dezenfektanların ve temizlik ürünlerinin (ağız gargarası, diş macunu vs dahil) çoğunda bulunan organik kimyasal.

alkolü saf olarak alıp evde kendi dezenfektanınızı yapıyorsanız dikkat etmenizi tavsiye edeceğim bir nokta var. daha iyi temizlensin, süper dezenfekte olsun diye saf alkolle asla hiçbir şeyi temizlemeye kalkmayın. etkili alkol bazlı dezenfektanlar %60-90 aralığında çalışırlar, %50'nin altına alkol miktarı düştüğünde dezenfeksiyon beerisi de önemli ölçüde azalır.

burada su kullanmanın önemi şu: (özellikle bakteriler için konuşursak) susuz bir alkol uygulaması bakteri hücresi için istenmeyen bir çevre ortamıdır, bu da kendini kapatıp spor formunu almasını sağlar. alkol uçtuğu zaman spor açılır, tekrar aktif formunu alır ve çoğalmaya devam eder. siz aslında öldürdüğünüzü zannederken sadece pause tuşuna basmış olursunuz saf alkol uygularsanız. bakterinin pompa mekanizmalarından, ne bileyim varsa alkol parçalayan enzimlerinden falan bakın hiç bahsetmiyorum bile. ayrıca alkol çok iyi bir fiksatiftir. uyguladığınız yüzeyi fotoğrafını çekilmiş gibi bırakır, çürümeyi/bozulmayı engeller. bu da şöyle bir riski beraberinde getirir: bir bakteriyi saf alkolle öldürseniz bile antijenik yapısı bozulmayacağı için hala sizi hasta etme yeteneğine sahip olarak kalmış olabilir.

su, bu bahsettiğim bütün olasılıkları ortadan kaldırır. hem antijenik yapının korunmasını engeller (bakteri çürür ve bozulur gibi düşünebilirsiniz), hem de su-alkol karışımı bakteri içine nüfuz ederek etkili bir şekilde öldürür. laboratuvarlarda ve sağlıkla ilgili kuruluşlarda %70 alkol kullanılır genellikle (70 alkol:30 su).

daha iyi bir dezenfeksiyon istiyorsanız %10 çamaşır suyunu öneriyorum. marketten aldığınız herhangi bir çamaşır suyu (domestos gibi yoğun kıvamlılardan tutun güldal sıvı çamaşır suyuna kadar hepsi) %10 çözeltisiyle bile i-na-nıl-maz etkili. bunun içinde yaşayabilen herhangi bir canlı henüz görmedim ben (var olanları biliyorum. ama ben görmedim henüz)
devamını gör...

- sorma

- odasına girdim fincan elinde
devamını gör...

annesi ölene öksüz ; babası ölene yetim demişler. ama evladını kaybetmenin acısını ifade etmeye kelime bulunamamış.

“ölümün bile sıralısı” derler.
devamını gör...

(bkz: karayemiş)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
görsel şahane, gölgesi on numara, şekere neyim faydası varmış ama o tat ne öyle tövbeler olsun. kuşlar falan yemiyor bunu. öyle ağaçta seyretmelik sadece.
devamını gör...

elinde market poşetiyle şehir değiştirmeye çalışanları göreceğimiz süreçtir. herşey bir yana vah ensafın, dar gelirlinin, gelirsizin haline...
devamını gör...

katıldığım önerme. herkes kimlikleri versin.
legal torbacı ellerini arkada birleştir sende.
devamını gör...

her şeyin karşılıklısı güzeldir dostlar. aşkın bile karşılıksız olanı kötüdür, bazen zulüme dönüşür. bu genelde karşıdaki kişinin karakteriyle de pek ilgili olmaz. hem karşınızdaki kişi üzülür hem de onu üzdüğünüz için siz. lakin her duyguya karşılık veremiyor insan. ne karşıdaki kişi sevmekten vazgeçebiliyor ne de siz sevebiliyorsunuz. sevmeyen yürek sevmiyor dostlar. bu da hayatın "haaah sçtm şimdi ağzına" demek şekli.
devamını gör...

patatesleri kalın kalın dilimleyip, ortasından kurabiye kalıplarını bastırip , kenar kısımlarıni da çıkarırsanız bıçakla oymaya gerek kalmaz.
yarım kesilmiş soğan, bamya, limon ve biber ile de baskı portföyünuzu genişletebilirsiniz.
devamını gör...

john carpenter’ın yönetmen koltuğunda oturduğu, kurt russel’ın arzıendamıyla hayranlarını mest ettiği , kim cattrall ‘ın( sex& the city - samantha )güzelliğini konuşturduğu, fantezi,aksiyon,komedi türündeki nostaljik bir amerikan filmidir.1986.*

filmde kurt russel ve arkadaşlarının, çinli bir büyücü tarafından kaçırılan arkadaşlarını kurtarırken başlarından geçenler aktarılıyor.bu türdeki filmleri sevenler için büyücülük, karanlık sanatlar, mistik yaratıklar, dövüş ustaları gibi hoşa giden her şey var, bütün bu unsurlar komedi ve aksiyon ile o kadar başarılı bir biçimde harmanlanmış ki filmden sıkılmak pek de mümkün olmuyor.imdb :7,3 *

devamını gör...

second level mülakatta sınav ücretinizi mansur yavaş mı ödedi sorusu olmasa bari! dediğim haber.
devamını gör...

teoman, şebnem ferah, sıla, mabel matiz, yıldız tilbe veya nazan öncel, yaşar veya tan. müziği gerçekten sevenler ve bilenler katılmalı, cover yapa yapa ünlü olanlar değil.
devamını gör...

kayıp zamanın izinde kitabının ikinci cildi olan çiçek açmış genç kızların gölgesinde tam içinde anlatılanlara uygun bir isme sahip. kitabı okumaya başladığımızda karşımıza ilk kitapta okuduğumuz ünü kendinden büyük odette'yi mme swann olmuş halde hayatını izlerken buluyoruz kendimizi. birinci kitapta bize film izler gibi anlatılan odette'nin hayatı bu sefer anlatıcının onunla yakın ilişkiler kurmasıyla daha da üstümüze başımıza bulaşıyor. gilbert ve anlatıcının ona karşı olan duyguları, gençliğin damarda alev alev akan kanıyla kurulan hayaller, beslenen umutlar büyük bir yer kaplıyor kitabın ilk kısmında. ikinci kısımda balbec'e gidilen bir tatil ve orayı anlatıcı için cennete çeviren cıvıl cıvıl genç kızlar topluluğu, onlarla tanışmak için anlatıcının çabaları, küçük çete (kızlar topluluğuna taktığı isim) ve sonrasında anlatıcının da içlerine dahil olup tatilde geçirdiği günler büyük bir yer kaplıyor kitapta. ikinci kitap anlatıcının ergenliğinin getirdiği telaşları anlatsa da bunu o kadar incelikle yapıyor ki okuyucuyu hiç rahatsız etmiyor.
devamını gör...

kara murat filmlerinin vazgeçilmez sahneleri vardır. bitmek tükenmek bilmeyen ve vazgeçmeyen haçlı askerleri... kara murat öldürür, yaralar bunları, kamera arkasında biraz dinlenip tekrar gelirler. göynekleri de önceden yırtılmıştır kara murat'ı yormayalım diye. son zamanlarda da benzer durum sözlükte karşımıza çıkıyor. bir troll gidiyor, hop diğeri geliyor. sözlüğün etrafını çember gibi sarıp, tek tek saldırıyorlar. helal olsun diyorum.
devamını gör...

maalesef büyük oyuncu rasim öztekin hayata gözlerini yummuş. huzur içinde uyusun.
twitter.com/cakir_rusen/sta...
devamını gör...

2020 dünya basın özgürlüğü endeksi'ne göre basın özgürlüğünde 180 ülkede 157. sırada olan ülkemizde yapılmış açıklamalardır. listenin sonuna düşmeyeceğiz denilmek isteniyor galiba.
devamını gör...

insanların can sağlığını tehlikeye atan, bencil, umursamaz, ve hak ettiği cezayı asla almayacak kişidir. bu ülkede yaptığınız tüm kötülüklerden 'ben allah için yaptım' diyerek sıyrılabilirsiniz. sonuçta adam cumaya gitmiş, farz değil mi? ne yapsaydı canım, evinde oturup namazı mı kaçırsaydı?
devamını gör...

kompulsif biriktirme hastalığıdır.
dispozofobi de denir. pınar dündar'ın da dediği gibi bir nevi eşyanın kölesi olmak şeklinde adlandırabiliriz. evet, hepimiz bir şeyleri hatıra olsun ya da zamanı gelir lazım olur diye saklarız, biriktiririz. ama o gerekli zaman asla gelmez.*

ee bu durumu bazı insanlar abartmışlar.. biriktirmişler de biriktirmişler ve olay içinden çıkılamaz bir hale gelmiş. hastalık derecesinde bir biriktirme takıntısı oluşmuş bu insanlarda. ve asla bunun kötü bir şey olduğunu kabul etmezler, tedavi olmak da istemezler kompulsif biriktirme hastalığına sahip insanlar.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu hastalık 1990'lı yıllara kadar akıl sağlığı literatüründe çalışılmamış bir konu.* son yıllara kadar da obsesif kompulsif bozukluk* olarak görülen istifleme bağımlılığı artık tek başına ele alınmaya karar verilmiş.

*

bu istifçi kardeşler bize istifçi demeyelim deee toplayıcı veyahut koleksiyoncu diyelim diyorlar imiş.*


ayrıca istifleme bağımlılığı ve okb kalıtsal olarak da farklı yapıda hastalıklar. bulgulara göre istifleme bağımlılığı çekinik bir kalıtsal özellik olarak aktarılırken okb'ler arasında en yaygın görülen kontrol etme ve planlama takıntılarının baskın kalıtsal özellik olarak aktarıldığı biliniyor.


ha bu aradaa istifçiler demek değildir ki asosyal ve tembeller. değiller fakat insan ilişkileri hastalıkları dolayısıyla hayli karışık bir hale gelebiliyor.*

öyle şeyler istifliyorlar ki aklınız hayaliniz durur. giysiler, kalemler, faturalar, kalemler, tebrik kartları.. hadi bunlar normal.. bazıları isee kestikleri tırnak parçaları, saçları.. durun durun. buna şok olacaksınız. ölmüş kedileri dondurucuya atıp yaşayan birisi var! 100'den fazla canlı kedisi ve 67 ölü kedisi varmış 50 yaşında new york'ta yaşayan irene vandyke'nin.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


bu hastalıkla baş etmenin diğer yolu da hastaların, bir şeyi elde etme isteğine karşı durma konusunda dirençlerin artmasını sağlamak.


tedavi yöntemlerinden biri de bilişsel davranışçı terapi. hastalar evlerdeki yığınlarına bir şey eklemek istedikleri anda kendilerine birtakım sorular sormaları gerekir. istifçilerden "bütçem bunu almaya uygun mu?", "evde bunu koyabileceğim uygun bir yer var mı?", "buna gerçekten ihtiyacım var mı?" gibi sorulardan oluşan bir liste hazırlayıp her zaman yanlarında taşımaları gerekiyor ve ne zaman elleri bir şey uzansa bu listeyi çıkarıp mantıklı bir karar vermelerine yardımcı olmak için dürüstçe soruları yanıtlamaları gerekiyor. böylece tedavi adım adım gerçekleşiyor.



uzmanlar istifçileri bu tedavi sürecini hızlı değil adım adım yaşaması gerektiğini özellikle vurguluyor. örneğin gereksiz nesnelerden birer birer kurtulmanın evin önüne bir kamyon çekip her şeyi tek seferde dışarı atmaktan çok daha etkin ve doğru bir çözüm olacağını öne sürüyorlar. çünkü sahip oldukları her şeyi aniden kaybetmenin istifçileri ağır bir depresyon sokabileceğin ya da kaybettiklerini yerine koymak için çok daha fazla eşya almaya yöneltebileceğini söylüyorlar.


istifçiler için bu alışkanlıktan kurtulmak oldukça zor olsa gerek. siz de biriktirme huyunuzun hastalığa dönüşmemesini istiyorsanız biriktirmekten vazgeçiniz sevgili okuyucular.. kim bilir? aramızda vardır belki de istifçiler.. bugün ki yazımızın da sonuna geldik. sevgiyle kalın, esen kalın..

kaynak: tübitak bilim ve teknik dergisi 2016 eylül* sayısı pınar dündar syf. 58-65.
devamını gör...

'değersiz, bayağı, kötü' anlamına gelen sözcüktür.
devamını gör...

her yer kar, bembeyaz, kış çetin geçiyor.damlardan koca koca buzlar sarkıyor. apartmanın kapısını açabilmek için küreklerle kazıyorlar.rüzgar dolasıyla kapı yukarı kadar örtülmüş. kampta,nöbetteki askerler donmamak için olduğu yerde zıplıyor, yüksek sesle şarkı söylüyorlar kar bir durup bir başlarken.
kapı açılınca annemle bakkala gidiyoruz, ekmek alacağız.o karda nasıl bakkala gelmiş ki ekmek?
aceleci bir bebek kapalı yolları bekleyemiyor, o soğukta bir balıkçı teknesiyle istanbul’a hastaneye yetişiyor. adını deniz koymuşlar, ne anlamlı olmuş.
sıkılıyorum şubat tatili çok uzadı, okullar bir açılsa. tek nefes aldığım yer orası. burada evde hiç ses yok: kar sessizliği sanki.uzun tatil bitince öğreneceğim: ilçeye inen rampada ( adı devebağırtan) yolda kalan onlarca araç varmış , kimi benzini bitene kadar motoru çalıştırıp ısınmaya çalışmış, kimi ilçeye yürüyerek ulaşmış evlerde misafir ediliyorlar (tanrı misafiri bu olmalı).kimi de bu kadar şanslı değil, o beyazlığı son görüşleri. ne gazeteler ne de tv haber yapıyor ,ölü sayısı fazla diyorlar, ama galiba sansür daha fazla, neden gizlediklerini anlayamıyorum.
küçüğüm çok küçük.
yok,geri dönmek istemem.
bu yaşımda, bu yılda uyanayım...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

(bkz: tehlikeli oyunlar)
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim