normal doğum
yapabilene saygı duyduğum doğum şeklidir. insan vücudu en fazla 45 del (birimi) acıya dayanabiliyor ancak doğumda bu oran 57 dele kadr çıkıyor bunun 20 kemiğin aynı anda kırılmasına eşit olduğunu söylüyorlar gerisini siz düşünün.
devamını gör...
modern dilencilik
youtube ve twitch gibi platformlardaki dilencilik de bu duruma dahildir.
beğeni ve takip dilenciliği gibi bir durumdur.
beğeni ve takip dilenciliği gibi bir durumdur.
devamını gör...
satranç
dünyadaki en eski strateji oyunlarından biridir. kesinlikle 64 kare ve 32 taştan fazlasıdır.
her sabah kafa dengi biriyle 1 sefer oynanması beyin açan unsurlardandır.
satranç asla yalnızca satranç değildir.
her sabah kafa dengi biriyle 1 sefer oynanması beyin açan unsurlardandır.
satranç asla yalnızca satranç değildir.
devamını gör...
kendinle aran nasıl sorunsalı
kendime acıyorum. sen bunları haketmedin kıyamam ben sana diye sarılmak istiyorum. ama kendime acıdığım için kendime kızıyorum ve nefret ediyorum.
devamını gör...
atatürk'e ilah benzetmesi yapanlar
kimsenin atatürk'e ilah muamelesi yaptığı, ona ibadet ettiği falan yok. şuurunu o kadar yitirmiş olan kişi zaten gazi'yi anlamamıştır. paşa hayattayken kendisi böyle taleplerde bulunmamış, muhtaç olduğunuz kudret damarlarınızdaki asil kandadır diyerek kurtarıcı beklemeyin çare sizsiniz kendinize inanın mesajı vermiş, bir gün sözlerim bilimle ters düşerse bilimi seçin diyerek de yolumuzu çizmiştir. ulu önder'e tanrı muamelesi yapan insan varsa bile toplasan bir elin parmaklarını geçmez.
türk'ün atası, ülkenin kurucusu olan olan başbuğ'un fotoğraf ve heykellerinin olması da gayet doğaldır.
başlık altında bu fotoğraf ve heykel meselesine gönderme yapan arkadaşın -ülkenin en kalabalık şehri olması sebebiyle- istanbul'da yaşadığını umarak, sahil yolundan bi eminönü - halkalı seyahati yapmasını tavsiye ediyorum. 3-5 metrede bir bulunan her sokak lambası direğinde erdoğan'ın çarşaf çarşaf posterleri mevcuttur. ayrıca bilbordlarda yan yana zibilyon fotoğrafı asılması da çok sık karşılaşılan bir durumdur. -yanlış hatırlamıyorsam- cevizlibağ'da 4-5 katlı binanın yan duvarı dev bir posteriyle kaplıdır. bunlar aklıma sadece şuan gelenlerdir. bakkal kadar dükkan açsa market kadar posteri asılır her yere, yapılan işin bilmem kaç katı maliyeti umursanmadan bakın biz yaptık ha diye puntolarla yazılır. (parti gözetmeksizin tüm belediyelerde olan bir saçmalıktır bu aslında. ama madem fotoğrafı 30-40 kişi görünce sorun oluyor, o fotoğrafsa bu kartpostal mı bu da fotoğraf. yol yapanın fotoğrafı asılıyorsa ülke kuranın pekala asılır.)
bir diğer konu atatürk'e ilah diyen adam çıkmışsa, erdoğan'a da peygamber diyenler çıktı. kimi erdoğan'ı karısıyla yakalasa kızmayacağını söyledi, kimi erdoğan istese kocasını düşünmeden gideceğini. kimileri oturma organına kıl bile oldu:) bunlara da lafınız var mı sevgili yazar yoksa kafayı kuma gömmeye devam mı? belki de bunlar vahim durumlar değildir ne dersin ;)
türk'ün atası, ülkenin kurucusu olan olan başbuğ'un fotoğraf ve heykellerinin olması da gayet doğaldır.
başlık altında bu fotoğraf ve heykel meselesine gönderme yapan arkadaşın -ülkenin en kalabalık şehri olması sebebiyle- istanbul'da yaşadığını umarak, sahil yolundan bi eminönü - halkalı seyahati yapmasını tavsiye ediyorum. 3-5 metrede bir bulunan her sokak lambası direğinde erdoğan'ın çarşaf çarşaf posterleri mevcuttur. ayrıca bilbordlarda yan yana zibilyon fotoğrafı asılması da çok sık karşılaşılan bir durumdur. -yanlış hatırlamıyorsam- cevizlibağ'da 4-5 katlı binanın yan duvarı dev bir posteriyle kaplıdır. bunlar aklıma sadece şuan gelenlerdir. bakkal kadar dükkan açsa market kadar posteri asılır her yere, yapılan işin bilmem kaç katı maliyeti umursanmadan bakın biz yaptık ha diye puntolarla yazılır. (parti gözetmeksizin tüm belediyelerde olan bir saçmalıktır bu aslında. ama madem fotoğrafı 30-40 kişi görünce sorun oluyor, o fotoğrafsa bu kartpostal mı bu da fotoğraf. yol yapanın fotoğrafı asılıyorsa ülke kuranın pekala asılır.)
bir diğer konu atatürk'e ilah diyen adam çıkmışsa, erdoğan'a da peygamber diyenler çıktı. kimi erdoğan'ı karısıyla yakalasa kızmayacağını söyledi, kimi erdoğan istese kocasını düşünmeden gideceğini. kimileri oturma organına kıl bile oldu:) bunlara da lafınız var mı sevgili yazar yoksa kafayı kuma gömmeye devam mı? belki de bunlar vahim durumlar değildir ne dersin ;)
devamını gör...
vedasız giden dost
karşılaştığım durumdur.
devamını gör...
normal sözlük hiçbir şeyi beğenmeme timi
tam olarak 25 gündür kafa sözlükte yazıyorum. gülüyoruz eğleniyoruz gerçekten hoş ve güzel bir platform. ama başlıkta belirttiğim gibi böyle bir güruh mevcut sözlükte.
x kişi deyimlerle alakalı bir şey paylaşır, mevcut güruh hemen orada biter: sözlüğe tdk'ya çevirenler bik bik bik.
y kişisi bilgi içerikli bir şey paylaşır, mevcut güruh: pufff bunları okuyacak olsam wikipedia'ya giderim yeaaaa
format belli küfür yok, hani bunu kabul ederek buraya gelmişsiniz zaten, belli bir çoğunluk ona da karşı çıkıyor. neymiş küfür etmek özgürlükmüş.
benim anlamadığım bundan tam olarak nasıl bir zevk aldıkları. hani bu şekilde doyuma falan mı ulaşıyorlar yoksa, belli bir iktidar problemleri var ve acısını burda çeşitli başlıklara saldırarak mı çıkarıyorlar gerçekten anlamak güç.
son söz: lütfen mutlu olmanın başka yollarını arayın. bu şekilde saldırdığınız insanların canını kısa bir süreliğine sıkabilirsiniz, fakat siz bir ömür mutsuz olursunuz. bir ömür mutsuz olarak hayat geçer mi değerli arkadaşlar?
edit: ha birde uzun uzun bir tanım paylaşıp sözlükte ne olması ve ne olmaması gerektiğini gözlem adı altında yazanlar var birde. onlara da buradan "sizene" diyorum. yani size mi kaldı kardeşim?
x kişi deyimlerle alakalı bir şey paylaşır, mevcut güruh hemen orada biter: sözlüğe tdk'ya çevirenler bik bik bik.
y kişisi bilgi içerikli bir şey paylaşır, mevcut güruh: pufff bunları okuyacak olsam wikipedia'ya giderim yeaaaa
format belli küfür yok, hani bunu kabul ederek buraya gelmişsiniz zaten, belli bir çoğunluk ona da karşı çıkıyor. neymiş küfür etmek özgürlükmüş.
benim anlamadığım bundan tam olarak nasıl bir zevk aldıkları. hani bu şekilde doyuma falan mı ulaşıyorlar yoksa, belli bir iktidar problemleri var ve acısını burda çeşitli başlıklara saldırarak mı çıkarıyorlar gerçekten anlamak güç.
son söz: lütfen mutlu olmanın başka yollarını arayın. bu şekilde saldırdığınız insanların canını kısa bir süreliğine sıkabilirsiniz, fakat siz bir ömür mutsuz olursunuz. bir ömür mutsuz olarak hayat geçer mi değerli arkadaşlar?
edit: ha birde uzun uzun bir tanım paylaşıp sözlükte ne olması ve ne olmaması gerektiğini gözlem adı altında yazanlar var birde. onlara da buradan "sizene" diyorum. yani size mi kaldı kardeşim?
devamını gör...
yabancı uyruklu biriyle evlenmek
köken, din, kültür benim için önemli değildir. sevgi varsa gerisi küçük şeyler.
devamını gör...
normal sözlük'te moderatörler seçimle belirlensin kampanyası
devamını gör...
yazarların en ünlü etkileşimi
nedenini hala bilmediğim bir şekilde metin şentürk beni twitter'da takip ediyor
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
komşumdan nefret ediyorum.
devamını gör...
yazarların zenginlik ölçütü
birisi sizden yardım istiyorsa zenginsiniz demektir.
markette çocuğunuza istediğin bir şey varsa alabilirsin. diyebiliyorsanız zenginsinizdir.
markette çocuğunuza istediğin bir şey varsa alabilirsin. diyebiliyorsanız zenginsinizdir.
devamını gör...
köylü yazardan ironiler
elma kokan salon isminde bir şiir kitabı da yazmış olan, başında dantelli kırmızı yazması olan, renkli yöresel kıyafet giymiş, kısa yelekli ve peştemalli bir trabzonlu abla.
devamını gör...
suriyeli sığınmacılara yapılan acımasız ırkçılık
suriyeli sığınmacıların yönetim tarafından çeşitli haklarla donatılması ve kendilerinin de çeteleşme ile ev sahibi halkı bezdirmesi sonucunda oluşmuş ırkçılıktır. ırkçılık da değildir aslında ama hadi öyle diyelim.
devamını gör...
yarıda bırakılan kitaplar
'kitaplarını yarım bırakırsan arkandan ağlarlar, gün gelir hesap sorarlar' denilseydi yarım bırakılmamış kitaplar olabilirlerdi**.
devamını gör...
30'unda metalci olmak
hayatımın şu anki evresinde içinde bulunduğum ilginç durum. metal müzik dinlemem gereken ergenlik yıllarımda türkü filan dinliyordum. bildiğin neşet ertaş filan takılıyordum. en marjinal müzik tarzım teoman ve şebnem ferah idi. metal müziğe filan haram gözüyle bakıyordum. metallica dinleyen arkadaşlarıma filan ''yahu örf ve ananelerimize uygun şarkılar dinlemek daha münasip olmaz mı?'' diye buyurduğumda ''ananemi karıştırma lan'' diye çıkışıyorlardı.
derken hayatımın şimdiki merhalesinde içimde tutamadığım bir enerji var. bu enerjiyi bir şekilde atmanın yollarını ararken sözlük'te tanıştığım ismini vermek istemeyen (cidden sordum, gerek yok dedi) bir yazar arkadaşımız exodus'un strike of the beast parçasını dinlememi önerdi. şarkı bittiğinde (tabii ne ana kaldı ne bacı, bir kulak arkamız kaldı) ''sen bu zamana kadar nerdeydin deli?'' diyecek noktaya kadar geldim. ardından oturdum pentagram'ın 2007'deki 1 saatlik konserinin kaydını çizgi film izler gibi izledim. kafası iyi geldi.
evet şu an bu satırları headbang yaparak yazıyorum...
derken hayatımın şimdiki merhalesinde içimde tutamadığım bir enerji var. bu enerjiyi bir şekilde atmanın yollarını ararken sözlük'te tanıştığım ismini vermek istemeyen (cidden sordum, gerek yok dedi) bir yazar arkadaşımız exodus'un strike of the beast parçasını dinlememi önerdi. şarkı bittiğinde (tabii ne ana kaldı ne bacı, bir kulak arkamız kaldı) ''sen bu zamana kadar nerdeydin deli?'' diyecek noktaya kadar geldim. ardından oturdum pentagram'ın 2007'deki 1 saatlik konserinin kaydını çizgi film izler gibi izledim. kafası iyi geldi.
evet şu an bu satırları headbang yaparak yazıyorum...
devamını gör...
mir (yazar)
ukde by crimson
kafa sözlük nickaltı mafyası tarafından şimdiye kadar keşfedilmeden, kenardan kenardan, sessiz sessiz sözlüğe sızma teşebbüsü bugün itibari ile son bulan yazar.
o kadar tanımına rağmen bizim kendisini henüz fark etmemiş olmamız da bizim ayıbımız olsun.
sanırız kendisi eski ninjalardan.
kim bilir?
kafa sözlük nickaltı mafyası tarafından şimdiye kadar keşfedilmeden, kenardan kenardan, sessiz sessiz sözlüğe sızma teşebbüsü bugün itibari ile son bulan yazar.
o kadar tanımına rağmen bizim kendisini henüz fark etmemiş olmamız da bizim ayıbımız olsun.
sanırız kendisi eski ninjalardan.
kim bilir?
devamını gör...
silmarillion
yeni başlayanlar için :
6:45 baskısını, ithaki baskısına göre daha başarılı bulduğum, hobbit ve yüzüklerin efendisi serisinin evveliyatını oluşturmakla kalmayıp, başlı başına bir mitoloji olan muazzam eser. artık yalnızca sahaflarda bulabileceğiniz 6:45 çevirisinin orijinal metindeki üsluba yakın hissiyatı verdiğini düşünüyorum.
silmarillion zikredildiğinde herkesin kafasını karıştıran okuma sırasına gelince. bence kronolojik okuma bu muazzam esere haksızlık etmenize sebebiyet verebilir ve yüzüklerin efendisi üçlemesi gibi bir şaheserle tanışmanıza engel olabilir. bu nedenle yüzüklerin efendisi serisini okuyup önce bu evrenin gönüllü manyağı olun. ardından çerezlik hobbit geçişi sonrası silmarillion ile kendinizi dipsiz kuyularda merdivensiz bırakın. bundan sonraki sayko seviye 12 ciltlik history of middle earth'dür ve buraya bulaştıysanız artık geri dönüşü olmayan bir yoldasınızdır.
ayrıca silmarillion temalı, blind guardian tarafından bestelenen ve zaman geçtikçe efsaneleşen, soundtrack niteliğinde bir albüm vardır " nightfall in middle earth". kitabı bitirdikten sonra bu albümdeki her şarkıyı, sözlerini inceleyerek dinlerseniz, sizin gibi manyakların olduğunu bilmenin verdiği rahatlıkla dünyaya aidiyet duygunuz artar ve bu çileli ama güzel yolun sonunda huzurlu bir yaşamın kapılarını aralarsınız. işte bu kitap böyle bir kitaptır.
6:45 baskısını, ithaki baskısına göre daha başarılı bulduğum, hobbit ve yüzüklerin efendisi serisinin evveliyatını oluşturmakla kalmayıp, başlı başına bir mitoloji olan muazzam eser. artık yalnızca sahaflarda bulabileceğiniz 6:45 çevirisinin orijinal metindeki üsluba yakın hissiyatı verdiğini düşünüyorum.
silmarillion zikredildiğinde herkesin kafasını karıştıran okuma sırasına gelince. bence kronolojik okuma bu muazzam esere haksızlık etmenize sebebiyet verebilir ve yüzüklerin efendisi üçlemesi gibi bir şaheserle tanışmanıza engel olabilir. bu nedenle yüzüklerin efendisi serisini okuyup önce bu evrenin gönüllü manyağı olun. ardından çerezlik hobbit geçişi sonrası silmarillion ile kendinizi dipsiz kuyularda merdivensiz bırakın. bundan sonraki sayko seviye 12 ciltlik history of middle earth'dür ve buraya bulaştıysanız artık geri dönüşü olmayan bir yoldasınızdır.
ayrıca silmarillion temalı, blind guardian tarafından bestelenen ve zaman geçtikçe efsaneleşen, soundtrack niteliğinde bir albüm vardır " nightfall in middle earth". kitabı bitirdikten sonra bu albümdeki her şarkıyı, sözlerini inceleyerek dinlerseniz, sizin gibi manyakların olduğunu bilmenin verdiği rahatlıkla dünyaya aidiyet duygunuz artar ve bu çileli ama güzel yolun sonunda huzurlu bir yaşamın kapılarını aralarsınız. işte bu kitap böyle bir kitaptır.
devamını gör...

