insana öğrencilik hayatını zehir eden kişidir, sırf sana inat olsun diye, odayı arkadaşları ile doldurur, uyuduğunu bildiği halde ses çıkarır, lambayı söndürmez, yüksek sesle sakız çiğner.. daha neler neler, en sonunda canına tak eder kızın saçlarını eline bir güzel dolarsın final.
devamını gör...

bir eylemdir.
buraya yazmak ve okunmak için geldiğimizi düşünüyorum. eğer yazdıklarım okunmayacak ise karma puanım 3 milyon 750 milyar milyon olsa ne olur ki. en pahalı rozetleri de alsam mutlu olmam.*
ben gerçekten artı oy verdiysem okumuş ve begenmisimdir.* lütfen siz de bana öyle davranın sevgili yazarlar. ben de tanımlarınızı beğenirken asla karşılık beklemiyorum. fikirlerimi okuyun, bana eleştirilerde bulunun, benden mutlusu olmaz. teşekkürler..
devamını gör...

dolar& euro artsa da zammı koyuyorlar ,artmasa da yine koyuyorlar , bize fark etmez biz her türlü yiyoruz zaten.
zamanında bir arkadaşım vardı , boş boş dolaşıyor, elinde de iyi iş gelen usta biri , bir gün dayanama dim, sordum yahu niye çalışmıyor sun diye , cevap : kardeşim çalışıyorum aç , çalışmıyorum yine aç yani iki durumda da acım , niye çalışayım dedi.
siz yinede çalışın , allah kimseyi işsizlik ile sınama sın .
ülke de zam yapmak için bahane çok .
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
hisarüstü-yanmadan iki gün evvel…
devamını gör...

oldum olası içimde biri, tüm gücüyle hiç kimse olmamaya çalışıyor.**

raylar uzanırdı içimde kilometrelerce, bir kara yılan gibi, bilemezdim menzil neresi.*

hayatıma hayat diyemem artık
sarı yazgım her sonbahar onu biraz daha fazla ömür yaptı
maviye de yeşile de dili dönmez ömrümün artık
kara yazgımı şimdi kim bilir
hangi kitabın arasında saklıyorsun tanrım*
devamını gör...

apolitik olmanın sadece dar anlamıyla politikayla ilgilenmemek olarak alınmış halbuki apolitik aynı zamanda belli bir görüşle ve partiyle bağlantılı olmamayı ve tarafsız olmayı ifade eder #597117">#597117 . partizan olmanın karşıtıdır.
belli meslekleri yapan kişiler meslekleri gereği o mesleği yaparken apolitik olmak zorundadır.
bugün türkiye'de tarihi geçmiş politik görüşler dışında, medeni dünya değerlerini yansıtan nitelikte bir politik görüş ve parti olmadığından bana göre bu anlamda son derece kolaydır.
kendinizi mevcut hiç bir politiktik görüşe, partiye ait hissetmiyorsanız apolitiksizindir. apolitik olmak yaşamınızı etkileyen ve yanlış bulduğunuz politikaları eleştirmemek ya da doğru bulduklarını katılmamak değildir. bu eylem politik görüşlerden bağımsız olarak ve somut gerçeklerden hareketle yapıldığı sürece apolitik olmayı engellemez. ben insan haklarına inanırım ve insan haklarına aykırı olan her uygulamayı eleştiririm. mesleğim gereği geçmişte tüm partilere eşit mesafede ve objektif olma yeteneğini kazandığımı düşünürüm. kişisel hayatımda da genelde bu ilkeyle hareket etmeye çalışırım. akp-chp-mhp ve diğer tüm partiler benim için aynı kefededir. hepsi tarihi geçmiş görüşleri yansıtmaktadır. hiçbirini desteklemem ve her birinin olumlu ve olumsuz eylemleri hakkında sadece eylemi değerlendiririm. dünyada hiç bir politik partinin uygulamalarının tam olarak iyi ya da tam olarak kötü olmadığına inanırım. her partinin yaptığı iyi ve kötü uygulamalar vardır. eğer bir partiyi tam iyi ya da tam kötü sınıfına sokuyorsanız bu partizanlıktır, hayatı siyah beyaz görmektir. gerçekte ise hayat grilerin tonlarıdır.
türkiye'deki en büyük problemlerden biri medya ve gazeteciler dahil olmak üzere hakiminden askerine, devlet memurundan yardım görevlilerine kadar herkesin gerek kişisel gerek ise mesleki hayatlarında partizan olmalarıdır, apolitik olmamalı ya da olamamalarıdır.
devamını gör...

ilk hamileliğimde 8,5 aylık olana kadar ev ve işyeri arası çok uzak olduğundan sabah 2, akşam 2 saat toplamda 4 saat, 4 ayrı vesait ile işe gidip geliyordum, hiç kimse de yer vermezdi. hiç denemeyin gençler, başka yerleri bilemem ama istanbul'da işe yaramıyor, bizzat test edildi, onaylandı.
devamını gör...

tecumseh shawnee kabilesinin, panter koluna mensuptur. shawnee'lerin bu kolu savaş konusunda ciddi bir tecrübeye sahiptir. kendilerini shawnee'lerin askeri gücü olarak tanımlayabiliriz.

sciota nehri kıyısında, savaştan önceki gece yıkanarak arınırlar, savaş boyalarını sürerken, kutsal ruha zafer için yakarırlardı.

babası pukeshinwah bir savaş reisiydi ve panter klanının önemli savaşçılardan birisi olarak gösteriliyordu. point pleasant savaşı'nda oğlu henüz 6 yaşındayken öldürüldü.

babasını küçük yaşta kaybeden tecumseh'i ağabeyi chiksika ve shawnee'lerin ruhani lideri ''kara balık'' yetiştirdi.

kabilesine yapılan onlarca baskını küçük bir çocuğun gözlerinden gördü. kabilesiyle birlikte defalarca yer değiştirmek zorunda kaldı. çocukluğundan gençliğine kadar geçen dönem onun için ölüm ve sürgün demekti.

tabi bu dönem onun fikirlerinin oluşmasında da önemli bir evre olmuştur. küçük husumetler yüzünden birbirleriyle savaşan kabilelerin beyaz adam tarafından kolayca alt edilebildiğini gördüğü için, birlik fikri kafasında gençlik yıllarında yeşermeye başlamıştır.

katıldığı savaşlarda başlarda gözcülük görevini yerine getirmiş, sonrasında ise savaşlarda aktif olarak yer almaya başlamıştır.

tecumseh'in siyasi birlik fikri, katıldığı savaşlar sonrasında iyice pekişmiş ve neredeyse tüm kızılderili kabilelerini gezerek, onlara birliğin şart olduğunu anlatmaya çalışmıştır.

ona göre; ata toprakları bir bütündür. tüm kuzey amerika yerlilerine aittir. hiç bir kabile diğerlerini yok sayarak, topraklarını elden çıkaramaz veya terk edemez, bu sebeple tüm kabileler tarafından topluca müdafaa edilmelidir.

tecumseh'in bu fikirleri özellikle genç kızılderililer arasında hızla yayılmaya başladı. diğer kabilelerin reisleri, genç savaşçılardan gelen talepleri görmezden gelemediler ve kabilelerin ortak kararı ile bir kurultay toplanmasına karar verildi.

tecumseh bu toplantıda, yılanın kutsal toprakları sinsice dolaştığını, toprakların satılması konusunda kabileleri sincice soktuğunu söyleyerek, etkileyici bir konuşmaya imza attı.

yine bu konuşmasında ilk kez ''beyaz şeytan'' tabirini kullanarak, kızılderililer arasında bu tabirin yaygınlaşmasına sebep olmuştur.

birlik fikri çığ gibi büyüyordu...

her ne kadar karşıt görüşler ortaya çıkmış olsa da, ezici bir çoğunluk tecumseh'in arkasındaydı.

bu fikir ''beyaz şeytan''a da iletildi. tecumseh bu talebin kabul edilmeyeceğini bilse dahi, yine de meselenin barışçıl bir yolla çözülebilmesi için elinden geleni yapmıştır.

elde bir avuç kalan ata topraklarının kızılderili kanı akıtılmadan korunabilmesini sağlamak için eşsiz bir diplomasi mücadelesi vermiştir.

''beyaz şeytan''ın bitmez tükenmez açgözlülüğü ve acımasızlığı karşısında savaşmak zorunda oldukları kesinleştiğinde, tecumseh atalarının savaş boyalarını sürdü. ''gökyüzündeki panter'' artık savaş alanındaydı...

beyaz şeytan'ı defalarca küçük muharebelerde yenmiş olsa da, bu durum asla yeterli olmuyordu. yeni bir yol düşünmeliydi. tekrar diplomasiyi devreye soktu ve ingilizlerden siyasi ve lojistik destek alarak savaşmaya devam etti.

5 ekim 1813 günü ''thames river'' savaşında ingilizler savaş alanını terk edince, beraberindeki kızılderililerle birlikte yalnız başına kaldı.

çekilmeyi düşünmediler. son ana kadar savaştılar.

savaş alanında düşen sadece tecumseh'in bedeni değildi...

birlik hayali ve kabilelerin özgürlük isteği de orada toprağa karıştı.

bu büyük adamın, bedeni asla kabilesine iade edilmedi. ''beyaz şeytan'' onun ölüsünden bile korkmuştu. ölüm haberi, küçük çaplı direnişlerinde bir süre durmasına neden oldu.

''babam ! benim babam güneştir. benim annem topraktır; onun bağrına yatacağım! ''diyen ''gökyüzündeki panter'' her ne kadar onun bağrına düşmüş olsa da, bedeninin yerinin bilinmemesi kabilesi arasında büyük bir acıya sebep olmuştur.

derler ki, geriye kalan bir avuç shawnee, ne zaman başını göğe çevirse, usulca onun adını fısıldarmış...

dibine not: başlığı açan değerli yazar arkadaşımın söylediği gibi tecumseh'e dair türkçe'ye çevrilmiş bir kitap yok. bu cidden büyük eksiklik. yabancı kaynaklardan okumak isteyenler james laxer'ın ya da john sugden'ın onunla ilgili yazdığı kitapları okuyabilirler. her ikiside tecumseh'i ve mücadelesini ayrıntılarıyla anlatmıştır.

dibine not 2: başlığı açan değerli yazar arkadaşıma ayrıca teşekkürü bir borç bilirim. zira kendisi bu alanda, sözlükteki boşluğu doldurmaya gayret ediyor. meşguliyetler trenimden her inişimde kendisine katkı sağlamaya çalışacağım. var olsun.
devamını gör...

1972 nobel edebiyat ödülünü alan alman yazar heinrich böll tarafından yazılmış, 2. dünya savaşı sonrası fred ve eşi kaete'nin bakış açısından günlük yaşantılarını anlatan yaklaşık 200 sayfalık kitap.
hassas bir insansanız okuması zor bir kitap. savaş sonrası ortaya çıkan açlık, sefalet, yoksulluk, çaresizlik, suçluluk v.b. bir çok duygunun barındığı, gri bir havası var bile demeye dilimin varmadığı bir eser. belli bir noktada alman bir yazarın bunu yazmış olması trajikomik gelse de hitler almanyasına bakışı nasıldı bilmediğim için bir yorumda bulunmak istemiyorum.
kitabın cem yayınevi tarafından basılmış halinde eserin ismini ve o hiç bir şey demedi olarak bulabilirsiniz. benim okuduğum çeviri behçet necatigil tarafından yapılmıştı. behçet necatigil'in hemen hemen tüm çevirileri mükemmele yakındır. yine de bu eser için çeviride kusur bulanlar olmuş, almanca bildiğim bir dil olmadığı için yorumda bulunamıyorum.
kitabı en son can yayınları basmış, gördüğüm kadarıyla şu an satışı da yok. 2.el kitap olarak bulmanız mümkün. cem yayınevinin basımında tahir alangu tarafından yazılmış muhteşem bir önsöz var.
savaşın yıkımının esasen insanın içinde olduğunu anlatan ve bunu anlatırken kiliseyi de eleştirmekten geri kalmayan, dönemi için cesur bir eserdir.
devamını gör...

keşke ebu cehil galip geleydi. asıl lakabı ebu hakemdir. dinine hakaret eden muhammede karşı dinini, malını, mülkünü, ailesini, arkadaşlarını ve geleneğini savunmuştur. savaşı ilk muhammed başlatmıştır. putperest insanların dinine ilk muhammed saldırmıştır. saldırmakla yetinmeyip kuran'da da putperest insanlara ve kendisine inanmayan insanlara kin ve nefret kusmuştur.
devamını gör...

turpun içini oyacağız, o oyulan kısma bal ekleyeceğiz, akşamdan eklediğimiz bal sabaha kadar o turpun içinde duracak. sabah bir yemek kaşığı içeceğiz, öksürüğün çok veya az oluşuna göre sabah akşam içilebilir. işe yarıyor ve tadı rahatsız edici değildir.
devamını gör...

açık ve alenen hakaret edip silip tekrar hakaret niteliğinde yazıp ve tekrar hızını alamayıp tekrar hakaret eden yazarlar var.

bu yazarlarda gündeme gelme çabası içindedir ne yazık.
devamını gör...

bir tanesini tanıyordum. babası yatalaktı, en büyük çocuk oydu. kardeşleri küçüktü. annesi babasına ve kardeşlerine bakıyordu. o da hem okuyup hem ev geçindiriyordu. ben hayata karşı böyle bir duruş sahibi olan insanı başımda gezdiririm. bi de inanır mısınız sonradan hayat yüzüne güldü, şu an çok iyi bir yerde, iş güç sahibi. ve kız çocuklarının eğitimleri için bağışlar yaptığına eminim.

ben çok farklı hikayeler duydum, gördüm. eşya için, para için, prestij için, yalnız kalmamak için insanların birbiriyle yattığına şahidim. eskiden para için biriyle yatmayı aşağılıkça bulurdum. artık her seferinde haddim olmadığını biliyorum. tarafların rızası varken genelde bu mesele beni de kimseyi de ilgilendirmez. not karşılığı hocayla yatman evet benim sıralamamı etkilediği için benim mevzum. ama pahalı bir çanta için yatan birinin tercihi beni de kimseyi de etkilemiyor, demek ki meselemiz değil.

demek istediğim, biraz sakin olup düşünmeliyiz. her şeyi, sakince. genelde kızgın veya net yargılarımız olur. bu dünyada grinin elli tonu var.
devamını gör...

dilin canlı ve yaşayan bir varlık olduğunu kanıtlar. bu durum da insan hayatına benzer. kelimeler de tıpkı insanlar gibi; doğar, yaşar, gelişir, yaşlanır(eskir, kullanım alanı daralır) ve nihayetinde ölür.

mesela doksanlı yıllarda çocuklar/gençler arasında kan kardeş deyimi yaygındı.

sonra bir kaç yıl sonra bu deyim yerini kankaya bıraktı.

biraz zaman daha geçince de bu kelime yerini kankiye bıraktı.

bu arada bu deyimin parazit kullanımları yani farklı franksiyonları da türedi: kanks, qanqa, panpi, panpa, panpiş vs vs.

bu arada kan kardeş deyimi ölmediyse de can çekişiyor benim nazarımda…
devamını gör...

toz şekeri karıncaların yumurtası diye kandırmıştı ablam. inandığım için içindeki yavrulara üzülürdüm
devamını gör...

hanımların dikkatine;

ukde makinesi ayağınıza geldi,

dert, keder, aşk, yaşanmışlık, goygoy kenarına ukde bırakılır.

beş dakikada yapılır, hemen teslim edilir*.
devamını gör...

kafa sözlüğün bal porsuğu nick'li kaliteli bir yazarı var hemen ün'ü duyulmuş mu vay be..
devamını gör...

kendime barış manço gecesi yaptığım, ruhumu zevkin zirvelerine çıkardığım şu dakikalarda en güzel örneklerinden birini dinliyorken akışta denk geldiğim başlık.
devamını gör...

özellikle elde ekmek, bana bana yenmesi gereken yiyecek. çatalla yendiğinde tüm ihtişamını kaybedebilir.
devamını gör...

olivia colman'ın fakültelerde ders diye okutulacak bir oyunculuk performansına imza attığı 2021 yapımı sinema filmi. yönetmen koltuğunda erkek kardeşi jake gibi oyunculuk yapmakta olan maggie gyllenhaal oturuyor. ilk uzun metrajlı filminde yönetmen bu dokunaklı hikayede oldukça iyi iş çıkarmış. toronto, venedik gibi önemli festivallerden büyük kategorilerde ödüllerle dönen filmin bafta ve oscar adaylıkları da mevcut. film netflix yapımı.

elena ferrante'nin aynı isimli bir romanından uyarlanan bu oldukça iyi yazılmış senaryoya sahip filmde, anneliğin kutsallığına, anne bir kadının güncel dönem bükük bakış açısıyla, geçmiş dönem farkındalıklı yaşantısının tezatlığı üzerinden ilerleyen bir başkaldırı izliyoruz. alışıldık bir hesaplaşma hikayesine senaryo dahlinde olmadığı takdirde bile yönetmen bakış açısı ve oyunculuk performansıyla pek kolay şekilde dönüşebilmeye gebe bu hikayede, olivia colman leda rolüne, dakota johnson'ın canlandırdığı nina ve küçük kızının ilişkisini, uzaktan sessiz sakin gözlemlerken o kadar doğru bir yerden hayat veriyor ki değil bu dönüşmeyi izlemek bunun yakınından bile geçmiyorsunuz film boyunca. anlatılmasına aşina olduğumuz ve hatta normatif bağlamda bizim de içselleştirdiğimiz kavramlarla kavga etmeden, salt gerçeklikler üzerinden ilerleyerek çok şaşırtıcı bir şekilde ilişki kurulmuş ki evet metin çok etkili ama oyuncunun da yönetmenin de hakkı teslim etmek gerek, özenle kaçınılmış durumdan. meramını iyi anlatan işlere ba-yı-lı-yo-rum. evet sadece bizler değil filmler de kendini ve/dahi potansiyelini gerçekleştirebilmeli!

yakın planlar oldukça başarılı. çocuk oyuncuları iyi resmetmiş yönetmen. oyuncak bebek imgelemini çok sevmesem ve final sahnesinin bağlamının çok iyi kurulamamış olduğunu düşünsem de genel itibariyle filmi beğendim. 7/10.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim