polonya şiirinin en büyük ustası olarak kabul edilen wislawa szymborska'nın yazdığı bir şiir. özkan mert tarafından türkçe'ye çevrilmiştir.

her savaşın ardından
birileri ortalığı temizlemeli.
az buçuk bir düzen
kendiliğinden kurulmaz

birileri temizlemeli kürekle
yollardaki döküntüleri
ki ceset dolu arabalar
devam edebilsin yollarına

birileri tıkanıp kalacak elbet
çamurlarda ve küllerde
parçalanmış koltuklarda, cam
parçalarında
ve kanlı bezlerin arasında

birileri kütükleri bulup
dayamalı duvarlara
pencerelere cam takmalı
kapıları geçirmeli menteşelere

kendiliğinden olmaz bunlar,
fotoğraflarda
yıllar, yıllar alır.
tüm kameralar şimdiden
başka bir savaşa gitti.

köprüler yeniden kurulmalı
ve istasyonlar yenilenmeli.
kolları sıvamaktan
gömleğin kolları parçalanmalı

birisi elinde süpürge
anlatıyor savaşın nasıl olduğunu.
öbürü dinliyor
ve parçalanmamış başını sallıyor.
fakat hemen çok yakında
bulunmalı böyleleri
tüm bunlardan yorgun.

birileri bazen
kazıp çıkarmalı çalıların altından
o boktan gerekçeleri
fırlatıp atmak için çöplüğe

onlar ne yaptıklarını bilenler
yer açmalı
kendilerinden az bilenlere
azdan daha az bilenlere.
hiç bilmeyenlere.

çimenler örtüyor şimdi
nedenleri ve yaşananları.
birileri yattığı yerden
ağzı açık
bakıyor bulutlara.
devamını gör...

benimdir. tabii bir kaç günlük ara vermek sayılıyorsa.

bu salaklığı iki kez yaptım. ama insan buraya girmeden duramıyor ki azizim.
devamını gör...

normal davranış.

herkesin güzellik algısı aynı değil, biliyorsunuz. kendi tipi kendi kafasındaki güzellik anlayışına uymuyorsa güzel olduğunu da düşünmeyecektir, size ve başkalarına güzel gelse de...
devamını gör...

çok düşünmek. ya geçmişi ya geleceği. bir yerde saplanıp kalmak. arabanın çamura saplanması gibi patinaj çekmek. anı kaçırmak. haliyle yol alamamak. ne demişler yarını düşünmek için erken, dünü düşünmek için geç ama anı düşünmek için tam zamanı. haliyle mutluluk bakış açısı ile alakalı. beyindeki sızlayan düşünceleri susturabilmekle. kolay değil. kimisi bastırır bir şekilde kimisi desteğe ihtiyacı vardır. çaresi olmayan dertler var ama bu gibi sorunlarda bakış açısını değiştirmek,kendini öz varlığının farkında olmak gerekir. dönüşüme başlamak, mutlu olacağım mutluluk benim hakkım demekle,kafada başlar.
devamını gör...

-bir kadına geçerli sebep olduğunda bir suriyeli tekme atabilir mi?
-bir kadına geçerli sebep olduğunda herhangi biri tekme atabilir mi?
-bir insana geçerli sebep olduğunda herhangi biri tekme atabilir mi?
-bir canlıya geçerli sebep olduğunda herhangi biri tekme atabilir mi?
sorularını aklıma getiren olay.
haberin yazılış biçimi aslında toplum olarak nasıl bir şiddet batağının içinde olduğumuzu düşündürüyor.
bazı şeylerin hiç normalleşmemesi gerekirdi.
devamını gör...

ileride iyi bir yazar olacağını hissettiğim çaylak kişisi.
devamını gör...

kendini hiçe saymakla eş değerdir.
devamını gör...

programlama dillerinde, eşit değildir anlamına gelen ifade.
devamını gör...

ilk tanımında sözlüğün kadınlarının güzelliğini değerlendiren ve sözlüğe kız için geldiğini beyan eden yazarın isteği.
devamını gör...

geceleri kendiniz de dahil olmak üzere her şeyle yüzleşirsiniz. yalan yoktur çünkü karanlık dürüsttür...
devamını gör...

bir dönemin en güzel kadınlarıyla birlikte olmuş, onları ünlü etmiş, onlardan çocuk yapmış, rus asıllı fransız yönetmen, senarist, prodüktör, yazar, eleştirmen, gazeteci. (okunuşu: roje vadim; vadim'deki a, 'e' ile 'a' arası bir sesle okunuyor.)

babası devrim sırasında rusya'dan fransa'ya iltica etmiş. daha sonra diplomatlık yapmış. mısır'da ve türkiye'de de çalışmış. vadim'in çocukluğunun bir bölümü babasının görevi dolayısıyla türkiye'de geçiyor, hatta kardeşi de türkiye'de doğmuş.

babalarının türkiye'deki ani ölümünün ardından, anne bunları da alarak fransız alpleri'ne götürüyor orada küçük bir motel işletiyor. roger'le kardeşi bu turistik yerde kayak dersleri de veriyorlar.

vadim'in sinemaya geçişi çok erken yaşlarda. önce oyunculukla başlıyor ve 1947 yılında henüz 19 yaşındayken ünlü fransız film yönetmeni marc allégret'in yardımcısı oluyor ama vadim'e ve vadim'in keşfettiği brigitte bardot'ya dünya çapında ün kazandıran film, senaryosunu yazdığı ve kendisinin yönettiği, and god created woman--> ve tanrı kadını yarattı filmi oluyor.

film öyle ünlü oluyor ki, brigitte bardot birdenbire özgür kadının simgesi seks ikonu haline geliyor. roger vadim'in de, hem karısı hem de yönettiği filmlerin tanrıçası oluyor. brigitte bardot'nun karşı cinse olan ilgisi evliliklerinin sonunu getirse de vadim, hemen onun ardından, ona çok benzeyen başka bir sarışın buluyor, onu da ünlü ediyor: annette stroyberg. danimarka asıllı bu güzel hatundan bir de çocuğu oluyor.

sırada gencecik bir yıldız adayı olan catherine deneuve var ve ondan da bir çocuk. ama evlenmiyorlar. adam hiç boş kalmıyor. catherine'nin ardından dünyaya başka bir seks ikonu daha armağan ediyor: jane fonda. fonda kendi ülkesinde ünlü aslında, çok da ünlü bir babanın çocuğu zaten; henry fonda'nın. ama ülkesinde ve dünyadaseks ikonu imajını vadim'le yapıyor. o ünlü barbarella'yı birlikte çekiyorlar. bir de çocuk yapıyorlar. ama evlilikleri uzun sürmüyor. jane vatanına amerika'ya dönerken vadim de başka bir aşka yelken açıyor, başka bir catherine çıkıyor karşısına; catherine schneider. onunla da evleniyor ve bir çocuk da ondan. bu arada adamın hayatından pek çok başka kadın daha geçiyor ve bunlar da genellikle ünlü ve güzel kadınlar ama onların da adını buraya yazmaya kalksak bize sayfalar yetmeyecek.

ölmeden on yıl önce bir evlilik daha yapıyor; bu seferkinin adı marie-christine barrault. 2000 yılında da kanserden ölüyor. ve cenazesinde, evlendiği bütün kadınları da buluşturuyor. şimdi de dünyanın en güzel yerlerinden birinde ebedi istirahatinde; st. tropez'de. onu tanıyanlar her daim mutlu bir adam olduğunu söylüyorlar, toprağı bol olsun.
devamını gör...

evettttt. 500 gayme versin herkese. gönlümüz olsun be yoldaş. hayat yeterince zor zaten bir de sen vurma.*
devamını gör...

bu adetin kökenini bir kaç noktada temellendirmek mümkün olabilir; bunlardan birincisi yarsub yani yer-su ruhları ile ilintili bir inancın günümüze değişerek gelmiş hali olabilir zira yer-su ruhları iyi ruhlardır. koruyucu ve gözetici olduklarından bahsedilir. bu sebeple de yolculuğa çıkan insanların onlar tarafından korunup, gözlenmesi ve yolculuğunu güven içinde tamamlayarak, geri dönmesini sağlamak için bu ritüele başvurulmuş olabilir.

bir diğeri bu ritüelle yayık han'a bir atıf yapılıyor olabilir. kendisi denizlerin hakimi ve ölen ruhları koruyan bir figür olması ile öne çıkar. türklerdeki su kültünün en önemli ögelerinden birisidir. yine bu ritüelle yolculuğa çıkanın yolculuk esnasında başına bir şey gelirse, daha doğru bir tabirle ölürse, yayık han tarafından ruhunun korunmaya alınması ve kötü ruhlardan uzak tutularak, huzur içinde kalmasının sağlanması amaçlanmış olabilir.

ya da uygurlardaki yol tengri kavramı ile bu mevzu arasında bağ kurabilirsiniz. yol tengri kavramı bazılarının öne sürdüğü gibi ırk bitig ile ortaya çıkmış bir kavram değildir. uygurların maniheizm'e geçmeden önce de kullandıkları bir kavram ve ata inancıdır. orada da su serpme ve benzeri hareketlerin bu noktada değişim geçirip, günümüze geldiği gibi bir yorum yapılabilir. burada da yol tengri'nin yolcuları koruması için diğer 17 ulunun desteğine sahip olması niyetiyle hareket edildiğinden bahsetmek belki mümkün olabilir.

elbette bunların hiçbirisi kesinlik taşımaz. ancak türklerin su kültü ile ilgili bilgileri ve eserleri incelediğinizde bir takım uygulamaların arasında bağ kurarak, bu sonuçlara ulaşabilirsiniz. çünkü bu uygulamaya benzer olarak kamların yaptıkları bazı ritüeller, ölülerin ardından yapılan yine benzer bazı ritüeller mevcuttur. sonuç olarak, bu uygulamanın temelinin kök tengri inancına ve eski türk kültürüne dayanıyor olduğu söylenebilir. özellikle anadolu'daki türkmenlerin ve yörüklerin su ile ilgili günümüze taşıdığı adetlerin kökeni genelde eski türk kültüründe kendisini bulur. tabi burada enteresan nokta şu; birileri her ne kadar sizin toplumsal belleğinizin bazı hususları unutması için çabalıyor olsa da, geçirdiğiniz dönüşüme rağmen pratikte bu değerleri bir türlü kaybetmiyorsunuz. menşei farklıymış gibi hareket etmenize rağmen bu ritüelleri uygulamaya devam ediyorsunuz. tarihi bellek hasar almış ama pratik olarak halen bir şekilde bu adetler devam ediyor. bu durumda, geçmişe ve gerçeğe dair yeniden bilinç kazanılabilmesi için halen bir kapının açık olduğunu gösterir. yani halen umut var diyebiliriz *
devamını gör...

evet cancağazımın nickaltına yazmadığımı fark etmenin haklı üzüntülerine gark halde bu satırları yazıyorum. nickini ilk gördüğümde belki çoğu yazar gibi aklıma ilk ağızda foşur foşur haşır huşur patara kütere yediğim bir salata düşüren canımı çektiren güzellik. valla en geç tanıştığım yazarlardan olmasına rağmen arap atı misali gönlümde birinciliğe oynayan yazarlardan kendisi. daha çok muhabbet ettikçe sanki kundakta kaybolmuş birinci göbek akrabamı bulmuş gibi sevindirik olduğum, samimi hissettiğim kişidir. bilmem artık bence biz avrupalı göçmenler böyleyiz herhalde!(bkz: sısısısı) kendisi mükemmel bir annedir aynı zamanda ve de anayım ben anaa! anaçlığını, sıcaklığını size dokundurur. hiçbir faydası olmadığını varsaysam dahi sadece böyle dostluklar kazandırdığı için bile bu platforma teşekkürü borç bilirim. bir de hamarattır ki onu da demeden edemiciim. bu sözlükten gurme team kurup sahalara ticarete atılmam yakındır. ben mi ?ben sadece %51 hissecik sahibi olacağım canım.(bkz: sısısısı)
devamını gör...

mal fazlası marka giyim tezgahlarına bakın, hee siz kadın kişisiyseniz ortalıkta nerdeyim ben alüminyum diye dolanan tiplere bakarak kolayca bulabilirsiniz kendisini.
devamını gör...

eyaletin adı, sioux kızılderili dilinde "bulut renkli ırmak" anlamındaki mnisota kelimesinden geliyor.
devamını gör...

gerçekten ama gerçekten çok çok güzel bir yayın oldu, başta gomercan ve bengaripsengüzeldünyaumutlu olmak üzere gerek anons, gerekse tanımları ile güzel saatler geçirmenizi sağlayan herkese teşekkür ederim kendi adıma.

sevgiler, saygılar en kötü günümüz böyle olsun!
devamını gör...

kızların ilgisini çektiği için bazı erkekleri de üzer. ne yazık ki.
devamını gör...

harika bir film, harika...ispanyol sineması her zamanki gibi, izleyicisine merhamet göstermiyor.
yapılmaz ulan bu bize!
önce genel bilgiler;
filmin yönetmenliğini; juan antonio bayonayapıyor. yapımcılarından biri, pan'ın labirentinin yönetmeni guillermo del toro'dur.
film 2007 ispanya ve meksika ortak yapımıdır. tür içinse; gerilim , korku ve dram diyebiliriz bence. oyunculuklarını ise; belen rueda fernando cayo ve edgar vivar paylaşıyor. aaah unutmayalım; charlie chaplinin kızı, geraldine chaplin psişik aurora rolünde.
arkadaşlar filmi henüz izledim, gözlerim dolu dolu. şişirdi beni film. mutlu son için mi şiştim, yoksa mutsuz son için mi? bilemiyorum .
film 30 ödüllü, 27 ödüle de aday gösterilme başarısı var.

bundan sonrasını spoi takıntısı olanlar okumasın lütfen!

'
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel''

laura, yetimhanede büyümüş, kendini bu sebeple dezavantajlı çocuklara adamış, şu anda simon adında aids'li bir çocuğu evlat edinmiş harika bir annedir.
eski kaldığı yetimhaneyi alarak, burada 5-6 dezavantajlı çocuğa bakmak istemektedir.
filmin ilk sahnesinde gösterilen korkuluk ve arkasında görülen 5-6 çocuk bize şöyle bir yorum yaptırıyor ''geliyor gelmekte olan''
filmin açılışında, jenerik müziği ile verilen duvar kaplamasının kaldırılması ise, cilalanmış parlatılmış şeylerin altında, bulacağımız şeylere delalet ediyor.
neyse efenim her şeye takılırsak bu filmi anlatması bitmez. devam edelim.
hiv virüslü simon, dünya tatlısı bir çocuktur. onun 5-6 tane hayali arkadaşı vardır. simonun bu hayali arkadaşlarına takılması laurayı endişelendirmektedir. derken lauranın kapısını sosyal hizmet görevlisi olduğunu söyleyen garip bir kişi çalar.
bu kişi, lauranın henüz bir çocuk olduğu dönemde, yani yetimhanede görevli bir kadındır. ancak yetimhaneden ayrılmıştır.
ortada bu kadar gariplik varken , laura dawn sendromlu çocuklar için düzenlediği bir partide, ''simon arkadaşım thomas'ın evine gitmemiz gerekiyor'' der. bu hayali arkadaştan çok sıkılan laura, simona bir tokat atar ve partiye döner. oğlunun gönlünü almak için yukarı çıktığında, oğlu simon artık kayıptır.
ve 8 ay boyunca laura onu bulamayacaktır.
bulmak için ''hayali arkadaş''larla oyun oynayacaktır.
bu hayali arkadaşların laura'nın kederinden ortaya çıkan hayali arkadaşları ,
daha doğrusu yetimhanedeki arkadaşları olduğunu öğrendiğimde, beynimden vurulmuşa döndüm.





film gerçekten çok güzel, tavsiye ederim.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim