uykuluyken mesajlaşmak
bu durumu yaşadım . akşam saat ikide uykulu bir şekilde arkadaşıma(kız) tamam sana sonra fotoğrafımı atarım şuan midem çok ağrıyor demişim. sabah kalktığımda mesajı görünce şok oldum bunları ben mi yazmışım diye.
devamını gör...
yaban
yakup kadri karaosmanoğlu’nun kolunu kaybetmiş gazi bir subayın gazi olmadan önce emrinde olan askeri mehmet ali’nin köyüne yerleşerek yaşadığı durumları ve kurtuluş savaşının sürecini anlatan kesinlikle okunması gereken roman.
romanda anadolu insanının dillere destan olan saflığının ve temizliğinin aksine ne kadar nankör, iki yüzlü, hurafelere inanan, düşman ordularının gelip kendilerini kurtaracağına, daha iyi bir yaşam süreceklerine inanıp kendi ordusuna yardım etmeyi bırakın ihanet ve hıyanet içerisinde olduklarını anlatmaktadır. yıllardır süregelen anadolu insanının kalıbını yıkmayı başarabilen ve ulu önderimiz mustafa kemal atatürk ve kahraman silah arkadaşlarının milli mücadelede sadece düşman ordularına değil kendi milletiylede mücadele ettiğini gösteren çok önemli bir kitaptır.
kitaptan bir alıntıyla cümlelerimi sonlandırıyorum.
“- biliyorum beyim sen de onlardansın emme.
+ onlar kim?
- aha, kemal paşa’dan yana olanlar...
+ insan türk olur da, nasıl kemal paşa’dan yana olmaz?”
yakup kadri karaosmanoğlu - yaban, sayfa: 152.
romanda anadolu insanının dillere destan olan saflığının ve temizliğinin aksine ne kadar nankör, iki yüzlü, hurafelere inanan, düşman ordularının gelip kendilerini kurtaracağına, daha iyi bir yaşam süreceklerine inanıp kendi ordusuna yardım etmeyi bırakın ihanet ve hıyanet içerisinde olduklarını anlatmaktadır. yıllardır süregelen anadolu insanının kalıbını yıkmayı başarabilen ve ulu önderimiz mustafa kemal atatürk ve kahraman silah arkadaşlarının milli mücadelede sadece düşman ordularına değil kendi milletiylede mücadele ettiğini gösteren çok önemli bir kitaptır.
kitaptan bir alıntıyla cümlelerimi sonlandırıyorum.
“- biliyorum beyim sen de onlardansın emme.
+ onlar kim?
- aha, kemal paşa’dan yana olanlar...
+ insan türk olur da, nasıl kemal paşa’dan yana olmaz?”
yakup kadri karaosmanoğlu - yaban, sayfa: 152.
devamını gör...
yardım kategorisi
her türlü yardım ihtiyacınız için kullanabileceğiniz kategoridir.
müzik ve takip butonunun hemen arasında yer almaktadır.
yardım başlığı açmanın, normal başlık açmaktan hiçbir farkı yok.
tek yapmanız gereken, yardım başlığı açarken tanım kutusundaki yardım butonuna tik koymak.
açtığınız başlık, #yardım kategorisinde yayına girmiş olacak.
bu kategoride format zorunluluğu bulunmuyor.
müzik ve takip butonunun hemen arasında yer almaktadır.
yardım başlığı açmanın, normal başlık açmaktan hiçbir farkı yok.
tek yapmanız gereken, yardım başlığı açarken tanım kutusundaki yardım butonuna tik koymak.
açtığınız başlık, #yardım kategorisinde yayına girmiş olacak.
bu kategoride format zorunluluğu bulunmuyor.
devamını gör...
emel mathlouthi
"naci en palestina" şarkısını ilk duyduğunuzda tarifsiz bir hüzün kaplar içinizi, ne söylüyor diye sözlerini anlamaya çalışırsınız sabırsızca. sözlerini öğrenince daha da yakar canınızı emel mathlouthi. dikenli tellere takılıp kanatları zedelenen kelebekler çırpınır içinizde, o kadar hüzünlü bir ses ve şarkı...
devamını gör...
18 aydır işsiz olan müzisyenin intihar etmesi
birilerinin bir öğünlük yemek parası, başkalarının tüm giderleri yani hayatını ilerletmesi kadar ama onu bile bulamıyoruz. bir baba, bir koca ölüyor. 2 çocuk yetim, 1 kadın dul kalıyor. ne yazık.
bir yerlerde okumuştum. dünyanın servetinin yarısı 20 küsür kişiye aitmiş. 6 milyar insan varsa, 3 milyarına olması gereken servet sadece bir insanın parmakları kadar kişiye ait. başka bir deyişle; dünya bi yana, 20 kişi bi yana. ne garip dünya.
bir yerlerde okumuştum. dünyanın servetinin yarısı 20 küsür kişiye aitmiş. 6 milyar insan varsa, 3 milyarına olması gereken servet sadece bir insanın parmakları kadar kişiye ait. başka bir deyişle; dünya bi yana, 20 kişi bi yana. ne garip dünya.
devamını gör...
25 haziran 2023 genel seçimleri
doğum günüme gölge düşüreceğinden sinirlendiğim seçimler
devamını gör...
parlamenter sistem vs başkanlık sistemi
bize başkanlık sistemi diye yutturulan ucube sistem zaten dünyanın hiç bir medeni ülkesinde uygulanmadığı için hakkında fazla bir şey yazmayacağım versustur.
tek söyleyeceğim, her iki sistemin de emniyet subabı bağımsız yargıdır, bu olmadıkça aslında sistem ne o ne budur.
tek söyleyeceğim, her iki sistemin de emniyet subabı bağımsız yargıdır, bu olmadıkça aslında sistem ne o ne budur.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının nicklerinin hikayesi
bir sözlükte yazacak kadar bilgi sahibi olmadığımı düşünmem ve yazdıklarımı okuyanlara - bakın ben kaale alınacak bir ölçü değilim he - bildirmek istememle birlikte sözlük adının tam da denk gelmesi.
devamını gör...
kitap ve defter kaplamak
okul zamanlarında her dönem başında ailece keyifle yaptığımız eylemdi. kırtasiyeden kapları ve etiketleri alır, akşam hep beraber oturur kitapları ve defterleri kaplardık. daha sonra üzerlerine etiketleri yapıştırıp, yazısı en güzel olan kimse etiketleri ona yazdırırdık. güzel günlerdi.
devamını gör...
atforvendetta
bu aralar uçmalara ara vermiş olan, lacivert pelerin sahibi süpermen.
bolivya sınırında yakıt tedariği için meksika fasulyesi kaşıklıyor diyolla.
5.günün şafağında doğuda belirecektir.
bolivya sınırında yakıt tedariği için meksika fasulyesi kaşıklıyor diyolla.
5.günün şafağında doğuda belirecektir.
devamını gör...
ahmet hamdi tanpınar
türk şair, romancı, deneme yazarı, edebiyat tarihçisi, siyasetçi ve akademisyendir. yahya kemal'den etkilenmiştir. çok fazla romanı yoktur daha çok şiirleri vardır ama romanları da çok beğenilmiştir. bende de 'saatleri ayarlama enstitüsü' adlı kitabı var. roman doğu-batı çatışması üzerine kuruludur aslında ve o dönemi anlamak için idealdir. aslında 'ne içindeyim zamanın' şiiri en meşhurlarındandır ama ben buraya sevdiğim başka bir şiirini koyacağım.
aşk!..
aşk dediğin nedir ki
tenden bedenden sıyrık
çocukların içinde
yaşadığı bir çığlık
aşk dediğin nedir ki
histen nefesten varlık
umutsuzluk içinde
karanlıkğa son ıslık
edit: aslında başta 'bir adın kalmalı' adlı şiirin bir kısmını paylaşmıştım ama sevgili yazarlarımızdan @rimbaud bu şiirin aslında ahmet hamdi tanpınar'a değil ibrahim sadri'ye ait olduğu ile ilgili bir yazı attı bana. şaşırdım açıkçası uzun zamandır yanlış biliyormuşum. ben de düzeltip başka bir şiir paylaşayım dedim. bu konuda beni bilgilendirdiği için tekrardan teşekkür ederim.
ilgili yazıya ulaşmak isterseniz buradan
aşk!..
aşk dediğin nedir ki
tenden bedenden sıyrık
çocukların içinde
yaşadığı bir çığlık
aşk dediğin nedir ki
histen nefesten varlık
umutsuzluk içinde
karanlıkğa son ıslık
edit: aslında başta 'bir adın kalmalı' adlı şiirin bir kısmını paylaşmıştım ama sevgili yazarlarımızdan @rimbaud bu şiirin aslında ahmet hamdi tanpınar'a değil ibrahim sadri'ye ait olduğu ile ilgili bir yazı attı bana. şaşırdım açıkçası uzun zamandır yanlış biliyormuşum. ben de düzeltip başka bir şiir paylaşayım dedim. bu konuda beni bilgilendirdiği için tekrardan teşekkür ederim.
ilgili yazıya ulaşmak isterseniz buradan
devamını gör...
nickaltıma yazdığını silsene diye mesaj atan yazar
yazarın iradesine karıştığı için reddedilme olasılığı yüksektir. bu siteye üye olurken, bir gün nickaltında birilerinin iyi kötü konuşacağını hesap edecek kadar ileri görüşlü olmalıydı.
diyelim ki olmadı. alışık değildi sözlüklerin işleyişine. mükemmel bir yansıması olmasını istiyor okurların gözünde.
e o zaman da, bunu rica etmesi lazım. sevgilim var kızıyor desin, bu ara depresyondayım lütfen siler misin desin, canım yazdıkların için çok sağol ama silsen sevinirim desin.
geçerli bir neden söylesin lan.
- bak bunu silmezsen mahkemeye viriciğim
+ vermezsen bıpp senin
kusura bakmasın da, hakediyor böyle tepkiyi.
çok abartılı bir mesajsa yönetim zaten siler. hıncı geçmeyen de zaten verir o dilekçeyi gidip.
nickaltındaki kötü entrynin 10 dakika bile durmasını istemiyor bazıları. onu okuyanların, onun hakkında "lan acaba doğru mu bu denilenler" diye düşünmesine bile tahammülü yok.
bu çok büyük bir acizlik. hatta entellik. sinirle mesaj atıp, "sileceğğğsin onu" diye tehdit ediyorlar bir de. çok süzme var.
diyelim ki olmadı. alışık değildi sözlüklerin işleyişine. mükemmel bir yansıması olmasını istiyor okurların gözünde.
e o zaman da, bunu rica etmesi lazım. sevgilim var kızıyor desin, bu ara depresyondayım lütfen siler misin desin, canım yazdıkların için çok sağol ama silsen sevinirim desin.
geçerli bir neden söylesin lan.
- bak bunu silmezsen mahkemeye viriciğim
+ vermezsen bıpp senin
kusura bakmasın da, hakediyor böyle tepkiyi.
çok abartılı bir mesajsa yönetim zaten siler. hıncı geçmeyen de zaten verir o dilekçeyi gidip.
nickaltındaki kötü entrynin 10 dakika bile durmasını istemiyor bazıları. onu okuyanların, onun hakkında "lan acaba doğru mu bu denilenler" diye düşünmesine bile tahammülü yok.
bu çok büyük bir acizlik. hatta entellik. sinirle mesaj atıp, "sileceğğğsin onu" diye tehdit ediyorlar bir de. çok süzme var.
devamını gör...
sheldon cooper
sheldon cooper, "the bing bang theory" isimli sitcomda oynayan oldukça entelektüel bir kişidir. rutin davranışları ve alışkanlıkları, ironi sözleri anlayamayışı ve espri anlayışının olmaması, nispeten sosyal olmayışı ile asperger sendromu ve okb (obsesif kompulsif bozukluk) belirtileri olduğunu; diğer karakterleri de zaman zaman zekasıyla alt etmesi, bundan zevk alması ve kendini üstün görmesi hafif bir narsistik yanı olduğunu gösterir.
iletişim beceriler oldukça yetersiz olan cooper, duygularından ziyade mantık ve zekası ile hareket etmektedir. tam bir bilim insanıdır. ayrıca koyu bir spock hayranıdır.
sevdiriyor kendini velet.
bu kadar anlattım, aklıma düştü. bir koşu izleyip geleyim.
(bkz: the big bang theory)
iletişim beceriler oldukça yetersiz olan cooper, duygularından ziyade mantık ve zekası ile hareket etmektedir. tam bir bilim insanıdır. ayrıca koyu bir spock hayranıdır.
sevdiriyor kendini velet.
bu kadar anlattım, aklıma düştü. bir koşu izleyip geleyim.
(bkz: the big bang theory)
devamını gör...
alkışlarla yaşıyorum
zeki müren'in nadide eserlerinden birisidir. kendinden bahsetmiş taa yıllar önce; gerçekten de şarkılarda, alkışlarda yaşatacakmış kendisini...
"sevgi dolu bir dünyam var, dört yanımda tüm insanlar
dünya malı neye yarar? dostluklarla yaşıyorum
şiirlerde, romanlarda,
gelmiş geçmiş zamanlarda,
tamburlarda, kemanlarda, şarkılarla yaşıyorum
sevgilerden nakışlarla, mutlu mutsuz bakışlarla
kalpten kalbe akışlarla alkışlarla yaşıyorum..."
"sevgi dolu bir dünyam var, dört yanımda tüm insanlar
dünya malı neye yarar? dostluklarla yaşıyorum
şiirlerde, romanlarda,
gelmiş geçmiş zamanlarda,
tamburlarda, kemanlarda, şarkılarla yaşıyorum
sevgilerden nakışlarla, mutlu mutsuz bakışlarla
kalpten kalbe akışlarla alkışlarla yaşıyorum..."
devamını gör...
demet akalın'ın skandal paylaşımı
cahil bir insanın paylaşımı, paylaştığı yer bile tutarsız.
devamını gör...
bu başlığa size ait olacak tipik bir wattpad kurgusu özeti yazın
elindeki sigarayı duvara bastırarak söndürdükten sonra okul bahçesinin dışına ilerlemeye başladı. dabbetülarzcan... ah, ne yakışıklıydı. okulun popüler, basketbolcu çocuğuydu o. herkes ona aşıktı, ben dahil ama o benim varlığımdan bile haberdar değildi. ben kendi halinde, ne dikkat çekici bir fiziksel özelliğe ne de kocaman popüler bir arkadaş grubuna sahip, dersleri ve en yakın iki arkadaşı dışında önemsediği hiçbir şeyi olmayan bir kızdım, meleksuydum.
daldığım rüyadan uyanıp yanımda durup bir başka popüler, yakışıklı, zengin, gri eşofmanlı erkek olan haşmetlikayahanı izleyen salaknaz'a baktım. aklından benimle aynı düşünceleri geçirdiğine emindim. okul bahçesine şöyle bir göz gezdirdiğimde aslında herkesin kafasının içinde birileriyle ilgili masallar yazdığını fark ettim. gözlerim etraftaki turunu tamamladıktan sonra arasayazbatuhancan'la buluştu. onun masal prensesi de ben miydim? bu doğru olabilir miydi? ama bu nasıl olabilirdi? biz beraber büyümüştük, kardeş sayılırdık. kardeş. sayılırdık. ama kardeş değildik. aman allahım.
arkamızdan gelen sesle irkildim ve sese döndüm. duvara asılan "ne hikmetse deniz kenarındaki bir ormanın içine yapılmış havuzlu ve beş yıldızlı ama tesadüfe bakın ki otele gittiğimizde bana oda kalmadığı için dabbetülarzlacanla aynı odada ve aynı yatakta kalmak zorunda olmama sebep olabilecek otel" gezisinin afişini gördüm. evet, bu o fırsattı! sonunda dabbetülarzcan beni fark edebilir ve belki de bizim masalımız gerçek bir aşk hikayesine dönüşebilirdi!
mrb arkadaşlar hikayeme hoş geldiniz dabbetülarzcan için vini uehera (?)yı uygun gördüm meleksu için de barbara palvini kullanıyorum yeni bölümlerin gelmesi için oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın tşk bye.
daldığım rüyadan uyanıp yanımda durup bir başka popüler, yakışıklı, zengin, gri eşofmanlı erkek olan haşmetlikayahanı izleyen salaknaz'a baktım. aklından benimle aynı düşünceleri geçirdiğine emindim. okul bahçesine şöyle bir göz gezdirdiğimde aslında herkesin kafasının içinde birileriyle ilgili masallar yazdığını fark ettim. gözlerim etraftaki turunu tamamladıktan sonra arasayazbatuhancan'la buluştu. onun masal prensesi de ben miydim? bu doğru olabilir miydi? ama bu nasıl olabilirdi? biz beraber büyümüştük, kardeş sayılırdık. kardeş. sayılırdık. ama kardeş değildik. aman allahım.
arkamızdan gelen sesle irkildim ve sese döndüm. duvara asılan "ne hikmetse deniz kenarındaki bir ormanın içine yapılmış havuzlu ve beş yıldızlı ama tesadüfe bakın ki otele gittiğimizde bana oda kalmadığı için dabbetülarzlacanla aynı odada ve aynı yatakta kalmak zorunda olmama sebep olabilecek otel" gezisinin afişini gördüm. evet, bu o fırsattı! sonunda dabbetülarzcan beni fark edebilir ve belki de bizim masalımız gerçek bir aşk hikayesine dönüşebilirdi!
mrb arkadaşlar hikayeme hoş geldiniz dabbetülarzcan için vini uehera (?)yı uygun gördüm meleksu için de barbara palvini kullanıyorum yeni bölümlerin gelmesi için oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın tşk bye.
devamını gör...
iletişim engellerinin temel sebebi
düşünceler içinde boğulmak. sonucunda yalnızca kendimize odaklanacağımızdan karşı tarafı düşünemeyiz, hissedemeyiz, duyumsayamayız. nihayetinde bir türlü konuşulamaz. anlaşmazlık ve üzüntü ortaya çıkar yalnızca.
devamını gör...
madalyalı yazarlar özelliğinin gelmesi
amaç olarak güzel ama sürdürülen yol olarak biraz kendi içinde çelişen kafa sözlük özelliği.
öncelikle "her 150 kelime ve yukarısı tanım" illa ki madalyaya layık mı, ya da başka bir soru tarzı ile "150 kelimeden aşağı" ama madalyaya layık olan tanımlar var mı ona da bakmak lazım.
bana göre - sadece bir örnek, aklıma ilk gelen isim o - @unnecessary_ - adlı yazar genelde kısacık yazar ama genel tabir ile "boş yaptığı" tanım neredeyse yok denecek kadar azdır. ben sayfalar dolusu yazarım ama çoğu sadece kendim için ve bomboştur? yani 150 kelime kuralı ilk sıkıntı.
"madalyalı tanımlarımız, moderatör ve editörlerimiz tarafından tespit edilecek ve madalyası takılacak."
başlığın ilk tanımında bu yazıyor, güzel ve mantıklı. ama niye daha sonra madalya müracaatları diye başlık açılıp insanlara "ya sen bi bak, kurallara uyuyorsa bize haber ver, madalyanı takalım" türü işlem yapılıyor? yazarlar "bu 150 kelime mi, içinde alıntı var mı, koşulları kapsıyor mu? diye düşünüp sonra sizden" verin madalyamı" diye rica edecek öyle mi?
karar verin, madalyayı siz mi vereceksiniz yazarlar kendileri mi rica minnet alacak?
bunun yerine iko'nun bir sorgu yaptırıp 150 kelime ve üstü tüm tanımları görevli arkadaşlara paslaması daha mantıklı ve kolay değil mi? onlar da koşulları kapsıyor mu diye kontrol eder, hak edene madalyası verilir?
ha, belki teknik vs olarak mümkün değildir bu ama o zaman da ilk başta bu belirtilemez miydi?
yine ilk tanımdan bir paragraf;
"geçmişe yönelik bütün madalyalarınız teslim edilip, itina ile verilecektir. *"
şu an yazılanlar bile kontrol edilemiyor sanırım, böyle bir şey olacağına emin misiniz? gerçi özellikle belirtmediğim bir söz var o yıldızın içinde, onu tutacağınıza inanıyorum.
dediğim gibi güzel ama biraz daha üzerinde düşünülebilirdi sanki, yine de emeği geçenlere teşekkürler.
öncelikle "her 150 kelime ve yukarısı tanım" illa ki madalyaya layık mı, ya da başka bir soru tarzı ile "150 kelimeden aşağı" ama madalyaya layık olan tanımlar var mı ona da bakmak lazım.
bana göre - sadece bir örnek, aklıma ilk gelen isim o - @unnecessary_ - adlı yazar genelde kısacık yazar ama genel tabir ile "boş yaptığı" tanım neredeyse yok denecek kadar azdır. ben sayfalar dolusu yazarım ama çoğu sadece kendim için ve bomboştur? yani 150 kelime kuralı ilk sıkıntı.
"madalyalı tanımlarımız, moderatör ve editörlerimiz tarafından tespit edilecek ve madalyası takılacak."
başlığın ilk tanımında bu yazıyor, güzel ve mantıklı. ama niye daha sonra madalya müracaatları diye başlık açılıp insanlara "ya sen bi bak, kurallara uyuyorsa bize haber ver, madalyanı takalım" türü işlem yapılıyor? yazarlar "bu 150 kelime mi, içinde alıntı var mı, koşulları kapsıyor mu? diye düşünüp sonra sizden" verin madalyamı" diye rica edecek öyle mi?
karar verin, madalyayı siz mi vereceksiniz yazarlar kendileri mi rica minnet alacak?
bunun yerine iko'nun bir sorgu yaptırıp 150 kelime ve üstü tüm tanımları görevli arkadaşlara paslaması daha mantıklı ve kolay değil mi? onlar da koşulları kapsıyor mu diye kontrol eder, hak edene madalyası verilir?
ha, belki teknik vs olarak mümkün değildir bu ama o zaman da ilk başta bu belirtilemez miydi?
yine ilk tanımdan bir paragraf;
"geçmişe yönelik bütün madalyalarınız teslim edilip, itina ile verilecektir. *"
şu an yazılanlar bile kontrol edilemiyor sanırım, böyle bir şey olacağına emin misiniz? gerçi özellikle belirtmediğim bir söz var o yıldızın içinde, onu tutacağınıza inanıyorum.
dediğim gibi güzel ama biraz daha üzerinde düşünülebilirdi sanki, yine de emeği geçenlere teşekkürler.
devamını gör...
türkiye'de yaşama nedenleri
ailevi sebepler.
devamını gör...
