ayrılığı anlatan en güzel cümle
ölüm gibi bir şey oldu. ama kimse ölmedi.
devamını gör...
kadınlardaki sorumluluğumu alsana bakışı
bak şimdi küçük iblis; hayatındaki kadınlar sana aile sorunlarını, gündelik yaşantılarını, kişisel bunalımlarını anlatıyorsa bu ıyi bir şeydir. seni hayatındaki konularda bir muhatap kabul ediyor ki anlatıyor.
ayrıca sana anlatmasa bunu başka yere aktarır ki, evrende hicbir sey yok olmaz sadece form değiştirir. o içindeki şeyleri illa birilerine aktarmalı kadının doğası bu. bırak anlatsın başını sana yaslasın, seninle dizi izlesin bu senin hep korktuğun "meriç" kişisi olma ihtimali olan kişilere gidip derdini anlatma ihmalini ortadan kaldırır.
değer vermiş sen de bu değeri gör budalaca tavırlarla kendinden soğutma.
yine de bu senin bunlari " katlanarak da olsa" yaptığın gerçeğini ortadan kaldırmaz. *
ayrıca sana anlatmasa bunu başka yere aktarır ki, evrende hicbir sey yok olmaz sadece form değiştirir. o içindeki şeyleri illa birilerine aktarmalı kadının doğası bu. bırak anlatsın başını sana yaslasın, seninle dizi izlesin bu senin hep korktuğun "meriç" kişisi olma ihtimali olan kişilere gidip derdini anlatma ihmalini ortadan kaldırır.
değer vermiş sen de bu değeri gör budalaca tavırlarla kendinden soğutma.
yine de bu senin bunlari " katlanarak da olsa" yaptığın gerçeğini ortadan kaldırmaz. *
devamını gör...
kendini gerçekleştiren kehanet
bir olay, kişi ya da kişinin yapacağı bir eylem.. düşünüyorsanız ve başınıza geliyorsa, işte o, kendini gerçekleştiren kehanettir. düşünmemeye, geçiştirmeye çalıştığınız vakit, kendiliğinden yok olur.
devamını gör...
8 sıkım çiğ köftenin 12.50 türk lirası olması
her şeyin pahalılaştığı bu dönemde normal olan durumdur.
en iyisi evde yapmaktır ama o da çok zahmetlidir.
en iyisi evde yapmaktır ama o da çok zahmetlidir.
devamını gör...
normal sözlük su tasarrufu hareketi
merhabalar sayın yazar arkadaşlar. bu konuda bir şeyler yazmak isityorum.
3 senedir el yıkama musluğunun altına küçük bir leğen(5-6 litre hacminde) koyarak ve bu suyu tuvalet için gider suyu olarak kullanarak aylık su tüketimimizi aylık ortalama 15 metreküpten, aylık ortalama 11 metreküpe düşürdük. bir öğretmenimin tavsiyesiyle başladık bu uygulamaya. 3 seneden biraz fazladır bu uygulamayı yaptığımızı varsayarsak kaba bir hesapla 36*4=144 ton suyu kurtarmış olduk.
annem ıspanak, marul, roka, göbek salatası gibi toprak yüzeyinde yetişen dolayısıyla kirlenmeye ve çinde böcek bulundurmaya müsait olan yiyecekler konusunda çok titizdir. bu sebeple en az 3 defa yıkar bu bitkileri. 1 sefer sirkeli olarak 2 sefer de normal su içinde bekleterek yapar bu işlemi. ama ne yazık ki o bilmeyerek bu suyu direkt lavabo içine döküyordu. biraz da onu darlayarak bu eyleminin yanlış olduğunu, o suyu kullanabileceğimizi söyledim. uyarılarım etkili oldu ve 4 senedir o sirkeli olan parti hariç bitki yıkama sularını leğende tutuyoruz ve bahçemizdeki büyük bir kovaya döküyoruz( leğen yaklaşık 10 litre, kova da yaklaşık 60 litre). bu suyu daha sonra bahçemizde bulunan bitkilerimizi sulamak için kullanmaya başladık. haftada en az 3 gün bu sebzeleri tükettiğimizi varsayarsak kaba bir hesapla:
haftada 3 gün ayda 12 gün yapıyor. 12 gün boyunca 10 litrelik kapta 2 sefer geri dönüşüm yapabiliyoruz. günde 20, ayda 240 litre yapıyor.
4 yılda 4*12=48 ay var.
48*240=11520 litre yapıyor yani yaklaşık 11.5 ton.
evet sayın yazar arkadaşlar. gördüğünüz üzere sadece iki basit adımla bile 4 kişilik bir aile olarak yaklaşık olarak 4 yılda, yaklaşık 155,5 ton yani 155,500 litre suyu kurtarmışız, geri dönüştürmüşüz.
yan kişi başı yaklaşık 39 ton yani 39000 litre su yapıyor.
yıllık bazda ise kişi başı yaklaşık 9,75 metreküp yani 9750 litre su yapıyor.
her birimiz her yıl bırakın 9,75 metreküpü sadece 5 metreküp suyu bile kurtarsak 410 milyon metreküp suyu yani 410.000.000 metreküp suyu kurtarmış oluruz.
çok zor bir eylem değil bunlar. su, insan hayatının temel maddesi olmasına rağmen çok sınırlı olan bir madde. yenilenebilir bir kaynak değil. petrolden de, altından da, tüm paralardan da daha değerli ama maalesef bunun bilincinde değiliz.
ortaokuldayken bir arkadaşım vardı, biraz itici bir arkadaştı ama mecbur selamlaşıyorduk. tuvaletten çıkarken suyu kapatmazdı, açık bırakıp giderdi. bir gün neden böyle olduğunu sordum kendisine. bana olabildiğince kaba bir şekilde dedi ki : 'benim cebimden mi çıkıyor sanki'. adeta yıkıldım. gözümden yaş geldi. o aralar da su kaynakları ile ilgili bir konu işliyorduk derslerde. hocamız bir belgesel izletmişti. afrikada susuzluktan kırılan insanlar, çocuklar ile ilgili. o anda bu insanlar gözümün önüne geldi. insanların ne kadar acımasız olduğunu da ilk orada anladım.
lütfen suyumuzu dikkatli kullanalım. sayın yazarlar. buraya kadar okuyan herkese çok teşekkür ederim. saygılarımla.
3 senedir el yıkama musluğunun altına küçük bir leğen(5-6 litre hacminde) koyarak ve bu suyu tuvalet için gider suyu olarak kullanarak aylık su tüketimimizi aylık ortalama 15 metreküpten, aylık ortalama 11 metreküpe düşürdük. bir öğretmenimin tavsiyesiyle başladık bu uygulamaya. 3 seneden biraz fazladır bu uygulamayı yaptığımızı varsayarsak kaba bir hesapla 36*4=144 ton suyu kurtarmış olduk.
annem ıspanak, marul, roka, göbek salatası gibi toprak yüzeyinde yetişen dolayısıyla kirlenmeye ve çinde böcek bulundurmaya müsait olan yiyecekler konusunda çok titizdir. bu sebeple en az 3 defa yıkar bu bitkileri. 1 sefer sirkeli olarak 2 sefer de normal su içinde bekleterek yapar bu işlemi. ama ne yazık ki o bilmeyerek bu suyu direkt lavabo içine döküyordu. biraz da onu darlayarak bu eyleminin yanlış olduğunu, o suyu kullanabileceğimizi söyledim. uyarılarım etkili oldu ve 4 senedir o sirkeli olan parti hariç bitki yıkama sularını leğende tutuyoruz ve bahçemizdeki büyük bir kovaya döküyoruz( leğen yaklaşık 10 litre, kova da yaklaşık 60 litre). bu suyu daha sonra bahçemizde bulunan bitkilerimizi sulamak için kullanmaya başladık. haftada en az 3 gün bu sebzeleri tükettiğimizi varsayarsak kaba bir hesapla:
haftada 3 gün ayda 12 gün yapıyor. 12 gün boyunca 10 litrelik kapta 2 sefer geri dönüşüm yapabiliyoruz. günde 20, ayda 240 litre yapıyor.
4 yılda 4*12=48 ay var.
48*240=11520 litre yapıyor yani yaklaşık 11.5 ton.
evet sayın yazar arkadaşlar. gördüğünüz üzere sadece iki basit adımla bile 4 kişilik bir aile olarak yaklaşık olarak 4 yılda, yaklaşık 155,5 ton yani 155,500 litre suyu kurtarmışız, geri dönüştürmüşüz.
yan kişi başı yaklaşık 39 ton yani 39000 litre su yapıyor.
yıllık bazda ise kişi başı yaklaşık 9,75 metreküp yani 9750 litre su yapıyor.
her birimiz her yıl bırakın 9,75 metreküpü sadece 5 metreküp suyu bile kurtarsak 410 milyon metreküp suyu yani 410.000.000 metreküp suyu kurtarmış oluruz.
çok zor bir eylem değil bunlar. su, insan hayatının temel maddesi olmasına rağmen çok sınırlı olan bir madde. yenilenebilir bir kaynak değil. petrolden de, altından da, tüm paralardan da daha değerli ama maalesef bunun bilincinde değiliz.
ortaokuldayken bir arkadaşım vardı, biraz itici bir arkadaştı ama mecbur selamlaşıyorduk. tuvaletten çıkarken suyu kapatmazdı, açık bırakıp giderdi. bir gün neden böyle olduğunu sordum kendisine. bana olabildiğince kaba bir şekilde dedi ki : 'benim cebimden mi çıkıyor sanki'. adeta yıkıldım. gözümden yaş geldi. o aralar da su kaynakları ile ilgili bir konu işliyorduk derslerde. hocamız bir belgesel izletmişti. afrikada susuzluktan kırılan insanlar, çocuklar ile ilgili. o anda bu insanlar gözümün önüne geldi. insanların ne kadar acımasız olduğunu da ilk orada anladım.
lütfen suyumuzu dikkatli kullanalım. sayın yazarlar. buraya kadar okuyan herkese çok teşekkür ederim. saygılarımla.
devamını gör...
fotoğrafın hikayesi
ne yazık ki üzücü bir hikâye yazacağım. çok duygusal ve hassas yapıda olan arkadaşlar fotoğraflara tıklamasın. moral bozucu olabilir.
fotoğrafçı stanley forman'a pulitzer ödülü kazandıran fotoğrafın hikâyesi bu. forman, bir gazete için haber yapmak üzere bir yangın bölgesine gitmiş. orada çekim yaparken, itfaiyenin uzattığı yangın merdiveninden kurtarılmaya çalışılan bir kadınla çocuğun, merdivenin yıkılması sonucu aşağıya düşmelerine şahit olmuş. o sırada çekim yapmaya devam etmekteymiş.
ödülü kazanmaya kazanmış ama, bu fotoğrafla birlikte, bir fotoğrafçının (ya da gazetecinin) işini yapmaya hangi noktada son vermesi gerektiği, bu tür rahatsızlık verici fotoğrafları yayımlamanın etik olup olmadığı gibi tartışmalar da beraberinde gelmiş. ancak yetkililerin, yangın merdivenlerinin sağlamlığı ve güvenliği konusunda daha fazla tedbir almasını sağlamış aynı zamanda.
çocukla kadına gelince... çocuk kurtarılmış, ama kadın ne yazık ki hayatını kaybetmiş.

(görsel, alchetron. com'dan alıntıdır.)

(görsel, pbs.twimg. com'dan alıntıdır.)

(görsel, cloudfront. net'ten alıntıdır.)
fotoğrafçı stanley forman'a pulitzer ödülü kazandıran fotoğrafın hikâyesi bu. forman, bir gazete için haber yapmak üzere bir yangın bölgesine gitmiş. orada çekim yaparken, itfaiyenin uzattığı yangın merdiveninden kurtarılmaya çalışılan bir kadınla çocuğun, merdivenin yıkılması sonucu aşağıya düşmelerine şahit olmuş. o sırada çekim yapmaya devam etmekteymiş.
ödülü kazanmaya kazanmış ama, bu fotoğrafla birlikte, bir fotoğrafçının (ya da gazetecinin) işini yapmaya hangi noktada son vermesi gerektiği, bu tür rahatsızlık verici fotoğrafları yayımlamanın etik olup olmadığı gibi tartışmalar da beraberinde gelmiş. ancak yetkililerin, yangın merdivenlerinin sağlamlığı ve güvenliği konusunda daha fazla tedbir almasını sağlamış aynı zamanda.
çocukla kadına gelince... çocuk kurtarılmış, ama kadın ne yazık ki hayatını kaybetmiş.

(görsel, alchetron. com'dan alıntıdır.)

(görsel, pbs.twimg. com'dan alıntıdır.)

(görsel, cloudfront. net'ten alıntıdır.)
devamını gör...
memleket hikayeleri
bu hikayelerden biri şeftali bahçeleridir. hikayede idealist ve mesleğinde -yazı işleri müdürü- kendini göstermek isteyen, agah adlı bir memur konu edilir. geldiği dairede kimsenin iş koşturmadığını, tembellik yaptığını görünce idealistliği falan kalmaz, ''ülke bitmiş abicim, amaaan' diyen iş arkadaşlarına katılarak şeftali bahçelerinde partilere katılır, havuzlarda yüzer. o da tam anlamıyla koy verir. her akşam farklı bir eğlence, gırgır kahkaha memurluğun tadını çıkarır.
hikaye, yozlaşmış sistemin idealist insanları bile yuttabileceğini, onları sistemin savunucusu dahi yapabileceğini gösterir. ah agah efendi ah...
hikaye, yozlaşmış sistemin idealist insanları bile yuttabileceğini, onları sistemin savunucusu dahi yapabileceğini gösterir. ah agah efendi ah...
devamını gör...
isimlerin kişiliğe etkisi
sizde nasıl bilmiyorum ama benim ismim isyancı, mücadeleci anlamına geliyor. ki baya asi bir kişiliğim var.
devamını gör...
sınav haftası
üniversite yıllarında hayatın felç olduğu, stres yoğunluğu üst seviyede ve bitmek bilmeyen bir süreç olarak kendini hissettiren akademik dönemin bir parçası. fakat bazıları için okul yılları bitince hayatin kendisi dev bir sınav haftasına dönüşüyor. bitmiyor üstelik. o sınav haftasının bitişinde gelen rahatlama hissi de yok. devamlı bir geç kalmışlık hissi ve bu saatten sonra yetişir mi acaba kaygısı? fakülte yıllarımın sınav haftalarını bile çok özledim.
devamını gör...
küba
dünyanın en renkli ülkesi olarak bilinen küba, karayiplerde bir ada ülkesidir.
-unesco'nun yaptığı bir araştırmada, dünyada en çok görülmek istenen ülke olduğu ortaya çıkmıştır.
-havana'daki bir parkta atatürk büstü bulunmaktadır.
-ernest hemingway, ‘çanlar kimin için çalıyor’ ve ‘ihtiyar adam ve deniz’ kitaplarını küba’da yaşarken yazdı.
-unesco'nun yaptığı bir araştırmada, dünyada en çok görülmek istenen ülke olduğu ortaya çıkmıştır.
-havana'daki bir parkta atatürk büstü bulunmaktadır.
-ernest hemingway, ‘çanlar kimin için çalıyor’ ve ‘ihtiyar adam ve deniz’ kitaplarını küba’da yaşarken yazdı.
devamını gör...
ivanmilinski
bir yazar nasıl olmalı sorusunun cevabı gibi bir yazar.
bilgi,makara,vizyon adam aşmış.
özellikle futbol hakkındaki entrylerini çok keyifli okuyorum yorumcu olsa kesin onu izlerdim.
birde gs li ama holigan değil tarafsız yazıyor ne yalan söyleyim dün fb penaltıyı kaçırınca frankfurtun kalecisinden sonra en çok ben sevindim. nasıl başarıyorsun bunu dostum ben yapamam çünkü azılı tinercilerdenim. eski kapalı alt a selam olsun.
bu arada ibanı dm ye bıraktım vaktinde göndermezsen entryi silerim.
bilgi,makara,vizyon adam aşmış.
özellikle futbol hakkındaki entrylerini çok keyifli okuyorum yorumcu olsa kesin onu izlerdim.
birde gs li ama holigan değil tarafsız yazıyor ne yalan söyleyim dün fb penaltıyı kaçırınca frankfurtun kalecisinden sonra en çok ben sevindim. nasıl başarıyorsun bunu dostum ben yapamam çünkü azılı tinercilerdenim. eski kapalı alt a selam olsun.
bu arada ibanı dm ye bıraktım vaktinde göndermezsen entryi silerim.
devamını gör...
ülkeler hakkında ilginç bilgiler
ispanya'nın afrika kıtasında da toprağı vardır.
devamını gör...
z kuşağı flörtleri
z kuşağı tüketim kültürünün tam merkezine doğan bir kuşak olduğu için tüketim ve hız hat safhadadır. bundan dolayı sürekli hayal kırıklığı ve acıyla karşılaşırlar.
devamını gör...
why'd you only call me when you're high
video klibi eğlenceli olan bir arctic monkeys şarkısı.
sözleri:
the mirror's image
tells me it's home time
but ı'm not finished
'cause you're not by my side
and as ı arrived ı thought ı saw you leaving
carrying your shoes
decided that once again ı was just dreaming
of bumping into you
now it's three in the morning
and ı'm tryna change your mind
left you multiple missed calls
and to my message you reply
"why'd you only call me when you're high?"
"hi, why'd you only call me when you're high?"
somewhere darker
talking the same shite
ı need a partner
well are you out tonight?
ıt's harder and harder to get you to listen
more ı get through the gears
ıncapable of making alright decisions
and having bad ideas
now it's three in the morning
and ı'm tryna change your mind
left you multiple missed calls
and to my message you reply (message you reply)
"why'd you only call me when you're high?"
(why'd you only call me when you're)
"hi, why'd you only call me when you're high?"
and ı can't see you here, wonderin' where am ı
sort of feels like ı'm runnin' out of time
ı haven't found all ı was hoping to find
you said you gotta be up in the morning
gonna have an early night
and you're starting to bore me, baby
"why'd you only call me when you're high?"
"why'd you only ever phone me when you're high?"
"why'd you only ever phone me when you're high?"
"why'd you only ever phone me when you're high?"
"why'd you only ever phone me when you're (high)?"
sözleri:
the mirror's image
tells me it's home time
but ı'm not finished
'cause you're not by my side
and as ı arrived ı thought ı saw you leaving
carrying your shoes
decided that once again ı was just dreaming
of bumping into you
now it's three in the morning
and ı'm tryna change your mind
left you multiple missed calls
and to my message you reply
"why'd you only call me when you're high?"
"hi, why'd you only call me when you're high?"
somewhere darker
talking the same shite
ı need a partner
well are you out tonight?
ıt's harder and harder to get you to listen
more ı get through the gears
ıncapable of making alright decisions
and having bad ideas
now it's three in the morning
and ı'm tryna change your mind
left you multiple missed calls
and to my message you reply (message you reply)
"why'd you only call me when you're high?"
(why'd you only call me when you're)
"hi, why'd you only call me when you're high?"
and ı can't see you here, wonderin' where am ı
sort of feels like ı'm runnin' out of time
ı haven't found all ı was hoping to find
you said you gotta be up in the morning
gonna have an early night
and you're starting to bore me, baby
"why'd you only call me when you're high?"
"why'd you only ever phone me when you're high?"
"why'd you only ever phone me when you're high?"
"why'd you only ever phone me when you're high?"
"why'd you only ever phone me when you're (high)?"
devamını gör...
veda edememek
" yerini vaktinde terk etmeyi bilmek, gercek olgunluktur. sadece acizler kalmakta ısrar eder" demiş victor hugo.
eğer veda edemiyorsanız, gitmemek için bir sebebiniz vardır demektir. ya çok seviyorsunuzdur ya durumlar bunu gerektiriyordur ya da her şey bambaşkadır. ama eger bir şeylere zamanında veda etmezseniz ileride her şey daha da kötü olabilir dostlar. zamanında veda etmek, büyük erdemliktir.
eğer veda edemiyorsanız, gitmemek için bir sebebiniz vardır demektir. ya çok seviyorsunuzdur ya durumlar bunu gerektiriyordur ya da her şey bambaşkadır. ama eger bir şeylere zamanında veda etmezseniz ileride her şey daha da kötü olabilir dostlar. zamanında veda etmek, büyük erdemliktir.
devamını gör...
cennette sonsuza kadar sıkılmayacak mıyız sorunsalı
olmaz ya diyelim ki cennetlik olduk. yüksek koltuklara oturduk. meyvemizi yedik. sarabimizi içtik. huri ile cima ettik. bunu bin yıl, on bin yıl, bir milyon yıl her gün yaptık. peki ya sonra. doyumsuz, nankör ve isyankar dogamiz günün birinde bu rutine isyan etmeyecek mi? sıkıldım lan demeyecek mi. dünya daha bir dengeliydi diye dusunmeyecek mi?
devamını gör...
rehber matematik
rehber matematik deyince aklıma "evde hanımı matematikte tanımı unutmayacaksın. " geliyor.
devamını gör...


