sivas katliamı
sivas'ta gerçekleştirilen, birçok aydın insanımızın, vahşice yakıldığı katliamdır. sırf başka türlü düşünüyor diye öldürülen bir sürü insan.. düşünceleri yakamazsınız!
devamını gör...
sevilen şiirin en vurucu dizeleri
anlamıyorum oyun nerede bitiyor
hayat nerede başlıyor?
hiç anlamıyorum...
oğuz atay
hayat nerede başlıyor?
hiç anlamıyorum...
oğuz atay
devamını gör...
ahmet erhan
şair, yazar, öğretmen ve futbolcu olan ahmet erhan 8 şubat 1954'te ankara'da doğdu ve 4 ağustos 2013'te aramızdan ayrıldı. bir süre adana demirspor’da sol açıkta fatih terim ile birlikte top koşturdu. bir maçta kaval kemiğine aldığı darbeyle ciddi bir sakatlık geçirince futbolu bırakmak zorunda kaldı. ömrünün sonuna kadar çok sevdiği şiirlerine adadı kendini. gerisinde yadigâr olarak şu çok sevdiğim dizeleri bıraktı:
"bugün oturdum ölümü düşündüm
kirli, acı bir su gibi yürüdü içimde
dokunduğum, gördüğüm her şeye sindi
ürperdim, korktum ve biraz şaşırdım
bugün oturdum ölümü düşündüm
yağmur altında ya da karanlıkta
bir başıma kalmış gibi.
sevgilim böylesine alımlıyken
güz kuşlarının güneye doğru akıp gideceği yol
iyice belirmişken gökyüzünde
onarırken, sararken hayat
çocukların incinmiş gülüşlerini
artık her park yeri bir apartman inşaatı
her sokak bir otomobil nehriyse de.
bugün oturdum ölümü düşündüm
soğuk camlara dayayarak yüzümü
kuşağımın acısını, kefenlenen gençliğimizi
yaşayan ya da artık yaşamayan dostları
bugün oturdum ölümü düşündüm
örterek yüreğime kara bir tülü.
bugün oturdum ölümü düşündüm
kapkara bir gece penceremi dalarken
öleceğini bile bile karşı koymanın onurunu
yiğitliğin, özverinin, sevginin
arkadaşlarımın yüreklerinden çıkan özsuyunu.
bugün oturdum ölümü düşündüm
bir darağacında ya da yolda yürürken
bugün oturdum ölümü düşündüm
yirmi yaşında ve hayat bu kadar güzelken."
"bugün oturdum ölümü düşündüm
kirli, acı bir su gibi yürüdü içimde
dokunduğum, gördüğüm her şeye sindi
ürperdim, korktum ve biraz şaşırdım
bugün oturdum ölümü düşündüm
yağmur altında ya da karanlıkta
bir başıma kalmış gibi.
sevgilim böylesine alımlıyken
güz kuşlarının güneye doğru akıp gideceği yol
iyice belirmişken gökyüzünde
onarırken, sararken hayat
çocukların incinmiş gülüşlerini
artık her park yeri bir apartman inşaatı
her sokak bir otomobil nehriyse de.
bugün oturdum ölümü düşündüm
soğuk camlara dayayarak yüzümü
kuşağımın acısını, kefenlenen gençliğimizi
yaşayan ya da artık yaşamayan dostları
bugün oturdum ölümü düşündüm
örterek yüreğime kara bir tülü.
bugün oturdum ölümü düşündüm
kapkara bir gece penceremi dalarken
öleceğini bile bile karşı koymanın onurunu
yiğitliğin, özverinin, sevginin
arkadaşlarımın yüreklerinden çıkan özsuyunu.
bugün oturdum ölümü düşündüm
bir darağacında ya da yolda yürürken
bugün oturdum ölümü düşündüm
yirmi yaşında ve hayat bu kadar güzelken."
devamını gör...
14 şubat yalnızlığı
bir garip yalnızlıktır.
yazdırır ve direniyor işte gece. sıkıntılarımızı paylaşamadık sayfalarca yazmamıza rağmen. sözcükler birer hayalet kenarlardan taşan. bu gecenin şerefine birkaç gözyaşı mı lazım? bu gecenin şerefine hep seveceklerimizin ama yanımızda olmayanların kollarında aşkı yaşıyormuş gibi mi yapalım? yalnızlığımıza methiyeler. ezgilerde kaybolmuş. olması gerektiği gibi ezelden beri. sevgisizliğin sürüngen yaşamında haykırsak bulutlara. dağılan bulutlara. dağılan umutlara. oysa sabahı gelecek bu kırmızı gecenin. sonra sığdıramadığımız o balkonların geniş sokaklarında bir sigara tüttüreceğiz kuşlar bizden utanarak öterken. siyahtan tiz maviye dönen gökyüzünün altında derin bir nefes alacağız ve her şey işte yeniden başlayacak saliselerin ve nefes alıp vermenin umuduyla
yazdırır ve direniyor işte gece. sıkıntılarımızı paylaşamadık sayfalarca yazmamıza rağmen. sözcükler birer hayalet kenarlardan taşan. bu gecenin şerefine birkaç gözyaşı mı lazım? bu gecenin şerefine hep seveceklerimizin ama yanımızda olmayanların kollarında aşkı yaşıyormuş gibi mi yapalım? yalnızlığımıza methiyeler. ezgilerde kaybolmuş. olması gerektiği gibi ezelden beri. sevgisizliğin sürüngen yaşamında haykırsak bulutlara. dağılan bulutlara. dağılan umutlara. oysa sabahı gelecek bu kırmızı gecenin. sonra sığdıramadığımız o balkonların geniş sokaklarında bir sigara tüttüreceğiz kuşlar bizden utanarak öterken. siyahtan tiz maviye dönen gökyüzünün altında derin bir nefes alacağız ve her şey işte yeniden başlayacak saliselerin ve nefes alıp vermenin umuduyla
devamını gör...
yoldaş benjamin franklin
cağnımm patron, sözlük kurucusu, yol gösterici, kıyak insan. sinirlendirme çabalarıma rağmen hep sakindir. *
hakkında o kadar çok söylenti var ki, kim bilir hangisi doğru. bazen bir mümin cemaatçi, bazen viskisiyle şömine başında keyifçi, bazen yeşil parkasıyla eylemlerde, bazen bir kgb ajanı, bazen bir hokkaaabazz. *
not: bana torpil geçmediği için bir miktar tripli olabilirim. koskoca yönetici yap ama rozet takamasın, olcak şey mi ??
hakkında o kadar çok söylenti var ki, kim bilir hangisi doğru. bazen bir mümin cemaatçi, bazen viskisiyle şömine başında keyifçi, bazen yeşil parkasıyla eylemlerde, bazen bir kgb ajanı, bazen bir hokkaaabazz. *
not: bana torpil geçmediği için bir miktar tripli olabilirim. koskoca yönetici yap ama rozet takamasın, olcak şey mi ??
devamını gör...
sokak sanatı
bazen bilmediğiniz bir şehrin sokaklarını dolaşırken ansızın karşınıza çıkan, çok ilginç örneklerine rastlayabileceginiz sanat türü.
ben de floransa'da denk geldiğim, sanat eserlerini su altındaymış gibi çizen blub isimli sanatçıdan bir örnek ilistireyim.
ben de floransa'da denk geldiğim, sanat eserlerini su altındaymış gibi çizen blub isimli sanatçıdan bir örnek ilistireyim.
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
tuzluyeşileriğinkamaştırdığıdiş'in bitmesin enerjisi
güzel bir karşılama yapmış, âşıklarda böyle olur bayram merasimi
ding dong sesini duydum gibi
kapıyı açıyorum bekle, ne güzel de esiyor efilli efilli..
güzel bir karşılama yapmış, âşıklarda böyle olur bayram merasimi
ding dong sesini duydum gibi
kapıyı açıyorum bekle, ne güzel de esiyor efilli efilli..
devamını gör...
tehlikeli oyunlar
"seni görmek istiyordum kısacası. insan görmekle bile bazı şeylerin ağırlığına dayanabilir, avunabilir, hayal kurmağa devam edebilir. sen anlamazsın tabii. anlamak için insanın bazı eksik yönleri olmalı."
devamını gör...
bal yerine reçel yapan arı (yazar)
düşüncelerini en güzel haliyle cümlelere dökebilen bir yazardır kendileri. tanımlarını dikkatle okuma fırsatını şu an buldum önceden okusaymışım keşke diyorum, neyse bu da benim ayıbım olsun. uçan balonları, gökkuşağını, ilkbaharı sevdiğini düşünmekteyim. varlığın daim olsun sevgili arıcım*.
devamını gör...
türkiye'de 9 milyon suriyeli mülteci olması
bu sayıya ulaşmak için ne kadar alın teri döküldü sizler bilmiyorsunuz.
tsk canla başla mayın temizliğine başladı.
ardından suriye'de savaş çıktı mülteciler geldi.
sonrasında mülteci kardeşlerimiz dişini tırnağına taktı.
(bkz: türkiye'de dünyaya gelen 1 milyon suriyeli çocuk)
yapımda ve yönetimde emeği geçen herkese kocaman bir alkış.
tsk canla başla mayın temizliğine başladı.
ardından suriye'de savaş çıktı mülteciler geldi.
sonrasında mülteci kardeşlerimiz dişini tırnağına taktı.
(bkz: türkiye'de dünyaya gelen 1 milyon suriyeli çocuk)
yapımda ve yönetimde emeği geçen herkese kocaman bir alkış.
devamını gör...
félix vallotton
1865-1925 yılları arasında yaşamış, isveçli-fransız post-empresyonist ressam.
dindar ve orta halli bir ailede büyüyen sanatçı, 17 yaşında sanat eğitimi alabilmek için paris'e taşındı ve hayatının geri kalanını fransa'da geçirdi. jules lefebvre ve gustave boulanger gibi sanatçılarla aynı dönemde okudu. bu dönemde resim eğitimiyle beraber gravür ve taşbaskı gibi alanlarda da kendini geliştirdi.
1885 ve 1889'da ilk eserlerini sergiledi. 1890'larda tahta oymacılığına merak salarak bu alanda çalışmaya başladı.
1892'de fransız sanatçıların oluşturduğu bir sanat akımı olan nabiler grubuna dahil oldu. bu akımın etkisiyle tahta oymacılığında sembolizmden ve japon baskıcılığından etkilenmiştir.
1900'lerde matbaacılıktan uzaklaşarak yağlıboyaya yönelmiştir. özellikle bayıldığım manzara ve gün batımı resimlerine, çıplak kadınlara ve portrelere rastlıyoruz.
sanatçı 1925 yılında kanser sebebiyle hayatını kaybetti.
kendisine ''huzursuzluğun ressamı'' deniyormuş ancak gün batımı resimleriyle kendisini keşfettiğim ve adeta bayıldığım bir sanatçı kendisi, bu yüzden katılamadım pek. özellikle portrelerinde ve eserlerinin çoğunda donuk tonlar kullandığını görmekle beraber gün batımı resimlerine ve renklerine insan bakmaya doyamıyor. renklere bayıldığımı söylemiş miydim?
bir kaç eserini iliştireyim:
the patient (1892)
sunset (1918)
coucher de soleil jaune et vert (1911)
diğer eserlerini incelemek için buradan
kaynak
dindar ve orta halli bir ailede büyüyen sanatçı, 17 yaşında sanat eğitimi alabilmek için paris'e taşındı ve hayatının geri kalanını fransa'da geçirdi. jules lefebvre ve gustave boulanger gibi sanatçılarla aynı dönemde okudu. bu dönemde resim eğitimiyle beraber gravür ve taşbaskı gibi alanlarda da kendini geliştirdi.
1885 ve 1889'da ilk eserlerini sergiledi. 1890'larda tahta oymacılığına merak salarak bu alanda çalışmaya başladı.
1892'de fransız sanatçıların oluşturduğu bir sanat akımı olan nabiler grubuna dahil oldu. bu akımın etkisiyle tahta oymacılığında sembolizmden ve japon baskıcılığından etkilenmiştir.
1900'lerde matbaacılıktan uzaklaşarak yağlıboyaya yönelmiştir. özellikle bayıldığım manzara ve gün batımı resimlerine, çıplak kadınlara ve portrelere rastlıyoruz.
sanatçı 1925 yılında kanser sebebiyle hayatını kaybetti.
kendisine ''huzursuzluğun ressamı'' deniyormuş ancak gün batımı resimleriyle kendisini keşfettiğim ve adeta bayıldığım bir sanatçı kendisi, bu yüzden katılamadım pek. özellikle portrelerinde ve eserlerinin çoğunda donuk tonlar kullandığını görmekle beraber gün batımı resimlerine ve renklerine insan bakmaya doyamıyor. renklere bayıldığımı söylemiş miydim?
bir kaç eserini iliştireyim:
the patient (1892)
sunset (1918)
coucher de soleil jaune et vert (1911)diğer eserlerini incelemek için buradan
kaynak
devamını gör...
girilen her tanımın bir oyla başlaması gerekliliği
tekasür diye bir kavramdan bahsetmiş idim. bu başlıkta da bu binaen 0 oylu bir tanım ile 1 oylu tanımın arasındaki algısal fark. ne kadar bir tanımı sevsek bile 0 olan tanim ile 1 olan tanimi oylarken , 1 li tanima rahatca oy verebiliyoruz.peki neden 0 oylu tanima oy vermek zor oluyor? sebebi tekasür.
haliyle her düşünce önemlidir hususuna göz önüne alarak hem de psikolojik altyapısına bakarak her tanımın 1 oylu olması, hem bu tekasür etkisin azaltacak hem de kisa vadede yazarların aktifligini artiracak dusuncesi,hipotezine sahibim.
acaba her tanim 1 oyla başlasa ya da oysuz tanım kalmasa nasil olurdu? bu sözlüğün aktifligini nasil etkilerdi? seklinde düşüncelerim positif yönde. haliyle her tanıma oy vererek tekasür etkisini azaltmaya çalışıyorum.
not:tanımlarda size yöneltilen olumsuz elestirelere verilebilecek en guzel cevap oy ve fav dır. bu, ofkeli insan karşısındaki sükunet duruşunu sembolize eder. yeri gelmişken ilistireyim.
(bkz: oysuz tanım kalmasın kampanyası)
edit: oy(0) fav(0) yerine yazilabilecek oy(1) fav(0)' ın etkisine değindim burda.
edit2: 0 yerine 1 yazılması alışkanlığa dönüşünce geri şoklama yaparak 0 a dönülecek haliyle alışma bozulacak.
haliyle her düşünce önemlidir hususuna göz önüne alarak hem de psikolojik altyapısına bakarak her tanımın 1 oylu olması, hem bu tekasür etkisin azaltacak hem de kisa vadede yazarların aktifligini artiracak dusuncesi,hipotezine sahibim.
acaba her tanim 1 oyla başlasa ya da oysuz tanım kalmasa nasil olurdu? bu sözlüğün aktifligini nasil etkilerdi? seklinde düşüncelerim positif yönde. haliyle her tanıma oy vererek tekasür etkisini azaltmaya çalışıyorum.
not:tanımlarda size yöneltilen olumsuz elestirelere verilebilecek en guzel cevap oy ve fav dır. bu, ofkeli insan karşısındaki sükunet duruşunu sembolize eder. yeri gelmişken ilistireyim.
(bkz: oysuz tanım kalmasın kampanyası)
edit: oy(0) fav(0) yerine yazilabilecek oy(1) fav(0)' ın etkisine değindim burda.
edit2: 0 yerine 1 yazılması alışkanlığa dönüşünce geri şoklama yaparak 0 a dönülecek haliyle alışma bozulacak.
devamını gör...
merdumgiriz_
nickaltına hep iyi yazarların yazmasından tanımlarının kalitesi belli olabilecek, seri oy vermesiyle keşfettiğim güzide yazarımız.*
devamını gör...
aşık olmadan aşk acısı çekmek
duygusal müzik çaldığında hangi kız için üzülmeyi seçmekle aynı şey.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
dönüp dolaşıp her defasında aynı yere geliyorum. geldiğim yerde yalniz yapayalnizim.
devamını gör...
canı sıkılanlara tavsiyeler
şu devirde internet gibi bir kaynağımız varken can sıkıntısı yaşamak gerçekten imkansız. can sıkıntısından çok vakit sıkıntısı var. ama can sıkıntısından kasıt ruh sıkıntısı ise işte ona lafım yok.
devamını gör...
kişinin eski fotoğrafına bakıp kendini özlemesi
eski fotoğraflarda gözlerimin içi gülüyormuş hep,ne zaman baksam şuanki halime üzülüyorum.
devamını gör...


