(bkz: yanlamak)

biraz kendiniz olun. duruşunuz olsun. insanlar sizi birinin yancısı olarak bileceğine bilmesin daha iyi.
devamını gör...

aşırı kısıtlama ve kıskançlık.
devamını gör...

ikisi arasında fark bulamadığım iki tip insan. ikisi de fikirlere körü körüne bağlanmıştır. ikisi de diğer fikirlere kapalıdır. asla empati kurmazlar. tek doğru fikir onlarındır. efendilerine büyük bir bağlılık ile bağlıdırlar.
devamını gör...

kendi rızan dışında, bağırarak uyandırılmak.
devamını gör...

2009 yılında gösterime giren ve yönetmenliğini levent semerci'nin yaptığı türk filmi. film, hakan evrensel’in güneydoğu’dan öyküler adlı kitabının uyarlamasıdır ve film için tahtalı dağı’nda bir karakol kurulmuştur. filmde güneydoğu'da bulunan ve 2365 metre yükseklikteki karabal tepesi'ndeki röle istasyonunu korumakla görevlendirilen bir yüzbaşı komutasındaki askerin hikâyesi anlatılmaktadır.
filmi daha önce askere gitmeden önce izlemiştim ama netflix'te görünce sabah tekrardan izledim. daha önce izlemiş olmama rağmen film beni aşırı etkiledi, uzun süre etkisinden çıkamadım. filmde aktarılmak istenen hissi o kadar iyi vermişler ki zaman zaman nefes almakta zorlandım. mete yüzbaşının mektubunda ne demek istediğini ancak ikinci izleyişimde anladığıma üzüldüm açıkcası.
dinlemek isteyenler için 1.30 dan sonra başlıyor.


"canım, birtanem, çiçeğim, aşkım
‘keşke’ diyemeyeceğim kadar uzağım artık
başını göğsüme koyduğunda nefesim dolaşsın isterdim yüzünde
o kadar ısıtmak isterdim ki nefesimle sırtını
keşke yüreğine en güzel aşk şarkılarını fısıldayabilseydim
yapamadım aşkım
kelimelerden utandım
ellerim ellerini sevdi çiçeğim
dudaklarım koynunu
gözlerim yüreğini
o güzel, içinde güneş saklı yüreğini
zannettim ki bakarsam korkmadan bulutlara korkar kaçarlar
elimden bir şey gelmiyor.
artık çok geç
yalvarırım kızma bana
hain bir bulut gözlerimi esir aldı aşkım
kapatamadım
olmadı aşkım
onlar kaçacağına ben bulut oldum
güneş dolu yüreğine yağmurlar yağdırdım
affet beni
çevremi saran bulutları dağıtmaya yetmedi rüzgarım
sesini duyar gibiyim aşkım
inan en çıplak halimle içime alacağım lanetini
affet diyeceğim
nefesim nefesine nefes katsın istedim
ama olmadı
o küçücük nefesi içine üfleyemedim
o kadar isterdim ki o minnacık nefes göğüslerinden sevgini emsin
ama
olmadı aşkım
anamın fısıldadığı masalları fısıldayamadım nefesine
oysa o kadar istemiştim ki masallarımı rüzgarın yapmak,
bir varmış, bir yokmuşta kaldı fısıldamam.,
ötesini fısıldayamadım
o zilin sesini duyduğunda yüreğine düşen acıya lanet ediyorum
artık koklayamayacağım içini
bir bulut gibi kapatacağım önünü içindeki güneşin
beni affet.
kelimeler hiç bir zaman bu kadar anlam kazanmadı canım
vatan sana canım feda derken dışım;
içim,
vatan sensin be aşkım diye haykırdı
toprağın olmaya çalışmak varken, mezarın oldum
nehir olup akmak varken, deren olup taştım
güneş olmak varken, gölgen oldum
beni affet.
aşkım,
neden dinlemedim yüreğini
neden gözlerimle duyup kalbimle bakamadım sana
neden elini uzattığında kalbimi arkaya sakladım
keşke gözyaşlarımı utanmadan yanağımda gezdirebilseydim
aşkım, seni de yanımda götürüyorum
ne kadar acı yüreğinde bulut olarak dolaşmak
bütün sabahların ışığında
yüzündeki aydınlığı alıyorum içime
rüzgarlar yardım edin bana
umarım güneşli bir gün başka bir nefes daha güçlü üfler aşkını yüreğine
ve ben çıkıp giderim.
o gittiğim yerde binlerce kez haykıracağım,
seni seviyorum çiçeğim."
devamını gör...

tarih boyunca birçok maçta gördüğümüz taraftarlardır.

bir galatasaray taraftarı olarak benim de zaman zaman içinde bulunduğum bu taraftar grubu maçın özellikle son dakikalarına doğru ya da uzatmalar oynanırken eğer takımları en az iki farkla geride ise çıkış kapısına doğru başları önlerine eğik biçimde yürürler.

o an hissedilen duygular futbolun futbol severler üzerindeki etkisini anlamayan insanlar için çok manasız olabilir. aslında o boynu bükük yürüyüşte çok büyük bir duygu fırtınası ve derin bir hayal kırıklığı vardır.

o kısa yürüyüşte spikerin muhtemelen maçı televizyondan izleyen insanlara sizi göstererek “ ve stadı erken terk eden taraftarlar” dediğini bilirsiniz. akşam eve gidince formanızı üzerinizden çıkartınca takım logosuna bakmak gelmez içinizden.

duşunuzu alıp kahvenizi yudumlarken maçı düşünmemeye çalışırsınız ve yine bilirsiniz ki o akşam hiçbir spor programını izleyemeyeceksiniz. ertesi gün hiçbir spor haberine de bakamayacak, maç sonuçlarından bahseden insanlardan köşe bucak kaçacaksınız.

zordur stadı erken terk eden taraftar olmak. omuzlarınızda bir mağlubiyet taşımak. kendi kendinize kaç yenilgi var söyle ömürde allah aşkına diye mırıldanmak.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

fikir benim değil. instagram'da gördüğüm bir fotoğraftan esinlendim.
devamını gör...

kestane, gürgen, palamut altı yaprak
üstü bulut
gel sen burda derdi unut
orman ne güzel ne güzel
devamını gör...

yalancı, en büyük cezasını kendinisi verir kendine. en büyük cezası şudur : kendisi bile kendisine inanmaz.
devamını gör...

sarı ve mavi renginin karışımı olan, bitkilerin ve doğanın rengi diyebiliriz. *nuryeşili)
arkadaşlarım arasında bana yeşil deniyor bunun sebebi yeşil rengine olan sevgim olabilir. hatta duyduğum en güzel iltifat şu olabilir ;
-nur nasıl biri ?
-yeşil gibidir nur.
bir de yeşilin nur tonu diye bir renk var aramızda.
hep içimden gözlerim yeşil olsaydı diyorum maalesef ama gözlerim yeşil değil.
yeşil renginin sadece bana degil genele huzuru ifade ettiğini düşünüyorum.
devamını gör...

güneş ışığından korunmaya* ek olarak insanlarla doğrudan göz temasını engellemek için kullandığım gözlük çeşidi.
devamını gör...

cama vuran yağmur damlaları neşeli neşeli süzülürken aşağı, camın orta yerinde asılı kalan su damlası gibi bir gün.
yağmurunuzun kendine neşeli yollar bulduğu bir gün dilerim sevgili yazarlar.
devamını gör...

bazen bi’ koku , bi söz ,bi yol ne olacağını bilemediğin, seni bir anda yakalayan ,yüreğini sıkan sımsıkı tutan içini anılarla özlemle doldurduran yaşadığın his sonucu senin için kaçınılmaz olan durumdur.
devamını gör...


türkiye'nin 81 ilinden, antalya'nın döşemealtı ilçesine getirilen, dokuma tezgahlarında kök boyalı iplerle dokunmuş halı ve kilimler, yıkanıp, kurutuluyor, onarımdan geçirildikten sonra tarlalara seriliyor.
tarlalarda görsel şölen
güneş altında mikroplardan arınması ve renginin pastele dönüşmesi için tarlalara serilen el dokuması halılar, görsel şölen oluşturuyor.


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


dünyanın her yerine halı gönderiyorlar
ilçede halı ticaretiyle uğraşan halil börekçi, istanbul'da halı ticareti yaparak başladığı mesleğinde 50 yılı geride bıraktığını söyledi.
türkiye'yi karış karış gezerek el dokuması halı ve kilimleri topladığını aktaran börekçi, "insanların evlerinde kullanarak eskittiği halıları yeniden işleyerek yurt dışına pazarlıyorum. bu yolla ülkemize döviz girdisi sağladığım için mutluyum." dedi.
börekçi, güneş altında bekletilen halı ve kilimlerin kimyasallardan arındırıldığını, renklerinin solduğunu anlattı.
bir sezonda 5-6 bin civarındaki halının tarlalara serildiğini vurgulayan börekçi, "anadolu'nun herhangi bir köyünden aldığımız halıyı güneş altında tarlada beklettikten sonra steril havuzlarda yıkayıp, mikroplardan arındırıyoruz. tamamen organik hale getirdiğimiz halı ve kilimleri tekrar kullanıma hazır hale getirmiş oluyoruz. paketlediğimiz halıları dünyanın her yerine gönderiyoruz. en çok da abd'den müşterimiz var." diye konuştu


buradan
devamını gör...

25 aralık 1991 yılında bakırköyde izinsiz gösteri yapan bir grup pkk sempatizanı tarafından gerçekleştirilmiş katliam.

olay saat 13:00 sularında bakırköy istanbul caddesi üzerinde 5 katlı çetinkaya mağazalarının önünde meydana geldi. yüzlerini poşular ile kapatan kalabalık bir grup terörist başı abdullah öcalan ve kürdistan lehine sloganlar atarak ilk başta mağaza girişini kapatıp sonrasında içeriye molotof kokteylleri ile saldırı düzenlediler.

mağaza girişindeki sentetik mankenlerin tutuşması ile birlikte her yer alevler içinde kaldı. mağazanın içindekiler üst katlara doğru kaçıştılar. içerideki yangın merdiveninden kaçmaya çalıştılar fakat yangın merdivenleri kilitliydi. sevk edilen itfaiye ekipleri yangın merdiveninin kilidini kırana kadar 4'ü kadın 2'si çocuk 11 kişi öldü.
devamını gör...

biz yanlış anlaşılmasın diye sevdiğimiz, yazılarını,begendigimiz bayan yazarları takip bile etmezken, arkadaşın açtığı başlığa bak.
devamını gör...

kendi kendini tatmin etme durumu. narsisizmle bağdaşabilir mi? belki, bilemiyorum altan.
devamını gör...

mutluluk. basite indirgemiyorum. mutluluk bu dünya için çoğalması gereken en önemli şey. insanları varlığıyla mutlu eden çok sevgili yazar, umarım sen de hep mutlu kalırsın. *
devamını gör...

yağlı boyaya başlamak isteyenler için birkaç tavsiye:

1) ilk başta almanız gerekenler: yağlı boya, tuval ya da yağlı boya kağıdı, sentetik fırça, terebentin, resim yağı, (isteğe göre) palet ve şövale.

2) yağlı boya için başlangıç seviyesinde bir yağlı boya alabilirsiniz. birçok fiyatta yağlı boya bulunuyor. başlangıçta çok kaliteli bir boyaya gerek olduğunu düşünmüyorum. eliniz alışana kadar aldığınız boyalar yetecektir. boyutları küçük gibi görünse de çabuk bitmiyor, uzun süre kullanabiliyorsunuz. ayrıca yağlı boya hemen kurumuyor.

3) zemin için yağlı boya kağıdı veya tuval kullanmanız gerekecektir. tuvaller biraz pahalı olduğu için alternatif olarak tuvale nazaran daha uygun fiyatlı olan yağlı boya kağıtlarından kullanabilirsiniz.

4) fırça olarak sentetik fırçalar rahat kullanılır. ayrıca ucu oval olan bir diğer adıyla kedi dili fırça denilen fırçalar şekil olarak en kolay kullanılandır. birkaç farklı boyut almanız başlangıçta yetecektir.

5) boyalar bazen resim yaparken koyu olabiliyor, daha akışkan ve rahat boyamak için resim yağı kullanmanız gerekebilir. boyanızı karıştırdığınız palet veya zemine birkaç damla resim yağı damlatarak sıvılaştırabiliyorsunuz.

6) boyanızı karıştıracağınız palet olarak isterseniz satılan paletlerden alabilirsiniz ya da evde yapabileceğiniz alternatif olarak tepsi, tabak gibi düz zeminli düz bir nesneyi streç filmle fazla kırıştırmadan biraz gergin şekilde kaplayıp kullanabilirsiniz. ben bazen böyle yapıyorum. şövaleye de pek gerek yok ama isterseniz biraz ilerde alabilirsiniz.

7) resmi bitirdikten sonra fırçaları veya ellerinizi suyla yıkamayı denemeyin çünkü çıkmayacaktır. bunun için terebentin(tinere benzer bir sıvı) kullanmalısınız. terebentin alırken kokusuz almanızı tavsiye ederim. terebentini küçük bir kaba azıcık dökerek fırçalanınızı içine bandırın ve güzelce yıkayın. fırçanızın içinde boya kalmasın, kalırsa fırçanız sertleşerek ömrü kısalacaktır. en son ellerinize hafif terebentin sürerek yıkayabilirsiniz. daha sonra ise sabunlu suyla durlayın. hatta fırçalarınızı yıkadıktan sonra biraz resim yağı sürüp bekletirseniz daha yumuşak olacaktır.

8)yağlı boya yapmak pek kolay değil, biraz zahmetli ama gerçekten yapmak istiyorsanız bir süre sonra öğreneceksinizdir. yağlı boya hakkında biraz daha araştırma yapabilir, yapılmış resim videoları izleyebilirsiniz. zevklidir ama sabır ister. istekli olursanız çok güzel işler çıkarabilirsiniz. sorularınız olursa da cevaplayabilirim.

sabrınız ve sanatınız bol olsun.
devamını gör...

özgürlük, bir zihin durumudur. bedenlerimiz mutlak özgürlüğü bilemez ama zihinlerimiz bilir, en azından deneyebilir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim