kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

iki kişinin birbirinden habersiz, eş zamanlı tuttuğu günlüklerden oluşan ve ayfer tunç tarafından yazılan kısa bir aşk hikayesidir. ayfer tunç çok nahif bir dille ve güzel bir kurguyla tek solukta okuyabileceğimiz bir hikaye yazmış. okuduğunu anlamak için özel bir çaba sarf ettiren kitaplardandır. kitabın sağ kısımları ekmel bey'in, sol kısımları ise derya'nın günlüğünden oluşuyor. ben önce ekmel bey'in günlüğünü okudum, sonra derya'nın. tabii ekmel bey günlüğünde kendini e. olarak tanıtıyor. daha sonra, derya'nın günlüğüne geçtiğimizde, isminin ekmel olduğunu öğreniyoruz. aynı şekilde derya da ekmel bey ile tanıştıklarında kendini suzan olarak tanıtıyor, ekmel bey böyle biliyor. yine doğruyu derya'nın günlüğüne geçerken öğreniyoruz.

ekmel bey'e bakacak olursak; 6 ay önce avukatlık bürosunu kapatan ve uzun bir süre önce eşinden ayrılan kendi halinde bir avukat. son zamanlarda iyice içine kapanık durumda. dış dünya ile bağlantısını tamamen kesmek ister. evini satılığa çıkarır ve ilan verir. aslında amacı evi satmak değil, ev ilanı için arayan kişilerden kendine bir konuşma-sohbet arkadaşı bulmak ister. ilan için birçok kişi arar ve sadece kadınlarla konuşur, görüşme için tarih verir. ama hiçbiri hayalinde kurduğu gibi ideal bir arkadaş adayı değildi ekmel bey için. aradığı aşık olacağı bir kadın değildi, tek amacı arkadaş olmaktı. ve birkaç gün sonra o geldi: suzan hanım. tabii kendisinin aslında derya olduğunu ilerleyen sayfalarda öğreniyoruz.

derya'ya geçtiğimizde ise ekmel bey'in aksine duygularını daha dolu yaşayan ve bunu günlüğüne de yansıtan biri. hayatta tek sevdiği kişi abisi, bunu birçok yerde büyük bir sevgiyle belirtiyor. kendisinin de abisinin gözünde öyle olmasını ister. bir bakımdan ilgi manyağı biri. abisi ile sevdiği kız olan suzan arasında gelip gidermiş sürekli. suzan'ı da severdi, çünkü en az kendisi kadar abisini seven tek kişi suzan'dı. tabii bu gençlik yılları geride kaldı. evlenmiş, boşanmış ve kendisi de yalnız yaşamaktan epey sıkılmış biri. tek başına evindeyken ekmel bey'in ilanını görür ve öylesine arayıp eve bakmak istediğini söyler, evi almak gibi bir niyeti yok. ekmel bey'in evine gider ve kendini suzan olarak tanıtır. ki bence en büyük hatayı burada yaptı. kendisini derya olarak tanıtması daha iyi olurdu bence. ama ayfer tunç kurguyu böyle kurarak daha gizemli kılmış hikayeyi.

ekmel bey ve derya ilk görüşmede çok iyi anlaşır. ve ev konusu kapanıp tamamen başka konulardan bahsederler. ekmel bey'e göre aklındaki o ideal arkadaş kesinlikle suzan hanımdı. derya'nın deyimiyle ise "arz ile talep" birbirlerini bulmuşlardı. derya'nın günlüğüne yazdığına göre ekmel bey ilk görüşmelerinden sonra tekrar gelmesi için ona arkadaşlık teklifi eder ve karşılığında para vereceğini belirtir. ekmel bey ise asla böyle bir şeyden bahsetmiyor. aynı şekilde ekmel bey'in yazdığına göre evin arka bahçesindeki manolya ağacını evdekiler dahi fark etmezken derya fark eder, onunla ilgili sorular sorar. derya ise ekmel bey'in kendiliğinden ona anlattığını söyler. ve bunun gibi daha birçok konuda farklı anlatımlar var. insan kime inanacağını bilemiyor doğrusu.

derya kendi ile de verdiği iç savaşın sonunda ekmel bey'in evine gider ve güzel bir dostluk kurarlar. tabii bu süreçte sık sık abisi ile büyük aşkı suzan'dan bahseder. kendini suzan olarak tanıttığı için kendi aşk hikâyesini anlatır gibi yapar. ve anlattığı hikayedeki üçüncü kişi kendisi, yani derya, oluyordu. her ikisi için de günlüğün büyük çoğunluğunu derya'nın aşk hikayesini anlattığı "suzan" oluşturuyor.

ne kadar ziyan olmuş bir aşk hikayesi gibi olsa da harika bir abi-kardeş bağı, aşk için mücadele, kadın dayanışması, aile içi ilişkiler.. gibi daha birçok konuya yer veren harika bir eser.
devamını gör...

türkçe'ye "cesaretin var mı aşka?" olarak çevrilmiş, 2003 fransız yapımı bir film. filmdeki aşk hikayesi kimisine saçma, kimisine aykırı gelse de; şahsımca yorumum dibine kadar aşktır. sadece filmlerde görülebilecek türden bir hikayeyi içerisinde harmanlamış, bir aşk oyunu.

--! spoiler !--

+büyüyünce ne olacaksın?
-ben diktatör olacağım. ya sen?
+ben de turta olacağım. bir pastanenin vitrininde, kayısılı.

--! spoiler !--
*(bkz: love me if you dare)

aşkın sayko hali. vıcık vıcık aşk filmlerinden itina ile uzak duran bu cevval bünyemi fena halde sarsmıştır.

tren rayları mühimdir.
la vie en rose ulan.
devamını gör...

kamp alanında ayıları misafir etmiştik. karpuza ortak olmuşlardı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
önüm arkam sağım solum kitap cennete düştüm sanki hiç cikasim gelmedi burdan.
devamını gör...

ünvanı kafasından güzel yazar.

'kedi anasıyım ben kedi anası şii sen hayırdır?' atarı gideri yapabilecek yazar.

pek sevinçli pek mutlu yazar.
aman sabahlar olmasın.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bir kedi anası kolay olunmuyor.
teşekkürler sayın yazar arkadaşlarım. *
devamını gör...

maurice ronet'nin oyunculuk performansına ve louis malle'in çıkardığı üst düzey işe rağmen aslında daha başından hatalı olan 1963 yapımı film. fransız dadaist jacques rigaut'yu bir kez okumuş olmak bile filmin uyarlandığı kitabın yazarı pierre eugène drieu la rochelle'in ortaya çıkardığı işi bombardımana tutmaya yeter ve zaten kitap oldukça yerilmiştir de çünkü filmde alain rolü ile karşımıza çıkan ronet, jacques rigaut'nun yaşamı ve dünya görüşünün rochelle tarafından oldukça yanlış aktarılmış bir yansımasıdır. rochelle, henüz 30 yaşında intihar etmiş olan rigaut'nun yakın dostu olmasına ve kendisi de bir dönem dadaizm'in sınırlarında dolanmasına rağmen esasında temelinden bir ahlakçıdır ve kendi ifadesine de baktığımız zaman rochelle yazdıkları ile rigaut'nun yaşamını gereksizce romantize etmiş ve derininde yargılamıştır, yani la valise vide öyküsünde yaptığı gibi rigaut'yu yeniden öldürmüştür aslında.

"je t'ai tué, rigaut, j'aurais dû te prendre contre mon sein pour te réchauffer." (seni öldürdüm, rigaut. oysa seni bağrıma basabilirdim) pierre rochelle / günlükleri

rochelle'in sarsak ifadelerinden arındığımızda ve gerçek bir flaneur olan rigaut'nun yaşantısına baktığımızda onun bu dramatizeden kaçındığı yaşamından ve ölümünden gayet net anlaşılabilir. henüz 20 yaşında kendini 10 yıl sonra öldüreceğinden söz etmiş ve eyleme dönüşemeyeceğine kesin gözüyle baktığı arzuların onda uyandırdığı tedirginliğe bütünüyle boyun eğmiştir. intiharı daima bir meslek olarak görmüş, vous êtes tous des poètes et moi je suis du côté de la mort* cümleleri ile ifade ettiiği gibi yaşamı boyunca ölümden yana olmuştur. 30 yaşında, sırf kurşun kalbini ıskalamasın diye cetvelle silahı dayayacağı yeri ölçecek kadar tutkuyla ölüme yürümesi de kendi yaşamı hakkındaki söylemlerini haklı çıkarmaya yetecektir.

film elbette rigaut'dan tamamen arınmış değil ama bu rochelle'in rigaut'su yine de filmin avrupa sinemasının gördüğü en etkileyici filmlerden olduğunu söylemek de yanlış değil. malle izleyenin içindeki ipleri kesip atmayı değil içeride yanabilecek ne varsa yakmayı deniyor ve kısmen başarılı da oluyor.
devamını gör...

cici kızlar - delisin
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

portakallısının tadını bilen yazarlara hitap eden dernektir.
devamını gör...

ilgi
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel mafya bir kediyle karşı karşıyayım.
devamını gör...

copy-paste yapmadığını anlarsam severek okuyorum, baktım copy-paste okumuyorum. kendi başlıklarım bile genellikle copy-paste iken böyle düşünen çok yazar vardır.
devamını gör...

önce bir adet baş. sonra o başın içinde akıl, fikir, feraset gerektirir.

yinede siz bilirsiniz.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

belalı püskevit (bkz: devlet bahçeli)
devamını gör...

(bkz: dilozof) temel felsefe bilgisi, anlaşılabilir ve yalın felsefe
(bkz: flu tv) showrunner ilker canikligil yönetmenliğinde otantik içerikler
(bkz: shockvoice) the matrix film analizi, animasyon film analiizi, dünya mitolojileri, ip man biyografisi
(bkz: demet tuncer) sesi güzel, kendisi güzel bir hanım ve amerikan aksanlı ingilizce içerikler
(bkz: sevan nişanyan) firari ermeni dil bilimci, propaganda yapıyor ve yanlış bilgi verdiği de oluyor yine de anadolu tarihi hakkında fikir verir
(bkz: rotasız seyyah) mehmet genç'e ait gezi-blog kanalı, ezber bozuyor. özellikle afganistanda talibana misafir olduğunu anlattığı bölüm tam coşkun aral seviyesinde.
coşkun aral anlatıyor efsane savaş fotoğrafçısı, belgesel yapımcısı, gazeteci ve maceracı. ülkemizin gastronomik tarihini ve coğrafi işaretli ürünlerini tanıtıyor
(bkz: can kıpçak) komik japonca dublaj içerikler üreten bir türk. başa sarıp kahkalarla tekrar tekrar izlenen içeriklerin üreticisi
(bkz: şokopop) türkiye magazin çukuru, basitlik, skandal, ne dedin sen hepsi bu kanalda
(bkz: çeviri konuşmalar) ünlü edebiyatçılarla, tarihçilerle, sosyologlarla, filozoflarla, bilim insanlarıyla yapılan röpotajları türkçe'ye kazandıran nadide bir kanal.
(bkz: nisan ak) istanbul üniversitesi devlet konservatuvarı mezunu türkiyenin üçüncü kadın orkestra şefi, gurur duyulası müzisyen, besteci, sanatçı
(bkz: 32.gün arşivi) mutlaka izle, izlettir. tarih neden kendini tekrar eder, bir düşün.
(bkz: english with lucy) english with ... şeklinde birkaç kanal var. aksanlı ve kültürel ingilizce öğrenmek için takip edin.
(bkz: pbs eons) paleontoloji ve evrimsel biyoloji temalı harika bir yabancı kanal
(bkz: the petersens) sıcacık bir aile ve müthiş konserler
(bkz: joaquín blasco pagan) keman çalanlar için orta-ileri seviye tutorial
(bkz: world science festival) bilimsel konferans kayıtları, röportajlar, önemli gelişmeler
(bkz: shoumu's biology) hintli bir moleküler biyolog ders anlatıyor, laboratuvar çalışmaları hakkında tüyolar veriyor
(bkz: birdbox studio) komik, düşündürücü, ilgi çekici animasyonlar
(bkz: mentor arapça) kaliteli bir arapça dil bilgisi kanalı, benim pek ilgimi çekmiyor ama kaliteyi şıp diye anlarım
(bkz: pazarlamasyon) necip bey ve ahmet bey pazarlama sektörü üzerine ve bir blog var
(bkz: çilem akar) irlandada master yapan sempatik bir ingilizce öğretmeni, sıcacık bir kanal
(bkz: bonsai empire)saksıda minik ağaç yetiştirme sanatı hakkında
(bkz: vinheteiro)muhteşem bir piyano sanatçısı. eğlenceli içerikler üretiyor. tolga çevik'in programındaki 'minik' özer atik'i hatırlatıyor bana.
(bkz: victoria and albert museum) dünyanın en geniş süsleme sanatları koleksiyonuna sahip müze. benim gibi süse, mücevhere, sanat tarihine meraklıysanız mutlaka takip edin.
(bkz: martha speaks - wildbrain)alfabe krakerli çorba yiyip konuşmaya başlayan martha (köpek) ingilizce öğrenirken mutlaka izlemeniz gereken bir çizgi film
(bkz: loudingirra özdemir) hayat hikayesini dinlemenizi tavsiye ettiğim saz sanatçısı, halk ozanı, aşık, seyyah
(bkz: şant manukyan) çok saygı değer finans uzmanı.
(bkz: murat muratoğlu) ekonominin mizahşörü. ülkemiz ekonomisine dair acı ama gerçek herşey bu kanalda
(bkz: geography now) ülkelerin tarihlerini ve siyasi sınırlarının nasıl değiştiğini eğlenceli bir dille anlatan kanal
devamını gör...

bizans elçisi, istemi yabgu'nun otağına ilk girdiği andan itibaren büyük bir şaşkınlık yaşadı. büyülenmiş gibi etrafını süzüyordu. istemi yabgu, her an bir atın çekebileceği iki tekerlekli altın bir tahtta oturuyordu. bu esasen bir güvenlik önlemiydi. beklenmedik bir saldırı veyahut oluşabilecek herhangi bir sıkıntılı durumda, istemi yabgunun oradan ayrılmasını sağlamak amacıyla düşünülmüştü. tabi bu fikrin mucidi kimdir derseniz bunun cevabı bildiğiniz üzere gayet net; tosbağa elbette. * adam bildiğiniz donup kalmıştı, bana şöyle bir baktı. yutkundu. karşılarında nasıl bir gücün olduğunu o zaman anlamıştı.

otağ dediysek öyle düz çadır gibi düşünmeyin. içinde kıymeti yüksek heykellerin olduğu, altın yaldızlı yatak ve ibriklerin bulunduğu ve altın kaplama ahşap sütunların yer aldığı bir otağdan bahsediyoruz burada. hatta o dönem benim kabuğuma da altın yaldız sürme teklifinde bulunmuşlardı. beni de heykel zannedip araklayanlar olur korkusuyla bu teklifi meramımı anlatmak suretiyle ve ince bir dille reddetmiştim. bu arada hem tahtın hem de yatağın üzerinde yükselen tavus kuşlarının da altını çizmemiz lazım. peki neden tavus kuşu? malum tavus kuşu göktürklerde egemenlik ongunuydu. aynı zamanda kuvvet, cesaret ve bereket unsuru olarak da görülürdü. kamlar içinde aynı değeri haizdi. tüyleri ve kemikleri kamlaniye'de kullanılırdı.

ilk çağın son tarihçisi olarak nam salan theophylacte simocatta o dönemde türklerin perslerden aldıkları altınlardan pek çok eşya yaptıklarını anlatır. at süsleri, silahlar, koltuklar ve yığınla süs eşyası.

sonrasında bir de çinli hacı niuan tsang ile yollarımız kesişti. av partisine katıldı. notlarında istemi yabgu'dan şöyle bahsetmiştir; ''saçları açıktadır ve üzerinde yeşil saten bir pelerin vardır. (...) saçları örgülü, hepsi de brokar pelerin giymiş yaklaşık iki yüz subayla çevrilidir. ordunun geri kalanı uzun mızraklar, bayraklar ve yaylar taşıyan, ince dokunmuş kaliteli yünlü kumaşlar ve kürkler giymiş atlı ya da develi süvarilerden oluşmaktadır. sayıları o kadar fazladır ki, hükümdarın maiyeti göz alabildiğince uzanmaktadır.'' o da gördükleri karşısında küçük dilini yutmuş ve samimi şaşkınlığını benimle paylaşmıştır. bu konuda bana itibar etmezseniz, roux'un orta asya tarih ve uygarlık kitabına göz gezdirebilirsiniz. istemi yabgu düşmanlarının gözünde dahi saygı duyulan ve korku uyandıran tarihi bir figür olmuştur.
devamını gör...

selam vermeyi en sevdiğim kuyruklu, tüylü ve ana dili kedice olan arkaaşlarım. selamımı almazlarsa kovalamaya başlıyorum. köpeklere de selam veriyorum ama selamımı almazlarsa onları kovalamıyorum. çünkü sonra onlar da beni kovalayabiliyor ve biraz gerilebiliyoruz. köpeklerle biraz resmi arkadaşım ama kediler.... canım kediler keşke hep öpsem sizi.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

salıya yakışır bir günaydın
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

takalar geçiyor yükle yürekle
takalar geçiyor emekle dolu
günlük güneşlik kıyılarından kopmuş
denizlerde anadolu

dizelerinin sahibidir. doğan canku-takalar
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim