1721.
şimdiye kadar yapmış,düşünmüş,olmuş olduğum her şeyin bir tür aldatmaca olduğunu gördüm.görmemeyi başardığım şeylerin karşısında dehşete kapıldım.olmuş olduğum ve gayet açıkça görüyorum ki aslında olmadığım her şey beni yoldan çıkarmış.
-fernando pessoa, huzursuzluğun kitabı.
devamını gör...
1722.
"
artık olamayacağını biliyorum. aşk benim kalbimi yakıyor, seninkini yalayıp geçiyor. ben tam merkezine koyuyorum aşkı hayatımda, sen başka bir şeyin yerine koyuyorsun.

bana evlenme teklif ettin, reddettim. o gece sana geldim, bu defa sen reddettin. aşkı ve ahlâkı tartıp durdun aylar boyunca. gerekçelerini, savunularını, ithamlarını, infazlarını sıraladın; sanığı da savcısı da yargıcı da sen olan bir mahkemede yargılayıp durdun kendini defalarca. hangi yanın haklı çıksa, bu davanın öbür yanından yara aldın. çünkü ne yeteri kadar âşık ne de yeteri kadar ahlâklıydın.

oysa aşkın yeterince'si olmaz benim için hiç olmamış sevgilim. o ya vardır ya yoktur. hududu, temkini, itidali, tazmini olursa zaten aşk olmaz. var olduğu müddetçe vardır o. ve var olduğu müddetçe de tek biçimde tek hacimdedir. seninle istanbul'a gelebilir her şeyi terk edebilirdim, beni ben olarak sevdiğini bilseydim.

ben babamın, annemin, vasili'nin, cümle âlemin, bütün batum halkının, isterlerse bütün rusya'nın, iran'ın, azerbaycan'ın nezdinde suçlu olmaya razıydım. öyle, her şeye razı gelmiştim. ama sen, bir parça unutmak uğruna benim kapımı çaldın, korkarım bütün kapıları da çalacaksın. o kimse, ondan başkasıyla dolmayan ve ona dolamayan yanınla dikildin karşıma. açılan yaralarının acısını yeni bir yara açarak kapamaya çalıştın. ben senin için sadece 'kadın'dım. biricik değildim bu yüzden. sana benden önce yaşadığın her ne ise onu unutman için kendi hayalimi seve seve armağan ettim. ama gelseydin. bana aşkını verseydin. onun da geleceği olmasındı, bugünü bana yeterdi.

bir yaranın acısını unutmak için gönlünde başka bir yaranın açılmasına razı geldin. üstelik kendini bu yaraya da koşulsuz devredemedin, sürekli hesaplar yaptın. aşk değildi bu. aşk olsa hesap yapacak mecali kendinde bulamazdın.

bu kadar hesap yapmaya ne gerek vardı? hepi topu aşk işte. gelir, yaşanır ve günü gelince biterdi.

"

(bkz: nar ağacı)
devamını gör...
1723.
çok uzun yaşadığım ve pek çok kişi yitirdiğim için artık biliyorum ki ölüler yokluklarıyla değil de -onlarla bizim aramızda- söylenemeden kalan sözler yüzünden keder verirler asıl.
susanna tamaro-yüreğinin götürdüğü yere git
devamını gör...
1724.
dostoyevski, bir delinin ruh halini anlattığı kitabını, deli'nin şu sözleri ile bitiriyor.
"ben" diyor deli, senin söylemek isteyipte söyleyemediğin sözleri söyledim.
yapmak isteyipte, kendini tuttuğun şeyleri yaptım.
sen akıllı olduğun için yavaş yavaş kendini öldürürken, ben hayatı dolu dolu yaşadım.
sence ben deliyim..!
ama bence de sen bir ölüsün."
devamını gör...
1725.
mesela senin odanda duran, sen sandalyende ya da çalışma masasında otururken, uzanırken ya da uyurken,seni bütünü ile gören mutlu bir dolap değilim.

franz kafka
milena'ya mektuplar
devamını gör...
1726.
"kuşku, hayattır. eylem, söz, doğa, ölüm, bunların hepsinde kuşku!
kuşku, ruhlar için ölümdür; eskimiş ırklara bulaşan bir vebadır, bilimden gelen ve deliliğe sürükleyen bir hastalıktır. delilik mantığın kuşkusudur; hatta belki mantığın kendisidir!"

gustave flaubert
devamını gör...
1727.
kendi yolumda ilerleyip ulaşacağım amacıma. geride kalanların ve duraklayanların üzerlerinden atlayacağım. böylece, benim ilerleyişim onların batışları olacak.

friedrich nietzsche, böyle buyurdu zerdüşt
devamını gör...
1728.
oysa bir hayatı hayat diye, sorgusuz sualsiz yaşayanlar için akşam saatlerinde böyle bir felaket ve sıkıntı karışımı bir duygu olamazdı. hayatı hep aynı biçimde ve mutlu yaşayanlar; mutfaklarını ve odalarını hep derli toplu tutarlardı. her şeyi yerli yerine koymaya özen gösterirlerdi, kolay olan hayatlarını, daha da kolaylaştırmak için. yalnız mutfakta değil, başka odalarda da abajurların ya da avizelerin kırıp yumuşattıkları ışıklar; böyle insanlara kendilerini göstermezlerdi. onları kırar, eğer, büker ve onlar tatlı ışıkların yarattığı kendilerini; mutlu, neşeli, sevecen bulurlardı. bence yaşayıp giden insanlar çiğ ve keskin ışıklardan nefret ediyor, kendilerini bu sarsıcı ışığın altında görmeye dayanamıyor olmalıydılar.

(bkz: ayfer tunç)
(bkz: mağara arkadaşları)
(bkz: ses tutsağı)
devamını gör...
1729.
"ve o zaman daha önce hiç bu kadar dar büyüğünü görmediğimi düşündüm: yalnızlığın."

yaşamak, cahit zarifoğlu
devamını gör...
1730.
“eğer sen, milyonlarca insandan biri olan sen, küçük adam, sorumluluklarının şu kadarcığını yerine getirseydin, dünya çok daha başka olurdu.”

dinle küçük adam, wilhelm reich
devamını gör...
1731.

seni anlıyorum demek büyük bir yalandır. kocaman bir yalan. kimse kimseyi anlayamaz ve tanıyamaz dünyada...


-hakan günday
devamını gör...
1732.
“düşünme biçimin, hakikatin doğrultusunda olsaydı, çoktan kendi kendinin efendisi olurdun.”

dinle küçük adam, wilhelm reich
devamını gör...
1733.
" biliyor musun insanları, öldüyorum portuga."
"bunu nasıl yapıyorsun zeze?"
"onları unutarak. "
-şeker portakalı-
devamını gör...
1734.
- evlat, özgürlük mü istersin yoksa bilgi mi?
+ özgürlük isterim.
- bilgisiz özgürlük tekrar mahkûm yapar seni...


monte cristo kontu
devamını gör...
1735.
kopuşlar acı veriyorsa bağlar hakiki demektir.
devamını gör...
1736.
"dış dünyanın hücumuna karşı kitapların dünyasına sığındık."

sevincini bulmak ~ mustafa kutlu
devamını gör...
1737.
"şüphe duymayan sorgulamaz, sorgulamayan görmez, görmeyen kişi ise kör ve şaşkın kalmaya mahkûmdur. insanların yeteneksizliğini, akılsızlığını, düşüncesizliğini, kararsızlığını ve kimi zaman hayvanlardan bile azgın ve aşağı duruma düştüklerini bilmiyordu. doğru yola girmek için biraz aşk ve şevk lazımdır."

hay bin yakzan
devamını gör...
1738.

his name was gaal dornick and he was just a country boy who had never seen trantor before. that is, not in real life. he had seen it many times on the hyper-video, and occasionally in tremendous three-dimensional newscasts covering an ımperial coronation or the opening of a galactic council. even though he had lived all his life on the world of synnax, which circled a star at the edges of the blue drift, he was not cut off from civilization, you see. at that time, no place in the galaxy was.
devamını gör...
1739.
"ben de bugün bol bol hayal kurdum ve hayallerimde hep siz vardınız varenka. sizi gökteki kuşla, insanları eğlendirmek ve doğayı güzelleştirmek için yaratılmış kuşla kıyasladım. hep şunu düşündüm, varenka, biz insanlar, kaygı ve telaş içinde yaşayan biz insanlar, gökteki kuşların kaygısız ve masum mutluluğunu da kıskanmalıyız."

-insancıklar, dostoyevski
devamını gör...
1740.
"insan hayatı buydu. yaşamak, başkaları tarafından muhasara altına alınmak, yavaş yavaş boğulmaktı. yaşamak...''

''zaman geriye dönmez. fakat insan yine bilinen şeyden istenen şeye doğru hayal kuruyor.''

''ıstırap günlük ekmeğimizdir; ondan kaçan insanlığı en zayıf tarafından vurmuş olur, ona en büyük ihanet ıstıraptan kaçmaktır.''

''bütün fecaat, insanın, insanla karşılaşa karşılaşa en sonunda kendini tanımıyacak hâle gelmesiydi.''

''çünkü hâdiselerle beraber biz de değişiriz; ve biz değişince mazimizi de yeni baştan kurarız.''

''şu dünyada etrafımızdaki şeylere ne kadar az sahip olabiliyoruz."

huzur- ahmet hamdi tanpınar
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kitap alıntıları" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim