senaryosunu sinemanın çirkin kralı yılmaz güney, yönetmenliğini ise büyük yönetmen şerif gören yapmıştır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
film yılmaz güney’in siyasi olmayan, tamamen maceraya ve polisiyeye dayalı, biraz amerikan macera filmleri özentisi olan gangster filmlerinden biridir. güzel ve izlenebilir bir film olmasına rağmen izlemeye başlamadan önce büyük bir beklenti içinde olmamanızı öneririm.

başrollerde yılmaz güney, fikret hakan, orhan günşiray, hayati hamzaoğlu, bilal inci gibi oyuncular bulunurken türk sinemasında karakter oyuncusu olarak boy gösteren birçok kötü adamı da görmek mümkündür.

filmde iki yakın arkadaş robin hood benzeri bir hikayenin kahramanıdırlar ancak mafya ile başları derde girer. sonrası zaten ateş ve barut, kan ter ve gözyaşı. eğlenceli bir film olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

film aynı zamanda yılmaz erdoğan’ın yazıp yönettiği vizontele’de babasına sürekli o işin ne olduğunu soran veli’nin arabayla dolaşarak yaptığı anonstan da hatırlanabilir. lale sinemasında gösterilen o film 2001 yılında gösterime giren vizontele’den tam otuz sene önce yayınlanmıştır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
hatırladınız mı? baba akü yok.
devamını gör...

allah mutlu mesut etsin diyeceğim durum. nikah düşüyor düşmüyor diye antin kuntin muhabbetlere girmediklerine göre gayet doğal karşılanabilecek hadise. seven ne yapmaz efendim. *
devamını gör...

vücutta iltihabın yayılmasına neden olan eylem.
devamını gör...

çok geç kaldılar, çoook... bu olayların buraya geleceği yıllar öncesinden belliydi, keşke görevlerinin başında iken sesleri çıkabilseydi, şimdilerde bu açıklamalar ancak 2-3 ay "bözö dörbö yöpmök östöyörlör" diyen at ağızlılara malzeme çıkartır o kadar.
devamını gör...

erving goffman'ın 1959 yılında kaleme aldığı ve ilk dramaturjik analiz örneklerini görebileceğiniz sosyolojik-psikolojik çıkarımların kitabı.

kitapta goffman her bireyin aslında rol yaptığını, kendine en uygun rolü bulup o role girdiği ve buna sebep olan psikolojik sosyolojik unsurları ortaya koyuyor. kitapta tiyatro oyuncusu birey iken seyirci olarak işaret edilen kısım bireyin günlük yaşantısında iletişime ve etkileşime geçtiği insan gruplarıdır.


metis yayınlarının türkçe basımı : link
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
umre hatırası
devamını gör...

kesinlikle katılıyorum. resmen ayrılamıyorum siteden :)
devamını gör...

cinsiyetçi, ırkçı, kadınları aşağılayan ve trollük yapma amacında olan bütün tiplere demek istediğim şey.
devamını gör...


nekrotizan fasiit, son derece nadir görülen bir hastalıktır. ölüme varan sonuçlar doğuran nekrotizan fasiitin ilk cilt değişiklikleri selülit veya apseye benzer, bu nedenle erken aşamada tanısı zordur..genellikle et yiyen hastalık olarak bilinen nekrotizan fasiit (nf), vücudun yumuşak dokusunun parçalarının ölümüyle sonuçlanan bir enfeksiyondur. son derece nadir görülen hastalık et yiyen böcekler ve et yiyen bakteriler anlamına geliyor. bu hastalığa yakalananların birçoğu hayatını kaybediyor.

hayatta kalma şansını artırmak için en kısa zamanda müdahale edilmesi gerekiyor. küçük kırmızı kabarcıklarla başlayan hastalık ter, ateş ve grip gibi belirtilerle ortaya çıkıyor. organ yetmezliği ve şoka girmeye de yol açıyor. risk faktörleri diyabet veya kanser, obezite, alkolizm, intravenöz ilaç kullanımı ve periferik arter hastalığı gibi zayıf bağışıklık fonksiyonunu içerir. kızarıklık ve şişme genellikle çevredeki normal dokulara karışır. üstündeki cilt parlak ve gergin görünebilir.

böcek ısırıkları, yanık, kesik gibi yaralardan bakterilerin deri altına girmesi,
deniz suyu, çiğ tuzlu su balığı ve çiğ midye ile yaraların temas etmesi,
karın bölgesinde yer alan yaralar, ameliyat yaraları
çiğ yiyecekler genel olarak hastalığın bulaşma sebepleri arasında görülüyor.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel kaynak
devamını gör...

kurtgiller familyasından güney amerika'nın en büyük yaban köpeği ırkı olarak biliniyor. onları diğer yabani köpeklerden ayıran durum ise sürü halinde değil tek olarak yaşamaları.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

arpa, buğday, çavdar veya mısırdan damıtılarak yapılan ve meşe fıçılarda bekletilerek şişelenen yaşam suyu.
devamını gör...

nefret. insanlara karşı nefret. bir hava alayım diye kitabımı aldım sahile indim, çimlerde oturan epey de insan var, ben de bir yere oturdum. fakat o da ne, ülkemin pastoral kırolarından üçü ağaca hoparlör asmış, açtılar müziklerini tüm insanlara dinletiyorlar. kimse de bir şey demiyor yahu, bir ben miyim bu kadar ortak yaşam kuralları hassasiyeti olan? ben dinlemek istemiyorum senin müziğini, denizin sesini, çocukların seslerini dinlemek istiyorum ama ne mümkün. dayanamıyorum bazen insanların düşüncesizliklerine. al işte iki nefes alayım diye geldim, sinirlenip döneceğim.
devamını gör...

black olani harry potter evreninde harry’nin vaftiz babasidir. animagustur, kendi istegi ile donusum gecirebilir.

--! spoiler !--
bellatrix lestrange tarafindan oldurulmustur.
--! spoiler !--
devamını gör...

en güzel varlığımdır. kısa bir süre önce diğer en güzel varlığım cennete gitti. o bana emrivaki verilen bir hediyeydi. mecburen kabul etmiştim. ilk günlerde kendisini hiç sevmediğim için isim koymamıştım. "kedi" diye çağırıp duruyordum. sonrasında beni en iyi anlayan arkadaşım oldu. sonrasında ismi de kedi kaldı.

şimdiki en güzel varlığımın ismi de kedi. onu biçare ölmek üzere bulmuştum 20 gün önce. saatlerce çevrede annesini aradım bulamadım. veterinere götürdüm. doktoru yeterince anne sütü alamadığını bu yüzden öleceğini söyledi. hatta uyutmayı bile teklif etti. kabul etmedim.
dünkü veteriner ziyaretimizde doktoru şok haldeydi. söylediğine göre bugüne kadar gördüğü en sağlıklı kedilerden biriymiş.

kendisi daha küçücük. uyurken odamdan çıkartıyorum onu. zira yanımdan uyumak istiyor. fakat ona uyurken bir zarar vereceğim diye ödüm kopuyor. aşağıda anlatacaklarım harfi harfine doğrudur.

kendisini odanın dışına çıkartmamla en mazlum miyavlamaları başlıyor. kıyamıyorum elbette odama geri alıyorum. otoriter bir şekilde uyuyacaksa bunu ayak ucumda yapmasını tembihliyorum.
azıcık dalmamla sırt bölgemde onu hissetmem bir oluyor. dikkatli uyursam bir şey olmaz diye düşünüyorum. kabuslarımda hep ona bir zarar verdiğimi görerek uyanıyorum gece boyunca. ve her gözümü açtığımda ne hikmetse kollarımın arasında oluyor. çok kızacağımı bildiğinden başlıyor şirinliklere.
adı üzerinde, kedi işte.
devamını gör...

ülkece bayır aşağı şahlanış bitti.
burnumuzun üzerine yapışma zamanı geldi demektir. üstelik düştüğümüz yerde yeni dışkılanmış inek gübresi var.
.....

#750016">#750016 siz siz olun bu kadar da şey olmayın.
ımf bu ülkeye gelsin diye kac kere gittiler de adamlar şeffaflık şartı koydu diye kabul etmedi akp. aktroll olmak böyledir. atar tutarsın gerçeklerden uzakta...

ımf gelirse işte o zaman bu ballı ihaleleri dolar üzerinden hasta ve yolcu garantili üstelik basamadığı para üzerinden yapamazlar da ondan istemediler. yoksa dünden razılar ama şeffaflık onlara ağır geldi.
aktroll ımf gelmez çünkü devletten yürütüp senin gibilere maaş vermeleri gerekiyor.
devamını gör...

hadi bakalım sayın yazarlar herkes bir başkent yazsın. başlıyorum: londra.
devamını gör...

tuzlu çekirdek stoğunu yapıp, ekran karşısında başlamasını beklediğimiz yayındır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

eskiden kışın mazot donmasın diye arabaya kolonya koklatmak diye bir şey olduğunu öğrendim. alakasız bir bilgi olarak geceye bırakayım bari.
devamını gör...

yaşlı bir garsonun size servis yapmasıdır.
devamını gör...

gençlikteki muhabbetlerini anımsadığı andır.

benim için bir kaç sene önceye tekabül eder.

avrupa ve asya'nın en güzide otellerinden birinde çalışıyorum... otelin personel kantinine hiç uğramadığımı farkettim. "ne yoz adammış" demesinler diye gençlerin oturduğu masaya oturdum. ooo abi hoşgeldin, beş gittin muhabbetinden sonra gençler, sohbetlerine kaldıkları yerden devam etmeye başladılar. hani diyorum "sorular bildiğim yerden gelse de ben de muhabbet etsem" . ama sorular hep bilmediğim yerlerden geliyor. "fenomen olmak, takipçi kasmak, organik fallower"... herhalde 45 dakika oturdum ama muhabbete hiç katılamadım. iki çaylarını içip ortamdan uzaklaştım. bilmediğim bir dil konuşuluyordu. hepsi de pırıl pırıl, zeki, güzel, seçmece çocuklar.

dimdik yürüyen benim, başım önüme düştü.

ırahmetli babaannem, anneannem, dedemle yaptığım muhabbetler aklıma geldi. atatürk'ün öldüğü gün nasıl ağlaştıklarını, dedemin savaş anılarını dinleyişimi anımsadım. hepsinin kemiği çoktan toz olmuştu.

lisede, üniversitede yaşıtlarımla yaptığım sohbetleri hatırladım. ne internet vardı o zamanlar ne facebook. inanır mısınız; lisedeyken fikirleri, felsefeyi tartışır, uzayan konular için birimizin evinde açık oturum tarzı toplantılar düzenlerdik. koministi, liberali, muhafazakarı saygıyla söz sırası beklerdik. "la gomünist, hooop mürteci, kafatasçı! eyyy liboş" gibi kelimelerle birbirimizi ünlesek bile kimsenin kalbi kırılmazdı. mine urgan, didem madak, ipek ongun okuyan kızlarla dalga geçerdik.*

okumak öyle mutat bir şeydi ki o zamanlar internet olsa bile o konudan bahsedilmez, kitap fotoğrafı çekilmezdi. (kitabın fotoğrafını çekmek istesek bile 24lük veya 36lık pozun dolmasını ve tab edilmesini beklemek lazımdı.

yaşım 140 falan değil gençler. 39-40 yaşındayım. aramızda çok fark yok. eskiden yüzyıllar süren kuşak farkı artık bir kaç yıla indi. tuvaletteki sifonu lüks olarak gören ben, bugün elimde akıllı telefonla entry giriyorum.

ama kabul ediyorum... (gbkz: yaşlandım)
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim