dun hoslandigim kadin "bence beni seviyorsun ve ben seninle denemeye hazirim" dedi "ne alakasi var" dedim birazdan raki bardagini gozume soksam ben bunu hakettim derim.

hukumet kadin filminde dedigi gibi ben benim agzima....
devamını gör...

veda yemeği... çok sevdiğim abim ve ablam şehir değiştiriyor.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sadece ağlıyorum. yapabildiğim bu. bu iğrenç kişileri tanısaydım bilemiyorum ne yapardım, sanırım kendimi kaybedebilirdim.
devamını gör...

incitilmiş bir ruha sahiptir. oysa duygular bakidir. insanı insan yapan yegane şeydir nasıl yitirilir? belki sadece haketmeyene göstermekten imtina ediyordur kişi.
devamını gör...

araştırmaları şu şekilde yapılan kurum: abi memnuna kaç yazıyım 77 yaz, mutlu olana da 50 yazıyım mı yok belli olur 47 yaz.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
resim çizmek kurtuluş benim için. soyutlanış belki de .
devamını gör...

bilmektir.


"ben gizli bir hazine idim, bilinmek istedim (bilinmeye muhabbet ettim) ve kâinatı yarattım."


okumaktır.


“ilim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir. sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır.” yunus emre
devamını gör...

/aklına gelecek ayrılığımız
pişman olacaksın günün birinde
/

devamını gör...

sözlüğü izdivaç programı zannetmek diye bir başlık vardı bir zamanlar gözüme ilişmişti. aklımda kalması güzel olmuş! sözlüğü böyle şeyler için kullanacaksanız belli ki göbekli, yağlı ciltli bir tipsiniz hani zeka kırıntısı desek belki sapyofili birine denk gelme ihtimalinizi düşünsek, bu başlıkla çok zor.
devamını gör...

1793-1861 tarihleri arasında yaşamış romantizm temsilcilerinden, irlandalı ressam.

çiftçi bir ailede büyüyen danby 1807'de dublin'e taşındı, burada royal dublin society okulu’nda resim dersleri aldı. bu dönem manzara resimleri çizmeye başladı.
daha sonra londra'ya taşınan sanatçı, bu dönemden itibaren bir çok eserini royal academy'de sergilemeye ve eserleri rağbet görmeye başladı. 1824'te sergilenen ‘'sunset at sea after a storm’' eseri çok yüksek bir fiyata satıldı, 1825'te associate of academy'e kabul edildi. bu muhteşem eseri hemen aşağıya iliştireyim.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel sunset at sea after a storm (1824)

eşi başka bir ressamla kaçıp onu terkedince aniden paris'e taşındı. 1841'de ingiltere'ye tekrar dönene kadar akademi'de sergilenecek kadar önemli eserler üretmedi. 1840'ta yaptığı ''the deluge'' isimli eserinin dışında, bu eser akademi'de tek başına sergilenmiş. aşağıya ekliyorum.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel the deluge (1840)

gün batımlarını, kocaman dağları, bazen sakin nehirleri, denizleri bazen de dev dalgaların arasında boğuşan gemileri, göz korkutacak derecede görkemli doğa manzaralarını resmetmiş kendisi. eserleri john martin'in tablolarına çok benziyor zaten. insan tablolarından gözlerini alamıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel shipwreck (1850)

daha fazla eserini incelemek isterseniz buradan
kaynak
devamını gör...

özlem gibi elinizde olmayan duyguları yönlendirebilecek kadar android değilseniz yapacak bir şey yoktur bir zaman sonra kabuk bağlıyor.
devamını gör...

ortada hiç de enteresan bir durum yok. beni rahatsız edeni, görmek istemediğimi engellerim. bu da en büyük hakkım. kimse kimseye tahammül etmek zorunda değil.
devamını gör...

türkiye'de esrarengiz kasaba adıyla disney turkey olarak yayına alınan abd yapımı çizgi filmdir. genel olarak bir üçgen etrafında dönmektir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

disney şirket olarak, filmlerini yayınlatacağı ülkeler ve firmalarla özel olarak görüşür ve dizinin adında karar kıldıktan sonra, seslendirmeye geçilir.
şöyle ki siz, seslendirme şirketi olarak, birkaç seslendirme sanatçısından demo oluşturup mail atarsınız, onlarsa dinleyip evet, bunun seslendireni, bu olacak derler. ve bu durum, başrol karakterleri başta olmak üzere, her karakter için tekrarlanır. bildiğim kadarıyla isim konusundaki takıntıları da böyledir: sevimli canavarlar, buz devri tüm serileri, ayı kardeş... hepsinde bu durum aynen uygulanmıştır. dolayısıyla dizinin ismi konusunda, illaki gravity falls diye ısrar etmenin mantığı yoktur. dizinin adı esrarengiz kasaba'dır. bir kere, bunu söylemekten çekinmeyelim.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu açıklamadan sonra gelelim dizi hakkında bilgi vermeye:
öncelikle o'na çizgi film deyip aşağılamak* haksızlık olur. zira amerika'nın meşhur 51. bölgesinde geçen, geçtiği sanılan, gizemli olayların derlemesinden oluşur. ve ciddi bir ekipçe, her ayrıntısı düşünülerek* kurgulanmıştır.

dizi, iki sezon boyunca orta dünya'dan açılan bir geçit ve buna engel olmak sırasında, kasabada meydana gelen gizemli olayların, tatlı-komik anlatısından oluşur.
dizide bu görev, ikiz olan, mabel ve dipper'a düşer. ve kendilerini gizem ikizleri adıyla anmaya başlarlar.
her şey, dipper'ın ormanda, bir günlük bulmasıyla başlar....
...
mabel ve dipper, 13 yaşlarında, yaz tatilini geçirmeleri için büyük amcalarının yanına yani esrarengiz kasaba'ya gönderilirler. orada onları, adına mystery shack-gizemli kulübesi denilen ve evini, ofis gibi kullanan bay pines karşılar.
para kazanmada becerikli, yalancı, düzenbaz, kurnaz ancak bir o kadar da eğlenceli biri olan pines'ın gerçek kişiliğini öğrenmek, onlara yeni olayların kapısını açacaktır.
gizem ikizleri, bu kasabada, çeşitli dostlar edindikleri gibi düşmanlar da edinerek yaz tatillerini deli dolu yaşarlar .

elbette sonunda liseye burada devam etme kararı alacaklardır.

dizinin sezon sonuna, özellikle de ikinci sezonunun sonlarına doğru gerçekten olaylar, iyice içinden çıkılmaz bir hal alır ve filmin her sahnesinde, kasabanın o eski halini özlersiniz. hatta dizi bittiği anda, öff o neydi bee deyip ilk sezonun ilk bölümünden yeniden yeniden başlarsınız. bende öyle olmuştu. güya kuzenime, o ne biçim dizi deyip engel olmuştum, bana bulaştı...


dizinin ciddi fanları vardır. hatta kulübenin adına kurulmuş bir internet sitesi bile vardır. dizide, verilmeye çalışılan mesajların alt metnini okuma, arka planda gözden kaçmış olayları ve anları paylaşmayı görev edinmiş sosyal medya hesapları... yani seveni çok sever*; sevmeyeni de, nefret eder. .

toplam iki sezonu çevrilmiş olan dizinin, sezon başına bölüm sayısı; 20 'dir ve toplam 40 bölümdür.

dizinin karakterleri şunlardır: mabel, dipper, soos, stanley, stanford, wendy, grenda, candy, gideon, robbie, blendin blandin, toby, sherrif blubs, deputy durland...

karakterlere hayat veren oyuncular ise* şöyledir: kristen schaal, jason ritter, alex hirsch*, j. k. simmons, linda cardellini, carl faruolo, niki yang, thurop van orman, t. j. miller, justin roiland, neil hamburger, kevin michael richardson, keith ferguson...

ayrıca türkçe seslendirme ekibi ise: sercan gidişoğlu*, selen öztürk *, ercan demirel *, sefa zengin *, murat şenol *, emrah özertem *, nurhan yılmaz * gibi isimlerden oluşmaktadır.


dizinin yönetmeni: john aoshima, yapımcısı: tobias conan trost, yönetici yapımcısı alex hirsch ve denetleyici yapımcı: rob renzetti'dir.

dizi abd'de; 15 haziran 2012 - 15 şubat 2016 arasında,
türkiye'de ise; 3 kasım 2013 - 15 mayıs 2016 arasında yayınlanıp final yapmıştır.
ancak hala 3. sezonu beklenmektedir.

dizi ile ilgili kitaplar, tablolar, panolar, çizgi romanları, ajanda ve dizide bahsi geçen günlüklerin türkçe'ye çevrilme ve satış işlemleri de yapılmıştır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

görsel kaynaklar sırasıyla: youtube, çiçeksepeti.com, seslendirmekadroları.com, pinterest, letgo, twitter, kitapyurdu.com ve pinterest.
devamını gör...

umarım pandemiden sonra da devam eder dediğim karar.
devamını gör...

blizzard'ın geliştirmiş olduğu muazzam strateji oyunu. halen diablo ve starcraft oynamaya devam ediyorsak adamlar işlerini iyi yapmış demektir. kanımca strateji oyunları konusunda starcraft'ın eline kimse su dökemez. ırkların çok farklı özellikleri olsa dahi hangi ırkla oynarsanız oynayın, ırklar arasında inanılmaz bir denge olduğunu görürsünüz. ben genelde terran oynarım. zira protosslarla oynamayı seviyor olsam bile pylon sınırlaması beni ifrit eder. pylon inşa etmektense, terran işçilerini arı gibi çalıştırmayı daha çok seviyorum. artı terran işçileri sorumludur. inşaat bitene kadar inşaatta canla başla çalışırlar. protosslar öyle mi? yaptım oldu mantığı ile hareket ederler. cafcaflı bir çatışmanın içerisindeyseniz işçiyi unutma ihtimaliniz vardır ve bön bön ortalıkta olanı biteni izlerler. zerglere hiç girmeyelim ben onları yok etmeyi seviyorum. creep'ler midemi bulandırıyor. o zemini ve böceksi yapılarını gördükçe de içimde inanılmaz bir yok etme isteği oluşuyor. rakibim ya da rakiplerim zerg ise oyunun keyfi benim için bir kaç kat daha artıyor. tam bir imha makinesine dönüşüyorum*

oyun içi bazı unsurlar ise beni ziyadesiyle memnun eder. misal; battlecruiser'lardan gelen ''battlecruiser operational'' ve ''good day, commander.''sesleri bende antidepresan etkisi gösterir. * ''buna carrier has arrived!'' sözünü de ekleyebilirsiniz zira istemsiz bir gülümseme kaplıyor yüzümü bu sesi duyduğumda. zerglerle ilgili var olan her şeye ise kılım. nefret suçunu şu dünyada bir tek zerglere karşı işliyor olabilirim. geberesiceler *
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bilgiden falan ziyade yaşam şartlarından dolayı elde ettiği anlayış huyu ile bu vasfı alır küçüklüğünden itibaren şımartılan tiplerde bu huy görülmez.
devamını gör...

john donne'a ait garip bir şiirdir.

gururlanma ey ölüm
ey ölüm! bazıları kudret ve dehşet görse de sende
sakın gururlanma sen, çünkü ikisi de değilsin
alıp götüreceğinden emin oldukların bile ölmez de
zavallı ölüm, sen beni öldürmeye kadir değilsin.
eğer sadece uyku ve dinlenmeden ibaretsen sen
gerçekten de keyif verici bir şey olmalısın.
hem en önce en iyilerimiz gidiyor seninle
kemiklerine rahat, ruhlarına huzursun.
kadere, şansa, krallara ve çaresizlere köle,
varlığını savaş, zehir ve hastalıklarla sürdürürsün,
verdiğin uykuyu bulabiliriz afyonda, büyüde bile;
hem onlar daha iyi uyutur; sen niye övünürsün?
kısa bir uykusun, ebediyete uyandığımızda biteceksin,
ölüm olmayacak artık, ölüm o zaman sen öleceksin.


kaynak

2. çeviri

gururlanma, ey ölüm!
kimi kudret buldu sende vaktiyle, kimi de azamet
gururlanma, ey ölüm! gerçekte yok bir keramet.
toprak ederim dediklerin bak ölmediler ki hala
zavallı ölüm! beni de beklemesen hani boşuna.
uyuduk ve dinlendik de bir dem huzur bulduk
bu dostlarından fazlasını senden bekler olduk.
yakındır en yiğitlerimiz de göçer gider seninle
kurtulurlar elinden ruhları ve kalan kemikleriyle
kadere, talihe, güce ve umutsuzlara köle oldun
savaşlarda ve hastalıklarda hep çadır kurdun.
bizi uyutmaya fazlaca yeter, eski büyüler ve esrar
bu havan kime böyle? güçlüler en az senin kadar.
bir kısa uykunun ardından uyanacağız sonsuza
kimseler ölmeyecek artık, seni vereceğiz toprağa.


kaynak 2
devamını gör...

'tadı acımtırak, ekşimsi ve buruk.' anlamına gelen sözcüktür.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

miss gibi fesleğen kokusu.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim