unutulmayan reklam filmleri
devamını gör...
cautionary tales
us tarafından yazılıp yönetilen ve büyük emek harcandığı her karesinden belli olan, çok güzel, insanı içine işleyen bir senaryosu olan ve castın akışı bile çok etkileyici olan kısa filmdir.

cautionary tale ingilizcede birini uyarmak için anlatılan masallara verilen isimdir. küçükken annelerimizin bizi belli konularda tedbirli ve dikkatli olmamız için uyarmak amacıyla anlattıkları masallar gibi. ya da nasreddin hoca’nın su almaya giden kızına testiyi kırmasın diye tokat atması gibi.
küçükken ne zaman annemi dinlemesem başıma bir şey gelirdi, bu murphy kanunlarından daha kesin bir durumdu benim için. hatta kolumun kırıldığı gün annem benim en az on kez uyarmıştı ama elbette ki ben onu dinlemedim. ve bir yaz tatili boyunca kolum alçıda gezdim.
filmde de küçükken annesini dinlemediği için bedensel bir deformasyon yaşayan aaron’ın hikayesi var. aaron bu bozukluk yüzünden toplumdan dışlandığını hisseder ta ki bir toplantıya katılana kadar.
insanların kendilerini yalnız ve dışlanmış hissetmesinin nedeni acaba kendilerine benzeyen insanlardan uzakta olmaları mıdır? onlarla bir araya gelirsek aslında farklı olmadığımızı anlar mıyız?
annenizin sözünü dinleyin efendim, size anlattıkları masalları da her seferinde tam isabet terliklerinin sesini de.
cautionary tales

cautionary tale ingilizcede birini uyarmak için anlatılan masallara verilen isimdir. küçükken annelerimizin bizi belli konularda tedbirli ve dikkatli olmamız için uyarmak amacıyla anlattıkları masallar gibi. ya da nasreddin hoca’nın su almaya giden kızına testiyi kırmasın diye tokat atması gibi.
küçükken ne zaman annemi dinlemesem başıma bir şey gelirdi, bu murphy kanunlarından daha kesin bir durumdu benim için. hatta kolumun kırıldığı gün annem benim en az on kez uyarmıştı ama elbette ki ben onu dinlemedim. ve bir yaz tatili boyunca kolum alçıda gezdim.
filmde de küçükken annesini dinlemediği için bedensel bir deformasyon yaşayan aaron’ın hikayesi var. aaron bu bozukluk yüzünden toplumdan dışlandığını hisseder ta ki bir toplantıya katılana kadar.
insanların kendilerini yalnız ve dışlanmış hissetmesinin nedeni acaba kendilerine benzeyen insanlardan uzakta olmaları mıdır? onlarla bir araya gelirsek aslında farklı olmadığımızı anlar mıyız?
annenizin sözünü dinleyin efendim, size anlattıkları masalları da her seferinde tam isabet terliklerinin sesini de.
cautionary tales
devamını gör...
karadeniz deyince yazarların aklına gelen şeyler
her şeyiyle safranbolu, hamsi, kuymak ya da mıhlama * ve doğa manzarası.
devamını gör...
yazarların en türk özelliği
bu konuya da duyar kastınız ya pes.
her işi son gün yapmak. çocukken pazar günü ağlayarak 5 tane performans ödevini yetiştirmeye çalışmıştım. hala da aynıyım. ben hiç akıllanmıyorum.
her işi son gün yapmak. çocukken pazar günü ağlayarak 5 tane performans ödevini yetiştirmeye çalışmıştım. hala da aynıyım. ben hiç akıllanmıyorum.
devamını gör...
nazım hikmet ran
o; vatan haini olduğu idda edilerek vatandaşlıktan çıkarılmış, içinde memleket sevdası hiç bitmemiş, orduda görev yapmış, yazıları sebebiyle sürekli hapis cezaları almış, sonunda rusya'da vefat etmiş, mavi gözlü devdi.
--- alıntı ---
nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi hikmet.
nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
bir ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında amiral vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, amerikan amirali
amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
"amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi hikmet
nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, amerikan üsleri, amerikan bombası, amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi hikmet.
nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
bir ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında amiral vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, amerikan amirali
amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
"amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi hikmet
nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, amerikan üsleri, amerikan bombası, amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
--- alıntı ---
devamını gör...
john william waterhouse
1849-1917 yılları arasında yaşamış ingiliz ressam.
roma'da doğmuş. ailesi sanatla ilgilendiği için erken yaşlarda kendini geliştirme fırsatı bulmuş, babasının stüdyosunda asistanlık yapmış.
1870'de londra'da kraliyet akademisi'ne kabul edildiğinde önce heykel üzerine çalışsa da daha sonra resim yapmaya başlamış. lawrence alma tadema ve frederic leighton etkilendiği ressamlardan.
hem neo-klasisizm hem ön raffaeloculuğun en önemli temsilcilerinden. döneminde de değer görmüş, kraliyet akademisi'ne üye seçilmiş ve bir çok ressamı etkilemiştir.
kendisi hakkında bir tanım yazmadan önce eserlerini uzun bir süre inceledim. çünkü araştırırken öğreniyorum ve uzun bir süredir hangi tabloyu beğensem kendisi karşıma çıkıyor. ben de peşine düştüm.
200'den fazla çalışması var, bunların bir çoğu bir yerlerde görmüş olabileceğimiz ve hikayesi olan eserler. eserlerinde homeros'tan, shakespeare'den esintiler görebilir, tarihi karakterleri ve mitleri bulabilirsiniz. tablolarının çoğu bir hikayeyi bize ustaca anlatıyor. galiba bu yüzden çok ilgimi çeken bir ressam.
tablolarında ana figür kadın genelde. circe gibi, cleopatra gibi, the lady of shalott gibi, lamia gibi güçlü kadınları ve onların hikayelerini anlatan tabloları var ve onları çok güzel resmetmiş. duru güzelliklerine, güzel yüzlerine ve elbiselerine, özellikle tablolardaki renklere bakmaya doyamıyor insan. daha nasıl öveyim.
the soul of the rose (1908)
diogenes (1882)
the lady of shalott (1888)
bir kaç eserini tanım olarak girmiştim, onları da buraya bırakayım.
isabella and the pot of the basil
boreas
pandora'nın kutusu
tüm eserlerini incelemek isteyenler için buradan
kaynak
roma'da doğmuş. ailesi sanatla ilgilendiği için erken yaşlarda kendini geliştirme fırsatı bulmuş, babasının stüdyosunda asistanlık yapmış.
1870'de londra'da kraliyet akademisi'ne kabul edildiğinde önce heykel üzerine çalışsa da daha sonra resim yapmaya başlamış. lawrence alma tadema ve frederic leighton etkilendiği ressamlardan.
hem neo-klasisizm hem ön raffaeloculuğun en önemli temsilcilerinden. döneminde de değer görmüş, kraliyet akademisi'ne üye seçilmiş ve bir çok ressamı etkilemiştir.
kendisi hakkında bir tanım yazmadan önce eserlerini uzun bir süre inceledim. çünkü araştırırken öğreniyorum ve uzun bir süredir hangi tabloyu beğensem kendisi karşıma çıkıyor. ben de peşine düştüm.
200'den fazla çalışması var, bunların bir çoğu bir yerlerde görmüş olabileceğimiz ve hikayesi olan eserler. eserlerinde homeros'tan, shakespeare'den esintiler görebilir, tarihi karakterleri ve mitleri bulabilirsiniz. tablolarının çoğu bir hikayeyi bize ustaca anlatıyor. galiba bu yüzden çok ilgimi çeken bir ressam.
tablolarında ana figür kadın genelde. circe gibi, cleopatra gibi, the lady of shalott gibi, lamia gibi güçlü kadınları ve onların hikayelerini anlatan tabloları var ve onları çok güzel resmetmiş. duru güzelliklerine, güzel yüzlerine ve elbiselerine, özellikle tablolardaki renklere bakmaya doyamıyor insan. daha nasıl öveyim.
the soul of the rose (1908)
diogenes (1882)
the lady of shalott (1888)bir kaç eserini tanım olarak girmiştim, onları da buraya bırakayım.
isabella and the pot of the basil
boreas
pandora'nın kutusu
tüm eserlerini incelemek isteyenler için buradan
kaynak
devamını gör...
giralamo cardano
*bir aylıkken çiçek hastalığına yakalandı
*sekiz yaşında dizanteri oldu,
*dokuz yaşında merdivenlerden düştüğü sırada elindeki kocaman çekiç fırlayarak alnının ortasında, kemiği de gözükecek şekilde bir delik açtı,
*bitmedi: evinin önünde otururken çatıdan dev bir taş kafasına düştü,
*on sekizinde vebaya yakalandı,
*venedik ve garda gölünde boğulmaktan son anda kurtuldu,
*sağ elinin yüzük parmağı ezildi,
*iki kez köpek ısırdı,
...
liste devam ediyor ama ben yazmaktan usandım.
onu uşak gibi kullanan,soylu(!) hukukçu ve din bilimci babasıyla,annesi yedisine kadar öyle bir dövüyorlarmış ki cardano’yu, kendisinin anlattığına göre ölümlerden dönüyormuş.
fiziksel görünüşüyle çokça korkunç olduğu söylenmiş çevresindekiler tarafından.

bütün bu acılı arabesk tarzı yaşama karşın yirmisinde eukleides anlatıyormuş üniversitede.aynı zamanda italyan kentlerinde tıp dersleri de veriyormuş.
astrolog da olarak ün yapmış ayrıca.
yaşamında iki kez yapıtlarının bir bölümünü yaktı.(9+124 yapıt !)
kurduğu aile de çok başarılı olmadı.. o da ayrı bir başlık, hatta roman olabilecek cinsten!
kübik denklemlerle ilgili çalışmaları vardır, avrupa’ya negatif sayıları getirmiştir.
matematiğin yanısıra, hekimlik felsefe ve dinle ilgili çalışmaları da vardır.
unutmadan : oğlu tarafından ihbar edildi,engizisyon tarafından yazdıklarını inkar etmesi ve üniversiteden atılması kaydıyla bırakıldı.
kaynak: papağan teoremi /denis guedj
*sekiz yaşında dizanteri oldu,
*dokuz yaşında merdivenlerden düştüğü sırada elindeki kocaman çekiç fırlayarak alnının ortasında, kemiği de gözükecek şekilde bir delik açtı,
*bitmedi: evinin önünde otururken çatıdan dev bir taş kafasına düştü,
*on sekizinde vebaya yakalandı,
*venedik ve garda gölünde boğulmaktan son anda kurtuldu,
*sağ elinin yüzük parmağı ezildi,
*iki kez köpek ısırdı,
...
liste devam ediyor ama ben yazmaktan usandım.
onu uşak gibi kullanan,soylu(!) hukukçu ve din bilimci babasıyla,annesi yedisine kadar öyle bir dövüyorlarmış ki cardano’yu, kendisinin anlattığına göre ölümlerden dönüyormuş.
fiziksel görünüşüyle çokça korkunç olduğu söylenmiş çevresindekiler tarafından.

bütün bu acılı arabesk tarzı yaşama karşın yirmisinde eukleides anlatıyormuş üniversitede.aynı zamanda italyan kentlerinde tıp dersleri de veriyormuş.
astrolog da olarak ün yapmış ayrıca.
yaşamında iki kez yapıtlarının bir bölümünü yaktı.(9+124 yapıt !)
kurduğu aile de çok başarılı olmadı.. o da ayrı bir başlık, hatta roman olabilecek cinsten!
kübik denklemlerle ilgili çalışmaları vardır, avrupa’ya negatif sayıları getirmiştir.
matematiğin yanısıra, hekimlik felsefe ve dinle ilgili çalışmaları da vardır.
unutmadan : oğlu tarafından ihbar edildi,engizisyon tarafından yazdıklarını inkar etmesi ve üniversiteden atılması kaydıyla bırakıldı.
kaynak: papağan teoremi /denis guedj
devamını gör...
en iyi ikililer
(bkz: cenk erdem)
devamını gör...
yazarların en dindar özelliği
hurma yemeyi severim. umarım işime yarar.
devamını gör...
biri gelip ben peygamberim derse ne yapardınız sorunsalı
daha önce onu denediler kanka derdim
devamını gör...
orkusuga
enerji çeken/tüketen arkadaş anlamına gelmektedir. kendini ön planda tutmaya çalışan, fazla ilgi isteyen ve sadece kendini önemseyen fikirlere saygı duymayan insanlar örnek verilebilir.
devamını gör...
kitap önerileri
fahrenheıt 451
huzursuzluk (zülfü livaneli)
huzursuzluk (zülfü livaneli)
devamını gör...
puzzle
genellikle grup olarak yapılması mantığıyla nicelik olarak 2000 ila 5000 parça arasında değişen parçacıklı olanları vardır, ama insan egosu bunu tek başına yapmak da ister. genellikle ilk kez yapacaklarda 3000 parçalık bir yap-bozu "bunda ne var, 3 içerisinde yaparım, olmadı bırakırım" gibi bir küçümseyici yargı oluşabilir. bu gerçekçi bir bakış açısı değil. inat edilmesi ve o 3000 parçalık yap-bozun tamamlanana kadar 33 günü tesbih gibi çektirmesi muhtemeldir.
şunu da vurgulamak gerekir; 3000 parçalı bir yap-bozu yapmak bir zahmettir ve yapıp bitirinceye dek zahmet katsayısı ne kadar yüksek olursa, bozmak da o kadar işkenceye dönüşür. genellikle bozmak, yapmaktan daha çok stres yaratır. hatta, çoğu kez puzzle'ın tamamlanmış hali güzelce jelatinlenir ve öyle muhafaza edilir.
(bkz: yapboz)
şunu da vurgulamak gerekir; 3000 parçalı bir yap-bozu yapmak bir zahmettir ve yapıp bitirinceye dek zahmet katsayısı ne kadar yüksek olursa, bozmak da o kadar işkenceye dönüşür. genellikle bozmak, yapmaktan daha çok stres yaratır. hatta, çoğu kez puzzle'ın tamamlanmış hali güzelce jelatinlenir ve öyle muhafaza edilir.
(bkz: yapboz)
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
ben hiç radyo dinlemem normalde fakat bu sefer dinleyeceğim. ne sürprizler varmış merak ettim. değerli moderatöriçemize de geçmiş olsun diyorum.
devamını gör...
gut
almancadan dilimize çevrildiğinde “iyi” anlamına gelir. cümle içerisinde istediğiniz gibi kullanabilirsiniz. örneğin; guten tag, iyi günler demek. ya da ıch bin sehr gut, çok iyiyim şeklinde kullanabilirsiniz.
ayrıca çok fazla et tüketirseniz “gut” hastası olabilirsiniz.
ayrıca çok fazla et tüketirseniz “gut” hastası olabilirsiniz.
devamını gör...
yaşamak için bir neden bulamamak
nefes alamayacak kadar mutsuz hissediyorum, insanların çaresizlikleri, acıları, dertleri, açlıkları sırtımda yük. çok çalışmak, hayat kurmak, birilerinin yüklerini hafifletmek istiyorum. emek verip karşılığını almak istiyorum. yemek, giymek, içmek, tatil yapmak istiyorum. insanların hayatını güzel yaşamasının beni öfkelendirmemesini istiyorum. kimseye sıkıntı vermemek için sessiz kalışlarım ruhumda derin çentikler oluşturuyor, görüyorum, biliyorum, kanıyorum
devamını gör...
maskenin boğuluyormuş hissi vermesi
gündüzleri iyiden iyiye artan sıcaklık sebebiyle kendini gittikçe belli eden, sıkıntı yaratan hissidir. titaniğin battığı okyanusta filikasız kalmış gibi hissediyorum. n95, nano, mikro, tombow, faber castell ne varsa denedim olmuyor. son çare kese kağıdı.
evet...
evet...
devamını gör...

