entelektüel yaşam tarzı
ben ins.da kahve ve kitap paylaşıyorum. bazen de tütsü eşliğinde meditasyon yapıyorum. kokusu geliyor mu bilmiyorum?
devamını gör...
takip edenleri gör özelliğinin kaldırılması gerekliliği
tanımların altında “niye böyle söylüyorsun, beni çok üzüyorsun” butonu da gelsin.
devamını gör...
durduk yere insanın aklına gelen replikler
-ateş, su, toprak, tahta.
-tahta mı?
-tahta tabi zoruna mı gitti?
-tahta mı?
-tahta tabi zoruna mı gitti?
devamını gör...
kitap alıntıları
“insan isterse her koşulda her şey yapılır. geri çekilmek, vazgeçmek yok. bütün mesele yeteri kadar isteyip istemediğimizdir. ağzınızın ucuyla değil yüreğinizle istemelisiniz.”
madalyonun içi- gülseren budayıcıoğlu
devamını gör...
yeryüzü
üzerinde yaşadığımız gezegenin yüzey kısmı olarak kabul edebilecek olsak da aynı zamanda dünya anlamı verecek şekilde de kullanılabilen bir isimdir.
üzerinde yaşadığımız gezegene verilen diğer bir isim olarak ele aldığımızda sözcüğün çok da uzak olmayan bir zamanda yok olması mümkün olan bir gezegeni nitelediği için kendi kendini imha etmesinin de yakın bir olasılık olduğu fikrine kapılmadan edemiyoruz.
gezegeni git gide yok çetmekte bir mahsur görmeyen baskın yaşam formları bu yok oluş gerçekleştikten sonra nasıl bir yol izleyeceklerine dair de uçuk kaçık fikirlerini çok mantılı planlar gibi anlatıp durmakta.
üzerinde yaşayan herkes gezegenin sonrası ve öncesi hakkında fikir beyan ederken kimse şimdisi hakkında malumat sahibi değil sanki. gezegen yok olunca şunlar şunlar olacak diye uzun uzun anlatan ciddi bilim insanlarının yanısıra, aynı ciddiyetle ruhsal bir aleme göçeceğimiz için bu dünyanın çok da mühim olmadığına değinen maneviyatı güçlü bir ekip de mevcut.
gezegenin öncesi içinse big bang ve yaradılış hala tartışılmaya devam ediliyor. yaradılış bir inanç temeline dayandığı için ispat edilmesine gerek olmayan bir düşünce olarak rahatına bakarken, big bang hadron çarpıştırıcısı deneyi ile birlikte kendini tuhaf bir yerde buldu. acaba yeryüzü hiç var olmamış mıydı?
benim aklımdaki yok oluş teorisi çok net ve olan biten her şey teorimin gerçek olacağını kanıtlamak için bir yarış halinde, yeryüzünün ortaya çıkışı ile ilgili fikrim ise david hume ile birebir aynı:
“yeryüzü belki de çocuk bir tanrının eksik yapımından utanç duyarak yarıda bıraktığı ilkel bir taslak; yüksek tanrıların alaya aldığı ikinci sınıf bir tanrının yapıtı; emekliye ayrılmış ve artık ölmüş bir kutsallığın karmaşık ürünü.”
üzerinde yaşadığımız gezegene verilen diğer bir isim olarak ele aldığımızda sözcüğün çok da uzak olmayan bir zamanda yok olması mümkün olan bir gezegeni nitelediği için kendi kendini imha etmesinin de yakın bir olasılık olduğu fikrine kapılmadan edemiyoruz.
gezegeni git gide yok çetmekte bir mahsur görmeyen baskın yaşam formları bu yok oluş gerçekleştikten sonra nasıl bir yol izleyeceklerine dair de uçuk kaçık fikirlerini çok mantılı planlar gibi anlatıp durmakta.
üzerinde yaşayan herkes gezegenin sonrası ve öncesi hakkında fikir beyan ederken kimse şimdisi hakkında malumat sahibi değil sanki. gezegen yok olunca şunlar şunlar olacak diye uzun uzun anlatan ciddi bilim insanlarının yanısıra, aynı ciddiyetle ruhsal bir aleme göçeceğimiz için bu dünyanın çok da mühim olmadığına değinen maneviyatı güçlü bir ekip de mevcut.
gezegenin öncesi içinse big bang ve yaradılış hala tartışılmaya devam ediliyor. yaradılış bir inanç temeline dayandığı için ispat edilmesine gerek olmayan bir düşünce olarak rahatına bakarken, big bang hadron çarpıştırıcısı deneyi ile birlikte kendini tuhaf bir yerde buldu. acaba yeryüzü hiç var olmamış mıydı?
benim aklımdaki yok oluş teorisi çok net ve olan biten her şey teorimin gerçek olacağını kanıtlamak için bir yarış halinde, yeryüzünün ortaya çıkışı ile ilgili fikrim ise david hume ile birebir aynı:
“yeryüzü belki de çocuk bir tanrının eksik yapımından utanç duyarak yarıda bıraktığı ilkel bir taslak; yüksek tanrıların alaya aldığı ikinci sınıf bir tanrının yapıtı; emekliye ayrılmış ve artık ölmüş bir kutsallığın karmaşık ürünü.”
devamını gör...
çeviri
bir kelimenin bin yıllar içerisindeki evrimine tanık olmaktır.
18. yüzyılda başka bir anlam taşırken; 20. yüzyılda bir deyim uydurulur ve bambaşka bir anlama daha geliverir. "ben bunu öğrendim" diyemezsiniz.
bu işi 50 yıldır yapan ustalar var onlar bile hala yeni şeyler öğreniyor.
sadece 'dil' kelimesi bile neredeyse sınırsız anlam taşır.
dil ; uzuv, lisan manasına gelirken; bölmek manasına da gelir. daha bu yalın halindeyken böyle iken: bir de deyimler ve mecazlar, üstüne atasözleri ve terimler de gelince, artik 'dil' kelimesi bunlardan hangisi bul da bil?
18. yüzyılda başka bir anlam taşırken; 20. yüzyılda bir deyim uydurulur ve bambaşka bir anlama daha geliverir. "ben bunu öğrendim" diyemezsiniz.
bu işi 50 yıldır yapan ustalar var onlar bile hala yeni şeyler öğreniyor.
sadece 'dil' kelimesi bile neredeyse sınırsız anlam taşır.
dil ; uzuv, lisan manasına gelirken; bölmek manasına da gelir. daha bu yalın halindeyken böyle iken: bir de deyimler ve mecazlar, üstüne atasözleri ve terimler de gelince, artik 'dil' kelimesi bunlardan hangisi bul da bil?
devamını gör...
geyik endişesi
baran güzel’in her kötü geceden sonra isimli, okuduğum için de müthiş bir mutluluk duyduğum öykü kitabının on altıncı sayfasında geçen ve muhteşem bir tespit içeren tanımlamasıdır.
kendine modern diyen, böyle bir sıfatı kendinde haksız bir şekilde hak gören günümüz insanın hayat dediği saçmalığı yaşarken sıklıkla duyduğu endişedir geyik endişesi.
hayatımızı her an kötü bir şey olacağına dair içimizde taşıdığımız o kusuruz tedirginlikle yaşamak bu endişe dediğim şey. sürekli diken üstünde olmak. kendini avcı zannederken ya da sadece hayatta kalmaya çalışırken bir kurbana dönüşmek. her şey birbirini kovalarken en önde gittiğini hissetmek.
bir yolda aheste aheste yürüyememek, sadece önünde uzanan yola bakarak yolculuğun tadını çıkaramamak, kendini dalgınlığın verdiği o huzurlu kayıtsızlığa bırakamamak. her an tetikte olmak, her an şeytan azapta yaşamak, içindeki korku tünellerinde ışıksız dolanmak.
modern insan diye adlandırdığımız zavallı ilkel oluşum kendi kendine yarattığı gerginlikler ve tedirginlikler sonucunda mahvetmeye and içmiş olduğu bu dünyayı yaşanmaz bir hale getirdi. şimdi de bu cehennem provası içinde bir geyik endişesi ile dolaşmakta.
kendine modern diyen, böyle bir sıfatı kendinde haksız bir şekilde hak gören günümüz insanın hayat dediği saçmalığı yaşarken sıklıkla duyduğu endişedir geyik endişesi.
hayatımızı her an kötü bir şey olacağına dair içimizde taşıdığımız o kusuruz tedirginlikle yaşamak bu endişe dediğim şey. sürekli diken üstünde olmak. kendini avcı zannederken ya da sadece hayatta kalmaya çalışırken bir kurbana dönüşmek. her şey birbirini kovalarken en önde gittiğini hissetmek.
bir yolda aheste aheste yürüyememek, sadece önünde uzanan yola bakarak yolculuğun tadını çıkaramamak, kendini dalgınlığın verdiği o huzurlu kayıtsızlığa bırakamamak. her an tetikte olmak, her an şeytan azapta yaşamak, içindeki korku tünellerinde ışıksız dolanmak.
modern insan diye adlandırdığımız zavallı ilkel oluşum kendi kendine yarattığı gerginlikler ve tedirginlikler sonucunda mahvetmeye and içmiş olduğu bu dünyayı yaşanmaz bir hale getirdi. şimdi de bu cehennem provası içinde bir geyik endişesi ile dolaşmakta.
devamını gör...
künefe
insanın alt katında tatlıcı olunca, en tazesinden yenilebilen, en en en sevdiğim tatlı.
arada kek yapıyorum tabak bırakıyorum, künefe olarak geri dönüyor. yok böle bir takas
arada kek yapıyorum tabak bırakıyorum, künefe olarak geri dönüyor. yok böle bir takas
devamını gör...
esenyurt'ta kaçak kreşe yapılan baskın
esenyurt'ta legal çok az şey vardır, baskına gelen polisin kimlikleri kontrol edilmelidir, gerçeklikleri sorgulanmalı o derece yani
devamını gör...
tanımını beğendiğin yazarın beğenileriyle geri dönmesi
genelde takip kısmına bakmayı unutuyorum ya da düzenli kontrol edemiyorum. ama düzenli olarak mutlaka gelen bildirimlerin sahibi olan yazarların profiline girerek neler yazdıklarını okuyor beğendiklerimi oyluyorum. bu tabağı boş göndermeyeyim mantığı değil, ayağına gelen fırsatı değerlendirmek bence.*
devamını gör...
bobo doll deneyi
kanadali psikolog albert bandura'nin yine kendine ait olan bandura'nın sosyal öğrenme kuramı'ni desteklemek amaciyla yaptigi deneyin adidir. deneyin amaci, siddet dogustan gelen ic gudusel bir durtunun sonucunda mi cikar yoksa cevreden mi ogrenilir bunun test edilmesiydi.
deney şöyle gelisir; 3-6 yas arasi 36 kiz cocuk ve 36 erkek cocuk ikiser gruba ayrilip, resim yapmak icin bir odaya alinirlar. birinci gruba ayrilmis cocuklar resimleriyle ilgilendigi esnada bir yetiskin iceriye girer odada bulunan bob adli haciyatmaz olarak bildigimiz oyuncak bebege siddet uygulamaya baslar. yaklasik 10 dakika boyunca bunu surdurur. bedensel darpla beraber sozlu olarakta siddet gosterir. 10 dakikanin sonunda da odadan cikar. ikinci gruptaki cocuklar ise yine resim yapmaktadir. iceriye giren yetiskin onceki davranisinin aksine bob oyuncaga siddet gostermez, 10 dakika boyunca nazik bir sekilde oyuncakla oynar ve yine odadan cikar. cocuklarin resim yapma isleminin bitimi sonrasinda oyuncaklarin bulundugu farkli bir odaya alinirlar. oyuncaga siddet gosteren yetiskinin bulundugu birinci gruptaki cocuklar boboya karsi siddet uygulamaya basladilar. hatta bunu yetiskinin yaptigindan cok daha acimasiz bir sekilde cekic vb. aletlerle yaparlar.

ikinci gruptaki cocuklar ise birinci gruptaki cocuklarin aksine oyuncaklara kesinlikle siddet egilimi gostermezler. bu deneyin sonucunda anlasilir ki siddet cevreden gozlenim sonucu olusan bir eylemdir. yani sonradan ogrenilir. bandura deneyinden cikardigi sonucu su sozleriyle de desteklemistir;
televizyonda şiddetli içeriklere maruz kalmanın 4 temel etkisi vardır:
-saldırgan davranış biçimlerini öğretir,
-saldırganlık üzerine kurulan davranışsal kontrolü azaltır,
-izleyen kişileri insanın acımasızlığına alıştırır,
-duyarsızlaştırır ve izleyenlerin gerçeklik algısını şekillendirir
deneyle ilgili su kisa videoyu da izlemenizi tavsiye ederim;
deney şöyle gelisir; 3-6 yas arasi 36 kiz cocuk ve 36 erkek cocuk ikiser gruba ayrilip, resim yapmak icin bir odaya alinirlar. birinci gruba ayrilmis cocuklar resimleriyle ilgilendigi esnada bir yetiskin iceriye girer odada bulunan bob adli haciyatmaz olarak bildigimiz oyuncak bebege siddet uygulamaya baslar. yaklasik 10 dakika boyunca bunu surdurur. bedensel darpla beraber sozlu olarakta siddet gosterir. 10 dakikanin sonunda da odadan cikar. ikinci gruptaki cocuklar ise yine resim yapmaktadir. iceriye giren yetiskin onceki davranisinin aksine bob oyuncaga siddet gostermez, 10 dakika boyunca nazik bir sekilde oyuncakla oynar ve yine odadan cikar. cocuklarin resim yapma isleminin bitimi sonrasinda oyuncaklarin bulundugu farkli bir odaya alinirlar. oyuncaga siddet gosteren yetiskinin bulundugu birinci gruptaki cocuklar boboya karsi siddet uygulamaya basladilar. hatta bunu yetiskinin yaptigindan cok daha acimasiz bir sekilde cekic vb. aletlerle yaparlar.

ikinci gruptaki cocuklar ise birinci gruptaki cocuklarin aksine oyuncaklara kesinlikle siddet egilimi gostermezler. bu deneyin sonucunda anlasilir ki siddet cevreden gozlenim sonucu olusan bir eylemdir. yani sonradan ogrenilir. bandura deneyinden cikardigi sonucu su sozleriyle de desteklemistir;
televizyonda şiddetli içeriklere maruz kalmanın 4 temel etkisi vardır:
-saldırgan davranış biçimlerini öğretir,
-saldırganlık üzerine kurulan davranışsal kontrolü azaltır,
-izleyen kişileri insanın acımasızlığına alıştırır,
-duyarsızlaştırır ve izleyenlerin gerçeklik algısını şekillendirir
deneyle ilgili su kisa videoyu da izlemenizi tavsiye ederim;
devamını gör...
başörtüsüyle okumak isteyenler arabistan'a gitsin
başörtülüleri istemeyenlerin başka yere gitmesi de muhtemel son.
ülke boşalıyor.
ülke boşalıyor.
devamını gör...
deniz gezmiş
....
uzandı,yaklaştı... abi dedi,ne zaman olacak.. kerata dedim içimden... ūniversiteye gireli iki yıl oluyor,bitmeden devrim olsun istiyor... sevgili bir çocuktu... astılar....
ilhan selçuk
uzandı,yaklaştı... abi dedi,ne zaman olacak.. kerata dedim içimden... ūniversiteye gireli iki yıl oluyor,bitmeden devrim olsun istiyor... sevgili bir çocuktu... astılar....
ilhan selçuk
devamını gör...
odunherif'in sözlükteki bütün entryleri artılaması
bir artıdan ne çıkar ? mahlas'ın karma puanı çıkar , sözlüğün kirası çıkar.
al ver ekonomiye can ver mantığındaki müptezeldir.*
al ver ekonomiye can ver mantığındaki müptezeldir.*
devamını gör...
murat eken
storytel'de saatleri ayarlama enstitüsü'nü harika seslendirmiş.
abi sen oku biz dinleriz.
abi sen oku biz dinleriz.
devamını gör...
aniden gelen uzun yola çıkma isteği
"tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar. ya bir insan yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir."
kayıp otoban filmi içerisindeymiş gibi uzayan, farın aydınlattığı yollar, yeşil ve sarı tarlalar ya da tek tük evler insanı hayatın gerçekliğinden bir an olsun ayırabiliyor bazen. fakat şartlar zor, şartlar çetin... belki biz de muhteşem bir hikaye başlatırız bir gün kimbilir.
kayıp otoban filmi içerisindeymiş gibi uzayan, farın aydınlattığı yollar, yeşil ve sarı tarlalar ya da tek tük evler insanı hayatın gerçekliğinden bir an olsun ayırabiliyor bazen. fakat şartlar zor, şartlar çetin... belki biz de muhteşem bir hikaye başlatırız bir gün kimbilir.
devamını gör...
haydi gel içelim
arkadaşlarımla beraber olduğum bi kapadokya tatilinde sürekli dinlediğimiz ve bağırarak aşırı eğlenerek söylediğimiz çok sevdiğim bi yüksek sadakat şarkısı.
olur da dinlemek isterseniz
olur da dinlemek isterseniz
devamını gör...


