çaresizliği anlatan en iyi cümle
bir çığlıktı yalnızlığım hepiniz mi sağırdınız cümlesidir.
devamını gör...
ümit yaşar oğuzcan
duyguları ondan daha iyi ifade eden bir şair görmedim. ‘en iyi şair’ kavramı tabi göreceli. ben bana hissettirdiği ve içimde olan ama kaleme dökemediğim duyguları nasıl ifade ettiğine bakarak değerlendiriyorum. hepimizin yoğun duygular içinde olduğu zamanlar olmuştur,ben de bazen bu duyguları yazıya dökmek istediğimde ‘ali topu at’,’yap ayşe yap’ tarzı basit ve anlamsız sözcüklere dönüşüyor. işte ona hayranlığım burdan. o an yazarken ne hissettiğini tam olarak biliyorum. intiharları olayına değinmeyeceğim; bu kadar yoğun ve acı içinde olan birini anlamak için illa tanışmaya gerek yok. ben onu şiirlerinden tanıyorum. hangi psikolojide olduğunu da sanırım en iyi ‘sen ağlama e mi?’ şiiri yansıtıyor. pek bilinmeyen, bana göre en ilginç şiirini de aşağıya bırakıyorum.
ben sersemin biriyim,
oturmuş senin için aşk siirleri yazıyorum.
ellerinin beyazlığından,
gözlerinin güzelliğinden bahsediyorum.
oysa ki sen bir ettir, ekmektir tutturmuşşun,
gözün dünyayı görmüyor.
al bu şiiri, götür sat,
para ederse
bir ekmek, yarım kilo pirzola al,
otur zıkkımlan...
ben sersemin biriyim,
oturmuş senin için aşk siirleri yazıyorum.
ellerinin beyazlığından,
gözlerinin güzelliğinden bahsediyorum.
oysa ki sen bir ettir, ekmektir tutturmuşşun,
gözün dünyayı görmüyor.
al bu şiiri, götür sat,
para ederse
bir ekmek, yarım kilo pirzola al,
otur zıkkımlan...
devamını gör...
aşık olunası roman karakterleri
martin eden
hesabımı yakından takip eden varsa bilir, farklı bir ilgim ve bağlılığım var kendisine.
kitabı okurken martin’den gerçekten çok etkilenmiştim.
kitapta yakışıklı olduğu tasvir ediliyor, gözümün önüne de yakışıklı biri geliyor.
ama etkilenme nedenim bunlar değildi tabi ki.
martin’deki o bitmek bilmeyen azimdi. dürüst ve mert yapısıydı. kimseye boyun eğmemesi, kendi bildiğini okumasıydı. doğruları uğruna yaptığı fedakarlıklardı. sevdiği insanları tüm kalbiyle sevmesiydi. kabuk bağlamış gibi görünen ruhunun içindeki o nahif yapısıydı.
benim için gelmiş geçmiş en etkileyici hayali karakterdir. *
hesabımı yakından takip eden varsa bilir, farklı bir ilgim ve bağlılığım var kendisine.
kitabı okurken martin’den gerçekten çok etkilenmiştim.
kitapta yakışıklı olduğu tasvir ediliyor, gözümün önüne de yakışıklı biri geliyor.
ama etkilenme nedenim bunlar değildi tabi ki.
martin’deki o bitmek bilmeyen azimdi. dürüst ve mert yapısıydı. kimseye boyun eğmemesi, kendi bildiğini okumasıydı. doğruları uğruna yaptığı fedakarlıklardı. sevdiği insanları tüm kalbiyle sevmesiydi. kabuk bağlamış gibi görünen ruhunun içindeki o nahif yapısıydı.
benim için gelmiş geçmiş en etkileyici hayali karakterdir. *
devamını gör...
sözlükte siyaset yapmak
formata uygun ve belgelere dayanarak yazıyorsanız, sırtınızı moderasyona dayayarak yapabilirsiniz.
devamını gör...
palla
antik yunan ve roma'da kadınların yağmurdan veya rüzgârdan korunmak için baş ve omuz bölgelerine sardıkları dikdörtgen, yün bir kumaştır. erkeklerin giydiği pallium'a benzemektedir. antik roma'da stola gibi palla da kadınların oldukça yaygın kullandığı bir giysiydi.
aslında palla, antik yunan'da kullanılan himation'ın antik roma'da uyarlanan bir versiyonudur.
başta kadınların yağmurdan korunmak için kendilerine sardıkları yün kumaş olarak tanımladığım kıyafet ne yazık ki araştırmalarımı genişlettiğimde farklı işler için de kullanıldığını gösterdi şahsıma. yere serip halı olarak da kullanabiliyorlarmış mesela. veya duştan sonra vücutlarına sarıyorlarmış. yani insan bedeninde kullanılan bir şeyin yere serilmesi temizlik takıntısı olmayan bireyleri bile rahatsız eder diye düşünüyorum. neyse, bunun için farklı farklı pallalar kullandıklarını da düşünebiliriz. gözümüzle görmedik nihayetinde.
palla'nın yün kumaştan yapıldığını söylemiştik lakin elbette çok zengin olan kesimin kullandığı pallalar yünden değil uzak doğu'dan ithal edilen ipekten yapılmış pallalardı.
çeşit çeşit renkte ve desende pallalar olsa da, aşağıda görselde görebileceğiniz tek renk, sade pallaların daha zarif durduğunu düşünüyorum. hem renkli olan tuniklerin üzerinde de göz yormaz desenleriyle. umarım romalı kadınlar da öyle düşünmüş ve nahif bir moda ikonu haline gelmişlerdir.

kaynak
aslında palla, antik yunan'da kullanılan himation'ın antik roma'da uyarlanan bir versiyonudur.
başta kadınların yağmurdan korunmak için kendilerine sardıkları yün kumaş olarak tanımladığım kıyafet ne yazık ki araştırmalarımı genişlettiğimde farklı işler için de kullanıldığını gösterdi şahsıma. yere serip halı olarak da kullanabiliyorlarmış mesela. veya duştan sonra vücutlarına sarıyorlarmış. yani insan bedeninde kullanılan bir şeyin yere serilmesi temizlik takıntısı olmayan bireyleri bile rahatsız eder diye düşünüyorum. neyse, bunun için farklı farklı pallalar kullandıklarını da düşünebiliriz. gözümüzle görmedik nihayetinde.
palla'nın yün kumaştan yapıldığını söylemiştik lakin elbette çok zengin olan kesimin kullandığı pallalar yünden değil uzak doğu'dan ithal edilen ipekten yapılmış pallalardı.
çeşit çeşit renkte ve desende pallalar olsa da, aşağıda görselde görebileceğiniz tek renk, sade pallaların daha zarif durduğunu düşünüyorum. hem renkli olan tuniklerin üzerinde de göz yormaz desenleriyle. umarım romalı kadınlar da öyle düşünmüş ve nahif bir moda ikonu haline gelmişlerdir.

kaynak
devamını gör...
şebnem ferah'ın en güzel şarkısı
bu aşk fazla sana
girişi müthiş, insanı büyüleyen, harika bir şarkı. insanın sevdikçe sevesi geliyor.
girişi müthiş, insanı büyüleyen, harika bir şarkı. insanın sevdikçe sevesi geliyor.
devamını gör...
astral seyahat
bilincin açık olduğu, bedenin değil de ruhun yolculuğa çıktığı seyahattir. korktuğum için yapamadığımı söylemek isterim.
okuyunca güzel gibi görünse de tehlikeli olmadığını kimse söyleyemez. ruh her an bedenden kopabilir ve başına buyruk dolaşmaya başlayabilir. bunn tıptaki adına bitkisel hayat diyebilirsiniz.
okuyunca güzel gibi görünse de tehlikeli olmadığını kimse söyleyemez. ruh her an bedenden kopabilir ve başına buyruk dolaşmaya başlayabilir. bunn tıptaki adına bitkisel hayat diyebilirsiniz.
devamını gör...
aşı yaptırmam diyenler vatan hainidir
5237 sayılı türk ceza kanunu'nun 122. maddesine göre nefret ve ayrımcılık suçu oluşturan bir cümledir. tck. 122. maddesi;
''(1) dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle;
a) bir kişiye kamuya arz edilmiş olan bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya kiraya verilmesini,
b) bir kişinin kamuya arz edilmiş belli bir hizmetten yararlanmasını,
c) bir kişinin işe alınmasını,
d) bir kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını,
engelleyen kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.'' şeklindedir. ayrıca, bu suçun takibi şikâyete de bağlı değildir. aşı yaptırmadığı için bir vatandaşa kamu hizmetini sunmayanlar veya kamu hizmeti sunulmasını beyanıyla ya da yetkisiyle engellemeye çalışanlar olursa bu kişiler hakkında soruşturma makamı olan savcılıkların re'sen soruşturma açması beklenir. insanları vatan hâinliğiyle itham etmek bu kadar kolay olmamalı.
insanlara zorla aşı yapılamaz. bu hem insanın temel haklarına açık bir tecavüz teşkil eder hem de mevcut anayasa ve ceza hükümlerimize açık bir aykırılık oluşturur. bu türlü sözler, kimden sâdır olursa olsun cehâlettir. aşının yararını, yan etkilerini insanlara anlatabilirler. isteyen aşı olur, isteyen olmaz. aşı olmak istemeyenler hakkında bu türlü hakaret ve nefret söyleminde bulunanlar, ilaç şirketlerinin paralı mümessilleri gibi hareket ettiklerini, kraldan çok kralcılık yaptıklarını fark etmeleri gerekir.
''(1) dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle;
a) bir kişiye kamuya arz edilmiş olan bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya kiraya verilmesini,
b) bir kişinin kamuya arz edilmiş belli bir hizmetten yararlanmasını,
c) bir kişinin işe alınmasını,
d) bir kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını,
engelleyen kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.'' şeklindedir. ayrıca, bu suçun takibi şikâyete de bağlı değildir. aşı yaptırmadığı için bir vatandaşa kamu hizmetini sunmayanlar veya kamu hizmeti sunulmasını beyanıyla ya da yetkisiyle engellemeye çalışanlar olursa bu kişiler hakkında soruşturma makamı olan savcılıkların re'sen soruşturma açması beklenir. insanları vatan hâinliğiyle itham etmek bu kadar kolay olmamalı.
insanlara zorla aşı yapılamaz. bu hem insanın temel haklarına açık bir tecavüz teşkil eder hem de mevcut anayasa ve ceza hükümlerimize açık bir aykırılık oluşturur. bu türlü sözler, kimden sâdır olursa olsun cehâlettir. aşının yararını, yan etkilerini insanlara anlatabilirler. isteyen aşı olur, isteyen olmaz. aşı olmak istemeyenler hakkında bu türlü hakaret ve nefret söyleminde bulunanlar, ilaç şirketlerinin paralı mümessilleri gibi hareket ettiklerini, kraldan çok kralcılık yaptıklarını fark etmeleri gerekir.
devamını gör...
eci vokke öldü
2 temmuz 2009 yılında bir zamanlar sevdiğim ve takip ettiğim mizah dergilerinden biri olan uykusuz’un kapağında geçen bir cümledir.

25 haziran 2009 yılında dünyada pop müziğin zirvelerinden biri sayılan, moonwalk yapmak için kendimizi paralamamıza neden olan, ne dediğini anlamadığımız ama uydurmaktan da geri durmadığımız michael jackson ölür. ve uykusuz dergi de bir hafta sonraki kapağında michael’ın ölümünden bahseder.
bu kapağı gördüğüm anda içimde tuhaf bir rahatlama hissettim. on yaşından beri ingilizce konuşan ve hayatını bu dili öğreterek kazanan biri olarak içimde derin bir yaraydı bu. çünkü yıllarca smooth criminal şarkısının nakarat kısmını “ eni eci vokke” diye söyleyerek bir dil devrimi yapmıştık kardeşimle.
yalnız olmadığımı öğrenmek, benim gibi insanların olduğunu anlamak beni sonsuz bir mutluluğa gark ederken bir yandan da mesleğimle ilgli hissettiğim o vicdan azabına bir son verdi.
siz de eğer yıllarca şarkıları yanlış söylediyseniz ve bu hala içinizde kanayan bir yara ise bunu açıklamaktan korkmayın yalnız değilsiniz. ben her zaman size destek olmaya hazırım. o yüzden önce ben başlıyorum:
- merhaba, ben insanolunbiraz. yıllarca, doğrusu annie are you okay? olan bir sözü eni eci vokke olarak söyledim.

25 haziran 2009 yılında dünyada pop müziğin zirvelerinden biri sayılan, moonwalk yapmak için kendimizi paralamamıza neden olan, ne dediğini anlamadığımız ama uydurmaktan da geri durmadığımız michael jackson ölür. ve uykusuz dergi de bir hafta sonraki kapağında michael’ın ölümünden bahseder.
bu kapağı gördüğüm anda içimde tuhaf bir rahatlama hissettim. on yaşından beri ingilizce konuşan ve hayatını bu dili öğreterek kazanan biri olarak içimde derin bir yaraydı bu. çünkü yıllarca smooth criminal şarkısının nakarat kısmını “ eni eci vokke” diye söyleyerek bir dil devrimi yapmıştık kardeşimle.
yalnız olmadığımı öğrenmek, benim gibi insanların olduğunu anlamak beni sonsuz bir mutluluğa gark ederken bir yandan da mesleğimle ilgli hissettiğim o vicdan azabına bir son verdi.
siz de eğer yıllarca şarkıları yanlış söylediyseniz ve bu hala içinizde kanayan bir yara ise bunu açıklamaktan korkmayın yalnız değilsiniz. ben her zaman size destek olmaya hazırım. o yüzden önce ben başlıyorum:
- merhaba, ben insanolunbiraz. yıllarca, doğrusu annie are you okay? olan bir sözü eni eci vokke olarak söyledim.
devamını gör...
en sevilmeyen insan tipi
dünya onun etrafında dönüyor sanan insan
devamını gör...
en müslüm gürsesçi özelliğiniz
sevgisizligine benim de bir kalp vermisligim var.
devamını gör...
açılan başlığın tutmaması
benim profilde rahatlıkla gözlemleyebileceğiniz başlıklardır efenim
devamını gör...
40 yaşını geçince olanlar
çocukların arkadaşlarının, teyze demekten abla demeye dönmesi.
muhtemelen boyunu geçtiği birinden, kendilerini küçük hissetmemek için yapıyorlardır.
onların büyüklük hevesinin meyvesi diye düşünüyorum. *
geriye kaldı yeğenlerim. onların sonsuza kadar teyzesi olmaya devam.
muhtemelen boyunu geçtiği birinden, kendilerini küçük hissetmemek için yapıyorlardır.
onların büyüklük hevesinin meyvesi diye düşünüyorum. *
geriye kaldı yeğenlerim. onların sonsuza kadar teyzesi olmaya devam.
devamını gör...
2021'in ilk entrysi
devamını gör...
eski sevgilinin geri dönmesi
eski sevgilinin yakın bir zamanda yeni sevgilisi tarafından terk edildiği ve yalnızlık denizinde kaybolduğu izlenimi yaratır. muhtemelen tüm eski aşklarını gözden geçirmiş ve sizi şanslı kişi seçmiştir. çünkü kendisi bulunmaz hint kumaşıdır ve ne yaşanmış olursa olsun, aradan ne kadar zaman geçmiş olursa olsun, sizin kollarınızı açmış onu beklediğiniz fikrine olan inancı tamdır.
bu tip insanlar, sizin onları beklemediğinizi hatta hayatınıza yeniden dahil etmek gibi bir hata yapmak istemediğinizi anladıkları anda 180 derece dönerek, zaten ben de sana meraklı değilim edasına bürünürler. gözlem altına alınmaları farzdır.
bu tip insanlar, sizin onları beklemediğinizi hatta hayatınıza yeniden dahil etmek gibi bir hata yapmak istemediğinizi anladıkları anda 180 derece dönerek, zaten ben de sana meraklı değilim edasına bürünürler. gözlem altına alınmaları farzdır.
devamını gör...
dümen neferi
arkadaşları arasında en geride kalan, sonuncu kişi.
devamını gör...
mandela etkisi
sadece bir ya da birkaç kişinin değil, dünya üzerinde geniş bir topluluğun var olan bir bilgiyi tamamen yanlış hatırlıyor olması durumudur.ilk olarak 2010 yılında fiona broome adlı bir blogger tarafından ortaya atıldı. adını, nelson mandela’nın ölümünden alıyor.nelson mandela’nın 80’li yıllarda hapisteyken ölme efsanesinden doğuyor. 2013 yılında hayatını kaybeden mandela’nın ölüm haberi, pek çok kişiyi üzerken milyonlarca kişiyi de büyük şaşkınlığa uğratmış, “nasıl yani? yahu bu adam 80’lerde hapishanede ölmemiş miydi?” algısı oluşmuştu. aslında yıllardır yaşayan, hatta devlet başkanlığı dahi yapmış saygıdeğer birisi olan mandela, dünya nüfusunun büyük bir kısmı tarafından, 1980’li yıllarda hapishanede ölmüş olarak kabul ediliyordu.
monopolydeki adamın gözünde mercek hatırlamamız ama asla olmaması, mickey mouse un pantolon askisinin olduğunu hatırlamamız ama asla olmaması, volswagenin sembolünde v ve w harflerini birbirinden ayıran çizginin olmadığını hatırlasak da aslında olması da örnek verilebilir.
devamını gör...
yazarların an itibarıyla borç durumu
herkesin gelirine göre altına girmesi gereken borçtur.
yazarların sosyo-ekonomik düzeylerini gösterir.
yazarların yaşları hakkında fikir verir.
sistem içinde borçsuz yaşanamayacağının göstergesidir.
yazarların sosyo-ekonomik düzeylerini gösterir.
yazarların yaşları hakkında fikir verir.
sistem içinde borçsuz yaşanamayacağının göstergesidir.
devamını gör...
