evde battaniyeyle oturanlar ülkesi
battaniye altında yazdığım başlık.
doğalgazı doğal kullanamadığımız, dikilen binalarda yalıtıma da önem verilmemesi elbet sebepler arasında ama benim için bu bir alışkanlık. tv battaniyesi dediğimiz ince ama tüylü renkli battaniyem, kitabım ve kahve fincanım vazgeçilmezimdir.
bunu da gerçek keyifçiler bilir.*
doğalgazı doğal kullanamadığımız, dikilen binalarda yalıtıma da önem verilmemesi elbet sebepler arasında ama benim için bu bir alışkanlık. tv battaniyesi dediğimiz ince ama tüylü renkli battaniyem, kitabım ve kahve fincanım vazgeçilmezimdir.
bunu da gerçek keyifçiler bilir.*
devamını gör...
731. birim
çok sayıda canlı insan, maruta (japonca'da kütük anlamına gelir) kod adlı özel bir proje kapsamında acımasız deneylere tabi tutuldu. deneylerde kullanılacak olan insanlar, savaş esirlerinin yanı sıra tesis çevresindeki nüfus arasından seçiliyordu. bu insanlara ya da kurbanlara kısaca kütük deniyordu ve bazen 731. birim'in çalışanları arasında "kaç tane yeni kütük geldi?" gibi espriler yapılıyordu. bu durumun sebebi, 731. birim hakkında yerel yönetimlere bilgi verilirken paravan oluşturmak amacıyla burasının kereste atölyesi olduğunun söylenmesiydi. 731. birim'de çalışan sivil bir ordu görevlisinin dosyasından çıkan bilgilere göre bu acımasız proje, 731. birim çalışanları tarafından almancada kütük anlamına gelen holzklotz olarak da anılıyordu.deneylerde kullanılan kurbanların cesetleri ise yakılarak imha ediliyordu. burada görev yapan araştırmacılar, yaptıkları çalışmalarda mançurya maymunları veya uzun kuyruklu maymunlar gibi insan olmayan primatların kullandıklarını ileri sürdüler ve araştırma sonuçlarının bir kısmını hakemli dergilerde yayınladılar.
deneylerde kullanılan insanlar toplumun çok farklı kesimlerinden seçiliyordu ve bunlar arasında genel suçlular, haydutlar, japonya karşıtı militanlar, siyasi mahkûmlar ve "şüpheli davranışlar" iddiasıyla kempeitai askeri polisi tarafından tutuklananlar vardı. bazı deneylerde ise bebekler, yaşlılar ve hamile kadınlar da kullanılıyordu. 731. birim'in çoğu doktor ve bakteriyolog olan yaklaşık 300 kişilik araştırma grubunun çoğu japon vatandaşlarından oluşsa da aralarında az sayıda işbirlikçi çinli ve koreliler de vardı. bunların birçoğu, hayvanlar üzerinde yaptıkları son derece tatsız deneylerle duyarsızlaştırılmış insanlardı.
dirikesim (viviseksiyon)
esir kamplarında kalan binlerce erkek, kadın ve çocuk, çoğunlukla anestezi bile olmadan canlı canlı kesilerek incelendi ve bu durum, genelde kurbanın ölümüyle sonuçlandı. dirikesim, kurbanlar bilinçli olarak çeşitli mikroplara maruz bırakılıp hasta edildikten sonra yapılıyordu. kurbanlara bulaştıran hastalığın etkilerini incelemek amacıyla iç organlar cerrahlar tarafından çıkarılıyordu ve tüm bu işlemler, kurban canlı ve genellikle de anestezi etkisi altında değilken yapılıyordu. deneylerin kurban canlıyken yapılmasının sebebi, kurban öldürüldükten sonra başlayacak olan dokuların bozunma sürecinin araştırma sonuçlarına zarar verebileceği yönünde endişe duyulmasıydı. hastalık bulaştırılıp sonrasında da dirikesime uğrayan kurbanlar arasında erkek, kadın ve çocukların yanı sıra bebekler de vardı.
kan kaybını incelemek amacıyla kurbanların kolları ve bacakları kesiliyor bazen de kesilen bu kol ve bacaklar, soldakiler sağa sağdakiler de sola olacak şekilde yeniden vücuda dikiliyordu. bazı kurbanların kol ve bacakları dondurulduktan sonra kesiliyordu. bazılarınınki de tedavi edilmeyen kangren ve çürümenin etkilerini incelemek amacıyla önce donduruluyor sonrasında da çözülüyordu.
bazı kurbanların mideleri ameliyatla çıkarıldıktan sonra yemek boruları doğrudan bağırsaklarına bağlandı. yine benzer şekilde bazı kurbanların da beyin, akciğer, karaciğer gibi organlarının bazı bölümleri kesilip çıkarıldı ve vücudun verdiği tepkiler incelendi.
genellikle çinli komünistler olmak üzere insan vücudu üzerinde uygulanan dirikesim işlemi, japon ordu cerrahı ken yuasa'nın önerisiyle 731. birim'in dışında da uygulanmaya başlandı. tahminlere göre de en az 1,000 japon personeli, 731. birim'in dışında, çin toprakları üzerinde gerçekleştirilen bu insanlık dışı uygulamalara katıldı.
bulaşıcı hastalık yayma amaçlı biyolojik saldırılar
insan vücudu üzerindeki etkilerini incelemek için çeşitli hastalıklar, 731. birim'de kalan mahkûmlara (kurbanlara), aşılama kisvesi altında bilerek bulaştırıldı. tedavi edilmeyen zührevi hastalıkların etkilerini araştırmak için de yine erkek ve kadın mahkûmlara kasıtlı olarak frengi ve bel soğukluğu bulaştırıldı ve sonrasında hastaların vücutları üzerinde çeşitli incelemeler yapıldı. ayrıca tutuklular, gardiyanlar tarafından sürekli tecavüze uğradılar.
vebalı pireler, bulaşıcı hastalık taşıyan hastaların kullandığı kıyafetler ve hastalık bulaştırılmış daha birçok malzeme, bombaların içine yerleştirilerek birçok hedefe gönderdildi. bu biyolojik saldırılar sonucunda halk arasında görülen kolera, şarbon ve veba hastalıkları, tahminlere göre 400 binden fazla çinli sivilin ölümüne sebep oldu. tularemi de yine çinli siviller üzerinde test edilen hastalıklardan biriydi.
731. birim ve buraya bağlı diğer birimler (1644. birlik ve 100. birim gibi), bulaşıcı hastalıkların bilinçli olarak kitlelere bulaştırılmasını sağlayacak biyolojik silahların araştırması, geliştirmesi ve ıı. dünya savaşı boyunca çin halkı (hem sivil hem de askerler) üzerinde deney amaçlı uygulanması çalışmalarını yürüttüler. 731. birim ve 1644. birim'in laboratuvarlarında yetiştirilen vebalı pireler, alçak uçuş yapan uçaklar vasıtasıyla 1940'ta kıyı bölgesindeki ningbo'ya ve 1940'ta da hunan eyaleti'ndeki changde şehrine salındılar ve insanlara bulaştırıldılar. askeri uçaklarla havadan yapılan bu saldırı sonucu insanlar arasında yayılan hıyarcıklı veba, binlerce insanın ölümüne yol açtı.
tetanosun insanlara bilinçli olarak bulaştırılmasıyla ilgili bazı çalışmalara dair elde edilen bilgiler, 731. birim'in yöntemlerinin endonezya'da da takip edilmiş olabileceğini göstermektedir.
donma testi
fizyolog yoshimura hisato, mahkûmların el, kol, bacak gibi uzuvlarını önce suya batırıp sonra da soğuk havada bekleterek donmasını sağlıyordu. burada görev yapan bir japon memur, verdiği ifadede, uzuvlar dondurulduktan sonra bir sopayla bu uzuvlara vurulduğunda, sanki bir tahta parçasına vururmuş gibi bir ses çıktığını belirtmişti. donma gerçekleştikten sonra donan bölge üzerindeki buzlar kırılıyor ve sonra da donmuş olan uzuvlar suya batırılıyordu. uzuvların çözünüp çözünmediklerini kontrol etmek içinse kurbanlar coplanıyor ve farklı sıcaklıklardaki suyun, donmuş uzvun çözünme hızına etkisi gibi konular inceleniyordu. bu deneyler çok daha korkunç şekillerde devam etti.
frengi
frengi bulaştırma amacıyla yapılmış deneyler sırasında orada bulunmuş bir gardiyanın ifadelerine göre doktorlar, mahkûmlara hastalık bulaştırmak için hastalıklı mahkûmlarla sağlıklı mahkûmları cinsel ilişkiye girmeye zorluyorlardı:
"zührevi hastalıkların mahkûmlara yapay yoldan bulaştırılmasından vazgeçildi ve bunun yerine, hastalık taşıyan ve taşımayan mahkûmlar, birbirleriyle cinsel ilişkiye girmeye zorlanıyordu. sadece gözleri ve ağızlarını açık bırakacak şekildeki giyinen dört ya da beş laboratuvar görevlisi tarafından yönetilen bu deneylerde, aynı hücreye kapatılan frengili bir mahkûmla sağlıklı bir mahkûm cinsel ilişkiye zorlanıyordu. ilişkiye girmeye direnen mahkûmların kurşuna dizileceği gerçeği ise mahkûmlara net bir şekilde öğretilmişti."
mahkûmlara hastalık bulaştırıldıktan sonra, hastalığın ilerlemesine bağlı olarak iç ve dış organlarda meydana gelen değişiklikleri izleyebilmek için hastalığın farklı dönemlerinde bu mahkûmlara dirikesim yapıldı. birkaç gardiyan tarafından verilen ifadelerden anlaşılana göre, hastalık taşıyan kadın kurbanlar, kendilerine zorla hastalık bulaştırılmış olmasına rağmen hastalık taşıdıkları için suçlanıyorlardı. frengi bulaştırılmış kadın tutsakların cinsel organları, gardiyanlar tarafından "reçel dolu çörekler" diye adlandırılıyordu.
731. birim'in duvarları arasında büyümüş bazı çocuklara da frengi bulaştırıldı. çocuklar, anne-babalarıyla benzer muameleyi gördüler ve bazı çocuklar, hastalığın değişik evrelerinde uygulanmaya başlanan tedavilerin verimliliğini incelemek amacıyla özel deneylere maruz kaldılar. 731. birim'de görev yapan birinden alınan ve deneylere başlanmadan önce incelenen bir mahkûm grubunu anlatan ifadede şöyle deniyor: "biri elinde bebeğini tutan çinli bir kadın, diğeri yanında dört ya da beş yaşlarındaki kızı bulunan belaruslu bir kadın ve sonuncusu da altı ya da yedi yaşlarındaki oğluyla bekleyen belaruslu bir kadındı."
tecavüz ve zorunlu gebelik
731. birim'de tutuklu bulunan kadın mahkûmlardan bazıları, deneylerde kullanılmak üzere hamile kalmaya zorlandılar. bu eylemin temel amacı, özellikle frengi gibi hastalıkların anneden karnındaki bebeğe geçebileceği yönündeki varsayımların incelenmesiydi. 731. birim'de esaret altında doğan çok sayıda bebek olmasına rağmen buradan kurtulanlar olduğunu gösteren herhangi bir bilgiye rastlanamamıştır. bu deneyler sırasında doğan çocukların öldürüldüğü ya da gerekli incelemeler yapıldıktan sonra hamileliklerin sonlandırıldığı düşünülmektedir.
deney sonuçlarının başka etkenlerden etkilenmemesi adına erkek mahkûmlar genellikle tek bir deneyde kullanılırken kadın mahkûmlar, bakteriyolojik ve fizyolojik deneylerde, cinsel ilişkiye zorlandıkları deneylerde kullanıldılar ve tecavüze uğradılar. 731. birim'de görev yapmış bir gardiyanın verdiği ifadeler, bu gerçeği açıkça ortaya koymaktadır:
"eskiden yanında görev yaptığım araştırmacılardan birisi bana, önceden planmış bir deneyleri olduğunu ancak mahkûmu öldürmek için biraz daha zamana ihtiyaçlarını olduğunu söylemişti. bunun üzerine başka bir görevliyle birlikte çinli bir kadının yattığı bir hücreye girdiler. aralarından birisi çinli kadın mahkûma tecavüz ederken diğeri, daha önceden donma deneylerinde kullanılan başka bir çinli kadının yattığı başka bir hücreye girdi. kadının birkaç parmağı yoktu ve kemikler de kangren sebebiyle siyahtı. buna rağmen tecavüz etmekte kararlı olan görevli, daha sonra kadının cinsel organının iltihaplı olduğunu ve iltihabın sızıp hücrenin tabanına yayıldığını gördü. bunun üzerine tecavüzden vazgeçti, hücreden çıkıp kapısını kilitledi ve yarıda bıraktığı deneye devam etmek için geri döndü."
silah-mühimmat testleri
el bombasının insan vücudunda bıraktığı tahribatı incelemek için mahkûmlara yakın mesafelerde el bombaları patlatıldı. mahkûmun duruş pozisyonu ve el bombasına olan uzaklığının vücuttaki tahribat üzerindeki etkisini görmek içinse deneyler farklı mesafeler ve pozisyonlarda tekrarlandı. benzer şekilde alev silahları da mahkûmlar üzerinde denendi. ayrıca kimsayal silahlar, çeşitli patlayıcılar ve mikrop yaymaya yarayan bombalar da kazıklara bağlanıp hedef haline getirilmiş mahkûmlar üzerinde denendi.
diğer deneyler
diğer deneylere örnek olarak şunlar sıralanabilir: insanın açlığa ve susuzluğa ne kadar süreyle dayanabildiğini ölçmek için mahkûmların aç ve susuz bırakılması ve bu koşullar altındaki ölçüm sürelerinin ölçülmesi; yüksek basıncın insan vücudu üzerindeki etkilerini incelemek için mahkûmların basınçlandırılmış odalara konulması ve mahkûm ölene kadar odanın basıncının arttırılması; vücudun maruz kaldığı ortam sıcaklığı ve vücuttaki yanıklarla hayatta kalma süresi arasındaki ilişkinin incelenmesi; mahkûmların santrifüje sokulması, vücutlarının ölene dek burulması ve eklemlerden çekme vasıtasıyla uzatılması; mahkûmlara hayvan kanı ya da deniz suyu enjekte edilmesi; ölümcül dozlarda x-ışınlarına ve gaz odalarında çeşitli kimyasal silahlara maruz bırakılması; diri diri yakılması ya da toprağa gömülmesi.
kaynak buradan
devamını gör...
baba tarafı vs anne tarafı
30a doğru yaklaşınca baba tarafının tırt, anne tarafının has kadro olduğu gerçeğini yaşamak
devamını gör...
ateist kaplumbağa
kafa sözlüğün olmazsa olmazlarındandır. tanımlarını seve seve okuduğum kafa sözlük yazarıdır. tecrübeleri ve bilgilerini bizlerin önüne sermekten çekinmez. binbir emekle uğraşıp faydalanacağımız tanımlar girer. ilerleyen zamanda daha da çok tanım girmesi dileğiyle.*
kafa sözlük online satranç turnuvası hakkında kafa sözlük haber ajansına yazdığı tanımları için kendisine çokça teşekkür ediyorum. hem güldürüp hem destek olmuştu.
turnuva zamanı ben insanlarla cebelleşirken bana moral verişini asla unutmam. güzel kalpli bir insan. çokça teşekkür ediyorum. önce saygılar sonra sevgiler efenim. iyi ki varsınız.*
bu şarkı da benden size gelsin.*
kafa sözlük online satranç turnuvası hakkında kafa sözlük haber ajansına yazdığı tanımları için kendisine çokça teşekkür ediyorum. hem güldürüp hem destek olmuştu.
turnuva zamanı ben insanlarla cebelleşirken bana moral verişini asla unutmam. güzel kalpli bir insan. çokça teşekkür ediyorum. önce saygılar sonra sevgiler efenim. iyi ki varsınız.*
bu şarkı da benden size gelsin.*
devamını gör...
teoride güzel olan şeyler
okula, işe gitmeyerek evden çalışmak bunlardan birisidir.
yıllarca hayalinizi kurduğumuz şey artık içimizi çürütür oldu.
yıllarca hayalinizi kurduğumuz şey artık içimizi çürütür oldu.
devamını gör...
sözlük için adalet
yuhhh kasmayın bu kadar dediğim başlıktır.
ne ormanı ne kanunu en fazla birbirimize küfür eder ban yeriz.
ne ormanı ne kanunu en fazla birbirimize küfür eder ban yeriz.
devamını gör...
sevgilisine tektaş alamayan erkek
akıllı erkekse benim tek taşım sensin der ama sanmam kızların bunu yiyeceğini neyse nolcak bir miktar parayı gözden çıkarıp alsan? o karbon değeri ile kız kişisi arkadaşlarına hava atacak sonuçta.
devamını gör...
umut sarıkaya tipi mutsuzluk tanımları
(bkz: montla sıç)
devamını gör...
tanımlarını okuyarak bir yazara aşık olmak
öncelikle bir konuda anlaşalım sevgili yazar arkadaşlarım, hanımefendiler, dostlar, vatandaşlar, romalılar...
ben evliyim.
ben evliyim.
devamını gör...
arkadaşının arkadaşın olmadığını anladığın an
hayal kırıklığıyla sonuçlanır. daha sonra "her insan gibi sen de yalan çıktın" gibi sitemlerde bulunulur.
devamını gör...
normal sözlük patreon hesabı
benim aklım kupa ve tshirtte kaldı. ne yani bağış yapmayan yirmi bin karmayı boşuna mı toplamış olucak? ağlarım, zırlarım. *
devamını gör...
cumhurbaşkanı erdoğan'ın halktan helallik istemesi
aradığınız helalliğe şu anda ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.
devamını gör...
akp'nin milyonlarca mülteciyi kime sorup da ülkeye doldurması
sorun o kadar mülteciyi alması da değil ki.
sorun vasıfsız mültecileri alması.
kanada da milyonlarca mülteci aldı ama doktorunu, mühendisini, öğretmenini aldı.
biz gittik en işe yaramazlarını aldık.
sorun bu işte.
sorun vasıfsız mültecileri alması.
kanada da milyonlarca mülteci aldı ama doktorunu, mühendisini, öğretmenini aldı.
biz gittik en işe yaramazlarını aldık.
sorun bu işte.
devamını gör...
güne bir başkent bırak
ulanbator-moğolistan
devamını gör...
gitme kal bu şehirde
"tek kötü tarafı bitmesi" olan nazan öncel şarkısı. biraz önce bir dizide rastladım. olmayan sevgili için içmeyen adama sigara yaktırır.
"hüzünler koyduk üst üste, ayrılık oldu."
yak yak yak
"hüzünler koyduk üst üste, ayrılık oldu."
yak yak yak
devamını gör...
sözlük kadınlarının içten içe kadınlı başlıklardan hoşlanması
devamını gör...
ışık hızı
fizikte c harfi ile sembolize edilen ve bir elektromanyetik dalga olan ışığın boşlukta birim zamanda ne kadar yol aldığını tanımlayan ifade.
aslında evrendeki tüm cisimlerin ışık hızına sahip olduğunu söylersem birçok kişi itiraz eder ama anlatacaklarım gerçek ve ilginç...
biliyoruz ki ışık hızına yaklaştıkça zaman yavaşlıyor ve ışık hızına ulaşıldığında da zaman duruyor. bunu bir hız - zaman grafiği ile gösterdiğinizi farz edin. bir fotonu ele alalım. bu foton boşlukta ışık hızıyla hareket eder ve onun için zamanın durduğunu kabul ederiz. o halde foton hız ekseninde %100'lük bir harekete sahipken zaman eksenindeki hareketi %0'dır.
şimdi teorik bir cisim düşünün, evrende tamamen hareketsiz olan. bu cisim hız ekseninde %0'lık bir harekete sahipken, zaman onun için en hızlı şekilde akacağından, zaman eksenindeki hareketi %100 olacaktır.
peki mesela ışık hızının %10'u ile hareket eden bir cismin grafiğimizdeki yeri nasıl olur? bu cisim toplam hızının 10 birimini uzaydaki hareketine harcarken, kalan 90 birimini zamandaki akışa harcar.
özetle herhangi bir cismin sahip olduğu fiziksel hareket hızı ile zamanda yaptığı hareketin hızı birbirini tamamlar. bir foton, yani ışık, 100 birimlik hız hakkının tamamını sadece hareket boyutunda kullanırken, duran bir cisim o hakkının tamamını zaman boyutundaki harekete harcar. ara hızlardaki tüm cisimler de aynı şekilde bir hız ve zaman dağılımı gösterirler.
ışık hızını neden aşamadığımızı da, aynı grafik üzerinden başka bir yazıda anlatacağım bir gün.
aslında evrendeki tüm cisimlerin ışık hızına sahip olduğunu söylersem birçok kişi itiraz eder ama anlatacaklarım gerçek ve ilginç...
biliyoruz ki ışık hızına yaklaştıkça zaman yavaşlıyor ve ışık hızına ulaşıldığında da zaman duruyor. bunu bir hız - zaman grafiği ile gösterdiğinizi farz edin. bir fotonu ele alalım. bu foton boşlukta ışık hızıyla hareket eder ve onun için zamanın durduğunu kabul ederiz. o halde foton hız ekseninde %100'lük bir harekete sahipken zaman eksenindeki hareketi %0'dır.
şimdi teorik bir cisim düşünün, evrende tamamen hareketsiz olan. bu cisim hız ekseninde %0'lık bir harekete sahipken, zaman onun için en hızlı şekilde akacağından, zaman eksenindeki hareketi %100 olacaktır.
peki mesela ışık hızının %10'u ile hareket eden bir cismin grafiğimizdeki yeri nasıl olur? bu cisim toplam hızının 10 birimini uzaydaki hareketine harcarken, kalan 90 birimini zamandaki akışa harcar.
özetle herhangi bir cismin sahip olduğu fiziksel hareket hızı ile zamanda yaptığı hareketin hızı birbirini tamamlar. bir foton, yani ışık, 100 birimlik hız hakkının tamamını sadece hareket boyutunda kullanırken, duran bir cisim o hakkının tamamını zaman boyutundaki harekete harcar. ara hızlardaki tüm cisimler de aynı şekilde bir hız ve zaman dağılımı gösterirler.
ışık hızını neden aşamadığımızı da, aynı grafik üzerinden başka bir yazıda anlatacağım bir gün.
devamını gör...
13 mayıs 2021 normal sözlük bayramlaşması
tüm islam aleminin ramazan bayramı kutlu olsun. bu bayramda büyüklerimizin yanında olamadık ama kurbanda hep beraber olmak dileğiyle...
devamını gör...
muhlis berberoğlu
bir enstrümana, bir ton duygu yükleyen adam.
muhlis berberoğlu; 1995 sivas/şarkışla doğumlu. 4 yaşında bağlama ile tanışır ve yolculuğu başlar. izmir güzel sanatlar lisesi ardından, 9 eylül üniversitesi müzik bilimleri bölümünde eğitimine devam etmiştir.
bir insan duyguyu bir enstürmana nasıl yansıtır? virtüöz kime denir? esere nasıl özgün yorum getirilir? sorularının karşılığıdır.
2018 yılında sinan cem eroğlu ile “herdem” albümünü yaparlar. herdem; birlikte nefes almak anlamına gelir. dinlerken gerçekten birlikte nefes alırsınız. daha önceki yazılarımda, türkülerin bir kültürel miras olduğunu ve mutlaka gelecek nesillere aktarılması gerektiğini söylemişimdir. muhlis berberoğlu bu anlamıyla doğru kişidir. esntrümental dinletileri o kadar duygu yüklüdür ki, normal insan işi değildir. bir yetenekten daha fazlası, gerçek bir müzisyendir.
haklı bir sitem ile soruyorum;
kültür bakanlığı ne işe yarar? böyle bir değer ortada iken, senfoni orkestralarıyla birlikte performansla, sahip olduğumuz mirası dünyaya tanıtmak varken, kültür bakanlığı gerçekten ne iş yapar?
youtube’da videoları vardır. henüz izlemeyenler için öneririm. benim gibi enstrümental müziğe ilğiniz var ise, izleyin derim.
sözlerimizi son viedo paylaşımı olan, “bahçalarda mor meni” ve kapadokya görüntüleri ile bitirelim. esere girerken yaklaşık 3 dk taksim çalar. bu yazıyı yazarken, bir taraftan da dinliyorum. siz dinlerken ben bir kadeh drink alayım. başka türlü olmuyor.
bahçalarda mor meni,
yine üzüme düşürdün, muhlis sen beni.
buyrunuz;
muhlis berberoğlu; 1995 sivas/şarkışla doğumlu. 4 yaşında bağlama ile tanışır ve yolculuğu başlar. izmir güzel sanatlar lisesi ardından, 9 eylül üniversitesi müzik bilimleri bölümünde eğitimine devam etmiştir.
bir insan duyguyu bir enstürmana nasıl yansıtır? virtüöz kime denir? esere nasıl özgün yorum getirilir? sorularının karşılığıdır.
2018 yılında sinan cem eroğlu ile “herdem” albümünü yaparlar. herdem; birlikte nefes almak anlamına gelir. dinlerken gerçekten birlikte nefes alırsınız. daha önceki yazılarımda, türkülerin bir kültürel miras olduğunu ve mutlaka gelecek nesillere aktarılması gerektiğini söylemişimdir. muhlis berberoğlu bu anlamıyla doğru kişidir. esntrümental dinletileri o kadar duygu yüklüdür ki, normal insan işi değildir. bir yetenekten daha fazlası, gerçek bir müzisyendir.
haklı bir sitem ile soruyorum;
kültür bakanlığı ne işe yarar? böyle bir değer ortada iken, senfoni orkestralarıyla birlikte performansla, sahip olduğumuz mirası dünyaya tanıtmak varken, kültür bakanlığı gerçekten ne iş yapar?
youtube’da videoları vardır. henüz izlemeyenler için öneririm. benim gibi enstrümental müziğe ilğiniz var ise, izleyin derim.
sözlerimizi son viedo paylaşımı olan, “bahçalarda mor meni” ve kapadokya görüntüleri ile bitirelim. esere girerken yaklaşık 3 dk taksim çalar. bu yazıyı yazarken, bir taraftan da dinliyorum. siz dinlerken ben bir kadeh drink alayım. başka türlü olmuyor.
bahçalarda mor meni,
yine üzüme düşürdün, muhlis sen beni.
buyrunuz;
devamını gör...
