kürtleri sevmemek
şimdi bu yazarı muhatap alsam, bana yakışmaz, almazsam çokta tın olduğundan haberi olmayacaktı.
git kinini başka yere kus, ne yaran varsa artık.
git kinini başka yere kus, ne yaran varsa artık.
devamını gör...
çocukluk
ben çocukluğun tanımını bir hikaye ile birlikte yazmak istiyorum.**
güneş bulutların arkasına saklanmıştı bugün. rana ve annesi parka gitmek için çıkmışlardı evden ama rana hüzünlü bir şekilde ağır adımlarla ilerliyordu. çünkü güneş ona ışıklarını saçıp gülümsememişti. kapkara bulutlar kaplamıştı gökyüzünü yavaş yavaş çiseliyordu yağmur. sonra birden bir yağmur damlası kondu rana'nın burnun ucuna. rana gülümseyerek gökyüzüne baktı.
rana: anne bulutlar bana selam verdi.
annesi(gülümseyerek): peki sen onlara selam vermeyecek misin?
rana küçük sırt çantasından suluğunu çıkardı annesi şaşkındı. herhalde, sadece rana’nın size de merhaba bulutlar demesini bekliyordu.
rana suluğu açtı ve yere biraz su döktü annesi daha da çok şaşırdı.
annesi: rana ne yapıyorsun sen?
rana: bulutlara selam gönderdim anne bu su buharlaşarak onlara gidecek ve onlar da selamımı alacak.
annesi gülerek rana'nın başını okşadı ne kadar da güzel düşüncelerdi bunlar. parka doğru yürümeye devam ettiler yağmurun hızı da bir hayli artmıştı annesi geri mi dönsek acaba diye düşünüyordu ama rana'nın sevincini bozmak istemiyordu çünkü rana bir hayli memnundu bu durumdan.
rana: anne neden insanlar koşuyor?
annesi: yağmur yağıyor diye kızım.
rana: ama yağmurdan kaçılmaz ki.
annesi: ıslanmak istemiyorlar rana o yüzden de evlerine gidiyorlar
rana: ama hava sıcak olduğunda yağmurun yağmasını istiyor herkes.
annesi (biraz şaşkın bir tavırla ve gülümseyerek): herkes senin gibi düşünmüyor kızım. dedi.
parka varmışlardı yağmur yavaş yavaş azalıyor kara bulutlar dağılıyordu. parkta köpeğini gezdiren bir adam vardı ve rana'nın gözü onlara takılmıştı. rana adamın yanına doğru gitti.
annesi: rana nereye gidiyorsun? rana!
rana: siz köpeğinizi sevmiyor musunuz?
adam(şaşkınlıkla): o da nereden çıktı?
rana: insan sevdiğini bağlamaz ki.
adam şaşkınlıkla karşıladı durumu annesi de yanlarına gelmişti.
adam: sevmez olur muyum tabi ki seviyorum. kaçmasın diye tasmasını taktım. adın ne senin bakayım?
rana: adım rana ama zaten sizden kaçarsa o da sizi sevmiyor demektir.
adam daha çok şaşırmıştı annesi de adama selam verdi ve tanıştılar.
adam: kızınız çok akıllı hanımefendi adam rana’ya dönerek aslında biliyor musun haklısın rana hiçbir canlıyı zorla alı koyamayız ama ben onu daha iyi koşullarda bakmak için yanımda tutuyorum.
rana şansı sevmişti. köpeğin adı şanstı. rana şansın başını usulca okşadı ve sevdi. şans da kuyruğunu sallıyor ve patisini rana’ya doğru uzatıyordu. iyi anlaşmışlardı. şans da memnun görünüyordu halinden.
adam: bak ne diyeceğim rana ben her sabah şansı yürüyüşe çıkarıyorum sen de gelir onunla oynarsın olur mu?
rana bunu duyunca çok sevinmişti.
rana (büyük bir sevinçle olduğu yerde zıplayarak): yaşasın yeni bir arkadaşım oldu. dedi.
aradan zaman geçmiş parkta geçirilen güzel bir vakitten sonra eve doğru yola koyulmuştu rana ve annesi.
rana çok keyifli bir gün geçirmiş ve yeni bir arkadaş edinmişti. eve varmışlardı.
akşam babası işten geldiğinde rana babasına gününün nasıl geçtiğini, neler yaptığını anlattı. babası da şaşkınlığını gizleyemedi tabi. çok seviyordu rana'yı. rana babasının dizlerinde uykuya dalmıştı ama babası da rana’dan farksız değildi. çünkü derin düşüncelere dalıp gitmişti...
çocukluk anı yaşamaktı. yağmurun altında kolları açarak dönmek, güneşin bize gülüşünü çimlere uzanarak iliklerine kadar hissetmek, sonbaharda düşen yaprakları dağ gibi yapıp üzerine atlamaktı çocukluk. diğer canlıları da dost bilmekti çocukluk. meraklı olup sorgulamak, sevgi dolu olup paylaşmaktı çocukluk.
çocukluk sadece belli bir yaş grubuna ait değildi. çocukluk aslında içimizdeydi. büyüdükçe kimimiz onu her gün biraz daha derine gömüyor kimimiz ise yaşıyordu.**
güneş bulutların arkasına saklanmıştı bugün. rana ve annesi parka gitmek için çıkmışlardı evden ama rana hüzünlü bir şekilde ağır adımlarla ilerliyordu. çünkü güneş ona ışıklarını saçıp gülümsememişti. kapkara bulutlar kaplamıştı gökyüzünü yavaş yavaş çiseliyordu yağmur. sonra birden bir yağmur damlası kondu rana'nın burnun ucuna. rana gülümseyerek gökyüzüne baktı.
rana: anne bulutlar bana selam verdi.
annesi(gülümseyerek): peki sen onlara selam vermeyecek misin?
rana küçük sırt çantasından suluğunu çıkardı annesi şaşkındı. herhalde, sadece rana’nın size de merhaba bulutlar demesini bekliyordu.
rana suluğu açtı ve yere biraz su döktü annesi daha da çok şaşırdı.
annesi: rana ne yapıyorsun sen?
rana: bulutlara selam gönderdim anne bu su buharlaşarak onlara gidecek ve onlar da selamımı alacak.
annesi gülerek rana'nın başını okşadı ne kadar da güzel düşüncelerdi bunlar. parka doğru yürümeye devam ettiler yağmurun hızı da bir hayli artmıştı annesi geri mi dönsek acaba diye düşünüyordu ama rana'nın sevincini bozmak istemiyordu çünkü rana bir hayli memnundu bu durumdan.
rana: anne neden insanlar koşuyor?
annesi: yağmur yağıyor diye kızım.
rana: ama yağmurdan kaçılmaz ki.
annesi: ıslanmak istemiyorlar rana o yüzden de evlerine gidiyorlar
rana: ama hava sıcak olduğunda yağmurun yağmasını istiyor herkes.
annesi (biraz şaşkın bir tavırla ve gülümseyerek): herkes senin gibi düşünmüyor kızım. dedi.
parka varmışlardı yağmur yavaş yavaş azalıyor kara bulutlar dağılıyordu. parkta köpeğini gezdiren bir adam vardı ve rana'nın gözü onlara takılmıştı. rana adamın yanına doğru gitti.
annesi: rana nereye gidiyorsun? rana!
rana: siz köpeğinizi sevmiyor musunuz?
adam(şaşkınlıkla): o da nereden çıktı?
rana: insan sevdiğini bağlamaz ki.
adam şaşkınlıkla karşıladı durumu annesi de yanlarına gelmişti.
adam: sevmez olur muyum tabi ki seviyorum. kaçmasın diye tasmasını taktım. adın ne senin bakayım?
rana: adım rana ama zaten sizden kaçarsa o da sizi sevmiyor demektir.
adam daha çok şaşırmıştı annesi de adama selam verdi ve tanıştılar.
adam: kızınız çok akıllı hanımefendi adam rana’ya dönerek aslında biliyor musun haklısın rana hiçbir canlıyı zorla alı koyamayız ama ben onu daha iyi koşullarda bakmak için yanımda tutuyorum.
rana şansı sevmişti. köpeğin adı şanstı. rana şansın başını usulca okşadı ve sevdi. şans da kuyruğunu sallıyor ve patisini rana’ya doğru uzatıyordu. iyi anlaşmışlardı. şans da memnun görünüyordu halinden.
adam: bak ne diyeceğim rana ben her sabah şansı yürüyüşe çıkarıyorum sen de gelir onunla oynarsın olur mu?
rana bunu duyunca çok sevinmişti.
rana (büyük bir sevinçle olduğu yerde zıplayarak): yaşasın yeni bir arkadaşım oldu. dedi.
aradan zaman geçmiş parkta geçirilen güzel bir vakitten sonra eve doğru yola koyulmuştu rana ve annesi.
rana çok keyifli bir gün geçirmiş ve yeni bir arkadaş edinmişti. eve varmışlardı.
akşam babası işten geldiğinde rana babasına gününün nasıl geçtiğini, neler yaptığını anlattı. babası da şaşkınlığını gizleyemedi tabi. çok seviyordu rana'yı. rana babasının dizlerinde uykuya dalmıştı ama babası da rana’dan farksız değildi. çünkü derin düşüncelere dalıp gitmişti...
çocukluk anı yaşamaktı. yağmurun altında kolları açarak dönmek, güneşin bize gülüşünü çimlere uzanarak iliklerine kadar hissetmek, sonbaharda düşen yaprakları dağ gibi yapıp üzerine atlamaktı çocukluk. diğer canlıları da dost bilmekti çocukluk. meraklı olup sorgulamak, sevgi dolu olup paylaşmaktı çocukluk.
çocukluk sadece belli bir yaş grubuna ait değildi. çocukluk aslında içimizdeydi. büyüdükçe kimimiz onu her gün biraz daha derine gömüyor kimimiz ise yaşıyordu.**
devamını gör...
mercimek köftesi
burhan altıntop'un çok iyi yaptığı yemek. hatta ifo'nun dikkatini bu yemekle çekmiş, tarifini bile vermiştir.
devamını gör...
yazarların yaşadıklarını hissettiği anlar
internete satış için koyduğum bir ürün kısa sürede satıldıysa, (bu sabah oldu ondan bu tanımın ilhamı :) o bildirimi görünce, önce bir vuhuuu diyorum, annem diyorki hemen satış oldu dimi, ve de ucuza aldıysam, o aradaki kar çok keyifli, geçimimi bununla sağlamıyorum ama bence herkes denemeli, bir şeyler alıp satmak çok güzel, bir de tamiratını, restorasyonunu yaptıysanız, yani siz de emeğinizle bir değer kattıysanız çok keyifli, aslında genel olarak insanın, yaptığı bir şeyin, gösterdiği bir duygunun, verdiği bir değerin, karşılığını görmesi, karşılığını alması çok tatmin edici bir şey, yani hakkının teslim edilmesi, bunu bir hesap olarak, çıkarcılık olarak düşünmeyin, insanın hak ettiği değeri görmesi, alması anlamında söylüyorum...
devamını gör...
hayatın anlamını açıklayan deli
mersinli cihangir: parayı konuşturdun mu insanlar da konuşur.
devamını gör...
şaka maka 2021 yılı ocak ayının bitiyor olduğu gerçeği
devamını gör...
türkiye dizi sektörü
10 kişi birine aşık.adam çok zengin ama öyle böyle değil kızda güzel ama sakar.değişmez bu kural.
devamını gör...
100 milyon dolar atın desem atacak ülke çok
100 milyon doların uzay çalışmaları için çok da büyük bir para olmadığını bilmeyen insan beyanıdır. bazı ülkeler milyar dolarlar ayırıyor da yetmiyor.
devamını gör...
güzel bir kız görünce moralin bozulması
özgüven ile alakalı bir sendrom diyebiliriz buna.
tam tersini yaşıyorum şahsen, moralim yerine geliyor.
eğer tanıdığım biriyse ve karşı karşıya gelmişsek, ne kadar güzel göründüğünü ve adeta etrafına ışıklar saçtığını söylüyorum.
hem güzel hem mutlu olan kadın o an daha güzel görünüyor gözüme.
karşımdaki insan mutlu olduğu zaman bende mutlu oluyorum. sonuç? hiç kapris yapmadan bedavadan mutlu olan iki insan.
tam tersini yaşıyorum şahsen, moralim yerine geliyor.
eğer tanıdığım biriyse ve karşı karşıya gelmişsek, ne kadar güzel göründüğünü ve adeta etrafına ışıklar saçtığını söylüyorum.
hem güzel hem mutlu olan kadın o an daha güzel görünüyor gözüme.
karşımdaki insan mutlu olduğu zaman bende mutlu oluyorum. sonuç? hiç kapris yapmadan bedavadan mutlu olan iki insan.
devamını gör...
albinizm
beraberinde nistagmus gibi göz rahatsızlıkları gelişebilen, pigment eksikliğinden kaynaklanan bir rahatsızlık.
devamını gör...
o
kişiliksiz bir zamir.
devamını gör...
şol cennetin ırmağının allah diyerek akması
islam bülbülleri de bu durumu desteklemektedir.
çıkmış islam bülbülleri öter allah deyu deyu.
çıkmış islam bülbülleri öter allah deyu deyu.
devamını gör...
sigaramatik

böyle bir otomattır. bazı arkadaşım türkiyede görmediklerini söylediler fakat ben bir migrosta kasanın hemen arkasında gördüğüme eminim. hangi şehirdi söylemeyeyim, ama var. içtiğiniz sigarayı seçiyorsunuz, banka kartınızı gösterip iki saniyelik yaş taramasından +18 olduğunuz doğrulandığında kartı uzaklaştırıyorsunuz ve bir saniye bekleyip ödeme yapmak için yeniden kartı makineye tutuyorsunuz. sonrasında sigara aşağı düşüyor.
yaşı tutmayanlar makinenin yanında pusuda bekliyor biri gelse de kart gösterse, yaş doğrulamasını geçeyim, parayıda kart sahibine vereyim diye. şahsımdan kaç kez böyle bir talepte bulunuldu bense yaşasın kötülük modumu açarak, 18 olunca alırsınız diyip yeni paket sigaramla uzaklaşıyorum olay yerinden.
devamını gör...
adalar mimarisi
bugün 19. yüzyıl avrupa mimarisinin çeşitli üsluplarını barındıran bir açık hava müzesi gibidir. yanıbaşındaki binlerce yıllık istanbul'da geleneksel ahşap konut dokusunu büyük ölçüde kaybetmiş, yapılarını zar zor korurken, adalar'ın konutlarının zamana inat ayakta durmaları büyük bir mucizedir.
devamını gör...
tcg istanbul
bugün itibarıyla suya indirilen i sınıfı fırkateyn*. ilk milli fırkateynimiz olma özelliğini taşımakla birlikte %75 yerlilik oranına sahip imiş. 2023'te deniz kuvvetleri komutanlığı'na teslim edileceği söylenmiş. proje kapsamında kendisinin ardından da tcg izmir, tcg izmit ve tcg içel'i görecekmişiz.
daha fazla bilgi için kendisi hakkında üstünkörü bulduğum bir iki kaynağı ekliyorum:
trt haber
defenceturk.net
millisavunma.com
e, bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterirmiş.
daha fazla bilgi için kendisi hakkında üstünkörü bulduğum bir iki kaynağı ekliyorum:
trt haber
defenceturk.net
millisavunma.com
e, bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterirmiş.
devamını gör...





