gayet tatlı olan hatun. veya kadın. kızıl saçlı ise bir başka oluyor, enfes bir çekicilik kattığını söylemek yanlış olmaz.
devamını gör...

bir audi marka arabam vardı. babam bana, hemen hemen her kız çocuğuna alındığı gibi oyuncak bir bebek almıştı. oysa ben vitrinde o arabayı görmüştüm ve bebek istemediğimi, onu istediğimi söylemiştim. her istediğimi yapan adam, ne hikmetse inat etmiş, almamıştı onu.

sonra ben birkaç saat boyunca ağlayınca (lanet bir çocuktum, kabul ediyorum) zırıltıma dayanamayıp arabayı almıştı bana. nereye gitsem yanımda götürürdüm. hele o açılan kapılarına, kaportasına, bagajına aşıktım.

kazık kadar olduğumda bile senelerce durdu o araba bende. sonra ne oldu da verdim birilerine hatırlamıyorum ama, geçen yine özledim "keşke vermeseydim" dedim.

kahverengiydi. tam hatırlamıyorum ama şuna benziyordu, eski bir modeldi:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
(görsel, hobbylandbg. com'dan alıntı)
devamını gör...

tesadüf yoktur; tevafuk vardır!

ben de tesadüfe inanmayanlardanım.
devamını gör...

en iyisini yapan insandır. oturup pandemi bitsin diye bekleyeceğine 'kendime ne katarsam kârdır' diye düşünüyordur. içlerinde olmaya çalıştığım insan grubudur. ömür bitiyor yahu bu günleri öylesine yaşamamın hiçbir anlamı yok.
devamını gör...

doğrudur, kitap okumak karın doyurmuyor .ancak karnı tok, beyni boş adamlardan çektiğimiz kadar hiç kimseden çekmedik.

zülfü livaneli
devamını gör...

yağmura çok teşekkür ederim
bu gece yalnızca bu şiire yağdı

saol aşkım
saol kırık kolum, kesik bileğim, kırık yüzüm,
kesik geleceğim, kırık sonsuzluğum

her şeye rağmen
yağmura bulanmış, güzel bir yazdı.

(küçük iskender)
devamını gör...

bu yaşım güzel olsun istiyorum. hep istediğim dileklerim gerçekleşsin ve biraz daha az üzüldüğüm bir yaş olsun. buraya yazıyorum çünkü dileklerimi, hayallerimi ve hedeflerimi unutmak istemiyorum. bunca sene hiç kutlamadım ama bu yıl hediyem olsun kendime *
devamını gör...

takip ettiğim, yazılarını merakla beklediğim yazarlardan birisidir kendisi. bazı tanımlarını bir kereden daha fazla beğenme imkanım olsaydı demişimdir çok kez. ufkumuzu açan yazıları için teşekkür ederim.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

türkçesi, iyiliksever/ korumacı cinsiyetçiliktir. hostile sexism'e göre daha tehlikelidir çünkü bu sözler ve davranışlar, söyleyen kişiye göre olumlu gözükse de (hatta feminist bir yaklaşım gibi gözükür) cinsiyet eşitliğine zarar veren değerlendirmelerdir.

örnek olarak; kadınlar erkekler tarafından korunmalı demek kadınlara zayıf bir imaj yüklemektir. ya da , ''kadınlar çiçektir'' demek kadınlara zarif, güçsüz imajı verir fakat kadınlar zarif, kırılgan olmak zorunda değildir.

bir cinsiyetin diğer cinsiyete göre ayrıcalık görmesi iki cinsiyete de zarar verir. fakat bunlar kibarlıkla karıştırılmamalıdır. birine kapıyı açmak bence kibarlıktır ve iki cinsiyete de gösterilebilir. yine sadece tek bir cinsiyete gösterilmesi ve o ayrıcalık gören cinsiyetin de karşı cinsiyetin (ayrıcalık gösteren) zaten bunu yapması zorunluluk gibi algılaması da kendisine yaptığı en büyük kötülüklerden ve cinsiyetçilikten biridir (örnek: kadının karşıdaki erkekten kapıyı açmasını -her seferinde- beklemesi).

kadınların ''özel bir muameleye'' ihtiyacı yoktur. işte sırf bu yüzden iyiliksever cinsiyetçilik açıkça gösterilen düşmanca cinsiyetçilik'e (hostile sexism) göre daha tehlikelidir.

birçok örneğini buradan da bulabilirsiniz.
devamını gör...

önce şunu söyleyerek başlamalıyım ki kafka benim azizim. ona olan hayranlığımı yeteneksiz yazarlığım anlatmaya yetmez. kafka’nın yazdığı herhangi bir sözcüğü okurken bile içim titriyor. her ölüm yıldönümünde içimde bir hüzünle geçiririm o günü. sanki yaz günü değilmiş gibi. kafka’nın okumadığım tek bir kitabı kaldı. okumayacağım o kitabı çünkü eğer okursam kafka’nın okumadığım hiçbir kitabı kalmayacak ve sanki gerçekten ölmüş olacak benim için. belki bir gün, iyice yaşlanınca, hafızam kaybolmaya başladığında çok sevdiğim birinden o kitabı bana okumasını isteyeceğim. eğer kabul ederse...

ama...

sanal alemde - burası da dahil- kafka’nın milenaya yazdığı mektuplar üzerinden yapılan tartışmalar gereksiz ve sulu güzellemelere dönmüş durumda. ne kadar masum bir aşkmış! birbirine bu kadar uzak kalan iki insan nasıl böyle safça sevebilirmiş birbirini. gerçekten bu sulu göz romantizmin ne anlamı var allah aşkına. o iş kesinlikle öyle değil ama siz bilirsiniz.

çünkü...

kafka ile milena tanıştığında milena evli kafka nişanlı idi. birbirlerine aşık olduklarında da bu durum ayniyle devam etmekte idi. kafka milenaya mektup yazarken aynı zamanda onu da aldatmakta idi, tabii yine mektup aracılığıyla. ve evet safdil romantikler onlar sadece mektuplaştı, hiç öpüşmedi, sevişmedi. güldürmeyin beni. onlar normal iki aşıktı ve hepsini yaptılar. ilahi bir aşk değildi o sandığınız gibi.

dolayısıyla bu mektupları sevabıyla günahıyla birbirine aşık iki insanın mektupları olarak okuyun.
devamını gör...

lisedeyken sürekli birilerinin giyimiyle, dinlediği müzikle, konuşma tarzıyla, yürüyüşüyle dalga geçen bir kitle vardı. daha sonra onların aslında hiçbir iyi özelliklerinin olmadığını ve bu eksiklik duygusunu gidermek, bomboş insanlar olduklarını saklayabilmek için hedef şaşırttıklarını anladım.
devamını gör...

"radyoyu açıp karşınızda bizi görürseniz belki güzel şeyler olur, tesadüfen olan şeyler daha güzel olmuyor mu zaten?" diyerek yayına başlayan radyo programı.
ilk canlı yayınlarıymış, hayırlı ve bol dinleyicili ha tabi ki çok da başarılı olsun dilerim!*
devamını gör...

ünlü isveçli caz solistidir. 'zenci sesli sarışın' olarak bilinmektedir.ella fitzgerald,louis armstrong, bill evans gibi dünyaca ünlü birçok sanatçıyla da çalışma imkanı bulmuş fakat 1963 eurovision şarkı yarışmasına katılıp isveççe bir şarkı seçtiği için doğal olarak o yıl sonuncu olmuştur. kariyeri boyunca birçok dizi ve filmde de rol almıştır. isveççe besteler yaparak caz şarkıları kendi ülkesinde yaygınlaştırmak istemiş, başarılı da olmuştur.zamanında isveç'te oldukça sansasyon yaratmıştır.
normalde cazdan hazzetmeyen bir insan olan beni,zetterlund'un sesi ve şarkıları nedense hep etkilemiştir.
monica z isimli filmde zetterlund'un yaşamı anlatılır.burada kendisini edda magnason canlandırmıştır.magnason filmdeki şarkılarda playback yapmamış,kendi sesiyle söylemiştir.
eserlerinden waltz for debby bill evans ile ortak çalışması olduğu için kendisinin de favorisi olmakla birlikte benim de en sevdiğim şarkılarındandır ve 'monicas vals'olarak da bilinir:


fakat bu şarkısının da ayrı bir yeri vardır:
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

türkiye'nin bir numaralı kömür yatakları olmasından mütevellit, nam-ı diğer karaelmas olarak da bilinen; batı karadeniz'de bulunan il.

17 sene yaşamış biri olarak çarşısı 1024 adımdır. etrafı dağlık olduğundan genişleme yönünden zayıftır. 20 sene sonra tekrar gitseniz; sadece dükkan isimlerini değişmiş bulursunuz.

esnaf ve madenci ağırlıklı kesimden oluşur. kendine has kültürü vardır; karadeniz bölgesinde bulunmasına rağmen; diğer karadeniz illerine göre düşünce özünde moderndir.

gittiğinizde çok sıkılırsınız; ancak 1 hafta ayrı kalsanız özlersiniz.

emeğin başkentidir.

orhan veli'nin sözlerinden;

siyah akar zonguldağın deresi;
yüzkarası değil, kömür karası;
böyle kazanılır ekmek parası
devamını gör...

diyanet yine bildiğimiz gibi. yeni bir güncelleme yok .
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sadece tava, ekmek, çatal var sanırım. menemene de laf etmeyin bee güzelim yiyecek.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

italyan karikatürist osvaldo cavandoli tarafından yaratılan çizgi adamdır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
aslında bir reklam filmi için la linea’yı yaratan osvaldo cavandoli müthiş ilginin neticesinde la linea’yı bir çizgi film serisine dönüştürmeye karar verir.

bir anda ünü dünyanın dört bir yanına yayılan çizgi adam yayınlandığı her ülkede benzer adlarla anılırken türkiye’ye geldiğinde ismi bay meraklı olur ve türk halkı tarafından da çok sevilir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bay meraklı, adıyla müsemma bir çizgi adamdır. her şeye burnunu sokan, her şeyi merak eden, durmadan bir aksiyon içinde yaşayan bir karakterdir. ikonik kahkahası her bölümde çınlasa da aslında çok sinirli de bir adamdır. tipik bir italyan olan la linea çizeriyle sürekli olarak kavga eder ve bağırıp çağırmaktan da geri durmaz.

tam üç sezon devam eden la linea hala hafızalarda yerini korurken bir dönem türkiye’de reklam filmlerinde de kullanılarak ününü hala koruduğunu ve türk halkı tarafından unutulmadığını göstermiştir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

la linea ölümsüzlüğe erişmiş olsa da çizeri osvaldo cavandoli 2007 yılında milano’da hayatını kaybetmiştir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim