kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hâlen kendi iktidarında bile mağdur edebiyatı yapan siyasal islamcı tavrı, gidin az ötede zırlayın!
devamını gör...

yazarların alası spawn oldu
tanımları turuncuyla doldu
flörtlerini çaldığı yazarların
ağlamaktan gözleri kurudu
devamını gör...

esasen yine türk mitolojisine ait bir kavramın, dini inancın değişmesi ile birlikte yeni dini inanca adaptasyonudur. köken olarak kök tengri'nin ata ruhlarından birisidir. koruyucu ve kollayıcı iyelerdendir. bu mitin temelini özellikle tuva, yakut ve altay anlatılarında yakinen görebilirsiniz. hatta boz atın kanatlı bir at olduğuna dair anlatılar da mevcuttur. genelde kanatlı at olarak, ak tulpar ya da tulpar biliniyor olsa dahi bu özelliği haiz daha fazla sayıda at olduğundan bahsedebiliriz. yani gök sakallı kıdır'ın atı ile birlikte boz atlı hızır'a dönüştüğünü söylemek yanlış olmaz. siz darda kaldığınızda o gök yüzünden kanatlı atı ile zıpkın gibi fişek gibi yeryüzüne iner ve gerekeni yapar. aslında günümüz şartlarında değerlendirdiğinizde süper kahraman tabirinin öbür adıdır. * işin latifesi bir yana gökten ya da kayın ağacından inerek yardıma koştuğuna inanılan bu ulu kişi, şekil değiştirme özelliğine de sahiptir. karşınıza her türlü formda çıkabilir. onunla karşılaşmanız için darda kalmanız ve onu çağırmış olmanız kafidir. atıyla birlikte çok hızlı hareket ettiği için bir mekandan diğer mekana çok kısa bir süre içerisinde geçebilir. bu da onun her yere yetişmesinin altındaki temel argümandır. birde kimi zamanlar sizi sınava tabi tutar. siz ondan yardım isterken kuvvetle muhtemel öncesinde onunla karşılaşmışsınızdır. çünkü o ihtiyaç sahibi bir insan formundayken kapınızı çalmış ya da karşınıza çıkmıştır. işte hızır size yetişmiyorsa hatayı kendinizde aramanız lazım. kim bilir neler ettiniz adama? *

tabi burada şu noktanın altını çizmek lazım; bazılarının hoşuna gitmese de bugün anadolu coğrafyasında eski türk kültürü ve inançlarına dair değerler bizatihi alevi toplumu içerisinde yaşatılmaktadır. tabiri caizse aleviler tüm olumsuzluklara rağmen, türk kültürü ve geçmişine dair toplumsal hafıza görevi görmeye devam etmektedirler. bugün alevi toplumunu anadolu coğrafyasından çıkardığınızda geriye ne yazık ki çok az şey kalır.
devamını gör...

tek başına bir anlamı yoktur. sempatin, zekân, eğitimin ve en önemlisi çevre ile desteklenmelidir.
tek başına güzelliğe güvenip kuru bir özgüvenle ortaya çıkarsanız kurtlar sizi ham yapar.
devamını gör...

yok yok bu sefer ursula k. le guin 'in kitap serisi değil, sözlük yazarı olan yerdeniz büyücüsünden bahsediyorum.

şu an okumakta olduğum yerdeniz serisi sayesinde tanışmış olduğum, aynı kitabı aynı anda okuduğumuzu keşfedince de bol bol kitap konuştuğumuz, değerlendirme yaptığımız sevgili yazar, hoş gelmiş iyi ki gelmiş.
devamını gör...

rhipsalis cassutha kaktüs, rhipsalis in bir çok çeşidinden biridir.
yaygın olarak ökseotu kaktüsü, spagetti kaktüsü gibi adları ile de bilinir.

bilinen kaktüsler den farklıdır.epifit kaktüs çeşididir. (epifit bitki , başka bir bitkiye tutunan, asalak olmayan)toprağın dışında da yaşamaya alışkındır.
yüksek nemi ve çok aydınlık ortamları severler. (direk güneş ışığından sakınılmalıdır )
dikensiz,uzun, etli, yeşil olup, 1mt ile 4 mt. arasında uzunluğu olur. çok küçük sarı veya beyaz renkli çiçekleri olup, neredeyse yıl boyunca açar.
spagetti saçlı leyla kız

zarif ve sarkık görüntüleriyle asma saksılarda ya da sepetlerde , yeşil renkleri ve minik çiçekleri ile göze hoş geldiğinden, güzel bir dekor oluşturur.
devamını gör...

kendisi askere gideceğim deyince gittim en kalitelisinden dandik dundik olmayan seher yıldızı markalı don,atlet,çorap falan alıp gönderdim valizine koysun temiz temiz giysin elin içine çıkacak diye tuhh sana kimlerle kirlettin onlari
devamını gör...

insanlar, kendilerine baktıkları için yaşadıklarını sansalar da aslında sadece sevgiyle yaşadıklarını anladım. seven kişi, tanrı'ya yaklaşır ve tanrı da ona yaklaşır. çünkü sevgi tanrı'nın ta kendisidir.
bu sorunun altın cevabı.

kitap insanoğlunun yaptığı hataları gözler önüne seriyor. hırs, kin, öfke, açgözlülük gibi duyguların zararını anlatıyor. kitabın ismi (bkz: tolstoy'un nasihatları) olsaydı daha iyi olabilirdi. çünkü bütün hikayeleri ak sakallı bir dedeyi dinliyormuşum hissiyatıyla okudum.
alın size en orjinal kişisel gelişim kitabı. kafa karıştırıcı hiçbir husus yok. mesajlar anlayana şak diye iletiliyor. tabii dini öğreti kısmıda var. inanç ve tanrı kavramlarının altı çok çiziliyor. kutsal kitaplardaki gibi efsunlu bir anlatım hakim.
hikayeler içinde aslında en sevdiğim, tek bir kıvılcım tüm evi yok edebilir di. bu hikaye üzerine çok düşündüm. biri kötü bir söz söyler orada cevap verirsin sonra o söyler sen söylersin uzar gider. bu kavgalara sonra büyük kavgalara ve bir hınçla karar vermeye sebep olur. bir belayı savuşturamazsan başından o seni kendi bildiği gibi yutar. bataklığa düştün mü, aşağıdan seni daha çok çekerler. orada iki altın cümle vardı:
kıvılcımı söndürmezsen, ateşi zapt edemezsin
ikincisini ise çok duyarız ve üzerine bir daha düşünülmesi gerekendir.
(bkz: öfkeyle kalkan zararla oturur)
düşündüm de bende bu tuzaklara düşüyorum. birinin lafının altında kalmamayı dik duruş gibi algılıyorum. halbuki ona laf anlatmakla geçireceğim zamanı kaotik bir iç çöküş ile sonlandırıyorum. kimbilir ne acı kayıplara yol açıldı. kendimizi tartmadığımız iç güdüsel verdiğimiz tepkilerimizle ne hatalar yapıldı?
ve hangimiz yapmıyoruz ki!
acaba sözümün üzerine söz olmaz kibir'ini kaç defa yaşıyoruz?
kitap, sevgi kelimesinin hazinesini keşfetme, iyilikten şaşmama ve fazladan ermişlik rütbesine ulaşma hükmü ile karşınızda.

tolstoy amca'mız güzel bir nasihat çekmiş.
devamını gör...

ulan "şimdi bu öğrencileri de terörist ilan ederler" diye dalga geçiyorduk. gerçek oldu. allah akıl fikir ihsan eylesin.
devamını gör...

elazığ/hazar gölü

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kafa sözlükte yazdıklarını okurken vaybe dediğim şahane bir yazar. keyifle takip ediyordum. kalemi mükemmel.
devamını gör...

distopyanın gerçek olması sorunsalı
george orwell
devamını gör...

göksü denen kişinin söylemidir. tam hali şudur; , “türgev’e, tügva’ya, ensar’a ve ilim yayma’ya çatlasanız da patlasanız da destek vermeye devam edeceğiz.

istediğiniz kadar çırpının. ekrem imamoğlu'nun dediği gibi "adama, kişiye, kişilere gruplara, cemaatlere, vakıflara, derneklere hizmet işi bitti. " zaten çıldırmaları da bundan. 18 günde çıldırdılar 1800 günde deli edeceğim

ekrem başkana da övgü dizmeden olmaz. sen ne büyük bir insansın ki tüm rantçı tayfasını inletiyorsun. yüredur başkan. sadece istanbul değil, tüm onurlu, ahlaklı türk halkı yanında, türkiye yanında.
devamını gör...

lisede başımı yakan hadise.

bilen bilir; eğer sınava taraflardan biri çalışmışsa, kağıtlar değiştirilir, çalışmayanın kağıdı önce doldurulur. benim de buna ilişkin değişik bir anım var.

11. sınıftayım efendim, yanlış hatırlamıyorsam ilk dönemi. en yakın arkadaşımla sınav haftası ne yapacağımızı düşünüyoruz. kendisi yabancı, türk değil. sürekli önerilerde bulunuyoruz, o diyor böyle olsun, ben atlıyorum hayır böyle olsun diyorum vs.
ders çalışmak bu iki şapşalın da aklına gelmiyor. ulan daha 1 hafta var. çalışmaya başlasanıza! lakin yok! şapşallar ya, çalışmıyorlar. neyse işte, öneriler tartışıldı, kararlar alındı. kabine toplantısı'ndan çıkan karara göre kağıt değiştirecektik.

ilk sınavın yapılacağı gün geldi çattı. ikinci dersteyiz, sınav sonraki ders. arkadaşım bozuk türkçesiyle "son feci mars hoca bizi buradağn kaldıracağ" diye endişeleniyor. tabii tanımıyor kankasını. her şeyi düşünmüşüm. üç gece öncesinden oturup iki ünite kimya çalışmışım falan. ertesi ders oldu, hoca geldi, yerleri değiştirdi. biz zaten hocanın kafasındaki plana göre oturmuşuz ya, hop diye yan yana düşmedik mi ari'yle?

şaşkın kimyacımız kağıtları dağıttı. bana baktı "geçen yılı unutma" der gibi. o arkasını döner dönmez arkadaşımın kağıdı benim kağıdım oldu. * hızlıca işaretlemeye başladım. tam bitti derken şaşkın kimyacı gelip önümde durdu. ee kızın kağıdı dolu. benim kağıdım ariel reklamındaki çarşaf gibi. sınavın bitmesine 20 dakika var. kimyacı anlamıştı sanırım, sınavın bitmesine 10 dakika kalana kadar yanımızdan gitmedi. sonra aldı önümdeki kağıdı, koskocaman ari xxx yazısını gördü. kolumuzdan tuttuğu gibi müdürün odasına.

o yıllar müdürün odası favori mekânım olmuştu da. *
devamını gör...

ben bu iki sözcüğü; "naif ve nahif", birbirlerinden çok uzak bulmuyorum. ingilizcede, hayatın içinde ya da okuduğum yazılarda ve izlediğim filmlerde 'naive'in (naif), feleğin çemberinden geçmemiş, saf, duru, hassas, kırılgan......anlamlarında kullanıldığına çok şahit oldum ve bizim arapçasını kullandığımız 'nahif'den pek de farklı değil bu yazdıklarım. bu nedenle karıştıranları ve birbirinin yerine kullananları anlayışla karşılıyorum.
not: yazdıklarım karıştırılan her iki sözcük için de geçerli olduğundan, açıklamalar her iki sözcük başlığının altına da yazılmıştır.
devamını gör...

parallel evrende hala doğduğum yerde yaşıyorum zaten.
devamını gör...

bana göre yetenek; yatkınlık gösterilen bir uğraşta kendini geliştirdikten sonra o işi yapanlardan daha iyi yapma durumu. o işe bir şeyler katması, belki biraz fark yaratması.
burada önemli olan şey yaptığı işte ilgisinin ve yatkınlığının olması.
devamını gör...

şeker, beyin fonksiyonlarını bozuyor, bizzat tecrübe ettim, şekersiz beslenmeye başlayınca kafa dağınıklığı azalıyor...
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim