bir insanın kendisine yapabileceği en büyük kötülük
onu dibe çeken arkadaşlar edinmektir.
kin ile dolmaktır.
başaramayacağına inanmaktır.
korkmaktır.
ilk atımı atmamaktır.
pes etmektir.
bazense durmaktır sadece.
kin ile dolmaktır.
başaramayacağına inanmaktır.
korkmaktır.
ilk atımı atmamaktır.
pes etmektir.
bazense durmaktır sadece.
devamını gör...
köyde hiç yaşamayanların bilemeyeceği şey
çok var ama özetlemek gerekirse; bütün köy güzellemelerinin şehirli beyaz yakalıların ıslak düşlerinden ibaret olduğu
devamını gör...
dönüşüm
franz kafka tarafından yazılmış olağanüstü bir eserdir.
kitabın baş kahramanı olan gregor samsa'nın bir sabah uyandığında bir böceğe dönüşmesi ile başlar.
bilirsiniz bu kitap başlangıcı çok bilindik bir başlangıçtır.
böceğe dönüşmesinin ardından başta kendinden korkar.biraz daha zorlaşmıştır hayat onun için. daha ilk başlarda kendini ailesine göstermese de olayın anlaşılması için gregor kendini gösterir. anne, babası ve kardeşinin korkması üzerine gregor artık kendini göstermez.
kardeşi, odayı temizlemek için ve yemek vermek için odaya girdiğinde kendisini saklar onlar korkmasın diye, rahatsız olmasın diye...
zamanla gregor artık sınırları açmaya başlıyor ve artık görünmek istiyordu. ailesinin bu durum karşısında tepkileri oluyor. baştan beri onun 'gregor' olduğunu düşünen kardeşi bile artık inanmıyordu bu halinden sonra.
eğer o gregor samsa olsaydı düşünceli davranıp kendini gözler önünden çekerdi diye düşünür artık.
gregor onların istediği gibi davranmayınca artık pislik, mikrop muamelesi görür.
her ne kadar bir böcek olsa da onun hala duyguları vardı
dışlandığını hissediyor ve artık bedenindeki ağrılar artıyor, ona fazla geliyordu. hareket etmesi zorlaşıyordu...
kitap bir gün gregor'un hareketsiz bedeninin bulunması ile son buluyor*
daha derinlere inilecek olursa bu kitapta gizli bir ayrıntı da vardır.
: zamanla toplum için; çalışmayan, işe yaramayan ve dediklerinin tersine doğru giden biri olursan böcek gibi olursun.
tam bir böcek gibi olur, dışlanırsın ve zamanla acılarının içinde ölürsün...
ah gregor çok şey yaşadın sen;
acı çektin, dışladın, aileni kaybettin...
kitabın baş kahramanı olan gregor samsa'nın bir sabah uyandığında bir böceğe dönüşmesi ile başlar.
bilirsiniz bu kitap başlangıcı çok bilindik bir başlangıçtır.
böceğe dönüşmesinin ardından başta kendinden korkar.biraz daha zorlaşmıştır hayat onun için. daha ilk başlarda kendini ailesine göstermese de olayın anlaşılması için gregor kendini gösterir. anne, babası ve kardeşinin korkması üzerine gregor artık kendini göstermez.
kardeşi, odayı temizlemek için ve yemek vermek için odaya girdiğinde kendisini saklar onlar korkmasın diye, rahatsız olmasın diye...
zamanla gregor artık sınırları açmaya başlıyor ve artık görünmek istiyordu. ailesinin bu durum karşısında tepkileri oluyor. baştan beri onun 'gregor' olduğunu düşünen kardeşi bile artık inanmıyordu bu halinden sonra.
eğer o gregor samsa olsaydı düşünceli davranıp kendini gözler önünden çekerdi diye düşünür artık.
gregor onların istediği gibi davranmayınca artık pislik, mikrop muamelesi görür.
her ne kadar bir böcek olsa da onun hala duyguları vardı
dışlandığını hissediyor ve artık bedenindeki ağrılar artıyor, ona fazla geliyordu. hareket etmesi zorlaşıyordu...
kitap bir gün gregor'un hareketsiz bedeninin bulunması ile son buluyor*
daha derinlere inilecek olursa bu kitapta gizli bir ayrıntı da vardır.
: zamanla toplum için; çalışmayan, işe yaramayan ve dediklerinin tersine doğru giden biri olursan böcek gibi olursun.
tam bir böcek gibi olur, dışlanırsın ve zamanla acılarının içinde ölürsün...
ah gregor çok şey yaşadın sen;
acı çektin, dışladın, aileni kaybettin...
devamını gör...
dizilerin etkisinde kalıp çocuklarına tuhaf isimler veren aileler
sırf bu takıntıdan dolayı annemin en yakın arkadaşının kız çocuğunun adı mira,
erkek çocuğunun ezel...
erkek çocuğunun ezel...
devamını gör...
en sevilmeyen sözlük yazarı
benim için öyle bir yazar yok. troll de olsanız hepinizi seviyorum.
devamını gör...
normal sözlük’ün etrafında kelebeklerin uçuştuğu yazarlar tayfası
ben de kendimi ilkbaharda çayırlarda koşan ve içlerinde pır pır eden kelebekleri kovalayan aşıklar gibi hissediyorum.
devamını gör...
türkiye'de devlete kapağı atanın yan gelip yatması
isteği yan gelip yatmak olanların başka işe bakmadan doğrudan devlete kapak atması olarak düşünüldüğünde de doğru olan durum.
yalnız aslına bakarsanız bu yan gelip yatma isteği sadece devlette yok, ülke insanının genelinde var. ben genellemeleri seven biri değilim ama bu konuda ne yazık ki toplumun çok büyük bir kısmı için bu genellemeyi yapabilirim.
yine küçük bir azınlığı tenzih ederek şunu söyleyebilirim ki bir şeyleri elde eden kişiler, kendilerini daha fazla geliştirmek ya da ülkeye bir şeyler katmak gibi bir endişe içerisine girmiyor hiçbir zaman. doktorlar, öğretmenler, mühendisler gibi, sürekli olarak alanındaki yeniliklere açık olup kendisini geliştirmesi gereken kişilerin çoğu sadece para kazanmak olarak bakıyor olaya. yerini sağlama almışsa birazcık, bir şeyler üreteyim, keşfedeyim, icat edeyim falan demiyor. verilen işi yapıyor sadece, ötesine kafa yormuyor. zaten bu tür bölümlerin mezunlarına bakarsanız, mezun olmadan önce bölüm seçerken en büyük motivasyonları para. çok zengin olup da sırf bir şeyler üretmek adına mühendis olanı pek görmedim açıkçası. ya fakirlikten, insanları, hayat kurtarmayı önemsediği için değil, sırf parası için doktor oluyor adam ya da çok zenginim okumasam da olur kafasıyla nerede akşam orada sabah biçiminde takılıyor. bir işin ucundan tutayım da ülkeye faydam olsun, mesleğimin yeniliklerine kendimi uydurayım diyen o kadar az kişi var ki... onların bir kısmı da çoktan çekti gitti ülkeden zaten.
neyse... bu konularda çok konuşurum da, dinleyen ve anlayan hep aynı kesim olduktan sonra faydası yok.
yalnız aslına bakarsanız bu yan gelip yatma isteği sadece devlette yok, ülke insanının genelinde var. ben genellemeleri seven biri değilim ama bu konuda ne yazık ki toplumun çok büyük bir kısmı için bu genellemeyi yapabilirim.
yine küçük bir azınlığı tenzih ederek şunu söyleyebilirim ki bir şeyleri elde eden kişiler, kendilerini daha fazla geliştirmek ya da ülkeye bir şeyler katmak gibi bir endişe içerisine girmiyor hiçbir zaman. doktorlar, öğretmenler, mühendisler gibi, sürekli olarak alanındaki yeniliklere açık olup kendisini geliştirmesi gereken kişilerin çoğu sadece para kazanmak olarak bakıyor olaya. yerini sağlama almışsa birazcık, bir şeyler üreteyim, keşfedeyim, icat edeyim falan demiyor. verilen işi yapıyor sadece, ötesine kafa yormuyor. zaten bu tür bölümlerin mezunlarına bakarsanız, mezun olmadan önce bölüm seçerken en büyük motivasyonları para. çok zengin olup da sırf bir şeyler üretmek adına mühendis olanı pek görmedim açıkçası. ya fakirlikten, insanları, hayat kurtarmayı önemsediği için değil, sırf parası için doktor oluyor adam ya da çok zenginim okumasam da olur kafasıyla nerede akşam orada sabah biçiminde takılıyor. bir işin ucundan tutayım da ülkeye faydam olsun, mesleğimin yeniliklerine kendimi uydurayım diyen o kadar az kişi var ki... onların bir kısmı da çoktan çekti gitti ülkeden zaten.
neyse... bu konularda çok konuşurum da, dinleyen ve anlayan hep aynı kesim olduktan sonra faydası yok.
devamını gör...
covid-19 için kesin çözüm
ben kronik bronşit hastasıyım akciğerlerim problemli yani. herkes kapıp kurtulsun demişsin ama ben hastalanırsam kesin entübe olurum, muhtemelen çok kolay olmayacak atlatmam belki de dayanamayacak ciğerlerim, ölüp gideceğim.
sen hayattan soğumayacaksın diye ben neden ölüyorum.
sen hayattan soğumayacaksın diye ben neden ölüyorum.
devamını gör...
umutlandıran sözler
"belki de ilerdedir yaşanacak günlerin en güzelleri"
nazım hikmet
nazım hikmet
devamını gör...
insan neden çocuk yapar sorunsalı
içgüdülerimiz ve hormonlarimiz nedeniyle. eskiden bende ya çocuk cık mık derdim şu sıralar kafayı kırdım ana olmak istiyorum.doğursamda kurtulsam.
devamını gör...
galatasaray
sarı kırmızı renkleri ile 22 kez şampiyon olmuş, türkiye'nin tek 4 yıldızlı takımıdır. avrupa'da kupa kaldırmış tek türk takım olarak ülkesinin (bkz: medarı iftihar)'ıdır.
devamını gör...
kürtleri sevmemek
biz kürtler kimseyle var olmadık, yok da olmayız şükür.çok da umrumuzda olmayan durumdur açıkçası.
devamını gör...
taş ev
hastasi oldugum evlerdir.kutu gibi kucuk, bacasi tuten bir ev ise ozellikle...disaridan bakinca kesin icinde yasayanlar cok mutludur diye dusundurur insani.
devamını gör...
ilginç genel kültür bilgileri
woman= wife of a man
devamını gör...
mö 2000 yılındaymış gibi yazmak
devamını gör...
popüler ev bitkileri
aloe vera.
devamını gör...
üç kelimelik hikayeler
sen aslında yoksun
devamını gör...
en iyi ikililer
rick and morty.
devamını gör...
mutlu eden küçük şeyler
az evvel salçası bol, kallavi bir tost yedim. bir kaç saat götürür beni bu mutluluk.*
devamını gör...
