kendini karşısındakine tam olarak ifade edememekten kaynaklanan durumdur. bunun yolu önce kendini tanımaktan geçiyor bana göre. insan kendini tanıyorsa, başkasıyla da rahatça iletişim kurup tanışabilir. biz gerçekten kendimizi tanımıyoruz.
devamını gör...

pek ihtiyaç duyulan bir kelime değil. iki lafimdan biri bilmiyorum ile başlar ama dediğim gibi sadece başlar. sonra düşünür ve konu hakkındaki fikirlerimi saydırırım. bence biraz çelişkili bir durum.

bilmiyorum kelimesi ile giriş yapmam pek çok konu hakkında daha önce düşünmediğimi, bir başka deyişle prensip olarak genelde düşünmediğimi gösteriyor. aslında hakkında fikir sahibi olmamıza gerek olmayan pek çok konuda fikir bombardımanı altındayız. üstüne bir de biz gereksiz konular hakkında düşünüp fikir geliştirmekle işimizi daha da zorlaştırıyoruz. boşa eziyet. seçici olmak lazım. hayat bitiyor.
devamını gör...

b 12 ve demir eksikliği
tamam biraz ciddiyet.*
nedir eksik olan? başarı,sevgi,saygı,özgüven,özgürlük,tutku bu liste uzar gider... insanı ilgilendiren herşey bu bahsin içine girer. anahtar kelimeler bunlar hepimizde parça parça olan ama biraz da eksik kalan.
devamını gör...

çocuğun kendi olmasına izin vermektir. aile ve toplumsal normlar çerçevesine sıkıştırmadan, bir ideolojiyi dayatmadan, kendi yolunu bulabilmesine yardım etmek ama asla belli bir yola itmemek. o yolda düşse bile her zaman arkasında olmaktır.
devamını gör...

ölümü dogal seçilime bağlayan, öldürecek kadar öfkeli olmadığını beyan eden yazarların olduğu başlık
devamını gör...

ferda anıl yarkın'in ;
o başıboş toz zerreciklerinin göz pınarlarıma kaçıp tetiklenmesine sebep olan, üzülme'sini ne zaman dinlesem başıma gelen durumdur.
devamını gör...

sözlük sayesinde her gün bi' fırt aldığım erkek çok bilmişliğidir.
devamını gör...

ideal devlete ulaşmak için üç aşamanın gerçekleşeceğini iddia eden ideolojidir.

1. proletarya diktatörlüğü
2. sosyalizm
3. komünizm
devamını gör...

kalemine güvenen çıksın etsin iki kelam
davete icap edeceklere benden selam
er meydanında yedirtirim elma değil ayva
dinle ey oğul seversin sen de mirkelam
devamını gör...

dostoyevski “insancıklar” adlı kitabında: çok tuhaftı, ağlayamadım. ama ruhum paramparça olmuştu. “
devamını gör...

mutlu bir yuva kurmak...hoşuma giden, tebessüm ettiren, benimle ortak şeyler yaşamış kişilerin yazdıklarını oyluyorum. ne amacım olabilir ameke.
devamını gör...

kanunda tanımlandığı şekliyle 'takdiri indirim' yargılama sonucunda cezalandırılmasına karar verilen faile verilecek cezanın iyi hal nedeniyle indirilmesidir. saygınlık indirimi olarak da adlandırılan bu indirim için sanıkta şu gibi özelliklere bakılır:
sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, suçu işledikten sonra ne şekilde hareket ettiği, yargılama süresince ne şekilde davrandığı, verilecek olan cezanın sanığın geleceğine ne şekilde etki edeceği gibi... kanun maddesinde “gibi” edatı kullanılarak takdiri indirim nedenlerinin kanunda yer alan nedenlere benzeyen sınırsız sayıda nedenle uygulanabileceği kabul edilmiştir.
toplum en ağır cezayı beklerken uygulanan kravat indirimi diye medyada geçen iyi hal indirimleri çokça tartışılır.
iyi hal indirimi takdiri bir indirimdir, uygulanması zorunlu değildir.
.
devamını gör...

herkes gider yanında gene onlar kalır o yüzden sineye çekersin
devamını gör...

domatesin soyulmamasıdır.
behzat ç sahnesinde çok iyi açıklanıyor aslında. (bkz: akbaba).
devamını gör...

çocuk yetiştirmek gibi yılları alan bir uğraştır. ihmal edilirse, kurur gider. bunun gibi çok dikilip kuruyan ağaçlandırma alanları vardır.
şehir giriş ve çıkışlarda tepelerde göze çarpar. tabelasında ya bir devlet dairesinin ormanı, ya bir lisenin ormanı, ya da falanca kişinin ismini taşıyan orman olduğu belirtilir. ama ihmal edilmiş ve iyi bakılmamışsa, ormandan eser kalmamış, fidanlar kurumuş gitmiş, tabelası hatıra ormanı olarak kalmıştır.
devamını gör...

1977 yapımı bir david lynch şaheseri. charles bukowskinin hayatım boyunca izlediğim en iyi film ikinci bir film adı veremem size diyerek övdüğü filmdir ayrıca lynch üstadın ilk uzun metraj filmidir. film sizi içine çekerek gerçeklik algılarınızı alır uzaklaştırır. klasik bir sonradan baba olacağını öğrenip kadını yanına alma hikayesi olarak başlasa da çok farklıdır ortaya çıkan bebek bir yaratıktır konusu ama film resmen bir sürreal şölen yaşatır size düş mü gerçeklik mi anlayamazsınız bile. stanley kubrick bile bu film için arkadaşlarna muhakkak izleyin demiş ve filmde olan bebeğin nasıl yapıldığını öğrenmek için para teklif etmştir ama lynch'tan bir cevap alamamıştır. sağlam bir sabır çelik gibi bir irade ve güçlü bir mide isteyen bu filmin içerisinde klasik lynch dokunuşlarını hemen farkediyorsunuz. her filminde olduğu gibi bu filmde de baştan aslında mesajları veriyor lynch ama biz tabii ki çok sonradan anlıyoruz. imgesel dokunuşları bu kez fazlasıyla hissettiğimiz için sanki bir silgi ile beynimizi siliyor yönetmen filmin içerisinde 1977 yılında klasik sinema kurallarını altüst edip üstüne birde ayaklarının altına alıp çiğnemiştir. zamanın çok ötesinde oyunculuklar, senaryo ve makyaj ile. john nance nasıl oyunculuktur o.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

namı diğer bilyalı kaykay. kafa sözlük yazarlarının ilk bisikletleri başlığını görünce aklıma düşüverdi. zira bizim ilk kullandığımız tekerlekli vasıta odur. bisikletle falan hava atmaya çalışan ukala başka mahalle çocuklarını tornetlerle yokuş aşağı sıkıştırır, düşen eden olursa yerden kaldırır, üzerindeki tozu alır sonra sırıtır ve geçmiş olsun derdik. kızdığımız şey bisiklet değildi. onunla hava atılmasıydı. o dönemlerde bisiklet denilen nane biraz lükse kaçıyordu. ha deyince alınacak bir şey değildi. hele tek çocuk değilseniz ailenizin şartlarını da düşünmek mecburiyetindeydiniz.

hal böyle olunca bizde ağabeylerimizden öğrendiğimiz metodu takip ettik ve tabiri caizse bilyalı kaykaylar çetesi olduk. şunun gibi bir şey;

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bakın bu bakışlar öyle alelade bakışlar değil. bu çocuklar da en az bir kaç bisikletliyi yere indirmediyse bende hiç bir şey bilmiyorum. gözlerindeki muzırlık dikkatinizi çekmiştir. yapımı çok pahalıya gelmezdi ama emek isterdi. bilyaları * temin için dil dökmek gerekirdi. tahta işi kolaydı ama marangozdan almak daha afili ve sağlam oluyordu. bizim arkadaşlardan birinin babası marangoz olduğu için tahtalarımız bayağı bir kalite olmuştu. nizamına göre kesilip bize teslim edilmişti. tabi karşılığında biraz getir götür işi yapmıştık ama 3/4 tekerli ilk vasıtanız için bu bedel hiç bir şey sayılır. sonrasında ise dingiller güzelce tutturulur ve çiviler marifeti ile sağlamlaştırılırdı.

bizim çocukluk zamanlarımızın en keyifli oyun aletlerinden birisiydi. hatta yeri gelir mahalledeki ağabeyler bile ''ver bakalım bir tur ineyim şununla aşağıya'' diye sizin elinizden torneti alır ve kahkahalar atarak yokuş başına varırlardı. şunun gibi bir şey;

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ha bisikletli çocuklara ne mi oldu? onlar da geldiler tornetlere bindiler, böylece düşmekten ve tozlarının alınmasından kurtuldular. fakat işin sonunda kazanan yine bisiklet ve kapitalistler oldu. tornetler ise ''eski dostlar'' şarkısı eşliğinde kömürlüklere, depolara kaldırılıp yok oldular. pek çok güzel şey gibi...
devamını gör...

her dizesi insanın yüreğine dokunan mükemmel bir attila ilhan şiiridir.

bir kişi nasıl bir insanın gülmesini cenazeye benzetebilir aklım almıyor. mükemmel bir tasvir.
devamını gör...

ha yere tükürmüşsün, ha adam öldürmüşsün farkı yok benim gözümde. neden yaparsın ki öyle şeyler*
devamını gör...

eskiden hoşlandığım kişi.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim