sözlük radyosunun yayına başlaması
açar açmaz beni kızıl ordu korosuyla karşılayan radyodur. oo şimdi de cem karaca'ya geçiş yaptık.*
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının en yaşlı özelliği
hangisini saydam bilemiyorum. ilk aklıma gelenler
- kahır mektubu dinleyerek işe gidiyorum.
- basılı gazete okuyorum.
- siyah beyaz filmleri, fotoğrafları, klipleri seviyorum.
- sosyal medya kullanmıyorum.
- kahır mektubu dinleyerek işe gidiyorum.
- basılı gazete okuyorum.
- siyah beyaz filmleri, fotoğrafları, klipleri seviyorum.
- sosyal medya kullanmıyorum.
devamını gör...
yazarların vermeyi sevdiği şeyler
okumuş olduğum kitapları okunmaları için başkalarına vermeyi severim. biriktirip biriktirip evde yer kaplatmaya ne lüzum var? fiyatlar uçmuş zaten. verin ki okunsun, fark edilsin, gelişisilsin..
devamını gör...
herkesin sevdiği sizin sevmediğiniz şey
genelde şerbetli tatlılar oluyor.
devamını gör...
2 şubat 2021 yök'ün yüz yüze eğitim talebi
çat diye örgün egitime geçtik deyip öğrencileri velileri yurt arayışına sokarlar bir sürü insan otobüs uçak bileti satın alır, emlakçılardan ev kiralarlar, akademisyenlerden hademelere kadar herkes görev yerine koşturur. bir hafta sonra ağam der ki vay ben vazgeçtim herkes evine geri dönsün. muhtemel süreç bu şekilde olacak.
x2 ekonomik masraf x2 zaman israfı x2 bulaş.
x2 ekonomik masraf x2 zaman israfı x2 bulaş.
devamını gör...
verilen selamı almayan kişiler
uykulu halde yada dalgın olanları saymazsak, işyeri servisinde, özellikle sabahları, mendebur suratlı selamsızlar takımına sıkça rastlanır .
devamını gör...
maske takmayan öğretmen
arkadaşlar, yıllar sonra okulum açıldı, sağ salim okuluma gideyim dedim. her şey çok güzel, ailemle atışıp öyle böyle okuluma vardım. sınıfıma girdim, oturdum, hocam sınıfa girdi. girdi girmesine ama maske yok, çene altına çekmiş. olur mu öyle şimdi kapar maskeyi dedim ama neredee? bir de mübarek dersi anlatırken bana yaklaşıyor.* sabah sabah gerildim ya. çipini taktırdıysan * bana ne, beni geriyorsun.
t: sorumsuz bir öğretmendir kendisi.
t: sorumsuz bir öğretmendir kendisi.
devamını gör...
insan neden okumalı sorunsalı
kitaplar insanlara oturdukları yerde başka dünyaların kapılarını aralama fırsatı hatta gözleme imkanı sunar yüzlerce hatta binlerce insanla tanışır onların tecrübelerine bizzat şahit olursunuz .. sokağa çıkıp ilk gördüğün insana soru sorsan belki cevap alamazsın ama kitaplar sizlere bencilce davranmazlar kitaplar kalbinizle ve beyninizle konuşurlar belki olayları kitabı bitirip kapattıgınızda hatırlamayacaksınız tam olarak ama kalbiniz asla unutmayacaktır.. okuyun ne bulursanız okuyun çünkü ruhun gıdalarından biri de okumaktır..
devamını gör...
koku: bir katilin hikayesi
koku alma yeteneğini adeta sonar gibi kullanan koku takıntılı bir karakterin başrolünde olduğu film.
--! spoiler !--
bu vitaminsiz elemanın koku takıntısı yüzünden daha filmin başlarında kızıl saçlı, çilli, dünyalar güzeli bir kızcağız öldüyor. sırf kokusunu koklayabilmek için arkasından sinsi sinsi geliyor, kız bağırınca da ağzını burnunu kapatıp öldürüyor kızı. (nasıl sövdüm anlatamam o kız ölünce.) kız ölünce o güzelim kokusunun kaybolduğunu farkeden vitaminsiz, kokuyu hapsedebileceği yöntemler arıyor. (bkz: parfüm) ustası da buna bir efsaneden bahsediyor;firavunun mezarı açıldığında öyle güzel bir koku çıkmış ki ortaya koklayan herkes kendini cennette sanmış.
bu bizimkinin hayali oluyor ve güzel kokulu kadınları öldürüp öldürüp parfüm yapmaya başlıyor. en son öldürdüğü yine kızıl saçlı çilli bir dünya güzeli (tekrar bolca sövdüm) sonunda kokuyu yapıyor ve yakalanıyor.
idam alanına girerken parfümü de yanına alıp tüm herkese koklattığında alanda bulunan herkes kendinden geçiyor ve tüm şehir grup sekse başlıyor. böyle de manyak bir filmdir.
--! spoiler !--
--! spoiler !--
bu vitaminsiz elemanın koku takıntısı yüzünden daha filmin başlarında kızıl saçlı, çilli, dünyalar güzeli bir kızcağız öldüyor. sırf kokusunu koklayabilmek için arkasından sinsi sinsi geliyor, kız bağırınca da ağzını burnunu kapatıp öldürüyor kızı. (nasıl sövdüm anlatamam o kız ölünce.) kız ölünce o güzelim kokusunun kaybolduğunu farkeden vitaminsiz, kokuyu hapsedebileceği yöntemler arıyor. (bkz: parfüm) ustası da buna bir efsaneden bahsediyor;firavunun mezarı açıldığında öyle güzel bir koku çıkmış ki ortaya koklayan herkes kendini cennette sanmış.
bu bizimkinin hayali oluyor ve güzel kokulu kadınları öldürüp öldürüp parfüm yapmaya başlıyor. en son öldürdüğü yine kızıl saçlı çilli bir dünya güzeli (tekrar bolca sövdüm) sonunda kokuyu yapıyor ve yakalanıyor.
idam alanına girerken parfümü de yanına alıp tüm herkese koklattığında alanda bulunan herkes kendinden geçiyor ve tüm şehir grup sekse başlıyor. böyle de manyak bir filmdir.
--! spoiler !--
devamını gör...
dünyamızı değiştiren on iki hastalık
ırwın w. sherman'ın yazmış olduğu bu kitabın mesajı oldukça net: geçmiş salgınları anlamak, gelecekteki salgınlara daha iyi hazırlanmamızı sağlayabilir.
hep beraber bir pandemiye tanıklık ettiğimiz bu zor günlerde ben de okumalarıma bir salgın tarihi kitabı eklemek istedim. öncelikle kitap oldukça kapsamlı.
genel olarak kitap on iki başlık altında toplanmış. sırasıyla: porfiri, hemofili, irlanda patates mantarı, kolera, çiçek, hıyarcık vebası, frengi, verem, sıtma, sarıhumma, grip, aids.
kitap sadece salgın tarihi üzerine bir yorum değil sonuçları açısından da mükemmel bir değerlendirme sunuyor. örneğin hemofilinin, avrupa'da monarşinin bitmesinin en büyük sebebi olması gibi. bir diğer örnek olarak irlanda patates mantarının tüm irlanda'yı göçe sürüklemesi ve şuan ki abd halkının onda birinin irlanda kökenli olması sonucu gibi.
salgının sebebi, gelişimi, sosyal ve kültürel sonuçları gibi alt dallar ile hazırlanmış bu kitap kesinlikle okunmalı diye düşünüyorum. özellikle içinde bulunduğumuz şu dönemde aslında bizlere çokça şey gösterecektir bu kitap. eğer bir araştırma kitabı meraklısıysanız bu kitap tam size göre. bolca altı çizilecek, üzerine araştırma yapılması gerekecek bilgi mevcut.
bugünü anlayabilmek için geçmişe bakmamız gerek. bu kitap da bizi yaşanmış salgın yıllarında bir gezintiye çıkarıp, insanlık için bu salgının ne ilk ne de son olduğunu gösterecek.
hep beraber bir pandemiye tanıklık ettiğimiz bu zor günlerde ben de okumalarıma bir salgın tarihi kitabı eklemek istedim. öncelikle kitap oldukça kapsamlı.
genel olarak kitap on iki başlık altında toplanmış. sırasıyla: porfiri, hemofili, irlanda patates mantarı, kolera, çiçek, hıyarcık vebası, frengi, verem, sıtma, sarıhumma, grip, aids.
kitap sadece salgın tarihi üzerine bir yorum değil sonuçları açısından da mükemmel bir değerlendirme sunuyor. örneğin hemofilinin, avrupa'da monarşinin bitmesinin en büyük sebebi olması gibi. bir diğer örnek olarak irlanda patates mantarının tüm irlanda'yı göçe sürüklemesi ve şuan ki abd halkının onda birinin irlanda kökenli olması sonucu gibi.
salgının sebebi, gelişimi, sosyal ve kültürel sonuçları gibi alt dallar ile hazırlanmış bu kitap kesinlikle okunmalı diye düşünüyorum. özellikle içinde bulunduğumuz şu dönemde aslında bizlere çokça şey gösterecektir bu kitap. eğer bir araştırma kitabı meraklısıysanız bu kitap tam size göre. bolca altı çizilecek, üzerine araştırma yapılması gerekecek bilgi mevcut.
bugünü anlayabilmek için geçmişe bakmamız gerek. bu kitap da bizi yaşanmış salgın yıllarında bir gezintiye çıkarıp, insanlık için bu salgının ne ilk ne de son olduğunu gösterecek.
devamını gör...
lilliput etkisi
üst tanımda da bahsedildiği üzere; etki alanında bulunan canlılar üzerinde, yıllarca süregelecek hasar bırakan büyük bir afetin ardından * bu canlıların iç yapıları üzerinde kendini göstererek ciddi ciddi büyümelerini engelleyen bir çeşit etki.
bahse geçen terim 1993 yılında adam urbanek tarafından graptoloidlerin neslinin tükenmesiyle ilgili yazılan bir makalede görüldü. daha sonra birçok kişi üzerine çalışmalar yaptı.
pompeii olayını birçoğumuz biliyoruz. okuduklarım yamultmuyorsa pompeii'den kalan bazı canlı türleri de küçüle küçüle yok olmak üzere * çünkü yaşanmış olan olay, canlının anatomik yapısını hedef alıyor ve onun da, ondan sonra gelenin de hipofiz bezinin doğru bir şekilde çalışmasına izin vermiyor. çok daha büyük organizmaların aldığı etki şiddeti, küçük organizmların aldığı şiddetten büyük olabiliyor ve bu şiddetin büyüklüğü lilliput'un olağana göre kısa bir zamanda kendini göstermesine yol açıyor.
bahse geçen terim 1993 yılında adam urbanek tarafından graptoloidlerin neslinin tükenmesiyle ilgili yazılan bir makalede görüldü. daha sonra birçok kişi üzerine çalışmalar yaptı.
pompeii olayını birçoğumuz biliyoruz. okuduklarım yamultmuyorsa pompeii'den kalan bazı canlı türleri de küçüle küçüle yok olmak üzere * çünkü yaşanmış olan olay, canlının anatomik yapısını hedef alıyor ve onun da, ondan sonra gelenin de hipofiz bezinin doğru bir şekilde çalışmasına izin vermiyor. çok daha büyük organizmaların aldığı etki şiddeti, küçük organizmların aldığı şiddetten büyük olabiliyor ve bu şiddetin büyüklüğü lilliput'un olağana göre kısa bir zamanda kendini göstermesine yol açıyor.
devamını gör...
1000 numaralı normal sözlük yazarı
s2şmakinesi isimli yazar bu serefe nail olmus. talihsiz bir tesaduf olmus trollun birine gidecegine bana geleydi ya.
kafasozluk.com/author/1000
kafasozluk.com/author/1000
devamını gör...
cilbent
yazılı kağıtları düzenli ve sıralı bir şekilde korumak için kullanılan plastik veya mukavvadan kaptır. diğer ismiyle klasör.
devamını gör...
avrupa toplumunda ölümlerin sukunetle karşılanması
filmler ve diziler dahil gerçek hayatta da bir çok kez denk geldiğim durum. inanılmaz metanetli bir duruş sergiliyorlar.
hani gözyaşlarını içlerine mi akıtıyorlar, yoksa kimse yokken mi üzülüyorlar bilemiyorum.
ama gencinden yaşlısına bir sessizlik bir sukünet hakim.
birde olayı bizim açımızdan ele alalım: hastanede çalışmış biri olarak çok fazla sinir krizi geçiren insan gördüm. ortalığı yıkıp devirenler gördüm.
neden peki? ölüm de doğal bir şey değil mi? en nihayetinde yaşayan herkes bir gün gelip ölüyor.
hani gözyaşlarını içlerine mi akıtıyorlar, yoksa kimse yokken mi üzülüyorlar bilemiyorum.
ama gencinden yaşlısına bir sessizlik bir sukünet hakim.
birde olayı bizim açımızdan ele alalım: hastanede çalışmış biri olarak çok fazla sinir krizi geçiren insan gördüm. ortalığı yıkıp devirenler gördüm.
neden peki? ölüm de doğal bir şey değil mi? en nihayetinde yaşayan herkes bir gün gelip ölüyor.
devamını gör...
gulf stream
avrupa'nın kuzeyindeki soğuk iklimi yumuşatarak yaşanabilir kılan bir sıcak su akıntısıdır.
kelime anlamı 'körfez akıntısı'dır.
kelime anlamı 'körfez akıntısı'dır.
devamını gör...
the lord of the portakals
yüksek miktarda yetenek ve mizah içeren bir çalışma. tebrik ederim değerli kardeşim, epey bir gergin olan bünyemin seratonin ve dopamine gark olmasına neden olduğun için.*
devamını gör...
alan moore
kendisini ,görselini bıraktığım çizgi roman "batman the killing joke" * ile tanımıştım. diğer yazdığı eserleri araştırırken bulduklarım karşısında kendimi altın madeninde gibi hissetmiştim. o kadar harika yazıları vardı ki gözlerimde kalpler uçuşurcasına hayranlıklar içinde okumuştum.

#33058 tanımına ek olarak hellblazer serisinin yaratıcılarındandır. siz onu kısaca "constantine" olarak bilirsiniz.

görsel kaynaklar: google görseller, amazon.com

#33058 tanımına ek olarak hellblazer serisinin yaratıcılarındandır. siz onu kısaca "constantine" olarak bilirsiniz.

görsel kaynaklar: google görseller, amazon.com
devamını gör...


