mercimek çorbası salçalı mı salçasız mı yapılır sorunsalı
iftara az kaldı yazı tura atın, yetişmeyecek.
devamını gör...
din adamları ve gerçek islam
kimse sizden tefsir alimi olmanızı beklemiyor.
din alimi olmanızıda beklemiyor.
eğer inanıyorsanız ve doğru yolu arıyorsanız ; tek doğru yol vardır ; allah ve kuran.
din adamlarına, tarikat şeyhlerine, şıhlara, türbelere ve türbecilere, fetvalara, hadis denilen münafık icadı saçmalıklara ve din tüccarları olan kişilere asla inanmayacaksınız.
şeyh denilen, tarikat lideri denilen, imam denilen, din adamı denilen, bu din tüccarları ; şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır, mealden kuran okursanız kafir olursunuz diye bu milleti tahakküm altına alırlar.
kurandan uzaklaştırırlar.
ayrıca bu din tüccarı münafıkların yazdıkları kuran mealleride halkı yanıltmaktan, dinden soğutmaktan başka bir işe yaramaz.
madem doğruyu arıyorsunuz.
yaşar nuri öztürk mealini okuyun.
bu din adamı denilen münafıklar sürüsü ; yaşar nuri doğruları söyleyince ; yaşar nuri'yi kafir ilan etmişlerdi, aforoz etmişlerdi.
işlerine gelmedimi kafir ilan edip ; ortalığı velveleye verir bu münafık din adamı denilen çıkarcılar sürüsü.
size birde tüyo vereyim.
tüyomu ; allahın ayeti ilede destekleyeceğim.
allah ; kuranda ; size hükümler gönderdim, hükümlerime uyun, hükümlerime uyarak yaşayın diye söyler.
hüküm ayetlerine uyarak yaşayın diye söyler.
ayrıca kuranda müteşabih ayetler denilen ; teşbih, benzetme ayetleri vardır.
bu ayetlerin içeriğini ancak allah bilebilir.
bu ayetler öbür dünyanın, meleklerin ve gaybın bazı olaylarından ufak tefek tüyolar verirler.
alimlerin bir kısmıda ; öbür dünya ile ilgili bazı gerçekleri bu ayetlerden çıkarabilirler veya çıkarmaya çalışırlar.
ateistler ise bu müteşabih ayetleri kurcalayıp, kafirliklerini arttırırlar.
ben demiyorum bunları.
aşağıdaki ayette allah söylüyor.
eğer alim değilseniz müteşabih ayetlere takılmayın.
allahın konular üzerine verdiği hükümlere uyarak yaşayın.
sizden alim olmanızı bekleyen yok.
allahta ; herkesin alim olmasını beklemiyor zaten.
madem doğruyu öğrenmek istiyorsunuz ; allahın kuranından öğrenin.
din adamlarına itibar etmeyin.
din adamlarının birde şu sözleri vardır.
allah kuranda her şeyi açıklamamış ; allahın eksik bıraktığı konularda biz hüküm veriyoruz, derler.
hadis ve fıkıh ve fetvalarla ; allahın eksik bıraktığı şeyleri açıklıyoruz diyerek ; tanrıcılık oynarlar.
lanet olsun onlara.
allah onlara lanet etsin.
kuranda maide 101 ayeti vardır.
allah bu ayette...
ben kuranı sizin günlük yaşayışlarınıza göre indiriyorum.
konuları sizin güncel olaylarınıza göre belirliyorum.
kuran indirilirken şunu bunu pek fazla merak edip sormayın.
ısrar ederseniz merak ettiğiniz konuda hüküm gönderirim, bu hükümde size ağır gelir.
allahın kuranda hüküm vermediği konulardan muaf tutuldunuz.
hükümden muaf tutulduğunuz konulardaki davranışlarınız ve yaptıklarınız konusunda size günah yoktur, diye söyler.
allah bağışlayıcıdır, affedicidir diyerek bitirir.
allahın hüküm vermediği konularda hiç kimse hüküm veremez.
hüküm allahın tekelindedir.
allahtan başka hiç kimse hüküm veremez.
allahtan başka, hüküm verme ukalalığına kalkışan ve hüküm veren kafirdir şeklinde onlarca ayet var kuranda.
fakat kendilerine din adamı diyen münafıklar ; tanrıcılık oynayarak ; hüküm, fetva vermeye devam ederler.
hep merak etmişimdir.
bu din adamlarına ; bu deli cesareti nereden geliyor, diyerek.
ya kafirler ve allaha inanmıyorlar.
insanları kandırmak için müslüman görünüp tiyatro oynuyorlar.
yani münafıklar.
yada çok cahiller.
birbirinden duydukları lafları ; size satıyorlar.
kuranda allahın en kızdığı cümlelerdir...
biz atalarımızdan böyle gördük, biz atalarımızdan böyle öğrendik.
işte bu cahil din adamları birbirinin şahitliğini yapıyor.
bozacının şahidi, şıracı.
al-i imran suresi --- ok.
7 - bu muazzam kitabı sana indiren o'dur. onun âyetlerinin bir kısmı muhkem olup bunlar kitabın esasıdır. âyetlerin bir kısmı ise müteşabihtir. kalplerinde eğrilik olanlar sırf fitne çıkarmak, insanları saptırmak ve kendi arzularına göre yorumlamak için müteşabih kısmına tutunup onlarla uğraşır dururlar. halbuki onların hakikatini, gerçek yorumunu allah'tan başkası bilemez. ilimde ileri gidenler: "biz ona olduğu gibi inandık. hepsi de rabbimizin katından gelmiştir" derler. bunları ancak tam akıl sahipleri düşünüp anlar ve şöyle yalvarırlar:
al-i imran suresi --- ok.
8 - "ey bizim kerîm rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi saptırma ve katından bize bir rahmet bağışla. şüphesiz bağışı bol olan vehhab sensin sen!"
al-i imran suresi --- ok.
9 - "sen, geleceğinde hiç şüphe olmayan bir günde bütün insanları bir araya toplayacaksın. allah sözünden asla dönmez."
muhkem ayetler ; sağlamlaştırılmış ayetler, içinde hüküm, emir barındıran ayetler.
maide suresi --- ok.
101 - ey iman edenler! açıklandığı takdirde hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın! eğer kur'ân'ın indirilmesi esnasında onları sorarsanız, size açıklanır. halbuki allah onları bağışlamış, sizi onlardan muaf tutmuştur. çünkü allah gafurdur, halimdir (affı ve müsamahası geniştir).
101. ey iman edenler! açıklanırsa hoşunuza gitmeyecek olan şeyleri sormayın. eğer kur'an indirilirken onları sorarsanız size açıklanır. (açıklanmadığına göre) allah onları affetmiştir. (siz sorup da başınıza iş çıkarmayın). allah çok bağışlayıcıdır, aceleci değildir.
101. ey imân edenler! öyle şeylerden sormayınız ki, eğer size açıklanırsa sizi üzer. ve eğer siz kur'an'ın indiği sırada sorarsanız onlar size açılır. allah teâlâ onlardan af buyurmuştur. ve allah teâlâ gafurdur, halimdir.
101. ey o bütün iyman edenler; öyle şeylerden sual etmeyin ki size açılırsa fenanıza gidecektir, halbuki kur'an indirilmekte iken sorarsanız onlar size açılır, allah onlardan şimdilik afiv buyurdu, allah gafur, halîmdir
maide 101 ayetinin indiriliş sebebide aşağıdadır.
resûl-i ekrem (s.a.) <<allah size haccı farz kıldı, hac vazifenizi yapınız>> dediği zaman birisi kalkarak <<her sene mi yâ resûlallah?>> demiş ve sorusunu üç kere tekrarlamıştı. bu âyetin geliş sebebi budur. allah unuttuğu için değil, affettiği, kolaylık dilediği için bazı şeyleri açıklamaz; sorular sorarak işi güçleştirmek, teşrî hikmetine aykırıdır.
din alimi olmanızıda beklemiyor.
eğer inanıyorsanız ve doğru yolu arıyorsanız ; tek doğru yol vardır ; allah ve kuran.
din adamlarına, tarikat şeyhlerine, şıhlara, türbelere ve türbecilere, fetvalara, hadis denilen münafık icadı saçmalıklara ve din tüccarları olan kişilere asla inanmayacaksınız.
şeyh denilen, tarikat lideri denilen, imam denilen, din adamı denilen, bu din tüccarları ; şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır, mealden kuran okursanız kafir olursunuz diye bu milleti tahakküm altına alırlar.
kurandan uzaklaştırırlar.
ayrıca bu din tüccarı münafıkların yazdıkları kuran mealleride halkı yanıltmaktan, dinden soğutmaktan başka bir işe yaramaz.
madem doğruyu arıyorsunuz.
yaşar nuri öztürk mealini okuyun.
bu din adamı denilen münafıklar sürüsü ; yaşar nuri doğruları söyleyince ; yaşar nuri'yi kafir ilan etmişlerdi, aforoz etmişlerdi.
işlerine gelmedimi kafir ilan edip ; ortalığı velveleye verir bu münafık din adamı denilen çıkarcılar sürüsü.
size birde tüyo vereyim.
tüyomu ; allahın ayeti ilede destekleyeceğim.
allah ; kuranda ; size hükümler gönderdim, hükümlerime uyun, hükümlerime uyarak yaşayın diye söyler.
hüküm ayetlerine uyarak yaşayın diye söyler.
ayrıca kuranda müteşabih ayetler denilen ; teşbih, benzetme ayetleri vardır.
bu ayetlerin içeriğini ancak allah bilebilir.
bu ayetler öbür dünyanın, meleklerin ve gaybın bazı olaylarından ufak tefek tüyolar verirler.
alimlerin bir kısmıda ; öbür dünya ile ilgili bazı gerçekleri bu ayetlerden çıkarabilirler veya çıkarmaya çalışırlar.
ateistler ise bu müteşabih ayetleri kurcalayıp, kafirliklerini arttırırlar.
ben demiyorum bunları.
aşağıdaki ayette allah söylüyor.
eğer alim değilseniz müteşabih ayetlere takılmayın.
allahın konular üzerine verdiği hükümlere uyarak yaşayın.
sizden alim olmanızı bekleyen yok.
allahta ; herkesin alim olmasını beklemiyor zaten.
madem doğruyu öğrenmek istiyorsunuz ; allahın kuranından öğrenin.
din adamlarına itibar etmeyin.
din adamlarının birde şu sözleri vardır.
allah kuranda her şeyi açıklamamış ; allahın eksik bıraktığı konularda biz hüküm veriyoruz, derler.
hadis ve fıkıh ve fetvalarla ; allahın eksik bıraktığı şeyleri açıklıyoruz diyerek ; tanrıcılık oynarlar.
lanet olsun onlara.
allah onlara lanet etsin.
kuranda maide 101 ayeti vardır.
allah bu ayette...
ben kuranı sizin günlük yaşayışlarınıza göre indiriyorum.
konuları sizin güncel olaylarınıza göre belirliyorum.
kuran indirilirken şunu bunu pek fazla merak edip sormayın.
ısrar ederseniz merak ettiğiniz konuda hüküm gönderirim, bu hükümde size ağır gelir.
allahın kuranda hüküm vermediği konulardan muaf tutuldunuz.
hükümden muaf tutulduğunuz konulardaki davranışlarınız ve yaptıklarınız konusunda size günah yoktur, diye söyler.
allah bağışlayıcıdır, affedicidir diyerek bitirir.
allahın hüküm vermediği konularda hiç kimse hüküm veremez.
hüküm allahın tekelindedir.
allahtan başka hiç kimse hüküm veremez.
allahtan başka, hüküm verme ukalalığına kalkışan ve hüküm veren kafirdir şeklinde onlarca ayet var kuranda.
fakat kendilerine din adamı diyen münafıklar ; tanrıcılık oynayarak ; hüküm, fetva vermeye devam ederler.
hep merak etmişimdir.
bu din adamlarına ; bu deli cesareti nereden geliyor, diyerek.
ya kafirler ve allaha inanmıyorlar.
insanları kandırmak için müslüman görünüp tiyatro oynuyorlar.
yani münafıklar.
yada çok cahiller.
birbirinden duydukları lafları ; size satıyorlar.
kuranda allahın en kızdığı cümlelerdir...
biz atalarımızdan böyle gördük, biz atalarımızdan böyle öğrendik.
işte bu cahil din adamları birbirinin şahitliğini yapıyor.
bozacının şahidi, şıracı.
al-i imran suresi --- ok.
7 - bu muazzam kitabı sana indiren o'dur. onun âyetlerinin bir kısmı muhkem olup bunlar kitabın esasıdır. âyetlerin bir kısmı ise müteşabihtir. kalplerinde eğrilik olanlar sırf fitne çıkarmak, insanları saptırmak ve kendi arzularına göre yorumlamak için müteşabih kısmına tutunup onlarla uğraşır dururlar. halbuki onların hakikatini, gerçek yorumunu allah'tan başkası bilemez. ilimde ileri gidenler: "biz ona olduğu gibi inandık. hepsi de rabbimizin katından gelmiştir" derler. bunları ancak tam akıl sahipleri düşünüp anlar ve şöyle yalvarırlar:
al-i imran suresi --- ok.
8 - "ey bizim kerîm rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi saptırma ve katından bize bir rahmet bağışla. şüphesiz bağışı bol olan vehhab sensin sen!"
al-i imran suresi --- ok.
9 - "sen, geleceğinde hiç şüphe olmayan bir günde bütün insanları bir araya toplayacaksın. allah sözünden asla dönmez."
muhkem ayetler ; sağlamlaştırılmış ayetler, içinde hüküm, emir barındıran ayetler.
maide suresi --- ok.
101 - ey iman edenler! açıklandığı takdirde hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın! eğer kur'ân'ın indirilmesi esnasında onları sorarsanız, size açıklanır. halbuki allah onları bağışlamış, sizi onlardan muaf tutmuştur. çünkü allah gafurdur, halimdir (affı ve müsamahası geniştir).
101. ey iman edenler! açıklanırsa hoşunuza gitmeyecek olan şeyleri sormayın. eğer kur'an indirilirken onları sorarsanız size açıklanır. (açıklanmadığına göre) allah onları affetmiştir. (siz sorup da başınıza iş çıkarmayın). allah çok bağışlayıcıdır, aceleci değildir.
101. ey imân edenler! öyle şeylerden sormayınız ki, eğer size açıklanırsa sizi üzer. ve eğer siz kur'an'ın indiği sırada sorarsanız onlar size açılır. allah teâlâ onlardan af buyurmuştur. ve allah teâlâ gafurdur, halimdir.
101. ey o bütün iyman edenler; öyle şeylerden sual etmeyin ki size açılırsa fenanıza gidecektir, halbuki kur'an indirilmekte iken sorarsanız onlar size açılır, allah onlardan şimdilik afiv buyurdu, allah gafur, halîmdir
maide 101 ayetinin indiriliş sebebide aşağıdadır.
resûl-i ekrem (s.a.) <<allah size haccı farz kıldı, hac vazifenizi yapınız>> dediği zaman birisi kalkarak <<her sene mi yâ resûlallah?>> demiş ve sorusunu üç kere tekrarlamıştı. bu âyetin geliş sebebi budur. allah unuttuğu için değil, affettiği, kolaylık dilediği için bazı şeyleri açıklamaz; sorular sorarak işi güçleştirmek, teşrî hikmetine aykırıdır.
devamını gör...
anın fotoğrafı
devamını gör...
köyde hiç yaşamayanların bilemeyeceği şey
şöyle bi nefes alayım diye dışarı çıktığında yüzüne esen tezek kokusu.
devamını gör...
kendine bir soru sor
değiyor mu hayatını heba etmene?
devamını gör...
gereksiz yere para verilen tatlılar
neredeyse her evde yapılan tatlı olarak sütlaç diyeceğim başlık, tabi hamsiköy sütlacı değilse.
devamını gör...
arap alfabesi
önnot: açılan başlıkta harflerin listesi olmadığı için ekleme yapmak istedim. asıl nedenim yazdığım bir yazının bu görselle #1573946 desteklenmesiydi. görülecektir ki, pek çok destekçisinin aksine arapçada türkçenin 'ünlü harf' bolluğu ve ihtiyacından eser yoktur. aşağıda görebileceğiniz gibi; arap alfabesinde; üç tane 'h', üç tane 's', üç tane 'z', iki tane 'd', iki tane 'k', iki tane 't' vardır. oysa türkçemizde bunları yalnızca tek bir harfle göstermek yeterlidir. eğer filolog iseniz de, zaten mutlaka transkripsiyon bilmeniz gerekir. bakınız
ﺍ --> elif
ب --> be
ت --> te
ث --> s̠e
ج --> cīm
ح --> ḥā
خ --> ḫa (hı)
د --> dāl
ذ --> z̠el
ر --> ra (rı)
ز --> ze
س --> sīn
ش --> şīn
ص --> ṣād
ض --> ḍād
ط --> ṭā (tı)
ظ --> ẓa (zı)
ع --> ayn
غ --> gayn
ف --> fe
ق --> kāf
ك --> kef
ل --> lām
م --> mīm
ن --> nūn
و --> vāv
هـ --> he
لا --> lamelif (lâ)
ي --> ye
---------------------------
ortanot: aşağıdaki satırların hiçbiri bana ait değil. epey araştırdım, kısacık da yazabilirdim. sonra baktım, bu sayfadaki bilgiler açık ve anlaşılır. doğrudan sayfaya link de verebilirdim ama sayfayı hazırlayanlara güvenemedim. hem şartlanmış kafalı olduklarından hem de sayfada çok reklam olduğundan. ben de doğrudan kopyala yapıştır yaptım. burada bulunsun, ihtiyacı olan açıp bakar.
"arap alfabesi tamamen sessiz harflerden oluşur. bu sessiz harfleri okumamızı sağlayan ses işaretlerine “hareke” denir. yani arapça harekeler, diğer dillerdeki sesli harflere karşılık gelir. orijinal arapça harekesizdir.
arap dünyasında kullanılan tüm yazılı ve görsel ifadeler harekesiz olarak kullanılmaktadır. arapçayı sonradan öğrenen kişilerin başlangıçta harekesiz metinleri okumaları imkansızdır. bu yüzden ilk etapta arapça harekeler metin okumalarında zaruret halini alır. ancak zaman içerisinde arap gramerini oluşturan sarf ve nahiv bilgisine aşina oldukça ve arapça dil bilgisi kurallarını öğrenmeye başladıkça harekesiz metinler de okunabilir.
harekeler
harfleri okumamıza yarayan işaretlere denir. alfabe, türkçedeki sessiz harflere karşılık gelirken; harekeler ise sesli harflere karşılık gelir. 3 hareke vardır: fetha yani üstün; kesra yani esre; damme yani ötre.
َ- fetha
harflerin üzerine, sağdan sola eğik olarak yazılır. e, a sesi verir. aşağıdaki kelimelerdeki harekesi üstündür.
نَصَرَ غَفَرَ خَلَقَ جَعَلَ
nasara gafara halaka ce’ale
ِ- kesra
harflerin altına, sağdan sola eğik olarak yazılır. ı, i sesi verir. aşağıdaki kelimelerin orta harekesi kesradır.
خَشِيَ عَمِلَ رَضِيَ غَضِبَ
haşiye a’mile radiye gadibe
ُ- damme
harflerin üzerine, küçücük bir vav şeklinde yazılır. u, ü sesi verir. aşağıdaki kelimelerin ilk harekesi dammedir.
وُضِعَ كُتِبَ ذُكِرَ فُتِحَ
vudia’ kutibe zukira futiha
ْ- cezm
üzerinde bulunduğu harfi, kendinden önceki harf ile bağlayan, küçük daire şeklindeki işarettir. aşağıdaki kelimelerin son harflerinin harekesi cezmdir.
كُنْ عَنْ قَدْ مِنْ
kun a’n qad min
ّ- şedde
üzerinde bulunduğu harfi iki kere okutan ve önceki harfe bağlayan işarettir. sağdan sola doğru yazılır. aşağıdaki kelimelerin son harfleri şeddelidir.
اَنَّ اِلاَّ اِنَّ ثُمَّ
enne illa inne summe
tenvin
isimlerin sonunda bulunan ve “n” sesiyle kelimeyi bitiren çift harekelerdir. tenvin üç tanedir:
ً- fethatân
iki üstün demektir. kelimeyi “-en, -an” sesiyle bitirir. eğer isim, yuvarlak te (ة) veya hemze ile bitmezse, iki üstün( ا ) ile birlikte yazılır. şimdi iki üstün ile ilgili örnekleri inceleyelim:
مَدْرَسَةً اَزْوَاجًا قَرْيَةً كَثيرًا
medreseten ezvacen karyeten kesiran
ٍ- kesretân
iki esre demektir. kelimeyi “-in, -ın” sesiyle bitirir. şimdi de iki esre ile ilgili örnekleri inceleyelim:
بَعْضٍ يَوْمٍ قُوَّةٍ شَدِيدٍ
ba’din yavmin kuvvatin şedidin
ٌ- dammetân
iki ötre demektir. kelimeyi “-un, -ün” sesiyle bitirir. şimdi de ötre ile ilgili örnekleri inceleyelim:
مُصِيبَةٌ جُنَاحٌ حَسَنَةٌ فِتْنَةٌ
musibetun cunahun hasenetun fitnetun
ا وي med harfleri
med yani uzatma harfleri üç tanedir. elif, vav ve ye. bu harflere aynı zamanda illet harfleri de denir. arapçada bazı durumlarda kelime içindeki harfler uzatılarak okunur. bunun için gerekli olan şartlar vardır: med harfinin uzatarak okutabilmesi için harekesiz gelmesi şarttır. ayrıca eliften önceki harfin üstün; “vav”dan önceki harfin ötre; “ye”den önceki harfin de kesre olması gerekir.
“elif” med harfine ait örnekler
قَالَ جَاهَدَ غَالِبَ كَانَ
qâle câhede gâlibe kâne
“vav” med harfine ait örnekler:
اُوتِىَ يَصُدُّونَ اَعُوذُ يَقُولُ
ûtiye yasuddûne eû’zu yeqûlu
“ye” med harfine ait örnekler:
نُزِيقُ اَلَّذِينَ تَجْرِى يُرِيدُ
nuzîqu ellezîne tecrî yurîdu
elif-i maksure
med harfleri olan elif, vav ve ye’den başka, elif gibi uzatan ve elif gibi görev yapan bir de elif-i maksure dediğimiz, kelimenin sonunda “ye” şeklinde görülen bir elif vardır. bu “ye” harfinin elif-i maksure adını alması için kelime sonunda olması ve fetha ile harekeli harften sonra sakin olarak gelmesi gerekir.
كُبْرَى ، سَلْمَى ، طُوبَى kelimelerinde olduğu gibi. bu kelimelerin son harfi, kendinden sonra elif varmış gibi uzatılır."
ﺍ --> elif
ب --> be
ت --> te
ث --> s̠e
ج --> cīm
ح --> ḥā
خ --> ḫa (hı)
د --> dāl
ذ --> z̠el
ر --> ra (rı)
ز --> ze
س --> sīn
ش --> şīn
ص --> ṣād
ض --> ḍād
ط --> ṭā (tı)
ظ --> ẓa (zı)
ع --> ayn
غ --> gayn
ف --> fe
ق --> kāf
ك --> kef
ل --> lām
م --> mīm
ن --> nūn
و --> vāv
هـ --> he
لا --> lamelif (lâ)
ي --> ye
---------------------------
ortanot: aşağıdaki satırların hiçbiri bana ait değil. epey araştırdım, kısacık da yazabilirdim. sonra baktım, bu sayfadaki bilgiler açık ve anlaşılır. doğrudan sayfaya link de verebilirdim ama sayfayı hazırlayanlara güvenemedim. hem şartlanmış kafalı olduklarından hem de sayfada çok reklam olduğundan. ben de doğrudan kopyala yapıştır yaptım. burada bulunsun, ihtiyacı olan açıp bakar.
"arap alfabesi tamamen sessiz harflerden oluşur. bu sessiz harfleri okumamızı sağlayan ses işaretlerine “hareke” denir. yani arapça harekeler, diğer dillerdeki sesli harflere karşılık gelir. orijinal arapça harekesizdir.
arap dünyasında kullanılan tüm yazılı ve görsel ifadeler harekesiz olarak kullanılmaktadır. arapçayı sonradan öğrenen kişilerin başlangıçta harekesiz metinleri okumaları imkansızdır. bu yüzden ilk etapta arapça harekeler metin okumalarında zaruret halini alır. ancak zaman içerisinde arap gramerini oluşturan sarf ve nahiv bilgisine aşina oldukça ve arapça dil bilgisi kurallarını öğrenmeye başladıkça harekesiz metinler de okunabilir.
harekeler
harfleri okumamıza yarayan işaretlere denir. alfabe, türkçedeki sessiz harflere karşılık gelirken; harekeler ise sesli harflere karşılık gelir. 3 hareke vardır: fetha yani üstün; kesra yani esre; damme yani ötre.
َ- fetha
harflerin üzerine, sağdan sola eğik olarak yazılır. e, a sesi verir. aşağıdaki kelimelerdeki harekesi üstündür.
نَصَرَ غَفَرَ خَلَقَ جَعَلَ
nasara gafara halaka ce’ale
ِ- kesra
harflerin altına, sağdan sola eğik olarak yazılır. ı, i sesi verir. aşağıdaki kelimelerin orta harekesi kesradır.
خَشِيَ عَمِلَ رَضِيَ غَضِبَ
haşiye a’mile radiye gadibe
ُ- damme
harflerin üzerine, küçücük bir vav şeklinde yazılır. u, ü sesi verir. aşağıdaki kelimelerin ilk harekesi dammedir.
وُضِعَ كُتِبَ ذُكِرَ فُتِحَ
vudia’ kutibe zukira futiha
ْ- cezm
üzerinde bulunduğu harfi, kendinden önceki harf ile bağlayan, küçük daire şeklindeki işarettir. aşağıdaki kelimelerin son harflerinin harekesi cezmdir.
كُنْ عَنْ قَدْ مِنْ
kun a’n qad min
ّ- şedde
üzerinde bulunduğu harfi iki kere okutan ve önceki harfe bağlayan işarettir. sağdan sola doğru yazılır. aşağıdaki kelimelerin son harfleri şeddelidir.
اَنَّ اِلاَّ اِنَّ ثُمَّ
enne illa inne summe
tenvin
isimlerin sonunda bulunan ve “n” sesiyle kelimeyi bitiren çift harekelerdir. tenvin üç tanedir:
ً- fethatân
iki üstün demektir. kelimeyi “-en, -an” sesiyle bitirir. eğer isim, yuvarlak te (ة) veya hemze ile bitmezse, iki üstün( ا ) ile birlikte yazılır. şimdi iki üstün ile ilgili örnekleri inceleyelim:
مَدْرَسَةً اَزْوَاجًا قَرْيَةً كَثيرًا
medreseten ezvacen karyeten kesiran
ٍ- kesretân
iki esre demektir. kelimeyi “-in, -ın” sesiyle bitirir. şimdi de iki esre ile ilgili örnekleri inceleyelim:
بَعْضٍ يَوْمٍ قُوَّةٍ شَدِيدٍ
ba’din yavmin kuvvatin şedidin
ٌ- dammetân
iki ötre demektir. kelimeyi “-un, -ün” sesiyle bitirir. şimdi de ötre ile ilgili örnekleri inceleyelim:
مُصِيبَةٌ جُنَاحٌ حَسَنَةٌ فِتْنَةٌ
musibetun cunahun hasenetun fitnetun
ا وي med harfleri
med yani uzatma harfleri üç tanedir. elif, vav ve ye. bu harflere aynı zamanda illet harfleri de denir. arapçada bazı durumlarda kelime içindeki harfler uzatılarak okunur. bunun için gerekli olan şartlar vardır: med harfinin uzatarak okutabilmesi için harekesiz gelmesi şarttır. ayrıca eliften önceki harfin üstün; “vav”dan önceki harfin ötre; “ye”den önceki harfin de kesre olması gerekir.
“elif” med harfine ait örnekler
قَالَ جَاهَدَ غَالِبَ كَانَ
qâle câhede gâlibe kâne
“vav” med harfine ait örnekler:
اُوتِىَ يَصُدُّونَ اَعُوذُ يَقُولُ
ûtiye yasuddûne eû’zu yeqûlu
“ye” med harfine ait örnekler:
نُزِيقُ اَلَّذِينَ تَجْرِى يُرِيدُ
nuzîqu ellezîne tecrî yurîdu
elif-i maksure
med harfleri olan elif, vav ve ye’den başka, elif gibi uzatan ve elif gibi görev yapan bir de elif-i maksure dediğimiz, kelimenin sonunda “ye” şeklinde görülen bir elif vardır. bu “ye” harfinin elif-i maksure adını alması için kelime sonunda olması ve fetha ile harekeli harften sonra sakin olarak gelmesi gerekir.
كُبْرَى ، سَلْمَى ، طُوبَى kelimelerinde olduğu gibi. bu kelimelerin son harfi, kendinden sonra elif varmış gibi uzatılır."
devamını gör...
yazarların yalnız olma nedeni
şu an görüşebileceğim insanlar içinde, arkadaş olarak yada flört anlamında, ne söyleyeceğini merak ettiğim, yada hangi konuları konuşmaya can attığını bilmediğim kadın/erkek kimse yok....
bir iki gündür tamda bu kadar yalnız olmamın, ailemin yanında olmama rağmen hemde, gün geçtikçe, okudukça öğrendikçe, farkındalıklarım daha da arttıkça, benim için iyiye gitmediğini ve bu duruma bir çözüm bulmam gerektiğini düşünüyordum, evet ciddi ciddi bu konuyu düşünüyorum, ama gerek kız arkadaşlarım gerekse erkekler, herşeye ezberledikleri klişe cevaplar veriyor, kimse "düşünmeyi" sevmiyor, hiçbir konuda hiçbirşeyi merak etmemişler, üzerine düşünmemişler, dolayısıyla her sosyalleşme çabamda, aldığım cevaplardan sonra, önce soluğum kesiliyor, nefesimi tutuyorum istemsizce, ve sonra gerçekten, gün sonunda ağlamak istiyorum, o yüzden şu anda, bu ikilemi yaşıyorum, saçmasapan insanlarla konuşup görüşerek sinirlerinizin bozulmasınımı, yalnızlıktan sinirlerinizin bozulmasınımı isterdiniz?
evet ben hangisinden sebep harakiri yapacağıma karar veremedim de, kararsızım yani, böyle de bir yalnızlık yaşıyorum, gerizekalı insanların içinde kendimi çok yalnız hissettiğim doğrudur.
bir iki gündür tamda bu kadar yalnız olmamın, ailemin yanında olmama rağmen hemde, gün geçtikçe, okudukça öğrendikçe, farkındalıklarım daha da arttıkça, benim için iyiye gitmediğini ve bu duruma bir çözüm bulmam gerektiğini düşünüyordum, evet ciddi ciddi bu konuyu düşünüyorum, ama gerek kız arkadaşlarım gerekse erkekler, herşeye ezberledikleri klişe cevaplar veriyor, kimse "düşünmeyi" sevmiyor, hiçbir konuda hiçbirşeyi merak etmemişler, üzerine düşünmemişler, dolayısıyla her sosyalleşme çabamda, aldığım cevaplardan sonra, önce soluğum kesiliyor, nefesimi tutuyorum istemsizce, ve sonra gerçekten, gün sonunda ağlamak istiyorum, o yüzden şu anda, bu ikilemi yaşıyorum, saçmasapan insanlarla konuşup görüşerek sinirlerinizin bozulmasınımı, yalnızlıktan sinirlerinizin bozulmasınımı isterdiniz?
evet ben hangisinden sebep harakiri yapacağıma karar veremedim de, kararsızım yani, böyle de bir yalnızlık yaşıyorum, gerizekalı insanların içinde kendimi çok yalnız hissettiğim doğrudur.
devamını gör...
normal sözlük - koruncuk vakfı yılbaşı hediye ve yardım etkinliği
harika bi etkinlik aferin size. *
bağışçıların dc'da modlarla sohbet etmesi ve benjaminle mum ışığında santranç davetine çok güldüm*.
bağışçıların dc'da modlarla sohbet etmesi ve benjaminle mum ışığında santranç davetine çok güldüm*.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının oy vermiyor olması
bir başka ikiyüzlülüğü ortaya çıkaran gerçek.
bir kısım insanlar birilerinin sadece kendisini oylayan ya da tanıyan kişilere oy verdiğini * söylüyor. buraya kadar haklılar ve kendileriyle hemfikiriz, tamam. yalnız "sadece tanıdıklarına oy veriyorlar" diye şikayet eden bazı kimselere bakıyorum, tanıdıklarına da tanımadıklarına da oy vermiyorlar. ne iş?
"kankacılık" diyoruz, "yapmayın" diyoruz, "1 kişi bütün oyları toplarken diğerlerinde hiç oy yok" diyoruz ya hani; neden hiç oy yok diğerlerinde peki? kankacılıktan şikayetçi olan arkadaşlar neden o "diğer grubun yazarları"na da oy vermiyor hiç? akşama kadar yazıp çizen insanların bazılarının nickini hiç öyle sözlükte "fenomen olmayan" yazarların tanımlarında beğeni olarak görmüyoruz, niye? sözlük mağazasından şunu bunu alayım diye düşünen ama sözlüğe yeni geldiği için karması yetmeyenler var mesela. kim oylayacak ki bu insanları, karmaları yükselecek? haydi diyelim eskilerin bir kısmını gözden çıkardık, onlar kendi aralarında al gülüm ver gülüm yapıyorlar. onların dışında kalan ya da yeni geldiği halde oylamaya eli gitmeyenler kim?
şimdi burada şunu ayrı tutuyorum; kimse oy vermek gibi bir mecburiyet içerisinde değil. sadece okuyup geçenler de var. beğenmediğini oylamak zorunda zaten değil kimse, onu da ayırıyorum bu konudan. tamamen "oylanmıyor kimse "dediği halde kendisi de taşın altına elini koymayanlardan bahsediyorum burada. bir konu başlığı altında birbirine 90'ar derece açıyla farklı şekilde muhalif olan düşünceler var. birine katılmıyorsanız birine mutlaka katılacağınız anlamına geliyor bu çünkü bazıları birbirine taban tabana zıt. "beğenmedim, ondan oylamadım" savunması da çöpe gidiyor bu durumda. klavyesinde akrep olanlar var, kabul edelim bunu. adamlar okusa da, beğense de oylamıyor. bu tiplere yapılabilecek hiçbir şey yok.
"oylanmak çok mu önemli?" sorusunun cevabı değil bunlar bu arada. bence önemli değil. sadece şikayet ettiğimiz şeyleri kendimizin yaptığına dikkat çekmeye çalışıyorum. cem yılmaz'ın dediği gibi "tek tek o değilsiniz ama hepinizi toplayınca o çıkıyor." cümlenin orijinali böyle olduğundan bu şekilde yazdım. bundan sadece sizlere söyleyip kenara çekildiğim anlamını çıkarmayın. kendimi de dahil ediyorum bu yazdıklarıma.
bir kısım insanlar birilerinin sadece kendisini oylayan ya da tanıyan kişilere oy verdiğini * söylüyor. buraya kadar haklılar ve kendileriyle hemfikiriz, tamam. yalnız "sadece tanıdıklarına oy veriyorlar" diye şikayet eden bazı kimselere bakıyorum, tanıdıklarına da tanımadıklarına da oy vermiyorlar. ne iş?
"kankacılık" diyoruz, "yapmayın" diyoruz, "1 kişi bütün oyları toplarken diğerlerinde hiç oy yok" diyoruz ya hani; neden hiç oy yok diğerlerinde peki? kankacılıktan şikayetçi olan arkadaşlar neden o "diğer grubun yazarları"na da oy vermiyor hiç? akşama kadar yazıp çizen insanların bazılarının nickini hiç öyle sözlükte "fenomen olmayan" yazarların tanımlarında beğeni olarak görmüyoruz, niye? sözlük mağazasından şunu bunu alayım diye düşünen ama sözlüğe yeni geldiği için karması yetmeyenler var mesela. kim oylayacak ki bu insanları, karmaları yükselecek? haydi diyelim eskilerin bir kısmını gözden çıkardık, onlar kendi aralarında al gülüm ver gülüm yapıyorlar. onların dışında kalan ya da yeni geldiği halde oylamaya eli gitmeyenler kim?
şimdi burada şunu ayrı tutuyorum; kimse oy vermek gibi bir mecburiyet içerisinde değil. sadece okuyup geçenler de var. beğenmediğini oylamak zorunda zaten değil kimse, onu da ayırıyorum bu konudan. tamamen "oylanmıyor kimse "dediği halde kendisi de taşın altına elini koymayanlardan bahsediyorum burada. bir konu başlığı altında birbirine 90'ar derece açıyla farklı şekilde muhalif olan düşünceler var. birine katılmıyorsanız birine mutlaka katılacağınız anlamına geliyor bu çünkü bazıları birbirine taban tabana zıt. "beğenmedim, ondan oylamadım" savunması da çöpe gidiyor bu durumda. klavyesinde akrep olanlar var, kabul edelim bunu. adamlar okusa da, beğense de oylamıyor. bu tiplere yapılabilecek hiçbir şey yok.
"oylanmak çok mu önemli?" sorusunun cevabı değil bunlar bu arada. bence önemli değil. sadece şikayet ettiğimiz şeyleri kendimizin yaptığına dikkat çekmeye çalışıyorum. cem yılmaz'ın dediği gibi "tek tek o değilsiniz ama hepinizi toplayınca o çıkıyor." cümlenin orijinali böyle olduğundan bu şekilde yazdım. bundan sadece sizlere söyleyip kenara çekildiğim anlamını çıkarmayın. kendimi de dahil ediyorum bu yazdıklarıma.
devamını gör...
geceye bir şarkı bırak
gündoğarken-ankara'dan abim geldi.
devamını gör...
profiline kendi fotoğrafını koyan sözlük yazarı
yazarların zihinlerinde farklı bir örnek vatandaş karmaşasına sebep olmamak için, daha doğrusu hayallere darbe vurmak için başvurduğum tercih.
devamını gör...
kopan uzuvları yeniden büyütmek
o peri tozu değil olsa olsa kök hücre olur. biyolojinin yeni bir araştırma dalı oluşturuldu son yıllarda sentetik biyoloji diye bu konuyla ilgili çalışmaları mevcut . ama henüz erken bu tarz bir gelişme için.
devamını gör...
tek başına mutlu olabilen insan
bir ara iyi geliyordu. şimdiler de iyi mi değil mi anlayamıyorum. kafam karışıyor... bazen iyi ki diyorum , sonra neden ki diyorum.
devamını gör...
seni seviyorum demenin farklı şekilleri
ona gelecek bir zararın bile bile kendinize gelmesine izin vermek
devamını gör...
35 tl'lik hesaba 100 tl atıp üstü kalsın demek
bana göre bahşiş ödediğin hesabın %10 u olmalıdır. çok çok exstra zengin değilsen fazlası abartı ve görgüsüzlüktür.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
çabuk sıkılır oldum her şeyden.
devamını gör...



