40 yaşında olup 20 yaşında gösteren insan
devamını gör...
yazarlardan çaylaklara tavsiyeler
resmen bu pazar sabahı kafa sözlükde devrime uyandım. çaylaklık gelmiş, kullanılabilir karma puanı, rozet alımı ve değiştirilmesi, kişisel ileti, renkli mahlas, gizli gezinme, takipçileri görme. aman tanrım dedim bunlar ne güzel teşvik edici özellikler. emeği geçen herkese teşekkürler. yalnız helios vasıtası ile sayın iko’ dan bir isteğim olacak. rozetlere harley quinn’ide ekler misiniz lütfen. quin rozeti için gece gündüz karma puanı biriktirebilirim.
çaylaklara tavsiye vermek haddim değil, oldukları gibi yazsınlar yeter. yazılan her ileti okumaya değerdir.
çaylaklara tavsiye vermek haddim değil, oldukları gibi yazsınlar yeter. yazılan her ileti okumaya değerdir.
devamını gör...
normal sözlük’te çok fazla meriç olması
meriç: 'kuş iskeleti' anlamına gelen sözcüktür.
devamını gör...
şıpsevdi
(bkz: hamama gider kurnaya düğüne gider zurnaya aşık olur) sözünün modern sistemdeki karşılığıdır.
aynı isimle bir de sakız vardı, çok şekerliydi. içinden ilişki tavsiyeleri tarzı karikatürler çıkardı.
aynı isimle bir de sakız vardı, çok şekerliydi. içinden ilişki tavsiyeleri tarzı karikatürler çıkardı.
devamını gör...
gençlerde işsizlik diye bir kaygının bulunmaması
zerre umurlarında değil hatta çalışmak, işe girmek, hayatını devam ettirmek gibi dertleri de yok, paranın youtube den kazanıldığını falan zannediyorlar.
16 yaşında bir kızım var, kredi kartıyla ödersin baba diyor.
sanırsın kredi kartı borcunu mikail ödüyor.
16 yaşında bir kızım var, kredi kartıyla ödersin baba diyor.
sanırsın kredi kartı borcunu mikail ödüyor.
devamını gör...
içinde babanızın koştuğu bir anı
iki binlerin ortası. yan komşu -o zamanlar hâlâ müstakil evde oturuyoruz, keşke şimdi de otursak- bir köpek sahiplenmiş. ismini de kontes koymuş. ismi kibar ama kendisi biraz agresif olan köpek arkadaşımız, birgün yine babamı market dönüşünde köşede kıstırmış. baktım babam kendinden beklenmeyen bir performansla koşarak geliyor. dedim ki ev falan mı yanıyor ne bu telaş. baktım arkasında bizim kontes. karnıma ağrılar girdi gülmekten. babamın o halini her hatırladığımda gülüyorum.
devamını gör...
nuri bilge ceylan vs zeki demirkubuz
- bazı filmlerden spoiler icerebilir-
aslında bu tür karşılaştırmalara karşıyım. ancak, başlığın tahrik edici bir yanı var* nbc maceram, "iklimler" adlı bir filmle başladı, çoğu kişinin beğendiği bu film bende, kötü bir etki bıraktı ve beğenmedim. tam da bu yıllarda, müptelası olduğum masumiyet filmi yillariydi. haliyle, demirkubuz bu yıllarda bana göre çok daha gerçekçi bir tarzda ihtiva ediyordu. ardından, nbc'yi hiç takip etmediğimi belirteyim. bu dönemde demirkubuz'dan "kıskanmak" adlı film geldi, birçok eleştiri aldı ancak ben beğenmiştim.
ardından "yeraltı" geldi ve demirkubuz'la ilk, anlamsal kopusum bu filmle başladı. inanılmaz derece zorlama bir filmdi. bunda, demirkubuz'un tam anlamıyla dostoyevski'nin etkisi altına girmesinin payı büyüktü. dostoyevski büyülü bir yazar olmasının yanında, özelikle görselliğin peşinde olan takipçisine ciddi dezavantaj sağlıyor. yaptığı psikolojik cozumlemelerin etkisi altında sinema filmi yapmak ve hatta tüm hayatınızı bunun üzerine kurmak, freud'tan esinlenmekten farksızdır. yeraltı, bilindiği üzere dostoyevski'nin "yeraltıdan notlar" ından bir uyarlamaydı. seçilen oyunculardan, filmin görsel problemleri bana göre damgasını vurmuştu. bu noktadan sonra, demirkubuz gerilemeye başladı diye düşünüyorum. - filmin kritigini burada yapmak istemiyorum-
ardından "kor" ve "bulantı" gibi, hakkında konuşmak dahi istemediğim iki garabet film geldi. sanırım burada bir sorun görmüş olacak ki, demirkubuz da geri çekildi. kendisi son derece yetenekli bir insan fakat 10 senedir, hicbirsey yapmıyor diyebilirim.
nbc'ye tekrar dönmem" bir zamanlar anadolu" filmiyle oldu. bu filmle birlikte, nbc sinemanın görsel anlatımını en güzel ve yaratıcı yönüyle kullanacağının mesajını vermişti. öyle de oldu, "kış uykusu" ve özelikle "ahlat ağacı" sinema filmi nedir, nasıl olmalıdır gibi soruların cevabıdır.
ahlat ağacı, bana göre türk sinemasının en müthiş eserlerinden biridir. saydığım son üç filmle, nbc sadece demirkubuz'a değil, sinemadaki yerli ve yabancı birçok insana önemli bir örnek sunmuştur.
nbc daha çok çehov endeksli bakan bir yönetmen, çehov görsel anlamda dostoyevski 'nın her daim ciddi anlamda önündedir. demirkubuz' un dostoyevski'den
etkilendiğini söylemiştik, ancak ne bu etkiyi sinemaya aktarabiliyor ne de anlatmak istediğini bir forma sokabiliyor. demirkubuz ya roman yazmalı ya da artık sinemayı rahat bırakmalı, çünkü ciddi anlamda son 10 yıldır anlatım sorunu var. hala masumiyet'in ekmeğini yiyor, kendisine neden diye sormalı.
aslında bu tür karşılaştırmalara karşıyım. ancak, başlığın tahrik edici bir yanı var* nbc maceram, "iklimler" adlı bir filmle başladı, çoğu kişinin beğendiği bu film bende, kötü bir etki bıraktı ve beğenmedim. tam da bu yıllarda, müptelası olduğum masumiyet filmi yillariydi. haliyle, demirkubuz bu yıllarda bana göre çok daha gerçekçi bir tarzda ihtiva ediyordu. ardından, nbc'yi hiç takip etmediğimi belirteyim. bu dönemde demirkubuz'dan "kıskanmak" adlı film geldi, birçok eleştiri aldı ancak ben beğenmiştim.
ardından "yeraltı" geldi ve demirkubuz'la ilk, anlamsal kopusum bu filmle başladı. inanılmaz derece zorlama bir filmdi. bunda, demirkubuz'un tam anlamıyla dostoyevski'nin etkisi altına girmesinin payı büyüktü. dostoyevski büyülü bir yazar olmasının yanında, özelikle görselliğin peşinde olan takipçisine ciddi dezavantaj sağlıyor. yaptığı psikolojik cozumlemelerin etkisi altında sinema filmi yapmak ve hatta tüm hayatınızı bunun üzerine kurmak, freud'tan esinlenmekten farksızdır. yeraltı, bilindiği üzere dostoyevski'nin "yeraltıdan notlar" ından bir uyarlamaydı. seçilen oyunculardan, filmin görsel problemleri bana göre damgasını vurmuştu. bu noktadan sonra, demirkubuz gerilemeye başladı diye düşünüyorum. - filmin kritigini burada yapmak istemiyorum-
ardından "kor" ve "bulantı" gibi, hakkında konuşmak dahi istemediğim iki garabet film geldi. sanırım burada bir sorun görmüş olacak ki, demirkubuz da geri çekildi. kendisi son derece yetenekli bir insan fakat 10 senedir, hicbirsey yapmıyor diyebilirim.
nbc'ye tekrar dönmem" bir zamanlar anadolu" filmiyle oldu. bu filmle birlikte, nbc sinemanın görsel anlatımını en güzel ve yaratıcı yönüyle kullanacağının mesajını vermişti. öyle de oldu, "kış uykusu" ve özelikle "ahlat ağacı" sinema filmi nedir, nasıl olmalıdır gibi soruların cevabıdır.
ahlat ağacı, bana göre türk sinemasının en müthiş eserlerinden biridir. saydığım son üç filmle, nbc sadece demirkubuz'a değil, sinemadaki yerli ve yabancı birçok insana önemli bir örnek sunmuştur.
nbc daha çok çehov endeksli bakan bir yönetmen, çehov görsel anlamda dostoyevski 'nın her daim ciddi anlamda önündedir. demirkubuz' un dostoyevski'den
etkilendiğini söylemiştik, ancak ne bu etkiyi sinemaya aktarabiliyor ne de anlatmak istediğini bir forma sokabiliyor. demirkubuz ya roman yazmalı ya da artık sinemayı rahat bırakmalı, çünkü ciddi anlamda son 10 yıldır anlatım sorunu var. hala masumiyet'in ekmeğini yiyor, kendisine neden diye sormalı.
devamını gör...
spoiler
devamını gör...
yazarları bugün mutlu eden olaylar
göğüs hastalıkları dersi dinliyordum hocanın odasında akciğer tablosu vardı(olsun yani) ve o tablonun da yukarısında atamın resmi vardı çok hoşuma gitti gerçekten. mutlu oldum. çok anlamlı ve çok güzel bir yerdeydi.
devamını gör...
yavru kedileri pişirip yiyen japon vatandaşı
ülkenin yabancısı bile normal değil arkadaş. çok ilginç gerçekten.
devamını gör...
mutlu eden basit şeyler
radyoda sevdiğin şarkılara denk gelmek.
devamını gör...
z kuşağı
tuketilen gidalarin ne kadar hormonlu hale geldigini alenen yuzumuze carpan kusak.
devamını gör...
saçını toplarken tokasını ağzında ısırarak tutan kadın
kadınların her hareketinden tahrik olan psikopat tayfa, gidin tedavi olun. ıleri de "ağzında toka tutmuştu, beni tahrik etti hakim bey" konulu kararlar çıkarsa şaşırmam. çünkü şaşılacak bir şey bırakmıyorsunuz insana.
devamını gör...
kızarmış ekmek tereyağı bal üçlüsü
+5 kg olarak insan gobegine yerlesen tehlikeli uclu. (bkz: yemen guzum)
devamını gör...
yarra yering
mahalle arası tekel bayide insana meze olarak dayak yedirtebilecek şarap markası.
-abi varsa bi'yarra yering.
-abi varsa bi'yarra yering.
devamını gör...
film önerileri
1- valerian ve bin gezegen imparatorluğu (bilim kurgu/aksiyon)
2- kelebek etkisi (fantastik)
3- 50 ilk öpücük (romantik komedi)
4- müttefik (savaş/romantik/dram)
5- hayvan mezarlığı (gerilim/korku)
6- the ıron giant (animasyon)
2- kelebek etkisi (fantastik)
3- 50 ilk öpücük (romantik komedi)
4- müttefik (savaş/romantik/dram)
5- hayvan mezarlığı (gerilim/korku)
6- the ıron giant (animasyon)
devamını gör...
insana mutluluk veren kokular
taptaze demini yeni almış çay kokusu.
devamını gör...
yanlış anlamayın amacım rahatsız etmek değil
bu cümleyi kurup rahatsız eden sapıklar yüzünden gerçekten amacı rahatsız etmek olmayan insanlara da önyargılı yaklaşır olduk.
yoldan geçerken adres soracak bir insan olsa korkup koşarak uzaklaşıyoruz. biri üzerimizdeki bir kıyafeti beğeniyor nereden aldığımızı sormak için bu cümleyi kuracak kendimizi tacize uğramak üzere gibi hissediyoruz. kurunun yanında yaşın da yanması olayı tamamen, yapacak bir şey yok.
yoldan geçerken adres soracak bir insan olsa korkup koşarak uzaklaşıyoruz. biri üzerimizdeki bir kıyafeti beğeniyor nereden aldığımızı sormak için bu cümleyi kuracak kendimizi tacize uğramak üzere gibi hissediyoruz. kurunun yanında yaşın da yanması olayı tamamen, yapacak bir şey yok.
devamını gör...
otomatik portakal
kitabın ilk sayfalarında alışık olmadığım bir üslup ve dil olunca bunun dışında da; kısa kısa ve henüz ne anlatamaya çalıştığını kavrayamadığım hikayeler yer alınca acayip sıkıldım. sonra yarım bırakmak istemediğimden devamını getirdikçe olay örgüsünün farklı bir yola gittiğini anladım.
kitabın şöyle bir yanı var ki; şiddet tanımını ayrıştırıp önümüze seriyor alex sayesinde. bir katilin belki de şiddeti eğlence aracı olarak gören bir kişi gözünden. kitabın devamında tabi asıl çocuğumuzun yaşını görünce insanın hayreti daha da bir artıyor. bu kadar suça itecek sebepler ne olabilir o yaşta bu çocuğu diye düşünmeden edemiyor insan. bunun cevabını hala bulamasam da insanların, doğru notalara basıldığı müddetçe içlerinden çıkacak olan ezgilerin daha kulağa hoş gelir olduğunu kitabın sonlarında görmek mümkün zaten; yazar bu noktada güzel bir yere temas etmiş..
şiddetin ne kadar kötü olduğunu, insana ve insanlığa ne denli zarar verdiğini de tarihi olaylarla desteklemiş. şiddet, tarihin her anında, dünyanın her yerinde kol geziyor ve bunu bilinçli olarak kamçılayan unsurlar varken tamamen ortadan kalkması da imkansız gibi, bir kere daha inanmış oldum buna.
kitabın şöyle bir yanı var ki; şiddet tanımını ayrıştırıp önümüze seriyor alex sayesinde. bir katilin belki de şiddeti eğlence aracı olarak gören bir kişi gözünden. kitabın devamında tabi asıl çocuğumuzun yaşını görünce insanın hayreti daha da bir artıyor. bu kadar suça itecek sebepler ne olabilir o yaşta bu çocuğu diye düşünmeden edemiyor insan. bunun cevabını hala bulamasam da insanların, doğru notalara basıldığı müddetçe içlerinden çıkacak olan ezgilerin daha kulağa hoş gelir olduğunu kitabın sonlarında görmek mümkün zaten; yazar bu noktada güzel bir yere temas etmiş..
şiddetin ne kadar kötü olduğunu, insana ve insanlığa ne denli zarar verdiğini de tarihi olaylarla desteklemiş. şiddet, tarihin her anında, dünyanın her yerinde kol geziyor ve bunu bilinçli olarak kamçılayan unsurlar varken tamamen ortadan kalkması da imkansız gibi, bir kere daha inanmış oldum buna.
devamını gör...
bir ailenin çocuğuna yapacağı en büyük kötülük
köylü kültürünü çocuğuna aşılamak, onu yeniliklere küstürüp kendi yoz kültürüne düşkün biri olarak yetiştirmek.
devamını gör...
