futbol yazarı ve yorumcusu. tvdeki ilk yıllarında ısrarla fenerbahçe'li olduğunu inkar ediyor, "gençlerbirliği'ne daha yakınım" diyordu. sonra bu hatasından döndü. futbolun içinden gelmeyip bu kadar iyi yorumlaması saygıdeğer. öncesinde de zekidir mutlaka ama galatasaray lisesi tedrisatından geçmesi hasebiyle, bildiği/bilmediği hemen tüm konularda ufuk açıcı yorumları vardır. televizyon cenderisinden kurtulmuş, internet mecrası özgürlüğünde (bkz: socrates dergi) yorumlarını severek dinliyoruz.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

devamını gör...

açıp bir sayfasını, fatiha'yı dahi okuyamayan, okuduğunu anlayamayan, kendi deyimiyle sorgulamayan insanoğlu'na allah'ın sözüdür. inanmıyor olabilirsin kimse sana hesap sormuyor ama afedersin k.çının boyutlarından bahsetmiyorsun, bir milyardan fazla insanın inandığı bir kitaptan bahsediyorsun,
"-kes sesini" derler adama. arkadaş koca kitaptan cımbızla bir ayet seçip efendim işte inanmayanları öldürün diye ayet var diyor. açıklayayım,
müslümanlar daha hicret etmemiş, bir avuç insan topluluğu. inanmayan kitle ben müslümanım diyene eziyet ettiği yetmiyormuş gibi işkence ve mallarına yağma başlıyor. sonra daha ileri gidip müslümanlar katledilmeye başlıyor. kanun ve nizamın hak getirdiği o günlerde benim annemi babamı sırf bir şeye inanıyor diye öldürseler, malımı mülkümü alsalar, sevdiklerime eziyet etseler, benim inandığım şeye inananların hepsine bunları yapsalar, ben de gidip bunu yapanları öldürürüm. ama hz. muhammed gidin onlara saldırın demiyor. kaldı ki hz. ömer, hamza o dönem mekke'de müşriklerin bile çekindiği, karşılaştığında yolunu değiştirdiği kimseler. o dönem müslümanlara yapılan eziyeti tarihçiler anlatırken kelimelerin yetersizliğinden bahseder. işte bu dönemde müslümanlar bizlere yapılan bu zulme karşı neden karşılık vermiyoruz, neden savaşmıyoruz derken ayetler iner. "savaşın, sizinle savaşanlarla siz allah yolunda savaşın." yani bu ayetleri bir yerinizden anlamayın. zevki adam öldürün denmiyor size. ister inan ister inanma ama şunu bil. bu kitaba inanan insanlar sırf inanıyor diye bağnaz, gerici ilan edilemez.
devamını gör...

genelde haksız yere azarlandığı için çekilen vicdan azabı. istisnalar kaideyi bozmaz ama insan hissettiği öfkeyi doğru kişiye aktaramadığında, en yakınında gücünün yettiği kim varsa ondan çıkarıyor. hal böyle olunca vicdan azabı kaçınılmaz oluyor.
devamını gör...

mimarlıkta iki sütun veya ayağı birbirine bağlayan, yarım çember ya da yonca yaprağı gibi çeşitli biçimlerde de olabilen yapıdır.
devamını gör...

zamanında emile ajar takma adıyla yazdığı romanlar ile büyüttüğü isim, kendi isminden bile daha popüler olan fransız deha.

acıdır ki eşiyle aynı kaderi paylaşarak intihar etmiştir. ikinci benliği olan emile ajar'ın kimliğini ölene dek gizli tutmayı başarmıştır.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sıradışı mizacı ile bana çok çekici gelen kadın.
erkek olsa mehmet günsür falan olurdu herhalde, doğuştan bir karizma mevcut.
devamını gör...

ismi irem olanlar genelde çalışkan ve düzenli oluyor. tam tersiyle karşılaşmadım hiç.
devamını gör...

aynen öyle oluyor bende. diyorum kızım millete arada artiz artiz cevap veriyorsun biri bastı küfrü kesin nickaltına. sonra korkarak giriyorum ve kısa bir korkunun ardından rahatlıyorum. tamam diyorum. bugünü de atlattık...
devamını gör...

mutfağa iki kişiden fazla birinin girmesi. büyükşehir evlerinin mutfağının küçük olması. tezgahın dar olması. tam işin bittiği sırada pis duran ocak ve o ocağın ertesi gün tekrardan kirlenmesi. ihtiyaç duyulan bir kabın çalışır vaziyetteki bulaşık makinesinin içinde olması.
devamını gör...

2.dünya savaşı'nda nazi soykırımının gerçekleştiği en büyük toplama kamplarından biri, şimdi anıt müze. polonya kraków'dan 1 saat uzaklıkta. içeride konuşmak yasak. selfie falan da çekmeyin burada zaten.
"arbeit macht frei" (çalışmak özgür kılar) yazan giriş kapısından geçince nereye geldiğinizi anlıyorsunuz.
orada bulunmuş mahkumların resimlerini, kişisel eşyalarını, kaldıkları yerleri hatta krematoryumları da görebilirsiniz.
insanın kanını donduran bir yer. gezinin bitişine doğru günbatımını gördüğümde, burada güneşin hala nasıl doğup batabildiğini içimde sorgulamıştım.

müzenin twitter sayfası da çok aktif. buradan
devamını gör...

özlemek, insanın mutlu ve huzurlu olduğu anlara dönme isteğidir. sonuçta bir burukluk, boğazda bir düğüm kalacaktır.
özlemek, insanın tekrar güzel ve iyi hissetmek için çırpınışıdır.
özlemenin iyi yanı hala bir şeyler hissedebildiğimizin kanıtıdır. hissedebildiğimiz sürece insanlığımız adına umut var olacaktır.
devamını gör...

ece-fazıl say çiftinin evlilikleri üzerinden tartışılan konu bugünlerde.
bana aşırı mantıklı geldi. herkes evinde yaşıyor eşinin evine misafir oluyor. böylelikle kimse düzeninden vazgeçmiyor ve alışkanlıklarını değiştirmek zorunda kalmıyor.
ayşe arman da bir dönem bu tarz evliliği çok savunmuştu diye hatırlıyorum.
karı-koca olunca ille de aynı evde yaşamak gerekmiyor ama çocuk olunca bu sistem zorlaşır sanki. o zaman bu şekilde başlayıp aynı evde yaşanabileceğine emin olunca da çocuk sahibi olunabilir.
devamını gör...

uğur dündar'ın 1972 yılında hazırladığı programın ismi. televizyonda çok beğenilen bu programın ismini taşıyan filmi ise sinemada ilk ve son çalışması oldu.
devamını gör...

urlalı isimli yazar arkadaşımızın ukdesi.

sözlükte ''tan vakti, güneşin doğma zamanı'' anlamlarına gelen sözcüktür.

aynı zamanda bir erkek ismidir.
devamını gör...

düzeni ve de dikkati sevdiğinden başak burcu olduğunu düşündüğüm yazar. umarım öyledir. yazar arkadaşım, hem de burçdaşım olması beni hayli sevindirir. iyi ki vardır kendisi. yazması daim olsun, eksik olmasın. *
devamını gör...

otlanırken bir taraftan da kuyruklarını devamlı sallarlar. bir taraftan da birbirlerinin sırtlarını okşuyorlar. bunun nedeni de aşklarından değil, birbirlerinin sırtına yapışan sinekleri kovuyorlar.
devamını gör...

kalbimi sevgiye açabilecek kadar içsel güce ve özgürlüğe sahip olmak, yani kendim olmak.


şöyle bir iç özgürlük:

''eğer zihninizin nasıl tepki gösterdiğini bilmiyorsanız, eğer zihniniz kendi etkilerinden habersizse, toplumun ne olduğunu hiç bir zaman öğrenemeyeceksiniz demektir. çünkü zihniniz toplumun parçasıdır ya da toplumun ta kendisidir.

toplumdan ayrı, toplumun dışında; gerçekten size özgü bir "sen" çoğunlukla varolamamaktadır.
toplum sürekli bizi etki altında tutmakta, düşüncelerimizi biçimlendirmektedir. toplumsal modeli fark edip onun boyunduruğundan kendinizi kurtarmadıkça, kendinizi özgür sansanız da, gene de cezaevinde bir tutuklusunuz. zihninizi yönetmeye, düşüncelerinizi düzeltmeye çalışın. "bu doğru, bu yanlış" diye yargılara varmayın. yanlızca bir sinema filmine bakar gibi, kafanızdan geçenleri izleyin.

zihniniz insanlığın ta kendisidir. ve siz bunu anladığınız zaman yüreğiniz sevgiyle karışık bir acıma duygusu ile dolacak ve bu anlayıştan büyük bir aşk doğacaktır, işte o zaman güzel şeyler gördüğünüzde, güzelliğin ne olduğunu anlayacaksınız.''
-krishnamurti

devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim