istisnasız her annenin kurduğu cümlelerdir.
"iyi olduğunu öğrendim ya o bana yeter"
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

zulüm, acı,
açlık ve sefalet,
doğu kudüs.
devamını gör...

üç mum yaktık seyrine baktık diye devam eder. mustafa isimliler bu tekerlemeye pek takılmazlar. onlar daha çok mustafa mısır kafa, niye... diye devam eden tekerlemeyi söyleyenlere küfrederler. bilmeyenlere özelden yazarım, mustafa sevdiğim bir isimdir, isimleriyle ilgili aleni dalga geçilmesini istemem.
devamını gör...

karadeniz bölgesinde halk arasında haziran ayına verilen isim. gerçekte de haziran ayı kiraz ayıdır. kiraz, ismini giresun ilinden almıştır. giresun, helen dilinde keraisun demektir. yani kirazlar kenti anlamına gelir. kirazın ana yurdu tam olarak burasıdır.
devamını gör...

çoğu zaman, bir zan olabilir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hanımcı diye adı çıkmış yazar. hiç üzülmesin efenim dergide hanımcılık kazanacak adlı yazımı kendisine hediye ediyorum. okusun içi ferahlasın.*
devamını gör...

tangara cyanocephala olarak da bilinen güzel enkleri ile öne çıkan bir kuş türü. yaşadıkları bölge güney amerika'nın doğusundaki tropik ormanlarıdır. kafasının rengiyle boyunlarındaki lekeye göre 3 alt türü bulunmaktadır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel kaynak
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


hollywood ve oyun dünyası sektörü tarafından bize lanse edilenin aksine pazuzu kötü bir iblis değil, bilâkis babil'in ateş perisidir. yarı kuş, yarı insan şeklinde tasvir edilmiştir. iyileştirici gücü olduğu varsayildigindan, hasta çocukların boyunlarına "pazuzu"yu temsilen kolyeler asılırmış.

exorcist'te pazuzu tamamen çarptırılmıştır. çocukların ruhlarını ele geçiren bir iblis olarak lanse edilmiştir.

hatta pazuzu'yu az evvel oynanışını izlediğim "house of ashes" adlı korku oyununda, kötü bir sümer iblisi olarak lanse edilmiş gördüğümden mütevellit, işin aslını anlatmak istedim.

mısır mitolojisinde, kötü tanrı "lamaştu"ya karşı savaşan hamile kadınlar, kendilerine güç vermesi için pazuzu'yu tasvir eden kolyeler takarlarmış. lamaştu doğum yapan kadınları tehdit edermiş, kadınlar bebeklerini emzirdiği sırada bebekleri kaçırırmış.

aynı şekilde mezopotamya mitolojisinde lilith'e benzer özellikleri de vardır.

bu anekdot anadolu'da halen bile devam eden bir geleneği canlandırdı gözümde. anadolu'da alkarısı, doğu anadolu'da meyrem isimleriyle bilinen, lohusalı kadınlara musallatiyla nam salmış bir cinvâri varlığa karşı, bu lohusalı kadınlar, bakırdan yapılma bir bileklik takarlar. bu bilekligin alkarısı denen varlığı uzak tuttuğu söylenir.

mevzu bahis bu mitolojik hadise ile bizdeki bu geleneği karşılaştırınca, bizdeki tecellisinin rastlantı olduğunu pek zannetmiyorum.

şöyle ki; pazuzu kolyeleri anadolu'da bakır bileklige, lamaştu ise alkarısı'na evrilmiş.

komşu coğrafyalar, binlerce yıllık kadim bir gelenek.

ne kadar da güzel, öyle değil mi?

lamaştu hakkında görsel olarak sadece wikipedia' da temsili bir resim var fakat o resim urartu tanrısı teişaba ve aslan şivini'ye ait. lamaştu ile alâkası olduğunu sanmıyorum. buyrun;

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

anlayana cok guzel nasihatler veren, adindan da anlasilacagi uzere bir omrun nasil dopdolu gecirilecegi konusunda oldukca yol gostereci olabilecek bir kitap. ılber oltayli' nin ne kadar donanimli bir insan oldugundan bahsetmeye luzum yok. ozellikle genclerin siddetle okumasini tavsiye ederim...
devamını gör...

size saygı çerçevesinde davranmayıp haddini aşan, sizi değersiz hissettiren can sıkıcı insanları hayatınızdan çıkarmak net kendine saygısı olanlara verebileceğim en büyük tavsiyedir
devamını gör...

başrolde julianne moore'un olduğu ve kristen stewart, kate bosworth ve alec baldwin gibi oyuncuların da yer aldığı 2014 yapımı dram filmi. ülkemizde "unutma beni" ismiyle 2015 senesinde vizyona girmiş.

filmde alzheimer hastalığından muzdarip bir kadının, bir bilim insanının hikayesi anlatılıyor. hastalıkla nasıl başa çıkmaya çalıştığını ama hastalığa nasıl da yenik düştüğünü izlemek insanı derinden etkiliyor. hele ki yakın çevrenizde bu hastalıkla boğuşan birileri olduysa ve bir de bu hastalıktan dolayı o kişiyi kaybettiyseniz izlerken gözyaşlarına boğulmak kaçınılmaz oluyor.

julianne moore'un bu güzel filmi ile en iyi kadın oyuncu dalında oscar ve altın küre ödüllerini kazandığını da belirtmeden geçemeyeceğim. o kadar duru, o kadar gerçek bir oyunculuk ki... alice her ağladığında dayanamayıp onunla birlikte ağlayasınız gelir, öyle güzel bir gerçeklikte.
devamını gör...

okuyarak beğenen de, dümdüz "sen de bana artı at" mesajı veren de kendini çok güzel belli ediyor. o yüzden pek takmamamız gereken durum.

yazarı kimi oyladığı amacını gösterir ayrıca. *
devamını gör...

maviye,
maviye çalar gözlerin,
yangın mavisine
rüzgarda asi,
körsem,
senden gayrısına yoksam,
bozuksam,
can benim, düş benim,
ellere nesi?
haydi gel,
ay karanlık...

itten aç,
yılandan çıplak,
vurgun ve bela
gelip durmuşsam kapına
var mı ki doymazlığım?
ille de ille
sevmelerim,
sevmelerim gibisi?
oturmuş yazıcılar
fermanım yazar
ne olur gel,
ay karanlik...

dört yanım puşt zulası,
dost yüzlü,
dost gülücüklü
cigaramdan yanar.
alnım öperler,
suskun, hain, cıyansı.
dört yanım puşt zulası,
dönerim dönerim çıkmaz.
en leylim gecede ölesim tutmuş,
etme gel,
ay karanlik...
ahmet arif*
devamını gör...

haziran ve temmuz aylarında, ıhlamur ağacından sokaklara yayılan, odalara dolan ıhlamur kokusu... hemen sonra akla düşürdüğü anılarla, beraberinde huzur getirir.
devamını gör...

her kime ne kadar yakın, samimi olursanız olun. yine yalnız ve tekiz. gece olup da yatağa girince yine bir iç sesimiz bir biz varız.
devamını gör...

her şeyi bilmem ama kışlıklar çok pahalı ya.

bot veya mont almak için kredi çekmek gerekiyor.
kapşonlu almak için yoldaşın maaş bağlaması falan gerekiyor.
devamını gör...

sevgisiz kalmıştır.
sevin...
sevilen insan sinirli olmaz.
devamını gör...

denis villeneuve'un taze çıkmış, frank herbert'in dune adlı kitabının serisinden uyarlama filmidir. açıkcası filmin atmosferini yakalayabilmek, müziklerini iyi dinleyebilmek ve daha bir çok avantajı yakalayabilmek için sinemada izlemek daha iyi bir seçenektir. ama tabii ki bilet fiyatları uçmuş, o ayrı konu. ha, bir de kitabı okumamış olsanız bile izlenebilecek bir filmdir kendisi. tabii ki kitabı okumak her zaman önceliğiniz olsun.

paul'u oynayan genç arkadaşımız timothee chalamet, gerçekten baktığınızda ergenlik ile yetişkin olmak arasında kalmış, bu durumdan zorlanan bir karateri iyi oynuyor. ama bu rolü canlandırırken, öyle ortalığı kırıp döken ergenlerden değil, sonuçta kendisi bir baronun oğlu ve hareketlerinin sorumluluğunu alması gereken bir durumda. yani durgun bir yapıda ama bazen içindeki o hâli göstermekten de çekinmiyor. babası leto'yu oynayan oscar ısaac ise otoriter fakat gerektiğinde de oğlunun ihtiyacı duyduğu yakınlığı verebilecek biri. hatta kendisinden daha otoriter olan paul'un annesine baktığımızda(rebecca ferguson), onun daha duygusal olduğunu görebiliriz. belki kitaptaki çizgisinden çıkarak bu karakteri böyle sunmaları uygun olmasa da, benim çok tuhafıma gitmedi. hatta en beğendiğim karakterlerden biri oldu. tabii başka bir hayal kırıklığı da, çok göz önüne sokulan zendaya'nın sadece paul'un rüyalarında ve filmin sonunda, kısa bir an içim gösterilmesi oldu. yani çok bir beklentim yoktu ama bunu beklemediğim açıktı. her neyse, film başlaması gerektiği yerde bittiği için ikincisinin geleceği zaten açıktı. ama ikinci partta umarım film bir bütünlük oluşturur. benim için birçok şey yerindeydi filmi izlerken ama eksik bir şeyler vardı, hikaye kesik kesik ilerliyordu. filmde o yönden bir bütünlük bulamadım. ama şu an için güncel sinemada izlemeye değer tek film olduğunu düşünerek tavsiye ediyorum.
devamını gör...

bir türlü kurtulamadığımız muhabbet.

mesela bir sıkıntı yaşandı mı nick altımda bakıyorum bazen hiç tanımadığım insan bile benden yana çıkıyor. orada taraf tutan insanlarla yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmiyor falan sanıyorsunuz ya da mesela gidip tanımadığımız (ya da tanıdığımız olsun, fark etmez) insanlara özelden "bak şurada şöyle bir sorun yaşandı, hemen gel beni savun" dediğimizi mi hayal ediyorsunuz? yahut herhangi bir şey yazdığımızda tek tek tüm takipçileri gezerek "yazdım, haydi oyla" dediğimiz mi düşünülüyor?

burada kimseyle düşman değilim, olmam da. insan gibi yaklaşan herkesle de konuşur, anlaşırım. kimseye sataşmayı sevmem çünkü kaos benim zevk aldığım bir şey değil. öyle olunca insanlar sizi tanımasa da bu duruşunuz nedeniyle arkanızda durabiliyor, sırf bunun için oylayabiliyor. birçok kişi bunu omurgasızlık zannetse de bu yılların bazı insanlara verdiği bir hal sadece. ben adına kimseyi kırmamak derim, bir başkası ite bulaşana kadar çalıyı dolaşmak der... hangisini tercih ederseniz. kimseyi kırmayacağım diye kendi görüşlerimi savunmayacağımı sanan varsa sözlüğe yeni gelmiştir. benim her konudaki görüşüm iyi kötü belli. katılan da var katılmayan da. kimsenin nabzına göre şerbet verecek şekilde fikirlerimi değiştirmiyorum.

karma puanı yüksek olanlardan biri olunca insan ister istemez üzerine alınıyor suçlamaları. oysa oylama mevzusu tamamen kaldırılsın dedim kaç kez. o zaman görürüz kim gerçekten sözlük için yazıyor, kim başka hesaplar peşinde de dedim. ben değilim ki sözlük sahibi kaldırayım. ancak böyle yeri geldiğinde dile getirebiliyorum işte sadece. *

zaten artık eskisi gibi bir çılgınca oylama davası kalmadı. yazıp çizen isimler de oylayan isimler de bir avuç insan. dolayısıyla hep aynı kişiler birbirini oyluyormuş gibi görünüyor. siz de bunu kankalık sanıyorsunuz.

yazdıkları hoşuma giden oldu mu ne trollüğüne bakıyorum ne daha önce bana bir şekilde sataşmış olmasına o kişinin. öyle yapmayıp sadece sevdiği kişileri oylayanları da meydanlarda asalım mı yani ne istiyorsunuz anlamadım ki ben...
devamını gör...

fatih sultan mehmet yeni roma kayseri olarak her bizans imparatoru gibi madalyon yaptırmıştır. bunun içinde son imparator konstantinos paleologos drageses'ın madalyanonu yapan kişinin öğrencisini çağırıp madalyonunu bastırmış ve yeni kayser olarak diğer devletlere yollamıştır. bu madalyonların çoğunda kendinin bir romalı kahraman olarak tasvir edildiğini görürüz.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim