multitap-mutluyum
devamını gör...

ziya hurşit adlı herifin son sözleri çok havalıdır.
beni o kadar yükseğe asın ki beni asanlar ayağımın altında kalsın.
devamını gör...

250 takipçim varmış.
sanırım çoğu ölü takipçi. kime baksam kafa izninde falan.
devamını gör...

kaderdir.

doğanın insan üzerinde daha fazla etkili olduğunu düşünürüm, tabi küreselleşen dünyada bu etki giderek azalsa da sıcak, ılıman ve soğuk iklim ülkeleri birbirinden oldukça farklıdır.

coğrafya; yediğiniz yiyecekten, giydiğiniz kıyafete, karakterinizden insanın düşünce biçimine kadar etkili olmaktadır.
devamını gör...

efsanedir. bu semte kadar gitmeyi başarıp geri dönebilen çok azdır, bu yüzden hep bir dillerde beylikdüzü efsanesi vardır ama ne kadar gerçek bilemem. söylentilere göre metrobüs denilen tehlikeli bir araç ile üç saat boyunca e5 adı verilen gizemli bir yoldan geçince buraya varıyormuşsunuz. beylidüzünü bulmak için yola çıkıp bir daha da geri dönemeyen çok fazla yoldaşımı kaybettim.

tanım: her yere uzak olan yer.
devamını gör...

yurt dışında gezilmiş şehirlerin şehir haritaları. özenle saklar arada açıp bakarım. fotoğraflara bakıp anıları yad etmek kadar etkilidir. bir de bazı müzelerin giriş biletleri gerçekten çok güzel, onları da saklıyorum.
devamını gör...

yukarıdaki yazar garezimize yapıyor herhalde. kardeşim gif yükleme, bize gif yüklemeyi öğret! alın size bilgi içerikli başlık lan bilgi istiyoruz anasını satıyım!
devamını gör...

gitti.
devamını gör...

biat toplumlarının zannı.
vatikan papasının da benzeri iddiası var, allah'a nesne muamelesi yapmaktır..
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ayrıca sanatsal olduğu zannedilen birtakım fotoğraflardır.
devamını gör...

düşün düşün akla gelmeyendir.

hıyarı cennete koysan nolcak, cehenneme koysan ne farkedecek?
bi de domestic'i var, piii..
devamını gör...

fikret, berlin güzel sanatlar akademisinde, resim eğitimi aldığı sırada, hocası alman imparatorluk ressamı, arthur kampf, atatürk tarafından portresini yaptırmak için istanbula davet edilir. arthur kampf, tercümanlık yapması için yanında 24 yaşındaki öğrencisi fikret muallayı da götürür. ne yazıkki ressam için önceden bir tercüman ayarlandığı için fikret mualla atatürk'e tercümanlık yapamaz.

arthur kampf, atatürk'ün bir çok portresini ve tablosunu yapar, bunlar atatürk'ü alman subayı gibi gösterdiği için daha sonra türk ressamların yaptığı resimlerle değiştirilir. kampf'ın yaptığı tablolara baktığınızda alman subaylarını andıran atatürk portrelerine tablolarına şaşırabilirsiniz.

yıllar sonra bir mekanda fazlaca alkol alan fikret mualla, mekanda asılı olan arthur kampf'ın yaptığı atatürk portresine bakıp hocasının sanatına küfreder. mekandakiler fikretin atatürk'e küfrettiğini zannedip kendisiyle tartışırlar, karakola düşen fikret'i ressam arkadaşı abidin dino komiserlerle görüşüp yanlış anlaşılmayı izah ederek karakoldan çıkarır.
devamını gör...

30.11.1900 paris'te bir otel odasında "birimiz gitmeli " diye intihar eden kişi. ebediyata kattığı değerli eserler nedeniyle saygı ile anıyorum.
devamını gör...

adam haklı. bedava nefes alma hakkı veriyor bize. nankörlük etmeyin.
devamını gör...

ölmek üzere olan orkideyi hayata döndürmektir.

en etkili yöntem bana göre sera etkisidir. yaprakları yumuşamış, bozulmuş; kökleri de çürümüş orkideyi tekrar canlandırmak elbette sabır istiyor. bu kurtarma yöntemi ise oldukça basit.

bozulmuş, çürümüş yaprak ve kökleri dezenfekte edilmiş bir makas yardımıyla güzelce temizliyoruz. makası dezenfekte etmek için bir pamuk ya da peçeteye sıktığınız limon ile silebilirsiniz. şeffaf içerisini rahat görebileceğiniz temiz cam bir kavanoz içerisine (plastik kavanoz ya da kesilmiş bir pet şişe de olabilir ama çok sıcak havalarda cam kullanmak daha iyi) yerleştirmek üzere de yine temiz hatta dezenfekte edilmiş bir bez parçası alıyoruz. ıslatıp sıktığımız bezi kavanozun dibine yerleştirdikten sonra orkidemizi de kavanozumuzun içine yerleştiriyoruz. şeffaf bir poşet ya da streç film ile kavanozumuza hava almayacak şekilde kapak yapıyoruz.

artık seramız hazır. doğrudan güneş alan değil ama güneş ışığının bol girdiği bir yere koyup artık kök vermesini bekliyoruz. sadece kök değil yeni yaprak da veriyor orkidemiz. birkaç kök verip kökler de en az 5-6 santim olduktan sonra orkide toprağına dikebiliriz.

benim yaptığım orkide çürümek üzereydi ve 2 yaprak vermiş durumda şu an, kökleri de büyüyor. yaklaşık bir buçuk ayda toparladı kendini. o yüzden sabırlı olmakta fayda var. arada bakarak takip edebilirsiniz. dikime kadar kesinlikle yapmış olduğunuz kapağını açmayın.

daha sonra görsel de yükleyeceğim. bol şans!
devamını gör...

çocukken sık yaptığım eylem.
evet zengindik, babam beni pastırma ile dövüyordu.
devamını gör...

nedense türkiye’deki eğitim sisteminde ve okur yazarlar arasında kapsamı tuhaf bir şekilde daraltılmış olan, aslında tüm dünya dillerinde yazılmış edebi eserleri içine alan kavramdır.

rus, alman, ingiliz, fransız,ispanyol edebiyatları dışında bir dünya edebiyatı yokmuş gibi davranarak edebi ufkumuzu daralttıkça daralttık. sanki bu edebiyatlar dışında bir klasik yazılamazmış gibi külliyen yanlış bir anlayışla edebiyatı dar kalıplar içine hapsettik.

halbuki uzakdoğu’dan inanılmaz eserler çıkmakta, ortadoğu’da avrupalı yazarla boş ölçüşebilecek müthiş yazarlar mevcut, latin amerika hala harikalar yaratmaya devama etmekte, iskandinav edebiyatı bizi hiç bilmediğimiz ama öğrendikçe hayran olduğumuz hikayelerle tanıştırmakta, balkanlar’da bize çok yakın insanların, çok tanıdık yaşamlarını anlatan müthiş kitaplar ortaya çıkmaya devam ederken, kan damlayan afrika kıtasında iç yaralayan öyküler cirit atıyor. orta ve doğu avrupa’da adını hiç duymadığımız yazarlar muhteşem eserler ortaya koyarak edebiyatı bambaşka bir seviyeye taşıyor.

elbette ikinci paragrafta bahsettiğim edebiyatlar çok çok önemli ve okunmaya değer ama bazılarını göklere çıkarıp bazılarını görmediğimiz zaman sürekli eleştirdiğimiz ayrımcılığı hiç olmaması gereken yerde, yani edebiyatta da yaparak kendimizle çelişiyoruz.

insanlığın ortak mirasına büyük katkılarda bulunan dünya edebiyatının bütün paydaşlarına selam olsun.
devamını gör...

katılmadığım durum, benim için zor olan başkasının alın teriyle kazandığı parayı harcamaktır. birinin emeği, zamanı karşılığında elde ettiği bir şeyi kaygısızca harcama düşüncesi beni rahatsız ediyor. kendi kazandığım parayı çok daha kolay ve gönül rahatlığıyla harcıyorum.
devamını gör...

günde 12 saat çalıştırılan ve kazandığı para ile ancak gıda alabilen insan olabilir.
devamını gör...

tam adı berthe marie pauline morisot olan 1841-1895 yılları arasında yaşamış fransız izlenimci ressam. sanat tarihindeki kadınlarda sık sık gördüğümüz gibi, morsiot da varlıklı bir aileye doğmuştur. ailesinde birçok sanatçı olması da kariyerinin başlamasına ve ilerlemesine vesile olmuştur.

ressamın ilk resim öğretmeni joseph guichard, bir kadın olarak ressamlık kariyerine devam etmesinin neredeyse imkansız olduğunu söylese de morisot asla pes etmemiş ve azimle yoluna devam etmiştir.

kariyerine çoğu ressam gibi louvre'daki eserleri kopyalayarak başlamıştır. louvre'da geçirdiği zaman sayesinde de edouard manet ve claude monet gibi sanatçılarla tanışmış ve izlenimcilik akımının önemli bir parçası haline gelmiştir. ilerleyen yıllarda edouard manet'nin kardeşi eugene manet ile evlendi.

kadın bir sanatçı olduğu için morisot'un resimleri, zarafeti ve hafifliği nedeniyle erkek eleştirmenler tarafından sık sık fazla kadınsı olmakla eleştirildi ve sürekli narin gibi sıfatlarla anıldı. oysaki aynı tarzda eser veren erkek meslektaşlarının resimleri çoğunlukla özgün ve çığır açıcı gibi güçlü sıfatlarla nitelendiriliyordu.


1890'da morisot, bir sanatçı olarak ciddiye alınma mücadeleleri hakkında bir deftere şunları yazdı: "tüm istediğim eşitlik iken bir kadına eşit olarak davranan bir erkek olduğunu sanmıyorum. fakat biliyorum ki ben de onlar kadar değerliyim."


morisot, kariyerinin ilk yıllarında diğer izlenimciler gibi resmindeki nesneleri açık havada gerçek halleriyle gözlemleyerek resim yaptı. 1880 civarında, o sırada edouard manet ve eva gonzalès'in de denediği bir teknik olan astarsız tuvaller üzerinde resim yapmaya başladı ve zaten hafif, belli belirsiz olan fırça darbeleri daha da gevşek hale geldi.

morisot'un resimlerinde sık sık yaşadığı zorlukları ve ikilemleri görürüz. ait olduğunu sınıfın ve toplumun kadınlardan bekledikleriyle kendi istekleri, olduğu kişi sürekli çakışıyordu.
aradan onlarca yıl geçmesine rağmen kadınların maruz kaldıkları zorlukların pek de değişmemiş olması morisot'un hayatını okudukça beni daha da derinden sarsıyor.


kız kardeşi ve yeğenini resmettiği the cradle adlı eseri.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


woman at her toilette
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


view of paris from the trocadero: bu eserde morisot korkuluklara dayanmış iki kadını resmetmiş. o yıllarda fransa'daki bir kadının yanında bir erkek olmadan dışarı çıkması bile hoş karşılanmıyordu. bu iki kadının tek başlarına paris manzarasına karşı dayandığı demirler, özgürlüklerinin nasıl kısıtlandığına bir sembol oluşturuyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim