şimdi gökdelenlerin dolu olduğu bu yer eski raritan toprağıdır.
bugünkü new york city'e ilk gelen beyazlar, hollanda'lılar, bu topraklara new amsterdam demişlerdi. onlar geldiğinde manhattan'da, raritan isimli kızılderili kabilesi yaşıyormuş ve beyazların bazı hediyeleri karşılığında buraya yerleşmesine izin vermişler. beyazlar çoğaldıkça problemler artmış ve raritan'lar hollanda'lılar tarafından katliama uğramışlar.
devamını gör...

mö 21.yy’da yaşamış olan faşist lider. söylentilere göre halkının gazabına uğramıştır.
edit= gelen kaynaklara göre; dayatmacı bir politika izliyormuş, çevresindeki insanlar tarafından çabuk kandırılıyormuş.
devamını gör...

güney koreli idol- oyuncu. saf güzelliğinden ötürü ''ulusun ilk aşkı'' unvanının da sahibi ayrıca.

ilk çıkışını daha 16 yaşındayken miss a adlı müzik grubunda 2010 yılında gerçekleştirdi. grup, kore'nin en iyi ve başarılı kız grupları arasında yer alıyordu. suzy, idollüğün yanında oyunculuğa da atıldı ve çeşitli film ve dizilerde oynadı. 2017 yılında içinde bulunduğu miss a grubu dağılınca tamamıyla oyunculuğa yöneldi fakat yakın bir zamanda verdiği konseriyle, idollüğü bırakmadığını da göstermiş oldu. konser için tık tık.

gu family book, while you were sleeping, uncontrollably fond, vagabond, start up gibi başarılı dizilerde başrol olduğundan, parasite (film)'da oynayan park so-dam ile birlikte, sony pictures'ın marvel serisi ''silk'' ana karakteri cindy moon'u oynamaya aday oldu.

tüm bu başarılarının yanında, ülkenin en çok bağış yapan ünlüleri arasında her zaman en üst sıralarda olmayı başarmış kadın ünlüdür kendisi. daha 26 yaşında olduğunu düşününce, önünde çok daha başarılı bir kariyer varmış gibi duruyor. vagabond'un 2. sezonunu büyük bir sabırsızlık ve umutla bekliyorum.
devamını gör...

kendimi bildim bileli istikrarla sürdürebildiğim nadir eylemlerdendir. yerel ya da ulusal radyo kanallarının iyisiyle kötüsüyle mutlaka dinleyenine katacağı bir şeyler olur çaldığı müzik türlerinin yanı sıra. uzun vadeli bir dinleyici olarak radyolara dair gözlemlediklerimi aktarmak istedim başlığı görünce.

özellikle yerel radyoların bulunduğu yerin tastamam birer aynası olduğunu düşünüyorum. şimdiye dek karşı kıyı dahil bunun aksini gözlemlediğim bir duruma rastlamadım. programcıların konuşmalarında seçtiği hitaplar ve cümlelerindeki belirli kelimeler, spikerlerin kime selam edip kime şarkı gönderdiği, varsa haber bültenlerindeki tavırları, programlara sponsor olan işletmeler, reklam metinleri ve içlerinde rakip firmaya atılan taş mahiyetindeki sloganlar, her biri o mahalde yaşanan günlük olaylara, insanların haline ve tavrına dair ipuçları veriyor. hele bazen yayınlarda çalınan müzik türüyle anonslardaki ve reklamlardaki söylemlerin birbirine tezat oluşturduğu durumlar oluyorsa o radyoda evlere şenlik durumların, dinleyene yansıyan ufak tefek çekişmelerin hatta yayın kazalarının yaşandığı vaki olur. *

ulusal yayın yapan radyolarda da zaman zaman benzer durumların görüldüğü olsa da bugün internet ve sosyal medya sayesinde ulusal radyo kanallarının daha kemikleşmiş ve ne istediği belli dinleyici kitleleri oluyor. öte yandan her ulusal kanalın farklı bir var oluş nedeni olabiliyor, kimi üç şarkı beş reklam, iki tane de rutini oturmuş programla çarkı döndürmeye çalışırken kimi istasyonlar da sanatçıların, müziğin, geleneksel ile yeninin daha geniş kitlelere tanıtılmasını görev bilip buna göre bir yayın anlayışı güdüyor. ilk gruptakiler dinleyici kitlesinin iyice gelişmesi konusunda daha çok çaba gösteriyor, bunun için çok dinlenen programların ve sunucuların peşinden koştukları olabiliyor. ulusal kanalların belli popüler programları kendilerine transfer etmesi, hatrı sayılır bir dinleyici grubunu da transfer etmesi , böylece reklam gelirini arttırması anlamına geliyor. bu program adına iyi bir gelişme olsa da riskli de olabilir; çünkü uzun süre devam eden yayınların müdavimleri değişiklikleri kolay kabullenmez, yeni yayın yerinde her zaman dinledikleri programın doğasında bir değişiklik sezerlerse bağırlarına taş basıp dinlemeyi bile bırakabilirler. ev sahibi radyonun her zamanki dinleyicileri de alıştıklarının dışında bir yayın görmeyi pek olumlu karşılamayabiliyor, bu da radyonun ticari hedefleri için kötü haber demek. ikinci gruptakilerin rolü zamanla bir tür kültür sanat ajandası oluşturma yönünde geliştiğinde, buna bir de düzgün bir sosyal medya kullanımı eşlik ederse daha sadık bir dinleyen kitlesine ulaşabiliyorlar, reklam ve sponsorluk gelirleri için de ekstra çaba harcamaları gerekmiyor.

bir dinleyen radyodan ne ister peki? aslında bu sorunun yanıtı da dinleyiciye göre değişebiliyor. örneğin trt'nin gece programlarının uzun yol şoförleri ve gece çalışmak zorunda olan insanlar tarafından sıkı sıkı takip edildiğini görünce bu dinleyiciler için sohbet ağırlıklı, müziğin nispeten daha az tutulduğu yayınlar yapılıyor. sabah programlarında dinleyeni gündemden haberdar eden ancak çok da dikkat istemeyen sohbetlerin ve hareketli şarkıların bulunduğu programlar talep görüyor, keza akşam trafiğinin yoğun olduğu saatlerde de dinleyeni oyalayacak ve onların telefonla katılımını güdüleyecek yayınlar daha çok dinleniyor. akşamın ve gecenin ilerleyen saatlerinde de sıfıra yakın sohbetin ve reklamın olduğu müzik yayınları yine ulusal istasyonların tercih ettiği yayın çizgisi oluyor. bir radyonun başarısını da gözlemlediğim kadarıyla uzun yıllar boyunca dinleyeninin de alışarak kolay kolay bırakmak istemediği rutinleri belirliyor, bu rutin bol ödüllü programlardan ya da sponsorluğunu yaptığı etkinliklerden oluşacağı gibi dinleyicisine vadettiği birkaç saatlik huzurlu bir yayın da olabiliyor. hasılı kelam, her ne kadar birçoğumuz internetten, albümlerden ve sair yerlerden müzik dinlemeye halihazırda alışmış olsak da, radyo teknolojisi halen basit ve erişilebilir oldukça radyo dinlemenin popülerliğinden çok da bir şey kaybetmeyeceğini görebiliyoruz.

siz yine de radyoları dinleyin. sesini duyurmak isteyenlerle sesle huzur bulmak isteyenleri buluşturan çok az şey var bu dünyada.
devamını gör...

seni seviyorum demenin farklı şekilleri başlığı altındaki girisi ile günün ünlüsü yazarımız başlığına adını kazıyan köftehor.
devamını gör...

e gel beraber yaşayalım bu lüksü teyzecim.
devamını gör...

alfa oğlu alfa, sevdiğini selamlamadan başlamadı:)

ya bunlar ne güzel şarkı seçimleri, harikasın*

ekleme: peki ilk nickaltının bana ait olması gururu:))
devamını gör...

leonardo da vinci aynı anda bir eliyle yazı yazıp diğer eliyle resim yapabiliyordu.
devamını gör...

(bkz: bu bana biraz abartı geldi)

sma, kanser hastası küçük çocuklar yardım beklerken ne gerek vardı dedirten.

kaynak: www.sozcu.com.tr/hayatim/ya...
devamını gör...

pompaci militan'ın önderliğini bekliyoruz.
devamını gör...

bir rocky balboa klasiği.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

buna hiç gerek yok ki, hepimiz işsiziz , tahmine gerek yok.
devamını gör...

eskiden yine girip dolandığım, şimdi hiç girmek istemediğim kitap/kırtasiye mağazasıdır. kalem ,uç defter, vs. piyasaya göre daha pahalıya satılıyor d&r'da. bir de ikinciye %50 indirim kitap kampanyasına kanıp kitap alan arkadaşlar varsa da internetten sipariş vermelerini tavsiye ederim çünkü internet fiyatları d&r'ın indirimli halinden daha uyguna geliyor. kısacası artık bizimle değilsin d&r.
devamını gör...

açıklayayım, pavyona falan gitmedi arkadaşlar, ferrariyi önce bir tur kullanmama izin verdi çizdirmemek şartıyla. kullandıktan sonra dedim "bu güzel araba değil bilge sat sen bunu işine yaramaz böyle. en azından parasıyla dolar yaptırırsın*" o da dedi "nastenka seninle yemek varken neden dolar yaptırayım ki?" ben de madem öyle istiyor işine karışmayayım dedim.

t: sattığı ferrarisinin parası ile bana 12345678903456787654323456754334567543356765434567345676543234789875457898754345678 tane veggie dürüm alan bilge. bir de kendisi tam bir starbucks filozofudur.
devamını gör...

ben halk diye tabir edilen bizi anlıyorum ama şu ünlülerin bu kadını eleştirmesini anlamıyorum. mesela seren serengil bu kadına ağzına geleni söylüyor ama ali yıldırım ile olan ilişkisini hata olarak değerlendiriyor. bu hata dediğimiz kavram sadece şeyma'da mı geçerli değil? ünlüleri bilmesek sadece bu kadının tek başına ahlaksız yaşam sürdüğüne inanacağız. ayrıca şu güne bakarsak kadın bekar, adam bekar ve bir ilişki yaşıyorlar; bunda anormal olan nedir? bir ekonomik seviyeye öyle ya da böyle gelmiş bir insanın hayat tarzına uygun birisiyle olmasının derdi beni neden geriyor?
devamını gör...

sinop-inceburun
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bmw direksiyonu ile story .
devamını gör...

ankara ankara kara ankara.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

nil'in

hakkında her şeyi duymak istiyorum
bu, aşk değil de nedir...

şarkısını söylerken kendimi buluyorsam geçmiş olsun*
devamını gör...

kuru köfte yiyo şu an, şikayetçiyim!

allah kabul eyleye tarafı tabii ki ayrı da, insan insana bunu yapmaz ki canım?

kadıköy'de dolaştık az önce, öyle bi iskeleden denize baktık, bi çarşıya girdik çıktık, dedikodu yaptık, oh iyi ki de yaptık, canımıza değdi.

insafsız, şu anda köfte yiyo.*
bi de bana "az iç, sağlık sağlık" diyo, insan alkölden değil böyle böyle ölüyor işte!*

seviyoruz, takipteyiz.

al hadi al, sayende dinledim!



çok mu güzelmişti o köfte? fırk!
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim