sıklıkla yaptığım eylem. arkadaşlarım hep onlari kitap okuma teşvik ettiğimi söyler
devamını gör...

daha gelmem davosa
devamını gör...

sokakta çıplak ayakla ve aç karna gezen çocukların hâlâ var olması.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ars longa, vita brevis.
devamını gör...

bu hafta sözlük radyo programı 2 temmuz sivas katliamını anma olunca, kayıtsız kalamadım. çarşamba akşamı saat 22’de radyoya bir ses kaydı ile katılacağım. bu anma gününü unutmadıkları için radyo yönetimine ve program yapımcısı “ben garip sen benden de garip ama hepimiz umutlu’ya” çok teşekkür ediyorum.

çarşamba akşamı buluşmak üzere.

dün gece rakının bana verdiği yetkiyi yudumlayarak kayıt yapılmış ve gönderilmiştir. sürçülisan ettiysek şimdiden affola.

not: bu afffffedersin discord mudur nedir, ne menem bir programdır. artık ses kaydımı gönderdim, yanlışlıkla nude mö attım belli değil. az kolay yapın şu programı! insan kullanacak bunu ulen.
devamını gör...

çükünü kes tecavüz etmekten kurtul.
devamını gör...

bu müziğe artı olarak lost müziği veee

arrival müziği de ekleyelim.
devamını gör...

iş bankasi kültür yayınlarının modern klasikler serisi içerisinde yer alan buzullar arasında bir kış açıkçası jules verme okuyucularına 96 sayfalık bir dondurucu soğuk ve bu soğuk içerisinde verilen mücadeleyi sunuyor.

açıkçası kitap herkese hitap eder mi emin değilim. çünkü nasıl desem her zamanki jules verme tadı yok gibi ama bu kötü olduğu anlamına gelmiyor. konusunu özetlemek gerekirse oğlu açıldığı buzullarla kaplı okyanusta kaybolan bir kaptanın 4-5 kişilik tayfasiyla beraber oğlunu bulmaya çalışması ve bu süreçte başına gelenler anlatılıyor. tabi her kitapta olduğu gibi burada da iki erkeği birbirine düşüren ve olaylara bir tık heyecan katan bir kadın karakterimiz var ki o da kaptanın kızı oluyor.

kitabı okuduğum süre içerisinde açıkçası bana en çok keyif veren grönland a yönelik betimlemeler ve o buzullarla kaplı dünyada hayatta kalmaya çalışırken kullandıkları teknikler olmuştu. hani ben de böyle bir maceraya atılmak acaba ne yapardım nasıl hayatta kalırdım ne kadar direnebilirdim diye düşünmedim değil. nedense buzullarla gitmek çocukluk hayalim, umarım gerçekleşir birgün.

kitabın güzel yanlarından birisi okuru ortada bırakmıyor, az bir sayfa sayısıyla okuru mutlu bir sona ulaştırıyor. bu yüzden kısa bir öyküde yarım kalmışlık hissi olmuyor. jules verme meraklısı iseniz okuyup koleksiyonunuza eklerseniz zararı olmaz dediğim bir kitap. bu arada fransızca aslından alev ozguner çevirmiş özellikle bazı teknik hususları oldukça iyi çevirdiğini düşünüyorum.

şimdiden iyi okumalar.
devamını gör...

meryem suresinde isa'nın annesi bakire meryem'den uzun uzun bahsederken 28. ayette birden bire "ey harun'un kız kardeşi" şeklinde bir giriş yapar. halbuki harun ve musa'nın kardeşi olan meryem ile isa'nın annesi olan meryem farklı kişilerdir. hatta aralarında 1500 yıl falan var. burada açıkça muhammed'in tarihi bir olaydan bahsederken kişileri karıştırdığı görülüyor.

garanik hadisesi olarak geçen olayda muhammed peygamber, o sıralar halen putperest olan kureyş kabilesinin desteğini almak için kabe'deki 3 büyük putu öven ayetler (necm 19-20-21) okumuş ve bunun üzerine müşrikler de secde etmiş fakat bir grup mümin putlara tapılmasını kabul etmeyince ortalık karışmış bunun üzerine ayetlere tekzip getirilmiş ve muhammed'in şeytan tarafından yanıltıldığı için bu ayetleri okuduğu ifade edilmiştir.

kuran'daki miras ayetleri matematiksel olarak hatalıdır. mirasçıların paylarını topladığınızda çoğu zaman 1'den büyük bazen de 1'den küçük çıkar, nadiren 1'e eşit çıkar. bu hata daha ilk zamanlar farkedilmiş ama kimse ağzını açıp da bu hatalıdır diyememiş fakat sorun öylesine içinden çıkılmaz bir hal almış ki çok geçmeden daha hz. ömer'in halifeliği sırasında (muhammed'in ölümünden bir kaç yıl sonrası) avliye yöntemi denen bir yöntemle sorun giderilmeye çalışılmış. fakat bu yöntemin sorunu kuran'da vadedilen oranları değiştirmesidir. yani aslında kuran'ın apaçık emrine karşı gelmektedir. öte yandan matematiğin de şakası yoktur.

hz muhammed'in pek çok eşi var. sayıları tam bilinmiyor fakat cariyeleri hariç en az 9 evlilik yaptığı düşünülüyor. 16 diyen de var. bütün eşlerin bir sırası var, her geceyi farklı biriyle geçiriyor. eşleri içinde en çok bildiğimiz ve bence çok ilginç bir karakter olan ayşe biraz inatçı, sözünü asla sakınmıyor. muhammed ile daha fazla gece geçirmek için ayrıcalık istediğinde bir anda ahzab 51 suresi iniyor: "(ey muhammed) onlardan (yani karılarından) diledigini geriye bırakır, diledigini öne alabilirsin..." yani kişiye özgü ve cimayla ilgili bir ayet iniyor?!?!

peygambere helal kılınan kadınlar muhteviyatlı ahzab 50 inince ise hz. ayşe dayanamıyor ve "görüyorum ki rabbin senin keyfine koşturuyor" diyor. ahzab 50 o günün standartlarına göre bile skandal bir ayet: "ey peygamber! mehirlerini verdigin eşlerini , allah'ın sana ganimet olarak verdiği cariyeleri, seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını, teyzelerinin kızlarını ve peygamber nikâhlamayı diledigi takdirde -müminlerden ayrı, sırf sana mahsus olmak üzere- kendisinin mehrini peygambere hibe eden mü'min kadını almanı helâl kılmışızdır..”

peygamber, cariyesi mariya ile cima halindeyken eşlerinden biri ve aynı zamanda hz. ömer'in de kızı olan hafsa tarafından basılır. olay hafsa'nın evinde ve hatta hafsa'nın yatağında gerçekleştiği için hafsa hakarete uğramış hisseder ve bu olaydan sonra deyim yerindeyse çarşı karışır. hz muhammed bir daha mariya ile yatmayacağına dair hafsa'ya yemin eder, olayı da kimseye anlatma der ama hafsa gidip ayşe'ye anlatır. hz muhammed eşlerini terkeder. onları boşadığı dedikodusu yayılır. bunun üzerine bir anda tahrim suresi'nin ilk beş ayeti iner. kaynak: taberi, camiu’l-beyân, 28/102

peygamber evlat edindiği zeyd'in karısını beğenir. zeyd bunu anlayınca durumu kendine yediremez ve karısını boşar. normalde o günün arap toplumu için bile yuh denebilecek bir girişim olan kendi evladının hanımıyla evlenme olayının önünü açmak için ahzab 37 iner.

pek çok ayette "allah'a andolsun ki" diyerek allah kendine and içer: meryem 68, mearic 40, nahl 56, nahl 63. bu ayetlerin apaçık bir insan tarafından söylendiği ortadadır.

hicr 72'de allah peygambere and içmektedir: “resulüm! ömrüne yemin olsun ki gerçekten onlar, sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı”

kuran'da kimin konuştuğu belli değil. bazı yerlerde allah konuşuyor. bazı yerlerde "o" diyor. bazı yerlerde muhammed konuşurken bazı yerlerde biz diyor?!?!

kaf 1 "şanı yüce kur’an’a yemin olsun!" diye başlar. fakat ortada henüz bir kuran yoktur. ayetlerin toplanıp ciltlenmesi ve kuran adının verilmesi çok sonraları olduğundan bu ayet ciltleme sırasında eklenmiş olabilir.

pek çok ayette gündüze, geceye, güneşe, aya, göğe, şafağa yemin etmektedir. allah niçin bunlara yemin etmektedir ki?

kuran sayısız yerde yemin ediyor, bazen yeminler yetmiyor olacak ki pekiştirme ihtiyacı hissediyor: "nasıl, bunlarda bir akıl sahibi için yemin var değil mi?" (fecr 5)

tevbe 30: "yahudiler üzeyir allah’ın oğludur dediler, hıristiyanlar da "mesih (isa) allah’ın oğludur" dediler. bunlar, daha önceki inkârcıların söylediklerine benzer biçimde ağızlarından çıkan sözlerdir. allah onları kahretsin! (gerçeklerden) nasıl da yüz çeviriyorlar!" bu ayette allah, "allah onları kahretsin" diyor?!?

kalem ve müdessir surelerinde velid için pek çok kereler sövüyor. soysuz diyor, aşağılık diyor, piç diyor, kaba saba diyor, saldırgan diyor. peki kim bu velid? acaba o mu? evet ta kendisi: halid bin velid. müminlerin yenilmez komutanı. aslında babasından bahsediyor ama ayette oğlundan da bahis var. kendisi olmasa bu kadar yayılamayacak olan, mükemmel bir askeri kariyeri olan, islami perspektiften bakınca çok değerli ve mübarek bir şahıs olması gereken halid bin velid'in islam sancağını zaferlere taşıyacağını önceden göremiyor allah ve babasına küfrediyor!

ay, güneş, dünya ve bunların hareketlerine dair son derece kafa karıştırıcı bilgiler vermektedir. bırakın sıradan bir insanı, eğitimli bir insanın dahi bu ayetleri okuyup bütünlüklü bir sonuca ulaşması imkansızdır. zaten ayetlerin tefsiri konusunda her kafadan ayrı bir ses çıkmaktadır. muhammed'in astronomi bilgisinin kulaktan dolma olduğu barizdir.

sperm ve yumurta hücrelerinin kaynağını yanlış vermektedir. (tarık 5-7)

göğü tıpkı antik filozoflar ve pagan dinlerindeki gibi tasvir etmektedir. yani dik duran ve düşmeyen bir kubbe gibi. hacc 65 "görmüyor musun ki, allah yeryüzündekileri ve o’nun emriyle denizde akıp giden gemileri sizin hizmetinize verdi! kendi izni olmadıkça yerkürenin üzerine düşmemesi için göğü tutan da o’dur."

bakara 62'de yahudilere ve hristiyanlara korkmasınlar, onlar da doğru yolda derken diğer pek çok ayette bu dedikleriyle çelişiyor. örneğin ali imran 85, tevbe 30, maide 64

nahl 101'de açıkça ayetlerin değişebileceğinden bahsediyor. bu da haliyle pek çok ayetin değiştirilmiş olabileceğine işarettir.

pek çok ayette göğü ve yeri 6 günde yarattığından bahsediyor. burada klasik savunma orada zaman algısı farklıdır şeklinde. peki bir de şu ayetlere bakalım:
mearic 4: “melekler ve ruh, miktarı ellibin yıl süren bir gün içinde ona çıkar”
hacc 47: “..muhakkak ki, rabbinin nezdinde bir gün sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir.”
secde 5: “allah, gökten yere kadar her işi düzenleyip yönetir. sonra (bütün bu işler) sizin sayageldiklerinize göre bin yıl tutan bir günde o'nun nezdine çıkar.”

fussilet 9-10'da sabit dağlar yerleştirdiğinden bahsediyor fakat dağlar sabit değildir, jeolojik oluşumlardır.

anlayın diye arapça indirdik diyor. zaten araplara inen bir kitap için neden bunu söylüyor? evrensel bir dinse o zaman neden arapça indiriyor?

kamer suresi ayın yarılmasından bahseder. ne var ki islam alimleri 1400 yıldır bu işin içinden çıkamamıştır. ayeti herkes farklı yorumlamakta ve bir sonuca varılamamaktadır. kuran'da bunun gibi yüzlerce ihtilaflı ayet vardır. mezhepler de zaten böyle doğmuştur. birinin ak dediğine diğeri kara demektedir. oysa ki kuran bizzat kendi ifadesiyle apaçıktır. hiçbir yardımcıya da ihtiyacı yoktur. pratikte ise bir satırlık ayetler paragraflarca süren tefsirlerle açıklanmaktadır. üstelik her mezhep ve mezheplerin de her kolu kendi bildiğince açıklamaktadır.

ahzab 53'te zırt pırt peygamberin evine gelip de çok oturmayın der. peygamber kendisi söylemekten çekindiği için allah'a söyletiyor.

kuran'da 29 ayet sadece harflerden oluşmaktadır. evet bildiğiniz harfler. yani kelime, cümle falan yok. elif lam mim (e-l-m) ya da ya sin (y-s) gibi. bunların ne olduğuna dair bugüne kadar doyurucu bir açıklama yapılmış değil. kimileri bunları allah ile elçisi arasında şifreli bir mesajlaşma olarak kabul ediyor. kimilerine göreyse bunlar hz muhammed'in sara krizlerine girdiği sırada ağzından çıkan anlamsız sözler. bu konuda bir kanıt yok fakat her konuda soru sormaktan çekinmeyen, gusül nasıl alınır bize göstersene diye hz ayşe'nin kapısına bile giden müminlerin bu harflerin anlamlarını bir kere bile sormaması ilginç.

kuran'da en sık geçen ve tekrardan ibaret olan ayetlerin sayısı yaklaşık 2 bin. toplam 6 bin küsür ayet olduğunu düşünürsek çok fazla boşluk doldurma var diyebiliriz. "her şey kuran'da anlatılamazdı, bu bir biyoloji ya da astronomi kitabı değil" diyenler için üzerinde düşünülmesini gerektirecek kadar büyük bir sayı.
devamını gör...

agâh isminin üstüne tanımam. çok klas bir isim. çok seviyorum..
devamını gör...

kaşkolnikov biliyor bu işi belli
yazdıkları sağlam ve de özenli
vişne de bir tuttursa şu düzeni
sözlük olacak aşıklar cenneti*
devamını gör...

mimarlık ve askeri alanlarda çok gelişmiş imparatorluk.
ben biraz roma imparatorluğu ve koleksiyonerlik ile ilgili bir kaç şey söylemek istiyorum.

öncelikle roma imparatorluğu savaşçı bir imparatorluktu. ancak kendilerinden önce dünyanın bir çok yerine yayılmış olan helen kültürü sanatsal bir kültürdü. bu yüzden roma her zaman bir şekilde köklerini yunan kültürü'ne dayandırmaya tarihsel olarak köklerinde yunan kültürü olduğunu kanıtlamaya çalıştılar.

hatta sırf bu çabaları sayesinde koleksiyonerlik ortaya çıktı ve ilk koleksiyoncular da romalı ultra zenginlerdi. roma ordusu bir yeri fethettiğinde oradaki zenginlerin evlerini veya tapınakları yağmalayarak özellikle heykelleri toplardı. başlarda bu toplama işi çok acemice olduğu için ve askerlerin hangi heykel önemli hangisi değerli bilemedikleri için bir çok önemli eser yok oldu.

m.ö.146 yılında tarihçi polybius'un anlattığına göre konsül mummius korinth’i ele geçirdiğinde askerler sanat eserleri ve anıtlara değer vermeden yok ederler.

yavaş yavaş bilinçli bir yağmalama anlayışı gelişti ve romalı generaller de bu yağmalama ile başlattıkları koleksiyonerliği sevmeye ve villalarında bu heykelleri sergilemeye başladılar. sefere çıktıklarında yanlarında bu eserlerden anlayan uzmanları bile götürmeye başladılar.

başlarda roma'ya getirilen bu eserler savaştaki galibiyetin bir göstergesi olarak roma'daki tapınaklara sunuluyordu. ancak generaller yavaş yavaş bu eserlerden kendilerine de ayırıp villalarına götürmeye başladılar. zamanla bu villalar birer açık hava müzesine dönüşüyordu. bunlardan en ünlüsü ise imparator hadrian'ın tivoli'deki villasıdır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

görsel kaynağı: buradan

bu villa o kadar büyüktü ki içerisinde tapınaklar, hamam, kütüphaneler, tiyatro, bağlantı yolları, çeşitli salonlar, görevlilerin kaldığı yapılar, sütunlu yapılar, havuzlar gibi bir çok yapıyı barındırıyordu. özellikle bu havuzların etrafında kaidelerin üzerinde az önce bahsettiğimiz heykeller sergileniyordu. suyun yansıması sayesinde bu heykeller daha da ilgi çekici hale geliyordu. aslında bu villa bile başlı başına roma'nın mimari yeteneği ile helen kültürü'nün sanatsal yönünün birleşmesinin muazzam bir örneğidir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
görsel kaynağı: buradan

elbette sadece yağma ile gelen eserler sergilenmiyordu bu villalarda. zamanlar roma'ya getirilen veya gelen heykeltıraşlar burada da eserler vermeye başladılar. özellikle bahsettiğimiz villa'da bir yarışmada birinci olduktan sonra sergilenmeye başlayan bir amazon heykeli hem kendi döneminde hem de günümüzde sanat tarihi açısından önemli bir yere sahiptir. sebebi ise bu heykele arkadan baktığınızda bir erkeğin sırtına bakıyorsunuz önden baktığınızda bir kadının gövdesine bakıyorsunuz. aslında bu eser amazon görüntüsünü en güzel gösteren eserdir desem yanlış olmaz.

roma imparatorluğu, koleksiyonculuk ve villa kelimelerini bir arada kullandığımız zaman bir villayı daha anmamız gerekiyor ki o da tiberius'un villası'dır. bu villa sperlonga mağarasını da içine alarak büyük bir alanı kaplıyor. özellikle mağaranın içinde sergilenen heykel grubu ile bahsettiğimiz helen kültürü sevdasına da güzel bir örnektir. bu heykel grubu konusunu odysseia destanından alır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
görsel kaynağı: www.archaeologs.com/i/307/s...
önde ortada scylla grubu olarak anılan bir heykel grubu, yanlarda pasquino ve palladion'un kaçırılışı konularını işleyen heykel grupları bulunur. en arkada ise en meşhur ve en karmaşık heykel grubu bulunur. bu heykel grubunun konusu ise odysseus’un polyphemos’u kör edişi.'dir. bu heykeller roma kopyaları olsa da yunan mitolojisinden ve odysseia'dan konuları işlemesi açısından önemlidir.

özellikle roma'da kopya eserler de çok fazla yapılırdı. günümüze kadar kalmayan bazı eserlerin neye benzediğini bu kopyalar sayesinde biliyoruz.
devamını gör...

herkes... kiminle planlı tanışıyoruz ki?
devamını gör...

acayip sorgulatır,kafa yakar.
kitabı bitirdikten sonra boş boş duvara bakmıştım o kadar etkili işte.
devamını gör...

beni şaşırtan başlık.
dmde adını söylemeyen, yaşını söylemeyen yazarlar vardı anonimliğine halel gelsin istemeyen, o yazarlar atlarına binip gittiler herhalde.
gerçi böyle iyi ya, elinde tek cam ayakkabı olan prens gibi
sinderella aranabilir.
akıl vermek benden, gerisi meraklılardan.
güzel saçlar.
aferim size valla.
böyle böyle devam.
ben kendi başlığımı bekliyorum diyomuşum.*
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

çok güzel anlatılmış herşey, rakamlar ve sözlüğün güncel durumu hakkındaki bilgiler çok iyi görünüyor, bence sistem iyi kurulmuş ve iyi yönetiliyor, ben şahsen mesajdan ve nickaltı ile ilgili bir sorun yaşamıştım, uğradığım haksız şiddetten dolayı benim tavan yapmış öfkeme ve ısrarlarıma, bütün nezaketi ve sakinliğiyle cevap veren, sorunu halleden moderatör (uykusuzkahve) çok profesyoneldi, hiç öyle imece usulü filan diyip mütevazılığa gerek yok, gayet başarılılar, tebrik ediyorum, daha da iyi olacağını düşünüyorum, reklam konusunda da bu kadar ketum olmalarına gerek yok, konuyla ilgili bir başlıkta da yazmıştım, kendi tasarladıkları butik ve niş bir reklam modeli uygulayabilirler, tek ve pahalı bir reklam mesela, kafa dergisinde olduğu gibi, nacizane önerimdir, herkese kolay gelsin, selamlar.
devamını gör...

sizden 2 jenerasyon üstteki insanlardan tavsiye, öneri almayın.
öneri alacağınız jenerasyon bir üst jenerasyonunuz olsun en fazla.

çünkü, 2 jenerayon ve üst insanlarla hayata aynı pencereden bakma şansınız ne yazık ki olmayabiliyor.
devamını gör...

içinde terör, terörist kelimelerinin geçmediği açıklamadır. pkk'dan meşru bir örgütmüş gibi bahsedip saldırıdan hükûmeti sorumlu tutmuşlardır.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim