araştırmacı gazeteci. yazar.

bu ismi çok iyi bilmeliyiz. bu ismi gelecek kuşaklara çok iyi anlatmalıyız. çünkü halkına doğruları anlatmak uğruna ölümü göze almış araştırmacı gazeteci uğur mumcu'ya karşı bu boynumuzun borcudur.

öncelikle yazar arkadaşlarımdan 2 dakikalarını ayırıp bu video yu izlemelerini rica ediyorum. daha sonra uzunca bir metin olarak hayatını anlatan yazı bırakacağım buraya, okumak isteyenler, daha iyi tanımak isteyenler okur.



uğur mumcu'nun hayatı
22 ağustos'ta kırşehir'de doğdu. tapu kadastro memuru hakkı şinasi bey ile nadire hanımın dört çocuğunun üçüncüsü.



1949 - 54

ankara ulus'taki devrim ilkokulunda başladığı ilköğrenimini bahçelievler'deki ulubatlı hasan ilkokulunda tamamladı.



1957 - 61

ankara cumhuriyet ortaokulunu ve ankara deneme lisesini bitirdikten sonra ankara üniversitesi hukuk fakültesine girdi.



1962

yazmaya öğrencilik yıllarında başladı. cumhuriyet gazetesinde yayımlanan "türk sosyalizmi" başlıklı makalesiyle yunus nadi ödülünü aldı.



1963

fakültede öğrenci derneği başkanı seçildi.



1965

hukuk fakültesini bitirdi ve cemal reşit eyüpoğlu'nun yanında bir süre avukatlık yaptı.



1965 - 66

18 haziran 1965'te "biz anayasayı savunuyoruz. ya siz?" başlıklı makalesiyle yön dergisinde yazmaya başladı. 27 mayıs devriminin özgürlükçü ortamında "insanlar sadece konuştuklarından değil sustuklarından da sorumludurlar" diyerek doğan avcıoğlu'nun yönetimindeki yön dergisinde yazdığı makalelerle bir yandan mustafa kemal atatürk'ün ilke ve devrimlerini, tam bağımsız bir türkiye'yi savundu.



1967

30 haziran'da "kitap toplatmak anayasaya aykırıdır" başlıklı yazısıyla kim dergisinde yazmaya başladı.18 ağustos'ta "anayasa mahkemesine saldıranlara: anayasaya saygı" başlıklı yazısıyla akşam gazetesinde incelemeleri yayımlanmaya başladı.



1968

dil öğrenmek için ingiltere'ye gitti. yazılarına oradan devam etti. 25 şubat'ta akşam gazetesindeki inceleme yazılarının sonuncusu yayımlandı.1 mart'ta kim dergisindeki son yazısı, londra'dan yolladığı "yeter artık beyler" oldu. 25 mart'tan itibaren aralıklarla türk solu dergisinde yazmaya başladı.



1969

31 ocak'ta ankara üniversitesi hukuk fakültesi idare hukuku kürsüsü profesörü tahsin bekir balta'nın asistanı oldu. 15 temmuz'dan sonra incelemeleri, milliyet gazetesinde yayımlanmaya başladı. asistan olduktan sonra, 13 kasım'da ankara barosu levhasından kaydını sildirerek avukatlığı bıraktı.



1969 - 71

ankara üniversitesi hukuk fakültesi dergisi'nde yazıları yayımlandı.



1970

ant dergisi ile cumhuriyet gazetesinde makale ve incelemeleri yayımlandı. 24 mart'tan itibaren devrim dergisinde yazmaya başladı.



1971

12 mart'ta gerçekleşen darbenin aydınlara yönelik baskıcı tutumundan o da payına düşeni aldı. 17 mayıs'ta gözaltına alındı. ayrıntı "kitaplarımı isterim". bir ay sonra serbest bırakıldı.

12 temmuz'da ortam'da yazıları yayımlanmaya başladı. dergi, 29 kasım'da çıkan sayısından sonra kanun dışı baskıları protesto etmek amacıyla yayın hayatına son verdi. 27 ekim'de devrim dergisine son kez yazdı.askerliğini yapmaya hazırlandığı sırada, orduya hakaret etme savıyla tutuklandı. pek çok aydınla birlikte, mamak askeri cezaevinde bir yıla yakın kalan uğur mumcu, açılan davada 7 yıl hapse mahkûm edildi ancak, kararın yargıtay'ca bozulmasının ardından serbest bırakıldı.



1972

10 ekim'de serbest bırakılmasının ardından hemen askere alındı.



1973

tuzla piyade okulunda 10 ocak'a kadar süren üç aylık eğitimden sonra, okul yönetimi tarafından "kötü hal ve düşünce sahibi" diye suçlanarak "er" çıkarıldı ve patnos'a yollandı.



1974

31 ocak'ta askerliğini sakıncalı piyade eri olarak, ağrı'nın patnos ilçesinde tamamladı. bu yaşadıklarını "evet, evet ne olursa olsun, ben patnos dağlarında halk çocuklarıyla er olarak askerlik yapmayı, emekli olduktan sonra siyasal iktidarın uzattığı yönetim kurullarında, on binlerce lira para alan orgeneral olmaya değişmem!" diyerek, yedek subaylık hakkı ve aylıkları için sadece maddi tazminat isteğiyle açtığı davayı kazandı ve yedek subaylık hakkını elde etti.

askerlikten sonra üniversitedeki görevinden ayrıldı ve gazeteciliğe profesyonel olarak, 25 şubat'ta yeni ortam gazetesinde "anarşist!.." başlıklı yazısıyla başladı.

yazılarında, hem sorunları dile getirdi hem de hukuka aykırı ve yasadışı uygulamaların üstüne gitti. "tek bir tahrikçi ajan adı veremezsiniz" diyen demirel'e "bir hikâyemiz var" başlıklı yazısında, onlarca provokatörün adını belgeleriyle açıklayarak, tüm antilaik, antidemokratik oluşumları uygulamalarıyla belgeledi.
"sormayalım mı?" yazısı için tıklayınız.



1975

12 mart'ta "ayrılırken" başlıklı yazısıyla yeni ortam gazetesinden ayrıldı.

18 mart'ta "denklem" yazısıyla cumhuriyet gazetesindeki 'gözlem' başlıklı köşesinde düzenli olarak yazmaya başladı. aynı zamanda da anka ajansında çalışmaktaydı.

nisan ayında 12 mart dönemini sergilediği makalelerinden oluşan suçlular ve güçlüler kitabı yayımlandı.

ekim ayında, anka ajansında çalışırken altan öymen'le birlikte hazırladıkları, süleyman demirel'in yeğeni yahya demirel'in hayali mobilya ihracatını konu edinen, mobilya dosyası adlı kitap yayımlandı. böylece "hayali ihracat" kavramı kamuoyunun gündemine girmiş oldu.



1976

mayıs ayında güldal homan ile nişanlandı. 19 temmuz'da evlendiler.



1977

anka ajansından ayrılarak cumhuriyet gazetesinin kadrolu yazarı oldu.

terörün toplumu korkuya, karamsarlığa ittiği günlerde, kalemiyle teröre karşı durdu. taksim'deki 1 mayıs katliamının ardından, bu olayı ve bu tür olayları irdeleyen yazılar yazdı. mayıs ayında oğlu özgür dünyaya geldi.

sakıncalı piyade ve bir pulsuz dilekçe kitapları yayımlandı.



1978

12 mart döneminde yaşadıkları, gülmece ustaları için bulunmaz bir malzemeydi. kendisi de yazı ve konuşmalarında gülmece öğelerini sık sık kullanırdı. bu dönemi anlattığı sakıncalı piyade adlı yapıtını, rutkay aziz ile birlikte, tiyatroya uyarladı. sakıncalı piyade tiyatro ilk olarak ankara sanat tiyatrosu'nca (ast) sahneye kondu ve700 kez sahnelendi.

aralık'ta, siyasal yaşamda adı duyulan, belli dönemlere damgasını vurmuş birçok ünlünün yaşam öykülerini, siyasal geçmişlerini, bir güldürü zenginliğiyle anlattığı kitabı büyüklerimiz yayımlandı.



1979

terörün yeniden tırmandığı, gencecik insanların sokak ortasında kurşunlandığı, kahvelere, evlere bombaların atıldığı bir ortamda, tarihin boş yere tekrar etmesini önlemek ve ders alınmasını sağlamak amacıyla, 12 mart öncesi ve sonrası gençlik liderlerinin yaşadıklarını kendi ağızlarından yansıttığı ve silahlı eylemlerle bir yere varılamayacağına dikkat çektiği kitabı çıkmaz sokak temmuz ayında yayımlandı.



1980

1980'li yıllar başlarken 70'li ve 60'lı yılları da incelediği, yenilmeyen gücün, halkın örgütlü gücü olduğunu anlattığı yazıları tüfek icat oldu başlığı altında şubat ayında yayımlandı.

12 eylül darbesi oldu. "bundan sonra".

12 eylül'ü gerçekleştiren generaller tarafından partilerin, birçok kitle örgütünün kapatılması gibi sorunların yaşandığı bu dönemi ve uygulamalarını eleştirdi.

"terörsüz özgürlük"



1981

kendi deyişiyle, "..terörün silah kaçaklığıyla ilgisini ortaya koymak ve kamuoyunu bu konuda uyarmak..." için yazdığı silah kaçakçılığı ve terör adlı inceleme kitabı mart ayında yayımlandı.

13 mayıs'ta mehmet ali ağca, papayı öldürme girişiminde bulundu. "yine ağca" . daha önce 1979 yılında abdi ipekçi'nin katili olarak yakalanan ağca üzerine çalışma ve araştırmalar yapmıştı, papa olayı sonrasında irdemelerini yoğunlaştırdı.

haziran ayında kızı özge doğdu.

"bu kitap ile yalnızca, parlamento çalışmalarını engelleyen, kürsülerde yurt ve dünya sorunlarının özgürce konuşulmasını engelleyen sorumsuz bir azınlığın sergilediği çirkinlikler eleştiri konusu yapılmıştır." dediği söz meclis'ten içeri'nin ilk baskısı ekim ayında yapıldı.



1982

ağca dosyası kitabının ardından kasım'da terörsüz özgürlük adlı makale derlemesi yayımlandı.

barış derneği kapatıldı. yöneticileri ve üyeleri 141. ve 142. maddelerden suçlanarak tutuklandı. barış derneği davası, 12 eylül döneminde, türk aydınlarına karşı topluma göz dağı vermek için açılmış bir davaydı. mumcu pek çok yazısında bu konuyu ele aldı.



1983

genel seçimler yapıldı. birçok politikacının yasaklı olduğu bu dönemde, ekonomik ve toplumsal çarpıklıkları, hukuk dışı uygulamaları gözönüne seren araştırmalar yaptı. "lozan ve sevr" yazısı için tıklayınız.

şubat'ta ağca ile cezaevinde röportaj yaptı. bu röportajın nbc'de yayımlanmasını isteyen nbc yöneticilerine, hazırladığı röportajı o sırada kapalı olan gazetesi cumhuriyet'ten başka bir yerde yayımlamayı düşünmediğini söyledi.



1984

mart ayında, ülkedeki olumsuzlukların dile getirildiği, yazar aziz nesin öncülüğünde bir grup tarafından cumhurbaşkanlığı ve tbmm başkanlığına sunulan ancak, kenan evren'in imzalayanları "vatan hainliği" ile suçlayarak dava açtığı "aydınlar dilekçesi"nin hazırlanmasına katıldı.

sakıncasız adlı oyunu yazdı. basındaki yozlaşmanın ve döneklerin sergilendiği, 12 eylül döneminde aydınlara yapılan işkencelerin anlatıldığı oyun, 3 nisan - 7 mayıs tarihleri arasında istanbul hodri meydan kültür merkezi'nde ve 10 - 27 mayıs tarihleri arasında da ankara sanat evi'nde sahnelendi.

uzun ve yorucu bir araştırmanın ürünü olan papa-mafya-ağca kitabı haziran ayında yayımlandı.



1985

haziran'da liberal çiftlik ve devrimci demokrat adlı kitapları yayımlandı.

roma'ya gitti. papa davasında uzman tanık olarak bilgisine başvuruldu.



1986

mehmet ali aybar'la türkiye işçi partisi (tip) olgusu ve marksizm üzerine yaptığı aybar ile söyleşi kitabı temmuz ayında yayımlandı.



1987

şubat'ta, yakın tarihimize ışık tutacağını düşünerek, 27 mayısçılardan osman köksal'ın anı ve mektuplarına yer verdiği kitabı inkılap mektupları yayımlandı.

milliyet gazetesinden örsan öymen ile birlikte, federal almanya'da, eski adana müftüsü cemalettin kaplan ile cemaati önünde görüştü. bu görüşme, 10 şubat'ta cumhuriyet gazetesinde yayımlandı.

mayıs ayında araştırmacı gazetecilik açısından büyük bir başarı kabul edilen rabıta ve kasım'da da 12 eylül adaleti adlı kitapları yayımlandı.



1988

ağustos ayında eski türkiye işçi partisi (tip) başkanı behice boran'la yaptığı söyleşiyi içeren bir uzun yürüyüş yayımlandı. yine ağustos ayında, günümüzde de etkinliğini hiç yitirmediği görülen üçlü arasındaki ilişkileri belgeleriyle anlatan yazılarından derlediği tarikat-siyaset-ticaret adlı kitabı yayımlandı.



1989

özal hükümeti döneminde milli savunma bakanlığına getirilen ercan vuralhan, dışişleri bakanlığı idari ve mali işler daire başkan yardımcısı iken, diplomatlar ve dış görevdeki personelin güvenliğini sağlamak için aldırılan zırhlı araçlar konusundaki yolsuzluklar üzerine yazılar yazdı.



1990

"yakın tarihimizin pek aydınlanmayan bir bölümünü oluşturuyor.." diye düşündüğü 40'lı yılların siyasal çerçevesini çizmek ve koşullarını yansıtmak amacıyla yaptığı araştırma çalışmalarını 40'ların cadı kazanı adlı kitabında topladı. ağustos'ta da diğer bir kitabı kâzım karabekir anlatıyor yayımlandı.



1991

temmuz ayında en önemli araştırmalarından biri olan kürt-islam ayaklanması 1919-1925 yayımlandı.

6 kasım'da onaylamadığı gelişmeler üzerine, 80 arkadaşı ile birlikte, cumhuriyet gazetesinden ayrıldı.



1992

1 şubat - 3 mayıs tarihleri arasında milliyet gazetesi'nde yazdı. buradaki yazılarında kürt sorununu sıklıkla gündeme getirirken yurtdışındaki pkk yayınlarını yakından izledi. 3 mayıs'ta milliyet gazetesindeki son yazısı "gazeteci" ydi.

şubat ayında, ilk kez yayımlanan belgelerin yer aldığı gazi paşa'ya suikast adlı kitabı basıldı.

7 mayıs'ta cumhuriyet gazetesi'nde yapılan yönetim değişikliği üzerine yeniden gazetesine döndü.

hizbullah, pkk ve kontrgerilla konularını irdeleyen makaleler yazdı.

"hizbulkontra!.."



1993

13 ocak'ta istanbul'da harp akademilerinde gazetecilik üzerine bir konferans verdi. konuşma metni için gazetecilik.

öldürülmeden önce, pkk ile kürt sorunu birbirinden ayırdığı bir bakış açısıyla, konu üzerinde çalışmalar yapmaktaydı.

detaylı bilgi için son çalışması: kürt dosyası

son yazısı ise "zeyilname" olmuştur.



24 ocak 1993

pazar günü arabasına yerleştirilen bomba ile öldürüldü.

not ; hayatı anlatılan kısım "umag vakfı'n dan alıntıdır.
devamını gör...

gözümden öyle düştün ki "keşke seni hiç tanımasaydım." dedirttin.
seni tanıyamıyorum, kendine gel.
eskiden yaşadığın hisleri, sana yaşatana kusamamışsın ki geldin bana kustun.
hak etmedim...
sen de benim sevgimi, senin için göze aldıklarımı ve alacaklarımı hak etmiyorsun.
yıldız tilbe bir şarkısında diyor ya "içimde öyle güzelsin ki kirletmeyeceğim onu seninle."
ne içimde ne de güzel kalabildin.
gelişinde gidişinde hayırlı oldu...
devamını gör...

dolunaydır.
devamını gör...

günümüz türkiye'sinde mhp tarafından bitkisel hayatta fişi çekilen fikir akımı.
türkiye siyasi tarihinin en pragmatist partisiyle ittifak etmesiyle mhp bu ideolojinin selasını okutmuştur.

ısrar edenler, ölüyü daha mıncıklayanlar mevcuttur. bu tiplerde;lise sıralarında gölgesinden korkan tiplerin çevre kasmak umuduyla, trt, a tv gibi kanalların yapımların hamasi söylem ve hayal satmasından, toplumun bir kesiminin de çıkarları uğruna tutunduğu, nemalanmaya çalışan parazitlerdir.
kördür görmez.
sağırdır duymaz.
satılıktır.
aklını kiraya vermiştir.
kalemini harf başına ücretlendirmiştir.

ülkücüyüm diyenlerden mhp li olmaz. ancak onlar ülkücüyüm deyip rant sağlayanlardır.
ülkücü, inandığı fikir üzerine andımızı kaldıran, kurumlardan t.c ibaresini çıkaran, uygurların zulme uğramasına kör, ülkücülere ve ülkücülüğü faşizan ve faşistliğe indirgeyen bir liderin arkasında ak kurtlaşmazlardı.

ülkücülük bitmiştir.bitiren de mhp nin başındaki devlet'tir.
devamını gör...

içimde her bir satırına ayrı öyküler yazma isteği uyandıran şiirdir. ister şiir olarak oku, ister sayın musa eroğlu'ndan dinle; olmayan aşkın bile acısını çekersin.
devamını gör...

nutkum tutuldu yemin ederim. bu nasıl bir vahşet böyle!? insanlıktan nasibini alamamış. yazacak, söyleyecek bir şey kalmamış. allah senin belanı versin, şeref yoksunu gulyabani.
devamını gör...

kimi zaman "kader"'in de müdahil olduğu, hatta "ben bu işi düzeltirim/düzelteyim" diyerek davranıldığında daha da beter bir duruma kişiyi düşürdüğü görülmüş, zaman zaman tecrübe de edilmiş olan eylem, durum.

demek ki bazen bazılarının bizi yanlış anlaması gerekiyor.
devamını gör...

sizin hakkında hatırlanan minik detaylardır. neli pasta sevdiğiniz, favori filminiz, favori grubunuz gibi hoş detaylar biliniyorsa bu insanı mutlu eder.
devamını gör...

the matrix isn't real.
devamını gör...

osmanlı'nın son sultanı. fakat son halife değildir. henüz küçükken annesini ve babasını kaybetti. ki babası sultan abdülmecid'dir. vı. mehmed'in abileri de olduğu için, onlar padişah olacaklardı yani vı. mehmed, onlardan küçük olduğu için tabi padişah yapılmazdı daha. bu yüzden de, "izole" bir şekilde yaşamıştır. medrese eğitimi almıştır, hatta o kadar ki dinî konularda baya ilerlemiştir. müzikle, edebiyatla falan da uğraşmıştır. vı. mehmed, 57 yaşında padişah olmuştur. daha yeni padişah olduğu dönemde şöyle demiştir;

ben bu mevkî için hazırlanmadım. daha çocukluğumdan beri, vücut rahatsızlıklarım olduğundan, lâyıkı ile tahsil de edemedim. şimdi yaşım kemâle erdi, arzda bir emelim kalmadı. biraderimle hangimizin daha evvel gideceği malum olmadığından, şu mevkî'yi beklememekteydim. fakat, takdir-i ilâhî böyle teveccüh etmiş, ben de bu çetin vazîfeyi deruhde eyledim. şimdi de, şaşmış bir vaziyetteyim. bana dua ediniz.

yıl 1922. vı. mehmed, atatürk ve dostları hakkında ölüm fermanı imzaladığından ve milli mücadele'ye muhalefetmişcesine tavırları nedeniyle, bu padişahın bir vatan haini olduğu halk arasında yayıldı. bu yılda, saltanat kaldırılınca, vı. mehmed, ingiltere'ye gitmek istedi. ingilizler bunu kabul etmediler ve o da malta'da kaldı. ordan kralın daveti üzerine mekke'ye gitti. ordan da, italya'ya gidip burda kaldı. bir süre italya'da yaşadı. daha sonra 1923 yılında, yine italya'da kiralanan bir villaya taşındı. bu dönemde anılarını yazmaya başlamıştır. vı. mehmed, italya'da 65 yaşındayken vefat etti. cenazesi türkiye yönetimi tarafından kabul edilmeyince de şam'da defnedildi.

vı. mehmed, kaleme aldığı anılarında, vatana hiçbir şekilde ihanet etmediğini söylüyor. yine anılarında, kurtuluş savaşı zaferinden memnunluk duyduğunu söylüyor. vı. mehmed, anılarında, atatürk'e "mustafa kemal paşa" diye hitap ederken, saltanat makamını kabul edişinin bir hata olduğunu söylüyor. hilafetin kaldırılacağına asla inanmak istememiş olduğunu ve bunun da büyük hatalarından biri olduğunu söylüyor. bütün bu olanlar, vı. mehmed'i, türk tarihinin en tartışmalı kişilerinden biri yapıyor.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

maalesef ülkemizde nietzsche’nin tanrı öldü sözü sanki allah öldü gibi algılanması çok üzücü bir durumdur. nietzsche bu sözü derken içimizdeki aslolan tanrı’yı kastetmektedir, victor hugonun “vicdan,insanın içindeki tanrı’dır.” sözü nietzsche’nin bu sözünün daha anlayıcı ve özeti haline getiriyor. tanrı içimizdeki güzellik,merhamet,vicdan ve insanı insan yapan gerçek rehberliğimizi yapan duygularımızdır ve nietzche’nin dediği gibi biz bunları öldürerek tanrıyı öldürdük.
devamını gör...

"yılmaz'ı silecesin mesene'den, engellecesin" diyen aşkı için savaş veren keko kız... nasıl da unuttuk seni?

ayça_22'nin oturum açtığı zamanlar... *
devamını gör...

kargonuz yola çıkmıştır.
devamını gör...

iyi menemenin sırrı diye okuyan var mı benim gibi merak ettiğimdir.
devamını gör...

bir eril kişilik olarak beni son derece rahatsız eden durum ortamdaki östrojen kokusundan burnumun direkleri sızladı.
devamını gör...

günaydın sözlük! zor ama neşeniz bol olsun sebepsiz yere. sizlere saadettin teksoy ve adana yöresi kekolarının denizde turist avına çıktığında yaşanan bir diyalog ile günaydın demek istiyorum!
-napıyorsunız? çimiyor musunuz? hee? çimiyor musunuuuz?
-eeeveeeeet!
devamını gör...

kendisi istihbarat şube müdürümdür. hiçbir şey gözünden kaçmaz boşuna dedektif demiyoruz. yürü be.*
devamını gör...

kuzguncuk bostanı'na bakan evi olduğunu düşündüğüm, buram buram mevsim meyvesi kokan, kafa dengi, takipçi ve yazar olarak sevilmeye, sayılmaya değer muhterem sözlükçü arkadaş.
devamını gör...

benimle yaşamak bence de çok zor,hele bir de ben olduğunuzu düşünün!
devamını gör...

ingilizler tarafından oldukça sık yapılan eylemdir.
şahsım tarafından denenmiş fakat mide bulantısı ile sonuçlanmıştır.
çayı ketçap ile içmek arasında bir fark yoktur.
saygılar.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim