akşama bir şarkı bırak
devamını gör...
führe mich
ola ki kulaklıkla son ses dinlendiğinde insanlıktan çıkaracak melodiye ve bir adet manyak vokale sahip* rammstein şarkısı. aynı zamanda nymphomaniac filminde soundtrack olarak karşımıza çıkar. şarkı hakkında daha detaylı bilgiler için buradan yararlanabilirsiniz.
führe mich, halte mich
ich fühle dich, ich verlass dich nicht
-
yol göster bana, tut beni
seni hissediyorum, seni terketmeyeceğim
führe mich, halte mich
ich fühle dich, ich verlass dich nicht
-
yol göster bana, tut beni
seni hissediyorum, seni terketmeyeceğim
devamını gör...
düğün davetiyesi
eski dönemlerde üzerinde gelin ve damat çizimlerinin olduğu insanları düğünlerine davet etme aracıyken günümüzde bir gösteriş örneği olma yolunda giden kağıt parçası.
en güzel benim, bakın en iyisi bende, paramız var bizim demek için çöpe atılacak kağıda verilen inanılmaz paralar, bu uğurda ziyan edilen ağaçlar da cabası.
en güzel benim, bakın en iyisi bende, paramız var bizim demek için çöpe atılacak kağıda verilen inanılmaz paralar, bu uğurda ziyan edilen ağaçlar da cabası.
devamını gör...
hala zevkle izlenen çizgi filmler
-ninja kaplumbağa
-regular show
-heidi
-tom ve jerry
-regular show
-heidi
-tom ve jerry
devamını gör...
medeni insanın özellikleri
kişinin şehir kültüründen adabını aldığını gösteren medeni tavır ve davranışlardır. söz gelişi her ne pahasına olursa olsun çöp tenekesi bulana kadar çöpünü elinde hatta gerekirse cebinde taşımak, yere tükürmemek bu davranışlara örnek olarak gösterilebilir.
devamını gör...
30 yaşına gelip de dişi hiç çürümemiş insan
var mı öyle bir allah'ın kulu?
devamını gör...
domates kokusu
yazı hatırlatan, aklıma sıcağı düşüren mis koku, domates kokusu.
pazar sabahı, birçok insan için geç kendim için erken bir saatte uyandım. bedenimi sarmalayan kolu nazikçe ve itina ile çektim ki tüm hafta erken kalkmaktan muzdarip insan, biraz daha dinlenebilsin diye. düşündüm sonra onca zamana rağmen eskimeyen ve etkisini yitirmeyen bir şey koku. yıllardır aşina olduğum ama hala üzerimde tesiri olan bir şey. ten kokusunu çektim içime, minik bir öpücük kondurup sessizce sıvıştım alt kata doğru.
sabahları en sevdiğim ana geçtim sonra. kahve kokusu. alt notasında ne olduğunu çıkaracak kadar gurme olmasam da çocukluğumdan beri bayıldığım bir koku bu. sığınak hatta. ve kahve bence en çok yalnızken içilen bir içecek. kahvemi içerken uyku ile uyanıklık arası, varlıkla yokluk arası bir yerde hissediyorum kendimi. sesleri dinlerken de yaşamaya alışmaya çalışıyorum. ve bunu sabahın altısında da kalksam öğleye doğru uyansam da benzer bir şekilde sürdürüyorum. bir ritüel. tek başına gerçekleştirilen...
ve şimdi son olarak yenilen şeyden öte, günün anlamına uysun ve de diğer günlerin aksine yalnız kalmadığım bir kahvaltı için biraz daha özenli bir şeyler hazırlamaya başladım. buzlukta yazdan kalan son domatesleri tavaya yerleştirirken biraz da hüzünlendim bitişine. sonra şöyle düşünerek teselli buldum. yaz geliyor.
yaz sever bir çocuktum hep, yaz sever bir yetişkine dönüştüm. tatil, deniz, okuldan uzaklaşma... hepsi hala aynı ne de olsa.
hah ne diyordum evi saran mis gibi bir domates kokusu var. bu koku aldı beni yazlara götürdü, tatillere götürdü; salgınsız güzel zamanları, kalabalık kahvaltı sofralarını hatırlattı. ve bu güne has bir anlam yükledi kendine koku.
bugün 'paylaşmaktı', domates kokusu.
pazar sabahı, birçok insan için geç kendim için erken bir saatte uyandım. bedenimi sarmalayan kolu nazikçe ve itina ile çektim ki tüm hafta erken kalkmaktan muzdarip insan, biraz daha dinlenebilsin diye. düşündüm sonra onca zamana rağmen eskimeyen ve etkisini yitirmeyen bir şey koku. yıllardır aşina olduğum ama hala üzerimde tesiri olan bir şey. ten kokusunu çektim içime, minik bir öpücük kondurup sessizce sıvıştım alt kata doğru.
sabahları en sevdiğim ana geçtim sonra. kahve kokusu. alt notasında ne olduğunu çıkaracak kadar gurme olmasam da çocukluğumdan beri bayıldığım bir koku bu. sığınak hatta. ve kahve bence en çok yalnızken içilen bir içecek. kahvemi içerken uyku ile uyanıklık arası, varlıkla yokluk arası bir yerde hissediyorum kendimi. sesleri dinlerken de yaşamaya alışmaya çalışıyorum. ve bunu sabahın altısında da kalksam öğleye doğru uyansam da benzer bir şekilde sürdürüyorum. bir ritüel. tek başına gerçekleştirilen...
ve şimdi son olarak yenilen şeyden öte, günün anlamına uysun ve de diğer günlerin aksine yalnız kalmadığım bir kahvaltı için biraz daha özenli bir şeyler hazırlamaya başladım. buzlukta yazdan kalan son domatesleri tavaya yerleştirirken biraz da hüzünlendim bitişine. sonra şöyle düşünerek teselli buldum. yaz geliyor.
yaz sever bir çocuktum hep, yaz sever bir yetişkine dönüştüm. tatil, deniz, okuldan uzaklaşma... hepsi hala aynı ne de olsa.
hah ne diyordum evi saran mis gibi bir domates kokusu var. bu koku aldı beni yazlara götürdü, tatillere götürdü; salgınsız güzel zamanları, kalabalık kahvaltı sofralarını hatırlattı. ve bu güne has bir anlam yükledi kendine koku.
bugün 'paylaşmaktı', domates kokusu.
devamını gör...
evernevergreen
tanımlarını okumanın verdiği hazdan bahsedebilirim uzun uzun; ama ben düşüncelerinin güzelliğinden bahsetmek istiyorum. belki aynı hisleri paylaştığımız için bana öyle geliyordur ama bir mesajda bile iyi niyeti ve kalbinin güzelliği anlaşılıyor; bu devirde böylesine narin insanlar bulmak çok zor. belki daha yeni tanıştık, belki birini görmeden bunu anlamak çok zor fakat ben tanıştığımız için çok mutluyum. seni zevkle okumaya, boş zamanlarımda rahatsız etmeye ve seni dert ortağım yapmaya devam edeceğim güzel insan.
devamını gör...
duşta kova ve tas kullanan kişi
özellikle su israfının ayyuka çıktığı dönemde kullanılması gereken bir yöntemdir. geri kalmışlıkla alakası yoktur. duşta kalma sürenizi de kısaltarak zaman kazandırır. ayrıca "su kesildi", "su soğudu" gibi ani problemlere iyi bir çözümdür. köpüklü kalmamak için yanınızda bulundurun.
devamını gör...
zorla tesettüre sokulan kız çocukları
şu islam toplumları kadınla uğraştığı kadar bilimle uğraşsa mars'a ayak basardı dedirten zorlama.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
merhabalar sevgili portakallar!
yarım saatten az bir zaman kalan bestelenmiş şiirler temalı bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak için yerlerinizi almışsınızdır umarım! çünkü harika bir yayın sizi beklemekte! lafı çok uzatmadan bu gecenin yıldızlarının afişini sizlere takdim etmekten onur duyarım, gelsin yıldızlar!

afiş için sevgili cenk'in arka bahçesine aşırılı çoklu teşekkür ediyorum. gomercan bu hafta yırttın hadi yine iyisin!
yarım saatten az bir zaman kalan bestelenmiş şiirler temalı bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak için yerlerinizi almışsınızdır umarım! çünkü harika bir yayın sizi beklemekte! lafı çok uzatmadan bu gecenin yıldızlarının afişini sizlere takdim etmekten onur duyarım, gelsin yıldızlar!

afiş için sevgili cenk'in arka bahçesine aşırılı çoklu teşekkür ediyorum. gomercan bu hafta yırttın hadi yine iyisin!
devamını gör...
mahlaslardan meslek tahmin etmek
nymphe: genetik çeşitlilik uzmanı.
devamını gör...
sözlüğü terk ediyoruz kampanyası
thanks bro. gittiğin yerde de insanların keyfini kaçırmamaya dikkat et.
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın sözlükçüğüm. rejim kafasıyla uyandığım için aç uyandım ben ya ama olsun bu sefer vazgeçmek yok*
ben hayattan soğutan limonlu ılık suyumu içerken hepinize; dumanı üstünde sıcacık poğaçalı, patates kızartmalı, gözlemeli kahvaltılar diliyorum. hayır tabiki ağlamıyorum gözüme limon kaçtı.
gülümseyin cancağızlarim, bulaşıcı..
maske var bahanesi istemem gözlerden belli oluyor zira. çooook güzel bir gün olsun.*
ben hayattan soğutan limonlu ılık suyumu içerken hepinize; dumanı üstünde sıcacık poğaçalı, patates kızartmalı, gözlemeli kahvaltılar diliyorum. hayır tabiki ağlamıyorum gözüme limon kaçtı.
gülümseyin cancağızlarim, bulaşıcı..
maske var bahanesi istemem gözlerden belli oluyor zira. çooook güzel bir gün olsun.*
devamını gör...
karbonmonoksit zehirlenmesi
olay yerine gidildiğinde bedenler genelde yataklarında değil de yerde bulunur. genelde kazazedeler zehirlendiklerinin farkına varır ve uyanıp bir cam ya da kapı açmak için kalkarlar. fakat dokularındaki oksijen saturasyonu o kadar azalmıştır ki, o kadar güçsüzdürler ki bunu başaramazlar. yere yığılıp hayatlarını kaybederler.
türkiye fakir bir ülke olduğu için -aksini söyleyenlere itibar etmeyiniz.- 21. yüzyılda dahi bu şekilde ölümler görülmektedir. bazılarının bedava dağıttıkları kömür çuvalları bir aileyi yok etmektedir.
türkiye fakir bir ülke olduğu için -aksini söyleyenlere itibar etmeyiniz.- 21. yüzyılda dahi bu şekilde ölümler görülmektedir. bazılarının bedava dağıttıkları kömür çuvalları bir aileyi yok etmektedir.
devamını gör...
deniz üstü köpürür
t: cem karaca, haluk levent, edip akbayram gibi usta seslerin yorumlarıyla dinlediğimiz bir muğla türküsüdür.
çok güzel bir hikayesi vardır bu türkünün, çoğu halk türküsü gibi çok da acıklı değildir. o zamanlar ula/muğla civarlarında düğünler genelde erkeklerin kendilerine eş bulmaya en yakın oldukları yerlerdi(bir de çeşme başları(gbkz: :)) duvar üstlerine çıkar, potansiyel kısmetlerine bakar, beğendikleri olursa görücü usulü haber yollar izdivaç eylerlermiş efenim. işte böyle düğünlerden birinde osman diye bir genç çıkar duvar üstüne bir dilbere vurulur, güzeller güzelinin adı gülayşedir. osman kaptırır gönlünü bir kere, gülayşe'yi görürüm ümidiyle o düğün senin bu düğün benim gezmeye başlar. bir süre sonra yerel halk ''kambersiz düğün olmaz'' sözünü ''osmansız düğün olmaz'' olarak söylemeye başlar. derken günün birinde osman cesaretini toplar gülayşe'ye açılmaya karar verir. tam karşısına çıkacak, osman'ın düğünlerin vazgeçilmezi olduğunu bilen bir genç grubu alır osman'ı anlat derdini derler. tutuştururlar eline sazı... osman gülayşe'ye diyemediğine mi yansın, eline tutuşturdukları saza mı ? başlar içindekileri dökmeye:
“deniz üstü köpürür ah yarim
gemilere binsem götürür ah yarim ah.
benim sana yandığım ah yarim
bir güzelden ötürü ah yarim ah.
diz üstüne diz koydum ah yarim
gül yastığa baş koydum ah yarim ah.
seni gelecek diye ah yarim
sol yanıma boş koydum ah yarim ah.”
o gün bugündür şarkı bu haline evrilir, söylenir dile gelir. tabi hepsi rivayettir.
farklı bir yorum
çok güzel bir hikayesi vardır bu türkünün, çoğu halk türküsü gibi çok da acıklı değildir. o zamanlar ula/muğla civarlarında düğünler genelde erkeklerin kendilerine eş bulmaya en yakın oldukları yerlerdi(bir de çeşme başları(gbkz: :)) duvar üstlerine çıkar, potansiyel kısmetlerine bakar, beğendikleri olursa görücü usulü haber yollar izdivaç eylerlermiş efenim. işte böyle düğünlerden birinde osman diye bir genç çıkar duvar üstüne bir dilbere vurulur, güzeller güzelinin adı gülayşedir. osman kaptırır gönlünü bir kere, gülayşe'yi görürüm ümidiyle o düğün senin bu düğün benim gezmeye başlar. bir süre sonra yerel halk ''kambersiz düğün olmaz'' sözünü ''osmansız düğün olmaz'' olarak söylemeye başlar. derken günün birinde osman cesaretini toplar gülayşe'ye açılmaya karar verir. tam karşısına çıkacak, osman'ın düğünlerin vazgeçilmezi olduğunu bilen bir genç grubu alır osman'ı anlat derdini derler. tutuştururlar eline sazı... osman gülayşe'ye diyemediğine mi yansın, eline tutuşturdukları saza mı ? başlar içindekileri dökmeye:
“deniz üstü köpürür ah yarim
gemilere binsem götürür ah yarim ah.
benim sana yandığım ah yarim
bir güzelden ötürü ah yarim ah.
diz üstüne diz koydum ah yarim
gül yastığa baş koydum ah yarim ah.
seni gelecek diye ah yarim
sol yanıma boş koydum ah yarim ah.”
o gün bugündür şarkı bu haline evrilir, söylenir dile gelir. tabi hepsi rivayettir.
farklı bir yorum
devamını gör...
dişlerini fırçalamayan insan
orta doğuyla alakası olmadığını düşündüğüm kişidir. kendisine saygısı olmayan insan hareketidir.
devamını gör...
normal sözlük bug'ları
bildirim 3 gün sonra geliyor.
devamını gör...