vücudunu kadavra olarak bağışlamak
kesinlikle günah olan eylemdir efenim, organlarınızı her yerinizi çıplak çıplak görecek tıp öğrencileri açısından bakılırsa, en azından fiziğiniz düzgünse bunu yapmanızı öneririm. güzel bir lookunuz yoksa kendinizi hiçbir yere bağışlamayın, direkt pamuğu tıktırın ve çabucak gömülün ki dünya bu görsel eziyetten çabuk kurtulsun. vasiyetinizi bu şekilde hazırlamanızı tavsiye ederim.
dini açıdan bakacak olursak, 14. yyda yaşamış ibni haldün bin reşid-ül kiram'ın uzun okumaları sonucunda böyle bir bağışın, hiçbir şartta kabul edilemeyeceği, kesinlikle size bol bol cehennem ateşi ve zebaniler tarafından şişelere oturtulmak olarak geri döneceğini kütübul cenül derda kitabında ele almış. ayrıca öldükten sonra bedenin ruha hala ıstırap vereceğinden, çeşitli kesim dikim işlemlerinin hissedileceğinden de tem vuran kiram, bu hataya düşeceklerin en azından çok sevabı olduklarından emin olmaları gerektiğini beyan etmiş.
aynı dönemde yaşayan faslı ibni zebennü el bin lüşşad efendinin de islam üzerine uzun incelemeler sonrasında, güzel bir cisimle yaradılmış kadın ve erkeklerin, vücidlarını ölüm anı ve sonrasına kadar her türlü göz temashshss
sadece canım sıkılıyor.
kral harekettir efenim, bilime katkısı olacak cesur yüreklerin işidir.
dini açıdan bakacak olursak, 14. yyda yaşamış ibni haldün bin reşid-ül kiram'ın uzun okumaları sonucunda böyle bir bağışın, hiçbir şartta kabul edilemeyeceği, kesinlikle size bol bol cehennem ateşi ve zebaniler tarafından şişelere oturtulmak olarak geri döneceğini kütübul cenül derda kitabında ele almış. ayrıca öldükten sonra bedenin ruha hala ıstırap vereceğinden, çeşitli kesim dikim işlemlerinin hissedileceğinden de tem vuran kiram, bu hataya düşeceklerin en azından çok sevabı olduklarından emin olmaları gerektiğini beyan etmiş.
aynı dönemde yaşayan faslı ibni zebennü el bin lüşşad efendinin de islam üzerine uzun incelemeler sonrasında, güzel bir cisimle yaradılmış kadın ve erkeklerin, vücidlarını ölüm anı ve sonrasına kadar her türlü göz temashshss
sadece canım sıkılıyor.
kral harekettir efenim, bilime katkısı olacak cesur yüreklerin işidir.
devamını gör...
dulda
bizim orda* dalda denilen yer.
devamını gör...
magnus carlsen
portakal suyunu yanından eksik etmeyen yakışıklı satranç oyuncusu.
devamını gör...
ekşi sözlük'ün son yıllardaki en büyük yazar alımını yapması
(bkz: n'oldu paşinyan)
devamını gör...
aman boşver yakışıklı olmasa da olur diyen kız
şahsen böyle diyen kızlar bir bakımdan çok ilgimi çekiyorlar ama bir yandan da ilgimi çekmiyorlar çünkü yakışıklı olup da yakışıklı olmasa da olur diyen bir kızla konuşmak yerine ille de yakışıklı olsun diye tutturan bir kızla konuşma şansına sahip olmak çok cezbediyor herhalde beni.
fakat ne demişler tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer en nihayetinde kürkçü dükkanıdır. kendimi uzun süreli ciddi bir ilişkiye hazır hissettiğim zaman kesinlikle tercih edeceğim kızdır.
fakat ne demişler tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer en nihayetinde kürkçü dükkanıdır. kendimi uzun süreli ciddi bir ilişkiye hazır hissettiğim zaman kesinlikle tercih edeceğim kızdır.
devamını gör...
mostafa mohamed
an itibariyle güzel bir gol. geçmiş olsun fenevbahce.*
devamını gör...
her başarılı kadının arkasında bir erkek var mıdır meselesi
en hiperaktif kadın yazarım. ardımda kimse yok. kimsenin yardımıyla gelmedim buralara...
devamını gör...
misafir geldiğinde evin içinde göç edecek yer aramak
bir adet kedi evlat edinmek suretiyle kurtulabileceğiniz acı durum.
detaylara takılmayın siz gerisini kedi halleder :d
detaylara takılmayın siz gerisini kedi halleder :d
devamını gör...
temel karamollaoğlu'nun lgbt açıklaması
güzel bir açıklama olmuş. bazı şeylerin pohpohlanıp şişirilerek servis edildiği bizlerin de gözünden kaçmıyor temel başkan.
devamını gör...
içi boşaltılmış kavramlar
adalet ve kalkınma
devamını gör...
desert rose
sting - desert rose (official music video)
şarkı sözleri ve çevirisi
ı dream of rain
yağmuru hayal ediyorum
ı dream of gardens in the desert sand
çöl kumlarında bahçeleri hayal ediyorum.
ı wake in pain
acıların içinde uyanıyorum
ı dream of love as time runs through my hand
zaman ellerimden akıp giderken aşkı hayal ediyorum.
ı dream of fire
ateşi hayal ediyorum.
those dreams are tied to a horse that will never tire
bu hayaller asla yorulmayan bir atın boynuna asılı
and in the flames
ve alevler içinde.
her shadows play in the shape of a man's desire
onun gölgeleri bir erkeğin arzuladığı şekilde oynuyor.
this desert rose
bu çöl gülü.
each of her veils, a secret promise,
onun her bir maskesi, gizli bir sözdür.
this desert flower
bu çöl çiçeği.
no sweet perfume ever tortured me more than this
hiçbir hoş koku bana bundan daha fazla işkence etmemişti.
and as she turns this way
ve o bu yöne dönüyor
she moves in the logic of all my dreams
o benim bütün hayallerimin mantığı içinde hareket ediyor
this fire burns
bu ateş yanıyor
ı realize that nothing's as it seems
hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını fark ediyorum
ı dream of rain
yağmuru hayal ediyorum
ı lift my gaze to empty skies above
yukarıdaki boş gökyüzüne bakışlarımı dikiyorum
ı close my eyes, this rare perfume
gözlerimi kapatırım, bu müthis koku
ıs the sweet intoxication of her love
aşkının tatlı sarhoşluğudur.
sweet desert rose
tatlı çöl gülü
each of her veils, a secret promise
onun her bir maskesi, gizli bir sözdür.
this desert flower
bu çöl çiçeği
no sweet perfume ever tortured me more than this
hiçbir hoş koku bana bundan daha fazla işkence etmemişti.
sweet desert rose
tatlı çöl gülü
this memory of eden haunts us all
cennet'in hatıraları hepimizi ziyaret eder.
this desert flower, this rare perfume
bu çöl çiçeği, bu müthis koku
ıs the sweet intoxication of the fall
düşüşün tatlı sarhoşluğudur.
şarkı sözleri ve çevirisi
ı dream of rain
yağmuru hayal ediyorum
ı dream of gardens in the desert sand
çöl kumlarında bahçeleri hayal ediyorum.
ı wake in pain
acıların içinde uyanıyorum
ı dream of love as time runs through my hand
zaman ellerimden akıp giderken aşkı hayal ediyorum.
ı dream of fire
ateşi hayal ediyorum.
those dreams are tied to a horse that will never tire
bu hayaller asla yorulmayan bir atın boynuna asılı
and in the flames
ve alevler içinde.
her shadows play in the shape of a man's desire
onun gölgeleri bir erkeğin arzuladığı şekilde oynuyor.
this desert rose
bu çöl gülü.
each of her veils, a secret promise,
onun her bir maskesi, gizli bir sözdür.
this desert flower
bu çöl çiçeği.
no sweet perfume ever tortured me more than this
hiçbir hoş koku bana bundan daha fazla işkence etmemişti.
and as she turns this way
ve o bu yöne dönüyor
she moves in the logic of all my dreams
o benim bütün hayallerimin mantığı içinde hareket ediyor
this fire burns
bu ateş yanıyor
ı realize that nothing's as it seems
hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını fark ediyorum
ı dream of rain
yağmuru hayal ediyorum
ı lift my gaze to empty skies above
yukarıdaki boş gökyüzüne bakışlarımı dikiyorum
ı close my eyes, this rare perfume
gözlerimi kapatırım, bu müthis koku
ıs the sweet intoxication of her love
aşkının tatlı sarhoşluğudur.
sweet desert rose
tatlı çöl gülü
each of her veils, a secret promise
onun her bir maskesi, gizli bir sözdür.
this desert flower
bu çöl çiçeği
no sweet perfume ever tortured me more than this
hiçbir hoş koku bana bundan daha fazla işkence etmemişti.
sweet desert rose
tatlı çöl gülü
this memory of eden haunts us all
cennet'in hatıraları hepimizi ziyaret eder.
this desert flower, this rare perfume
bu çöl çiçeği, bu müthis koku
ıs the sweet intoxication of the fall
düşüşün tatlı sarhoşluğudur.
devamını gör...
don isidro parodi'ye altı bilmece
bir jorge luis borges ve adolfo bioy casares kitabıdır.
altı öyküden oluşan kitaptaki bütün öyküler birbiriyle bağlantılıdır ve polisiye öykü formunun bence en güzel örneklerinden birkaçını oluştururlar.
kitabın yazarı honorio bustos domecq isimli kurgu bir yazardır. yazar, jorge luis borges ve adolfo bioy casares’in ilk ortak çalışmasının hayali yazarı olan honorio bustos domecq’in ilk kez sahne alışıdır.
kitabın kahramanı don isidro parodi 273 numaralı hücresinde matesini yudumlayarak zaman öldürmektedir. asıl mesleği berberlik olan parodi haksızlığa uğrayarak hapse atılmıştır ve burada amatör bir dedektif gibi çalışmaktadır. ama başka dedektiflere benzemez parodi. hapsolduğu odasında yardım isteyenleri dinleyip gizemleri şak diye çözer amatör dedektifimiz.
kitabı okurken birçok yerde kahkaha attığımı açıkça söyleyebilirim. intihardan, cinayete, hırsızlıktan kundaklamaya kadar birçok gizemi ve suçu çözer parodi ama zaten işin en zor kısmı gizemi çözmek değil ona sorunlarını anlatmaya gelen insanların saçmasapan ve gereksiz uzun konuşmalarına maruz kalmaktır.
bence içinde yaşamaya çalıştığımız boğucu yaz günlerinde okumak için ideal olan kitaplardan bir tanesidir.
altı öyküden oluşan kitaptaki bütün öyküler birbiriyle bağlantılıdır ve polisiye öykü formunun bence en güzel örneklerinden birkaçını oluştururlar.
kitabın yazarı honorio bustos domecq isimli kurgu bir yazardır. yazar, jorge luis borges ve adolfo bioy casares’in ilk ortak çalışmasının hayali yazarı olan honorio bustos domecq’in ilk kez sahne alışıdır.
kitabın kahramanı don isidro parodi 273 numaralı hücresinde matesini yudumlayarak zaman öldürmektedir. asıl mesleği berberlik olan parodi haksızlığa uğrayarak hapse atılmıştır ve burada amatör bir dedektif gibi çalışmaktadır. ama başka dedektiflere benzemez parodi. hapsolduğu odasında yardım isteyenleri dinleyip gizemleri şak diye çözer amatör dedektifimiz.
kitabı okurken birçok yerde kahkaha attığımı açıkça söyleyebilirim. intihardan, cinayete, hırsızlıktan kundaklamaya kadar birçok gizemi ve suçu çözer parodi ama zaten işin en zor kısmı gizemi çözmek değil ona sorunlarını anlatmaya gelen insanların saçmasapan ve gereksiz uzun konuşmalarına maruz kalmaktır.
bence içinde yaşamaya çalıştığımız boğucu yaz günlerinde okumak için ideal olan kitaplardan bir tanesidir.
devamını gör...
forumsal başlıkların bilgi içerikli başlıklardan daha çok tanım alma sebebi
hakkında yapılan açıklamaların beni çok da tatmin etmediği sebepler.
nedenine gelince...
öncelikle, "bilgi isteyen wiki'ye gider" şeklinde bir mantığı kabul etmiyorum. bilgi hiçbir yerin tekelinde değil, olmamalı. insanlar burada da bilgi bulabilmeli istediği takdirde. zaten sözlüklerin ilk kuruluş amacı bu. eğlence sonra geliyor.
kaldı ki vikipedi herkesin yorumuna açık bir site. resmi ve çok ciddi bir kaynak değil. orada yazılan her bilgi doğru da değil. yani ha sözlükte yazmışsınız bildiklerinizi ha orada...
öyle olsaydı bile, türkçe viki ile ingilizce wiki arasında dağlar kadar fark var. örnek:
viki'de solucan deliği
wiki'de solucan deliği
bazı konularda bu kadar bile bilgi bulamıyorsunuz. 3 satır yazılmış ve en önemli olan konulara değinilmemiş oluyor. o nedenle yabancı dil bilmeyip de türkçe kaynak arayanlar varsa, sözlüklere de gayet rahat bakabilmeli bence.
***
belki diyeceksiniz ki "burada yazılanlar çok mu doğru? her yazan o alanın uzmanı mı?" işte ben de ondan bahsediyorum. o konuda pek de fark yok diyorum viki ile burası arasında. kaldı ki şahsım adına konuşmam gerekirse, yazdığım şeylerin çoğu, belirli ciddi kaynaklardan okuyup/izleyip toparladığım yahut okulunda okuduğum derslerden derlediğim şeyler. yani burada her yazılan da göz ardı edilecek kadar sıradan bilgiler ya da yalan beyanlar değil. mutlaka kendi uzmanlık alanında yazanlar da vardır benden başka. onlar da zaten kendilerini belli ediyor yazdıklarıyla.
***
ikinci olarak... "buraya herkes kafa dağıtmaya geliyor" mevzusunu da pek kabul edemiyorum. istisnasız, insan trafiğinin ve entry akışının yoğun olduğu her ortama "buraya da eğlenmeye geliyoruz" diye giriyor büyük bir kısım. peki nereye kaliteli tartışmalar yapmak için, bir şeyler öğrenmek için, bilgi alışverişi için giriyorsunuz? neresi kaldı kaliteli konuların konuşulduğu? "oraya da eğlence amaçlı/buraya da eğlence amaçlı" gire gire boş şeylerden başka bir şey konuşamaz olduk, farkında değilsiniz belki de.
salgından önce de böyleydi bu. herkes eve kapandı diye böyle olmadı yani. toplumca neye eğilimimiz var, neye en ufak bir ilgimiz yok, hepimiz gayet iyi biliyoruz. şu anda belki sorun olarak gelmiyor size ama uzun vadede bilimden, bilgiden bu kadar kaçıyor olmamızın bedelini hep beraber ödeyeceğiz, emin olun.
***
son olarak... hiç mi eğlenmeyelim? yahu tabi ki eğlenelim! ama eğlence her yerde ve her zaman, her şeyin önüne geçmesin.
beyin fırtınası yapabileceğim ortamları da kişileri de özledim ben. ne yazık ki hiçbir yerde yoklar. belki tek tük bilimsel sitelerde, gruplarda yapılıyor o tartışmalar ama insan başka yerlerde, özellikle de bu kadar kalabalığın ve her kesimden insanın olduğu, katılımın herhangi bir yerden çok daha fazla olabileceği yerlerde de görmek istiyor bunu.
***
önerim, sözlüklerin yarı sözlük yarı forum olarak dizayn edilmesi. sol frame forum başlıkları olabilir, bir de sağ frame yaparız, sözlük başlıkları da orada olur. kimse kimseden bunalmamış olur böylece. isteyen mürebbiye ciddiliğinde takılıp sıkılınca sol tarafa salça olur. isteyen çizgisini bozmadan tek taraftan ilerler.
bir başka öneri de, tek bir geyik sayfası yapılarak, forumvari tüm başlıkların onun altında açılması olabilir. yukarıdaki menüye pic'den sonra bir de geyik eklenir, sen sağ ben selamet!
nedenine gelince...
öncelikle, "bilgi isteyen wiki'ye gider" şeklinde bir mantığı kabul etmiyorum. bilgi hiçbir yerin tekelinde değil, olmamalı. insanlar burada da bilgi bulabilmeli istediği takdirde. zaten sözlüklerin ilk kuruluş amacı bu. eğlence sonra geliyor.
kaldı ki vikipedi herkesin yorumuna açık bir site. resmi ve çok ciddi bir kaynak değil. orada yazılan her bilgi doğru da değil. yani ha sözlükte yazmışsınız bildiklerinizi ha orada...
öyle olsaydı bile, türkçe viki ile ingilizce wiki arasında dağlar kadar fark var. örnek:
viki'de solucan deliği
wiki'de solucan deliği
bazı konularda bu kadar bile bilgi bulamıyorsunuz. 3 satır yazılmış ve en önemli olan konulara değinilmemiş oluyor. o nedenle yabancı dil bilmeyip de türkçe kaynak arayanlar varsa, sözlüklere de gayet rahat bakabilmeli bence.
***
belki diyeceksiniz ki "burada yazılanlar çok mu doğru? her yazan o alanın uzmanı mı?" işte ben de ondan bahsediyorum. o konuda pek de fark yok diyorum viki ile burası arasında. kaldı ki şahsım adına konuşmam gerekirse, yazdığım şeylerin çoğu, belirli ciddi kaynaklardan okuyup/izleyip toparladığım yahut okulunda okuduğum derslerden derlediğim şeyler. yani burada her yazılan da göz ardı edilecek kadar sıradan bilgiler ya da yalan beyanlar değil. mutlaka kendi uzmanlık alanında yazanlar da vardır benden başka. onlar da zaten kendilerini belli ediyor yazdıklarıyla.
***
ikinci olarak... "buraya herkes kafa dağıtmaya geliyor" mevzusunu da pek kabul edemiyorum. istisnasız, insan trafiğinin ve entry akışının yoğun olduğu her ortama "buraya da eğlenmeye geliyoruz" diye giriyor büyük bir kısım. peki nereye kaliteli tartışmalar yapmak için, bir şeyler öğrenmek için, bilgi alışverişi için giriyorsunuz? neresi kaldı kaliteli konuların konuşulduğu? "oraya da eğlence amaçlı/buraya da eğlence amaçlı" gire gire boş şeylerden başka bir şey konuşamaz olduk, farkında değilsiniz belki de.
salgından önce de böyleydi bu. herkes eve kapandı diye böyle olmadı yani. toplumca neye eğilimimiz var, neye en ufak bir ilgimiz yok, hepimiz gayet iyi biliyoruz. şu anda belki sorun olarak gelmiyor size ama uzun vadede bilimden, bilgiden bu kadar kaçıyor olmamızın bedelini hep beraber ödeyeceğiz, emin olun.
***
son olarak... hiç mi eğlenmeyelim? yahu tabi ki eğlenelim! ama eğlence her yerde ve her zaman, her şeyin önüne geçmesin.
beyin fırtınası yapabileceğim ortamları da kişileri de özledim ben. ne yazık ki hiçbir yerde yoklar. belki tek tük bilimsel sitelerde, gruplarda yapılıyor o tartışmalar ama insan başka yerlerde, özellikle de bu kadar kalabalığın ve her kesimden insanın olduğu, katılımın herhangi bir yerden çok daha fazla olabileceği yerlerde de görmek istiyor bunu.
***
önerim, sözlüklerin yarı sözlük yarı forum olarak dizayn edilmesi. sol frame forum başlıkları olabilir, bir de sağ frame yaparız, sözlük başlıkları da orada olur. kimse kimseden bunalmamış olur böylece. isteyen mürebbiye ciddiliğinde takılıp sıkılınca sol tarafa salça olur. isteyen çizgisini bozmadan tek taraftan ilerler.
bir başka öneri de, tek bir geyik sayfası yapılarak, forumvari tüm başlıkların onun altında açılması olabilir. yukarıdaki menüye pic'den sonra bir de geyik eklenir, sen sağ ben selamet!
devamını gör...
günün mottosu
#705122 barış akarsu bir şarkısında çok güzel anlatmış bu durumu.
'aklını kullan, adını çıkar deliye
her gün bayram, eğlenmek kalır geriye.'
'aklını kullan, adını çıkar deliye
her gün bayram, eğlenmek kalır geriye.'
devamını gör...
hal hatır sormadan konuya giren insan
samimi olduğunu düşündüğüm insandır.
derdi neyse, gevelemeden yapmacık hareketlerle giriş yapmaz, direkt niyetini söyler. ha sever miyim bu tip insanları, tartışılır.
derdi neyse, gevelemeden yapmacık hareketlerle giriş yapmaz, direkt niyetini söyler. ha sever miyim bu tip insanları, tartışılır.
devamını gör...
babaya söylemek istenip de söylenemeyenler
bu dünya için fazla iyi bir adamsın.
devamını gör...
anneliğin kutsallaştırılması
bu başlığı zamanında açmıştım. bu süreçte birçok girdi yapıldı. girdilerin bir kısmı ise yazdığım entrye cevap niteliğinde oldu. cevap niteliğinde entrylerin bazıları da anne olmuş kişiler tarafından yazıldı.
üzülerek gözlemliyorum ki, bu toplumun en büyük problemlerinden biri okumaya üşenmek veya okuduğunu anlamlandıramamaktır. yazdığım entryde anneliğin büyük bir emek olduğunu düşündüğümü açıkça belirtmene rağmen, karşıt görüş olarak anneliğin cefakar bir eylem olduğunu yazan birçok sözlük yazarı oldu. kutsallaştırma eyleminin , erkek egemen toplumun kadın üzerindeki hegemonyasının bir baskı aracı olduğunu anlatmama rağmen, rahatsızlığın büyük kısmı annelerden geldi.
okuyup, anlayıp, karşıt fikirler üretenleri seviyorum. okumadan veya okuduğunu anlayamadan cevap yazmaya çalışan romantik insanlara ise artık şaşmıyorum.
üzülerek gözlemliyorum ki, bu toplumun en büyük problemlerinden biri okumaya üşenmek veya okuduğunu anlamlandıramamaktır. yazdığım entryde anneliğin büyük bir emek olduğunu düşündüğümü açıkça belirtmene rağmen, karşıt görüş olarak anneliğin cefakar bir eylem olduğunu yazan birçok sözlük yazarı oldu. kutsallaştırma eyleminin , erkek egemen toplumun kadın üzerindeki hegemonyasının bir baskı aracı olduğunu anlatmama rağmen, rahatsızlığın büyük kısmı annelerden geldi.
okuyup, anlayıp, karşıt fikirler üretenleri seviyorum. okumadan veya okuduğunu anlayamadan cevap yazmaya çalışan romantik insanlara ise artık şaşmıyorum.
devamını gör...
nasipse adayız
keşke az da akıcı olaydı.
onun dışında, bir iki ünlü olaydı.
o kadar kara mizah olmayaydı.
yarım saat dayanabildim.
onun dışında, bir iki ünlü olaydı.
o kadar kara mizah olmayaydı.
yarım saat dayanabildim.
devamını gör...
en yakın kitabın 75. sayfasının 5. cümlesi
“insan tuhaf davranabilirdi.”
kayıp tanrılar ülkesi / ahmet ümit
kayıp tanrılar ülkesi / ahmet ümit
devamını gör...
ukiyo-e
ukiyo-e edo'da ortaya çıkan bir resim türüne verilen addır. ukiyo değişen durumların geçici dünyası anlamına gelen budist bir kelimedir. japonca -e kelimesi ise resim anlamına gelir. doğal olarak ukiyo-e 'geçici dünyanın resimleri' anlamını taşır..
1603'ten 1868 yılına kadar, japonya'nın şogun tarafından yönetildiği dönemlerdir. şogun dönemi baskıcı bir dönemdir. eğlence hayatına kısıtlamalar ve düzenlemeler gelmiştir. bu düzenlemeler her yasak uygulaması gibi 'yasak olanı' daha tatlı hale getirdi. geyşalar, sumo güreşçileri, edo dönemindeki en önemli karakterler oluverdi. ukiyo-e resimlerinin baş kahramanları bu karakterler oldu. bu gösterişli insanların göz kamaştırıcı dünyalarının tasviri inanılmaz bir ilgi gördü.
genelde, tasvir edilen dünyanın üstünde dolaşılıyormuş gibi bir his yaratan bu çizimler, şoguna karşı çıkmadan hayatın hoşa giden taraflarını yaşatmaya devam ediyordu
çok popülerdi. ancak hint mürekkebi kullanılmasından kaynaklı olarak; japon halkının bunu alacak parası yoktu. benzinin litresinden bile pahalıydı.
1633-1854 yıllarında şogun, hollandalılar dışındaki tüm batı ticaretini, yurtdışına çıkışları ve tüm yabancı kitapları yasakladı. buna göre sadece hollanda'yla ticaret yapılıyordu. diğer ülkelerle ticaret ise 1868'de normale döndü. bu ukiyo-e resimlerinin demode hale getirecektir. neredeyse hiç bir değeri kalmayan resimler, ihraç edilen malları paketlemek için kullanılmaya başlandı.
bu sayede avrupa bu resimleri keşfetti. bu tür resim daha önce avrupa'da görülmemişti. fransa'da öyle bir hale geldi ki le japonisme( japonizm) akımı doğmuş oldu.
ukiyo-e sanatının son ustası, hiroshige'nin tilkilerin yılbaşı gecesinde, insana dönüşmek için tapınağın önündeki çitlembik ağacının önünde toplanmalarını anlattığı resim bak
diğer hiroshige resimleri için bak
1603'ten 1868 yılına kadar, japonya'nın şogun tarafından yönetildiği dönemlerdir. şogun dönemi baskıcı bir dönemdir. eğlence hayatına kısıtlamalar ve düzenlemeler gelmiştir. bu düzenlemeler her yasak uygulaması gibi 'yasak olanı' daha tatlı hale getirdi. geyşalar, sumo güreşçileri, edo dönemindeki en önemli karakterler oluverdi. ukiyo-e resimlerinin baş kahramanları bu karakterler oldu. bu gösterişli insanların göz kamaştırıcı dünyalarının tasviri inanılmaz bir ilgi gördü.
genelde, tasvir edilen dünyanın üstünde dolaşılıyormuş gibi bir his yaratan bu çizimler, şoguna karşı çıkmadan hayatın hoşa giden taraflarını yaşatmaya devam ediyordu
çok popülerdi. ancak hint mürekkebi kullanılmasından kaynaklı olarak; japon halkının bunu alacak parası yoktu. benzinin litresinden bile pahalıydı.
1633-1854 yıllarında şogun, hollandalılar dışındaki tüm batı ticaretini, yurtdışına çıkışları ve tüm yabancı kitapları yasakladı. buna göre sadece hollanda'yla ticaret yapılıyordu. diğer ülkelerle ticaret ise 1868'de normale döndü. bu ukiyo-e resimlerinin demode hale getirecektir. neredeyse hiç bir değeri kalmayan resimler, ihraç edilen malları paketlemek için kullanılmaya başlandı.
bu sayede avrupa bu resimleri keşfetti. bu tür resim daha önce avrupa'da görülmemişti. fransa'da öyle bir hale geldi ki le japonisme( japonizm) akımı doğmuş oldu.
ukiyo-e sanatının son ustası, hiroshige'nin tilkilerin yılbaşı gecesinde, insana dönüşmek için tapınağın önündeki çitlembik ağacının önünde toplanmalarını anlattığı resim bak
diğer hiroshige resimleri için bak
devamını gör...