elbet bir gün diyip terk ediyorum başlığı.
o kadar güzel yazar varken kendimi yazamadım yahu.
neyse bize de aynı yoldan devam etmelerini dilemek düşer.*
devamını gör...

şimdi mevzu derin...

mesala canımız sucuklu yumurta çekti. sanırım doğru başlıktayım... bakim. evet...

önce sucuğu, en az 1,5 santim eninde doğrayıp atıyoruz tavaya. bu arada tava dedim ama mümkünse bakır ya da alüminyum olmalı.

attık. asla ekstra yağ koymuyoruz. asla!

bazen yağ koyuyorlar.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bakın, çok önemli, ekstra yağ yok. sucuğumuz kasap sucuğu olmalı. yağlı zaten. 1 dakika kadar ön arka derken, fos, kırıyoruz yımırtaları.

bakın, burada ne istiyoruz? istanbul usulü, yımırtaları dağıtmadan olur. biz, istanbullu değiliz. biz karışık severiz. dağıtmak istiyorsak, tahta kaşık yardımiynen, yumurtayı böyle ufak ufak buluyoruz sucuğa, her tarafı eşit sarılı beyazlı oluyor.

işte o an, sucuk ve yımırta! tam anlamıyla pişiyor ve en güzel halini alıyor...

peki nasıl yiyeceğiz. ya çatal bıçak olmaz. yufka ekmeğiynen, pide ekmeğiynen, el ile ama parmaklara da bulaştırmadan yiyeceğiz.

afiyet olsun.
devamını gör...

yüce orodruin, gorgoroth'u kızgın ateş ile döven kızıl alevlerin yükseldiği, tarih kadar eski yanardağ. melkor (morgoth) tarafından birinci çağ'da yaratılmıştır. sauron, barad-dûr'ün vasıfsız ve yüce eru'ya havale edilesice efendisi öldükten sonra tamamen sönmüştür.
devamını gör...

bu teori, yüz ifadelerimizin yalnızca yaşadığımız duyguları temsil etmediğini, ayrıca bu duygular üzerinde büyük bir etkisi olduğu iddia eder. yaygın olarak belirli yüz kaslarının hareketinin ilişkili duyguların üzerinde etkisi olduğu düşünülür. basitçe, ne kadar çok gülümsersen o kadar çok mutlu olduğunu hissedebilirsin. ya da tam tersi örnekler.

bu teorinin birçok kaynağı olsa da muhtemelen en çok charles darwin'in ortaya attığı "duyguların özgürce ifadelere yansıtılması yaşanan duyguları yoğunlaştırır, ifadelerin maskelenmesi duyguların gücünü azaltır" fikrine dayanır. bu teorileri okurken gerçekten kendimi garip gurup yüz ifadeleri içinde "gerçekten doğru mu ya?" falan diye düşünürken bulmuştum. neyse.

bu konuda yapılmış birçok araştırma var. bunlarda biri, bir grup katılımcıya bir karikatür gösterip bunun ne kadar komik olduğuyla ilgili bir derecelendirme yapmaları isteniyor. tabi katılımcılara karikatürlere bakarken sanki kızıyormuş ya da gülüyormuş gibi yapmaları isteniyor. gülümsemeyi taklit edenlerin karikatürleri diğerlerinden daha komik bulduğu sonucuna ulaşıyorlar. garip cidden.

bu konuda ortaya atılan fikirlerden bir diğeri ise yapılan botoksların duyguların yoğunluğunu azalttığı yönünde. botoksun fiziksel olarak daha sınırlı bir yüz ifadesine sebebiyet verdiğini zaten biliyoruz, kaslar hareket edemiyor çünkü. hah işte, bazı araştırmacılar da kaslar hareket edemiyor, duyguların ifadesi yok, beyine geri bildirim az, bu yüzden de duygular daha az yoğunlukta yaşanıyor deniyor. tabi bunun da bir kesinliği yok. zaten yüz geri bildirim teorisinin de tam olarak nasıl çalıştığını bilemiyoruz.
devamını gör...

hayalini kurup, hevesle beklediğiniz ve yüze yüze kuyruğuna geldiğiniz şeylerin her seferinde olumsuz sonuçlanması.
devamını gör...

şükrü erbaş, bu şiirinde bahsettiği köylülüğün içinde yaşamış, yetişmiş bir şairdir. ayakları gayet de toprağa değmiş bir insandır.

bu şiirde köylüler değil "köylülük" eleştirilmekte. şiirde eleştirilen köylüler sırf köyde tarla sürüp toprak damlı evlerde yaşayan insanlar değil. billur saraylarda, çok odalı kent evlerinde yaşayanların da taşıdığı köylülük. köyde yaşamak bu şiirin konusu olmaya yetmediği gibi kentte yaşamak da hedef tahtasından kurtulmaya yetmiyor.

yani köylülüğü, kentte yaşamak, hatta şehirli olmak dahi paklamıyor. bu şiirde kökeni köylü olan insanlardan ziyade köylülük kültürünü eleştiriyor şair.
devamını gör...

tekerlekli bavul şeklinde sırt çantaları vardı ya. hani yorulduğunda sırtından indirip sapından çekerdin. offf havaya bak. hala içimdedir.
devamını gör...

rafet el roman'in bir klibini yapiyorduk. cekim kasetleri nerde dedik, evde dedi. nerdeki ev dedik, almanya'daki dedi. herkes yerlerde tabii. iki hafta sonra tekrar geldi.

melih kibar, kibarlik olsun diye piyano caldi bana. allah rahmet eylesin.

burhan sesen'e komik bir klip yaptim programda gostersin diye, begenmedi lavuk.

leslie nielsen turkiye'ye gelmisti. komik adamdi. o zamanlar cat pat ingilizcemiz vardi, ne konustuk ya da konusamadik hatirlamiyorum. topragi bol olsun.

haluk levent'in bir klibini yapmistim, kral adamdi. cok ama cok mutevazi.

ercan saatci, bir ara remix yapmisti ve dubai'de bir numara olmustu. yaptigim ise de 'super olmus' dedi ve gitti. almadi ama.

neco ile bir toplantida not almaya basladim. 'bravo genc adam' dedi. ilk kez soylediklerini biri not aliyordu herhalde.

halit kivanc, bir fenerbahce etkinligi icin ses verecekti. inanilmaz bir insan, muazzam bir beyefendiydi. iki saat filan oturup sohbet etti. allah uzun omur versin.

kenan onuk ile yan yana isemisligim var.

ayrica altemur kilic ve ufuk guldemir'in arasinda da isemisligim var. rahmetli ufuk guldemir 'belli bir yastan sonra tam bir cis, yarim s*k*s' diye mevzuyu baglamisti. gulmekten onlara iseyecektim az kalsin.

sezen cumhur onal, hayatimda gordugum en kasinti ve negatif adamlardan biriydi. bir saat gecirdik ama zehir etti bana. hic sevmem.

tuncay ozinel'i cocukken kuliste gorup korkarak kacmisligim var. adam durduramadi beni. o oyunu seyrettirmedim bizimkilere, kactim tiyatrodan.

rahmetli erol olcok ile litvanya'dan estonya'ya ucmustuk cumhurbaskaninin bir gezisinde. hossohbet bir adamdi. allah rahmet eylesin.

cuneyt arcayurek ile merdiven cikmisligim var. o siradaki patronumla gorusmeye gelmisti. 'sizde neden asansor yok evladim' demisti. ben de 'patronumuz genc ve bencil' demistim, cok gulmustu. ntv'deydim o zaman.

banu avar'la uzun seneler calistik birlikte. cok cana yakin, tatli bir kadindir. politik durusu biraz tuhaf ama tanisaniz seversiniz.

kemal sunal, devekusu kabare'de bir oyundan ciktiktan sonra dolmusta onumuze oturdu. cocuktum, hayal meyal hatirlyorum. hic gulmuyordu valla.

ha bir de peygamberi ruyamda gordum bir kere galiba da pek bir sey hatirlamiyorum. sayilir mi bilemedim.
devamını gör...

varlığın anlamlı parçası, duygusal yansıması.
devamını gör...

yarısı yenmiş bir elmaydık bana sorarsan
ikimizdik, iki kişi degildik
bakıyorsak birlikte bakıyorduk gözlerimin içine
birlikte gözlerinin içine bakıyorduk senin
yanlıştı, dogruydu, hiç bilmiyorum
sanki bir bakıma ayrılık böyle..
devamını gör...

annenin de babanın da artık hayatta olmadığı ilk an. sonsuz ve temiz sevgiyi alabileceğimiz hiçbir insan kalmamıştır artık.
devamını gör...

her tarikat gibi gereksiz bir tarikattır. eteğini öpenler çok fazladır. allah akıl fikir versin.
devamını gör...

ben bu durumu örnek olayla anlatmak isterim.

yıl 2011. * üniversite üçüncü sınıftayım. üniversite birinci sınıftan beri peşinde koştuğum bir çocuk var. adı, özkan. özkan'la yatıp özkan'la kalkıyorum. * ** özkan'a kızlar da alıştı. özkan'la yaşadığım her durumu ana haber bülteni sunan ciddi ablalar, abiler gibi kızlara aktarıyorum.

özkan'la olan muhabbetimiz üçüncü sınıfa gelene kadar baya bir aşama kaydetti. sevgili gibiyiz; ama bir adımız yok. adı olmayan şeyler beni hep yormuştur. üçüncü sınıfta saçma sapan bir olay yüzünden o büyüyü bozdum. sonuç olarak aklımda özkan'a dair netleşmeyen bir durum beni başka birine itti. kısa keseyim bu konuya girdim mi çıkamıyorum. çok dertlenirsem başka bir yerde sadece ondan bahsederim.

başka biriyle tanıştım. tanıştığım kişiyle de bir zaman sonra ilişki durumumuz sevgili olarak güncellendi. tabii yabancı biri. bana özkan gibi bakmayabilir. o zaman da sağlıksız yaşamın doruğundaydım. her konuda açık olmayı, düşünceleri açıkça dile getirmeyi düstur edinmiş biri olarak ben bu insan evladına, pardon beyefendiye net bir şekilde şüşko olduğumu da dedim. o kadar sevgisiz büyümüş bir insandı ki telefonla konuşurken sadece sevgime odaklanmıştı. yani ben öyle sanmışım.

neyse efendim; bu adam okuduğum şehre geldi. gezdik, tozduk. vakit geçirdik. artık tam olarak hatırlamadığım bir zamanda aramızda "hayatımızı düzene koyalım, sağlıklı beslenelim" diye bir konuşma geçti. zaten ben bu kararı çoktan vermiştim. sağlıksız yaşadığımın, sabah kalkınca * güne sıprayt ile başlamanın * ne denli saçma olduğunun bilincindeydim. sadece biraz daha rahatlamayı bekliyordum. sevdiğimi sandığım adamın da önünde karpuzdan hallice, hatta karpuzdan büyük bir göbek bulunuyordu. tabii ben onu göbeğiyle sevdim. şikayetçi değildim. *

yaz tatili geldi çattı. hatta dönerken de beni almaya gelmişti ve o elim hadiseyi -yürüyen merdiven kazasını- yaşamıştım. yaz tatilinde biz bu beyefendiyle ayrıldık; ama nasıl deli gibi seviyorum azizim, anlatamam. * diyetisyenim ve güzelim annem eşliğinde yeni bir serüvene başladık. yürüyen merdiven kazasından sonra iflah olmayan sol bacağım bana ne kadar engel olsa da annemle her akşam yürüyüşe çıktık. bir ara gündüz vakti sahil boyu yürüdük. üç ay gibi süre zarfında yaklaşık otuz * kilo vermiştim. haa bu arada her konuda beni destekleyen annem, sevdiğim * beyefendi konusunda beni desteklemiyor. * ben, inadım inat. biliyorum o beyefendi bana dönecek. ve okuduğum şehre gittiğim ilk hafta o beyefendi bana yazdı. ben bu durum karşısında eridim tabii. yelkenler suda. kısa sürede beni ziyarete geldi. o, beni görünce şok; ben, onu görünce daha bir şok. birlikte verdiğimizi sandığım karar onun tarafından çöp olmuş. yarı yolda bırakıldığımı hissettim. ve o an bir aydınlanma yaşadım. onun derdi benim kilolarımdı. bunu bana " sen zayıfla leylimley, ben göbeğimle mutluyum." şeklinde dememişti. deseydi beni bu kadar yaralamazdı aziz dostlarım.

uzun bir süre yine de ilişkiye devam ettim. o zaman bu düşünceleri önemsememiştim; çünkü ben onu her haliyle sevebilecek olgunlukta bir insandım; ama gelin görün ki bendeki değişim onu daha bir şüpheci, daha bir baskıcı, daha bir her şeye burnunu sokan ve her şeyi yanlış anlayan bir insana dönüştürdü. bir gün kafama bir taş düştü ve ben bu ilişkiyi daha fazla yürütemeyeceğim dedim ve bitirdim.

şimdi durup düşündüğümde kendimden o kadar çok taviz vermişim ki... birincisi özkan'dan olmuşum. ikincisi çok sevdiğim mehtap isimli arkadaşımdan olmuşum * ve birazcık sevmek eylemi için bir kaşık suda boğulmuşum. dördüncüsü annemin hislerine güvenmem gerektiğini anlamışım. uzun zaman kimsenin samimiyetine de inanmadım.

velhasılıkelam akıl vermek gibi olmasın, haddim değil de bir gün kilolu bir insanla tanışırsanız, sizin de göbeğiniz varsa ve birlikte bir karar vermişseniz o kararı birlikte uygulayın derim.
devamını gör...

beni de görsel paylaşıyorum diye şikayet etmiş yazar. ne küfür ne hakaret hiç bir şey yok sadece forumsal olduğu için şikayet edilmiş üstelik.
eyvallah diyorum kendisine, bu arkadaşlar herhalde istiyor ki robot gibi klavye başına geçelim vır vır vır enter şeklinde yazalım.
bu şekilde takılmak istersem gider kütüphane de falan takılırım zaten.
neyse bir anda soğuttu beni bu mecradan.
hesabımı silecek bir mod varsa rica ediyorum bazı arkadaşları rahatsız eden görsellerimle birlikte silsin.

edit: zaten başlığı tanımlamayan bir görsel falanda paylaşmıyorum. üstelik sadece görsel de paylaşmıyorum profilime zahmet edip baksa görecekti halbuki.
devamını gör...

beşiktaşım,sen bana babamdan kalan miras değil, çocuğuma olan borcumsun.
devamını gör...

biri alfa mı dedi? işte alfanın yazar olmuş hali. girdiği ortamda kimse sigarasını,cüzdanını,çakmağını masanın üstüne bırakamaz. öyle bir alfadır ki erkek olsanız bile arada kadın olmanızı dileyecek derecede. o derece yani. ses kaydımla hayallerini suya düşürdüğüm için üzgünüm führerim. benim kaydı dinlerken eklediğim videodaki gibi (0:55- 1:01) tepki verdiğine yemin edebilirim ama ispatlayamam.


ayrıca öyle yardımsever bir yazar ki eminim cebinde 5 tl si kalmış bile olsa ekmek almaz size verir. borç istemeyeceğim korkmayın führerim. tavla turnuvası düzenleyip bitmesini istemeyecek kadar da hassas yürekli bir yazardır.biterse bir çok yazar kaybetmiş olacağı için bitmesini hiç istememektedir. komünist düşüncelere sahip tam bir faşizm sevdalısıdır. "heil hitler" hatırnazdır,size sevgisini sık sık belirtir.

profil resmi aynen böyledir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
hiç aldanmayın sert tanımlarına ve trolmüş izlenimi yaratmaya çalışmasına.eminim her tanımını bu şekilde düşünerek yapıyordur. namıdiğer "cedric" böyle bir ifşa yaptığım için beni toplama kampına göndermeyecek kadar da tatlı ve sevimli bir yazarımızdır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

can sıkıntısından uydurduğum anlatı, vol2.

uykumdan korkarak uyanmıştım. bu huzursuzlukla uyuyamam deyip dışarı çıkmaya karar verdim. hava da kararmıştı, aksi gibi paltomu da almamış kendimi o iç sıkıntısıyla sokağa atmıştım. ortalık buz gibi, sanki saplanıyordu her içime çektiğim nefeste o soğuk. eve dönmek de istememiş, azıcık yürüsem iyi gelir diyerek ellerim pantolonumun cebinde, yüzüm yerde, gözlerim kısık bir halde ilerlemeye başlamıştım. derken bir ses "ulan şaziye ömrümü yedin ulan allahsız karı!" diye bağırıyordu. sanırım şaziye olacak, bir ses ona karşılık olarak "kes lan tatavayı düdük! bitirdin beni dengesiz herif!" diyordu. içimden "acaba bu kavga ilerler mi, biraz durup beklesem mi, bunlar birbirini boğazlar mı, karı da az manyak değilmiş hani adamı döver mi?" düşünceleriyle boğuşurken bulmuştum kendimi. derken, aniden sesler kesilmiş, ortalık derin bir sessizliğe gömülmüştü. alıp başımı yürümeye devam edecektim ki birden omzumda bir el, ensemde bir nefes hissettim. ani bir hareketle dönüp elin sahibine bakmıştım ki bir de ne göreyim? bakmaya doyulmayacak cinsten bir dünya güzeli. adeta dilim tutulmuş, nefesim kesilmişti. ben öylece ona bakarken o elimi tutup hızlı adımlarla evime doğru sürüklüyordu beni. şaşırmıştım, sahiden de evime gelmiş, odama girmiş ve taş kağıt makas oynamaya başlamıştık. halbuki ben başka şeyler hayal etmiştim... derken, aniden eline geçirdiği eşyaları kafama fırlatmaya başlamış "ne oluyor ulan!?!?" demeye kalmadan "uyan ulan hergele, kalk ekmek al da gel!" sözleri eşliğinde gözlerimi açmıştım. meğerse paralel evrenler içinden başka paralel evrenlere geçmiş, sonra kendi evrenime en son da evime dönmüştüm. ulan ne manyak evrenler var...
devamını gör...

mağaradan çıkıp yerleşik hayata geçişi değiştirmek istiyorum. rahatlık mı battı da yerleşik hayata geçiyorsunuz kardeşim? mağarada yemeğini ye resmini çiz duvara avlan topla ne bileyim karşı cinse kur yap yat yemeğini ye avlan resim çiz keçi köpek çiz bir dinazor eğit diyar diyar sırtında gez karışan yok eden yok. yerleşik hayata geçtin de ne oldu? eminim baban 6 da kalk öküzleri getir diye başında dikiliyordur.
devamını gör...

normal kişi.

şart mıdır kendi beğendiklerinizi başkalarına dayatıp sonuç alamayınca insanlara hakaret etmeniz? şimdi kalkıp bilmem hangi bilim kanalını takip etmiyorsanız şu ya da busunuz diye ağzıma geleni saysam hoşunuza gider mi? herkesin ilgi alanı ve hoşlandığı tarz aynı olmak zorunda mı?

ayrıca şöyle bir baktım video başlıklarına dün. bilmem kaç dakika aralıksız geğiren bir insanı izlememek beni cahil yapacaksa tamam, o cehalete ben razıyım. incelemesini yaptığı kitaplara gelince... lise döneminden sonra okumayı bıraktığım tarzda kitaplar, gördüğüm kadarıyla. mesela gerçeğin yolları'nı analiz etsin, izlemezsem eşeğim.

bence insanlar hakkında böyle şeyler üzerinden yorum yapmayın. sonra kötü sürprizler yaşar, üzülürsünüz.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim