941.
“her şeyi bırakır, başımı alıp giderim!” diye düşündü. ama hemen anladı hiçbir yere gidemeyeceğini. hiçbir yerde hiç kimsenin ihtiyacı yoktu ona.

cengiz aytmatov - beyaz gemi
devamını gör...
942.
felaketimizi başka biriyle taksim etmek saadettir, fakat annelerle değil annelerle değil. annelere anlatılan kederler taksim değil zarbedilmiş olur. çocuklarının felaketini iki kat şiddetle hisseden anneler bu ıstıraplarını çocuklarına fazlasıyla iade ederler. böylece keder anadan çocuğa, çocuktan anaya her intikal edişinde büyüdükçe büyür.(bkz: dokuzuncu hariciye koğuşu)(bkz: peyami safa)
devamını gör...
943.
uzun uzun burnumu çektim. “önemi yok, onu öldüreceğim!” “ne diyorsun sen, küçük; babamı mı öldüreceksin?” “evet, yapacağım bunu. başladım bile. öldürmek, buck jones’un tabancasını alıp güm diye patlatmak değil! hayır. onu yüreğimde öldüreceğim, artık sevmeyerek… ve bir gün büsbütün ölecek.”
şeker portakalı
devamını gör...
944.
"seni hâlâ seviyorsam kimseye benzemediğin içindir."
ruh adam, hüseyin nihâl atsız.
devamını gör...
945.
ne çok uyuduğunu ve buna rağmen ne çok uyumak istediğini fark etti. hâlbuki eskiden uykudan nefret ederdi. o zamanlar uyku, dört saatlik hayatın elinden alınması demekti. nasıl da çok görürdü uykuyu! oysa şimdi çok gördüğü şey hayattı artık.. hayat güzel değildi; tatsızdı, acıydı.

|martin eden - jack london *
devamını gör...
946.
tartışırken, ne uyuyabiliyoruz , ne yüzlerimize baka­biliyoruz, birbirimizi çok üzüyoruz. eskiden de böy­leydi, insanlar yükü sırtlarında taşırdı, dün de böyley­di, hep yaralı dolaşırdık. 'çok soğuksun' diyor ismail, kaldıramıyorum seni, bir müddet evden ayrılıyorum.
arada bir uğruyor, tüp, sigara parası bırakıyorum. bir gün eve döndüm, sen git bütün parayla tambur al, dünyanın parası, tambur havlulara sarılmış, bir köşeye kurulmuş. aynı dili konuşmak istiyoruz, yeniden kuş­ların ciğerlerimizde yuva yapmasını istiyoruz...

nihat genç- soğuk sabun- s-52
devamını gör...
947.
hava soğuktu rüzgar acımasız .burası bir kar küresiydi bizse içindeki figürler gün gelecekti birileri bu kar küresini eline alıp sağlayacaktı, kar yağıyor sanacaktır oysa altüst olacaktık.beyza alkoç kar küresi
devamını gör...
948.
su nasıl akarsa hep suya doğru ateş nasıl çoğaltırsa yalnızca ateşi rüzgar nasıl bilmezse durgun esişleri ,ölü her balık nasıl vurursa kıyıya beşiğinden ayrılan bebekler nasıl ağlarsa,onu alan annesinden bir başkası ise,bir kuş nasıl bilmezse uçmadan oradan oraya gitmeyi hepimiz nasıl doğduysak öyle büyür ve bir gün ne olursa olsun yuvamıza dönmek isteriz suysak suyu çeker ateşsek ateşi isteriz çünkü sadece aynı şeyler birbirini çoğaltabilir bizi sadece biz çoğaltırız.
beyza alkoç karantina.
devamını gör...
949.
"insanlar kafamı çok karıştırdı: yeryüzünde işim ne, bilemiyorum, şu yaşadığımız yaşama bir anlam veremiyorum, insanların çoğu davranışlarına akıl erdirmekte güçlük çekiyorum."
yalan, tahsin yücel
devamını gör...
950.
sayesinde var olduğumuz zamanın seni taşımasına izin ver. unutma ki zaman, gidecek yeri olmayanların evidir (bkz: hakan günday)
devamını gör...
951.
mutlu kişi;
henüz doğmamış olandır.
ilkgençlik, lev tolstoy
devamını gör...
952.
uzun sayılabilecek yaşantımdan anlatacak ne kaldı daha? kısa, sonuçsuz sevdalar, dayanılmaz ekonomik sıkıntılar, boğuşmalar. tüm olumsuzluklarımı sabırla karşılamaya çalışan karım da bir gün bunalıp kaçacak benden. haklı. o da gençliğine karşın mutsuzluğa sürükleniyor. “benim yaşamımı yaz,” diyor.
nasıl yaratırım onu yeni baştan. o yaşadı, yaşıyor. ayakkabı almalıymışız bana. önümüz kış. umurumda değil. düştüm banyoda. beyin kanamasından kuşkulanıldı. dört yönlü filmler çekildi, tomografi de. kırık yok. korkulan gelişme de olmadı. keşke diyorum, bu düşüş kesin sonuca götürseydi. bu ölçüde karamsarlık!


vüsat o. bener. - kapan.
devamını gör...
953.
“hemen piyangonun ne olduğunu anlatayım. örneğin benim 50 ruble değerinde bir ineğim var. bu ineği piyango ile satmak istiyorum ve o nedenle herkese 1 ruble değerinde bilet almayı öneriyorum. 1 ruble ile inek sahibi olma olanağı var! herkes ineği satın almak istiyor ve rubleler yağmaya başlıyor. 100 ruble toplandığında, piyangoyu çekiyorum: piyangoyu kazanan, ineği bir rubleye almış oluyor, diğerleri hava alıyor. inek insanlara “ucuza” mı geldi? hayır, çok pahalıya geldi, çünkü değerinin iki katı para ödendi, çünkü iki kişi (piyangoyu düzenleyen ve ineği kazanan) hiçbir şey yapmadan kazanç sağladılar, hem de paralarını kaybeden 99 insanın sırtından. demek ki piyangonun halk için kazançlı olduğunu söyleyenler halkı basitçe aldatmaktadırlar.”

lenin, kır yoksullarına,
devamını gör...
954.
yuval noah harari, homo deus: yarının kısa bir tarihi, kolektif kitap, 4. baskı, 132. sayfa.

hayvanların bilinçleri var mı?

maymunlar ve fareler üzerinde yapılan ilk testler, en azından bu iki türün beyinlerinin bilinç izleri taşıdığını ortaya koyuyor. insan ve hayvan beyni arasındaki farklılıklar ve şu an bilincin sırlarını keşfetmekten çok uzak olduğumuz gerçeği hesaba katıldığında, şüphecileri tatmin edecek testlerin geliştirilmesi yılları bulabilir. peki hayvanların bilinçli olup olmadığını ispatlama görevini kim üstlenecek? aksi kanıtlanana kadar köpekleri akılsız makineler olarak mi kabul edeceğiz, yoksa aleyhte ikna edici bir kanıt gösterilmediği sürece köpeklere bilinçli varlıklar gibi mi davranacağız?

7 temmuz 2012'de sinirbilim ve bilişsel bilimlerin önde gelen uzmanları cambridge üniversitesi'nde cambridge bilinç deklarasyonu'nu imzaladılar. bu bildirgeye göre, “ortak kanıtlar hayvanlarda nöroanatomik, nörokimyasal ve nörofizyolojik bilinç durumlarının alt katmanlarının var olduğunu ve hayvanların kasıtlı davranışlar sergileme kapasitesi taşıdıklarını göstermektedir. bunun bir sonucu olarak, elimizdeki kanıtlara göre insan, bilinç oluşturan nörolojik altyapıya sahip tek canlı değildir. bütün memelilerin ve kuşların da aralarında bulunduğu insan olmayan hayvanlarda ve ahtapot gibi pek çok farklı canlıda bu nörolojik altyapı bulunmaktadır. " diğer hayvanlar da bilinçlidir demeye varmıyor deklarasyonun dili, çünkü hâlâ açık delillere sahip değiliz. yine de ispat yükü artık aksini düşünenlerin sırtındadır.

mayıs 2015'te bilim camiasında yön değiştiren rüzgar karşılığını buldu. yeni zelanda "hayvan hakları iyileştirme yasası"nı onaylayarak dünyada hayvanların hissedebilen duyarlı varlıklar olduğunu yasal olarak tanıyan ilk ülke oldu. yasa hayvanların duygusal varlıklar olduğunu tanımayı zorunlu kılarak, hayvan yetiştiriciliği gibi alanlarda hayvanların refahı için uygun koşulların sağlanmasını şart koşuyor. koyun nüfusunun insan nüfusundan daha yoğun olduğu bir ülkede (4,5 milyon insana karşı 30 milyon koyun) bu hatırı sayılır derecede önemli bir gelişmedir. kanada'nın québec eyaleti de benzer bir yasa geçirdiğine göre benzer hamleler diğer ülkelerden de beklenebilir .

(bkz: cambridge bilinç deklarasyonu)
devamını gör...
955.
''hayvânî şahsiyet, insana verilen bir küreğe benzer. bu kürek, ona bir yerde saklanması için değil, o âlet ile yeri kazarak ekim yapmak ve sonra da yetişen ürünleri toplamak için verilmiştir.''
'' her kim ki kendi hayatını korumaya çabalar, o adam hayatını kaybeder. ve her kim ki, hayatını benim uğrumda kaybeder; ancak o zaman hayata hakkıyla sahip olur.''
işte , bu sözlerle anlaşıldığı gibi, son bulmaya ve yok olmaya mahkûm olan ve dâima yavaş yavaş son bulmakta olan bir şeyi elde muhafaza etmek mümkün olmadığı gibi ancak son bulmaya ve yokluğa mahkûm olan o şeyden ferâgat etmekle hakikî hayata ulaşabileceğimiz anlatılmıştır.'' (hayat üzerine düşünceler - tolstoy)
devamını gör...
956.
"gün onunla ağarır, onunla kararırdı. bir dakkam yoktu onu düşünmediğim. abi, rüyada gibi yaşardım. her laf gelir gider ona dayanırdı. insanlar bana bir laf söylerdi. o ne cevap verebilir, diye düşünürdüm. bir şey alacak olsam o alır mıydı acaba, derdim. bir şey yesem içime sinmezdi. biri yol sorsa o gösterir miydi diye kafama sormayınca ve içimde o, yol göstermeyince aptal aptal bakardım. bir güzel şey görsem ona göstermezsem, gösteremediğim için zevk alamazdım güzel şeyden."
devamını gör...
957.
yalnızlık hem dudağımı uçuklatıyor hem de davetine kayıtsız kalamadığım görkemli bir saray gibi kapılarını açıyor. o kapılardan herhangi birinden bir kez içeriye adım atınca dışarıya çıkmanın mümkün olmadığını biliyorum.
syf.47.
korku benim sahibim, filiz özdem.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
958.
insan, zeka ve bilgisi ile değil, iradesi ile yükselir.
mahmud es'ad coşan - dilimiz ve kültürümüz
devamını gör...
959.
"sizi bu dünyada kim doyuruyorsa; bilin ki aç bırakan da odur"
hakan günday-zamir
devamını gör...
960.
asıl günah, bir yerde yiyeceklerin çöpe giderken diğerlerinin açlıktan ölmesidir senin anlayacağın.
büyük balık küçük balığı özleye de bilirdi. ama siz, balıkların birbirini yediği bir hikaye anlatmayı seçtiniz...

samed behrengi/toplu masallar
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kitap alıntıları" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim