çok uzun süredir yani yedi aydan fazla zamandır okuduğum değerli insan.
bu kadar zamandır hakkında yazmadım çünkü okuduklarımdan yola çıkarak zaten bu tür şeylere değer vermediğini, onun için önemli olanın gerçekten okunmak ve anlaşılmak olduğunu da içten içe biliyorum.

uzun süreli sohbetimiz olmamasına, mesela en sevdiği kitabı veya filmi bile bilmiyor olmama rağmen okuduğum onca şeyin getirdiği bir tanışık olma hali var yedinci dem ile. bu tanışıklıktan, yazdıklarından ve okuduklarımdan çok memnun olduğumu söylemek istedim sadece. bir de "burada ne işim var benim?" diye kendime sorduğum anlarda bulduğum cevaplardan biri olduğunu bilse iyi olur sanırım *.
çılgın kalabalıktan uzak, sakin bir liman benim için yedinci dem . iyi ki şiir kadın...
devamını gör...

doğum gününün hatırlanması, herhangi bir sosyal medyadan görmeden.
devamını gör...

ingiliz yazar winston graham'ın 12 seriden oluşan poldark adlı romanından uyarlanan dram/dönem dizisidir. yaratıcısı debbie horsfield olan dizinin baş rollerinde aidan turner, eleanor tomlinson, jack farthing yer almaktadır. dizi 2015-2019 yılları arasında yayınlanmış olup toplam 5 sezondan oluşmaktadır.

dizimizin konusuna gelecek olursak ana karakterimiz ross poldark sevdiği kadın olan elizabeth'i bırakmak zorunda kalarak savaşa gitmiştir. savaş dönüşü yaşadığı yeri iyice yoksullaşmış, sınıf çatışması ve adaletsizliğin hüküm sürdüğü bir yer olarak bulur. üstelik elizabeth en yakını saydığı amcasının oğluyla nişanlanmıştır. devam eden sürreçte ross poldark'ın bir asil olarak sınıf eşitsizliği ve adaletsizlik ile olan mücadelesini izliyoruz. tabi bir yandan da hayatına ansızın giren demelza karakterine alışmaya çalışırken ilk aşkı elizabeth'i unutup unutamayacağını merak ediyoruz.

poldark özenle işlenmiş bir hikaye akışına sahip. tamamen hayatın içinden hitap ediyor size. ayrıca bunların yanında dönem dizisi olarak işlenen dönemi o kadar güzel yansıtıyor ki izlemeyenler için tarif etmek zor. dizinin çekildiği yerin cornwall, truro olduğunu da belirtirsek karşılaşacağınız manzaraların da şu şekilde olacağına şaşırmamanız gerekecektir:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


zor duruma düşmüş bir asil olarak kendisinden kat be kat zengin ve nüfuza sahip asillerle olan mücadelesi; işçi sınıfına ve herkes için eşit dağıtılmayan adalet anlayışına kafa tutması bunun yanında aldığı kararların sorumluluğunu asla ve asla göz ardı etmemesiyle mükemmel bir karakter ross poldark. 2 sene önce final yaptığı için anımsadıklarım bu kadar ama diziyi mutlaka izlemenizi öneriyorum.

ps: aziz diye bir dizi çıkmış show tv'de %100 poldark çalıntısı. utanmadan belirtmemişler bir de. senariste twitter üzerinden ulaştım geri dönüş bile sağlamadı. aslında dizinin yayın haklarına sahip olan kişiye bildirip bu durumdan nemalanmak var ama neyse...
ps2: dayanamadım yapımcının ajansına mail attım rastgele.
devamını gör...

bazı diziler bir kaç kategoride geçebilir. bir anda yazdım aklıma geldikçe güncellerim. dizi filmden bol şey yok bende tam aradığım başlıkmış.

eğlenceli:
-brooklyn nine nine
-the good place
-modern family
-friends
-how i met your mother
-chuck
-lucifer (tartışılır)

sürükleyici:
-breaking bad
-prison break
-the night manager (crime, mystery gibi bir tür. bir silah tüccarı ve ondan intikam almak için uğraşan bir ingiliz askeri etrafında dönüyor olaylar.)
-startup
-the queen's gambit

karamsar-depresif:
-undone
-bojack horseman
-afterlife

dram:
-stateless (gerçek olaylardan esinlenerek yapılan bir mini dizi, sağlam bir dram izlemek isterseniz tavsiyemdir)
-the crown (dram olarak geçiyor diye buraya yazdım ama genel olarak özetlersem, ingiliz kraliyet ailesini konu alıyor ilgisini çeken bir şans verebilir)
-real detective (eski dedektiflerin yaşadığı, akıllarında en çok kalan, hayatlarını değiştiren vakalarını anlattıkları bir dizi. çok etkileyiciydi)
-when they see us

biraz dram biraz eğlence :
-afterlife
-the good doctor
-house m.d.

fantastik:
-supernatural (ilk sezonlar korku gerilim)
-the witcher
-the rain
-ragnarok
-dark
-altered carbon (cyberpunk tarz sevenler için)
-fringe
-doctor who

dedektiflik-sherlock tarzı:
-sherlock (of course)
-the mentalist
-house m.d.
-elementary
-fringe

korku-gerilim:
-the haunting of hill house
-the haunting of bly manor (bu ikisi dram da içerir)

iyi başlayıp sonradan ***a saranlar:
-game of thrones
-how i met your mother
-the walking dead
-supernatural (ilk dizilerimden. yıllarca eş zamanlı izledim ve çok sevmeme rağmen buraya koymak zorundayım çünkü çok izleniyor diye 15 sezon çektiler takdir edersiniz ki yazacak şey bulamadılar sonlara doğru. yani son bir kaç sezon zorlamaydı)
-the mentalist (herkes için aynı olmayabilir değişken yorumlar aldı finali için)
-lucifer (ehh işte olarak başladı rezzil bir şekilde devam etti katastrofik noktaladı)
devamını gör...

konstantiniyye'nin kuşatıldığını haber alan herkesin anadoludan, arap ve acem diyarından akın akın fetihe katılmak için yollara düştüğü bir sırada, bursa'da keşiş dağı civarında, hiçlik vadisindeki bir geçitin yakınlarındaki metruk harabeleri mesken tutan bir eşkıyaydım. dışarısı kar kıyamet bir akşam, yaktığım ateşin başında demlenirken ayak sesleri işittim, etrafıma bakındığımda hırpani kıyafetleriyle iki kişinin, yıkıntıların arasından yaklaştığını görünce kılıcıma davranıp "destur!" diye haykırdım.

-bizden zarar gelmez, silahsız seyyahlarız, ateşi görüp sığınmak, ısınmak istedik, destur ver yanına gelelim.

sesin sahibine, yaklaşmasını söyledim. kılıklarından anladığım kadarıyla bunlar ya dervişti yada dilenci. "kimsiniz" diye sordum.

-biz doğudan, semerkand civarındaki bir köyden fetihe katılmak için yola çıkan erenleriz.

-erenler de kim ola? dedim, şaşırmıştım benim için hiç duyulmadık bir şeydi bu laf.

-erenler, hakka teslim olan ve hakkın yolunda yürümek için yola düşenlere denir.

-dervişler gibi mi?

-yok, dervişler icazet almadan yola düşmezler, bizim mürşidimiz yoktur. rab yolumuzu evvelden çizmiştir. doğuşumuz bize verilen icazettir. biz ancak yolculuk ederiz.

-geçin oturun öyleyse sizden zarar beklemem, sizde benden emin olun öyleyse.

-eyvallah, deyip çömeldiler ateşin başına.

az sonra yine sesler geldi bir kaç garip adam daha belirdi, bu sefer korktum, bu karın fırtınanın ortasında sırtlarında baltaları, başlarında sarıkları, ellerinde asalarıyla, dervişane sakallarıyla, yarı çıplak dört kişi yaklaşıyordu. kılıcıma davranmak üzereyken "destur var mıdır dervişlere, biraz soluklansınlar diye ateşini paylaşmaya." dedi aralarından biri.

nedense elim ayağım titremeye başlamıştı, baltalı dervişleri işitmiştim ama kışın ortasında yarı çıplak gezdiklerini kim söylese gülüp geçerdim.

-dervişlerin sırtında hırka gerekmez mi? diye sordum.

sanki ben izin vermişim gibi yaklaşırken konuşmaya başladılar.

-bize hırka gerekmez. biz adem aleyhisselamın yolundan giden dervişleriz. bir donumuz yeter bize.

-gelin öyleyse iki misafirim daha var bunlarda erenler imiş.

baltalı dervişler erenlerin karşısına geçip ellerini ateşe uzattılar "selam olsun erenlere" dediler. merak edip sordum "peki siz nerden gelip nereye gidiyorsunuz?"

-biz topraktan geldik toprağa dönüyoruz. dedi, en yaşlı görünenleri. erenlerden biri bana dönüp,

-dervişlere menzil sorulmaz, onların menzili herkesçe malumdur. dedi

ben cahil bir köylüydüm ne gezmişliğim ne görmüşlüğüm var üç yıldır dağlarda saklanıyorum. ne demek istediklerini bilmiyordum gülümsedim ve,

-dervişlerin sözleri derindir, ben akıl erdiremem, öyle olmasalar derviş olamazlardı herhalde. dedim, kimse bir karşılık vermedi. herkesin gözleri ateşteydi. biraz sonra baltalı dervişler rahatça oturup bellerine bağladıkları keselerden bir şeyler çıkarıp bir çubuğa doldurdular yanan bir ince dalla çubuklarındaki şeyi yakıp tüttürmeye başladılar. erenlere de ikram ettiler, oruçluyuz deyip geri çevirdi erenler. baltalı dervişlerden biri bana uzatıp şöyle dedi,

-dervişlik söz ile olunmaz, dervişlik hal ile olunur. şundan çekte gör halimizi.

tüttürünce keyif veren bazı şeyler olduğunu duymuştum ama hiç içmemiştim. dervişin hazırlayıp tüttürmem için verdiği çubuğu aldım ve derin bir nefes çektim.

biraz sonra bütün yüküm omuzlarımdan inmiş gibi oldum hem keyiflendim hem kederlendim. dilim tutuldu lal oldum. söyleyecek bir şeyim yoktu artık.

dervişler erenlere bir şey sordu,

-ey erenler, deyin hele eriştiğiniz muradınız aceb ne ola?


erenlerden birinin gözleri ateşe dalmıştı, dertli gibi duran öteki cevap verdi dervişlere;

- bizim eriştiğimiz en güzel yer hakkın yolunda olmaktır. gayrısına gönlümüz gözümüz toktur.

bu ne demekti acaba, yol ne ki? derviş devam etti,

-öyleyse yolumuz birdir ama görüyorum ki farklı yönlere yolculuğumuz.

eren,

-yollar gönülden gönüledir, hangi yöne gitsen hakka çıkar.

derviş,

-güzel söyledin. lakin pusulası olmayan fırtınada kaybolup gitmez mi.

eren,

-kendinde olanın kaybolacak yeri yoktur.

derviş,

-öyleyse hiçlik vadisinde ne işiniz var?

eren,

-fethi kutlu kılmaya ve alemi seyran eylemeye geldik.

derviş,

-bu son fetih olmayacak ve alemin sureti güzelleştikçe içi çürüyecek.

eren,

-doğrudur, devran döner, çürüyen her şey tazelenip döner.

derviş,

-selamun aleyküm.

eren,

-aleyküm selam.

sustular, söylediklerinden hiç bir şey anlamadım, selamlaşıp sustular saatlerce. bana ikram ettikleri tütün sayesinde alemi boydan boya gezmişim gibi hissediyorum. bir ara uyuya kalmışım sabaha karşı gözlerimi açtığımda hepsi gitmişti. dervişlerin oturduğu yerde bir parça tütün, erenlerin oturduğu yerde ise bir parça ekmek vardı.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

cenaze için geldikleri evde sanki tatile gelmişler gibi onları denize götürmemizi gezdirmemizi istemişlerdi.
devamını gör...

bir bilim olmadığı gibi inanç da değildir.

o sebeple çürütmeye çalışma çabaları beyhudedir. öyle bir iddiası olmayan benim gibi yorumcular da mevcut. asıl mesele size özel doğum haritası verilerine göre sizin karakterinizin değerlendirilmesi, hayata farklı bir bakış açısı ve motivasyonda değerlendirmenize yardımcı olur.

ilgi meselesidir, ilgilenmeyen kişileri ilgilendirmemesi de gayet doğal.
devamını gör...

1 ay erken doğmuş, anne sütü alamamış bir bebekliğe sahip olanın, bir ömür mide tribi çektiği için, ekstra bir şey yemesine içmesine gerek olmayan hal.
asitli içecek tüketmem, zorda kalmadıkça fast food yemem, çiğ köfte yemem, soğan-sarmısak tüketmem, bir dilimden falza ekmek yiyemem, maden suyu bile içmem.
buna rağmen az üzülsem, az üşütsem, az bunalsam midem başlar tribe.
iki gündür trip yiyorum ondan.
halide edip'in de mide rahatsızlığı olduğunu öğrendiğimden beri daha rahatım, kadın o mide ile neler yapmış.
hayatına doktor bir koca katmış midesi yüzünden.
ben de doktor babama güveniyorum.
dilerim halide edip gibi, midemin nazları ve niyazlarına rağmen, verimli bir ömür yaşarım.
canım cicim midem beni üzen üzmüş, bir de sen trip yapma, kendine gel düzel lütfen. bu ikimize de iyi gelecek emin ol.
kimse için metabolizmayı bozmaya değmez. ilaç kadar terapi de önemli, onu ikna etmem lazım. *
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
2 gün öncesine kadar alkol ve papatya ile mücademe devam ederken ani bir karar ile eski dostum çayıma geri döndüm. onunla düşüncelere dalıyorum. iyi geliyor mu? evet. unutmayın çay içen adamdan zarar gelmez.
devamını gör...

polisiye türü seviyorsanız eğer jean christophe grange ve john verdon'u takip etmenizi şiddetle öneririm. grange'in lontano ve kongoya ağıt, verdon'un ise aklından bir sayı tut ile başlayan serisini mutlaka okumalısınız.
devamını gör...

çok değil 2 gün önce pikeyle, sere serpe yatarken, sabah üşüyerek uyanınca, bugün yorgan çıkartıcam şeklinde radikal karar aldıran bir değişik hava. bu hızlı geçişi an itibariyle kabullenemiyorum.
zaten üşüyünce suratsız olurum, bu kadar erken bu modun açılmış olması hiç hoşuma gitmedi.
yaz insanı bünyemi, bu topraklarda dünyaya getirip, dönüp dolaşıp şartları mecbur bırakıp, yine bu topraklara mahkum eden kadere enişten sevgilerimi iletiyorum.
devamını gör...


antik roma'da zengin ile fakir, köle ile hür ya da yönetici ile memur denilen sınıflar bir arada yaşardı. kente yeni gelen bir kişi, kimin köle ya da kimin hür olduğunu dışarıdan bakarak anlayamazdı. evleri bile iç içe, yan yana veya üst üsteydi. bir evde roma konseyinin üst düzey bir üyesinin yaşadığını görürken hemen yanında hayatını köle olarak geçiren birini görmeniz mümkündü.

bir gün roma konseyine yani asiller meclisine bir senatör tarafından teklif gelir. "roma'da kimlerin asil olduğu kimlerin köle olduğunu anlamak çok güçtür ve köle olanlar bundan böyle tek tip kıyafet giysin" denilir ve bu konu günlerce tartışılır.

en son meclisten çıkan karar şudur.

"sadece köle vatandaşların sayısı hür olanlardan çok fazladır ve eğer bu köleler tek tip kıyafet giyerler ise ne kadar kalabalık olduklarını fark ederler ve bu da roma için ciddi bir tehdit oluşturur."

böylelikle roma'da asla bu sistem uygulanamaz ve devamında gelen yönetimler ise aynı kararı emsal alırlar kendilerine.

-gören erdoğan
devamını gör...

#1182878 no'lu tanımda resmedilen manzaradan mütevellit benim gibi en azılı hunililerden birisine bile yoldaş'ı savundurttunuz ya pes diyorum artık.*

kendisi için bilmem ne ilkokulundan 5a sınıfı öğrencisi sünger kardeşiniz şu şiiri paylaşmakta bir beis görmemektedir:

öcü gibi korkuyorlar yoldaşımdan
gün geçtikçe ürküyorlar yoldaşımdan

kim saldırdı hele bakın
adi muhalif akın
kaçıyorlar takım takım yoldaşımdan

burjuva mevki düşkünü
yoldaş'a kin güdüşünü
korka korka ürküşünü yoldaşımdan
bir de sana yollu diyorlar
yolun yolumuzdur yoldaş!

yoldaş zulme korku saldı
beynimizde bilinç kaldı
savaşarak ilham aldı
benjamin franklin'den

yazarlar savaşacak
tüm safalar yıkılacak
muhalifler de örnek alacak yoldaşımdan!

nereden esinlendin ey sünger diye sorarsanız, ozan rençber "mao zedong yoldaşım" türküsüne bir göz atabilirsiniz.
devamını gör...

türk-italyan ses sanatçısı. kendisi 50 yaşında olmasına rağmen benim gibi bir çok yağız delikanlının dikkatini çekiyor ama biz onu şarkıları için sevdik.
duvar
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kendini geliştirmek çok okumak çok gezmek gerekirse çok ölmek çok sevişmek gibi şeylerin yapılması gerekir. oğuz atay şöyle diyor --- alıntı ---

yatağımın karşısında bir pencere var. odanın duvarları bomboş. nasıl yaşadım on yıl bu evde? bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? ben ne yaptım? kimse de uyarmadı beni. işte sonunda anlamsız biri oldum. işte sonum geldi. kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım

--- alıntı --- durum böyle olmadan bir şeyler yapmalıyız hayat hakkında geç kalmamak lazım.
devamını gör...

couvade kelimesi kuvad diye okunuyor. hem ispanya hem de fransa'da toprakları olan bask bölgesi dilinde kuluçkaya yatmak, yumurtadan çıkmak sözcüğünden türetilmiş, sempatik gebelik sendromu olarakta biliniyor. ilk kez 1965 yılında tanımlanmış.

eşi hamile iken kendileride hamilelik belirtisi gösteren baba adayları için kullanılan bir terim. bu kişiler ilginç bir şekilde kadınların hamile iken yaşadıkları bazı belirtileri yaşayabiliyorlar. en sık görüleni ise sabah bulantıları. bundan başka nadirde olsa meşhur aşerme bile gözükebiliyor. hatta bazı baba adaylarında iş o kadar ilerlemiş ki doğum yapıyormuş gibi ağrı çekenlere bile rastlanmış. bu sendrom, baba adaylarının yaşadığı stres ve eşlerinin durumuna yaptıkları empati ile ilişkilendiriliyor.

bu sendromdan muzdarip olanların (yaklaşık olarak) 1/3 ünde bu belirtiler doğum olmadan kendiliğinden kalkar, gene 1/3 ünde doğumun bitmesi ile rahata erer, kalan 1/3 ünde de doğumdan sonra birkaç güne kadar belirtiler tamamen geçer.

bir baba olarak itiraf edeyim hiç böyle bir sendromum olmadı. insanoğlu gerçekten bazen garip olabiliyor, kimi bu sendromu karısına olan aşırı sevgisi ile ilişkilendiriyor, içinde benim de bulunduğum bazılarına ise garip geliyor. zaten bu sendroma yakalanan baba adaylarıda bunu utanılacak bir durum gibi görüp belki eşlerine bile anlatamıyor.
devamını gör...

katılmadığım tespit.insanların özgürlüğünü kısıtlayamazsınız isteyen seri ,isteyen tek tek beğenir buna da karışıp kulp takmayın.
edit:ayrıca diyelim ki kota geldi ve ben sevdiğim tanımları beğenmek istediğimde kota bitmiş olsun o zaman ne olacak ? beğenmiyorlar diye başlık açarsınız o zaman.
edit 2: sözlük alemlerinde olmayan bir şey artılamaya sınır getirmek onun yerine başlık açmaya sınır getirelim ,nitelik artsın nasıl?
edit 3:kimseye seri artı basmayan biriyim onu da belirteyim elim bonkör değildir.bu arada başlığı açan arkadaşa iyi beğeni gelmiş,kıskandım*
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim