çocukken hayal edilen tanrı şekli
beşinci boyuttaki sakallı.
devamını gör...
neden azrail elinde tırpanla temsil edilir sorunsalı
hindu ölüm tanrıçası kali de tırpan kullanır.
devamını gör...
normal sözlük'ten uzak kalma nedeni
kafa sözlük gibi "butik" sözlüklerden keyif almanın iki farklı yolu vardır.
7/24 takılıp, herkes tarafından bilinen, tanınan bir yazar olarak alınan keyif vardır en başta ve ben, "müdavim" derim onlara.
kapıyı açıp içeri girdikleri an, herkesle bi selamlaşırlar... masaya oturdukları an, sipariş vermeden gelir içecekleri önlerine. diğer masalarla istedikleri gibi iletişim kurabilme lükslerinin yanında, mekan sahibiyle de sınırsızca şakalaşabilirler, maskot gibidirler adeta.
öyle ki, tanımadıkları biri mekana girdiğinde, istedikleri kadar manalı manalı bakabilirler...
mekan sahibi gibi ahkam kesip, ona buna salça bile olabilirler.
boş zamanlarının çoğunu bu mekanda geçirdiklerinden, yapacakları muhabbetler biraz sığ olabilir ve belki de tek eksikleri budur.
sürekli aynı şeyleri tekrarlayıp durduklarından, bir süre sonra kabak tadı vermeye başlayabilirler.
bu disiplinle mekandan keyif alanlar, hemen kendilerini gösterirler.
bir de diğerleri vardır.
onlar, öyle pek sık teşrif etmezler.
fakat istikrarlıdırlar, bir gün mutlaka gelirler.
geldikleri zaman da, mutlaka mekanı şenlendirirler.
müdavimler kadar ilgi görmeseler de, her defasında güzel para bırakırlar ve mekan sahibini mutlu ederler.
"serbest radikal" derim ben onlara, her zaman ilgi çekicidirler.
sözlükten uzak kaldıkları dönemde o kadar çok şey biriktirmişlerdir ki, anlatmak için en ufak bir sinyal yeterlidir onlar için.
bazen gelmez ama o sinyal hatta aksine, tüm farlarını kapatman istenir.
kapatırsın sen de, iki bira içer kalkarsın... belki başka sefere...
7/24 takılıp, herkes tarafından bilinen, tanınan bir yazar olarak alınan keyif vardır en başta ve ben, "müdavim" derim onlara.
kapıyı açıp içeri girdikleri an, herkesle bi selamlaşırlar... masaya oturdukları an, sipariş vermeden gelir içecekleri önlerine. diğer masalarla istedikleri gibi iletişim kurabilme lükslerinin yanında, mekan sahibiyle de sınırsızca şakalaşabilirler, maskot gibidirler adeta.
öyle ki, tanımadıkları biri mekana girdiğinde, istedikleri kadar manalı manalı bakabilirler...
mekan sahibi gibi ahkam kesip, ona buna salça bile olabilirler.
boş zamanlarının çoğunu bu mekanda geçirdiklerinden, yapacakları muhabbetler biraz sığ olabilir ve belki de tek eksikleri budur.
sürekli aynı şeyleri tekrarlayıp durduklarından, bir süre sonra kabak tadı vermeye başlayabilirler.
bu disiplinle mekandan keyif alanlar, hemen kendilerini gösterirler.
bir de diğerleri vardır.
onlar, öyle pek sık teşrif etmezler.
fakat istikrarlıdırlar, bir gün mutlaka gelirler.
geldikleri zaman da, mutlaka mekanı şenlendirirler.
müdavimler kadar ilgi görmeseler de, her defasında güzel para bırakırlar ve mekan sahibini mutlu ederler.
"serbest radikal" derim ben onlara, her zaman ilgi çekicidirler.
sözlükten uzak kaldıkları dönemde o kadar çok şey biriktirmişlerdir ki, anlatmak için en ufak bir sinyal yeterlidir onlar için.
bazen gelmez ama o sinyal hatta aksine, tüm farlarını kapatman istenir.
kapatırsın sen de, iki bira içer kalkarsın... belki başka sefere...
devamını gör...
ülkemizde matematiğin sevilmeme nedeni
zorunlu olarak dayatılmanın yanı sıra, zamanından önce öğretmeye çalışılmasıdır. ilkokul çocuğuna denklem öğretmeye çalışıyorlar, sınavlarda ayırıcı olsun diye. lisede yine aynı nedenden dolayı türev integral öğretiyorlar.
ayrıca işin mantığını anlatan kimse yok. tamamen ezbere dayalı. hangi denklemin nereden geldiğini ispatları ile anlatmak gerekiyor sanırım. yaşı küçük şimdi anlamaz diye ispatları anlatmıyorsak, kalanını nasıl anlamasını bekliyoruz ki. üniversitedeki hocam limitin türevin ne olduğunu, açıklamış yapılan kabullerin ispatlarını dahi tek tek yapmıştı. limiti türevi zaten biliyoruz neden tekrar dersini koymuşlar derken, ağzımız açık dinlemiştik.
tabi bu tamamen benim tecrübem benim matematik öğretmenlerim ezberciydi belki bilmiyorum. yine de severdim matematiği.
ayrıca işin mantığını anlatan kimse yok. tamamen ezbere dayalı. hangi denklemin nereden geldiğini ispatları ile anlatmak gerekiyor sanırım. yaşı küçük şimdi anlamaz diye ispatları anlatmıyorsak, kalanını nasıl anlamasını bekliyoruz ki. üniversitedeki hocam limitin türevin ne olduğunu, açıklamış yapılan kabullerin ispatlarını dahi tek tek yapmıştı. limiti türevi zaten biliyoruz neden tekrar dersini koymuşlar derken, ağzımız açık dinlemiştik.
tabi bu tamamen benim tecrübem benim matematik öğretmenlerim ezberciydi belki bilmiyorum. yine de severdim matematiği.
devamını gör...
girift radyo yayını
şaka maka benim duyurduğum yayındır.
bugün yedincisi gerçekleşecek olan ve kafa sözlük radyosunun en duyarlı yayınıdır.
mesela, apartman dairesinden yayına katılan aykut, en düşük desibelde konuşmaktadır. * *
kırkyama bir dağın başında yayın yapmaktadır, sanırsam.*
bu akşam yapılacak olan yayında, vazgeçmek ve mutlu etmek konuları konuşulacakmış.
umudum darda olunca vazgeçerim.
hak edeni mutlu etmek için çaba gösteririm.
saat 21.00'de radyonuzun frekansı ile çok fazla oynamayın; kırkyama gümbür gümbür, enerji dolu sesi ile konuşacak. aykut ise seksi ve kısık sesiyle konuşmaya eşlik edecektir.....
bugün yedincisi gerçekleşecek olan ve kafa sözlük radyosunun en duyarlı yayınıdır.
mesela, apartman dairesinden yayına katılan aykut, en düşük desibelde konuşmaktadır. * *
kırkyama bir dağın başında yayın yapmaktadır, sanırsam.*
bu akşam yapılacak olan yayında, vazgeçmek ve mutlu etmek konuları konuşulacakmış.
umudum darda olunca vazgeçerim.
hak edeni mutlu etmek için çaba gösteririm.
saat 21.00'de radyonuzun frekansı ile çok fazla oynamayın; kırkyama gümbür gümbür, enerji dolu sesi ile konuşacak. aykut ise seksi ve kısık sesiyle konuşmaya eşlik edecektir.....
devamını gör...
dolar 30 lira olsa da türk lirası olan kazanır
(bkz: bilgisiz fikir sıçmak)
devamını gör...
hiraizerdüş
çok güzel bir eser olan papatya dinleyin de gönlünüz hoş olsun
::
::
devamını gör...
eğer
can yücel’in aşk şiiri. aşağıya bırakıyorum.
o kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer. utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer
yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık, çalınan birinin kalbiyse eğer.
korkulacak bir yanı yoktur aşkların, insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.
o kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses, hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.
daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar, kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.
belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla, öylesine delice bakmasalardı eğer.
çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.
yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin, son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.
düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman, meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.
su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman, beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.
rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla, tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.
o büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi, yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.
o kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar, son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.
bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri, her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.
kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de, dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.
anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel, namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.
uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından, dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.
ıssız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de, sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.
yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine, kulağına okunacak biri olsaydı eğer. inanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de, kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer.
gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar, ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer. ıssızlığa teslim olmazdı sahiller, kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.
sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse...
evet sevgili, kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına, mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!
o kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer. utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer
yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık, çalınan birinin kalbiyse eğer.
korkulacak bir yanı yoktur aşkların, insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.
o kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses, hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.
daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar, kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.
belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla, öylesine delice bakmasalardı eğer.
çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.
yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin, son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.
düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman, meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.
su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman, beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.
rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla, tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.
o büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi, yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.
o kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar, son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.
bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri, her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.
kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de, dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.
anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel, namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.
uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından, dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.
ıssız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de, sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.
yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine, kulağına okunacak biri olsaydı eğer. inanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de, kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer.
gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar, ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer. ıssızlığa teslim olmazdı sahiller, kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.
sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse...
evet sevgili, kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına, mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!
devamını gör...
hala zevkle izlenen çizgi filmler
benim de the last airbender kesinlikle. zaten sadece bir çocuk serisi olamayacak kadar güzel işlenmiş bir konusu var. devam serileri, rezalet filmi yüzünden devam etmemiş olsada, devam eden çizgi romanlarıyla avutuyoruz kendimizi.
devamını gör...
ümit yaşar oğuzcan
duyguları ondan daha iyi ifade eden bir şair görmedim. ‘en iyi şair’ kavramı tabi göreceli. ben bana hissettirdiği ve içimde olan ama kaleme dökemediğim duyguları nasıl ifade ettiğine bakarak değerlendiriyorum. hepimizin yoğun duygular içinde olduğu zamanlar olmuştur,ben de bazen bu duyguları yazıya dökmek istediğimde ‘ali topu at’,’yap ayşe yap’ tarzı basit ve anlamsız sözcüklere dönüşüyor. işte ona hayranlığım burdan. o an yazarken ne hissettiğini tam olarak biliyorum. intiharları olayına değinmeyeceğim; bu kadar yoğun ve acı içinde olan birini anlamak için illa tanışmaya gerek yok. ben onu şiirlerinden tanıyorum. hangi psikolojide olduğunu da sanırım en iyi ‘sen ağlama e mi?’ şiiri yansıtıyor. pek bilinmeyen, bana göre en ilginç şiirini de aşağıya bırakıyorum.
ben sersemin biriyim,
oturmuş senin için aşk siirleri yazıyorum.
ellerinin beyazlığından,
gözlerinin güzelliğinden bahsediyorum.
oysa ki sen bir ettir, ekmektir tutturmuşşun,
gözün dünyayı görmüyor.
al bu şiiri, götür sat,
para ederse
bir ekmek, yarım kilo pirzola al,
otur zıkkımlan...
ben sersemin biriyim,
oturmuş senin için aşk siirleri yazıyorum.
ellerinin beyazlığından,
gözlerinin güzelliğinden bahsediyorum.
oysa ki sen bir ettir, ekmektir tutturmuşşun,
gözün dünyayı görmüyor.
al bu şiiri, götür sat,
para ederse
bir ekmek, yarım kilo pirzola al,
otur zıkkımlan...
devamını gör...
daddy’s home
tam olarak mevcut nick'imi seçme sebebim.
devamını gör...
evde civciv beslemiş normal sözlük yazarları
vardı civcivim ama besleyemedim. küçükken aldırmıştım. hayvancağız evdeki ilk gecesinde suyun içine düşmüş. sabaha şişmişti yavrucak. çok üzülmüştüm. keşke hiç istemeseydim. *
ne güzel isimler koymuşsunuz. benimkinin ismi bile yoktu.
ne güzel isimler koymuşsunuz. benimkinin ismi bile yoktu.
devamını gör...
yazarların uyumama sebepleri
"hayatı kaçırıyorum" düşüncesi
devamını gör...
yazarların gittiği ilk konser
şebnem ferah.
devamını gör...
shiitake mantarı
doğu menşeili olan, yaprak döken ağaçların (kestane, kavak, meşe) çürüyen bölgelerinde yetişen bir mantar türü. zengin vitamin ve mineral içeriğine sahiptir. özellikle içerdiği b12 vitamini sayesinde vegan - vejetaryen beslenme şeklini benimseyenler için muhteşem bir yiyecek.
devamını gör...
iletişim kurmanın önündeki engeller
şu günlerde merkür retrosunun etkileri der giderim.
devamını gör...
aynı anda iki duygu yaşatan şey
aşk.*
devamını gör...
hiç bilinen türk ressam olmaması
(bkz: nuri iyem)
(bkz: komet)
(bkz: taner ceylan)
(bkz: malik aksel)
(bkz: mehmet güleryüz)
(bkz: aliye berger)
(bkz: abidin dino)
(bkz: ibrahim çallı)
(bkz: nurullah berk)
(bkz: komet)
(bkz: taner ceylan)
(bkz: malik aksel)
(bkz: mehmet güleryüz)
(bkz: aliye berger)
(bkz: abidin dino)
(bkz: ibrahim çallı)
(bkz: nurullah berk)
devamını gör...

