bu coğrafyanın insanı.
islamcısından sekülerine, osmanlıcısından atatürkçüsüne, türkünden kürtüne, ateistinden dincisine, alevisinden sünnisine kadar fark etmeksizin ortak bir protip.
önemli olan hangi görüşe sahip olduğu değildir.

kendi fikri dışındakine saygı göstermeye tenezzül etmez, inandığı ve savunduğu şeyi kendine neredeyse tanrı bellemiştir. eleştirilmez, sorgulanmaz ve kutsaldır.

linç kültürü yaygındır, demokrasiden ve insan haklarından bihaberdir. "oh olsun" kafasında yaşadığı için hak-hukuk gibi kavramlara uzaktır. onun gözünde cahil olmanız birkaç kelimenize bakar, işin gerçeği en akıllısı odur.

bu prototip değişmedikçe ne ülke değişir, ne sistem ne de düzen. nasılsanız öyle yönetilirsiniz, iğneyi de çuvaldızı da herkes kendine batırmalıdır.
devamını gör...

t: alkolik bir divan edebiyatı şairi. doğum yılı tam olarak bilinmemekle birlikte vefatının 1494 veya 95 yılında olduğu kayıtlara geçmiştir.

birçok tezkirede, fatih sultan mehmet'in, melihi'nin olmadığı sohbetlerden tat almadığı belirtilir. genel olarak dostları arasında da nüktedanlığı ve hazırcevaplığı ile övülürmüş. fatih, melihi'ye içkiyi yasaklamış, ona yemin ettirtmiş ama bu sefer de melihi boza ve esrara başlamış. bir gün fatih'in huzuruna sarhoş bir vaziyette getirilmiş, sarhoş olmadığını iddia etmiş, doğal olarak inanmamışlar ve ağzını koklamışlar, herhangi bir koku yok imiş fakat bir yandan da ayakta duramaz vaziyetteymiş. bunun üzerine en sonunda "şarabı damardan şırıngıyla" enjekte ettiğini söylemiş.* fatih de bakmış olacağı yok, kendi haline bırakıp affetmiş.
içkiye o kadar düşkünmüş ki parasının suyun çekildiği zamanlar her gün kadeh başına bir kıyafetini rehin bıraktığı söylenir. birçok yere baston yardımıyla gidermiş* fakat iş meyhanelere gelince bastonsuz gidermiş.
üstattan bir beyit:
"mey iç hoş geç gönül yıkma cihanda
kayırma ki kerîm işi keremdür"
kendisi hakkında daha fazla okumak için latifi tezkire 490. sayfada
devamını gör...

yönetimin bulaşmadığı bir bal porsuğu kalmıştı o da oldu. bu kaçıncı uçurduğunuz yazardır, bu ne tahammülsüzlüktür. uçurulan yazarda sözlüğün en efendi, en sevilen, en beğenilen yazarlarından üstelik. ben hayatımda bu kadar despot bir sözlük yönetimi görmedim ki her eleştirene sataşsın, yola getiremiyorsa da uçursun. söylediklerinize de inanamıyorum artık kusura bakmayın, birini uçuruyorsunuz elbet karalayacaksınız gibi geliyor bana. bal porsuğu'nun başka sözlük hesabını bilmem, twitter hesabını da bilmem ancak burda sevdiğim ve yazılarını takip ettiğim bir yazardı; iyileri harcıyorsunuz meydan vasıfsızlara kalıyor. böyle giderse, ki zaten beğenmeyen gitsin eleştireni de biz uçururuz tavrınız da açık, burası büyür, özgür keyifli bir sözlük olur hatta belki ekşi de başlayan ve ne yazık ki orada azalan şeyler burada devam eder dediğimiz bu sözlük de daha niceleri gibi toz olur, duman olur, unutulur.

şunu da ekleyeyim; bir yazar yönetimi eleştirebilir ve hatta sataşabilir, bunda yönetimin yapabileceği en fazla şey buna cevap yazmaktır ya da eleştiren yazarla görüşmektir. tabi eğer burası özgür bir platformsa. burada her gün eleştirilen ekşiye açıp baksınlar yöneticilere neler deniliyor, kanzuk'un adı dürümcüye çıkmış arkadaş, diyebilir mi ki burası benim sözlüğüm kimse bana laf edemez diye? diyemez, çünkü o zaman orası özgür bir platform olamaz, bütün olay da orada biter çünkü sözlük dediğimiz yer her görüşün özgürce ifade edilmesiyle anlam bulur, mesele budur. yine o çok eleştirilen sözlükte içeriği ne olursa olsun, istediği kadar siyaset barındırsın mahkeme kararı olmadan öyle kolay entry kaldırılmaz, oysa burda beğenmediklerini yazarıyla uçuracaklar neredeyse.

velhasıl bu yazı bir tepki yazısı olduğu kadar yapıcı eleştiri olarak da yazılmıştır, tavsiyem bu absürd anlayışın terk edilmesidir. yoldaş'ın kötü niyetli olmadığını biliyorum ancak yapılanları yanlış buluyorum, oturup bi değerlendirsinler yapılanları ve en önemlisi bir öz eleştiri versinler, bence bariz sıkıntıların çözümü için önemli bir adım olacaktır. umarım bal posuğu'yla da sorunlar çözülür ve kendisi geri gelir.
devamını gör...

popülerlik, damdan kimseye düşmüyor; onlar da salt popülerlik için yazmaya başlamamıştır diye düşünüyorum. bunu kendine amaç edinmiş olanların başarılı olmaları düşük ihtimaldir.

yazmak benim için; kendimi dünyaya anlatmak için seçtiğim, yaparken rahatladığım eylemlerden biri. insan anlaşılmak ister, anlayın beni sayın yazarlar! var olmak için yazıyorum.

ne demiş sait faik üstadımız; yazmasam deli olacaktım, heh işte o misal.
devamını gör...

deniz paraşütü ile marmaris üzerinde yükseldiğim, etrafımda gökyüzünden başka hiçbir şeyin olmadığı andı.

sağ sol, aşağısı yukarısı sadece mavi... açıklı koyulu... ondan güzel ve özgür bir an hatırlamıyorum hayatımda.
devamını gör...

halk arasında kalp atışı olarak bilinir.
kanın büyük atardamarlara pompalanması sırasında kan basıncında ki değişmenin atardamar çeperinde oluşturduğu ritmik kasılma ve gevşemedir.
devamını gör...

her ay başka bir banka kartından bir ay ücretsiz netflix hesabı açıyorum.
devamını gör...

niye bilmiyorum civa vardı evde.
metal olduğunu çözebilmiştim ama sıvı olduğunu çözememiştim. bana göre erimiş tencere sapı gibi bir şeydi o. dokununca su gibi ele de bulaşmıyordu, garip bir şeydi.
devamını gör...

yine vakti zamanında bir gün....
softanın biri bektaşi'nin önüne geçmiş
-ey erenler; iyisin, hoşsun, ilim irfan sahibisin; bir de oruç tutup, namaz kılsan, bizim nazarımızda da itibarın olur o zaman..
bektaşi gülmüş ve demiş ki:
-sizin nazarınızda itibar kazanmak için, tanrı önündeki itibarımı zedeleyemem..
devamını gör...

o kararı uyguladıktan sonra gelen rahatlama hissi kadar güzel olmayandır. (bkz: istifa etmek) muhteşem bir iç huzur.
devamını gör...

platon bir gün kolunda bir ornitorenkle bara girer (daniel martin klein, thomas cathcart)
devamını gör...

ınce memed serisi.
otuz yaşımda okudum. okuduktan sonra yaklaşık bir yıl boyunca elime başka roman alamadım. ardından bulabildiğim yaşar kemal kitaplarını okudum. ama ince memed başka, ince memed... çevremdeki herkese okutmaya çalışıyorum. siz de okuyun. muhakkak.
devamını gör...

yanlışlıkla düğün konvoyundan kazanmıştım. adamlar yanimda durup para vermişti.*
devamını gör...

hemsaye, farsça kökenli olup komşu anlamına gelen, telaffuzu ve estetiği kulağa hoş gelen kelime.

hem: farsçada beraberlik, birliktelik anlamı katan bir kelime/ek.
saye: farsçada gölge anlamındaki kelime.

hemsaye, aynı gölgeye sahip anlamındaki incelikle komşu olarak kullanılır. sokakta oynarken her birimiz bitişik evlerin gölgelerinin bütün olduğunu görmüşüzdür.*
devamını gör...

laika, rusça'da "havlayan" anlamına gelir. moskova sokaklarında gezinirken yakalanmasıyla bana (bkz: köpek kalbi (kitap))'ı hatırlatmıştır. yolculuğu esnasında bir fanın durmasıyla ortaya çıkan olumsuz koşullar sebebiyle yedi saat içinde öldüğü, 2002'de açıklanmıştır.
bilgi kaynağı: all about space dergisi, ekim 2020/ 10. sayısı'nda okumuştum.
devamını gör...

14 yaşında ergen zihniyetinde ki yazarlar topluluğuna dahil olan kişi.

hiçbir şeyi beğenmez. her tanımda imla hatası arar, bulursa orgazma falan ulaşıyor herhalde.

bunların bir tık üst versiyonu hiç konuşmadığı yazarların nickaltına gidip saçma salak şeyler yazanlarıdır.

prim vermemek önemsememek lazım. açtıkları başlıklara tek tanım dahi girmemek çok önemli.

böyle böyle yok olup ait oldukları yerlere gidecekler diye düşünüyorum.
devamını gör...

hiç almayacağım biz özellik. yeşil mahlas 7500 olsun yine veririm. ama gizli gezinme almam. kimden neyi saklayacağım ki allasen?
devamını gör...

kendisi az önce bitirdiğim alper canıgüz kitabıdır. yazarın okuduğum 3. kitabıdır daha önce tatlı rüyalar ve oğullar ve rencide ruhlar kitabını okumuştum. kitap hakkındaki izlenimlerimi elimden geldiğince yazar arkadaşlarım için paylaşayım. öncelikle kitap son derece sürükleyici bir oturuşta elinizden düşürmeyeceğiniz bir kitap sıkı bir kurguya sahip. kitabın konusu basit ama etkili klasik geçmişe dönme konusu böyle kurguları okumak eğlencelidir o yüzden okurken büyük keyif aldım. kitabın bölümleri nirvana grubunun bir albümündeki şarkıları içeriyor. her bölüme ayrı bir nirvana şarkısı koymuş. alper bey üç kitabında da iyi bir gözlemci olduğunu bana hissettirdi ama bu kitapta bir başka hissettirdi. yazarımız öyle edebi yönü kuvvetli bir yazar değil. ama zeki birisi çok zeki yaramaz çocuk derler ya öyle birisi okurken çok rahat hissediyorsunuz. olaylara bakış açısının farklılığı sizi şaşırtıyor. karakterler çok iyi yaratılmış o yüzden iyi gözlemci diyorum kendisine. yazar kendini entelektüel zannedip boş lakırdı yapan üniversite ortamındaki tiplere sık sık geçirmeyi ihmal etmemiş. kitaptaki diyaloglar o kadar güzeldi ki tebessüm ederek hatta bazen kahkaha atarak okudum. üniversite kampüsündeki sohbetler kitabı okurken etkileneceğiniz kısımlardır. buraya kadar okuyan yazarlara teşekkür ederim ilginizi çekmesi için hoşuma giden yanları sizlere kendimce aktarmaya çalıştım. buradan sonrası spolier. --! spoiler !--

kitapta belki de canınızı en sıkan durum kurgunun mükemmel şekilde başlayıp sonunun saçma şekilde bağlanması oluyor kitap depar atarak koşarken ortalarda yavaşlıyor sonlarda tüy dikerek kendini salıyor. yazarın bize yarattığı nergis karakteri birini öldürecek bir karakter değil o yüzden şaşırıyorsunuz ama ufak şaşırıyorsunuz kitabın sonu size hissettirdiği şekilde vurmuyor maalesef. ayrıca iskender doğan karakterini öyle ilginç işlemiş ki sonunun bir şekilde ona az bağlanması bir okuyucu olarak beni çok ama çok üzdü. kitabı okurken ister istemez kafanızda tahminler oluşuyor ve o tahmin kitabın sonunda çıkınca hayalkırıklığına uğruyorsunuz.

--! spoiler !-- severek okudum. alper canıgüzün üç kitabı da başarılı ve eğlenceliydi sağolsun. en sevdiğim alıntıyı koyup gidiyorum saygıyla selamlıyorum siz değerli okuyanları. elinde çekiçten başka bir şey olmayan insan, her şeyi çivi olarak görür.
devamını gör...

platon'a göre güzellik ideadır, mutlaktır "güzel kadın ölür gider ama güzellik ideadır, mutlaktır" der.
aristoteles güzelliği "bir orantıyı ve belirli bir sınırlılığı gösteren bir düzen" olarak tanımlar
platinos güzellik tanrısal aklın evrendeki ışıması; hegel ise "mutlak ruhun nesnelerde görünüşe gelmesi" der.

"güzellik bir insanın iç dünyasının kendine göre bir nesneyi algılamasıdır."
yanisi: siz kendinizi ne kadar "güzel"leştirirseniz güzellik algınız da o kadar "güzel"leşir demek istiyor.
devamını gör...

birtakım egzersizlerle belirginliğini artırabildiğiniz gamzelerdir. fakat bu gamzenin bir farkı vardır. bunlar gülümseyince çıkmazlar, ortaya çıktığında gülümsetirler.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli portakal radyo renk modu sözlük kütüphanesi online yazarlar kulüpler yazarak kitap kazan puan tablosu sıkça sorulan sorular yönetim kadrosu istatistikler iletişim