1301.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
*
devamını gör...
1302.
"ben sana hakettiğinden fazlasını verdim. üstü kalsın."
ezgin kılıç
devamını gör...
1303.
ne var ki, aşkın bencillik bakımından sınırsızlığı sebebiyle, sevdiğimiz insanlar zihinsel ve manevi niteliklerinin bizim için tanımı nesnellikten en uzak olan kişilerdir; arzu ve korkularımıza bağlı olarak, sevdiklerimiz üzerinde sürekli düzeltmeler yapar, onları kendimizden ayırmayız; sevgimizi dışavurabileceğimiz muazzam ve belirsiz bir alandan ibarettirler.

syf. 2577
kayıp zamanın izinde.
devamını gör...
1304.

"piç olmak, soylu sınıfından bir adamla birtakım politik hesaplar uğruna değil, gerçek sevgi uğruna birlikte olabilmek gibi asil özellikler taşıyan bir kadının çocuğu olmak anlamına gelir."


alamuta dönüş - ernst w. heine
devamını gör...
1305.
''teninde bir rüyanın yakıcı kaydı, âdem gece içinde düşe kalka yol aldı, kâbil'i bir kez daha ırmağın kıyısında, üzüm bağlarının arasında yakaladı.

bir asma kütüğünün üzerinde oturuyordu. kuru odunları yığmıştı üst üste. yaktığı ateşin alevlerine bakıyordu şimdi. bu sönen, çöken güzelliğe hüzünle baktı âdem. hayatın ışığı o'ndan günbegün uzaklaşmıştı. nergislerinden, nilüferlerinden geriye bir şey kalmamıştı.

içi yandı koca dağ gibi âdem'in. yaklaştı. bir kez daha kâbil'in ayaklarının dibine oturdu. başını oğulcuğunun dizlerine yasladı. bir kez daha yalvardı. ''ey oğulcuğum!'' diye söze başladı. ağaçta dal, ateşte alev sarsıldı.

bir kez daha sabaha kadar konuştular. bu kitabın en acı sayfaları bunlar. kimi âdem söyledi kâbil dinledi; kimi kâbil konuştu âdem hiç ses etmedi. lâkin sözün gücü ne değildi ki?! kâbil'in sözleri âdem'i çökertti de âdem'in söyledikleri kâbil'i yolundan bir zerre mesâfe çeviremedi. kâbil, alev kadar yakıcı sözü bir cehennem yatağından bulup çıkarırken, söz incindi, kandilin alevi tükendi. söz bile yaratılalı beri sırtına böyle ağır bir yük, bu kadar zorlu bir libas binmemişti.

cümle koptu âdem'in dilinden... ''ey oğul! yapma, gel bu uçurumdan beri. gel, vazgeç bu kızgın öfkenden. ateşinde sen de yanma bizleri de yakma. bu azgınlıkta sen de boğulma.''

kâbil, yerinden fırladı, yaslandığı asma kütüğü sarsıldı. ''azdımsa'' dedi, ''beni o azdırdı!'' ''o'' derken, başını göklere kaldırdı. sonra elini alnının üzerinden geçirdi, işaret etti: ''alnıma böyle yazdı'' gözleri kocamandı. ''bütün bunları o istedi, o zorladı. kaderimse, kaderimde boğulmaktan başka ne yapabilirim, alnıma öyle yazmışsa ben mi sileceğim?!''

âh bu sahne... âdem'e ne kadar da tanıdıktı. oğulcuğunun gelip kaderin en sert taşına dayandığını anladı. kâbil'in de efendisi gibi ilk günâhı kibirdi, son günâhı umutsuzluktu. o da zorlanırken, aklı çatlamasın, kalbi boğulmasın diye kaderi suçluyordu.

''oğulcuğum!'' dedi âdem. ''kaderimse yaşarım, deyip durma. suçu kaderin üzerine atma. bütün sahte dilekleri gerçek bir dua gibi üzerine alma. günahkâr ayakların adımlarını, îmâ yoluyla âhir ümmetlerin suçuna suç katma. ama gel, varsayalım ki kaderin böyleymiş, o zaman da kaderine koşma. kaç ondan, kaçamasan da. kaç ölü dağlardan kaçan bulutlar gibi. kaç, kaçmak için attığın her adım seni kaderine yaklaştırsa da. acını bilincinle buluştur. kaderinin hiç olmazsa elinde kalan kısmını zorla. bunun adı, niyet ve gayret... kader dediğin bu işte. çünkü kaçmak, niyet; adım da gayrettir. insanın gayreti ve niyeti, içindeki tanrı nefesinin irâdesidir. tanrı nefesi içindeyse, adımların da artık senindir.

ümidin kapıları hâlâ aralık ey oğul! gittiğin yere kadar gidip sonra geri dönebilirsin. düştükten sonra kalkabilir, bittikten sonra nihâyet aşabilirsin. aşağıların en aşağısına düşüp, düze öyle çıkabilirsin. ''lâ'' dedin, ''illâ'' da diyebilirsin. o zaman kader, sabit olsa da ona koşmayıp ondan kaçarak kaderi aşabilirsin. gerçekleşse bile kader, unutma sorumlusu artık sen değilsin. haydi oğlum, sen bilirsin!''

kâbil'in gözü bağlı. âdem'in karşısında bir sükût duvarı...

''oğul!'' dedi bir kez daha âdem. ''günâhın günâh olduğunu reddetme. aklama kendini. 'ben mâzûrum' deme. kadere sığınma. onu, kendi sonucuna bahâne kılma. bâzen kader, kaderin reddedilmiş, geri çevrilmiş hâlidir. sonsuz esenlik ve rıza, bâzen kadere rıza göstermekle değil, ona karşı koymakla gerçekleşebilir. inan bana. seçmeyi kim benden daha iyi bilebilir?''

bir daha sükût duvarı, sükût duvarı, sükût duvarı...

''oğul!'' dedi âdem. ''koşma hevesle, gitme. gittin, bâri geri dön, oralarda eğleşme. düşeceksen kendi adımınla düşme. düşeceksen arkandan itmelerini bekle. yürüme bir çırpıda karanlık kaderinle arandaki yolu. 'ben bu yolda yürüyemem' de. ayak dire. ey oğul! gel etme, eyleme! çıkmasın adın şeytana, gel, gitme! kader dediğin, kaderle aramızdaki mesâfe... kaç ondan, koşarak gitme!''

kâbil... koşmak ne kelime! o kadar hızlı gidiyordu ki etrafındaki hiçbir şeyi seçemiyordu.'' (lâ - nazan bekiroğlu)
devamını gör...
1306.
"dışımız serseri, içimiz kütüphane.."

(bkz: fahrenheit 451 - ray bradbury)
devamını gör...
1307.
- sanki uzun zamandır tanıyormuşum gibi konuşuyorum seninle.

+ böyle olur dedi robert jordan, insanlar birbirlerini anladıklarında böyle olur.

oz, adam fawer
devamını gör...
1308.
çünkü biliyorum ki mutlu insanlar gülümser, mutsuz insanlar kahkahalar atar.

syf. 26
öykümü kim anlatacak, şebnem işigüzel.
devamını gör...
1309.
"nefes almak için pencereyi değil de fotoğraflarını açtığım zaman anladım sana yenildiğimi..."
devamını gör...
1310.
yaşam insanı büker ve suratını ezer. onun da suratını ezmişti ama daha az, çok daha az. yoksullar feleğin sillesini yemiştir. sefalet devasadır, dünyanın pisliğini silmek için kullanır suratınızı bir toz bezi gibi. yine de biraz kalır.
gecenin sonuna yolculuk
devamını gör...
1311.
‘gelirsen bir kimliğim olur’ /(bkz: turhan muharrem turhan) 'dan

onunla misket oynamıştık/ kaydıraklı parkın kenarında/ saçlarını oğlan gibi kestirmişti/ az bozuktu ağzı ( syf 7 )

yaşanmamış bir çocukluk/ durur kapında/ ona iyi bak olur mu/ oğlum olur ( syf 69 )

suya susamış toprak gibi gel/ süte şefkate doyamamış çocuklar gibi ( syf 73 )

yağmurların emzirdiği/ dalları sarı bir baharın çocuğuyum/ saçı sakalı sarı/ çisil çisil bir mutluluğa ıslanıyorum ( syf 90 )

çok asitli acılar biriktirdim kalbimde/ yandı ağlama duvarlarım ( syf 13 )

sırtımda koca bir uygarlık taşıdım sana/ babil’den geldim ben, asur’dan ( syf 29 )

ilkay coşkun / mavi yeşil dergisi / sayı 87
devamını gör...
1312.
“insanoğlunun kusursuzlaştırılabileceğine inanmak ne büyük trajedi!
ya inanmak, ya o nasıl bir trajedi!"

huzursuzluğun kitabı, fernando pessoa
devamını gör...
1313.
"yan yana yürüdüler. ayrı ayrı yaşantıları, ayrı ayrı duyguları olan iki kıta gibiydiler; bir ilişki kurulamıyordu aralarında."

sineklerin tanrısı, william golding
devamını gör...
1314.
"sadece bu gösteriyi, ilerleyen zamanı dolduran o şehvetli heyecanı izlemek istiyordum, çünkü kayıtsız kalan için başkalarının uyarılmışlığı en hoş izlencedir."

olağanüstü bir gece, stefan zweig
devamını gör...
1315.
ama insanın, "ben buyum işte!" diye bağırabilmesi için, az da olsa, bir şey olması gerekiyordu.

-bir kadının penceresinden, oktay rıfat horozcu
devamını gör...
1316.
bir at neden ağlar düşün bunu sevgilim

birlikte rüzgara açamadığımız kollar

ay’ı seyretmek için üşüdüğümüz yollarda

birlikte söyleyemediğimiz şarkıları ağlatıyor şimdi

bizi seyrederken aydınlık bir avludan

çocukken beni güzelleştiren o çakıl taşlarıyla

vurulmak istiyorum dünyaya

bildin mi şimdi,

at vurulmadı, ondan ağlar sevgilim.

(bkz: serap kadıoğlu)
devamını gör...
1317.
oğuz atay'ın tehlikeli oyunlarından:
"artık sanki yaşamıyorum, yaşayan birini seyrediyorum; daha önce bildiğim romanı okur gibiyim. bir roman, kendini okumaya başlasaydı herhalde bu kadar sıkıcı bulurdu kendini."
devamını gör...
1318.
zülfü livaneli kardeşimin hikayesinden:
"birine aşık olmak,gözü bağlı olarak bir uçurumun kıyısında yürümek demektir."
devamını gör...
1319.
- kitap okuyor musunuz bay anderson?
+ okumuyorum, eksikliğini de hissetmiyorum.
- ama biz hissediyoruz.
devamını gör...
1320.
"ben kendi hayatımı yaşıyorum krestyan ivanoviç. şunu da söyleyeyim, kendi yolumda ilerlemeyi seviyorum. hiç kimseye bağımlı olmadan kendi yolumda ilerliyorum."

öteki, fyodor dostoyevski
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kitap alıntıları" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim