dinozorların okyanus aşması
sizce de çok ilginç bilgi değil mi ?
dinazorların yaşadığı dönemdeki dünya halini göz önüne alırsak kıtaların şekli bambaşka, anca yine de dinazor bile olsa bir kıtadan bir kıtaya geçmek nadir yapılan bir eylem olmasına rağmen yapılmış. o zamanın teknolojisiyle düşündüğümüzde çok çok ilginç ve zorlayıcı bir eylem.
hatta dr longrich‘ın deyimine göre iskoçya’da kanguru bulmak gibi bir şey.
--- alıntı ---
afrika’da keşfedilen ornitorenk fosilleri, dinozorların oraya ulaşmak için yüzlerce kilometre açık denizi geçtiğini gösteriyor.
ornitorenk dinozorlar kuzey amerika’da gelişerek güney amerika, asya, avrupa ve nihayet afrika’ya yayıldı.
ornitorenkler, kuzey amerika’da ortaya çıktı ve daha sonraları güney amerika, asya ve avrupa’ya yayıldı. afrika ise geç kretase döneminde derin suyollarıyla çevrili bir ada kıta olduğundan, ornitorenklerin oraya gitmesi imkansız görünüyordu.
--- alıntı ---
makaleyi okumak isteyenler için buradan
sonra mutlaka yorumlarınızı bekliyorum!*
dinazorların yaşadığı dönemdeki dünya halini göz önüne alırsak kıtaların şekli bambaşka, anca yine de dinazor bile olsa bir kıtadan bir kıtaya geçmek nadir yapılan bir eylem olmasına rağmen yapılmış. o zamanın teknolojisiyle düşündüğümüzde çok çok ilginç ve zorlayıcı bir eylem.
hatta dr longrich‘ın deyimine göre iskoçya’da kanguru bulmak gibi bir şey.
--- alıntı ---
afrika’da keşfedilen ornitorenk fosilleri, dinozorların oraya ulaşmak için yüzlerce kilometre açık denizi geçtiğini gösteriyor.
ornitorenk dinozorlar kuzey amerika’da gelişerek güney amerika, asya, avrupa ve nihayet afrika’ya yayıldı.
ornitorenkler, kuzey amerika’da ortaya çıktı ve daha sonraları güney amerika, asya ve avrupa’ya yayıldı. afrika ise geç kretase döneminde derin suyollarıyla çevrili bir ada kıta olduğundan, ornitorenklerin oraya gitmesi imkansız görünüyordu.
--- alıntı ---
makaleyi okumak isteyenler için buradan
sonra mutlaka yorumlarınızı bekliyorum!*
devamını gör...
uyumadan önce küçük bir çocuğa doğaçlama masal anlatmak
ben de sevdiğim kişiye anlatırdım o'ndan sonra artık hiç anlatmayacağım...
devamını gör...
emir can iğrek
nalan şarkısı ile hayranı olduğum şarkıcı.
adım nalan olsa diye hayıflanmadım değil.
adım nalan olsa diye hayıflanmadım değil.
devamını gör...
sultan
türkan şoray'ın başrolünde oynadığı film, ülkenin uzun süredir en önemli sosyolojik sorunlarından biri olan gecekondu gerçeğini, rant hırsını, ezilen bir kesimin bir kadın öncülüğündeki direniş ve mücadelesini anlatır.
devamını gör...
ayrı evlerde yaşanan evlilik
dünyanın en saçma fikri olabilir. bunun için evli olmaya gerek yok ki. öyle bir müesseseye dahil olmak anlamsız kalıyor. diğer türlü destekleyebileceğim bir görüş olabilirdi.
devamını gör...
telefon sapığı
gizli numara engelleme sisteminin devreye girmesiyle bir nebze de olsa azalan ama soyu tüketilemeyen yaşam formu.
devamını gör...
şebnem ferah şarkılarında geçen etkileyici sözler
sen hiç, hiç oldun mu?
devamını gör...
şizoid kişilik bozukluğu
içe dönüklük, duygusal soğukluk, insan ilişkilerine ilgi duymama ve yalnız yapılan eylemleri tercih etme gibi özelliklerle karakterize bir kişilik bozukluğudur.
bu kişiler, sosyal ilişkilerde yakınlık kurmaya karşı isteksizdir. duygularını göstermede de güçlük çekerler. diğer insanlar tarafından da genellikle asosyal olarak nitelendirilirler.
sosyal ilişkilerininin yanı sıra, aile üyeleri ile de yakın ilişki kurmaktan kaçınırlar. aile üyeleri ile birlikte yapacakları etkinliklere katılmazlar. genellikle yalnız kalmayı ve tek başına vakit geçirmeyi tercih ederler.
topluma duygusal olarak yabancı hissederler. toplu etkinlikler, insan ilişkileri, buluşmalar, sosyal etkinlikler onlara hiç keyif vermez. bu kişiler de insanlarla ilişki kurmalarını gerektirmeyen konulara yönelirler. aslında bu yöneldikleri alanlar da onlar için çok keyifli değildir. sadece insanlardan bir kaçış, bir liman gibi görürler bu alanları.
hayatı planlamak ve bir amaç uğruna ilerlemek gibi bir düşünceleri yoktur. genel olarak hayatın akışına bırakmışlardır kendilerini.
duygularını ifade etmekte oldukça kısıtlı oldukları için çok ciddi durumlar karşısında bile çok pasif tepkiler verebilirler.
şizoid kişilik bozukluğu olan kişilerde kayıtsızlık ve iletişime ilgi azlığı belirgindir. konuşmaları oldukça kısadır ve duygudan yoksundur. özel alanlarının ihlal edilmesi onlar için oldukça rahatsız edicidir çünkü bu alan onlar için özgürlük demektir.
bu kişiler, sosyal ilişkilerde yakınlık kurmaya karşı isteksizdir. duygularını göstermede de güçlük çekerler. diğer insanlar tarafından da genellikle asosyal olarak nitelendirilirler.
sosyal ilişkilerininin yanı sıra, aile üyeleri ile de yakın ilişki kurmaktan kaçınırlar. aile üyeleri ile birlikte yapacakları etkinliklere katılmazlar. genellikle yalnız kalmayı ve tek başına vakit geçirmeyi tercih ederler.
topluma duygusal olarak yabancı hissederler. toplu etkinlikler, insan ilişkileri, buluşmalar, sosyal etkinlikler onlara hiç keyif vermez. bu kişiler de insanlarla ilişki kurmalarını gerektirmeyen konulara yönelirler. aslında bu yöneldikleri alanlar da onlar için çok keyifli değildir. sadece insanlardan bir kaçış, bir liman gibi görürler bu alanları.
hayatı planlamak ve bir amaç uğruna ilerlemek gibi bir düşünceleri yoktur. genel olarak hayatın akışına bırakmışlardır kendilerini.
duygularını ifade etmekte oldukça kısıtlı oldukları için çok ciddi durumlar karşısında bile çok pasif tepkiler verebilirler.
şizoid kişilik bozukluğu olan kişilerde kayıtsızlık ve iletişime ilgi azlığı belirgindir. konuşmaları oldukça kısadır ve duygudan yoksundur. özel alanlarının ihlal edilmesi onlar için oldukça rahatsız edicidir çünkü bu alan onlar için özgürlük demektir.
devamını gör...
hicligindansi
heeebibötdey tu yuuu.
devamını gör...
ahlak bekçisi
dindar geçinen bir dostu, neyzan tevfik'e sorar:
- beni tanırsın. cennetin anahtarı sende olsa beni oraya almaz mıydın?
neyzen tevfik, kendini cennetlik biri olarak gören bu kibirli adamı baştan ayağa şöyle bir süzdükten sonra gülümser ve der ki,
bende cennetin değil de cehennemin anahtarı olsaydı senin için daha hayırlı olurdu. belki seni oradan çıkarırdım!
devamını gör...
sonradan yazar olanların yalnızlığı
gördüm seni yazar.
kendini dinleme
yaz bir şeyler
geçer gider.
kendini dinleme
yaz bir şeyler
geçer gider.
devamını gör...
bal porsuğu (yazar)
başlık altında , oldukça alakasız tanımlar görüyorum.
bir yönetici olarak, sözlüğümde böylesine akıcı ve doyurucu tanımlar üreten bir yazarı uzaklaştırmak zaten benim için de kolay bir karar değildi.
ancak, uzun bir açıklama geçmeden önce, sonda söyleyeceğimi başta söylemek isterim: kararımın arkasındayım.
bal porsuğu'nu discord'a kendisini ifade etmesi için davet de ettim, icap etmedi.
şimdi konuya gelelim.
sevgili bal porsuğu, sözlük için yapıcı eleştiri yaptı ve yönetim bundan dolayı uzaklaştırdı gibi bir anlayış oluşmuş, önce buna cevap vermek isterim.
+ bu sözlükte, kimse eleştiri yaptığı için uçurulmaz. kafa sözlük'ü bırakmak, kafa sözlük şikayet hattı, kafa sözlük vb. başlıklarda günde 50 tane eleştiri almaktayız. herkesin yaptığı eleştiriyi, bal porsuğu yapınca neden onu uçurma gereği hissedeyim?
kaldı ki, sözlüğe kattığı şahane işler ortada.
üzülerek söylüyorum ki bal porsuğu; gerçek ile alakası olmayan, gerçek olmadığını kendisinin de çok net bildiği safsataları, gerçekmiş gibi yazarlara anlatmıştır.
"ben yazmayı bıraktım, 3 haftadır yazmıyorum, siz de yazmayın bırakalım yazmayı" demiştir.
bu tuhaf tavrı da, kendisine girilen formata ve kurallara oldukça uygun olan nickaltını moderasyon ekibim silmediği için takınmaktadır.
örnek olarak, bu başlık altında da yazılan, lucifer adlı yazarın, özel mesaj ile sözlük kadınlarını taciz ettiği yönetimin de bu tacizleri bilmesine rağmen, lucifer olduğu için hiçbir şey yapmadığı bilgisi nasıl bir iyi niyet taşımaktadır?
hatta moderasyondan ayrılan arkadaşlarımızın da, bu sebeple moderasyonu bıraktığını, insanlara bilirkişi gibi anlatması ne derece masumdur?
bunların hepsi düpedüz yalan. giden hiçbir arkadaşımın bırakın lucifer'ı, sözlük ile alakalı bir şikayetten sebep gitmişliği bile yok.
burada kadınları taciz eden, hangi yazara izin verilmiştir? bu konudaki hassasiyetimiz yeterince net değil midir?
aranızda da, ne yazık ki özel mesaj ile tacize uğrayan yazarlarımız oldu. bir kimse bana, yaşanan bir taciz vakasında kadının yanında saf tutmadığımızı ve kadının yanında bir pozisyon almadığımızı göstersin, 6 aydır ilmek ilmek geliştirdiğimiz bu organizasyonu sonlandırmaya hazırım.
yoldaş benjamin franklin ile alakalı hiçbir kişisel meseleyi sözlüğe yansıtmam. birçoğunuz şahit oldunuz, bana burada o'cusun bu'cusunun dışına çıkılıp küfür dahi edildiği oldu, kişisel algılayıp kimseye prosedürün dışında bir işlem sağlatmadım, sağlatmam.
ancak, sözlüğün başındaki kişi olarak burayı korumak ile alakalı da temel görevlerim var.
yapmış olduğum bu davranış da, tam olarak bu güdü ile yapılmıştır.
sevgili bal porsuğu, nickaltına girilen nötr tanımlardan dahi rahatsızlık duymaktaydı. onun hoşuna gitmeyen bir tanımı sildirmek için elinden geleni yapmaktaydı. hiçbir şey yapamasa, farklı yazarlara onlarca defa şikayet ettirdi.
bunu birkaç defa tekrarladı. ancak onun nickaltına girilen son tanım için, farklı bir pozisyon aldık ve hiçbir şekilde silinmeyeceğini dile getirdik. tanım budur. #661883
bütün bu özel mesajlar ile algı yapmak, sözlüğü kötülemek, tuhaf ve çirkin iftiralarda bulunmak da tam olarak bu silinmeyen tanımdan sonra başlamıştır. o tanımdan günler öncesinde, sözlük ve moderatörler ile ilgili yazdığı mükemmel övgüler gelen kutumda durmaktadır.
özel mesajın gizliliğini esas alarak paylaşmıyorum, aksini dile getirecek olursa, ekran görüntülerini de paylaşabilirim.
nickaltına girilen tanım silinmeyince bal porsuğu, böyle garip ve kirli bir yolu seçti. hatta bir moderatörümü de aleni olarak tehdit etti.
bunun da ekran kaydı durmaktadır.
yoksa, ne yoldaş ne de yönetimden herhangi bir arkadaşım durduk yere, böylesine güzel içerikler üreten bir yazarı sözlükten uzaklaştıracak kadar manyak bir ruh haline sahip değil.
uzun lafın kısası, bu kadar dezenformasyon olduğu için konuyu şeffaf bir şekilde ele aldım.
sözlükte iki şeyin affı yoktur.
1- provokasyon
2- fake hesap.
bu konuyu daha fazla uzatmaya gerek duymuyorum.
kararım kesindir ve geri dönüşü yoktur.
başlık altında birkaç yazarımız, discord'a gelip konuyu benimle görüştü. oldukça da verimli görüşmeler oldu.
herhangi bir merakı olan, açıklamalardan tatmin olmayanlarımız var ise, özel mesaj yolu ile discord adresimi paylaşabilirim.
son olarak;
aktif yazar sayımız 5.100
aktif çaylak sayımız : 6.300
böyle bir popülasyona sahip mecrayı, cinsiyetçilikten ve trollden arındırmak için elimizden geleni yapmaktayız.
aktif olarak 5.100 adet yazarı olan bir mecrada, 20 adet troll sayalım desem, kaç kişi sayabilir bunu da bir değerlendirmenizi isterim.
kafa sözlük treni, yoluna hız kesmeden devam etmektedir.
saygılarımla.
benjamin amca
bir yönetici olarak, sözlüğümde böylesine akıcı ve doyurucu tanımlar üreten bir yazarı uzaklaştırmak zaten benim için de kolay bir karar değildi.
ancak, uzun bir açıklama geçmeden önce, sonda söyleyeceğimi başta söylemek isterim: kararımın arkasındayım.
bal porsuğu'nu discord'a kendisini ifade etmesi için davet de ettim, icap etmedi.
şimdi konuya gelelim.
sevgili bal porsuğu, sözlük için yapıcı eleştiri yaptı ve yönetim bundan dolayı uzaklaştırdı gibi bir anlayış oluşmuş, önce buna cevap vermek isterim.
+ bu sözlükte, kimse eleştiri yaptığı için uçurulmaz. kafa sözlük'ü bırakmak, kafa sözlük şikayet hattı, kafa sözlük vb. başlıklarda günde 50 tane eleştiri almaktayız. herkesin yaptığı eleştiriyi, bal porsuğu yapınca neden onu uçurma gereği hissedeyim?
kaldı ki, sözlüğe kattığı şahane işler ortada.
üzülerek söylüyorum ki bal porsuğu; gerçek ile alakası olmayan, gerçek olmadığını kendisinin de çok net bildiği safsataları, gerçekmiş gibi yazarlara anlatmıştır.
"ben yazmayı bıraktım, 3 haftadır yazmıyorum, siz de yazmayın bırakalım yazmayı" demiştir.
bu tuhaf tavrı da, kendisine girilen formata ve kurallara oldukça uygun olan nickaltını moderasyon ekibim silmediği için takınmaktadır.
örnek olarak, bu başlık altında da yazılan, lucifer adlı yazarın, özel mesaj ile sözlük kadınlarını taciz ettiği yönetimin de bu tacizleri bilmesine rağmen, lucifer olduğu için hiçbir şey yapmadığı bilgisi nasıl bir iyi niyet taşımaktadır?
hatta moderasyondan ayrılan arkadaşlarımızın da, bu sebeple moderasyonu bıraktığını, insanlara bilirkişi gibi anlatması ne derece masumdur?
bunların hepsi düpedüz yalan. giden hiçbir arkadaşımın bırakın lucifer'ı, sözlük ile alakalı bir şikayetten sebep gitmişliği bile yok.
burada kadınları taciz eden, hangi yazara izin verilmiştir? bu konudaki hassasiyetimiz yeterince net değil midir?
aranızda da, ne yazık ki özel mesaj ile tacize uğrayan yazarlarımız oldu. bir kimse bana, yaşanan bir taciz vakasında kadının yanında saf tutmadığımızı ve kadının yanında bir pozisyon almadığımızı göstersin, 6 aydır ilmek ilmek geliştirdiğimiz bu organizasyonu sonlandırmaya hazırım.
yoldaş benjamin franklin ile alakalı hiçbir kişisel meseleyi sözlüğe yansıtmam. birçoğunuz şahit oldunuz, bana burada o'cusun bu'cusunun dışına çıkılıp küfür dahi edildiği oldu, kişisel algılayıp kimseye prosedürün dışında bir işlem sağlatmadım, sağlatmam.
ancak, sözlüğün başındaki kişi olarak burayı korumak ile alakalı da temel görevlerim var.
yapmış olduğum bu davranış da, tam olarak bu güdü ile yapılmıştır.
sevgili bal porsuğu, nickaltına girilen nötr tanımlardan dahi rahatsızlık duymaktaydı. onun hoşuna gitmeyen bir tanımı sildirmek için elinden geleni yapmaktaydı. hiçbir şey yapamasa, farklı yazarlara onlarca defa şikayet ettirdi.
bunu birkaç defa tekrarladı. ancak onun nickaltına girilen son tanım için, farklı bir pozisyon aldık ve hiçbir şekilde silinmeyeceğini dile getirdik. tanım budur. #661883
bütün bu özel mesajlar ile algı yapmak, sözlüğü kötülemek, tuhaf ve çirkin iftiralarda bulunmak da tam olarak bu silinmeyen tanımdan sonra başlamıştır. o tanımdan günler öncesinde, sözlük ve moderatörler ile ilgili yazdığı mükemmel övgüler gelen kutumda durmaktadır.
özel mesajın gizliliğini esas alarak paylaşmıyorum, aksini dile getirecek olursa, ekran görüntülerini de paylaşabilirim.
nickaltına girilen tanım silinmeyince bal porsuğu, böyle garip ve kirli bir yolu seçti. hatta bir moderatörümü de aleni olarak tehdit etti.
bunun da ekran kaydı durmaktadır.
yoksa, ne yoldaş ne de yönetimden herhangi bir arkadaşım durduk yere, böylesine güzel içerikler üreten bir yazarı sözlükten uzaklaştıracak kadar manyak bir ruh haline sahip değil.
uzun lafın kısası, bu kadar dezenformasyon olduğu için konuyu şeffaf bir şekilde ele aldım.
sözlükte iki şeyin affı yoktur.
1- provokasyon
2- fake hesap.
bu konuyu daha fazla uzatmaya gerek duymuyorum.
kararım kesindir ve geri dönüşü yoktur.
başlık altında birkaç yazarımız, discord'a gelip konuyu benimle görüştü. oldukça da verimli görüşmeler oldu.
herhangi bir merakı olan, açıklamalardan tatmin olmayanlarımız var ise, özel mesaj yolu ile discord adresimi paylaşabilirim.
son olarak;
aktif yazar sayımız 5.100
aktif çaylak sayımız : 6.300
böyle bir popülasyona sahip mecrayı, cinsiyetçilikten ve trollden arındırmak için elimizden geleni yapmaktayız.
aktif olarak 5.100 adet yazarı olan bir mecrada, 20 adet troll sayalım desem, kaç kişi sayabilir bunu da bir değerlendirmenizi isterim.
kafa sözlük treni, yoluna hız kesmeden devam etmektedir.
saygılarımla.
benjamin amca
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
google enter, sabır nedir enter;
1. olacak ya da gelecek bir şeyi telaş göstermeden bekleme.
2. öfke doğuracak bir şey karşısında bile öfkelenmeme durumu.
bakayım kıyımda köşemde kırıntısı kalmış mı? nope.
göğüs sıkışması? not entered. ben yazayım, şiştim. nefes alınmıyor. canıma yetiyor, yeter, yetsin artık. narsist, 30 iq lu ebeveynlere rağmen şu yaşıma geldim. bir şekilde oldu. püh saygısız sudoku hiç öyle denir mi? neler denmedi de içimde kaldı bir bilsen… belki anlatırım bi’ ara.
şuan yine her an her şey olabilir.
ayak uçlarımdan saç diplerime kadar sinirliyim. tüm gün dinmedi öfkem. bir söz, bir boş bakış, beş yıl sonrasında hatırlamayacağım bir kaç saniyenin yirmidört saatimden çalışını izliyorum. sonrasında hayat akışımı; her an her şey olabilir. ben biriktirip taşan tiplerdenim. çok biriktim, tutamıyorum. bir şey yapmalıyım, nefes aldıracak bir şey. tabak çanak kırmak bana ne nefes aldırır, ne yirmidört saatimi geri verir, üstelik ortalığı toplamam için extradan iş çıkar ve ona harcanan zaman. yazık gerçekten. doldum, taşıyorum. usulca akardı gözlerimden böyle anlarda. şimdi kurumuş. güzel aslında. ağlamakta gereksiz enerji kaybı. nitekim yanaklarımızı pürüzsüzleştirmekten, dudaklarımızı ve gözlerimizi dolgunlaştırmaktan öteye geçemiyor. makyajsız da güzel olmak gibi. o da ayrı bi şans, baktığında.
lanet girsin ne anlatıyorum lan ben? hahah.
hayatımı alt üst etmeme bir kaç saat kalmış ben ne anlatıyorum? işi, gücü, kursunu, dersini, stajını ve tabi kafiyeli olsun diye sülalesini üzeyim. böyle hayatı bana reva görenleri de tabii.
her an her şey olabilir.
uyumayınca huysuzlaşan biriyim. çok değil ya altı saat uyuyacağım ve bu elimden alındığında ben snickers reklamında ki yakışıklı çocuğun sarışın ablaya dönüşmesi gibi tatsızlaşıyorum… şimdi bunu beşle çarp. hayır ya yüzüme değil, içinden. yüzüme çarpılan gerçekler ve başıma kakılan olması gerekenin adını iyilik yapmak sanılanlar yeterince tadımı kaçırdı zaten. bir de sen eklenme. manyak de geç, okuma hatta. zaman kaybettiriyorum sana. mühim bu. biliyorum uzaya çıkıp halay çekmeyeceksin. olsun yine de, kendinle değerlendir zamanını.
ben bana ayıramadığım zamana öfkeli değilim. bazen akmadığı, çokça taştığı için öfkeliyim. biraz denge, lütfen.
ne diyodum? tanımımın sloganı her an her şey olabilir olsun mu? olsun, yaptım oldu.
şimdi içimde bir yerlerde fısıldayanı dinleyeceğim ve bir yirmidört saatlik daha sabredeceğim. sonrası plan, organize işler, tepeyi taklaya çevirmece falan.
#dirensudoku
1. olacak ya da gelecek bir şeyi telaş göstermeden bekleme.
2. öfke doğuracak bir şey karşısında bile öfkelenmeme durumu.
bakayım kıyımda köşemde kırıntısı kalmış mı? nope.
göğüs sıkışması? not entered. ben yazayım, şiştim. nefes alınmıyor. canıma yetiyor, yeter, yetsin artık. narsist, 30 iq lu ebeveynlere rağmen şu yaşıma geldim. bir şekilde oldu. püh saygısız sudoku hiç öyle denir mi? neler denmedi de içimde kaldı bir bilsen… belki anlatırım bi’ ara.
şuan yine her an her şey olabilir.
ayak uçlarımdan saç diplerime kadar sinirliyim. tüm gün dinmedi öfkem. bir söz, bir boş bakış, beş yıl sonrasında hatırlamayacağım bir kaç saniyenin yirmidört saatimden çalışını izliyorum. sonrasında hayat akışımı; her an her şey olabilir. ben biriktirip taşan tiplerdenim. çok biriktim, tutamıyorum. bir şey yapmalıyım, nefes aldıracak bir şey. tabak çanak kırmak bana ne nefes aldırır, ne yirmidört saatimi geri verir, üstelik ortalığı toplamam için extradan iş çıkar ve ona harcanan zaman. yazık gerçekten. doldum, taşıyorum. usulca akardı gözlerimden böyle anlarda. şimdi kurumuş. güzel aslında. ağlamakta gereksiz enerji kaybı. nitekim yanaklarımızı pürüzsüzleştirmekten, dudaklarımızı ve gözlerimizi dolgunlaştırmaktan öteye geçemiyor. makyajsız da güzel olmak gibi. o da ayrı bi şans, baktığında.
lanet girsin ne anlatıyorum lan ben? hahah.
hayatımı alt üst etmeme bir kaç saat kalmış ben ne anlatıyorum? işi, gücü, kursunu, dersini, stajını ve tabi kafiyeli olsun diye sülalesini üzeyim. böyle hayatı bana reva görenleri de tabii.
her an her şey olabilir.
uyumayınca huysuzlaşan biriyim. çok değil ya altı saat uyuyacağım ve bu elimden alındığında ben snickers reklamında ki yakışıklı çocuğun sarışın ablaya dönüşmesi gibi tatsızlaşıyorum… şimdi bunu beşle çarp. hayır ya yüzüme değil, içinden. yüzüme çarpılan gerçekler ve başıma kakılan olması gerekenin adını iyilik yapmak sanılanlar yeterince tadımı kaçırdı zaten. bir de sen eklenme. manyak de geç, okuma hatta. zaman kaybettiriyorum sana. mühim bu. biliyorum uzaya çıkıp halay çekmeyeceksin. olsun yine de, kendinle değerlendir zamanını.
ben bana ayıramadığım zamana öfkeli değilim. bazen akmadığı, çokça taştığı için öfkeliyim. biraz denge, lütfen.
ne diyodum? tanımımın sloganı her an her şey olabilir olsun mu? olsun, yaptım oldu.
şimdi içimde bir yerlerde fısıldayanı dinleyeceğim ve bir yirmidört saatlik daha sabredeceğim. sonrası plan, organize işler, tepeyi taklaya çevirmece falan.
#dirensudoku
devamını gör...
osmanlı döneminde olası normal sözlük başlıkları
(bkz: matbaaya gerek var mı sorunsalı)
(bkz: yeniçeri ocağı kapatılmalı mı sorunsalı)
(bkz: meclisin tatil edilmesi)
(bkz: yeniçeri ocağı kapatılmalı mı sorunsalı)
(bkz: meclisin tatil edilmesi)
devamını gör...
iyi insanlar kaybederken kötü insanların kazanması
çok da şaşılmayacak bir durumdur. iyi insanların etik kuralları vardir cunku ve de vicdani. bel alti vurmak, turlu oyunlarla is cevirmek cok da tercih ettikleri bir yol degildir ki. hal boyle olunca cok da kazanamazlar*. saka saka, esasinda kaybetmis gibi gorunurler ama kazanirlar. insanin onurunu, vicdanini dahasi karakterini kaybettigi noktada kazandigi ne olabilir ki?
devamını gör...
bülbülü öldürmek
edebiyat ve okuma kulübünün başlattığı kitap okuyoruz akımında okunacak ilk kitabın adıdır..
devamını gör...
parfümör
“ince koku alma duyusu ve koku alma bileşimleri üretme becerisi nedeniyle bazen sevgiyle burun olarak anılan parfüm bileşimleri oluşturma konusunda uzmandır. parfüm estetiği kavramları üzerine derinlemesine eğitim almış, soyut kavramları ve ruh hallerini kompozisyonlarla aktarabilen etkili bir sanatçı.” diye tanımlanıyor.
oysa ki benim için öyle mi? her insanın ten kokusu, bıraktığı iz farklıdır. parmak izi gibi düşünüyorum ve algılıyorum. aynı parfüm herkeste aynı kokmaz. tenle etkileşimi farklıdır. biri herhangi bir ortamda girince oluşturduğu etki de bence bununla alakalı. kokuyla başlıyor her şey.. mahlasımı alırken kişinin ortamdan ayrılınca bıraktığı iz anlamına gelen kelimeyi almıştım. çok etkilemişti beni. şimdi de kafa sözlük belediyesi bu rütbeyi layık gördü şahsıma.. rütbemi almam için benden çok uğraşan ve merak eden sayın yazarımıza(kendini biliyor) teşekkürlerimi ve minnetimi sunuyorum.. veeee sözlük parfümörü olarak tanımımı sonlandırıyorum..
oysa ki benim için öyle mi? her insanın ten kokusu, bıraktığı iz farklıdır. parmak izi gibi düşünüyorum ve algılıyorum. aynı parfüm herkeste aynı kokmaz. tenle etkileşimi farklıdır. biri herhangi bir ortamda girince oluşturduğu etki de bence bununla alakalı. kokuyla başlıyor her şey.. mahlasımı alırken kişinin ortamdan ayrılınca bıraktığı iz anlamına gelen kelimeyi almıştım. çok etkilemişti beni. şimdi de kafa sözlük belediyesi bu rütbeyi layık gördü şahsıma.. rütbemi almam için benden çok uğraşan ve merak eden sayın yazarımıza(kendini biliyor) teşekkürlerimi ve minnetimi sunuyorum.. veeee sözlük parfümörü olarak tanımımı sonlandırıyorum..
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
ben hayatım boyunca hiç bu kadar yalnız oldum mu? hatırlamıyorum.. artık okuyup bıraktığım, rastegele odanın bir köşesine fırlattığım kitaplar iyi gelmiyor....
olmak istediğim yerde, olmak istediğim insanlarla değilim. mutlu olmayı beceremiyorum, yalnızım.. gittikçe nefret ediyorum bu hayattan.. yaşamam için artık bir sebep olduğunu düşünmüyorum....
olmak istediğim yerde, olmak istediğim insanlarla değilim. mutlu olmayı beceremiyorum, yalnızım.. gittikçe nefret ediyorum bu hayattan.. yaşamam için artık bir sebep olduğunu düşünmüyorum....
devamını gör...