ağzındakikanısilipişteşimdikızandövüşçü
bayadır takipte olduğum ama bir türlü fırsat bulup rahatsız edemediğim yazar. kısmet bu geceyeymiş diyorum. yazılarını okuyup oldukça da beğeniyorum. lakin profilindeki diyemedim yazısı inceden üzmedi, içimi sızlatmadı değil. neyse..diyemediklerin az, gülümsemen bol, yükün hafif olsun sayın yazar.
devamını gör...
honore de balzac
her büyük servetin altında büyük bir suç yatar.*
devamını gör...
kimliksiz hikayeler
neden uyuyakalmaktan bu kadar korktuğunu ve korkmak için gerekçelerinin ne kadar haklı olduğunu bir kez daha anlamıştı. uzun ve huzursuz ve sert bir koltukta geçen uykuya, karşısındaki dev kütüphane bile neşe katamamıştı.
aklında hep bir tedirginlik; düşmekte olan bir uçağın pilotunun hissettiği anlık kahramanlık duygusu ve ölüm korkusunun iç içe geçmiş hali gibi büyümekte idi.
inanıyordu hala, hep inanmıştı. her zaman ölüme ve aşka inanmak gibi bir huyu da vardı çocukluktan beri iç cebinde taşıdığı. sabah uyandığında ölüm daha gerçekti aşktan.
kimseyi tedirgin etmeye hakkı yoktu, buna da biliyordu. her şeyi yoluna koymak için bu kadar zorlamasa belki daha iyi olurdu zihnini.
sabah ruta ile karşılaşmak biraz ürkütücü olmuştu halbuki beklediği çekirdekli bir espirinin kötü olduğu kadar komik tınısı idi.
yine de uyanır uyanmaz bir büyük bardak su ve bir acı kahve ile hayatının iyi kötü dengesini sağlayınca aşk ölümden daha somut hale geldi
bir daha uyuyakalmamak için söz verdi kendine. uyku ölümün kardeşi ise bu kadar ölüm çok geliyordu bünyesine.
içinde hala cesetler ve daha ölmemişler ile aşka inanmaya devam etme kararını almasıyla birlikte yağmur bulutları bir bir dağıldı, geride puslu bir karanlık bırakarak.
içindeki kahkaha inancına güç verdi bir süre sonra ve araf’ı birlikte geçtiği arkadaşını unutup beklemeye başladı. yeni mihmandarı ile aydınlık bir güne başlamak için.
aklında hep bir tedirginlik; düşmekte olan bir uçağın pilotunun hissettiği anlık kahramanlık duygusu ve ölüm korkusunun iç içe geçmiş hali gibi büyümekte idi.
inanıyordu hala, hep inanmıştı. her zaman ölüme ve aşka inanmak gibi bir huyu da vardı çocukluktan beri iç cebinde taşıdığı. sabah uyandığında ölüm daha gerçekti aşktan.
kimseyi tedirgin etmeye hakkı yoktu, buna da biliyordu. her şeyi yoluna koymak için bu kadar zorlamasa belki daha iyi olurdu zihnini.
sabah ruta ile karşılaşmak biraz ürkütücü olmuştu halbuki beklediği çekirdekli bir espirinin kötü olduğu kadar komik tınısı idi.
yine de uyanır uyanmaz bir büyük bardak su ve bir acı kahve ile hayatının iyi kötü dengesini sağlayınca aşk ölümden daha somut hale geldi
bir daha uyuyakalmamak için söz verdi kendine. uyku ölümün kardeşi ise bu kadar ölüm çok geliyordu bünyesine.
içinde hala cesetler ve daha ölmemişler ile aşka inanmaya devam etme kararını almasıyla birlikte yağmur bulutları bir bir dağıldı, geride puslu bir karanlık bırakarak.
içindeki kahkaha inancına güç verdi bir süre sonra ve araf’ı birlikte geçtiği arkadaşını unutup beklemeye başladı. yeni mihmandarı ile aydınlık bir güne başlamak için.
devamını gör...
17 mart 2021 yavaş'ın imamoğlu'na destek tweeti
ankara büyükşehir belediye başkanı mansur yavaş kişisel twitter hesabından, istanbul büyükşehir başkanı ekrem imamoğlu hakkında verilen para cezasına tepki göstererek destek tweeti atma hadisesi.
ilgili tweet şöyle:
başkanım,
bir hukukçu olarak, adalete olan inanç ve bağlılığımla er ya da geç eşit işleyen bir hukuk sisteminin üstün geleceğine inanıyorum.
adalet terazisinin eşit tartacağı yarınlara, bu inancı yüreğinde taşıyanlarla beraber ulaşacağız.
her şey çok güzel olacak.
kaynak
(bkz: 17 mart 2021 ekrem imamoğlu'nun para cezası alması)
ilgili tweet şöyle:
başkanım,
bir hukukçu olarak, adalete olan inanç ve bağlılığımla er ya da geç eşit işleyen bir hukuk sisteminin üstün geleceğine inanıyorum.
adalet terazisinin eşit tartacağı yarınlara, bu inancı yüreğinde taşıyanlarla beraber ulaşacağız.
her şey çok güzel olacak.
kaynak
(bkz: 17 mart 2021 ekrem imamoğlu'nun para cezası alması)
devamını gör...
clementine
pek çoklarında travma yarattığı söylenmiş olsa da benim çok sevdiğim çizgi filmdir. özellikle malmoth'u hemera'dan daha çok severdim * hemera bana iyilik dozajı fazla abartılmış ve biraz yapay bir karakter gibi gelmiştir hep. malmoth delikanlı adamdır, özü sözü birdir hedefini saklamaz, gizlemez. kötüdür her haltı yiyeceğini bilirsiniz ama hemera'da hep bir sis perdesi vardır. bu kadından bir şey çıkacak diye beklersiniz. hem insanlar işin hep olumsuz taraflarına takılıyor. misal bu çizgi filmdeki sirk mevzusundan kimse bahsetmemiş. bence çizgi filmin en keyifli yanlarından birisi sirk ve sirk hayvanları. clementine'i de onlar ayakta tutuyor. hatta bir eleman vardı piresi türlü türlü soytarılıklar yapardı. o pire gibi bir pireniz olacak bir de helice gibi bir kedi. sırtınız yere gelmez. moral deposu mübarekler. clementine'in yolculukları da keyifliydi. yani malmoth üzerinden bu çizgi filmi kötüleyenleri esefle kınıyorum. * pek çok güzel yanı vardı. hemera'nın küresine ise hala sebebini bilmiyorum ama kıl kapıyorum. var o kadında bir şeyler ama çözemedim. asıl sıkıntılı karakterin o kadın olduğuna yemin edebilirim ama ispat edemem.
devamını gör...
heinrich von kleist
o ölümü aradı. ölümsüzlüğü buldu.
1777-1811 yılları arasında yaşamış alman yazar ve şairdir. henüz 34 yaşında iken, sevdiği kadın henriette vogel ile intihar ederek hayattan ayrılmıştır. berlin yakınlarında olan wannsee gölünün kıyısında, bir ağacın altında önce sevdiği kadının kalbine tabanca ile bir el ateş eder ve sonra tetiği kendisi için çeker. peki ama bu genç yaşta neden böyle bir ölüm seçer?

alman edebiyatının önemli yazarlarındandır. asker kökenlidir ancak yanı sıra felsefe eğitimi almış olması, yazılarına ve öykülerine yansımıştır. romantizmi felsefe ile ele almıştır ve bana göre almanca dilini en etkili kullanan yazarlar arasındadır. kendi deyimimle söyleyeyim “sağlam yazardır.” kısa hayatına rağmen öyle derin etkiler bırakmıştır ki, sabahattin alinin o ünlü kitabı “kürk mantolu madonna” da ismi geçmiştir. felsefe alanında kantın görüşlerini benimsemiş hatta revize etmiştir. edebiyat diline bu görüş hakimdir ve onu diğer yazarlardan ayıran en önemli özellikte budur. kendisi için milliyetçi, ırkçı, nazi gibi yaftalamar ise hitler ile alakalıdır. hitler’in sevdiği yazarlardan biridir. ancak siyasi görüşü hakkında net bilgiler yoktur.
sevdiği kadın henriette vogel kanser hastasıdır ve tarihler 1811 yılının kasım ayını gösterdiğinde, kanser tüm vücuda dağılmış ve bitmek bilmeyen acılar içinde kalmıştır. heinrich von kleist sakin, soğukkanlı biridir. henriette ondan kendisinin acılarına son vermesini ister. sevdiği adamdan kendisini öldürmesini.
artık tedavi şansı kalmayan kadının isteğini kabul eder. sabah göl kenarında son kez birlikte kahvaltı yaparlar. sonrasında göl kenarında uzun bir yürüyüş. bir ağacın altında dururlar ve kleist sevdiği kadını göğsünden vurarak öldürür. daha sonra kendini. yaşasaydı ve yazmaya devam etseydi neler üretirdi kim bilir?
birlikte gömülürler. öldükleri yerdedir mezarları. mezar taşında şu sözler yazılıdır;
“zor ve sıkıntılı zamanlarda yaşadı, şarkılar söyledi ve acılar çekti, burada ölümü aradı, ölümsüzlüğü buldu.”

iki aşığın mezarı, edebiyat severlerin bir ziyaret noktası olmuştur.
1777-1811 yılları arasında yaşamış alman yazar ve şairdir. henüz 34 yaşında iken, sevdiği kadın henriette vogel ile intihar ederek hayattan ayrılmıştır. berlin yakınlarında olan wannsee gölünün kıyısında, bir ağacın altında önce sevdiği kadının kalbine tabanca ile bir el ateş eder ve sonra tetiği kendisi için çeker. peki ama bu genç yaşta neden böyle bir ölüm seçer?

alman edebiyatının önemli yazarlarındandır. asker kökenlidir ancak yanı sıra felsefe eğitimi almış olması, yazılarına ve öykülerine yansımıştır. romantizmi felsefe ile ele almıştır ve bana göre almanca dilini en etkili kullanan yazarlar arasındadır. kendi deyimimle söyleyeyim “sağlam yazardır.” kısa hayatına rağmen öyle derin etkiler bırakmıştır ki, sabahattin alinin o ünlü kitabı “kürk mantolu madonna” da ismi geçmiştir. felsefe alanında kantın görüşlerini benimsemiş hatta revize etmiştir. edebiyat diline bu görüş hakimdir ve onu diğer yazarlardan ayıran en önemli özellikte budur. kendisi için milliyetçi, ırkçı, nazi gibi yaftalamar ise hitler ile alakalıdır. hitler’in sevdiği yazarlardan biridir. ancak siyasi görüşü hakkında net bilgiler yoktur.
sevdiği kadın henriette vogel kanser hastasıdır ve tarihler 1811 yılının kasım ayını gösterdiğinde, kanser tüm vücuda dağılmış ve bitmek bilmeyen acılar içinde kalmıştır. heinrich von kleist sakin, soğukkanlı biridir. henriette ondan kendisinin acılarına son vermesini ister. sevdiği adamdan kendisini öldürmesini.
artık tedavi şansı kalmayan kadının isteğini kabul eder. sabah göl kenarında son kez birlikte kahvaltı yaparlar. sonrasında göl kenarında uzun bir yürüyüş. bir ağacın altında dururlar ve kleist sevdiği kadını göğsünden vurarak öldürür. daha sonra kendini. yaşasaydı ve yazmaya devam etseydi neler üretirdi kim bilir?
birlikte gömülürler. öldükleri yerdedir mezarları. mezar taşında şu sözler yazılıdır;
“zor ve sıkıntılı zamanlarda yaşadı, şarkılar söyledi ve acılar çekti, burada ölümü aradı, ölümsüzlüğü buldu.”

iki aşığın mezarı, edebiyat severlerin bir ziyaret noktası olmuştur.
devamını gör...
ilişkide kişiyi cepte yapan cümleler
tartışmamak için hemen özür dilemen. ne isterse yapman asla senin istediklerin olmasa bile hiç lafını etmemen.
devamını gör...
yazarların hayattaki bahaneleri
sorular hep çalışmadığım yerden çıkıyor.
devamını gör...
suit up
ayak uydurmak, uyum sağlamak, bulunulan ortama uymak anlamına gelen ingilizce bir phrasal verb’dür. bunun dışında bir spor müsabakasına katılmak için forma giymek ya da üniforma giymek anlamlarında da kullanılır.
ama tabii ki dünyaya bu anlamıyla yapılmadı bu söz. dil yaşayan, hatta insandan daha büyük bir coşku ile yaşayan bir şey olduğu için anlam değişiklikleri de kaçınılmaz oluyor.

bu kaçınılmaz anlam değişikliğine neden olan şey ise benim de sevdiğim ama tuhaf bir abartı ile sarılmış olan how i met your mother dizisi oldu.
dizinin çoğu bölümden üzerinde birbirinden şık takım elbiselerle gördüğümüz barney stinson genelde en yakın arkadaşı olan ted mosby’nin eğitiminin bir parçası olarak kurar bu cümleyi.
ted mosby asla iflah olmayacak bir romantik olduğu için bu dış görünüş ile ilgili öneriyi asla dinlemese de tam bir womanizer olan barney ona suit up diyerek yol göstermek için çaba harcamaya devam etmektedir.
ancak dizinin beşinci sezonun on ikinci bölümü girls vs. suits‘de barney listesinde bulunmayan bir kızı tavlamakla vazgeçilmezi olan takım elbise arasında seçim yapmak zorunda kalınca olaylar harika bir müzikale de dönüşür.

velhasılı efendim bu yazıyı okurken you’d better suit up.
ama tabii ki dünyaya bu anlamıyla yapılmadı bu söz. dil yaşayan, hatta insandan daha büyük bir coşku ile yaşayan bir şey olduğu için anlam değişiklikleri de kaçınılmaz oluyor.

bu kaçınılmaz anlam değişikliğine neden olan şey ise benim de sevdiğim ama tuhaf bir abartı ile sarılmış olan how i met your mother dizisi oldu.
dizinin çoğu bölümden üzerinde birbirinden şık takım elbiselerle gördüğümüz barney stinson genelde en yakın arkadaşı olan ted mosby’nin eğitiminin bir parçası olarak kurar bu cümleyi.
ted mosby asla iflah olmayacak bir romantik olduğu için bu dış görünüş ile ilgili öneriyi asla dinlemese de tam bir womanizer olan barney ona suit up diyerek yol göstermek için çaba harcamaya devam etmektedir.
ancak dizinin beşinci sezonun on ikinci bölümü girls vs. suits‘de barney listesinde bulunmayan bir kızı tavlamakla vazgeçilmezi olan takım elbise arasında seçim yapmak zorunda kalınca olaylar harika bir müzikale de dönüşür.

velhasılı efendim bu yazıyı okurken you’d better suit up.
devamını gör...
sokağa çıkma yasağında evde yapılacaklar
ne büyüttünüz bu olayı be.
sanki normal zamanda çok matah bir şey yapıyormuşsunuz gibi.
sanki normal zamanda çok matah bir şey yapıyormuşsunuz gibi.
devamını gör...
ya kızım beni deli etme ben aradığımda o telefon açılacak diyen erkek
iktidarsız, özgüvensiz, kontrol manyağıdır. sürekli kaygılıdır. hayatı zindana çevirir, bu tip erkeğin alıcısıda o kadar çoktur ki ülkemizde, üzülüyorum. iyi aile ortamında yetişenin bu tercihi biraz heyecan arama ile belki açıklanabilir ( ki bence açıklanamaz )fakat kötü aile ortamında yetişmiş kız kardeşler, bacılar, yengeler neden neden bu erkekleri tercih eder anlamış değilim. büyürken zaten bir ilişkinin nasıl olmaması gerektiğini en yakından sen deneyimlemişsin. bu tür arkadaşlar koşar adım gidip bu erkekleri nasıl bulurlar ve bulup ısrar ederler aynı adreste, anlamak anlatmak mümkün değildir.
devamını gör...
yavaş konuşan insan
başlığı okurken bir fenalık geldi
devamını gör...
öz güveni artıran şeyler
konuşulan konuda bilgi sahibi olmak.
devamını gör...
meriç olacağım diye fal bakmayı öğrenen erkek
meriçlerle kafayı bozmuş olan yazar arkadaşımızın açtığı başlıktır.
devamını gör...
normal sözlük
kendi halinde yazan, belden aşağı yazmayan, ona buna sataşmayan yazarları küstüren,
anca trol seven modlara rağmen, yazmayı seven yazarların yazmaktan vazgeçmemesi gereken sözlük.
yoksa ben de mi gitsem.
anca trol seven modlara rağmen, yazmayı seven yazarların yazmaktan vazgeçmemesi gereken sözlük.
yoksa ben de mi gitsem.
devamını gör...
dünyanın en mutlu ülkeleri listesi'nde türkiye'nin gerilemesi
eskiden diğer dünya ülkeleriyle ülkemizi mukayese ederken "olsun bizim de ülkemiz çok güzel, doğal güzellikleri açısından bir cennet gibi" diyordum ama saldım artık. çünkü dünyanın her ülkesinde var böyle güzellikler.
-biz bu memlekete bir günde küsmedik.
-biz bu memlekete bir günde küsmedik.
devamını gör...
apartman boşluğunun yayından kaldırılması hakkında
ohannes börgııır *
arkadaş, dünden beri iki kelam yazasım gelmiyor. istemsizce bir gıybetin, kavganın, husumetin ortasına düşmüşüm gibi hissediyorum. sözlük henüz bebe. ozianasi olarak ve ana gözüyle gerçekten bu çerçeveden baktığımda, bu bebeyi büyütürken sancılı süreçlerden geçecek herkes. yeri gelecek üstüne kusacak, yeri gelecek altına mıçacak, diş çıkarma dönemleri olacak, dönemsel büyüme atakları olacak v.s. herkes bir dönüp kendine baksın. hatalar olur, yanlış anlaşılmalar olur. olur da olur yani. ulu orta dallanıp, budaklandırmanın en çok da bebe sözlüğümüze zararı olur. ilk günden dış mihrakları sevindirmeyelim. hadi çiçeklerim, sarılıp öpelim birbirimizi.
(bkz: çok da şey yapmamak lazım)
(bkz: bunlar hep nazardan nazardan)
(bkz: güzel günler göreceğiz çiçekli günler)
arkadaş, dünden beri iki kelam yazasım gelmiyor. istemsizce bir gıybetin, kavganın, husumetin ortasına düşmüşüm gibi hissediyorum. sözlük henüz bebe. ozianasi olarak ve ana gözüyle gerçekten bu çerçeveden baktığımda, bu bebeyi büyütürken sancılı süreçlerden geçecek herkes. yeri gelecek üstüne kusacak, yeri gelecek altına mıçacak, diş çıkarma dönemleri olacak, dönemsel büyüme atakları olacak v.s. herkes bir dönüp kendine baksın. hatalar olur, yanlış anlaşılmalar olur. olur da olur yani. ulu orta dallanıp, budaklandırmanın en çok da bebe sözlüğümüze zararı olur. ilk günden dış mihrakları sevindirmeyelim. hadi çiçeklerim, sarılıp öpelim birbirimizi.
(bkz: çok da şey yapmamak lazım)
(bkz: bunlar hep nazardan nazardan)
(bkz: güzel günler göreceğiz çiçekli günler)
devamını gör...



