allah'ın her şeyi bilmesine rağmen sınav yapması

kimin neye inanacağını, nasıl öleceğini, hayatına dair her şeyi önceden bilmesine/belirlemesine rağmen sınav yapması saçmalığı.

sınavda defter kitap serbest, sorular da verilmişti..
hatta bilenden kopya çekmek bile hoş karşılanıyor..
daha naapsın..

diğer arkadaşlara başarılar dileyip direk boş kağıdı verip çıksak olmaz mı?

yav bırakın boş muhabbeti. şimdi ben bu ceketi şuraya assam...

tanrı bizi terk etti fikrinin tercih edilme nedeni. o zaman çektiğimiz acı tanrıdan gelme olmayacak ve sevginin yerini korku almamış olacaktır

mutezile sorusudur. yer yüzünde sana yeniymiş gibi gelen her soru sorulmuştur azizim.

benim sorular biraz kazık sanki. hoca da bana takık

sen nereye gideceğini bilmiyorsin ki. önemli olan da sonunda onu öğrenmiş olacak olmandır.

bu soru derin bir tasavvufi ilim gerektiren bir sorudur. pir-i türkistan hoca ahmed yesevi der ki; bir insan önce kendini tanırsa, yaratıcısını tanıması daha kolay olur. bu nedenle yaratıcının da anlamı insanın içinde anlam bulur. taptuk emre bu durumu "ilim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendin bilmezsen, bu nice okumaktır." diyerek ekolü halka şairane bir şekilde indirgemiştir.

şimdi denilebilir ki sen ne anlatıyorsun. anlatmaya çalışmak istediğim ise şu; öncelikle bu sorunun cevabını bulmak için sen kendini ne kadar yordun? hangi çabaları verdin, hangi çileleri çektin? araştırdın mı? hakikaten ulaşmak mı istiyorsun bilgiye yoksa boş bir muhabbet mi çevirmek istiyorsun. nereden geldin, nereye gidiyorsun? buralardan başlaman lazım. buralardan başlayıp detaylıca araştırıp okursan, farkındanlığın pekişir ve kendini de bulursun. bu ikisinin kombosuyla da sorduğun sorunun cevabına ulaşırsın. çile çekmeden ulaştığın cevaplar ruhunda ve aklında anlam bulmayabilir. sorduğun sorunun cevabı ise basitçe verilebilecek, izaha getirilip örneklerle aktarılabilecek bir soru değildir.

muhtemelen kişinin kendi ahvalini görme durumudur, hükme itiraz edip “nereden biliyorsun belki de çok iyi bir kul olacaktım” itirazının yersiz olduğunun ispatını gösterir. ya da kendine verilenleri azımsayıp “ben çok daha fazlasını hak ettim” gibi itirazların olmasını engeller niteliktedir. tabi en doğrusunu mevla bilir.

çok doğru ve haklı bir saptama. "o evvel ahir her şeyi bilen" ise, ne sınavı ne sorgusu ne savunması, neyin hesabı kitabı yapılacak.. bu ne yaman çelişki, bu ne tutarsızlık.. bunlardan birisinin yalan olması gerekmez mi..?
ya da hepsi mi yalan... hangisi..?

varlık âleminde sonsuz ihtimal vardır derler. yani o tüm bu sonsuz ihtimalleri biliyor ama bize özgür irade vermiş ve kendimizin seçmesini istiyor.

mutlak bir sonuç yok, sonucu kendin seçiyorsun ve daha da iyisi buna kendin de şahit oluyorsun.

benim şahsi yorumumdur, kendimi bağlar.

sonsuz ihtimallerden seçmece de yapsak, neyi seçeceğimizi de biliyor olması gerektiğinden, çünkü omniscient bir varlık, tek açıklaması bizim “bilmek” dediğimiz şeyi bilmememizdir diye düşündürendir. bilmek bizim bildiğimizden bambaşka boyutlarda da gerçeklikleri olan bir kavram olabilir. fikir yürütüyorum hiçbir bilgim yok, belki saçmalıyorumdur.

bu lafım islam bilimcilerine gelsin:
yıllardır çözülememiş mevzu bu. islamın felsefi sorularını cevaplamayı da bir avuç ateist deist’in eline bıraktınız ya helal olsun.

gerçekten açıklayan islam filozofu varsa söyleyiniz efenim okuyalım bilgilenelim.


edit for #3579884:

aynı anda veya, hatta daha ileri gidelim, nedenselliğin ters kronolojide olması bile, yine de var olan nesnelerin ne harekette olacağının bizzat bilinmesine ve yazılmasına rağmen yargılanması gerçeğini değiştirmiyor. bu tamamen mevzuyu bloke ediyor.

“sen düşünme işte bunları, işine bak ne yapacağını söyledik işte” yargısına götürüyor. yani tamam işime bakayım da, iradenin olmadığı yerde en ufak veya en büyük şeyden yargılanmam da hoş değil azizim. adil değil. bana da öyle güzel şeyler yazılaydı ben de en az cezayla cennetin yolunu tutaydım. ha cezalar herkesin kaderinin nasıl yazıldığına göre farklı farklıysa da o zaman kitapta yazılı cezalar niye yazıldı o zaman, o halde kitap beni bağlamaz diyebiliriz. mi mesela?
ben buna bakıcam yaa kesin vardır tarihte birileri, bunları yazan.

şimdi işler biraz karışık. sen zamanla muhatap olduğun için mevzuyu kafanda bir sıralamaya koyuyorsun kanka. halbuki senin sınavın da sınavının sonucu da allah için aynı anda oluyor, tabiri caizse. senin sınava tabi tutulman ve verdiğin kararlar allahın bilmesi hadisenin ta kendisi oluyor zaten. bilmiyorum anlatabiliyor muyum?

sınav yapıyor çünkü seni kendinle yüzleştiriyor ve neden cehennemlik veya cennetlik olduğunu sana göstererek itiraz hakkını ortadan kaldırıyor. ayrıca bazı küçük ceza ve mükafatları bu dünyada yaşamaya başlıyorsun. yani bu dünya hayatının birden fazla işlevi var. tüm bunları "kader ve özgür irade" yazımda kanıtlarıyla anlattım: emre1974tr.blogspot.com/201...

öğrettiklerimi kullarım hakim mi diye teyit almak istiyor olabilir.

özgürlük vermiş sana, aklından geçeni ne bilsin, bilse dua etmek gerekmezdi, telepati ile anlaşırdık.