401.
bir toplum gerçeklerden ne kadar uzaklaşırsa; gerçeği söyleyenlerden o kadar nefret eder. - george orwell
[[/alıntı]]
devamını gör...
402.
"oğlum behçet, sen bir medeniyetin iflası nedir, bilir misin? dedi. insan bozulur, insan kalmaz; bir medeniyet insanı yapan manevî kıymetler manzumesidir. anlıyor musun şimdi derdin büyüklüğünü?

cahilsin; okur, öğrenirsin. gerisin; ilerlersin. adam yok; yetiştirirsin, günün birinde meydana çıkıverir. paran yok; kazanırsın.fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur. sen cilt yapıyorsun; şiraze nedir bilirsin. bizde insanoğlu şirazesiz kalmış."
mahur beste/ ahmet hamdi tanpınar
devamını gör...
403.
yaratıcı hayatınız için, yalnızlığınız için,olma ve yapma zamanınız için,asıl hayatınız için en önemli şey devam etmek,direnmektir;devam etmek, çünkü vahşi doğanın vaadi şudur:kıştan sonra,her zaman ilkbahar gelir.
-kurtlarla koşan kadınlar-
devamını gör...
404.

hiçbir anlatı kraldan ülkesi için ölmesini beklemezken kahramanlık her zaman askerlere düşer.

(bkz: homo narrans)
devamını gör...
405.
"bir generale martıya dönüşmesini emredersem ve general martıya dönüşnezae, bu onun suçu olmaz. benim suçum olur."
-küçük prens. en sevdiğim cümle.
devamını gör...
406.
"çünkü kimseye tehlike anında açıp kanatsın diye göstermezsiniz yaralarınızın yerini."
biraz da nermin yıldırım
devamını gör...
407.
insan her zaman aynı insanları görmeye başlarsa,bunları yaşamının bir parçası saymaya başlar. iyi ama bu kişiler bu nedenle ,yaşamımızı değiştirmeye kalkışırlar. bizi görmek istedikleri gibi değilsek hoşnut olmazlar,canları sıkılır. çünkü efendim,herkes bizim nasıl yaşamamız gerektiğini elifi elifine bilir.
ne var ki,hiç kimse kendisinin nasıl bir hayat yaşaması gerektiğini bilmez.

paulo coelho-simyacı
keşke alnıma dövme yaptırma şansım olsaydı...
devamını gör...
408.
insanlar dünyanın güvenli ve düzenli bir yer olması için yıllarca çalışırlar. ama hiç kimse bunun ne kadar sıkıcı olabileceğinin farkında değil. bütün dünyanın parsellendiğini, hız limitleri konduğu, bölümlere ayrıldığını, vergilendirildiğini ve düzenlendiğini; nerede oturduğunun, ne yaptığının kaydının tutulduğunu düşün. hiç kimseye macera yaşayacak bir alan kalmaz. satın alınabilenler hariç. lunaparka gitmek gibi. film izlemek gibi. ama bunlar yine de sahte heyecanlar. lunaparktaki dinozorların çocukları yemeyeceğini bilirsiniz. büyük bir sahte afetin olma şansı bile oy çoğunluğuyla ortadan kaldırıldı. gerçek afet veya riski ihtimali olmadığından, gerçek kurtuluş ihtimali de ortadan kalkmış oldu. gerçek mutluluk yok. gerçek heyecan yok. eğlence, keşif, buluş yok.

bizi koruyan kanunlar aslında bizi can sıkıntısına mahkum etmekten başka bir işe yaramazlar. gerçek karmaşaya ulaşamadığımız sürece, asla gerçekten huzurlu olmayacağız.
her şey berbat bir hal almadığı sürece, yoluna da girmeyecek.

öyle planlanmış bir vaziyetteyiz ve ince ince yönetiliyoruz ki burası artık dünya olmaktan çıktı. burası lanet olası bir sahil güvenlik teknesi oldu!

bürokrasimiz ve kanunlarımız dünyayı temiz ve güvenli bir toplama kampına çevirdi. kölelerden oluşan bir jenerasyon yetiştiriyoruz.
çocuklarımıza çaresiz olmayı öğretiyoruz.

insanların, toplumun gözündeki üstlenmek zorunda olduğumuz roller, sahnelemek zorunda kaldığımız oscarlık oyunculuklar yaşamla bağımızı koparıp, her gün zincirin dışına çıkmamak adına verdiğimiz savaş bizi tüketiyor. iyi bir anne, iyi bir baba, iyi bir evlat, iyi bir arkadaş, iyi bir sanatçı, iyi bir yazar, iyi bir bankacı vs bunlardan hiçbiri olmazsak toplum bizi zincirin dışına itiyor ve hep bir yarış halinde, daha iyi olmanın telaşıyla koşup duruyoruz.
devamını gör...
409.

yeni bir ateş söndürür başkasının yaktığını,
yeni bir acıyla hafifler eski bir ağrı,
başın döndü mü öbür yana döndür başını,
başkasının güçsüzlüğüyle iyileşir umutsuz keder,
gözlerine yeni bir zehir bul ki,
yok etsin ötekinin zehrini.


william shakespeare, romeo ve juliet, istanbul: iş bankası kültür yayınları, 2020. s. 15.
devamını gör...
410.
"kuşlar uçuyor; çiçekler dans ediyor ama ben hep dalgaların o kasvetli gürültüsünü duyuyorum. "
virginia woolf
devamını gör...
411.
"azıcık mutluluk... herkes için iyi olur. ama kimse azıcık mutluluk istemez. ve mutluluk fazla büyük oldu mu, değeri azalır."
john steinbeck - fareler ve insanlar
devamını gör...
412.
ölüm, geldiği açıklandığı zaman, onu en yakından tanıyanlar tarafından bile belirli saygı gosterileriyle karşılanması gereken bir komutandır.
devamını gör...
413.
"hiçbir hareket yapmadan, doğayla hiçbir şekilde alışverişte bulunmadan yaşarsa insan, sonsuz bir zamanı yaşamış olur, derler."
devamını gör...
414.
"sarı özek'te yaşamayı göze almak yürek isterdi. bozkır uçsuz bucaksız, insan ise küçücüktür. insan çok güçlü ve hünerli olmalıydı burada. yoksa çürüyüp giderdi kısa zamanda. sizin iyi ya da kötü olmanız bozkırın umurunda değildi. ama insanın çeşitli tutkuları, arzuları olurdu. başka yerlerde, başka insanların arasında daha iyi bir hayat sürebileceğini, buraya onu kör talihin sürüklediğini düşünürdü. uçsuz bucaksız ve umursamaz bozkırın karşısında insan, şahmerdan'ın üç tekerlekli motosikletindeki akü gibi durduğu yerde boşalır giderdi. şahmerdan motosikletine ne kendisi biner ne de başkasını bindirirdi. bir işe yarayacağı zaman da çalışmazdı. çünkü çalışmayan motor paslanıp kalmış olurdu."

cengiz aytmatov - gün olur asra bedel
devamını gör...
415.
“hadi s...tir olup gidelim!” dedim. “kerem de bunu
yapmamızı isterdi.”
son kez kerem’in mezarına baktım. yattığı yerin ba-
şında kara bayraklar dalgalanıyordu. tabutunu da simsiyah
bir örtüyle sarıp getirmiştik. her anarşist gibi o da bayrak-
lara karşıydı; bu yüzden sadece kapkara olan anti bayrağı
taşımaktan memnuniyet duyardı.
aslında ona anarşist demek de zor; o her şeye karşıy-
dı. anarşizme de, kendisine de, insanlara da hep sorguyla
yaklaşırdı. dolayısıyla yaşamı başlı başına bir protesto olan
bu genç adamı elbette direndiği gibi uğurlamaya çalıştık
evine. ancak üstü taşlar ve toprakla öyle sıkı kapatılmıştı
ki, bir an için kerem’in ölümünden çok, ölüm karşısın-
daki çaresizliğimize üzüldüm. düşünmeden edemedim:
onu gömdüğümüz için kızgın mıydı acaba bize?
o sene benim mahkemem vardı, onun kanseri. hangi-
si daha önemli diye tartışırdık bazen: özgürlük mü, yoksa 10
sağlık mı? ben beraat ettim, o öldü. ama bana öyle geliyor
ki, ben kaybettim, o kazandı.
yuvarlak çerçeveli gözlüklerinin ardından kederli ve
alaycı bir ilgiyle izlerdi yaşamı. hayatı absürt bulur, ancak
gene de mücadele eder ve yaşardı. intiharı düşünmüştü
belki, ancak intihar edecek kadar önemsemezdi de yaşa-
mı. hayatının harikulade güzellikler ve zenginlikler için-
de geçmesine hiç ihtiyacı olmamıştı, çünkü edebi olması
yeterliydi.
ancak kanserden mi, yoksa onu kanser eden insanlar
ve sistem yüzünden mi öldü, emin değilim... zaten hep
böyle olmuştur. bir yerde mutluluk ve özgürlük şarkıları
söyleniyorsa orayı muhakkak polis basar, nereye filizlen-
mek üzere bir fidan ekilirse derhal üstüne beton dökülür
ya da ne kadar iyi ve eşsiz insan varsa önce onlar ölürdü.


aytuĝ akdoğan - sürgün.
devamını gör...
416.
"her zaman iyiyimdir ve tek kötü yanım da budur. çünkü her zaman iyi olmak kadar kötü bir şey yoktur."
fyodor mihayloviç dostoyevski- budala
devamını gör...
417.
başkasını ve kendini bilirsen, yüz kere savaşsan tehlikeye düşmezsin; başkasını bilmeyip kendini bilirsen bir kazanır bir kaybedersin; ne kendini ne de başkasını bilmezsen, her savaşta tehlikedesin.
(bkz: savaş sanatı)
devamını gör...
418.

''yaktırdığınız sapkın keşişlerden biri bana ölmeden önce ne dedi biliyor musunuz?'' dedim. ''tek bir iyilik vardır, vicdanına göre davranmak. eğer söylediği doğruysa dünyaya hakim olmayı istemek boşuna; insanlar için bir şey yapılamaz, onların iyilikleri yalnızca kendilerine bağlıdır.''
''tek bir iyilik vardır, ahirette selamete ermek,'' dedi karl.
''siz başkalarını da selamete erdireceğinizi düşünüyor musunuz, yoksa yalnızca kendinizi mi erdireceksiniz?''
''yalnızca kendimi, tanrı'nın lütfuyla,'' dedi.
elini alnına götürdü.
''başkalarının selametini de güç yoluyla sağlayabileceğime inanmıştım; hatam da buradaydı: şeytanın kışkırtmasıydı bu.''

simone de beauvoir - bütün insanlar ölümlüdür/her erkek ölümlüdür/tüm insanlar ölümlüdür
devamını gör...
419.
"duvarı yıkmaya gücüm yetmiyorsa kendimi parçalayacak değilim elbette ama önümde duvar var diye boyun eğmeyi de kabul edemem."
dostoyevski-yeraltından notlar
devamını gör...
420.
“bir hayal gerçekleşmesi gereken zamanda gerçekleşmelidir. işte tam o günlerde alınmalıydı bana akülü araba. artık çok geç, her şey için çok geç, uçup gitti elimizden o balon.”

emrah serbes – müptezeller
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kitap alıntıları" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim