bilgi içerikli tanım girmeye karar vermek
şu an ben de karar verdim ama bilin bakalım ne eksik??
devamını gör...
türk kürt kardeştir yalanı
içinden 40 seneden beri bu milletin asker, polis, öğretmen, doktor demeden gencecik çocuklarının vatan toprağına düşmesine sebep olan bir örgüte anket yapsanız %70-80 arası destek çıkacak bir halkla ne kadar kardeş olunabilirse o kadar olur.
devamını gör...
türklerin ırkçı olmadığı gerçeği
tabi canım. ermeni,kürt kelimelerini hakaret olarak kullanmazsınız. 6-7 eylül olayları falan yalan hep zaten.
devamını gör...
yazarların başından geçen tebessüm ettiren olaylar
özlenen kişiden uzun zaman sonra gelen mesajın neden olduğu anlardır, tebessüm etmekle kalmayıp abartınca annemin “yine bir şeyler olmuş sana “ demesiyle sonlanır.
devamını gör...
çocuklarla girilen komik diyaloglar
dün misafir olduğum evde inci (4) ve giray (3) ile girdiğim diyalogdur.
rastrel: hadi limonatanızı bitirin.
giray: bira istiyorum ben.
rastrel: çocuklar bira içmez. hem acı. hadi limonata...
inci: biz manyak olduğumuz için bira seviyoruz.
o an ne bira var ne de bahsi geçmiş değil. canı bira çeken çocuk mu olur? yeni bir alkolik büyüyor.
rastrel: hadi limonatanızı bitirin.
giray: bira istiyorum ben.
rastrel: çocuklar bira içmez. hem acı. hadi limonata...
inci: biz manyak olduğumuz için bira seviyoruz.
o an ne bira var ne de bahsi geçmiş değil. canı bira çeken çocuk mu olur? yeni bir alkolik büyüyor.
devamını gör...
horizon zero dawn
zamanında ps4 exclusive olan bir oyundur ancak sonraları bilgisayara da çıkmıştır. şimdi spoiler vakti.
--! spoiler !--
bu oyunun konusu, insanlar ile makinelerin çarpışmasıdır. makineler insanları yenmiştir, ki beklenen de budur zaten. sen kim köpeksin de ölmek umrunda olmayan ve üretilmesi sadece malzeme gerektiren makineleri kendi organik halinle yenebileceğini sanıyorsun ha? neyse, bilim insanları makineler insanları mahvedince insanlık ölmesin diye bir plan kurmuşlardır. bu plan, makineler insanları yok ettikten sonra, yapay zeka modülleri kullanılarak insanlığın yeniden canlandırılmasıdır. bu modüller, tam hatırlamıyorum ama farklı amaçlara hizmet ederler. mesela birisi insanlığın o zamana kadar sahip olduğu bilgi birikimini muhafaza eder, bir diğeri havayı uygun hale getirir falan. bilim adamları bilir ki bir deney her zaman istenen sonucu vermeyebilir, hele böylesine büyük çaplı ve hiç denenmemiş bir deneyse bu oran daha da çoktur. bu yüzden bir de hades eklerler. bu hades, eğer diğer modüller insanlığı geri getiremezse tüm ilerlemeleri silecektir. böylelikle modüller insanlığı geri getirmeye baştan başlayabileceklerdir. sıkıntı ise şudur: bu sefer hades, insanlık geri geldiği halde tüm ilerlemeyi yok etmek istemektedir. biz, ana karakter olarak hades'e dalar ve kendisini keseriz. bu arada modülün ismi hades olmayabilir tam emin değilim oynayalı baya oldu. neyse, bu makine insan savaşından dolayı etrafta inekler gibi hayvanlar vardır ama bu hayvanlar aslında makinedir. yani gerçek inek değil robotik inek. insanlar bunlara alışmıştırlar. ayrıca, bazı eskiden kalma teknolojiler hala hayattadır ve bunlar hakkında ses kaydı veya yazı toplayarak insan makine savaşını ve buna giden yolu öğrenebiliriz. oyunun bence en ilginç kısmı ise, bizim kabilemizdeki kekoların eski teknolojiyi tanrı sanması ve ona tapmasıdır. yani mesela bir kapı var, bu kapı lazerle önünde dikileni tarıyor ve dna uyuşmazsa izin verilmedi gibi bir şey diyor. yani kendisi kapı siri'si. bizim keko kabile ise bunu tanrı sanıyor, gariplerim nereden bilsin tabi kapıdan ses çıkabileceğini? daha komiği ise bu lafı vahiy sanıp yorumluyorlar, bilmiyorlar ki aslında şişko gözlüklü bir yazılımcı if 0 printf("invalid") gibisinden bir şey yazdı. tabi bizim dna uyuşuyor. haliyle, oyunda böyle bir kapı varsa ve biz ana karaktersek uyuşacak tabi. sonra bizi dışlayan tüm bu keko kabile biz kapıya girince bizi tanrısal peygamberimsi bir yere koyuyor ve ben de noldu lan beni dışlıyodunuz diyorum ama ne yazık ki ana karakter bunu demiyor. el ele tutuşup robotları dövüyoruz.
--! spoiler !--
--! spoiler !--
bu oyunun konusu, insanlar ile makinelerin çarpışmasıdır. makineler insanları yenmiştir, ki beklenen de budur zaten. sen kim köpeksin de ölmek umrunda olmayan ve üretilmesi sadece malzeme gerektiren makineleri kendi organik halinle yenebileceğini sanıyorsun ha? neyse, bilim insanları makineler insanları mahvedince insanlık ölmesin diye bir plan kurmuşlardır. bu plan, makineler insanları yok ettikten sonra, yapay zeka modülleri kullanılarak insanlığın yeniden canlandırılmasıdır. bu modüller, tam hatırlamıyorum ama farklı amaçlara hizmet ederler. mesela birisi insanlığın o zamana kadar sahip olduğu bilgi birikimini muhafaza eder, bir diğeri havayı uygun hale getirir falan. bilim adamları bilir ki bir deney her zaman istenen sonucu vermeyebilir, hele böylesine büyük çaplı ve hiç denenmemiş bir deneyse bu oran daha da çoktur. bu yüzden bir de hades eklerler. bu hades, eğer diğer modüller insanlığı geri getiremezse tüm ilerlemeleri silecektir. böylelikle modüller insanlığı geri getirmeye baştan başlayabileceklerdir. sıkıntı ise şudur: bu sefer hades, insanlık geri geldiği halde tüm ilerlemeyi yok etmek istemektedir. biz, ana karakter olarak hades'e dalar ve kendisini keseriz. bu arada modülün ismi hades olmayabilir tam emin değilim oynayalı baya oldu. neyse, bu makine insan savaşından dolayı etrafta inekler gibi hayvanlar vardır ama bu hayvanlar aslında makinedir. yani gerçek inek değil robotik inek. insanlar bunlara alışmıştırlar. ayrıca, bazı eskiden kalma teknolojiler hala hayattadır ve bunlar hakkında ses kaydı veya yazı toplayarak insan makine savaşını ve buna giden yolu öğrenebiliriz. oyunun bence en ilginç kısmı ise, bizim kabilemizdeki kekoların eski teknolojiyi tanrı sanması ve ona tapmasıdır. yani mesela bir kapı var, bu kapı lazerle önünde dikileni tarıyor ve dna uyuşmazsa izin verilmedi gibi bir şey diyor. yani kendisi kapı siri'si. bizim keko kabile ise bunu tanrı sanıyor, gariplerim nereden bilsin tabi kapıdan ses çıkabileceğini? daha komiği ise bu lafı vahiy sanıp yorumluyorlar, bilmiyorlar ki aslında şişko gözlüklü bir yazılımcı if 0 printf("invalid") gibisinden bir şey yazdı. tabi bizim dna uyuşuyor. haliyle, oyunda böyle bir kapı varsa ve biz ana karaktersek uyuşacak tabi. sonra bizi dışlayan tüm bu keko kabile biz kapıya girince bizi tanrısal peygamberimsi bir yere koyuyor ve ben de noldu lan beni dışlıyodunuz diyorum ama ne yazık ki ana karakter bunu demiyor. el ele tutuşup robotları dövüyoruz.
--! spoiler !--
devamını gör...
sevgi
sevgi özgürlüktür, sevgi çevrende gördüğün her şeyin enerji kaynağıdır. sevgi sınırsız olduğunda gerçek özgürlüğü bulursun. insan sürekli sevmek ve sevilmek için yaşar, gelişir, değişir, sonra bunu unutur. sevginin sınırsız olmasını ve bunu özgürce haykırmayı dilersin. anne, çocuk, sevgili, koca her sevgide bu sonsuzluğu ve sınırsızlığı ararız. yani gerçekten sevmeyi ve sevilmeyi haykıra haykıra bağırabilmek, her bir hücremin derinliklerinde yaşayabilmek için.
aret vartanyan, sevgiyi böyle tanımlıyor, gerisi size kalmış.
devamını gör...
stephen blumberg
5,3 milyon dolar değerinde 23.600 tane kitabı çaldıktan sonra yakalanan bibliyoman.
[ (bkz: bibliyomani) ]
çocukken, yıkılması kararlaştırılan victoria dönemine ait evlerin kapı kollarını, renkli cam parçalarını falan toplayıp biriktirirmiş blumberg. o dönemin mimarisine olan ilgisi önce o konuyla ilgili kitaplarla tanıştırmış onu. daha sonra da kitapları biriktirmeye, hatta çalmaya başlamış.
90'lı yıllarda tutuklandığında 71 ay ve 200.000 dolar para cezasına çarptırılmış. duruşmanın yapıldığı zamanlarda olaya müdahil olan bir doktor, blumberg'in gençlik dönemlerinde şizofrenik sanrılar gördüğünü ve çok defa hastaneye kaldırıldığını ortaya çıkarmış. biriktirdiği/çaldığı şeyleri, yapılması planlanan yıkımlardan korumak amacıyla çaldığını itiraf etmiş. blumberg, önemli ve nadir eşyalara, sıradan insanların erişmesinin hükümet tarafından engellediğine inanıyormuş ve bu planı boşa çıkarmak için, bu eşyaları "özgürleştirmeye" karar vermiş. yani tüm bu çalma olaylarının arkasında, varlığına inandığı bir komplo teorisi yatmaktaymış.
tutuklandıktan bir süre sonra serbest kalmış ama birkaç sene sonra da antika hırsızlığından yeniden tutuklanmış. bir şekilde yeniden çıkmış ve birkaç yıl sonra da bir evi soyduğu için tekrar tutuklanmış.
***
tutuklanan insanların psikolojik rahatsızlığı olduğu tespit edildiğinde salınmaları ilginç. bir insanı işlediği bir suçtan sonra, durumuna bağlı olarak ya tedavi edersin ya da mahkûm. bırakıp bırakıp başkalarına zarar vermesine sebep olanları da tutuklamak gerek bence.
[ (bkz: bibliyomani) ]
çocukken, yıkılması kararlaştırılan victoria dönemine ait evlerin kapı kollarını, renkli cam parçalarını falan toplayıp biriktirirmiş blumberg. o dönemin mimarisine olan ilgisi önce o konuyla ilgili kitaplarla tanıştırmış onu. daha sonra da kitapları biriktirmeye, hatta çalmaya başlamış.
90'lı yıllarda tutuklandığında 71 ay ve 200.000 dolar para cezasına çarptırılmış. duruşmanın yapıldığı zamanlarda olaya müdahil olan bir doktor, blumberg'in gençlik dönemlerinde şizofrenik sanrılar gördüğünü ve çok defa hastaneye kaldırıldığını ortaya çıkarmış. biriktirdiği/çaldığı şeyleri, yapılması planlanan yıkımlardan korumak amacıyla çaldığını itiraf etmiş. blumberg, önemli ve nadir eşyalara, sıradan insanların erişmesinin hükümet tarafından engellediğine inanıyormuş ve bu planı boşa çıkarmak için, bu eşyaları "özgürleştirmeye" karar vermiş. yani tüm bu çalma olaylarının arkasında, varlığına inandığı bir komplo teorisi yatmaktaymış.
tutuklandıktan bir süre sonra serbest kalmış ama birkaç sene sonra da antika hırsızlığından yeniden tutuklanmış. bir şekilde yeniden çıkmış ve birkaç yıl sonra da bir evi soyduğu için tekrar tutuklanmış.
***
tutuklanan insanların psikolojik rahatsızlığı olduğu tespit edildiğinde salınmaları ilginç. bir insanı işlediği bir suçtan sonra, durumuna bağlı olarak ya tedavi edersin ya da mahkûm. bırakıp bırakıp başkalarına zarar vermesine sebep olanları da tutuklamak gerek bence.

devamını gör...
ilişki istemeyen insan
ancak kendi sorunlarıyla uğraşan insandır. maalesef günümüz ilişkilerinde kimse kimseye iyi gelmiyor daha bir dertlendiriyor.
devamını gör...
mehmet boynukalın’ın tepki çeken 23 nisan paylaşımı
diyanet işleri başkanlığına göz kırpan bir zattır. bu ülkeye yakışmayan kim varsa hep kademe atladı.
devamını gör...
kitap satın alma hastalığı
okuduktan sonra hastalıkların en güzelidir bol bol alınıp okunmalı, ülkemizin bu tür hasta insanlara ihtiyacı var.
devamını gör...
ağlayan dulun evi
yer: ukrayna
kiev şehrinde mimari bir dönüm noktası olan lyuteranska caddesi 23 numarada bulunan bir yapıt. 1907 yılında zengin bir tüccar olan serhiy arshavskyi tarafından yaptırıldı. ama mimari yapısı sebebiyle sahibini bile unutturdu. “ağlayan dulun evi” adını bu eski evin cephesini süsleyen kadın yüzü şeklindeki taş kabartmadan alıyor. yağmur yağdığında bu taş kabartmadan sular akıyor. yağmurun tesiriyle taş kabartma ağlayan bir kadının yüzüne dönüşüyor.
kiev şehrinde mimari bir dönüm noktası olan lyuteranska caddesi 23 numarada bulunan bir yapıt. 1907 yılında zengin bir tüccar olan serhiy arshavskyi tarafından yaptırıldı. ama mimari yapısı sebebiyle sahibini bile unutturdu. “ağlayan dulun evi” adını bu eski evin cephesini süsleyen kadın yüzü şeklindeki taş kabartmadan alıyor. yağmur yağdığında bu taş kabartmadan sular akıyor. yağmurun tesiriyle taş kabartma ağlayan bir kadının yüzüne dönüşüyor.

devamını gör...
yazarların en ilginç kaybolma anıları
küçüktüm bayağı, doğrusu hiç hatırlamıyorum, annem babam anlatıyor. annemler serada çalışıyormuş, ben de dışarıda oynuyormuşum ne oynuyorsam artık. bir an da annem çocuğa bakayım demiş ama yokum. annem komşulara sormuş, babam etrafa bakmış saklanmış mıyım diye ama yokum. nerdeyim dersiniz? evin yakınında otlarla dolu bir kesik varmış ben orda uyuyormuşum. babamlar başta telaştan hiç fark etmemişler sonra babamın bir anda gözüne çarpmışım. tak ordayım uyuyorum. bendeki keyfe bakar mısınız? köy yanıyor umrumda değil havaları. küçükmüşüm ama. annemlere göre kayboldum bana göreyse dinlenme molası. orda neden uyudum hiçbir fikrim yok. hep gülümseyerek anımsadığımız küçüklük anılarımdan biri.
devamını gör...
ilk alkol alma anısı
dayım git alkol al gel demişti, öyle almıştım işte(tabii ben içmedim dayım içti). sözlüklerdeki yazarların yarısından çoğu alkolik zaten, dilekolay ben alkolik değilim. azınlıktanım ben.
not: bu arada tdk bile cevap veremedi "dilek olay mı dile kolay mı" sorusuna. fakat ben cevabı buldum, dilekolay beyler. ne dilek olay diyenlerin dediği olsun ne de dile kolay diyenlerin. kısa ve net "dilekolay".
not: bu arada tdk bile cevap veremedi "dilek olay mı dile kolay mı" sorusuna. fakat ben cevabı buldum, dilekolay beyler. ne dilek olay diyenlerin dediği olsun ne de dile kolay diyenlerin. kısa ve net "dilekolay".
devamını gör...
normal sözlük moderasyonu
kötü durumlarda nasıl elestiriyorsak ,
ıyi şeyler oluyorsa , bunun da hakkını vermek gerekir.
bu güne dek genellikle yıldızımız barışmamasına rağmen,
bir başlık altında yazılan entryde , bazı kişi veya kişileri hedef alarak yapılan hakaretvari bir açıklamayla ilgili yaptığım ' şikayet 'e , hızlı biçimde el atıp, gereğinin yapılmasını sağladıkları için kendilerine teşekkür ederim .
ıyi şeyler oluyorsa , bunun da hakkını vermek gerekir.
bu güne dek genellikle yıldızımız barışmamasına rağmen,
bir başlık altında yazılan entryde , bazı kişi veya kişileri hedef alarak yapılan hakaretvari bir açıklamayla ilgili yaptığım ' şikayet 'e , hızlı biçimde el atıp, gereğinin yapılmasını sağladıkları için kendilerine teşekkür ederim .
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının hissettikleri
yarım kalmışlık hissi.
böyle yetişmem gereken yere geç kalmış gibiyim. sevdiğim yemeği yemişim ama zerre tat almamış gibi. en sevdiğim sanatçının konserini en arkada izlemişim gibi. paketteki son sigarayı tersten yakmış gibiyim. en sevdiğim çizgi filmi açtığım sırada elektrikler gitmiş gibi hissediyorum.
böyle yetişmem gereken yere geç kalmış gibiyim. sevdiğim yemeği yemişim ama zerre tat almamış gibi. en sevdiğim sanatçının konserini en arkada izlemişim gibi. paketteki son sigarayı tersten yakmış gibiyim. en sevdiğim çizgi filmi açtığım sırada elektrikler gitmiş gibi hissediyorum.
devamını gör...
10 mayıs 2021 camilerde kudüs için sela okunacak olması
oo yine arap yalama etkinliği varmış. karantinadan sıkılıyorduk iyi oldu.
devamını gör...
rüyada liseye geri döndüğünü görmek
rüyamda lisede okumaya değil öğretmenlik yapmaya gidiyorum ben. bir şey de anlatamıyorum, çocuklar benimle dalga geçip yüzüme gülüyorlar. kendimi içten içe yargılayan bilinçaltım burada ortaya çıkıyor. uyurken de rahat yok.
devamını gör...
ilkokulda birinden hoşlanınca yapılan saçmalıklar
okulun son günü herkesle vedalaşıp sarılırken 'onu sevdiğimi anlar mı acaba ?' diye düşünüp bir tek ona sarılmamıştım. çok üzülmüştü. affet beni!
devamını gör...