kullandığım nicki onediodan test çözerek buldum
devamını gör...

"aç zülfünü" şarkısıyla beni mest eden çok özel bir sesi olduğunu düşündüğüm ses sanatçısı.

devamını gör...

pickle man! / 2017

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

not almanıza yarayan gmail ile entegrasyon sağlayan (google keep)
fotoğraf düzenleme editleme olarak (snapseed yada lightroom)
istanbulda yaşıyorsanız istanbul kartta ne kadar bakiyeniz varsa kontrol etmek için (istanbulkart)
tüm marketlerdeki indirimleri insert flyer şekilde gösteren (e broşür)
internet bağlantı hızınızı kontrol etmeye yarayan oakla firmasının (speedtest)
ip tv boxına sahipseniz tv de klavye özelliğini kullanmak için (android tv)
turkcell hatlarına sahip kişilerin ne kadar kredi tutarı var yada interten alışverişini açıp kapatmaya ve kampanyaları görmelerini sağlayan (paycell)
bulunduğunuz ortamda çalan müziği telefonuz üzerinden dinleterek sanatçı ve şarkı ismini bulan (shazam)
eğlenerek oyun oynar gibi dil öğrenmeye yarayan (duolingo)
fotoğraflarınızdaki beğenmediğiniz objeleri silmeye kaldırmaya yarayan (retouch)

bateri çalmaya merak salan kişiler için (real durum)
devamını gör...

megadeth şarkısıdır. neredeydim, hatırlamıyorum. yaşamın bir oyun olduğunu farkettim. ne kadar ciddiye aldıysam o kadar zorlaştı kuralları. bedelimin ne olduğunu bilemedim yaşamım gözlerimin önünden geçerken gördüm ki çok az şey başarabilmişim, esirgenmiş benden tüm istediklerim. bunları okurken, bilin ki dostlarım sizinle kalmayı çok isterdim. lütfen gülümseyin aklınıza geldiğimde. giden sadece bedenim.*
devamını gör...

psikolojik rahatsızlıkların ne kadar ciddi olduğunun bir kanıtı niteliğindedir. elbet ki özel ve kaldıramadığı bir derdi olabilir ama bunlarda kronikleşen psikolojik rahatsızlıkların zeminini oluşturan etkenler zaten. çok üzücü bir kayıp.
devamını gör...

oğuz atay kitapları.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

"'yerini vaktinde terk etmeyi bilmek, gerçek olgunluktur. sadece acizler kalmakta ısrar eder."
(bkz: victor hugo)
devamını gör...

detroit şehrinde bir kına gecesine konuk oluyormuş hissitini yaşatan şahane bir kadının programı.
devamını gör...


affetmek, bağışlamanızı gerçekten hak edip etmediklerine bakılmaksızın, size zarar veren bir kişiye veya gruba karşı kızgınlık veya intikam duygularını serbest bırakmak için bilinçli ve kasıtlı bir şekilde verilen karardır. özellikle hristiyanlıkta* çok önemli bir yer tutar. bunun altında da bizim de hata yaptığımız ve bu hataların affedilmesini beklerken bize yapılan hataları affetmememizin bencillik/kötü/anlamsız olduğu mentalitesi yatar. hatta incil'de şöyle geçer: birbirinize karşı iyi yürekli, şefkatli olun. tanrı sizi mesih'te bağışladığı gibi, siz de birbirinizi bağışlayın.

ama bence bu çok yanlış bir düşünce. bazı eylemleri affetmek insanı özgürleştirir, onun üzerine daha fazla düşünmezsiniz. ancak bazı eylemler var ki affedilmesi insana daha çok zarar verir. o yüzden eğer insanın içinden affetmek gelmiyorsa, affetmemeli.

aynı zamanda bir durumun size daha fazla zarar vermemesi için affetmek şart değildir. onun yerine sadece geçmişi geçmişte bırakmayı tercih edebilirsiniz. bu durum aşağıdaki yazıda çok güzel bir şekilde açıklanmış:

huzuru bulmak için affetmeye gerçekten ihtiyaç var mıdır?

birçok hasta, ister yakın zamanda ister uzun zaman önce meydana gelmiş olsun, önemli bir ilişkide yıkıcı bir ihanetin neden olduğu incinme ve duygusal acıdan kurtulmak için terapiye gelir.

mücadele ettikleri ve zorlandıkları konu çoğunlukla affetme meselesidir. affetme eyleminin erdemlerin en büyüğü ve sevginin en yüksek şekli olduğu söylenir. yine de bizi inciten ama bağışlamamızı hak etmeyen birini nasıl affederiz? suçlu kişi, söylediklerinizi kabullenemeyecek kadar savunmacı olduğunda, gerçekten özür dilemesi gerektiğini hissetmediğinde veya sadece olayı anlamadığında ne yaparsınız?

bunlar, müşterilerle yaptığım çalışmalarda beni zorlayan ve sık sık üzerinde düşündüğüm sorulardan bazıları. bu nedenle yakın zamanda en sevdiğim yazarlardan birinin affetme bölümü olan yeni bir kitabını bulduğumda hemen satın aldım. psikolog ve tanınmış bir ilişki uzmanı olan harriet lerner, "neden özür dilemiyorsun?" adlı bu kitapta, bizi incitenleri her zaman affetmek zorunda olup olmadığımızı ele alıyor. kitap o kadar çok bilgelik ve rehberlik sunuyor ki onun fikirlerinden bazılarını bu yazıda paylaşmak istiyorum.

affetmekle ilgili fikir ve inançlar

affetmek hakkında çok şey yazıldı. affetmenin erdemini ve gerekliliğini benimseyen ve bizi inciten insanları affetmeye teşvik eden bir kültürde yaşıyoruz. en yaygın inanışlardan bazıları, affetmeden huzur olamayacağı, yalnızca affetmenin yaralıları öfke ve nefretten kurtarabileceği ve bunun iyi bir zihinsel ve fiziksel sağlık için bir gereklilik olduğu şeklindedir.

affetmek derken, bir şeylerin artık bize yük olmamasına ve geçmişin geçmişte kalmasına izin vermekten mi bahsediyoruz?

birçok insan "affetme" kelimesini kullansa da aslında affetmekten bahsetmiyor. bunun yerine, öfke, acı ve kızgınlık gibi yoğun duyguları artık hissetmeme arzusuna atıfta bulunuyorlar. lerner'in dediği gibi: "affetmek istiyorum" genellikle "bunu aşmak ve biraz huzur bulmak istiyorum" anlamına gelir. "çözüm", "bağımsızlık", "yoluna devam etme" veya "geçmişi geçmişte bırakma" gibi kelimeler veya ifadeler aradıklarını daha iyi tanımlayabilir.

affetme ile geçmişin geçmişte kalmasına izin vermeyi birbirine karıştırmak, çoğu zaman insanların duygusal olarak takılıp kalmasına sebep olan durumdur

peki öyleyse, geçmişi geçmişte bırakmak nedir?

birincisi, geçmişi geçmişte bırakmak diğer kişinin kötü davranışını affetmek, unutmak veya hoşgörmek anlamına gelmez, suçluyu eylemlerinden kurtarmakla ilgili değildir.

çoğu insan bu sözcüğü zamanla incinmeyi bırakma deneyimi için kullanır. bu kadar çok öfke ve acı taşımaktan kendilerini yükten arındırarak huzur bulmak isterler.

bu, bir şeyin olduğu gerçeğini kabul etmekle ilgilidir, ancak suçluya ulaşılamaz ve pişmanlık duyulmamaktadır veya belki de uzun süre önce ölmüştür ve bu yanlışı omuzlarımızda taşımaya devam edip etmeme seçeneğimiz vardır.

hepimiz daha az acı çekmek istiyoruz, ancak bizim çözüme kavuşmamızı ve yüklerimizden arınmamız engelleyen şeyler yapmaya devam etme eğilimindeyiz. insanların yoluna devam etmesini engelleyen faktörler arasında adalet ihtiyacı ve işleri kişisel algılama eğilimimizi sayabiliriz.

bu nedenle, geçmişi geçmişte bırakma, geçmişte takılıp kalmanın zararlı etkilerinden kendimizi korumayı seçtiğimiz anlamına gelir. kin tutmanın yarattığı kronik öfke ve acının, şimdiki zamanda tam olarak yaşamak ve geleceği planlamak için bizden enerji çaldığını kabul etmektir.

geçmişe takılı kalmaktansa iyileşmekten yana için bir seçim yapmak

iyileşmenin tek bir yolu yoktur, bu yüzden geçmişi geçmişte bırakma, öfke ve kızgınlık yükümüzü serbest bırakmayı kolaylaştıracak şekilde yanıt vermek için bilinçli bir seçim yapmak anlamına gelir.

yaralanma konusunda takıntılı olmayı bıraktığımızda ve suçlunun geçmişteki suçunu veya incitici davranışını düşündüğümüzde, hiçbir duygusal yük olmadığını veya varsa, büyük ölçüde dağıldığını biliyoruz.

geçmişi geçmişte bırakmak bağlılık ve çalışma gerektirir, ancak affetmenin bu sürecin bir parçası olması gerektirmez. bir şeyleri geçmişte bırakmak hiçbir şekilde belirli bir eylemi affetmeniz gerektiği anlamına gelmez.

peki, affetmek geçmişi geçmişte bırakmak değilse nedir?

bazı kişiler affetme kelimesini yüksek bir manevi standartta tutar ve kelimenin en derin manevi anlamıyla tövbe etmeyen suçluyu affetmeye çalışırlar. onlar için affetmek, dini inançlarının ya da dünya görüşlerinin merkezinde olabilir.

radikal affetmeyi uygulayanlar için affetme, en iğrenç eylemler ve en korkunç durumlar için bile mümkün olan bir sevgi ve şefkat biçimidir. bu perspektiften, affetmek, suçlunun acısını tanımayı ve onun mutlu ve iyi olmasını dilemeyi içerir.

bazı insanlar affedilemez olanı affetmek için özel bir kapasiteye sahiptir, ancak herkes radikal bir affetme yeteneğine sahip değildir ve herkes bunun için çaba göstermez.

lerner'den son sözler:

* affetmeyi gerektirmeyen birçok şifa yolu vardır.
* kendinizi duygusal acıdan kurtarmak için sizi inciten bir kişiyi affetmenize gerek yok.
* affetmediğiniz belirli şeylerin ve görmemeyi tercih ettiğiniz bazı insanların olması, daha az sevecen bir insan olduğunuz anlamına gelmez.
* hatta belirli bir eylemi veya eylemsizliği affetmeden, suç işleyen için sevgi ve şefkat duyabilirsiniz.


kaynak
devamını gör...

dinci muhafazakar aile kızı olmanın ne olduğunu iliklerime kadar yaşıyorum. beş yaşında okula başladım. okuma kitabı olarak elime verilen şey kıyamet ve ahiret kitabıydı. saadet-i ebediyye kitabını 8 yaşına kadar okutmuşlardı. istiklal marşı'ndan sonra ezberlediğim ilk şiir yusuf nabi'nin şiiriydi.

"sakın terk-i edebden kûy-ı mahbûb-ı hüdâdır bu
nazargâh-ı ilâhîdir makâm-ı mustafâ’dır bu
felekde mâh-ı nev bâbü’s-selâm’ın sîne-çâkidir
anun kandilidir hûr matla-i nûr u ziyâdır bu.
resûl-i kibriyâ’nın hâbgâhıdır hakîkatde
tefevvuk-kerde-i arş-ı cenâb-ı kibriyâ’dır bu.
bu hâkin pertevinden oldı deycûr-ı adem zâil
amâdan açdı mevcûdât dü çeşme tûtiyâdır bu.”mataf-ı kudsiyândır bûsegâh-ı enbiyâdır bu.”

hayatım boyunca hiç pantolon giymedim. hiç!
kadına benzeyen erkeğe, erkeğe benzeyen kadına lanet edildiği için buna müsaade etmediler.
on yaşında medreseye ve imam hatibe başladım. ortaokul ve lise imam hatipte geçti. bu süreçte yatılı medresede de hoca oldum. evime 1 ayda yahut 1.5 ayda bir gelirdim. lise bitip, medresede hoca olunca "bu kadar okumak" yeter deyip, üniversiteye izin vermek istemediler.
hiç dershane ve test yüzü görmeden öylesine gönderdikleri sınavda iyi puan alınca yalvar yakar kardeşimin de desteği ile onların münasip bulduğu bir okulu ve puanımın çok altında bir bölümü tercih edip mezun oldum. üniversite zamanı inancli bir kişiydim karşı cinsle arkadaşlık dışında bir alakam olmadi.
daha sonra biri oldu o da dinden çıkma evreme denk geldi. (o da dine dön baskısı yapınca; başka sorunlar da vardi tek sorun bu değildi ayrıldım. artik aşka da mesafeleyim. )
dışarıda kadın erkek karışık çalışmama izin vermedikleri için sağolsun üniversite hocalarımdan biri ziyan olmayayım diye staj yaptığım yerle konuşup bana home office iş buldu. bu işten kazandığım güçle evimi aldım, gelecek hayali kurabiliyor ailemin tüm baskılarına rağmen taliplerime hayır diyebiliyorum.

evden pardesü ve eşarpla çıkıp başka ilçe sınırlarına geçince pardesümü çıkarmıyorum ama başımı açıyorum. hiç olmazsa birkaç saat özgür hissediyorum.

biliyorum günün birinde evime gideceğim kedilerimle başbaşa kendi hayatımı yaşayacağım.
devamını gör...

devlet bahçeli'ye göre kaç sene içinde mhp iktidar şimdi bu hesaba göre onu söyleyin siz..
devamını gör...

"vatan; barış zamanı zenginlerin, savaş zamanı fakirlerindir."
devamını gör...

oralarda da yaşam sürüp gidiyordur burada olduğu gibi.
devamını gör...

tanrım kötü kullarini sen affetsen ben affetmem diyen rahmetli bergen'in " sen affetsen" şarkısına tepkiniz ne oldu ? affedip/ etmeyeceğimi sana mi soracağım? gibisinden sitem ettiniz mi diye sormak isterdim.
devamını gör...

zalim kralları devirmek için küçük bir dokunuş yeterlidir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

türkçe'ye acımak/merhamet/sabırsız yürek isimleri ile çevrilen romanının girişine konulan aşağıdaki kısım favorilerimdendir.

 "... iki tür acıma duygusu vardır. birincisi, duygusal ve zayıf olanı, başka birinin yaşadığı felaketlerden kaynaklanan acı ve hüzünden alabildiğine çabuk kurtulmak için çırpınan yüreğin sabırsızlığıdır. bu, bir acıyı birlikte hissetmek değil, ruhun yabancı bir derde karşı kendini içgüdüsel olarak savunması anlamındaki acıma duygusudur. diğeri, tek gerçek acıma duygusu ise yaratıcı olan, ne istediğini bilen; sabırla, gücü yettiğince hatta gücünün bile ötesinde katlanmaya ve dayanmaya kararlı bir insanın acıma duygusudur..."
devamını gör...

bu saatte beynimi biplemene ne gerek var davul adam!!!1!1!1!!11! yetti gari. sene olmuş 2021 davulcu mu kaldı yahu? hem oruç tutan var tutmayan var.. bu saatte pat pat dan dan ne bu beh! uyanık olduğum halde sinirlendim. uyurken bu sese uyansam çıkar çığlık atardım. neyse ki kendimi durdurdum.
devamını gör...

futbol maçlarını izlerken hele de türkiye liginde maç izliyorsanız her maçta mutlaka beş on tanesini göreceğiniz ve sarı kart ile cezalandırılması gerek harekettir. rakip takım oyuncusundan darbe almadan yere düşmek, ofsayt diye el kaldırmak gibi hareketler buna dahildir.

genelde ceza sahası içinde yapıldığında ve eğer hakemlerden herhangi biri gördüyse cezaladırılan bu hareket sonrası rakip takım endirekt serbest vuruş kullanır.

ceza sahası dışında ya da orta saha yakınlarında yapıldığında nedense görmezden gelinen bu hareket rakip takımın emeğini çalmaya yönelik bir hareket olduğu için taraftarlar tarafından da hoş karşılanmaz.

ancak bu tarz hareketleri o kadar ustaca yapanlar vardır ki şapka çıkartmaktan başka çareniz kalmaz. bunlardan biri 1986 yılında maradona’nın yarı final maçında ingiltere’ye tanrının da yardımıyla attığı goldür. ama tabii ki bu hareket hakemi aldatmaya yönelik hareket sayılmadı çünkü hakemi aldatabilmişti.

türkiye’de ise bir galatasaray taraftarı olarak aklıma iki isim geliyor. biri elbette ki burak yılmaz kurşun yemiş gibi yere düşmeyi bir görev bilen burak yılmaz artık hakemlerin radarındadır. ancak bir beşiktaş galatasaray derbisinde ceza sahasının dışından içine doğru uçarak aldığı penaltı herkesin aklında bir sahtekarlık örneği olarak yer etmiştir.

diğer bir örnek ise arif erdem’dir ama onunki sanki bir hastalık gibiydi. arif erdem ceza sahasına girerken ayakta durmayı bir türlü beceremiyor, hakemler de aldatıldıklarını düşünmüyordu çoğu zaman. arif’in çaldığı puanlar burdan köye yol olur.

hakemi aldatmaya yönelik her hareket cezalandırılmalıdır. ama her yanlış anlama aldatma sayılmaz.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim