dışarıda usul usul rüzgar esiyor. ben çok severim rüzgarlı havaları. esen rüzgar sanki içimden bir şeyleri alıp kendisiyle uzaklara götürüyor. gelen uğultu benden gidenlerin çığlıkları. onların gidişiyle hafifliyorum, sakinleşiyorum, huzur buluyorum. beni de götürsen rüzgar, zerrem kalmasa buralarda...
devamını gör...

üç odalı ev kiraladığım gün
kurtulacak kitaplarım
merdiven altındaki şeker sandığından.
bir kitaplığım olacak tabanı
halı döşeli
benden söz açıldım önce onların
sayısı söylenecek
bense herşeyden uzak.
kitaplarımın arasında kendimi unutacağım
evde bulunmadığım günler,
"meşgul " diyecek beni soranlara
güleryüzlü hizmetçim
başka bir gün.
en kalın kitabımı okur görünürken
bastıracak misafirlerim
en yakın dostumun bile
dalgın dalgın bakıp yüzüne
adını soracağım.
çıkarırken gözlüğümü
"nerede tanışmıştık " diyeceğim
"yabancı gelmiyor yüzünüz"
dalgınlığım onları güldürmeyecek.
sorarlarsa dünyanın gidişini
duvardaki büyük adam resimlerine bakarak
eflatun" dan satırlar okuyacağım.dize'lerinin sahibidir.
devamını gör...

"bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!"
devamını gör...

benim için tarif edemeyeceğim kadar değerli sözlük.sebebi özel.tesadüf değil doğum günümde kurulması.yoldaş ve iko'ya ne kadar teşekkür etsem az.
devamını gör...

otomatik tüfek yani tam otomatik tüfek satışı sivillere yapılmadığı için kimse size normalde mp5 doğrultup kurma kolunu çekip sizi tehdit edemez.
devamını gör...

her kesin zevkine göre bir tane hatıra defteri olurdu. kimi çok kalın, kimi çok süslü olurdu.
genelde bana bu kalbin kadar temiz sayfayı ayırdığın için teşekkür ederim diye başlardık.
çok güzel bir el yazısı ile çok güzel kalemle yazardık o deftere. cici bici zamanlarda.
devamını gör...

"imamoğlu'nyn konvoyu masum halkın arasına daldı, yaralananlar var. şöförlerin alkollü olduğu ve araç kullanırken ellerini arkalarından kavuşturduğu iddia ediliyor!"

--atv
devamını gör...

bu filmi izledikten sonra muzaffer tayyip uslu ve rüştü onuru çokça araştırmıştım. kim bilir yazılacak ne çok dizeleri vardı. ne büyük aşklar yaşayacaklardı. iyi ki böyle bir film vardı ve onları tanıdık. belki de isimleri yitip gidecekti, sesleri hiç duyulamayacaktı. ama şu an en azından bu dünyadan bir muzaffer bir de rüştü geçti diyoruz iyi ki.
"diyecekler ki arkamdan
ben öldükten sonra
o, yalnız şiir yazardı
ve yağmurlu gecelerde
elleri cebinde gezerdi
yazık diyecek
hatıra defterimi okuyan
ne talihsiz adammış
imanı gevremiş parasızlıktan."
muzaffer tayyip uslunun bu dizeleri daima aklımda kalacak.
devamını gör...

cliff burton sıkı bir h. p. lovecraft hayranıdır. bu şarkıyı lovecraft' ın the call of cthulhu hikayesinden esinlenerek yazılmıştır. ancak şarkıyı yazan grup elemanları adına ktulu demişler, cthulhu derseniz veya bir yere adını o şekilde yazarsanız sonucuna katlanırsınız, yaratık hemen o kişiye musallat olur.

devamını gör...

yaşıyor olsaydı o'nun kızı olduğum için ne kadar gurur duyduğumu söylemek isterdim.
devamını gör...

elbette sanat sanat içindir.
hangi sanatçı bir sanat dalını para kazanmak için öğrenir, icra eder?
sevmiştir çalmayı o enstrümanı.
ya da o hikaye illa ki yazılacaktır.

sait faik; 'haritada bir nokta' hikayesinin sonunda, artık yazmayacağını , bu konuda kendisine söz verdiğini, yazmanın bir hırs olduğunu
ama dayanamadığını, tütüncüden kalem kağıt aldığını ve tekrar yazmaya başladığını söylüyor ve çoğumuzun bildiği o cümleyi kuruyor: yazmasaydım deli olacaktım.

mesela tuğba yurt. 11 yaşından itibaren klasik batı müziği eğitimi almış*. bursa senfoni orkestrasında uzun yıllar viyola çalmış.
biz ise onu daha çok pop şarkılarıyla biliyoruz.
neden viyola çalmaya devam etmedi o halde? para için sanat yapmak istediği için mi? belki de şarkı söylemeyi daha çok seviyordu.
ama bildiğimiz bir şey var: söylediği şarkılar çaldığı viyoladan daha fazla para getiriyor.
bundan dolayı onu suçlayabilir miyiz? kesinlikle hayır.
pop şarkılarıyla bilinmesine biliniyor ama akustik şarkılar seslendirmekten de geri durmuyor. bunu niye yapıyor peki? çünkü içindeki sanatçı bu şarkıları seslendirmese deli olur. en azından ben böyle düşünüyorum.

ama nobel ödüllü orhan pamuk için durum farklı. ailesi zenginmiş*. sanat için, keyfine yazmış.

nihayetinde sanat sanat için yapılıyor fakat dünya gerçekleri para için de yaptırabiliyor.

tabi para için yapılan şey ne kadar sanat eseri olur? sanat eseri neye denir? bu soruların da cevapları vardır herhalde bir yerlerde.

haritada bir nokta tuğba yurt
devamını gör...

biraz ayran, biraz yayla, biraz dere kokan taze tereyağı kokusu.
devamını gör...

antonio vivaldi - la stravaganza

devamını gör...

gelirse sözlük kocaman bir çöplüğe dönüşür. sözlük amacının dışına çıkar. ortalık tinder'a dönüşür.*
devamını gör...

sararmış efenim. yeni yöneticimiss.
hayırlı olsun.
devamını gör...

dünyanın yuvarlak olduğu görüşünü rasyonel olarak ortaya koyan ilk bilim insanıdır.
devamını gör...

düşünsenize. okuyorsun, çalışıyorsun, çabalıyorsun. zor da olsa bir yerlere geliyorsun. birikimler, yatırımlar yapıyorsun. ve tık bir anda ölüyorsun. bitti, her şey geride kaldı ve gitti. sevdiklerin, ailen, varlığın hepsi gitti. öldüğümüz de eğer duygusal olarak bir şeyler hissediceksek tek hissim üzüntü olucak ve çabalarım için ağlayacağım.
devamını gör...

"herkesin üç kişiliği vardır: ortaya çıkardığı, sahip olduğu, sahip olduğunu sandığı."
| alphonse karr
devamını gör...

dertler, çözülmeyen sorunlar, işsizlik, belirsizlik, yapılan hatalar, karşılaşılan haksızlıklar vb.

bu yıl herkesin ağaran saçlarında önceki yıllara göre artış olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...

kısır bir işten dahi parası sayesinde verim alabilen zengin insanları anlatan atasözü.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim