cemal süreya
internet ortamında kendisine ait olmayan şiirler sözler sanki kendisine aitmiş gibi paylaşılan şair.
devamını gör...
yazarların en türk özelliği
yumurtalıkta yarım limon her zaman bulundururum.
devamını gör...
başlık hortlatmak
rastgele butonu kullanılarak yapılması olası eylem.
başlıklar arasında dolaşmak bence çok güzel; özellikle bilgi içerikli olanlar. onların başlıklarının her dakika hortlatılması gerektiğini düşünüyorum. hadi bakalım, yüzümüzü kara çıkarmayın. *
başlıklar arasında dolaşmak bence çok güzel; özellikle bilgi içerikli olanlar. onların başlıklarının her dakika hortlatılması gerektiğini düşünüyorum. hadi bakalım, yüzümüzü kara çıkarmayın. *
devamını gör...
nefret
üzerine düşünüp ilk önce doğrulamaya ihtiyaç duyduğum kelime.
tdk'e tarafından nefret:
1. bir kimsenin kötülüğünü, mutsuzluğunu istemeye yönelik duygu.
2. tiksinme, tiksinti
şeklinde tanımlanmıştır.
bende bıraktığı iz ise çok eskilere dayanmakta. çünkü bu yaşıma dek; beni üzen, kıran birçok insan olmasına rağmen nefret ediyorum dediğim yalnızca bir kişi oldu. henüz lise zamanlarımda tanıdığım bir kız. içimde hiç hoşlanmadığım, varlığından haz etmediğim bir hisse neden oluyordu. bahsetmek ya da yakınında olmak tahammül sınırımın çok dışındaydı üstelik.
sonra büyüdüm. zamanla birilerine bu enerjiyi harcamanın benim için nedenli büyük bir yük olduğunu fark ettim. kalbimi kıran, canımı acıtan insanlara dair hissetiğim his ise ilk baş üzüntü oldu. sonrasında ise yok saymak ya da affetmek. yaşamımdaki izlerine göre değer atfettim böylelikle. yokluk ya da iz oldular zamanla. ama o kızdan sonra bu ağırlığı taşımadım bir daha. onu da geride bıraktım. hatta öyle ki bugün sadece zihnimde beni çok etkileyen bir his ile ilişkilenmiş olmasına rağmen ne adını ne de ona karşı nefret uyandıracak ne yaptığını hatırlamıyorum bir türlü.

güzel pandora gibi bir zamanlar ben de açtım o kutuyu. saçıldı ne kadar kötülük varsa dışarıya. korkup kapattım hızlıca kapağı ama kutunun dibine saklanıp kalmış yusufcuk misali umudu da serbest bıraktım zamanla. ve o gün bugündür nefretin yerine umudu koydum çoğu zaman. başaramadığımda da kapadım gözlerimi ya da çevirdim yönümü başka bir rotaya nazım gibi.
‘’büyük insanlığın toprağında gölge yok
sokağında fener
penceresinde cam
ama umudu var büyük insanlığın
umutsuz yaşanmıyor.”
görsel kaynağı
tdk'e tarafından nefret:
1. bir kimsenin kötülüğünü, mutsuzluğunu istemeye yönelik duygu.
2. tiksinme, tiksinti
şeklinde tanımlanmıştır.
bende bıraktığı iz ise çok eskilere dayanmakta. çünkü bu yaşıma dek; beni üzen, kıran birçok insan olmasına rağmen nefret ediyorum dediğim yalnızca bir kişi oldu. henüz lise zamanlarımda tanıdığım bir kız. içimde hiç hoşlanmadığım, varlığından haz etmediğim bir hisse neden oluyordu. bahsetmek ya da yakınında olmak tahammül sınırımın çok dışındaydı üstelik.
sonra büyüdüm. zamanla birilerine bu enerjiyi harcamanın benim için nedenli büyük bir yük olduğunu fark ettim. kalbimi kıran, canımı acıtan insanlara dair hissetiğim his ise ilk baş üzüntü oldu. sonrasında ise yok saymak ya da affetmek. yaşamımdaki izlerine göre değer atfettim böylelikle. yokluk ya da iz oldular zamanla. ama o kızdan sonra bu ağırlığı taşımadım bir daha. onu da geride bıraktım. hatta öyle ki bugün sadece zihnimde beni çok etkileyen bir his ile ilişkilenmiş olmasına rağmen ne adını ne de ona karşı nefret uyandıracak ne yaptığını hatırlamıyorum bir türlü.

güzel pandora gibi bir zamanlar ben de açtım o kutuyu. saçıldı ne kadar kötülük varsa dışarıya. korkup kapattım hızlıca kapağı ama kutunun dibine saklanıp kalmış yusufcuk misali umudu da serbest bıraktım zamanla. ve o gün bugündür nefretin yerine umudu koydum çoğu zaman. başaramadığımda da kapadım gözlerimi ya da çevirdim yönümü başka bir rotaya nazım gibi.
‘’büyük insanlığın toprağında gölge yok
sokağında fener
penceresinde cam
ama umudu var büyük insanlığın
umutsuz yaşanmıyor.”
görsel kaynağı
devamını gör...
emine erdoğan
(bkz: 50bin dolarlık hermes çanta)
devamını gör...
yazarların şu an olmak istedikleri yerler
böyle güneşli güzel bir gün ama hava çok sıcak da değil. rüzgar esiyor bir yandan. efulim ile buluşmuşuz. sonunda kavuşmuşuz. sarılmışız birbirimize, kokusunu içime çekiyorum. o ağacın altında, elimde bana hediye olarak çizdiği resmimiz. çok da güzel olmuş. hayallerimdekinden bile güzel. kolları sarmış beni, kollarım sarmış onu... dünya durmuş o an...
benim olmak istediğim yer: o'nun yanıdır kısacası. betimlemek için kelimeler yetmez ama olduğunca anlattım işte*.
benim olmak istediğim yer: o'nun yanıdır kısacası. betimlemek için kelimeler yetmez ama olduğunca anlattım işte*.
devamını gör...
artıkparlamayanyıldız
artık yıldızının çok çok parıl parıl parlamasını dilediğim iyi ki doğmuş yazar. *
devamını gör...
kitap okumuyorum eksikliğini de hissetmiyorum diyen tip
kitap okumamasının eksikliğini biz toplum olarak derinden hissediyoruz maalesef.
devamını gör...
diri gömülen
sadık hidayet'in ilk öykülerinin yer aldığı kitapta okuyucu başlangıçta aynı isimli bir öykü karşılıyor. 1903 doğumlu yazarın henüz 1929-1930 yıllarında yazdığı öyküler gelecek yıllarda vereceği eserlerin izlekleri ile ilgili de ipucu vermesi bakımından oldukça güzel bir keşif. sadık hidayet için intihar düşüncesinin yeni olmadığını biliyoruz ancak ilk dönem eserlerinde bu temanın yansımalarını görmek benim için fazlasıyla keyifli. kitap, bir kısmı paris'te, bir kısmı tahran'da yazılmış dokuz öyküden oluşuyor. eserin türkiye'de ilk basımı yapı kredi yayınları tarafından ilk kez 1995'te gerçekleştirilmiş.
diri gömülen isimli öykü için özel bir parantez açmak mecburiyetindeyim. bu ilk öykü yazarın planladığı eylemlerin yıllar öncesini -ya da sonrasını- gösteren bir ayna gibi. tutkuyla yazıldığını hissettiren bu öykü nitekim yazarın ölüm biçimiyle fazlasıyla örtüşüyor. bir iç döküm diyebilirim. intihara dair düşüncelerinin bir eylemle sonuca bağlanacağı kaçınılmazdır sanıyorum. bu öyküden paylaşmak istediğim, içselleştirdiğim pek çok cümle varsa da bunu kısa bir alıntıyla sınırlı tutacağım. sadık hidayet, okuyucusunu bulan bir cevher bence. bazı insanlar, mekanlar, olaylar gibi nehir insanı onu okumaya sürükleyecektir diye düşünüyorum.
kendim, kendi gözümde yabancıyım. niçin yaşadığıma, neden burada olduğuma hayret ediyorum. gördüğüm bu insanlar kim ve benden ne istiyorlar?
kaynak: sadık hidayet, diri gömülen, s. 21, yapı kredi yayınları.
diğer öyküleri ise iran'a has motiflerin sıkça tercih edildiği insan ve toplumun ana hatlarıyla görülebileceği bir çizgide. tagore öykülerini anımsatan bir biçem hissettim. tabii hidayet, ta 1936'da gidiyor hindistan'a, bu kitap dediğim gibi 6-7 yıl öncenin ürünlerinden oluşuyor. iran toplum yapısıyla taşıdığımız benzerlikler bu öykülerde oldukça belirgin. belki farklı bir toplumun ve kültürün ürünü olduğu dahi hissedilmeyebilir bazı ciddi ayrımlar dışında. masal özelliği gösteren son öykü, bu günümüzün en açık tasvirlerinden biri.
sadık hidayet, diri gömülen ile gelecek yapıtlarının bir vaadini sunuyor sanki, (bkz: kör baykuş (kitap)).
diri gömülen isimli öykü için özel bir parantez açmak mecburiyetindeyim. bu ilk öykü yazarın planladığı eylemlerin yıllar öncesini -ya da sonrasını- gösteren bir ayna gibi. tutkuyla yazıldığını hissettiren bu öykü nitekim yazarın ölüm biçimiyle fazlasıyla örtüşüyor. bir iç döküm diyebilirim. intihara dair düşüncelerinin bir eylemle sonuca bağlanacağı kaçınılmazdır sanıyorum. bu öyküden paylaşmak istediğim, içselleştirdiğim pek çok cümle varsa da bunu kısa bir alıntıyla sınırlı tutacağım. sadık hidayet, okuyucusunu bulan bir cevher bence. bazı insanlar, mekanlar, olaylar gibi nehir insanı onu okumaya sürükleyecektir diye düşünüyorum.
kendim, kendi gözümde yabancıyım. niçin yaşadığıma, neden burada olduğuma hayret ediyorum. gördüğüm bu insanlar kim ve benden ne istiyorlar?
kaynak: sadık hidayet, diri gömülen, s. 21, yapı kredi yayınları.
diğer öyküleri ise iran'a has motiflerin sıkça tercih edildiği insan ve toplumun ana hatlarıyla görülebileceği bir çizgide. tagore öykülerini anımsatan bir biçem hissettim. tabii hidayet, ta 1936'da gidiyor hindistan'a, bu kitap dediğim gibi 6-7 yıl öncenin ürünlerinden oluşuyor. iran toplum yapısıyla taşıdığımız benzerlikler bu öykülerde oldukça belirgin. belki farklı bir toplumun ve kültürün ürünü olduğu dahi hissedilmeyebilir bazı ciddi ayrımlar dışında. masal özelliği gösteren son öykü, bu günümüzün en açık tasvirlerinden biri.
sadık hidayet, diri gömülen ile gelecek yapıtlarının bir vaadini sunuyor sanki, (bkz: kör baykuş (kitap)).
devamını gör...
oğlu çarmıha gerilirken baba napıyordu sorunsalı
(bkz: hiç etik değil) (bkz: tanrım valla bu p** güldürdü).
devamını gör...
john steinbeck
makineleşmeyle birlikte sermayenin üretim araçlarını tekelleştirmesinin sonuçlarını anlamak isteyenlerin okuması gereken bir yazar. bireysel üretim modelinin yok olmasını, insanların doğaya ve kendisine yabancılaşmasını, her şeyin piyasa için olduğu bir dünyayı muhteşem bir dille ve imgelemle anlatan yazar. gazap üzümleri okuduğum zaman kapitalizmin insan üzerinde yarattığı çaresizliği ve çelişkiyi çok daha iyi anlayabilmiştim.
devamını gör...
seni sen yapan özelliklerin
enerjik olmam, konuşkan olmam, güleç olmam.
öyle ki
öyle olmadığım zaman çok sırıtıyorum.
nen var diye soruyorlar. uykum var, midem ağrıyor ya da açım diyemiyorum.
öyle ki
öyle olmadığım zaman çok sırıtıyorum.
nen var diye soruyorlar. uykum var, midem ağrıyor ya da açım diyemiyorum.
devamını gör...
uyuyup uyanmamak
ölmektir. insanın kendini mezarda bıraktığı eylemdir.
devamını gör...
the simpsons
geleceği öngördüğü şeklinde hitaplara maruz kalan*, 1990 yılından bu yana hayatımızı renklendirmeye devam eden, matt groening tarafından yapımcılığı üstlenilen, efsanevi yetişkin çizgi filmi, sitcomu.
devamını gör...
terör örgütleri nasıl doğar sorunsalı
etki tepkiyi doğuruyor, etki sonrası tepki gücünü elinde bulunduranlar zalimse* ve medeni çözümler aramıyorsa şiddete başvuruyor, başarılı olursa kahraman ilan ediliyor başarılı olamazsa terörist.
bunun dayanağı ise (bkz: nelson mandela)'dır şayet çıktığı silahlı mücadeleyi kaybetseydi terörist olarak anılacaktı,
edit; bir örnek daha verelim (bkz: ebu gureyb cezaevi işkenceleri)
buradaki işkencelere maruz kalan insanlar bir şekilde tepki vermek isteyecekler maruz kalanların profilini düşünürsek birleşmiş milletlere gidip hak aramayacaklar, tabii ki ellerine silah alacaklar. bu teröristleri haklı kılmaz ama tepkiye neden olan etki asıl suçdur.
rahatsız edici görüntüler içermektedir
bu olayın baş suçlusu sabrina harman 6 aylık hapis cezası almıştır, bu kişiye ölüm cezası dahi verilse iktifa etmeyecek iken böyle komik bir ceza onun sadece emirleri uyguladığının bir yansımasıdır. böyle emirleri veren kurumsa devlet değil ancak terörist yetiştiricisi olur, oda teröristten daha âdidir.
bunun dayanağı ise (bkz: nelson mandela)'dır şayet çıktığı silahlı mücadeleyi kaybetseydi terörist olarak anılacaktı,
edit; bir örnek daha verelim (bkz: ebu gureyb cezaevi işkenceleri)
buradaki işkencelere maruz kalan insanlar bir şekilde tepki vermek isteyecekler maruz kalanların profilini düşünürsek birleşmiş milletlere gidip hak aramayacaklar, tabii ki ellerine silah alacaklar. bu teröristleri haklı kılmaz ama tepkiye neden olan etki asıl suçdur.
rahatsız edici görüntüler içermektedir
bu olayın baş suçlusu sabrina harman 6 aylık hapis cezası almıştır, bu kişiye ölüm cezası dahi verilse iktifa etmeyecek iken böyle komik bir ceza onun sadece emirleri uyguladığının bir yansımasıdır. böyle emirleri veren kurumsa devlet değil ancak terörist yetiştiricisi olur, oda teröristten daha âdidir.
devamını gör...
eğilirken göğüs dekoltesini kapatan erkek
şişman bir erkek olabilir.*
devamını gör...




