yalnızca özgüvensiz, karaktersiz insanların yapacağı durumdur. çünkü düşünebilen, aklı eren insanlar hayattaki belki de en önemsiz şeyin dış görünüş olduğunu bilir. birinin dış görünüşüyle dalga geçiyorsanız ya kendinizle barışamamışsınızdır ya da salaksınızdır. başka bir açıklaması ne yazık ki yok.
devamını gör...

ağustosun öğle sıcağında,güneş altında,bu giysilerle nedir seni bu kadar düşündüren? bikinili güzeller sebebiyle dünyaya erken gelmişim mi?öldüğümde ne olacak mı?
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

mucizedir.
devamını gör...

#146 nolu entrysinde recep tayyip erdoğan için "çok büyük saygı duyduğum kişilik. kusursuz lider yoktur. çok kusuru var mı evet. ancak twitter siyasetine aldanıp yüklenen ergenlerden bıktım. oyum 2023 te ona mı olur bilemem. ancak kısa zamanda çok şey yapması gerek" demiştir.
#209 nolu entrysinde recep tayyip erdoğan için "yabancı ülkelerin hiç sevmediği ve nefreti ile övdüğü kişilik. neden kimse sevmiyor bu kadar kişi sevmiyorsa biz sevmeliyiz diye düşündüğüm lider" demiştir.
#121 nolu entrysinde doğu perinçek için "herkesin istisnasız linçlediği ancak siyasete doğru yanlış adanmış bir ömür. bu adam ajansa max sivaslılar derneği ajanıdır." demiştir.
#152 nolu entrysinde kemal kılıçdaroğlu için "siyasetçi denilemeyecek kişi. dikdatör. kültürlü sol seçmenin nasıl oy verdiğini çözemediğim kişilik" demiştir.
#845 nolu entrysinde devlet bahçeli için "uluslararası bir mun de temsil ederek birinci olduğum kişi. siyasi kişiliğinden bahsederek polemik yaratmanın lüzumu yok ancak çok şahsına münhasır biri. bir temsil." demiştir.
#520 nolu entrysinde türkiye'nin batıyor olduğu gerçeği başlığında "gemi görünmeyecek hale gelene kadar gemiyi terketmeyin mustafa kemal atatürkü hatırlayın. avuçlarınızla su atın dışarı. tekrar denizlere açılacağız!" demiştir.
#247 nolu entrysinde 'din' tanımı için "aşırı inanmak istediğim şey ama o kadar cevapsız soru var ki :( yinede benim en büyük savaşım olabilir. arada bir yenilerim burayı. kitap önerisi yapayım felsefeye giriş nigel warburton"
(#1123) nolu entrysinde 'islamiyet' dini için "eğer bir din doğruysa kesinlikle doğru olacak olan dindir" demiştir.

------ yazar hakkında analizim ---------

kendisinin de içinde bulunduğu twitter ortamına sallayan kafası karışık bir ergen yazar. lisans eğitimini galiba 'psikoloji' bölümünde okuyor. bu yüzden antik yunan hakkında terminolojik tanımlardan öteye gidemeyen yazılar yazıyor. 'psikoloji' bölümünün sosyoloji ve antropoloji'nin bir alt dalı olduğunu biliyor mu acaba? madem kendine 'psikolog' diyorsun o zaman şu alanlarda da bilgi sahibi olmalısın; ekoloji, coğrafya, tarım; mimari, sanat, müzik; teknoloji ve giyilebilir teknolojiler; gıda sağlığı, diyetetik ve beslenme türleri, genetiği değiştirilmiş biyolojik kaynaklardan üretilen gıdalar; arkeoloji, tarih, sosyoloji, karşılaştırmalı edebiyat, kültür tarihi; devlet düzeni, kurumsallık, politika, uluslar arası ilişkiler, retorik, göç hareketleri; finans, makro ekonomi; insan sağlığı, nöroloji, koku ve ıtriyat ... daha çok şey sayabilirim. ben bütün bu konularda ne kadar 'cahil' kaldığımı düşününce 'deliriyorum' umarım bu yazar arkadaşımız da bu yüzden delirmiştir. benim ne kadar 'deli' olduğumu 'bu profil' için analiz kasmamdan anlayabilirsiniz.

dinler konusunda kafası baya karışık ama bir şeye inanmanın 'var olmak' için yeter bir kaide olduğunu düşünen yazardır. teoloji'nin felsefe'nin bir alt başlığı olduğunu biliyor mu acaba? kültür tarihi hakkında ne biliyor ki? daha yaşadığı ülkede 20 yıl önce nasıl bir 'yaşam' olduğunu bilmeden mevcut siyasi iktidarın ve 'tek adam' rejimini 'sevmeye' çalışan bir yazar olarak neolitik devrimi nasıl anlayabilir ki? insanın kültür tarihi 12 bin yıldan daha eski ve dünya üzerinde 4 bin 300'den fazla 'din' var.

islamiyet dininin kökeninin hint mitolojisi, babil ve sümer mitolojisi ve musevilik olduğunu biliyor mu acaba? islamiyetin haşimoğulları denen bir aşiretin siyasi iktidarı için temel dayanak olduğunu; bugün bile mekke şerifinin 'haşimoğulları' sülalesinden olması gerektiğini? neyse kendi fikirlerimi kimseye dikte etmek istemem. ama bir din için 'doğru' diyorsanız diğer 4 bin küsür dine 'gerçek dışı, yanlış' diyorsunuzdur. aristo mantığı. eğer bir kutsal kitabı anlamak için onlarca hadis ve tefsir yazılıyorsa occam'ın usturasını uyguluyorum şimdi; o kitap 'anlaşılmazdır.' anlayamadığımız bir şeye inanmak da 'kendini kandırmaktır'.

türkiye'nin batıyor olduğu gerçeğini kabullenen ve bunun sorumlusu olan siyasi iktidarı yalayan bir yazardır. kendisini, onu sevmek için zorladığı siyasetçi kişinin 'zorba' olduğunu bir psikolog olarak analiz edemeyen bir yazardan daha ne beklenir ki. şimdilik bir 'garantici-yancı' olarak güç kimdeyse o tarafta olan bir yazardır.

ben de z kuşağı'yım. bir dost ve akran olarak delirmiş_psikolog hakkındaki düşüncelerim bunlardır.
dost acı söyler.

dobarlan
devamını gör...

oğlumun "anne, seninle gurur duyuyorum" demesi..
devamını gör...

türü ve derecesi ne olursa olsun hastalık.
devamını gör...

renkli mahlas alan yazarların hissettiği;

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


gerçekte olan;

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

emlakçı..
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

"ulan hani marjinal bizdik?" ve "yine ben hariç herkes sevişiyor" dedirtir.
devamını gör...

evet ben de bu durumdan muzdaribim. üstüne bir de sözlük kalitesini düşürüyorum. ayıp bana gerçekten.
devamını gör...

yıllar yılı elimden bir tutanım olmadı
ne talihsiz bir kulum hala çilem dolmadı
şu üç günlük alemde bir sevenim olmadı
vazgeçtim ben sevmekten dostum bile kalmadı
şu üç günlük alemde bir sevenim olmadı
vazgeçtim ben sevmekten dostum bile kalmadı

felek vurdu insafsız sabır kalmadı bende
bilmemki dertten başka ne buldum ben sevmekte
şu gencecik ömrümü yazık boşa harcadım
şimdi haram oldu bana yaşamakta gülmekte
şu gencecik ömrümü yazık boşa harcadım
şimdi haram oldu bana yaşamakta gülmekte

yaktın beni dünya, yıktın beni dünya
gerçek olan neyin varki fanisin dünya
yalansın dünya

müslüm gürses.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bir tinto brass filmidir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
la vacanza italyanca da tatil anlamına gelir ve aslında film de teorik olarak bir tatil filmidir. filmin senaristi yönetmen tinto brass, roberto lerici ve vincenzo m. sinislachi yazmıştır. film venedik film festivalinde en iyi italyan filmi ödülünü kazanmıştır. bu tinto brass sanatsallığının toplum nezdinde de kabul edilmesini sağlamış önemli bir ödüldür. filmin başrollerinde vanessa redgrave ve franco nero oynamaktadır.

film ortaçağ zamanlarında geçen bir öykü. masum bir köylü kızı ve kontun metresi olan immacolata kontun kendisinden hevesinin geçmesi üzerine zor zamanlar geçirir. kontun bununla da yetinmez ve immacolata’yı bir akıl hastanesine yatırır. immacolata bu akıl hastanesinden bir aylık izinle serbest bırakılır. bu deneysel bir çalışmadır aslında. immacolata’nın toplumsal yüzleşip onlara ayak uydurup uydurmayacağını görmek ister bu akıl hastanesinin yöneticileri.

yolda bir kaçakçı ile karşılanan immacolata kaçmaya karar verir ve osiride ile birlikte topluma, hem de toplumun birçok yerinde, ayak uydururlar gayet keyifli bir şekilde. önyargısız bir gözle izlendiğinde birçok anlamda sizi tatmin edecek bir filmdir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

2017-2018 benim için iplerin kopma dönemleri, zor zamanlarım yani. hep evimde olsam odamdan çıkmasam kedim bile yanıma gelmese modundayım.

o dönem kısa süreliğine değişik bir itim çekim yaşadığım biriyle kısa süreli bir arkadaşlık yaşıyoruz. neyse efem ilk gün geldi bana o dönem o da kocasından ayrılıyor bari yanında durayım sana destek olayım modlarında. işte ilk gün geldi kaldı ikinci gün ortak bir arkadaşımızı çağırmak istedi. benim yok mok dememe kalmadı onu da çağırdı. oturdular bayağı falan ben ama artık gözlerine bakıyorum en son gece olmuş 00.30 ki ben o dönemler yoğun çalışıyorum ve erken yatıyorum zaten psikolojim darmaduman. bekliyorum gidecekler yok. dedim siz gitmeyi düşünmüyor musunuz? zaman geçsin yanında olalım diye geldik diyorlar ama birbirlerine kırıtıyorlar.

bir daha sordum yarım saat geçti geçmedi 'banu sen de alemsin biz olmasak ne yapacaksın? sana desteğe geldik' dedi erkek olan. 'arkadaşım siz olmasanız uyuyacağım, sabah işe gideceğim ben. erken yatıyorum biliyorsunuz bunu.neyse ben geçiyorum odama, oynaşmanız bitince kapıyı çeker çıkarsınız' dedim. nasıl dedim bilmiyorum ama o kadar sinirliyim ki yahu iyi değilim ben değil sizle mi uğraşacağım yok arkadaş yüzsüzler gitmediler.

o sıralar insan kaynaklarında personel sorumlusuyum ve çok yoğun işe alımlar var. ekip olarak pek kalabalık değiliz ve ben bile evrak işleriyle uğraşıyorum ciddi ciddi mesaiye kalıyorum yani bu işler için. saat 17.00 oluyor aramaya başlıyorlar. bir kadın arıyor bir erkek. bakın meşgule bile atmıyorum, açmıyorum direk öyle çalıyor. bir iki gün bu böyle devam etti. açtım bir gün evet dedim. 'banu ayıp ediyorsun' dedi erkek olan 'biz seni merak edip arıyoruz yanında olmaya çalışıyoruz' dedi. bakın 'ben geç saatlere kadar çalışıyor ve eve gider gitmez uyuyorum' dedim. yok inatla hala akşam gelelim bir şeyler içelim rahatlarsın diyor. kapadım suratına.

andaval mısınız evladım siz? bu nasıl bir yokluk evde ev yuh artık. yalnız yaşayanlar bilir bazıları sırf siz yalnız yaşıyorsunuz diye yanaşırlar size. değişik bir kafadır bu. evime birini atma kıvılcımını bazen görüyorum kadın olsun erkek olsun insanların gözlerinde. çok ilginç değil mi yahu? sadece bana mı denk geliyor ya bu tipler? ben evime kolay kolay kimseyi davet etmem bu yüzden. kahvemi dışarıda içer evime gelirim. biri sizin evinize girdi mi hele ki bir iki kere geldi mi değişiyor. ben bunu fark ettim. bir laubalilik, bir yılışıklık.. host neyse gece gece çok sinirlendim bak şimdi.

sonra banu insan sevmiyor açık söyleyeyim mi? gerçekten had bilmeyen, laubali insanları sevmiyorum. sınırları olmayan insanlar sizinde sınırlarınızı tanımıyorlar sonra elinize sopayı alıp kovalamak zorunda kalıyorsunuz. sınır iyidir sınır candır. *
devamını gör...

"çocuğunuz çok zeki ama çalışmıyor. "
devamını gör...

doğurtan ebe; "maşallah" demiş.
devamını gör...

uyku.
devamını gör...

mukaddes kapak fotoğrafım, miguel de cervantes'in ölümsüz romanıdır.
ahmet telli'nin "hep yanıldı ve yenilgilere uğradı ama atıldı yine de yeni serüvenlere" diye başlayan o güzel şiiri "soluk soluğa"yı hatırlatan, kendi kalabilmenin ısrarı, dünyayı değiştiremeyenlerin değiştirdikleri kendi dünyasıdır. günümüzün " benim ecdadımm..." diye başlayanlarından, elde kılıç okla tarihi dizi izleyenlerine o kadar çakması vardır ki aslına sadakat, ayrı bir önem arz-ı endam eder.
yaşamın durmak bilmez değişen dinamiklerine yetişmek zor tabii fakat aynı kalmak daha da zor. gerisinde kaldığımız her şeyin tutsağı olmaya teşne bir döngüde biz neredeyiz, dünya nerede dediğimiz bir sırada, verecek aklı olmayanların hemen akıl vermeye kalktığı yer tanımıyla verir cevabını. "mutluluk varılacak yer değil, yolculuğun kendisidir." diyen ralp waldo emerson'un yerine, sözün asıl sahibidir sanki don kişot.
farklılıkların, insanların kendi dünyalarına ait endemik türlerinin kabul görmediği, tuhaf bulunduğu, dışlandığı bir dünyada, eşeğin sırtında olup da bize tepeden bakan toplum gibidir sanço. fakat insan toplumlarının bolca ıkındığı saygıyı esirgemez, kimsenin inanmadığı şeylere inanmak pahasına da olsa.
don kişot; yaşlı, yorgun ve yalnız bir bedenin başladığı yere dönen hikayesinden çok, kendinden öteye gitmeyen dürüst bir bağlılığın hikayesidir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim