kıskanılan insanlar
bir keresinde "keşke sen olsaydım." diyen bir arkadaşım vardı, gerçekten bir sabah yatağında ben olarak uyansa dilediği şeye bin türlü lanet edeceğine imzamı atabilirim.
genelde yerinde olmak istediğimiz insanlar pek dışarıya sattıkları imajın kendisi olmuyorlar arkadaşlar.
genelde yerinde olmak istediğimiz insanlar pek dışarıya sattıkları imajın kendisi olmuyorlar arkadaşlar.
devamını gör...
dinlemekten bıkmayacağınız şarkılar
geceye bir nazan öncel şarkısı bırakalım. ara ara dinlediğim. hep dinlediğim. bıktırmaz. bağımlılık yapar.
"hatırına sustum"
"hatırına sustum"
devamını gör...
carrington olayı
1859 yılında gerçekleşen ve dünyada, bugünün değeriyle yaklaşık 2.5 trilyon dolarlık zarara neden olan güneş fırtınası.
güneş, diğer yıldızlar gibi manyetik alanla ilgili etkinliklere ev sahipliği yapar ve bir manyetik döngüsü vardır. döngü, manyetik alanın ve güneş lekelerinin önce gittikçe artması, sonra azalıp kaybolması ile tamamlanır. döngünün çok şiddetli olduğu tarihlerde, güneş üzerinde çeşitli hareketlilikler gözlenir. bunlardan biri de güneş plazmasının şiddetle uzaya fırlatıldığı manyetik patlamalardır. bu patlamalar bazen, diğerlerine kıyasla çok daha şiddetli olabilir.
***
1859 yılında, tam da bahsettiğim türden şiddetli bir patlama gerçekleşti güneş yüzeyinde. ingiliz astronom richard christopher carrington, bir süredir güneş'i gözlemliyordu ve hareketliliği fark etmişti. 1 dakika kadar süren olağanüstü bir parlaklığın ardından, akşam saatlerinde farklı olaylar gerçekleşmeye başladı.
dünyanın manyetik alanı ile güneş'ten bu patlamalar aracılığıyla gelen yüklü parçacıklar arasında bir etkileşim olduğunda, kutup ışıkları dediğimiz doğa olayı meydana gelir. bu olay normal şartlarda, belirli enlemlerde gözlenir sadece. fakat o yıl olay dünyanın neredeyse her yerinde ve çok şiddetli ışıklar eşliğinde gözlenmeye başlandı. öyle ki insanlar gece bu ışıklar altında gazete okuyabilmiş, sabah oldu zannedip kahvaltı hazırlayanlar olmuş.
ancak bu güzel manzaraya ek olarak büyük bir sorun da varmış: tüm elektrik ve telgraf şebekeleri, patlamanın ardından arızalar vermeye başlamış: telgraf direklerinden saçılan kıvılcımlar, güç kaynağı ile bağlantısı bile olmadığı hâlde kendiliğinden çalışan telgraflar...
bunun toplam zararı başta da belirttiğim gibi yaklaşık 2.5 trilyon dolar. bunu da geçen yıllardan birinde, bir araştırma grubu hesaplamıştı.
***
güneş'te neler olup bittiğini düzenli şekilde takip etmek, dünyadaki etkileri nedeniyle çok önemli. bu nedenle özellikle güneş gözlemi yapan uzay teleskoplarının sayısı gittikçe artıyor. soho, parker solar probe bunlardan bazıları. bugün benzer bir patlamanın dünyaya vereceği ekonomik zarar çok daha büyük olacaktır. bu nedenle güneş aktivitelerini önceden bilmek ve tedbir almak son derece önemli.
güneş, diğer yıldızlar gibi manyetik alanla ilgili etkinliklere ev sahipliği yapar ve bir manyetik döngüsü vardır. döngü, manyetik alanın ve güneş lekelerinin önce gittikçe artması, sonra azalıp kaybolması ile tamamlanır. döngünün çok şiddetli olduğu tarihlerde, güneş üzerinde çeşitli hareketlilikler gözlenir. bunlardan biri de güneş plazmasının şiddetle uzaya fırlatıldığı manyetik patlamalardır. bu patlamalar bazen, diğerlerine kıyasla çok daha şiddetli olabilir.
***
1859 yılında, tam da bahsettiğim türden şiddetli bir patlama gerçekleşti güneş yüzeyinde. ingiliz astronom richard christopher carrington, bir süredir güneş'i gözlemliyordu ve hareketliliği fark etmişti. 1 dakika kadar süren olağanüstü bir parlaklığın ardından, akşam saatlerinde farklı olaylar gerçekleşmeye başladı.
dünyanın manyetik alanı ile güneş'ten bu patlamalar aracılığıyla gelen yüklü parçacıklar arasında bir etkileşim olduğunda, kutup ışıkları dediğimiz doğa olayı meydana gelir. bu olay normal şartlarda, belirli enlemlerde gözlenir sadece. fakat o yıl olay dünyanın neredeyse her yerinde ve çok şiddetli ışıklar eşliğinde gözlenmeye başlandı. öyle ki insanlar gece bu ışıklar altında gazete okuyabilmiş, sabah oldu zannedip kahvaltı hazırlayanlar olmuş.
ancak bu güzel manzaraya ek olarak büyük bir sorun da varmış: tüm elektrik ve telgraf şebekeleri, patlamanın ardından arızalar vermeye başlamış: telgraf direklerinden saçılan kıvılcımlar, güç kaynağı ile bağlantısı bile olmadığı hâlde kendiliğinden çalışan telgraflar...
bunun toplam zararı başta da belirttiğim gibi yaklaşık 2.5 trilyon dolar. bunu da geçen yıllardan birinde, bir araştırma grubu hesaplamıştı.
***
güneş'te neler olup bittiğini düzenli şekilde takip etmek, dünyadaki etkileri nedeniyle çok önemli. bu nedenle özellikle güneş gözlemi yapan uzay teleskoplarının sayısı gittikçe artıyor. soho, parker solar probe bunlardan bazıları. bugün benzer bir patlamanın dünyaya vereceği ekonomik zarar çok daha büyük olacaktır. bu nedenle güneş aktivitelerini önceden bilmek ve tedbir almak son derece önemli.
devamını gör...
aşk evliliği vs mantık evliliği
aşkta süreklilik olmaz. aşıklar evlense de mutlu olamaz.
sevgi ile aşkı birbirine karıştırmamak gerek.
aşık insanda mantık aranamaz. ıkisi birlikte olması hic olanaklı değil. mantık kuruyorsan da zaten aşık değilsindir. o yüzden sevgi evliliği derdim.
sevgi ile aşkı birbirine karıştırmamak gerek.
aşık insanda mantık aranamaz. ıkisi birlikte olması hic olanaklı değil. mantık kuruyorsan da zaten aşık değilsindir. o yüzden sevgi evliliği derdim.
devamını gör...
ince belli güler yüzlü tatlı sözlük yazarları veri tabanı
belimi saracak eller bulamadıktan sonra neyleyim ince beli.
t: içinde olduğum yazarlar veri tabanıdır.
t: içinde olduğum yazarlar veri tabanıdır.
devamını gör...
demokrasinin aslında iyi bir sistem olmaması
platon, yıllar yıllar önce bu durumu şöyle tanımlamıştır:
''demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir. halk övülmeyi sever. onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir. demokrasi, bir eğitim işidir. eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. devam edilirse demagoglar türer. demagoglardan da diktatörler çıkar.''
''demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir. halk övülmeyi sever. onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir. demokrasi, bir eğitim işidir. eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. devam edilirse demagoglar türer. demagoglardan da diktatörler çıkar.''
devamını gör...
hayatta yüzü gülmemiş insana gül demek
samimi gelmeyen, hep lafta kalan sözdür.
bir insana havadan sudan yaşamadığınız duyguların reçetesini yazmak kadar abes iş yoktur. bu insan gül demekle mi gülecek. gülmesine sebep olacak sorunlarına çözüm yolu bulun ki gülmek için bir engeli olmasın.
kamu spotu: bana gül deme. gulmeyi de öğretme. üzerimdeki şu yükü paylaş.yapamayacaksan gölge etme başka ihsan istemem.
bir insana havadan sudan yaşamadığınız duyguların reçetesini yazmak kadar abes iş yoktur. bu insan gül demekle mi gülecek. gülmesine sebep olacak sorunlarına çözüm yolu bulun ki gülmek için bir engeli olmasın.
kamu spotu: bana gül deme. gulmeyi de öğretme. üzerimdeki şu yükü paylaş.yapamayacaksan gölge etme başka ihsan istemem.
devamını gör...
don't stop me now
enerjikken, üzgünken, yolculuğa çıkmışken, yürürken, koşarken, hayatınızın her anına uyum sağlayabilecek, her şekilde omuzlarınızı harekete geçirebilecek muhteşem bir queen şarkısı.
devamını gör...
estonya
dijital dünyadaki tüm başarıları yanında dünyanın ilk e-vatandaslik vererek resmen çığır acan, bürokrasiyi ortadan kaldiran, dunyada ilk online oy verme sistemini kullanan ve yine dunyada ilk devlet olarak kripto para üreten ülkedir. teknolojinin ana vatanidir.
1.3 milyonluk ufak bir nufus var ve dogal guzelliklerle dolu harika bir ülkedir. insanlari asiri dogal, eğlenceli ve tanistiktan sonra asiri sicakkanli ve yardimseverdir. yabancilara ayni ortamda degilseniz biraz mesafeli durabilirler. durustler ve iki yuzlu degiller. soğukları dışında asiri yaşanabilir bir ülkedir. (bkz: olsa da gitsek)
1.3 milyonluk ufak bir nufus var ve dogal guzelliklerle dolu harika bir ülkedir. insanlari asiri dogal, eğlenceli ve tanistiktan sonra asiri sicakkanli ve yardimseverdir. yabancilara ayni ortamda degilseniz biraz mesafeli durabilirler. durustler ve iki yuzlu degiller. soğukları dışında asiri yaşanabilir bir ülkedir. (bkz: olsa da gitsek)
devamını gör...
küçükken inandığımız yalanlar
eğer pencereden bakmaya devam edersem kar utanır ve yağmaz.
devamını gör...
kocanız istemedikçe çalışmayın diyen yazar
istiyorsa bir saksıda durup meyve de verelim demek istediğim yazardır. kardeşim artık anlayın biz sizin hizmetçiniz değiliz, insanız. birinin evde kalıp çocuk bakmasına çok hevesliysen sen kalıp bak. eğer yapamıyorsan da git gece oturup günlüğüne ağlayarak yaz. bıktık artık sizin gibi kadını bir robot ya da insan dışı başka bir hizmetkar gibi gören varlıklardan.
devamını gör...
hayatınızın mottosu olan sözler
ne oldum değil ne olacağım de.
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
yatarsın tüm gün iki seksen
sen oblomovreissen
ben de neyzen
tabii bunu yersen
sen oblomovreissen
ben de neyzen
tabii bunu yersen
devamını gör...
suna no onna
woman in the dunes ismi ile de bilinen japon sinemasının efsane yönetmenlerinden hiroshi teshigahara'nın karanlık ve kasvetli bir filmi. kobo abe’nin kitabından uyarlanan ve abe'nin gerim gerim geren hikayesini beyaz perdeye ustaca yansıtan teshigahara ustalığını konuşturmuştur. filmin başrollerini eiji okada ve kyoko kishida oynar hatta oynamaz yaşarlar kyoko kishida'nın bu filmden sonra psikolojik destek aldığı bilinmektedir.
filmin konusuna gelecek olursak:
film, bir entomolojist olan niki'nin böceklerini araştırmak adına bir bölgeye gitmesiyle başlar. niki elinde tuttuğu asasını aradığı böcek türlerinden birini bulmak umuduyla kuma saplar. çok geçmeden kum renginde bir böceğe denk gelir. birçok denemenin ardından böceği yakalamıştır. böceği küçük cam tüpe atar. aslında bu kısmın filmin ana hikayesinin başlangıcı olduğunu çok sonradan anlarız. yakalayamadığı böceklerden ötürü zamanın nasıl geçtiğini anlayamayan niki son otobüsü kaçırdığını fark eder. ona kalacak yer bulma konusunda yardım etmek isteyen bir adamın yardımıyla ıssız ve harabe bir eve yerleşir. ev bir çukurun ortasında yapayalnızdır. kumların ortasında, çürümüş olan eve inmek bir merdiven ile olmaktadır. evde film boyunca adını hiç duymayacağımız bir kadın ona ev sahipliği yapar. evin içerisine rüzgarlarla beraber sürekli kum dolmaktadır. niki yemeğe oturduğunda su içtiğinde hatta tuvalete gittiğinde dahi tepesinde sabitlenmiş bir şemsiye kuma bulanmasın diye onunla beraberdir. yüzlerine örtündükleri siyah kumaş ise gece uyudukları sırada ağızlarına kum girmesin diye olmazsa olmazlardandır. kumlu ve rüzgarlı geçen ilginç bir gecenin ardından niki yaşadıklarını anlamlandıracak ve anlayacaktır . niki hiç bilmediği bir yerde hiç tanımadığı insanlar tarafından alıkonulmakta ve kurtuluşu aramaya başlamaktadır.çığlıklarla yardım isteyen niki zamanla işin hiç düşündüğü gibi basit bir şey olmadığını çözmeye başlar.çünkü tek o değildir alıkonulan. kadına sorduğu hiçbir sorudan ne bir cevap ne de kadının desteğini alamaz.
kadının yemek masasında niki'ye söylediği kum her şeyi çürütür. sözü çok doğrudur. kum evleri eşyaları çürütürken aynı zamanda kadının umutlarını da çürütmüştür. kadının dünyası o çukurdaki virane ev ve kum küremek olmuştur. arada bir niki’nin oraya gelmesine sebep olan adamın ziyaretlerinde kadın değişik bir insan karşısına çıkar ama hepsi budur
1 ay 19 gün olur niki o çukura ister istemez alışmaya başlar. niki her başarısız kaçma deneyiminin ardından daha sakinleşmiştir. ama kadının kum küreme arzususunu bir türlü yenemez ve yukarıdaki adamın otoritesini aşamaz bir türlü . hep en başa döner. hep en başa döner. bu çaresizlik ve rutin hayat sırasında ,kadın ile erkek arasında cinsel çekimde olur. kadının bu cinsellikten beklentisi niki'yi yanlızlığına ve her şeyi olan evine ortak etmekken, niki'nin beklentisi kadını kendi tarafına çekip bu çukurdan çıkmaktır. bu çekimden faydalanmak isteyen köy sakinleri çukurun içerisinde duran ümitsiz niki ve her koşulu kabullenen kadının gözlerinin önünde birlikte olmalarının karşılığında dışarıya çıkmalarını izin verebileceklerini söylemişlerdir. tutsaklık hissinden bıkan ve özgürlüğüne kavuşmak için çıldıran niki aklına uymasada boyun eğmiş ve kadınıda ikna etmiştir.
kum her şeyi çürütür. aslında filmi özetleyen cümle budur. vicadanları bile.
filmin konusuna gelecek olursak:
film, bir entomolojist olan niki'nin böceklerini araştırmak adına bir bölgeye gitmesiyle başlar. niki elinde tuttuğu asasını aradığı böcek türlerinden birini bulmak umuduyla kuma saplar. çok geçmeden kum renginde bir böceğe denk gelir. birçok denemenin ardından böceği yakalamıştır. böceği küçük cam tüpe atar. aslında bu kısmın filmin ana hikayesinin başlangıcı olduğunu çok sonradan anlarız. yakalayamadığı böceklerden ötürü zamanın nasıl geçtiğini anlayamayan niki son otobüsü kaçırdığını fark eder. ona kalacak yer bulma konusunda yardım etmek isteyen bir adamın yardımıyla ıssız ve harabe bir eve yerleşir. ev bir çukurun ortasında yapayalnızdır. kumların ortasında, çürümüş olan eve inmek bir merdiven ile olmaktadır. evde film boyunca adını hiç duymayacağımız bir kadın ona ev sahipliği yapar. evin içerisine rüzgarlarla beraber sürekli kum dolmaktadır. niki yemeğe oturduğunda su içtiğinde hatta tuvalete gittiğinde dahi tepesinde sabitlenmiş bir şemsiye kuma bulanmasın diye onunla beraberdir. yüzlerine örtündükleri siyah kumaş ise gece uyudukları sırada ağızlarına kum girmesin diye olmazsa olmazlardandır. kumlu ve rüzgarlı geçen ilginç bir gecenin ardından niki yaşadıklarını anlamlandıracak ve anlayacaktır . niki hiç bilmediği bir yerde hiç tanımadığı insanlar tarafından alıkonulmakta ve kurtuluşu aramaya başlamaktadır.çığlıklarla yardım isteyen niki zamanla işin hiç düşündüğü gibi basit bir şey olmadığını çözmeye başlar.çünkü tek o değildir alıkonulan. kadına sorduğu hiçbir sorudan ne bir cevap ne de kadının desteğini alamaz.
kadının yemek masasında niki'ye söylediği kum her şeyi çürütür. sözü çok doğrudur. kum evleri eşyaları çürütürken aynı zamanda kadının umutlarını da çürütmüştür. kadının dünyası o çukurdaki virane ev ve kum küremek olmuştur. arada bir niki’nin oraya gelmesine sebep olan adamın ziyaretlerinde kadın değişik bir insan karşısına çıkar ama hepsi budur
1 ay 19 gün olur niki o çukura ister istemez alışmaya başlar. niki her başarısız kaçma deneyiminin ardından daha sakinleşmiştir. ama kadının kum küreme arzususunu bir türlü yenemez ve yukarıdaki adamın otoritesini aşamaz bir türlü . hep en başa döner. hep en başa döner. bu çaresizlik ve rutin hayat sırasında ,kadın ile erkek arasında cinsel çekimde olur. kadının bu cinsellikten beklentisi niki'yi yanlızlığına ve her şeyi olan evine ortak etmekken, niki'nin beklentisi kadını kendi tarafına çekip bu çukurdan çıkmaktır. bu çekimden faydalanmak isteyen köy sakinleri çukurun içerisinde duran ümitsiz niki ve her koşulu kabullenen kadının gözlerinin önünde birlikte olmalarının karşılığında dışarıya çıkmalarını izin verebileceklerini söylemişlerdir. tutsaklık hissinden bıkan ve özgürlüğüne kavuşmak için çıldıran niki aklına uymasada boyun eğmiş ve kadınıda ikna etmiştir.
kum her şeyi çürütür. aslında filmi özetleyen cümle budur. vicadanları bile.
devamını gör...
bir kadınla evlenmek vs bir kadınla eğlenmek
eglenemeyecegin bir kadınla ya da adamla evlenmek bir çeşit intihar değil midir yaa..
devamını gör...
ateist kaplumbağa
çok severek takip ettiğim yazardır. öyle ki, gizlice kokpitine girmeye görün. aşırı doz genel kültür şoku yaşamanız olasıdır. hep var olsun!
devamını gör...
portishead
sour times isminde bir başyapıtları vardır. zaten sour times'ın da bulunduğu dummy albümü; roads olsun, wandering star olsun, mysterons olsun, ya da efendime söyleyeyim glory box olsun, sanat eserinin sözlük anlamıdır. öyle güzel, öyle tatlıdır.
devamını gör...
sevilen şiirin en vurucu dizeleri
sözde senden kaçıyorum, dolu dizgin atlarla
devamını gör...
yazılı olmayan kurallar
bulaşık makinesi elle açılır ayakla kapatılır.
devamını gör...
toplu taşıma aracında öpüşmek
isteyen istediği yerde öpüşsün. ben sokakta el ele yürüyen, sarılan, öpüşen ve sarmaş dolaş bir şekilde yolculuk eden çiftlere bayılıyorum. umarım her daim öyle mutlu olurlar diyorum. bu dünyada sevgiden daha kutsal ne olabilir ki? bu çiftlere karşı ahlak bekçisi kesilip laf eden tipler emin olunuz ki hayatlarında hiç sevilmemiş insanlardır. sırf kalpleri kurumuşlara inat öpün, öpüşün.
devamını gör...