küfürbaz olan insanların kafasının çalışmaması
kelime dağarcığı kısıtlı ya da geri zekalı insanlar değillerdir. aksine genelde kelime dağarcığı oldukça fazla ve akıllı insanlardır. bununla ilgili bir sürü araştırma var fakat benim yakın zamanda okuduğum bir tanesinde (aşağıya linkini de koyucam) deneklere bir harf verilmiş ve bir dakika içerisinde o harfle başlayıp küfür olmayan kelimeleri söylemeleri istenmiş. daha sonra yine aynı kişilerin belirli bir süre içinde bildikleri tüm küfürleri etmelerini istemişler. ve tatataaamm. daha çok küfür bilen insanların kelime dağarcığı da diğerlerine kıyasla daha fazla çıkmış. ayrıca 2012’de yapılan başka bir araştırmada fazla küfür eden insanların diğer insanlara kıyasla daha dürüst olduğu tespit edilmiş. yani özetle; küfürbaz dediğiniz insanlar sandığınız kadar da geri zekalı, güvenilmez insanlar değillermiş.
kaynak
kaynak
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu
o kadar tatlı bir kadın ki bazen bilgisayar ekranını öpesim geliyor mesajlarını ya da tanımlarını okuduktan sonra...
ne oluyor bana sözlük? kazık kadar kadınım ben ya. ponçiklik yaptığımız yaşlarımızı geçmemiş miydik?
ne oluyor bana sözlük? kazık kadar kadınım ben ya. ponçiklik yaptığımız yaşlarımızı geçmemiş miydik?
devamını gör...
diyelim ki o bunu okuyor
eğer burada olsaydın, sana anlatmak isterdim. kimsenin hatta benim bile varlığına ihtimal vermediğim bir şeyin ne kadar kırılmış olduğunu; kalbimin. orada öylece üstüm başım kan içinde dururken, kimsenin suratında bir parça bile telaş emaresi olmamasının nasıl hissettirdiğini, hastanede tek başıma dikilirken kimsenin benim için gelmeyeceğini bilmenin, ilk kez birinin iyi misin diye sormasını ne denli dilediğimi sana anlatmak isterdim. beni biliyorsun, kendime sürekli yalnız başıma iyi olduğumu söyleyip duruyorum ama sahiden iyi miyim artık inan bilmiyorum. saatlerce geç kalmışken, tamamen kana ve toza bulanmışken duyduğum tek cümlenin o aptal halıları kirletmemem olduğunu bilseydin eğer, bilmiyorum... bilseydin eğer yine o aptal gülümsemelerinden birini takınır ve ben önemsiyorum derdin değil mi? "ben cehennemin dibine gitmemeni önemsiyorum"
burada olsaydın, eğer burada olmuş olsaydın sana aslında ne kadar yorgun hissettiğimden söz ederdim. gözlerimi her kapattığımda gözlerimin önünden geçen cam kırıklarının yakamdan düşmediğini ve bir türlü uyuyamadığımı bilseydin, bütün geceni yeniden bana ayırır mıydın? bütün gece yine beraber bir kaç film izlerdik ve gevezelik ederdik değil mi? bilmiyorum, tek yaptığım önemsemiyor gibi davranmak ama koca dünyada bir başımayım, bunu çoğu zaman dert etmiyorum hatta memnunum bu sessizlikten yine de bazı zamanlar insanın tek duymak istediği tanıdık bir ses.
eğer burada olsaydın, ilk defa bir insanın varlığına ihtiyaç duyduğumu itiraf edebilirdim. dizlerim korkudan eski bir iskele gibi titrerken kendi kendimi teselli etmem gerektiğini bilmenin ve durup acı çekmeye bile vaktimin olmamasının nasıl hissettirdiğini beni nasıl yerin bin kat dibine gömdüğünü sana anlatabilirdim böylece. kimsenin senin için orada olmayacağına o kadar alışıyorsun ki acı çekmek için bile kendine izin veremiyorsun böyle zamanlarda. kendime söylediğim her şeyi hayal meyal hatırlıyorum eğer duysaydın eminim gülerdin. "şimdi sırası değil, kalk ve bir şeyler yap kendin dışında kimse umursamayacak. yürümeye devam et, git sadece yürü. kazağı koluna daha sıkı sar, kanamayı durdur tek yapman gereken bu gerizekalı! nefes al acıyı önemseme şimdi sızlanmanın zamanı değil." peki ne zaman sızlanmamın zamanı? zihnimi uyuşturan, etimi lime lime eden bu ağrı hakkında kendime bile nazım geçmiyor sanırım.
eğer burada olsaydın... ama değilsin. sanırım bu benim hatam ve bundan gurur duymuyorum sadece yıllar sonra denk gelirsen eğer bilmeni isterim; bazı zamanlar insan olduğumu hatırlamaya başladım ve bu hatırladığımdan daha betermiş. dediğim gibi yalnızken iyiyim sorun yok, önemli değil. sadece haklıydın, bir gün gerçekten kendim dışında birine ihtiyacım olduğunu söylediğinde seni dinlemem gerekirdi tamamen aptal gibi davrandım.
burada olsaydın, eğer burada olmuş olsaydın sana aslında ne kadar yorgun hissettiğimden söz ederdim. gözlerimi her kapattığımda gözlerimin önünden geçen cam kırıklarının yakamdan düşmediğini ve bir türlü uyuyamadığımı bilseydin, bütün geceni yeniden bana ayırır mıydın? bütün gece yine beraber bir kaç film izlerdik ve gevezelik ederdik değil mi? bilmiyorum, tek yaptığım önemsemiyor gibi davranmak ama koca dünyada bir başımayım, bunu çoğu zaman dert etmiyorum hatta memnunum bu sessizlikten yine de bazı zamanlar insanın tek duymak istediği tanıdık bir ses.
eğer burada olsaydın, ilk defa bir insanın varlığına ihtiyaç duyduğumu itiraf edebilirdim. dizlerim korkudan eski bir iskele gibi titrerken kendi kendimi teselli etmem gerektiğini bilmenin ve durup acı çekmeye bile vaktimin olmamasının nasıl hissettirdiğini beni nasıl yerin bin kat dibine gömdüğünü sana anlatabilirdim böylece. kimsenin senin için orada olmayacağına o kadar alışıyorsun ki acı çekmek için bile kendine izin veremiyorsun böyle zamanlarda. kendime söylediğim her şeyi hayal meyal hatırlıyorum eğer duysaydın eminim gülerdin. "şimdi sırası değil, kalk ve bir şeyler yap kendin dışında kimse umursamayacak. yürümeye devam et, git sadece yürü. kazağı koluna daha sıkı sar, kanamayı durdur tek yapman gereken bu gerizekalı! nefes al acıyı önemseme şimdi sızlanmanın zamanı değil." peki ne zaman sızlanmamın zamanı? zihnimi uyuşturan, etimi lime lime eden bu ağrı hakkında kendime bile nazım geçmiyor sanırım.
eğer burada olsaydın... ama değilsin. sanırım bu benim hatam ve bundan gurur duymuyorum sadece yıllar sonra denk gelirsen eğer bilmeni isterim; bazı zamanlar insan olduğumu hatırlamaya başladım ve bu hatırladığımdan daha betermiş. dediğim gibi yalnızken iyiyim sorun yok, önemli değil. sadece haklıydın, bir gün gerçekten kendim dışında birine ihtiyacım olduğunu söylediğinde seni dinlemem gerekirdi tamamen aptal gibi davrandım.
devamını gör...
bir masum mor menekse
günümüz hacı hocaların bade artıklarını yıllardan sonra bile tir tir titreten, ismini gördüklerinde kaçacak delik aramalarına neden olan türkiye cumhuriyeti kurucusu, ulu önder, başkomutan, gazi mustafa kemal atatürk'ün söylediği, 1920 anayasının 6. maddesi başlangıcı olan "hâkimiyet bilâ kaydü şart milletindir" cümlesindeki "kayıtsız şartsız" anlamına gelen osmanlıca tanım.
günümüzde, günümüz türkçesi ile "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" şeklinde tbmm kürsüsünün arkasında türkiye büyük millet meclisi'nin temel ilkesi olarak yazmaktadır.
eski hali:

harf devriminden sonra:

günümüz:

kaynak: resimler wikipedia'dan alınmadır.
günümüzde, günümüz türkçesi ile "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" şeklinde tbmm kürsüsünün arkasında türkiye büyük millet meclisi'nin temel ilkesi olarak yazmaktadır.
eski hali:

harf devriminden sonra:
günümüz:
kaynak: resimler wikipedia'dan alınmadır.
devamını gör...
maço erkek
bazı erkeklerin yaptığı pozlardır. ama bu sözde maçolar, hanımlarından izinsiz maça bile gidemezler.
devamını gör...
bir insanla ilişkiyi kesmek için yeterli sebepler
karşısındakini aşağılayıcı konuşması ve küçük düşürmesi.
devamını gör...
fikrinizin sürekli değişmesi
sürekli kısmını bilemesem de fikirlerimizin değişmesi oldukça normal ve hatta gayet olumlu bir durumdur. fikirleri değişmeyen birisi dogmatik ve fanatiktir. yeniliğe kapalıdır. fikirleri değişen, aslında böyle de olabilir diyen kişiler gelişime ayak uyduran, kendini geliştirebilen kimselerdir.
devamını gör...
hayatını evden işe işten eve şeklinde yaşayan insan
çoğu insanımızın çaresizlik içerisinde gerçekleştirmek zorunda olduğu eylem.evet çaresizlik içerisinde dedim çünkü ne yapabilir başka?hele ki çocuk okutuyorsa birde kirada oturuyorsa bu insandan nusrete gidip kafes yemesini bekleyemeyiz.hayat pek tozpembe değil.
devamını gör...
radyum kızları
20. yüzyılın başlarında waterbury saat fabrikası'nda çalışan ve karanlıkta parlayan boyalarla saatleri boyayan ama o parlayan şeyin ne olduğunu anladıklarında iş işten geçtiği için canlarından olan işçi kızlar.
1. dünya savaşı'nda askerler cephede düşman tarafından görülmeden saati öğrenmek için bu fosforlu saatleri kullanıyordu. bu güzel saatler savaştan sonra moda olmuştu. bu nedenle fabrika, birçok genç kızı bu saatleri bu parlak madde ile boyamaları için işe almıştı.
kızlar işten artan boyaları, gece karanlığında ışıl ışıl görünmek için her taraflarına sürüyor, dişlerini bununla parlatıyor, dudaklarına bu boyayı sürüyordu. zaten boya yaptıkları fırçayı da sivriltmek için zaman zaman dudaklarından yardım aldıkları oluyordu.
ancak bir süre sonra kızların dişlerinde dökülmeler, çene kemiklerinde erimeler, kapanmayan yaralar görülmeye başlandı. ölüm vakaları da manzaraya dahil oldu.
maalesef kızların neredeyse içinde yüzdüğü bu parlak boya, radyumdu. bu son derece radyoaktif bir maddeydi.
curie ailesi bu elementi keşfettikten sonra, ne yazık ki büyük bir yanılgı ile kansere iyi geleceğini düşünmüşlerdi ve ortalığı bir radyum çılgınlığı sarmıştı. radyum içeren ürünler eczanelerde bile satılmaya başlanmıştı.
kızlar hastalık ve ölümlerle boğuşmaya başlayıp vakalar da tavan yapınca bu işin peşine düşüldü. görüldü ki vücutlarında yoğun miktarda radyum var, hatta nefes verdiklerinde ağızlarından radon gazı çıkıyor. üstelik ölen kızların kemikleri bile radyasyon yaymaya devam ediyordu.
***
tabi gerçek ortaya çıkınca eski çalışanlar fabrikaya karşı dava açtılar.
--- alıntı ---
kısa bir süre sonra davaya hastalanmış başka eski çalışanlar da katıldı. davacılar, kişi başına 250.000 dolar tazminat talep ediyorlardı. ancak fabrikanın arkasındaki politik ve maddi destek çok güçlü idi ve dava uzadıkça uzuyordu. dava sürerken quinta’nın iki kalça kemiği de kırıldı, albina tamamen yatalak hale geldi. edna artık neredeyse yürüyemez hale gelmişti ve fabrikada çalışmayı bırakalı yıllar olmasına rağmen geceleri hala saçları parıldıyordu. çene kemiği kopmuş olan katherine, avukatına “eğer 250.000 doları kazanırsam cenazeme bir sürü gül alabilirim değil mi?” diye soruyordu.
dava, çekişmeli bir şekilde üç yıl sürdü, bu sırada davalı genç kızlardan 13 tanesi radyum zehirlemesine bağlı çeşitli nedenlerle hayatını kaybetti. 1928 sonbaharında, dava nihayet sonuca bağlandı ve jüri us radium firmasının her bir davalıya 10.000 dolar tazminat ödemesine, ölene kadar da 600 dolar aylık bağlamasına ve tüm tıbbi bakım ücretlerini de üstlenmesine karar verdi. ilaveten, radyum boyası kullanımına ilişkin ciddi düzenlemeler getirildi.
(acikbilim. com'dan alıntıdır.)
--- alıntı ---
ne yazık ki birçok kimyacının da genç yaşta ölme nedeni, o zamanlar ne olduğu iyi bilinmeyen radyoaktivitedir.
çenesinde tümör çıkan radyum kızlarından biri:
1. dünya savaşı'nda askerler cephede düşman tarafından görülmeden saati öğrenmek için bu fosforlu saatleri kullanıyordu. bu güzel saatler savaştan sonra moda olmuştu. bu nedenle fabrika, birçok genç kızı bu saatleri bu parlak madde ile boyamaları için işe almıştı.
kızlar işten artan boyaları, gece karanlığında ışıl ışıl görünmek için her taraflarına sürüyor, dişlerini bununla parlatıyor, dudaklarına bu boyayı sürüyordu. zaten boya yaptıkları fırçayı da sivriltmek için zaman zaman dudaklarından yardım aldıkları oluyordu.
ancak bir süre sonra kızların dişlerinde dökülmeler, çene kemiklerinde erimeler, kapanmayan yaralar görülmeye başlandı. ölüm vakaları da manzaraya dahil oldu.
maalesef kızların neredeyse içinde yüzdüğü bu parlak boya, radyumdu. bu son derece radyoaktif bir maddeydi.
curie ailesi bu elementi keşfettikten sonra, ne yazık ki büyük bir yanılgı ile kansere iyi geleceğini düşünmüşlerdi ve ortalığı bir radyum çılgınlığı sarmıştı. radyum içeren ürünler eczanelerde bile satılmaya başlanmıştı.
kızlar hastalık ve ölümlerle boğuşmaya başlayıp vakalar da tavan yapınca bu işin peşine düşüldü. görüldü ki vücutlarında yoğun miktarda radyum var, hatta nefes verdiklerinde ağızlarından radon gazı çıkıyor. üstelik ölen kızların kemikleri bile radyasyon yaymaya devam ediyordu.
***
tabi gerçek ortaya çıkınca eski çalışanlar fabrikaya karşı dava açtılar.
--- alıntı ---
kısa bir süre sonra davaya hastalanmış başka eski çalışanlar da katıldı. davacılar, kişi başına 250.000 dolar tazminat talep ediyorlardı. ancak fabrikanın arkasındaki politik ve maddi destek çok güçlü idi ve dava uzadıkça uzuyordu. dava sürerken quinta’nın iki kalça kemiği de kırıldı, albina tamamen yatalak hale geldi. edna artık neredeyse yürüyemez hale gelmişti ve fabrikada çalışmayı bırakalı yıllar olmasına rağmen geceleri hala saçları parıldıyordu. çene kemiği kopmuş olan katherine, avukatına “eğer 250.000 doları kazanırsam cenazeme bir sürü gül alabilirim değil mi?” diye soruyordu.
dava, çekişmeli bir şekilde üç yıl sürdü, bu sırada davalı genç kızlardan 13 tanesi radyum zehirlemesine bağlı çeşitli nedenlerle hayatını kaybetti. 1928 sonbaharında, dava nihayet sonuca bağlandı ve jüri us radium firmasının her bir davalıya 10.000 dolar tazminat ödemesine, ölene kadar da 600 dolar aylık bağlamasına ve tüm tıbbi bakım ücretlerini de üstlenmesine karar verdi. ilaveten, radyum boyası kullanımına ilişkin ciddi düzenlemeler getirildi.
(acikbilim. com'dan alıntıdır.)
--- alıntı ---
ne yazık ki birçok kimyacının da genç yaşta ölme nedeni, o zamanlar ne olduğu iyi bilinmeyen radyoaktivitedir.
çenesinde tümör çıkan radyum kızlarından biri:
devamını gör...
hümanizm
tr. insancıllık (tdk sözlüğüne göre. ama insancılık ya da insan merkezcilik çok daha doğru olabilir.)
ülkemizde son derece yanlış şekilde "insan sevgisi" olarak bilinir. halbuki bundan ziyade, insanlara ve insanlığa duyulan genel bir saygıyı temsil eder. sayesinde "kralımız çok yaşasın, devletimiz çok yaşasın" düşüncesinin yerini "insanlar çok yaşasın" almıştır. her ne kadar çok eski zamanlardan beri düşünülegelse de, popülaritesini fransız ihtilali'ne borçludur.
ülkemizde son derece yanlış şekilde "insan sevgisi" olarak bilinir. halbuki bundan ziyade, insanlara ve insanlığa duyulan genel bir saygıyı temsil eder. sayesinde "kralımız çok yaşasın, devletimiz çok yaşasın" düşüncesinin yerini "insanlar çok yaşasın" almıştır. her ne kadar çok eski zamanlardan beri düşünülegelse de, popülaritesini fransız ihtilali'ne borçludur.
devamını gör...
sokak köpeklerine tapanlar dini
ülkenin en büyük sorunları arasında son sıralarda olan sorundur. nefret dolu bir insan olarak itperest kadar çirkin bir tabir uzun zamandır görmüyordum tebrik ederim seni.
yazara hak verdiğim nokta sokakta köpeklerin yaşamaması gerektiğidir. kışın soğuktan ölen köpekler var ankara'nın ortasında. hastalıktan ölen var. açlıktan ölen var. araba çarpıp sakat kalan, ölen var. ve sürekli oluyor bu durum. gece uluma sesleri arasında uyuyorum. metropolde, şehirde köpeğin mutlu olamayacağını düşünmüyorum. ha birde evet sürü halinde tehlike yaratırlar.
yazara hak verdiğim nokta sokakta köpeklerin yaşamaması gerektiğidir. kışın soğuktan ölen köpekler var ankara'nın ortasında. hastalıktan ölen var. açlıktan ölen var. araba çarpıp sakat kalan, ölen var. ve sürekli oluyor bu durum. gece uluma sesleri arasında uyuyorum. metropolde, şehirde köpeğin mutlu olamayacağını düşünmüyorum. ha birde evet sürü halinde tehlike yaratırlar.
devamını gör...
k-pop
sanılanın aksine sadece 'pop' olarak sınıflandırılmaması gereken, bünyesinde rap, hiphop, rock, trot, ballad vb. müzik türlerini de bulunduran korece şarkılara verilen genel isim.
aynı zamanda 'k-pop sektörü' olarak adlandırılan, bireysel sanatçıları veya erkek- kadın idol gruplarını içine alan bir sektör de var.
güney kore bazı konularda fazla muhafazakar bir ülke (dövmesi olan birini gangster olarak görmek gibi), hal böyle olunca bu idol gruplarındaki üyelerin ilk birkaç yıl (en azından grup tanınana ve fandom'ı oluşana kadar) sevgili yapmasına sıcak bakılmıyor. çünkü güney kore'deki fanlar saçma bir şekilde idolünü sahipleniyor. bu durum bizim ülkede hiçbir sanatçıya yapılmaz mesela. ki yapılmamalıdır bize ne insanların ilişkisinden*. neyse konuya devam, aslında sanılanın aksine sevgililerinin olmaması yasaktan dolayı değil, vakitleri olmadığından. tüm günlerini pratik, çekimler, katıldıkları programlarla vs. dolduran kişilerin vakitleri kalmıyor tahmin edilebileceği üzere.
inanç grubu gibi hareket etmek nasıl oluyor anlam veremedim. 'cinsiyetsizlik önermeleri' (?) hakkında açıklama yapmama gerek bile yok sanırım. kafasında beyin yerine saman olan kişi bile böyle saçma bir şeyi düşünmez fakat birkaç şey söylemezsem içim rahat etmeyecek. ha işte var öyle 3-5 kanal; araştırmaktan, bilimden, biyolojiden kısaca hiçbir şeyden haberi olmayıp saçma sapan haber yapanlar. arkadaşlar, cinsiyet öyle; aa bu lezbiyenmiş, gaymiş ya da aa bu feminen, bu maskülen giyiniyor, aa şu erkek makyaj yapmış bu gay, denecek ve bundan özenip 'cinsiyet değiştirecek' ya da 'cinsiyetsiz olacak' bir kavram değildir.
aynı zamanda 'k-pop sektörü' olarak adlandırılan, bireysel sanatçıları veya erkek- kadın idol gruplarını içine alan bir sektör de var.
güney kore bazı konularda fazla muhafazakar bir ülke (dövmesi olan birini gangster olarak görmek gibi), hal böyle olunca bu idol gruplarındaki üyelerin ilk birkaç yıl (en azından grup tanınana ve fandom'ı oluşana kadar) sevgili yapmasına sıcak bakılmıyor. çünkü güney kore'deki fanlar saçma bir şekilde idolünü sahipleniyor. bu durum bizim ülkede hiçbir sanatçıya yapılmaz mesela. ki yapılmamalıdır bize ne insanların ilişkisinden*. neyse konuya devam, aslında sanılanın aksine sevgililerinin olmaması yasaktan dolayı değil, vakitleri olmadığından. tüm günlerini pratik, çekimler, katıldıkları programlarla vs. dolduran kişilerin vakitleri kalmıyor tahmin edilebileceği üzere.
inanç grubu gibi hareket etmek nasıl oluyor anlam veremedim. 'cinsiyetsizlik önermeleri' (?) hakkında açıklama yapmama gerek bile yok sanırım. kafasında beyin yerine saman olan kişi bile böyle saçma bir şeyi düşünmez fakat birkaç şey söylemezsem içim rahat etmeyecek. ha işte var öyle 3-5 kanal; araştırmaktan, bilimden, biyolojiden kısaca hiçbir şeyden haberi olmayıp saçma sapan haber yapanlar. arkadaşlar, cinsiyet öyle; aa bu lezbiyenmiş, gaymiş ya da aa bu feminen, bu maskülen giyiniyor, aa şu erkek makyaj yapmış bu gay, denecek ve bundan özenip 'cinsiyet değiştirecek' ya da 'cinsiyetsiz olacak' bir kavram değildir.
devamını gör...
hem mutlu hem de umutlu olabilen insan
saygıyla imrendiğim insandır. bunca şeye rağmen nasıl bu kadar mutlu olur, nasıl umudunu kaybetmez? merak konusu.
devamını gör...
dünyanınbütünmeşhurlarınıntraşolurkenkullandığıjilet
nickindeki yazım yanlışını da düzelttirirse 10 numara yazar.
devamını gör...
23 aralık 2020 olay tv’nin kapanması
özgür ve demokratik ülkemizde, daha 30 kasım'da yenilenmiş kadrosuyla (nevşin mengü de kadrodaydı)istanbul'daki yeni ofisinde yayına başlayan olay tv apar topar kapanıyor. cavit çağlar’ın sahibi olduğu, genel yayın yönetmenliğini süleyman sarılar’ın yaptığı kanal, muhalif ve özgürlükçü bir duruş iddiası ile yola çıkmış hatta sofuoğlu’na sağlam bir ayar da vermişti. : twitter.com/tuckdigg/status...
ancak iktidar, cavit bey’e tmsf üzerinden selam yollamış, böyle giderlerse şirketlerine el konulabileceği iması yapılmıştı. e mal canın yongası olunca...
kaynak:
twitter.com/odatv/status/13...
zorunlu guncelleme:
bu bir iddia filan değildir, genel yayın yönetmeni süleyman sarılar haberi doğrulamıştır. ekip olarak kanaldan ayrıldık kendi kanalımızı aldık, ordan devam edeceğiz demiştir.
twitter.com/vaziyetcomtr/st...
bonus:
twitter.com/sahmetsahmet/st...
ancak iktidar, cavit bey’e tmsf üzerinden selam yollamış, böyle giderlerse şirketlerine el konulabileceği iması yapılmıştı. e mal canın yongası olunca...
kaynak:
twitter.com/odatv/status/13...
zorunlu guncelleme:
bu bir iddia filan değildir, genel yayın yönetmeni süleyman sarılar haberi doğrulamıştır. ekip olarak kanaldan ayrıldık kendi kanalımızı aldık, ordan devam edeceğiz demiştir.
twitter.com/vaziyetcomtr/st...
bonus:
twitter.com/sahmetsahmet/st...
devamını gör...
cennete sol ayakla girmek
çalışkan öğrencidir. sevap puanlarına güveniyordur. takdir edilesi bir şımarıklık. zira hoca gıcık kapıp atabilir.
devamını gör...
leğen gibi poposuyla dar pantolon giyen kadın
dışarıda milletin gtüne bakarak dolaşan yazar beyanıdır.
(ben bakmam hiç. leğenmiş, kovaymış farketmez. farketmez derken banane anlamında. bakmam ya hani o açıdan.)
(ben bakmam hiç. leğenmiş, kovaymış farketmez. farketmez derken banane anlamında. bakmam ya hani o açıdan.)
devamını gör...
yaşı küçük yazarları sağ frame’e almak
akıl yaşta değil baştadır diyerek 44 yaşında katılmadığım düşünce...
devamını gör...
regl olayının çok abartılması
yüzde yüz yanlış önerme içeren başlık.
yine çıkmış bir kendini bilmez regl kanı ile spermi bir tutuyor. orta okul fen bilgisi bilgisi bu artık öğrenin ikisinin uzaktan yakından alakası olmadığını.
ayrıca hayatında hiç regl olmamış bireyler bu konu hakkında yorum yapmazsa seviniriz. insanın bilmediği şeye uzaktan sallaması çok kolay oluyor tabii. hadsizler.
yine çıkmış bir kendini bilmez regl kanı ile spermi bir tutuyor. orta okul fen bilgisi bilgisi bu artık öğrenin ikisinin uzaktan yakından alakası olmadığını.
ayrıca hayatında hiç regl olmamış bireyler bu konu hakkında yorum yapmazsa seviniriz. insanın bilmediği şeye uzaktan sallaması çok kolay oluyor tabii. hadsizler.
devamını gör...
