anne with an e
lucy maud montgomery'nin yazdığı kitabın netflix'e uyarlanmış dizisidir. 3 sezon yayınlanıp final yapmıştır. 1900 küsürlü zamanları anlatan dizimiz gerek karakterleriyle, gerek çekimleriyle insana huzur veren, içini sıcacık yapan çok güzel bir dizidir. bitmesine çok üzülmüştüm. dizisi popüler olduktan sonra kitapları da türkçeye çevrilmeye başlandı. onları okuyacağım artık.
devamını gör...
2 nisan otizm farkındalık günü
koşulsuz sevginin mimarlarıdır. 3 sene boyunca onlara atla terapi verdim. inanır mısınız sevgilerine doyulmuyor.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çektiği fotoğraflar
yağmurlu gri ıslak ankara'dan yağmurdan nasibini alan (bkz: gecekondu).
büyükşehirlerin yaşanmışlık dolu evi.
büyükşehirlerin yaşanmışlık dolu evi.
devamını gör...
incendies
ağır bir film, tokat gibi bir film.kahroldum izlerken.kan donduran olaylar.. savaşın bıraktığı enkazlar,yok ettiği hayatlar..o kadar çok durdurma ihtiyacı hissettim ki izlerken.. tüyleri diken diken eden bir film ..başta durağan bir şekilde gidiyor ama sabredin izleyin..
çocukluk, insanın boğazına oturan yumru gibidir. kolay kolay yutulmaz.
ölüm asla hikayenin sonu değildir, her zaman bir iz kalır.
jeanne? bir artı bir hiç bir eder mi?
1+1 sahnesinde mahvoldum.
çocukluk, insanın boğazına oturan yumru gibidir. kolay kolay yutulmaz.
ölüm asla hikayenin sonu değildir, her zaman bir iz kalır.
jeanne? bir artı bir hiç bir eder mi?
devamını gör...
yks sonrası normal sözlük’te kafa dağıtacak insan veri tabanı
(bkz: ben)
ben de hoşgeldim o zaman.
ben de hoşgeldim o zaman.
devamını gör...
ümit yaşar oğuzcan
"aşka ve kıskançlığa büyük saygım vardır.
aşkın karşısında şapkamı çıkarır, kıskançlığın karşısında önümü iliklerim.."
aşkın karşısında şapkamı çıkarır, kıskançlığın karşısında önümü iliklerim.."
devamını gör...
tip 1 diyabetli bir çocuk olmak
yasak kardeşim yasak!
bu sözün bir çocuğun hayatına entegre edilmiş halidir, tip 1 diyabetli bir çocuk olmak.
o yasak, bu yasak. peki her şey yasaksa ne serbest? bir tek yutkunmak mı serbest?
"bunlar serbest" denilenlerin çoğunlukla çocuklukla alakası yoktur. her gün vurulan iğneler serbest ama niye yasak ki o çikolata, elma şekeri, pamuk şeker, makarna hatta kızartma ve poğaça bile?
baban cebinden 3 çikolata çıkarır. gözlerinin önünde bir bir uzatır verir kardeşlerine...
o ceketin cebinden 4. çikolata hiçbir zaman çıkmaz. gözler dolar tam da o an, annen kızar;
-'koca ablasın sen! hala mı çikolata bekliyorsun?!'
sekiz yaş kocaman olmak için yeterlidir. büyüyüverirsin bir anda. bedenine karşı savaşmak büyütür seni. istemesen de büyürsün.
hatta zorla büyürsün.
yara bere içindeki çocuk ruhun, batan o iğnelere dayansa da okula gidemediğin zamanlara dayanmak zordur.
derslerden geri kalırsın. öğretmenin ve arkadaşların seni geri zekalı sanar. üç haftadır hastane odasında, vahiy getiren meleğin su koyvermesi yüzünden dersleri öğrenmediğini bu sebeple geri kaldığını anlamazlar.
......
yalnız bir şey var ki; kelebekler. rengarenk narin kelebekler...
bu sırrı öğrendiğim zaman 5 yaşındaydım. artık yeri gelmişken anlatsam iyi olur kanısındayım.
bir gece kolumda yine serum takılı, bu ikinci serum bitse de kurtulsam diye beklerken babam serum şişesindeki kabarcıkları göstererek:
- elma kurdu bu baloncuklar aslında ne biliyor musun?
+ ne baba?
-aslında onlar kelebek yumurtaları.
+nasıl kelebek yumurtaları?
-şimdi bu serum şisesindeki baloncuklar patladığı zaman, bir yaprağın altında kelebek yumurtası oluşuyor. her baloncuk bir kelebek yumurtası. aslında tüm kelebekleri çocukların serum şişeleri yapıyor.
+kelebekleeeer! benim kelebeklerim beyaz olsun baba!
-sen ne istersen o olur kızım.
+ kelebekleeer! benim kelebeklerim onlaaar!
işte böyle, yıllardır hastane odalarında nice çocuklar serum şişelerinde dünyaya rengarenk kelebek yaptık. hala da kelebek yapmaya devam ediyorlar.
kelebekleri çocuklar değil de, anne ve baba kelebeklerin yaptığı günleri görmek dileği ile...
bu sözün bir çocuğun hayatına entegre edilmiş halidir, tip 1 diyabetli bir çocuk olmak.
o yasak, bu yasak. peki her şey yasaksa ne serbest? bir tek yutkunmak mı serbest?
"bunlar serbest" denilenlerin çoğunlukla çocuklukla alakası yoktur. her gün vurulan iğneler serbest ama niye yasak ki o çikolata, elma şekeri, pamuk şeker, makarna hatta kızartma ve poğaça bile?
baban cebinden 3 çikolata çıkarır. gözlerinin önünde bir bir uzatır verir kardeşlerine...
o ceketin cebinden 4. çikolata hiçbir zaman çıkmaz. gözler dolar tam da o an, annen kızar;
-'koca ablasın sen! hala mı çikolata bekliyorsun?!'
sekiz yaş kocaman olmak için yeterlidir. büyüyüverirsin bir anda. bedenine karşı savaşmak büyütür seni. istemesen de büyürsün.
hatta zorla büyürsün.
yara bere içindeki çocuk ruhun, batan o iğnelere dayansa da okula gidemediğin zamanlara dayanmak zordur.
derslerden geri kalırsın. öğretmenin ve arkadaşların seni geri zekalı sanar. üç haftadır hastane odasında, vahiy getiren meleğin su koyvermesi yüzünden dersleri öğrenmediğini bu sebeple geri kaldığını anlamazlar.
......
yalnız bir şey var ki; kelebekler. rengarenk narin kelebekler...
bu sırrı öğrendiğim zaman 5 yaşındaydım. artık yeri gelmişken anlatsam iyi olur kanısındayım.
bir gece kolumda yine serum takılı, bu ikinci serum bitse de kurtulsam diye beklerken babam serum şişesindeki kabarcıkları göstererek:
- elma kurdu bu baloncuklar aslında ne biliyor musun?
+ ne baba?
-aslında onlar kelebek yumurtaları.
+nasıl kelebek yumurtaları?
-şimdi bu serum şisesindeki baloncuklar patladığı zaman, bir yaprağın altında kelebek yumurtası oluşuyor. her baloncuk bir kelebek yumurtası. aslında tüm kelebekleri çocukların serum şişeleri yapıyor.
+kelebekleeeer! benim kelebeklerim beyaz olsun baba!
-sen ne istersen o olur kızım.
+ kelebekleeer! benim kelebeklerim onlaaar!
işte böyle, yıllardır hastane odalarında nice çocuklar serum şişelerinde dünyaya rengarenk kelebek yaptık. hala da kelebek yapmaya devam ediyorlar.
kelebekleri çocuklar değil de, anne ve baba kelebeklerin yaptığı günleri görmek dileği ile...
devamını gör...
breaking bad
walterr...(w.w) sevgilerle..
önce çiçek bırakıyorum anısına.

evet biliyorum çok geç oldu. uzun zamandır söylendi, yapma etme dendi. bu diziyi bu zamana kadar nasıl izlemezsin, ne kaçırdığını bilmezsin.. her defasında izlemeye niyet edip 6 sezonu görünce yok ben sıkılırım deyip kapattım. hiç öyle olmuyormuş ama diyenler haklıymış efsane bir dizi bu. bitmesin diye son beş bölümünü yarım yarım izliyorum.*( iyice kafayı yemeler..)
bende her izleyenler gibi yeri geldi skyler'e küfürler, jesse'yi tokatlamak istemeler tarzı inişler çıkışlar yaşadım. fakat karakterlerin değişimi ile dengeler hep alt üst oldu. mesela jessi yi hem dövdüm hem de sonlara doğru çok sevdim.
vee walter bu karakteri fazlaca anlatmak istiyorum. o kadar derin ve güzel işlenmiş ki bu adam ilmek ilmek... dönüşümü her ayrıntısıyla kadar yansıtılmış. onu anlamak, kızmak, hak vermek , yaptıklarına inanamak fakat potansiyeline hayran kalmak.
zaten dizinin sihirli sözcüğü potansiyel di.
kullanılamamış potansiyel, içindeki bu taşmışlığın farkında olmak insana acı verirmiş. içten içe eritirmiş insanı. walter'ın sigara içmemesine rağmen akciğer kanseri olması ironisi gibi. potansiyelini farkına varıp kullanamaması ve kanseri arasında bir bağlantı olmalı. olması gerektiği gibi kullanılmayan şey bazen sıkışmış ve despot haliyle selamlar seni. ona karşı üstün gelme çaban, kazanman, hayatın boyunca sahip olamadığına sahip olma gücünü farkına varman bazen kötüyle gelir. ve onu alt ettiğinde başardığını zannedersin ama ona dönüşürsün. kazanırsın hemde çok.. peki neyi? kazandıysan ne oldu?
walter gençken bu işlere karışmadan doğru bir şekilde kazansaydı mükemmel, saygın bir adam olacakken, herkesin korktuğu fakat o kulvarda saygın biri oldu. walter'in derdi kazanmak değildi. bir repliğinde dediği gibi, kendimi canlı hissediyorum. derdi onu meşgul edecek kadar enerjisini kullanmaktı. çünkü o bulunduğu durumdan çok daha fazlasıydı.
bu uzun uzun yazılmış yolundan sapan adamın hikayesini benden dinlemenin sıkıntısını yaşayanlara buraya kadar dayandığı için teşekkür ederim.* daha bitmedi bitse neler yapacağım..görün siz.
önce çiçek bırakıyorum anısına.

evet biliyorum çok geç oldu. uzun zamandır söylendi, yapma etme dendi. bu diziyi bu zamana kadar nasıl izlemezsin, ne kaçırdığını bilmezsin.. her defasında izlemeye niyet edip 6 sezonu görünce yok ben sıkılırım deyip kapattım. hiç öyle olmuyormuş ama diyenler haklıymış efsane bir dizi bu. bitmesin diye son beş bölümünü yarım yarım izliyorum.*( iyice kafayı yemeler..)
bende her izleyenler gibi yeri geldi skyler'e küfürler, jesse'yi tokatlamak istemeler tarzı inişler çıkışlar yaşadım. fakat karakterlerin değişimi ile dengeler hep alt üst oldu. mesela jessi yi hem dövdüm hem de sonlara doğru çok sevdim.
vee walter bu karakteri fazlaca anlatmak istiyorum. o kadar derin ve güzel işlenmiş ki bu adam ilmek ilmek... dönüşümü her ayrıntısıyla kadar yansıtılmış. onu anlamak, kızmak, hak vermek , yaptıklarına inanamak fakat potansiyeline hayran kalmak.
zaten dizinin sihirli sözcüğü potansiyel di.
kullanılamamış potansiyel, içindeki bu taşmışlığın farkında olmak insana acı verirmiş. içten içe eritirmiş insanı. walter'ın sigara içmemesine rağmen akciğer kanseri olması ironisi gibi. potansiyelini farkına varıp kullanamaması ve kanseri arasında bir bağlantı olmalı. olması gerektiği gibi kullanılmayan şey bazen sıkışmış ve despot haliyle selamlar seni. ona karşı üstün gelme çaban, kazanman, hayatın boyunca sahip olamadığına sahip olma gücünü farkına varman bazen kötüyle gelir. ve onu alt ettiğinde başardığını zannedersin ama ona dönüşürsün. kazanırsın hemde çok.. peki neyi? kazandıysan ne oldu?
walter gençken bu işlere karışmadan doğru bir şekilde kazansaydı mükemmel, saygın bir adam olacakken, herkesin korktuğu fakat o kulvarda saygın biri oldu. walter'in derdi kazanmak değildi. bir repliğinde dediği gibi, kendimi canlı hissediyorum. derdi onu meşgul edecek kadar enerjisini kullanmaktı. çünkü o bulunduğu durumdan çok daha fazlasıydı.
bu uzun uzun yazılmış yolundan sapan adamın hikayesini benden dinlemenin sıkıntısını yaşayanlara buraya kadar dayandığı için teşekkür ederim.* daha bitmedi bitse neler yapacağım..görün siz.
devamını gör...
yazarlığı bıraktığını başlıkla duyurma fantezisi
sanki stephen king hayattan göçmüşçesine yapılan bu tavır bana da anlamsız gelmekte.
devamını gör...
üst üste hapşırmak
(bkz: alerjik rinit)
devamını gör...
stefan zweig
"belki de insan her şeyi içine atmaktan boğuluyor zamanla."
kitaplığımda da birçok kitabı olan okumaktan asla bıkmadığım kitapları kısa olsa da fazlasıyla etkileyici bir yazardır.
kitaplığımda da birçok kitabı olan okumaktan asla bıkmadığım kitapları kısa olsa da fazlasıyla etkileyici bir yazardır.
devamını gör...
27 kasım 2020 berat albayrak'ın türkiye varlık fonu'ndaki görevinin sona ermesi
iletişim başkanlığı'ndan yapılan son dakika açıklaması.
--- alıntı ---
iletişim başkanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, görevlerinden aflarını talep eden sayın dr. berat albayrak ve sayın arda ermut'un türkiye varlık fonu yönetim kurulu üyelikleri sona ermiş, türkiye varlık fonu yönetim kurulu üyeliğine sayın ahmet burak dağlıoğlu sayın cumhurbaşkanımız tarafından atanmıştır.
--- alıntı ---
buradan
--- alıntı ---
iletişim başkanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, görevlerinden aflarını talep eden sayın dr. berat albayrak ve sayın arda ermut'un türkiye varlık fonu yönetim kurulu üyelikleri sona ermiş, türkiye varlık fonu yönetim kurulu üyeliğine sayın ahmet burak dağlıoğlu sayın cumhurbaşkanımız tarafından atanmıştır.
--- alıntı ---
buradan
devamını gör...
düşünce özgürlüğü
limitsizdir. bencesi sencesi olmayandır. bir kişinin fikri veya beyanı ne kadar aptalca da olsa, sizin özel yaşamınızı ihlal etmediği sürece müdahale edemezsiniz. çünkü çizgiyi nereye çekeceğimizi belirleyen bir mecra veya üst kurul yok. nerede duracağız? en fazla neyi düşünebiliriz? dünyanın yuvarlak olduğunu düşünen adamı hapse atan insanla, kitabında ensest ilişkiden bahsettiği için bi yazarı gözaltına alıp kitabı toplatan insan aynı coğrafyada yaşadı. kimin haklı kimin haksız olduğunu belirleyemeyiz. veya belirleriz lakin sen veya ben veya bi başkası elbette buna itiraz edecektir. o halde itiraz eden azınlığı susturmak icap eder. bu şekilde özgürlüğü yekten kaldırmış oldunuz, tebrikler artık bir diktatörsünüz.
daha kolay metodu var. umursamamayı tercih etmeyi öğrenmemiz gerekiyor. ahmet'in bok gibi bi düşüncesi var. koyim ahmet'in totosuna deyip geçmeyi öğrenmemiz gerekiyor. ghosting tam olarak bu aslında. hoşlanmadığın fikri ignore edebilirsin. öbür türlü hayat çok zor. kimin ne düşündüğünü takip edemezsiniz. her platformda engel butonu var, hoşlanmadığınız yazarı engelleyin, kendinize muhteşem bir iyilik yapmış olursunuz. o kişi yine düşüncesini beyan edebilir, sadece siz bundan kurtulmuş olacaksınız. keşke sosyal hayatta da black mirror noël bölümündeki gibi ignore butonu olsaydı.
daha kolay metodu var. umursamamayı tercih etmeyi öğrenmemiz gerekiyor. ahmet'in bok gibi bi düşüncesi var. koyim ahmet'in totosuna deyip geçmeyi öğrenmemiz gerekiyor. ghosting tam olarak bu aslında. hoşlanmadığın fikri ignore edebilirsin. öbür türlü hayat çok zor. kimin ne düşündüğünü takip edemezsiniz. her platformda engel butonu var, hoşlanmadığınız yazarı engelleyin, kendinize muhteşem bir iyilik yapmış olursunuz. o kişi yine düşüncesini beyan edebilir, sadece siz bundan kurtulmuş olacaksınız. keşke sosyal hayatta da black mirror noël bölümündeki gibi ignore butonu olsaydı.
devamını gör...
alperen şengün
bu çocukla alakalı en çok ilgimi çeken şey inanılmaz bir özgüveni ve saha görüşü olması. avrupadan gelen oyuncular atletizm olarak nba oyuncularında doğal olarak yaklaşamadıkları için yüksek şut yüzdesiyle, basketbol zekasıyla veyahut oyun görüşüyle tutunmak zorundalar. jokic ve luka gibi zekasıyla oynayan oyuncuları gördükçe alpereni de onlara benzetiyorum. özellikle 19 yaşına rağmen inanılmaz özgüveni, ayak bilek kordinasyonu çok etkileyici. pota altında fizik gücüyle bullylemek isteyen oyuncuları footwork ve pumpfake'ler ile maymuna çeviriyor. hele geçen milwaukee maçında bobby portis'e ve cousins'a yaptıklarını herhangi bir abusive ebeveyn çocuklarına yapmamıştır. cousins kalasının iq'su iki haneli olduğu için fizikiyle korkutacağını sandı alperen'i ama 4 faul alınca şaşkına döndü. bobby desen ağlamak üzereydi pota altında feyk ata ata aptal etti portis'i. inanılmaz bir potansiyel.dalga geçiyor resmen rakip takımla. point center demelerinin sebebi de pas zekası çok iyi. penetre ettiği zaman dışarıda arkadaşlarının nerede olduklarını biliyor, onlara boş üçlük şansı tanıyor sürekli. boyu kısa ancak potaya giderken topu bıraktığı açıları çok güzel hesaplıyor, anlık kararlarını çok iyi veriyor. savunma sola kapandıysa sola hücum eder gibi gösterip sağdan garip bir şekilde potaya bırakıyor. inanılmaz keyifli onu izlemesi.
hidayet ve mehmet'i canlı izledim. ikisi de çaylak sezonlarında sönüktü, ancak çok çalışarak gerçekten nba'de iz bıraktılar. hele mehmet, üçlük atan şütör pivotların bence nba'de çoğalmasındaki en büyük sebeplerden biriydi. alperen ise jokic ekolünün en gözde öğrencisi şu anda. oyun görüşü yüksek, oyunu okumayı da iyi bilen, gerektiğinde üçlük de sokan, biraz tecrübeyle oyun yönetebilecek seviyeye gelecek.
hidayet ve mehmet'i canlı izledim. ikisi de çaylak sezonlarında sönüktü, ancak çok çalışarak gerçekten nba'de iz bıraktılar. hele mehmet, üçlük atan şütör pivotların bence nba'de çoğalmasındaki en büyük sebeplerden biriydi. alperen ise jokic ekolünün en gözde öğrencisi şu anda. oyun görüşü yüksek, oyunu okumayı da iyi bilen, gerektiğinde üçlük de sokan, biraz tecrübeyle oyun yönetebilecek seviyeye gelecek.
devamını gör...
çatalhöyük
çatalhöyükte bulunan fresklerden bir tanesi tarihin ilk mazara resmi olarak nitelendirilir. bir yanardağın patlaması (hasan dağı) resmedilmiştir.
buradan
buradan
devamını gör...
tanımımı yapar çıkarım
eğer yazdığım şey polemik yaratacak kadar genele aykırı ise yaptığım iş. benim sinirlerim burada kavga edecek kadar sağlam değil.
onun dışındaki normal tanımlar için yapılmaması gereken bir hareket. yazmak kadar okumak da olmalı. bazen seri halde başlık açıyorum ama o arada denk geldiğim, ilgi alanımdaki yorumlara da beğeni yapıyorum bir yandan. hatta bazen ilgi alanım olmasa bile sırf verilen emekten dolayı beğendiğim bile oluyor.
neyse...
onun dışındaki normal tanımlar için yapılmaması gereken bir hareket. yazmak kadar okumak da olmalı. bazen seri halde başlık açıyorum ama o arada denk geldiğim, ilgi alanımdaki yorumlara da beğeni yapıyorum bir yandan. hatta bazen ilgi alanım olmasa bile sırf verilen emekten dolayı beğendiğim bile oluyor.
neyse...
devamını gör...
zahter
kekik ile karıştırılan ve kekik bitkisine de benzeyen, baharat ve çay olarak ismini duyuran, hatay amanos dağları'na özgü bir yeşillik.
devamını gör...
şıpsevdi
(bkz: hamama gider kurnaya düğüne gider zurnaya aşık olur) sözünün modern sistemdeki karşılığıdır.
aynı isimle bir de sakız vardı, çok şekerliydi. içinden ilişki tavsiyeleri tarzı karikatürler çıkardı.
aynı isimle bir de sakız vardı, çok şekerliydi. içinden ilişki tavsiyeleri tarzı karikatürler çıkardı.
devamını gör...

