kitap 1932 yılında çıkmıştı. ben çıktığı yıl okumuştum. artık aklımda kalan kısımlarıyla bir tanım yazayım. öncelikle yazarın kurguladığı dünya, distopik mi? ütopik mi? ortaya karışık mı?
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
görsel kaynak masamın üstü

cesur yeni dünya’da anlatılan düzenin, bugün yaşadığımız dünya ile örtüşmüyor olması onu ütopik yapmaz. biraz sabır! az kaldı o dönemlere. benim açımdan tapu gibi distopiktir bu kitap.

kitabın dayanak noktası insanın bir biyolojik ürün olması, başka bir zeka tarafından çeşitli modellerde üretilmesi ve dolayısıyla birçok kavramın ortadan kalkmasıdır. aile yok, düşünce özgürlüğü, sanat vs. çünkü cesur dünyada bunlara gerek yok. ancak biyolojik bir ürün de olsa, insanları kontrol altında tutmak için bir çeşit uyuşturucu var. bugünkü dünyada anti depresanlar, sentetik uyuşturucular, medyalar, iletişim adı altında algılar… bugünün dünyasında uyuşturucudan çok ne var?

dünya hızla yapay zekaya doğru ilerliyor. öyle bir noktaya gelindi ki, artık işin felsefi boyutu tartışmaya açıldı. belki sözlük içerisinde de tartışmaya açılır diye, şuraya yarım yamalak bir ukde bırakayım;

(bkz: yapay zeka ahlakı)

yapay zeka karar almaya başlarsa, dünyayı nasıl bir düzen bekliyor? adalet, eşitlik anlayışı nasıl olacak? yapay zeka nüfus artışına müdahale edecek mi?

tekrar kitaba dönecek olursak, çok beğendiğimi söyleyemem. kitabın dili, okuyanı ne kadar hikayenin içine alıyor tartışılır. açıkcası beni pek sarmamıştı.
devamını gör...

dünya'nın en büyük gıda üreticilerinden biri olan isviçre merkezli nestle'nin şirket içi yazışmalarında geçen ifade.


dünyaca ünlü gıda üreticilerinden nestle'nin şirket içi yazışmaları basına sızdırıldı.

financial times tarafından paylaşılan yazışmalarda "piyasadaki içecek ve gıda ürünlerinin yüzde 60'tan fazlası sağlıklı tanımına dahil değil. bu ürünleri ne kadar yenilesek yenileyelim, bu tanıma hiçbir zaman uyamayacaklar" ifadesinin yer aldığı ortaya çıkarıldı.


en güvendiğim markalardan biri böyleyse diğerleri nasıldır kim bilir..
canan abla'nın dediği gibi pakete giren hiçbir şeyi almamak lazım galiba.

kaynak: tr.sputniknews.com/yasam/20...
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

en iyi yerli biradır. meyvemsi tata sahip olması ve çok hafif ya da ağır olmaması ile uyumu yakalamıştır.
devamını gör...

gece vakti sözlüklerde gezerim,
başlıklarda kötü niyet sezerim.
troll tayfa usanmadan yazdıkça
"illallah!" der, ben canımdan bezerim.

uludağ'a baktım, çok olay olmuş.
herkes kızgın; birileri pek dolmuş.
densiz biri fotoğrafını koymuş,
"çüş!" deyip de buna bir yuh çekerim.

or'dan vardım eski evim kulzos'a
mesaj atmış, cevap yazdım bir dosta.
sitem ettim, dert anlattım bir posta.
küstürdüler, or'dan da vazgeçerim.

mega'ya da girmezsem hat'rı kalır.
top list'imde ikinci sıradadır.
sözlük gibi sözlüktür, aklım kalır.
kafa gibi, orayı da severim.

ekşi'ye uğradım, ihmal etmedim,
sol frame'e bakış attım, "peh!" dedim.
oldum ola o sözlüğü sevmedim.
çaylak olur, bir gün çeker giderim.

***

pek atışma sayılmaz ama içimden geldi. idare edin *
devamını gör...

bu kadını pamuklara sarasım, eline bir çay verip tekli koltuğa oturtup* sohbet edesim var. sabahlara kadar konuşsun dinleyeyim istiyorum. bilgisinden, tecrübesinden birazcık bize de versin istiyorum. bu ne güzel enerji, ne aydınlık bir kalp. kalemine kuvvet diyorum. sen hep yaz biz hep okuyalım, koca yürekli kadın.*
devamını gör...

@kindred tavsiyesi ile izlediğim 2017 amerikan yapımı, aksiyon-komedi filminin yönetmenliğini patrick hughes yapıyor.
oyuncuları ise ryan reynolds , samuel l. jackson , salma hayek , gary oldman , elodie yung gibi önemli isimlerden oluşuyor. dünya çapında 176 milyon dolar kazandıran filmin ise oldukça sıradan konusu bulunuyor.

bu zaten sanat filmi değil bunun farkındaydık. bize vurdulu kırdılı, komik, keyifli zamanlar yaşatacak, kafa dağıtmalık bir film lazım diyenlere tavsiye ederim. zira ben izlerken acaip eğlendim.. güle güle öldüm...
biraz filme değinecek olursak;

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bundan sonrasını spoi takıntısı olanlar okumasın lütfen!

vip koruma olan bryce'ın hayatı yolunda gitmektedir. o en zengin müşterilerini büyük bir özen ve dikkatle korumaktadır. oldukça titizdir ve asla riske girmez. bunun karşılığı olarak standartların çok üstünde bir yaşamı, harika bir kız arkadaşı vardır. ancak bir gün koruduğu müşterisi kurosawa suikaste kurban gidince, her güzel şey gibi, bryce'ın da hayatı tepetaklak oluyor. kız arkadaşı kendisini terk ediyor. evini arabasını viplerini kaybediyor.

bu arada belarus'un acımasız diktatörü vladislav dukhovich insan hakları mahkemesinde, insanlığa karşı işlediği suçlardan yargılanırken, kendisi hakkında deliller az olduğundan ve tüm tanıklar öldürüldüğünden dolayı, bir umutla çok önemli bir suikastçı olan samuel babanın yanına varıyorlar ve onunla karısı sonya'nın (salma hayek) serbest kalması karşılığında, tanıklık anlaşması imzalıyorlar.

böylece bizim koruma, kendisinden daha üst düzey olan suikatçi samuel'i mahkemeye kadar götürme işini üstleniyor.
bakalım bu iki saatlik yol süresince neler yaşayacaklar?

film acayip hoşuma gitti . varsa bu tarz film tavsiyeleriniz mesaj atabilirsiniz.
devamını gör...

içeriği patlıcan olan yemekler.
devamını gör...

tarikatlar.
devamını gör...

bir de bunların:” ben insanlarla arama mesafe koyuyorum. benim duvarlarım var.” diyen ama uçan kuşa selam çakanları var, onları da şuracığa iliştirivereyim.
devamını gör...

levhaya kafa atmak.
liseye gittiğim dönemde, yine bir gün servisten inmiş eve doğru yürüyordum. her gün geçtiğim kaldırımın yani 47291 kere geçmiş olduğum kaldırımın tam ortasına, benim boyutumda bir levha dikmişler. sabah geçtiğimde bile yoktu. çevre düzenlemesi bugün olduğundan çok daha kötüydü tabi, kulağımda kulaklık, şarkıyı mırıldanarak yürüyorum. kişisel bir kusurum vardır, bakan körlerdenim
bir an bir darbe yedim, çizgi filmlerde karakterlerin kafasında uçuşan kuşlar uçuştu kafamda ve yere düştüm. eczanede çalışan kalfa, kapıda sigara içiyordu, o koştu geldi, berber çırağı geldi biri sağ kolumdan biri sol kolumdan çekip kaldırdılar beni, sağolsunlar. ben neye uğradığımı şaşırıp, bir süre levhaya baktım ve dönüp “ abi bunu buraya neden koymuşlar ki?, yolun ortasına levha mi konulur?” sorusunu sordum. bana ne cevap verdiklerini hatırlamıyorum. 1 hafta sonra o levha oradan kaldırıldı. sanırım tek kurban ben değildim. memlekete gidince berber çırağına bunu soracağım, çok komik kafa kazalarına şahit olmuştur, muhakkak.
devamını gör...

içlerinde olduğum yazarlardır.

mecbur biriktiriyorum, harcayacak yer yok, ne alacağım, param her şeye yetiyor. dikkatimi çeken rozet yok, yeşil mahlas sarmıyor, takipçileri kaç kere göreceksin, reklamsız kullanmak istemiyorum katkı olsun, eee ne alacağım ben ulan. birikiyor bir şekilde.
devamını gör...

beğenileriyle yüzümü güldüren, beğeniden ziyade, okuması ile beni mutlu eden, tanımları sahici ve neşeli, her daim burda olmasını dilediĝim, ve nicki bana salata yeme isteği uyandıran , tatlı mı tatlı bir yazar dostumuzzzz .
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bazılarının "kısa boylular bizi kıskanıyor" düşüncesine kapılıp, kısa boyluları sinsi olarak görme gibi bir abukluğu oluyor. bence uzun boylu olmanın getirdiği en ciddi sorun budur.

1.38 boyundayım. babam 1.32, annem 1.26. ailenin en uzunu benim..

arkadaşlar yemin ediyorum uzun boylu insanları kıskanmıyorum. ara ara uzun boylu güzel kadın gördüğüm zaman bir erkek ne hissediyorsa onu hissediyorum. erik gibiymiş kütür kütür diyorum. yanında çekinmeden geziyorum, benden uzun diye arkasinda durayım cüce olduğum anlaşılmasın demiyorum. omzuna geliyorum ve omzuna geliyor olmam gün içinde aklıma gelmiyor. öyle yürüyorum yani. hiç şey etmiyorum. siz de etmeyin.

çoğunuzun kıçı yere yakın olandan korkacaksın yorumları uzun boylu olmanın getirdiği bir zarardır, sorundur ve ne alakadır? o zaman tüm cüceler potansiyel katil, dolandırıcı. hele küçük insan olan çocukların tamamı canavar. insanın bi organı yere yakın diye onu nasıl sinsi olarak görüyorsunuz? sahiden çözemiyorum.

ha biriniz çıkıp sinsi değil misin derse onun benim boyumla alakası yok. bebeksi olmanın getirdiği genel bir sorun o. lütfen.

evet tüm öfkemi kustum ve şimdi buradan gidiyorum. hıh!
devamını gör...

kısaca psikopat ya da kanunsuz diye isimlendirebileceğimiz kişilerdir. toplumsal kuralların dışında hareket etmekten vazgeçemeyen, bunları yaparken genellikle rahatsız olmayan, (sonrası bazı bazı vicdan azabı çekebiliyorlar) bencil, merhametsiz ve vicdansız kişilerdir. kumar oynama, sarhoşken araç kullanma, aldatma, evli insanlarla ilişki yaşama, şiddete eğilim gibi. genellikle çocuklukta baba ile ilişkinin zayıflığı ya da babanın güç ile anlamlandırılmasından sebep ortaya çıkabilecek travmalar, şiddet ya da aile içinde yok sayılma gibi. kendi istekleri uğruna insanları kullanırken rahatsız olmazlar, manipüle etmekten vazgeçmezler. vicdani duyguları diğer insanlar gibi gelişmediği için karşıda ki insana hem fiziksel hem de ruhsal zarar verirken rahatsız olmazlar, onlar için doğal olan budur. tabi ki her kumar oynayan ya da şiddete eğilimi olana antisosyal kişilik bozukluğu teşhisi koyulmaz. kendileri durumun farkında olmadıkça ve düzeltmek istemedikçe ömür boyu böyle yaşarlar.
devamını gör...

özellikle kedi ve köpeklere sıklıkla yaptığım eylemdir. öpücüğün sonrasında kedilerin miyavlayarak yanına gelmesi de ayrı güzel bir an.

edit;biraz önce öpücük attıktan sonra sevmek için yaklaştım, elimi tırmaladı. ben sevmek için yaklaşmıştım be.
devamını gör...

rahatsız ukdesidir.

her dağınıklık sonrası illa ki toparlanma adına hamleler yapılır, daha güçlü şekilde ayağa kalkılır. bence kendini salması gereken insandır, salmazsa içine dert olur bu sefer toparlanamaz hale gelir. misal psikoloğa gidip derdimizi sıkıntımızı döküyoruz bir nebzede olsa rahatlıyoruz dimi? bu da öyle bir şey, dağılacaksın arada lakin toparlanmasını da kendin bileceksin, kimseye muhtaç olmayacaksın.

hayat gerçekten çok acımasız azizim, kimseye muhtaç olmadan yaşamak daha mantıklı şu aşamada.
devamını gör...

anlamı all else equal, yani geri kalan her şey eşit demek olan latince tabir. evet genelde ekonomi iktisat amfilerinde söylenir bu tabir ancak temelde bilimsel metod denen şeyin tüm uygulama alanlarında bu ilke görülür. basitçe bir parametre değiştirilebilir olup diğer parametreler sabit tutulurken değişken parametrenin son değere, sonuç fonksiyonuna, yani y kümesine olan etkisi incelenir. ceteris paribus dünyaca kabul görmüş tüm hipotez adımlarının temelindeki fikirdir.
devamını gör...

(bkz: amme hizmeti)
ağzındaki kanı silip işte şimdi kızan dövüşçü*
canım sözlükdaşlarım, canım yoldaşlarım, canım dünyalı dostlarım, canım canım canımshshahajmjsja...
çok severek kullandığım nickim adına yazasım geldi birden başlık altını görünce. nickim 123abc olsa nickaltım nasıl olurdu merak etmiyor değilim. kendimi görünmez hissettiğimi de saklamayacağım. sadece bir nickim varmış da ondan gayrisi yokmuş gibi. azıcık bu duruma içerlemiyor değilim ama bu benim özleştirim olarak içimdedir. sizlik bir şey yok tabi.
okunsun diye, büyük konuştuğum mahlas değiştirme operasyonu bile geçirip, türkçe karakter eklemesi yaptım. ama bundan fazlası beni aşar. aralara boşluk koymam, esinti olur, üşürüm. tamamen değiştirmemse mümkün değildir diyip, bir büyük konuşmayı daha kayda geçeyim bu vesileyle.
kendi nickaltıma yazmaktan bunca zaman imtina etmeme rağmen, nedense an itibariyle bir tutamadım ya kendimi. onca yazmak istediğim güzel cümleler varken, kendimi durdurup durdurup bunca boş yapmak da bugüne nasipmiş.*
nickimi okuyup, okuyamamanızın çok bir önemi yok aslında. nicki boş verin, yazdıklarımı okuyun. belki seversiniz. ayrıca okunuyor yahu abartmayındhsjms.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim