icat edilmesi gereken elzem şeyler
bulaşık makinesi 10 dakikada boşaltabilen bir zamazingo.
devamını gör...
insanımızın genelde akıcı ve etkili konuşamaması
kitap okunmamasından kaynaklı bir durum. zaten insanımızın dinleme gibi bir huyu da olmadığı için güzel ve etkili konuşmaya gerek kalmıyor. birbirini anlamak istemiyorlar sadece konusmak istiyorlar.
devamını gör...
profiline kendi fotoğrafını koyan yazar iticiliği
bu başlıkları gördükçe iyi ki koymuşum be dediğimdir. eyvallah iyi bir şey yaptığımı fark ettirdiğin için.
devamını gör...
mutmain
islam dini terimidir. inanmış, gönlü kanmış, emin olmuş anlamlarına gelir.
devamını gör...
çabuk inanan kolay kandırılır
çabuk inanmış gibi yapan, kolay kandırır dur bu değildi, baştan alalım hafız, minvalinden bir uyarı cümlesi. pelesenklik.
devamını gör...
kokusu hayata küstüren şeyler
yaz günü haşlanmış tavuk kokusu. etten soğuyorum.
devamını gör...
tanrının acımasız olma ihtimali
yeni, bikaç ay önce müslüman olmuş, önce sert, dindarlığın bi tür akıl hastalığı olduğunu, dindar insanların zorla iyileştirilmeleri gerektiğini savunan bir ateistken zamanla, yıllar içinde yumuşamış, bütün kavgalarda kendini saçma bi şekilde müslümanları savunurken bulan biri olarak, hatta; "ben değilsem allah kim" diyebilecek kadar azmışken, hiç haddim değil bu gibi konularda konuşmak yazmak vs ama acıma, adalet, şefkat gibi kavramları allah gibi devasa bir yapı'nın bizim idrak ettiğimiz haliyle, henüz biz bile bu kavramlar üzerinde tam uzlaşamamış hatta kullanım pratiklerini standarda kavuşturamamışken algılayıp uygulaması komik olurdu. allah neden allahtır? en temelde bizim ve bize dair olanların üzerinde olması onu tanımlar. sonra bu tanım bile eksik gelir çünkü tanımlamak bile yeterli değildir.
acıma, şefkat, merhamet gibi kavramlar ve diğerleri insanın insanla olan ilişkisini düzenler. insanın insanla olan ilişkisinde allah yüksek bir bilincin hakemidir. sabiti belirler ve seyreder. bilhassa kuran sınırları çok keskin belirlenmiş bir ölçülülüğün kitabıdır. kuran'ın hakikaten en belirgin özelliği ölçülülüktür. abartmaz, uçlara savrulmaz, kendinden geçirtmez, saf gerçeği, pürüzlü gerçeği, mutlak bir bilginin en işlevsel hale gelebileceği kadar zorlar. gerçeğin dışında neredeyse hiçbir şey kuran'ın ilgi alanı değildir. kuran sınırları içerisinde insan da yalnızla gerçeğin dünyasındaki insan olmanın büyük kahrından sorumludur. kuran'ın allahı, insanı, aşılması zor gibi görünen nihilist duvarını yıkmaya yöneltir. "her zorlukta bir kolaylık vardır"ın sebebi bile budur. kolay'a yığılan avam, oradaki kolaylığı sömürür, değersizleştirir, ama zor'un el değmemişliği kendi içinde çok eşsiz bir bilgiyi, bir yeni olma halini saklar. zor'un kendi içindeki esnekliği insan aklını çok tahrik eder. ihtimal arama bulma, sebep sonuç ilişkisi kurma, yeniden düşünme, yıkma bi daha yapma gibi yüksek nitelikler sadece idmanla kazanılır. zor'un bile çekici kılındığı ve direkt hedef gösterildiği, biraz sabredildiğinde zor'da bile insana yönelik müthiş hazların varolduğu bilgisi çok seçkin ve sürekli doğrulanan bir bilgidir. kuran, ona inananı diğer insanlardan ayrıştıran bir bilinçle tekrar yapılandırır. allah insanı yaratmakla yetinmez. bir de ona yeniden kendini kurma vazifesi verir. kişinin kendisini yapılandırılacağı bilgi kuran'dadır ama kişi bu ikili süreci bilmek, fark etmek zorundadır. kuran'da, son derece işlevsel olmasına rağmen; "böyle gelmiş böyle gider"in izi, bu kolaycılık asla bulunmaz örneğin. değişim, kuran'ın ilk büyük iddiasıdır. devrimselliğinden katiyen taviz vermeyen bu kitap, devrimsel olma niteliğini insanın sürekli düştüğü hataların asla tamamen yok olamayacağı keskinliğiyle bir sınanma sebebi kılar. insan çok zor değişir ve kuran bu zorluğa insanı aşık etmiştir. yüksek bir çabanın, yüksek bir olma gayretinin, yüksek bir kabulün dışında hiçbir ama hiçbir alternatif sunulmaz insana kurtulması için. bir sihirli değnek asla ama asla size değmeyecektir. karanlık geceler, bunalımlar, iniş çıkışlar, yardım çığlıkları, krizler, vazgeçişler, hatalar ve milyonlarca diğer şans, insanın değişim hizmetine sunulmuştur. en mükemmel halinize dönüşürken allah bu dönüşümde resmen emeğiniz olsun ister. sizinle o, sizi yaratmış olmasına rağmen bir iş birliğine girişir. size tenezzül eder. allahın tenezzül ettiği şey yücelir. insansa tenezzül ettiği şeyle sınanır. farkımız burada. o, bu yüzden allah.
miskinliği, şüpheciliği, aşırılığı, bencilliği, ayak kaydırmayı, mal biriktirmeyi, dedikoduyu, herhangi bir şeyden çok korkmayı, evlat bile olsa herhangi bir şeye çok bağlanmayı, yeryüzünde dağları yaratmış gibi kibirle dolanmayı, garip ki meraksızlığı, eş dost kayırmayı, lanetlemeyi, sövmeyi, doğruyu örtüp gizlemeyi, direkt ve dolaylı yoldan yasaklayan bir allah, bu yasaklardan önce muhatabı sonra bu yasakların mağdurlarını korurken, insanın zaaflarını bilmiyor olamayacağı gibi, onları derinden bilmenin garip eminliğiyle kuran'ı çok sert bir netlikte sınırlar. insan olarak biz bu zaaflardan arınarak dönüşümümüzü tamamlamaya ve nasıl olmamız gerektiğine dair bilgiyi neredeyse sürekli kuran'da görürüz. hangi saik ve pratiklerle belirleneceğimiz afilli cümlelerle değil sanki başını okşayan bir ihtiyarın seksen yıllık bilgisiyle bize açık açık söylenir. "yapma" denir, "öyle bakma" denir, "öyle düşünme" denir, "öyle sanma" denir.
kuran'ın inşa etmek istediği insan profili öyle belirgindir ki aslında. bu belirginlik ürkütücüdür. kötüye katiyen ama katiyen fırsat vermeden tüm; "böyle olun"lar, aksi düşünüldüğünde ve sonuçları incelendiğinde yegane tercih sebebidir. kuran'ın; "böyle olun"ları örtük ve açık bir biçimde hem detaylarda hem genel omurgada gerçekliğin en görünür hallerini işaret eder. vıcık vıcık bir optimizmdense ölüm bilgisi, buram buram bir nihilizmdense teskin, her şeyin geçeceği bilgisi... kuran iki uçtan da insanı korur. iki uç da insan aklının derin sorunlarının çarpık ürünüdür. optimist gördüğü gerçeği görmezden geleceği sahte sebepleri özenle ve bıkmadan kutsar, nihilistse gerçeğin en pürüzlü halini mutlak kılacağı bir ev yapar düşüncelerinden ve orayı sonsuz doğrunun mülküymüş gibi sahiplenir. biri geçici aydınlığa, diğeri bitmez bir karanlığa sığınır.
oysa inandığımız allah hem gecenin sessiz karanlığının allahıdır hem çiçekler açan gündüzün allahı. o hem gecenin soğuk boşluğunun, orada öylece duran hayvan leşlerinin, aksakların, körlerin, dilsizlerin, acıtıcı kayıtsızlığının, ölümlü güzelliğinin, solgun sertliğinin, kimsesizliğinin allahıdır hem gündüz çiçeklerinin, ışıl ışıl orada duran güneşinin, sıcağının, hasretinin, neşesinin, heyecanının, haklı yorgunluğunun allahı.
ikisinin de allahı aynıdır. biri diğerinin yokluğunda ortaya çıkmaz. gece de gündüz gibi aynı allahın eseridir. bu karanlık ve aydınlık taraf arasında bir seçim yapma eşiğindeyken, öfkeli bir ateistken ve dindarları kamplara tıkma hayalleri kurarken ve şöyle demiştim; "habil gibi allahı tarafından sevilmeyi bekleyen rezil bir miskinlikten, rezil bir teslimiyetten, rezil bir imandansa ben kabil'in habil'i gerçeklikle yüzleştiren sert vicdanı, kafasını şevkle ezen güçlü taşı, onu geberten kutsal eli olmak isterim. kabil habil'in kahramanıdır. onu geberterek inandığı allahtan kurtarmıştır."
kabil'i habil'den ayıran tek şey küçücük bir irkilmedir. biri canidir diğeri kurban. ama onları yaratan irade tümden bu iki halden üstündür. bu iki halden üstünlüğü onu yine tanımlamaz ama tanımlarımızın sınırlarını zorlamamız gerektiğine bizi alıştırır. allahı birbirimizi anladığımız ve sevdiğimiz ve iletiştiğimiz pratiklerle anlayamayız.
allah korkutmaz. allah kafa kestirmez. allah dövdürmez. allah sövdürmez. allah boğdurmaz. allah hapsetmez. allah bağırmaz. allah çatık kaşla bakmaz.
peygamberini bile diğer tüm insanların örnek alacağı bir dipten seçerek yükselten, zaman zaman onu bile; "kendine gel" diye uyarabilen, onu bile sınayan, onun çocuklarını bile kayırmayan, insanı kardeşlik büyük kategorisinde birbirine muhtaç kılan ama bireyselliğini kaybetmemesi, sürüden ayrılabilmeye cesaret etmesi için yüreklendiren, resmen bazen gitmeyi, dinlenmeyi, tekrar düşünmeyi, öyle sanmamayı, iyi niyeti çok çocukça bir ikazla öğütleyen, müthiş bir affedicilikle, müthiş bir endişeyle, müthiş bir hassasiyetle insanı tekrar tekrar yapılandıran bir allah iyinin ya da kötünün sınırlarında iyi ya da kötüden ibaret değildir. allah bu yüksek kavramların üzerindedir. iyiden ve kötüden yüksek olan tek kavram adalettir. allah da adildir. en belirgin özelliği, iyiliği ve kötülüğünden ziyade bence adil olması. adil de acımasız olamaz.
uzatmayayım ama peygamberine; "senin kalbini temizlemedik mi? belini büken derdinden seni kurtarmadık mı? adını yüceltmiş değil miyiz?" diye soran, onu gökten indirmediğini, öylece ortaya salmadığını, onun da süreçlerden geçtiğini ve geçmeye devam edeceğini söyleyen bir allah, acımasızlık gibi keskin bir tavrı nasıl takınsın? insana şans veren, onu sınayan, onu ait olduğu yüceliğe doğru sürükleyen bir allah nasıl kesip atar? nasıl baş ezer? nasıl taş yağdırır? allah her şeyin karnıdır. her şeyin karnı da sevgidir.
o yüzden ben açıkçası allahı beynin ve kalbin aynı anda anlaması gerektiğini düşünüyorum. beynin ve aklın aynı anda ulaştığı bilgi, aşırılıklarından, romantizminden, saçmalığından arınıyor. en saf haliyle orada duruyor ve göz kırpıyor. kapkara topraktan rengarenk çiçekler çıkartmayı akıl edebilen bir deha, böylesi derin bir boşluğun içinde debelenen insanı yalnızlığı bile yaratmış olmanın gücüyle nasıl yalnız bıraksın? ona neden zulmetsin? onu neden ezsin, neden itip kaksın, neden aç bıraksın, neden sevmesin? dediğim gibi allah sevgidir. yani bence.
acıma, şefkat, merhamet gibi kavramlar ve diğerleri insanın insanla olan ilişkisini düzenler. insanın insanla olan ilişkisinde allah yüksek bir bilincin hakemidir. sabiti belirler ve seyreder. bilhassa kuran sınırları çok keskin belirlenmiş bir ölçülülüğün kitabıdır. kuran'ın hakikaten en belirgin özelliği ölçülülüktür. abartmaz, uçlara savrulmaz, kendinden geçirtmez, saf gerçeği, pürüzlü gerçeği, mutlak bir bilginin en işlevsel hale gelebileceği kadar zorlar. gerçeğin dışında neredeyse hiçbir şey kuran'ın ilgi alanı değildir. kuran sınırları içerisinde insan da yalnızla gerçeğin dünyasındaki insan olmanın büyük kahrından sorumludur. kuran'ın allahı, insanı, aşılması zor gibi görünen nihilist duvarını yıkmaya yöneltir. "her zorlukta bir kolaylık vardır"ın sebebi bile budur. kolay'a yığılan avam, oradaki kolaylığı sömürür, değersizleştirir, ama zor'un el değmemişliği kendi içinde çok eşsiz bir bilgiyi, bir yeni olma halini saklar. zor'un kendi içindeki esnekliği insan aklını çok tahrik eder. ihtimal arama bulma, sebep sonuç ilişkisi kurma, yeniden düşünme, yıkma bi daha yapma gibi yüksek nitelikler sadece idmanla kazanılır. zor'un bile çekici kılındığı ve direkt hedef gösterildiği, biraz sabredildiğinde zor'da bile insana yönelik müthiş hazların varolduğu bilgisi çok seçkin ve sürekli doğrulanan bir bilgidir. kuran, ona inananı diğer insanlardan ayrıştıran bir bilinçle tekrar yapılandırır. allah insanı yaratmakla yetinmez. bir de ona yeniden kendini kurma vazifesi verir. kişinin kendisini yapılandırılacağı bilgi kuran'dadır ama kişi bu ikili süreci bilmek, fark etmek zorundadır. kuran'da, son derece işlevsel olmasına rağmen; "böyle gelmiş böyle gider"in izi, bu kolaycılık asla bulunmaz örneğin. değişim, kuran'ın ilk büyük iddiasıdır. devrimselliğinden katiyen taviz vermeyen bu kitap, devrimsel olma niteliğini insanın sürekli düştüğü hataların asla tamamen yok olamayacağı keskinliğiyle bir sınanma sebebi kılar. insan çok zor değişir ve kuran bu zorluğa insanı aşık etmiştir. yüksek bir çabanın, yüksek bir olma gayretinin, yüksek bir kabulün dışında hiçbir ama hiçbir alternatif sunulmaz insana kurtulması için. bir sihirli değnek asla ama asla size değmeyecektir. karanlık geceler, bunalımlar, iniş çıkışlar, yardım çığlıkları, krizler, vazgeçişler, hatalar ve milyonlarca diğer şans, insanın değişim hizmetine sunulmuştur. en mükemmel halinize dönüşürken allah bu dönüşümde resmen emeğiniz olsun ister. sizinle o, sizi yaratmış olmasına rağmen bir iş birliğine girişir. size tenezzül eder. allahın tenezzül ettiği şey yücelir. insansa tenezzül ettiği şeyle sınanır. farkımız burada. o, bu yüzden allah.
miskinliği, şüpheciliği, aşırılığı, bencilliği, ayak kaydırmayı, mal biriktirmeyi, dedikoduyu, herhangi bir şeyden çok korkmayı, evlat bile olsa herhangi bir şeye çok bağlanmayı, yeryüzünde dağları yaratmış gibi kibirle dolanmayı, garip ki meraksızlığı, eş dost kayırmayı, lanetlemeyi, sövmeyi, doğruyu örtüp gizlemeyi, direkt ve dolaylı yoldan yasaklayan bir allah, bu yasaklardan önce muhatabı sonra bu yasakların mağdurlarını korurken, insanın zaaflarını bilmiyor olamayacağı gibi, onları derinden bilmenin garip eminliğiyle kuran'ı çok sert bir netlikte sınırlar. insan olarak biz bu zaaflardan arınarak dönüşümümüzü tamamlamaya ve nasıl olmamız gerektiğine dair bilgiyi neredeyse sürekli kuran'da görürüz. hangi saik ve pratiklerle belirleneceğimiz afilli cümlelerle değil sanki başını okşayan bir ihtiyarın seksen yıllık bilgisiyle bize açık açık söylenir. "yapma" denir, "öyle bakma" denir, "öyle düşünme" denir, "öyle sanma" denir.
kuran'ın inşa etmek istediği insan profili öyle belirgindir ki aslında. bu belirginlik ürkütücüdür. kötüye katiyen ama katiyen fırsat vermeden tüm; "böyle olun"lar, aksi düşünüldüğünde ve sonuçları incelendiğinde yegane tercih sebebidir. kuran'ın; "böyle olun"ları örtük ve açık bir biçimde hem detaylarda hem genel omurgada gerçekliğin en görünür hallerini işaret eder. vıcık vıcık bir optimizmdense ölüm bilgisi, buram buram bir nihilizmdense teskin, her şeyin geçeceği bilgisi... kuran iki uçtan da insanı korur. iki uç da insan aklının derin sorunlarının çarpık ürünüdür. optimist gördüğü gerçeği görmezden geleceği sahte sebepleri özenle ve bıkmadan kutsar, nihilistse gerçeğin en pürüzlü halini mutlak kılacağı bir ev yapar düşüncelerinden ve orayı sonsuz doğrunun mülküymüş gibi sahiplenir. biri geçici aydınlığa, diğeri bitmez bir karanlığa sığınır.
oysa inandığımız allah hem gecenin sessiz karanlığının allahıdır hem çiçekler açan gündüzün allahı. o hem gecenin soğuk boşluğunun, orada öylece duran hayvan leşlerinin, aksakların, körlerin, dilsizlerin, acıtıcı kayıtsızlığının, ölümlü güzelliğinin, solgun sertliğinin, kimsesizliğinin allahıdır hem gündüz çiçeklerinin, ışıl ışıl orada duran güneşinin, sıcağının, hasretinin, neşesinin, heyecanının, haklı yorgunluğunun allahı.
ikisinin de allahı aynıdır. biri diğerinin yokluğunda ortaya çıkmaz. gece de gündüz gibi aynı allahın eseridir. bu karanlık ve aydınlık taraf arasında bir seçim yapma eşiğindeyken, öfkeli bir ateistken ve dindarları kamplara tıkma hayalleri kurarken ve şöyle demiştim; "habil gibi allahı tarafından sevilmeyi bekleyen rezil bir miskinlikten, rezil bir teslimiyetten, rezil bir imandansa ben kabil'in habil'i gerçeklikle yüzleştiren sert vicdanı, kafasını şevkle ezen güçlü taşı, onu geberten kutsal eli olmak isterim. kabil habil'in kahramanıdır. onu geberterek inandığı allahtan kurtarmıştır."
kabil'i habil'den ayıran tek şey küçücük bir irkilmedir. biri canidir diğeri kurban. ama onları yaratan irade tümden bu iki halden üstündür. bu iki halden üstünlüğü onu yine tanımlamaz ama tanımlarımızın sınırlarını zorlamamız gerektiğine bizi alıştırır. allahı birbirimizi anladığımız ve sevdiğimiz ve iletiştiğimiz pratiklerle anlayamayız.
allah korkutmaz. allah kafa kestirmez. allah dövdürmez. allah sövdürmez. allah boğdurmaz. allah hapsetmez. allah bağırmaz. allah çatık kaşla bakmaz.
peygamberini bile diğer tüm insanların örnek alacağı bir dipten seçerek yükselten, zaman zaman onu bile; "kendine gel" diye uyarabilen, onu bile sınayan, onun çocuklarını bile kayırmayan, insanı kardeşlik büyük kategorisinde birbirine muhtaç kılan ama bireyselliğini kaybetmemesi, sürüden ayrılabilmeye cesaret etmesi için yüreklendiren, resmen bazen gitmeyi, dinlenmeyi, tekrar düşünmeyi, öyle sanmamayı, iyi niyeti çok çocukça bir ikazla öğütleyen, müthiş bir affedicilikle, müthiş bir endişeyle, müthiş bir hassasiyetle insanı tekrar tekrar yapılandıran bir allah iyinin ya da kötünün sınırlarında iyi ya da kötüden ibaret değildir. allah bu yüksek kavramların üzerindedir. iyiden ve kötüden yüksek olan tek kavram adalettir. allah da adildir. en belirgin özelliği, iyiliği ve kötülüğünden ziyade bence adil olması. adil de acımasız olamaz.
uzatmayayım ama peygamberine; "senin kalbini temizlemedik mi? belini büken derdinden seni kurtarmadık mı? adını yüceltmiş değil miyiz?" diye soran, onu gökten indirmediğini, öylece ortaya salmadığını, onun da süreçlerden geçtiğini ve geçmeye devam edeceğini söyleyen bir allah, acımasızlık gibi keskin bir tavrı nasıl takınsın? insana şans veren, onu sınayan, onu ait olduğu yüceliğe doğru sürükleyen bir allah nasıl kesip atar? nasıl baş ezer? nasıl taş yağdırır? allah her şeyin karnıdır. her şeyin karnı da sevgidir.
o yüzden ben açıkçası allahı beynin ve kalbin aynı anda anlaması gerektiğini düşünüyorum. beynin ve aklın aynı anda ulaştığı bilgi, aşırılıklarından, romantizminden, saçmalığından arınıyor. en saf haliyle orada duruyor ve göz kırpıyor. kapkara topraktan rengarenk çiçekler çıkartmayı akıl edebilen bir deha, böylesi derin bir boşluğun içinde debelenen insanı yalnızlığı bile yaratmış olmanın gücüyle nasıl yalnız bıraksın? ona neden zulmetsin? onu neden ezsin, neden itip kaksın, neden aç bıraksın, neden sevmesin? dediğim gibi allah sevgidir. yani bence.
devamını gör...
bim sözlük olsa alınabilecek nickler
rakibim a-101 beni görünce şok olmuş.
devamını gör...
kız istemede sevgi karın doyurmuyor diyen kız babası
ertesi gun yildirim nikahiyla evlilik cuzdani onune atilacak babadir.* sevgili piremses kizi 20 bin tl'lik koltuklarda oturunca ekstra mutlu mu olacak? yada dunyanin en rahat yataginda uyusa, huzuruna huzur mu katacak? sahsen hic sanmiyorum...
devamını gör...
mesut özil'in fenerbahçe'ye transfer olması
jübile öncesi kolay, temiz para ülkesi. 5 sene sonra messi'yi antep'te sabah ciğer yerken çekip haber yapacaklardır.
devamını gör...
koyduğun yerdedir
aynı zamanda güzel bir şarkı ismidir.
nereye koyduysan ordadır.
nereye koyduysan ordadır.
devamını gör...
beşiktaş'ta arkeoloji üssü kurulması
beşiktaş metro istasyonu olacak alanda istanbul arkeoloji müzeleri tarafından yürütülen kazılarda, m.ö 3500-3000 yılları arasında tarihlenen kurgan tipi mezarlar bulundu.
kabataş-beşiktaş-mecidiyeköy-mahmutbey metro hattının beşiktaş istasyonu olacak alanda, istanbul arkeoloji müzeleri tarafından 2016'dan bu yana arkeolojik kazılar yapılıyor.
tüm hızıyla devam eden kazıları sekteye uğratacak hava olaylarından alanın korunması için, dev bir iskele kuruldu ve üzerine branda serildi.
yapılan çalışmalarda 1910 yılında yapılmış tramvay hattı ve depolarına ait kalıntıların yanı sıra geç osmanlı dönemi ve ardından orta ve geç bizans dönemi kalıntılarına rastlandı.
bu katmandan hemen sonra ise, boğaz hattı için çok önemli olan helenistik ve roma dönemine ait küçük buluntular ortaya çıkarıldı. ancak beşiktaş'taki kazılarda arkeologları en çok heyecanlandıran buluntularla, bu katmanlardan sonra karşılaşıldı.
günümüz deniz seviyesinden 1 buçuk metre derinlikte, dairesel plan veren taş dizileri görüldü. çalışmalar ilerledikçe bu yapıların, kurgan tipi mezarlar olduğu ortaya çıktı.
türkiye'de bulunmuş en eski kurgan tipi mezarların, ilk tunç çağına ait olanların hepsi 'kremasyon' yani yakılarak gömüldüğü için, kemikler çatlamış ve ufalanmış durumda. o nedenle alandaki arkeologlar çalışmalarını, dişçi aletleriyle ve titizlikle sürdürüyor. çok ince bir çalışma yapılarak tüm mezarlar açılıyor ve belgeleniyor.
buradan
devamını gör...
ukde dolduran yazarların işi bırakmaları
son dakika gelişmesi.
bir başlık altında linç edilen ukdeciler grev kararı aldı, ayrıca ukdeleri de siz doldurun çok bilmişler dediklerinin haberini aldık.
bir başlık altında linç edilen ukdeciler grev kararı aldı, ayrıca ukdeleri de siz doldurun çok bilmişler dediklerinin haberini aldık.
devamını gör...
hoşlanılan erkeğin poposuna şaplak atmak
kadın kişiyi oldukça tatmin eden bir harekettir.
erkeklerin de hoşuna gidiyordur yalan sıkmasınlar burada.
erkeklerin de hoşuna gidiyordur yalan sıkmasınlar burada.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının almış olduğu en güzel iltifat
''sen güldüğün zaman poğaça yanaklarının içinden tatlı gamzelerin çıkıyor, sen hep böyle gül.''
ben o güne kadar gamzem olduğunu bile bilmiyordum...
ben o güne kadar gamzem olduğunu bile bilmiyordum...
devamını gör...
caps lock açtım bekliyorum
sosyal mecrada kavgaya davet cümlesidir. bunun üst segmenti olarak sözlüklerde bolca bulunan (bkz: mesir macunumu yedim bekliyorum) hali vardır ama o bu dediğimla alakalı değildir.
devamını gör...
ideal sözlük yazarı
faydalı, eğlenceli, kafa dağıtan, gülümseten, huzur veren, topluma uygun tanımlar giren, uzun uzun yazdığı yazara ama ben anonim kalmak istiyorum diye gizem kasmayan, yazardır.
burda efendi/hanımefendi olup aslında efendi/hanımefendi olmayan ya da tam tersi olmayan yazardır.
ya olduğu gibi görünen ya da göründüğü gibi olan yazardır.
denk geldiğimi, takibe alarak, tanımlarını beğenerek belli ediyorum.
bence sözlükte en az yüzde 25 oranında bulunması gereken yazar türüdür.
burda efendi/hanımefendi olup aslında efendi/hanımefendi olmayan ya da tam tersi olmayan yazardır.
ya olduğu gibi görünen ya da göründüğü gibi olan yazardır.
denk geldiğimi, takibe alarak, tanımlarını beğenerek belli ediyorum.
bence sözlükte en az yüzde 25 oranında bulunması gereken yazar türüdür.
devamını gör...
kadın filozof olmaması
tarih boyunca baskılanmış ve dışlanmış olan kadınların söyledikleri ve düşündükleri dikkate alınmadığı ve kaydı tutulmadığı için kadın filozof olmadığını düşünüyoruz diye sorduran başlık.
ayrıca ev işi, çocuk bakma, bahçeye bakma gibi görevler ile cebelleşen kadınlar hangi ara düşünüp de bunu halka açıklama şansı bulsunlar?
ayrıca ev işi, çocuk bakma, bahçeye bakma gibi görevler ile cebelleşen kadınlar hangi ara düşünüp de bunu halka açıklama şansı bulsunlar?
devamını gör...

