gayet tatlı olan hatun. veya kadın. kızıl saçlı ise bir başka oluyor, enfes bir çekicilik kattığını söylemek yanlış olmaz.
devamını gör...

türkçesi " zihin, doğuştan üzerinde hiçbir harf bulunmayan, hiçbir ide barındırmayan boş bir kağıttır" sözünün latincesi.
devamını gör...

benim için çok fazlaydı, önce chat sonra forum sitelerine denk geldik. chat, her yerden insanla sosyalleşmemizi, konuşmamızı sağladı en başlarda ama forum siteleri uçurdu, çünkü her soruya, soruna cevap ve çözüm aranıyor ve de bulunuyordu, bilgiler de cabası. acayip bir koalleşme ortamı.

güncele gelirsek bence sebebi internet değil, aile. sanalda sevmediğiniz tipte ve türde olan herkes zaten reel hayatta da çekilmez. veya rol yapıyorlarsa da, tamamlanmamış, hiç kendine katmamış, hayatta hiçbir şey olamamış tipler.

aile saygısı, ilgisi, sevmemesi almamanın yanında kendini açmamamış olmanın getirdiği asosyallik, kapalılık, olduğu ile olmak istediği kişi arasındaki uçurumda narsizme tutunmaya çalışırken sosyopat olup kalması.

yeni gençlerde de olmayan şey, nerede duracağını bilememek, bunu sana aile öğretemeyince, okulda da üniforma ve katı kurallar olmayınca, üstüne ülkede adalet de olmayınca, kimse veremiyor haddini bu tiplerin. duracağı yerleri bilmiyorlar.

ama internet değil mevzu, internet sadece insanların sanaldan da olsa kendini bir yere açmaya çalışma ve var olma çabası. karakter oluşumunda en önemli etken ailedir, gerisini kimse sorgulamasın. çocuğun 18 senelik hayatından da hatalarından da dolaylı olarak ailesi sorumludur.
devamını gör...

etimoloji dipsiz bir kuyu, in in bitmez.
daha önce "damsız girilmez" kalıbını duymuşsunuzdur. peki buradaki dam ne?
hint-avrupa dilinde "ev, ev halkı" anlamında "dem" diye bir kök vardır. bu kökten, fransızcada "kadın" anlamına gelen "dame" sözcüğü ve bununla birlikte "madam, matmazel" kelimeleri türemiştir. işte damsız girilmez'in dam'ı kadın anlamına gelen dame.
devamını gör...

yıllar önce eminönü'nde hafif yağışlı, sakin ve denizin dalgalarının kıyıya vurduğu bir sonbahar günü yediğimde tadı çok başka gelmiş olan yiyecektir. üstünden çok uzun zaman geçti, ama o minik sahne aklıma kazınmış. ne zaman kestane yesem ya da adını duysam aklıma gelir bu sahne ve anlamsızca içimi ısıtır. *
devamını gör...

her adımı yepyeni bir sona açılırken diğer seçeneklerin hangi kapılara açıldığını da deli gibi merak ettiren, çok özel bir yayın olmuştur. keşke onları da takip etme şansımız olsa desem de, şu hali bile akılları baştan uçurmaya yetti diyebilirim kesinlikle. emeklerine, kalemlerine, fikirlerine, seslerine sağlık emeği geçen yazarlarımızın.
devamını gör...

üniversite yıllarında okurken aşırı haz aldığım kitaptır. gerekli değeri görmemiştir aslında bu da net olarak kaliteli olduğunu gösterir.
devamını gör...

cevaplar, tanımlar açık ve net.
anlatır geçerim.
tanımları beğenirsem beğenir geçerim.
okuyanı yormam.
emeğe saygım vardır.
bir içerik oluşturmak kolay bir iş değil nitekim.
tek hoşuma gitmeyen şey madalya olayı.
onu da artık takmıyorum.
devamını gör...

"gelecekse beklenen beklemek güzeldir. özleyecekse özlenen, özlemek güzeldir. ve sevecekse sevilen, o hayat her şeye bedeldir."
devamını gör...

ortasını bi türlü tutturamadığımız ilişkidir.
bi bakıyorsun birbirimizi yiyoruz bizden kötüsü yok bi bakıyorsunuz melek .
dün de arkadaş gibi sinek oynuyorduk.
devamını gör...

farklılıkların kabul edilmediği, karşıt görüşlerin susturulduğu, azınlıklara azınlık olduğunun bastırılırak belli edildiği bir yönetim sistemidir.
faşizm, ciddi olarak ilk defa benito mussolini ve adolf hitler aracılığıyla uygulanmışsa da tarihe bakıldığında başka faşist uygulamalara da rastlanmaktadır. roma imparatorluğu ve persler ırkçı uygulamalarıyla bunun ilk örneklerindendir.
devamını gör...

orj. women's crusade

1873 ile 1874 yılları arasında süregelmis protestolardir.

abd'nin ohio eyaletindeki cleveland şehrinden başlayarak tüm ülkeye yayılmıştır. kadınların abd'deki yüksek alkol tüketimini durdurmak için başlattığı protestolardir.

günümüzde ortalama abd vatandaşları 3 litre alkol tüketiyorsa 1870'li yıllarda bu ortalama 12 litre idi.

protestolarda dua ayinleri yapılıyordu ve ilahiler söyleniyordu. protestoların amacı ise ülkede olabildiğince çok meyhanenin kapatilmasiydi.

protestoların sosyal hayatı aksatmasi üzerine bazı önlemler alındı. bunu üzerine protestocu kadınlar wctu* adını verdikleri bir örgüt kurdular.

örgütün kurulması ile daha fazla kadına ulaşıldı ve protestolar daha geniş alanlara yayıldı.

kadınların çabaları sonuç gösterdi. abd'deki birçok kişi kadınların mücadelesi ile alkolü birakti. birçok meyhane kapandı.

birçok eyalette alkol içmenin yasaklanması yasalaştı.

olayla ilgili ilginç bir hikaye de vardır.

kansas eyaleti alkol içmenin ve meyhane açmanın yasaklandığı eyaletlerdendi. bunun üzerine yasal olmayan meyhanelere gitmeye başladılar. polisler bu durumu farketmiş olsalar da hiçbir müdahalede bulunmadilar. bu durumdan rahatsız olan carrie nation adındaki kadın ise şehir şehir dolaşarak elindeki balta ile meyhanelerin içine dalmış ve talan etmiştir. birkac yeri talan ettikten sonra polis tarafından tutuklandı, birkaç gün nezarethanede kaldıktan sonra bir daha meyhaneleri talan etmemek şartıyla serbest bırakıldı. fakat o talan etmeye devam etti. ismini tüm ülkeye yayıp diğer kadınların da onun gibi meyhanelerde saldiracagini düşünse de bu, protestolara katılımın yavaşlamasına sebep oldu. bunun başlıca sebebi kadınların protestolar sebebiyle ev işlerini aksatmasiydi. bu da zamanla protestoların bitmesine sebep oldu.

tabi amerika'daki alkole karşı olan mücadele burada bitmiyor. wctu'nun yerini anti-saloon league* alıyor ve bir süre sonra tüm abd'de alkol içmek ve meyhanelerde girmek yasaklaniyor. ancak insanların meyhanelerin tekrardan gerekli olduğunu düşünmesi üzerine bir süre sonra yeniden açılıyor.
devamını gör...

son zamanlarda "keşke yeni zelanda'da yaşasam" demeye başladığım için gerçekleştiğini tahmin ettiğim olay.

adını andığım inek sütten kesiliyor...
devamını gör...

her tanımın bir alıcısı vardır, takılmayın bu kadar milletin sizi ne sanacağına. kendinize yatırım gibi düşünün yazmayı.
devamını gör...

öğretmen olabilmek için eğitim fakültesini kazanmak yetmemeli. girişlerde psikolojik yeterliliğe de bakılmalı. aslında her bölüm için bu durum geçerlidir zira üniversite sınavı gibi ezber bir sınava çalışıp insan hayatını tehlikeye atan doktorlarımız mevcut. her alanın kendine göre ayrıca bir yeterlilik ölçütü olmalı.
apartman üniversiteleri tarzındaki adım başı, rant kapısı okulları kapatıp, nitelikli hocalardan nitelikli derslerle çıktı kalitesini arttırmalıyız.
ilkokuldan itibaren öğrenciler takip edilmeli, beceri ve yetenekleri araştırılmalı, uygun mesleklere yönlendirilmeli.
okullardaki psikolojik danışmanlık ve rehberlik servisleri bir işe yaramalı.
neticede diplomanın değil, bilenin işi yapacağı bir düzenin gelmesi gerekli. o yüzden devletin eğitime bakış açısının değişmesi gerekiyor.
devamını gör...

çünkü o bir ktülü.*
bir yanı karadeniz'e nazır olan, ülkenin en güzel kampüsünde okumuş.
bu gün keşfettim kendisini.
tanımları kadar şiirleri de hoş.
hemen takibe aldım tabikine.
devamını gör...

henüz bu ben değilim. vefat etmedim. edince editlerim.
devamını gör...

emeğinin karşılığını alamayan, alamadığı gibi gerek fiziksel gerek mobbing yoluyla psikolojik şiddet gören her meslek grubu mutsuzdur. ömrümüzün yarısından çoğunu işimizde geçiriyoruz ve işimizde mutsuz olmamız demek ömrümüzün yarısından fazlasını mutsuz tüketmişiz demektir.
dilerim emekçiye hakkının verildiği, mobbing mağdurlarının da hakkını aradığı bir ülke oluruz, en azından ileride bir gün.
devamını gör...

dolar’ın şu olması, euro’nun bu olması ne anlama geliyor?
basitçe anlatamaya çalışacağım ama ülke büyük, konu büyük kısa özetle anlatmak zor.
tl'nin döviz karşısındaki değer kaybı, halihazırda yani kurlar bu noktaya gelmemişken nisan2021 itibariyle yüzde 17,14 olarak gerçekleşmişti.
yani senin tl gelirin maaş, üretim, vb kazancın tl olarak ne gelirin var ise , zaten sene başından bu güne %17,14 ü eridi gitti.

bu yetmezmiş gibi,ülkemizin yıllık bazda üretilen bütün milli gelirin % 78, 8'ini kapsayan 550 milyar dolar dış borcu var, dövizdeki kur artışının, gelirinin büyük kısmı tl olan kamu ve özel sektöre nasıl bir tahribat yapacağını bu açıdan bir düşün. çünkü bu borç bir şekilde ödenecek.
ayrıca, türkiye'nin 1 yıl içinde döndürmesi gereken dış borç tutarı 230 milyar dolar.
böyle bir paramız da yok. ödeyebilmek için kaynak yada borç bulmamız gerekli. dış borçların döndürülmesi için maalesef yine dış borçlanmaya ihtiyaç var ancak abd'de enflasyonun artması, dolar cinsi borçlanma maliyetleri de artırıyor. türkiye'nin mevcut iktidarının hiç bir güven vermemesi nedeniyle oluşan yüksek risk primi nedeniyle zaten benzer ülkelere göre yüksek olan dolar cinsi borçlanma maliyetlerinin önümüzdeki dönemde ülke risk primi nedeniyle daha da artması bekleniyor , tabi bize borç para verecek odakları ikna edebilmek için bizim artık ne tür teminatlar verebileceğimiz konusu tamamen muallakta. en büyük destekçilerimizden katar’ın maliye bakanı , bizzat katar emiri talimatıyla “akçeli işler” nedeniyle hapiste. ülkemizin adı bu akçeli işler de de geçiyor.
gelelim kendi kaynaklarımıza, neticede ülkede herkes kendi meşrebince çalışıyor, çabalıyor. bir şeyler üretiyor, emeğini satıyor para kazanmak için uğraşıyor.
ancak , ihracat gelirimiz ile ithalat giderimiz arasındaki fark an itibariyle aylık eksi 37 milyar dolar ortalamada gidiyor . yani yıl sonunda mecburi ve muazzam bir dövizli cari açık borcuna doğru ülkemiz hızla koşuyor. ithalat büyük sıkıntı ama durmuyor ve ithal ürünlerin maliyetide sürekli kurla birlikte artıyor. buda, bu ürünleri gerek mamül gerek üretim için kullanıp satmak durumunda olan bütün işletmelerin iç pazarda fiyatlarını arttırması anlamına geliyor ki, fiyatlar seviyesinin sürekli artması zaten enflasyonun bir tanımıdır.
türkiyenin içine düşürüldüğü en büyük sıkıntılarından biri, iktidarın yüksek döviz cinsi gelir garantisiyle ve dövizle hesaplanan fiyatlamalarla özel sektöre yaptırdığı yap işlet devlet projeleridir. hani “ama yol yabdı , hastane havaalanı yabdılar“ diyorlar ya işte onlardan bahsetiyorum.
son yıllarda birçok otoyol, köprü, santral, hastane ve havalimanı bu şekilde yapıldı. bu borçlar ülkede yaşayan herkesi ilgileniyor. çünkü garantörü devletimiz. zaten ihaleleri alan şirketler paralarını her türlü aldıkları gibi, sık sık vergi afları ve borçlarının silinmesi gibi vesaikler ile kollanılıyor. ancak işte o affedilen vergi borçları, silinen kiralar yok olmuyor, ülkenin borçlar hanesine ekleniyor.
ayrıca bu projeleri üstlenenler, büyük oranda döviz cinsi kredilerle yatırımları yaparken, dışarıdan temin edilen söz konusu krediler için kefil olan da yine devletimiz. yani devlet de döviz cinsi büyük yükümlülük altına girdi.
döviz yükseldikçe, bu borçlar büyüyor, ülkeye yansıtılması kaçınılmaz oluyor.
örneğin, ulaştırma projelerinde geçiş ücretleri ve garanti ödemeleri döviz cinsinden hesaplanırken, fiyatlar yılda iki defa “güncelleniyor”. güncelleme yaparken döviz kurlarındaki değişimle birlikte abd tüketici enflasyonu da dikkate alınıyor. kurların yükselmesi yetmezmiş gibi şimdi bir de abd'de enflasyonun yüzde 4,2 ile 13 yılın zirvesine ulaşması sayesinde , kur artışıyla birlikte hem geçiş ücretlerine hem de devletin ödeyeceği garanti ücretlerine abd enflasyonu kadar zam yapılması işletiliyor.
daha somut olarak mesela, osmangazi köprüsü'nü örnek alalım , bu köprüden geçişte sözleşmeye göre fiyat başlangıçta köprü ilk açıldığında 35 dolardı. yıllar içinde abd enflasyonu kadar zamlanarak son olarak 41 dolara gelmişti. abd'de enflasyonun yine artması, 41 doların dolar bazında yine artması ve kur artışı ile birlikte geçiş ücretinin yine zamlanması demektir.
bütün bunlar olurken, uluslararası ekonomi firmalarınca servis edilen raporlarda ülkemiz bütün negatif ekonomik göstergeler kriterlerinde dünya birincisi;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

sonuç olarak, dövizin artması şakalar, komiklikler ile yok sayılamayacak kadar ciddi ve sıkıntılı bir konudur, ucu herkese dokunur.
müzeyyen senar hanımefendinin güzel sesinden dinleyelim ...

kimseye etmem şikayet
ağlarım ben halime.
titrerim mücrim gibi
baktıkça istikbalime.

selam ve dua ile...
devamını gör...

çıkartmak.

örnek:seni hayatımdan çıkartıyorum.
-acilen makarnayı ve ekmeği hayatından çıkarmalısın.
+eee geriye neyim kaldı ki?

hayatımdan çıkar(t)mak zorunda kaldığım ve bunu da bir kelime sayesinde yapabildiğim en hüzünlü kelime çıkartmaktır.

düşük bütçeli üniversite sınavı için konu anlatımlı whis yayınları. çok yakında sizlerle.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim