oradan buradan aşırmaların arttığını düşünüyorum. bazen düşünmüyorum, gözlemliyorum. bizzat okuduğum bildiğim kitaplardan çok ama çok "benzer" cümleler hasbelkader karşıma çıkıyor. altta tabii ki alıntı filan yazmıyor, kitap ismi geçmiyor. arkadaşlar ben bilgiye inanırım, insanın öğrenme kapasitesine de büyük saygı duyarım. ama binlerce yıldır bildiğimiz bir şey var ki o da insanın belli bazı sınırları olduğudur. her şeyden önce zaman ve mekânla sınırlanmış bir varlıktır insan. bir insan ömrü bilgi söz konusu olduğunda oldukça azdır. yani öğrenilecek şeylerin, bilginin sınırsızlığı göz önüne alındığında çok azdır. dolayısıyla intihal yapmayın, madalyaya tamah etmeyin. simit satarak onurlu yaşayın. bir insan sanat, felsefe, edebiyat, müzik, tarih, mitoloji gibi müthiş geniş bir yelpazede onlarca özgün yazı kaleme alamaz. alır almasına da bunlar çok istisnai insanlardır ve ben aramızda olduklarını düşünmüyorum. lütfen, faydalandığınız kaynağı belirtin. şu an yapmıyorum bunu ama eğer işsizliğim had safhaya ulaşırsa oturur yaparım, sözlükte intihal avına çıkarım. tespit etttiğim bazı şeyler var ama şimdilik müdahale etmeyeceğim. bu mesele öyle basit bir mesele değildir, hırsızlık mide bulandırıcı bir suçtur.
devamını gör...

1940 tarihli bir edward hopper eseri.

eserde gözümüze ilk çarpan şeylerden biri ışıklandırmasıdır. doğal ve yapay ışıklandırma, birbirine dokunmadan, biri birini ezmeden ya da yüceltmeden harmanlanmıştır. bir diğer öğe doğa ve beşeri yapının yan yana oluşudur. ormanın başlaması ile insanın yolu karanlığa girer ve bu benzin istasyonu o karanlıktan önceki güvenli yerdir. veya biraz daha ileri gidersek bu sefer orman insana huzur ve dinginlik veren bir mekana dönüşür, ışıklar ile harmanlanan yol ve sonu; sessiz bir atmosfere ulaşır.

gaz istasyonunda bulunan kişi sanki toplumdaki yalnızlığı sembolize eder. gelişen sanayiyi ve teknolojiyi, ortasında kalan ve doğadan uzaklaşarak yalnızlaşan insan figürünü görürüz tabloda. izolasyonu sezeriz. doğa ve uygarlık arasında bir sınır çizen yol ve istasyon bir ayrımı ifade eder. doğada birbirinden ayırt edilemeyen ağaçlar göğe yükselir bir anonimi, bilinmeyeni çağrıştırır. istasyonun parlak ışıkları ise gözümüzü rahatsız edebilecek boyuta ulaşabilir.

melonkoliyi, yalnızlığı ve yalnız insanları anlatmayı seven hopper'ın bu eserinde de hoşlandığı temaları birleştirdiğini görüyoruz. kitaplara, mektuplara göre hopper net bir benzin istasyonu çizmediğini söylese de tablo hafızasından, yerinde elde ettiği gözlemlerden doğuyor. uygun anı, istasyonu, ışığı bulabilmek için aradıkları söyleniyor. alacakaranlığın sonundaki istasyonu anlatan hopper odağına aldığı karanlık ya da aydınlık orman ile veya yalnızlığı ve modernleşmeyi simgelediğine inandığımız istasyon; sınır çizen bir yol ile neyi anlatmak istiyordu veya ne düşünüyordu sanırım tek bir cevabı yok.

daha fazlası için: wikiart, thearthistory, sartle, moma, museum of modern art, edward-hopper.org, edwardhopper.net, hubpageseser hakkında bir yazı bulunan blog
devamını gör...

/ olmadığının farkındayım, her dakika aklımdasın
tabutlar kaldırılır ve çocuklar kandırılır
yaralar sardılır bir yenisi eklenir sabahında
acısı tattırılır
/
herkes mi onu andırır /
devamını gör...

limonlu soda denen şey bildiğimiz gazoz. limon sıkılmış soda ile arasında büyük fark var. ayrıca soda değil maden suyu olsa daha iyi olur.
devamını gör...

zeynep & ozan.

1k1e.
devamını gör...

hele bir de çok yakınlığınız olmayan bir yerdeyseniz uyanınca yattığınız odadan çıkamamak ve hiçbir ihtiyacınızı gideremeden sadece birilerinin uyanıp evde ses yapmasını beklemek, o süre insana çok uzun gelir.
devamını gör...

günaydın herkese. çalışanlara ayrıca günaydın.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sürekli bağırır. durmaz. çok fazla agresif olduğuda olur. çekilir dert değildir, yaşamamak için dişi kedi besliyorsanız kısırlaştırtmanız da fayda var.
devamını gör...

canımız istiyor da o yüzden beh.*
günlük hayattan uzaklaşmış oluyoruz fena mı altan.
devamını gör...

are u kola?
edit: what are u?
devamını gör...

sağlık bakanı fahrettin koca, biontech aşısıyla ilgili anlaşmanın imzalandığını duyurdu. anlaşma miktarının bu yıl için 550 bin doz, mart ayı sonuna kadar da 4,5 milyon doz olduğu açıklandı. anlaşmanın şartlarına göre tarafların mutabakatı ile 30 milyon doza kadar aşı temin edilebilecek.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

buradan
devamını gör...

yahu şu başlıkların tüm kombinasyonlarını gördük birkaç gündür. o insanların yerine çoktan kalbim kırıldı bile. kimseye söylemek zorunda olmadığınız şeylerin en az kırıcı halini aramanız gereksiz.
devamını gör...

m.ö. 5. yüzyılda yaşadığı tahmin edilen, platon'un varlık felsefesine önemli derecede etki etmiş, presokratik dönemin etkin okul ve din geleneğinin kurucusu filozof ve tarikat lideri.
antikitenin varlık ve oluş tartışmasında mutlak ve değişmez varlık düşüncesini savunmuş, evreni de mutlak ve değişmez varlık biçimi olarak sayılar ve geometrik şekiller üzerinden yorumlamıştır. pythagorasçılık adıyla bir okul olarak devam eden bu düşünce, sayılara ve geometrik şekillere atfettiği teolojik anlamlarla bir din haline gelmiş ve pythagorasçılığı bir tarikat haline getirmiştir. platon'un ezeli ve ebedi mutlak varlık olarak ideaların dünyevi imgesi bağlamında sayı ve geometriye atfettiği özel anlam, pythagoras'ın platon üzerindeki derin etkisinin neticesidir.
devamını gör...

ciddi ciddi yapmayı düşündüğüm bir hamledir.

her şey duşa girerken müzik dinlemeye başlamam ile başladı. hüzünlü olduğum günlerde hüznüme hüzün katsın diye arabesk parçalar çalıyordum. mutlu iken ise daha keyifli melodiler dinliyordum, en başta da sevdiğim bazı jazz parçaları...

ama sonra iyice bir düşündüm ve içimden dedim ki: "yahu ben niye bok var gibi kendimi daha çok üzüyorum. hep şöyle neşeli şeyler dinlesem ya..." ama gerçekten de, niye kendime böyle bir işkence yapıyordum ki?

bunu düşüneli yanılmıyorsam 5-6 gün oldu, o kısa zamandan beri de hiç hüzünlü bir müzik açmadım. her ne kadar bu kadar kısa bir süre içerisinde büyük bir değişim geçirdiğimi iddia edemesem de, sanki kendimi şimdiden ufaktan da olsa daha mutlu hissediyor gibiyim. sevdim ben bu işi ya...
devamını gör...

aşkı, aklıyla duyan insanın kalbi ve ruhu köreldi. ve yine sadece kalbiyle duyanın aklı ve ruhu körelecek... bu körelme, aşk’ı zayıf, çirkin ve hastalıklı bir bağımlılığa dönüştürüyor. oysa aşk; akıl, kalp ve ruhun ortak sesi ve insanın kendisidir.
sevdiğiniz için güzel, sevdiğiniz için değerli kılma hakkınız yok sevgiliyi. güzel, değerli olduğu için sevme hakkınız, var. sevginiz kalbinizden sunulmuş bir "fedakârlık" değildir. zira bu sadece kendinizi değerli göstermenin gizil bir yoludur. bir matematiği olmamalı sevginin. alınan ve verilen bir nesne değildir o. tanrı’ya aitliğini hatırlayan, güzeldir. bu güzelliği gören göz de güzeldir.


"herkesin kamburu içindedir" dedi, toprağa henüz atılmış bir tohum.
devamını gör...

yeşilçam filmlerinin dna testidir.
bakıyor aynı leke onda da var. ahah bu benim çocuğum!
devamını gör...

pankreasda bulunurlar. insülin adlı hormonu salgılar.
devamını gör...

ben olmadığım konusunda anlastiktan sonra şunu söyleyebilirim ki,
bu beyin ve kalbinizin bir oyunudur dostlar. onlar ne derse o. bazen hiç olmam dediğiniz kişiye de olabilirsiniz. tamamen beyninizin insafına kalmış. o yüzden genel bir şey söylemek doğru olamayacaktır.
devamını gör...

laik, modern, örnek türk kadını. hayatını bir davaya adamış, bu uğurda ömür tüketmiş bilim insanı. ruhun şad olsun.
devamını gör...

süleyman s. tarzı yazarlar. süleyman s. da yapıyor, cb otur oturduğun yerde diyor.
bulaşmamak lazım arkası güçlü olabilir
ben öyle yapıyorum. sedat peker olan video yayımlasım.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim