kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

emre aydın'ın kağıt evler albümünün dördüncü şarkısıdır.

bu şarkıyı her dinlerken "ne kadar doğru tespitler yapıyor bu adam." diyorum kendi kendime. bu şarkıyı üç sene sonra tekrar dinleyeceğim, ayrılığın dördüncü yılında dinleyip kendimce bir analiz yapacağım. ne değişti hayatımda o günden bugüne kadar. küçük bir geriye bakış niteliğinde. "tam dört yıl olmuş dün." dedikten sonra yüzümde ılık bir gülümseme olacak. güzel zamanlardı diyerek dinleyip geçeceğim bu şarkıyı.

"imkansız olmuşuz
hayattayken üstelik."

ve

"ne kadar istemiştim
nelerden vazgeçmiştim
bir şey olmak için
hayatında senin"

kısımları beni alır, anılar denizinde küçük bir yolculuğa çıkarır. fotoğraflar çok acımasız. onun gözünde artık hiçbir şey olduğum insanla yan yana gülüyorum, sarılıyorum, eğleniyorum. ama gerçeğe döndüğünde farkı anlıyorsun. anılar denizi fırtınalı, rüzgar sert estiğinde kıyıya varmazsan gözyaşlarına tutuluyorsun. uykusuz geceleri geri getiriyor yorgun gözlerin. bu yüzden anıyı bırakıp anı yaşamak daha mühim. "tam dört yıl olmuş dün." diyerek ardından ılık bir gülümseme ile son fotoğrafa da bakıp o albümünü kapatabilmek gerek.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

omurgasız, gerici, yobazlar tarafından yakılan aydınlarımızla beraber hem kalbimize gem tarihimize düşen kara lekelerden biri.

yüreği lağım çukurundan daha pis olan bu canlıların hala aramızda yaşıyor olması da bir diğer acımız...
devamını gör...

knorr markasından noodle almak saçma bir hadise zaten.

noodle almak ve başlı başına bir saçmalık.


tanım: hem daha pahalı olan hem de eksik malzeme koyan markanın yaptığı eylem.
devamını gör...

1 saat 30 dakika olan 2013 yapımı bu filmi yazan ve yöneten 19 yaşından beri sinema endüstrisinde çalışan ve küçük işler yapan los angeles'lı jay lee'dir. bütün filmlerini kendisi yazıp yönetmiştir. kendisi en iyi, elm sokağı'nda kabus filminin yıldızı robert englund'un da oynamış olduğu zombie strippers! adlı sosyopolitik komedi korku filminin editörlüğüyle bilinmektedir. kendisi kısa filmlerinin yönetmenliğini yaparken r tipi filmlerin editörlüğüne devam etmektedir.
gelelim en başarılı olduğunu düşündüğüm filme :
tuhaf bir kadın olan alyce (jade dornfeld), en yakın arkadaşı carol (amara zaragoza) ile doğum günü partisinde onu çatıdan itmesiyle işler değişir. suçluluk duygusu beraberinde seks, uyuşturucu ve şiddet dolu günleri getirmesiyle delirmeye başlamaktadır. önce yakın arkadaşı carol'a (amara zaragoza) benzemeyen çalışan alyce (jade dornfeld) onu gerçekten öldürmek zorunda kalınca kendini daha da karanlığa itmek ister ve bir arkadaşına yardım amacıyla mafya ile kısa süreli zoraki bir iş birliği içerisinde bulunduğunda öl ya da öldür içgüdüsüyle yavaş yavaş psikopat bir seri katile dönüşen alyce (jade dornfeld)'in durdurulması kendi çöküşüne kadar imkansızdır.

küçük bir bilgi : başrollerin adı (alyce ve carol lewis) aslında yazar olan lewis carroll ve alice harikalar diyarı'nda kitabına gönderme.

hatırladığınız veya hatırlamadığınız birkaç referans daha :
casablanca (1942)
hellraiser (1987)
titanic (1997)
v - v for vendetta (2005)
journey to the center of the earth (2008)

buraya da alyce'in ikonik telefon zilini bırakayım
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ne mutlu insanım, her millete karşı anlayışlı ve vicdanlı.
devamını gör...

hikâye bundan 5300 küsur yıl önce başlıyor. ata soylarımdan olan eunotosaurus'lardan biri ile ötzi'nin yolları kesişiyor. bildiğiniz kanka oluyorlar. yedikleri içtikleri ayrı gitmiyor. ötzi onu asla yanından ayırmıyor. peki biz bu bilgilere nasıl ulaşıyoruz? malum bizim kabuklar sağlam. bizde bilgi kabuktan kabuğa geçer. farklı bir kodlama biçimi ile tüm dünya tarihini kuşaktan kuşağa aktarırız. yani anlayacağınız dünya tarihini sırtımızda taşırız. insanların tarihi algılama biçimi kulaktan kulağa olduğu için bizim sağlamcılığımız karşısında hep ters ayakta yakalanırlar. ötzi abi cidden güzel bir adam. yalnız takılmayı seviyor. kendi türü ile selamı sabahı kesmiş. dağ bayır yanında bir tosbağa ile yolculuk yapıyor. biraz da kafayı kırmış. kalbi kırık insanların kafayı kırması daha kolay oluyor gibi. kırmamak lazım. hele o dönemler, incinmişsin diyecek bir profesyonel de yok henüz ortalarda. ne yapsın adam? derdini tasasını yanındaki tosbağaya anlatmış. onu yaren edinmiş. bir nevi terapi yani.

kabuksal aktarımdan aldığımız bilgilere göre kendisine büyük bir haksızlık yapılmış. ötzi abi kabilesinden bir kıza gönül vermiş. gidip kızı babasından istemiş. abiye demişler ki git biraz avlan gel, kabileyi bir ay boyunca doyur, kızı sana verelim. ötzi abi bu isteği ikiletmemiş bile... avlanmış da avlanmış. kabileyi bildiğiniz tek başına doyurmuş. peki sonra ne olmuş? vermemişler kızı zalımlar. ötzi'nin kalbi kırık. vurmuş kendisini dağlara. tek balta takılmaya başlamış. alplerin yalnız adamı olarak nam salmış. o tek başına gezedursun, babası kızı başkasına vermek istemiş. kız kabul etmemiş. bayağı zorlamışlar ablamızı. o da baskılara dayanamayıp kendisini bir mamutun önüne atıp intihar etmiş.

kabile, bu olaydan ötürü ötzi'yi suçlamış. konsey toplanmış ötzi abi hakkında vur emri çıkarmış. bir arama ekibi kurup düşmüşler abimizin peşine. içlerinden bir tanesi bu güzel adamı yakalamak için çok istekliymiş. ayrılmış gruptan. işi kendisi bitirip kahraman olacak ya! en nihayetinde muradına ermiş. ötzi abiyi bulmuş. mamut dişinden yaptığı bıçağıyla saldırmış ötzi'nin üzerine. ötzi abi ilk hamleyi savuşturmak için eliyle bir hamle yapmış ve elinden yaralanmış. ama hamleyi savuşturmayı başarmış. sonrasında kafayı koyduğu gibi elemanı bayıltmış.

eski model tosbağa arkadaşına dönerek ; ''yaa tosbik efendi görüyorsun değil mi? hem kızı vermediler. hem canımıza kast ettiler. bu insan denen yaratık korkarım ki dünyayı çok fena felaketlere sürükleyecek. korkarım ki senin torunlardan çorba bile yapar bunlar.'' dedikten sonra elini sarmaya başlamış. dinlenmek maksadıyla mağarasına doğru yola koyulmuş. ertesi gün ötzi abinin şansı yerindeymiş. avlanmak için dışarı çıktığında bir geyikle karşılaşmış. heyecanlanmış tabi. birkaç gündür midesine hiçbir şey girmemiş. avlamış geyiği, sırtlamış. mağaranın yakınlarında bir yere kadar taşımış. gerekli işlemleri yaptıktan sonra yakmış ateşi. geyik etini güzelce pişirip, karnını doyurmaya başlamış; ''vay be tosbağa bugün de karnımızı doyurduk çok şükür. geyik eti de güzelmiş.'' o esnada havayı yaran küçük bir uğultu duyulmuş. bir mızrak saplanmış ötzi abinin sırtına. yere yığılmış. boğuk bir sesle; ''gey ik e ti gü zel miş.'' diyerek son nefesini vermiş. 30 metrelik bir mesafeden kalleşçe sırtından vurulmuş ötzi abi. son sözleri de bu olmuş. ata tosbağanın aktardığına göre ötzi'yi öldüren ona bıçakla saldıran elemanmış. onu öldürdükten sonra yanına gelip, ölüp ölmediğini kontrol etmek istemiş. bizim ata tosbağa o esnada ne olur ne olmaz diyerek olay yerinden uzaklaşmak zorunda kalmış.

tabi siz, şimdi bu hikâyeye inanmayacaksınız. olsun, sıkıntı yok. yalnız 5300 senelik bu cinayet dosyasında görev alan dedektif alexander horn'un ulaştığı bulgular bu hikâye ile örtüşüyor. ötzi, ölümünden iki gün önce elinden yaralanmış. sonrasında ise sırtından mızrakla vurularak öldürülmüş. mesafe de 30 metre kadar. eşyalarına dokunulmamış. yani soygun vesaire amacı ile öldürülmemiş. kişisel husumet olduğu aşikâr. horn incelemeleri sonucunda bu bulgulara ulaşmış ama mevzuyu tam olarak aydınlatamıyoruz diyor. aydınlatamazsınız tabi. mevzunun ayrıntıları bizde ve sizin ulaştığınız bilgiler de kısmi olarak doğru. işte böyle! hep kulaktan kulağa oynayarak inandığınız tarihe biraz da kabuk sağlamlığında bakıp, gerçeklere ulaşmayı yani bu hikâyeye inanmayı seçebilirsiniz. * artık o kısım size kalmış.
devamını gör...

kimseye bir faydası olmayacak ama çekirgelerin duyma organları ön bacaklarındadır.
devamını gör...

(bkz: ne belli)
devamını gör...

formülü na2so4 olan bir tuz çeşididir.
genel olarak deterjan yapımında ve kağıt üretiminde kullanılır.
devamını gör...

pakistan'da üfürükçü hoca tarafından verilen tavsiyeler üzerine, hamile bir kadının kafasına erkek çocuk doğurabilmesi için çivi çakıldı.

doktor haider khan afp'ye verdiği demeçte, kadının çiviyi pense ile çıkarmaya çalıştıktan sonra kuzeybatıdaki peşaver kentinde bir hastaneye geldiğini söyledi. çiviyi çıkaran khan, "bilinci tam olarak yerindeydi, ancak çok acı çekiyordu" dedi. ayrıca khan, üç kız annesi olan kadının başka bir kıza hamile olduğunu söyledi.

buradan
ye çiviyi, doğur ali'yi...
devamını gör...

bu ülke insanının eskiye olan özlemi artık bığğğtırdıı yaovv. ne eskilermiş abi yaa, geleceğinize odaklanamadınız gitti. çok iyi olsaydı zaten eski olmazdı, devamlılığını sürdürürdü değil mi?¿ biz de gördük o dönemleri hiç öyle abartıldığı gibi değildi yeniler takılmayın hiç bu laflara.
yok şu yazar gitti yok bu çaylak geldi, çok beğenmiyorsan sen de git, tutan yok ki valla bak! moderatör olsaydım şu bakanlık, şu müdürlük kepçeyle yığ ulan yığğ, dua edin değilim.
devamını gör...

en güzelini yapıyordur, eşiğini düşük tutuyordur. elzem olduğu bir anda basit bir parasetamol bile işini görecektir böylelikle.
devamını gör...

belki de yeni bir başlangıç yapmanın vaktidir.
yeni bir başlangıç için her şeyi yıkmanın vakti.


başlangıç nedir? olmayan şeyin olmaya başlama süreci mi, yoksa aslında olan şeyin farkına yeni varmak mı? ya da bunlardan ziyade, bir şeylerin devamı olmasına rağmen öncesine ket vurup 'yeni' olarak adlandırılan bir yanılmaca mı? gerçek bir başlangıç gerçekten mümkün mü? insan bir şeyleri bitirip, ardında bırakarak yoluna devam edecek kadar güçlü mü? bu başlangıç denen şey delilikten kaçış umudu mu? daha iyisi olmayacağını bildiğin halde, yine de daha iyisi diye koşturmak mı?
midem bulanıyor. o kadar bulanıyor ki dünya dönüyor etrafımda, gözümü açıp bakmaya korkuyorum. her şey ve herkes kokuyor, ama bunca koku bile içimdeki çöplüğün kokusunu bastıramıyor. bu kadar acınası bir insan olmak sinirlerimi bozuyor. toz zerresi kadar bile var olamamak....
bu başlangıç denen şey siliyor mu kötü hayatı? insanın kendiyle olan derdini çözüp, arayı bulabiliyor mu? kafasını duvarlara vurmasını engelleyip, aynada kendine tahammül edebilmesine yardımcı oluyor mu? gerçek bir şekilde, umut dolu gülümsetebiliyor mu? kafasını içerisinde kendinden önce konuşan sesleri susturabiliyor mu? sevgiyi sunuyor mu mesela bu başlangıç? bunları yapamıyorsa eğer, neyi yapıyor da bu kadar umut bağlatıyor kendine?
bu başlangıç denen şey ne işe yarıyor bilmiyorum, ama o 'belki'lere istinaden, son başlangıcıma hoş geldim.
devamını gör...

her fırsatta ösym ve yks başlıklarına yazdıklarımı doğrulayan sorular.

biz ezber yaptırıp yaptırıp adam yetiştirmeye çalışırken insanlar sorgulama yeteneğini geliştirip bilim insanı yetiştiriyor.

bizden olmaz.
devamını gör...

güzel etkinlik ben de varım.
devamını gör...

engel list detected.
devamını gör...

müsekkin olarak anılan bir ilacın ya da tedavi yönteminin günümüzde daha çok kullanılan karşılığıdır.
devamını gör...

pogaca yanak*) olarak anilmaniza sebebiyet veren sovulesi bir durum.

ben de yuze kilo alanlar grubundayim.
normalde kilolu bi' insan degilim. hafif ruzgar ciksa ucarım yani. o derece. * ama bi lokma bi sey yesem hemen yanaklarima gider. zaten tombik olan yanaklarim daha da tombiklesir. gorenler ay ne kadan da datlusun, cok ponciksin dese de * benim hosuma gitmiyor bu durum.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim