anal fistül
anal apselerin tam iyileşmemesi sonucu görülebilen, başka nedenler olarak crohn hastalığı,kanser,radyasyon olabilen rahatsızlıktır.
en sık görülen türü intersfinkterik fistüldür.
tedavi olarak genelde seton usulü fistül ara ara sıkılarak kapatılması işlemi yapılır.
en sık görülen türü intersfinkterik fistüldür.
tedavi olarak genelde seton usulü fistül ara ara sıkılarak kapatılması işlemi yapılır.
devamını gör...
sanal ilişki
tamamen sanal olduğu için riskli ve tarafların birbirini çok iyi tanımaları pek mümkün olmadığından doğru bir ilişki değildir.
devamını gör...
evde sıkıntıdan patlarken yapılan garip şeyler
kendine kendine konuşmak. bir kere başlayınca sohbet akıyor gidiyor valla. bi de bir komik bir komik sorma. şakalar espiriler kahkaha şelalesi...
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
sazımı aldım elime
geldim mani söylemeye
mızrabımı bir vurursam
kaçışırsınız öteye beriye
geldim mani söylemeye
mızrabımı bir vurursam
kaçışırsınız öteye beriye
devamını gör...
hızlı konuşan insan
hızlı düşünüyordur. ama ağızın kafadaki o hıza yetişmesinin imkanı yok. o yüzden sık sık duraklar, ne söyleceğini unutabilir. ben heyecanlı, mutlu olduğum zamanlar öyle oluyorum. içimdeki enerji içime sığmıyor ve taşacak yer arıyordur. anlatacağım da bir şey varsa cuk.
devamını gör...
bugün gereksiz ne öğrendin sorunsalı
ust komsumuz surekli karnabahar yiyor,cozdum onu. yetmezmis gibi her seyi lavaboya dokuyor anlasilan. sanki birlikte karnabaharlaşmışız gibi kokuyo ev.
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
oysa herkes öldürür sevdiğini,
kulak verin bu dediklerime,
kimi bir bakışı ile yapar bunu,
kimi dalkavukça sözler ile...
korkaklar öpücük ile öldürür...
yürekliler kılıç darbeleriyle.
kimi gençken öldürür sevdiğini
kimi yaşlıyken
şehvetli ellerle boğar kimi
kimi altından ellerle
merhametli kişi bıçak kullanır
çünkü bıçakla ölen çabuk soğur
kimi yeterince sevmez kimi fazla sever
kimi satar ; kimi de satın alır
kimi gözyaşı döker öldürürken
kimi kılı kıpırdamadan
çünkü herkes öldürür sevdiğini
ama herkes öldürdü diye ölmez .
oscar wilde
kulak verin bu dediklerime,
kimi bir bakışı ile yapar bunu,
kimi dalkavukça sözler ile...
korkaklar öpücük ile öldürür...
yürekliler kılıç darbeleriyle.
kimi gençken öldürür sevdiğini
kimi yaşlıyken
şehvetli ellerle boğar kimi
kimi altından ellerle
merhametli kişi bıçak kullanır
çünkü bıçakla ölen çabuk soğur
kimi yeterince sevmez kimi fazla sever
kimi satar ; kimi de satın alır
kimi gözyaşı döker öldürürken
kimi kılı kıpırdamadan
çünkü herkes öldürür sevdiğini
ama herkes öldürdü diye ölmez .
oscar wilde
devamını gör...
flört
yetişkinler arasında oynanan eğlenceli bir oyundur.
devamını gör...
kitap boş vakitte okunmaz
kitabevi işletiyorum. müşterilerim genellikle arkadaşlarıyla veya ailesiyle geliyor. iştahla rafları dolaşıp, kitaplara dokunan, kurcalayan her müşterinin yanında bir tane de gönülsüz, uzaktan öyle eblek eblek bakan bir yakını oluyor. sevmiyor okumayı veya ilgisini çekmiyor...
sessizliği bölmek için soruyorum:
+siz ne tarz okuyorsunuz?
cevap hazır. yüz kez duyduğum klişe:
-benim boş vaktim olmuyor pek.
bu diyaloğu her gün yaşıyorum. ancak bir kez bile kitap boş vakitte okunmaz diyemedim. gerginlik yaratmak istemiyorum. insanlar yeterince gergin zaten.
bakın gerçekten de kitap okumak için vakit ayırmak gerekir arkadaşlar. şakaya gelmez kitap okumak. kimi insanlar stresli zamanlarında sular seller gibi okur, kimiyse sakin, relax zamanında okur. okumak isteyen zaman bulur. bu dediğimi konformist bir düşünce olarak algılamayın, ayıp edersiniz.
canınız tehlikede değil veya kitapların itfaiyeciler tarafından yakıldığı bir gerçeklikte yaşamıyorsanız okuyun abilerim ablalarım.
sessizliği bölmek için soruyorum:
+siz ne tarz okuyorsunuz?
cevap hazır. yüz kez duyduğum klişe:
-benim boş vaktim olmuyor pek.
bu diyaloğu her gün yaşıyorum. ancak bir kez bile kitap boş vakitte okunmaz diyemedim. gerginlik yaratmak istemiyorum. insanlar yeterince gergin zaten.
bakın gerçekten de kitap okumak için vakit ayırmak gerekir arkadaşlar. şakaya gelmez kitap okumak. kimi insanlar stresli zamanlarında sular seller gibi okur, kimiyse sakin, relax zamanında okur. okumak isteyen zaman bulur. bu dediğimi konformist bir düşünce olarak algılamayın, ayıp edersiniz.
canınız tehlikede değil veya kitapların itfaiyeciler tarafından yakıldığı bir gerçeklikte yaşamıyorsanız okuyun abilerim ablalarım.
devamını gör...
yavruağzı
kavuniçi ile pembe arasında bir renktir. çok hoş bir tonu vardır. normal sözlük'ün turuncusunun doygunluğu biraz azaltılsa, bu renge oldukça benzeyen bir ton elde edilir. ne tam kavuniçidir, ne de tam pembedir. 2 rengin arasında bir renk skalasındadır.
rengin ismi yeni doğan ördek yavrularının ağızlarından esinlenilmiştir.
rengin ismi yeni doğan ördek yavrularının ağızlarından esinlenilmiştir.
devamını gör...
grafoloji
grafoloji, el yazısından karakter tahlili yapmaya çalışan bilimdir. bu konuda uzman olanlara göre diğer davranış şekilleri gibi, el yazısı da insanın kişiliği hakkında bilgi vermektedir. parmak izi gibi yazı karakterinizde size özgüdür ve ayırt edici özelliğinizdir. hatta grafolojistler el yazısının zamanla ruh halinize göre bile değiştiğine inanırlar.
devamını gör...
1 ocak 2021 süt zammı
oh orama da zam ooh burama da zam ooh zama da zam, dediğim başlık.
devamını gör...
türklerin işgale fetih demesi
kapısına yunan dayansa, "oww enişte sen miydin ya, buyur geç iki lokma atıştır" diyebilecek insanların beyanı. katılmıyoruz tabii ki. tarihi biraz açar okursanız görürsünüz, işgal mi yoksa fetih mi doğru kelime.
o işgal dediğin şey, belçika'nın kongoya yaptığı gibi olur. hollanda'nın surinam'a yaptığı gibi. ha buna sömürmek de diyebiliriz. lakin türkler tarih boyunca fethettikleri hiçbir bölgeyi yahut kıta'yı sömürge haline getirmemişlerdir. aksine yapılaşmaya önem vermiş, dini inançların serbestçe yaşanmasını sağlamış, mümkün olduğunca yağmadan kaçınmışlardır. dil dayatması yapmamışlardır, fethettikleri yerlerin gelişimine katkıda bulunmuşlardır. bugün balkanlara giderseniz osmanlı döneminin eserlerini halen dimdik ayakta görebilirsiniz.
o işgal dediğin şey, belçika'nın kongoya yaptığı gibi olur. hollanda'nın surinam'a yaptığı gibi. ha buna sömürmek de diyebiliriz. lakin türkler tarih boyunca fethettikleri hiçbir bölgeyi yahut kıta'yı sömürge haline getirmemişlerdir. aksine yapılaşmaya önem vermiş, dini inançların serbestçe yaşanmasını sağlamış, mümkün olduğunca yağmadan kaçınmışlardır. dil dayatması yapmamışlardır, fethettikleri yerlerin gelişimine katkıda bulunmuşlardır. bugün balkanlara giderseniz osmanlı döneminin eserlerini halen dimdik ayakta görebilirsiniz.
devamını gör...
sümela manastırı
trabzon'un maçka ilçesinde bulunan tarihi bizans imparatorluğuna dayanan manastırdır. yılda yaklaşık 600 bin kişi tarafından ziyaret edilmekte olup 2015'te yapılmaya başlanan son restorasyon çalışmalarından sonra “cennet ve cehennem” ve “ölüm ve yaşam” tasvirli fresklerin olduğu gizli geçitle ulaşılan bir şapel ile “çile odası” ve “gözetleme şapeli” de ortaya çıkarılmıştır.
sümela manastırı, halk arasında "meryem ana" adı ile anılır. vadiden yaklaşık 300 metre yükseklikte bulunan yapı, bu konumuyla manastırların şehir dışında, ormanlarda, mağara ve su kenarlarında kurulma geleneğini sürdürmüştür. meryem ana adına kurulan manastırın "sümela" adını "siyah" anlamına gelen "melas" sözcüğünden aldığı söylenmektedir. bu ismin manastırın kurulduğu koyu renkli karadağlar’ dan geldiği düşünülmekte ise de sümela kelimesi buradaki meryem tasvirinin siyah rengine bağlanabilmektedir.
rivayete göre bizans imparatoru ı.theodosius zamanında (375-395) atina’dan gelen barnabas ve sophranios isimli iki rahip tarafından kurulmuş olan manastır, 6'ıncı yüzyılda imparator justinianus’un manastırın onarılarak genişletilmesini istemesi üzerine generallerinden belisarios tarafından tamir edilmiştir.


.jpg?format=jpg&quality=50)
görsel kaynak : kültür ve turizm bakanlığı
kaynak:sümela manastırı
kaynak :sümela manastırı
sümela manastırı, halk arasında "meryem ana" adı ile anılır. vadiden yaklaşık 300 metre yükseklikte bulunan yapı, bu konumuyla manastırların şehir dışında, ormanlarda, mağara ve su kenarlarında kurulma geleneğini sürdürmüştür. meryem ana adına kurulan manastırın "sümela" adını "siyah" anlamına gelen "melas" sözcüğünden aldığı söylenmektedir. bu ismin manastırın kurulduğu koyu renkli karadağlar’ dan geldiği düşünülmekte ise de sümela kelimesi buradaki meryem tasvirinin siyah rengine bağlanabilmektedir.
rivayete göre bizans imparatoru ı.theodosius zamanında (375-395) atina’dan gelen barnabas ve sophranios isimli iki rahip tarafından kurulmuş olan manastır, 6'ıncı yüzyılda imparator justinianus’un manastırın onarılarak genişletilmesini istemesi üzerine generallerinden belisarios tarafından tamir edilmiştir.


.jpg?format=jpg&quality=50)
görsel kaynak : kültür ve turizm bakanlığı
kaynak:sümela manastırı
kaynak :sümela manastırı
devamını gör...
iyi parti genel başkan yardımcısının homofobik tweet'e cevabı
sürmanşet olacak tweetlerdir, zihniyet devriminin ayak sesleridir. bir türk siyasetçiden bu sözleri duymak akşam akşam beni inanılmaz derecede mutlu etti. köhnemiş siyaset kurumunun kapılarını tutan her zebaniyi sel olup yutacak yeni bir döneme giriyoruz.
devamını gör...
küçük albert deneyi

amerikalı psikolog john broadus watson etik kuralları hiçe sayıp, 8 aylık bebek albert üzerinde tarihin en utanç verici deneyini yapıyor.
“korku, insanda sonradan edinilen bir refleks mi yoksa doğuştan gelen bir dürtü mü?" sorusunun cevabını ararken, ufacık bir bebeğin hayatını karartıyor.
davranış psikolojisi ekolünün kurucusu watson ve asistanı rosalie rayner, çalıştıkları john hopkins hastanesi kreşinde oynayan çocukları uzaktan incelemeye başlarlar.
fakat, ‘korku’ hakkındaki sorularının cevapları için kesin yanıtlar alabilecekleri testler yapmaları gerekir. araştırma için izin alabilecekleri bir aile ararlar. sonuç olarak 8 aylık sağlıklı bir bebek olan albert ile bir deney tasarlamaya karar verirler.
tarihteki en önemli psikolojik deneylerden biri olarak kabul edilen little albert experiment’a başlamadan önce küçük albert’a birkaç duygusal test yapılır.
minik bebeğe sırasıyla beyaz bir fare, tavşan, yanan kağıt parçaları, peruk, maske gibi ilk kez karşılaşabileceği nesneler ve durumlar gösterilir. amaç, albert’ın bunlara koşulsuz karşı tepkisi olup olmadığını incelemektir. sonuç olarak albert, gördüğü hiçbir nesneye karşı korku göstermez; her şeye gülümser.
bu testten sonra albert'ı boş bir odaya götürürler. odada albert'ın üzerine oturduğu bez yatak haricinde hiçbir eşya bulunmaz. daha sonra watson ve asistanı rayner odadan çıkar, yalnız bıraktıkları albert'ın yanına beyaz laboratuvar faresi salarlar. albert, fareden korkmadığı gibi, tam tersi bir tepki göstererek fareyi çok sever, yakalamaya çalışıp, gülmeye başlar.
artık bir sonraki aşamaya geçmeye hazırdırlar. albert, fareye her dokunduğunda iki demir çubuğu (biri çekiç, diğeri çelik çubuk) birbirine vurarak rahatsız edici sesler çıkarmaya başlarlar. sesleri duyan küçük albert ağlamaya başlar. oda yeniden sessizleşince fareyle oynamaya devam eden albert, yine fareye dokunduğu ilk anda psikologların çıkardığı o gürültülü sese maruz kalır.
ağlaması yatışıp, aklı tekrar fareye kayan albert, dokunmaya çalıştığı an hep aynı sesi duyduğu için fareye dokunmaktan korkmaya başlar.
bu deney birkaç gün sürer ve tekrarlanır.
watson ve rayner deneyi ileri noktaya taşıyıp tavşan ve başka tüylü objeler de getirirler. çıkan sonuç: albert, özellikle beyaz renkli, tüylü bir nesne görse ondan korkup, ağlamaya başlar ve kaçmak ister.
artık albert gördüğü pamuk, beyaz tavşan ve benzer nesnelerin karşısında demir çubuklarla çıkarılan ses olmamasına rağmen korkmaya başlar.
vardıkları sonuçla yetinmeyen psikologlar, son olarak beyaz sakallı ve tüylü kostümler giyerek odaya girerler. karşısında git gide büyüyen tüylü nesneler gören zavallı albert’ın korkusu artık hafızasına tamamen kazınır.
1920’lerde yapılan bu deneyle bilim insanları koşullu korkuyu kanıtlar. fakat deney uğruna 8 aylık bir bebeğe yapılan koşullandırmayı geriye almadıkları, onu iyileştirmedikleri için büyük tepki çekerler. gerçi albert'ın ruh sağlığı için bir iyileştirmeye başlasalardı da, geçmişin derin ve karanlık izlerini ne denli silebileceklerdi bilinmez.
küçük albert’a deney sonrasında ne olduğuyla ilgili birçok rivayet var.
yazar tom bartlett’a göre, küçük albert’in annesi arvilla merritte aynı hastanede süt annelik yapıyordu. o devre göre, sosyal statüsü hastanenin diğer çalışanlarına göre daha düşüktü. maddi imkansızlıktan dolayı bebeğinin deneyde kullanılması teklifini geri çeviremedi. finding little albert kitabına göre ise, annesinin küçük albert’ın üzerinde yapılan deneylerden haberi yoktu. deneylerin farkına vardığında bebeğini alıp, ortadan kayboldu.
küçük albert'ın trajik ölümü
american psychological association verilerine göre ise küçük albert’in asıl adı douglas merritte.
kayıtlara göre, douglas 6 yaşında hidrosefali’den ( beyinde su toplanması) hayatını kaybetti.
dipnot: bebek ailesinin rızasıyla alınır ve asıl ismi kullanılmaz. albert ismi bir nevî mahlastir.
devamını gör...
gençlik marşı
mustafa kemal paşa ve arkadaşlarının 19 mayıs 1919'de samsun'a çıktıktan sonra yolda okudukları söylenen marş olup daha çok "dağ başını duman almış" olarak bilinir. 20 haziran 1938'de "gençlik ve spor bayramı marşı" olarak kabul edilmiştir. cumhuriyetin sembol marşlarından biridir.
not : orjinali isveç halk şarkısıdır. ancak sözleri biraz garip gibi çünkü tre trallande jantor (üç şırfıntı kız) demekmiş.
not : orjinali isveç halk şarkısıdır. ancak sözleri biraz garip gibi çünkü tre trallande jantor (üç şırfıntı kız) demekmiş.
devamını gör...
20 aralık 2020 türkiye'ye uçuşların durdurulması
ha, tamam, 'cumhurbaşkanımızın talimatıyla ' demiş ya, sorun morun kalmadı demektir bu .
devamını gör...