reklam almak yerine bağış istemesiyle benim de katılacağım görüş.
basbayağı iban yollamışlar halka.
al reklamını, işine bak kardeşim. reklam almama inadı nedir?
anlı şanlı haber portalları bile reklam alıyor. size ne oluyor?
ha kimse reklam vermiyorsa, o zaman yazar kitlenin gruplaşıp
kendin çal kendin oyna havasına girmesi konusunda bir şeyler yaparsınız.
klana mensup, zort yazan adam, 30 beğeni alıyor; klan dışında kalmış, çok değerli içerik paylaşan adama 3-5 beğeni zor gidiyor.
devamını gör...

bazı bölgelerde köy evlerinde bulunan, üstü kapalı, bir ya da birkaç yanı açık yer anlamında kullanılan kelimedir.* yaygın anlam olarak ise insanın doğumu ile ölümü arasında geçen zamandır.
devamını gör...

kimse tam anlamıyla sapyoseksüel değildir.

hiç bir kız çirkin ama zeki bir erkeğe "ohh sulandım sen nesin be" falan da demez.

ne olur peki?
kız tipine bakar. yakışıklı mı yakışıklı. bakımlı mı bakımlı. bir de zeki. oh tadından yenmez.

sonra kız ortamında "hayatım ben zeki erkeklere düşüyorum" falan diyerek enayi gibi kendini kandırır.

yok hocam öyle birşey. bırak.

ha kendi adıma. ben de öyleyim. %60 güzelliğe, %40 da zekaya akla, konuşmasına nezaketine bakarım. inkar etmiyorum en azından.
devamını gör...

stand by me dinleyeceğiz hem de supportgirl eşliğinde, muazzam bir yayın olacağına eminim.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

vişne-limon demeye gelmiştim biri benden önce yazmış.
devamını gör...

bir çok şehri gezmiş biri olarak hiç birinde yaşamayı cânı gönülden isteyemedim, öncelikle marmara ve ege tarafı, istanbul'la beraberinde çoook kalabalık ve büyük olup beynimin kimyamın düzenini bozmakta. iç anadoluya gelirsek, denizin olmaması büyük sorun. (yüzme delisi sanılmasın) konya'da falan bir ara sokakların bir türlü denize çıkmaması beni bunaltmıştı gezerken ha bide etli etmekten başka çok beni et anlamında tatmin eden yemekleri bulamadım. belki vardır bilemem. ama anadolu halkı çok güzel, popüler kültüre tam manasıyla geçemedikleri için, hala yüksek kültürü bir nebze de olsa taşıyorlar. zorunda kalsam şehrimden sonra 2. bölge iç anadolu ve konya olabilirdi.

doğu'yu ele alırsak, ki geçen kış gittim. kaplıca'lara gitme bahanesiyle. öncelikle hatay merkez çok güzel, kültürel adeta müzelerle dolu. arkeoloji bakımından, taş sanatı, mozaik, deri el işciliği (bütün doğuya has bu) vs. yemekleri çok güzel. * hatta yoldan geçerken bisürü narenciye bahçesi kokusu ile insanı mutlu bile ediyor. ama oldukça farklı millet bir arada. erkekleri esnafları (yine söylüyorum bunlar genelleme değil tamamen, benim gözlemlerim.) oldukça kaba, konuşmaktan son derece kaçınan, nezaket kurallarının pek işlemediği yerler. bu arada maraş'ın da misafirperverliği şairler şehri havası, ikram bolluğu takdire şayan. ama yine büyük yine karışık.

antep oldukça sanayisi gelişmiş ama diğer şehirlere nazaran kapalı çarşısında en pahalı fiyatlara rastalayacağınız şehir. benim gibi kazıklanmayın urfa'ya geçince 15 tl farkla. * antep'in köylerinden birinde bir asker arkadaşı ile buluştuk onlarda kaldık, misafirin kapısına vurma, sofra yemek adabı, hijyeni vesaire hiç yoktu maalesef... yediğim en iyi çorbalardan 10 puan verdiğim beyran çorbası tabi yedikten sonra 30 tl tek tabağın fiyatı biraz fazla geldi. zaten orta acı dediğimiz halde gözlerimi yaşartacak kadar acı olması da cabası. bu yazdıklarımı bütün şehirleri saçma sapan gömdü anlamayın beğendiklerimi de anlatıyorum. ben sadece benim neden yaşamam dediğimi anlatırken yanı sıra yaşadıklarımı söylüyorum. halfeti efsane bir yer mesela, mutlaka o gemi turlarına katılın. buralarda olsa o tur 100 tl den aşağı yapmazlar. bir kıyı antep bir kıyı adıyaman bir kıyı urfa ve ortasında fırat... çok güzel velhasıl, karagülünden ötürü de efsane... antebin kalesine de çıkın ama her yere müzekart teranesi yüzünden giriş paralı. ülkenin vatandaşı olarak bari bize indirimli olması gerek bence.

neyse. antep'te ismini aldığı fıstığın % lik oranı urfa'ya göre daha azmış. ama çok pahalı adını unuttuğum ünlülerin vs bile geldiği bir lokanta varmış orada mutlaka baklava yiyin 5 çeşit bir tabak baklava 45 tl idi. sonra urfa'ya gittiğinizde o balıklı göl'de ki insan seli çok korkutucu. şahsen biraz daha sakin izdihamsız görülebilecek bir kültürel miras bence. bisürü insan, kimse sizi duymuyor pardonunuzu anlamıyor değil kulak asmıyor. camii içi, makamı ibrahim tıklım tıklımken ezan vakti boşalıyor... bir saf belki erkekler tarafında kadınlarda yarım... neyse otelleri alışık zaten sürekli turist yabancı falan ama paraya alışık medenşyete değil sanki. rabis otel hariç uygun fiyat doğru dürüst bir otel bulamadık hatta. derken ptt ye hgs için girdiğimde koronanın ve maskenin sadece kendi şehrimde olduğunu düşündüm. bir tek maskeli bendim. ne personelde ne vatandaşta kimsede yok. o zaman gerçekten mültecilerden illallah ettim, ama baktım içeride sadece onlar yok türk kürt hepsi. yani belirli bir ırka atmamak lazım şikayetlerimizi. kimsenin kimseyi duymadığı, gişedeki memurun bir suriyeliye alenen babasıymış gibi bağırabildiği bir manzarayla karşılaştım.

neyse sonrasında adana, kasım ayında 25 derece sıcaklık olan bu insanlar kışlık elbise alıyor mu diye merak etmiştim. sabancı camiine gitmenizi tavsiye ederim. ama adana'da yoldan geçerken trafikteki insanların islami sembolize eden kıyafetlerimize laf etmeleri çok şaşırtmıştı beni.

mersin tarsus, taş kuyu mağarası bana memleketim karadenizin nemini anımsattı ne kadar sıcaklayıp nefes alamasam da. ashabı kehfin mağarası ve mahalli ise tahayyülü ile huzurlu bir yer. hz. ibrahim as ın doğduğu mağara, makamı ibrahim, hz. eyübün kabri, beyazidi bistami hazretlerinin türbesi bir çok sanat, mimari, tarih kokan şehirler. fakat kültürle biraz kabalığın karıştığını düşündüğüm yerler var içlerinde. kimi çok kalabalık, kimi doğadan uzak bana göre karasal iklimden midir nedir yeşillik aradı durdu gözlerim. deniz desen zaten yok. ha bş yerden sonra ete bayılan ben pancar çorbasına hasret kaldım diyebilirim. adamlar salatayı bile etli yapcaklar gibi bişi öyle bir et bolluğu var ve unutmadan acı, isot, biber üf yani.

evet hepsi birbirinden güzel şehirler her şehrinde denk gelinen olumsuz insanları faktörleri vardır muhakkak. daha güzel deneyimlemek dileğiyle. velhasıl yaşanılacak en uygun şehir, temizliği, kültürü, yaşamı, insanları, havası, toprağı ile alıştığınız şehirdir. evet tüm türkiye vatanımız ama insanın büyüdüğü doğduğu ve doyduğu yer (madden değil illaki) gibi olmuyormuş bunu anladım geçen kış ki, gezimde.

herkesin şehri kendi içinde, kendi toprağında... şehrinize kavuşmanız ümidiyle. vesselam.
devamını gör...

"seninki de dert mi yiaa?"*

gerçi bu teselli değil kiminki daha büyük kıyası. onun yerine:

"dert ettiğin şeye bak :d"

senin yapacağın teselliyi s... diyorum ben de geribildirim olarak.*

tanım: iplenmediğinizin açık bir delili olan durum.
devamını gör...

saçma bulduğum ve bu nedenle beni güldüren sansürdür.
(bkz: sebebi neydi ki)
güzel düşünüyor ve bizi sansürlemeye değer gördüğünüz için teşekkür ederiz demek istiyorum sevgili ekşi sözlük ailesi. ama siz yine de;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel giulio monteverde - the angel of the night (1885)
devamını gör...

tek kişi de olabilir. ama hazzı paha biçilemez. insanların ayrıştığı, farklılaştırıldığı, ötekileştirildiği bir dünyada, bilgisayar başında söylem kasmanız ve yazdığınızla ilgili mesaj atılması, okunduğunuzu hissetmek, farklı görüşte olsanız bile paha biçilemez.

ben işte o en az bir kişiye yazıyorum buradan. belki o sensindir. seni seviyorum. iyi ki varsın.
devamını gör...

var olmanın dayanılmaz hafifliği
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

oysa ki geceydi..
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

(bkz: kpss)
(bkz: seçim)
(bkz: ekonomi)
devamını gör...

şahsımın da içerisinde yer aldığı güruhtur. üniversite hocalarıyla irtibatımdan dolayı ağzıma yapışmış adeta. çoğunlukla sizli konuşsam da ağzımdan hocam lafı da çıkmıyor değil.
devamını gör...

bir edouard louis kitabıdır.

her erkek bir gün kaçınılmaz olarak o güne uyanacaktır. uzak bir gelecekte ya da hemen yarın ama bir gün mutlaka. o güne yani babası ile yüzleşmesi gereken o gereksizlik mahkemesinde buluşacaktır babası ile. ve belki de bu mahkeme günü babası için artık her şey bitmek üzereyken olacak. yani sonun başlangıcında.

babası için her şey biterse eğer, erkek çocuk artık bir şekilde sıranın ona gelmekte olduğunu bilir çünkü. bilmese de hisseder. hissetmese de, bilmese de bu gerçek değişmez. eğer babanız ölürse ve siz bir erkek çocuğu iseniz artık sıra size gelmiştir.

bu hacimsiz roman aslında oldukça ağır. babasına ait bir biyografi yazmış yazar. ve içinde yaşadığımız zaman da bu biyografinin karakterlerinden biri. zaman, baba, ölüm ve sırasını bekleyenler.

babası hep çocuk kalan erkekler asla büyümezler. ve nesilden nesil akar gider bu. babası çocuk kalan erkekler neverland’in gediklisi olmaya adaydırlar.

bu romanı mutlaka okuyun, sıra size gelmeden sizi bekleyen gerçekliğe ucundan kıyısındaki dokunmuş olursunuz belki. belki de yazara babasının katilini bulmasında yardımcı olursunuz.
devamını gör...

önyargılı başlık.
bir haftadır buradayım,
ne izmire gavur , ne de konyaya yobaz diyen bir entry veya başlık görmedim.
eğer varsa , başlık sahibi tarafından eklenmesi uygun olur .
aksi halde eşeğin aklına karpuz kabuğu sokma durumu olur bu durum ...
ayrıca her konuda olduğu gibi , şehirler konusunda yorum ve tespitler yapmak da oldukça doğal bir durum olup , meseleye siyasi gözle yaklaşılıyor demek , fikri neyse zikri odur mevzusu durumudur...
konyanın mutaassıp muhafazakar yapısıyla, izmirin modern çizgisine atıfta bulunmak, siyaset yapmak değil, gerçekleri ortaya koymaktır...

edit : başlık sahibi bana özelden mesaj yoluyla ' bir bitmediniz ' diyor .
belli ki yazıda da belirttiğim gibi önyargıyla buraya gelmiş, birilerine saldırmak için yer arıyor.
ben düşüncemi yazar geçerim.
kimin ne düşündüğü umrumda değil.
yaptığım tespit yanlış ise , doğrusunu ortaya koyar beni ikna edersin , ben senden özür de dilerim.
ama başka bir icraat yok ve salt kuru saldırıysa amaç, ben de sana,
' biz değil, siz biteceksiniz ' der geçerim...
devamını gör...

*
devamını gör...

daha fazla kızın hayatı kararmadan acilen hayata geçmesi gereken proje.

ülkemizde ve dünyanın birçok yerinde milyonlarca kız çocuğu kendi istekleri dışında başlarını kapatmaya zorlanıyorlar. aile baskısı, toplum baskısı ve eş baskısı gibi etkenler yüzünden başlarını kapatmak zorunda kalıyorlar. zorla başları açılan kızların mağduriyeti konuşuluyor fakat çok daha fazla mağdur edilen bu kızların mağduriyetinden pek bahseden yok. konuyu açtığınızda pişkin pişkin cevaplar veriliyor.

zorla başları kapatılan birçok kızla konuştuğumda ne korkunç hayatları olduğunu bir kez daha anladım. özgüvenleri yok olmuş, yaşam enerjileri kaybolmuş, saçları dökülmüş, depresyona girmişler ve intihar etmeyi bile düşünenler vardı. bazıları evden kaçmak istediğini, sevmeseler bile birini bulup evlenip ailelerinden uzaklaşmak istediklerini anlattılar. o kadar bitmişler ki, resmen yaşayan ölü haline gelmişler. dinde zorlama yoktur deyip de her şeyi zorla yaptıran bağnaz tiplerde zerre kadar vicdan kalmamış. bu kızların yaşadıkları çilenin artık bitmesi gerekiyor.

hangi sebeple olursa olsun bir insana zorla bir şey yaptırmak ''tecavüzdür''. tecavüz ise dünyanın her yerinde suçtur. insan bedeninin dokunulmazlığı vardır ve kim olursa olsun buna müdahale edemez. devletin bile müdahale etme hakkı olmayan kişisel dokunulmazlık, bazı bağnaz kafalar yüzünden sonuna kadar ihlâl ediliyor.

devletimizin acilen zorla başı kapatılan kızlar için bir ihbar hattı oluşturması gerekiyor. hattı arayıp zorla başının kapatıldığını ihbar eden kızların ailelerine önce uyarı verilsin ve konunun titizlikle takip edileceği söylenilsin. şikayet devam ederse artık zorla başını kapattıran her kimse hakkında yasal işlem başlatılsın ve caydırıcı cezalar verilsin. hâlâ bir sonuca ulaşılamazsa kız zaten yaşamak istemediği ailesinden alınıp devlet tarafından yapılan yurtlara yerleştirilsin ve özgürce yaşamaları sağlansın. çok daha farklı çözümler de bulunabilir. bunlar sadece birkaç örnek.

başlarını tamamen kendi inisiyatifleri ile kapatanlara sözümüz yok. hepsine saygı duyuyoruz. fakat başları zorla kapatılan kızların hakkını da sonuna kadar savunuruz. gelişmiş ülkeler uzayın derinliklerinde milyonlarca, hatta milyarlarca kilometre uzaklarda cirit atıyorken bizim gibi ülkeler daha insan haklarını bile doğru düzgün koruyamıyor. 21'inci yüzyılda bu barbarlığın artık bitmesi gerekiyor.

insan, empati yapabilen bir varlıktır. düşünün, kendinizi onların yerine koyun. size zorla istemediğiniz bir şey yaptırılsa neler hissederdiniz...
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim