledir.”


gülseren budayıcıoğlu- madalyonun içi
devamını gör...
246.
"hayatımı, bitmez tükenmez kuyruğu olan bir elbise gibi sürüklüyorum sırtımda..."

martı, anton çehov
devamını gör...
247.
mahpuslardan birini eskiden hali vakti yerinde olan bir sibiryalıyı akşamüstü kapıya çağırdılar.bundan 6 ay önce eski karısının başkasıyla evlendiğini haber almış çok üzülmüştü.işte o eski karısı hapishane kapısına arabayla gelmiş onu çağırmış sadaka vermişti. bir iki dakika konuştular ağlaştılar bir daha görüşmemek üzere vedalaştılar.kışlaya dönerken yüzünü gördüm... doğru burada insan sabırlı olmayı öğrenebilir.
ölüler evinden anılar
devamını gör...
248.
“bir insanin hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.”

mahcubiyet ve haysiyet / dag solstad
devamını gör...
249.
kalbim ona, bir ırmağın denize aktığı gibi akıyordu.

(bkz: sait faik abasıyanık)
devamını gör...
250.
“cocuklugun en feci yani; kötü seylerin gectigini, zamanin gelip gecici bir sey oldugunu bilmemektir. cocukluktaki bir dehset âni dayanilmaz bir ebediyet gibi basinizda dikilir.”

davin vann /akvaryum
devamını gör...
251.
içeride on ikisi de öfkeyle bağırıyor, on ikisi de birbirlerine benziyordu. artık domuzların yüzüne ne olduğu anlaşılmıştı. dışarıdaki hayvanlar, bir domuzların yüzlerine, bir insanların yüzlerine bakıyor; ama onları birbirlerinden ayırt edemiyorlardı.
(bkz: hayvan çiftliği- george orwell)
devamını gör...
252.
"aşk başladığında, sevdiğimiz kişinin gözünde, sevebileceği yabancı olarak kalmak isteriz, ama ona ihtiyaç duyarız; bedeninden çok dikkatine, kalbine dokunma ihtiyacı hissederiz."
marcel proust - çiçek açmış genç kızların gölgesinde
devamını gör...
253.
''her şey ben araya giremeden olup bitiyordu. kaderim benim fikrim alınmadan yazılıyordu. bazen içimden herkesin sözünü kesip, 'bir dakika burada sanık kim? sanık olmak önemli bir şey. benim de söyleyeceklerim var!' demek geliyordu ama şöyle bir düşününce söyleyecek bir şeyim yoktu aslında.''

albert camus-yabancı
devamını gör...
254.
bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşam çalarsın. karısını bir kocadan, çocuklarını bir babadan mahrum bırakırsın. yalan söylediğin zaman bir insanın gerçeğe ulaşma hakkını çalmış olursun. aldattığın zaman bir insanın doğruluk, adalet hakkını elinden alırsın. çalmaktan daha büyük bir kötülük yoktur.

(bkz: uçurtma avcısı)
devamını gör...
255.
ben beş kırmızı araba ile gidip gördüm ve süper güzel bir gün olacağını biliyordum.
mark haddon-süper iyi günler.
devamını gör...
256.
''en çok düşündüğümüz kelimeyi en az kullanmaya mecbur eden gururumuzu aldatmak için, sevmek fiiline sözden başka ifade şekilleri ararız.''

peyami safa, yalnızız romanı.
devamını gör...
257.

“şu kadınlar ne garip mahluklar. duygusal durumları ne kadar çabuk değilebiliyor. küçücük şeylerden nasıl da hemen etkileniveriyorlar. bir anda dünyanın en mutsuz en kederli, en suçlu insanı iken, nasıl da kolayca gökyüzünün en üst katına çıkabiliyorlar. sevgileri, tutkuları uğruna neleri göze alabiliyorlar. onlar için yaşamanın temel şartı sevilmek. aşk’la tutku’yla sonsuza kadar sevilmek ve asla vazgeçilmemek. her şeyi affedebilirler ama sevilmeme’yi asla.”



gülseren budayıcıoğlu- madalyonun içi
devamını gör...
258.
(bkz: amat)
(bkz: ihsan oktay anar)
en başta şöyle bir girizgahı vardır;
"kendine gofer ağacından bir gemi yap;
gemide odalar yapacaksın ve onu içeriden
ve dışarıdan ziftle ziftleyeceksin."
*(bkz: tekvin), 6:14

sonra da şu var;

-allah sizi sürüm sürüm süründürsün! yetmiş yerde yetmiş türlü belaya tuş olasınız da can verip kurtulamayasınız! hepinizin yedi ceddine lanet olsun! gözünüzün elifi sönsün! ocağınız tütmez olsun! ömrünüz ahla vahla geçsin! kolunuz çolak başınız kabak olsun! allah size bilenmez dertler versin! can evinize kurşun rastlasın! zındanlarda leşiniz kalsın! tuttuğunuz oruç boşa gitsin! kanlı kefenleriniz elime geçsin! bre zalimler!

şuna kitabın akışı içinde her daim koparak gülmüşümdür. artık ezberledim neredeyse.***
devamını gör...
259.
mısır'da erkek cinsel organına büyük saygı duyulurdu. onun ucunu kesip tanrılara adak olarak veriyorlardı. ayrıca organın çok büyütülmüş şekli kuklalar halinde festivallerde ellerde taşınıyordu. bu gelenek dionysos ayinleri olarak mısır'dan yunanistan ve anadolu'ya geçiyor. bu ayinlerde kilden yapılmış büyük cinsel organlar yere gömülüp sulanırmış. bu yolla ülkeye bereket geleceğine inanılırmış.
(bkz: bereket kültü ve mabet fahişeliği)
devamını gör...
260.
"gerçek zaten her zaman en korkunç şey, ama gene de yalana, kendi kendini aldatmaya dayanacağına gerçeğe dayanmak her zaman daha iyi."
(bkz: thomas bernhard) (bkz: beton)
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kitap alıntıları" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim