kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

google amcanın "öksürük ağrısına ne iyi gelir?" sorumuza "6 ay ömrünüz kaldı" cevabını vermesi sonucu dünyada birçok insanın sahip olduğu sözde hastalıktır.
devamını gör...

fatman koktar'ın kendisini eleştiren sözlük yazarlarına ''ya entry'i sil, ya da 1000 dolar at. dava açarsak daha fazla alırız!'' demesidir, evet.

umarım bu sırrı açıkladım diye öldürülmem, öldürülürsem nickaltımdan ağıtlar yakılmalı, ismim yaşatılmalıdır.

ek, altımızdaki sherlocklara ithafen: bütün sırrı bozdunuz ya, ulan nasıl anladınız yahu, vallahi çok şaşırdım.
en küçüğünden bir mizaha tahammülünüz yok ya, gerçekten üzülüyorum size.
devamını gör...

terapi niteliğindedir. bu pandemi döneminde sık sık yaptığım eylem olmuştur.
devamını gör...

siyasal erk ve ona tapanlar yeter de artar bile.
devamını gör...

necip mahfuz'un 1982 yılında yayınladığı bu kitap 1930'lar ile 1970'ler arasındaki mısır'ı anlatıyor. mısır'da yaşayan hamid burhan ve ailesi kitabın merkezinde yer alıyor. mutlu bir aile fotoğrafıyla başlıyor ve gelişen olaylar ile o fotoğraftaki bireylerin yaşadığı mutluluk ve hüzünleri, birbirlerinden kopuşları,kuşak çatışması ve ev motifi işleniyor. mısırdaki devrimler, savaşlar, işgaller bu aile üzerinden anlatılıyor. yazar, mısırlı kadınların toplumsal rollerini, zamanla yaşanan modernlik algısının farklılaşmasını da ustaca aktarmış.
3 nesil boyunca yaşanan siyasi yönelim ve fikir farklılıkları oldukça dikkat çekici.
yazarın daha önce kaleme aldığı ve en meşhur eseri olan kahire üçlemesi ile benzerlikleri bulunuyor. fakat onun kadar kapsamlı bir kitap değil. basit ve akıcı bir anlatıma sahip. detaya inmeden üç nesil ile o dönemleri oldukça güzel aktarmış. ama eseri tam olarak anlayabilmek ve sindirebilmek için mısır'ın o dönemine ait siyasi ve sosyal olaylara hakim olmak gerekli. yoksa kitaptan edindiğimiz çıkarımlar biraz havada kalıyor.
mısır'ın devrimine ve toplumsal tarihine şahitlik eden bu üç neslin hayatını anlatan necip mahfuz, 1988 yılında nobel edebiyat ödülünün de sahibi olmuştur.
devamını gör...

kış ayı gelince korkmaya başlarım.bandana olmazsa sokağa çıkamam o derece. yine tıkalı sinüzler ne yapsam boş, çekmeyen bilmez.
bu dertten muzdarip olan kardeşlerim ağlayalım diyeceğim ama daha da tıkanır diye onu da yapamayız.
devamını gör...

gururla dahil olduğum nesildir. ileride daha kıymetli olacaktır.

yıllar sonrasına selam, gelince bizi kıskanacaksınız biliyorum swh
devamını gör...

sefer tasını kapıp gelecek varsa konum verebilirim.





kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yani ülkedeki herkes mantıklı karar verebiliyormuş gibi iyi olmuş demek oldukça tuhaf. bir gün bir kadına yol sorsanız ve eşi gelip sizi bıçaklasa , arkanızdan '' kim bilir nasıl şeytani bir niyetle sordu iyi olmuş '' densin ister miydiniz ? ben istemezdim. bir hayatı yok etmek bu kadar kolay olmamalı ve kesinlikle normalleştirilmemeli.
devamını gör...

böyle bir olaya tanık olsam ne yaparım en ufak fikrim yok. çünkü daha önce defalarca tanık oldum, her birinde farklı bir aksiyon aldım fakat hangisi doğruydu bilmiyorum.

eşinin saçlarından tutup diğer eliyle kafasına vuran bir adama arkadan yaklaşıp kollarını tuttum, beni ittirdi ve yere fırlattı. olay çözüldüğünde polis merkezinde polis bana "böyle şeylere karışma, dönüp sana da saldırsaydı ne yapacaktın? karışma" dedi.

başka bir olayda komşumun evinden çığlıklar yükseliyordu, polisi aradım, geldi. aşağıdaydım, polise daireyi tarif ettim. polis girdi adamla kadını kolundan tuttu arabaya bindirdi. arabaya giderken kadın bana bakıp "sen mi aradın polisi .....çocuğu, görürsün sen" gibi bir cümle kurdu. ertesi gün evlerine geri göndermiş polisler bunları. orada geçici süre kalıyordum, kaldığım süre boyunca da mümkün olduğunca çıkmadım evden, korktum.

başka bir olayda bir parkta sevgilisini saçlarından tutup yerlerde sürükleyen birine denk geldim, uzaktaydım biraz, bağırdım. gençti saldırgan. bana doğru döndü, 4-5 adım attı, elinde parlayan bıçağı gördüm. yoluma devam ettim az ilerde polisi aradım ve izlemeye koyuldum kuytu bi yerden. çocukla kız yan yana gittiler polis gelmeden. kız ne bağırdı ne kaçmaya çalıştı. saçlarını düzeltiyordu. polis de geldi, arabayla parkın etrafında tur attı gitti.

başka bir olayda bir kitapçıda karısının kafasına kitapla vuran bir adamı durdurmaya çalıştım, çalışanlar geldi "karışma sen biz polisi aradık" dediler uzaklaştırdılar beni. adam da kadının kafasına vurmaya devam etti, çalışanlar da uzaktan adama bağırdılar, başka hiçbir şey yapmadılar.

üniversiteye ilk başladığım yıllarda yurtta kalıyordum, yurt da epey kötü bir yerdeydi: uyuşturucu, cinayet, hırsızlık alayı vardı. ismi duyulmuş bir semtti zaten. devasa bir park vardı. orada iki çocuğun bir kıza saldırdığını gördüm, kız birinin sevgilisiydi sanırım. korktum yaklaşamadım, çünkü berbat bir mahalleydi ve saldırganların tipleri de biraz tuhaftı. polisi aradım, 23 dakika sonra geldi polis siren çala çala. saldırganlar saldırmayı bırakıp birisi kızın kolunu tuttu, diğeri de başka bir şeyle ilgileniyormuş gibi yaptı. polis parkın etrafında arabayla bir tur atıp gitti.

başka bir olayda çarşının orta yerinde karısını arabadan tartaklayarak çekip yere fırlatıp tekmeleyen bir adam görmüştüm. işlek bir yerdeydi. çevredekiler bağırıyordu, kimse müdahil olmadı ama. 30'larının başlarında bir adam atıldı saldırganın üstüne, saldırgan savuşturdu onu, sonra çektiği bıçağı sapladı adama. karnını tutan adam yere yığıldı, 10dk sonra polis geldi ambulans geldi herkesi topladı gitti.

mahallede apartmanın önünde karısına saldıran 30'larında bir adamı tüm mahalleli camdan izledi. ötedeki apartmanda 4. katta oturan bir adam elinde kürekle indi 5-10 dk sonra. saldırgana vurdu bi' tane. sonra kadın girdi araya, kocasına siper oldu, eve götürdü.

sevgilisine saldıran bir liseli/üniversiteli gördüm, kuytu bir yerdi. çocuğa bağırdım, küfürler savurdu bana. gittim üstüne, bana döndü saldırmaya kalktı. kız kolundan tuttu çocuğu yapma diye. çok canım sıkkındı zaten o gün. çocuğa laf attım bilerek, saldırmaya çalışsın istedim, saldırdı da. sonra savuşturdum, dövdüm. dinlene dinlene dövdüm, ciddiyim. yarım saat civarı. çocuğun gözünü hırs bürümüştü, yerlerde yuvarlanıyor ama küfür etmekten ağzından köpükler saçmaktan geri durmuyordu. çocuk yere yuvarlandıkça kız, çocuğun üstüne atıldı kaşına gözüne baktı. çocuk kızı kenara itip bana saldırmaya devam etti her seferinde. çocuğun kalkacak dermanı kalmayana kadar dövdüm. kaşını gözünü patlamadım, en fazla kolunda bacağında morluklar olmuştur. yoruldu zaten dayak yemekten. en son "bu kıza ya da başka birine saldırdığını görürsem bir daha böyle bırakmam, dahasını yaparım" dedim*. kız da beni itmeye, uzaklaştırmaya falan çalıştı. kızı da tuttum kolundan evine götürdüm, dedim ben teslim etmeyeyim ailene sokağın başında bekliyorum, sen kendin git. gitti sonra.

bu ve bunun gibi bir sürü şey daha... bizzat aile içinde de küçüklüğümden beri çok fazla şiddete tanık oldum. fakat halâ nasıl aksiyon alınır kestiremiyorum. söyleyeceğim tek bir şey var: böyle bir şeyi deneyimlemedikten sonra buraya "ben olsam şöyle yapardım böyle yapardım" demek inanın çok kolay oluyor. bu yüzden olaya müdahil olana da olmayana da kızamıyorum ben.*

çözüm ne inanın bilmiyorum.

ekleme: yaşadığım olaylarda saldırıya uğrayan kadınları asla suçlamıyorum yanlış anlaşılmasın. polisi de suçlayamıyorum. babam emekli polis memuru, yılların polisi. yaşadığı bin türlü olay var buna benzeyen. söylediği tek bir şey var: bu tür şiddet olaylarının %99'unda kabak polisin başına patlıyor. şiddete uğrayanların büyük çoğunluğu* karakolda polise saldırıyormuş, "neden geldiniz, işinize baksanıza siz" diye... anlamak çok güç gerçekten...

ekleme: bu tür olaylar sadece türkiye'de yaşanıyor zannediyorsanız yanılıyorsunuz. bu, insanlığın ortak sorunu.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


eurostat’ın rakamlarına göre, kadına şiddetin her alanda yaygın olarak görüldüğü fransa’da 2019 yılı başından bu yana en az 130 kadın eski eşi ya da sevgilisi tarafından öldürüldü. bu rakam 2017 yılında 123 kadın iken, geçtiğimiz sene ise 108 olarak kayıtlara geçti.

fransa'da her yıl yaklaşık 200 bin kadının şiddet mağduru olduğu ifade ediliyor.

almanya’’da “kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele günü” kapsamında yayımlanan rakamlar da ülkede kadına şiddetin büyük bir sorun olduğunu ortaya koydu.

ülkede 2018 yılında tecavüz, taciz ve zorla fuhuş mağduru 114 binden fazla kadın olduğu belirtilirken, yine geçen sene üç günde bir kadının yani 122 kadının öldürüldüğü duyuruldu.

italya’da ise italyan araştırma enstitüsü tarafından yayınlanan rakamlarda kadın cinayetlerinin artış gösterdiği belirtildi. son beş yılda 538 bin kadının eşleri tarafından fiziksel veya cinsel istismar gördüğünü duyuran enstitü, geçen sene 142 kadının öldürüldüğünü açıkladı.

bu arada romanya ise milyon kişi başına düşen kadın cinayeti sayısında 4.3‘lük oranla avrupa’nın en yüksek seviyesine sahip. buna göre, romanya’yı 4.2 ile macaristan, 3.6 ile ise cinsiyet eşitliği bakımından örnek gösterilen finlandiya takip ediyor.


devamını gör...

objektif değerlendiriyorum. sadece şu söz üzerinden türk milletini bilmeyen birinin yaklaşımı olduğu anlaşılıyor. türk affetmez, öleceğini bilse düşman dediğine güvenip sırtını dönmez; bir kere tükürdüğünü değil yalamak, dönüp ardına bile bakmaz. çizgisi bellidir. yeri gelir dosttan düşman olur da yine de düşmandan dost olmaz.

gerçi kan önemlidir sonuçta, insana kim olduğunu hatırlatır. araplarda böyle işliyor bu olaylar. bir gün küfür kıyamet yağdırır, ertesi gün karısını kızını "dostluk" namına huzuruna sunar, bir de sofra kurar her şey geride kalır.

bırakın da biz yine hatamızla, safımızla biz kalalım, öz duralım. yanlışımıza bizim yanlışımız deme erdemini gösterelim. kim olduğumuzu, hangi yollardan geçtiğimizi unutmayalım ki omurgamız sağlam başımız dik durabilsin. öbür türlü bir o tarafa bir bu tarafa lastik gibi çekilir dururuz.

ha unutmadan;

"geçmişini bilmeyen geleceğine yön veremez"
devamını gör...

saygi duymaktan gecer oncelikle . fikirlerine, hayallerine, beklentilerine... koruma icgudusuyle bastirmamak gerek. anne babalar ne yazik ki bunun dozunu cogu zaman kacirabiliyor.destek olunmasi gerek aldigi kararlara. ızin vermek gerek yurumesine, kosmasina, hayati tanimasina, kendi yolunu bulmasina... kabullenmek gerek ozellikle anne babadan farkli bir birey olmasini.
devamını gör...

bazı sözlük yazarlarımızın bilmediğine emin olduğum farktır zira bir insanı yalnız bir özelliğinden dolayı salak ya da zeki yapmanın başka bir açıklaması olamaz.

tip genelde bir özelliği ile bilinir. edebi metinlerde toplumsal boyutu ile öne çıkar ve ait olduğu sosyal durum, olay veya olgu onun üzerinden işlenir.

karakter ise bir sürü özelliğin toplanması ile oluşur. çelişkileri, acıları, mutlulukları, çıkmazları sadece kendisine aittir ve kendisiyle sınırlandırılmıştır.

bu iki bilgiden yola çıkarak insanlar tipleme değildir, birer karakter göstergesidir. yani bazı uç noktalar dışında bir özelliği nedeniyle kötü ya da iyi biri olmaz.
devamını gör...

ölümlü dünya, 10 dk önce kargo başlığında yazarken gördüm şimdi kalbim seninle yazıyor.
modlar elinde giyotinle dolaşıyor herhalde.
devamını gör...

o eski halinden eser kalmamış olan platform. evet hala bir numara ona bir lafımız yok yalnız bariz yapılan reklamlar,para karşılığı girilen entryler bolca bulunan troller falan cidden mide bulandırıyor.
devamını gör...

kral şuppiluliuma heykeli.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

beğeni almak için değil yazmak istediği için yazıyordur. onlarca hiç beğeni olmayan tanımım var ama neden yazdım diye hiç düşünmedim bile..
devamını gör...

koysa itici, koymasa trol. ne yapsın bu adem ?
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim