bazı kadınların yemek yapmayı hizmetçilik olarak görmesi
‘ama kadınların içgüdüsü’ ‘kızlar evcilik oynuyor ama:/‘ gibi aptal saptal argümanlarla kadınların feminizm yüzünden ‘görevleri olan’ yemek yapmaktan kaçındıklarını iddia eden, çağın çok gerisinde kaldığı için 21. yüzyılda cinsiyet rollerinin ortadan kalkması konusunda biraz okuyup bilgilenip beynini çalıştırıp bize yetişmesini ve burada ağlamak yerine her yetişkin insanın olması gerektiği gibi kendine yemek yapmayı öğrenmesini temenni ettiğim yazar tarafından açılan başlık ve saçma sapan entrysi.
devamını gör...
annesinin yakışıklı oğlum dediği çocuğun tipsiz olması
çok kez karşılaştığım durumdur.gariban anacığım beni yakışıklı oğlum diye seviyor,seviyor.ben bi özgüvenle doluyorum,anlatamam.sonra ayna karşısına geçiyorum. bi bakıyorum ki kendimden tiksiniyorum.ilerde evlenir de baba olursam,çocuğumda benim gibi olursa ona bunu düzgün bi şekilde anlatacağım ve tipin,yakışıklılığın bu kadar önemli olmadığını anlamasını sağlayacağım.
devamını gör...
beşiktaşlı sözlük yazarları
futbolla pek alakam yoktur ama çocukluğumdan beri beşiktaş gözüme hep ayrı bir güzel gelmiştir.
devamını gör...
jane austen
milli terbiye roman'ları ile meşhur olmuştur.
devamını gör...
bir kedinin öğrenmesi gereken şeyler
suyun öldürmeyeceğini öğrenmeleri gerekiyor. lütfen öğrensinler.
devamını gör...
başarıyı engelleyen faktörler
(bkz: gerizekalı olmak)
devamını gör...
sözlük yazarlarının söylemek istedikleri
yeni yıl şakaları bittiyse tavrımızı takınıp ciddiyetimizi koruyalım lütfen . dolar yedi buçuk, euro dokuz lira ulan. yarın aynı türkiye'ye uyanacaksınız.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
çocuklukta çizdiğimiz bir haritayla koskoca dünyada yol bulmaya çalışıyoruz aslında.. o yüzden sık sık yolumuzu kaybediyoruz çünkü o küçücük harita, tüm dünyayı algılamamıza yetmiyor. süreç acayip işliyormuş, bunu fark ettiğimde büyük bir şok geçirmiştim. bizler kimi uzmanlara göre 6 kimisine göre de 11 yaşımıza kadar çeşitli kararlar alıyor, sonrasında da ömrümüzün geri kalanını da o kararların gölgesinde geçiriyormuşuz. mesela, çocukken annemize tam ihtiyacımız olduğunda annemiz o an bizimle ilgilenmezse "annem beni sevmiyor, sevilmeyen biriyim, sonrasında da ben sevilmeyi hak etmiyorum" gibi inançlar geliştirebiliyoruz. belki sadece o an acil bir işi vardı, o yüzden bizimle ilgilenmedi ama çocuk aklıyla böyle kararlar alabiliyormuşuz.. tüm bu geliştirdiğimiz inançlara da psikolojide "şema", kişisel gelişimde de "çekirdek inanç, kök inanç" deniyor. bunları değiştirmek için çeşitli yöntemler öneriliyor. benim bu konularda farkındalık geliştirmeme neden olan ilk kitap, sevgili atakan sönmez ile özlem şahin*'in yazdığı "çekirdek inanç" kitabıydı. sonraları şema terapiyle ilgili "narsistle ateşkes" kitabı ve "hayatı yeniden keşfedin" kitabı da gözümün açılmasını sağladı ama bu kitapları okudukça her şemadan bende biraz var hissi beni bayağı zorladı. ilk başlarda "bu kadar şemayla ben nasıl baş edeceğim" gibi bir tükenmişlik hissine kapıldım ama içindeki uygulamaları istikrarla yaptım, şemalarla ilgili başa çıkma kartları hazırladım, hatta onları okuduğum ses kayıtları hazırladım ve ara ara dinledim. şimdi geldiğim nokta ise, daha dingin bir ruh hali içindeyim.. artık eskiden beni tetikleyen olaylar, sadece gülümsememe neden oluyor. amaç, yaşanan olayları önlemek değil zaten ki bu, mümkün değil. amaç, onlara yönelik farkındalık geliştirerek farklı şekilde yorumlayabilmek ve yaşanan olaylarla ilgili bakış açısını değiştirmek ki bakış açısı değiştikçe, yaşanan olayların üzerimizdeki etkisi de değişiyor. eskisi gibi tetiklenmiyorum ki bu beni çok mutlu ediyor, sanki olayları gözlemci olarak izliyorum*. bu hayattan geçip giden bir yolcu misali tüm dünyayı izleyerek sakin, dingin bir zihinle olayları yorumlamak ve kişisel algılamamak... yıllardır ulaşmaya çalıştığım nokta buydu sanırım...
devamını gör...
yazarların bir papağana ilk öğretecekleri kelime
hayatım.
devamını gör...
35 yaşında koca koca bireylerin saklambaç oynaması sorunsalı
kendi çocuğu ile saklambaç başta olmak üzere benzer oyunları oynayabilecek yeteneği olan, güzel vakit geçirmeyi bilen bireylerdir bu koca 35 yaşındakiler...
devamını gör...
güne bir film repliği bırak
"uzunca süre maske takarsan, altındaki kişiliği de unutursun."
v for vendetta (2006).
v for vendetta (2006).
devamını gör...
dilipak'ın goethe kant dostoyevski müslümandı yorumu
at yalanı silkeyim inananı
devamını gör...
her kafadan bir tanım
çok bilinen bir sesim olduğu için katılamayacağım ama destek vereceğim etkinliktir. ifşa olmak istemiyorum.
devamını gör...
ders anlatmak
çok zorlu ve sabır isteyen meziyet.
benlik hiç değil, kardeşime çözemediği soruyu anlatırken bile aval aval suratıma bakarsa sinirlenip çıkışıyorum. sabır işi anacım bu.
benlik hiç değil, kardeşime çözemediği soruyu anlatırken bile aval aval suratıma bakarsa sinirlenip çıkışıyorum. sabır işi anacım bu.
devamını gör...
the lobster
yorgos lanthimos'un ingilizce ilk filmi. yapım yılı 2015.
film, günümüz sorunlarından ve belki de en popüler konularından biri olan modern sevgi'yi işliyor. olmak ya da olmamak.. ''evli olmak, ya da olmamak'' işte bütün mesele bu. eğer evli değilseniz, bir yere götürülüyorsunuz ve 40 gün içinde gerçek(?) aşkı bulup evlenmeniz isteniyor. eğer evlenemezseniz istediğiniz bir hayvana dönüştürülüyorsunuz. yani tam bir distopya.
filmin karamsarlığı renklerle mükemmel dengelenmiş. hatta filmin belki de en ve tek sevdiğim yanı renkleriydi diyebilirim.
fakat filmin sevgiye bakış açısı, iki kişinin ortak özelliklerinin olması gerektiği. bir kişi miyop mu? diğer miyop olan başka biriyle evlenebilir. tabii ki illa miyop biriyle evlenmek zorunda değil lakin muhakkak aralarında ortak bir yön olmalı. ortak yön yoksa sevgi de yok
izlediğim en değişik ve aşırı bir şekilde işlenen, absürt filmdi. o yönüyle etkileyici olsa da ben pek beğenmedim. hatta hiç beğenmedim. ama konusu uzun yıllar aklımda kalır. o yüzden başarısız olduğunu söyleyemem ve izlenmesini öneririm.
film, günümüz sorunlarından ve belki de en popüler konularından biri olan modern sevgi'yi işliyor. olmak ya da olmamak.. ''evli olmak, ya da olmamak'' işte bütün mesele bu. eğer evli değilseniz, bir yere götürülüyorsunuz ve 40 gün içinde gerçek(?) aşkı bulup evlenmeniz isteniyor. eğer evlenemezseniz istediğiniz bir hayvana dönüştürülüyorsunuz. yani tam bir distopya.
filmin karamsarlığı renklerle mükemmel dengelenmiş. hatta filmin belki de en ve tek sevdiğim yanı renkleriydi diyebilirim.
fakat filmin sevgiye bakış açısı, iki kişinin ortak özelliklerinin olması gerektiği. bir kişi miyop mu? diğer miyop olan başka biriyle evlenebilir. tabii ki illa miyop biriyle evlenmek zorunda değil lakin muhakkak aralarında ortak bir yön olmalı. ortak yön yoksa sevgi de yok
izlediğim en değişik ve aşırı bir şekilde işlenen, absürt filmdi. o yönüyle etkileyici olsa da ben pek beğenmedim. hatta hiç beğenmedim. ama konusu uzun yıllar aklımda kalır. o yüzden başarısız olduğunu söyleyemem ve izlenmesini öneririm.
devamını gör...
save ralph
desteklediğim başlıktır. bilim uğruna, kozmetik uğruna, politika uğruna hiçbir şey için hiçbir canlı zarar görmemeli.
makyajı temelli bırakacak kadınlar, kusursuz yüz aramayan erkekler doğanın dengesini yeniden yaşanabilir kılacaktır.
makyajı temelli bırakacak kadınlar, kusursuz yüz aramayan erkekler doğanın dengesini yeniden yaşanabilir kılacaktır.
devamını gör...
18 şubat 2021 perseverance'ın mars'a inişi
bill gates'i utandiracak gelismedir. cok degil daha dun bir soyleside;" ben mars adami degilim, bu alanda harcayacagim parayi aşı ve iklim degisikligi icin harcama dusuncesindeyim" demistir.
(bkz: ne oldu paşinyan?)
konuya gelecek olursak, insanlik icin gercekten cok buyuk bir gelismedir, hatta nasa'nin son yillarda yaptigi en basarili atilimdir. "evrende baska yasam var midir?" sorunun cevabini bulmak neredeyse an meselesidir. kutluyoruz efendim...
(bkz: ne oldu paşinyan?)
konuya gelecek olursak, insanlik icin gercekten cok buyuk bir gelismedir, hatta nasa'nin son yillarda yaptigi en basarili atilimdir. "evrende baska yasam var midir?" sorunun cevabini bulmak neredeyse an meselesidir. kutluyoruz efendim...
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının hissettikleri
biraz önce sabahattin ali'nin hayati ile ilgili bir dergi okudum. heyecan, merak ,bilinmezlik, kırgınlık, kızgınlık.. duygu karmaşası içindeyim..
devamını gör...
17 günlük kapanma sırasında köprü ve tünellere ödenecek ücret
(bkz: yiyin efendiler yiyin), doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin.
devamını gör...
