ışığı vadediyor karanlık..

etsin..

geceden başka nerde bekleyebiliriz ki şafağı..?

aysimli_
devamını gör...

1844-1930 yılları arasında yaşamış realist rus ressam. portre ressamı olması sebebiyle özellikle yüz ifadelerini çok gerçekçi ve başarılı çizen muhteşem bir ressam kendisi.
bir kere daha paylaşmıştım ama her gördüğümde beni çok etkilediği için eklemezsem olmayacak. olayın korkunçluğu ancak bu kadar başarılı resmedilebilir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel ivan the terrible killing his son (1885)

türk sultanına mektup yazan zaporojya kazakları (1880-1891) tablosu, 4. mehmed'in zaporojya kazaklarına direnmeden teslim olmalarını isteyen mektubuna karşılık, kazakların dalga geçerek hakaret dolu bir cevap yazdıkları sahneyi anlatıyor. tabloyu çar ııı. aleksandr satın almış ve dönemin en pahalı tablosu olmuş. hepsinin nasıl eğlendiğini yüzlerinden okuyabiliyoruz.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

“beni çevreleyen herşey, bana çok büyük heyecan veriyor, beni rahat bırakmıyor ve onları resime dökmemi talep ediyor; gerçeklik insanı öyle hiddetlendiriyor ki, onu vicdan rahatlığıyla bir örgü örneği gibi resmetmek mümkün değil.”

eserlerini incelemek için buradan
kaynak
devamını gör...

yapmayın böyle saçma şeyleri, eşek gibi çalışıp, helal kazandığınız , emek verdiğiniz paranızı haram etmeyin.
bütün kötülüklerin anası , babası , atası kumar dır.
kimseye tavsiye etmeyiniz, insanları kötü işlere teşvik etmeyiniz.
devamını gör...

bu sefer entry yok ama bir yaşanmışlık var. annem az evvel sen rahatsızsın al ıhlamur iç dedi. güldüm ama bir şey diyemedim*.
devamını gör...

dışlanmadım ama dışlanan başka bir sınıf arkadaşıma şahit olmuştum. kız, bize oranla biraz fazla gelişmişti. boyu uzun, hafif kiloluydu. 1. sınıf öğrencisi gibi değil de daha çok 4.-5. sınıf öğrencisi gibiydi.1 sınıfın 2. dönemine kadar okuma yazma öğrenemediği için de çok dışlanırdı. ailesinin maddi yetersizliğinden ötürü anne ve babası çalıştığı için, onunla pek ilgilenemezlerdi. ellerinden avuçlarından arttırdıkları ile bu kıza zar zor defter,kalem, okul malzemesi alırlardı.

sınıftaki diğer öğrenciler okuma yazmayı yeni öğrendikleri için ve kendilerini bir şey sandıkları için, kızın defterine saçma sapan şeyler çizer, küfürler yazarlardı. hatta bazen o defterin sayfalarını yırtıp çöpe atarlardı. onunla oyun oynamazlar, onu yok sayarlardı. okul çantasını tekmeler, kızın montunu bilerek yere atarlardı.

annesi bir gün kizinin defterinde ki yazıları görmüş. okula geldi kadin, kıyameti koparıyor. haklı da. tüm sınıfa bağırdı, çağırdı.sınıf hocamızla konuştu ve gitti. 3,4 öğrencinin uğraştığı ve dışladığı o kıza şimdi tüm sınıf cephe almıştı. 2. dönemin bitmesine az kalmıştı. herkes kızın yüzüne karsi okuma yazma ogrenemedigi için sınıfta kalacaksın!!! diye dalga geçmeye başladılar. bir tek ben anlayabiliyordum onu. üzülüyordum haline.

gittim bir teneffüs yanına. beni görünce dalga geçeceğimi sandı, koydu sıraya kafasını uyuyormuş gibi yapmaya başladı. alışmıştı çünkü kendisiyle dalga geçilmesine, çözümü uyuyo numarası yapmak da bulmuştu. "bak dedim ona sana defterimi vereceğim ve benim yazdıklarımı yazmaya çalış, ben sana okuma yazma öğreteceğim " demiştim. hoş benim durumum da çok farklı değildi ondan. yazmam da sıkıntı yoktu ama okurken heyecanlanırdım. her şeyi birbirine karıştırırdım. neyse 1-2 aya yakın tüm boş anlarımızda,teneffüste bazen okul çıkışlarında ders çalıştık. sonunda az da olsa bir ilerleme olmuştu onda. yazmaya ve yazdığını okumaya başlamıştı.

benimle arasının iyi olduğunu gören diğer sınıf arkadaşlarım da onla konuşmaya başlamıştı. artık dalga geçmiyorlar,eşyalarına zarar vermiyorlardı. çocuk psikolojisi işte. neyi görüyorsa onu örnek alıyor. zorba davranırsan zorbalık yapmaya, iyi davranırsan iyi yaklaşmaya başlıyor.

hatta hiç unutmam ikimiz de okuma yazma öğrenince yakamıza takılan o kırmızı kurdeleyi aldığımız da sevinçten ağlamıştık*
devamını gör...

gölgesiyle dahi kavgalı olan sabah mendeburlarına gnydn.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

tanımın şu saatte oy alması ile gece gece de akla düşmüştür.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yağ rahmetim, yağ. arındır beni benden, elimde koca bir boşlukla kalacağımı bilsem yine de yağ. çıkar at içimden şu yağmalanmış mekânı. söndür artık yanar dağlarımı, çelişkilerim bana fazla artık, taşıyamıyorum. omuzları düşmüş bir bedenin ve de gölgesiz, temizlenmesi gerek.
yıka ruhumu ey rahmet!
kendi çığlıklarıma kapadım kulaklarımı, tebessümler yersiz, şarkılar notasız, tutanaklar imzasız.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ya tanım girecek doğru düzgün başlık olmadığını düşünüyordur ya da mesajlaşarak yazarların derinlerine inip kişilik analiz etmeyi seviyordur.
devamını gör...

"procrastination"
erteleme hastalığı ilginç bir konudur.
bu hastalığa sahip kişiler tembel değildir. verilen işleri mutlaka yaparlar. yapmamazlık etmezler.
tembel insan ; verilen işi yapmaz veya yarım bırakır.
bu hastalığa sahip kişiler aptal ve cahil değildir. verilen işi harfiyen, eksiksiz yaparlar.
tembeller ise işi yarım, yamalak yaparlar. işi yaptırdığına pişman ederler.
gelelim hastalığın tanımına...
bu ; istenilmeyen durumları psikolojik bir reddediştir.
psikolojinin yapılacak işler arasındaki seçiciliğidir.
---------------------------------
kişinin önünde bu gün 1-2-3 numaralı işler var.
kişi 2 numaralı işi sevmiyor.
kişi bu gün 1 ve 3 numaralı işleri yapar. 2 numara yarına kalır.
kişinin önünde yarın 2-4-5-6 numaralı işler var.
kişi yarın 4-5-6 numaralı işleri yapar ve 2 numara yine bir sonraki yarına kalır.
bir gün gelip 2 numaralı işi yapmak zorunda kaldığı gün yapar. hemde eksiksiz yapar.
----------------------------------
öğrenci milletinde bu hastalık pek çoktur.
koskoca dönem boyunca ; yarın çalışırım, yarın çalışırım diyerek ; dönemi bitirirler.
ve son iki günde ; dönem boyunca ötelediği kitabı ; okuyup bitirirler. ve o dersten geçerler.

çokda korkulacak bir hastalık değildir.
adamın iki ayağını ; son iki günde ; bir pabuca sokar.
devamını gör...

tanımlarını okuyunca keşke sosyal bilimci olsaymış, zevkle okurduk, tespitlerini beğenip favorilerdik diye içimden geçirdiğim yazar.
olsun kafa sözlük onsuz düşünülemez, sözlüğümüze ışık saçıyor.
sayısalcıysanız zaten en beğendiğiniz yazarlardandır.
ışığınız sönmesin efendim.
devamını gör...

bu ay kayıt olsaymışım 1 ay içinde kazanabileceğim puanmış.
nasıl oldu bende anlamadım. o kadar kankacılık yaparken 3 ayda 10 bine ulaşamamıştım.
devamını gör...

isim söylersem alınırsınız hepiniz favorimsiniz canlarım benim. sizleri görünce yıldızlar geçidine dönüyor ortalık.
devamını gör...

ağrı dağının eteğinde uçan bir güvercin olurdum.
devamını gör...

çok şükür ki sözlüğümüzden uzak duracak olan insandır.gitsin nerede kime nasıl ediyorsa etsin,ama sözlükten uzak dursun dedirten başlık.
devamını gör...

(bkz: ülkemde mülteci istemiyorum)
devamını gör...

0.3 uçlu kalem* kullanan kişi sayısından çok; 0.7 uçlu kalem kullanan kişi sayısından az olan kişilerden biridir. bahsi edildiği gibi mal değillerdir, çünkü kullandıkları kalem ucunun çap boyutu mallık ölçütü değildir. sadece kalemi, hak ettiği gibi, narin kullanmayı bilirler ve ince yazmak hoşlarına gidiyordur.
devamını gör...

tam olarak mevcut nick'imi seçme sebebim.
devamını gör...

önüne et attım, dönüp bakmadı
n'eyleyim dostlar ben böyle pisiyi?
format atam dedim, lakin olmadı
kahretsin allah'ım böyle pc'yi!
devamını gör...

bu versusun galibi de yüzüklerin efendisi'dir
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim