mesajınız var turuncusu
portakallandın demektir. siz de portakallandırılamadıklarımızdan mısınız.
devamını gör...
biz bir aileyiz diyen patron
söylediği ya da savunduğu şeyleri davranışlarıyla da göstermesi gereken patrondur. davranışa geçmeyen temennilerin önemi yoktur. psikolojik şiddet, sözel şiddete başvurup "biz aileyiz" demesi örneğin hiçbir anlam ifade etmez. çalışanların motivasyonunu düşürür bu tür durumlar.
devamını gör...
yabancıdan gelen gülümseme
bir insanın bir insana yapabileceği bence en basit iyiliktir samimi bir gülümseme.
bir ileri boyutu da hiç tanımadığınız insanlara bu samimi bir gülümseme ile birlikte günaydın, iyi günler, iyi akşamlar şeklinde iyi dileklerini söylemektir.
hemde laf olsun diye öyle agzinin ucuyla değil gözlerine bakarak, gülümseyerek ağız dolusu günaydın denmelidir. bu kesinlikle yanlış da anlaşılmalı, bu seni tanımıyorum tanımak gibi bir niyetimde yok, sadece iyi ve mutlu bir insanım, sende iyi ol mutlu ol demek için söylenir.
insanları diğer tüm canlılardan ayıran en önemli özelliklerimizden biri de bu değil mi?
bir ileri boyutu da hiç tanımadığınız insanlara bu samimi bir gülümseme ile birlikte günaydın, iyi günler, iyi akşamlar şeklinde iyi dileklerini söylemektir.
hemde laf olsun diye öyle agzinin ucuyla değil gözlerine bakarak, gülümseyerek ağız dolusu günaydın denmelidir. bu kesinlikle yanlış da anlaşılmalı, bu seni tanımıyorum tanımak gibi bir niyetimde yok, sadece iyi ve mutlu bir insanım, sende iyi ol mutlu ol demek için söylenir.
insanları diğer tüm canlılardan ayıran en önemli özelliklerimizden biri de bu değil mi?
devamını gör...
1 nisan
dünya şaka günü olmakla birlikte doğum günümdür, sevgili yazarlardan bas gitar hediyeleri bekliyorum.
devamını gör...
ölecek kişiyle vakit geçirmek
hangi kafayla hangi psikolojiyle açtığımı bilmediğim bir başlık olmakla birlikte doktorların "hiç umut yok her türlü ölecek en azından kemoterapiyi kabul edin belki biraz ömrü uzar" cümlesi ile her gün vakit geçirdiğim, ansızın aklıma düşünce boğazımın düğümlenip kaldığı anlarımdır.
(bkz: ansızın gözlerinin dolması)
(bkz: ansızın gözlerinin dolması)
devamını gör...
anomik afazi
isimlendirmenin bozulduğu afazi tipidir.
hastalar isimleri kullanamazlar. daha çok parietotemporal bölge tümörleri sonucunda görülür.
hastalar isimleri kullanamazlar. daha çok parietotemporal bölge tümörleri sonucunda görülür.
devamını gör...
fas çayı
fas çayı olarak ta anılan nane çayı, çay ve naneden oluşan fas kökenli sıcak içilen bir içecektir. mağrip bölgesinde, orta ve batı afrika’da oldukça popülerdir. bu bölgelerde bulunan ülkelerin önemli bir kısmı eski fransız sömürgesi olmasından dolayı günümüzde fransa’da da çokça tüketilen bir lezzettir.

tarihçesine gelecek olursak, 9.yy’da bir tüccar olan süleyman isimli bir mağriplinin çin’e yaptığı seyahatlerini not aldığı yazılarında, çayın çinliler için neredeyse kutsal görüldüğünü ve sosyal hayatın çok önemli bir parçası olduğunu aktarmaktadır. çay hakkında, çin’de bulunanlar dışında günümüze ulaşan en eski bilgidir. çayın pakistan, iran, arap yarımadası ve türkiye’den sonra mısır’a 16.yy’da ulaştığı tahmin ediliyor ancak libya çölünün ötesine geçmiyor.
çin’in yeşil çayı ancak 17.yy. sonlarında mağrip ülkelerine ulaşmaya başlıyor. 18.yy.’da ingilizlerin hindistan’da ürettikleri çayları fas’ta bulunan limanlara ulaştırmaya başlamasıyla bölgede çay yavaş yavaş sosyal hayatta yerini bulmaya başlıyor. hindistan’da ingilizlerin, hindiçin’de fransızların, endonezya’da ise hollandalıların çay yetiştiriciliğini büyük ölçüde geliştirmesiyle çay artık nadir bulunan bir bitki olmaktan çıkıyor ve dünyanın birçok bölgesinde tüketimi artıyor.
o döneme kadar mağrip ülkelerinde nanenin demlenmesiyle elde edilen bir içecek günlük hayatta çokça tüketiliyordu, çayın bölgeye ulaşması ve her eve girmeye başlamasıyla nane ve yeşil çayın demlenmesiyle elde edilen yeni bir içecek ortaya çıktı ve kısa sürede bölge halkının çokça tükettiği bir tat halini aldı. bu yeni lezzet zaman içinde yavaş yavaş ta olsa kültürel bir gelenek ve ulusal bir içecek halini almaya başladı. bölgenin göçebe halkları sayesinde nane çayı tüm mağrib’e, sonrasında orta ve batı afrika’ya kadar yayıldı.
kaynak
aynı zamanda benim bir faslı'nın elinden içme şansını bulduğum çaydır. nanesi sert değildir, çok hoş bir aroma katar. eğer fırsatını bulursanız muhakkak denemeniz gereken bir lezzettir.

tarihçesine gelecek olursak, 9.yy’da bir tüccar olan süleyman isimli bir mağriplinin çin’e yaptığı seyahatlerini not aldığı yazılarında, çayın çinliler için neredeyse kutsal görüldüğünü ve sosyal hayatın çok önemli bir parçası olduğunu aktarmaktadır. çay hakkında, çin’de bulunanlar dışında günümüze ulaşan en eski bilgidir. çayın pakistan, iran, arap yarımadası ve türkiye’den sonra mısır’a 16.yy’da ulaştığı tahmin ediliyor ancak libya çölünün ötesine geçmiyor.
çin’in yeşil çayı ancak 17.yy. sonlarında mağrip ülkelerine ulaşmaya başlıyor. 18.yy.’da ingilizlerin hindistan’da ürettikleri çayları fas’ta bulunan limanlara ulaştırmaya başlamasıyla bölgede çay yavaş yavaş sosyal hayatta yerini bulmaya başlıyor. hindistan’da ingilizlerin, hindiçin’de fransızların, endonezya’da ise hollandalıların çay yetiştiriciliğini büyük ölçüde geliştirmesiyle çay artık nadir bulunan bir bitki olmaktan çıkıyor ve dünyanın birçok bölgesinde tüketimi artıyor.
o döneme kadar mağrip ülkelerinde nanenin demlenmesiyle elde edilen bir içecek günlük hayatta çokça tüketiliyordu, çayın bölgeye ulaşması ve her eve girmeye başlamasıyla nane ve yeşil çayın demlenmesiyle elde edilen yeni bir içecek ortaya çıktı ve kısa sürede bölge halkının çokça tükettiği bir tat halini aldı. bu yeni lezzet zaman içinde yavaş yavaş ta olsa kültürel bir gelenek ve ulusal bir içecek halini almaya başladı. bölgenin göçebe halkları sayesinde nane çayı tüm mağrib’e, sonrasında orta ve batı afrika’ya kadar yayıldı.
kaynak
aynı zamanda benim bir faslı'nın elinden içme şansını bulduğum çaydır. nanesi sert değildir, çok hoş bir aroma katar. eğer fırsatını bulursanız muhakkak denemeniz gereken bir lezzettir.
devamını gör...
annelerin erkek çocuklarına ev işi yaptırmaması
anneden anneye değişkenlik gösteren bir durum.
benim annem bana perde taktırmak, cam sildirmek gibi bir çok ev işini yaptırdı zamanında.
halen evde olduğum zamanlar o yorulmasın diye yükünü hafifletiyorum.
ve kesinlikle doğrusu budur, sorumluluk bilincini uygulamalı olarak öğretmektir.
benim annem bana perde taktırmak, cam sildirmek gibi bir çok ev işini yaptırdı zamanında.
halen evde olduğum zamanlar o yorulmasın diye yükünü hafifletiyorum.
ve kesinlikle doğrusu budur, sorumluluk bilincini uygulamalı olarak öğretmektir.
devamını gör...
uzat sarı saçlarını rapunzel
bu zamana kadar nasıl tanım girmem diye kendimi yedim bitirdim şuan. ne zaman ortadan kaybolsam arayıp soran ilk kişi o. ne zaman ufak ya da büyük bir derdim olsa akıl danıştığım ilk kişi yine o. yüce tanrım sanki onu ben akıl danışayım diye yaratmış*
değerli ve pek bir minnoş arkadaşım benim, tanımlarını ayrı seni ayrı seviyorum, hep buralarda ol uzun uzun yıllar yaz olur mu.*
değerli ve pek bir minnoş arkadaşım benim, tanımlarını ayrı seni ayrı seviyorum, hep buralarda ol uzun uzun yıllar yaz olur mu.*
devamını gör...
ankara'nın efsane olmuş mekanları
nedjima (selanik sokakta olan eski nedjima)
ayrıca kızılay'da buluşmalar dost kitabevi önünde yapılır, alternatif buluşma noktası ise ykm önüdür. kızılay avm diyen 2005 veya sonrası doğmuş falan olmalı...
not: benim için her zaman bir numara eski nedjima olacaktır ancak diğer yandan efsane olmuş bazı mekanlar, nefes bar, kafka bar, if performance hall, kıtır, kite, golden pub, passage, can balık, sakal pub, aylak madam, hayyami şarap evi, gaga manjero, up lost performance, seğmenler parkı, varuna gezgin (tunalı) şu an aklıma gelmeyen daha en az 10-15 mekan vardır.
ayrıca kızılay'da buluşmalar dost kitabevi önünde yapılır, alternatif buluşma noktası ise ykm önüdür. kızılay avm diyen 2005 veya sonrası doğmuş falan olmalı...
not: benim için her zaman bir numara eski nedjima olacaktır ancak diğer yandan efsane olmuş bazı mekanlar, nefes bar, kafka bar, if performance hall, kıtır, kite, golden pub, passage, can balık, sakal pub, aylak madam, hayyami şarap evi, gaga manjero, up lost performance, seğmenler parkı, varuna gezgin (tunalı) şu an aklıma gelmeyen daha en az 10-15 mekan vardır.
devamını gör...
kama sutra
m.ö. 400 yıllarına dek uzanan tarihi ile bu antik aşk oyunları rehberi, cinsellik hakkında oluşturulmuş ilk öğreti kitabı olma özelliğini taşıyor. kama sutra, hintli bilge mallanaga vatsyayana tarafından oluşturulmuştur. rivayete göre kitap, ilhamını tanrı shiva ve karısı parvati’nin cinsel birleşmelerinin ayrıntılarından ve pozisyonlarından alıyor.
hazzın kitabı anlamına gelen kama sutra, gerçekten shiva ve parvati’nin yatak odasını dikizleyerek yazılmış olmasa da tanrılara yakışır fanteziler ve seks pozisyonları rehberliği yapıyor. öte yandan kitabı yalnızca seks pozisyonlarıyla sınırlamak büyük haksızlık. çünkü kama sutra aslında güçlü bir ideolojinin üzerine oturuyor.
tarihteki en iyi aşk ve mutluluk kitaplarından da biri olan kama sutra, sağlıklı ilişkilerin mutlu bir cinsel hayatla yakından alakalı olduğunun altını çizerek çiftlere farklı tatlar alıp tekrara düşmeyecekleri bir seks haritası sunuyor. kama sutra, cinsel açlığın sağlıklı bir şekilde giderilerek ruh ve beden dengesinin kurulması ve böylece yaşamdan haz alınması fikrinin üzerinde yükseliyor. cinselliği alınan haz kadar haz verebilme, ruh ve bedeni paylaşabilme sanatı olarak görüyor. kama sutra’ya göre aşk sanatı ahlaklılık, fayda ve cinsel yakınlık olmak üzere üç temel amaca yöneliyor ve kitap bu amaçlara ulaşmak için hem erkeklerin hem de kadınların öğrenmesi gereken özel dokunuşlar, pozisyonlar, danslar, şarkılar ve beden bakımı gibi konuları ele alıyor.
kama sutra aslında çiftlere birbirlerinin bedenlerini keşfetmelerini emrediyor. kama sutra anlatısına göre en çok zevk alınan bölgeler aranarak bulunmalı; çiftler bu arayışı haz dolu bir oyuna dönüştürmeli. aşkın gizemini keşfetmek ve devamlılığını sağlamak için kişiler önce kendi vücutlarında, sonra partnerinin bedeninde ustalaşmalı. bununla birlikte kama sutra acele etmemeyi de salık veriyor ve yumuşak dokunuşlarda birlikteliğin sonuna kadar tadını çıkarmayı öğütlüyor. ona göre sevişmek hem koynuna almak hem de koynuna girmek anlamına geliyor. karşılıklı olduğu zaman cinselliğin verdiği haz ise kaçınılmaz olarak katlanıyor.
kama sutra 7 bölüm ve 36 ayrı pozisyondan oluşuyor. pozisyonlar zorluk derecelerine ve çiftler arasındaki uyuma göre göre değişkenlik gösteriyor. kitap erkekleri tavşan, boğa ve aygır olmak üzere üç gruba; kadınları ise ceylan, kısrak ve dişi fil olarak üçe ayırıyor. bu sınıflandırma erkeklerde penis boyu kadınlar da ise vajinanın derinliğine göre yapılıyor. bir erkeğin kadınını nasıl etkileyebileceği, erkeğin kadın için nasıl daha çekici hale gelebileceği, kadınların duygu ve düşünceleri, vücut dilini kullanma, farklı sarılma biçimleri gibi konu başlıkları olan kama sutra kitabı, ayrıca evli çiftlerin cinsel hayatları ile toplumsal ve sosyal durumlardan da bahseden bölümlere sahip. hatta kitapta afrodizyak etkili yemek tariflerine bile yer veriliyor.
hazzın kitabı anlamına gelen kama sutra, gerçekten shiva ve parvati’nin yatak odasını dikizleyerek yazılmış olmasa da tanrılara yakışır fanteziler ve seks pozisyonları rehberliği yapıyor. öte yandan kitabı yalnızca seks pozisyonlarıyla sınırlamak büyük haksızlık. çünkü kama sutra aslında güçlü bir ideolojinin üzerine oturuyor.
tarihteki en iyi aşk ve mutluluk kitaplarından da biri olan kama sutra, sağlıklı ilişkilerin mutlu bir cinsel hayatla yakından alakalı olduğunun altını çizerek çiftlere farklı tatlar alıp tekrara düşmeyecekleri bir seks haritası sunuyor. kama sutra, cinsel açlığın sağlıklı bir şekilde giderilerek ruh ve beden dengesinin kurulması ve böylece yaşamdan haz alınması fikrinin üzerinde yükseliyor. cinselliği alınan haz kadar haz verebilme, ruh ve bedeni paylaşabilme sanatı olarak görüyor. kama sutra’ya göre aşk sanatı ahlaklılık, fayda ve cinsel yakınlık olmak üzere üç temel amaca yöneliyor ve kitap bu amaçlara ulaşmak için hem erkeklerin hem de kadınların öğrenmesi gereken özel dokunuşlar, pozisyonlar, danslar, şarkılar ve beden bakımı gibi konuları ele alıyor.
kama sutra aslında çiftlere birbirlerinin bedenlerini keşfetmelerini emrediyor. kama sutra anlatısına göre en çok zevk alınan bölgeler aranarak bulunmalı; çiftler bu arayışı haz dolu bir oyuna dönüştürmeli. aşkın gizemini keşfetmek ve devamlılığını sağlamak için kişiler önce kendi vücutlarında, sonra partnerinin bedeninde ustalaşmalı. bununla birlikte kama sutra acele etmemeyi de salık veriyor ve yumuşak dokunuşlarda birlikteliğin sonuna kadar tadını çıkarmayı öğütlüyor. ona göre sevişmek hem koynuna almak hem de koynuna girmek anlamına geliyor. karşılıklı olduğu zaman cinselliğin verdiği haz ise kaçınılmaz olarak katlanıyor.
kama sutra 7 bölüm ve 36 ayrı pozisyondan oluşuyor. pozisyonlar zorluk derecelerine ve çiftler arasındaki uyuma göre göre değişkenlik gösteriyor. kitap erkekleri tavşan, boğa ve aygır olmak üzere üç gruba; kadınları ise ceylan, kısrak ve dişi fil olarak üçe ayırıyor. bu sınıflandırma erkeklerde penis boyu kadınlar da ise vajinanın derinliğine göre yapılıyor. bir erkeğin kadınını nasıl etkileyebileceği, erkeğin kadın için nasıl daha çekici hale gelebileceği, kadınların duygu ve düşünceleri, vücut dilini kullanma, farklı sarılma biçimleri gibi konu başlıkları olan kama sutra kitabı, ayrıca evli çiftlerin cinsel hayatları ile toplumsal ve sosyal durumlardan da bahseden bölümlere sahip. hatta kitapta afrodizyak etkili yemek tariflerine bile yer veriliyor.
devamını gör...
türkçe
türk dili ve edebiyatı derslerinde eski literatür okutulmaktadır. geniş anlamda türkçede (yani arkaik haliyle birlikte) genetik sınıflandırmalarda altay, ural-altay, nostratik ve avrasyatik dil sınıflamaları vardır artık. bizim şu an konuştuğumuz türkçe, altay dil ailesindedir ve en yakın akrabası "moğolca". kaynak: (bkz: ahmet bican ercilasun)
kelimeler de yazıldığı gibi okunmaz(bkz: artikülasyon). kulağa en hoş geleni istanbul türkçesi'dir. yabancılar bizim günlük konuşmalarımızda en çok şşığ, ççığ, ttıh seslerini duyar. bu yüzden ilk başta çince konuştuğumuzu düşünürler. ama elin gavurunun ekonomisi iyidir, dünyayı gezer; çin seddini görür, kısa boylu asya tipini görür ve bizim türk olduğumuzu anlarlar.
en eski yazılı türkçe eserler tamgalardır (bkz: damga) buradan tarih obası adlı youtube kanalına gidebilirsiniz. kanalın sahipleri bu alanda doktoralıdır.
kelimeler de yazıldığı gibi okunmaz(bkz: artikülasyon). kulağa en hoş geleni istanbul türkçesi'dir. yabancılar bizim günlük konuşmalarımızda en çok şşığ, ççığ, ttıh seslerini duyar. bu yüzden ilk başta çince konuştuğumuzu düşünürler. ama elin gavurunun ekonomisi iyidir, dünyayı gezer; çin seddini görür, kısa boylu asya tipini görür ve bizim türk olduğumuzu anlarlar.
en eski yazılı türkçe eserler tamgalardır (bkz: damga) buradan tarih obası adlı youtube kanalına gidebilirsiniz. kanalın sahipleri bu alanda doktoralıdır.
devamını gör...
uzaylı istilasından kurtulma tavsiyeleri
dünya üzerindeki baskın yaşam formu olan ve muhtemelen evrendeki baskın yaşam formları arasında en ilkeli olan insanını ihtiyaç duymayacağı tavsiyelerdir.

konu hakkında henüz somut kanıtlarımız olmadığı için bu istilanın ne zaman ve nasıl olacağı hakkında sağlıklı fikirlere sahip değiliz. ama hayal gücümüzü kullanarak bazı çıkarımlar yapabiliyoruz.
bu istila hakkındaki ön kabulümüz onların bizden daha zeki, teknolojik olarak daha ileride ve daha planlı olduklarıdır. bundan da adımız gibi emin olabiliriz zira insanlık bizim kibirle düşündüğümüz kadar ileri bir uygarlık kuramadık.

gelelim tavsiyelere ihtiyacımız olmadığı gerçeğinin nedenlerine:
1. bu zamana kadar çekilmiş olan uzaylı istilası filmlerine ve bilimkurgu kitaplarına dayanarak söylüyorum. uzaylılar bizim için gelmeyecekler dünyaya, en azından bizim düşündüğümüz şekliyle olmayacak.
amaçları ya dünyanın kaynaklarına ihtiyaç duymaları olacak ya da bizi bir nevi gübre olarak kullanmak için iliğimizi kemiğimizi sömürecekler. kendi gezegenlerini yok edip yeni bir gezegene ihtiyaç duyuyor da olabilirler elbette. bu mevzuda son bir ihtimal de uzaylı dostlarımızın bir evrensel bir greenpeace gibi davranabilecek olmalardır. bunun içim elimizdeki gösterge “ dünyanın durduğu gün” filminde söylenen sözdür:
“ dünyayı sizden kurtarmaya geldik.”

2. zaten eğer hayal ettiğimiz kadar gelişkin canlılarla karşı karşıya kalacaksak direnmenin pek de bir manası olmayacaktır. tadını mı çıkarsak? nükleer füzelerimizi araçlarına fırlattığınızdan pinpon topu gibi geri sekme olasılığını düşündüğümüzde belki de onlara tükürerek iğrenmelerini beklememe daha mantıklı olur.

3. tavsiyelere ihtiyaç duymadığınız gerçeği ile gerekçelerimizin sonuncu ise şu minvalde olacak; daha isimlerini duymadan, cisimleridir görmeden, öpmeden koklamadan korktuğumuz yaratıklara karşı ne gibi bir şansımız olabilir ki? ben sanmıyorum ki evrensel kafa sözlükte “ dünyalı istilası...” gibi bir başlık olsun.
4. sondan bir sonraki neden ise şöyledir ki; dünya sakinleri hangi tavsiyeyi dinledi ki uzaylı istilasına karşı yapılanları dinlesin? virüs önlemleri, türlerin yok olmasına karşı önlemler, küresel ısınma önlemleri... hepsi insanlığın bir kulağından girip hiçbir engeller karşılaşmadan ötekinden çıkıyor. muhtemelen böyle bir istila esnasında amerikalılar post- apolaliptik partiler verecek, türkler yerde taş arayacak, hintliler yeni bir tavrı buldukları için sevinecekler, latin amerikalılar ise uzaylıları mabadının uyuşturucu transferi için uygun olup olmadığını düşünecekler. *

velhasılı tavsiyeye ihtiyaç duyan bizler değiliz, uzaylılar gerekli tavsiyeleri alsınlar.

konu hakkında henüz somut kanıtlarımız olmadığı için bu istilanın ne zaman ve nasıl olacağı hakkında sağlıklı fikirlere sahip değiliz. ama hayal gücümüzü kullanarak bazı çıkarımlar yapabiliyoruz.
bu istila hakkındaki ön kabulümüz onların bizden daha zeki, teknolojik olarak daha ileride ve daha planlı olduklarıdır. bundan da adımız gibi emin olabiliriz zira insanlık bizim kibirle düşündüğümüz kadar ileri bir uygarlık kuramadık.

gelelim tavsiyelere ihtiyacımız olmadığı gerçeğinin nedenlerine:
1. bu zamana kadar çekilmiş olan uzaylı istilası filmlerine ve bilimkurgu kitaplarına dayanarak söylüyorum. uzaylılar bizim için gelmeyecekler dünyaya, en azından bizim düşündüğümüz şekliyle olmayacak.
amaçları ya dünyanın kaynaklarına ihtiyaç duymaları olacak ya da bizi bir nevi gübre olarak kullanmak için iliğimizi kemiğimizi sömürecekler. kendi gezegenlerini yok edip yeni bir gezegene ihtiyaç duyuyor da olabilirler elbette. bu mevzuda son bir ihtimal de uzaylı dostlarımızın bir evrensel bir greenpeace gibi davranabilecek olmalardır. bunun içim elimizdeki gösterge “ dünyanın durduğu gün” filminde söylenen sözdür:
“ dünyayı sizden kurtarmaya geldik.”

2. zaten eğer hayal ettiğimiz kadar gelişkin canlılarla karşı karşıya kalacaksak direnmenin pek de bir manası olmayacaktır. tadını mı çıkarsak? nükleer füzelerimizi araçlarına fırlattığınızdan pinpon topu gibi geri sekme olasılığını düşündüğümüzde belki de onlara tükürerek iğrenmelerini beklememe daha mantıklı olur.

3. tavsiyelere ihtiyaç duymadığınız gerçeği ile gerekçelerimizin sonuncu ise şu minvalde olacak; daha isimlerini duymadan, cisimleridir görmeden, öpmeden koklamadan korktuğumuz yaratıklara karşı ne gibi bir şansımız olabilir ki? ben sanmıyorum ki evrensel kafa sözlükte “ dünyalı istilası...” gibi bir başlık olsun.
4. sondan bir sonraki neden ise şöyledir ki; dünya sakinleri hangi tavsiyeyi dinledi ki uzaylı istilasına karşı yapılanları dinlesin? virüs önlemleri, türlerin yok olmasına karşı önlemler, küresel ısınma önlemleri... hepsi insanlığın bir kulağından girip hiçbir engeller karşılaşmadan ötekinden çıkıyor. muhtemelen böyle bir istila esnasında amerikalılar post- apolaliptik partiler verecek, türkler yerde taş arayacak, hintliler yeni bir tavrı buldukları için sevinecekler, latin amerikalılar ise uzaylıları mabadının uyuşturucu transferi için uygun olup olmadığını düşünecekler. *

velhasılı tavsiyeye ihtiyaç duyan bizler değiliz, uzaylılar gerekli tavsiyeleri alsınlar.
devamını gör...
osmanlı almanya'nın yanında savaşa girmeseydi
tarihi bu olsaydı şu olsaydı ile konuşulmaz demişti ilber ortaylı.
devamını gör...
pinhani
2004'te kurulmuş, alternatif rock türünde müzik icra eden türk grup.
grup üyeleri :
-sinan kaynakçı,
-akın eldes,
-zeynep eylül üçer,
-selim aydın,
-hami ünlü
.
kedi köy / köprü ortasında. *
grup üyeleri :
-sinan kaynakçı,
-akın eldes,
-zeynep eylül üçer,
-selim aydın,
-hami ünlü
.
kedi köy / köprü ortasında. *
devamını gör...
net
...
"belki çoktan kaybettin sendeki beni ben de vazgeçtim
top sende ne istersen o, istiyorsan git
benim kadar seni çeken olursa baş tacı et
çaldığın yılları hibe ettim bende *net*
hayat bu belli olur mu pişman olur da dönersen
vay, vay ki ne vay haline."
"belki çoktan kaybettin sendeki beni ben de vazgeçtim
top sende ne istersen o, istiyorsan git
benim kadar seni çeken olursa baş tacı et
çaldığın yılları hibe ettim bende *net*
hayat bu belli olur mu pişman olur da dönersen
vay, vay ki ne vay haline."
devamını gör...
yaran yanlış okumalar
en sevilen tatlı - en sevilen taytlı.
devamını gör...
seni seviyorum
öyle her zaman herkese denmez bu güzel, içinde nice güzellikler taşıyan söz.
öyle bir diyeceksin ki tak kalbinde hissedecek. daima deyip bayatlatmaya gerek yok ki.
seni deli gibi sevmiyorum gayet yüreği başında seviyorum (aklı başında demedim, aklı yok kalp işgal etmiş onu)
öyle bir diyeceksin ki tak kalbinde hissedecek. daima deyip bayatlatmaya gerek yok ki.
seni deli gibi sevmiyorum gayet yüreği başında seviyorum (aklı başında demedim, aklı yok kalp işgal etmiş onu)
devamını gör...
şebnem ferah'ın en güzel şarkısı
bu aşk fazla sana
girişi müthiş, insanı büyüleyen, harika bir şarkı. insanın sevdikçe sevesi geliyor.
girişi müthiş, insanı büyüleyen, harika bir şarkı. insanın sevdikçe sevesi geliyor.
devamını gör...
organ bağışı
buradan
yıllar önce bu kamu spotuyla tanımış ve bilmiştim organ bağışını.
tabi kulağıma çalınmıştır ama dikkatimi çekmediği belli.
içerik o kadar duru o kadar yalın ki çok etkilenmiştim.
empati duygumu arttırmıştı ve ya organ bekleyen biri olsaydım ne olurdu demiştim?
izler izlemez karar vermiştim reşit olunca bağışlayacağım diye ve dediğimi de yaptım.
çocukken etkilendiğim bu video sayesinde, öldüğümde organlarım bağışlanabilir durumda olursa birden fazla kişiye can olacağım.
belki biraz mistik gelecek ama bağışlanan kişilerle beraber yaşayacağım.
videonun başında dediği gibi gün gelecek benim bu gözlere ihtiyacım kalmayacak
yıllar önce bu kamu spotuyla tanımış ve bilmiştim organ bağışını.
tabi kulağıma çalınmıştır ama dikkatimi çekmediği belli.
içerik o kadar duru o kadar yalın ki çok etkilenmiştim.
empati duygumu arttırmıştı ve ya organ bekleyen biri olsaydım ne olurdu demiştim?
izler izlemez karar vermiştim reşit olunca bağışlayacağım diye ve dediğimi de yaptım.
çocukken etkilendiğim bu video sayesinde, öldüğümde organlarım bağışlanabilir durumda olursa birden fazla kişiye can olacağım.
belki biraz mistik gelecek ama bağışlanan kişilerle beraber yaşayacağım.
videonun başında dediği gibi gün gelecek benim bu gözlere ihtiyacım kalmayacak
devamını gör...