6 ocak 2021 melih bulu'nun eylemciler ile görüşmesi
anti demokratik bir şekilde rektör oldu ancak anlamadığım konu şu ,demokratik bir şekilde buluşmuşsunuz soru soruyorsunuz ve yuhalıyorsunuz bir cevap vermesini bekleyin.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının hobileri
farklı illerde kamp yapıp fotoğraflar çekmek, çizim yapmak ve deniz kabuğu boyamak.
devamını gör...
6 ocak 2021 melih bulu'nun eylemciler ile görüşmesi
gorevlendirilmis kisiyle dalga gecilmesi cok anlamsiz. adami begenirsiniz begenmezsiniz, karsiniza gelmis insanca, arkadasca size birseyler anlatmaya calismis. ogrencilerin genel tutumu son derece saygisiz. istediginiz kadar hakli olun haksiz duruma dusurmussunuz kendiniz.
protesto edilmesi gereken kisi belli de onu yapmaya cesareti yok tabi kimsenin. he ben bu rektorun yerinde olsam bu kadar seyden sonra direk istifa ederim de, istifa edince basina neler gelecegini de bi dusunmek lazim.
protesto edilmesi gereken kisi belli de onu yapmaya cesareti yok tabi kimsenin. he ben bu rektorun yerinde olsam bu kadar seyden sonra direk istifa ederim de, istifa edince basina neler gelecegini de bi dusunmek lazim.
devamını gör...
tearjerker
amerikalıların "acıklı filmler" için kullandığı bir tabirdir. filmin sonunda gözyaşlarınız sel olur. mesela love story, mesela babam ve oğlum filmi.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şiirleri
ört gizli özneleri üzerime
üşüyorum bir bilinmezin içinde
her şey kamuflaj
gizlen gizlenebildiğin kadar
sancır kalbim
korunmak için her yanı nasır
sebepler sonuç
alem bir avuç
kabul et ya da etme
artırılmış gerçek tüm yalanlar
mış gibi kalanlar
gidenler hapsolmuş
muğlak bir gelecek
her şey onun üzerine kurulmuş.
üşüyorum bir bilinmezin içinde
her şey kamuflaj
gizlen gizlenebildiğin kadar
sancır kalbim
korunmak için her yanı nasır
sebepler sonuç
alem bir avuç
kabul et ya da etme
artırılmış gerçek tüm yalanlar
mış gibi kalanlar
gidenler hapsolmuş
muğlak bir gelecek
her şey onun üzerine kurulmuş.
devamını gör...
kafa filmler radyo yayını
tam istediğim tarz program. beklemedeyim efenim.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
canım pastirmalicorek ben kendime gelemedim. kendi sesimi bu kadar erken duymayı beklemiyordum*.
devamını gör...
kedisi olan yazarlar birliği
finn peek-a-boo bildiğin tekir değildir. asistanımdır kendisi. çalışan bir kedidir. kedi cafelerde düzenlediği atölyelerde kedi eğitimi ve bakımı hakkında uygulamalı eğitim verir. yavru köpek derslerinde köpeklere kedilerin aslında sevimli ve eğlenceli hayvanlar olduğunu öğretir. reaktif köpeklere korkularını yenmeleri için yardım eder.
kardeşi kırmaların hası jim düdü ile ev arkadaşıdır. dünyadaki tüm hayvanlar dostudur. dağ, tepe, orman demez yaşam yolculuğumun her adımında bana katılır. trekking favori aktivitesidir.
cins kedilere taş çıkartır. sokakta bulunmuştur. veterinerde sahiplenmeyi bekleyen kediler arasında cazgırlığıyla dikkat çekmiştir. sloganı #satınalmasahiplen olan kedidir.
kardeşi kırmaların hası jim düdü ile ev arkadaşıdır. dünyadaki tüm hayvanlar dostudur. dağ, tepe, orman demez yaşam yolculuğumun her adımında bana katılır. trekking favori aktivitesidir.
cins kedilere taş çıkartır. sokakta bulunmuştur. veterinerde sahiplenmeyi bekleyen kediler arasında cazgırlığıyla dikkat çekmiştir. sloganı #satınalmasahiplen olan kedidir.
devamını gör...
türkiyeli
türkiye cumhuriyeti bir ulus devlettir. ulus devlet, içinde tüm yöresel ve etnik gruplar kendi varlıklarını da koruyacak şekilde olmak üzere üst bir milli kimliği oluşturur ve ‘tek devlet’ olarak yapılanır. atatürk "türkiye devleti ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür" diyerek ulus devlete vurgu yapmıştır. başka bir tanımla; yasama, yürütme ve yargı erklerini ulusal bir hükümet elinde merkezileştiren ve yurttaşların siyasal karar sürecine eşit koşullarda katılımını sağlayan devlet yapısıdır.*
yurttaşlık tanımı bütün anayasalarımızda yer almıştır. ırkçı bir amaç güdülmese de tartışma yaratır. osmanlı devleti olsaydık osmanlı yazacaktı bu maddede. anlatılmak istenen budur. kastedilen soy değildir. 1924 anayasası bu gerçeği daha net açıklamıştır. 1982 anayasasının tanımı anlamı zedeleyicidir.
özgün dile sahip ülkelerde yaşayan halka o ülkenin adı ile seslenilir. fransalı, rusyalı, ingiltereli, ispanyalı, almanyalı denmez. bu ülkelerin içinde de binbir çeşit halk vardır. ancak hiç biri çıkıp ben fransalıyım ya da rusyalıyım demez. bu sebeple türkiyeliyim demek hatalı bir söylemdir. buradan kavga çıkarıp tartışmak kimseye fayda sağlamaz. ilk tanımda ilber ortaylı'ya atfedilen sözler, odun kafalılar kısmı haricinde doğrudur. *
yürürlükteki 1982 tarihli anayasa'nın 66. maddesine göre, "türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes türktür."
1961 anayasası'nın 54. maddesi;
türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes türktür.
1924 anayasası'nın 88. maddesi;
türkiye’de din ve ırk ayırdedilmeksizin vatandaşlık bakımından herkese “türk” denir.
not: bu tanım hiçbir şekilde milliyetçilik içermez. türk ya da kürt* kardeşlerim umarım açıklamayı yeterli bulmuştur.
yurttaşlık tanımı bütün anayasalarımızda yer almıştır. ırkçı bir amaç güdülmese de tartışma yaratır. osmanlı devleti olsaydık osmanlı yazacaktı bu maddede. anlatılmak istenen budur. kastedilen soy değildir. 1924 anayasası bu gerçeği daha net açıklamıştır. 1982 anayasasının tanımı anlamı zedeleyicidir.
özgün dile sahip ülkelerde yaşayan halka o ülkenin adı ile seslenilir. fransalı, rusyalı, ingiltereli, ispanyalı, almanyalı denmez. bu ülkelerin içinde de binbir çeşit halk vardır. ancak hiç biri çıkıp ben fransalıyım ya da rusyalıyım demez. bu sebeple türkiyeliyim demek hatalı bir söylemdir. buradan kavga çıkarıp tartışmak kimseye fayda sağlamaz. ilk tanımda ilber ortaylı'ya atfedilen sözler, odun kafalılar kısmı haricinde doğrudur. *
yürürlükteki 1982 tarihli anayasa'nın 66. maddesine göre, "türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes türktür."
1961 anayasası'nın 54. maddesi;
türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes türktür.
1924 anayasası'nın 88. maddesi;
türkiye’de din ve ırk ayırdedilmeksizin vatandaşlık bakımından herkese “türk” denir.
not: bu tanım hiçbir şekilde milliyetçilik içermez. türk ya da kürt* kardeşlerim umarım açıklamayı yeterli bulmuştur.
devamını gör...
diyapoz
duraklama, ara verme veya dinlenme demektir.
devamını gör...
fon
sinema ve tiyatroda sanatçının ardındakilerdir. izleyeni oynananın sahiliğine inandırmaktır hedef. resim, obje, fotoğraf...
bir şekilde arka planda olan her şey.
bazen de mecazi bir ifade ile hayatın fonunda kalıyormuşuz hissi gelir çöker insanın yüreğine. sanki herkes bir başrolü yaşıyordur bize düşen kadrajdan sadece görünme kısmıdır. yaşamak başkalarına bahşedilendir.
bir şekilde arka planda olan her şey.
bazen de mecazi bir ifade ile hayatın fonunda kalıyormuşuz hissi gelir çöker insanın yüreğine. sanki herkes bir başrolü yaşıyordur bize düşen kadrajdan sadece görünme kısmıdır. yaşamak başkalarına bahşedilendir.
devamını gör...
edinilmiş en kıymetli hayat tecrübesi
iyi niyetini gösterme küçüğüm'
kullanırlar..
kullanırlar..
devamını gör...
gündüz kuşağı
ramazan’ı karısı mı dövdü, yoksa ramazan mı karısını?
bir ikindi programında sunucunun sorguladığı tuhaflıklardan en burada zikredilebilir olanı.
iki kelimeyi bir araya getiremeyen kendine bir yer edinememiş olduğunu düşündüğüm meslekçik sahipleri de onay ya da sorular/ sorgularla oturdukları koltuktan programı renklendirmektedir(!).
ekranlar ne zaman kirlenmeye başladı bilmiyorum tam olarak.ama artık sosyal yaşamın çığrından çıktığı kesin.çarpık ilişkilerin yumak yumak çözüldüğü, yalancı evliliklerin, birbirine çok yabancı ( en önemlisi kendine yabancı) insanların boy gösterdiği, çirkinliğin diz boyunu geçtiği bir yer oldu tv.
bu arkası yarınlar, normal olmayanı normal gibi göstermeyi alışkanlık edindiler. öyle ki,iftira, taciz,tecavüz ve cinayetler nedense adaletin değil de tv showların konusu olmaya başladı.ne zaman alıştık bunlara gerçekten?
yıllar önce bebeğimi beklerken evdeydim, çalışmıyordum o sırada.tv programlarını takip edebiliyordum.
çok sevdiğim bir programın konukları hemşire, doktor, avukat gibi meslek sahipleriydi.bilgilerindirici harika bir programdı,çok şey kattı bana,bebeğimi büyütürken çok yararlandım.
börek çörek tarifi veren ‘ablacım’ lı konuşmalı, ya da her şeyi biliyormuşçasına, eğitimine, kim olduğuna bakmadan sabah programlarında karşımıza çıkanlar,akıl vermeye çalışanlar,eleştirel bakış açısından yoksun kimseler, orada oluşu başarısıyla değil yalakalığıyla ölçülenlere neden maruz kalıyoruz?
insan eğitilebilir bir varlıktır, istediğiniz malzemeyi verir istediğiniz şekli aldırırsınız.
topluma şekil vermek medyanın işi artık, ya da onların ardındakilere mi demeliyim?
bir ikindi programında sunucunun sorguladığı tuhaflıklardan en burada zikredilebilir olanı.
iki kelimeyi bir araya getiremeyen kendine bir yer edinememiş olduğunu düşündüğüm meslekçik sahipleri de onay ya da sorular/ sorgularla oturdukları koltuktan programı renklendirmektedir(!).
ekranlar ne zaman kirlenmeye başladı bilmiyorum tam olarak.ama artık sosyal yaşamın çığrından çıktığı kesin.çarpık ilişkilerin yumak yumak çözüldüğü, yalancı evliliklerin, birbirine çok yabancı ( en önemlisi kendine yabancı) insanların boy gösterdiği, çirkinliğin diz boyunu geçtiği bir yer oldu tv.
bu arkası yarınlar, normal olmayanı normal gibi göstermeyi alışkanlık edindiler. öyle ki,iftira, taciz,tecavüz ve cinayetler nedense adaletin değil de tv showların konusu olmaya başladı.ne zaman alıştık bunlara gerçekten?
yıllar önce bebeğimi beklerken evdeydim, çalışmıyordum o sırada.tv programlarını takip edebiliyordum.
çok sevdiğim bir programın konukları hemşire, doktor, avukat gibi meslek sahipleriydi.bilgilerindirici harika bir programdı,çok şey kattı bana,bebeğimi büyütürken çok yararlandım.
börek çörek tarifi veren ‘ablacım’ lı konuşmalı, ya da her şeyi biliyormuşçasına, eğitimine, kim olduğuna bakmadan sabah programlarında karşımıza çıkanlar,akıl vermeye çalışanlar,eleştirel bakış açısından yoksun kimseler, orada oluşu başarısıyla değil yalakalığıyla ölçülenlere neden maruz kalıyoruz?
insan eğitilebilir bir varlıktır, istediğiniz malzemeyi verir istediğiniz şekli aldırırsınız.
topluma şekil vermek medyanın işi artık, ya da onların ardındakilere mi demeliyim?
devamını gör...
gece gelen açlık hissi
geldi yine... canım efsane şekilde sandviç çekiyor.* biri benii durdurrssuunnn.
devamını gör...
artık güzel başlıkların açılmaması
"o güzel başlıklar o güzel atlara binip çekip gittiler."
devamını gör...
bir yazın anısına
danimarkalı komünist şair ivan malinowski*tarafından yazılmış şiir. şiirin orijinal ismi til minde om en sommer ve malinowski'nin galgenfrist isimli şiir derlemesinde bulunuyor. malinowski dilimize tek bir kitabı bile çevrilmiş bir şair değil fakat zaman zaman bir kaç şiirinin kötü çevirilerine rastlamak mümkün.
yıllar önce malinowski'nin siyasi şiirlerinin bir derlemesi olan kritik af tavsheden* eserine denk gelmiştim daha sonra galgenfrist'e rastladım. bu kitabın en bilinen şiiri hatta belki de şairin en tanıdık şiiri myggesang* olmasına rağmen; bir yazın anısına şiiri boğazıma oturmuş, ağzıma neredeyse kan tadı doldurmuştu. zaman kadar eski, tanıdık bir şeyler var malinowski'nin dizelerinde. bir aynayı oturup gece boyu izlemenin tadı var cümlelerde hatta neredeyse.
malinowski'nin yakın dostu olan hatta nazım hikmet ran 'ın şiirlerini danca'ya çevirmiş olan erik stinus'un dile getirdiği gibi; "iyi şiir nedir, bilmiyorum; ancak karşıma çıktığında tanırım"
ismail haydar aksoy çevirisi ile:
bir yazın anısına
her şey olanaklı sanılır ağustos gibi geç bir zamanda
hayat bile kanın kana sığınması bile
hiç bir midye süngülerle açılmadı
hiç bir resim izlemedi bizi gözkapaklarımızın ardına dek
katırtırnağı çiçekleri hışırdadı sarı güneş altında
ve kuşku fırlatmayı düşündü sargı bezini
arasıra getirdi rüzgâr her zamanki gibi
henüz sıcak külden bir mektup: ne ki
yoktu güvercinlerin bildirebileceği önemli bir şey
duvar sıvaları ya da ufuktaki yüksek basınç hakkında
belki daha iyi biliyordu uçurtma gölgeleri duyargaları
belki kendimiz görmeliydik bunu: aralıksız
izledi yakıcı bir göz umudumuzu ve yüreksizliğimizi
yıllar önce malinowski'nin siyasi şiirlerinin bir derlemesi olan kritik af tavsheden* eserine denk gelmiştim daha sonra galgenfrist'e rastladım. bu kitabın en bilinen şiiri hatta belki de şairin en tanıdık şiiri myggesang* olmasına rağmen; bir yazın anısına şiiri boğazıma oturmuş, ağzıma neredeyse kan tadı doldurmuştu. zaman kadar eski, tanıdık bir şeyler var malinowski'nin dizelerinde. bir aynayı oturup gece boyu izlemenin tadı var cümlelerde hatta neredeyse.
malinowski'nin yakın dostu olan hatta nazım hikmet ran 'ın şiirlerini danca'ya çevirmiş olan erik stinus'un dile getirdiği gibi; "iyi şiir nedir, bilmiyorum; ancak karşıma çıktığında tanırım"
ismail haydar aksoy çevirisi ile:
bir yazın anısına
her şey olanaklı sanılır ağustos gibi geç bir zamanda
hayat bile kanın kana sığınması bile
hiç bir midye süngülerle açılmadı
hiç bir resim izlemedi bizi gözkapaklarımızın ardına dek
katırtırnağı çiçekleri hışırdadı sarı güneş altında
ve kuşku fırlatmayı düşündü sargı bezini
arasıra getirdi rüzgâr her zamanki gibi
henüz sıcak külden bir mektup: ne ki
yoktu güvercinlerin bildirebileceği önemli bir şey
duvar sıvaları ya da ufuktaki yüksek basınç hakkında
belki daha iyi biliyordu uçurtma gölgeleri duyargaları
belki kendimiz görmeliydik bunu: aralıksız
izledi yakıcı bir göz umudumuzu ve yüreksizliğimizi
devamını gör...
galileo galilei
sokrates’in ölümünden yaklaşık iki bin yıl sonra italya’da genç ve hırslı bir profesör pisa kulesi’nin tepesine çıkarak kendisiyle dalga geçmeye hazır olan öğrencilerinin ve meslektaşlarının bakışları karşısında, farklı ağırlık ve aynı büyüklükteki kurşun topları aşağı doğru atmaya başlar. profesörün amacı aristoteles’in yaklaşık iki bin yıl önce ortaya attığı ve o güne dek mutlak doğru olarak kabul edilen ''cisimler ağırlıklarıyla orantılı hızda düşerler'' tezini çürütmekti.
bu çılgın adamın adı galileo galilei idi. tezi çürütmüş ama dönemin yöneticilerinin ve kilise’nin ilk tepkisini çekmişti bile. galileo iki bin yıldır hiç bir şekilde sorgulanmayan bir ''doğru''nun yanlış olduğunu kanıtlamıştı. bu ''düzen bozucu'' bilim insanı daha sonra kilise’nin çok daha büyük öfkesini çekecek bir alana daha el atacaktı.
bilinenin aksine dünya'nın yapısının dünya merkezli olmadığını, dünya'nın sabit olmayıp güneş'in çevresinde dönen bir gezegen olduğunu ileri sürer. en önemli iddiası olan “dünya tepsi gibi değil, bir top gibidir ve sürekli olarak hem kendi etrafında, hem de güneş'in çevresinde dönmektedir”i öne sürdüğü an ise kilise’yi ayaklandırır. kilise’nin doğrularına karşı çıkmak kimsenin haddi değildi. öyle ki engizisyon mahkemesi daha on altı yıl önce doğa filozofu giordano bruno’yu kilise’nin dogmalarına aykırı fikirlerinden dolayı kafir ilan etmiş ve yakmıştı.
galileo galilei, bugün bile hala tartışılan bir karar alarak “insanlığın boş kahramanlara değil, onu ileriye götürecek bilim insanlarına ihtiyacı var” der ve bulgularının yanlış olduğunu ve bu nedenle bağışlanmasını talep eder. bunun üzerine affedilerek müebbet ev hapsine mahkum olur. mahkemeden çıkarken ''eppur si muove'' (bkz: dünya yine de dönüyor) şeklinde bağırdığı kilise’nin kayıtlarında yer alır. affedilen galileo daha sonraki hayatında gizlice köşesinde çalışmalara devam eder. onun geri çekilmesi aslında bilimin gelişmesi, ve insanlığın evrilmesi için yapılmış taktiksel bir tavırdı.
devamını gör...
neden ağladığını bilmeden ağlamak
sinsi bilinçaltı. çok sinsidir anlık devreye girer ağlatır, güldürür, öfkelendirir kontrolü ele alır ve sorgulatır noldu böyle bana ya ?
devamını gör...

