xi you ji
hakkında alegorik bir eser demenin yerinde olup olmayacağına dair emin olamadığım çin edebiyatının dört büyük klasik romanından biri olan anonim eser. dilimize batıya yolculuk olarak çevrilmiş olan eserin tam olarak anonim olduğu da söylenemez aslında çünkü ming hanedanı döneminin büyük şairlerinden wu cheng'en tarafından yazılmış olduğu düşünülmektedir ama resmi olarak buna dair bir kayıt olmadığı için ben anonim olarak kabul ediyorum. xi you ji çin mitolojisinden ve inançlarından beslendiği için tanınmış pek çok figüre de yer veriyor. cennete eş değer büyük bilge sun wukong veya daha bilindik bir isimle haylaz, hileci ve tahmin edilemez bir figür olan maymun kral romandaki en ilgi çekici karakter bana kalırsa ki romanın antagonisti olan niu mowang veya öküz kral da oldukça tatmin edici bir karakter. bir hac yolculuğu olarak ilerleyen roman tamamen macera üzerine kurulu bu durum okumayı keyifli bir duruma getiriyor bana kalırsa. budist bir öğreti olarak yazılan eserin birbirinden renkli karakterleri var. tang sanzang,kutsal budist metinlerine ulaşmak icin hindistan'a doğru yolculuğa çıkan rahip xuanzang'dan ismini alıyor ki bazı kaynaklarda ismi nezaket anlamına gelen tripitaka olarak da çevrilmiş durumda. gerçek xuanzang yolculuğundan döndüğü zaman beraberinde bir çok metin getirmiş ve kayıtlar tutmuştu, xi you ji ise bu yolculuğun mistik bir dille yeniden anlatımı denilebilir. her karakter törpülenmesi gereken bir kötü yanı simgelerken bazıları da erdemin temsilcisi olarak kendine yer buluyor. yolculuğa çıkan tang sanzang ve eşlikçileri üzerinden şekillenen eser karmaşık olmayan anlatımı, göndermeleri ve mistik noktaları ile gerçekten okurken hiç sıkmayan bir eser. gerçi bende tang sanzang'da bulunan erdemin bir parçası bile bulunmadığından olsa gerek okurken her defasında karakter beni elli kere çileden çıkarmıştır ki wukong'a bence haksızlık yaptığı bir bölümün alıntısını da aşağıya not düşeyim.
"you may proceed now, master. those robbers have been exterminated by old monkey."
"that's a terrible thing you have done!" said tang sanzang. "if you have such abilities, you should have chased them away. why did you slay them all? how can you be a monk when you take life without cause? you showed no mercy at all! "
"master," said wukong, "if ı hadn't killed them, they would have killed you!" tang sanzang said, "as a priest, i would rather die than practice violence."
"you may proceed now, master. those robbers have been exterminated by old monkey."
"that's a terrible thing you have done!" said tang sanzang. "if you have such abilities, you should have chased them away. why did you slay them all? how can you be a monk when you take life without cause? you showed no mercy at all! "
"master," said wukong, "if ı hadn't killed them, they would have killed you!" tang sanzang said, "as a priest, i would rather die than practice violence."
devamını gör...
fatma
tatliş, güzel, bir tanem kızımın adı.*
devamını gör...
normal sözlük’te tanımlarını sevdiğiniz yazarlar
(bkz: örnek vatandaş)
(bkz: meja)
(bkz: relax)
simdilik bunlar ama ilerleyen zamanlarda artacaktir eminim. beni de bir allahin kulu umursamamis. yine de saygilar.
(bkz: meja)
(bkz: relax)
simdilik bunlar ama ilerleyen zamanlarda artacaktir eminim. beni de bir allahin kulu umursamamis. yine de saygilar.
devamını gör...
hayatından boş arkadaşları çıkarta çıkarta hiçbir arkadaşının kalmaması
yaş aldıkça sadeleşir insan,
hayatta en önemli şeyin huzur olduğunu anlar ve kendini huzursuz eden tüm insanlardan uzak durur.
hayatta en önemli şeyin huzur olduğunu anlar ve kendini huzursuz eden tüm insanlardan uzak durur.
devamını gör...
normal sözlük'teki en iyi kapak fotoğrafı
uzunca bir zaman nick'ime uygun bir kapak fotoğrafı kullanmıştım ama bir süredir kendi çektiğim fotoğraflardan kapak görseli yapıyorum,
belli aralıklarla da yeni fotoğraflarla değiştiriyorum.
ama, iyi & kötü yorumunu ben yapamam.
belli aralıklarla da yeni fotoğraflarla değiştiriyorum.
ama, iyi & kötü yorumunu ben yapamam.
devamını gör...
yaş ilerledikçe azalan şeyler
yaşam sevinci.
ama yinede halimize şükürler olsun her zaman beterin beteri vardır.
ama yinede halimize şükürler olsun her zaman beterin beteri vardır.
devamını gör...
rakı
sohbete, muhabbete en çok yakışan alkollü içecektir. yalnız içilirse pek keyif vermeyebilir, ağzıyla içen* bilumum kimselerle müzik eşliğinde lezizz..
devamını gör...
alternatif normal sözlük uygulaması
orda simge halinde parlıyor. ekrana ekmek banıcam sanırım... keşke keşke.
devamını gör...
örs üzengi çekiç ve tahta
örs, üzengi ve çekiç vücudumuzdaki en küçük kemiklerdir.
sadece birkaç milimetre uzunluğundaki bu kemiklerin işitmede çok önemli bir rolü vardır:
tahta; tahta çalıntı espri lan. gül diye.
sadece birkaç milimetre uzunluğundaki bu kemiklerin işitmede çok önemli bir rolü vardır:
tahta; tahta çalıntı espri lan. gül diye.
devamını gör...
oy verin tanımlara can verin
ben elimden geldiğince oy vermeye çalışıyorum beğendiğim tanımlara.
devamını gör...
sevilen kişiye hediye edilecek şiir kitapları
devamını gör...
yazarların çocukluk travması
ben beş yaşındayken karşı apartmandaki komşularımızdan birinin oğlu birini bıçaklamış, balkonda dondurma yiyorum ben de tatlı tatlı, sonra apartmandan bir adam çıktı karın bölgesi bütünüyle kan, anne diye bağırıyor sürekli, çok büyük şok geçirmiştim valla. sonra beni fena kan tutmaya başladı, 22 yaşındayım hala hastanede kan verirken başka bir yere bakarım.
edit: bir de şimdi olsa hemen çocuk için pedagoga vs. giderler "bu çocuk böyle bir şey gördü n'apalım?" diye. ben anneme sordum ne oldu diye diyo ki "cihan abin birini bıçaklamış ama çocuğun önemli bir şeyi yokmuş üzülme" sldksdjsd
edit: bir de şimdi olsa hemen çocuk için pedagoga vs. giderler "bu çocuk böyle bir şey gördü n'apalım?" diye. ben anneme sordum ne oldu diye diyo ki "cihan abin birini bıçaklamış ama çocuğun önemli bir şeyi yokmuş üzülme" sldksdjsd
devamını gör...
seni seviyorum diyemeyen erkekler
sevmediği için söylemiyordur,
sevgisinden emin olmayı bekliyordur,
söylediğinde düzeninin bozulacağını düşünüyordur söylemiyordur,
söylediğinde olabileceklerden tedirgin oluyordur,
söylediğinde tepesine çıkılmıştır daha önce,
söylediğinde terkedilmiştir belki de,
söylediğinde sevdiğini kaybedeceğini düşünüyordur,
gurur yapıyor söylemiyordur,
birine "seni seviyorum" demenin yenilgi olacağını düşünüyordur söylemiyordur,
bu söz kendisi için çok kıymetlidir, değecek kişiyi bekliyordur söylemiyordur..
gurur yapan ve yenilgi sayan hariç, diğer ihtimalleriyle anlayışla karşılanması gereken erkektir. sevmediği halde seviyorum diyenlerden, bu iki kelimelik eşsiz cümleyi herkese söyleyerek, manasını değersizleştirenlerden korkun, beni de bi salın.
sevgisinden emin olmayı bekliyordur,
söylediğinde düzeninin bozulacağını düşünüyordur söylemiyordur,
söylediğinde olabileceklerden tedirgin oluyordur,
söylediğinde tepesine çıkılmıştır daha önce,
söylediğinde terkedilmiştir belki de,
söylediğinde sevdiğini kaybedeceğini düşünüyordur,
gurur yapıyor söylemiyordur,
birine "seni seviyorum" demenin yenilgi olacağını düşünüyordur söylemiyordur,
bu söz kendisi için çok kıymetlidir, değecek kişiyi bekliyordur söylemiyordur..
gurur yapan ve yenilgi sayan hariç, diğer ihtimalleriyle anlayışla karşılanması gereken erkektir. sevmediği halde seviyorum diyenlerden, bu iki kelimelik eşsiz cümleyi herkese söyleyerek, manasını değersizleştirenlerden korkun, beni de bi salın.
devamını gör...
kitap alıntıları
her şeyden önce, erkeğin doğası gereği aşkta vefasızlığa, kadının ise sürekli sadakata eğilimli olduğu gerçeği vardır. erkeğin aşkı, doyum bulduğu andan itibaren belirgin bir biçimde azalır: hemen hemen bütün öteki kadınlar onu, sahip olmuş olduğu kadından daha fazla çekerler: erkek değişiklik özler. kadının aşkı ise, özellikle o andan sonra artmaya başlar. bu, türü koruyup onun varlığını sürdürmeye, bu bakımdan da olabildiğince fazla çoğalmaya yönelik doğanın amacının bir sonucudur. bildiğimiz gibi erkek, kendisine yeterince kadın sunulduğu takdirde, kolayca yılda yüz çocuk meydana getirebilir: kadın ise, istediği kadar çok erkeğe sahip olsun, ikiz ihtimalini hesaba katmazsak, yılda sadece bir çocuk dünyaya getirebilir. bu nedenle erkeğin gözü hep başka kadınlardadır; kadın ise buna karşılık tek bir erkeğe sımsıkı sarılır: çünkü doğa onu içgüdüleri gereği ve hiç düşünmeden, gelecekteki doğumun besleyicisi ve koruyucusunu yanında tutup korumaya sürükler. bundan ötürü erkeğin eşine sadakati yapaydır, kadının ki doğaldır; dolayısıyla da, kadının ihaneti, nesnel olarak, sonuçları bakımından olduğu kadar, öznel olarak doğaya aykırılığı bakımından da erkeğinkinden çok daha az bağışlanabilir bir ihanettir.
arthur schopenhauer/aşkın metafiziği
arthur schopenhauer/aşkın metafiziği
devamını gör...
aman boşver yakışıklı olmasa da olur diyen kız
şahsen böyle diyen kızlar bir bakımdan çok ilgimi çekiyorlar ama bir yandan da ilgimi çekmiyorlar çünkü yakışıklı olup da yakışıklı olmasa da olur diyen bir kızla konuşmak yerine ille de yakışıklı olsun diye tutturan bir kızla konuşma şansına sahip olmak çok cezbediyor herhalde beni.
fakat ne demişler tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer en nihayetinde kürkçü dükkanıdır. kendimi uzun süreli ciddi bir ilişkiye hazır hissettiğim zaman kesinlikle tercih edeceğim kızdır.
fakat ne demişler tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer en nihayetinde kürkçü dükkanıdır. kendimi uzun süreli ciddi bir ilişkiye hazır hissettiğim zaman kesinlikle tercih edeceğim kızdır.
devamını gör...
kandırmak istemem kendimi
30 yaşında intihar etmiş olan rus şair sergei alexandrovich yesenin'in daha çok 'bambaşka bir düzenin kanunuyum ben' dizeleri ile bilinen şiiri. aslında yesenin'in pek çok şiirinde gördüğümüz hayıflanma durumu bu şiirde de kendini gösterir. yesenin ona sıralanan şarlatan ve rezil gibi hakaretlerin altında ezilmek yerine kendini açıklar gibi görünür ama şiir açıklama çabasından ziyade umursamaz bir kabulleniş temsilidir bana kalırsa. aslında bu şiirde görürüz ki çağdaşı olan pek çok şairin kaderini de paylaşmıştır yesenin. tıpkı andrey voznesenski'nin gel zoya'sında aşağılar, bağırırken onlar, sendin koşup gelen yanıma dediği gibi burada da yesenin'in toplum ve edebiyat çevreleri tarafından itildiğinin ufak bir kesitine şahit oluruz aslında. neyse, hem zaten nankör bir şeydir sanat.
kandırmak istemem kendi kendimi,
ama sisli yüreğimde hep bir kaygı var.
bilmiyorum niçin bana, o yesenin rezili
bilmiyorum niçin bana, o şarlatan diyorlar.
ne bir cani ne de bir haydutum ben,
masumları kurşuna da dizmedim, dizdirmedim.
yoldan geçenlere durmadan gülümseyen
bir sokak serserisiyim o kadar.
sabahtan akşama değin gezinmekteyim
moskova yollarında muzip ve mağrur,
insan sevmeyen başıboş köpekler,
ayak sesimi işitir işitmez durur.
kardeşçe başını eğip selamlar beni,
karşılaştığım her uyuz beygir.
gönül yoldaşıyım tüm hayvanların.
hastadır, bir şiir yazarım iyileşir.
istemiyorum kadınların hoşuna gitmek.
ahmakça kaygılarla çarpmamalı bu yürek.
hüznümü boğmak üzre bana katırların
önüne serpilmeye bir avuç arpa gerek.
bambaşka bir düzenin kanunuyum ben.
insanlara da dostluk duymam, asiyim.
hazırım en güzel kravatımı hemen
boynuna takmaya şu sersefil köpeğin.
ancak böyle düzelir, bulurum keyfimi,
dağılır içimde sis, bir güneş doğar.
ve işte bundan bana, o yesenin rezili
ve işte bundan bana, o şarlatan diyorlar.
kandırmak istemem kendi kendimi,
ama sisli yüreğimde hep bir kaygı var.
bilmiyorum niçin bana, o yesenin rezili
bilmiyorum niçin bana, o şarlatan diyorlar.
ne bir cani ne de bir haydutum ben,
masumları kurşuna da dizmedim, dizdirmedim.
yoldan geçenlere durmadan gülümseyen
bir sokak serserisiyim o kadar.
sabahtan akşama değin gezinmekteyim
moskova yollarında muzip ve mağrur,
insan sevmeyen başıboş köpekler,
ayak sesimi işitir işitmez durur.
kardeşçe başını eğip selamlar beni,
karşılaştığım her uyuz beygir.
gönül yoldaşıyım tüm hayvanların.
hastadır, bir şiir yazarım iyileşir.
istemiyorum kadınların hoşuna gitmek.
ahmakça kaygılarla çarpmamalı bu yürek.
hüznümü boğmak üzre bana katırların
önüne serpilmeye bir avuç arpa gerek.
bambaşka bir düzenin kanunuyum ben.
insanlara da dostluk duymam, asiyim.
hazırım en güzel kravatımı hemen
boynuna takmaya şu sersefil köpeğin.
ancak böyle düzelir, bulurum keyfimi,
dağılır içimde sis, bir güneş doğar.
ve işte bundan bana, o yesenin rezili
ve işte bundan bana, o şarlatan diyorlar.
devamını gör...
kadıköy'de düzenlenen hayat eve sığmıyor protestosu

kadıköy'de koronavirüs kısıtlamalarının protesto edildiği bir eylem gerçekleştirildi.
'hayat eve sığmıyor' adı verilen protesto eyleminde katılımcılar, 'yeter biz özgürüz' yazan pankartlarla atılan sloganlar sonrası bir basın açıklaması yaptı. açıklamada koronavirüsün açık alanda bulaşıcılığının düşük olması nedeniyle uygulanan kısıtlamaların yerinde olmadığı savunuldu.
buradan
devamını gör...
attila
hun komutanlarından gökbörü ulu hakan attila'nın huzuruna gelmiş ve çin seferi için ordumuz hazır, sizi bekliyoruz hakanım demiş. ama hakan sıkıntılı görünüyormuş. komutan sormuş hakanım neyiniz var acaba. hakan demişki bıktım bu lanet çinlilerden, o kadar yol gidiyoruz, koskoca çin seddini aşıyoruz, milyonluk nüfusla savaşıyoruz peki sonuç ne kara kuru ufak tefek çinli kızlar, ne ayva var ne karpuz, aynı bizim türk kızları gibi, insanda savaşacak motivasyon bırakmadılar demiş.
bu sözleri duyan bir asker hakandan söz istemiş ve hakanım biliyorsunuz beni kapçıklar esir aldığında batı taraflarına köle olarak sattılar. ben orada öyle karılar kızlar gördüm ki siz görseniz dibiniz düşer. saçları var güneşin rengi, gözleri var denizin rengi, tenleri desen süt beyaz rengi ve öyle bir ayvaları, karpuzları varki bir türk kızıyla bir çinli kızı toplasan o batıdaki sarışının bir ayvası etmiyor demiş.
biraz önce sıkıntıdan ölecek gibi duran hakan şimdi yerinde duramıyormuş ve askere tengri belanı versin madem böyle birşey vardı bugüne kadar niye söylemedin aibine demiş. hemen hapise attırdığı kardeşini yanına getirtmiş ve demişki kardeşim ben sana haksızlık ettim ama artık türk devlet töresine uyalım, beni affetmen için ata yurdumuz devletin doğu tarafını sana veriyorum ve bende batı tarafını yöneteceğim, sen çinlilere göz açtırma savaşa devam et, bir ara kurultayda görüşürüz demiş ve gidiş o gidiş...
hun ordusu batıda yaşayan sarışın kavimlere öyle bir saldırmışki ölüsünü dirisini her gün birisini bir çeşit baskı altına almış... ve böylece meşhur kavimler göçü başlamış
bu sözleri duyan bir asker hakandan söz istemiş ve hakanım biliyorsunuz beni kapçıklar esir aldığında batı taraflarına köle olarak sattılar. ben orada öyle karılar kızlar gördüm ki siz görseniz dibiniz düşer. saçları var güneşin rengi, gözleri var denizin rengi, tenleri desen süt beyaz rengi ve öyle bir ayvaları, karpuzları varki bir türk kızıyla bir çinli kızı toplasan o batıdaki sarışının bir ayvası etmiyor demiş.
biraz önce sıkıntıdan ölecek gibi duran hakan şimdi yerinde duramıyormuş ve askere tengri belanı versin madem böyle birşey vardı bugüne kadar niye söylemedin aibine demiş. hemen hapise attırdığı kardeşini yanına getirtmiş ve demişki kardeşim ben sana haksızlık ettim ama artık türk devlet töresine uyalım, beni affetmen için ata yurdumuz devletin doğu tarafını sana veriyorum ve bende batı tarafını yöneteceğim, sen çinlilere göz açtırma savaşa devam et, bir ara kurultayda görüşürüz demiş ve gidiş o gidiş...
hun ordusu batıda yaşayan sarışın kavimlere öyle bir saldırmışki ölüsünü dirisini her gün birisini bir çeşit baskı altına almış... ve böylece meşhur kavimler göçü başlamış
devamını gör...