edinilmiş en kıymetli hayat tecrübesi
"gerçek şu ki, herkes seni incitecek. yapman gereken tek şey, acı çekmeye değer birini bulmak."
bob marley
bob marley
devamını gör...
bilim üfürükçüleri
karl popper ile birlikte bilimin kesinlikten ziyade ihtimaller ve yanlışlanabilirlik dahilinde ilerlediği görüşü hakim olduğu için pek de dikkate alınmaması gereken bir durumdur.
devamını gör...
normal sözlük’te tanımlarını sevdiğiniz yazarlar
forumsal yazmayan ve tanım sonuna nokta koyan yazarlar.
devamını gör...
elifin öküzü
t: ilk olarak 2002 yılında yayımlanan bir sevan nişanyan eseri.
esin kaynağı, nişanyan cezaevindeyken ali nesin'in ona gönderdiği rené garrus'ün les étymologies surprises adlı kitabıdır. nişanyan'ın belirttiği üzere elifin öküzünün amacı, "oradaki gibi, birbiriyle ilgisiz gibi gözüken kelime çiftlerini ele alıp aralarındaki umulmadık akrabalık ilişkilerini gözler önüne sermeye çalışmak"tır.
kitabın 2016 önsözünde ise nişanyan kitabı "amatörlük dönemi çalışması" olarak gördüğünü ve bunun üzerine birçok düzeltme yaptığını söyler. böylece kitap son şekline kavuşur.
kitapta bir şekilde yolu türkçe ile kesişmiş birçok kelime ele alınır. tahminimce 500'ün üzerinde sözcükten bahsedilmiş. işsiz gibi tek tek saymadım, kuşbakışınca öyle göründü.
nişanyan'ın izlediği yol daha çok kelime çiftlerini birlikte açıklamaktadır. örneğin, kamera-kemer, sıfır-şifre, kadayıf-kadife... bu arada kitabın adı nereden geliyor diye soracak olursanız, kısaca bahsedeyim: dolaylı ve doğrudan günümüzdeki birçok alfabenin kökeni olan fenike alfabesi'nin ilk harfi "aleph"tir. aleph ise "öküz"ü simgeleyen harftir. efendim, ismi elif'ler bunu görüp de üzülmesin. kimse çocuğuna öküz demiyor, kelimelerin anlamları zamanla değişiyor. fenikelerinin aleph'iyle yunanların alfa'sı ve arapların elif'inin anlamları birbirinden farklı.
son olarak tavsiye: "efendim, allahın ermenisi ne anlar böyle turkish işlerden!" deyip hamasete kapılmayın, okuyabilirsiniz, oldukça zevk alacağınız bir kitap olacaktır. zaten bu tarzda türkçe olarak yazılmış taş çatlasa 10 tane kitap var, olanları da mezarlık etmeyelim.
kısa bir alıntı:
biberon-bira
latince bibere: içmek
çok basit: bebe içer biberon, baba içer bira. ikisi de latince bibere yani içmek kökünden. birincisi fransızca bir türev. ikincisi halk latincesinde her türlü içkiye verilen biber adından, muhtemelen *bibra ara basamağı yoluyla türemiş italyanca bir sözcük. ingilizce beverage sözcüğünün tam karşılığı. acıbiberle hiç alakası yok.
ülkemizde ilk bira fabrikasını isviçreli italyan asıllı bomonti biraderler kurduğu için mi biranın türkçe adı italyancadan alınmış, geçmişi daha eskilere mi gidiyor, doğrusu araştırmadım.
esin kaynağı, nişanyan cezaevindeyken ali nesin'in ona gönderdiği rené garrus'ün les étymologies surprises adlı kitabıdır. nişanyan'ın belirttiği üzere elifin öküzünün amacı, "oradaki gibi, birbiriyle ilgisiz gibi gözüken kelime çiftlerini ele alıp aralarındaki umulmadık akrabalık ilişkilerini gözler önüne sermeye çalışmak"tır.
kitabın 2016 önsözünde ise nişanyan kitabı "amatörlük dönemi çalışması" olarak gördüğünü ve bunun üzerine birçok düzeltme yaptığını söyler. böylece kitap son şekline kavuşur.
kitapta bir şekilde yolu türkçe ile kesişmiş birçok kelime ele alınır. tahminimce 500'ün üzerinde sözcükten bahsedilmiş. işsiz gibi tek tek saymadım, kuşbakışınca öyle göründü.
nişanyan'ın izlediği yol daha çok kelime çiftlerini birlikte açıklamaktadır. örneğin, kamera-kemer, sıfır-şifre, kadayıf-kadife... bu arada kitabın adı nereden geliyor diye soracak olursanız, kısaca bahsedeyim: dolaylı ve doğrudan günümüzdeki birçok alfabenin kökeni olan fenike alfabesi'nin ilk harfi "aleph"tir. aleph ise "öküz"ü simgeleyen harftir. efendim, ismi elif'ler bunu görüp de üzülmesin. kimse çocuğuna öküz demiyor, kelimelerin anlamları zamanla değişiyor. fenikelerinin aleph'iyle yunanların alfa'sı ve arapların elif'inin anlamları birbirinden farklı.
son olarak tavsiye: "efendim, allahın ermenisi ne anlar böyle turkish işlerden!" deyip hamasete kapılmayın, okuyabilirsiniz, oldukça zevk alacağınız bir kitap olacaktır. zaten bu tarzda türkçe olarak yazılmış taş çatlasa 10 tane kitap var, olanları da mezarlık etmeyelim.
kısa bir alıntı:
biberon-bira
latince bibere: içmek
çok basit: bebe içer biberon, baba içer bira. ikisi de latince bibere yani içmek kökünden. birincisi fransızca bir türev. ikincisi halk latincesinde her türlü içkiye verilen biber adından, muhtemelen *bibra ara basamağı yoluyla türemiş italyanca bir sözcük. ingilizce beverage sözcüğünün tam karşılığı. acıbiberle hiç alakası yok.
ülkemizde ilk bira fabrikasını isviçreli italyan asıllı bomonti biraderler kurduğu için mi biranın türkçe adı italyancadan alınmış, geçmişi daha eskilere mi gidiyor, doğrusu araştırmadım.
devamını gör...
esrar
esrarın iki ana etken maddesi vardır. thc ve cbd. thc, hint keneviri (esrar) bitkisinde doğal olarak bulunan analjezik bir maddedir. asıl kafanızı yapan da budur zaten. kaslarınızı gevşetir, zamanı daha yavaş algılamanızı sağlar. yediğiniz, içtiğiniz daha güzel gelmeye başlar. düşünceleriniz daha derindir. ne kadar içerseniz için motor fonksiyonlarınızı asla kaybetmezsiniz. esrar içip cinayet işleyen, karısını çocuğunu döven birisi göremezsiniz. halüsinayson görmez, farklı boyutlara geçmezsiniz.
cbd maddesinin ise biraz daha genel etkileri vardır. yurt dışında tıbbi olarak da kullanılır. immün sistem, iştah, ağrı, zevk hissi, duygu durum, hafıza gibi çeşitli fizyolojik süreçlerin düzenlenmesinde önemli role sahiptir.
esrarın birçok türü vardır. aynı tütündeki nikotin oranı gibi, her türde farklı oranlarda thc ve cbd bulunur. kalitesi, içimi, rengi, dokusu türlere göre farklılıklar gösterir. türkiye'de şuan en yaygın tür skunktır. lakin türkiye'de içtikleriniz en kötü, en düşük kalite esrarlardır. yaygın piyasası 1 gram/100 liradır. ama hiçbir torbacı size 100 liraya tam 1 gram vermez. 0.6 veya 0.7 verirler.
esrarın dişi olanı yüksek thc içerir. o yüzden erkek olanı tercih edilmez. ama türkiye piyasasında erkek esrar bitkisi kafa yapsın diye çeşitli kimyasallar ile karıştırılır ve satılır. işts o yüzden bilmediğiniz torbacılardan ne olduğu belirsiz maddeleri almayın.
esrarın elbette ki fiziksel ve psikolojik bağımlılığı vardır. nikotin, kafein gibi diğer maddelerde olduğu gibi. irade sahibi bir insansanız ve ağır müptezel değilseniz, yokluğunda kendinizi kesmezsiniz. içmediğiniz zaman ağrınız acınız olmaz. bu noktada size üç farklı insan tipinden bahsetmek istiyorum.
ahmet 22 yaşında, iyi bir üniversitede, iyi bir bölümde öğrenci. ayda belki de iki ayda bir arkadaşları ile buluştuklarında esrar içiyorlar. tek başına alıp içmek gibi bir huyu yok. eğlenmek ve kafa dağıtmak için içiyor.
mehmet 50 yaşında. kendi işi var. evli ve çocukları var. normal bir aile hayatına sahip mutlu bir insan. alkol hatta sigara bile kullanmıyor. her hafta düzenli olarak akşamları evinde oturup içiyor.
ali 30 yaşında. okumamış, herhangi bir iş sahibi olmamış. günde 2 gram içmeden uyuyamıyor. sabahtan akşama kadar mahalle köşelerinde esrar içiyor. hayattan bir beklentisi, amacı yok.
bunlar benim çevremde olan, esrar kullanan insan tipleri. şimdi ali'ye bakarak esrar çok kötü, içerseniz böyle olursunuz vs. diyebilirsiniz. söz konusu sadece esrar değil tamamen irade meselesi. eğer siz iradesiz bir insansanız sigaraya da, alkole de, alışverişe de bağımlı olabilirsiniz. suç esrarın değil. sizin.
ayrıca son dönemde polis teşkilatımız esrar ile büyük bir mücadele içinde. piyasadan komple silmeye çalışıyorlar. lakin bu kocaman bir yanlış. sigaraya sürekli zam geliyor insanlar tütün içmeye başladı. alkol fiyatları acayip uçmuş durumda insanlar etil alkolden kendi içkilerini yapmaya başladı. peki böyle bir durumda piyasadan esrar silinirse ne olur? insanlar bilerek veya istemeyerek, belki de farkında olmadan daha ucuz olan kimyasallara yönelmeye başlıyorlar. şuan eroin, özellikle küçük şehirlerde esrardan daha çok ve daha ucuza bulunabiliyor. şehir ismi vermeyim, gittiğimiz küçük bir şehirde tam 3 gün esrar aradık ama bulamadık. ama sorduğumuz, konuştuğumuz herkeste eroin vardı. dışarı çıkın, hiç bilmediğiniz bir yerde bile eroine ulaşmanız 15 dakikanızı almaz. uyuşturucu ile mücadele esrarı piyasadan silmeye çalışarak olmaz. buradan emniyet güçlerine sesleniyorum. özellikle asayiş yunus ekiplerine. oturup bir üçlüyü 3-4 kişi içen gençlerle uğraşacağınıza gramlarca eroin alan, satan insanların hayatını karartan şerefsizler ile uğraşın. artık 15, 16 yaşındaki çocuklar bile bu hayat karartan maddelere, kimyasallara rahatça ulaşabiliyor.
umarım az çok esrar hakkında bilgi verebilmişimdir. esrar bir uyuşturucudur, masum değildir, güzellemesi yapılamaz. ama esrar, eroin veya diğer kimyasal madderler kadar kötü de değildir, hayat karatmaz.
cbd maddesinin ise biraz daha genel etkileri vardır. yurt dışında tıbbi olarak da kullanılır. immün sistem, iştah, ağrı, zevk hissi, duygu durum, hafıza gibi çeşitli fizyolojik süreçlerin düzenlenmesinde önemli role sahiptir.
esrarın birçok türü vardır. aynı tütündeki nikotin oranı gibi, her türde farklı oranlarda thc ve cbd bulunur. kalitesi, içimi, rengi, dokusu türlere göre farklılıklar gösterir. türkiye'de şuan en yaygın tür skunktır. lakin türkiye'de içtikleriniz en kötü, en düşük kalite esrarlardır. yaygın piyasası 1 gram/100 liradır. ama hiçbir torbacı size 100 liraya tam 1 gram vermez. 0.6 veya 0.7 verirler.
esrarın dişi olanı yüksek thc içerir. o yüzden erkek olanı tercih edilmez. ama türkiye piyasasında erkek esrar bitkisi kafa yapsın diye çeşitli kimyasallar ile karıştırılır ve satılır. işts o yüzden bilmediğiniz torbacılardan ne olduğu belirsiz maddeleri almayın.
esrarın elbette ki fiziksel ve psikolojik bağımlılığı vardır. nikotin, kafein gibi diğer maddelerde olduğu gibi. irade sahibi bir insansanız ve ağır müptezel değilseniz, yokluğunda kendinizi kesmezsiniz. içmediğiniz zaman ağrınız acınız olmaz. bu noktada size üç farklı insan tipinden bahsetmek istiyorum.
ahmet 22 yaşında, iyi bir üniversitede, iyi bir bölümde öğrenci. ayda belki de iki ayda bir arkadaşları ile buluştuklarında esrar içiyorlar. tek başına alıp içmek gibi bir huyu yok. eğlenmek ve kafa dağıtmak için içiyor.
mehmet 50 yaşında. kendi işi var. evli ve çocukları var. normal bir aile hayatına sahip mutlu bir insan. alkol hatta sigara bile kullanmıyor. her hafta düzenli olarak akşamları evinde oturup içiyor.
ali 30 yaşında. okumamış, herhangi bir iş sahibi olmamış. günde 2 gram içmeden uyuyamıyor. sabahtan akşama kadar mahalle köşelerinde esrar içiyor. hayattan bir beklentisi, amacı yok.
bunlar benim çevremde olan, esrar kullanan insan tipleri. şimdi ali'ye bakarak esrar çok kötü, içerseniz böyle olursunuz vs. diyebilirsiniz. söz konusu sadece esrar değil tamamen irade meselesi. eğer siz iradesiz bir insansanız sigaraya da, alkole de, alışverişe de bağımlı olabilirsiniz. suç esrarın değil. sizin.
ayrıca son dönemde polis teşkilatımız esrar ile büyük bir mücadele içinde. piyasadan komple silmeye çalışıyorlar. lakin bu kocaman bir yanlış. sigaraya sürekli zam geliyor insanlar tütün içmeye başladı. alkol fiyatları acayip uçmuş durumda insanlar etil alkolden kendi içkilerini yapmaya başladı. peki böyle bir durumda piyasadan esrar silinirse ne olur? insanlar bilerek veya istemeyerek, belki de farkında olmadan daha ucuz olan kimyasallara yönelmeye başlıyorlar. şuan eroin, özellikle küçük şehirlerde esrardan daha çok ve daha ucuza bulunabiliyor. şehir ismi vermeyim, gittiğimiz küçük bir şehirde tam 3 gün esrar aradık ama bulamadık. ama sorduğumuz, konuştuğumuz herkeste eroin vardı. dışarı çıkın, hiç bilmediğiniz bir yerde bile eroine ulaşmanız 15 dakikanızı almaz. uyuşturucu ile mücadele esrarı piyasadan silmeye çalışarak olmaz. buradan emniyet güçlerine sesleniyorum. özellikle asayiş yunus ekiplerine. oturup bir üçlüyü 3-4 kişi içen gençlerle uğraşacağınıza gramlarca eroin alan, satan insanların hayatını karartan şerefsizler ile uğraşın. artık 15, 16 yaşındaki çocuklar bile bu hayat karartan maddelere, kimyasallara rahatça ulaşabiliyor.
umarım az çok esrar hakkında bilgi verebilmişimdir. esrar bir uyuşturucudur, masum değildir, güzellemesi yapılamaz. ama esrar, eroin veya diğer kimyasal madderler kadar kötü de değildir, hayat karatmaz.
devamını gör...
mesane kanseri
genitoüriner yolun en sık görülen ikinci kanseridir.
sigara içimi en sık nedeni oluşturur.
en sık transisyonel(değişici) epitel karsinomu görülmektedir.
semptom tipik olarak ağrısız pıhtılı hematüri(kanlı idrar) görülür.
hastalığın tanısı sistoskopi ve biyopsiyle kanıtlanır.
evrelendirmesi
t0 primer tümör kanıtı yok
t1 tümör subepitelyal bağ dokusunu tutar.
t2 tümör kası tutar.
t3 tümör perivezikal dokuyu tutar.
t4 uzak organları (prostat,uterus...) şeklindedir.
tedavide intravezikal kemoterapi
calmette-guerin basili(bcg) tercih edilir.
cerrahi olarak tüm mesane kanserinin başlangıç tedavisi transüretral rezeksiyondur.böylelikle tümörün evresi saptanır.
daha sonra duruma göre parsiyel ya da radikal sistektomi yapılır.
sigara içimi en sık nedeni oluşturur.
en sık transisyonel(değişici) epitel karsinomu görülmektedir.
semptom tipik olarak ağrısız pıhtılı hematüri(kanlı idrar) görülür.
hastalığın tanısı sistoskopi ve biyopsiyle kanıtlanır.
evrelendirmesi
t0 primer tümör kanıtı yok
t1 tümör subepitelyal bağ dokusunu tutar.
t2 tümör kası tutar.
t3 tümör perivezikal dokuyu tutar.
t4 uzak organları (prostat,uterus...) şeklindedir.
tedavide intravezikal kemoterapi
calmette-guerin basili(bcg) tercih edilir.
cerrahi olarak tüm mesane kanserinin başlangıç tedavisi transüretral rezeksiyondur.böylelikle tümörün evresi saptanır.
daha sonra duruma göre parsiyel ya da radikal sistektomi yapılır.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının bir şeylere kırılıp sözlüğü terk ettiğini açıklaması
al kırdın kırdın!
devamını gör...
yazarların çocuklarını affetmeyeceği konular
çocuğum yokken buna yorum yapmam ne kadar sağlıklı olur bilemiyorum ama gözlemlediğim kadarıyla, çok çok uç şeyler olmadığı sürece anne/baba çocuğunu bir şekilde affediyor günün sonunda.
ya da belki affetmek yanlış tabir oluyor bu durumda, bağını kopartmıyor demek daha doğru sanırım.
ince bir çizgi var, affetmeyip, sırt çevirince daha kötü şeyler yapabilir, ya da affedip, nasılsa arkamda ailem var diyip, daha kötüsünü yapmaya devam edebilir. bu noktaya gelene kadar, her adımında, müdahaleci değil ama takipçi olmak gerekiyor bence. o ana kadar hiçbir şey yapma, görme, duyma sonra her şey bitince sırt çevir.
çocuklar çok uç noktalar dışında bence ebeveynin yansımasıdır. o yüzden o noktaya hep beraber geldiniz. suçu tek kişinin üstüne atmak bencilce. affedemiyorsan, kendini de affetme.
not: iyi ebeveynlerin çocukları da büyük hatalar yapabilir tabii. fakat, istisnalar kaideyi bozmaz.
ya da belki affetmek yanlış tabir oluyor bu durumda, bağını kopartmıyor demek daha doğru sanırım.
ince bir çizgi var, affetmeyip, sırt çevirince daha kötü şeyler yapabilir, ya da affedip, nasılsa arkamda ailem var diyip, daha kötüsünü yapmaya devam edebilir. bu noktaya gelene kadar, her adımında, müdahaleci değil ama takipçi olmak gerekiyor bence. o ana kadar hiçbir şey yapma, görme, duyma sonra her şey bitince sırt çevir.
çocuklar çok uç noktalar dışında bence ebeveynin yansımasıdır. o yüzden o noktaya hep beraber geldiniz. suçu tek kişinin üstüne atmak bencilce. affedemiyorsan, kendini de affetme.
not: iyi ebeveynlerin çocukları da büyük hatalar yapabilir tabii. fakat, istisnalar kaideyi bozmaz.
devamını gör...
ateist kaplumbağa
gerçek mizahın zeka gerektirdiğini, herkesin harcı olmadığını düşünenlerdenim ve tosbağa bunu sözlükte en iyi yapanlardan biri. gerek yönettiği haber ajansıyla, gerek tanımlarıyla benim için sözlüğün vazgeçilmez yazarı, kendisi olmadan sözlük çok sıkıcı, suratsız ve gri olurdu, turuncu şapkası yeter renk katmaya *.
devamını gör...
1 mart 2021 doğalgaz zammı
1 mart 2021 pazartesi gününden itibaren uygulanacak olan yüzde 1'lik zam. pardon güncelleme.
ayrıca;
(bkz: 1 ocak 2021 doğalgaz ve elektrik zammı)
(bkz: 1 şubat 2021 doğalgaz zammı)
baya istikrarlı gidiliyor yani. aferin botaş'a. sonraki zammın tarihini şimdiden tahmin edebiliyorum.
botaş, 1 mart'tan itibaren geçerli olmak üzere konut, sanayi ve doğal gaz santrallerine uygulayacağı tarifelerde yüzde 1 artışa gitti. buna göre, konut tüketicileri için gaz dağıtım şirketlerine uyguladığı satış fiyatı bin metreküp için bin 289 lira; ticarethane, sanayi ve elektrik üretim santralleri için ise bin 442 lira olarak belirlendi.
kaynak: www.haberler.com/dogal-gaz-...
ayrıca;
(bkz: 1 ocak 2021 doğalgaz ve elektrik zammı)
(bkz: 1 şubat 2021 doğalgaz zammı)
baya istikrarlı gidiliyor yani. aferin botaş'a. sonraki zammın tarihini şimdiden tahmin edebiliyorum.
botaş, 1 mart'tan itibaren geçerli olmak üzere konut, sanayi ve doğal gaz santrallerine uygulayacağı tarifelerde yüzde 1 artışa gitti. buna göre, konut tüketicileri için gaz dağıtım şirketlerine uyguladığı satış fiyatı bin metreküp için bin 289 lira; ticarethane, sanayi ve elektrik üretim santralleri için ise bin 442 lira olarak belirlendi.
kaynak: www.haberler.com/dogal-gaz-...
devamını gör...
madrigal
rönesans ve erken barok'ta yaygın, birçok vokalden oluşan müzik türü.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
her hafta farklı konseptiyle bana kendimi, bize kendimizi ifade edebilme fırsatını sunan bengaripsengüzeldünyaumutluya, bu konseptleri yaşanabilir, yaşatılabilir kılan tüm kafa sözlük ekibine, gerek yorumları gerek nickaltı iltifatlarıyla gecemizi müstesna kılan tüm kafa sözlük camiasına teşekkürü borç bilirim.
canım memlekette elimizde kalan ufak tefek mutluluk kırıntılarıyla hayatımızı yaşanılabilir kılmak, bazen ahmed arif'e bazen nazım hikmet'e hepsinden öte türk halkına, türk gençliğine ve yarınlarımıza büyük bir umut beslemiş olan mustafa kemal'e borcumuzdur. ne güzel borç ne güzel sorumluluk...
canım memlekette elimizde kalan ufak tefek mutluluk kırıntılarıyla hayatımızı yaşanılabilir kılmak, bazen ahmed arif'e bazen nazım hikmet'e hepsinden öte türk halkına, türk gençliğine ve yarınlarımıza büyük bir umut beslemiş olan mustafa kemal'e borcumuzdur. ne güzel borç ne güzel sorumluluk...
devamını gör...
su fışkırtan yüzük
devamını gör...
yemek bitmeden masadaki tabakları toplamaya başlayan garson
hayatımın en berbat günlerinden birisinde, kavga etme sebebim olacaktı bu garson. neyse ki, yemek yemeyi kavga etmekten daha çok sevdiğim için, ben elindeki tabağı geri alıp yemeye devam etmiştim.
aldatıldığımla yüzleştiğim gündü. evde öfke, üzüntü, hırs üçgeni arasında debelenirken, arayan en yakın arkadaşım sesimi kötü duyunca, durumu söylemek zorunda kalmıştım. yoksa o gün kendi kendimi yer, ertesi gün arardım onu.
arkadaşım durumu öğrenince, evde kendini bunalıma sokma, gel çıkalım bir şeyler yiyip içelim, dışarıda kafan dağılır deyip, beni çok da zorlanmayarak dışarı çıkmaya ikna etmişti. ne yiyeceğimizi fazla düşünmeye gerek kalmadan, en çok sevdiğim olduğu için, iskender yemeye götürdü.
siparişler verildi, yemeye başlandı. arkadaşım moralimi bozmamak için konuya temkinli yaklaşıp, sormuyor pat diye fakat ufak ufak konu açıldı illa ki. ben de olayı anlatmaya başladım.
üzülünce de ağlarım bazen ama en çok ve muhakkak sinirlenince ağlarım. bu ne saçma ve zor bir özelliktir yaşayan bilir.
aldatıldığıma üzülüyorum tabii ama en çok sinirliyim.
anlattıkça ağlamaya başladım. bir yandan da iskenderimi yiyorum. çok senkronum ama. hem tadını çıkartarak yiyorum hem de ağlıyorum.
bir ara konu hararetlenince, yemeye birkaç saniyelik es verdim. çatal bıçağı sanki yemek bitmiş gibi, tabağın kenarına koydum. ağlamam coşmuş, sayıyorum bir şeyler.
muhtemelen, bizi izleyen garson birey, hızlı hızlı geldi tabağımı aldı. cümlemi yarım bıraktım, saniyede döndüm ve tabağı garsonun elinde yakaladım. yiyorum ben onuu diye, kıpkırmızı suratımla adamı durdurdum, aldım tabağımı. garson gülmeye başladı. tamam görüntü muhtemelen karşıdan bakınca komikti ama o kadar ağlarken bile iştahlı bir şekilde iskender yiyen birisinin, bitmemiş tabağı hangi akılla sormadan alınabilir?
garsonları bu konuda daha hassas olmaya davet ediyorum.
aldatıldığımla yüzleştiğim gündü. evde öfke, üzüntü, hırs üçgeni arasında debelenirken, arayan en yakın arkadaşım sesimi kötü duyunca, durumu söylemek zorunda kalmıştım. yoksa o gün kendi kendimi yer, ertesi gün arardım onu.
arkadaşım durumu öğrenince, evde kendini bunalıma sokma, gel çıkalım bir şeyler yiyip içelim, dışarıda kafan dağılır deyip, beni çok da zorlanmayarak dışarı çıkmaya ikna etmişti. ne yiyeceğimizi fazla düşünmeye gerek kalmadan, en çok sevdiğim olduğu için, iskender yemeye götürdü.
siparişler verildi, yemeye başlandı. arkadaşım moralimi bozmamak için konuya temkinli yaklaşıp, sormuyor pat diye fakat ufak ufak konu açıldı illa ki. ben de olayı anlatmaya başladım.
üzülünce de ağlarım bazen ama en çok ve muhakkak sinirlenince ağlarım. bu ne saçma ve zor bir özelliktir yaşayan bilir.
aldatıldığıma üzülüyorum tabii ama en çok sinirliyim.
anlattıkça ağlamaya başladım. bir yandan da iskenderimi yiyorum. çok senkronum ama. hem tadını çıkartarak yiyorum hem de ağlıyorum.
bir ara konu hararetlenince, yemeye birkaç saniyelik es verdim. çatal bıçağı sanki yemek bitmiş gibi, tabağın kenarına koydum. ağlamam coşmuş, sayıyorum bir şeyler.
muhtemelen, bizi izleyen garson birey, hızlı hızlı geldi tabağımı aldı. cümlemi yarım bıraktım, saniyede döndüm ve tabağı garsonun elinde yakaladım. yiyorum ben onuu diye, kıpkırmızı suratımla adamı durdurdum, aldım tabağımı. garson gülmeye başladı. tamam görüntü muhtemelen karşıdan bakınca komikti ama o kadar ağlarken bile iştahlı bir şekilde iskender yiyen birisinin, bitmemiş tabağı hangi akılla sormadan alınabilir?
garsonları bu konuda daha hassas olmaya davet ediyorum.
devamını gör...
mortal kombat (2021)
efsanevi bir oyunun sinemaya uyarlanması. 1995 ve 1997 yıllarında çekilmiş bulunan iki adet filmi daha mevcuttur ama vasatı geçmemiştir. yeni film ise oldukça merak uyandırıcı ve beklentileri karşılıyacak gibi duruyor . çocukken ataride oynadığımız ve nice oyunu çıkmış bir efsaneyi sinemada görmek oldukça mutlu ediyor.
merak edenler için mortal kombat evrenini anlatan bir kaynak bir bırakıyorum buradan okuyabilirsiniz
merak edenler için mortal kombat evrenini anlatan bir kaynak bir bırakıyorum buradan okuyabilirsiniz
devamını gör...
ebeveynlerin kabullenemedikleri gerçekler
mizaç gerçeğini gözardı etmeleri. oysa aynı aile ortamında büyüyen kardeşlerin bile hayata verdikleri karşılıklar o kadar farklıdır ki... onlara aynı reçeteler uygulanmamalı.
emre kongar “ babam, oğlum ve torunum, 100 yıllık öykü...” kitabında, bu mizaç farklılığına kendi ailesinden güzel bir örnek verir.
kızının liseye başlamasının ilk gününde onu okula bırakan oğlu kağan, kızkardeşine şöyle der: “kendini kimseye sevdirmek zorunda değilsin.” bunu duyduğunda çok güldüğünü ifade eden emre kongar: “sen bütün eğitimini, kızlarının toplumda reddedilmemeleri ve daha rahat yaşam sürdürmeleri için ölçülü bir uyumluluk üzerine kur, ağabeyleri bunun hiç de zorunlu olmadığı konusunda onları uyarsın! onun için diyorum ki sevgili okurlarım, çocuk eğitimini ciddiye alın, tutarlı ve sistematik olun ama çok da ciddiye almayın, çünkü onlar çoğu zaman sizin istediğiniz gibi değil, kendi istedikleri gibi büyüyorlar. “ diye yazar kitabında.
lakin çok da “ciddiye alan” başarı odaklı mükemmeliyetçi ebeveynler, kendi isteklerinin, hayallerinin gerçekleşmesi doğrultusunda çocuklarına tahakküm uyguluyor. çoğu da iyi niyetli çabalardır aslında. çünkü hiç bir kuşakta pekte sağlıklı olmamış aile yapımızın ürünleri olan anne ve babaların, bir çeşit “kendi yaralı çocukluklarını temize çekme” güdüsüyle ya da motivasyonuyla yaptıkları eylemlerdir onlar.
hangi niyetle olursa olsun ilgisi, yeteneği, yönelimleri baskılanan bu çocuklar, geleceğin mutsuzluk abideleri olarak, ya toplumla küs münzevi hayatlar sürüyorlar ya da mükemmeliyetçilik takıntılarıyla bitmeyen savaşlarda heba oluyorlar.
emre kongar “ babam, oğlum ve torunum, 100 yıllık öykü...” kitabında, bu mizaç farklılığına kendi ailesinden güzel bir örnek verir.
kızının liseye başlamasının ilk gününde onu okula bırakan oğlu kağan, kızkardeşine şöyle der: “kendini kimseye sevdirmek zorunda değilsin.” bunu duyduğunda çok güldüğünü ifade eden emre kongar: “sen bütün eğitimini, kızlarının toplumda reddedilmemeleri ve daha rahat yaşam sürdürmeleri için ölçülü bir uyumluluk üzerine kur, ağabeyleri bunun hiç de zorunlu olmadığı konusunda onları uyarsın! onun için diyorum ki sevgili okurlarım, çocuk eğitimini ciddiye alın, tutarlı ve sistematik olun ama çok da ciddiye almayın, çünkü onlar çoğu zaman sizin istediğiniz gibi değil, kendi istedikleri gibi büyüyorlar. “ diye yazar kitabında.
lakin çok da “ciddiye alan” başarı odaklı mükemmeliyetçi ebeveynler, kendi isteklerinin, hayallerinin gerçekleşmesi doğrultusunda çocuklarına tahakküm uyguluyor. çoğu da iyi niyetli çabalardır aslında. çünkü hiç bir kuşakta pekte sağlıklı olmamış aile yapımızın ürünleri olan anne ve babaların, bir çeşit “kendi yaralı çocukluklarını temize çekme” güdüsüyle ya da motivasyonuyla yaptıkları eylemlerdir onlar.
hangi niyetle olursa olsun ilgisi, yeteneği, yönelimleri baskılanan bu çocuklar, geleceğin mutsuzluk abideleri olarak, ya toplumla küs münzevi hayatlar sürüyorlar ya da mükemmeliyetçilik takıntılarıyla bitmeyen savaşlarda heba oluyorlar.
devamını gör...
mustafa kemal atatürk
"şüphesiz atatürk bir çok yönden mükemmel bir adamdı ve bundan dolayı da duygusal açıdan yalnızdı."
-süreyya ağaoğlu
-süreyya ağaoğlu
devamını gör...



