uzun yolculuklarda defalarca yaptığım ve zararını görmediğim tercih.lens en kalitelisi olmalı.
devamını gör...

abd'ye özgü bir sokak lezzeti hot dog. bir çok filmde gördüğümüz birşey aslında, bildiğimiz sosisli. fakat amerikalılar için bir kültür diyebiliriz. özellikle hardal soslu bir sosisliye bende hayır diyemem.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bir sonraki satıra geçerken yarım kalmışım gibi.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

-evet ama bu konu hakkında konuşmadan önce özgür iradeyi tartışmalıyız, özgür iradeyi nasıl tanımlıyorsun?

-özgür irade şey değil mi, ben şu paketi şurdan alıp şuraya koymak istiyorum ve koyuyorum. al işte.

-ciddi olamazsın, özgür irade hakkında konuşulunca verilen ilk saçma örnek bu, şunu alır şuraya koyarım şeklinde çözülecek bir şey değil bu, ayrıca onu alıp oraya koymanı ben sağladım.

-nasıl yani ben kendim alıp oraya koydum ama.

-özgür irade mevzusunu açmakla senin bu klasik örneği vermeni sağladım. insanoğlunun en büyük yanılgılarından biridir özgür irade yanılsaması. araba süren bir robotla araba süren bir insanı karşılaştıralım. robot diğer araçlarla arasındaki mesafeyi hesaplar döneceği açıları hesaplar hızını ayarlar aynaları kontrol eder işlemcisi arkaplanda yüzlerce hesap kitap yapar. bunları yapabilmek için kodlanmıştır. insanda aynı şekilde çalışır araba sürerken sohbet edebiliyoruz ehliyet kursunda bir kaç pratikle kendimizi kodladık bir zaman sonra arabayı nasıl sürdüğümüzü bile farkedemiyoruz. belirli durumlarla karşılaşınca belirli tepkiler veriyoruz davranışlarımızın hiç biri özgün değil reflekslere dayalı bütün tercihlerimiz.

-yani beni manipüle mi ettin?

-isteyerek mi? hayır, seçimlerle alakalı konuşuyorduk ve doğru tespitler için tercihlerin kaynağını sorgulamayı teklif ettim böylece konu özgür iradeye geldi ve sen o saçma örneği verdin.

-sana göre özgür irade diye bir şey yok mu?

-elbette var ama bahsettiğin şekilde değil.

-anlat lütfen.

-zihnin kaşınıyor anlaşılan, şöyle düşünelim bir sinema salonundasın ve başkasının yazıp yönettiği bir film izliyorsun sinemada. bütün filmi baştan sona başrolün gözünden izliyorsun. öyleki kendini başroldekiyle özdeşleştirmişsin izlediğin şeyin senin hayatın olduğuna inanmışsın. yanında iki izleyici daha var bunlar sürekli olaylar hakkında farklı yorumlar yapıyor, filmdeki başrol iyi bir şey yaptığında yanındakilerden biri gururlanıyor diğeri bunu olması gereken sıradan bir şey olarak yorumluyor. özgür irade ise tam olarak burda gizli sen hangisinin yorumuna katılıyorsun. veya kötü bir şey yaptı başroldeki yanındakilerden biri haklı olduğunu düşünürken diğeri hatalı olduğunu düşünüp pişmanlık duyuyor, sen hangisini seçiyorsun. olay bundan ibaret. hayat izlediğin bir filmden ibaret sense başrolle empati kurup kendi hislerinden sorumlusun asıl tercih nasıl hissettiğin ve hissetmeyi seçtiğin şeyde ortaya çıkıyor. filmde olan şeyler senden tamamen bağımsız bir şekilde ilerler. buna kader denir.

-ne yani şuan karşında duran kişi değil miyim ben?

-onun içinde bir yerlerdesin ama fiziki bedenin kesinlikle sen değilsin. fazlasıyla özdeşleştiğin bir çeşit avatardan fazlası değil.

-kafam karıştı ben neyim o zaman?

-sen kafası kolayca karışan bir şeysin daha fazlası değil.
devamını gör...

cem yılmaz'ın esprilerine gülmüyorum. mizah doygunluğu da denilebilir belki. yok ya ben direkt komedi sevmiyorum.
devamını gör...

yoldaş benjamin franklin bey, hepsinden birer adet rica edeceğim.
puanlara gelecek olursak, 12 taksit yaparsak ilk taksidi peşin öderim. e malum ekonomimiz ortada öyle 20000 puan kolay kazanılmıyor bu devirde, bunun renkli mahlası, kişisel iletisi var daha ohooo.*
devamını gör...

günaydın sevgili sözlük sakinleri.
devamını gör...

küçük çocuklara “napıyorsun?” diye sorduğumda verdikleri cevaplardır.

-napıyorsun bakalım umut?
-hiç bişi yapmıyorum...

gerçekten çocukların kafası ilginç çalışıyor biz yetişkinlere göre. biz o anla ilgili bir şeyler anlatmaya çalışırız ya da saçmalarız ama çocuklar gerçekçi ve bir o kadar da ilginç oluyorlar...
devamını gör...

ingilizce kökenli bir deyimdir. buzları eritmek anlamına gelmektedir. küsmüş veya ön yargılı olduğumuz kişi ile kurulacak olan iletişim halinde arada oluşan buzları eritme durumuna örnek verilebilir.
devamını gör...

makineleşmeyle birlikte sermayenin üretim araçlarını tekelleştirmesinin sonuçlarını anlamak isteyenlerin okuması gereken bir yazar. bireysel üretim modelinin yok olmasını, insanların doğaya ve kendisine yabancılaşmasını, her şeyin piyasa için olduğu bir dünyayı muhteşem bir dille ve imgelemle anlatan yazar. gazap üzümleri okuduğum zaman kapitalizmin insan üzerinde yarattığı çaresizliği ve çelişkiyi çok daha iyi anlayabilmiştim.
devamını gör...

telefon. malesef sanırım bağımlıyım.
devamını gör...

-ketçap 1830´lu yıllarda ilaç olarak satılırmış.
devamını gör...

müzik eşliğinde makyaj yapmak ya da sahil kenarında elinde kahven ve azıcık müzik ile denizi izlemek.
devamını gör...

dünyadaki en harika canlılardan biridir. kolonide bulunan bir arı, bulduğu kaynağı diğer arılara anlatmak için belli açılarla arı dansı denen hareketleri yapar. üstelik bu dans kaynağın mesafesi hakkında dahi bilgi verir diğer arılara.
devamını gör...

bittabii baklavadır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yok yani.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

karşı değilim, lakin savunmam. ama ırkçı, ayrıştırıcı veya cinsiyetçi başlıklara karşıyım, tepkimi koyarım. format dahilinde herkes istediği gibi başlık açabilir, anket başlık görmek istemeyen diğer katagorilere gider, bu kadar basit.
devamını gör...

daha sonra yara bandı ile bantladıkları da rivayet edilir.
devamını gör...

güzel bir (bkz: mike cahill) filmidir. aşk şu güzel cümlelerle tarif
edilmiştir:

--! spoiler !--

büyük patlama gerçekleştiğinde, evrendeki tüm atomlar hep birlikte dışa doğru patlayan küçük bir noktanın içinde çarpışmaktaydı.

yani benim atomlarımla senin atomların kesinlikle o zaman birlikteydiler, ve kim bilir, belki de son 13,7 milyar yılda birçok kez birlikte çarpıştılar. yani benim atomlarım senin atomlarını tanıyordu ve her seferinde de tanıdı. benim atomlarım senin atomlarını hep sevdi.


--! spoiler !--
devamını gör...

çok eski zaman anlamına gelen kelime.

kökeni şu olaya dayanır:
dünya ve canlılar yaratılmadan önce allah, insanların ruhlarını, ruhlar aleminde toplar. buradan huzuruna çıkan ruhlara sorar:
- ben sizin rabbiniz değil miyim!
ruhlar yanıtlar:
- evet, sen bizim rabbimizsin. ancak sana ibadet eder, senden yardım dileriz. bunun üzerine, ne derece doğru söylediklerini ortaya çıkarmak üzere onları, bir imtihan yeri olan dünyaya gönderir. konuşmanın yapıldığı bu çok eski zaman islam'da "kâlû belâ" olarak adlandırılır. türk dil kurumu kelimeyi kalubela şeklinde kabul etmiş.

edit: 1881. tanımım olmuş. bu vesileyle atatürk'ü saygıyla anıyorum.
edit 2: küçük bir düzeltme yaptım. @aristokrates'e teşekkür ediyorum uyarı için.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim