normal sözlük yazarlarının okumakta olduğu kitaplar
          otostopçunun galaksi rehberi - douglas adams
baya güzel gidiyor tavsiyemdir kafa sözlük ahalisine.
  baya güzel gidiyor tavsiyemdir kafa sözlük ahalisine.
devamını gör...
daddy (yazar)
          bi anda 38 tane tanımımı beğenen yazar delikanlısı.
      
  devamını gör...
yüzüklerin efendisi'nde geçen efsane sözler
          içinizden en az yarısını arzuladığımın yarısı kadar bile tanımıyorum ve yarınızdan azını hak ettiğinizin ancak yarısı kadar sevebiliyorum.
-bilbo baggins
  -bilbo baggins
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
bütün iyi kitapların sonunda
bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda
meltemi senden esen
soluğu sende olan
yeni bir başlangıç vardır
devamını gör...
model şarkılarında geçen en güzel sözler
          "kamaşıyor gözlerim bebeğim, 
öyle gülmek olur mu gözünü seveyim?"
model grubunun mey şarksında geçen cümlelerdir.
  öyle gülmek olur mu gözünü seveyim?"
model grubunun mey şarksında geçen cümlelerdir.
devamını gör...
kitap yazmış yazarlar
          ilerde bir gün kitabımın görseli ile editlemek hayali ile bu tanımı buraya iliştiriyorum.
      
  devamını gör...
insanların çok eşli canlılar olduğu gerçeği
          gerçekler acıdır şeker tatlıdır o zaman şeker gerçek değildir tadında olmuş.
      
  devamını gör...
sukulent
          el attığı her bitkiyi büyütüp geliştiren ben elbet buna da el atacaktım ve attım. bitkiler hakkında çok bilgim yok. okuyarak öğreniyorum bu vatandaşların aloe veraya benzeyen minyatür olanını aldım baktım kenarından pıt pıt 3 kök verdi ikisini aldım başka bir saksıya ektim şu an uzuyorlar. öbürü daha ufak. saksıyı büyütüp çoğaltmak evin her köşesine bırakmak istiyorum. hadi hayırlısı. bambuları çoğalttım sıra orkide de.
      
  devamını gör...
hayat
          yorucudur. insanı tüketir.
      
  devamını gör...
kardan adam
          kardan adamlar şunu bilmeli ki biz onlara gelişmiş ülkelerin standartlarını veremeyiz, türkiye'de yaşadıklarını unutmasınlar, çünkü yoldan geçen biri kardan adama yumruk yada tekme atabilir.
      
  devamını gör...
mesajlaşarak konuşmak vs arayarak konuşmak
          yer, zaman ve mekana göre değişkenlik gösteren iletişim türüdür. kıyaslamak doğru olmaz. o an gelir mesaj atarsınız bir an gelir ararsınız.
      
  devamını gör...
tıp fakültesinde okumak
          yakmayin gencliginizi, kendinizi yok yere.
      
  devamını gör...
otobüste yer vermen için bakışları ile taciz eden yaşlı
          bir gün ben işten çıkmıştım ve yemin ederim 8 saat hiç oturmadan hasta baktım. gün yapıp pasta börek yiyip evlerine giden teyzeler bakışlarıyla yer istedi vermedim. zaten ayakta duracak halim yoktu. sonra bana nasıl saydırdılar. ne terbiyesizliğim ne saygısızlığım ne ahlakım kaldı. sadece susup bakınmakla yetindim. anlatmakla anlamazlardı çünkü.
      
  devamını gör...
andrea bocelli
          "tanrı gözlerindeki ışığı alıp onu sesine katmış" demiştim ilk duyduğumda, büyük ihtimalle onu dinleyip seven bir çok insan da aynı şeyleri hissetmiştir.
italya'nın en iyi tenorlarından birisidir, zaman zaman popülist davranıp aynı şekilde şarkı söylediği dile getirilse de bu muhteşem bir sese sahip olduğunu değiştirmez.
sarah brightman ile yaptığı eski ama muhteşem düet.
seneler sonra, yine aynı ikili, yine aynı şarkı. andrea'nın saçlar bembeyaz olmuş ama sarah hanım hiç değişmemiş maaşallah*
      
  italya'nın en iyi tenorlarından birisidir, zaman zaman popülist davranıp aynı şekilde şarkı söylediği dile getirilse de bu muhteşem bir sese sahip olduğunu değiştirmez.
sarah brightman ile yaptığı eski ama muhteşem düet.
seneler sonra, yine aynı ikili, yine aynı şarkı. andrea'nın saçlar bembeyaz olmuş ama sarah hanım hiç değişmemiş maaşallah*
devamını gör...
yazarların uyumama sebepleri
          ne olacak bu işler düşüncesidir.
      
  devamını gör...
küba devrimi
          yaklaşık 400 sene ispanya sömürgesi olan küba, ispanyol-amerikan savaşından sonra bu seferde amerika egemenliğine geçer....
amerika kübaya bağımsızlık vermesine verir ama ; her an müdahale doğrudan müdahale hakkı doğuran bir anlaşmada yapar...platt değişikliği ismi verilen bu anlaşmayla fidel castronun ''küba’nın kalbindeki hançer” olarak nitelendirdiği guantanamo da askeri üs olarak amerikaya kiralanmıştır...
bu süreç içerisinde küba başkanlarının hepsi abd destekli başkanlardır...öğrenci ve işçilerden oluşan oldukça güçlü bir muhalif yapı; aralarında fulgencio batista’nın da bulunduğu ordu içerisindeki bir grup düşük rütbeli asker, 4 eylül 1933’te yönetimi ele geçirmiştir...
kurulan hükümetin, halkçı politikalarından rahatsız olan abd ise; yeni hükümetin genel kurmay başkanı fulgencio batista ikinci bir darbeyle 5 ocak 1934 tarihinde başkanı olması için destekliyor......neyse efem gel zaman git zaman fulgencio batista, ülkeyi bırakıp 7 yıl boyuncaflorida da yaşıyor...ülkeyi hükümete bırakıp çekip gidiyor....
bu süreçte ülkeyi bok götürüyor... sendika liderleri bertaraf edilerek yerlerini gangsterler almış, işçi liderleri cinayetlere kurban gitmiş, her türlü memuriyet satılığa çıkarılmış; rüşvet, hırsızlık ve yolsuzluk devletin her kademesine hakim oluyor...
küba’da 1 haziran 1952 yılında genel seçimlerin yapılacak..... abd için kötü haber....ülkede esen rüzgarların kokusuna bakarsak seçimide kesin sol gruplar kazanacak... ee bir taraftan da soğuk savaş var.... abd batistaya bir ıslık çalıyor geç diyor şu ülkenin başına ....
iş böyle olunca batista komutu aldığı gibi kübaya dönüp, 10 mart 1952 tarihinde carlos prio socarras u deviriyor ..yeniden ülke yönetimine el koyuyor..
ama ülke leş...batista’nın ülke yönetiminden uzak olduğu yıllar boyunca, küba’da kamu hizmeti diye bir şey kalmamış... rüşvet, yolsuzluk ve toplumsal yozlaşma ...ne ararsan var...
hal böyle olunca halk batista'nın dönmesini tepkiyle değil onayla karşılıyor...
10 martta darbe oluyor ve 25 martta “la habana” gazetesinde bir yazı yayınlanıyor...yazıyı yazan kişi genç bir avukat olan fidel castro... yazıda kısaca darbeyi yapanların amaçlarını sorguluyor ve bu darbeyle kübaya yeni bir diktatörlük mü getirmek istiyorsunuz? diye soruyordu...
bu avukat, aynı gün havana yüksek mahkemesine, batista’nın anayasayı ihlal ettiği için ,cezalandırılmasını isteyen bir dilekçe veriyordu.... castronun amacı diktatörlüğün demokratik açıdan yasadışı olduğunu yasal bir
yöntemle ortaya koymaktı...yani demem o ki eğer mahkeme cuntayı onaylarsa,mahkeme gayri meşru duruma düşecek; yok eğer mahkeme meşru ise cunta gayrimeşru duruma düşecekti...( bu mahkeme sonucunu çok aramama rağmen bulamadım...bulabilen beri gelsin)
bütün demokratik yollar kapanıyor ve bu sebepten cuntayı sona erdirmek için yapılacak tek
şey kalıyordu...silahlı mücadele...
1953 başlarında batista diktatörlüğünü yıkmak amacıyla küçük bir grup oluşturan castro, 26 temmuz'da santiago'daki moncada kışlası'na 165 arkadaşıyla birlikte bir baskın düzenledi; ama başarısızlığa uğrayarak tutuklandı. 16 ekim 1953'te santiago'daki küba yüksek mahkemesi'nde yapılan yargılamada 'sayın yargıç siz beni mahkûm edin! tarih beni haklı çıkaracaktır!' (la historia me absolvera) cümlesiyle biten ünlü savunmasını yaptı. mahkeme sonunda 16 yıla mahkum oldu.
hapishanelerde maruz kaldığı ağır işkencelerden haberdar olan destekçileri, mahkumların serbest kalmaları yönünde hükümet üzerinde kurduğu baskı, seçimlerin de yaklaşmasıyla sonuç vermiş ve mayıs 1955’te çıkarılan
af kanunuyla castro ve arkadaşları hapisten çıkmıştır .
üzerindeki baskı ve hayati tehlikesinin bulunmasından dolayı ; kübayı terk etmiş ve meksikaya gitmiştir...
meksika da askeri taktiklerile ilgili, ispanya iç savaşına katılmış emekli bir asker olan general
alberto bayo dan dersler almışlardır...meksika’ya gelişinin üzerinden henüz birkaç ay geçmişti ki castro hem kendi hayatı hem de küba devrimi adına büyük bir öneme sahip olan bir isimle tanıştı ernesto (che) guevara.
bu arada küba içinde sürekli bildiriler manifestolar yayımlanıyor...hatta amerikada filan epey destekçileri oluyor efem...
bu kadar eğitim yeter dedikleri 25 kasım 1956 da ;fidel castro ve beraberindeki 82 arkadaşı devrimi
gerçekleştirmek maksadıyla poza rica şehrindeki tuxpan limanından ,granma/büyükanne” isimli bir gemiye atlayıp kübaya yol alıyorlar...
30 kasım’da adaya varıyorlar...cunta bu işten haberdar ve karşılıyorlar..şiddetli çatışmalar oluyor...bu çatışmadan 21 kişi sağ çıkıyor ve sierra maestra dağlarına doğru çekilmek zorunda kalıyorlardır...
bu arada radyo yayınları şehirle kurulan bağlar derken zaman geçmiş ve artık batista ya karşı güçlü eylemler gerçekleştirmişlerdir... 2 yıl sonra 1 ocak 1959’da mevcut rejimini yıkarak küba’da devrimi ilan ettiler.
bu kübanın hayatında verdiği üçüncü bağımsızlık mücadelsidir.
birincisi ;on yıl savaşı
ikincisi ; küba devrimci partisinin ispanyollarla savaşı
üçüncüsündeküba devrimisonucunda gelen bağımsızlık...
küba'nın böylece 500 yıllık çektiği çile bitiyor ve artık bağımsız oluyordu...
kaynak:
dergipark.org.tr/tr/downloa...
tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%...
  amerika kübaya bağımsızlık vermesine verir ama ; her an müdahale doğrudan müdahale hakkı doğuran bir anlaşmada yapar...platt değişikliği ismi verilen bu anlaşmayla fidel castronun ''küba’nın kalbindeki hançer” olarak nitelendirdiği guantanamo da askeri üs olarak amerikaya kiralanmıştır...
bu süreç içerisinde küba başkanlarının hepsi abd destekli başkanlardır...öğrenci ve işçilerden oluşan oldukça güçlü bir muhalif yapı; aralarında fulgencio batista’nın da bulunduğu ordu içerisindeki bir grup düşük rütbeli asker, 4 eylül 1933’te yönetimi ele geçirmiştir...
kurulan hükümetin, halkçı politikalarından rahatsız olan abd ise; yeni hükümetin genel kurmay başkanı fulgencio batista ikinci bir darbeyle 5 ocak 1934 tarihinde başkanı olması için destekliyor......neyse efem gel zaman git zaman fulgencio batista, ülkeyi bırakıp 7 yıl boyuncaflorida da yaşıyor...ülkeyi hükümete bırakıp çekip gidiyor....
bu süreçte ülkeyi bok götürüyor... sendika liderleri bertaraf edilerek yerlerini gangsterler almış, işçi liderleri cinayetlere kurban gitmiş, her türlü memuriyet satılığa çıkarılmış; rüşvet, hırsızlık ve yolsuzluk devletin her kademesine hakim oluyor...
küba’da 1 haziran 1952 yılında genel seçimlerin yapılacak..... abd için kötü haber....ülkede esen rüzgarların kokusuna bakarsak seçimide kesin sol gruplar kazanacak... ee bir taraftan da soğuk savaş var.... abd batistaya bir ıslık çalıyor geç diyor şu ülkenin başına ....
iş böyle olunca batista komutu aldığı gibi kübaya dönüp, 10 mart 1952 tarihinde carlos prio socarras u deviriyor ..yeniden ülke yönetimine el koyuyor..
ama ülke leş...batista’nın ülke yönetiminden uzak olduğu yıllar boyunca, küba’da kamu hizmeti diye bir şey kalmamış... rüşvet, yolsuzluk ve toplumsal yozlaşma ...ne ararsan var...
hal böyle olunca halk batista'nın dönmesini tepkiyle değil onayla karşılıyor...
10 martta darbe oluyor ve 25 martta “la habana” gazetesinde bir yazı yayınlanıyor...yazıyı yazan kişi genç bir avukat olan fidel castro... yazıda kısaca darbeyi yapanların amaçlarını sorguluyor ve bu darbeyle kübaya yeni bir diktatörlük mü getirmek istiyorsunuz? diye soruyordu...
bu avukat, aynı gün havana yüksek mahkemesine, batista’nın anayasayı ihlal ettiği için ,cezalandırılmasını isteyen bir dilekçe veriyordu.... castronun amacı diktatörlüğün demokratik açıdan yasadışı olduğunu yasal bir
yöntemle ortaya koymaktı...yani demem o ki eğer mahkeme cuntayı onaylarsa,mahkeme gayri meşru duruma düşecek; yok eğer mahkeme meşru ise cunta gayrimeşru duruma düşecekti...( bu mahkeme sonucunu çok aramama rağmen bulamadım...bulabilen beri gelsin)
bütün demokratik yollar kapanıyor ve bu sebepten cuntayı sona erdirmek için yapılacak tek
şey kalıyordu...silahlı mücadele...
1953 başlarında batista diktatörlüğünü yıkmak amacıyla küçük bir grup oluşturan castro, 26 temmuz'da santiago'daki moncada kışlası'na 165 arkadaşıyla birlikte bir baskın düzenledi; ama başarısızlığa uğrayarak tutuklandı. 16 ekim 1953'te santiago'daki küba yüksek mahkemesi'nde yapılan yargılamada 'sayın yargıç siz beni mahkûm edin! tarih beni haklı çıkaracaktır!' (la historia me absolvera) cümlesiyle biten ünlü savunmasını yaptı. mahkeme sonunda 16 yıla mahkum oldu.
hapishanelerde maruz kaldığı ağır işkencelerden haberdar olan destekçileri, mahkumların serbest kalmaları yönünde hükümet üzerinde kurduğu baskı, seçimlerin de yaklaşmasıyla sonuç vermiş ve mayıs 1955’te çıkarılan
af kanunuyla castro ve arkadaşları hapisten çıkmıştır .
üzerindeki baskı ve hayati tehlikesinin bulunmasından dolayı ; kübayı terk etmiş ve meksikaya gitmiştir...
meksika da askeri taktiklerile ilgili, ispanya iç savaşına katılmış emekli bir asker olan general
alberto bayo dan dersler almışlardır...meksika’ya gelişinin üzerinden henüz birkaç ay geçmişti ki castro hem kendi hayatı hem de küba devrimi adına büyük bir öneme sahip olan bir isimle tanıştı ernesto (che) guevara.
bu arada küba içinde sürekli bildiriler manifestolar yayımlanıyor...hatta amerikada filan epey destekçileri oluyor efem...
bu kadar eğitim yeter dedikleri 25 kasım 1956 da ;fidel castro ve beraberindeki 82 arkadaşı devrimi
gerçekleştirmek maksadıyla poza rica şehrindeki tuxpan limanından ,granma/büyükanne” isimli bir gemiye atlayıp kübaya yol alıyorlar...
30 kasım’da adaya varıyorlar...cunta bu işten haberdar ve karşılıyorlar..şiddetli çatışmalar oluyor...bu çatışmadan 21 kişi sağ çıkıyor ve sierra maestra dağlarına doğru çekilmek zorunda kalıyorlardır...
bu arada radyo yayınları şehirle kurulan bağlar derken zaman geçmiş ve artık batista ya karşı güçlü eylemler gerçekleştirmişlerdir... 2 yıl sonra 1 ocak 1959’da mevcut rejimini yıkarak küba’da devrimi ilan ettiler.
bu kübanın hayatında verdiği üçüncü bağımsızlık mücadelsidir.
birincisi ;on yıl savaşı
ikincisi ; küba devrimci partisinin ispanyollarla savaşı
üçüncüsündeküba devrimisonucunda gelen bağımsızlık...
küba'nın böylece 500 yıllık çektiği çile bitiyor ve artık bağımsız oluyordu...
kaynak:
dergipark.org.tr/tr/downloa...
tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%...
devamını gör...
edebiyat dedikoduları
          nurullah ataç evliyken bir kadına aşık olur. o sırada kendisi ankara'da, ailesi ise istanbul'da yaşamaktadır. kadının bu durumdan haberi yoktur, kafayı çektiği geceler, sevdiğinin kapısına gider, eşiği öpermiş. bu evin sevgilisinin evi olduğunu da ona orhan veli söylemiş. fakat günün birinde öğrenmiş ki bu ev sevgilisinin evi değil. alaya alındığı için çok kızmış ve orhan veli'ye küsmüş. hatta izmir'de bir konferansta orhan veli ile ilgili bir soruyu "öyle bir şair tanımıyorum ben!" diye cevaplamış. adını anmak istemediği kişilerden söz açıldığında hep böyle söylermiş.
nurullah ataç'ın "ayşe' ye mektup"ları da bu aşktan zuhur etmiş.
  nurullah ataç'ın "ayşe' ye mektup"ları da bu aşktan zuhur etmiş.
devamını gör...
çocukken baba eve getirdiğinde mutlu olunan şeyler
          yoğurt.. yoğurda babamdan daha duskundum..
      
  devamını gör...
öğretmene ödev vermiştiniz diyen öğrenci
          teneffüste birtakım değerli eşyalarını çöp kutusunda görebilecek öğrencidir. aman diyeyim, sonra neden 7 nesildir kuşaktan kuşağa aktarılan aile yadigarı rodyum kolyemi çöpe attın olmasın. o ödevi hatırlatmayacaktın!
      
  devamını gör...
