2001 yapımı bir zeki demirkurbuz filmi.

film, albert camus'un yabancı adlı kitabından esinlenerek yapılmış. bunların hepsi yan yana gelince de müthiş bir film çıkmış ortaya haliyle.

baş karakterimiz musa'nın ruhu öylesine boştur ki izlerken rahatsız olursunuz. adalet, ahlak, aile kavramları yoktur, sadece bir kelimedir bu kavramlar musa için. adeta dünyaya fırlatılmış ama bir parçası unutulmuş bir insandır. hele ki karakterimizin savcı ile olan diyaloğu vardır ki ekrana kitler sizi. film kitaptan farklı bir işleyişe sahip fakat varoluşçuluğu kitaptaki kadar net yansıtabilmiş.

savcı ile musa arasındaki konuşmadan kısa bir kesit:

s- insan olmak gerçekten bu kadar basit mi?
m- başka ne olma ihtimali var ki?
devamını gör...

salak bu çocuk, yemin ediyorum gerizekalı.
devamını gör...

konuşmamak üzerine yapılan kimi dinlerde de yeri olan bir ibadettir. islama göre susma orucu kişinin yalan, gıybet, kötü söz ve boş konuşma yapmaması şeklinde yapılır. ama bir insanın tamamen konuşmayı kesmesi iyi görülmez hatta bazı hadislere göre yasaklanmıştır. islamda hz meryem isaya hamile kaldığında bir ses tarafından susması gerektiği emri gelir. durumunu yani hamile oluşunu nasıl açıklayacağını bilmeyen meryem susar. ta ki kucağında bir bebekle çıkagelmesi ve bebeğin –isanın- kundakta konuşmaya başlamasına kadar. musevi kaynaklarda tevratta susmanın teşvik edildiği, övüldüğü ayetler vardır. kimi museviler bugün halen susma orucu tutarlar. günahlarının bağışlanması ve tanrıya yaklaşmak gibi amaçlar güderler. ancak musevilikte de sınırı olmayan bir susma orucu hoş görülmez.

kişisel deneyimime gelirsek bunu bir ibadet olarak değil ancak deneme amaçlı hayatımda -üniversite okuduğum dönem- bir defa gerçekleştirdim. bir sağlık durumumu bahane ederek 1 hafta konuşamayacağımı çevremdeki insanlara yazarak bildirdim. ne olduğuna gelirsek çok büyük çaplı bir değişim olmadı elbette. bir insan sizinle konuştuğunda cevap verme kısmının yani cevabı düşünme ve sözle dile getirmenin ne kadar efor gerektirdiğini fark ettim. tahmin ettiğinizden daha fazla. kafamın rahatladığını ve nispeten daha huzur bulduğumu söyleyebilirim. gittiğim cafelerde ve mekanlarda siparişi telefonun not kısmına yazarak veriyordum. insanlardan özellikle beni tanımayanlardan konuşma engelli olduğumu düşündükleri için şefkat ve acımayla karışık bakışlar ve dönütler aldım. insan bir haftalığına köye, sakin bir yere gidip kafa dinleyebilir elbet. ancak bu kadar dinamik ve yoğun bir hayatta konuşabilecekken tamamen susmak neredeyse imkansızdır. hala ara ara o bir haftayı özlerim.
devamını gör...

sürpriz yumurtadan çıkan oyuncaklar. yaklaşık 10 yıllık emeğim boşa gitmişti. halbuki en sevdiğim oyuncaklar onlardı. halen anlam veremiyorum neden çöpe attığını. *
devamını gör...

ne kötü siyah ne iyi beyaz hayatımızın rengi gri.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bir cami bahçesi.
devamını gör...

bir ezel akay filmidir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ilk defa sonunu göremediğim bir film ile ilgili tanım yazıyorum. filmi izlemek için binbir hevesle ekranın karşısına kurulan çoğu insan beni anlayacak ve bana hak verecektir.

filmin başrolünde haluk bilginer ve demet akbağ olunca insanda bir neredesin firuze hissiyatı uyanıyor elbette. en azından filmin bir şekilde o seviye ulaşacağını düşünüyor insan ama olmuyor işte. bazen hayat böyledir.

böyle güçlü bir oyuncu kadrosunun filmi kurtarabileceğine inandım ilk on dakika. ama sonra o oyuncuların da o kadar iyi oynamadığını fark ettim. sanki hepsinde “bitse de gitsek” havası vardı.

konu belki ilgi çekici olabilir ama ezel akay ezop olma hevesiyle masallar anlatırken zannederim amaçladığı şey izleyenleri ekran başında uyutmaktı bu filmde.

filmin otuz beşinci dakikasına doğru artık tamamen umudumu kaybedip kapattım ve bir daha da açmaya niyetim yok.

sanki dokuz kere leyla biraz fazla olmuş, üç kere leyla yetermiş. bazı şeyleri tadında bırakmak gerekir.
devamını gör...

psikoloğa bile zor bela anlattım. karşısında ağlamak istemediğiniz insanlara asla anlatmayın. rezil bir andı şahsen.
devamını gör...

üst üste beğendiğim yazıları olunca sözlüğe istemsiz olarak çabuk öndeki yazarı takip et dostum, gözden kaybetme diyorum.
devamını gör...

bugün yürümezsen, yarın koşmak zorunda kalacaksın...
devamını gör...

6 milyonluk nüfusuyla pandemi sürecinin ilk galibi olan ülke gibi duran israil'in aldığı karar.
düşünebiliyor musunuz? dışarıya çıkıyorsun ve maske yok!




kitlesel aşılamanın ardından israil'de açık havada maske zorunluluğu kalkıyor



aşılama dolayısıyla covid-19 vakalarındaki düşüşün ardından israil'de pazar günü itibariyle açık alanda maske zorunluluğu kalkıyor.


israil sağlık bakanı yuli edelstein, açık havada maske takmayı gerektiren covid-19 kısıtlamalarını kaldıran bir karara imza attı.

edelstein, "uzmanlar bunun artık açık alanlarda artık gerekli olmadığına karar verdikten sonra, zorunluluğu kaldırmaya karar verdim" dedi.

israil’in aşılama kampanyasındaki başarısına dikkat çeken bakan, bu kararın dayanak noktasının bu olduğu, ancak tedbirlerin elden bırakılmaması için sürekli uyanık olma çağrısında bulundu.

israil sağlık bakanı, maskelerin iç mekanlarda hala zorunlu olduğunu belirtti.

perşembe akşamı yayınlanan son israil sağlık bakanlığı verilerine göre, çarşamba günü 196 yeni koronavirüs vakası kaydedildi ve pandemi başladığından bu yana toplam 836 bin 699 vaka bildirildi.

ülkede toplan ölü sayısı 6 bin 314 olarak kaydedildi. 126'sı solunum cihazı kullanan ciddi durumdaki 209 hasta dahil toplam 2 bin 984 aktif vaka bildirildi. ülkede pazar günü gerçekleştirilen 55 bin 470 testin yüzde 0,4'ü pozitif çıktı.

bakanlık ayrıca 5 milyon 338 bin 967 israillinin en az bir koronavirüs aşısı dozu aldığını ve 4 milyon 961 bin 238 kişinin iki aşı dozunu da aldığını söyledi.




buradan
devamını gör...

ben takip edilen yazarların bildirimini kapatanlardanım. akışta görüp spontane beğenip oyluyorum. zaten takip edip yazılarını beğendiğime de bir şekilde denk gelip yine ara ara profilini ziyaret ediyorum. beğeni, nick altı olayı artık çok abartılmasa. anlıyorum bazen çok küçük farkedilmeler bile insanı mutlu ediyor ama sadece kendi istediğimiz gibi yazsak, çizsek, oylasak daha hoş olmaz mı? kanka diyebileceğiniz kişilerin bile yeri geliyor fikirlerini beğenmiyorsunuz ki bu böyle olmalı zaten. bir sene önce yazdığı yazı ile bile denkleşmiyor insan. bazen bir tanımıma denk gelip ben bu yazdığımı beğenmedim, şimdi fikrimi değiştirdim diyorum. kendimle bile kanka değilim sanırım. sözlükte veyahut yaşantımızda kanka diyebileceğim birinin de düşüncelerini kendi akıl ve beğeni süzgeçimden geçirmem gerekli. yoksa ben 'ben' olmaktan çıkarım. bana ait bir şeyler olmalı her yerde.

kankacılık nedir, o da ayrı bir başlık konusu olsun. o da değişik bir konu çünkü.
devamını gör...

tipe bak. resmen ben belalıyım uzak dur diye bağırıyor.
tabi kızlar bazen duygusal davranıp gönlüne laf geçiremiyor öyle olmuş muhtemelen.
üzülüyorum böyle haberleri görünce.
devamını gör...

ismi milattan önce 10. yüzyılda burada yaşamış olan veneti halkından gelen şehir, adriyatik denizi’nde bir lagünün içinde yer alır ve veneto bölgesinin başkentidir.
sokakları birbirine bağlanıp ayrılarak bir labirente benzeyen şehirde ulaşım arabalarla değil gondol ve vaporettolar ile sağlanır. barındırdığı kanallar ve köprülerle en dikkat çeken şehirlerden biri olan venedik malesef batma tehlikesi ile karşı karşıyadır. öyle ki geçtiğimiz 100 yılda yaklaşık 23 cm kadar batmıştır. şehrin tamamen batmaması için önlem alınmaya çalışılmakta ve çeşitli yollar denenmektedir.
şehir aynı zamanda unesco dünya kültür mirası listesi’nde yer alıyor, her yıl çok fazla turisti ağırlıyor. italya'nın gözde bir şehri olduğu için de diğerlerine oranla biraz daha pahalı.
şehir içi ve evler arası ulaşım yukarıda belirttiğim üzere küçük tekne ve gondollarla sağlanıyor, insanların her şeyleri su taşımacılığı üzerine. evlerin bir kısmı suların içinde yer aldığı için sık sık rutubet sorunu yaşanıyor ve bakım gerektiriyor.
benim ziyaret etme fırsatı bulduğum bir dönemde şansıma bir ev restorasyon aşamasındaydı ve kısa süre de olsa gözlemleyebilmiştim. binayı restore eden insanlar malzemeleri minik teknelerle taşıyorlar, biz karada nasıl yaşıyorsak insanlar suyun üzerinde o kadar rahatlar. çamaşırlar nehrin üzerinde kuruyor, komşular birbirlerine evlerinin önündeki tekneleriyle ya da sallarıyla gidiyorlar.
kendi açımdan düşündüğüm zaman yaşamak için değil ancak belli aralıklar gidip havasını ve tarihini içime çekmek istediğim bir şehir diyebilirim venedik için.
son bir not, burada belli dönemlerde venedik bienali denen bir sanat etkinliği ile şehre festival havası yaşatan venedik karnavalı gerçekleştiriliyor. sanat ve karnaval severlerin dikkatine efendim.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

#1070130 nazardan korkuyoruz ondan*, yoksa hepimizin hayatı şahane, halimizi anlatan görsel esasen bu:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu gerzekçe soruya verilecek en aklıselim cevap budur.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kuşlar, kafalarını bir kulak gibi kullanarak sağdan ve soldan gelen frekans farklılığını saptamak suretiyle duyar ve bazı kuşlar da bu frekansları kaydedip karşı cinsi etkilemek amacıyla kullanırlar. kuşlarınki bir anlama değil, taklit yeteneğidir. bir kuşa marx dedirtebilirsiniz ama onunla diyalektik materyalizm konuşamazsınız.

bu durum bazı insanlar için de geçerlidir. çocukken anlamları değil kelimeleri öğrenir ve taklit ederiz. anne ya da baba kelimelerini biliyor olmak, çocuğun annelik veya babalık hakkında bir şeyler bildiği anlamına gelmez. ve bu taklit yeteneği, yaşlanıp ölene dek baki kalır kimisinde. yetişkin insanların din, siyaset, etik, ahlaki değerler gibi konuları tartışamamalarının yegane sebebi, aslında ne konuşmakta olduklarını bilmemelerindendir.
devamını gör...

dünyanın da ayıbı sayılan, en utanç verici olaylardan biri de sahilde yüz üstü yatarak hayatını kaybetmiş aylan bebektir. o günden sonra bir daha dünyanın eskisi gibi olmayacağını düşündüm artık.
devamını gör...

göğsümüz ve kafamız arasında kalan bölümdür.
devamını gör...

bir "süperaptalın" zekasını ve yeteneğini konuşturduğu sıkıldıkça tıklanıp izlenesi bir yapım olmuş. çokta güzel olmuş. **
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim