birbiriyle karıştırılan kelimeler
birbirine benzediği için söylemden dolayı karıştırılan kelimelerdir. bir örnekle başlayayım ben:
nahif: cılız, çelimsiz, zayıf.
naif: açık yürekli, yapmacıksız.
nahif: cılız, çelimsiz, zayıf.
naif: açık yürekli, yapmacıksız.
devamını gör...
nutuk'u yasaklayan milli eğitim müdürünün görevden alınması
kimin kurduğu devletin sınırları içinde yaşayıp çalıştığını unutan bir oluşumun başına gelen durumdur. nutuk engellemek nedir? hem de vahdettin'e hakaret gerekçe gösterilerek. vahdettin kimdir? bu adamlar kimi savunmaktadır?
her gün birinizi, bir gün hepinizi ya.
her gün birinizi, bir gün hepinizi ya.
devamını gör...
anti natalizm
bu dünyaya çocuk getirmek zalimliktir diyerek insanların üremesine karşı çıkan düşünce akımı.
devamını gör...
yanlış anlaşılan şarkı sözleri
bunu nasıl yazmadınız ya? karı gördüm kaydım, kaymaz olaydım.
devamını gör...
asgari ücretle yapılacaklar listesi
twitter’da bir sayfa. ağır eleştiri ve komik bir sayfaya benziyor.
twitter.com/asgariyap/statu...
twiti ve yapılan yorumlar beni benden almıştır.
twitter.com/asgariyap/statu...
twiti ve yapılan yorumlar beni benden almıştır.
devamını gör...
id ego süperego
freud’a göre kişiliğin üç katmanı. kısaca; id kişinin nefsi, ego kişinin frenleyen mantığı, süperego ise insanın vicdanıdır.
devamını gör...
3 fidan
bu bir rakam ve kelimeyi görür görmez aklıma gelen tek şey var. tam bağımsız türkiye için hayatlarını hiçe sayan ve ülkemizde bağımsızlık denilince akla ilk gelen, sembol haline gelmiş üç genç insan deniz gezmiş, yusuf aslan, hüseyin inan.. tabi onlardan bahsedince sinan cemgil, şirin cemgil, taylan özgür, mahir çayan, ibrahim kaypakkaya, ulaş bardakçı, cihan alptekin, gülten savaşçı, füsun özbilgen gibi ismini yazamadığım nicelerinin ve yitip gidenlerin aziz hatıraları önünde saygıyla eğilmek gerek.. selam olsun o zaman o fidanlara..
devamını gör...
kendime saygım yok davranışları
yürürken sigara içmek. ne kendisine ne de başkalarına saygısı yoktur, keza artık dışarıda içmek yasaklandı:)
(bkz: sigara içme yasağı)
(bkz: sigara içme yasağı)
devamını gör...
sözlük yazarlarının aşk için yaptıkları
dostluğumuzu feda etmek olabilir. tam feda etmek diyemeyiz ama zarar vermiştir.
devamını gör...
sabah kedi olarak uyanılsa yapılacak ilk şey
camdan aşağıya atlardım. ne de olsa can çok bende.
devamını gör...
sözlüğün faydaları
iletişim kurmak, fikir alışverişinde bulunmak istediğiniz insanları, yaş, cinsiyet, ırk, meslek, memleket veya medeni durum gibi ıvır zıvırlar için sorguya çekilme kaygısı olmadan, sadece düşüncelerini dikkate alarak seçebiliyor olmanızdır.
devamını gör...
sürü psikolojisi
zaman zaman toplumda da oluşabilen psikolojik durum.mesela estetik konusu.herkes birbirine benzemeye başladı farkında mısınız?
devamını gör...
el salvador (yazar)
benim için sözlüğün kıymetlisi.
hem okuyan hem yazan hem de bunu belli eden olması takdire şayan.
aynı zamanda en yaşlı yazar. o en büyük sonra ben, kalan herkes 18'lik çıtır çerez havasında maşallah.
japon 35 abi biz çıksak sözlükten, sözlük kreşe dönecek. *
hem okuyan hem yazan hem de bunu belli eden olması takdire şayan.
aynı zamanda en yaşlı yazar. o en büyük sonra ben, kalan herkes 18'lik çıtır çerez havasında maşallah.
japon 35 abi biz çıksak sözlükten, sözlük kreşe dönecek. *
devamını gör...
aynı evde yaşıyormuş gibi entryler
bir bardak su getirsene, ben sana geçen getirmiştim.
devamını gör...
en ilginç hastaneye gitme nedeniniz
çok ilginç bir hastaneye gitmedim. genelde gittiğim hastaneler hep aynı.
hee dur dur. afganistan'da yaşadığım dönemler hastane dedikleri ama hastaneye benzemeyen bir yere girmiştim. bir iki tabure vardı. önlükleri kir içinde oraya buraya koşturan insanlar vardı. onlardan biri gelip bana bir iki soru sormuştu. sonra beni kapısında laboratuvar yazan bir yere soktular. ayakta bekleyen 5, 10 insan vardı. yabancı olmam hasebiyle oturan 3, 5 insandan biri kalkıp bana yer vermişti. sonra değişik biri gelip benden kan almıştı. ben gerek yok aman bilmem ne dememe rağmen çok ağır hasta olduğum için kimse beni dinlememişti. sonra beni sedyeye benzer ama sedye olmayan bir yere yatırdılar. sürekli biri gelip biri gitti. yabancı olduğum için yine gereksiz bir ilgi alaka vardı tabi.
tahliller çıktı doktor yanıma geldi. kokoyla hızlı hızlı bir şeyler konuştular. çoğunu anlayamadım. yarı ingilizce yarı farsça. kafam olmuş zaten bimilyon beklerken ne verdilerse. yolda dönerken koko neyim varmış dedim. 'hemşire hijyen nist, türk hastalığı kem küm fiti fiti...' dedi. kolay gelsin o meşhur türk hastalığına ben de yakalanmıştım sonunda. hijyen yok diyen adamların hastanesi benim wcmden daha pis haldeyken bana hijyen nist diyebiliyorlardı. o da işin başka bir cilvesi tabi. oranın halkı pek öyle hastalanmazdı. orada bulunan türklerin yoğun mikrop sebebiyle hastalanmasına 'türk hastalığı' diyorlardı. sanki biz o hastalığı cebimizde getiriyoruz memleketlerine.
neyse efem işte. 'en ilginç hastaneye' gitme sebebim bu. bana kalsa ilginç olmayan bir hastane tercih ederdim ama şartlar bunu gerektirdi.
hee dur dur. afganistan'da yaşadığım dönemler hastane dedikleri ama hastaneye benzemeyen bir yere girmiştim. bir iki tabure vardı. önlükleri kir içinde oraya buraya koşturan insanlar vardı. onlardan biri gelip bana bir iki soru sormuştu. sonra beni kapısında laboratuvar yazan bir yere soktular. ayakta bekleyen 5, 10 insan vardı. yabancı olmam hasebiyle oturan 3, 5 insandan biri kalkıp bana yer vermişti. sonra değişik biri gelip benden kan almıştı. ben gerek yok aman bilmem ne dememe rağmen çok ağır hasta olduğum için kimse beni dinlememişti. sonra beni sedyeye benzer ama sedye olmayan bir yere yatırdılar. sürekli biri gelip biri gitti. yabancı olduğum için yine gereksiz bir ilgi alaka vardı tabi.
tahliller çıktı doktor yanıma geldi. kokoyla hızlı hızlı bir şeyler konuştular. çoğunu anlayamadım. yarı ingilizce yarı farsça. kafam olmuş zaten bimilyon beklerken ne verdilerse. yolda dönerken koko neyim varmış dedim. 'hemşire hijyen nist, türk hastalığı kem küm fiti fiti...' dedi. kolay gelsin o meşhur türk hastalığına ben de yakalanmıştım sonunda. hijyen yok diyen adamların hastanesi benim wcmden daha pis haldeyken bana hijyen nist diyebiliyorlardı. o da işin başka bir cilvesi tabi. oranın halkı pek öyle hastalanmazdı. orada bulunan türklerin yoğun mikrop sebebiyle hastalanmasına 'türk hastalığı' diyorlardı. sanki biz o hastalığı cebimizde getiriyoruz memleketlerine.
neyse efem işte. 'en ilginç hastaneye' gitme sebebim bu. bana kalsa ilginç olmayan bir hastane tercih ederdim ama şartlar bunu gerektirdi.
devamını gör...
rindlerin ölümü
yahya kemal beyatlı'nın bir dizesini 19 yıl beklettiği söylenen şiiri.
hafız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış;
yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle,
gece, bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış
eski şiraz'ı hayal ettiren âhengiyle.
ölüm âsude bahar ülkesidir bir rinde;
gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.
ve serin serviler altında kalan kabrinde
her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter.
hafız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış;
yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle,
gece, bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış
eski şiraz'ı hayal ettiren âhengiyle.
ölüm âsude bahar ülkesidir bir rinde;
gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.
ve serin serviler altında kalan kabrinde
her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter.
devamını gör...


