“ insan istese bile fazla uzağa gidemez.”


küçük prens- antonie de saibt- exuper
devamını gör...

seyyah oldum şu âlemi gezerim
bir dost bulamadım gün akşam oldu
kendi efkârımca okur yazarım
bir dost bulamadım gün akşam oldu

kul himmet, 16. yüzyılda yaşamış bir halk ozanıdır.
devamını gör...

vefat eden sevdiğiniz.artık sadece rüyanızda görürsünüz ya da fotoğraflarına bakarsınız.
sağlık.gidince geri kazanmak için çok uğraşırsınız ama tam anlamıyla geri gelmez.artık sizi yöneten o hastalıktır.
devamını gör...

cinsiyet kalıplarını kırmış bir abimizdir.
devamını gör...

aboo kendimi sınav sıralamama bakar gibi hissettim. 167. olmak nedir moralim bozuldu bak.
devamını gör...

° g
bir hayale tutundum bu gece. hatta bir ana... birçok andan biri olmasını istediğim bir ana.
bilmediğim bir evde, hiç kimseyi tanımadığım bir şehirde, yaşadığımız tüm hüzünlerden uzakta bir yerde. sen bir minderde sırtın duvara yaslanmış, ben sırtımı göğsüne dayamış bir şekilde. etrafta yabancı hiç ses yok. sadece bir şarkının kısık sesi. göğsünün inip kalktığını, nefesinin saçlarımı okşadığını hissediyorum sadece. sıcacık nefesin... konuşmaya başlıyorsun sonra. kelimelerin senin hazinen. sesin benim huzurum. içimi ısıtan sadece şarap değil. varlığın, huzurun...
dökmeye başlıyorum sonra içimi sana.
küçükken aldığım tüm yaralar iyileşti ama büyüyünce olanlar bir türlü kapanmak bilmiyor. ama sen iyileştiriyorsun beni. belki izi kalır ama acıtmaz, incitmez sen olunca. güven sorunum var biliyorsun açamıyorum içimi hiç kimseye. insanlara gardımı alalı uzun yıllar oluyor. anne- babam 18'imde evden ayrılırken çok iyi niyetli benim kızım, üzerler onu, kırıp dökerler diye gecelerce uyuyamamışlar evde, ben onlardan uzak bir başıma yaşamaya başlayınca. yıllar geçti. hep ayakta kaldım. düştüm, bu kez dizlerim kanamadı ama çok acıdım. haklı çıktılar çok üzüldüm. ama her seferinde kalktım ayağa. çünkü korkum yaşadığım hüzne değil de yaşayamadıklarıma olur diye düşünüyordum. hoyrat davrandım kendime. başka kalpleri kırmaktan ürkerken çokça kırdım, döktüm. hem kendimi hem de başkalarını. ama hissetmeyince olmuyordu. sevgi de ayrılık da hepsinin yaşanmışlıkları ayrıydı. hayat cesaret istiyordu. cesurdum. belki de korkak. sıradan bir insan olmanın korkusu hep vardı. sıradışı olmak ise saldırıya açık olmaktı belki. küçük bir kızın hayali sıradışı bir yaşamı paylaşmaktı.
bu kez başaramıyorum. ne ayağa kalkabiliyorum ne de acımı dindirebiliyorum. bilmiyorum belki de bir yanım seviyor bunu. hani fuzuli sevgiliye olan vuslatı istemez ya. bir anlarım onu, bir anlayamam. her şey yolunda gitsin isterim, tekdüze huzurlu günleri yaşarım, sonra bir bakmışım bu durum ruhumu karartmış. düşerim yeni başlangıçlara. bir arkadaşım bir gün demişti seninki hep şımarıklık, hayatın başkalarının hayal ettiklerinden bile güzel, sadece keyfini çıkar. başka bir arkadaşım aynı hayat için "ne çok acılar çekmişsin, ben bunları hayal bile edemiyorum, hiç kıyamıyorum sana." demişti. hayatım izlediğiniz pencereye göre bir güzel, bir ıstıraplı oluyordu. bense hem mutlu hem hüzünlü oluyordum. gündüzleri yüzümden gülücükler eksik olmuyor, geceleri gözlerim dolu dolu oluyordu. sanırım benim rengim bu. ala. alaca. karmakarışık bir yüreğe sahibim. şimdi diyorsun ya "seni çok seviyorum, hep ol." nasıl kıyayım ben sana. benimle paramparça olmana nasıl izin vereyim. güzel adamsın sen. nahifsin. huzursun. dokunduğun yürek can kırıkları ile dolu. kıyamam ki ben sana.
devamını gör...

resmi kanallarda yayınlanan sahneler bunlar, sürekli önemsediklerini iddia ettikleri aile yapısını bozan netflix değil de bu sahneler olmasın sakın! midemi bulandırıyorsunuz. her dizide böyle bir sahne mutlaka var. kadını sürekli ezikleyen hor gören yapıdan bahsetmiyorum bile!!

youtube aramaya yazdığım tek şey "tecavüz dizi" oldu milyonlarca tıklanan sahneler var altındaki yorumlar zaten pislik dolu. ruh sağlığınızı korumak adına izlemeyin. ne kadar iğrenç bir durum olduğunu görmek isteyenler buradan ulaşabilirler.
devamını gör...

günaydın sözlükçüğüm..
bu sabah çok sürprizli bir güne uyandım ben. bir de balkonda kafama kafama vuran şu güneş olmasa daha da mutlu olabilirdim ama olsun. güzel bir gün geçirin dostlar. çok sürprizli bir gün olsun sizin için de. sloganı unuttuk mu? hayır.

gülümseyin, bulaşıcıdır.
devamını gör...

liseler arası basketbol maçları düzenlenirdi, hâlâ yapılıyor mu bilmem. sağlık meslek lisesi ile maçımız var, sadece bir avuç öğrenci gitmişiz izlemeye. öyle uyduruk bir lise takımı, hepi topu 5 adam var yedeklerimiz bile yok ama kazanırsak dünyalar bizim olacak. hepimiz yerimize yerleşmişiz, maça yarım saat var ya da yok. ragıp hoca koştura koştura bize geliyor ama ben farkında değilim ağzıma cips tıkıyorum. tuttu kolumdan, ilker midesini bozmuş gözünü seveyim yerine geç diye sürüklemeye başladı beni. el mecbur hocaya hayır denir mi diye giydim formayı çıktık oynadık. çok az farkla maçı kazandık üstelik. gerçi ben forma mabadımdan düşmesin diye bir elimle şortu tutarak oynuyorum öyle bir rezillik. ertesi gün bizi koyun pazarındaki kurbanlık koyunlar gibi dizdiler kürsüye, müdür tebrik konuşmasını yaptı; isimlerimizi okuduktan sonra tek tek elimizi sıkıp bırakacak bizi. sıra bana geldi, ilker gel oğlum diyip kutladı beni. hocam dedim bir yanlışlık var. durdu bana baktı sonra erkek tıraşı saçıma baktı iki saniye bir sessizlik oldu. müdür bizim ragıp hocaya dönüp tüm okulun duyacağı şekilde tüm şaşkınlığı ile bağıra bağıra "ragıp hocam, kız bu" dedi. komik olan olaydan ziyade müdürün suratında ki şaşkınlık ifadesidir benim için. zamanında saçım yüzünden kız giyinme odasından çıktığımı gören hocalardan azar yemişliğim bile vardır.
devamını gör...

when you grow up, your hearts die.*
-the breakfast club

büyüdükçe küçülür mü hayaller?
- babam ve oğlum
devamını gör...

moda

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

içiniz çıkana kadar ağladıktan sonra yatağın bir köşesine kıvrılıp deliksiz bir uyku çekersiniz.
devamını gör...

erkek olmaktan bir farkı yoktur. en azından benim için öyle.
devamını gör...

istihdam alanı yaratılmaması sonucu bireylere yüklenilen sıfat.

haziran 2018' de mezun oldum. askerlik ile beraber 2 seneyi geçti işsizliğim. 2020 kpss hazırlandım ancak istediğim puanı alamadım. özel sektör deneyim istiyor. deneyim yok. ya da referans isteniyor. yeni başlayan çalışana asgari ücret teklif ediliyor. olağan haftalık çalışma saatlerinin üzerinde çalışma saatleri sunuluyor. devlet istihdam alanı yaratmıyor. üniversiteden mezun olmak artık kriter olarak sayılmıyor. üniversite bitirmenin yanında kendinizi geliştirmeniz isteniyor, program bilmeniz isteniyor, tecrübe şartı aranıyor, az maaş veriliyor, esnek çalışma saatleri sunuluyor. sonra gençler iş beğenmiyor deniliyor. çalışanların birçoğu da mezun olduğu bölümün dışındaki işlerde çalışıyor. insan ister istemez umutsuzluğa ve boşluğa düşüyor. insan bir süre geçtikten sonra ne iş olsa çalışırım demeye başlıyor. kenarda para biriktiririm veya hobilerim için paramı kullanayım fikirlerini kenara bırakıp artık sırf bir işe yaradığını hissetmek adına karnını doyurmak uğruna asgari ücretle bir yerlerde işe giriyorlar. artık doğru ile yanlış birbirine girmiş durumda. istihdam mı yaratılmıyor biz mi iş beğenmiyoruz? bizler mi sertifika almadığımız için, hem okuyup hem tecrübe edinmediğimiz için işsiziz? ilkokuldan beri hayatım sınavlarlz geçti hala daha sınavlarla cebelleşiyorum. velhasıl sınavlara girmekle bitmiyor. arz talep dengesinin sağlanması gerekiyor artık bir şekilde. bu sağlanana kadar bizim hayatımız geçip gidiyor.

edit: kötünün örnek olarak gösterilmesi zaten durumun gözler önüne serilmesine yetiyor. ben istiyorum ki herkes iyi şartlarda çalışsın, verdiği emeğin karşılığını alabilsin. iş sahibi olmaktaki amaç yalnızca para kazanmak değildir. türlü türlü işler yapılabilir. önemli olan insanın yıllarını verdiği, dirsek çürüttüğü, emek harcadığı, sevdiği meslekte çalışabilmesi. yeri geliyor evde geçirilen vakitten daha fazla vakit işte geçiyor. eşinizin çocuğunuzun yüzünü gördüğünüzden çok iş arkadaşlarınızın yüzünü görüyorsunuz. bu yüzden insanların çalışma koşullarının iyi olmasını istemesinde herhangi bir sakınca yok. sunulan çözüm önerisi insanların kendisini geliştirmesi mi? bunun işsizliğe çözüm olması mümkün değildir. bu toplumu değil bireyleri kurtarır. herkes üniversite okusun, herkes sertifika alsın, herkes tecrübe edinsin. bir sonraki işe alma kriteri ne olacak peki? suyun altında 10 dakika nefessiz kalabilmek mi? sistemin insanları yarış atı gibi kullanmasının önüne geçmek gerekli. bu süreç böyle devam ettikçe yarın başka yetkinlikler istenecek ertesi gün başka yetkinlikler. böyle devam ettiği sürece işsizlik sorunu hep bir sorun olarak kalmaya devam edecektir. bu bireysel bir sorun değildir.

memurlar yatıyor algısını genelleme yapmayı da doğru bulmuyorum. birçok memur da yoğun mesai harcayarak evlerine ekmek götürüyor. polis de doktor da bir memur. yatıyor diyebilir miyiz? ayrıca kimi insanların hayali gayet tabii memur olmak olabilir. bu hayalin; memuriyetin "memur olayım da yatayım." zihniyetinden kaynaklandığı anlamına gelmez. bu söylediğim böyle düşünenlerin olmadığı anlamına da gelmez.

iş bulamamaktan veya bana sunulan işlerden mızmızlandığımda yok. kendimi geliştirmeyip iş bana altın tepside sunulsun diye de bir isteğim yok. her insan gibi benimde hatalarım eksiklerim var. ancak bu sorunun çözülmesi için benim veya herhangi birinin ekstra çaba sarfetmesi yetmez, yetmeyecek. benim canım yanmazsa başkasının canı yanacak. bencilce değil kolektif olarak düşünmemiz gerek.
devamını gör...

yukarıdaki tanımlarda yazılanlar gibi anılar olmayacaktır. kadınların askere gittiği ülkeler de var. bir araştırın bakalım nasıl anıları varmış. ayrıca bu regl mevzusu için de kusura bakmayın beyler. ne yapalım işte ayda bir kanıyoruz. savaşa gitsek de kanayacağız evde otursak da. ne yapalım yani yumurtalıklarımıza "kanka savaşa gidiyorum bu ay kanama" mı diyelim? ne bekliyorsunuz tam olarak onu anlamadım ama hadi bakalım. size bol bol ortaokul biyoloji dersi öneriyorum. bir de kadınları iğrenç komedi filmlerindeki gibi aptal ve tek derdi makyaj, manikür olan varlıklar olarak görmekten vazgeçersiniz umarım. kadınlar da insan hani. aman neyse.
devamını gör...

gereksiz ve sık kullanımı bir süre sonra vücutta direnç oluşmasına sebep oluyor, haliyle o ilacın etkisi giderek azalıyor. artık etki göstermemesiyle beraber birçok yan etkisiyle de vücuda yarardan çok zarar veriyor. vücudun dengesini bozuyor, vücudumuzda normal florada yaşayan bakterilerimize zarar veriyor, beraberinde birçok organa da etkisi var. ilaçları doktor yönlendirmesiyle doğru bir şekilde kullanmak gerekiyor, yoksa hiçbir faydası olmadığı gibi daha fazla zararıyla baş etmek zorunda kalırsınız.
devamını gör...

okuyun da çok büyüttüğümüz sözleşmenin ne işe yaradığını görün.

yıllar önce 21 yaşında çarşaflı bir kadına barodan avukat olarak görevlendirilmiştim. buradaki çarşaf vurgusu tamamen bağlı bulunduğu tarikatle ilgilidir ve kesinlikle ayrımcılık içermemektedir. yanlış anlaşılmak istemem.kadın 8.5 aylık hamileydi. kadının eşi bir camide imamdı ve hamile olduğu halde kadını tekmeleyerek dövmüştü. 20 aylık büyük kızını da annesinden koparmış ve kadını sokağa atmıştı. kadın ağzı yüzü dağılmış vaziyette ve iki gözü iki çeşme ofise geldi. hemen 6284 sk gereği tedbir talep ettim ve istanbul sözleşmesi'ne atıf yaparak 20 aylık bebeğin annesine teslim edilmesini sağladım. sonra da müftlüğe başvurarak imam hakkında soruşturma açılmasını sağladım. hatta konuyu basına açacağımı söyleyerek müftülüğü harekete geçmeye zorladım. 8.5 aylık hamile kadının bebekleriyle birlikte kurtulmasını istanbul sözleşmesi sağladı. genç kadının annesi arada bir beni arar ve kendi bildiği dille teşekkür eder. "kızım da torunlarım da senin emeğin ve çabanla kurtuldu" der. ben işimi yaptım elbette. ama elimde başvuracağım bir uluslararası sözleşme vardı ve yargıcı ikna ederek 2 gün içinde gerekli tüm tedbirleri almasını ve işlemleri yapmasını kolaylaştıran istanbul sözleşmesi olmuştu. dünkü cb kararından o hamile kadın ölse veya 20 aylık bebeğe bir zarar gelse daha çok mutlu olacaklarını anladım
.

kaynak
devamını gör...

şakacı öğretmendir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bırak seni ben öveyim, sen övünce anlamı yok demek istediğim insandır.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim