normal sözlük'ün 30 yaş üstü yazar kaynaması
kaynasın ve hatta fokurdasın da demlenelim. neyse söylenecek çok şey var, katlanacak yok hâl.
bundan bizene olması kalıbını en çok hak eden başlık.
bundan bizene olması kalıbını en çok hak eden başlık.
devamını gör...
normal sözlük'te yaşanan garip olaylar
sürekli online olup hiçbir şeyden haberdar olmadığım için beni ekrana boş boş baktıran başlık . n'olur söyleyin ne olmuş?
edit: (bkz: vay anam vay neler dönmüş serhat ya)
edit: (bkz: vay anam vay neler dönmüş serhat ya)
devamını gör...
tek şarkısı ile tanınan şarkıcı
maalesef-mansur ark (inadı bırak)
adam zirvede bıraktı..
adam zirvede bıraktı..
devamını gör...
simon ve pero
su ana kadar basliginin acilmadigina sasirdigim tablo. hikayesi de oldukca ünlü esasinda. tablonun adi simon ve pero, babasını emziren kadın olarak da biliniyor. eser 1635 yillarinda peter paul rubens tarafindan yapildi.
tablonun hikayesi ise şöyle; simon yasli denebilecek zengin bir tuccardir. islemedigi bir suctan oturu de doneminin en yaygin cezasi olan açlık cezasina carptiriliyor. bu cezaya gore de mahkum, ölene kadar aç birakiliyor. pero ise simon'un yeni dogum yapmis kizi. babasinin islemedigi bir suctan oturu cezalandirilmasina da icten ice razi degil. o da kendince bir yontem arayisi icerisine giriyor. bu arada cezaevinde her gun ortalama 20 dakikalik gorus izni var ve pero'da bebegiyle baraber her gun babasini ziyarete gidiyor. her ziyaretten once pero goguslerinde sut depolanmasi icin bebegini bir sureligine emzirmeyi kesiyor. ziyaret zamani geldiginde ise, gardiyanlari bebegini emzirme bahanesiyle disari cikartarak, bir gogsunde babasini bir gogsunde bebegini emziriyor. cezaevinde ortalama her mahkum 40 gunluk aclik suresini goremezken, simon'un 40 gun gecmesine ragmen ölmemesi, cezaevi yetkililerini hayli şaşırtır. hatta bu durum kulaktan kulaga yayilarak krala kadar gider. simon'un ustun gucleri oldugundan endiselenen kral da korkudan simon'u serbest birakir. yani kizi pero babasinin hayatini kurtarir kisaca. google aramalarinda hikaye ile alakali bircok tablo bulunmaktadir, asagiya eklediklerim peter paul rubens' ait olan eserlerdir.

tablonun hikayesi ise şöyle; simon yasli denebilecek zengin bir tuccardir. islemedigi bir suctan oturu de doneminin en yaygin cezasi olan açlık cezasina carptiriliyor. bu cezaya gore de mahkum, ölene kadar aç birakiliyor. pero ise simon'un yeni dogum yapmis kizi. babasinin islemedigi bir suctan oturu cezalandirilmasina da icten ice razi degil. o da kendince bir yontem arayisi icerisine giriyor. bu arada cezaevinde her gun ortalama 20 dakikalik gorus izni var ve pero'da bebegiyle baraber her gun babasini ziyarete gidiyor. her ziyaretten once pero goguslerinde sut depolanmasi icin bebegini bir sureligine emzirmeyi kesiyor. ziyaret zamani geldiginde ise, gardiyanlari bebegini emzirme bahanesiyle disari cikartarak, bir gogsunde babasini bir gogsunde bebegini emziriyor. cezaevinde ortalama her mahkum 40 gunluk aclik suresini goremezken, simon'un 40 gun gecmesine ragmen ölmemesi, cezaevi yetkililerini hayli şaşırtır. hatta bu durum kulaktan kulaga yayilarak krala kadar gider. simon'un ustun gucleri oldugundan endiselenen kral da korkudan simon'u serbest birakir. yani kizi pero babasinin hayatini kurtarir kisaca. google aramalarinda hikaye ile alakali bircok tablo bulunmaktadir, asagiya eklediklerim peter paul rubens' ait olan eserlerdir.

devamını gör...
antalya'da bir kadının cinsel saldırıya uğraması
gene iğrenç bir olay daha. bir kadın, patronunun arkadaşının arabasına taksi durağına gitmek için biniyor. arabada kızı darp edip iş yerine götürüyor ve tecavüz ediyor. o esnada arayan annesine " kızının ırzına geçiyorum " diyen sapık kızın yüzde 99 engelli olmasına sebep oluyor. tabi bizim mükemmel adalet sistemimiz napıyor ? !!! serbest kalıyor !!! yetmiyor ve mağdurun avukatınada cinsel saldırı ile tehdit ediyorlar. mağdur birçok kez intihara teşebbüs etmiş. olay antalya'da 2019 yılında gerçekleşiyor.
iğrenç olay
illa tutuklanmaları için sosyal medyadan mı tepki gelmesi lazım ha ?
edit: murat kaya
şen ahşap
altınkale mahallesi 4027. sokak no 29 döşemealtı/antalya
0531 465 81 86
o şahısın iş adresi. ekşide paylaşmışlar.
iğrenç olay
illa tutuklanmaları için sosyal medyadan mı tepki gelmesi lazım ha ?
edit: murat kaya
şen ahşap
altınkale mahallesi 4027. sokak no 29 döşemealtı/antalya
0531 465 81 86
o şahısın iş adresi. ekşide paylaşmışlar.
devamını gör...
yazarların karantinada kendi için yaptığı en faydalı şey
bir kedi sahiplendim. aslında bahçemde yaşayan bir sürü kedim var ancak bir tanesi evimde yaşamaya başladı. aynı evin içinde bir paticanla yaşamak çok farklıymış. sahiplenin, sahiplendirin. bir an önce bu duyguyu tatmanızı dilerim. bu duygu sizi çok daha "insan" yapıyor.
devamını gör...
kapuskayı bir üst noktaya taşıyan detaylar
taze ve kaliteli sumak. ve kesinlikle mevsiminde hormansuz yetişmiş lahana.
devamını gör...
türkiye'nin maskotu olması gereken hayvan
koyun.
devamını gör...
farmakogenomik
her vücudun bir ilaca karşı biyolojik tepkisi aynı olmayabiliyor. kimin tedaviye cevap vereceği, kimde hangi yan etkilerin kendisini göstereceği kestirilemeyebiliyor. kısaca ilaçlar nabza göre şerbet verebiliyor. tam bu noktada farmakogenomi devreye giriyor. farmakogenomi; genlere göre ilaç tedavisini inceleyen bir bilim dalıdır. amacı, kişinin genetik yapısına göre uygun ilaç ve dozu saptamaktır.
devamını gör...
anlaşması zor olan insanlar
temel olarak "dinlemeyen" veya "dinlemeyi bilmeyen"lerin örnek teşkil ettiği insanlardır.
devamını gör...
endemik bitki
türüne nadir rastlanan bitkilerdir. güzide vatanımızda sığla ağaçları bu kategoriye örnek verilebilir. (bkz: sığla)
koruma altında oldukları için zarar verildiğinde yasal yaptırımları olabilir. böyle durumlarla karşılaşırsanız allah yarattı demeden jandarmaya ihbar edebilirsiniz. (alman turistlerin elinden sığla reçinelerini söke söke alıyorlar şakası yok bunun)
koruma altında oldukları için zarar verildiğinde yasal yaptırımları olabilir. böyle durumlarla karşılaşırsanız allah yarattı demeden jandarmaya ihbar edebilirsiniz. (alman turistlerin elinden sığla reçinelerini söke söke alıyorlar şakası yok bunun)
devamını gör...
don johnson
1949 yılında doğan, 1984 yılında miami vice dizisindeki gizli polis sonny crockett ile şöhrete ulaşan, zamanın yakışıklı, şimdinin karizmatik oyuncusu.
devamını gör...
bilgi içerikli tanım girmek
hevesle onlarca dakika harcayarak yazıp göndere bastıktan sonra sözde mizah ve anket başlıkları arasında kaybolduğunu görmek evlat acısı gibidir. can sıkar, heves bırakmaz.
devamını gör...
diş hekimi
lütfen diş hekimlerimize 'dişçi' diye hitap etmeyiniz ve öyle anmayınız.
'diş hekimi'dir doğrusu efendim.
tanım: çok önemli bir meslek dalıdır.
'diş hekimi'dir doğrusu efendim.
tanım: çok önemli bir meslek dalıdır.
devamını gör...
charles bukowski
"yan yana yürümeyelim diye dar yapılmıştı kaldırımlar ve yan yana yürümeyelim diye dar kafalıydı insanlar. sırf dardı diye kafalar, düşünmeyi bırakıp sevmeyi denedik, sarılmak yakar bizi deyip aşkı hep uzaktan sevdik..."
charles bukowski
charles bukowski
devamını gör...
do you hear the people sing
'insanların şarkısını duyuyor musun?' veya 'duyuyor musun sesi' şeklinde türkçe'ye çevrilebilen, fransızcası ise 'à la volonté du peuple' olup sefiller müzikallerinden aşina olduğumuz bir özgürlük şarkısıdır.
anne hathaway,hugh jackman ve russel crowe' un başrolünde yer aldığı 2012 yapımı les misérables filminde en etkileyici sahnelerden birinde ve final sahnesinde bu muhteşem şarkıyı duymaktayız. final sahnesinin görkemi hakkında söylenecek pek bir söz yok sanırım, zaten bu müzikalin bir sahnesini diğerlerinden ayırt etmek büyük haksızlık olacaktır.
marşın ingilizce versiyonu şöyledir; (her şey bir yana, 1.35'teki o anlık sahne bile o kadar çok şey anlatıyor ki)
orijinali ise fransızcadır;
anne hathaway,hugh jackman ve russel crowe' un başrolünde yer aldığı 2012 yapımı les misérables filminde en etkileyici sahnelerden birinde ve final sahnesinde bu muhteşem şarkıyı duymaktayız. final sahnesinin görkemi hakkında söylenecek pek bir söz yok sanırım, zaten bu müzikalin bir sahnesini diğerlerinden ayırt etmek büyük haksızlık olacaktır.
marşın ingilizce versiyonu şöyledir; (her şey bir yana, 1.35'teki o anlık sahne bile o kadar çok şey anlatıyor ki)
orijinali ise fransızcadır;
devamını gör...
sinirli kadınları sakinleştirme yolları
hiç ilişmeyin.
bağırsın, çağırsın, kırsın döksün,soğusun.
bağırsın, çağırsın, kırsın döksün,soğusun.
devamını gör...
polisin alkol var mı sorusuna verilebilecek en iyi cevap
sana ne lazım? derdim.
devamını gör...
tez yazarken yapılmaması gerekenler
ertelemeyin, yapmayı planladığınız şeyi planlanan tarihte yapın, en azından aynı hafta içinde yapın.
tez danışmanınıza ulaşın, mail atın, mail atın gerekirse bir kez daha mail atın.
maymun iştahlı olmayın, proje taslağınızı oluşturduktan sonra her gördüğünüz yeni teknolojiye acaba mı demeyin.
aynı zamanda çalışıyorsanız, yüksek lisansınızın hobi olarak görüldüğünün farkında olun. akademide de olsanız bu durum değişmiyor, genelde akşam mesai sonu ve haftasonlarınızı kullanmanız gerekecektir.
sizinle aynı yaşta olan, yüksek lisans öğrencisinin hayatını sorgulayıp herşeyin anlamsız geldiğini farketmez üzerine işini ve yüksek lisansı bıraktığı "naif. süper." isimli kitabı okumayın. son paragrafım fazla spesifik olmuş olabilir, ama siz yine de tezinizi bitirene kadar okumayın.
yukarıda yazdıklarım tamamen kendi tecrübelerime dayanmaktadır. ve tezim hala bitmemiştir.
edit: hiçbir şey olmadıysa bile bir şeyler oldu ve tezimi teslim ettim. neredeyse uykusuz geçen son iki ayı referans alarak şunu söyleyebilirim, yazdıklarımı uygulayabilirsiniz ama yaptıklarımı asla uygulamayın :))
tez danışmanınıza ulaşın, mail atın, mail atın gerekirse bir kez daha mail atın.
maymun iştahlı olmayın, proje taslağınızı oluşturduktan sonra her gördüğünüz yeni teknolojiye acaba mı demeyin.
aynı zamanda çalışıyorsanız, yüksek lisansınızın hobi olarak görüldüğünün farkında olun. akademide de olsanız bu durum değişmiyor, genelde akşam mesai sonu ve haftasonlarınızı kullanmanız gerekecektir.
sizinle aynı yaşta olan, yüksek lisans öğrencisinin hayatını sorgulayıp herşeyin anlamsız geldiğini farketmez üzerine işini ve yüksek lisansı bıraktığı "naif. süper." isimli kitabı okumayın. son paragrafım fazla spesifik olmuş olabilir, ama siz yine de tezinizi bitirene kadar okumayın.
yukarıda yazdıklarım tamamen kendi tecrübelerime dayanmaktadır. ve tezim hala bitmemiştir.
edit: hiçbir şey olmadıysa bile bir şeyler oldu ve tezimi teslim ettim. neredeyse uykusuz geçen son iki ayı referans alarak şunu söyleyebilirim, yazdıklarımı uygulayabilirsiniz ama yaptıklarımı asla uygulamayın :))
devamını gör...
