escort ve motor kadın yazarları ile ünlü sözlüktür. 3 gündür sözlükte bir takım ifşa olayları dönüyor. öğretmen olduğunu iddia eden kadının birisi sözlükteki bazı erkekleri aynı anda idare edip parmağında oynatmış. tüm bunların sonunda bahsi geçen kadın hesabını silip kaçtı. sürekli bir boklar yiyorlar daha sonra ifşa olunca hesaplarını silip kaçıyorlar. kim kimle yatıp kalkıyor belli değil. sözlük olmaktan çıkmış burası adını derhal 'tinder' tarzında değiştirmeli. erkekler de ağır saf ve abaza. bir tane gay çocuk var milleti aylardır kadınım diye keklemiş hatta bazıları ile seksting bile yapmış. şuraya sağlıklı bir insan girse 2 güne psikolojisi alt üst olur. 30 yaşına gelmiş kelli melli moruklar kız peşinde dolanıyor. adı sözlük olan fakat aslında sözlük olmayan yerdir. bu sözlükteki yazarların ezici çoğunluğu reel hayatta bir yere gelemeyip sözlük gibi anonim mekanlarda kendilerini farklı tanıtan tedavi görmesi gereken sorunlu kişilerdir.
devamını gör...

bir nazım hikmet şiiri. tepesine bir çınar dikemedik adamın.


yoldaşlar, nasip olmazsa görmek o günü,
ölürsem kurtuluştan önce yani,
alıp götürün
anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni.

hasan beyin vurdurduğu
ırgat osman yatsın bir yanımda
ve çavdarın dibinde toprağa çocuklayıp
kırkı çıkmadan ölen şehit ayşe öbür yanımda.

traktörlerle türküler geçsin altbaşından mezarlığın,
seher aydınlığında taze insan, yanık benzin kokusu,
tarlalar orta malı, kanallarda su,
ne kuraklık, ne candarma korkusu.

biz bu türküleri elbette işitecek değiliz,
toprağın altında yatar upuzun,
çürür kara dallar gibi ölüler,
toprağın altında sağır, kör, dilsiz.

ama bu türküleri söylemişim ben
daha onlar düzülmeden,
duymuşum yanık benzin kokusunu
traktörlerin resmi bile çizilmeden.

benim sessiz komşulara gelince,
şehit ayşe'yle ırgat osman
çektiler büyük hasreti sağlıklarında
belki de farkında bile olmadan.

yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,
- öyle gibi de görünüyor -
anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni
ve de uyarına gelirse,
tepemde bir de çınar olursa
taş maş da istemez hani...

1953, 27 nisan
barviha sanatoryumu
devamını gör...

epeycesene sevdiğim değerli türk şair, yazar, manken, düşünür, pembe bir battaniye ve sosyopattır.

kendisiyle her gün düzenli olarak oyun oynarız. araya 6-7 saat koyunca yoksunluk belirtisi gösterip işi gücü bırakıp oyun oynamaya başlıyoruz. neyin kafasını yaşıyoruz onu da bilemiyorum. ne zaman kazansam arıyorum deli kadınlar gibi kahkahalar atıyorum, 4 dakika boyunca gülüyorum, olabildiğine sesli şekilde bu zaferi kutluyorum. ancak kendisi ne zaman yeniyor gibi olsa karnım ağrıyor, başım ağrıyor ya da ağzımdan kan geliyor bir dakika bahaneleri ile oyundan çıkıyorum ve ortadan kayboluyorum. saatlerce içime kapanıyorum. yenilmeye 5 gr tahammülüm varsa kendisine yenilmeye tahammülüm hiç yok. hırsımı alamayıp tartışmak için aradığım zaman telefonu "bekle teslim oluyorum" diye açıp zaferden vazgeçen bir komutandır. daha dün benimle hayvan gibi alay etti aha yenilirim bile demez, akıllı adamdır, dırdır ile uğraşmaz. lütfen abiiiii lütfen teslim olun, hadi be abbi diye yalvartabileceğini bildiği halde hiç o toplara girmez. bu nedenle pembe bir battaniyedir.

durup dururken garip garip laflar soktuğu, aynı anda iki işe birden odaklanamadığı için arayanı telefonun bir ucunda unuttuğu, basit bir yemek tarifini dinleyerek asla yapamadığı, kafası bir başka âlemde yaşadığı ve bir noktadan sonra (6-7 gün uğraşıp) sinirleri oynatıp tartışma başlattığı zaman telefonun ucundan sinsi sinsi güldüğü için sosyopattır.

pembe bir battaniyelik ve sosyopatlık arasında geçirdigi yaşamında başarılar diliyorum değerli dostuma. umarım bir gün kullandığı maddeyi hepimiz ile paylaşır çünkü herkesin bu kafaya ihtiyacı var.

hoşşa ğal.
devamını gör...

entel görünümlü yazarlara çıkarıp sallamayı seven*, sözlükte troll başlık ve içeriğin de* olması gerektiğini düşünüp bunu hakkıyla tatbik eden*, dimağına yaşar kemal'in düşün çiyi düşmüşçesine "sözlük on binlerce çiçekli bir kültür bahçesidir; her çiçeğin ayrı bir rengi ve kokusu vardır. bir çiçeğin koparılması bir rengin, bir kokunun yok olmasıdır. tek dile, tek renge kalmış bir sözlük hapı yutmuştur." mottosu doğrultusunda hareket eden ve yine devamla "bizi düşünmeye alıştırmamışlar. ('başımıza icat çıkarma çocuk!' sözüyle örselemişler.) üstelik de düşünmeyelim diye ellerinden geleni yapmışlar. düşünmeye çalışanları da hep uçurmuşlar." şeklinde düşündüğüne kalıbımı basabileceğim yazardır ki öylece bir entry taramasıyla bile tebessüm ettirme potansiyeline sahip olduğunu çıkarıp* gösterecektir.
devamını gör...

kahve.
devamını gör...

türkiyenin hayvan hakları konusunda dahil olduğu, tamamiyle ya da kısmen kabul ettiği uluslarası sözleşmeler, bildiriler vb.
declaration of animal rights buradan
universal declaration on animal welfare buradan
universal charter of the rights of other species (2000)
dünya hayvanları korunma indeksinde türkiye d statüsündedir.
buradan
#352497">#352497 hayvanlar kişi olmadıkları ve sorumluluk ve ceza alamayacaklarından hakları olmaz demek yanlıştır.
hayvanlar duyan, düşünen canlılardır ve hepsinin kendine dair bir kişiliği vardır. cognitive ve duygusal öğrenme yetenekleri vardır. sorumluluk ve ceza hayvanın sorumluluğunu üstlenen kişiye verilir. tıpkı çocukların, zihinsel yetenekleri farklı olan kişilerin, psikiyatrik sorunları olan kişilerin duyan ve düşünen canlılar olması, sorumluluk ve ceza almamaları gibi. eğer sorumluluk ve ceza hak sahibi olmamayı gerektiriyor olsaydı bu durumda çocuk hakları olmazdı. bu durumda zihinsel yetenekleri farklı olan kişilerin, psikiyatrik sorunları olan kişilerin hakları olmazdı.
türkiye'de hayvan haklarıyla ilgili olarak düzenlemeler 5199 sayılı hayvanları koruma kanunuyla yapılmıştır, çocuk haklarıyla ilgili düzenlemeler ise 5395 sayılı çocuk koruma kanunu altında yapılmıştır. çocukların hakları yoktur gibi anlamsız bir itirazda bulunacak olan varsa hemen convention on the rights of the child belgesine bakabilir.
not: burada çocuk ve hayvan kıyasalaması sadece yazara cevaben sorumluluk, suç ve ceza kapsamında örnek olarak verilmiştir.
devamını gör...

ünlü alman grup scorpions' un baladıdır. solist klaus meine ile birikte bu şarkıyı yazan gitarist rudolph schenker bir röportajında "bu bir aşk hakkında hikaye, iki tarafında bitmiş olabileceğini fark ettikleri, ama tekrar deneyelim dedikleri" şeklinde açıklama yapmış.

bu şarkı herhalde herkesin en iyi ilk 10 aşk temalı hard rock şarkı listesinde ya bir ya da ikinci sırasındadır.

6:09 süresi olan şarkıda ilk kez 4:44 de "seni hala seviyorum" diye haykırır, şarkının başından beri o anın gelmesini bekliyorsunuzdur zaten....
devamını gör...

çok fazla vardır benim için. küçük bir liste yapayım:

1) temiz havada yürüyüş yapmak.

2) sevdiğim müzikleri dinlemek.

3) kitap okumak.

4) kafa sözlükte okumak ve yazmak.

5) sevdiğim insanlar ile konuşmak.



tanım: bizleri iyi hissettiren şeyleri paylaştığımız başlık.
devamını gör...

“mağara alegorisi” felsefenin en bilinen alegorilerindendir. hocası sokrates’e ilgi duyduğu
-aşık olduğu- rivayet edilir. platonik aşk’ın etimolojik kökeni bu rivayete dayanır.
devamını gör...

hakkında bu kadar şey yazılacağını bilse, o çakmağı istemeyecek olan genç kızdır.
devamını gör...

çukur kapalı ise kapıda kapalı olsa gerek dediğim başlık.
ölesi gelen ölebilir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kitap kapağında,elinde sigarasıyla mîna urgan ‘anlatacak çok şey var, oturun şöyle’ , der gibi bakar size.gerçekten de,uzun ömründe görüp geçirdikleri paylaşacakları dağlar denizler kadardır.
bir dinozorun anıları’nı çok seneler önce okumuştum ama dinozorun gezileri taze, bu kitabı biraz anlatmak istedim.
önce mîna urgan:
(1915-2000)
amerikan kız koleji mezunu, fransız filolojisini bitiriyor, yetmiyor ingiliz filolojisinde de doktora yapıyor. kitabında kendisini ‘öğretmen ‘ olarak tanımlıyor, profesörlük ünvanını almış olsa da.üç dile de hakim olduğu için onu bir çevirmen olarak da görüyoruz.
dolu dolu geçirdiği seksen beş yıllık yaşamı,siyasi görüşü her ne olursa olsun hemen herkesin dikkatini çekecek denli ilginç dönemeçlerle dolu.her satırını merakla okuyacağınız kitapların yazarı aynı zamanda.

gelelim dinozorun gezilerine:

‘’çektiğin acıları gözler önüne sermemek, büyük kişisel mutlulukların peşinden koşmak ayıbından vazgeçip, küçük mutluluklara sığınmak, onlarla yetinmektir asıl marifet.’
sözleriyle, dünyada acı çeken milyonlar varken kendi acılarını,üzüntülerini anlamsız bulur, penceresinden keyifle yağmuru izlerken, sokakta evsizleri düşünüp keyfinden de vazgeçer. küçük mutluluklar bir dost sohbetidir, yalnız kalıp bir köşede kitap okumaktır, yorgun ayakları denize daldırmaktır.
deniz sevgisi daha küçük bir çocukken içine işlemiş, hiç yanından ayırmadığı sigarası yüzünden belki de yüzücü olma ihtimalini de elinden kaçırmıştır :).
birinci bölüm hayatı ile ilgili kısa anekdotlar içerirken, ikinci bölüm ‘deniz tutkusu’ dur.
bodrum’un yıllar yıllar önce keşfedilmemiş hali onu büyüler, eskisini özlemle anarken yenisinden hoşnutsuzluğunu dile getirir. bir çok dükkan kapanırken yerine ‘modern’ leri açılmış, tatil köyleri insanları eğlendirmekle görevli birer hapishane haline gelmiştir.kitapta çoğu kez katı betimlemelere rastlamamız mîna urgan’ın sadelikten hoşlanan, zengin insan ve onun yaşayışını ayıplayan dünya görüşüyle ilgilidir.
ege ve akdeniz’in el değmemiş dantel dantel kıyılarında ‘mavi yolculuk’ adı verilen, dönemin şair ve yazarlarıyla birlikte yapmış olduğu tekne gezilerini anlatır.bu geziler kitabın önemli bir bölümünü oluşturur.
‘’oysa ilk mavi yolcular, sabahattin eyüboğlu’nun özenle seçtiği, çoğu genç aydınlardı. sadece gezmek tozmak için değil, ege ve akdeniz uygarlıklarının kalıntıları konusunda bilgi edinmek ve bu arada o güzel kıyıları kendi gözleriyle görmek için katılınırdı bu gezilere. teknemiz yüzen bir seminere dönüşürdü kimi zaman. gerekli kitapları okuyup araştırmalarda bulunan yetkili biri, gideceğimiz yerler üstüne bir konuşma yapar; o antik kentin tapınakları, anıtları filân konusunda ön bilgi verirdi. sonra herhangi bir vasıtaya, genellikle bir kamyona doluşup oralara giderdik.’’ diyerek sonradan amaçtan uzaklaşıp her türlü deniz gezisine verilmeye başlanan bu adın aslını bize anlatır.
özellikle genç yaşta gitmeye başlamış olduğu anadolu’nun çeşitli şehirlerinden de bahseder. o yıllarda bu tür yolculuklar hele hele ‘kız başına’ insanlara çok farklı gelmektedir oysa.

daha sonra avrupa ülkeleri,amerika,meksika ve rusya seyahatleri gelir:buradaki insanların yaşayışları hakkında bilgileri de burada gezilecek mekanların nereler olduğunu da bulabiliriz.
bu kitap, bir solukta okunacak kadar sürükleyici, ‘bir dinozor’ un gözüyle bakmak isterseniz ülkemiz ve dünya şehirlerine,vakit kaybetmeden başlayın derim.
devamını gör...

sen farklısın.
devamını gör...

bir miktar kırgınım.
devamını gör...

babanın ölümünün aksine sofranın dağıldığı kayıp. anne toplayıcı, birleştirici, çatıdır. gittiği zaman haliyle çatı çöküyor ve kişi iki kere küçülüyor. evet, baba ölünce insan iki kere büyür, anne ölünce iki kere küçülür.
devamını gör...

tasavvuf ta kadın ateş, erkek ise su olarak tasvir edilir. bu tasvirlerin çıkış noktası, su ile ateşin karşılaşmasında eğer bir ayırıcı* yok ise su, ateşi söndürür. ancak ayırıcı olduğu zaman, ateş suyu kaynatır ve buhar edip yok eder. ayıran şey hasret*, ayırdığı zaman aşk meydana gelir. bu çok ilginç bir tasvirdir.

kalplerin ve gönüllerin ele geçirilmesi açısından erkek avdır, kadın ise avcı. bedenin ele geçirilmesi açısından kadın avdır, erkek ise avcı.
devamını gör...

diyetteyken hepsi...
devamını gör...

uluslararası birimler sisteminde 'temel basınç birimi' olarak bilinen sözcüktür.
devamını gör...

eliniz değmişken bana da yapmanızı rica ediyorum.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim