
serenay sarıkaya yeni ilişki iddiaları
(bkz: emekliye zam müjdesi)
devamını gör...
ayın en çalışkan 10 yazarı hakkında ne dediler
76. olan değerli yazarımız staretzzosima bunu önemsemedi. *
devamını gör...
diyelim ki o bunu okuyor
okumaz ki...
edit: okuyormuş.
edit: okuyormuş.
devamını gör...
mesut özil
yıllarca alman milli takımında oynamış, biraz çaptan düşmeye başladıktan sonra sıyın cımhırbıskınına yaranmak için doğup büyüdüğü ülkesini kötülemiş karakter yoksunu futbolcu.
ne kadar iyi futbolcu olursa olsun, ne demiş atatürk; "ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim" ahlak bakımından mesut sınıfta kalıyor.
zira onda ahlak yok, iktidarı şapur şupur yalamak var.
ne kadar iyi futbolcu olursa olsun, ne demiş atatürk; "ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim" ahlak bakımından mesut sınıfta kalıyor.
zira onda ahlak yok, iktidarı şapur şupur yalamak var.
devamını gör...
20 mart 2021 türkiye'nin istanbul sözleşmesi'nden ayrılması
birçok ülkeyle beraber istanbul'da imzalandığı için adı istanbul sözleşmesi olan sözleşmeden, ilk imzalayıp parlamentoda onaylayan devlet iken çekildik.
sözleşmeyi feshettik.
fıkra bu kadar.
sözleşmeyi feshettik.
fıkra bu kadar.
devamını gör...
kedi sevgisi
aile sevgisi gibidir. evladınıza dönüşen bir kediye sahip olmak sorumluluk gerektiren bir meseledir. o sorumluluk bilincini hissetmediğim için beslemiyorum. ayrıca başlığı görünce şahsiyet dizisindeki sahne aklıma geldi. münir bey.
devamını gör...
lufthar
peki biz bu yazarı neden göremedik? bu kadar bilgi içerikli ve de okurken aynı zamanda fikren de aydınlatan, hayatın içinden de tanımlara sahip bu yazarı görmediysek bu da bizim ayıbımız olsun.
kafa sözlük yazarı. daim olsun.*
kafa sözlük yazarı. daim olsun.*
devamını gör...
sözlüğe hiçbir katkısı olmayan adamların trollere laf etmesi
başlıkla alakalı bir tanım olmayacak ama bu tanım için ayrı başlık açmak istemedim...
sadece yazılan tanımları okuyarak birbirleriyle atışan yazarları, çekirdek çitleyip, cennet mahallesindeki milyarlık çekyattaki düşüş sahnelerini izler gibi takip ediyorum... sadece şunu düşünüyorum her seferinde; yüzyüze görüşse ya da tanışsa kanka olabilecek potansiyel görüyorum ben bu yazarlar arasında. kim bilir belki bir gün öbüşüb barışırsınız??
sadece yazılan tanımları okuyarak birbirleriyle atışan yazarları, çekirdek çitleyip, cennet mahallesindeki milyarlık çekyattaki düşüş sahnelerini izler gibi takip ediyorum... sadece şunu düşünüyorum her seferinde; yüzyüze görüşse ya da tanışsa kanka olabilecek potansiyel görüyorum ben bu yazarlar arasında. kim bilir belki bir gün öbüşüb barışırsınız??
devamını gör...
kürtlerin ve suriyeli arapların türkiye'de doğurganlık oranının türkleri geçmesi
savaşmayıp seviştikleri içindir.
devamını gör...
hesap silme seçeneği
kafa sözlükte de olması gerekendir.
devamını gör...
kitap okuyan insanı belli eden detaylar
bence zihin huzuruna sahiptir. düşünmekten, yorumlamaktan acı çekmez tam tersine iyi gelir diye düşünüyorum.
çok depresif, keyifsiz bir anımda kitaba sarınca beynimin rahatladığını, dilimin birden kibarlaştığını anladığımdan beri benim için böyle.
değişik bişi.
çok depresif, keyifsiz bir anımda kitaba sarınca beynimin rahatladığını, dilimin birden kibarlaştığını anladığımdan beri benim için böyle.
değişik bişi.
devamını gör...
ölmesi gereken türk gelenekleri
gerdek gecesi insanların ailelerine kanlı çarşaf göstermeyi bırakmaları lazım. *
devamını gör...
çocuklara iki isim verme modası
özellikle 90lı yıllarda pek çok ailenin dağılmasını engelleyen moda.
erkek çocuk üzerinden gidelim, şöyle ki ebeveynlerden biri oğluna kendi babasının ismini vermek ister, diğer ebeveyn ise doğal olarak bu duruma karşı çıkar. ancak bir şekilde orta yolun bulunması gerekir zira öncelik evlilik kurumudur. böylece, her şeyden habersiz zavallı çocuğa isim verilirken aşağıdaki denklem kullanılır.
dede ismi + can = dede ismi can
tabi bu durumda çocuk büyüdüğünde dede ismi ve can arasında gelip gidecektir. çünkü can modernizmi simgelerken dede ismi geleneklere işaret etmektedir.
örneğin; bilal can, hakkı can, süleyman can, rıfkı can
peki ya şimdi kim bu çocuk ? rıfkı mı? can mı ? yoksa rıfkı can mı?
neyse ki gelenekleri bertaraf ettik, büyük söylenceleri bir kenara bırakıp post modern çağa ayak uydurduk. astrologlar isim analizi ile bireyi yorumlarken büyük zorluk çekiyordu. astrologları üzmeyin.
erkek çocuk üzerinden gidelim, şöyle ki ebeveynlerden biri oğluna kendi babasının ismini vermek ister, diğer ebeveyn ise doğal olarak bu duruma karşı çıkar. ancak bir şekilde orta yolun bulunması gerekir zira öncelik evlilik kurumudur. böylece, her şeyden habersiz zavallı çocuğa isim verilirken aşağıdaki denklem kullanılır.
dede ismi + can = dede ismi can
tabi bu durumda çocuk büyüdüğünde dede ismi ve can arasında gelip gidecektir. çünkü can modernizmi simgelerken dede ismi geleneklere işaret etmektedir.
örneğin; bilal can, hakkı can, süleyman can, rıfkı can
peki ya şimdi kim bu çocuk ? rıfkı mı? can mı ? yoksa rıfkı can mı?
neyse ki gelenekleri bertaraf ettik, büyük söylenceleri bir kenara bırakıp post modern çağa ayak uydurduk. astrologlar isim analizi ile bireyi yorumlarken büyük zorluk çekiyordu. astrologları üzmeyin.
devamını gör...
samsun’da sokak ortasında eşi tarafından şiddete uğrayan kadın
yoruldum ben, çok yoruldum.
adaletsizliklerle dolu bir ülkenin mağduruna daha çok ceza verdiğine şahit olmaktan, vicdansızlıktan, güçlünün güçsüzü ezdiği, ezmeye bu kadar gönüllü olduğu, bir yerlerde tanıdığı olanların cezalarının görmezden gelindiği, oradan buradan gündem oluşturmadıkça suçluların gözaltına bile alınmadığı bir ülkede her gün herhangi bir psikopat ya da sapık tarafından öldürülme ihtimaliyle can güvenliği olmadan yaşayan insanlardan birisi olmaktan çok yoruldum.
kadın bayılmış, çocuğun anne deyişi içler acısı... biz izlemeye dayanamadık sen nasıl kıydın, nasıl vurabildin ya? insan demeye dilim varmıyor ama siz nasıl insanlarsınız? hiç mi utanmıyorsunuz sizden güçsüz birisine şiddet uygulamaya ki şiddet hiç olmamalı şu dünyada. kimseden kimseye olmamalı...
bir kere de bir şey olmadan, birileri ölmeden yetişsinler şu ülkede yardıma ihtiyacı olana!!!
gerçekten çok yoruldum ben.
adaletsizliklerle dolu bir ülkenin mağduruna daha çok ceza verdiğine şahit olmaktan, vicdansızlıktan, güçlünün güçsüzü ezdiği, ezmeye bu kadar gönüllü olduğu, bir yerlerde tanıdığı olanların cezalarının görmezden gelindiği, oradan buradan gündem oluşturmadıkça suçluların gözaltına bile alınmadığı bir ülkede her gün herhangi bir psikopat ya da sapık tarafından öldürülme ihtimaliyle can güvenliği olmadan yaşayan insanlardan birisi olmaktan çok yoruldum.
kadın bayılmış, çocuğun anne deyişi içler acısı... biz izlemeye dayanamadık sen nasıl kıydın, nasıl vurabildin ya? insan demeye dilim varmıyor ama siz nasıl insanlarsınız? hiç mi utanmıyorsunuz sizden güçsüz birisine şiddet uygulamaya ki şiddet hiç olmamalı şu dünyada. kimseden kimseye olmamalı...
bir kere de bir şey olmadan, birileri ölmeden yetişsinler şu ülkede yardıma ihtiyacı olana!!!
gerçekten çok yoruldum ben.
devamını gör...
her olayda z kuşağını yermek
ileride bizim de yapacağımızı düşündüğüm şeydir. insanlar birilerini sınıflandırmayı ve bu sınıflandırmalar ile kendilerini yüceltmeyi çok seviyor maalesef.
devamını gör...
parlamenter sistem vs başkanlık sistemi
bize başkanlık sistemi diye yutturulan ucube sistem zaten dünyanın hiç bir medeni ülkesinde uygulanmadığı için hakkında fazla bir şey yazmayacağım versustur.
tek söyleyeceğim, her iki sistemin de emniyet subabı bağımsız yargıdır, bu olmadıkça aslında sistem ne o ne budur.
tek söyleyeceğim, her iki sistemin de emniyet subabı bağımsız yargıdır, bu olmadıkça aslında sistem ne o ne budur.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
güzel insan aramakla insandaki güzelliği aramak arasında derin bir fark var. “güzel insan” dediğimizde göreceli bir kavramdan bahsederken “insandaki güzellik” dediğimiz zaman iş bambaşka bir boyuta taşınıyor.
güzel insanla mı yaşanır, yoksa insandaki güzellikten mi doğar diye sorgulatır kendini aşk. kimine göre güzel insanla yaşamır kimine göre insandaki güzellikten doğar. ama bana göre insandaki güzellikten diyebilirim kuşkusuz. o insanın güzelliğinden doğan aşk zaten o kişiyi güzelleştirir de özelleştirir de. zaten bozulmayacak mı yüzümüzün ütüsü? geçmeyecek mi zaman? düşmeyecek mi saçlarımıza ak? zaman diye bir kavram varken güzellikten bahsetmek çok basit geliyor bana insandaki güzelliğe kıyasen.
birinin sen yanında yokken de seni düşünmesi ne kıymetli değil mi? güzel bir an yaşarken seni yanında düşünüyor mesela ya da bişeyleri seni düşünerek alıyor, seversin diye. ya da bişeyleri sırf seni mutlu etsin diye yapıyorsa yine sen yanında yokken, asıl güzellik bu değil midir? bu daha özel ve zamanın bile ütüsünü bozamayacağı birşey değil midir? uzak ya da yakın olmanın bir önemi kalmıyor, aynı düşüncelerde bir araya gelmek güzellik değil de nedir?
işte bu insandaki güzellikle doğan aşk sayesinde denk gelir insanlar birbirlerine. evet belki ilk başta etkilenmek için güzellik de gerekebilir ama her güzel gördüğümüzün içinde güzellik de bulamayabiliriz. o yüzden aşk denk gelmektir bana göre. “ömrünün geri kalanına denk geldiğinde hissedilecek birşeydir.” der bir yazar kitabında. ne kadar derin, içinde ne çok anlam barındıran bir cümle. bedenen yan yana olamasanız da ömrünün geri kalanına denk gelmek ne büyük bir anlam taşır, küçücük cümleye sığmayacak kadar aslında.
gerçek sevgi, gerçek aşk insanın yüreğinde saklıdır. duymadan seslenmeyi biliyorsa bir yürek, görmeden de sevmeyi ve özlemeyi de bilir elbet. o gerçek güzelliğini keşfedebileceğiniz insanlarla karşılaşırsınız umarım. o zaman bu güzel duygunun tadını bir ömür alırsınız. hayat da kimine göre uzun kimine göre kısa bir yoldur nihayetinde. yol arkadaşınızı bu yüzden iyi seçin. iyi seçin ki her nefesiniz kesildiğinde bahanelerle değil, yüreğiyle gelebilsin.
dokunmadan, dokunan cümleler biriktirebiliyoruz zaman zaman. kullanamadıktan ve aktaramadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı ki?
o yüzden hani meşhur bir söz var ya;
“yüreğin yorgunluk görmesin!”
yüreğiniz yorgunluk görmesin, kalbi güzellik dolu insanlara denk gelesiniz.
ve son olarak,
oscar wilde şöyle der;
“güç erkeğe, güzellik kadına verilmiştir. ama herşeyi yenen güç bir güzelliğe yenilmiştir.”
bir kadını güzel yapan yüreğinin güzelliğidir bence.
ben sana, ben senin güzelliğine yenildim sevgilim.
güzel insanla mı yaşanır, yoksa insandaki güzellikten mi doğar diye sorgulatır kendini aşk. kimine göre güzel insanla yaşamır kimine göre insandaki güzellikten doğar. ama bana göre insandaki güzellikten diyebilirim kuşkusuz. o insanın güzelliğinden doğan aşk zaten o kişiyi güzelleştirir de özelleştirir de. zaten bozulmayacak mı yüzümüzün ütüsü? geçmeyecek mi zaman? düşmeyecek mi saçlarımıza ak? zaman diye bir kavram varken güzellikten bahsetmek çok basit geliyor bana insandaki güzelliğe kıyasen.
birinin sen yanında yokken de seni düşünmesi ne kıymetli değil mi? güzel bir an yaşarken seni yanında düşünüyor mesela ya da bişeyleri seni düşünerek alıyor, seversin diye. ya da bişeyleri sırf seni mutlu etsin diye yapıyorsa yine sen yanında yokken, asıl güzellik bu değil midir? bu daha özel ve zamanın bile ütüsünü bozamayacağı birşey değil midir? uzak ya da yakın olmanın bir önemi kalmıyor, aynı düşüncelerde bir araya gelmek güzellik değil de nedir?
işte bu insandaki güzellikle doğan aşk sayesinde denk gelir insanlar birbirlerine. evet belki ilk başta etkilenmek için güzellik de gerekebilir ama her güzel gördüğümüzün içinde güzellik de bulamayabiliriz. o yüzden aşk denk gelmektir bana göre. “ömrünün geri kalanına denk geldiğinde hissedilecek birşeydir.” der bir yazar kitabında. ne kadar derin, içinde ne çok anlam barındıran bir cümle. bedenen yan yana olamasanız da ömrünün geri kalanına denk gelmek ne büyük bir anlam taşır, küçücük cümleye sığmayacak kadar aslında.
gerçek sevgi, gerçek aşk insanın yüreğinde saklıdır. duymadan seslenmeyi biliyorsa bir yürek, görmeden de sevmeyi ve özlemeyi de bilir elbet. o gerçek güzelliğini keşfedebileceğiniz insanlarla karşılaşırsınız umarım. o zaman bu güzel duygunun tadını bir ömür alırsınız. hayat da kimine göre uzun kimine göre kısa bir yoldur nihayetinde. yol arkadaşınızı bu yüzden iyi seçin. iyi seçin ki her nefesiniz kesildiğinde bahanelerle değil, yüreğiyle gelebilsin.
dokunmadan, dokunan cümleler biriktirebiliyoruz zaman zaman. kullanamadıktan ve aktaramadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı ki?
o yüzden hani meşhur bir söz var ya;
“yüreğin yorgunluk görmesin!”
yüreğiniz yorgunluk görmesin, kalbi güzellik dolu insanlara denk gelesiniz.
ve son olarak,
oscar wilde şöyle der;
“güç erkeğe, güzellik kadına verilmiştir. ama herşeyi yenen güç bir güzelliğe yenilmiştir.”
bir kadını güzel yapan yüreğinin güzelliğidir bence.
ben sana, ben senin güzelliğine yenildim sevgilim.
devamını gör...
fauda
başrolünde, doron adında anti-terörist bir israil askeri vardır. filistin'de hamas terör örgütü adına eylemler yürüten, örgüte maddi-manevi destek veren herkesi öldürmeye yemin etmişçesine hırslıdır. işler iyice karışır ve olaylar gelişir. benim de çok severek izlediğim aksiyon-gerilim dizisidir.
devamını gör...
kendine nickaltı girmek
özellikle de daha önce hiç nickaltına entry girilmemiş yazarlarda görülen durum. ''heyooo ben de buradayım'' demenin alternatif bir yolu olabilir belki de. bilemiyorum.
ama şunu anlamıyorum işte, kendi nickaltına ciddi ciddi kendini öven entry girmek nedir arkadaşım?
neyse ya sonuçta herkesin hayatına kimse karışamaz.
ekleme: bahsettiğim şey nickaltı bomboşken ilk girdiyi nick sahibinin girmesi. yanlış anlama olmasın lütfen. neyse yine de beni ilgilendirmez.
ama şunu anlamıyorum işte, kendi nickaltına ciddi ciddi kendini öven entry girmek nedir arkadaşım?
neyse ya sonuçta herkesin hayatına kimse karışamaz.
ekleme: bahsettiğim şey nickaltı bomboşken ilk girdiyi nick sahibinin girmesi. yanlış anlama olmasın lütfen. neyse yine de beni ilgilendirmez.
devamını gör...
tam kapanmanın bir hafta daha uzama ihtimali
(bkz: bıhtım yav)
devamını gör...