anksiyete bozukluğu
aslında kişinin sahip olduğu her şeyini sınayan bir durumdur.anksiyete = kaygı bozukluğudur.
bununla ilgili bir kaç yanılgıyı düzeltmek istiyorum;
- anksiyete ömür boyu süren bir rahatsızlık değildir.gelip- geçer bir duygu durumudur fakat nedense insanlar bunu “asla geçmeyen- tehdit bir rahatsızlık’’ gibi anlatıyorlar. arkadaşlar itibar etmeyin.anksiyete gayet kendi kendinize ya da psikologla yaptığınız terapiler eşliğinde aşabileceğiniz bir problem.
- anksiyete bir rahatsızlık değildir.kısa süreli duygusal dengeyi şaşırmaktır.şu şekilde ; kişi düşüncelerini kontrol etme konusunda sıkıntı yaşar çünkü kaygı bozukluğuna sahip kişiler en çok değer verdikleri ya da ürktükleri şeylerle ilgili endişe duyarlar.bu sebeple düşüncelerinden korkar ve endişelenmeye başlarlar.bu bir döngü haline gelir ve umutsuz bir ruh hali gelir.
anksiyete genel açılımı ile budur.buna ek olarak; kaygının boyutuna göre fiziksel semptomlar gelişebilir.
ama kendi kendinize aşabilirsiniz.yapmanız gereken tek şey; olabildiğince pozitif olmaya çalışmak ki bu kolay değil fakat anksiyeteye pozitif bir bakış açısıyla giderseniz gittikçe üzerinizdeki etkisi yok olmaya başlar.
örnek olarak ;
anksiyete der ki “ öleceksin”
siz diyeceksiniz ki “ taş gibiyim, hala nefes alıyorum, şükürler olsun’’
anksiyete der ki “ burdan geçersen düşersin”
siz diyeceksiniz ki “ düşeceğim nereden belli? her yerim gayet güçlü.ayrıca düşersemde eğlenceli olur bu aralar hiç uçmadım.”
yani size gelen endişeye makyaj yapın.eğlenceli hale getirin.bunu yapamıyorsanız, kendinizi mutlu edecek şeyler ile sürekli oyalayın.özellikle sosyal olmanızı tavsiye ediyorum.evet pandemide zor ama arkadaşlarınıza gidin ya da onları çağırın.hiç bir şey yapamıyorsanız, mutfaga girin.
kafayı hep dolu tutun.
ve en önemlisi; kaygı geldiğinde dinlemeyin onu.fark ettiğiniz anda dikkatinizi ondan çekin ve kendinizi serbest bırakın.( düşünmemeye calışmak değil, bunu yaparsanız daha fazla düşünürsünüz) bırakın duygu sizi etkilemeye çalışsın ama onu dinlemeyin.
anneniz size söylenirken , kitap okudugunuzu düşünün ya da televizyon izlediğinizi.
orada bir eylem var ama siz onu ekarte ediyorsunuz.
en önemlisi hep pozitif olun.kendinizi hep motive edin.mesela beni alışveriş motive eden bir durumdur.bir şeyler alırım.küçükte olsa , alırım.
müzik dinlerim, insanlarla konusurum.amaç ; kendinizle kalmayı engellemek.
yalnız kaldığınızda düşündüğünüz tek bu olur.başkalarıyla olursanız , kendinizi dinlemeye vaktiniz kalmaz, olsa bile arkadaşlarınız/ sevgiliniz direk modunuzu etkileyebilir.
kısacası reçete ;
pozitif olun/ sürekli hareket edin/ düşünmeyin.
kaygınız üzerine düşünür, çözmeyi denerseniz sadece kendinizi yorarsınız çünkü kafanız hemen farklı bir kaygı daha üretebilir.düşünceyi ekarte edin.zamanla zihin dikkate alınmadığı için bu kaygıyı sizden silecektir.
kendinize inanın! allaha inanın! ve şükredin!
believe, pray , love durumu çok iyi kurtarıcı.
bknz : gamsız olmak.
üstünüze çamurlu su sıçrasa, allahım ne güzel yağmur diyin.
bununla ilgili bir kaç yanılgıyı düzeltmek istiyorum;
- anksiyete ömür boyu süren bir rahatsızlık değildir.gelip- geçer bir duygu durumudur fakat nedense insanlar bunu “asla geçmeyen- tehdit bir rahatsızlık’’ gibi anlatıyorlar. arkadaşlar itibar etmeyin.anksiyete gayet kendi kendinize ya da psikologla yaptığınız terapiler eşliğinde aşabileceğiniz bir problem.
- anksiyete bir rahatsızlık değildir.kısa süreli duygusal dengeyi şaşırmaktır.şu şekilde ; kişi düşüncelerini kontrol etme konusunda sıkıntı yaşar çünkü kaygı bozukluğuna sahip kişiler en çok değer verdikleri ya da ürktükleri şeylerle ilgili endişe duyarlar.bu sebeple düşüncelerinden korkar ve endişelenmeye başlarlar.bu bir döngü haline gelir ve umutsuz bir ruh hali gelir.
anksiyete genel açılımı ile budur.buna ek olarak; kaygının boyutuna göre fiziksel semptomlar gelişebilir.
ama kendi kendinize aşabilirsiniz.yapmanız gereken tek şey; olabildiğince pozitif olmaya çalışmak ki bu kolay değil fakat anksiyeteye pozitif bir bakış açısıyla giderseniz gittikçe üzerinizdeki etkisi yok olmaya başlar.
örnek olarak ;
anksiyete der ki “ öleceksin”
siz diyeceksiniz ki “ taş gibiyim, hala nefes alıyorum, şükürler olsun’’
anksiyete der ki “ burdan geçersen düşersin”
siz diyeceksiniz ki “ düşeceğim nereden belli? her yerim gayet güçlü.ayrıca düşersemde eğlenceli olur bu aralar hiç uçmadım.”
yani size gelen endişeye makyaj yapın.eğlenceli hale getirin.bunu yapamıyorsanız, kendinizi mutlu edecek şeyler ile sürekli oyalayın.özellikle sosyal olmanızı tavsiye ediyorum.evet pandemide zor ama arkadaşlarınıza gidin ya da onları çağırın.hiç bir şey yapamıyorsanız, mutfaga girin.
kafayı hep dolu tutun.
ve en önemlisi; kaygı geldiğinde dinlemeyin onu.fark ettiğiniz anda dikkatinizi ondan çekin ve kendinizi serbest bırakın.( düşünmemeye calışmak değil, bunu yaparsanız daha fazla düşünürsünüz) bırakın duygu sizi etkilemeye çalışsın ama onu dinlemeyin.
anneniz size söylenirken , kitap okudugunuzu düşünün ya da televizyon izlediğinizi.
orada bir eylem var ama siz onu ekarte ediyorsunuz.
en önemlisi hep pozitif olun.kendinizi hep motive edin.mesela beni alışveriş motive eden bir durumdur.bir şeyler alırım.küçükte olsa , alırım.
müzik dinlerim, insanlarla konusurum.amaç ; kendinizle kalmayı engellemek.
yalnız kaldığınızda düşündüğünüz tek bu olur.başkalarıyla olursanız , kendinizi dinlemeye vaktiniz kalmaz, olsa bile arkadaşlarınız/ sevgiliniz direk modunuzu etkileyebilir.
kısacası reçete ;
pozitif olun/ sürekli hareket edin/ düşünmeyin.
kaygınız üzerine düşünür, çözmeyi denerseniz sadece kendinizi yorarsınız çünkü kafanız hemen farklı bir kaygı daha üretebilir.düşünceyi ekarte edin.zamanla zihin dikkate alınmadığı için bu kaygıyı sizden silecektir.
kendinize inanın! allaha inanın! ve şükredin!
believe, pray , love durumu çok iyi kurtarıcı.
bknz : gamsız olmak.
üstünüze çamurlu su sıçrasa, allahım ne güzel yağmur diyin.
devamını gör...
aleksitimi
duygusuzluk.
psikolojik bir hastalıktır.
bu hastalığı taşıyanlar, robotik etrafa sıcaklık vermeyen iletişim kurmakta zorluk çekilen insanlardır. ağlayamazlar, gülemezler.
bazen genetik bazen yaşanılan tramva kaynaklı oluyor. araştırmalar göstermiş ki özellikle büyüme çağındaki çocuklar etkileniyor. bu dönemde sevgisizlik ve ilgisizlikle karşılaşan çocuk beyninin bu tarafı yoksun kalıyor. birey duygularını tanımıyor, anlamıyor. öfke, acı, mutluluk, özlem hepsi iptal. kişi duygularını aktaramadığından çeşitli fizyolojik sıkıntılar yaşayabilir. mide bulantısı, baş ağrısı vb gibi.
duygu yoksunu kişilerin, hiçbir şeyden zevk almayan, hayat kalitesi düşük insanlar olma ihtimalleri yüksek. ama bu onları despot, bencil ve kötü biri yapmaz. yine eğilimleri kendi kararlarından ibaret. özellikle duygusal ilişkilerde duygularını ifade edemedikleri için hayal kırıklığı yaşar ve yaşatırlar. gizemli hallerini ne kendileri anlar ne karşısındaki. erkek hastalarda daha sıklıkla görülür. azımsanmayacak kadar vardır böyle kişiler. belki de çevremizde veyahut çok yakınımızda.
psikolojik bir hastalıktır.
bu hastalığı taşıyanlar, robotik etrafa sıcaklık vermeyen iletişim kurmakta zorluk çekilen insanlardır. ağlayamazlar, gülemezler.
bazen genetik bazen yaşanılan tramva kaynaklı oluyor. araştırmalar göstermiş ki özellikle büyüme çağındaki çocuklar etkileniyor. bu dönemde sevgisizlik ve ilgisizlikle karşılaşan çocuk beyninin bu tarafı yoksun kalıyor. birey duygularını tanımıyor, anlamıyor. öfke, acı, mutluluk, özlem hepsi iptal. kişi duygularını aktaramadığından çeşitli fizyolojik sıkıntılar yaşayabilir. mide bulantısı, baş ağrısı vb gibi.
duygu yoksunu kişilerin, hiçbir şeyden zevk almayan, hayat kalitesi düşük insanlar olma ihtimalleri yüksek. ama bu onları despot, bencil ve kötü biri yapmaz. yine eğilimleri kendi kararlarından ibaret. özellikle duygusal ilişkilerde duygularını ifade edemedikleri için hayal kırıklığı yaşar ve yaşatırlar. gizemli hallerini ne kendileri anlar ne karşısındaki. erkek hastalarda daha sıklıkla görülür. azımsanmayacak kadar vardır böyle kişiler. belki de çevremizde veyahut çok yakınımızda.
devamını gör...
a 101'den kitap almak
kitap okumaya vesile oluyorsa mekânın önemi yoktur.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
hayatım çok fazla şey değişti ve şuanda değişmek üzere.kafam allak bullak tedirginim ve her şeye geç kalmış hissediyorum.
devamını gör...
ponstan forte
tıbbı çok ama çok sevmemi sağlayan ilaç
benim gibi kimi dönemler regl ağrınız çok sancılı geçiyorsa imdada yetişiyor.
aslında regl ağrısı için ponstan forte içmeden önce, çok farklı alternatiflerim vardı.
ama mide hassas olunca, her ağrı kesiciyi de içemiyorsunuz.
ponstan forte'nin olayı hassas mideler için hayata geçirilmiş bir ilaç olması sanırım.
benim gibi kimi dönemler regl ağrınız çok sancılı geçiyorsa imdada yetişiyor.
aslında regl ağrısı için ponstan forte içmeden önce, çok farklı alternatiflerim vardı.
ama mide hassas olunca, her ağrı kesiciyi de içemiyorsunuz.
ponstan forte'nin olayı hassas mideler için hayata geçirilmiş bir ilaç olması sanırım.
devamını gör...
bir sözlük yazarına aşık olmak
her zaman söylediğim gibi, normal durum.
--- alıntı ---
aşkı başlatan “şey” nedir? sadece karşıdaki kişinin çekiciliği, dış görünüşü veya davranış biçimi mi bunda etkili? yani aşık olmak için karşı tarafın yakışıklı veya güzel ve bunun yanında çekici olması gerekli mi?
son zamanlarda yapılan bilimsel araştırmalar, çiftlerin aşkın başlangıcında bunlardan çok ilk karşılaşmalarında elde ettikleri izlenimin ve duyguların çok önemli olduğunu gösteriyor. bu ilk karşılaşma sırasında her iki taraf da birbirini çocukluk çağında elde ettikleri ve artık bilinçaltında depolanmış bulunan kusursuz arkadaşın özellikleri ile karşılaştırır. bu kusursuz arkadaş özelliklerine bir uyum sağlandığında da aşkın ilk kıvılcımları oluşur.
(adapsikoloji .com'dan alıntıdır.)
--- alıntı ---
görüldüğü gibi aşık olmak sadece görmekle değil, beyninizde "aşık olacağım insan" tanımına uyan kriterleri ve o "kusursuz arkadaşlığı" bulmakla da ilgili. bir insanın yazdıklarından, onun bu tanıma uyan kişi olduğuna kendinizi ikna ederseniz, aşk ya da ona benzer duygular yaşamanız kaçınılmaz olur.
şu hayatta her şeyi yapın ama büyük konuşmayın.
ben böyle bir şey yaşamadım ama yaşayana da şaşırmam ya da onu eleştirmem.
--- alıntı ---
aşkı başlatan “şey” nedir? sadece karşıdaki kişinin çekiciliği, dış görünüşü veya davranış biçimi mi bunda etkili? yani aşık olmak için karşı tarafın yakışıklı veya güzel ve bunun yanında çekici olması gerekli mi?
son zamanlarda yapılan bilimsel araştırmalar, çiftlerin aşkın başlangıcında bunlardan çok ilk karşılaşmalarında elde ettikleri izlenimin ve duyguların çok önemli olduğunu gösteriyor. bu ilk karşılaşma sırasında her iki taraf da birbirini çocukluk çağında elde ettikleri ve artık bilinçaltında depolanmış bulunan kusursuz arkadaşın özellikleri ile karşılaştırır. bu kusursuz arkadaş özelliklerine bir uyum sağlandığında da aşkın ilk kıvılcımları oluşur.
(adapsikoloji .com'dan alıntıdır.)
--- alıntı ---
görüldüğü gibi aşık olmak sadece görmekle değil, beyninizde "aşık olacağım insan" tanımına uyan kriterleri ve o "kusursuz arkadaşlığı" bulmakla da ilgili. bir insanın yazdıklarından, onun bu tanıma uyan kişi olduğuna kendinizi ikna ederseniz, aşk ya da ona benzer duygular yaşamanız kaçınılmaz olur.
şu hayatta her şeyi yapın ama büyük konuşmayın.
ben böyle bir şey yaşamadım ama yaşayana da şaşırmam ya da onu eleştirmem.
devamını gör...
gece yolculuğu
şehirlerarası otobüs seyahatlerimde çoğunlukla tercih ettiğim yolculuktur.
ha öyle çok fazla seyahat etmiyorum, anca memlekette falan gidiyorum ama çok zevkli oluyor.
hele ki 2+1 otobüslerde en önde şoförün arkasındaki koltukta iseniz daha da mükemmel olur.
ha öyle çok fazla seyahat etmiyorum, anca memlekette falan gidiyorum ama çok zevkli oluyor.
hele ki 2+1 otobüslerde en önde şoförün arkasındaki koltukta iseniz daha da mükemmel olur.
devamını gör...
cüzdanda fotoğraf taşımak
herhangi bir kuruma başvururken işlem için 2 fotoğraf gerekli durumunda peki efendim buyrun şeklinde rahat bir şekilde işini halledebilecek kişilerin yaptığı eylemdir.
eski nesil sevdiklerini taşıyor her ne kadar cüzdanı açıp bakmasalar bile..
eski nesil sevdiklerini taşıyor her ne kadar cüzdanı açıp bakmasalar bile..
devamını gör...
çocuğuna kendi mesleğinden isim vermek
pythooon yapma oğlum gözün öyle kalıcak!
t: söz konusu coğrafya branşıysa epeyce güzel olabilecek hadise.
t: söz konusu coğrafya branşıysa epeyce güzel olabilecek hadise.
devamını gör...
leptospiroz
leptospira cinsi bakterilerin yol açtığı bir hastalık, bu hastalık enfekte olmuş hayvanın idrarıyla kirlenmiş su veya toprağa temas edilmesiyle bulaşabilmektedir. hasta hayvanın idrarının bulaştığı yerde bakteri haftalarca hatta aylarca canlı kalabilir. yabani ve evcil hayvanlar bu bakteriyi taşıyabilirler.
leptospirozis hastalığı iki evreden oluşmaktadır:
1.evre de hastaların genel semptomları (ateş, titreme, baş ağrısı, kas ağrıları, kusma, ishal ) görülür. hasta kısa bir süreliğine iyileşse de belirtiler tekrar başlar.
2.evreye geçerse hastalık daha da ağırlaşır. bu evre de hastada karaciğer ve böbrek gibi organ yetmezlikleri ve menenjit gelişebilir. bu duruma weil hastalığı denilmektedir. iyileşme birkaç gün, 3 hafta veya daha uzun olacak şekilde sürebilir. tedavisiz iyileşme ise aylarca sürebilmektedir.
tedavi olmayan leptospirozlu hastalarda böbrek hasarı, menenjit, karaciğer yetmezliği, solunum sıkıntısı gelişebilir ve hatta ölümle sonuçlanabilir.
leptospirozis hastalığı iki evreden oluşmaktadır:
1.evre de hastaların genel semptomları (ateş, titreme, baş ağrısı, kas ağrıları, kusma, ishal ) görülür. hasta kısa bir süreliğine iyileşse de belirtiler tekrar başlar.
2.evreye geçerse hastalık daha da ağırlaşır. bu evre de hastada karaciğer ve böbrek gibi organ yetmezlikleri ve menenjit gelişebilir. bu duruma weil hastalığı denilmektedir. iyileşme birkaç gün, 3 hafta veya daha uzun olacak şekilde sürebilir. tedavisiz iyileşme ise aylarca sürebilmektedir.
tedavi olmayan leptospirozlu hastalarda böbrek hasarı, menenjit, karaciğer yetmezliği, solunum sıkıntısı gelişebilir ve hatta ölümle sonuçlanabilir.
devamını gör...
kandırıldık
saf ve masum bir burukluğun kelimesi. ancak biraz özeldir, çünkü yalnız mevki sahiplerinin kandırılma hakkı vardır, dünya o mevkiler hatrına dönüyor.
devamını gör...
öz güvensiz çocuklar yetiştirmek
türkiye 'ye has bir şey değildir belki de. zira, belki 'zengin' veya 'sosyetik' çevreden bahsederseniz böyledir ancak, orta halli, fakir ve kırsal kesim için bu kesinlikle geçerli değildir ülkemizde. zira, bugün özellikle yaz aylarında, çocuk çalışanlar görürsünüz etrafınızda, 11-12 yaşında çocuklar, konfeksiyonlarda, berberlerde, kasaplarda, marketlerde, araba tamircilerinde zibil gibidir. kimisi yaz ayını değerlendirsin diye gönderilir oralara, kimisi hakikaten para kazansın diye. bu çocukların mı sorumlulukları yoktur acaba?
peki kırsal kesim? 12-13 yaşından itibaren para kazanacağı bir işte çalışmaya mecburdur bu çocuklar. bu çocukların sorumluluklarını ebeveynleri mi yüklenmiştir acaba?
hadi onları geçtim, orta halli kesimin çocukları, daha 11-12 yaşında bir sınav, bir gelecek telaşına girmiyor mu bu ülkede? onlar sorumluluk almıyor mu? bunlar mı özgüvensiz yetişiyor, sen, ben, o, biz, siz, onlar??
çocukların özgüvensiz yetişmesi, ilgiden dolayı olmaz, ilgisizlikten, sevgisizlikten veya yokluktan olur. aile içinde mutluluk, sevgi yoksa, aile için çocuk sadece bir çocuksa, evlat değilse veya çocuğun anne veya babası yoksa, o çocuğun özgüvensiz bir birey olması daha yüksek bir olasılıktır..
peki kırsal kesim? 12-13 yaşından itibaren para kazanacağı bir işte çalışmaya mecburdur bu çocuklar. bu çocukların sorumluluklarını ebeveynleri mi yüklenmiştir acaba?
hadi onları geçtim, orta halli kesimin çocukları, daha 11-12 yaşında bir sınav, bir gelecek telaşına girmiyor mu bu ülkede? onlar sorumluluk almıyor mu? bunlar mı özgüvensiz yetişiyor, sen, ben, o, biz, siz, onlar??
çocukların özgüvensiz yetişmesi, ilgiden dolayı olmaz, ilgisizlikten, sevgisizlikten veya yokluktan olur. aile içinde mutluluk, sevgi yoksa, aile için çocuk sadece bir çocuksa, evlat değilse veya çocuğun anne veya babası yoksa, o çocuğun özgüvensiz bir birey olması daha yüksek bir olasılıktır..
devamını gör...
akşehir taş medrese
çok üzüldüğüm durumlardan biri, ne yazık ki tarihimizin, mimarimizin doğal güzelliklerimizin farkında olmamız.
hep bu eserler, tabiat güzellikleri keşfi yabancılar buluyor ve ilgileniyor. nemrut kommagene'den tutunda, anadolu'da literatürde kazandırılmış bitki ve hayan türlerine varana kadar, hep yabancıların isimleri geçiyor.
işte, friedrich sarre isimli bir alman olan islam sanatı örneklerinden geniş bir yelpazeye sahip bu kişi, “reise in kleinasien”
adlı eserinde bu medresenin fotoğraflarının bulunduğu fotoları yayımlanmıştır. 1910 yılından önce çekilen medresenin kapı fotosu, bu medresenin onarımı sırasında kullanılmıştır.
inanırmısınız vikide bile rastlamadım konuya...
konya ili akşehir ilçesi altınkalem mahallesi eski afyon caddesi üzerinde yer alan yapının taç kapısı üzerindeki yazıtta, 648 hicri, 1250 yılında ıı. keykavus’un hükümdarı, selçuklu veziri ata hüseyin oğlu fahrettin ali tarafından külliye olarak yaptırılmıştır.
medrese, mescid, türbe, imaret, hankah ve çeşmeden oluşan yapının, bugüne kalanı medrese, mescid ve türbe kısımlarıdır.
akşehir taş medrese inşa edildiği tarihten günümüze çeşitli onarım süreçleri geçirmiştir. en son 1940 yılında restore edilmeye başlanan külliyenin halaaaaa onarımı sürmektedir. yakında biteceğinden ümitliyiz.
bir dip not düşelim; medresenin sütunlarında arapça yazılarla kelime cümleler bulunmaktadır.
kayak; dergipark.org.tr/tr/pub/std...
hep bu eserler, tabiat güzellikleri keşfi yabancılar buluyor ve ilgileniyor. nemrut kommagene'den tutunda, anadolu'da literatürde kazandırılmış bitki ve hayan türlerine varana kadar, hep yabancıların isimleri geçiyor.
işte, friedrich sarre isimli bir alman olan islam sanatı örneklerinden geniş bir yelpazeye sahip bu kişi, “reise in kleinasien”
adlı eserinde bu medresenin fotoğraflarının bulunduğu fotoları yayımlanmıştır. 1910 yılından önce çekilen medresenin kapı fotosu, bu medresenin onarımı sırasında kullanılmıştır.
inanırmısınız vikide bile rastlamadım konuya...
konya ili akşehir ilçesi altınkalem mahallesi eski afyon caddesi üzerinde yer alan yapının taç kapısı üzerindeki yazıtta, 648 hicri, 1250 yılında ıı. keykavus’un hükümdarı, selçuklu veziri ata hüseyin oğlu fahrettin ali tarafından külliye olarak yaptırılmıştır.
medrese, mescid, türbe, imaret, hankah ve çeşmeden oluşan yapının, bugüne kalanı medrese, mescid ve türbe kısımlarıdır.
akşehir taş medrese inşa edildiği tarihten günümüze çeşitli onarım süreçleri geçirmiştir. en son 1940 yılında restore edilmeye başlanan külliyenin halaaaaa onarımı sürmektedir. yakında biteceğinden ümitliyiz.
bir dip not düşelim; medresenin sütunlarında arapça yazılarla kelime cümleler bulunmaktadır.
kayak; dergipark.org.tr/tr/pub/std...
devamını gör...
meb'in suriyelilere a2 türkçe zorunluluğunu kaldırması
bu hükümetin sayesinde ırkçı faşist oldum. emeği geçenlerin allah belasını versin diyeceğim de şu durumda belasını bulan tarafın biz olduğu görünüyor masmalesef.
devamını gör...
sözlük yazarlarının gittikleri ilk yabancı ülke
macaristan - budapeşte.
devamını gör...
yağmura en çok yakışan şey
bir tık artırıyor ve yağmurda yürümek diyorum toprağın kokusunu içine çeke çeke
devamını gör...
yeşilin kızı anne
şu anda ilk 3 kitabını okuduğum güzel seri.ilerleyen günlerde diğer kitapları da yazacağım ve dizisini de izlemeyi düşünüyorum.
aslında kitapların belirli bir olay örgüsü veyahut sürekli değişen olayları yok ama kitapları çok hızlı okudum . fazla bir beklentiyle okumazsanız çok keyif alırsınız. yazım dili ve olayların bağlanış şekli güzel olduğu için insanı sıkmıyor.
kitabın yazarı l.m montgomery hayatından alıntılar yaparak bu kitabı yazmış böylece kitapla daha fazla bağlantı kurdum.ayrıca o dönemin kanada'sı hakkında da bilgi sahibi oluyorsunuz.
karakterlere gelecek olursak şu anlık favorilerim davy ,marilla,gilbert ve anne .ayrıca anne'nin saçını sevmediğini söylediği her anda neden bir insan kızıl saç sevmez dedim?anne'nin yazarlık yapması ve ilk eserini diana'nın kabartma tozu reklamına satması da çok komik bir bölümdü.
tabii ki anne her özelliği ile muhteşem olan bir karakter değil genç ve tecrübesizliği ile bir çok hata yapıyor ve yazar bunları nasıl düzelttiğini anlatıyor.zaten bir karakteri sevdiren şey de gerçekçi olmasıdır.
mesela anne kızımız gittiği her yerde çöpçatanlık yaparak milleti evlendiriyor ama kendisi gözünün önünde duran şeyi göremiyor.aslında anne 'de gilbert'i sevdiğini biliyor.her kitapta anne'nin olgunlaştığını görüyoruz.önceleri kendini cordelia olarak görüyor ve yakışıklı romantik prensini bekliyordu. hatta hayallerindeki adamla da karşılaşsa da ona aşık olamadı. gilbert kızıl dedi diye çocuğu yıllarca beklettin anne.en sonunda gilbert 'e gitti de kurtulduk.
aslında kitapların belirli bir olay örgüsü veyahut sürekli değişen olayları yok ama kitapları çok hızlı okudum . fazla bir beklentiyle okumazsanız çok keyif alırsınız. yazım dili ve olayların bağlanış şekli güzel olduğu için insanı sıkmıyor.
kitabın yazarı l.m montgomery hayatından alıntılar yaparak bu kitabı yazmış böylece kitapla daha fazla bağlantı kurdum.ayrıca o dönemin kanada'sı hakkında da bilgi sahibi oluyorsunuz.
karakterlere gelecek olursak şu anlık favorilerim davy ,marilla,gilbert ve anne .ayrıca anne'nin saçını sevmediğini söylediği her anda neden bir insan kızıl saç sevmez dedim?anne'nin yazarlık yapması ve ilk eserini diana'nın kabartma tozu reklamına satması da çok komik bir bölümdü.
tabii ki anne her özelliği ile muhteşem olan bir karakter değil genç ve tecrübesizliği ile bir çok hata yapıyor ve yazar bunları nasıl düzelttiğini anlatıyor.zaten bir karakteri sevdiren şey de gerçekçi olmasıdır.
mesela anne kızımız gittiği her yerde çöpçatanlık yaparak milleti evlendiriyor ama kendisi gözünün önünde duran şeyi göremiyor.aslında anne 'de gilbert'i sevdiğini biliyor.her kitapta anne'nin olgunlaştığını görüyoruz.önceleri kendini cordelia olarak görüyor ve yakışıklı romantik prensini bekliyordu. hatta hayallerindeki adamla da karşılaşsa da ona aşık olamadı. gilbert kızıl dedi diye çocuğu yıllarca beklettin anne.en sonunda gilbert 'e gitti de kurtulduk.
devamını gör...
sürekli ayrılıp barışan çiftler
en sonunda tamamen ayrılmaları kesin olan çift.
her ne kadar ilişkinin içinden olaya bakanlar tarafından çok net görülemese de bu tür işlerin sürekli tekrarlanması ilişkiyi yıpratır. nadiren kavga edip ayrılmak ve sonrasında barışmak olaya belki bir heyecan, bir renk katabilir ama bunu sürekli yapıyorsanız ters giden bir şeyler vardır ve işin sonu bellidir.
istisnaları yine saymıyoruz tabii.
her ne kadar ilişkinin içinden olaya bakanlar tarafından çok net görülemese de bu tür işlerin sürekli tekrarlanması ilişkiyi yıpratır. nadiren kavga edip ayrılmak ve sonrasında barışmak olaya belki bir heyecan, bir renk katabilir ama bunu sürekli yapıyorsanız ters giden bir şeyler vardır ve işin sonu bellidir.
istisnaları yine saymıyoruz tabii.
devamını gör...
kızların sözlüğü erkek düşürmek için kullanması
doğrunun zirvesi bir tespit. daha iki gün önce hamfendi hamfendi entryler girerek ağımı atmıştım ki misinanın tık tıklamasıyla ayıktım. dedim ulan parçacık ne halt ediyorsun? kendine gel sen harun abisin!
devamını gör...
