ekşi sözlük
dünyanın en aptal insanlarının bulunduğu platformdur.
ısparta’da 24 saattir elektriklerin olmaması başlığı gerçekten rezil tanımlarla dolmuş. *
yaşlılar, hastalar, bebeği olanlar var. adam oh olsun x partiye oy veriyorlar diyor. bunlar nasıl kafalar, nasıl vicdansızlık örnekleri aklım almıyor.
sel oluyor kutuplaşıyorlar, deprem oluyor kutuplaşıyorlar, her kötü olayda kutuplaşıyorlar.
kötü olay olsun karşı düşünceye saldırayım diye düşünmekle hayat geçiriyorlar. neyse küfürsüz sözlük. küfür etmeyeceğim.
ısparta’da 24 saattir elektriklerin olmaması başlığı gerçekten rezil tanımlarla dolmuş. *
yaşlılar, hastalar, bebeği olanlar var. adam oh olsun x partiye oy veriyorlar diyor. bunlar nasıl kafalar, nasıl vicdansızlık örnekleri aklım almıyor.
sel oluyor kutuplaşıyorlar, deprem oluyor kutuplaşıyorlar, her kötü olayda kutuplaşıyorlar.
kötü olay olsun karşı düşünceye saldırayım diye düşünmekle hayat geçiriyorlar. neyse küfürsüz sözlük. küfür etmeyeceğim.
devamını gör...
okuduğu kitaptaki cümlelerin altını çizen tip
benim gibi, sanki çizmezse o güzel satırlar kaybolup gidecekmiş hissine kapılan tiptir.
devamını gör...
uzaktan arkadaş edinmek
farkında olmadan aynı tarihlerde aynı şehirde bulunmak suretiyle yakın zamanda görüşeceğim bir arkadaşım var bu şekilde. bir daha ne zaman görüşürüz bilmem ancak böyle şans bir daha denk gelmez gibi.
devamını gör...
aileyle film izlerken cinsel sahnenin çıkması
ailenin mitozla çoğalmış gibi tepki verdiği cidden çok ilginç olay.*
devamını gör...
normal sözlük'ün en güzel profili
en çirkini benim.
hepiniz güzel insanlarsınız.
hepiniz güzel insanlarsınız.
devamını gör...
olmak istenen cansız varlık
çikolata ambalajı. beni gören çocukların yüzü gülerdi fena mı?
devamını gör...
yüzüklerin efendisi kim sorunsalı
en fazla karatı parmağında taşıyan değil miydi???*
devamını gör...
the vision of constantine
gian lorenzo bernini'nin 1670 yılında tamamladığı heykel. *

heykel m.s. 312 yılındaki milvian köprüsü savaşı öncesinde, rakibi maxentius'u mağlup edebilmek için roma'ya giderken i. konstantin'in gördüğü rüyayı anlatmakta. savaş sonrasında konstantin roma'yı ele geçirerek batı roma imparatoru oldu.
''savaş öncesinde constantinus rüyasında askerlerin kalkanları üzerine isa'nın monogramını (khi ve rho) çizmeleri halinde savaşı kazanacaklarını görmüş ve bu yüzden askerlerine bu monogramı kalkanlarına çizmelerini emretmişti. savaşı kazandığında ise bu rüyanın etkisi olduğunu düşündü.
bu zaferden sonra roma senatus'u constantinus'un augustus ünvanını onaylayarak tüm imparatorluk yetki ve güçlerini ona verdi.''
oğuz tekin, eski yunan ve roma tarihine giriş, s.297

bu eserin muhteşemliğini konuşabilir, bernini'yi övebilir, heykelin duruş şeklini, ağırlığının nasıl tasarlandığını ya da detaylarını inceleyebiliriz. bir de şuna dikkat çekmek istiyorum ben, eserin nasıl yapıldığı kadar nasıl sergilendiği de önemli. konstantin'in rüya gördüğünü, önemli bir haber aldığını belirten gün ışığı çok muhteşem bir detay burada. bu eser gün ışığı almayan başka bir yere yerleştirilseydi bu kadar görkemli görünebilir miydi ya da eserin hikayesini bu kadar iyi anlatabilir miydi? bence hayır.
heykel, vatikan ve aziz petrus bazilikası'nı birbirine bağlayan scala regia'da (kutsal merdivenler) bulunuyor.
görseller için kaynak

heykel m.s. 312 yılındaki milvian köprüsü savaşı öncesinde, rakibi maxentius'u mağlup edebilmek için roma'ya giderken i. konstantin'in gördüğü rüyayı anlatmakta. savaş sonrasında konstantin roma'yı ele geçirerek batı roma imparatoru oldu.
''savaş öncesinde constantinus rüyasında askerlerin kalkanları üzerine isa'nın monogramını (khi ve rho) çizmeleri halinde savaşı kazanacaklarını görmüş ve bu yüzden askerlerine bu monogramı kalkanlarına çizmelerini emretmişti. savaşı kazandığında ise bu rüyanın etkisi olduğunu düşündü.
bu zaferden sonra roma senatus'u constantinus'un augustus ünvanını onaylayarak tüm imparatorluk yetki ve güçlerini ona verdi.''

bu eserin muhteşemliğini konuşabilir, bernini'yi övebilir, heykelin duruş şeklini, ağırlığının nasıl tasarlandığını ya da detaylarını inceleyebiliriz. bir de şuna dikkat çekmek istiyorum ben, eserin nasıl yapıldığı kadar nasıl sergilendiği de önemli. konstantin'in rüya gördüğünü, önemli bir haber aldığını belirten gün ışığı çok muhteşem bir detay burada. bu eser gün ışığı almayan başka bir yere yerleştirilseydi bu kadar görkemli görünebilir miydi ya da eserin hikayesini bu kadar iyi anlatabilir miydi? bence hayır.
heykel, vatikan ve aziz petrus bazilikası'nı birbirine bağlayan scala regia'da (kutsal merdivenler) bulunuyor.
görseller için kaynak
devamını gör...
mondor hastalığı
göğüs ön duvarının ve memenin yüzeyel venlerinin tromboflebitidir.
hastalar sıklıkla ani başlayan meme ağrısı ile hastaneye başvurur.
ilk tedavisi medikal tedavidir.
hastalar sıklıkla ani başlayan meme ağrısı ile hastaneye başvurur.
ilk tedavisi medikal tedavidir.
devamını gör...
neden ile sebep kelimelerinin farkı
neden in bir sebebi yoktur. ama sebebin bir nedeni vardır
devamını gör...
geceye bir türk sanat müziği şarkısı bırak
bir zeki müren güzellemesi gelsin.
open.spotify.com/track/6o3q...
open.spotify.com/track/6o3q...
devamını gör...
ösym
2020'nin pandemi nedeniyle ertelenen ales'ini* okulların bahar dönemi kabul tarihlerinden sonraya takvimleyen, bunu yaparken de okulları önceden haberdar ve organize edemeyen eşsiz kuruluş. sayelerinde lisansüstü başvurularını bahar döneminde kabul eden okullar bu sene yalnızca ta önceden ales'e girmiş adayların başvurularını değerlendirebilecekler.
ayrıca, 2021'in ilk yökdil'ini de* mart'a, ertelenen yökdil'den* sadece 1 ay sonraya takvimlemişler. böylece 2021'de yökdil'ler nedendir bilinmez şubat'ta ve mart'ta peş peşe yapılacakken, ales ise mayıs'ta yapılacak. ayrıca ikinci yökdil* ise ağustos'ta, artık kimin ne işine yarayacaksa.
hazırladıkları 2021 takvimiyle üniversitelerin takviminin uzaktan yakından alakası yok. üniversiteler eski usul, alışıldık tarihlerinde alım yapmaya devam edecekler.
bitti mi? bitmedi! diyelim ki kendinizi sınamak istediniz. bir dil sınavına ya da ales'e girmek istediniz. başvuru ücreti 145 lira. 145 lira! yks'nin tüm oturumları da 270 lira mıymış neymiş bu sene. masrafları bir soru kitapçığı, bir optik kağıdı, iki kalem, bir silgi olan sınavlar bunlar. üç de şeker veriyorlardı gerçi en son, şeker önemli.
komik ya.
ayrıca, 2021'in ilk yökdil'ini de* mart'a, ertelenen yökdil'den* sadece 1 ay sonraya takvimlemişler. böylece 2021'de yökdil'ler nedendir bilinmez şubat'ta ve mart'ta peş peşe yapılacakken, ales ise mayıs'ta yapılacak. ayrıca ikinci yökdil* ise ağustos'ta, artık kimin ne işine yarayacaksa.
hazırladıkları 2021 takvimiyle üniversitelerin takviminin uzaktan yakından alakası yok. üniversiteler eski usul, alışıldık tarihlerinde alım yapmaya devam edecekler.
bitti mi? bitmedi! diyelim ki kendinizi sınamak istediniz. bir dil sınavına ya da ales'e girmek istediniz. başvuru ücreti 145 lira. 145 lira! yks'nin tüm oturumları da 270 lira mıymış neymiş bu sene. masrafları bir soru kitapçığı, bir optik kağıdı, iki kalem, bir silgi olan sınavlar bunlar. üç de şeker veriyorlardı gerçi en son, şeker önemli.
komik ya.
devamını gör...
kayınvalide
canım benim. bugün bir yıl oldu seni toprağa vereli. ömrünün son 3 yılında sadece o güzel gözlerinle konuştun bizimle. bedenin pes etti ama kalbin etmedi. ruhun ise hiç etmeyecek. sen hep bizimle olacaksın. seni tanıyan herkesle birlikte.
sene 2008 sanırım. ya da 2009 emin değilim. bir sevgilim var. inişli, çıkışlı, bir türlü kopamadığımız, bitiremediğimiz bir ilişki. ailesi yurt dışında yaşıyor. aslında tanıyorlar beni. bir iki kez bir araya gelmişiz. bir kez yaz tatilinde yazlığa gitmişim, bir kez dışarda yemek yenmiş. ama çok uzun uzadıya vakit geçirememişiz. babasına hemen kanım kaynamış. o da beni sevmiş, esaslı kız demiş benim için. canım benim. ama anne pek renk vermeyen bir tip. güler yüzlü, güzel, çok güzel bir kadın. altın rengi saçları var, yemyeşil güzel gözleri. yaşı hayli var ama neredeyse kırışmamış kadın. genetiği güzel diye geçiriyorum içimden. yunanistan doğumlu. sahi çok güzel olmayan göçmen var mı? çocuğumuz olursa işallah babaanneye çeker diye düşündüğümü hatırlıyorum. ah toyluk...
aile yine türkiye'ye gelecek. tabi evde bir telaş. evde dediğime bakmayın, bende bir telaş. adamın umrunda değil. daha tam birlikte yaşamıyoruz, eşyalarımın bir kısmı orada. ufak ufak toparlamaya çalışıyorum. ne yapıyorsun diyor. e toplayayım bunları, koyarız bir çantaya, göz önünde olmasın diyorum, ne münasebet diyor. yahu daha tam tanımıyorlar bile beni, istersen geldiklerinde hoşgeldiniiizz diye kapıyı ben açayım diyorum, hangi kapıyı, havaalanına karşılamaya gideceğiz birlikte diyor.
- aa öyle mi? düşünemedim ben hiç onu.
- düşünme zaten sen bunları, senin düşünecek başka şeylerin yok mu?
buraya bir ekleme yapmam lazım, ben bu adamla sonradan evlendim. birlikte toplamda 13 yıl geçirdik. ben bugün terapistinin "aklınızda, duygularınızda hiç korkmadan gezinebiliyorsunuz miko hanım, sizi bu konuda tebrik ve takdir etmek istiyorum, bu yolculukta size eşlik etmek benim için de son derece öğretici bir süreç oluyor" dediği bir insansam bunu bu adama borçluyum. o kadar çok zamanım ve alanım oldu ki, önce nasıl düşüneceğimi düşünmeyle işe başlamam gerektiğini öğrenebildim. müteşekkirim.
gün geliyor çatıyor, havaalanına gidiyor, karşılıyoruz aileyi. ön koltuğa oturması için arka kapıya yöneliyorum, saçmalama bakışı atıyor, kocasıyla gülüşüyor arka koltuğa otururken. trafikli bir yolculuktan sonra eve varıyoruz. o zamanlar bildiğim en havalı yemek perde pilavı. yanına pişirdiğim bonfile, bir yeşil, bir yoğurtlu salata ve zeytinyağlı taze fasulyeyle güzel bir masa kuruyorum onlar soyunup dökünüp, yol yorgunluklarını üzerlerinden atmak için dinlenirlerken. gurur dolu gözlerle süzüyor masayı müstakbel kayınvalidem. hata arar gözlerle değil. çok seviniyorum. yemek yeniyor, çaylar içiliyor. iltifatın bini bir para. çok seviniyorum. çok mutluyum. güzel bir akşamüstü akşama bağlanırken ben fiziken kendimi kötü hissetmeye başlıyorum. yoruldun sen kızım hadi odaya geç, dinlen diyor kayınvalidem. odaya geçiyorum. ben stres olduğumda ya da üzüldüğümde hasta olurum. fiks. hiç şaşmaz. yapma bunu, yapma bunu diye diye kendime, telkinin işe yaracağını sanarken uyuyakalıyorum. gözümü açtığımda herkes başımda. ateşim çıkmış. yaz günü. üzerimdeki elbiseyi kim ne zaman çıkardı, bana o atleti şortu kim giydirdi, rezillik diye düşündüğümü hatırlıyorum. hastaneye götürelim konuşmaları yapıyorlar sirkeli bez kompresi yaparken kayınvalidem. ateşim 40'a yakın. gözümü açamıyorum. gidiyoruz hastaneye. serum bağlıyorlar. ateşim düşüyor, gözüm açılıyor. annemi aramaları gerektiğini söylüyor kayınvalidem. gerek yok telaşlanmasın diyorum gecenin bir vakti. serum bitiyor, çıkıyoruz hastaneden eve geliyoruz. ateşim 38 civarı. bir iniyor, bir çıkıyor. tüm kemiklerim kırılmış sanki. ilaçlarımı alıyorum, yatıyorum. kayınvalidem sabaha kadar başımda bekliyor. tabiri caizse değil tam olarak sabaha kadar sevgilimle annesi yatağımın başucunda beni bekliyorlar. arada uyuyorum, uyanıyorum ama gecenin büyük kısmında sohbet ediyoruz. elma sirkesi kokusu eşliğinde. ah canım meryem annem. çok özledim seninle sohbet etmeyi.
evlenmeye karar verdikten sonra biz, bir gün sohbet ediyoruz kahvaltı sonrası kayınvalidemle. iyi düşündün mü kızım diyor. benim oğlum zor. hep öyleydi. sen de biliyorsun. seni de çok zorladı. evlenince hiçbir şey değişmeyecek biliyorsun değil mi? iyi düşündün mü? düşündüm anne diyorum. biliyorum, muhtemelen ayrılacağız. muhtemelen artık bir noktada devam edemeyeceğim. düşündüm ve göze aldım. senin için rahat değilse söyle ama bana. sence evlenmemeli miyiz? benim oğlum bir gün biriyle evlenecekse allah biliyor ya o kişi hem sen ol hem sen olma istiyorum kızım diyor bana. hele baba olacaksa... yanlış anlama beni, üzülme de bu sözlerime, ama bunlar gerçekler. benim oğlum seni üzecek. ben sana kıyamıyorum. senin çok mutlu olmanı istiyorum.
üzdü anne. ama çok mutlu da oldum. pişman değilim. asla. sen merak etme.
huzur içinde uyu. iyi ki tanımışım seni. iyi ki sen, senin gibi biriymişsin.
sene 2008 sanırım. ya da 2009 emin değilim. bir sevgilim var. inişli, çıkışlı, bir türlü kopamadığımız, bitiremediğimiz bir ilişki. ailesi yurt dışında yaşıyor. aslında tanıyorlar beni. bir iki kez bir araya gelmişiz. bir kez yaz tatilinde yazlığa gitmişim, bir kez dışarda yemek yenmiş. ama çok uzun uzadıya vakit geçirememişiz. babasına hemen kanım kaynamış. o da beni sevmiş, esaslı kız demiş benim için. canım benim. ama anne pek renk vermeyen bir tip. güler yüzlü, güzel, çok güzel bir kadın. altın rengi saçları var, yemyeşil güzel gözleri. yaşı hayli var ama neredeyse kırışmamış kadın. genetiği güzel diye geçiriyorum içimden. yunanistan doğumlu. sahi çok güzel olmayan göçmen var mı? çocuğumuz olursa işallah babaanneye çeker diye düşündüğümü hatırlıyorum. ah toyluk...
aile yine türkiye'ye gelecek. tabi evde bir telaş. evde dediğime bakmayın, bende bir telaş. adamın umrunda değil. daha tam birlikte yaşamıyoruz, eşyalarımın bir kısmı orada. ufak ufak toparlamaya çalışıyorum. ne yapıyorsun diyor. e toplayayım bunları, koyarız bir çantaya, göz önünde olmasın diyorum, ne münasebet diyor. yahu daha tam tanımıyorlar bile beni, istersen geldiklerinde hoşgeldiniiizz diye kapıyı ben açayım diyorum, hangi kapıyı, havaalanına karşılamaya gideceğiz birlikte diyor.
- aa öyle mi? düşünemedim ben hiç onu.
- düşünme zaten sen bunları, senin düşünecek başka şeylerin yok mu?
buraya bir ekleme yapmam lazım, ben bu adamla sonradan evlendim. birlikte toplamda 13 yıl geçirdik. ben bugün terapistinin "aklınızda, duygularınızda hiç korkmadan gezinebiliyorsunuz miko hanım, sizi bu konuda tebrik ve takdir etmek istiyorum, bu yolculukta size eşlik etmek benim için de son derece öğretici bir süreç oluyor" dediği bir insansam bunu bu adama borçluyum. o kadar çok zamanım ve alanım oldu ki, önce nasıl düşüneceğimi düşünmeyle işe başlamam gerektiğini öğrenebildim. müteşekkirim.
gün geliyor çatıyor, havaalanına gidiyor, karşılıyoruz aileyi. ön koltuğa oturması için arka kapıya yöneliyorum, saçmalama bakışı atıyor, kocasıyla gülüşüyor arka koltuğa otururken. trafikli bir yolculuktan sonra eve varıyoruz. o zamanlar bildiğim en havalı yemek perde pilavı. yanına pişirdiğim bonfile, bir yeşil, bir yoğurtlu salata ve zeytinyağlı taze fasulyeyle güzel bir masa kuruyorum onlar soyunup dökünüp, yol yorgunluklarını üzerlerinden atmak için dinlenirlerken. gurur dolu gözlerle süzüyor masayı müstakbel kayınvalidem. hata arar gözlerle değil. çok seviniyorum. yemek yeniyor, çaylar içiliyor. iltifatın bini bir para. çok seviniyorum. çok mutluyum. güzel bir akşamüstü akşama bağlanırken ben fiziken kendimi kötü hissetmeye başlıyorum. yoruldun sen kızım hadi odaya geç, dinlen diyor kayınvalidem. odaya geçiyorum. ben stres olduğumda ya da üzüldüğümde hasta olurum. fiks. hiç şaşmaz. yapma bunu, yapma bunu diye diye kendime, telkinin işe yaracağını sanarken uyuyakalıyorum. gözümü açtığımda herkes başımda. ateşim çıkmış. yaz günü. üzerimdeki elbiseyi kim ne zaman çıkardı, bana o atleti şortu kim giydirdi, rezillik diye düşündüğümü hatırlıyorum. hastaneye götürelim konuşmaları yapıyorlar sirkeli bez kompresi yaparken kayınvalidem. ateşim 40'a yakın. gözümü açamıyorum. gidiyoruz hastaneye. serum bağlıyorlar. ateşim düşüyor, gözüm açılıyor. annemi aramaları gerektiğini söylüyor kayınvalidem. gerek yok telaşlanmasın diyorum gecenin bir vakti. serum bitiyor, çıkıyoruz hastaneden eve geliyoruz. ateşim 38 civarı. bir iniyor, bir çıkıyor. tüm kemiklerim kırılmış sanki. ilaçlarımı alıyorum, yatıyorum. kayınvalidem sabaha kadar başımda bekliyor. tabiri caizse değil tam olarak sabaha kadar sevgilimle annesi yatağımın başucunda beni bekliyorlar. arada uyuyorum, uyanıyorum ama gecenin büyük kısmında sohbet ediyoruz. elma sirkesi kokusu eşliğinde. ah canım meryem annem. çok özledim seninle sohbet etmeyi.
evlenmeye karar verdikten sonra biz, bir gün sohbet ediyoruz kahvaltı sonrası kayınvalidemle. iyi düşündün mü kızım diyor. benim oğlum zor. hep öyleydi. sen de biliyorsun. seni de çok zorladı. evlenince hiçbir şey değişmeyecek biliyorsun değil mi? iyi düşündün mü? düşündüm anne diyorum. biliyorum, muhtemelen ayrılacağız. muhtemelen artık bir noktada devam edemeyeceğim. düşündüm ve göze aldım. senin için rahat değilse söyle ama bana. sence evlenmemeli miyiz? benim oğlum bir gün biriyle evlenecekse allah biliyor ya o kişi hem sen ol hem sen olma istiyorum kızım diyor bana. hele baba olacaksa... yanlış anlama beni, üzülme de bu sözlerime, ama bunlar gerçekler. benim oğlum seni üzecek. ben sana kıyamıyorum. senin çok mutlu olmanı istiyorum.
üzdü anne. ama çok mutlu da oldum. pişman değilim. asla. sen merak etme.
huzur içinde uyu. iyi ki tanımışım seni. iyi ki sen, senin gibi biriymişsin.
devamını gör...
mutsuzlukla başa çıkmanın yolları
başkasının sizi mutlu etmesini beklemek yerine kendi mutluluğunuzu yaratın. hobi edinmek, evcil hayvan beslemek, spor yapmak en basit örnekler. ne yaptığınızın önemi yok. kendinize zaman ayırın. bir dakikanız bile boş geçmesin. stresten uzak durun. ve sizin için birinci derece önem arz etmeyen kişiler ve durumlar hakkında kendinizi boşa yorup yıpratmayın.
devamını gör...
asla gitmem denilen ülke
pandemiden sonra sayısının arttığını düşündüğüm ülkelerdir.
canım yazarlarımın asla gitmem dediği bir ülkede 3 sene yaşamışlığım var.*
ve hiç hiç gidilmek istenmeyen bir diğer ülkeye de çok gitmek istiyorum. *
yani siz de haklısınız yeme, içme, temizlik vs ama ben olaya çok farklı bir yerden baktım hep.
ben her ortama uyum sağlayan bir buki olarak malesef bir ülke ismi veremeyeceğim.*
canım yazarlarımın asla gitmem dediği bir ülkede 3 sene yaşamışlığım var.*
ve hiç hiç gidilmek istenmeyen bir diğer ülkeye de çok gitmek istiyorum. *
yani siz de haklısınız yeme, içme, temizlik vs ama ben olaya çok farklı bir yerden baktım hep.
ben her ortama uyum sağlayan bir buki olarak malesef bir ülke ismi veremeyeceğim.*
devamını gör...
asetik asit
sigma isimli yazar arkadaşımızın ukdesi.
bildiğimiz sirke asididir. sirkeye tadını ve kokusunu veren asittir.
kimyasal formülü ch₃cooh olan bir asittir.
etanoik asit olarak da bilinir.
asetik asit veya etanoik asit ch3cooh formüllü bir organik asittir, sirkeye ekşi tadını ve keskin kokusunu vermesiyle bilinir. karboksilik asitlerin en küçüklerindendir (en küçük olan formik asittir). doğada karbonhidratların yükseltgenmesiyle oluşur. sanayide asetik asit hem biyolojik yolla hem de sentetik yolla imal edilir. tuz ve esterine asetat denir. suda tamamen çözünür.
kaynak.
bildiğimiz sirke asididir. sirkeye tadını ve kokusunu veren asittir.
kimyasal formülü ch₃cooh olan bir asittir.
etanoik asit olarak da bilinir.
asetik asit veya etanoik asit ch3cooh formüllü bir organik asittir, sirkeye ekşi tadını ve keskin kokusunu vermesiyle bilinir. karboksilik asitlerin en küçüklerindendir (en küçük olan formik asittir). doğada karbonhidratların yükseltgenmesiyle oluşur. sanayide asetik asit hem biyolojik yolla hem de sentetik yolla imal edilir. tuz ve esterine asetat denir. suda tamamen çözünür.
kaynak.
devamını gör...
saç uzatan erkeklere tavsiyeler
çok dikkatli bir şekilde eğer bulabilirseniz "entele otu" kullanabilirsiniz.
devamını gör...
normal sözlük'ün erkek yazarları
dünkü sivasta 30 genconun zincirleme kazasından sonra, bugün böyle bir başlık açılması çok manidar.
devamını gör...
kazıklı maria
özellikle kitap incelemesi yaptığı seriye bayıldığım youtuber.
devamını gör...
