üretmenin verdiği haz
uzun zamandır yaşayamadığım hazdır. müthiştir. insana yaşadığını hissettirir.
yakın zamanda karalamalarıma devam etmeyi düşünüyorum.
yakın zamanda karalamalarıma devam etmeyi düşünüyorum.
devamını gör...
ketamin
intravenöz anestezik ilaçlardan birisidir.
nmda reseptör blokajı yapar. güçlü analjezik(ağrı kesici) etkilidir.
bos basıncını artırır ve dissosiyatif anestezi oluşturur
şoktaki hastada iyi bir seçenektir.
miyokard infarktüsünde kullanılmamalıdır.
nmda reseptör blokajı yapar. güçlü analjezik(ağrı kesici) etkilidir.
bos basıncını artırır ve dissosiyatif anestezi oluşturur
şoktaki hastada iyi bir seçenektir.
miyokard infarktüsünde kullanılmamalıdır.
devamını gör...
parentalya
ölen aile fertlerini anmaya adanmış roma festivali. on üç şubat'da başlamak üzere her yıl bir hafta boyunca kutlanırdı. kökleri etrüsk pratiklerine dayanan bu kutlamada ev içinde toplanılıp atalar onurlandırılır, ardından da halka açık festivaller düzenlenirdi.
parentalya, diğer çoğu roma festivalinin aksine, neşeli kutlamalar yerine çoğunlukla sessizlik ve kendini gözden geçirme zamanıydı. aileler genellikle bir araya gelir, kendilerinden önce gelenlerin mezarlarını ziyaret eder ve libasyonlar sunarlardı. bazen rahmetli akrabalara ekmek ve şarap sunumları yapılırdı, ayrıca eğer bir ailenin ev halkı tanrısı var ise, ona da ufak bir sunum yapılabilirdi.
geleneksel olarak 7 gün süren bu festivalde(bazı kaynaklar 8 veya 9 gün der) romalılar gündelik işlerinin çoğunu askıya alırlardı. düğünler ertelenir, tapınaklar kapılarını kapatır, politikacılar ve yasa koyucular bütün işlerini ertelerlerdi.
parentalya'nın son gününde feralya olarak bilinen bir halka açık ziyafet düzenlenirdi. feralya'nın ritüelleri hakkında fazla şey bilinmese de, ovid sağolsun elimizde bazı şeyler var. yazılarında bu günün festivalin son günü olduğundan ve son günde sunumların yapıldığından, bu sebeple feralya denildiğinden bahseder.
feralya ayrıca tanrı jüpiter'in, ıuppiter feretrius, yani yemin bozanların ve düşmanların boyun eğdiricisi yanının kutlandığı bir zaman idi.
parentalya, diğer çoğu roma festivalinin aksine, neşeli kutlamalar yerine çoğunlukla sessizlik ve kendini gözden geçirme zamanıydı. aileler genellikle bir araya gelir, kendilerinden önce gelenlerin mezarlarını ziyaret eder ve libasyonlar sunarlardı. bazen rahmetli akrabalara ekmek ve şarap sunumları yapılırdı, ayrıca eğer bir ailenin ev halkı tanrısı var ise, ona da ufak bir sunum yapılabilirdi.
geleneksel olarak 7 gün süren bu festivalde(bazı kaynaklar 8 veya 9 gün der) romalılar gündelik işlerinin çoğunu askıya alırlardı. düğünler ertelenir, tapınaklar kapılarını kapatır, politikacılar ve yasa koyucular bütün işlerini ertelerlerdi.
parentalya'nın son gününde feralya olarak bilinen bir halka açık ziyafet düzenlenirdi. feralya'nın ritüelleri hakkında fazla şey bilinmese de, ovid sağolsun elimizde bazı şeyler var. yazılarında bu günün festivalin son günü olduğundan ve son günde sunumların yapıldığından, bu sebeple feralya denildiğinden bahseder.
feralya ayrıca tanrı jüpiter'in, ıuppiter feretrius, yani yemin bozanların ve düşmanların boyun eğdiricisi yanının kutlandığı bir zaman idi.
devamını gör...
bugün benim doğum günüm insanı
doğduğu günü sevdikleriyle paylaşan ve bunu kutlamak isteyen insandır. isteyen sessiz sakin kutlar ya da kutlamaz, isteyen sevdikleriyle birlikte eğlenerek kutlar bizi ilgilendirmez insanıdır.
doğum günü kutlu, mutlu, dilekleri gerçek, ömrü uzun olsun insanıdır.
iyi ki doğmuş insanıdır aynı zamanda, nice mutlu, huzurlu, sağlıklı yaşları olsundur.
doğum günü kutlu, mutlu, dilekleri gerçek, ömrü uzun olsun insanıdır.
iyi ki doğmuş insanıdır aynı zamanda, nice mutlu, huzurlu, sağlıklı yaşları olsundur.
devamını gör...
yaran ingilizce çevirileri
chicken translate = piliç çevirme
devamını gör...
yolda yürürken durduk yere gülen insan
kafada kuruyordur bir senaryo ona gülüyordur. gülmek için başkalarına gerek duymaz. kendi keyfini kendi hoş eder.
bir de aşık olunca böyle oluyor ama ben o işe pek bir yabancıyım uzun zamandır.
bir de aşık olunca böyle oluyor ama ben o işe pek bir yabancıyım uzun zamandır.
devamını gör...
normal sözlük moderatör alımı
ben girerdim de haksız rekabet olur şimdi.7/24 sözlükteyim alüminyüm.*
devamını gör...
vaktiyle bir atsız varmış
keşke olmasaymış dediğimdir efendim.
kendinisi atatürk ve cumhuriyet düşmanı, son derece ırkçı, kafatası türklere benzemiyor diye depresyona girmiş, askeri okuldan atılmış, kurallara aykırı bir şekilde hakaret davasının işlendiği mahkemeyi basmış ve bu günü kutsal günü olarak kabul etmiş, bir türkçü müsveddesidir. gözümde hiçbir zaman gerçek türkçü olmamıştır.
(bkz: ziya gökalp)
kendinisi atatürk ve cumhuriyet düşmanı, son derece ırkçı, kafatası türklere benzemiyor diye depresyona girmiş, askeri okuldan atılmış, kurallara aykırı bir şekilde hakaret davasının işlendiği mahkemeyi basmış ve bu günü kutsal günü olarak kabul etmiş, bir türkçü müsveddesidir. gözümde hiçbir zaman gerçek türkçü olmamıştır.
(bkz: ziya gökalp)
devamını gör...
geceye bir söz bırak
devamını gör...
haydar ergülen
unutulmuş bir yaz için şiiri ile tanıdığım ve bütün şiirlerini ezberlediğim büyük şair. şiirlerini okudukça, insanı insan yapanın derinlerine iniveriyorum ama yine de öyle bir derinlik hâli ki bu, bunda muhakkak bir yücelik var diyorsunuz ister istemez. kendisinin de söylediği gibi: "derinlik de bir yükseklik biçimi değil midir? "
--- alıntı ---
yazdan ne kaldı sana yazdan ne kaldı
birkaç dize ölü ozanların gezindiği
kimsesiz romanlara sığınan yürek ağrısı
denizle aranızda ortak dil gibi
usulca çoğalan yaz kederleri
--- alıntı ---
--- alıntı ---
yazdan ne kaldı sana yazdan ne kaldı
birkaç dize ölü ozanların gezindiği
kimsesiz romanlara sığınan yürek ağrısı
denizle aranızda ortak dil gibi
usulca çoğalan yaz kederleri
--- alıntı ---
devamını gör...
ya annen ya ben diyen eş
karakter ve kişilik sorunları olan eştir. erkek ya da kadın fark etmeksizin bu tercihi sunan insan yeterli olgunluğa erişememiş, akıl mentalitesi yerinde olmayan insandır. zira ne kadar sevmiyor olsanız bile eşinizin ailesine, sırf eşiniz için saygı duymak zorundasınız. şartlar gereği, belki de yaşadığınız kötü hadiselerden ötürü görüşmek bile istemeyebilirsiniz fakat eşinizin görüşmesini engelleme hakkına sahip değilsiniz!
devamını gör...
şu an duymak istediğiniz söz
birinin gelip "sus her şeyi biliyorum" deyip sarılmasına o kadar ihtiyaç duyuyorum ki...
devamını gör...
yoldaş benjamin franklin'in sözlüğü bırakması
arkadaşlar yoldaşla bu konu hakkında konuştuk sözlüğü 5 tl’ye eskiciye satmış.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şu an ihtiyacı olan şey
deniz kenarında,hafif gölgeli bir yerde elimde soğuk bir içecek ile kitap okumak isterdim.
hayatlar ise vize haftasindan mütevellit araştırma yapıp,ödev hazırlayan whis.
bu perişan hayati da ben seçmedim.
hayatlar ise vize haftasindan mütevellit araştırma yapıp,ödev hazırlayan whis.
bu perişan hayati da ben seçmedim.
devamını gör...
ağlayarak uyanmak
birkaç dakika evvel yaşadığım hadise.
kimi zaman kötü bir rüya neticesinde, kimi zaman ise nedensiz bir şekilde yaşayabilirsiniz bu durumu. insana kendini gerçekten kötü hissettirir.
kimi zaman kötü bir rüya neticesinde, kimi zaman ise nedensiz bir şekilde yaşayabilirsiniz bu durumu. insana kendini gerçekten kötü hissettirir.
devamını gör...
astroloji ve mitoloji arasındaki ilişki
bu yazı astroloji ve mitolojiyi daha iyi anlamak isteyenler için bir rehber niteliğinde yazılmıştır.
astrolojiden ve mitolojiden anlamayan bir çok insan var, bu astroloji ve mitoloji uzmanları içinde geçerli. "yahu astrolog nasıl astrolojiden anlamasın" diyenler astrologlar size yıldızların konumunu söyleyebilir, buna göre oluşan etkileri söyleyebilir, zodyak kuşağı hakkında bir çok şey söyleyebilirler ama işin mantığını bilmezler. mitoloji uzmanları size bütün mitolojik hikayeleri, tanrıları vs anlatabilirler ama hiç biri size tüm bunların çıkış noktasını ve işin arka planını anlatamaz, çünkü bunları bilmek ayrı bir uzmanlık alanı. dolayısıyla işin arka planını ve çıkış noktasını bilmeden ne astrolojiyi nede mitolojiyi doğru düzgün anlayabilirsiniz. astroloji ve mitoloji arasındaki bağı çoğunuz aklının ucundan bile geçirmemiştir fakat ikisi doğrudan ilintilidir burda anlatacaklarım ezoterik bilgilerdir. halkın bildiği şeyleri yani işin egzoterik boyutunu zaten biliyorsunuz. sabırla okumanız dileğiyle.
insanoğlunun felsefi birikimi bütün mitolojilerde çok önemli bir yeri olan hermes trimegistus'a dayanır. hermesin öğretilerinin çok az bir kısmı günümüze kadar ulaşmıştır. hermesin bilgeliği bütün inançlarda ve tarihi dönemlerde mevcuttur. mısır mitolojisinde thot, yunan ve roma mitolojisinde hermes, pers mitolojisinde hürmüz, hz ademin torunu enok, kuranda hz idris ve daha birçok yerde farklı isimlerle tek bir kişiden bahsedilir. hermesin önemi şudur antik çağlardaki bütün bilimlerin dayanak noktası olarak kabul edilir. simya, astroloji, matematik, geometri, maji, felsefe, terzilik, mimari vs gibi bir çok bilimin temelini hermesin attığı söylenir.
tüm bu bilimlerin en önemlisi ise astroloji ve simyadır. simya ayrı bir yazının konusu olduğu için şimdilik sadece astrolojiden bahsedeceğiz. astrolojinin önemli olmasının sebebi ise günlük hayatımıza doğrudan etkisi olmasındandır. güneşin ayın, yıldızların ve gezegenlerin hareketleri zaman ve ölçü birimlerini tayin etmemize olanak sağlamıştır. eski çağlarda gökyüzündeki olaylar günlük hayatta bir çok durumu anlamlandırmak için referans alınmıştır, zamanla bir çeşit haritaya dönüşmüştür. gezegenlerin konumları ve ilişkileri belli bir rutine dayalıdır. bu rutin işleyiş insan hayatına doğrudan etki eder. hermesin bazı öğretilerinin yazılı olduğu zümrüt tabletlerde bu durumu anlatan önemli bir prensipten bahsedilir. "aşağıdaki yukarıdaki gibidir." yeryüzündeki olayların gökyüzündeki olaylarla ilişkili olduğunu bu şekilde açıklar hermes.
astroloji bu ilişkileri inceleyen bir alandır. burda önemli olan husus yeryüzü ve gökyüzü arasındaki bu bağın izahı. yazımızın konusu bu olmadığı için sadece bir soru işareti olarak kalsın şimdilik bu konu. gelelim astrolojiyle mitoloji arasındaki bağlantıya. eski çağlarda göksel olaylar anlatılırken günümüzdeki gibi merkür retrosu, venüsün dar açılar yapması vs gibi bir terminoloji yoktu. insanlar gezegenleri ve yıldız-yıldız kümelerini benzeşim, çağrışım yada etkilerine göre isimlendirmişler. bu isimlendirmeler o kadar çoktur ki her kültürde ve millette farklılık göstermiştir. göksel olaylar anlatılırken isimlendirmenin yanında birde kişileştirmeye ihtiyaç duymuşlar. mesela marsın etkileri savaşla, venüsün kadınlarla aşkla bereketle, merkürün başka bir şeyle ilgisi var. kişileştirmeye ihtiyaç duymalarının sebebi göksel unsurların, doğa olayları ve akabinde insana etki eden gücünü ifade edecek bir terminolojinin bulunmamasından kaynaklıdır. mesela baharın başlangıcında zodyak kuşağındaki belli bir yıldız kümesi güneşin etkisine girer o sırada belirli bir gezegen konumunu almıştır, göksel olayları takip edenlerde bu konumlanmadaki göksel unsurları baharın gelişiyle bereketle aşkla vs özdeşleştirerek yorumlamışlardır.
zamanla bazı insanlar bereketi yada öfkeyi, savaşı yada diğer şeyleri bu yıldızlardan kaynaklan olaylar olarak algılamaya başlayınca yıldızlar tanrısal özelliklere kavuşmuş oldu. derken iş öyle bir boyuta geldiki insanlar mars adında bir savaş tanrısına, zeus/jüpiter adında bir baş tanrıya, inanna/iştar/venüs/kibele adında bir bereket tanrısına vs inanmaya başladı. hermesin aslında kainatın işleyişini anlatmak için öğrettiği felsefe başka boyutlara taşındı. bizim mitoloji diye bildiğimiz efsanelerin mitlerin çıkış kaynağı astrolojidir. mitoloji salt astrolojik olayların hikayeleştirilmesinden oluşmaz elbette. gerçek hayattaki önemli kişi ve olaylarlada harmanlanmış aynı zamanda hayal ürünü pek çok fanteziyide bünyesine katmıştır. her toplum kendine uyarlamış ve yerelleştirmiştir.
okuyucuyu fazla sıkmamak adına örnekleme ve detaylandırmadan uzak durdum aklınıza takılan yada paylaşmak eklemek istediğiniz şeyler varsa sorabilirsiniz.
astrolojiden ve mitolojiden anlamayan bir çok insan var, bu astroloji ve mitoloji uzmanları içinde geçerli. "yahu astrolog nasıl astrolojiden anlamasın" diyenler astrologlar size yıldızların konumunu söyleyebilir, buna göre oluşan etkileri söyleyebilir, zodyak kuşağı hakkında bir çok şey söyleyebilirler ama işin mantığını bilmezler. mitoloji uzmanları size bütün mitolojik hikayeleri, tanrıları vs anlatabilirler ama hiç biri size tüm bunların çıkış noktasını ve işin arka planını anlatamaz, çünkü bunları bilmek ayrı bir uzmanlık alanı. dolayısıyla işin arka planını ve çıkış noktasını bilmeden ne astrolojiyi nede mitolojiyi doğru düzgün anlayabilirsiniz. astroloji ve mitoloji arasındaki bağı çoğunuz aklının ucundan bile geçirmemiştir fakat ikisi doğrudan ilintilidir burda anlatacaklarım ezoterik bilgilerdir. halkın bildiği şeyleri yani işin egzoterik boyutunu zaten biliyorsunuz. sabırla okumanız dileğiyle.
insanoğlunun felsefi birikimi bütün mitolojilerde çok önemli bir yeri olan hermes trimegistus'a dayanır. hermesin öğretilerinin çok az bir kısmı günümüze kadar ulaşmıştır. hermesin bilgeliği bütün inançlarda ve tarihi dönemlerde mevcuttur. mısır mitolojisinde thot, yunan ve roma mitolojisinde hermes, pers mitolojisinde hürmüz, hz ademin torunu enok, kuranda hz idris ve daha birçok yerde farklı isimlerle tek bir kişiden bahsedilir. hermesin önemi şudur antik çağlardaki bütün bilimlerin dayanak noktası olarak kabul edilir. simya, astroloji, matematik, geometri, maji, felsefe, terzilik, mimari vs gibi bir çok bilimin temelini hermesin attığı söylenir.
tüm bu bilimlerin en önemlisi ise astroloji ve simyadır. simya ayrı bir yazının konusu olduğu için şimdilik sadece astrolojiden bahsedeceğiz. astrolojinin önemli olmasının sebebi ise günlük hayatımıza doğrudan etkisi olmasındandır. güneşin ayın, yıldızların ve gezegenlerin hareketleri zaman ve ölçü birimlerini tayin etmemize olanak sağlamıştır. eski çağlarda gökyüzündeki olaylar günlük hayatta bir çok durumu anlamlandırmak için referans alınmıştır, zamanla bir çeşit haritaya dönüşmüştür. gezegenlerin konumları ve ilişkileri belli bir rutine dayalıdır. bu rutin işleyiş insan hayatına doğrudan etki eder. hermesin bazı öğretilerinin yazılı olduğu zümrüt tabletlerde bu durumu anlatan önemli bir prensipten bahsedilir. "aşağıdaki yukarıdaki gibidir." yeryüzündeki olayların gökyüzündeki olaylarla ilişkili olduğunu bu şekilde açıklar hermes.
astroloji bu ilişkileri inceleyen bir alandır. burda önemli olan husus yeryüzü ve gökyüzü arasındaki bu bağın izahı. yazımızın konusu bu olmadığı için sadece bir soru işareti olarak kalsın şimdilik bu konu. gelelim astrolojiyle mitoloji arasındaki bağlantıya. eski çağlarda göksel olaylar anlatılırken günümüzdeki gibi merkür retrosu, venüsün dar açılar yapması vs gibi bir terminoloji yoktu. insanlar gezegenleri ve yıldız-yıldız kümelerini benzeşim, çağrışım yada etkilerine göre isimlendirmişler. bu isimlendirmeler o kadar çoktur ki her kültürde ve millette farklılık göstermiştir. göksel olaylar anlatılırken isimlendirmenin yanında birde kişileştirmeye ihtiyaç duymuşlar. mesela marsın etkileri savaşla, venüsün kadınlarla aşkla bereketle, merkürün başka bir şeyle ilgisi var. kişileştirmeye ihtiyaç duymalarının sebebi göksel unsurların, doğa olayları ve akabinde insana etki eden gücünü ifade edecek bir terminolojinin bulunmamasından kaynaklıdır. mesela baharın başlangıcında zodyak kuşağındaki belli bir yıldız kümesi güneşin etkisine girer o sırada belirli bir gezegen konumunu almıştır, göksel olayları takip edenlerde bu konumlanmadaki göksel unsurları baharın gelişiyle bereketle aşkla vs özdeşleştirerek yorumlamışlardır.
zamanla bazı insanlar bereketi yada öfkeyi, savaşı yada diğer şeyleri bu yıldızlardan kaynaklan olaylar olarak algılamaya başlayınca yıldızlar tanrısal özelliklere kavuşmuş oldu. derken iş öyle bir boyuta geldiki insanlar mars adında bir savaş tanrısına, zeus/jüpiter adında bir baş tanrıya, inanna/iştar/venüs/kibele adında bir bereket tanrısına vs inanmaya başladı. hermesin aslında kainatın işleyişini anlatmak için öğrettiği felsefe başka boyutlara taşındı. bizim mitoloji diye bildiğimiz efsanelerin mitlerin çıkış kaynağı astrolojidir. mitoloji salt astrolojik olayların hikayeleştirilmesinden oluşmaz elbette. gerçek hayattaki önemli kişi ve olaylarlada harmanlanmış aynı zamanda hayal ürünü pek çok fanteziyide bünyesine katmıştır. her toplum kendine uyarlamış ve yerelleştirmiştir.
okuyucuyu fazla sıkmamak adına örnekleme ve detaylandırmadan uzak durdum aklınıza takılan yada paylaşmak eklemek istediğiniz şeyler varsa sorabilirsiniz.
devamını gör...
bir rehineye mektup
antoine de saint-exupéry tarafından esasında yakın dostu léon werth'in trente-trois jours -otuz üç gün- romanına önsöz olarak kaleme alınan eser, romanın yayımlanması mümkün olmayınca saint-exupéry tarafından hayli değiştirilmiş. werth metinde isimsiz bir dost haline bürünmüş ve fransız halkının bir temsili vaziyetine gelmiş. çok sevdiği dostu léon werth, aynı zamanda saint-exupéry'nin küçük prens (kitap)'ı da ithaf ettiği isim. kitap, kırmızı kedi yayınevi tarafından basılmış, turuncu kitaplar serisinde yer alıyor, dolayısıyla ebat olarak minik bir kitap.
gezgin, esir, mülteci gibi kavramlarla ilgili bakış açımı derinleştiren bir kitap oldu. saint-exupéry'nin dostluğa ve insan ilişkilerine bakışı içimi tam anlamıyla kıpır kıpır etti. yazarın eserlerinde zaman zaman rastladığım mistik yanı seviyorum, bu kitap da bundan nasibini almış diyebilirim. en nihayetinde doğu mistisizmi yok ancak rüzgarla gelen bir çiçeğin kokusu gibi duyuyorum yine de. yazar bu metinde yaşamıyla, seyahat ettiği ülkeler ve deneyimleriyle ilgili bilgilere de değiniyor. bu nedenle yazarı çok küçük bir pencereden de olsa tanımak ve anlamak için birinci elden güzel bir kaynak niteliğinde.
iki kitabı tesadüfen ardı ardına okuyunca sadık hidayet'in diri gömülen (kitap) isimli öykü kitabındaki fransız esir isimli öyküden ayrı düşünemez oldum bu kitabı. talih. fransız esir, bu eseri tamamlayıcı nitelikte benim için. hatta öyle ki, aynı kişi düşünülerek yazıldığını dahi iddia edebilirim. fakat bir yerde aynı kişidir, mevzu bahis aynı halk ve maruz kalınan aynı acımasızlıktır.
devrimci öncüler, hangi partiye mensup olurlarsa olsunlar, insanların değil de (insanı özüne göre tartmazlar) semptomların peşine düşerler. rakip hakikatler onlara birer salgın hastalık gibi görünür. varlığı şüpheli bir semptom uğruna, bulaşıcı hastalık taşıyan kişi karantinaya gönderilir. mezara.
kaynak: bir rehineye mektup - antoine de saint-exupéry, s. 36-37, 2018, kırmızı kedi yayınevi.
gezgin, esir, mülteci gibi kavramlarla ilgili bakış açımı derinleştiren bir kitap oldu. saint-exupéry'nin dostluğa ve insan ilişkilerine bakışı içimi tam anlamıyla kıpır kıpır etti. yazarın eserlerinde zaman zaman rastladığım mistik yanı seviyorum, bu kitap da bundan nasibini almış diyebilirim. en nihayetinde doğu mistisizmi yok ancak rüzgarla gelen bir çiçeğin kokusu gibi duyuyorum yine de. yazar bu metinde yaşamıyla, seyahat ettiği ülkeler ve deneyimleriyle ilgili bilgilere de değiniyor. bu nedenle yazarı çok küçük bir pencereden de olsa tanımak ve anlamak için birinci elden güzel bir kaynak niteliğinde.
iki kitabı tesadüfen ardı ardına okuyunca sadık hidayet'in diri gömülen (kitap) isimli öykü kitabındaki fransız esir isimli öyküden ayrı düşünemez oldum bu kitabı. talih. fransız esir, bu eseri tamamlayıcı nitelikte benim için. hatta öyle ki, aynı kişi düşünülerek yazıldığını dahi iddia edebilirim. fakat bir yerde aynı kişidir, mevzu bahis aynı halk ve maruz kalınan aynı acımasızlıktır.
devrimci öncüler, hangi partiye mensup olurlarsa olsunlar, insanların değil de (insanı özüne göre tartmazlar) semptomların peşine düşerler. rakip hakikatler onlara birer salgın hastalık gibi görünür. varlığı şüpheli bir semptom uğruna, bulaşıcı hastalık taşıyan kişi karantinaya gönderilir. mezara.
kaynak: bir rehineye mektup - antoine de saint-exupéry, s. 36-37, 2018, kırmızı kedi yayınevi.
devamını gör...
regl olmasından bahseden kadın
gayet normal bir durum. regl oluyoruz çünkü. kadınlar regl oluyor. regl. bunu duyunca uzaylı görmüş gibi davranmayın zira 6. sınıf fen konusu. büyüyün biraz.
devamını gör...
ailenin en büyük çocuğu
prototip olan çocuktur. yalan yanlış bir çok şey onun üstünde denenir. ardından doğan çocuklar onun sayesinde bir nevi güvende olurlar. ya çocuk şöyle oldu şunu mu yapsak diyen erkek kişisine kadın kişisinin şu cevabı verdiği duyulur; yok be olur mu hiç mehmet'e yaptık 1 yaşındayken ölüyodu çocuk *.
devamını gör...
