müslüme
adam gelinine tecavuz ediyor , yetmiyor ondan dogan kendi cocugunada tecavuz ediyor .
annesi kayınpederinin kocası askerdeyken ona tecavüz etmeye basladigini soylemis .
muslumenin bir agbisininde o adamdan oldugunu soylemis . hatta ablasınada tecavuz etmis, ablada bu adamdanmis.
göklerden ateş yağsada yok olsak keske .
tüm bunlar olurken , gelinin kocası muslumenin ve diger kardeslerinin resmi babası neredeydi ?
ben size soyleyeyim 1 goz odada dagın basında babası karısına ve cocuklarına tecavuz ederken oradaydı .
muhtemelen babası rahat etsin diye kimi zaman karisini ve cocuklarini ozellikle yalniz birakti .
göz yumdu. dagın basinda hepi topu anne baba dede cocuklar yasarken adamin bunlardan haberinin olmaması imkansız !
kadına bisey demiyorum anadoluda bir cok kadının basına gelen sey onunda basina gelmis gitse nereye gicek? dağda bayırda 3 ay burda 2 ay baska yerde yaşıyor , eğitim yok , sosyal çevre yok , zaten birilerine anlatsa infaz ederler .
babanında acilen tutuklanması lazım .
annesi kayınpederinin kocası askerdeyken ona tecavüz etmeye basladigini soylemis .
muslumenin bir agbisininde o adamdan oldugunu soylemis . hatta ablasınada tecavuz etmis, ablada bu adamdanmis.
göklerden ateş yağsada yok olsak keske .
tüm bunlar olurken , gelinin kocası muslumenin ve diger kardeslerinin resmi babası neredeydi ?
ben size soyleyeyim 1 goz odada dagın basında babası karısına ve cocuklarına tecavuz ederken oradaydı .
muhtemelen babası rahat etsin diye kimi zaman karisini ve cocuklarini ozellikle yalniz birakti .
göz yumdu. dagın basinda hepi topu anne baba dede cocuklar yasarken adamin bunlardan haberinin olmaması imkansız !
kadına bisey demiyorum anadoluda bir cok kadının basına gelen sey onunda basina gelmis gitse nereye gicek? dağda bayırda 3 ay burda 2 ay baska yerde yaşıyor , eğitim yok , sosyal çevre yok , zaten birilerine anlatsa infaz ederler .
babanında acilen tutuklanması lazım .
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
bana abi demişler
daha on beşli olduğumu bilmezler
tabi onlarda haklılar
yaşımız yetmezse yaşantımız yeter.
daha on beşli olduğumu bilmezler
tabi onlarda haklılar
yaşımız yetmezse yaşantımız yeter.
devamını gör...
kegel egzersizi
amerikan jinekolog dr. arnold h. kegel tarafından kadınların doğum ve menapoz döneminde yıpranmaya uğrayan, ileri yaşlarda muzdarip olduğu idrar kaçırma sorununa sebep olan pelvik taban kaslarının zayıflaması durumuna çare olabilmesi adına geliştirilmiş egzersizdir. erkekler için de uygulanabilir olduğu gözlenmiştir.
etki alanı bahsedildiğinden daha geniştir. rahim sarkması, mesane sarkması, cinsel isteksizlik gibi sorunların oluşmasına da engel olabileceği söylenmektedir.
egzersizlerin doğru yapılması önemlidir:
kegel egzersizlerini yapabilmek için pelvik taban kaslarınızı çok iyi hissedebilmelisiniz. bu bölge kaslarının ayrımını yapmanın en kolay yolu idrarınızı yaparken birden idrar yapmaya ara verip sonra tekrar yapmaya başlamanızdır. idrarınızı tutmaya çalışırken kastığınız kaslar pelvik taban kaslarınızdır.
günün herhangi bir saatinde evde, işyerinizde, televizyon izlerken, araç kullanırken rahatlıkla uygulayabileceğiniz egzersizlerdir. kegel egzersizlerini yaparken tarif ettiğimiz pelvik taban kaslarınızı 3- 10 saniye tutup sonra yine 3- 10 saniye gevşetmelisiniz. bunu arka arkaya 10 defa tekrar edin. gün içinde 3 seansda bu egzersizleri tekrarlayın. egzersizleri mesaneniz boşken uygulayın. idrar yaparken bu egzersizleri uygulamayın. mesane tam boşalmayabilir ve idrar yolu enfeksiyonuna sebep olabilir. bu egzersizleri günde 5 seansdan fazla uygulamayın.
etki alanı bahsedildiğinden daha geniştir. rahim sarkması, mesane sarkması, cinsel isteksizlik gibi sorunların oluşmasına da engel olabileceği söylenmektedir.
egzersizlerin doğru yapılması önemlidir:
kegel egzersizlerini yapabilmek için pelvik taban kaslarınızı çok iyi hissedebilmelisiniz. bu bölge kaslarının ayrımını yapmanın en kolay yolu idrarınızı yaparken birden idrar yapmaya ara verip sonra tekrar yapmaya başlamanızdır. idrarınızı tutmaya çalışırken kastığınız kaslar pelvik taban kaslarınızdır.
günün herhangi bir saatinde evde, işyerinizde, televizyon izlerken, araç kullanırken rahatlıkla uygulayabileceğiniz egzersizlerdir. kegel egzersizlerini yaparken tarif ettiğimiz pelvik taban kaslarınızı 3- 10 saniye tutup sonra yine 3- 10 saniye gevşetmelisiniz. bunu arka arkaya 10 defa tekrar edin. gün içinde 3 seansda bu egzersizleri tekrarlayın. egzersizleri mesaneniz boşken uygulayın. idrar yaparken bu egzersizleri uygulamayın. mesane tam boşalmayabilir ve idrar yolu enfeksiyonuna sebep olabilir. bu egzersizleri günde 5 seansdan fazla uygulamayın.
devamını gör...
oy verenlerin nicki göründüğü için her entryi beğenememek
'vay be!ne hassaslar varmış'
hiç aklıma gelmemişti böyle bir şey yapmak.
kavga dövüşlerde gider komik ise beğenirim sonuçta kime ne,değil mi?
ya da ayıplı* yazılarda pek sıkıntı yapmam.
sorunlu olduğum biriyse yine de önemsemem.
hassasiyetimi sorguladım yazıklar olsun!
hiç aklıma gelmemişti böyle bir şey yapmak.
kavga dövüşlerde gider komik ise beğenirim sonuçta kime ne,değil mi?
ya da ayıplı* yazılarda pek sıkıntı yapmam.
sorunlu olduğum biriyse yine de önemsemem.
hassasiyetimi sorguladım yazıklar olsun!
devamını gör...
insan neyle yaşar
şu dönemde evde ekmek yaparak yaşar.
devamını gör...
ne çiftçi kalacak ne hayvancı fiyatlar el yakacak
tüm süt, et ve damızlık sığır yetiştiricileri derneği (tüsedad) başkanı sencer solakoğlu iddiasıdır. 'nisan ayı gibi et ve süt açığı ortaya çıkacak. ürünler o kadar pahalı olacak ki insanlar alamayacak. kıtlık böyle olacak. fiyatlar en az yüzde 30, en kötü senaryoda yüzde 40 fiyatı artabilir. dolar yükselirse fiyat daha da çok artar.' demiş bir de, haklı adam. dolarla mı maaşımızı alıyoruz canım? dolar ne ki ya? o hafife aldığımız doların yükselmesi sonumuzu getirir zira bazı şeyler dolarla dönüyor, ona bağlı…
sonumuz iyilik olsun cidden kıtlık kapıda!
8-9 lira olan süt 15-16 lira oldu 8-9 lira olan süt 15-16 lira oldu.
tüm süt, et ve damızlık sığır yetiştiricileri derneği (tüsedad) başkanı sencer solakoğlu, raftaki pastörize sütün litresini şu anda 8-9 lira, nisanda 15-16 liraya çıkabileceğini söyledi.
solakoğlu, “ürünler o kadar pahalı olacak ki insanlar alamayacak. evet, rafta ürün var ama fiyatlar bazı insanlar için altın değerinde. bu onlar için kıtlık. türkiye’de bir kıtlık var ve bunun artarak devam edeceğini düşünüyoruz” dedi.
ocak 2021’de 65.5 lira olan 1 çuval gübrenin, şu anda 340 liraya, ekim 2021’de 145 lira olan 1 çuval yemin şimdi 231 liraya çıktığını vurgulayan sencer solakoğlu ile tarım ve hayvancılık sektörünü cumhuriyet'ten şehriban kılıç haberinde anlattı.
türkiye tarım ve hayvancılıkta kendine neden yetmiyor?
türkiye’de hayvancılık sektörü son 20 yıldır sürekli geriye gidiyor. bunu ana nedeni verimsizlik. türkiye’de bir çiftçi bir dekar alandan 250-270 kilo buğday alıyor. bu amerika ve avrupa’da 500 kilolarda. bir hayvandan 200-250 kilo karkas et alırken amerika’da 360 kilo mertebesinde. çiftçiyi bilinçlendirip verim artışına sevk etmek yerine, popülist desteklerle verimsizlikte ısrar ediliyor. tarımda öngörülü olmak, dünyayı takip etmek şart. hangi üründe rekolte ne kadar olacak diye bakılmalı ki rekoltesi düşen ürün burada ekilmeli. hububat bizim için çok önemli. 2000 yılı başında 75 milyon dekara buğday ekilirken şimdi 55 milyon dekara inmiş. bu çok vahim.
verimli tarım umudu var mı?
mevcut yönetim anlayışında tarım için hiçbir politika yok. yapılan hataların doruk noktasına geldik. öngörüden yoksun olunduğu için gözü kapalı yolda yürüyorsunuz. sürekli bir yerlere çarpıyorsunuz ve sürekli bir yerlerinizi bantlıyorsunuz. öncelikle gözü açmak lazım.
tmo dünya fiyatlarının dışında bir fiyatla yurtiçine hububat satışı yapmasın. tmo yurtdışına 4 bin 500 lira olan mısırı 2 bin 500 liradan piyasaya sürmemeli. tmo kanalıyla buğday, arpa, mısır satarak bu ürünlerin fiyatını uzun süreli aşağıda tutma şansınız yok. suni hamleler tarımda başarılı olmuyor.
et ve süt üreticisi ne durumda?
burada da büyük hatalar yapıldı. et ve sütte fiyatları frenlemek isteniyor. buna karşın maliyetler dolar bazında artıyor. yemin yarısı ithal geliyor, burada üretilen diğer yarısı da dolarla fiyatı artan gübre ve elektriğe endeksli. buna rağmen et fiyatları et ve süt kurumu, süt fiyatları da ulus süt konseyi vasıtasıyla artmayacak dendi. çifti yapmayın batıyoruz dedi. birçok anaç damızlık hayvanın kesimine neden oldular. bu kesimler de devam ediyor. şu anda alım gücü çok düşen halkın süte ve ete ilgisi azalmış olmasına karşın yine de fiyatlar maliyet artışından kaynaklı yükseliyor. sütte ulusal süt konseyi ne diyorsa o fiyat uygulanıyor. en son çiğ süt fiyatını 4.70 tl olarak açıkladı, ama bir çiftçinin eline ortalama 4.41 kuruş geçiyor.
hem üretici hem tüketici mağdur, kimse kazanmıyor hepimiz mağduruz!
kimse kazanmıyor. hepimiz iflas ediyoruz, batıyoruz. gıda fiyatları tüm dünyada dolara endeksli hareket eder. bizim gelirimiz çok düştüğü için bize çok pahalı geliyor. çiftçinin tüm giderleri dolar bazında arttığı için bu artış karşısında hepimiz eziliyoruz. öngörülebilir tarım politikası olmak zorunda. 100 çiftçiden 1’i kazanıyor 99’u kaybediyor. çiftçiye öngörülebilir piyasa koşulları sunmazsanız o zaman bu çiftçi batar. döviz kurunun arttığı yerde, yem ilaç maliyetleri artıyor. devlet zamlarından hiç taviz vermiyor. biz sütü, eti soğutmak için müthiş derecede elektrik kullanıyoruz. bunlarda indirim yok. hatta sürekli zam yapılıyor, ama bizden fiyatımızı düşük tutmamız isteniyor. çiftçi yerlerde sürünüyor. zarar ettiğiniz için sermayeden yiyorsunuz.
çiftçinin sermayesi var mı?
çizmeyi ayağından çıkaran çiftçiye bir daha o çizmeyi giydirmeniz mümkün değil. tarımda geminin dümenini bir kere kırdınız mı onu tekrar rotaya oturtmanız çok zor. türkiye her geçen yıl üretimden kaybetti. dünyada kuraklık var ve çin bazı ürünlerde bir yıllık stokçuluk yapıyor. bu dünya fiyatlarında bir çalkantıya neden oluyor. türkiye’nin de belli ürünlerde stok yapması şart. bugün rusya ve ukrayna buğday ihraç etmiyorum dediği zaman, ithalat yapabileceğimiz ülke abd olur, o zaman ekmeği 5 liradan aşağıya yiyemeyiz.
fiyatlar daha da artarsa bu halk ne yiyecek, ne içecek.
o zaman bu çiftçi ne yapacak!
1 çuval gübre ocak 2021’de 65.5 liraydı, şu anda 340 lira. bunu yem bitkisi üretmek için kullanıyorum. ne kadar acı bir durumla karşı karşıya olduğumuzu anlatamam. bir çuval yemin fiyatı ekim 2021’de 145 liraydı, şimdi 231 lira. fiyatlar daha da artarsa bu halk ne yiyecek, ne içecek. o zaman bu çiftçi ne yapacak!
önümüzdeki ilk tehdit mart ayında başlıyor. dolar arttığı için 44 bin tonluk bir gemi yemi yurtdışından 200 milyon liraya getiriyorlar. bu eskiden 80 milyon tl civarındaydı. tüm kredi hatları kapandı. faizler yüzde 40’a dayandı. tüm bu maliyetleri üretici yüklenmek zorunda. bu olursa bu iş yapılmaz hale gelecek, üretici kredi bulamadığı için tefecinin eline düşecek. zaten türkiye’de yem fabrikalarının satışları yüzde 30 düştü. çiftçi kötü bir döngüye girdi.
maliyetler yükseldiği için, hayvan kesimi arttı mı?
tarım bakanlığı’ndan bir yetkili ile görüştüğümde dedim ki bu senaryoyu 2008-2010 arasında izledik. o zaman 1 milyon damızlık hayvan kesildiği söyleniyordu. şimdi de o kadar kesilmiştir dedim. yok 500 binlerde falan hesaplıyoruz dedi. 500 bin anaç hayvanın kesilmesi telafisi çok zor bir olaydır. 2008’de yapılan hatanın türkiye’ye maliyeti 9.2 milyar dolar olmuş. şu andaki kesimlerin türkiye’ye maliyeti 5-6 milyar dolar seviyesine gelmiştir.
türkiye et ve süt eksikliğini ne zaman hissedecek?
ne zaman ki turistler gelmeye başlayacak o zaman ete ve süte talep artacak. nisan ayı gibi et ve süt açığı ortaya çıkacak. tüm üreticiler müthiş talep var deyip fiyat artırmaya başlayacaklar. nisan mayısta fiyat artışının önü alınmayacağı için bu sefer aynı maliyetler raflara da yansıyacak.
'ürünler o kadar pahalı olacak ki insanlar alamayacak'
raftaki pastörize sütün litresini şu anda 8-9 lira, nisanda 1 euro yani 15-16 lira civarında olacak. en az yüzde 30 en kötü senaryoda yüzde 40 fiyatı artabilir. dolar daha da artarsa fiyat daha da yükselir. karkas ette 60 tl olan fiyat 80 liraya çıkabilir, kıyma da 120 lira olur.
2010’da şu vardı: türkiye’de karkas etin kilosu 18 liraydı, polonya’da 8 liraydı. bugün türkiye’de karkas et 60 tl. yurtdışında yaklaşık 5 euro. yani 75 lira. zaten yüzde 20-25’lik bir fiyat artışını buradan koyacaksınız.
ürünler o kadar pahalı olacak ki insanlar alamayacak. evet, rafta ürün var ama fiyatlar bazı insanlar için altın değerinde. bu onlar için kıtlık. türkiye’de bir kıtlık var ve bunun artarak devam edeceğini düşünüyoruz.
bu maliyetler böyle devam ederse, çiftçi kalacak mı?
küçük aile işletmeleri çok hızlı yok olmaya başlayacak. büyük işletmeler de bu dönemde dişini sıkacaktır. bu türkiye için hayırlı değil.
vatandaşın fiyat artışında tüketimi ne kadar düştü?
kendi firmamızdan gördüğümüz eskiden 5 litre alan müşterilerim şimdi 3 litre süt alıyorlar. haftada iki kere alan bir kere almaya başladı. şarküterilerde sucuk, salam satışında yüzde 30’dan fazla düşüş var. genel anlamda tüketimde büyük düşüş var. zengin lüks mekândan düşük ucuz mekânlara kayış var.
maliyetleri kurtarmak için et ve süt fiyatı kaç lira olmalı?
üreticinin 1 litre süt ile 1 kilo yem alabilmesi gerekiyor. şu anda 1 kilo yem en ucuzu 6 lira 62 kuruş. en pahalısı 4 lira 80 kuruş. sütün litresi 6 lira 99 kuruşa satılması gerekiyor ki sadece yem maliyetini çıkarabilsin.
'tarımda türkiye uçurumdan aşağıya hızla düşüyor'
tarımda türkiye uçurumdan aşağıya hızla düşüyor. maliyet baskısı 2022’de devam edecek. çiftçinin enflasyonun sebebi olmadığını, enflasyonun kurtarıcısı da olamayacağını insanların anlaması lazım. devlet hiç hatayı kendinde aramıyor. eskiden tarımda kullanılan elektrik ucuzdu. şimdi evde kullanılanla aynı rakama geldi. eğer siz tarımda gıdada enflasyon istemiyorsanız bir kere devletin elektrik mazot fiyatlarını minimuma çekmesi lazım.
çiftçi şu anda kredi çekerken yüzde 40 faiz ödemek zorunda kalıyor. çiftçi zaten ziraat bankası ve tarım kredi kooperatifi’nden gırtlağına kadar borca batmış. traktörünü, ineğini her şeyini verdi. bundan sonra tefecinin eline düşer.
kaynak; onedio.com/haber/uzmanlar-u...
sonumuz iyilik olsun cidden kıtlık kapıda!
8-9 lira olan süt 15-16 lira oldu 8-9 lira olan süt 15-16 lira oldu.
tüm süt, et ve damızlık sığır yetiştiricileri derneği (tüsedad) başkanı sencer solakoğlu, raftaki pastörize sütün litresini şu anda 8-9 lira, nisanda 15-16 liraya çıkabileceğini söyledi.
solakoğlu, “ürünler o kadar pahalı olacak ki insanlar alamayacak. evet, rafta ürün var ama fiyatlar bazı insanlar için altın değerinde. bu onlar için kıtlık. türkiye’de bir kıtlık var ve bunun artarak devam edeceğini düşünüyoruz” dedi.
ocak 2021’de 65.5 lira olan 1 çuval gübrenin, şu anda 340 liraya, ekim 2021’de 145 lira olan 1 çuval yemin şimdi 231 liraya çıktığını vurgulayan sencer solakoğlu ile tarım ve hayvancılık sektörünü cumhuriyet'ten şehriban kılıç haberinde anlattı.
türkiye tarım ve hayvancılıkta kendine neden yetmiyor?
türkiye’de hayvancılık sektörü son 20 yıldır sürekli geriye gidiyor. bunu ana nedeni verimsizlik. türkiye’de bir çiftçi bir dekar alandan 250-270 kilo buğday alıyor. bu amerika ve avrupa’da 500 kilolarda. bir hayvandan 200-250 kilo karkas et alırken amerika’da 360 kilo mertebesinde. çiftçiyi bilinçlendirip verim artışına sevk etmek yerine, popülist desteklerle verimsizlikte ısrar ediliyor. tarımda öngörülü olmak, dünyayı takip etmek şart. hangi üründe rekolte ne kadar olacak diye bakılmalı ki rekoltesi düşen ürün burada ekilmeli. hububat bizim için çok önemli. 2000 yılı başında 75 milyon dekara buğday ekilirken şimdi 55 milyon dekara inmiş. bu çok vahim.
verimli tarım umudu var mı?
mevcut yönetim anlayışında tarım için hiçbir politika yok. yapılan hataların doruk noktasına geldik. öngörüden yoksun olunduğu için gözü kapalı yolda yürüyorsunuz. sürekli bir yerlere çarpıyorsunuz ve sürekli bir yerlerinizi bantlıyorsunuz. öncelikle gözü açmak lazım.
tmo dünya fiyatlarının dışında bir fiyatla yurtiçine hububat satışı yapmasın. tmo yurtdışına 4 bin 500 lira olan mısırı 2 bin 500 liradan piyasaya sürmemeli. tmo kanalıyla buğday, arpa, mısır satarak bu ürünlerin fiyatını uzun süreli aşağıda tutma şansınız yok. suni hamleler tarımda başarılı olmuyor.
et ve süt üreticisi ne durumda?
burada da büyük hatalar yapıldı. et ve sütte fiyatları frenlemek isteniyor. buna karşın maliyetler dolar bazında artıyor. yemin yarısı ithal geliyor, burada üretilen diğer yarısı da dolarla fiyatı artan gübre ve elektriğe endeksli. buna rağmen et fiyatları et ve süt kurumu, süt fiyatları da ulus süt konseyi vasıtasıyla artmayacak dendi. çifti yapmayın batıyoruz dedi. birçok anaç damızlık hayvanın kesimine neden oldular. bu kesimler de devam ediyor. şu anda alım gücü çok düşen halkın süte ve ete ilgisi azalmış olmasına karşın yine de fiyatlar maliyet artışından kaynaklı yükseliyor. sütte ulusal süt konseyi ne diyorsa o fiyat uygulanıyor. en son çiğ süt fiyatını 4.70 tl olarak açıkladı, ama bir çiftçinin eline ortalama 4.41 kuruş geçiyor.
hem üretici hem tüketici mağdur, kimse kazanmıyor hepimiz mağduruz!
kimse kazanmıyor. hepimiz iflas ediyoruz, batıyoruz. gıda fiyatları tüm dünyada dolara endeksli hareket eder. bizim gelirimiz çok düştüğü için bize çok pahalı geliyor. çiftçinin tüm giderleri dolar bazında arttığı için bu artış karşısında hepimiz eziliyoruz. öngörülebilir tarım politikası olmak zorunda. 100 çiftçiden 1’i kazanıyor 99’u kaybediyor. çiftçiye öngörülebilir piyasa koşulları sunmazsanız o zaman bu çiftçi batar. döviz kurunun arttığı yerde, yem ilaç maliyetleri artıyor. devlet zamlarından hiç taviz vermiyor. biz sütü, eti soğutmak için müthiş derecede elektrik kullanıyoruz. bunlarda indirim yok. hatta sürekli zam yapılıyor, ama bizden fiyatımızı düşük tutmamız isteniyor. çiftçi yerlerde sürünüyor. zarar ettiğiniz için sermayeden yiyorsunuz.
çiftçinin sermayesi var mı?
çizmeyi ayağından çıkaran çiftçiye bir daha o çizmeyi giydirmeniz mümkün değil. tarımda geminin dümenini bir kere kırdınız mı onu tekrar rotaya oturtmanız çok zor. türkiye her geçen yıl üretimden kaybetti. dünyada kuraklık var ve çin bazı ürünlerde bir yıllık stokçuluk yapıyor. bu dünya fiyatlarında bir çalkantıya neden oluyor. türkiye’nin de belli ürünlerde stok yapması şart. bugün rusya ve ukrayna buğday ihraç etmiyorum dediği zaman, ithalat yapabileceğimiz ülke abd olur, o zaman ekmeği 5 liradan aşağıya yiyemeyiz.
fiyatlar daha da artarsa bu halk ne yiyecek, ne içecek.
o zaman bu çiftçi ne yapacak!
1 çuval gübre ocak 2021’de 65.5 liraydı, şu anda 340 lira. bunu yem bitkisi üretmek için kullanıyorum. ne kadar acı bir durumla karşı karşıya olduğumuzu anlatamam. bir çuval yemin fiyatı ekim 2021’de 145 liraydı, şimdi 231 lira. fiyatlar daha da artarsa bu halk ne yiyecek, ne içecek. o zaman bu çiftçi ne yapacak!
önümüzdeki ilk tehdit mart ayında başlıyor. dolar arttığı için 44 bin tonluk bir gemi yemi yurtdışından 200 milyon liraya getiriyorlar. bu eskiden 80 milyon tl civarındaydı. tüm kredi hatları kapandı. faizler yüzde 40’a dayandı. tüm bu maliyetleri üretici yüklenmek zorunda. bu olursa bu iş yapılmaz hale gelecek, üretici kredi bulamadığı için tefecinin eline düşecek. zaten türkiye’de yem fabrikalarının satışları yüzde 30 düştü. çiftçi kötü bir döngüye girdi.
maliyetler yükseldiği için, hayvan kesimi arttı mı?
tarım bakanlığı’ndan bir yetkili ile görüştüğümde dedim ki bu senaryoyu 2008-2010 arasında izledik. o zaman 1 milyon damızlık hayvan kesildiği söyleniyordu. şimdi de o kadar kesilmiştir dedim. yok 500 binlerde falan hesaplıyoruz dedi. 500 bin anaç hayvanın kesilmesi telafisi çok zor bir olaydır. 2008’de yapılan hatanın türkiye’ye maliyeti 9.2 milyar dolar olmuş. şu andaki kesimlerin türkiye’ye maliyeti 5-6 milyar dolar seviyesine gelmiştir.
türkiye et ve süt eksikliğini ne zaman hissedecek?
ne zaman ki turistler gelmeye başlayacak o zaman ete ve süte talep artacak. nisan ayı gibi et ve süt açığı ortaya çıkacak. tüm üreticiler müthiş talep var deyip fiyat artırmaya başlayacaklar. nisan mayısta fiyat artışının önü alınmayacağı için bu sefer aynı maliyetler raflara da yansıyacak.
'ürünler o kadar pahalı olacak ki insanlar alamayacak'
raftaki pastörize sütün litresini şu anda 8-9 lira, nisanda 1 euro yani 15-16 lira civarında olacak. en az yüzde 30 en kötü senaryoda yüzde 40 fiyatı artabilir. dolar daha da artarsa fiyat daha da yükselir. karkas ette 60 tl olan fiyat 80 liraya çıkabilir, kıyma da 120 lira olur.
2010’da şu vardı: türkiye’de karkas etin kilosu 18 liraydı, polonya’da 8 liraydı. bugün türkiye’de karkas et 60 tl. yurtdışında yaklaşık 5 euro. yani 75 lira. zaten yüzde 20-25’lik bir fiyat artışını buradan koyacaksınız.
ürünler o kadar pahalı olacak ki insanlar alamayacak. evet, rafta ürün var ama fiyatlar bazı insanlar için altın değerinde. bu onlar için kıtlık. türkiye’de bir kıtlık var ve bunun artarak devam edeceğini düşünüyoruz.
bu maliyetler böyle devam ederse, çiftçi kalacak mı?
küçük aile işletmeleri çok hızlı yok olmaya başlayacak. büyük işletmeler de bu dönemde dişini sıkacaktır. bu türkiye için hayırlı değil.
vatandaşın fiyat artışında tüketimi ne kadar düştü?
kendi firmamızdan gördüğümüz eskiden 5 litre alan müşterilerim şimdi 3 litre süt alıyorlar. haftada iki kere alan bir kere almaya başladı. şarküterilerde sucuk, salam satışında yüzde 30’dan fazla düşüş var. genel anlamda tüketimde büyük düşüş var. zengin lüks mekândan düşük ucuz mekânlara kayış var.
maliyetleri kurtarmak için et ve süt fiyatı kaç lira olmalı?
üreticinin 1 litre süt ile 1 kilo yem alabilmesi gerekiyor. şu anda 1 kilo yem en ucuzu 6 lira 62 kuruş. en pahalısı 4 lira 80 kuruş. sütün litresi 6 lira 99 kuruşa satılması gerekiyor ki sadece yem maliyetini çıkarabilsin.
'tarımda türkiye uçurumdan aşağıya hızla düşüyor'
tarımda türkiye uçurumdan aşağıya hızla düşüyor. maliyet baskısı 2022’de devam edecek. çiftçinin enflasyonun sebebi olmadığını, enflasyonun kurtarıcısı da olamayacağını insanların anlaması lazım. devlet hiç hatayı kendinde aramıyor. eskiden tarımda kullanılan elektrik ucuzdu. şimdi evde kullanılanla aynı rakama geldi. eğer siz tarımda gıdada enflasyon istemiyorsanız bir kere devletin elektrik mazot fiyatlarını minimuma çekmesi lazım.
çiftçi şu anda kredi çekerken yüzde 40 faiz ödemek zorunda kalıyor. çiftçi zaten ziraat bankası ve tarım kredi kooperatifi’nden gırtlağına kadar borca batmış. traktörünü, ineğini her şeyini verdi. bundan sonra tefecinin eline düşer.
kaynak; onedio.com/haber/uzmanlar-u...
devamını gör...
hayat pahalılığını en çok hissettiren ürün
yağ .
internette taksitle satmaya başlamışlar abi .
internette taksitle satmaya başlamışlar abi .
devamını gör...
şanlıurfa’da ciğer tüketiminin 6 tondan 2 tona düşmesi
5 ay önce kilosu 60 lira olan ciğerin fiyatının, 100 liraya çıkması ile gerçekleşen şey.
kahvaltıda bile ciğer yiyen bir kentin, pahalılık karşısında alışkanlıklarından vazgeçmesi durumu da denebilir.
haber
kahvaltıda bile ciğer yiyen bir kentin, pahalılık karşısında alışkanlıklarından vazgeçmesi durumu da denebilir.
haber
devamını gör...
normal sözlük hunidaşlar kulübü
hunimi kaybetmişim. buldum geldim. malum huni olmayınca yazamıyoruz. şöyle bir yazılanlara bakayım dedim. kutsal huni sizi ne etmesin emi? güldürdünüz vallahi. dilerim ömür boyu bol kahkahalı bir yaşamınız olur.
yahu bizi bu kadar ciddiye almayın. biz almıyoruz. alsak zaten kafamıza huni takmayız. hem huniyle gelen huniyle gider. hayır bugüne kadar yazdıklarımıza çizdiklerimize de bakmıyorsunuz, bizi piskevüt adam gibi beka meselesi haline getiriyorsunuz. * halimiz ahvalimiz ortada, tırlatmışız işte. fazlası yok. özerlik zor iş. misal ben uğraşamam öyle alengirli işlerle. şu başlıkta kendi halimizde demleniyoruz. patlama kısmına gelirsek, hah bak işte o olabilir. ona hak veririm. zaten kafadan patlak ve çatlak olduğumuz için patlamamız da kuvvetle muhtemel. freni boşalmış kamyon gibi ilerliyoruz. maşallahımız var. her geyiğin bir sonu vardır. bunun için müneccim olmaya gerek yok. mevzu miadını doldurur. bizde hunilerimizle başlığa el sallarız. hatta topluca yakarız hunileri. yakarsa hunileri hunililer yakar.
hoop çın sesi, yedik vallahi naneyi * sorma gitsin. merak etme, buradaki çokluğun geneli bu mevzularda tokluk şekerini ayarlamış insanlar. yani bizim o mevzulara karnımız tok. hamdolsun tevellüt var biraz. biz bu sözlüğe yiyeceğimizi yedik de geldik.
zaten buradakilerin ekseriyeti, o çokluk bokluk mevzularından bunalan insanlar. bizi biraz okusanız anlarsınız aslında durumu da, sözlükte biliyorsun yazma hastalığı var. okumak üvey evlat. * öyle olunca da yazılar şelale gerisi de hikâye. aman tadımız kaçmasın ali rıza bey kafasında takılıyoruz şuracıkta. ama başkalarının tadı kaçsın tabi buna da hayır demeyiz *, misal canım cicim terör örgütü, otu moku beğenme timi falan kutsal huninin gazabına uğrasın inşallah. sübhaneke, dinimiz, âmin.
yine hatlar karıştı. bu bende sık oluyor. o yüzden üyelik onayı işlerini değerli hunidaşım süngerbob çorabı giyen yiğit'e bırakıyorum.
ve iletiyi bir özlü söz ile bitirelim.

haydi dansa hunidaşlar! milli dansımızı günde en az bir kere yapmayı ihmal etmeyiniz. normalleşme illetine karşı ilaç gibi gelir.
yahu bizi bu kadar ciddiye almayın. biz almıyoruz. alsak zaten kafamıza huni takmayız. hem huniyle gelen huniyle gider. hayır bugüne kadar yazdıklarımıza çizdiklerimize de bakmıyorsunuz, bizi piskevüt adam gibi beka meselesi haline getiriyorsunuz. * halimiz ahvalimiz ortada, tırlatmışız işte. fazlası yok. özerlik zor iş. misal ben uğraşamam öyle alengirli işlerle. şu başlıkta kendi halimizde demleniyoruz. patlama kısmına gelirsek, hah bak işte o olabilir. ona hak veririm. zaten kafadan patlak ve çatlak olduğumuz için patlamamız da kuvvetle muhtemel. freni boşalmış kamyon gibi ilerliyoruz. maşallahımız var. her geyiğin bir sonu vardır. bunun için müneccim olmaya gerek yok. mevzu miadını doldurur. bizde hunilerimizle başlığa el sallarız. hatta topluca yakarız hunileri. yakarsa hunileri hunililer yakar.
hoop çın sesi, yedik vallahi naneyi * sorma gitsin. merak etme, buradaki çokluğun geneli bu mevzularda tokluk şekerini ayarlamış insanlar. yani bizim o mevzulara karnımız tok. hamdolsun tevellüt var biraz. biz bu sözlüğe yiyeceğimizi yedik de geldik.
zaten buradakilerin ekseriyeti, o çokluk bokluk mevzularından bunalan insanlar. bizi biraz okusanız anlarsınız aslında durumu da, sözlükte biliyorsun yazma hastalığı var. okumak üvey evlat. * öyle olunca da yazılar şelale gerisi de hikâye. aman tadımız kaçmasın ali rıza bey kafasında takılıyoruz şuracıkta. ama başkalarının tadı kaçsın tabi buna da hayır demeyiz *, misal canım cicim terör örgütü, otu moku beğenme timi falan kutsal huninin gazabına uğrasın inşallah. sübhaneke, dinimiz, âmin.
yine hatlar karıştı. bu bende sık oluyor. o yüzden üyelik onayı işlerini değerli hunidaşım süngerbob çorabı giyen yiğit'e bırakıyorum.
ve iletiyi bir özlü söz ile bitirelim.

haydi dansa hunidaşlar! milli dansımızı günde en az bir kere yapmayı ihmal etmeyiniz. normalleşme illetine karşı ilaç gibi gelir.
devamını gör...
oktay abim de mabad altına gitti sen de mabad altına gittin ben de mabad altına gittim
(bkz: ölümlü dünya)’nin bana kazandirdigi ve son zamanlarda kafa sinemamda surekli yankilanan replik.
olay on dakikada nereden nereye geldi, muthis oldu gercekten.
hakkimizda hayirlisi.*
olay on dakikada nereden nereye geldi, muthis oldu gercekten.
hakkimizda hayirlisi.*
devamını gör...
apophasis
bir durumdan bahsetme niyetinde olmadığını tam da o durumu dile getirerek ifade etmek anlamına gelen retorik bir terimdir.
"şimdi size ali'nin ne kadar tembel bir çocuk olduğundan bahsetmeyeceğim elbette..." şeklindeki bir cümle bu duruma örnektir. veya "ismi lazım değil..." şeklinde kurulan cümleler de yine aynı amaca hizmet etmektedir.
ayrıca bu şekilde konuşan kişilere apopatik ya da apofezik denmektedir.
"şimdi size ali'nin ne kadar tembel bir çocuk olduğundan bahsetmeyeceğim elbette..." şeklindeki bir cümle bu duruma örnektir. veya "ismi lazım değil..." şeklinde kurulan cümleler de yine aynı amaca hizmet etmektedir.
ayrıca bu şekilde konuşan kişilere apopatik ya da apofezik denmektedir.
devamını gör...
soen
isveç asıllı, progressive yapan ve iki bin onlu yıllar içerisinde "güzel" müzik yapabilen yeni nesil metal band gruplarından. iki bin on dokuz yılındaki istanbul konserine gitmediğim için pişmanım açıkçası. kim bilirdi dünyanın alt-üst olacağını.
devamını gör...
alet çantası sözlük olsa alınabilecek nick
keser döner sap döner.
devamını gör...
güzel gibi olup aslında çirkin gibi olan insan
bazı insanlar güzel gibiler ama aslında çirkin de gibiler
yada çirkin gibiler ama aslında güzel gibiler
biri bunu açıklasın
yada çirkin gibiler ama aslında güzel gibiler
biri bunu açıklasın
devamını gör...
nazım hikmet ran
1902 yılında doğan türk yazar. türk edebiyatındaki yeri tartışılamaz. kıymetli yerini her daim korur.
hiroşima felaketine sessiz kalmayıp kız çocuğu ve abd'nin bikini atolü'nde yaptığı nükleer denemelerden etkilenen japon balıkçıları unutmayıp japon balıkçısı şiirlerini yazıp güncel olaylara sessiz kalmayan, japonların gönlünde taht kuran yazardır. kız çocuğu şiirinden sonra japon çocukları bu düşünceli hareketi cevaplamak ister ve kendi elleriyle efsanedeki gibi bin turna kuşu yapmaya çalışırlar. ancak 15 günde tamamlarlar fakat nazım hikmet'in ölüm haberini alırlar. bin turna kuşunu ve nazım hikmet'e yazılan mektupları vera hikmet alır.
yazılan mektup ''nâzım hikmet; artık sürekli bir rüyaya girdiniz ve artık bir daha kalemi elinize alamayacaksınız ve insanlara başka çağrılar gönderemeyeceksiniz. daldığınız bu sonsuz rüya içindeyken de biz hiroşimalı genç kızların sizin şiirlerinizden ne büyük bir coşku duyduğumuzu öğrenmek isteyeceğinizi sanıyoruz.'' cümleleriyle başlar.
bu kadar çok yönlü bir şairken ne yazık ki ''yazılarım otuz kırk dilde basılır, türkiye’mde türkçemle yasak!'' sözünün de sahibidir.
kendisi ne yazık ki sabahattin ali'nin de zamanında düşünmüş olduğu gibi öldürüleceğini düşünüp sovyetler birliği'ne kaçmıştır. zaten sonrasında türk vatandaşlığından çıkarılmış (1951).
birini tanımadan sevmek ya da nefret etmek biraz saçma geliyor bana. nazım hikmet'in nasıl bir çevrede yetiştiğini ya da tam olarak nasıl biri olduğunu ayrıntılı bilmiyorum fakat ülkesi için yazdıklarını görüyorum ve asla okumadan onu vatan haini olarak etiketlememek gerektiğini düşünüyorum. vatan haini dediğiniz kişi ''memleketim''den başka bir şey demiyor çünkü. okuyun, okuyalım.
hiroşima felaketine sessiz kalmayıp kız çocuğu ve abd'nin bikini atolü'nde yaptığı nükleer denemelerden etkilenen japon balıkçıları unutmayıp japon balıkçısı şiirlerini yazıp güncel olaylara sessiz kalmayan, japonların gönlünde taht kuran yazardır. kız çocuğu şiirinden sonra japon çocukları bu düşünceli hareketi cevaplamak ister ve kendi elleriyle efsanedeki gibi bin turna kuşu yapmaya çalışırlar. ancak 15 günde tamamlarlar fakat nazım hikmet'in ölüm haberini alırlar. bin turna kuşunu ve nazım hikmet'e yazılan mektupları vera hikmet alır.
yazılan mektup ''nâzım hikmet; artık sürekli bir rüyaya girdiniz ve artık bir daha kalemi elinize alamayacaksınız ve insanlara başka çağrılar gönderemeyeceksiniz. daldığınız bu sonsuz rüya içindeyken de biz hiroşimalı genç kızların sizin şiirlerinizden ne büyük bir coşku duyduğumuzu öğrenmek isteyeceğinizi sanıyoruz.'' cümleleriyle başlar.
bu kadar çok yönlü bir şairken ne yazık ki ''yazılarım otuz kırk dilde basılır, türkiye’mde türkçemle yasak!'' sözünün de sahibidir.
kendisi ne yazık ki sabahattin ali'nin de zamanında düşünmüş olduğu gibi öldürüleceğini düşünüp sovyetler birliği'ne kaçmıştır. zaten sonrasında türk vatandaşlığından çıkarılmış (1951).
birini tanımadan sevmek ya da nefret etmek biraz saçma geliyor bana. nazım hikmet'in nasıl bir çevrede yetiştiğini ya da tam olarak nasıl biri olduğunu ayrıntılı bilmiyorum fakat ülkesi için yazdıklarını görüyorum ve asla okumadan onu vatan haini olarak etiketlememek gerektiğini düşünüyorum. vatan haini dediğiniz kişi ''memleketim''den başka bir şey demiyor çünkü. okuyun, okuyalım.
devamını gör...
kiminle konuşulsa akp'yi yerin dibine batırması
sultanbeyli'nin ve esenler'in fikri alınmamışsa gerçekliği şüpheli kalacak önerme.
not: üstteki yazarım bakınıza küçük bir ekleme:
(bkz: şahsım, saray tebaası ve diğerleri)
not: üstteki yazarım bakınıza küçük bir ekleme:
(bkz: şahsım, saray tebaası ve diğerleri)
devamını gör...
en sevilen barış manço şarkısı
dağlar dağlar ve aynalı kemer.
devamını gör...
haklıyken haksız çıkan insan
kendini ifade etmeyi bilmiyordur ya da karşısında olan insan fazla zekidir ve sinsidir. haksız insanlarda genelde bağırarak suçlarını bastırmaya çalışsa da haklı olanlar ise ağlayabiliyor bu şekilde farklı bir algı yaratabiliyorlar.
devamını gör...

