kimi zaman çeşitli bahaneler kullanarak kurulan cümlelerdir;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kelime-i şahadet
devamını gör...

bazısı sevgiliye sarılıp kalp atışlarını dinlerken kokusunu içinize çeke çeke, bazısı boynunuza kafasını sokmaya çalışan bir kedinin mırıltıları eşliğinde, bazısı küçücük koluyla size sarılan bir çocukla onu uyandıracağım diye korktuğunuzdan kıpırdamamaya çalışarak, bazısı annenin göğsüne yatıp, (bunu ifade etmek için bir betimlemeye ihtiyaç yok bence), bazısı karnınıza kafasını koymuş ve her gözünüzü açtığınızda size huzurla bakmakta olduğunu gördüğünüz bir köpekle birlikte, bazısı saçlarınızdan öpen bir sevgili tarafından sarmalanmış vaziyette; kaşık pozisyonunda, bazısı öğle yemeğinden erken gelip, masaya kafayı koyarak enstrümantal bir liste eşliğinde, bazısı koca yatakta tek başınıza 4 yastıkla birlikte döne döne, bazısı televizyonun karşısında serin bir akşamüstü elinizde kumandayla, bazısı rahat bir araba koltuğunda güvendiğiniz biri direksiyondayken manzaraya dalıp başınızı cama dayayarak, bazısı bir gece yürüyüşünde yorulduğunuz için sizi sırtına alan babanızın omzunda gerçekleşir…

bazısı ise sadece gün bitsin diye.
devamını gör...

"

ayrılık ne biliyor musun?
ne araya yolların girmesi
ne kapanan kapılar
ne yıldız kayması gecede, ne güz
ne ceplerde tren tarifesi
ne de turna katarı gökte
insanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!"
devamını gör...

ön edit: ses kayıtlarını discord ya da mail üzerinden gönderebilirsiniz sevgili yıldızlar, hangisi size uygunsa oradan alabilirim.
ön edit iki: "kayıtta nasıl seslenebilirim?" diye soranlar için şu formatı bırakayım, farklı seslenmek isterseniz onu da yapabilirsiniz.
"merhaba kafa sözlük ailesi, ben (burada mahlasınız) sıradaki şarkıyı ya da seçtiğiniz şarkının ismini söyleyerek şu yazara ya da tüm sözlüğe armağan ediyorum."
merhabalar sevgili portakallar!
hep birlikte yaptığımız 90'lar türkçe pop yayınından sonra sıra geldi önümüzdeki haftanın konseptine!
şu dönemde en çok ihtiyaç duyduğumuz şeyin umut olduğunu düşündüm. bu nedenle dinlediğimizde bize umut veren, bizi mutlu eden ve içimizi kıpır kıpır eden şarkıları hep birlikte dinleyelim ve yayın bitince içimiz umutla dolsun, kalbimizde bahar telaşı yaşansın istedim.
işte tam da bu yüzden önümüzdeki hafta yayın konseptimiz "içimizde bahar telaşı uyandıran, hayatımızı umutla dolduran, bize umut veren şarkılar"!
bu kez belli bir dönem kısıtlamamız yok, istediğiniz dönem ve türden şarkı seçimi yapabiliyorsunuz. tek şartımız "umut ve mutluluk" temalı olması.
işte yapmamız gerekenler;
1- isterseniz size umut veren, içinizde bahar telaşı yaşatan şarkıları bir ses kaydı ile istek yaparak bana ulaştırabilirsiniz.
2-"ses kaydı atmaya çekiniyorum, isteklerimi buradan yazmak istiyorum" derseniz de başlık altına temaya uygun şarkı isteğinde bulunabilirsiniz.
haftanın yıldızları afişimizde yer almak, yayına ses kaydınız ile ortak olmak istemez misiniz? haydi pamuk sesler kayıtlara! beklemedeyim efendim!
gelsin afişimiz!
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ps: afiş için sevgili gomercan, on yüz milyon kez teşekkür!
devamını gör...

ya cinsiyetsiz tuvalet tamam olur ama, biz türkiyede neden böyle kıl tüy işlerle uğraşıyoruz ya. arkadaşlar biraz da doğudaki gelenekçi düzenle mi uğraşsak, kadın cinayetleri üzerine mi konuşsak, istanbul sözleşmesini mi savunsak ya da ne bileyim fakirliği mi önlemeye çalışsak? daha işe yarar şeylere yönledirelim enerjimizi, yoksa böyle bacak kılımdı cinsiyetsiz tuvaletimdi derken bize welcome to şeriat diyecekler bilginiz olsun.
devamını gör...

ilk röportajın heyecanıyla olur o kadar şeyler diyeceğim röportajdır. en sevdiğim moderatör olan ( eyluling ) çok tatlı ve içten cevaplar vermiştir. hate adlı moderatörümüzün hafif yusuf güney'e olan benzerliği, "bir moderatör olaloak ololakk, bir moderatör olarrrakkk klorak bir moderatör klorakkt ( anneannesinin gece içtiği su ile bilim yapan çocuğun su molası ) vitamini suııçmakk uçmak ya ben konuşamıyorum beni kim buraya koydu?" ile kamera arkası görüntülerin röportajın bi tık ilerisine geçse de iki moderatörümüzü de tebrik edopp edippp (yazar su molası) tekbir edip ya ben konuşamıyorum beni kim üye etti buraya *sansür.
devamını gör...

bir h. nihal atsız şiiridir.


ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
pervane olan kendini gizler mi alevden;
sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu...

gün senden ışık alsa da bir renge bürünse;
ay secde edip çehrene yerlerde sürünse;
her sey silinip kayboluyorken nazarımdan
yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...

ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
ey sen ki gönüller tutusur her bakışınla!
hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince

gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
gözler ki birer parçasıdır sende ilahın,
gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,

vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
sen öldürüyorken de, vururken de güzelsin!
bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden...

hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
dinmez! gönlün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
dinmez! ebedi özleyişin bestesidir bu!

hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
görmek seni ukbadan eğer mümkün olsaydı.
dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
tek bendeki volkanları söndürse denizler...

hala yaşıyor gizlenerek ruhuma "kaabil";
imkanı bulunsaıdı, bütün ömre mukabil
sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.

mehtaplı yüzün tanrı'yı kıskandırıyordur.
en hisli siirden de örülmez bu güzellik.
yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur,
kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik
devamını gör...

çocuklar için yapılmış bir televizyon dizisidir.
dünya genelinde geniş bir izleyici kitlesine sahip olmuş animasyona benzer birçok kavramın olduğu çizgi filmdir.
devamını gör...

tehlike altında olan türün 7 bireyinin afyon’da muhtemelen zehirlenerek ölmesi durumudur.

kaynak

bu tür ne kadarmış, ne kadar azalmış, nerelerde yaşarmış gibi bilgilere nereden bakabilirim derseniz buradan bakabilirsiniz.
devamını gör...

spor spikeri ve spor programı sunucusudur.

iyi bir futbol seyircisi eğer maçı stadda izlemiyorsa televizyon karşısındayken iki beklentisi vardır: güzel bir maç izlemek ve maçı iyi bir spikerin anlatması. güzel bir maçın garantisi yoktur, hele de türkiye süper lig maçlarını takip ediyorsanız. maçın gidişatı size iyi ya da kötü bir oyun izletir. yani maç başlamadan önce iyi olup olmayacağını bilmek mümkün değildir. ancak iyi bir spikerin anlatacağını bilmek mümkündür ve bu da sizi maç öncesinde ya sinir krizine sokar ya da içinizde maça dair umutlar yeşertir. örneğin; maçı aykut ince anlatıyorsa o maçta ne kadar pozisyon ya da gol olduğunun pek de bir önemi yoktur.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

emre gönlüşen içinizde umut yeşerten spikerlerden biriydi. onun anlattığı maçlar sanki daha bir keyifli geçerdi. hem ses tonu hem de anlatım tarzıyla maçın içinde olmanızı sağlar ve bazı spikerler gibi de futbolcunun 97 kardeşin 35.’si olduğu gibi saçma bilgilerle zaman geçirmeye çalışmazdı.

sunduğu televizyon programlarında taktığı gözlükleri ile çok sevimli de bir görüntüsü olan gönlüşen her zaman kibar her zaman ince bir insandı. ardından herkesin iyi şeyler söylediği bir insan olması da bunun bir sonucu olsa gerek.

emre gönlüşen 2020 yılında ikinci kez yakalandığı kolon kanserini bu sefer yenemeyerek hayatını kaybettiğinde televizyonda spor programı yapan herkesin ağlamaklı bir sesle programları devam ettirdiğini asla unutamam.

müzikle de yakın bir ilişkisi olan emre gönlüşen birkaç programında the beatles ve the rolling stones’dan bahsederek beni programlarına daha çok bağlamıştı.

mesleğe başlama nedeni adanaspor’un maçlarını anlatmak olan emre gönlüşen güzel de bir adanaspor taraftarıydı.
devamını gör...

liseye başlarken arkadaşıma "ben lisede aşık olursam kesin 12.sınıfts olur bu, bendeki şans böyle. " demiştim ve gerçekten de öyle oldu. bir yandan sınav senesinin verdiği yoğunluk, bir yandan benim o insana hissettiğim hislerin derinliği. o ara biraz böyle bir kaçamağa ihtiyacım olduğundan olsa gerek kendimi dünyanın en büyük aşığı falan sanıyordum. dinlediğim şarkılar daha bi anlamlıydı. gördüğüm, duyduğum her şey beni sadece ona biraz daha yaklaştırıyordu. lisede bir yandan hala bir tarafın çocuk, nir yandan yavaş yavaş büyümeye başlamışsın. bundan ötürü lise aşkları daha sancılı, daha coşkulu olur. lisede sevgili olan tipler asla ayrılmayacaklarını düşünür. ha ayrılmayanlar da çıkar ama görece daha azdır. ama yine de bence tadılmasj gereken bir şeydir.
devamını gör...

yarrayering şaraplarıyla tadına doyum olmayacağını düşündüğüm lezzet.

ikisini de denemedim.

alkol dostunuz değildir.
devamını gör...

-biriyle konuşurken ağzının içine düşecek gibi konuşmak
-toplu taşıma aracında bacakları açıp oturmak, yüksek sesle konuşmak, eline koluna dikkat etmemek
-herhangi biri sizinle karşı fikirde olduğunda ''dua et kadınsın '' demek


aklıma geldikçe yazacağım, uzayacak olan listedir.
devamını gör...

bir rivayete göre beni çöpten buldukları için, diğer bir rivayete göre dedemler taşınırken kaybolduğu için neredeyse hiç fotoğrafım yok.*z kuşağı olup küçüklük fotoğrafı olmayan tek insan benim herhalde
devamını gör...

sanat için sanat anlayışını benimseyen,şairin kuyumcu titizliğile çalıştığı edebi akım. fransada (bkz: çağdaş parnas şiir dergisi) etrafında toplanan sanatçılarla ortaya çıkarılmıştır.kaynak.
devamını gör...

dost kitabevi. kızılay'da yapılacak olan buluşmaların %99'una ev sahipliği yapmıştır.
devamını gör...

fırsat buldukça dahil olduğum gruptur.
devamını gör...

vicdan gelişimi. antisosyal kişilik bozukluğu. daha küçük bir çocuğu sopalarla vurarak öldürüp "çok zevkliydi vurmak" diyebilen çocuk çeteleri. kendisinden başkasının acı çekebildiğini istese de algılayamayan çocuk çeteleri. 9 ilâ 11 yaşından küçük çocukların vicdan olgusunun olmayışı. vicdanın bol bol verilen sevgiyle değil de belli bir yaştan sonra yanlışın doğru yöntemlerle cezalandırılmasıyla oluşması falan işte.

biraz da uzaktan eğitim nedeniyle okul ortamından uzakta büyüyen ve bir çoğu toplumsal yaptırımdan azade manyaklara dönüşen veletler. öğretmenlerin tatillerde maaş alması, diye çemkiren çok bilmiş ebeveynlerin yetiştirdiği s***ların anca bu kadar olması. bunların başımıza fena bela olacak olması...evlerde süs olsun diye yetişkinler var ama çocuklar adeta sineklerin tanrısı adlı muhteşem eserde olduğu gibi: kendi aralarında kendi kurallarını yarattıkları kendi medeniyetlerini(!) kuruyorlar pandemi sürecinde.

ek: şuraya lafı uzatan bir ilave yapmak istedim. naçizane bilebildiğim kadarıyla.

diğer canlıları ve tüm dünyayı başlangıçta kendisiyle bir bütün gibi algılayan çocuğun, herhangi bir canlıya zarar verdiğinde bunun neden kötü bir şey olduğunu anlaması imkansızdır. çünkü her şey benim uzantım bunu yaptığımdaysa kendi canım yanmıyor demek ki sorun da yok der. henüz kendisi dışındakilerin bir canı olduğunu bile anlayamayacak kadar küçük yaşlardaki bir çocuğa; yasak, ayıp, günah, kötü gibi toplumsal bakış açılarını öğretmek de bu nedenle neredeyse olanaksızdır. mesela 4 yaşındayken karıncaları ayağıyla ezen bir oğlana "yapma onlara da yazık" demek beyhudedir. anlamaz çünkü. 4 yaşındaki bir talihsiz çocuğa yakınlarının ölümünü de anlatabilmek imkansızdır. çünkü kendisiyle birleşik algılıyor koca dünyayı.

9-11 yaş aralığında yasak, ayıp, günah, kötü vesaire gibi kavramlar üzerinden çocuğa doğru davranışlar öğretilebilir çünkü dünyanın kendi uzantısı olmadığının ayrımına varmıştır artık. başka canlıların da acı duyabildiğini anlayabilir. dahası hatalı bir şey yaptığında başkalarının onu "kınaması" bir anlam ifade eder çünkü başkalarından ayrı biri olduğunun yavaş yavaş ayırdına varabilmektedir. yahut başkalarından takdir görmeyi de kavrayabilir.

işte böyle böyle; davranışlarımıza verdiği tepkilerle iyi ve kötü olanı öğretir bize ebeveynimiz. zamanla bunları içselleştirip tutumlara dönüştürürüz. kimse söylemese de yanlış olduğu bize öğretilen bir şeyi yaptığımızda suçluluk duyarız: yani vicdanımız oluşmuştur sonunda! başımızda annemiz olmasa bile kediye vurmayız. hatta 11-12 yaşında evrensel olarak kötü kabul edilen bir çok şeyi ayıplamayı, kınamayı da öğrenmiş oluruz.

ne yaparsa yapsın sürekli alkışlanan bir çocuğun maalesef iyi ve kötünün ayırdına varması çok zordur. tutarsız bir şekilde ebeveynin bir davranışı keyfine göre kah onaylayıp kah yerdiği durumlardaysa çocuk yine öğrenemez neyin doğru olduğunu. ana ve babanın aynı davranışa farklı tepkiler vermesi ise bu anlamda tam bir faciadır çünkü zihninde yoğun bir karmaşaya neden olur çocuğun. doğru bulunan davranışları öğrenip kendi tutumlarını yani kendi vicdanını oluşturamazsa bir daha yaşamı boyunca suçluluk duygusu hissetmeyen biri olabilir. salt kendi varlığı üzerinden dünyayı yorumlayan bir adet dr.lecture çıkabilir o şanssız çocuktan.
devamını gör...

1. yunan mitolojisinde miken kralı.
2. ingiliz kraliyet donanmasında görev yapmış gemi.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim