şinanay
sevinç, mutluluk, hoşnutluk, kıvanç belirten bir sözdür.
arkadaşlar arasında "yok, kalmadı, tükendi" anlamında kullanılır.
eskiler idare lambası anlamında kullanırmış.
cicili bicili anlamına da gelir.
(bkz: melih cevdet anday) şiiri...
ada vapuru yandan çarklı
bayraklar donanmış cafcaflı
simitçi kahveci gazozcu
şinanay da şinanay
müslümanı yahudisi urumu
isporcusu ihtiyarı veremi
kiminin saçı uçar, kiminin eteği
şinanay da şinanay
estirir de ada yeli estirir
seni sevindirir beni küstürür
lüküs kamarada kimler oturur
şinanay da şinanay
(bkz: sezen aksu) şarkısı şinanay
arkadaşlar arasında "yok, kalmadı, tükendi" anlamında kullanılır.
eskiler idare lambası anlamında kullanırmış.
cicili bicili anlamına da gelir.
(bkz: melih cevdet anday) şiiri...
ada vapuru yandan çarklı
bayraklar donanmış cafcaflı
simitçi kahveci gazozcu
şinanay da şinanay
müslümanı yahudisi urumu
isporcusu ihtiyarı veremi
kiminin saçı uçar, kiminin eteği
şinanay da şinanay
estirir de ada yeli estirir
seni sevindirir beni küstürür
lüküs kamarada kimler oturur
şinanay da şinanay
(bkz: sezen aksu) şarkısı şinanay
devamını gör...
a vitamini
a vitamini, hayvansal dokularda retinoidler bitkisel dokularda ise karotenoidler halinde olup; çoğunlukla sarı, turuncu ve yeşil sebze meyvelerde bulunmaktadır. karotenoid grupları serbest radikallerden koruyucu, hücreler arası iletişimi geliştirici ve bağışıklık sistemini güçlendirme gibi olumlu özelliklere sahiptir.
devamını gör...
yavuz çetin
oyuncak dünya adlı parçasını ilk dinlediğimde gitara başlamaya karar verdim ve bir akustik gitar sipariş ettim. işte böyle büyük bir adamdır kendisi.
şimdi ise parçalarını çalmayı en çok sevdiğim adamdır. mesele sadece iyi gitar çalmak değil, o sahneye çıktığında gitarı eline aldığında, onun içindeki ruh hepimizi sarmalıyor. huzur içinde uyu yavuz abi...
şimdi ise parçalarını çalmayı en çok sevdiğim adamdır. mesele sadece iyi gitar çalmak değil, o sahneye çıktığında gitarı eline aldığında, onun içindeki ruh hepimizi sarmalıyor. huzur içinde uyu yavuz abi...
devamını gör...
ebu cehil
gerçek adı amr bin hişam'dır. kureyş kabilesi'nde bilge kişiliğinden dolayı 'ebu'l hakem' (bilgeliğin babası) olarak tanınırdı.
mekke'nin yönetici sınıfına mensuptu ve kervanları vardı. gelenekçiydi, atalarının dinine inanıyordu. bu nedenle islam peygamberi muhammed'e karşıydı. medine'ye kaçan islamcılar mekkeli kervanlara saldırınca, kervanları korumak için mekke'den çıkan general amr bin hişam bu muharebede yenildi ve kafası kesilerek idam edildi. (bkz: bedir savaşı)(13 mart 624). cesedini bedir kuyularından birine attılar. oğlu da öldürülme korkusuyla atalarının dininden islama döndü. bu yüzden islamcı teröristlere göre kafa kesmek sünnettir.
mekke'de amr bin hişam yönetiminde siyasi baskıya maruz kalan islamcılar 622 yılında muhammed'in liderliğinde medineye hicret ettiler. muhammed'in sahabesi çoğunlukla kölelerden oluşuyordu. kölelere 'kurtarılmayı bekleyen aciz insanlar' olarak bakan muhammed kendi varoluş amacının köleliği kaldrımak olduğuna kendisini ve çevresini inandırdı. islam siyasetinde kölelik karşıtlığı bir politika güdülse dahi cinsiyet eşitliği gibi bir kavram yoktu. yine çok eşlilik vardı, yine cariyelik vardı, yine kadına baskı vardı. ama bir noktada müslüman kadınlar ile diğer kadınlar ayrılıyordu.günümüzdeki 'türban' polemiği o zamanlarda da yaşanmıştı. müslüman kadınlar kendi statülerini çevresine göstermek için beyaz çarşaf giyiyordu. bugün gericiliğin (bkz: irtica) sembolü olan çarşaf o dönemde arap yarımadasındaki bütün toplumlarda kadının ve erkeğin günlük giysisiydi. günümüzde hala bazı müslüman toplumların erkeklerinin türban giydiği görülmektedir ve müslüman kadınların beyaz çarşaf örtünmesinin dini gereklilik olduğuna inanan küçük topluluklar bulunmaktadır.
not1: bu dönemde dünya'da dikiş iğnesi daha keşfedilmediğinden dolayı dikiş teknikleri ve moda diye birşey yok. ancak kumaş renkleri, kıymetli madenler ve bindiğin vasıta üzerinden çevrene "ben buyum" diyebiliyorsun. "beni kafasözlükte derekuşu olarak bilirler" diye kendini tanıtıyorsun. kumaşı boyamak için gereken boya bitkileri ve boyar maddeler ipek yolu'ndaki kervanlarla geliyor.
not2: beyaz çarşaf aslında yeni müslüman toplumda bir ihtiyaçtan ortaya çıkmıştır. müslüman kadınlar müslüman erkeklerle evlenmelidir ama polikültürel bir toplumda bir bakışta kadının müslüman olup olmadığını anlamak gerekiyordu. polikültürel bir toplum olmasının sebebi de ticaret şehri olmalarından dolayıdır. tıpkı bizim levanten liman şehirlerimiz olan izmir, mersin, istanbul gibi. yahudi kadınlar ısiyah çarşaf giyiyorları, müslüman kadınları beyaz çarşaf giymeye başladılar.
630 yılında mekke islamcılar tarafından fetih oldu. muhammed (60), mekke'nin fethine kadar siyasi emelleri için günümüz ılımlı islam politikalarına benzer şekilde 'senin dinin sana benim dinim bana' sloganıyla hareket ediyordu. oysa islamcılar mekke'yi feth ettiklerinde muhammed ve imam ali kabedeki putları kırdılar/deviridler. yani günümüz türkçesiyle darbe yaptılar. artık islam hoşgörü dini değildi.
peygamber olduğunu iddia eden muhammed' 570 veya 571 yılında doğmuştur ve tam adı ebû’l-kâsım muhammed bin ʿabd allâh bin ʿabd’ûl-muttâlib el hâşimî olarak geçer. bu isim türkçeye, kureyşli ʿabd’ûl-menâf oğlu hâşim oğlu ʿabd’ûl-muttâlib oğlu ʿabd allâh oğlu kâsım’ın babası muhammed olarak tercüme edilebilir. yani dedesi "abdulmuttalb" babası "abdullah" ve oğlu da "kasım" olan birisidir. tıpkı yahudiler gibi kureyşliler de birbirlerine sıfatlarla, lakaplarla hitap ederlerdi. bu yüzden islam peygamberi'in mekke'deki ismi "el-emin" yani dürüst kişidir.
muhammed'in soyu ibrahim peygamberin oğlu ismail peygamberin soyundan adnaniler kavminden kureyş kabilesinin haşimoğulları sülalesinden gelir. 'muhammed' ismi de özel isim değildir. h-m-d kökünden geliyor. artık ona o zamanlar ahmed mi diyorlar, hamid mi diyorlar, mahmud mu diyorlar belli değil.
muhammed'in soyu hakkında tabi ki kesin konuşamayız. ancak şu bir gerçektir; hakimiyet yetkisinin soydan geldiğini meşrulaştırmak için batılı hanedanların tarih kayıtlarında soylarını romulus ve remus'a dayandırdğı gibi, arap yarımadasında da soyunu peygamber ilan etmek monarşik gücü meşrulaştırıyordu.
to be continued canlarım....
references:
(bkz: diamond tema)ebu cehil kimdir?
prof dr ekrem bugra ekinci
mekke'nin yönetici sınıfına mensuptu ve kervanları vardı. gelenekçiydi, atalarının dinine inanıyordu. bu nedenle islam peygamberi muhammed'e karşıydı. medine'ye kaçan islamcılar mekkeli kervanlara saldırınca, kervanları korumak için mekke'den çıkan general amr bin hişam bu muharebede yenildi ve kafası kesilerek idam edildi. (bkz: bedir savaşı)(13 mart 624). cesedini bedir kuyularından birine attılar. oğlu da öldürülme korkusuyla atalarının dininden islama döndü. bu yüzden islamcı teröristlere göre kafa kesmek sünnettir.
mekke'de amr bin hişam yönetiminde siyasi baskıya maruz kalan islamcılar 622 yılında muhammed'in liderliğinde medineye hicret ettiler. muhammed'in sahabesi çoğunlukla kölelerden oluşuyordu. kölelere 'kurtarılmayı bekleyen aciz insanlar' olarak bakan muhammed kendi varoluş amacının köleliği kaldrımak olduğuna kendisini ve çevresini inandırdı. islam siyasetinde kölelik karşıtlığı bir politika güdülse dahi cinsiyet eşitliği gibi bir kavram yoktu. yine çok eşlilik vardı, yine cariyelik vardı, yine kadına baskı vardı. ama bir noktada müslüman kadınlar ile diğer kadınlar ayrılıyordu.günümüzdeki 'türban' polemiği o zamanlarda da yaşanmıştı. müslüman kadınlar kendi statülerini çevresine göstermek için beyaz çarşaf giyiyordu. bugün gericiliğin (bkz: irtica) sembolü olan çarşaf o dönemde arap yarımadasındaki bütün toplumlarda kadının ve erkeğin günlük giysisiydi. günümüzde hala bazı müslüman toplumların erkeklerinin türban giydiği görülmektedir ve müslüman kadınların beyaz çarşaf örtünmesinin dini gereklilik olduğuna inanan küçük topluluklar bulunmaktadır.
not1: bu dönemde dünya'da dikiş iğnesi daha keşfedilmediğinden dolayı dikiş teknikleri ve moda diye birşey yok. ancak kumaş renkleri, kıymetli madenler ve bindiğin vasıta üzerinden çevrene "ben buyum" diyebiliyorsun. "beni kafasözlükte derekuşu olarak bilirler" diye kendini tanıtıyorsun. kumaşı boyamak için gereken boya bitkileri ve boyar maddeler ipek yolu'ndaki kervanlarla geliyor.
not2: beyaz çarşaf aslında yeni müslüman toplumda bir ihtiyaçtan ortaya çıkmıştır. müslüman kadınlar müslüman erkeklerle evlenmelidir ama polikültürel bir toplumda bir bakışta kadının müslüman olup olmadığını anlamak gerekiyordu. polikültürel bir toplum olmasının sebebi de ticaret şehri olmalarından dolayıdır. tıpkı bizim levanten liman şehirlerimiz olan izmir, mersin, istanbul gibi. yahudi kadınlar ısiyah çarşaf giyiyorları, müslüman kadınları beyaz çarşaf giymeye başladılar.
630 yılında mekke islamcılar tarafından fetih oldu. muhammed (60), mekke'nin fethine kadar siyasi emelleri için günümüz ılımlı islam politikalarına benzer şekilde 'senin dinin sana benim dinim bana' sloganıyla hareket ediyordu. oysa islamcılar mekke'yi feth ettiklerinde muhammed ve imam ali kabedeki putları kırdılar/deviridler. yani günümüz türkçesiyle darbe yaptılar. artık islam hoşgörü dini değildi.
peygamber olduğunu iddia eden muhammed' 570 veya 571 yılında doğmuştur ve tam adı ebû’l-kâsım muhammed bin ʿabd allâh bin ʿabd’ûl-muttâlib el hâşimî olarak geçer. bu isim türkçeye, kureyşli ʿabd’ûl-menâf oğlu hâşim oğlu ʿabd’ûl-muttâlib oğlu ʿabd allâh oğlu kâsım’ın babası muhammed olarak tercüme edilebilir. yani dedesi "abdulmuttalb" babası "abdullah" ve oğlu da "kasım" olan birisidir. tıpkı yahudiler gibi kureyşliler de birbirlerine sıfatlarla, lakaplarla hitap ederlerdi. bu yüzden islam peygamberi'in mekke'deki ismi "el-emin" yani dürüst kişidir.
muhammed'in soyu ibrahim peygamberin oğlu ismail peygamberin soyundan adnaniler kavminden kureyş kabilesinin haşimoğulları sülalesinden gelir. 'muhammed' ismi de özel isim değildir. h-m-d kökünden geliyor. artık ona o zamanlar ahmed mi diyorlar, hamid mi diyorlar, mahmud mu diyorlar belli değil.
muhammed'in soyu hakkında tabi ki kesin konuşamayız. ancak şu bir gerçektir; hakimiyet yetkisinin soydan geldiğini meşrulaştırmak için batılı hanedanların tarih kayıtlarında soylarını romulus ve remus'a dayandırdğı gibi, arap yarımadasında da soyunu peygamber ilan etmek monarşik gücü meşrulaştırıyordu.
to be continued canlarım....
references:
(bkz: diamond tema)ebu cehil kimdir?
prof dr ekrem bugra ekinci
devamını gör...
alacakaranlık
başlığı görünce aklına alaca karanlık kuşağı gelen bir ben miyim? öyleyse yaşlanmışım. (bkz: alfred hitchcock) yapımı her bölümü birbirinden bağımsız bilim kurgu dizisidir (bkz: twilight zone).
tanım: alaca karanlık şafak ile gün doğumu ve gün batışı ile gün kararması arasındaki zamandır.
tanım: alaca karanlık şafak ile gün doğumu ve gün batışı ile gün kararması arasındaki zamandır.
devamını gör...
normal sözlük’e küfür gelmeli mi sorunsalı
gelmemeli. bazı başlıklar istiyor küfür ama buranın farkı, şu ortamın samimiyeti küfürsüz olmasından kaynaklanıyor bence. ilk başlarda garipsedim de artık ekşide küfür görünce şaşırıyorum resmen. hem yaşı küçük yazarlar var. küfürsüz kendini ifade etmek de bir başarı.
devamını gör...
özel teknesi olanların kapanmadan muaf olması
sözlükçe birleşip bir tekne alalım o zaman. hem partileriz.
devamını gör...
yazar olmak
kalbiyle düşünmek sorgulamak ve aktarmak silsilesi
devamını gör...
kediler nankör mü sorunsalı
kediler yapılanı unutmayan varlıklardır. zamanında nasıl davrandıysan sana geri dönüşü de öyle olur.
devamını gör...
ağızda yara çıkması
tuz ile gargara'nın epey işe yaradığını daha önce gözlemlemiş biri olarak önerebilirim.
devamını gör...
yazarların telefon rehberindeki kişi sayısı
16 kişi kayıtlı. şaka gibi. benim gibi olmayın ama
devamını gör...
sevilen türkünün en vurucu sözleri
"alaydım elin elime
varaydım baban evine
kurbanım dudu diline
hayranın olam yâr senin"
varaydım baban evine
kurbanım dudu diline
hayranın olam yâr senin"
devamını gör...
mutlu olmayı beceremeyen insanların ortak özellikleri
sürekli bir şeyleri şikayet etmeleri.
devamını gör...
endosimbiyoz teorisi
diğer adı ile endosimbiyoz kuramı
ökaryot hücrelerin ortaya çıkışını açıklayan kuramdır. kurama göre prokaryot bir hücre ile kendi dna'sını içinde bulunduran mitokondrinin birleşmesi ile hayvan hücreleri, yine başka bir prokaryot hücre ile siyanobakterilerin birleşmesi sonucu da bitki hücreleri ortaya çıkmıştır.
ökaryot hücrelerin ortaya çıkışını açıklayan kuramdır. kurama göre prokaryot bir hücre ile kendi dna'sını içinde bulunduran mitokondrinin birleşmesi ile hayvan hücreleri, yine başka bir prokaryot hücre ile siyanobakterilerin birleşmesi sonucu da bitki hücreleri ortaya çıkmıştır.
devamını gör...
cinsel seksli başlıkların açılmasının asıl amacı
şu cinsel seksi ne zaman görsem gülüyorum. elimde değil.
devamını gör...
20 mart 2021 türkiye'nin istanbul sözleşmesi'nden ayrılması
adım adım afganistan.
devamını gör...
genç bir doktorun anıları
bir doktor adayı olarak keyifle okuduğum bir kitaptı. kitap dokuz farklı hikayeden oluşuyor. bu hikayeler birbirinden ayrı olsalar da birbirinden bağımsız değiller, belli bir kronolojik sırayı takip ediyorlar ve üniversiteden yeni mezun olmuş genç bir doktorun edindiği tecrübeleri anlatıyorlar. bu tecrübeler sonucunda doktorumuzun mesleki ve karakter olarak adım adım nasıl geliştiğine şahit oluyoruz ve rusyanın ücra bir köyüne atanan bu doktorumuzun atandığı yerde zorlu yaşam koşulları ve köylülerin batıl inançlarıyla nasıl mücadele ettiğini okuyoruz. tabi bu doktor vasıtasıyla iki doktorun daha başından geçen bazı olayları da okuyoruz, fakat hikayenin esas noktasını köye atanan bu genç doktorumuz oluşturuyor.
dönem olarak 1. dünya savaşında geçiyor hikaye. fakat savaşın etkisini çok fazla hissetmiyorsunuz, yazar daha çok karakterin başından geçenlere ağırlık veriyor. (son hikaye hariç.)
yazarın kiev üniversitesi tıp fakültesi mezunu olduğunu öğrendim. kitabı okuduğunuzda bunu net bir şekilde anlayabiliyorsunuz, yazarın hikayelerini oldukça sağlam bir temele kurmasını da sağlıyor bu durum.
benim en sevdiğim hikaye morfin adlı hikaye oldu. hikayeler arasında en uzun hikaye oydu, en vurucu olanın da o olduğunu düşünüyorum. olaylar en ince ayrıntılarına kadar verilmese de karakterin yaşadığı duygusal iniş çıkışlar net bir şekilde aktarılmıştı okura. şahsen ben çok beğendim.
kitabın en sevdiğim yönü ise doktorları kahramanlaştırmadan objektif bir tavırla ele alması oldu. kitapta anlatılan doktor hepimiz gibi insan, hepimiz gibi korkuları, zayıflıkları ve eksiklikleri var.
özetle benim sevdiğim bir kitap oldu genç bir doktorun anıları. herkes okuyabilir tabi fakat doktor olacak ya da doktor olmak isteyen herkesin ileride bu mesleğin getireceği zorlukları anlayabilmeleri adına bu kitabı mutlaka okumaları gerektiğini düşünüyorum
dönem olarak 1. dünya savaşında geçiyor hikaye. fakat savaşın etkisini çok fazla hissetmiyorsunuz, yazar daha çok karakterin başından geçenlere ağırlık veriyor. (son hikaye hariç.)
yazarın kiev üniversitesi tıp fakültesi mezunu olduğunu öğrendim. kitabı okuduğunuzda bunu net bir şekilde anlayabiliyorsunuz, yazarın hikayelerini oldukça sağlam bir temele kurmasını da sağlıyor bu durum.
benim en sevdiğim hikaye morfin adlı hikaye oldu. hikayeler arasında en uzun hikaye oydu, en vurucu olanın da o olduğunu düşünüyorum. olaylar en ince ayrıntılarına kadar verilmese de karakterin yaşadığı duygusal iniş çıkışlar net bir şekilde aktarılmıştı okura. şahsen ben çok beğendim.
kitabın en sevdiğim yönü ise doktorları kahramanlaştırmadan objektif bir tavırla ele alması oldu. kitapta anlatılan doktor hepimiz gibi insan, hepimiz gibi korkuları, zayıflıkları ve eksiklikleri var.
özetle benim sevdiğim bir kitap oldu genç bir doktorun anıları. herkes okuyabilir tabi fakat doktor olacak ya da doktor olmak isteyen herkesin ileride bu mesleğin getireceği zorlukları anlayabilmeleri adına bu kitabı mutlaka okumaları gerektiğini düşünüyorum
devamını gör...
doritos risk 5.0 wasabi acısı
oğlumun "iğrenç bişey bu ya elektrik kablosu kemirmek gibi bişey" dediği cips. (bkz: çocuktan al haberi)
devamını gör...
