'bas git. ar çok gerekli bir enstrüman' deyip gideceğim başlık.
devamını gör...

üst edit: olduğunu sanmadığım bir olay, çok durmayın üzerinde.

günün ünlüsü yazarımız'da ortaya çıkan büyük skandal olayında da bahsettiğim gibi; yakında burada amcamı, amcaoğlumu falan da görürsem hiç şaşırmam.

oladabilir, olmayadabilir efendim. sonuçta başlıktaki ikinci ve dördüncü entrylerde birbirinin aynı. *

#139685
devamını gör...

isminden dolayı türk toplumlarında soğuk hanı diye bilinir. kışın soğuk havalarda ortaya çıkıp yardıma muhtaç, yoksul, kimsesiz, garibanlara yardım ettiği, hakkında yüce bir alim olduğuna inanılan efsane.
devamını gör...

her ne kadar yeni sözlük olsa da insanlar birbirini tanımasa da bir kişinin yazmasını en çok şevklendirecek ve sözlükte kalmasını sağlayacak yegane hadise okunduğunu bilmesi ve oylanmasıdır. sözlükteki yazarlara bu konuda daha hassas olmalarını rica ediyor oylama konusunda biraz daha eli açık olmalarını naçizane öneriyorum.
böylelikle sözlüğün kemik yazar yapısı oluşur ve tanım sayısı bir düzene girer.
devamını gör...

benim de zaman zaman yaşamıma giren komşudur. hepsini sevgiyle anıyorum efendim.
devamını gör...

patti'nin horses albümüne kadar yaşadıklarının yanı sıra hem bu yolda tanıştığı, ilham aldığı şairler, hem albümün kapağının yaratıcısı ve hem de uzun yıllar yol arkadaşı ve en büyük destekçisi olmuş robert mapplethorpe'dan bahsettiğimiz bu sohbeti umarım beğenirsiniz.saatler 22:00'ı gösterdiğinde kahvenizi, çayınızı alın gelin! tütünü unutmayın.*
devamını gör...

her birinin çok çok değerli olduğunu düşündüğüm, meyhaneye geç teşrif etmiş olsam da dinleme şansını bulduğum birkaç programda bile hepsinden çok şey öğrendiğim yayıncılarının, yeniden buluşana dek hayatlarındaki her şeyin diledikleri gibi olmasını istediğim, bir gün "müsaitseniz akşama ziyarete geliyoruz" demeleri halinde hep burada, büyük bir zevkle dinlemek için hazır olacağımızı bilmelerini istediğim efsane yayın.
devamını gör...

dışarıdaki koca dünyayı keşfetmesini engelleyen iki şey vardır.
1-aile
2-para
bu yüzden odasında durarak konfor alanından çıkmaz.
devamını gör...

anadolunun küçük köylerinde denk geldiğiniz herkesin, tanımadıkları halde halini hatrınızı, aç olup olmadığınızı sormasıdır samimiyet. buram buram kokar hem de..
devamını gör...

--- alıntı ---

bazı yeni ateistlerin bu yanlış algıdan hareketle "inanmak istemiyorum, bilmek istiyorum" gibi sloganlarla dini eleştirdiğine rastlarız. oysa bilginin kendisi de bir inanç türüdür, bilgi doğru olma özelliğine sahip gerekçelenmiş bir inançtır. dünyanın yuvarlak olduğunu biliyorum, ama dünyanın yuvarlak olduğuna inanmıyorum demek saçmadır, bir şeye inanmadan onu bilemezsiniz.

dahi ve dindar ısaac newton, enis doko

--- alıntı ---
bunu okuduktan sonra üzerine çok düşündüğüm konu. şahsi fikrim de bu yöndedir . bilgi doğru olma özelliğine sahip bir inançtır.
devamını gör...

bu zamana kadar nasıl tanım girmem diye kendimi yedim bitirdim şuan. ne zaman ortadan kaybolsam arayıp soran ilk kişi o. ne zaman ufak ya da büyük bir derdim olsa akıl danıştığım ilk kişi yine o. yüce tanrım sanki onu ben akıl danışayım diye yaratmış*
değerli ve pek bir minnoş arkadaşım benim, tanımlarını ayrı seni ayrı seviyorum, hep buralarda ol uzun uzun yıllar yaz olur mu.*
devamını gör...

sıvı buharlaşması nedeniyle canlı hayatının sona erebileceği yer olan, atmosferin yaklaşık 19. kilometresi.

bu sınıra gelindiğinde atmosfer basıncı epey düşer. bu nedenle suyun kaynama noktası da 100 santigrat dereceden 37 santigrat dereceye kadar düşer. ortam basıncı, vücuttaki kan basıncı, suyun kaynama sıcaklığı gibi birtakım kimyasal özelliklerdeki değişimlerin toplam sonucu olarak, bilinç kaybı, kardiyovasküler problemler, nörolojik problemler gibi bazı sorunlar ortaya çıkar. 1 - 1,5 dakika içerisinde normal basınç koşullarına dönülmediği takdirde durum ölümle sonuçlanır.
devamını gör...

"cepte" tabiri pek hoş olmasa da maalesef yerine geçecek daha iyi bir kelime yok.
nedir cepte olmak?
karşıdaki kişi size ne yaparsa yapsın gidememek demektir, size saygı duymayan ve hatta sevgisi dahi olmayan birine bile bağımlı olmak demektir. şunu unutmamalıyız ki, kimsenin hayatı bir diğerine bağlı değildir. vakti geldiği zaman, bize saygı duyulmadığı zaman ve de ilişkinin bize, kişiliğimize zarar verdiğini anladığımız an gitmek gerekiyor.
şimdi gelelim bizi cepte yapacak cümlelere:
- senden başka kimsem yok.
- sensiz yaşayamıyorum.
- beni bırakmaaa noooğluuur.
- sen gidersen ölürüm.
- sensiz yaşayamam
- seni kaybetmekten çok korkuyorum
bu noktada freud reise söz vermek istiyorum:
"bir insana vazgeçilmez olduğunu hissettirdiğinizde, ilk vazgeçeceği kişi siz olursunuz."
devamını gör...

dünyanın en zor işi.
namaz kılmak çok zor bir eylem. başlı başına bir proje çalışması. aslında candy crash gibi bir dünyası yok. özellikle de kadınlar için. öncesinde, esnasında ve sonrasında pek çok hazırlığı gerektiriyor. devamlılık ve gönüllülük durumları da cabası.
bir gün anneme "neden günde bir kez ortalama bir sayıda kılıp bitirmiyoruz ki? " diye sormuştum. annem de; o zaman dur şu işim bitsin , dur bu işim bitsin kılarım derken kalır gider. hem sana verilenlerle istenilenler arasında dünya kadar fark var. alacak verecek hesabı yapsan her defasında borçlu çıkarsın.demişti.


namaz öncesinde;
kadınlar için çamaşırılarini çocuklarla ya da sokakta, iş hayatında namaz kılacak kadar temiz tutmak, ev dışında bir yerde temiz tuvalet bulmak, abdest alacak temiz bir yer bulmak, yanında namaz kıyafeti taşımak ya da camilerdeki namaz kıyafetlerine güvenerek giyinmek büyük mesele. pek çok camide kadınlar için bir paravanin ya da örtünün arkasında 2 metre bir yer ayrılıyor ki zannedersin erkekler bölümü dolup taşıyor. üstelik bu sadece küçük camiler için değil iki katlı büyük camiler için de böyle.

namaz esnasında bir önceki ya da bir sonraki yapacağın işi düşünmeden sadece namaza odaklanabilmek, okuduğun sürenin türkçe karşılığını ezberlemiş olmak, namazı hüşu içinde kılmak, hal.ve hareketlerine dikkat ederek vücudun pozisyonuna dikkat etmek en zoru. nitekim teknoloji çağında insan dikkatini herhangi bir iş için odaklamakta zorlanıyor.

namaz sonrasında bir sonraki namaz için niyetlenmek, bıkmadan üşenmeden, vazgeçmeden, bahanelerle sığınmadan, unutmadan bir sonraki vakit için hazır olmak da nefsani olarak zor.

mesela ; bir vakti bile isteye terk edip ikinci vakit gelince seccade önünde "yaa ben ikindiyi kilmadim ama akşamı kilacagim, biraz ayıp oldu ama..." diye utanmak, sonra "ya böyle yarım yamalak olmaz ki" diyerek diğer vakitleri de boslamak...

mesela; kadir gecesi aşka gelip namaza başlayıp, vakit namazlarinin ardından geçmiş namaz kılarak, oruç borçlarını ödemeye çalışarak bir kaç ay böyle devam edip sonra birden bire hayatında hiç bir şey değişmedi diye ilk engelde herşeyi boylu boyunca bırakmak....
bir grupta çok eğlenirken ya da çok acil bir işin ortasinda linç yemek ya da asagilanmayi göze alarak namazı öncelikli iş olarak görebilmek....

işte bu yüzden namaz kılmak zor bir iş. herkes yapamaz. şimdi bunları okuyunca insanın kılacagi varsa da kılmaz tabi.
yalnız çok ilginç bu ibadette ;

1-mükemmellik beklentisi yok.
2-niyetin halis olması amelden daha önemli.
3-kilmadiklarin için borçlu oluyorsun ama kildiklarin için hem borç siliniyor hem sevap kazanıyorsun.
4- kilamadigin vakitler için telafi etme şansın var.
5- bir defa bir sistem oluşturup rutine bağlayınca bıraktığında hayatında büyük ruhani boşluklar oluşturuyor.
7- kılan insanlarla kılmayan insanların arasındaki duygusal farklılıkları görmeye başlayınca ne kadar şanslı olduğunu idrak ediyorsun.
8- kildigin namazın hatırına isleyebilecegin günahlardan kaçınıyorsun. yani seni temiz tutma özelliği mevcut.
9- özellikle cemaat ile kildigin zamanlarda hiç bir siyasi ya da ideolojik emeli olmayan bir grubun üyesi olduğunu farkediyorsun.
10- like , retweet , hastage vs her türlü hedonizmi en büyük kurucudan aldığın için bağımlılık yapıyor ve bırakamıyorsun.
zaman zaman cehennemden korkarak zaman zaman cenneti umarak ancak her defasında şükretmek ve şükretmek için mutlaka kabul olacağını umarak yapılan, hiç zararı olmayıp sonsuz yararı olan gözümün nuru ibadet.
devamını gör...

kendisinin bir nedeni yok yalnızca öptüm şiirini sevdiğim şair.
ben sende ardı arkası kesilmeyen bir korku sevdim. az kelimeyle kurduğun cümlelerdeki gizli soru işaretlerini, barlardan çatlak bardak gibi atılmayı beklemeni, serserice patlamalarını, yuttuğun toplu iğneleri ve bir film hilesi hissi uyandıran utangaç hasret pozlarını sevdim. dokunamadım sana. parmakuçlarım neşterdi çünkü. kırılan bir kemiğin sesiyle veda ederken,

bir nedeni yok. yalnızca öptüm.
devamını gör...

mizah ile alakası olmayan dergi.

yaptıkları şey kara mizah bile değildir.

yalayarak nereye kadar gidebileceklerini ispatlama derdine düşmüş gibiler.
devamını gör...

neredesin lan. yolunu kaybettiysen konum atayım, ne şaşkın bir şeysin sen bee.
devamını gör...

homeros' a şöyle fısıldamıştır:
"herkese aitim ve kimseye ait değilim, siz gelmeden önce de buradaydım, siz gittikten sonra da burada olacağım..”
devamını gör...

o zamanlar yoğun bakımda staj yapıyorum. her gün aldığım bir çocuk hastam var. altı yaşında ama minicik. kendi başına nefes alamayan, ağızdan beslenemeyen ve daha bir sürü durumu olan bir çocuk. onun durumu bile yeterince üzücü aslında. bilinci açık, sadece basit komutları alabilecek bir düzeyde ama etrafındakileri tanıyıp takip edebiliyor. sizi görünce gülümseyip öpücükler atıyor.

beni üzen şeyse daha farklıydı. haftanın bir günü ziyaret günü, günlerden de ziyaret günüydü. başka çocukların aileleri gelmişti. vakit geçirebilecekleri, çocuklarına dokunup sevebilecekleri kısıtlı zaman vardı ama hastamın ailesi yoktu. bilinçsiz yatan çocuklarını sadece onu sevmek için gelen aileler varken bu ailenin ilgi bekleyip gülücüklerle cevap vereceği bir çocuğu var ve ziyarete bile gelmiyorlardı. sağlıklı bir ikizi varmış sanırım ilgilendikleri o.
devamını gör...

psikanalizde aktarım olgusu üstteki yazarın dediği gibi bir şey maalesef değildir.
aslında aktarım terimi freud'la birlikte başlamıştır, karşı-aktarım hakkında da ferenczi'nin yazıları, çalışmaları vardır.
aktarımı kabaca şöyle tanımlarız, bir kişinin geçmişteki bir figürüyle, nesnesiyle bu annesi olabilir, bakım veren kişilerden biri olabilir sahnelediği yaşadığı bir olayı, şimdi ve bu zamanda terapistiyle veya çevresindeki diğer kişilerle de yaşıyor olması demektir.
misal geçmişte annesi tarafından yeterli bakımı alamamış, evde dinlenmemiş, sözü yok sayılmış biri terapistinin bu minvaldeki yaptığı en ufak bir hareketi "terapistim beni dinlemiyor, beni yeterince sahiplenmiyor" olarak algılayabilir ancak o düşüncesi aslında geçmiştek annesiyle kurduğu ilişkideki davranışın tekrarlanmasıdır, yani aktarımdır. "transferans" da denir.
biz bunu yorumlarken şöyle düşünürüz, hasta bir şey söyledi, acaba bu durum geçmişinde nereye dayanıyor, bu olguda onun geçmişindeki hangi anı tekrar sahneleniyor?
psikanalizde gel zaman git zaman aktarım olgusu terapinin ana konusu haline gelmiş, aktarımda terapist aldığı rolle birlikte eski meseleleri gündeme alıp bilinçdışı süreçleri bilince aktarmayı ve burada çözmeyi hedeflemiştir.
uzun lafın kısası umarım herkes kendi aktarımını bulup çözümleyebilir ve iyi hisseder.
sağlıklı günler, saygılarımla.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim