burasi dolacak,
loading %78.
*

editingo: here we go.

sozluk’te iticilik yarisina sokulan ama bir o kadar da haksizliga ugratilan cilekes yazar tanesi. tam bir tanisan seversin insani ya, alni opulesi.

lafi dolandirip, egip bukup konusmayi beceremiyor; aklindan geceni soyleyiveriyor, boyle kabul etmek lazim. bizim koyde cana can* diyenler pek sevilmez, bu gariban da bu dertten muzdarip naparsin.
karasal iklim ruhuna nufuz etmis olsa da, profilinde kedi fotografi var lan, kedi! nefret ediyormus gibi davraniyor ama ne kadar poncik oldugunu buradan anlayabilirsiniz, cakma istanbul beyefendisi.*

temiz hava alinca, gider dert etmeler; ayrica en yaglisindan rezil bir yemek borcun var, unuttum sanma.
bobreklere dikkat.
devamını gör...

aşk 1 kere olur ve sadece 1 kişiye karşı olur. aynı zamanda aşk karşılıklıdır.


sevmek ise defalarca olabilecek bir duygudur ve her şeye karşı olabilir. aynı zamanda sevgi genellikle karşılıksızdır.

her aşk sevgiden doğar ama her sevgi aşk değildir.


eyyorlamam bu kadar.
devamını gör...

ross geller'ın şevkle ve aşkla yaptığı mesleği.
phoebe buffay onu kızdırmak için evrim teorisine inanmadığını söyleyerek damarına basar ve olaylar gelişir. esasında phoebe gerçekten de evrime inanmaz ve ross bunu dert edinir. günlerce onu ikna etmeye çalışsa da başaramaz. sonuç olarak phoebe onu çıldırtır. ilgili bölümü ara ara açıp izlerim işine aşık bir paleontolog böyle mi oluyormuş diyerekten izlerim.
devamını gör...

turkiye'de google, youtube dan sonra alexa siralamasina gore 3. sirada olan online alisveris sitesi. ziyaretci olarak facebook'u bille sollamislar. boyle giderse n11 ve hepsiburada'yi bile bitirebilir. gitti gidiyor ve sahibinden ise farkli kulvarda kostugu icin etkilenmeyecektir.
devamını gör...

sürekli kiliseye gelen kişinin görülmeyince merak edilmesi durumu.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

an itibariyle satışa sunulmuştur.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sözlük tanımı karşımıza "içe kapanık insan" olarak çıkar. fakat asıl anlamı "gücü kendinden alan insan"dır. kişi, enerjisini kendi üretir, yani kendi kendinin dostudur.

bu kişiliğe sahip insanlar dışarıdan farklı görünürler. onları "soğuk, asosyal" gibi kelimelerle tanımlarlar. aksine introvert kişilik sahibi insanlar sosyal bireylerdir. insani ilişkileri iyidir. sadece kalabalık arasında fazla durmak onları yorar. yorulduklarını hissettiklerinde ise bir köşeye çekilir ve kendilerini şarj ederler.

onları huzursuz eden, sıkan bir durum olduğunda oradan kaçmak isterler. bir gün öncesinde sizinle saatlerce eğlenen o kişi, akşam olduğunda birkaç güne kadar çıkmamak kaydıyla evine kapanır.

ah, benim kişiliğim de bu! *
devamını gör...

birmingham sarayı'nda konulu bir yetişkin filmi çekersem bu ismi vereceğim: "everyone came but the sir came a lot" *

t: adını her gördüğümde fonetiğiyle okuyup gülmeme sebep olan yazar kişisidir. takipteyiz.
devamını gör...

parasızlık mutsuzluk getirir ama.
devamını gör...

eyaletin ismi, kızılderili caddo kabilesinin dilinde, arkadaş, dost anlamındaki teyshas kelimesinden türetilmiştir.
devamını gör...

meyveyi anarken iki defa düşün mitosfer
felsefe değil konu atışma,
gelmezler teker teker
neyse ki vişne seni sever
ağır yaralı çıkmayacaksın bu sefer.
devamını gör...

benim için komplike sporcu tabirinin vücut bulmuş halidir. onlarca basketbolcu izledim, iş ahlakı bu kadar yüksek çok az oyuncu gördüm. kendisini iki sene boyunca canlı izleme fırsatına eriştiğim için de kendimi şanslı addediyorum. praskevicius'un lakabı ''buz adam''dı ve bu lakabı sonuna kadar hak ederdi. sahada o kadar net bir duruşu vardı ki, sinirleri alınmış zannederdiniz. hiç renk verdiğine şahit olmadım. çok ufak, bir kaç itiş kakışı olmuştur belki ama onlarda da artık iyice sabrı taşmıştır. kendisine yapılan sert faullerde bile rakibe tepki vermeden, sakince faul çizgisine doğru yürürdü. oysa kodumu oturtacak cinsten bir abimizdir. yani muhatabını tek yumrukta yere serer ama asla işin çirkefliğine bulaştığını görmedik. 98-99 sezonunda yumuşak ve ince bir pivot olan kevin thompson'la birlikte oynamışlardı. thompson'ın boyalı alandaki savunma açıklarını makine intizamında kapatırdı bizimki. thompson hücum atraksiyonları iyi olan ama savunması zayıf bir pivottu. praskevicius sayesinde hep daha dinç kalmış ve hücum verimliliği artmıştır. o sene oyun kurucumuz da zıpır andre woolridge'di. oynatan bir oyun kurucu değildi, skorer yönü yüksekti ama bu da buz adam abimizin ve kevin'in performansını olumsuz etkiliyordu. ritim buldu mu uçar giderdi ama takım oyununa uygun değildi. kaldır at tipi bir zıp zıptı ve bizi kanser ederdi.

praskevicius'un ortalamaları vasat gibi gözükse de, oyun verimliliği çok yüksek bir dört numara olduğunu söyleyebilirim. kendisi benim beşiktaş'ta izlediğim en iyi 4 numaraydı. hatta o sezon tofaş serisinde resmen vitesi 5'e taktı ve inanılmaz bir performans sergiledi. buz adamın izlediğim en iyi saha içi performanslarından biriydi o seri. ertesi yıl andre ve kevin gittiler. onların yerine bud elley ve james blackwell takıma katıldılar. bud, kevin'in tam tersi bir pivottu ve buz adamla birlikte boyalı alanı resmen kararttılar. ama onun da disiplin sorunları vardı artı ölü balık gibi bakardı kerata. o yüzden çok içim ısınmamıştır kendisine ama sergilediği performans üst düzeydi. play off'larda efesi ezdiğimiz maçta efesli oyuncular tabiri caizse boyalı alana girememişlerdi. özetle iyi bir ikili olmuşlardı diyebiliriz. james'e gelirsek andre gibi savruk bir gard değildi. bu sayede daha takım gibi bir takım izlemiştik. bir basketbol sever için buz adamı'ı, gönül verdiği takımda izlemek müthiş bir keyifti ve ben bu keyfi bizzat yaşamış oldum. beşiktaş'tan ayrıldıktan sonra tekrar türkiye'ye ülker forması ile döndü. ona olan sevgimden ötürü ülker maçlarını da gidip izlemişliğim vardır.

basketbolcunun hasıydı vesselam...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sıcak akdeniz insanı, yüksek sesli coşkulu konuşmalar, pizza, makarna, şarap, sıcak, sıcak, çok sıcak.
devamını gör...

başlığın tam hali "balıkesir'de 17 yaşındaki çocuğun, 'imam nikahıyla' birlikte yaşadığı 16 yaşındaki kızı öldürmesi." olacaktı lakin karakter sınırına takıldım. ölen de çocuk, öldüren de çocuk. ülke o kadar boka batmış durumda ki etiyle kemiğiyle herkes yozlaşmış. konu imam nikahı da değil. konu 16 ve 17 yaşındaki çocukların evlenmesine izin verilmesi. yaş olarak dahi yeterli olgunluğa ulaşmamış iki çocuğun birbirini tanıdığına ve sevdiğine aileleri nasıl ikna olur anlamış değilim. neyse uzatmayacağım, haberin detaylarını aşağıya bırakıyorum.

balıkesir'in edremit ilçesinde meydana gelen olayda, 17 yaşındaki s.y. ile 'imam nikahı' kıyılarak birlikte yaşadığı 16 yaşındaki m.a. arasında tartışma çıktı. s.y., m.a.’yı bıçakla yaralayıp olay yerinden kaçtı.

ağır yaralı halde edremit devlet hastanesi'ne kaldırılan m.a., ilk müdahalenin ardından balıkesir şehir hastanesi kalp damar cerrahisine sevk edildi. ameliyata alınan m.a., kurtarılamadı.

edremit ilçe emniyet müdürlüğü tarafından yapılan çalışmalar neticesinde yakalanan şüpheli s.y. nöbetçi savcı talimatıyla gözaltına alındı.

haberin detayları
devamını gör...

kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
in cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

| kaldırımlar, necip fazıl kısakürek
devamını gör...

trafikte ani manevra yapmama sebep olan embesillere bi yükseliyorum arada. onun haricinde sıfıra yakın diyebilirim.
devamını gör...

geçtiğimiz hafta izleme fırsatı bulduğum film olur kendileri. oldum olası tek mekân filmlerine hastayım. birde bu durum bilim kurgu ile birleşince tabiri caizse tadından yenmez olmuş. tabi ki bunda yönetmen alexandra aja 'nın büyük katkısı olmuştur. ama bilim kurguyu tek mekâna sıkıştıracak senaryoyu yazan adamı da gözlerinden öpmek lazım. christie leblanc 'in senaryosunu yazdığı bir filmi ilk kez izledim. biraz bakınayım başka neler yapmış bu adam dedim ve biraz bakındım. meğer adamın ilk uzun metrajlı filmiymiş bunu öğrenmiş oldum. bundan sonra merakla diğer senaryolarını bekleyeceğim artık. film gerilim ögelerini bilim kurgu ile çok güzel harmanlamış eyvallah. şu oksijen sayacı cidden insan da gerginlik yaratıyor. o hissi gayet başarılı vermişler. yalnız tek mekân derken biraz ipin ucunu kaçırmışlar. bildiğin tabut abi orası. hem de geri sayım sayacı olan bir tabut ve o sayede heyecan tepe noktalarda geziniyor.

hanım ablamızın oyunculuğu da fena değil. izlettirdi o kadar dakika kendisini. ama benim için filmin kahramanı milo. bugüne kadar yığınla bilim kurgu filmi izlemiş biri olarak şunu söyleyebilirim ki; milo kadar dürüst bir sanal zekâ ile karşılaşmadım. resmen adamın dibi. malumunuz olduğu üzere, bu sanal zekâ karakterlerin çoğunda manipülasyon hastalığı var. bunun da müsebbibi arthur c. clarke ile stanley kubrick! işte milo, bu ikilinin yarattığı, güvenilmez, orası burası oynayan, sürekli zihin oyunlarıyla karakterlerin psikolojisini bozan, sanal zekâ alışkınlığına bir tepki olarak ortaya çıkmış gibi duruyor. resmen bir isyan ateşi yakmış. bu yüzden, filmin kilometre taşı beni için milo. milo bir yana diğerleri bir yana!

tek mekânda bilim kurgu ve gerilim ögelerini başarılıyla birleştirmiş olan bu filmi izlemezseniz çok şey kaçırırsınız kanımca. hele ki, milo ile tanışmazsanız, hayatınızın hatasını yaparsınız, benden söylemesi. *
devamını gör...

yani orucu aç tutan dinlemez.
devamını gör...

incesazon en sevdiğim şarkılarından biridir.
sözleri:

çok aşığın var diyorlar yalan de yeter bana
bir sevda sözü fısılda, hazırım inanmaya
gönül hırsızı diyorlar inkar et yeter bana
gözlerindeki cevaba korkuyorum bakmaya

geceler uzun ve yalnız, yoksun sabaha kadar
düşümde bile günahkarsın, bunu kim hayra yorar?
ardımdan delı diyorlar, belki de yalan değil
yanımda bile uzaksın, nasıl dayansın gönül?

çok ahlar aldı diyorlar, inkar et yeter bana
gözlerindeki cevaba korkuyorum bakmaya
geceler uzun ve yalnız, yoksun sabaha kadar
düşümde bile günahkarsın bunu kim hayra yorar?

ardımdan deli diyorlar, bekli de yalan değil
yanımda bile uzaksın nasıl dayansın bu gönül?
yanımda bile uzaksın nasıl dayansın bu gönül?


devamını gör...

1. satranç dünyasından referanslar
the queen’s gambit 7 bölümlük mini dizi olarak sunulmuştur. satranç dünyasında bir piyonun vezir olması için geçmesi gereken kare sayısı da 7’dir. buradaki anlama göre beth, başlarda bir piyon olarak yolculuğa başlıyor. 7 bölümde ilerlemesini tamamlayarak vezire dönüşüyor. dizinin sonunda da beth, beyaz vezir olarak simgeleniyor. the queen’s gambit aynı isimli bir kitap uyarlamasıdır. senaryo oluşumunda da gerçek dünyayı yansıtılmasından emin olmak için satranç ustaları referans alınmıştır. beth harmon, dünya satranç şampiyonası’nı kazanan ilk amerikalı bobby fischer’la benzer hikâyeler taşımaktadır. aynı isimli kitabın önsözünde de bobby fischer gibi isimlerin ilham kaynağı olduğu bilgisi yer almaktadır.

2. kıyafet seçimlerinde satranç tutkusu
beth harmon’ı ilk bölümlerde okul üniformasıyla görüyoruz. stil yolculuğu ise, kendisini evlat edinen alma wheathley’le gittiği bir new york mağazasında başlıyor. dizinin kostüm tasarımcısı gabriela binder, kostüm seçimleri için bazı isimlerden ilham almıştır ve beth harmon’ın satranç tutkusuna göre uyarlamıştır. 50’li yıllara atıfta bulunmak istediğinde jean seberg’ü, new york görünümleri için edie sedgwick’i referans almıştır. beth, evde tek başına satranç oynarken bile her zaman iyi görünmeyi başarmıştır. satranç taşlarını simgelemesi için çoğunlukla siyah, beyaz, krem renklerde kıyafetler tercih edilmiştir. desenlerde ise satranç tahtasını temsil eden damalı çizgiler kullanılmıştır.

3. tavandaki satranç seti
the queen’s gambit dizisinin sevenlerini şaşırtacak detayları arasında fark edilmesi zor bir konu yer alıyor; tavandaki satranç seti. beth harmon satranç tahtasıyla, yetimhanedeki bay shaibel sayesinde tanışmıştır. dizinin başlarında bay shaibel beth’le satranç oynamayı reddetmiştir. beth, aldığı hapların da etkisiyle, satranç tahtasını yatakhanenin tavanında görselleştirmiştir. oyunu öğrenmesi ve kendisini geliştirmesi de bu pratikler sayesinde gerçekleşmiştir. bay shaibel beth’le oynamayı kabul ettiğinde, beth satrançta uzun bir yol kat etmişti. beth, dizi boyunca zihnindeki satranç tahtasını tavanda hayal ederek pratik yapmaya devam etmiştir. beth’in her zaman tavanda görselleştirdiği set ise bay shaibel’le oynadığı satranç setidir.

4. finaldeki beyaz vezir
beth harmon final bölümde kar gibi beyaz görüntüsüyle karşımıza çıkıyor. kızıl saçlarının üzerindeki beyaz şapkasını, beyaz kabanı ve beyaz pantolonuyla tamamlamıştır. görüntüyü pekiştiren beyaz ayakkabısıyla da bir bütün oluşturulmuştur. beth’in final beyazının nedeni ise, artık satranç tahtasında bir kraliçe olduğunu vurgulamaktır. beyaz görünüm, beyaz vezir taşının görsel bir temsili olarak beth’in üzerine giydirilerek izleyiciye yansıtılmıştır. bu kıyafetin içerisinde beth’i arınmış, mutlu, başarmış ve özgüvenli görüyoruz. dizi her bölümde beth’in satranca olan tutkusuna yaptığı vurguyu, final sahnesinde “satrancın kraliçesi” olarak yansıtmıştır.

5. las vegas’ta dutch açı
dutch açı, gerçeklik algısının manipüle edildiği, eğik açıyı ifade etmek için kullanılıyor. psikolojik gerginliği ifade etmek için de tercih edilen, güçlü görüntü açılarından biri olarak biliniyor. dizide bu açıyla las vegas turnuvasında karşılaşıyoruz. benny watts satranç dünyasında ismi olan ve beth tarafından da takip edilen karakterlerden biridir. beth, turnuvada benny watts’a karşı zorlu bir mücadele verirken, kaybetmek üzere olduğunun farkındadır ve çok gergin bir ruh haline sahiptir. bu sahnelerde kamera beth’in etrafında eğik açıyla hareket etmeye başlıyor. beth’in gerilimi bu sahnede dutch açı ile izleyiciye yansıtılarak the queen’s gambit dizisinin sevenlerini şaşırtacak detayları arasında yer almıştır.

6. beth’in yaş temsili
beth’in ruj renkleri her sahne için özenle ve farklı tonlarda seçilmiştir. yapılan açıklamaya göre kullanılan renkler yaşını temsil etmektedir. dizinin makyaj ve saç tasarımcısı daniel parker; “sonlara doğru beth’in ruj rengi ölen annesine bir övgü olarak kabul edilebilir.” demiştir. alma’nın koyu ruju temel görünüşlerinden biriydi. beth’in final sahnesi de dahil kullandığı ruj, alma’ya ithafen seçilmiştir. daniel parker cümlesinin devamında; “dudaklar ve kirpikler bir karakterin ne yaptığını ya da davranışlarını temsil eden en önemli şeylerden biridir.” demiştir. beth’in kendisini eve kapattığı ve hayattan soyutlandığı bölümlerdeki makyajı da dağılmış ve solmuş ruh halini yansıtmaktadır.

7. beth’in ev duygusu
beth harmon’ı ilk gördüğümüz elbise, yakalı model ve açık gri renktedir. bu gri elbisenin üzerinde annesi tarafından yazılmış olan beth ismi yer almaktadır. yetimhaneye gittiği zaman elbisesi bayan deardorff tarafından yakılmak üzere kenara kaldırılıyor. elbisesini teslim etmeden önce dikkatlice incelediğini ve dikişlerine dokunduğunu görebiliyoruz. bath bu sahneyle, yanında kalan tek şeyi de ardında bırakmış oluyor. beth’i son oyununda da yakalı, açık gri bir elbiseyle görüyoruz. açıklamaya göre beth’in eve dönebileceği bir an yaratmak istedikleri için bu elbise tercih edilmiştir. the queen’s gambit dizisinin sevenlerini şaşırtacak detaylar arasında fark edilmesi zor olsa da, bu renk beth’in ev duygusunu temsil etmektedir.

8. bay schaibel’i onurlandırmak
beth harmon, verdiği röportajlarda kendisine satrancı öğreten kişinin bay schaibel olduğunu sıkça tekrarlıyor. buna rağmen yayınlanan röportajlarda bay schaibel’in ismi hiçbir zaman geçmiyor. beth, bay schaibel’in ölümüyle bodrum kat ofisine ziyaret ediyor ve başarılarının toplandığı bir panoyla karşılaşıyor. anlıyoruz ki bay schaibel beth’i her zaman takip etmiş ama kendi adının geçtiği herhangi bir röportajı okuyamamış. beth dizinin final bölümünde gazetecilere demeç verirken william schaibel’in kendisine ilk satrancı öğreten kişi olduğunu ve bu cümlesinin yayınlanması gerektiğini söylüyor. bay scheibel artık gazetelerde kendi adını göremeyecek olsa da beth tarafından final bölümünde onurlandırılmıştır.

9. the queen’s gambit örgütlenmesi
dizinin izleyicilerine anlattığı temalardan birisi de birbirine destek toplumların başarısıdır. benny karakteri bir noktada rus toplumunun satrançtaki başarısının en önemli özelliğinin dayanışma olduğunu vurguluyor. jolene, beth’in şampiyonaya katılması için gerekli olan maddi yardımı sağlayarak dayanışma döngüsünü başlatıyor. 7. bölümde bu kanı tam anlamıyla karşımıza çıkıyor. sscb satranç oyuncuları her ne kadar rakip olsalar da, yabancı olarak gördükleri beth’e karşı her zaman ittifak halindeler. beth, benny, harry ve diğer amerikalı satranç oyuncuları beth’i arayarak tüyo verdikleri zaman, aynı örgütlenmeyi amerikalılar olarak gerçekleştirmiş oluyorlar.

10. aynı isimli roman ve heath ledger
aynı isimli roman, 1983’te walter tewis tarafından kaleme alınmıştır. kitaptaki ilaç referansları kendi geçmişinden gelmektedir. walter tewis, new york times’a verdiği bir röportajda “gençken bana romatizmal kalp teşhisi konuldu ve hastanede ağır doz ilaçlar verildi.” demiştir. kadınların zekâsını yeni fark eden biri olarak değil, kadınların zekâlarını yeni gösterdiğini düşündüğü bir dönemden beth’i anlatmıştır. “… geçmişte birçok kadın zekâlarını saklıyordu şimdi böyle değil.” diyerek dönemin kadınlarından ilham aldığından bahsetmiştir. başlarda kitabın film olarak yapılması düşünülmüştür. heath ledger’ın yönetmenliğini yapacağı bir film olacakken, ledger 2008’de vefat etmiştir. mini dizi olarak daha iyi olacağı düşünülerek 2020 yılında netflix’ten yayınlanmıştır.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim