2001 yapımı bir zeki demirkurbuz filmi.

film, albert camus'un yabancı adlı kitabından esinlenerek yapılmış. bunların hepsi yan yana gelince de müthiş bir film çıkmış ortaya haliyle.

baş karakterimiz musa'nın ruhu öylesine boştur ki izlerken rahatsız olursunuz. adalet, ahlak, aile kavramları yoktur, sadece bir kelimedir bu kavramlar musa için. adeta dünyaya fırlatılmış ama bir parçası unutulmuş bir insandır. hele ki karakterimizin savcı ile olan diyaloğu vardır ki ekrana kitler sizi. film kitaptan farklı bir işleyişe sahip fakat varoluşçuluğu kitaptaki kadar net yansıtabilmiş.

savcı ile musa arasındaki konuşmadan kısa bir kesit:

s- insan olmak gerçekten bu kadar basit mi?
m- başka ne olma ihtimali var ki?
devamını gör...

bir insana söylenebilecek ve o kişinin duymaktan en çok hoşlanacağı kelime kendi ismidir.karşıdaki insana ismiyle hitap etmek dikkat çeker, algıyı açar ve sempati oluşturur.

hafızası çok çok kötü olan insanları tenzih ederek ismimi unutan bir kişinin bana yeterince değer vermediğini tabiri caizse beni yeterince iplemediğini düşünürüm.

*
devamını gör...

tilkiye cesaretini ispat et demişler gitmiş yavrusunu yemiş , bazıları cesur olmayı sevdiklerini harcamak sanıyor.
devamını gör...

dus almamak, dis fircalamamak, temiz giyinmemek.
devamını gör...

demiyor muyum klozet kapağını kapatın diye.
devamını gör...

bazılarımızın türkiye'nin en eski ve köklü akıl hastanesi tarafından bu onura layık görüldüğü müthiş durum. swh

bu ülkede akıl hastanesine yatmak tımarhaneden kurtulmaktır.
devamını gör...

başka şansı kalmayan insandır. sadece sevgi ile bazen hiçbir şey çözülmüyor. özellikle tek taraflı bir sevgi ile
devamını gör...

o kadar üzüldüm ki ya, anlatamam o kadar üzüldüm ki. yarım saat bile tahammül edemedim, en sevdiğim ve komple ezberimde olan 3 oyundan biriydi, yeri çok farklıydı bende. ecem erkek kötü bir oyuncu değil ama evimizin gül’ü, aynı zamanda seren’i olamamış maalesef. bitiremedim de zaten. aniden lise hayatına geçildi. nerede o “e vallahi izzet hala ben karışmak istemedim ama annem haklı, babam ticaretten hiç anlamıyor. bu devirde iğdeye para yatırılır mı kim ne yapsın iğdeyi? bugüne kadar iğdeden para kazanan olmuş mu ki babam kazansın? bu gidişle elde avuçta ne varsa batıracaklar, kendilerini düşünmüyorlarsa bari benim istikbalimi düşünsünler!” şeklindeki upuzun ilk cümlen, nerede o şebnem sönmez’in “dedi!”si... baktım ağlak mualla’yı da “recaiii, kaçtı bakayım senin numaran, recai recai recai” şeklinde ağlatmadı, dedim hatıralarım daha fazla üzülmesin. kapattım.

çok üzgünüm gerçekten. inat gibi de 1999 yapımı olan o güzelim oyun hiçbir yerde yok. bende dvd’si vardı kaybetmişim oradan oraya taşın derken. bana bir şeyhler oluyor kaldı bir, bari onu bize bırakın artık. daha önce de belirtmiştim, #558531 ne nazif’i be, şaban etmez bu yapım.
devamını gör...

ortaylı, pamuk için, "orhan pamuk’u tavsiye etmiyorum çünkü olmaz, türkçesi bozuk" derken, şafak için, "elif şafak ingilizce yazıyor, türkçe bilmiyor. bu türk yazarı sayılmaz. türktür tabi ama türk yazarı sayılmaz" dedi.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
o zaman twitterdan çaldığım şu şeyi koyayım.
devamını gör...

emirhan oğuz tarafından yazılan efsanevi ateş hırsızları söylencesi zamanında fotokopi ile çoğaltılıp elden ele dolaşır olmuştur.
gökten zembille indiği söylenen şair; kişiliği, duruşu ve fikirleriyle türk şairleri içinde ayrı bir yere sahiptir.
popüler kültürün soytarısı olan şairlere ve şiir kitaplarına biçim ahenginin ve anlam derinliğinin bolyozuyla vuran bu muhteşem yapıt 1987 yılı sonlarında akademi kitabevi şiir ödülünü ve kitap olarak yayımlanmasından hemen ardından 1988'de ceyhun atıf kansu şiir ödülünü aldı.
yayınlanışından kısa süre sonra tükenen kitap şairin eğilimi doğrultusunda 20 yılı aşkın süre yeniden basılmadı.
kök aldığın tarihsel mücadele damarının ve kendi kuşağının hikayesini cevat çapak'ın ifadesiyle "egemenlerin suç ortaklığı sayacak gerçekte ise bizi yoldaşlık katına yükseltecek bir yolculuk" olarak estetik bir incelikle resmeden ateş hırsızları söylencesi ilk yayınlanışından 30 myndos geçişi*'nden 10 yıl sonra ayrıntı şiir dizisinin 30.kitabı olarak yılmaz aysan'ın 1987 yazında, şiirlerin henüz dosya halinde elden ele dolaştığı zamanlarda çizip yazara ulaştırdığı ama sonraki yılların zorlu koşullarında yitirilmiş olan " kayıp desenler " adlı çizimleriyle yeniden basıldı.*
hiçbir yerde bulunmayan kimselerin bilmediği şair'in şiirleri içinden bir alıntı:

" ateşi çalmaya gittim promete'nin dağlara zincirli bileklerinden
geçip buza kesmiş yanardağ ağızlarında uğuldayan rüzgar mızraklarından
geçip ateş almış buzul ırmaklarımdaki ince su damarlarından
ateşi çalmaya gittim ikarus'un yanık kanatlarını ahi evran çeliğiyle sararak
geçip spartacus'un bir dağ yamacında gömülü duran kılıç ışıltısından
geçip bedreddin'in sıska bir söğüt dalı altında ıslanan rahlesinden
ateşi çalmaya gittim tanrıların yıldırımlarını çelimsiz ellerimle yararak

ateşi çalmaya gittim
ve yenildim, ricat yollarından geri çekliyorum bayraklarımı toplayarak "
devamını gör...

en ince damardır.doku hücreleri ile kan arasında madde alışverişi kılcal kan damarları sayesinde gerçekleşir. bu madde alışverişinin mekanizması (bkz: starling hipotezi)ile açıklanmıştır.
devamını gör...

henüz tanıma fırsatım olmadı ama tanımlarını takip ettiğim yazar bir yaş daha yaşlandın klişesi yapılmamış *
devamını gör...

gücün üstün görüldüğü bir dünya düzeninde gayet normal olan durumdur.
devamını gör...

genel ev temizliği teklifine "yok ya çok yorgunum" diye cevap verdikten 1 saat sonra kendi odasını pırıl pırıl yapan iğrenç ev arkadaşıdır.
devamını gör...

benim için hafta 3 gündür. hafta içi, cumartesi, pazar. hafta içi takılmış video kaset misali aynı sahnenin 5 kez tekrarıdır çünkü.
devamını gör...

hala buradayız, dinliyoruz.
devamını gör...

kağıt üstünde herkesin eşit kabul edildiği ancak gerçekte orman kanunlarının dibine kadar uygulandığı bir gezegende hayatta kalma mücadelesi vermektir.
devamını gör...

kısa süreli bilinç kaybıdır.

beyne giden kan akışının azalması sonucu oluşur.

(bkz: senkop) olarak da geçer.
devamını gör...

efsane gerçek zamanlı strateji oyunudur. oyunda, terran, zerg ve protos olmak üzere üç ırk bulunur. oyun, galaksinin başka bir yerinde, koprulu sektör olarak isimlendirilen bir yerde geçmektedir.

terranlar, insan benzeri bir ırktır. bu ırk, emperyalist monarşik bir yönetimdedir. robotize ve mekanize askeri birlikleri bulunmaktadır. büyük uzay gemilerine sahiptirler. ayrıca, nükleer silah kullanabilen tek ırktır. güçleri, bilimsel ve teknolojik silahlara dayanır.

zergler, xel'naga denilen bir başka üstün ırkın tasarladığı böcek benzeri kabuklu, pençeli bir ırktır. bu ırk kendi evriminin kontrolünü ele geçirmiştir. teknolojik silahlara sahip olmaktan çok, evrimsel süreçlerle kendilerini mutasyona uğratıp farklı biyolojik silahlarla donatılmış canlılara dönüşebilmektedirler. zergler bireysel hareket edememektedirler. overmind denilen bir büyük beyin, overlord denilen büyük antenlere sahip canlılar ile tüm zergleri kontrol etmektedir.

protoslar ise kadim bir uzaylı ırktır. bu ırk telepatik yollarla haberleşme yetenekleri geliştirmiştir. görünmezlik teknolojileri ve enerji kalkanları bulunmaktadır. boyutlar arası seyahat yapabilmektedirler. ağız ve kulakları yoktur. psişik güçleri sayesinde düşmanlarını yok edebilmektedirler. çok teknolojik silahlara ve uzay gemilerine sahiptirler. bu ırkın xel'naga denilen üstün ırk ile bir ilişkişi bulunmaktadır.

olaylar terranların ilk olarak zergler ve sonrasında protoslarla karşılaşması ile gelişir.

diğer iki ırktan habersiz olan terranlar birden bire kendilerini büyük bir savaşın içinde bulurlar.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim