zenofobi, yabancı düşmanlığı veya yabancılardan korkma, bizden farklı olan herhangi birinden korkmaya verilebilecek geniş bir terimdir. dışarıdan gelenlere karşı düşmanlık genellikle korkuya verilen bir tepkidir. tipik olarak bir bireyin iç grubu ile dış grup arasında bir çatışma olduğu inancını içerir.

yabancı düşmanlığı farklı şekillerde ifade edilebilirken, tipik belirtileri şunlardır:
* farklı bir "gruba" giren insanların yanında rahatsız hissetmek
* sırf belirli alanlardan kaçınmak için uzun yolları tercih etmek
* insanlarla yalnızca ten rengi, giyim tarzı veya diğer dış etkenler nedeniyle arkadaş olmayı reddetmek
* bir süpervizörü ciddiye alma veya aynı ırk, kültür veya dini gruba girmeyen bir takım arkadaşıyla bağlantı kurmada zorluk yaşama

zaman zaman gerçek bir korkuyu temsil edebilse de, çoğu zenofobik insanın gerçek bir fobisi yoktur. bunun yerine, terim çoğunlukla yabancılara ve göçmenlere karşı ayrımcılık yapan kişileri tanımlamak için kullanılır.

yabancı düşmanlığını ifade eden insanlar tipik olarak kültürlerinin veya uluslarının üstün olduğuna inanırlar, göçmenleri toplumlarından uzak tutmak isterler ve hatta yabancı olarak algılananlar için zararlı eylemlerde bulunabilirler.

zenofobi insanları sadece bireysel düzeyde etkilemez. kültürel tutumlar, ekonomi, politika ve tarih dahil toplumların bütününü etkiler.

zenofobi şunlarla bağlantılıdır:
* farklı geçmişlere sahip insanlara karşı düşmanlık
* dış gruplar için azaltılmış sosyal ve ekonomik fırsat
* dış grup üyelerine yönelik örtük önyargı
* izolasyonculuk
* ayrımcılık
* nefret suçları
* siyasi pozisyonlar
* savaş ve soykırım
* tartışmalı iç ve dış politikalar

kuşkusuz, zenofobi sahibi olan herkes savaş başlatmaz veya nefret suçu işlemez. ancak örtülü yabancı düşmanlığının bile hem bireyler hem de toplum üzerinde sinsi etkileri olabilir. bu tutumlar, belirli gruplardaki insanların bir toplum içinde yaşamasını zorlaştırabilir ve barınma erişimi, istihdam fırsatları ve sağlık hizmetlerine erişim dahil yaşamın tüm yönlerini etkileyebilir.

kaynak
devamını gör...

(bkz: nohut dürüm)
şahsi tercihim urfa'da yapılanlar daha güzel. hele bi yer var ki, yediklerim arasında net en güzeliydi. buraya yazmak uygun olmayabilir, link bırakıyorum ordan bakarsınız*.
devamını gör...

bekçi olabilirler. işsizler zaten. boş boş dolaşıyorlar.
devamını gör...

sistem tüketmek üzerine kurulu. insanların hayallerini, umutlarını, güçlü yanlarını, güçsüz yanlarını, sevdiklerini, sevmediklerini hepsini tüketmek ve büyük patronların kazançlarına hizmet edecek şekile sokmak üzerine bir sistem var. bugün beden olumlayanlar dün güzel beden kriterlerini belirleyenler değil miydi? güzel beden olgusu için kaç dünya büyüklüğünde ürün sattılar ve bu sistemin çarkı olanlar ne kadar para kazandılar? sistem gene sömürecek bir olgu bulmuştur.
devamını gör...

sıçtık ve krem yapıp sıvayacağız
devamını gör...

dönemin devlet tarihçileri kendisinden "vaka-i hayriye" olarak bahsederken, "vaka-i şerriye" olarak nitelendirenler de olmuştur. günümüzün objektif tarihçiliği ise "hem hayırlı hem hayırsız olay" diye bahsetmeli kendisinden. nitekim hala daha ordunun en güvenilir birimlerinden birinin tamamıyla lağvedilmesinden bahsediyoruz.

evet, 19. yüzyıl avrupa için bir durulma dönemidir; kuşkusuz bu osmanlı'ya da sirayet etmiş, bir nebze rahatlatmıştır. fakat kuzeyin yaramaz çocuğu** rusya boş durmamış, eline geçen fırsatı değerlendirmiş, 1828-1829 osmanlı rus savaşı meydana gelmiş; neticesinde de yunanistan bağımsız olmuş, sırbistan başta olmak üzere eflak ve boğdan'a da özerklik tanınmıştır. bu savaşın ardından da osmanlı millet sisteminin resmen yıkıldığı görülür. azınlıklar birer birer ayaklanmaya başlar. 1853-56'daki kırım savaşı müttefiklerin yardımıyla güç bela atlatılabilir. fakat nihayetinde ruslar 93 harbi'nde (1877-1878 osmanlı-rus savaşı) muhteşem bir başarıyla osmanlı aleyhine yüzyılı noktalar.

kabul, yeniçeriler osmanlı'ya çok büyük bir yüktü. yeniçeriler osmanlı modernleşmesinin önündeki en büyük engeldi belki de. fakat bir durup düşünmek gerek; ocak lağvedilmeseydi, ruslar bir yandan yeşilköy'e, diğer yandan da erzurum'a kadar girebilecekler miydi? görüyoruz ki, bütün bu savaşlar silsilesinin orta yerinde ordusunun o zamanki en seçkin birimini kendi elleriyle yok eden osmanlı, bunun bedelini çok ağır ödeyecektir. her ne kadar olayın ardından orduda girişilen modernleşme denemesi ve yeni ordunun inşası oldukça başarılı olacaksa da, bunun için belli bir zamana ihtiyaç olduğu aşikar. işte 19. yüzyılın osmanlı adına hareketliliği, osmanlı'ya bu zamanı tanımayacaktır.

tam da bu sebepten, hem hayırlı hem hayırsız olay.
devamını gör...

oturduğum ev, sokak lambasının tam önünde olduğu için odam hiçbir zaman zifiri karanlık olmuyor veya sadece ay ışığıyla dolmuyor. bu yüzden elektrik kesintisini hep sevmişimdir. özellikle yaz geceleri yaşanan elektrik kesintilerinde minderimi yastığımı alıp koşa koşa balkona çıkarım. kulağımda hafif bir müzik, etrafta görülen tek ışık ay ışığı. ama o hafif müzik etraftaki sessizliği bozmuyor, ay ışığı ise karanlığı delip geçemiyor. sessizlik ve karanlık her şeyden baskın. işte böyle bir an bana çok huzur veriyor.
devamını gör...

bütün ciddi konuşmaların çöpe gittiği ifade. konuşursun konuşursun sonra neyse dersin. belki de mantıklı olan neyse diyebilmektir.
devamını gör...

instagrama çevirdik burayı da iyi mi?
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bazen insanlara çok sinirlenebiliyorum, belki kırıcı olabiliyorum. ama gerçek şu ki; ben hiç kimseye kin tutamıyorum, nefret edemiyorum.
kim olursa olsun fark etmiyor. belki bu yüzden defalarca zarar etmişimdir, üzülmüşümdür ama kendimi değiştiremiyorum.
duygusal yaşamayı seviyorum belki de.
devamını gör...

cips, çukuleta fln yasak değilse sorun yok.

edit: böyle saçma bi olay görmedim. birkaç saate iptal ederler.
devamını gör...

iyi havalandırılmış, temiz, düzenli bir odada, temiz ve sabun kokulu çarşaflarda uyumak.
devamını gör...

bana, evime gelen birini ağırlamak gibi hissettiren olaydır. teyzelerinin kuzuları butonu olsaydı ona da basardım şakkadanak.
devamını gör...

nikola tesla'nın atlantik boyunca bedava ve kablosuz elektrik iletimi üretmek amacıyla new york'ta yaptırdığı 57 metre yüksekliğindeki laboratuvar.

tesla amerika'ya gittikten sonra uzunca bir süre oradan oraya savruldu. sonunda 1901 yılında, aklındaki devrimsel projeyi hayata geçirmek amacıyla harekete geçti. doğanın gücüne inancı oldukça fazlaydı. yıldırımların taşıdığı son derece yüksek enerjinin farkındaydı ve bunu insanlık yararına kullanmak istiyordu. özellikle colorado springs'teki çalışmalarından sonra bu isteği artık durdurulmaz bir hal almıştı. kararlıydı: atmosferdeki enerjiyi alarak iletişim için tüm dünyaya aktaracaktı.

bu proje için kapı kapı dolaştı, sponsor bulmaya çalıştı. sonunda iş adamı j.p. morgan'dan gerekli bütçeyi koparmayı başardı. ancak tesla'nın hayalleri çok büyüktü ve proje sürekli olarak nakit akışı gerektiriyordu. üstelik eğer bu işi başarabilirse, elektrik sektöründeki birçok zengin yatırımcı artık para kazanamayacaktı. böylece morgan desteğini projeden çekti. ne yazık ki kule, tamamlanamadan 1917 yılında hurdaya çıkarıldı.

tesla projenin devam edebilmesi için büyük umutlarla defalarca mektup yazdı morgan'a. ancak maalesef morgan bu mektuplara yanıt dahi vermedi. *

***

kulenin yer altında çeşitli tünellere sahip olduğu bugün biliniyor. belki de tesla bu tünelleri, kule aracılığıyla yıldırımlardan toplayacağı enerjiyi toprak yoluyla arazinin uzak kısımlarını aydınlatmak amacıyla kullanacaktı, kim bilir...

günümüzde, zamanında kulenin bulunduğu yer koruma altına alınmış durumda. şuradan görebilirsiniz.

bu arada, 2 rus fizikçi kardeş, tesla'dan geriye kalan notları ve günlükleri inceledi ve onun hayalini bugün gerçekleştirmeyi denemek için maddi kaynak arayışına girdi birkaç sene önce. ancak proje için gereken parayı toplayamadılar ve proje bir kez daha başlamadan bitmiş oldu. ayrıca eleştirmenler de bu 2 kardeşin planlarının hatalı olduğunu ve hayallerini gerçekleştirmek için yeterli olmadığını savunmuştu.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

görselin kaynağı
devamını gör...

beşeri ilişkilerde çok başarılı insandır. ağırlığı vardır sözü dinlenir.
devamını gör...

kime geldiyseniz onun ziline basın. !!!
devamını gör...

doğu karadenizde, fırınlı sobanın adıdır.
hem ısınma hem yemek pişirme için kullanılır.

sobanın üstü ocak kadar geniştir.
üstünde su ısıtmak için; kafega, güğüm koyulabilir. yemek pişirirken ateşi ayarlayabilmek için harayılları vardır. yüksek ateş için harayıllar çıkarılır, kısık ateş için harayıllar geri koyulur.

sobanın ön yüzünde sol tarafta fırını bulunur. sobanın büyüklüğüne göre fırında bir ya da iki raf bulunur. fırının altında veya üstünde ısı dağıtımı için bir kol bulunur. fırına verilen ekmeği en iyi şekilde pişmesi için bu kol kullanılır. en iyi şekilde ekmek pişirmek için sobanın iyice yanması beklenir, bizim oralarda yarmace denen parçalanmış kütükler ile soba devam ettirilir. yarmace denen odunlar yavaş yavaş yandığı için, hemen geçmediği için, ekmek yavaş yavaş, içi dışı iyice çekerek pişer.

fırın patates pişirmek içinde idealdir.

peşkonun üstünde kışları kestane pişirilebilir. mandalina kabuğu ile ortamın kokusu güzelleştirilebilir. köy elması, köy armudu pişirilebilir.

sönmüş peşkonun altı, evin kedisinin en sevdiği yerdir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

sabahları, güne kül boşaltarak başlamayı sorun etmeyenler için sevilesi, sıcak bir nostaljidir.

şimdilerde köy evlerinde bunların kalorifer kazanına dönüşmüş, daha güçlü hali kullanılmaya başlanmıştır. bir peşko ile tüm ev sıcacık. babaannem duysaydı ben bu dünyaya çok erken geldim derdi.
devamını gör...

az ve öz tanım giren yazarlarımız için geliştirdiğimiz yeni özelliğimiz. kıyıda köşede sessiz sedasız takıldığın için seni unuttuk sandın değil mi? unutmadık sevgili yazar unutmadık...*

belirli kriterleri karşılayan tanımlara madalya takacağız.
bu madalyalar yazarın tanımının hemen üzerinde gözükecek.
puan tablosunda "madalyalı yazarlar" bölümü oluşturduk, buradan da kimin kaç madalyası var görünür kıldık.
yazarların profilinde mahlasın hemen altında madalya sayısını sergilemekteyiz, üzerine basıldığında madalyalı tanımlarını listelemekte.

madalya alan tanım 20 fazladan karma puan kazanmakta.
aynı zamanda ileride, belirli bir madalya sayısı biriktiren yazarlara ödüller vermeyi de düşünüyoruz.

madalyalı tanımlarımız, moderatör ve editörlerimiz tarafından tespit edilecek ve madalyası takılacak.

madalya kriteri için ise ;

150 kelime ve üzerinde olması,
kitap- film kategorisi (kitap, dizi-film, müzik, bilgi) ve bilgi kategorisi içerisinde olması,
tamamen özgün olması.

not : alıntı içerisindeki kelimeler 150 kelimeye dahil edilmeyecektir.

geçmişe yönelik bütün madalyalarınız teslim edilip, itina ile verilecektir. *

bu başlık kaynak görevi gördüğü için tanım alamaz.
değerlendirmelerinizi aşağıdaki başlık üzerinden yapabilirsiniz.

(bkz: madalyalı yazarlar özelliğinin gelmesi)

aynı zamanda karma puan sisteminde de güncellemeye gittik.

(bkz: karma puanı sistemi)

bu müthiş, muazzör fikrimizi, fikir olmaktan çıkartıp yayına alan iko belediyesine kocaman sevgiler.
devamını gör...

soğuk bir ocak ayının sabahında, adamın biri washington metro istasyonunda çöp bidonunun yanına dikilir ve önüne kemanının kılıfını sererek keman çalmaya başlar. 45 dakika boyunca birbirinden güzel 6 klasik eser çalar. çoğu insanın işe gitmek için hareketlendiği bu yoğun saat süresince önünden 1100 kişi geçer.

bu insanların bir çoğu istasyonda keman çalındığından bile habersizdir, duymazlar. duymak istemezler. kemancı onlar için sadece bir hayalettir.

çalmaya başladıktan sadece 3 dakika sonra orta yaşlı bir adam müzisyenin çaldığını fark eder. önce yavaşlar, bir kaç saniyeliğine durur ve sonrasında hızlı adımlarla yürümeye başlar günlük işlerinden geri kalmasın diye.

bir kaç dakika sonra kemancı ilk bir dolarlık bahşişini alır; bir bayan parayı kemancının önüne geçerken atmış ve hiç durmadan yoluna devam etmiştir.

bir kaç dakika sonra birisi dinlemek için duvara yaslanır. saatine bakar ve tekrar yürümeye başlar. besbelli ki adam işine geç kalmıştır.

kemancıya en çok dikkat eden ise üç yaşında bir çocuktur. annesi alelacele çekiştirirken kendisini, durup kemancıya bakar. sonunda annesi kuvvetlice çekiştirir çocuğu ve çocuk sürekli arkasına bakarak yürümeye başlar. bu olay diğer bir çok çocuk tarafından tekrarlanır, fakat istisnasız tüm ebeveynler çocuklarını yürümeye devam etmeye zorlar.

kemancının 45 dakikalık gösterisi boyunca sadece 6 kişi durup bir süre dinler. 20 kişi kendisine para verir, sonra yine normal bir şekilde yürümeye devam eder. bu gösterinin sonucunda 32 dolar toplar kemancı. gösterisi bitip de etrafa sessizlik hakim olduğunda hiç kimse fark etmez bile. kimse alkışlamaz yada tanımaz.

kimse az önce dünyadaki yazılan eserler arasındaki en eşsiz 6 parçayı 3.5 milyon dolar değerindeki kemanıyla çalan bu kişinin dünyanın en yetenekli müzisyenlerinden joshua bell olduğunun farkına varmaz.

konser biletleri ortalama 100 dolardan yok satan bu adam kendisini kimseye dinletememiştir.

bu gerçek bir hikayedir. joshua bell’in bu metro istasyonunda kimliği belirsiz bir şekilde verdiği mini konser washington post tarafından algılama, zevk ve insanların önceliklerini kapsayan sosyal araştırmanın bir parçası olarak tertip edilmiştir.

amerika ulusal senfoni orkestrası müzik direktörü leonard slatkin’e, dünyanın en iyi keman virtüözünün metro istasyonunda 1000 kişiye performans sergileseydi nasıl bir tablo ortaya çıkardı diye sorulduğunda 35-40 kişi tanır, 75-100 kişi zaman ayırıp ya dinler ya dinlemez diye cevap vermiştir. kaç para bahşiş toplar diye sorulduğunda ise slatkin, 150 dolar olarak tahminde bulunmuştur.

slatkin tahmininde yanılmıştır. insanlar bu büyük müzisyene hak ettiği ilgiyi göstermemiştir.

vakıa dış görünüş her şey değilse de kesinlikle çok şeydir.
devamını gör...

ne sanıyorsunuz ki? aaaa hiç haberim yok diyip şaşırmasını mı? bir insana zaten bildiği şeyi söylemeye gerek var mı?
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim