kapının ne suçu var dediğim durumdur.
devamını gör...

pikachu'nun kuyruğunda siyah kısım olmadığını öğrendiğim zaman şok eden etki.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yürümesi için elini tutup yardım ettiğim 70 küsur yaşındaki ingiliz teyzenin "seni çapkın" deyip göz kırpması. ben de yol boyunca flört ettim kendisiyle. en son kocasını düelloya davet ediyordum.
devamını gör...

jorge luis borges tarafından hazırlanan babil kitaplığında bir franz kafka kitabıdır.

kafka okumak benim için bir tutkudur. yazdığı her şeyi okudum, hakkında yazılan her şeyi de. kendim için görünen o ki okumaya da devam edeceğim.

bu bir öykü kitabı ve içindeki en önemli öykülerden biri de kitaba adını vermiş olan akbaba. her okuduğumda bu dünya üzerinde nasıl yalnız ve çaresiz bırakıldığımızı, zaten kaybetmiş olduğumuz bir savaşı sürdürmek konusunda ne kadar gereksiz bir heves duyduğumuzu hatırlarım.

akbaba, bu kitabı ilk okuduğumdan beri kemirmekte vücudumu ve ben yardım etmeye söz veren o adamın gelmesini bekliyorum.

yaklaşık 20 yıl aradan sonra tekrar okudum... aslında insan aradan bunca zaman geçince bir kitabı yeninden okuduğunda farklı duygular hisseder, farklı fikirler edinir, farklı yerlerin altını çizer. ancak benim kafka’yla ilişkim sanırım biraz farklı, sanki ezberimdeki bir metni okur gibi okudum kitabı yeniden, her sözcüğe aşinaydım. aynı duygu yoğunluğu, aynı hayranlıkla... elbette yeni fark ettiğim şeyler de oldu ama eski bir dostla karşılaşınca şakaklarındaki kırları fark etmek gibiydi. okuyunuz efendim, tekrar tekrar okuyunuz...
devamını gör...

her şeyin ama her şeyin mizahının yapılması.
devamını gör...

vergi daireleri.
devamını gör...

“bence olgunluk kabuk değiştirmek değil, serpilip gelişmektir. yetişkin bir insan ölü bir çocuk değil, yaşamayı başarmış bir çocuktur.”
çok severim bu sözünü.
devamını gör...

taaa adi okuoku'yken kullanmaya başladigim 2 yıldır kitaplığımdaki çoğu kitabı aldigim alışveriş sitesi. ne kapida ödemeyle ne de kredi kartıyla hiçbir sorun yaşamadım. ayrıca -kendi gözlemlerim doğrultusunda söylüyorum- birçok siteye göre daha uygun. bazı kitapların stokları çabuk bitse de severek alışveriş yapıyorum. tavsiye ederim dostlar.
devamını gör...

aşağıda bıraktığım sözün sahibi; irlandalı ingiliz siyaset adamı, yazar, filozof.


“kötülüğün galip gelmesi için biricik şart, iyi insanların hiçbir şey yapmamasıdır.”
devamını gör...

bence bir deli. akıllı kafadan böyle işler çıkmaz, çıkamaz.
devamını gör...

sırf mayın tarlası seçimiyle mest oldum diye her hafta dinleyeceğim. ama kim bu erol egemen ulan diye bağırmazsanız hatrım kalır.
devamını gör...

orjinal adıyla cromlech; tarih öncesi çağlardan neoltitik devirlere (taş devrinin sonuna) kadar, dairesel ya da doğrusal biçiminde sıraya dizilmiş desteksiz ayakta duran dikilitaşlardan oluşmuş yapı türüdür. en bilineni stonehenge'dir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

beyni olan insandır. zeki biriyle bir konu hakkında sohbet etmek o kadar keyifli ki çok büyük zevk alıyorum.
devamını gör...

(bkz: yere tükürmek)
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
şekilde gördüğünüz piramittir.
1-okuyucu: her şey bu insanlar içindir. üretilen içeriklerin hepsi bu insanlar okusun, sözlüğe gelsin diyedir.
2-yazar-çaylak: yazarlar ve çaylaklar eşittirler. eşit derece üretirler. temel üretim bunların sorumluluğudur.
3-moderasyon: yazarlara ve çaylaklara stabil bir ortam oluşturmakla yükümlü kişiler. köleler.
4-admin: kurucu. moderasyonun ihtiyaçlarını gidermekle yükümlü kişi. moderasyon kölesi.
devamını gör...

bilgi içerikli başlıklarda sıklıkla karşılaşılan durumdur.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

cemal kafadar'ın metis yayınları'ndan çıkan harikulade mikro tarih çalışması. alt başlığı konusunu da nispeten anlatıyor zaten: "dört osmanlı: yeniçeri, tüccar, derviş ve hatun". adını karacaoğlan'ın şu dörtlüğünden alır:

"karac'oğlan der ki bakın olana
ömrümün yarısı gitti talana
sual eylen bizden evvel gelene
kim var imiş biz burada yoğ iken"


kitap esasında kafadar'ın daha önce yazdığı dört makalenin bir derlemesidir. her bir makale zamanında yaşamış ve arşivin tozlu sayfalarında saklanmış olan kanlı canlı insanların hayatlarının tahayyülü, analizi ve yorumlanmasıdır.

özellikle "hatun" başlığına denk düşen, üsküplü asiye hatun'un anlatıldığı son bölüm, osmanlı öteki tarihi üzerine çok güzel bir denemedir. bu bölümde, "mütereddit bir mutasavvıf" anlatılır. asiye hatun'un şeyhine gönderdiği rüya mektuplarından yararlanılarak* yazılmıştır. kendisi bu mektuplarda şeyhinden rüyalarını yorumlamasını ister. buna göre asiye hatun; rüyalarında kendini peygamberin zevcesi olarak gören, allah aşkından sapıp küfre düşeceğinden korkan, ve daha da ilgi çekicisi, gerçekte şeyhinden romantik anlamda düpedüz etkilenen ve tereddüt içinde de olsa bunu açıkça belli eden bir kadındır. ilgili bölüm de böylece kitap için harika bir nokta niteliğindedir.

neticede, herhalde tarihe ilgi duyan herkes tarafından okunması gereken bir kitaptır. hele ki tarihçilik hevesinde olan her öğrencinin kütüphanesinde bulunması elzemdir. zira sadece kafadar'ın yazmış olduğu muhteşem mukaddimesi bile; tarihin amacı, metodu ve ne olduğuyla ilgili şahane tespitler barındırır. o girişten zamanında okurken altını çizmiş olduğum satırları da şöyle bırakayım:



"tarih, yok olanla değil bir zamanlar var olanla ilgilidir."

"... yoksa, tarihli toplumlar ütopyadan çok distopyaya meyleder."

"... sonuç olarak tarih, toplum ve insan bilimleri arasında kendine salıncak kurmayı yeğledi, hatta bilimsellikle hikâye etme arasında tercih yapmanın da şart olmadığına kanaat getirdi."

"insanların ve toplumların geçmişini anlama derdi taşıyan tarihçinin en önemli melekeleri arasında empati vardır, yani kendini başkalarının yerine koyma, başka hayatları, başka tecrübeleri adeta kendi bedeninde duyma yetisi. bu açıdan tarihçi, bir romancı veya bir tiyatro-sinema oyuncusu gibidir."

"... tarihsel olanın doğallaştırılmasına ("büyük balık küçük balığı yutar, dünyanın kanunu bu") izin vermemek, bunların başında gelir. bazı söylemlerde doğallaştırmanın yerini kutsallaştırma alır, ya da bu iki tavır birbiriyle harmanlanır: "kadınla erkek eşit olur mu? tanrı böyle yaratmış." oysa tarih, bir şey gösterirse eğer, her düzenin, her sömürü biçiminin, her kurumun, her kavramın, her hiyerarşinin, her karşı çıkış imkânının ve söyleminin, insanlar eliyle başka başka biçimlerde inşa edildiğini, usul usul da olsa tekrar tekrar dönüştürüldüğünü, yapılıp bozulduğunu gösterir."


devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim