lizozom
golgi cisimciği ve endoplazmik retikulumun iş birliği ile oluşturulur. içinde asit ph’de çalışan hücre içi sindirim enzimleri bulunur. bu enzimlerin protein kısmı, granüllü endoplazmik retikulumun ribozomlarında üretilir ve iletim kofulları ile golgi aygıtına taşınır. alyuvar dışındaki hayvan hücrelerinde bulunur. gelişmiş bitki ve mantar hücrelerinde bulunmaz. akyuvar gibi fagositoz ve pinositoz yapan hücrelerde bol miktarda bulunur.
lizozomun görevleri:
- hücre içi sindirim yapar
- hücredeki bozulmuş, yıpranmış ve yaşlanmış organelleri parçalar. bu olaya otofaji denir.
- hücre farklılaşması ve başkalaşım olayları sırasında lizozom organeli sağlar. örneğin, kurbağa larvasında kuyruğun eritilmesi,
- yıpranmış, yaşlanmış, ölmüş hücrelerin yıkımını sağlayarak organizmayı temizler.
- akyuvar hücrelerinde bakteri ve virüsleri parçalayarak bağışıklıkta etkili olur.
kaynak: biyoloji dersi notlarımdır. bana ait değildir.
edit: bir bilgiyi eksik yazmışım.
lizozomun görevleri:
- hücre içi sindirim yapar
- hücredeki bozulmuş, yıpranmış ve yaşlanmış organelleri parçalar. bu olaya otofaji denir.
- hücre farklılaşması ve başkalaşım olayları sırasında lizozom organeli sağlar. örneğin, kurbağa larvasında kuyruğun eritilmesi,
- yıpranmış, yaşlanmış, ölmüş hücrelerin yıkımını sağlayarak organizmayı temizler.
- akyuvar hücrelerinde bakteri ve virüsleri parçalayarak bağışıklıkta etkili olur.
kaynak: biyoloji dersi notlarımdır. bana ait değildir.
edit: bir bilgiyi eksik yazmışım.
devamını gör...
köyden indim şehire
ertem eğilmez' in yönetmenliğini yaptığı 1974 yapımı filmdir. senaryoyu zeki alasya yazmıştır.
köyde define bulan kardeşlerin şehire gitmesiyle yaşadıkları maceraları anlatır.
oyuncu kadrosu şu şekildedir.
zeki alasya ,kemal sunal, metin akpınar,halit akçatepe, meral zeren, perran kutman vemine mutlu.
filmin yapım şirketi arzu filmdir. yapımcısı aynı zamanda filmin yönetmeni olan ertem eğilmezdir.
filmi daha önce yüzlerce kez izlemiştim. hiçbirinde açıp izlememiştim tabii televizyonda defalarca denk gelmişti ve izlemiştim. zaten bilenler bilir böyle filmler televizyonda denk gelirse asla o kanal değiştirilmez. tekrar tebessüm ederek izlenilir. dün netflixte denk gelmemle beraber açıp izleyeyim dedim ve keyif alarak izledim. çok uzun bir film değil. 1 saat 18 dakika sürüyor. izlerken çok eğlendim. şaşırdığım sahneler oldu. duygulandığım sahneler oldu. türk sinemasında çok büyük oyuncular varmış. hepsi çok değerli büyük ustalar. özellikle zeki alasya ve metin akpınar mükemmellerdi.
çok güçlü kadro aynı zamanda büyük risktir ama işin altından nefis kalkmışlar. eğlenceli, sıcak, samimi bir film yapmışlar. arzu film teşekkürler.
filmde dönemin şartlarını görmek seyirci olarak beni çok mutlu etti. karakterlerin şehir hayatında şaşırmaları çok gerçekçiydi. para ve kardeşlik ilişkileri güzel şekilde eleştirilmiş. şehir hayatının zorluğu güzel şekilde aktarılmış. o adaptasyon sürecini seyretmesi çok güzeldi.
filmde en sevdiğim sahne ise kardeşler ankara'ya gittiklerinde atatürk bayraklarını görüyorlar. kemal sunal, atatürk bayrağını görüp "canıımmm" diyor. geriye sarıp sarıp tekrar izledim. harika bir sahne. çok güzel yansıtılmış gerçek bir duyguydu. huzur içinde uyusun.
açın ailenizle veya arkadaşlarınızla tekrar izleyin. netflixin bu filmleri alıp yayınlaması da ayrı bir teşekkürü hak ediyor. bu gece bir başka eski film izleyeceğim.
köyde define bulan kardeşlerin şehire gitmesiyle yaşadıkları maceraları anlatır.
oyuncu kadrosu şu şekildedir.
zeki alasya ,kemal sunal, metin akpınar,halit akçatepe, meral zeren, perran kutman vemine mutlu.
filmin yapım şirketi arzu filmdir. yapımcısı aynı zamanda filmin yönetmeni olan ertem eğilmezdir.
filmi daha önce yüzlerce kez izlemiştim. hiçbirinde açıp izlememiştim tabii televizyonda defalarca denk gelmişti ve izlemiştim. zaten bilenler bilir böyle filmler televizyonda denk gelirse asla o kanal değiştirilmez. tekrar tebessüm ederek izlenilir. dün netflixte denk gelmemle beraber açıp izleyeyim dedim ve keyif alarak izledim. çok uzun bir film değil. 1 saat 18 dakika sürüyor. izlerken çok eğlendim. şaşırdığım sahneler oldu. duygulandığım sahneler oldu. türk sinemasında çok büyük oyuncular varmış. hepsi çok değerli büyük ustalar. özellikle zeki alasya ve metin akpınar mükemmellerdi.
çok güçlü kadro aynı zamanda büyük risktir ama işin altından nefis kalkmışlar. eğlenceli, sıcak, samimi bir film yapmışlar. arzu film teşekkürler.
filmde dönemin şartlarını görmek seyirci olarak beni çok mutlu etti. karakterlerin şehir hayatında şaşırmaları çok gerçekçiydi. para ve kardeşlik ilişkileri güzel şekilde eleştirilmiş. şehir hayatının zorluğu güzel şekilde aktarılmış. o adaptasyon sürecini seyretmesi çok güzeldi.
filmde en sevdiğim sahne ise kardeşler ankara'ya gittiklerinde atatürk bayraklarını görüyorlar. kemal sunal, atatürk bayrağını görüp "canıımmm" diyor. geriye sarıp sarıp tekrar izledim. harika bir sahne. çok güzel yansıtılmış gerçek bir duyguydu. huzur içinde uyusun.
açın ailenizle veya arkadaşlarınızla tekrar izleyin. netflixin bu filmleri alıp yayınlaması da ayrı bir teşekkürü hak ediyor. bu gece bir başka eski film izleyeceğim.
devamını gör...
geceye bir bilgi bırak
genel bilinenin aksine türk medeni kanunundan evlenme yaşı 17 olarak düzenlenmiştir. tmk 124 "erkek veya kadın onyedi yaşını doldurmadıkça evlenemez."
devamını gör...
kişisel ileti
kişisel ileti özelliğini açtım ve cem karaca'nın seslendirdiği çok sevdiğim bir parçasın'dan alıntı yaptım.
saygı ile anıyorum.
saygı ile anıyorum.
devamını gör...
tayyip erdoğan'ın 30'dan önce evlenilmiyor demesi
bulamadık abi eli yüzü düzgün mantı yapmayı bilen öğretmen kız. annem köyden kız alacakmış bana. artık koltuk takımını da sen hediye edersin reis ehehe mehehe. çay koyayım mı?
devamını gör...
haçlar tepesi
hill of crosses, kryzių kalnas.
litvanyanın kuzeyinde 150 bin nüfuslu 4. büyük sanayi şehri olan siauliai* kırsalında bulunan, hristiyanların inanç ve fedakarlık sembolü olarak gördüğü, yaklaşık 200 binin üzerinde haç ile doldurulmuş tepecik.
litvanyanın ulusal haç merkezi olarak anılan bu tepe barışçıl direncin en önemli örneklerinde kabul edilir. avrupada en son hıristiyan olan ülke olan litvanyanın sovyet rusyaya karşı göstermiş olduğu direncin sembolüdür.
şehir 1236 yılında kurulmuş ve 14. yüzyılda alman şövalyelerden oluşan teutonic şövalyeleri* tarafından işgal edilmiş sonrasında 1975 de rusyanın himayesine geçmiştir. 1918 yılında litvanyaya geri verilen şehir üzerinde rusyanın tacizerinin devam etmesinden dolayı 1931 yılında polonyalılar ve litvanyalılar ruslara karşı ayaklanmıştır. bu ayaklanmada ölen binlerce litvayalının mezarlarının bile olmaması sonucu, ölenlerin aileleri tarafından bu bölgedeki ufak tepeciğe haçlar dikilmeye başlanmış ve ölenler için gelip dua ettikleri bir yer haline gelmiş.
2. dünya savaşında almanya tarafından işgal edilen şehir savaşın sonunda tekrar rusyanın yönetimine geçti. bu süreçlerde sürekli yakıp yıkılıp zarar gören şehir litvanyalılar tarafından tekrar tekrar ayağa kaldırıldı. şehir rusyanın yönetimindeyken bu tepedeki haçlar üç kez talan edildi fakat hırs tepeciği haline gelen bu sembolik yeri yaşatmak adına litvanyalılar bu geleneği sürdürdüler.
1993 yılında papa 2. john paul tepeyi ziyaret etmiş ve litvanyalılara teşekkür etmiştir. papanın ziyaretinden sonra hristiyan cemaati tarafından daha fazla rağbet gören yer günümüzde halen popüler olan bir turizm yeri haline gelmiştir. gelenlerin geleneği devam ettirmesinden dolayı günden güne artan haç sayıları şimdilerde 400 bine yaklaşmıştır. 1,5 mt. ve daha büyük haçlar için özel izin alınması gerekmektedir.
litvanyanın kuzeyinde 150 bin nüfuslu 4. büyük sanayi şehri olan siauliai* kırsalında bulunan, hristiyanların inanç ve fedakarlık sembolü olarak gördüğü, yaklaşık 200 binin üzerinde haç ile doldurulmuş tepecik.
litvanyanın ulusal haç merkezi olarak anılan bu tepe barışçıl direncin en önemli örneklerinde kabul edilir. avrupada en son hıristiyan olan ülke olan litvanyanın sovyet rusyaya karşı göstermiş olduğu direncin sembolüdür.
şehir 1236 yılında kurulmuş ve 14. yüzyılda alman şövalyelerden oluşan teutonic şövalyeleri* tarafından işgal edilmiş sonrasında 1975 de rusyanın himayesine geçmiştir. 1918 yılında litvanyaya geri verilen şehir üzerinde rusyanın tacizerinin devam etmesinden dolayı 1931 yılında polonyalılar ve litvanyalılar ruslara karşı ayaklanmıştır. bu ayaklanmada ölen binlerce litvayalının mezarlarının bile olmaması sonucu, ölenlerin aileleri tarafından bu bölgedeki ufak tepeciğe haçlar dikilmeye başlanmış ve ölenler için gelip dua ettikleri bir yer haline gelmiş.
2. dünya savaşında almanya tarafından işgal edilen şehir savaşın sonunda tekrar rusyanın yönetimine geçti. bu süreçlerde sürekli yakıp yıkılıp zarar gören şehir litvanyalılar tarafından tekrar tekrar ayağa kaldırıldı. şehir rusyanın yönetimindeyken bu tepedeki haçlar üç kez talan edildi fakat hırs tepeciği haline gelen bu sembolik yeri yaşatmak adına litvanyalılar bu geleneği sürdürdüler.
1993 yılında papa 2. john paul tepeyi ziyaret etmiş ve litvanyalılara teşekkür etmiştir. papanın ziyaretinden sonra hristiyan cemaati tarafından daha fazla rağbet gören yer günümüzde halen popüler olan bir turizm yeri haline gelmiştir. gelenlerin geleneği devam ettirmesinden dolayı günden güne artan haç sayıları şimdilerde 400 bine yaklaşmıştır. 1,5 mt. ve daha büyük haçlar için özel izin alınması gerekmektedir.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
dün gece rüyamda tacize uğradığımı gördüm, sabah uyandığımda o kadar kötü ve korku dolu hissettim ki....
sonra geçmiş denizimde alabora oldu zihnim.. toparladım sonra, birkaç nefes egzersizi ile geçti. geçti ama hâlâ yankılanıyor zihnimde. bu aralar çok kötü rüyalar görüyorum. anlatamıyorum da kimseye. geçen gün de silahla vuruluyordum. sanırım zor günler kapıda ve ben yine tek başıma olacağım. koşullar çok daha zor oluyor öyle ama sorun yok. şimdi gözlerim uykuya teslim olurken, çiçek kokusunu hissettiğim rüyalar görmek ve saçlarımın okşanmasını istiyorum....
sonra geçmiş denizimde alabora oldu zihnim.. toparladım sonra, birkaç nefes egzersizi ile geçti. geçti ama hâlâ yankılanıyor zihnimde. bu aralar çok kötü rüyalar görüyorum. anlatamıyorum da kimseye. geçen gün de silahla vuruluyordum. sanırım zor günler kapıda ve ben yine tek başıma olacağım. koşullar çok daha zor oluyor öyle ama sorun yok. şimdi gözlerim uykuya teslim olurken, çiçek kokusunu hissettiğim rüyalar görmek ve saçlarımın okşanmasını istiyorum....
devamını gör...
sözlük troll veri tabanı
sözlükteki trollerin daha efektif bir şekilde tespit edilmesi için açtığım bir başlıktır. aklıma ilk gelenler troller:
(bkz: ermolettin)
(bkz: psg)
desteklerinizi bekliyorum sevgili yazar kardeşlerim. bu illetten dayanışma kültürü ile kurtulacağız.
(bkz: ermolettin)
(bkz: psg)
desteklerinizi bekliyorum sevgili yazar kardeşlerim. bu illetten dayanışma kültürü ile kurtulacağız.
devamını gör...
oral seks
tamamen amerikan porno yozluğunun dayattığı manasız eylem. saçma sapan bir meta kültünün tapınması. oral seksin cinsel anatomide, karşılıklı uyarılan kaslar ve partnerle ortak orgazmla ilgili hiçbir alakası yoktur. tamamen erkek fallus kültürünün aşırı bencillenip yozlaşmışlığını bir ticari mal haline getirmesiyle medyayla dikte ettiği bir saçmalıktır.
devamını gör...
yazarların duyduğu reddedilme cümleleri
"ben ne diyeceğimi bilemiyorum şuan, çok şaşırdım, bunu beklemiyordum. sonra konuşalım mı whis?"
(bir daha konuşamadılar).
(bir daha konuşamadılar).
devamını gör...
piç
hakan günday'ın dört arkadaşın hayatını anlattığı kitabı. ilk cümlesi de gayet etkileyicidir. "insanlık, kendini öldüren ilk insan tarafından ihanete uğramıştır."
hakan.
devamlı hikayeler anlatır ve bu hikayelerin önceden okuduğu kitaplar olduğunu söyler. aslında hepsini kafasından uydurmaktadır ama kimse ondan şüphe duymaz, inanırlar. çünkü piçler her şeyi çok irdelemez.
cenk.
hayatındaki en önemli varlığı üstünde hayata göndermelerin olduğu tişörtleridir.
barbaros.
birleşmiş milletler genel sekresi olmak gibi bir hayale sahip piç.
afgan.
hayatında sadece bir kadına aşık olmuştur.
piç kimdir?
hayatı akışına bırakmış günü gününe yaşayan insanlar. son paralarıyla sigara ve alkol alıp nerde yatacaklarını sonra düşünen, çoğunluğu aşka inanmayan, beğendiği kadın kim olursa olsun elde etmek için elinden geleni yapan, serseri gibi görünseler de aslında kötülük bile yapamayacak kadar bu dünyadan bıkmış ve yaşamaktan yorulmuş insanlar piçler. kendilerini tanımladıkları bu kelime gerçek anlamıyla örtüşmese de hepsinin babasıyla bir derdi vardır. su yerine içki içip hayatla dalga geçerken de aynı anda büyük içsel bunalımlar yaşayabilirler. değişik ve ilginç insanlardır.
kitap akıcı olsa da yazarın en beğendiğim kitapları arasına giremedi malesef. benim için sıralama şu şekilde; daha, az, kinyas ve kayra . okumayı düşünenler daha ile başlayabilir.
şuraya birkaç alıntı da bırakalım sizler için. *
tanıdıkları insanlara yeterince borçları vardı. bir de hayata borçlanmak istemediler. onun için aldıkları her nefesi geri verdiler.
syf. 17
pahalı saatler takan insanların zamanları değerlidir.
syf. 29
bazen dünyanın bir kasa olduğunu düşünüyorum. tanrı'nın parasını sakladığı bir kasa. para biriminin insan olduğu bir evrendeki küçük bir kasa. tanrı'nın paraya ihtiyacı olduğu zaman büyük savaşlar, felaketler, ölümler oluyor. ölenler harcanıyor. kalanlarsa faiz yaratmak için ürüyor.
syf. 38
hakan.
devamlı hikayeler anlatır ve bu hikayelerin önceden okuduğu kitaplar olduğunu söyler. aslında hepsini kafasından uydurmaktadır ama kimse ondan şüphe duymaz, inanırlar. çünkü piçler her şeyi çok irdelemez.
cenk.
hayatındaki en önemli varlığı üstünde hayata göndermelerin olduğu tişörtleridir.
barbaros.
birleşmiş milletler genel sekresi olmak gibi bir hayale sahip piç.
afgan.
hayatında sadece bir kadına aşık olmuştur.
piç kimdir?
hayatı akışına bırakmış günü gününe yaşayan insanlar. son paralarıyla sigara ve alkol alıp nerde yatacaklarını sonra düşünen, çoğunluğu aşka inanmayan, beğendiği kadın kim olursa olsun elde etmek için elinden geleni yapan, serseri gibi görünseler de aslında kötülük bile yapamayacak kadar bu dünyadan bıkmış ve yaşamaktan yorulmuş insanlar piçler. kendilerini tanımladıkları bu kelime gerçek anlamıyla örtüşmese de hepsinin babasıyla bir derdi vardır. su yerine içki içip hayatla dalga geçerken de aynı anda büyük içsel bunalımlar yaşayabilirler. değişik ve ilginç insanlardır.
kitap akıcı olsa da yazarın en beğendiğim kitapları arasına giremedi malesef. benim için sıralama şu şekilde; daha, az, kinyas ve kayra . okumayı düşünenler daha ile başlayabilir.
şuraya birkaç alıntı da bırakalım sizler için. *
tanıdıkları insanlara yeterince borçları vardı. bir de hayata borçlanmak istemediler. onun için aldıkları her nefesi geri verdiler.
syf. 17
pahalı saatler takan insanların zamanları değerlidir.
syf. 29
bazen dünyanın bir kasa olduğunu düşünüyorum. tanrı'nın parasını sakladığı bir kasa. para biriminin insan olduğu bir evrendeki küçük bir kasa. tanrı'nın paraya ihtiyacı olduğu zaman büyük savaşlar, felaketler, ölümler oluyor. ölenler harcanıyor. kalanlarsa faiz yaratmak için ürüyor.
syf. 38
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının verdiği vibe
vibe ne bilsem ona göre şey yapacağım da.bilemedim altan.
edit: izlenim demekmiş.
edit: izlenim demekmiş.
devamını gör...
kendisine verilen tableti satan öğrenci
açıkcası cocugu değil, ona bunu yaptıran zorunluluğu sorgulamak lazım.
bununda altından mutlaka ‘’maddi ihtiyaç ‘’ çıkacaktır.
düşünün ülkenin ekonomisi ne durumda ki cocuk kendisine verilmiş tableti satarak, gelir elde etmeye çalışıyor.
lord helps us.
bununda altından mutlaka ‘’maddi ihtiyaç ‘’ çıkacaktır.
düşünün ülkenin ekonomisi ne durumda ki cocuk kendisine verilmiş tableti satarak, gelir elde etmeye çalışıyor.
lord helps us.
devamını gör...
fatura borcu olan şehit aileleri ve engelli tüketicilerin elektriğinin 3 ay kesilmeyecek olması
vay anam vayyy!! yahu alamanya olsun ameriga ingildere olsun kıskançlıktan kurdeşen dökecek ya! bu nasıl bir lütuf, nasıl bir feragat yüce zeus!!
sen elektriğini, suyunu ona buna satarsan veya ondan bundan dilenirsen, sen ultra rahat yatağında kıçını devir osura osura uyu diye şehit olan adamın anası babasıyla böyle maytap geçerler! bir de haber yapmış dürzüler.
sen elektriğini, suyunu ona buna satarsan veya ondan bundan dilenirsen, sen ultra rahat yatağında kıçını devir osura osura uyu diye şehit olan adamın anası babasıyla böyle maytap geçerler! bir de haber yapmış dürzüler.
devamını gör...
sanat ve devrim
alman, romantik beste yazarı richard wagner’in 1849 yılında yazdığı uzun deneme.
wagner, 1849 yılındaki dresden devriminde bakuninci anarşistleri desteklediği için almanya’dan sürgün edilmiş ve bu denemeyi paris’te yazıp yayınlamıştır.
wagner, 1848 devrimleri‘ni sanata zarar verdiğini iddia ederek eleştiren sanatçıları eleştirmektedir. wagner’e göre sanat endüstriyel bir hale gelmiş; sanatçıdan çok satıcı olan sanatçıların elinde, para kazanmak için bir enstrümana dönüşmüştür. burjuvazi ise parası sayesinde bu endüstrinin efendisi olmuştur.
wagner’e göre günümüz toplumunda gerçek bir sanat eseri yaratmak mümkün değildir çünkü toplum, sanatı sanat olarak değil, bir eğlence olarak görmektedir. wagner, sanatı eski şanına kavuşturmanın tek yolunun ise devrim olduğunu savunur. lakin sanatsal bir devrim yeterli değildir. gerçek sanat, sosyal devrimin omuzlarında yükselecektir.
wagneryen devrim, medeniyeti reddeder ve insanın, doğaya dönmesi gerektiğini savunur. ancak bu “doğaya dönüş” bir ilkelleşme değil, gelişimdir. wagner, proletaryayı kölelikten kurtarıp bütün üretimi makinelere devrederek toplumu yaratıcı olmayan bir iş yapmaktan kurtaracaktır. böylece insan, yaratıcı özüne geri dönecek ve zamanını, gerçek sanat eserini yaratmaya ayırabilecektir.
wagner’in devrim fikri çok ütopist olarak yargılansa da, 20. yüzyıldaki komünist sanatçıları derinden etkilemiştir. özellikle de sovyetler birliği’nde.
wagner, 1849 yılındaki dresden devriminde bakuninci anarşistleri desteklediği için almanya’dan sürgün edilmiş ve bu denemeyi paris’te yazıp yayınlamıştır.
wagner, 1848 devrimleri‘ni sanata zarar verdiğini iddia ederek eleştiren sanatçıları eleştirmektedir. wagner’e göre sanat endüstriyel bir hale gelmiş; sanatçıdan çok satıcı olan sanatçıların elinde, para kazanmak için bir enstrümana dönüşmüştür. burjuvazi ise parası sayesinde bu endüstrinin efendisi olmuştur.
wagner’e göre günümüz toplumunda gerçek bir sanat eseri yaratmak mümkün değildir çünkü toplum, sanatı sanat olarak değil, bir eğlence olarak görmektedir. wagner, sanatı eski şanına kavuşturmanın tek yolunun ise devrim olduğunu savunur. lakin sanatsal bir devrim yeterli değildir. gerçek sanat, sosyal devrimin omuzlarında yükselecektir.
wagneryen devrim, medeniyeti reddeder ve insanın, doğaya dönmesi gerektiğini savunur. ancak bu “doğaya dönüş” bir ilkelleşme değil, gelişimdir. wagner, proletaryayı kölelikten kurtarıp bütün üretimi makinelere devrederek toplumu yaratıcı olmayan bir iş yapmaktan kurtaracaktır. böylece insan, yaratıcı özüne geri dönecek ve zamanını, gerçek sanat eserini yaratmaya ayırabilecektir.
wagner’in devrim fikri çok ütopist olarak yargılansa da, 20. yüzyıldaki komünist sanatçıları derinden etkilemiştir. özellikle de sovyetler birliği’nde.
devamını gör...
küfür etkisi yaratan ama küfür olmayan sözler
şerefiniz kadar takı taksanız yeter.
devamını gör...
cheyenne
devamını gör...
türk telekom
çoğu insanın şikayetçi olup kullandığı iss sağlayacı ve gsm operatörüdür.
üzerinden lübnanlı bir aile zengin olmuştur.
üzerinden lübnanlı bir aile zengin olmuştur.
devamını gör...
mehmet berk yaltırık
korku ve fantastik edebiyat ile pek ilgili, bilgili tarihçi/yazar. namı değer songulyabani.
youtube kanalında tarihteki korku hikayeleri ve mitosları ile ilgili çok güzel hikayeler anlatmakta. şeyhülislam ebu suud efendi'nin hortlaklar hakkındaki fetvası, balkanlarda anlatılagelen tarihi kayıtları mevcut olan vampir/obur/hortlak hikayeleri, anadolu'dan nakil korku hikayeleri, türk mitolojisinden hikayeler, bazı kurgu hikayeler vb gibi konularda pek çok güzel içerik mevcut. bunun dışında kendisi kabadayılar, külhanbeyleri, yeniçeri zorbaları, yeniçeri raconları, tulumbacıların raconları vb gibi konularda da epey ilgili ve bilgili. kaynaksız konuşmuyor, sohbet tadında tatlış tatlış anlatıyor.
severek izliyor, dinliyor, okuyor, takip ediyoruz efenim.
youtube kanalında tarihteki korku hikayeleri ve mitosları ile ilgili çok güzel hikayeler anlatmakta. şeyhülislam ebu suud efendi'nin hortlaklar hakkındaki fetvası, balkanlarda anlatılagelen tarihi kayıtları mevcut olan vampir/obur/hortlak hikayeleri, anadolu'dan nakil korku hikayeleri, türk mitolojisinden hikayeler, bazı kurgu hikayeler vb gibi konularda pek çok güzel içerik mevcut. bunun dışında kendisi kabadayılar, külhanbeyleri, yeniçeri zorbaları, yeniçeri raconları, tulumbacıların raconları vb gibi konularda da epey ilgili ve bilgili. kaynaksız konuşmuyor, sohbet tadında tatlış tatlış anlatıyor.
severek izliyor, dinliyor, okuyor, takip ediyoruz efenim.
devamını gör...

