yoldaş benjamin ve homeros'un gay olma ihtimali
afyonlu katolik gay taşfırın ekmek ustaları olma ihtimalleri yüksektir. birbirlerine fırıncı küreği ile şakalar yapıp, un çuvallarının arasında koşuşturmaları olasıdır.
devamını gör...
yaptığı hiçbir kek kabarmayan yeteneksiz hanım
önedit: son editi okumaya üşenenler için özet: cinsiyetçiliği sizden öğrenecek değiliz.
10 yıl önceki halimdir.
hatta kurabiyelerim bile fırında yayılıp birleşir kocaman bir kurabiye olurdu. arkadaşlarım dalga geçmek için derlerdi ki nizanim o kadar iyi kurabiye yapar ki fırına atmadan kurabiyedir fırından çıkınca kek olur.
sonra ne mi oldu bu işin eğitimini aldım ve yıllardır da pasta sektöründeyim. pasta ustası oldum.
demem o ki azmin elinden hiç bir şey kurtulamaz.
edit:
bazıları başlığın cinsiyetçi olduğunu düşünmüş ama bence değil. çoğumuz cinsiyetçilik yapıldı yapılacak derken olmadık şeylerden olmadık anlamlar çıkartabiliriz. gerek yok buna. insanlar acaba cinsiyetçilik mi yaptım diye paranoyak olacak yakında. bu başlık keki kabarmayan bir hanım için açılmış kadın da denilebilirdi erkek de veya bey de denilebilirdi. eğer yaptığı hiçbir kek kabarmayan yeteneksiz bey diye bir başlık olsaydı oraya neden böyle olduğu ile ilgili şeyler yazardım. ama bu başlık benim 10 yıl önceki halim olduğu için ona göre bir tanım yazdım.
10 yıl önceki halimdir.
hatta kurabiyelerim bile fırında yayılıp birleşir kocaman bir kurabiye olurdu. arkadaşlarım dalga geçmek için derlerdi ki nizanim o kadar iyi kurabiye yapar ki fırına atmadan kurabiyedir fırından çıkınca kek olur.
sonra ne mi oldu bu işin eğitimini aldım ve yıllardır da pasta sektöründeyim. pasta ustası oldum.
demem o ki azmin elinden hiç bir şey kurtulamaz.
edit:
bazıları başlığın cinsiyetçi olduğunu düşünmüş ama bence değil. çoğumuz cinsiyetçilik yapıldı yapılacak derken olmadık şeylerden olmadık anlamlar çıkartabiliriz. gerek yok buna. insanlar acaba cinsiyetçilik mi yaptım diye paranoyak olacak yakında. bu başlık keki kabarmayan bir hanım için açılmış kadın da denilebilirdi erkek de veya bey de denilebilirdi. eğer yaptığı hiçbir kek kabarmayan yeteneksiz bey diye bir başlık olsaydı oraya neden böyle olduğu ile ilgili şeyler yazardım. ama bu başlık benim 10 yıl önceki halim olduğu için ona göre bir tanım yazdım.
devamını gör...
filtre kahvenin en yakın dostu
çikolata. her türlü kahvenin yanına gider.
devamını gör...
normal sözlük kullanım kılavuzu
konu başlıkları
yeni başlık nasıl açılır?
sözlük düğmeleri
tanım yazarken farkedilenler/öneriler
yeni başlık nasıl açılır?
açmak istediğiniz başlığı arama kutusuna yazın, karşınıza çıkan editörü doldurun, voila! başlık hazır.
(benim hazırladığım sözlükte hedef kitlem bunu bilmiyordu, görüyorum ki burada da bilmeyenler var.).
sözlük düğmeleri
alttaki düğmeler
1 -> b: bold örnek
2 -> i: italik örnek
3 -> bkz: bakınız örnek: (bkz: bkz)
4 -> gbkz: muamma (ekşideki hede olsa gerek) gbkz
5 -> *: gizli bkz *
6 ->spoiler: malum
--! spoiler !--
örnek
--! spoiler !--
7 -> link: malum örnek
8 -> önizle: nasıl görüneceğine bak
9 -> gönder: ve yazılmamış kurallar neticesinde bir gece ansızın uçurul.
üstteki düğmeler
1 -> şimdi yaynla: hemen gönder
2 -> sabaha bırak: umalım da küfür olmasın. edit: küfür değilmiş :) sabah yayınlansın demekmiş. tek sorunsal ingilizlerin kastettiği sabah ise gece 12:00 dan sonra oluyor
3 ->taslak kaydet: burada dursun, daha düzenleyeceğim
4 -> yardım tiki: bu ne bilmiyorum.
tanım yazarken farkedilenler/öneriler
1 -> tanımı olduğu gibi kaydedip, gösterirken küçük karakter yapıyorsunuz. bu ciddi performans sorunu demektir. ha eğer javascript ile client'da yapıyorsanız bu da belki olası güvenlik açığı anlamına gelebilir. madem küçük göstereceksiniz baştan küçük kaydedin her seferinde replace etmeyin. ha derseniz ki halen karar veremedik ne yapacağımıza nolur n'olmaz orijinal kaydı tutuyoruz; bence çok da şeyetmeyin.
bu madde ile alakalı edit: (bkz: allah büyük harfle başlasın seçeneği) sanırım bunu gerektiriyor
2 -> en azından bold italik için kısayol tanımı yapabilirsiniz ctlr+b vs..
3 -> çok fazla renk var, fontlar ve renkler zihin yorucu. unutmayın burası metinler üzerine kurulu bir site. okurken dikkat dağıtıcı diğer her şey yok olmalı. fontların kenarındaki kıvrımlar bile zihnimiz için ek külfet. renkleri söylemiyorum bile. bakarken gözlerim acıyor, yazarken oldukça rahatsız ediyor.
yeni başlık nasıl açılır?
sözlük düğmeleri
tanım yazarken farkedilenler/öneriler
yeni başlık nasıl açılır?
açmak istediğiniz başlığı arama kutusuna yazın, karşınıza çıkan editörü doldurun, voila! başlık hazır.
(benim hazırladığım sözlükte hedef kitlem bunu bilmiyordu, görüyorum ki burada da bilmeyenler var.).
sözlük düğmeleri
alttaki düğmeler
1 -> b: bold örnek
2 -> i: italik örnek
3 -> bkz: bakınız örnek: (bkz: bkz)
4 -> gbkz: muamma (ekşideki hede olsa gerek) gbkz
5 -> *: gizli bkz *
6 ->spoiler: malum
--! spoiler !--
örnek
--! spoiler !--
7 -> link: malum örnek
8 -> önizle: nasıl görüneceğine bak
9 -> gönder: ve yazılmamış kurallar neticesinde bir gece ansızın uçurul.
üstteki düğmeler
1 -> şimdi yaynla: hemen gönder
2 -> sabaha bırak: umalım da küfür olmasın. edit: küfür değilmiş :) sabah yayınlansın demekmiş. tek sorunsal ingilizlerin kastettiği sabah ise gece 12:00 dan sonra oluyor
3 ->taslak kaydet: burada dursun, daha düzenleyeceğim
4 -> yardım tiki: bu ne bilmiyorum.
tanım yazarken farkedilenler/öneriler
1 -> tanımı olduğu gibi kaydedip, gösterirken küçük karakter yapıyorsunuz. bu ciddi performans sorunu demektir. ha eğer javascript ile client'da yapıyorsanız bu da belki olası güvenlik açığı anlamına gelebilir. madem küçük göstereceksiniz baştan küçük kaydedin her seferinde replace etmeyin. ha derseniz ki halen karar veremedik ne yapacağımıza nolur n'olmaz orijinal kaydı tutuyoruz; bence çok da şeyetmeyin.
bu madde ile alakalı edit: (bkz: allah büyük harfle başlasın seçeneği) sanırım bunu gerektiriyor
2 -> en azından bold italik için kısayol tanımı yapabilirsiniz ctlr+b vs..
3 -> çok fazla renk var, fontlar ve renkler zihin yorucu. unutmayın burası metinler üzerine kurulu bir site. okurken dikkat dağıtıcı diğer her şey yok olmalı. fontların kenarındaki kıvrımlar bile zihnimiz için ek külfet. renkleri söylemiyorum bile. bakarken gözlerim acıyor, yazarken oldukça rahatsız ediyor.
devamını gör...
yazarların en eften püften başarıları
tanımların beğeni alması.
devamını gör...
badem çiçeği festivali
bademiyle ünlü muğla’nın datça ilçesinde 2018 yılından beri düzenlenen bir festivaldir. badem çiçeklerinin bahara erken merhabalarının kutlandığı festival bu sene pandemi nedeniyle online olarak gerçekleştirilecektir, tabi biz uzaktakiler için. ordakiler için nerdeyse hergün festival.
bu sene 12-14 şubat tarihleri arasında datça belediyesi’nin instagram ve facebook hesaplarından saat:14:00’te canlı bağlantılar olacakmış. güzel vakit geçirmek için izlenesi bence...
bu sene 12-14 şubat tarihleri arasında datça belediyesi’nin instagram ve facebook hesaplarından saat:14:00’te canlı bağlantılar olacakmış. güzel vakit geçirmek için izlenesi bence...
devamını gör...
helios (yazar)
helios ile bizim bizzat tanışmamız, hepsi grubunun klip çekimlerinde yaşandı.
genç, gürbüz helios arkadaşımız kamera arkasında, ben makyöz olarak görev aldım ekipte. ekibin kaşını gözünü yaparken devamlı birbirleri ile atışmalarından gelecek bir depremin artçıları yaşanıyordu sanki. helios dedim, bu iş patlar. "parasını alalım da patlarsa da patlasın" lafları hâlâ kulaklarımda çınlıyor, 12 sene olmuş bak olay olalı.
aralık 2008'deyiz, 2019'un başında çıkacak klip için etilerdeki stüdyoda işlerim bitti, kızları pirüpak bir şekilde çekime gönderdim. zaten birbirleri ile devamlı tartışma içerisindeler, çiğdemimi * alıp kenara geçtim ben. aksiyon var sonuçta, kaçırmam.
önce yasemin, cemre'nin yanlış bir hareket yapmasına tutuldu, baştan aldılar, ama gerginlik had safhada, herkes terliyor, ben devamlı makyaj tazeliyorum. sanki sette tüp patlamış, ben bir oraya bir buraya. zannedersin ki 4 kadının birisinin kına gecesi. tam bir saçmalık.
sonra ne oldu? helios'un telefonu çaldı abi. bildiğin telefonu çaldı, cebinde de değil, geride bırakmış. zil sesi de şimdi, çok rencide etmek istemiyorum, söylemeyeceğim neyse.
zaten kibrit görmüş kız kaçıran gibi tüm grubun üyeleri, yine çekime ara verildi, bu sefer bir önceki olaydan suçlu cemre parladı, yok öyle şey olur muymuş, yok kaç saattir sıcaktan pişmişler falan. dostlar, aralık ayı, etilerde, sıcacık çekimdeler. sigara içerken titriyorlar ama. neyse çok gömmeyeceğim.
tabi helios'a gülçin arka çıktı. zaten ben setin başından beri bir kıpırtı, bi kelebeklenme, bi bıngıl durumu seziyordum. gülçin helios'un çalan telefonunu savununca, "ne var canım, az önce de eren'in telefonu çaldı kimsenin sesi çıkmadı" şeklinde durumu normalleştirmeye çalışınca gerilen ipler toptu, kapı açıp kaldı, cereyan yaptı.
çekim bitti ama bir de bize sorun nasıl bitti. hayatımın en zor günü. şu anda gel bana önce 4 kızın, sonra ajda pekkanın makyajını tamamlayacaksın desen, yaklaşmam bile.
demem o ki hepsi grubunun dağılmasının asıl nedeni, helios'un yakışıklılığıdır. bunu birçok platformda anlatasam da, teklifleri reddedip zamanında magazin programlarına çıkmasam da, açıklamak bugüneymiş.
inanmayanlar aha şuradaki şarkıya bakıp ikili arasındaki sıkıntıyı görebilir. hangisi hangisi diye sormayın, çok zaman oldu hatırlamıyorum inanın.
seviliyorsun helios, çok sıkıldım it işinden, en yakın zamanda setlere dönüyorum. umarım daha sık görüşürüz.
edit: heyecandan isimleri karıştırmışım editi.
genç, gürbüz helios arkadaşımız kamera arkasında, ben makyöz olarak görev aldım ekipte. ekibin kaşını gözünü yaparken devamlı birbirleri ile atışmalarından gelecek bir depremin artçıları yaşanıyordu sanki. helios dedim, bu iş patlar. "parasını alalım da patlarsa da patlasın" lafları hâlâ kulaklarımda çınlıyor, 12 sene olmuş bak olay olalı.
aralık 2008'deyiz, 2019'un başında çıkacak klip için etilerdeki stüdyoda işlerim bitti, kızları pirüpak bir şekilde çekime gönderdim. zaten birbirleri ile devamlı tartışma içerisindeler, çiğdemimi * alıp kenara geçtim ben. aksiyon var sonuçta, kaçırmam.
önce yasemin, cemre'nin yanlış bir hareket yapmasına tutuldu, baştan aldılar, ama gerginlik had safhada, herkes terliyor, ben devamlı makyaj tazeliyorum. sanki sette tüp patlamış, ben bir oraya bir buraya. zannedersin ki 4 kadının birisinin kına gecesi. tam bir saçmalık.
sonra ne oldu? helios'un telefonu çaldı abi. bildiğin telefonu çaldı, cebinde de değil, geride bırakmış. zil sesi de şimdi, çok rencide etmek istemiyorum, söylemeyeceğim neyse.
zaten kibrit görmüş kız kaçıran gibi tüm grubun üyeleri, yine çekime ara verildi, bu sefer bir önceki olaydan suçlu cemre parladı, yok öyle şey olur muymuş, yok kaç saattir sıcaktan pişmişler falan. dostlar, aralık ayı, etilerde, sıcacık çekimdeler. sigara içerken titriyorlar ama. neyse çok gömmeyeceğim.
tabi helios'a gülçin arka çıktı. zaten ben setin başından beri bir kıpırtı, bi kelebeklenme, bi bıngıl durumu seziyordum. gülçin helios'un çalan telefonunu savununca, "ne var canım, az önce de eren'in telefonu çaldı kimsenin sesi çıkmadı" şeklinde durumu normalleştirmeye çalışınca gerilen ipler toptu, kapı açıp kaldı, cereyan yaptı.
çekim bitti ama bir de bize sorun nasıl bitti. hayatımın en zor günü. şu anda gel bana önce 4 kızın, sonra ajda pekkanın makyajını tamamlayacaksın desen, yaklaşmam bile.
demem o ki hepsi grubunun dağılmasının asıl nedeni, helios'un yakışıklılığıdır. bunu birçok platformda anlatasam da, teklifleri reddedip zamanında magazin programlarına çıkmasam da, açıklamak bugüneymiş.
inanmayanlar aha şuradaki şarkıya bakıp ikili arasındaki sıkıntıyı görebilir. hangisi hangisi diye sormayın, çok zaman oldu hatırlamıyorum inanın.
seviliyorsun helios, çok sıkıldım it işinden, en yakın zamanda setlere dönüyorum. umarım daha sık görüşürüz.
edit: heyecandan isimleri karıştırmışım editi.
devamını gör...
nikol paşinyan
hep bu anı bekledim. n'oldu paşinyan?
devamını gör...
bisiklet yolunda yürüyen insan
uyuz olduğum insandır. yan tarafına yürüyüş yolu bomboşken bunu yapması da ayrıca sinir bozucudur.
bu arada yasakmış hatta para cezası varmış.
68/1-a, 68/1-a-1, 68/1-a-2 ve 68/1-a-3'te sayılan haller dışında; taşıt yolu bitişiğinde ve yakınında yaya yolu, banket veya alan bulunduğu halde yayaların bisiklet yolunda veya şeridinde ya da taşıt yolunda yürümesi, yayalara 144 tl para cezası uygulanır.
kaynak
bu arada yasakmış hatta para cezası varmış.
68/1-a, 68/1-a-1, 68/1-a-2 ve 68/1-a-3'te sayılan haller dışında; taşıt yolu bitişiğinde ve yakınında yaya yolu, banket veya alan bulunduğu halde yayaların bisiklet yolunda veya şeridinde ya da taşıt yolunda yürümesi, yayalara 144 tl para cezası uygulanır.
kaynak
devamını gör...
türkiye’ye bir saat içinde nükleer bomba atılacağını öğrenseniz yapacağınız şeyler
arabayla deniz kıyısına gider bir bira açardım.
devamını gör...
alike (kısa film)
bir daniel martinez lara ve rafa cano mendez kısa animasyon filmidir.

film, eğitim sisteminin küçücük çocukları, gencecik beyinleri canı sıkılan, hayallerinden uzaklara düşen, mutlu olmayı beceremeyen, mutlu olmaları engellenen insanlara dönüştürmesini anlatıyor. zincirleme bir etki ile de eğitim sistemi tarafından istemedikleri yönlere fırlatılan gençlerin işlerini sevmeyen daha mutsuz yetişkinlere evrilmesini gösteriyor bize.
halbuki her şey çok farklı olabilir. yetişkinler de çocuklar kadar cesur olsa her şeyi düzeltebiliriz.
alike
bundan sonra yazacaklarım sürekli eleştirilen bir meslek grubuna dahil olan bir öğretmenin zihninde geçen bir konuşmadır. kısa filmin tetiklediği bu konuşma sadece merak edenleri ilgilendirir.
öncelikle eğitim sisteminin ciddi sorunları olduğunu kabul edelim ama bu sorunun sadece öğretmen kaynaklı olduğunu düşünmek büyük bir hata olacaktır. motoru çalışmayan bir arabanın lastiklerinin yenilemek pek bir işe yaramaz çünkü.
toplumdaki eğitime dair yanlış bakışın bir neticesi ile mutsuz gençler yetiştiriyoruz. anne babalar büyük oranda çocuklarının ne istediğine göre değil ileride iş bulma ihtimallerine göre eğitim istiyorlar onlar için. bu da harika resimler yapan doktorlar, müthiş futbol oynayan avukatlar, bağlamayı konuşturan öğretmenler çıkartıyor ortaya. ama bu başarılı sanatsal yeteneklerinin aksine mesleklerinde istedikleri doyuma ulaşamıyorlar. ve sonunda elbette ki mutsuzluk.
gastronomi okumak isteyen bir öğrencim zorla uluslararası ilişkiler okudu ve özel bir şirkette çalışıyor, italyan bir ekiple yapışan görüşmede makarna soslarını düşündüğüne eminim. yabancı dil okumak isteyen bir öğrencimse galatasaray üniversitesinde hukuk okudu ve son karşılaştığımızda bana boğazında bir yumru olarak kaldığını söyledi ingilizce öğretmenliğinin.
yabancı dil sınıfları okuttuğum işin biliyorum. ingilizce çok ciddiye alınan bir ders olmadı hiçbir zaman. bir matematik ya da edebiyat sayılmadı asla. ama işin acı kısmı şu; bir toplantıya gelen velilerimden birine kızınızın ingilizce öğretmeni ve sınıf öğretmeni olduğumu söylediğimde bana “ önemli bir dersin öğretmeni yok mu? matematik, fizik falan” diye sordu. halbuki kızı fizik dersi gibi sayısal dersleri hiç görmüyor ve matematik dersi de ingilizcenin yarısı kadar önemli bir dil sınıfı öğrencisi için.
benim branşım yine de şanslı ve verdiğim çok uç bir örnek olabilir. peki ya resim, beden eğitimi ve müzik? sanat ve spor bu kadar mı önemsiz? okullar sanatçı ve sporcu yetiştiremez ya da yetişmesine önayak olamaz mı?
çok para kazansın diye doktor ya da avukat yapılan, hiçbir şey olamazsa öğretmen olan gençler mutlu olur mu? olmasınlar mı?
okullarda idareciler üniversite kazandırma başarısına göre caka satacaklar diye somurtan insanlarla dolu bir ülke mi inşa edeceğiz? hiçbir şey olamadığı için öğretmen olan insanlar nasıl mutlu ve huzurlu gençler yetiştirsin, bunu beklemek yanlış değil mi?
ben grammar anlatmayan bir ingilizce öğretmeniyim. evet, hiç anlatmıyorum. ama çok eğleniyoruz derslerde. ve içiniz rahat olsun dili öğreniyorlar. ve benim dersime mutlu geliyorlar. kendime bir söz vermiştim öğretmen olurken hiçbir öğrencim dersime gelirken oflaya puflaya gelmeyecek diye. öyle de oldu bugüne kadar. eğitimin amacı gerçekten eğitmek olmalı gençleri, yuvarlakları doldurmak değil. onu alet kullanan maymunlar da yapabilir.
buraya kadar zahmet edip okuyanlar arasında genç öğretmen arkadaşlarım, öğretmen adayları ya da anne bana olan yazarlar varsa onlara şunu söyleyebilirim. sizin bireysel çabanız az bir şey değildir. her şeyi değiştirmek için yeterli olabilir. aklınızda olsun şu an kullandığımız arabaların hepsi taşa kıvrım vermeyi başaran o mağara adamı sayesinde mümkün oldu.

film, eğitim sisteminin küçücük çocukları, gencecik beyinleri canı sıkılan, hayallerinden uzaklara düşen, mutlu olmayı beceremeyen, mutlu olmaları engellenen insanlara dönüştürmesini anlatıyor. zincirleme bir etki ile de eğitim sistemi tarafından istemedikleri yönlere fırlatılan gençlerin işlerini sevmeyen daha mutsuz yetişkinlere evrilmesini gösteriyor bize.
halbuki her şey çok farklı olabilir. yetişkinler de çocuklar kadar cesur olsa her şeyi düzeltebiliriz.
alike
bundan sonra yazacaklarım sürekli eleştirilen bir meslek grubuna dahil olan bir öğretmenin zihninde geçen bir konuşmadır. kısa filmin tetiklediği bu konuşma sadece merak edenleri ilgilendirir.
öncelikle eğitim sisteminin ciddi sorunları olduğunu kabul edelim ama bu sorunun sadece öğretmen kaynaklı olduğunu düşünmek büyük bir hata olacaktır. motoru çalışmayan bir arabanın lastiklerinin yenilemek pek bir işe yaramaz çünkü.
toplumdaki eğitime dair yanlış bakışın bir neticesi ile mutsuz gençler yetiştiriyoruz. anne babalar büyük oranda çocuklarının ne istediğine göre değil ileride iş bulma ihtimallerine göre eğitim istiyorlar onlar için. bu da harika resimler yapan doktorlar, müthiş futbol oynayan avukatlar, bağlamayı konuşturan öğretmenler çıkartıyor ortaya. ama bu başarılı sanatsal yeteneklerinin aksine mesleklerinde istedikleri doyuma ulaşamıyorlar. ve sonunda elbette ki mutsuzluk.
gastronomi okumak isteyen bir öğrencim zorla uluslararası ilişkiler okudu ve özel bir şirkette çalışıyor, italyan bir ekiple yapışan görüşmede makarna soslarını düşündüğüne eminim. yabancı dil okumak isteyen bir öğrencimse galatasaray üniversitesinde hukuk okudu ve son karşılaştığımızda bana boğazında bir yumru olarak kaldığını söyledi ingilizce öğretmenliğinin.
yabancı dil sınıfları okuttuğum işin biliyorum. ingilizce çok ciddiye alınan bir ders olmadı hiçbir zaman. bir matematik ya da edebiyat sayılmadı asla. ama işin acı kısmı şu; bir toplantıya gelen velilerimden birine kızınızın ingilizce öğretmeni ve sınıf öğretmeni olduğumu söylediğimde bana “ önemli bir dersin öğretmeni yok mu? matematik, fizik falan” diye sordu. halbuki kızı fizik dersi gibi sayısal dersleri hiç görmüyor ve matematik dersi de ingilizcenin yarısı kadar önemli bir dil sınıfı öğrencisi için.
benim branşım yine de şanslı ve verdiğim çok uç bir örnek olabilir. peki ya resim, beden eğitimi ve müzik? sanat ve spor bu kadar mı önemsiz? okullar sanatçı ve sporcu yetiştiremez ya da yetişmesine önayak olamaz mı?
çok para kazansın diye doktor ya da avukat yapılan, hiçbir şey olamazsa öğretmen olan gençler mutlu olur mu? olmasınlar mı?
okullarda idareciler üniversite kazandırma başarısına göre caka satacaklar diye somurtan insanlarla dolu bir ülke mi inşa edeceğiz? hiçbir şey olamadığı için öğretmen olan insanlar nasıl mutlu ve huzurlu gençler yetiştirsin, bunu beklemek yanlış değil mi?
ben grammar anlatmayan bir ingilizce öğretmeniyim. evet, hiç anlatmıyorum. ama çok eğleniyoruz derslerde. ve içiniz rahat olsun dili öğreniyorlar. ve benim dersime mutlu geliyorlar. kendime bir söz vermiştim öğretmen olurken hiçbir öğrencim dersime gelirken oflaya puflaya gelmeyecek diye. öyle de oldu bugüne kadar. eğitimin amacı gerçekten eğitmek olmalı gençleri, yuvarlakları doldurmak değil. onu alet kullanan maymunlar da yapabilir.
buraya kadar zahmet edip okuyanlar arasında genç öğretmen arkadaşlarım, öğretmen adayları ya da anne bana olan yazarlar varsa onlara şunu söyleyebilirim. sizin bireysel çabanız az bir şey değildir. her şeyi değiştirmek için yeterli olabilir. aklınızda olsun şu an kullandığımız arabaların hepsi taşa kıvrım vermeyi başaran o mağara adamı sayesinde mümkün oldu.
devamını gör...
duyulunca mutlu eden sözler
" maaş yatmış" veya " maaşa zam yapılmış" şeklinde olan cümlelerdir.*
devamını gör...
kafa sözlük
düşüncelerin, duyguların, bilginin paylaşıldığı bir sosyal mecra.
ne zaman farklılıkların olduğu bir ortam da bulunsam aklıma (bkz: ercan kesal)'ın (bkz: hükümet kadın) filminde canladırdığı
aziz veysel karakterinin şu repliği gelir:
“bu dünya, senden olmayanlarla hoştur. onların sana verdiği ilimlerle, kıymetlerle, gönüllerle hoştur. sadece senin gibiler değil, senden olmayan da çok yaşasın ki, sen de yaşa. hele bir de onun gözüyle gör şu fani dünyayı. herkes beyaz olsa, o zaman beyazı fark edemezsin ki. değil mi? veyahut da siyah. beyaz en güzel siyahta belli eder kendini. beni ben yapan yegane şey, benden olmayandır. o yoksa, sen de yoksun. ne anlamın kalır, ne rengin belli olur, ne de tadın…”
ne zaman farklılıkların olduğu bir ortam da bulunsam aklıma (bkz: ercan kesal)'ın (bkz: hükümet kadın) filminde canladırdığı
aziz veysel karakterinin şu repliği gelir:
“bu dünya, senden olmayanlarla hoştur. onların sana verdiği ilimlerle, kıymetlerle, gönüllerle hoştur. sadece senin gibiler değil, senden olmayan da çok yaşasın ki, sen de yaşa. hele bir de onun gözüyle gör şu fani dünyayı. herkes beyaz olsa, o zaman beyazı fark edemezsin ki. değil mi? veyahut da siyah. beyaz en güzel siyahta belli eder kendini. beni ben yapan yegane şey, benden olmayandır. o yoksa, sen de yoksun. ne anlamın kalır, ne rengin belli olur, ne de tadın…”
devamını gör...
whatsapp'ta sürekli sesli mesaj atan arkadaş
benimdir. bazen de kankımdır.
bu ara yoğunluktan yapamadığımız fakat lakin ama çokça yaptığımız aktivitedir.
insanın kankı kmlerce uzakta olmaya görsün.
daha sonra tekrar deneyiniz gönlüm hep seni arıyor nerdesin sen?
tatlı dillim güler yüzlüm ey ceylan gözlüm...
not: kankacılık işte budur. çünküm 15 yıldır kankımdır kendileri. çok seviyoreee çok.*
bu ara yoğunluktan yapamadığımız fakat lakin ama çokça yaptığımız aktivitedir.
insanın kankı kmlerce uzakta olmaya görsün.
daha sonra tekrar deneyiniz gönlüm hep seni arıyor nerdesin sen?
tatlı dillim güler yüzlüm ey ceylan gözlüm...
not: kankacılık işte budur. çünküm 15 yıldır kankımdır kendileri. çok seviyoreee çok.*
devamını gör...
unfpa 2021 dünya nüfus raporu
unfpa'in 2021 dünya nüfus raporu’na göre, kadınların neredeyse yarısı kendi bedenleri üzerinde söz sahibi olma ve karar verme hakkından mahrum bırakılıyor. ilk kez, bir birleşmiş milletler raporu kendi bedeni üzerinde söz sahibi olma hakkına odaklandı. bedeni üzerinde söz sahibi olma hakkı, şiddet görme korkusu olmadan veya başka birinin sizin adınıza karar vermeden, kendi bedeniniz hakkında seçim yapma gücü ve yetkisidir. kendi bedeni üzerinde söz sahibi olma ve karar verme eksikliğinin, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik ciddi zararları ve bunun da ötesinde önemli olumsuz etkileri var; potansiyel olarak ekonomik üretkenliğin azalması, becerilerin körelmesi ve sağlık hizmetleri ile yargı sistemlerinde oluşan ilave yükler ve maliyetler bunlardan sadece birkaçı. 2021 unfpa dünya nüfus raporu, bu konuları incelerken herkesin kendi bedeni üzerinde söz sahibi olma ve bedeni üzerine karar verme hakkına ilişkin farkındalığı ve bu kavramların görünürlüğünü artırmayı amaçlıyor.
ekleme:
20 ülke veya bölgede, bir erkeğin tecavüz ettiği kadın veya kız çocukla evlenmesi durumunda cezadan kurtulmasını sağlayan "tecavüzcünle evlen" yasaları var.
43 ülkede evlilik içi tecavüz (eş tarafından tecavüz) konusunu ele alan bir mevzuat yok.
30'dan fazla ülke, kadınların ev dışında dolaşma hakkını sınırlıyor
kız çocuklarında daha fazla olmak üzere, engelli kız ve oğlan çocuklarının cinsel şiddete maruz kalma olasılıkları diğer çocuklara oranla yaklaşık 3 kat daha fazla.
(link: turkey.unfpa.org/tr/news
!! geçersiz url !!
ekleme:
20 ülke veya bölgede, bir erkeğin tecavüz ettiği kadın veya kız çocukla evlenmesi durumunda cezadan kurtulmasını sağlayan "tecavüzcünle evlen" yasaları var.
43 ülkede evlilik içi tecavüz (eş tarafından tecavüz) konusunu ele alan bir mevzuat yok.
30'dan fazla ülke, kadınların ev dışında dolaşma hakkını sınırlıyor
kız çocuklarında daha fazla olmak üzere, engelli kız ve oğlan çocuklarının cinsel şiddete maruz kalma olasılıkları diğer çocuklara oranla yaklaşık 3 kat daha fazla.
(link: turkey.unfpa.org/tr/news
!! geçersiz url !!
devamını gör...
geceye yaşamak için bir sebep bırak
yazarların geceye bırakacakları sebeplerin peşine düşen forum başlığı.
yazın sıcağında buz gibi bira mesela.
yazın sıcağında buz gibi bira mesela.
devamını gör...
örgü örmek
profosyonel örgücü olan annem sayesinde ilkokulda iken öğrendiğim el işi.
ortaokulda kendi ördüğüm kazağı giymişliğim var.
çok cici bebek yeleği örerim.
bebeği olacak olan yazsın.
ortaokulda kendi ördüğüm kazağı giymişliğim var.
çok cici bebek yeleği örerim.
bebeği olacak olan yazsın.
devamını gör...
misafirlikte maruz kalınmış en kötü yemek
soğan salatası, kokusu zaten direk sofradan soğutmuştu.
hâlbuki çok güzel bi pasta vardı tam yanında ama oturmadım, karnım ağriyor falan dedim.
içimde kaldı ya o pasta keşke zamanı geri alsak ya.
hâlbuki çok güzel bi pasta vardı tam yanında ama oturmadım, karnım ağriyor falan dedim.
içimde kaldı ya o pasta keşke zamanı geri alsak ya.
devamını gör...