mevlana'ya ait olduğu rivayet edilen söz. tam hali "bir insanın nasıl güldüğünden terbiyesini, neye güldüğünden akıl seviyesini anlarsın." şeklinde ama başlık sınırına takılıyor.

bu söze katılanlar da var, katılmayanlar da.

katılmayanlar "gülmek hepimizin ihtiyacı. ancak herkesin güldüğü şeyler farklı. buradan bir insanın akıl seviyesini ölçmek mümkün değil." düşüncesini savunuyor.

katılanlar ise "gülmek tabii ki hepimizin ihtiyacı. ancak mesela engelli bir bireyle alay edecek ve ona gülecek kadar insanlıktan çıkmak bambaşka bir şey." düşüncesini savunuyor ki aslında bu sözle anlatılmak istenen şey de bu. hepimiz farklı şeyleri komik buluyoruz. komik bulduğumuz herhangi bir şeye gülmek farklı, gülerken insani değerleri göz önüne almadan her şeyle dalga geçmek farklı. bir nevi "osuruğa gülenin osuruk kadar aklı yoktur" durumu.

nasıl güldüğünden akıl seviyesini anlamak kısmına gelince... bu kısma da katılmayanlar olabilir ancak burada da anlamamız gereken şey -en azından bana göre- ayarsızlık. bir de bu sözün söylendiği zamanı düşünerek değerlendirirseniz eğer konuyu, o zamanlar insanların büyük bir kısmı için edep, hayâ önemliydi ve her yerde, ulu orta kahkahalar atmak muhtemelen çok da hoş karşılanmıyordu. bu nedenle nasıl güldüğünüz terbiyenizin bir göstergesi olabilirdi.
devamını gör...

iki kişi seven iki defa ölürmüş bir kalp yalnız bir kalbi düşünürmüş
devamını gör...

keyfim ve kahyasının canı sıkılırsa anında bırakırım.
devamını gör...

az önce pencereden gördüm. minik tilkiler gelmiş. beyaz olan sakız diğeri de şurup.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

arkadaş dediğin tam da böyle bir şeydir. senin kasiyere yazdığını fark etmiş, yenge ile olabilecek olası felaketlerin önüne tek bir cümle ile set olmuştur. koçum benim.
devamını gör...

böyle uyandım. başka da ne diyim.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

iyi ki varsın eren .
devamını gör...

eniac -ingilizce: electronic numerical integrator and computer türkçe: elektronik sayısal entegreli hesaplayıcı-, elektrikle çalışan ve elektronik veri işleme kapasitesine sahip ilk bilgisayardır. yaklaşık 167 m² bir alana sığıyordu ve ağırlığı 30 tondu.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

amerika birleşik devletleri tarafından ıı.dünya savaşı sırasında inşa edilmiştir. amerikalı fizikçi john mauchly, amerikalı mühendis j. presper eckert, jr. ve pennsylvania üniversitesi'ndeki moore elektrik mühendisliği okulu'ndaki meslektaşları, tamamen elektronik bir bilgisayar inşa etmek için hükümet tarafından finanse edilen bir projeye öncülük ettiler. ordu ile sözleşme altında ve herman goldstine yönetiminde, 1943 başlarında eniac üzerinde çalışmalar başladı. ertesi yıl, matematikçi john von neumann grupla sık sık istişarelere başladı.

eniac, evrensel bir bilgisayarın hayaline çok yakındı. topçu menzil tabloları için hesaplama değerleri yapmak amacıyla özel olarak tasarlanmıştı, ve onu daha genel olarak kullanışlı bir makine yapacak bazı özelliklerden yoksundu. talimatları makineye iletmek için panolar kullanırdı; bu, talimatlar bu şekilde "programlandığında" makinenin elektronik hızda çalışması avantajına sahipti. bir kart okuyucudan veya başka bir yavaş mekanik cihazdan okunan talimatlar, tamamen elektronik eniac'a ayak uyduramazdı. dezavantajı, makineyi her yeni sorun için yeniden kablolamanın günler sürmesiydi. bu öylesine bir sorumluluktu ki, ancak biraz cömertlikle programlanabilir olarak adlandırılabilirdi.

yine de eniac, o güne kadar yapılmış en güçlü hesaplama cihazıydı. ilk programlanabilir genel amaçlı elektronik dijital bilgisayardı. charles babbage’ın analitik motoru (19. yüzyıldan) ve ingiliz 2. dünya savaşı bilgisayarı colossus gibi, koşullu dallanmaya sahipti; yani, bazı verilerin değerine dayalı olarak farklı talimatlar uygulayabilir veya talimatların uygulama sırasını değiştirebilirdi. (örneğin, eğer x> 5 o zaman 23. satıra git.) bu, eniac'a çok fazla esneklik sağladı ve belirli bir amaç için oluşturulmuş olsa da, daha geniş bir problem yelpazesi için kullanılabileceği anlamına geliyordu.

enıac çok ama çok büyüktü. moore okulu'nun 50'ye 30 fitlik (15'e 9 metre) bodrum katını işgal ediyordu, burada 40 panel u şeklinde, üç duvar boyunca düzenlenmişti. her panel yaklaşık 2 fit genişliğinde, 2 fit derinliğinde ve 8 fit yüksekliğindeydi(0,6 metre - 0,6 metre - 2,4 metre). 17.000'den fazla vakum tüpü, 70.000 direnç, 10.000 kapasitör, 6.000 anahtar ve 1.500 röle ile o zamana kadar inşa edilmiş en karmaşık elektronik sistemdi. enıac, 174 kilowatt ısı üreterek (kısmen tüp ömrünü uzatmak için) sürekli çalışıyor ve dolayısıyla kendi klima sistemine ihtiyaç duyuyordu. saniyede 5.000 adede kadar ekleme yapabiliyordu, bu da elektromekanik öncüllerinden birkaç kat daha hızlıydı. o ve vakum tüpleri kullanan sonraki bilgisayarlar birinci nesil bilgisayarlar olarak bilinirler. (1500 mekanik röle ile enıac hala daha sonraki tamamen elektronik bilgisayarlara geçiş halindeydi.)

şubat 1946'da tamamlanan eniac, hükümete 400.000 dolara mal olmuştu ve kazanmaya yardımcı olmak için tasarlandığı savaş sona ermişti. ilk görevi bir hidrojen bombasının inşası için hesaplamalar yapmaktı. makinenin bir kısmı washington, d.c.'deki smithsonian enstitüsü'nde sergilenmektedir.

kaynak
devamını gör...

kutlamayı çok sevdiğim ama hiçbir zaman afişe etmediğim gündür. bir söz var ya birilerine boşluk yaratan günler diye ha bu günler o günler. annelerin ellerinden öperim, kutlayalım ama reklam etmeyelim. kutlu olsun *
devamını gör...

gerçekten merak ediyorum, ajda pekkan'ın sesinin en güzel olduğu dönemde yorumladığı bu parçayı göksel hanım neyin gazına gelip de söyleme cesaretinde bulunmuş? yani tamam dinliyorum, fena değil iyi hatta göksel ama ajda su gibi akıyor yahu!
devamını gör...

vişne ağacı ateş olacak*
barut olup patlayacak*
fıkraya benzemez bu
laflar üzerinize yağacak
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yeşil yol.
devamını gör...

değildir tabii. insanın içinde bok varsa er ya da geç açığa çıkar. alkol bahane.
devamını gör...

yaşanan bir olayı hiç umursamamak yani belki inkar etmek bir uç nokta iken, takıntı haline getirecek kadar kafaya takmak, ondan başka hiçbir şey düşünemeyecek hale gelmek ise bir diğer uç nokta. ilkinde zaten yok sayma olduğundan harekete geçme durumu olmuyorken ikincisinde ise insan, kendini hiçbir şey yapamayacak kadar güçsüz ve çaresiz hissediyor yani bir nevi kendini paralize etmiş oluyor. öncelikle uç noktalardaki bozulan dengeyi düzenlemek, sonrasında harekete geçmek gerekir. *
devamını gör...

nispeten katildigim tanımdır. şöyle ki, mesele zeka düzeyindeki düşüş değil, odaklanma problemidir. günümüzde insanı cezbeden o kadar çok uyaran var ki aklı toplayıp bir işe odaklanmak kolay değil.
devamını gör...

şövalye sınavlarına girerdim.
devamını gör...

diyarbakır cezaevi komutanı, şerefli türk subayı.

1988 senesinde bölücü teröristler tarafından istanbulda halk otobüsünde şehit edilmiştir. katili, 'laz kemalin selamı var' minvalinde şeyler söyleyerek şehit etmiştir.

bizlere türklüğün sonradan akıllara sokulamayacağını göstermiştir.

daha öncesinde edremitte görev yapmış;liseyi istanbulda kazanan oğlu için istanbula tayin istemiştir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

milli mücadele kahramanlarımızdandır. ölümünden sonra ailesi karsıalan soyadını almıştır. cephede yaptığı çılgınlıklardan ve gaddarlığından dolayı bu lakabı hak etmiştir. cepheden kaçan askeri namussuz adını verdiği silahıyla vurduğunu söyler. diğer silahı namuslu'yu ise düşmana karşı kullanır. vatan elden gidiyorsa merhamet göstermek ihanettir der ve gerçekten acıması yoktur. savaşta her zaman cephede olmuş 9 kez de yaralanmıştır.

doğu cephesinde büyük kahramanlıklar göstermiş, kars ve ardahan'ı almış büyük taarruz sırasında da elindeki az kuvvetle sakarya ve izmit'i yunanlılardan temizlemiş, koca bir kolorduyu mudanya da teslim almıştır. bu sayede hem istanbul yolunu açmış, hem de taarruzun kuzeyden saldırıya uğramasını engellemiştir.

ikinci meclise mebus olarak da girmiş ancak 1925 yılında kel ali (ali çetinkaya) ile girdiği bir tartışma sonunda vurularak öldürülmüştür. bazı kaynaklar mustafa kemal'in bazı siyasi sebepler yüzünden kendisini öldürttüğünü söyler, ancak bu iddialar gerçek değildir. bir çok görgü tanığı olayın başka bir sebepten ve hatta eskiye dayalı bir husumetten kaynaklandığını söyler.

tbmm açıldıktan sonra yaşanan ilk silahlı çatışmanın kurbanıdır. ali çetinkaya'ya bu cinayetten meşru müdafaa sebep gösterilerek ceza verilmemiştir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim