genellikle akvaryum balığı olarak beslenen balık türüdür.

biraz nazlı bir balıktır, ilgi ister.

ben de zamanında beslemek istemiştim ama sonra vazgeçtim çünkü o sorumluluğu alabileceğimi düşünmüyordum.
devamını gör...

biraz irdelesek akraba çıkabileceğimiz takibimde olan yazardır, yazmalıdır. zira güldürüyor baya.*
devamını gör...

halayda. doğru yazdım halay.
devamını gör...

fernando morientes - raul gonzalez.

eskiler iyi bilir bu ikiliyi.
devamını gör...

ay'a gitmek he mi ?
devamını gör...

lisede alt sınıflara 'çömez' diyenlerin açtığı başlıktır.
devamını gör...

yani anlatmaya gerek yok, luciyi hepimiz biliyoruz, tanıyoruz bizim luci işte . burada sorulması gereken soru şudur: bu yazar iftirayı veya böyle bir muhattap alınma şeklini mi hak ediyor? bence bu kadar acımasız olmayın ve karşınızdaki kim olursa olsun haddinizi aşmayın.
devamını gör...

hollanda'lı ressam pieter brueghel'in 1568 tarihinde, tuval üzerine yağlı boya ile çizdiği eserinin ismidir. brueghel benim en çok sevdiğim ressamlar arasındadır. rönesans dönemi ressamı olan brueghel, döneminin en büyük sanatçılarından biri olarak gösterilir. kilisenin etkisinden kurtulan avrupa, bu dönemde, her alanda olduğu gibi sanatta da özgür, hümanist ve yenilikçi eserler vermeye başlamıştır. brueghel' de son derece hümanist ve toplumcu resimler yapmıştır. flemenk atasözleri adlı eserinde, yaklaşık 100 adet atasözü ve deyimi resmetmiştir.
gelelim körlerin kıssası adlı eserine. bu esere, birbirine kılavuzluk eden körler adı da verilmiştir. bu resimde, sopalara ve birbirlerinin omuzlarına tutunarak yürümeye çalışan körler konu edilmiştir. brueghel körlerin göz kısmını ve yüzlerindeki ifadeleri çok ayrıntılı çizmiştir. ilk kör çukura düşmüş, ikincisi düşmek üzere, üçüncüsü bu durumdan yoğun bir şekilde etkilenmiş, dördüncüsü işlerin yolunda gitmediğini anlamış ve başını yukarı doğru kaldırmış, beşinci ve altıncı körler ise durumun pek farkında değiller gibi görünmektedirler. bana göre ressam bu eserde bizlere üç tane mesaj vermekte. (ilk ikisinden emin olmakla birlikte üçüncüsünden pek emin değilim).
ilk konu körlerin birbirlerine kılavuzluk edemeyeceği. bu durumu sadece fiziksel anlamda körlük olarak düşünmeyelim. ikinci konu aynı özellikteki kişilerin birbirlerine kılavuzluk edemeyeceği. kılavuzluk etmesinin bir faydasının olmayacağını anlatmakta. üçüncü konu ise resmin arka kısmında kilise görülmektedir. ve körler, o kiliseden uzaklaşmaktadırlar. sanki ressam burada, kiliseden uzaklaşanlar cezalarını çekerler demektedir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanmaktan sakınılmaması gereken iyilik sözü.
kartal bakışının keskinliğiyle gören, bakan, müdahale eden moderatörlere teşekkür ederim.
devamını gör...

queen - show must go on .
edit: kadıköy beyfendisinden queen show must go on denmeli . radyo sonuçta bu . yoksa hiçbir anlamı yok. (bkz: swh)
devamını gör...

bu konuda en son konuşması gerekenlerden biri olarak söylemeden edemeyeceğim, tüm herkes söylediğinde benim söylediğim şeyi en sona koyarsınız.

bitmeye yaklaşmış ama illa yönetim demeyelimde saçma sapan anket başlıklarına yazan yazarlar diyelim sebeplerine. işte yazarların oje rengi, ayak serçe parmak uzunluğu, penis büyüklüğü, bugün ne giydiği gibi başlıklar biraz yıpratmış! yoruma açık bile değil; adam yazarların sevdiği renk başlığına "yavruağzı" yazmış, neyi nasıl tartışacaksın bu adamla neden yavru ağzı seviyor diye linçleyemezsin bile.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


hoş bir sürpriz.*

çok güzel durdu üzerimde valla, dokunanı yakarım!
devamını gör...

yani içimdeki anadolu kadını ruhunu asla susturamayan benim de yaptığım eylemdir. özgüven sorunum yoktur. "benden iyisini mi bulacaksın" moduna girerim hatta ilişkide. yargılama amacım da yoktur ama merak ediyorum. aşırı derecede irdelemek istiyorum.
(bkz: eeee aşkım neden ayrıldınız)
devamını gör...

sokak sokak, mahalle mahalle ii. meşrutiyet devri istanbul'unu bütün ayrıntılarıyla yansıtır. bu devre ait romanlarında istanbul'un büyük konak ve yalılarında yaşayan zengin insanlarından kenar semtlerdeki fakir halka varıncaya kadar paşalar, beyler, efendiler, dadılar, mürebbiyeler, alafranga züppeler, deliler, tulumbacı, yankesici, üfürükçü, külhanbeyi, dalkavuk, dilenci gibi toplumun hemen hemen her kesiminden yüzlerce insan çeşidi yer alır.

cumhuriyet öncesi yılların atlı tramvaylarını, kağıthane gezilerini, şehzadebaşı'ndaki ramazan eğlencelerini, yani eski istanbul'un folklorunu gözümüzün önüne getirir.
devamını gör...

üşeniyorum az daha erken kalkmaya diyemeyen, uyku sever insanın yalanı.
devamını gör...

iki kelime yetiyor seni seven kalbi kırmaya,
sonra roman yazsan ne fayda?
iki adımda geçiyorsun yalnızlık denen tarafa,
sonra dağlar aşsan ne fayda?
devamını gör...

21 nisan

1821 - sadrazam benderli ali paşa görevinden ayrıldı ve 30 nisan'da idam edildi. benderli ali paşa, padişah emri ile idam edildiği bilinen son sadrazamdı.
1920 - mustafa kemal paşa, meclis'in 23 nisan 1920 günü açılacağını bildiren bir genelge yayımladı.
1926 - ii. elizabeth doğdu.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
1930 - columbus, ohio'daki bir hapishanede çıkan yangında 320 kişi öldü.
1944 - fransa'da kadınlar oy kullanma hakkını elde etti.
1952 - türkiye ile yunanistan arasında imzalanan anlaşmayla vize formaliteleri kaldırıldı.
1956 - elvis presley'nin heartbreak hotel isimli şarkısı billboard dergisinde 1 numaraya ulaşan ilk eseri oldu.
1957 - muhsin ertuğrul, istanbul belediyesi şehir tiyatroları'nın başına getirildi.
1960 - brasília resmen brezilya'nın başkenti oldu. eski başkent rio de janeiro'ydu.

kaynak
devamını gör...

bu gezegeni insanların elinden kurtarmak gerek dedirten başlıktır.
devamını gör...

ii. abdülhamit'i benim kadar okuyup bilseler, küfür kıyamet homurdanacaklar tarafından eleştirilen insanlardır. ha; mevcut şartlarda ittihatçılık diye bir şey kalmış mıdır ? hayır. ancak son 200 yıldır osmanlı-türk siyasetinde iki kanat vardır. muhafazakarlar ve genç türkler. isimler ve kişiler değişse de bu böyledir. yalnız kaderin bir cilvesi mi desek bilemiyorum ancak abdülhamit gerçekten batıya yüzü dönük, imparatorluğun kurtarılabilmesi için gerekli reformları yapabilmiş bir devlet adamıdır. ha, abdülhamid'i bitiren şey, şahsi paranoyasının sebep olduğu baskıcı yönetimiydi. düşünsenize... abdülhamid'in temelini attığı modern askeri okullardan mezun olan genç subaylar abdülhamid'i devirdiler... bu noktada da böyle bir dilemma var. yani tüm gün sherlock okuyan, klasik batı müziğine meftun, modernist bir vizyonu olan adamın muhafazakarlar tarafından sahiplenilmesi de garip bir dilemma.

birinci dünya savaşı'na gelirsek... bu biz türklerin kaçamayacağı bir kıyametti. berlin konferansından beri parça pinçik olmuşsun... batı avrupalı hasımların seni ''şark sorunu'' diye görüyor. son 200 sene ruslarla savaşmışsın karadeniz senin süs havuzunken adamlar çatalca hattına kadar seni itmiş, kaç sefer batı avrupalıların el uzatmasıyla uçurumun kıyısından dönmüşsün... bütün cendere senin etrafında dönerken savaştan irlandalı nötralizmi gibi kaçman mümkün değildi. coğrafya kader. burada var olmak istiyorsan savaşacaksın. bu açıdan ittihatçılar biraz da battı fish yan going prensibi ile savaşa girmişlerdir. ha yanlış olanları konuşalım. mesela yazlık üniforma ile doğuda ruslarla savaşmak. mesela afedersin bir tarafında ayı böğürürken iran'a ve bakü'ye asker yollamak... bunlar yanlışlardı... ingiliz senden petrol kuyularını kapmış sen hala romantik bir hayal ile bakü'ye girmenin derdindesin. o da olsun.. o da olmalıydı ama önce kendi cephe hattını bi durdur sonra bakü'ye gir değil mi ? neyse nerelerdeeeen nerelere geldik...

ittihat ve terakki 1918'de kurumuş bir ağaçtır. ha ağacın kütüğünden yeni filiz çıktı türkiye oldu. yarın gene kocaman ağaç oluverir. bu işler böyle...

edit: ek olarak, enver talat ve cemal paşaları aldıkları yanlış kararlardan ötürü eleştirebilirsiniz. ancak günün sonunda hepsi ülkesine aşık vatanperver askerler ve devlet adamlarıydı.
devamını gör...

tartışılan kişi tartışma konusunu kişiselleştirdiğinde zehir olur ancak bunun dışında acayip zevk alırım. hatta birkaç arkadaşımla zaman zaman hiç alakamız olmayan konularda veya tam zıddını savunduğumuz mavzularda bile savunucu roller üstlenip tartışırız. özellikle taban tabana karşıt olduğum fikir ve eylemleri savunarak tartışmaktan aldığım keyfi çok az şeyde buluyorum.

bir tarafın galip olması namına yapılan tartışmalar, üstün çıkma çabası ise ne yalan söyleyeyim kuru gürültü gibi geliyor. benim için tartışma, bir sonuca ulaşmaktan çok yeni yollar açmak ve düşünceyi zenginleştirmek içindir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim