sessiz sessiz solup gitmek
sessiz sessiz solup gidersin
kimse görmez seni
kimse duymaz içindekileri
içindeki yalnız ve çaresiz seni
anlatmak istersin derdini
anlatırsın içindeki seni
haykırırsın bütün her şeyi
yine de kimse anlamaz seni
çekip gitmek istersin
nereyi gideceğini bilemezsin
sadece beklersin
sessiz sessiz solup gidersin
şu an da yazdığım bir sessizlik, sesi. sessiz olanların sesi olması dileğiyle...
kimse görmez seni
kimse duymaz içindekileri
içindeki yalnız ve çaresiz seni
anlatmak istersin derdini
anlatırsın içindeki seni
haykırırsın bütün her şeyi
yine de kimse anlamaz seni
çekip gitmek istersin
nereyi gideceğini bilemezsin
sadece beklersin
sessiz sessiz solup gidersin
şu an da yazdığım bir sessizlik, sesi. sessiz olanların sesi olması dileğiyle...
devamını gör...
seni üzenler neredeler sorunsalı
zihnimin bataklığında hepsi. ne çıkarıp atabiliyorum ne hıncımı alabiliyorum.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
kendimle gurur duyuyorum başkasının delireceği yalnızlık beni huzurlu dingin biri olmaya itti. daha sağlam planlar yapıp kendimi daha iyi tanımama sebep oldu.
devamını gör...
dinlemekten bıkmayacağınız şarkılar
devamını gör...
öğrenmeyi öğrenmek
öğrenilmesi gerekilen ilk şeydir. nasıl öğreneceğini bilmemek, kişiye yanlış bir bilgisel sürece götürebilir.
devamını gör...
en çok para harcanan hobi
meteoroloji diyebilirim kendi adıma. gerek sitelere ödediğim üyelik bedelleri, gerek satın aldığım kitaplar, gerek istasyon kurmak için harcadıklarımı üst üste koyarsam 15 senede herhalde 5000$'a yakın harcamışımdır.
bilim, uğruna harcanan her kuruşu sonuna kadar hak etmiştir bence.
bilim, uğruna harcanan her kuruşu sonuna kadar hak etmiştir bence.
devamını gör...
pieter bruegel the elder
flaman rönenans ressamı. "the elder" * türkçeye baba olarak çevrilmiş lakabının sebebi aynı isimle yine ressam bir oğlu olması (bkz: pieter brueghel the younger).
genre painting denen bir konu üzerinde yoğunlaşmış resim türünün öncülerindendir. konusu ise köylüler ve manzaradır.
rönesans döneminin köy hayatını resmeden ilk ressamı olmuştur. köylü düğünlerini, karnavallarını deneyimleyebilmek için zaman zaman köylü kılığına girer gelin ve damadın akrabasıymış gibi davranırmış. onun eserlerine kadar resimlerde köylülere yer verilse bile onları aşağılayacak ya da komik duruma düşürecek şekilde yer verilmişti, bruegel ise köylüleri oldukları gibi resmetti.
ayrıntılı ve gerçekçi resimleri belçika tarihçileri için önemli bir kaynak olmuştur. 16. yy günlük yaşantısına ışık tutan önemli bir belge niteliğindedir hepsi.
ilk eserleri bir sürü küçük figürün olduğu bir sahneyi uzaktan resmetmiş şekilde olsa da son eserlerinde büyük bir ya da birkaç figür içermekte. bunun sebebinin zamanla daha çok ayrıntıyı öğrendiği için her birini göstermek istemesi olduğunu düşünüyorum.
the blue cloak tablosu ile ilgili tek tabloda 112 atasözü: pieter bruegel bu başlığa bakmanızı da öneririm.
küçük bir bilgi: bruegel ismi aslında brueghel'dir. pieter'ın oğulları bu h harfini atmadan kariyerlerine devam etmiştir. oğullarının ikisi de başarılı ressamlar olmuştur. the younger babasının işlerini kopyalayarak ticari anlamda başarı elde etmiştir. diğer oğlu jan brueghel the elder ise daha yaratıcı davranmıştır ve flaman barok stiline geçişte önemli bir ressam olmuştur. peter paul rubens gibi isimlerle çalışmıştır.
otoportre
children's games
hunters in the snow
the peasant and birdnester
genre painting denen bir konu üzerinde yoğunlaşmış resim türünün öncülerindendir. konusu ise köylüler ve manzaradır.
rönesans döneminin köy hayatını resmeden ilk ressamı olmuştur. köylü düğünlerini, karnavallarını deneyimleyebilmek için zaman zaman köylü kılığına girer gelin ve damadın akrabasıymış gibi davranırmış. onun eserlerine kadar resimlerde köylülere yer verilse bile onları aşağılayacak ya da komik duruma düşürecek şekilde yer verilmişti, bruegel ise köylüleri oldukları gibi resmetti.
ayrıntılı ve gerçekçi resimleri belçika tarihçileri için önemli bir kaynak olmuştur. 16. yy günlük yaşantısına ışık tutan önemli bir belge niteliğindedir hepsi.
ilk eserleri bir sürü küçük figürün olduğu bir sahneyi uzaktan resmetmiş şekilde olsa da son eserlerinde büyük bir ya da birkaç figür içermekte. bunun sebebinin zamanla daha çok ayrıntıyı öğrendiği için her birini göstermek istemesi olduğunu düşünüyorum.
the blue cloak tablosu ile ilgili tek tabloda 112 atasözü: pieter bruegel bu başlığa bakmanızı da öneririm.
küçük bir bilgi: bruegel ismi aslında brueghel'dir. pieter'ın oğulları bu h harfini atmadan kariyerlerine devam etmiştir. oğullarının ikisi de başarılı ressamlar olmuştur. the younger babasının işlerini kopyalayarak ticari anlamda başarı elde etmiştir. diğer oğlu jan brueghel the elder ise daha yaratıcı davranmıştır ve flaman barok stiline geçişte önemli bir ressam olmuştur. peter paul rubens gibi isimlerle çalışmıştır.
otoportre
children's games
hunters in the snow
the peasant and birdnester
devamını gör...
türk insanının ömrünü mahveden üç şey
üreten yerine tüketen nesiller yetiştiren, bilimden ve akıldan uzak eğitim sistemi.
özgürlüğün, yaratıcılığın ve özgünlüğün katili, farklılığınsa düşmanı olan gerici toplum baskısı.
krizle, yoksullukla ve borçla eş anlamlı hale gelen ekonomimiz.
özgürlüğün, yaratıcılığın ve özgünlüğün katili, farklılığınsa düşmanı olan gerici toplum baskısı.
krizle, yoksullukla ve borçla eş anlamlı hale gelen ekonomimiz.
devamını gör...
ömürden ömür giden anlar
insanın yaşarken ömründe en çok zorlandığı anlardır. bir öğrenci olarak ömrümden ömür giden an üniversiteye giriş sınav sonucunun açıklanmasını beklediğim saatlerdi.
devamını gör...
ilber ortaylı’nın canlı yayında cansu canan’a yürümesi
bir kadın olarak beni çok rahatsız etti açıkçası. he şimdi şey diyenleriniz vardır '' beğenmiş ne var bunda?'' iyi de efendim beğeninin söyleniş tarzı çok önemlidir. cümlesi ve söyleyiş tarzı çok itici ve rahatsız edici. kendisini çok seviyordum ve bundan sonra bir anda tüm sevgim söndü. söylemek var söylemek var. cansu canan'a güzel olduğunu daha güzel bir dille söyleyebilirdi. o kadar bilgili, tarihçi, akademisyen biri de sokak arası tacizcileri gibi de kadının arkasından ''maşallah şuna bak'' dememeli bence. kullandığı kelimeler bile hoş değil, lütfen.
devamını gör...
çok fena cehaletin döndüğü düşünülen yerler
her an her zihinde dönebilecek bir şey bu cehalet. potansiyel olarak her yer. kişi neyi bilmediğini bilmezse o yer üniversite kürsüsü de olabilir.
devamını gör...
kahve içmek isteyeceğiniz ünlüler
marilyn monroe ile kahve içip, yaşadıklarını, aşklarını onun ağzından dinlemeyi çok isterdim.
kadın sırları ile gitti.
kadın sırları ile gitti.
devamını gör...
samsun’da sokak ortasında eşi tarafından şiddete uğrayan kadın
harbi harbi yozlaşmış gotham'a döndüğümüzü gösteren haber.
devamını gör...
bir evi yuva yapan unsurlar
bir kere her şeyden önce sahiplenmek gerekir. ev sahibi olmaktan, satın almaktan bahsetmiyorum. yalnızca barınma ihtiyacı duymamak, evin bir ruhu olmasından bahsediyorum. duvarlarına tek bir resim, küçücük bir çerçeve asılmamış bir evi nasıl sevebiliriz? işte sahiplenmek böyle bir şey. bir iz bırakma isteği.
sonra bu evin kendine has bir sıcaklığı olmalı. mevsimlere göre değişmeyen, gözle görülen bir sıcaklık.
mesela sizin seçmediğiniz duvar rengini bile kabullenip sevmelisiniz. hatta belki de bu daha iyidir.
az ışık alıyor belki? olsun, tüm perdeleri açmak için bir fırsat! belki de balkonunuzda daha çok vakit geçirmenizi sağlayacaktır.
bir eve ne zaman maddi değil manevi bir değer biçmeye çalışırız, işte o zaman yuva olur.
sonra bu evin kendine has bir sıcaklığı olmalı. mevsimlere göre değişmeyen, gözle görülen bir sıcaklık.
mesela sizin seçmediğiniz duvar rengini bile kabullenip sevmelisiniz. hatta belki de bu daha iyidir.
az ışık alıyor belki? olsun, tüm perdeleri açmak için bir fırsat! belki de balkonunuzda daha çok vakit geçirmenizi sağlayacaktır.
bir eve ne zaman maddi değil manevi bir değer biçmeye çalışırız, işte o zaman yuva olur.
devamını gör...
charles bukowski
“eğer berbat bir şeyler olmuşsa, unutmak için içersin; iyi bir şeyler olursa kutlamak için içersin ve hiçbir şey olmamışsa bir şeyler olması için içersin.”
delirmeyenlerin korkunç bir hayat sürdüğünü düşünen amekilalı yazar ve şair.
neyse ki bizim ülke olarak korkunç bir hayatımız yok. çok şükür hepimiz tertemiz delirdik.(swh)
delirmeyenlerin korkunç bir hayat sürdüğünü düşünen amekilalı yazar ve şair.
neyse ki bizim ülke olarak korkunç bir hayatımız yok. çok şükür hepimiz tertemiz delirdik.(swh)
devamını gör...
kişinin 17 yaşındaki haline vereceği öğüt
bak kızım gitme şeyma ile o kitapçıya.
devamını gör...
yumurtadan çıkmış kabuğunu beğenmez
ilyas salman’ın hababam sınıfı filminde geçen sahneyi akla getirir. ilyas salman öğretmendir ve öğrencisi ilyas salman’ın ailesi köylü diye küçümsemeye, rezil etmeye çalışır. salman’da ise en ufak bir utanma oluşmaz.
canım ailem beni yetiştirmiş, ellerinden geleni yapmış, iş güç sahibi olana kadar hatta olduktan sonra bile desteklerini çekmemişler. ben kimim beğenmeyeceğim.
üstteki bir yazara cevap niteliğindedir! ailemizde ailesini, doğduğu yeri seçemediler. senin kendini geliştirmene engel olmadılarsa, yaşadıkları çevrede o kadar olabilmiştir. bizim imkanlarımızla ailelerimizin imkanlarını kıyaslayamazsınız.
t. ailesini küçümseyen küçük insanlar için kullanılan söz.
canım ailem beni yetiştirmiş, ellerinden geleni yapmış, iş güç sahibi olana kadar hatta olduktan sonra bile desteklerini çekmemişler. ben kimim beğenmeyeceğim.
üstteki bir yazara cevap niteliğindedir! ailemizde ailesini, doğduğu yeri seçemediler. senin kendini geliştirmene engel olmadılarsa, yaşadıkları çevrede o kadar olabilmiştir. bizim imkanlarımızla ailelerimizin imkanlarını kıyaslayamazsınız.
t. ailesini küçümseyen küçük insanlar için kullanılan söz.
devamını gör...
gloriathehippo
dünyanın en yakışıklı/güzel yazarı. boşversin ortaokuldaki öğretmenini, halt etmiş o.
aynı zamanda #129648
aynı zamanda #129648
devamını gör...

