çok şey yapmak isteyip hiçbir şey yapamamak
çoğu insanın hayatının özeti. planlar yapılır, şunu yapıcam bunu yapıcam diye kafada kurulur, kurulur, kurulur... sonuç: mümkün olduğunca az şey yaparak günü geçirmek. o planlar kafanın bir köşesinde durmaya devam eder, biraz daha ertelenir ama yapacak moda girdiğinizde zamana bağlı planlar için çok geç olabilir. bir söz vardı, "yarın bir şeyleri ertelediği için bugünkü kendine kızıyor olacaksın" gibi, eğer sözü doğru hatırlasam etkili bir yazı olacaktı ama neyse, fikir buydu. işte "yarın başlarım", "haftaya hallederim", "okul bitsin bakarız" gibi bahanelerle erteleyip durmaktansa o an tam olarak karar verip başlamak lazım bir şeyler yapmaya, yoksa arkası hiç gelmiyor ve sürekli keşke diyerek bomboş yaşayıp gidiyoruz.
bir de şöyle bir sorun var, yeni bir şeye el attığımızda kimimiz herkesle paylaşmak istiyoruz, kimimiz bir sonuca ulaşana, kesinleşene kadar kendine saklamayı tercih ediyor**. ikinci gruptaysanız ve birilerine anlatmak isteyip de zorlanıyorsanız boş verin, bir word dosyasına kısa notlar almak şeklinde bile olsa bir günlük tutun ve ara ara geri dönüp kontrol edin birkaç hafta önceki kendinizi. işe yarayabilir kendini iyi hissetmek, minik değişimleri görmek açısından. ya da her önemli gelişmede kendinizi ödüllendirebilirsiniz. yemek olur, kıyafet olur, yeni bir kitap vs. birçok şey olabilir. ki zaten kendi başına küçücük de olsa adımlar atmaya başladığını fark edince bunlara gerek kalmıyor bile. mutlu olup içinizden takla atıyorsunuz.
tek gereklilik; şimdi başlamak lazım, iki dakika sonra değil. yani belki bi beş dakika sonra. yoksa birkaç saat uzanıp akşama mı bıraksam?* aslında sömestrda evde bol bol vakit olacak, o zaman rahat rahat yapılır...* şaka bir yana cidden bir "dur!" deyip o popoyu kaldırmak lazım, nereye kadar böyle di mi... evet. bu entry iki paragraf önce biterdi ama sonunu getiremedim.*
bir de şöyle bir sorun var, yeni bir şeye el attığımızda kimimiz herkesle paylaşmak istiyoruz, kimimiz bir sonuca ulaşana, kesinleşene kadar kendine saklamayı tercih ediyor**. ikinci gruptaysanız ve birilerine anlatmak isteyip de zorlanıyorsanız boş verin, bir word dosyasına kısa notlar almak şeklinde bile olsa bir günlük tutun ve ara ara geri dönüp kontrol edin birkaç hafta önceki kendinizi. işe yarayabilir kendini iyi hissetmek, minik değişimleri görmek açısından. ya da her önemli gelişmede kendinizi ödüllendirebilirsiniz. yemek olur, kıyafet olur, yeni bir kitap vs. birçok şey olabilir. ki zaten kendi başına küçücük de olsa adımlar atmaya başladığını fark edince bunlara gerek kalmıyor bile. mutlu olup içinizden takla atıyorsunuz.
tek gereklilik; şimdi başlamak lazım, iki dakika sonra değil. yani belki bi beş dakika sonra. yoksa birkaç saat uzanıp akşama mı bıraksam?* aslında sömestrda evde bol bol vakit olacak, o zaman rahat rahat yapılır...* şaka bir yana cidden bir "dur!" deyip o popoyu kaldırmak lazım, nereye kadar böyle di mi... evet. bu entry iki paragraf önce biterdi ama sonunu getiremedim.*
devamını gör...
geceye bir mabel matiz şarkı sözü bırak
sende dursun akrep ve yelkovan.
içimdeki en acı suların bile şimdi tadı var
uykular masal uykular sapsarı
şimdi güz yüzünün en güzel yanı
ay gümüş geceler şarkılarda mey
ah teninle konuşur tenim, uyanır
uykular büyü uykular bilmece
şimdi gül diken için bi kül hece
ay tutuklu geceler yürekte kör
ah ne fayda gün ayaz
tenim adını üşüyor
içimdeki en acı suların bile şimdi tadı var
uykular masal uykular sapsarı
şimdi güz yüzünün en güzel yanı
ay gümüş geceler şarkılarda mey
ah teninle konuşur tenim, uyanır
uykular büyü uykular bilmece
şimdi gül diken için bi kül hece
ay tutuklu geceler yürekte kör
ah ne fayda gün ayaz
tenim adını üşüyor
devamını gör...
nazenin
devamını gör...
yeni kelime öğreniyorum
haminne: büyük anne
kaynak; büyük türkçe sözlük - prof. dr. ahmet doğan
kaynak; büyük türkçe sözlük - prof. dr. ahmet doğan
devamını gör...
en sevilen ressam ve eseri
caravaggio- goliath
eser ve hikayesi
eser ve hikayesi
devamını gör...
susma haykır çaylaklar vardır
çaylak olduğum zamanlar oy veremediğimi gördüğüm zaman kendi kendime, içimden yaptığım hayali protesto yürüyüşünde attığım slogandır. sonra favori atabildiğimi fark edince olaysız dağılmış idim.
devamını gör...
kitap alıntıları
yemin ederim size baylar, fazla bilinçli olmak bir hastalıktır. gerçek, tam bir hastalıktır. sıradan bir bilinç, insanın yaşamı için fazlasıyla yeterlidir.
| yeraltından notlar, fyodor dostoyevski
| yeraltından notlar, fyodor dostoyevski
devamını gör...
ince memed
2. ve 3. cildi atlayıp 1’den sonra 4’ü okusanız daha iyi olur. okumayı seven bir adam olarak okurken çok zorlanmıştım. sonra yaşar kemal’in hayatını okuyunca öğrendim ki, o da yazarken çok zorlanmış.
devamını gör...
madalyasız yazarların boş beleş tipler olması
durun! ben madalyasızların yanındayım. madalya iadesi için nereye müraacat edilmeli onu söyleyeyin! isyankar ruhum madalyayı kabul etmedi.* bir an için uygulamaya katıldım lakin bir baktım olan var olmayan var sonra bir pişmanlık çöktü.
yönetime sesleniyorum, herkese bir adet kafa'dan da olsa madalya verilmeli.göz hakkı diye bir şey var.sonra nasıl biliyorsanız öyle yapın.
yaşasın madalyasızlar...*
yönetime sesleniyorum, herkese bir adet kafa'dan da olsa madalya verilmeli.göz hakkı diye bir şey var.sonra nasıl biliyorsanız öyle yapın.
yaşasın madalyasızlar...*
devamını gör...
trt dinle
trt'nin müzik anlamındaki en iyi girişimi. üstelik tamamen ücretsiz bir uygulama. lisanslı ve reklamsız müzik dinleyelim diye youtube'a spotify'a deezer'a döktüğümüz paralar sonlanacak mı acaba?
edit: daha şimdi indirip birkaç dakikadır dinleyen biri olarak söyleyebilirim ki ses kalitesi youtube music'ten daha iyi. ara yüzde belli sıkıntıları var, eminim ki bunu da belli zaman sonra halledeceklerdir. helal olsun be! ücretsiz böyle bir uygulama yapmak, herkesin yapacağı iş değil.
edit 2: halk müziği ve sanat müziği listeleri efsanenin ötesinde bir şey. trt'nin 50 yıllık tecrübesi olunca türkü ve fasıl dinlemek bambaşka bir şey oluyormuş. ulan cyberpunk, dark electro vs. dinleyen adamdım ben. şimdi orhan hakalmaz'dan gönlüm ataşlara yandı gidiyor dinleyip olmayan sevdiğime ağıtlar yakıyorum.
edit: daha şimdi indirip birkaç dakikadır dinleyen biri olarak söyleyebilirim ki ses kalitesi youtube music'ten daha iyi. ara yüzde belli sıkıntıları var, eminim ki bunu da belli zaman sonra halledeceklerdir. helal olsun be! ücretsiz böyle bir uygulama yapmak, herkesin yapacağı iş değil.
edit 2: halk müziği ve sanat müziği listeleri efsanenin ötesinde bir şey. trt'nin 50 yıllık tecrübesi olunca türkü ve fasıl dinlemek bambaşka bir şey oluyormuş. ulan cyberpunk, dark electro vs. dinleyen adamdım ben. şimdi orhan hakalmaz'dan gönlüm ataşlara yandı gidiyor dinleyip olmayan sevdiğime ağıtlar yakıyorum.
devamını gör...
admin ve modların entrylerini beğenen tip
ben isimlere bakmadan beğeniyorum. öğretmene yalakalık yapan tipler büyüyüp admin tanımı beğeniyor denilecek durum.
devamını gör...
devlet
platon'un çok kapsamlı bir felsefe sistemi vardır. felsefe tarihinin ilk büyük sistem kurucu filozofu olarak kabul edilir. kendisinden önceki pek çok filozoftan etkilenmiş ve özgün bir sistemde bu filozofların görüşlerini kaynaştırmıştır. bu bağlamda nietzsche platon'u ilk büyük eklektik filozof olarak anmıştır. onu etkileyen isimler bir ve değişmez varlık anlayışıyla parmenides, duyusal dünyanın sürekli bir oluş ve değişim içinde olduğu fikriyle herakleitos, ruhun ölümsüz ve bedenden farklı olduğu inancıyla pythagoras ve tabii ki etik soruşturmaları ve kavram felsefesiyle hocası sokrates'tir. platon'un sistemi çok kapsamlı olmakla birlikte onun asıl ve öncelikli meselesi siyasîdir. yaşadığı dönemde atina'nın içinde bulunduğu karmaşalar onu siyaset felsefesine yöneltmiştir. savaşların yıprattığı atina'da çürüyen bir şeyler görüyordu platon ve bu çürümüşlük hâlinden çıkabilmek için ortaya bir siyaset felsefesi projesi koymuştu. hocası sokrates teker teker kişileri mayötik soruşturmalarla kurtarmaya çalışıyordu. oysa platon meselenin çok daha derin olduğunu ve tek tek kişiler yerine doğrudan devlete yönelmek gerektiğini düşünüyordu. bu bağlamda onun en önemli eseri ve projesi devlet kitabında ortaya konmuştur. devlet her şeyden önce oldukça aristokratik ve baskıcı bir ideali temsil eder. platon'a göre demokrasi atina'yı mahvetmiştir ve her işte olduğu gibi devlet yönetiminde de liyakat sahibi kişiler olmalıdır. onun dillere pelesenk olmuş cümlesini burada hatırlatmakta fayda var: "ya filozoflar kral olmalı ya da krallar filozof olmalıdır." onun ideal devletinde çok ciddi bir eğitim anlayışı vardır. ideal devletin yöneticiler sınıfı, bekçiler veya korucular sınıfı ve çiftçiler/tüccarlar sınıfı vardır. ideal devlette eğitim asıl olarak yöneticiler ve bekçilerin eğitimidir. yıllarca süren disiplinli bir süreçtir bu. matematik, jimnastik, müzik, geometri gibi bilimler bu eğitim sürecinde çok önemlidir. yönetici adayları belirli aralıklarla test edilir ve olgunlaşana kadar bu insanlar süreç devam eder. platon'un devletinde yönetici sınıf ve bekçilerin mülkiyet ve aile kurma hakları yoktur. hep beraber bir komün hayatı yaşarlar. çok fazla mal mülk edinmeleri de yasaktır. aristoteles sonradan hocasını insan doğasını hiçe saymakla eleştirmiş ve bu ideal devletin mümkün olmadığını yazmıştır. platon'un devletinde homeros, hesiodos ve pindaros gibi "tanrısal şairlerin" yeri yoktur. hepsini kapı dışarı eder. platon'da genel olarak sanatın pek bir kıymet-i harbiyesi yoktur. çünkü sanat bir mimesis(taklit) olarak insanı hakikate götüremez. üstelik bu taklit ikinci dereceden bir taklit yani taklidin taklididir. suretlerin suretleriyle uğraşan sanatçılar ve şairler platon'un devletinde kendilerine yer bulamazlar. platon yalnızca tanrıları ve kahramanları öven şiirleri kabul eder. aristoteles bu bağlamda da hocasını eleştirir ve ondan ayrılır. platon bu ideal devletini yalnızca teorik bir fantezi olarak ortaya atmamış bu ideali fiili olarak hayata geçirebilmek için syrakusa tiranı dion'la ciddi temaslar kurmuştur. mektuplarında bu girişimlerini anlatmaktadır.
devamını gör...
nötr hissetmek
hayatımdan kendi çıkan ya da benim çıkardığım insanlara karşı ruh halim.
sanki hiç olmamışlar gibi.
sanki hiç olmamışlar gibi.
devamını gör...
türbanlı hakime güvenir misiniz sorunu
isterse muz kostümü giysin adil mi değil mi ona bakarım,insanları dış görünüşüne göre yargılayacak kadar kişiliksiz değilim.
devamını gör...
tibetli keşişlerin meditasyon yapıyorum ayağına sürekli etrafı gözetlediği gerçeği
evet var böyle bir gerçek. bir tek ben fark etmiş olamam.
yaklaşık dört senedir nepal'de yaşıyorum arkadaşlar bilen bilir. burada o kadar fazla gezilecek yer var ki, inanın bu tapınakları, dağları tepeleri gezmek için kuşkusuz en az bir dört yıl daha gerekir. sıklıkla burada bulunan bir tapınağa gidip keşişlerden herbal bitki çayları alıyorum hazım sorunum var biraz üzerinize afiyet. yazdıkları reçeteler sindirimimi hızlandırıyor. buranın hemen tepesinde dik bir yamaç ve içlere doğru bir mağara var. içeride de şing-çu isminde kerli ferli, yörenin yakından tanıdığı ihtiyarca bir amca var. gider selam verir, halini hatrını sorarım ama yanıt vermez. hani bak ingiliz kraliyet askerleri var ya kürk şapkalı, görmüşsünüzdür. onlar gibi hareketsiz duruyo "hoo şing-çu amca sana diyom!" diyorum, şimdiye kadar hiçbir cevap alamadım. hep gözleri kapalı ve bağdaş kurar halde oturuyo. içerdeki kuru ekmek ve soğan dolu olan heybesini karıştırıp "bak ben yicem bunları hee haberin olsun" diye yem atıyorum ama yine de konuşmuyo anasını satim. artık en son bıktım. bir keresinde tam arkamı dönüp tapınak yoluna doğru gideceğim beni dikizlerken gördüm bunu "yakalandın dayııı heheh" dedim. şimşek hızıyla kafasını karşıya çevirdi ve gözlerini kapattı bozuntuya vermeden... bizden kaçar mı olm. bu tibetli keşişler erdim ayağına yüksek bir yere çıkıp kim kimle takılıyo, kim kimle dedikodu yapıyo mahalle teyzesi gibi gözetliyo bak ben diyim size... bunlara hiç güvenmicen, sulu dereye götürür susuz getirir.
yaklaşık dört senedir nepal'de yaşıyorum arkadaşlar bilen bilir. burada o kadar fazla gezilecek yer var ki, inanın bu tapınakları, dağları tepeleri gezmek için kuşkusuz en az bir dört yıl daha gerekir. sıklıkla burada bulunan bir tapınağa gidip keşişlerden herbal bitki çayları alıyorum hazım sorunum var biraz üzerinize afiyet. yazdıkları reçeteler sindirimimi hızlandırıyor. buranın hemen tepesinde dik bir yamaç ve içlere doğru bir mağara var. içeride de şing-çu isminde kerli ferli, yörenin yakından tanıdığı ihtiyarca bir amca var. gider selam verir, halini hatrını sorarım ama yanıt vermez. hani bak ingiliz kraliyet askerleri var ya kürk şapkalı, görmüşsünüzdür. onlar gibi hareketsiz duruyo "hoo şing-çu amca sana diyom!" diyorum, şimdiye kadar hiçbir cevap alamadım. hep gözleri kapalı ve bağdaş kurar halde oturuyo. içerdeki kuru ekmek ve soğan dolu olan heybesini karıştırıp "bak ben yicem bunları hee haberin olsun" diye yem atıyorum ama yine de konuşmuyo anasını satim. artık en son bıktım. bir keresinde tam arkamı dönüp tapınak yoluna doğru gideceğim beni dikizlerken gördüm bunu "yakalandın dayııı heheh" dedim. şimşek hızıyla kafasını karşıya çevirdi ve gözlerini kapattı bozuntuya vermeden... bizden kaçar mı olm. bu tibetli keşişler erdim ayağına yüksek bir yere çıkıp kim kimle takılıyo, kim kimle dedikodu yapıyo mahalle teyzesi gibi gözetliyo bak ben diyim size... bunlara hiç güvenmicen, sulu dereye götürür susuz getirir.
devamını gör...
ilginç bilgiler
narkotik aramalarında esasen kediler köpeklerden daha yeteneklidir. kediler yerine köpeklerin kullanılmasının sebebi kedilerin vurdumduymaz canlılar olmasından kaynaklanıyormuş.
- hadi olm tekir bul şu tozu!
+ yav baba getir şuradan bir balık yiyelim ne tozu ne tuzu.
- hadi olm tekir bul şu tozu!
+ yav baba getir şuradan bir balık yiyelim ne tozu ne tuzu.
devamını gör...
çorap kokusu
eğer çoraplarınızı (bkz: carnaval socks) firmasından aldıysanız ne kadar giyerseniz giyin mis gibi parfüm kokacaktır. tabii ki tavsiyem günlük değiştirmenizdir.
not: reklam değildir. hoşuma gittiği için paylaşmak istedim.
not: reklam değildir. hoşuma gittiği için paylaşmak istedim.
devamını gör...
kamyon arkası sözleri
-kadere rest çektim isyanlardayım.
-sen dalgana bak ben frekansı ayarlarım.
-küçümseme kimseyi,nokta da küçüktür ama bitirir cümleyi. heyyyt be.
-sen dalgana bak ben frekansı ayarlarım.
-küçümseme kimseyi,nokta da küçüktür ama bitirir cümleyi. heyyyt be.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri

9 kapı, biri banyo wc.
onu sayma.
6 sı dolu, sadece 2 türk varız bu katta, o en başta ben en sondaki odadayım. ikimiz sabit, ara odalar somali'lere ait, daha büyük o odalar, onlar da daha kalabalık zaten.
şu saat, kimse uyumamış, buranın saatine göre öğleden sonra / akşam kıvamı, her odadan sesler geliyor, somalice öğreniyorum yavaş yavaş, bunlardan önce salavatladığımız mali'lilerden de fransızca kapmıştım biraz.
şeytan diyor çal rastgele bir kapıyı, selam sabah vermeden gir içeri, boş bir yatağa vur kafayı ve uyu. onlar ben yokmuşum, hiç olmamışım gibi konuşma ve hayallerine devam etsinler, son durak ve son hayalleri belçika bu tayfanın, geçen gün oradan haber geldi ama, bazıları başarmış.yey!
sezen'in gülümse dediği zamanlar da az önce önümden geçti sanırım, o kadar da dikkatli dinliyordum oysa, tuhaf?
tanrım, ya güneşi hiç söndürme ya da bırak hep kapalı kalsın, arada kalınca olamıyorum ben.
canım patates salatası istiyor ve deli gibi koşarak koridorun sonundaki pencereden uçarak çıkmak şu an hiç de mantıksız gelmiyor.
devamını gör...
