geçen oturmuş uslu uslu rütbemi beklerken kafama draaank etti, benjamin franklin'in yoldaş olması basit bir sözlük ironisi değil, olmamalı; külliyen bir kafa karışıklığından ibaret!

ortada bir kafa karışıklığı mevzu bahis ise, mümkün olabilir mi dedim, yoldaş benjamin franklin gözümde birden şöyle bir hal almaya başladı;

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

azcık daha bekleyip düşünürsem kimler gözümde nasıl canlanır, bilemiyorum altan. *
devamını gör...

hazır yoldaş tanımımı beğenmişken bir tanzanya fotoğrafı eklemeyelim mi?

dikkat zebra çıkabilir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

güzel şeydir.*ne zaman güzeldir? belli bir olgunluğa erişmiş bir erkek için,çevre baskısına kapılmadan aklı başında bir seçim ile guzeldir.

önce yoldaş sonra yol.yolu güzel kılan yoldaştır

hayat bir uzun yoldur.engebeli düşmeli kalkmalı ne olacağı kadere ve cüz-i iradeye kalmış bir yol. haliyle bu yolda yalnız yürümek, yarın bir gün ailenin bu fani hayattan göç edeceğini düşünerek bir başına kalma düşüncesi ve belirsizliği ile katlanılır bir şey değildir.* haliyle bir yoldaşa ihtiyaç vardır.

en önemli hususta evlenme nedenidir.niçin evlenmek istiyorsun? bu soruyu sormak elzemdir. çevre dayatması mi? yoksa evde yemek yapsın,çamaşır yıkasın diye mi? yaşın geldi evlen baskısı mi? sonra doğan cüceloglu'nun dediği gibi yaşanmamış yaşamlar..o yüzden önce neden ve niçin sorusunu sorun. sonra da bir evlilikten bekletileriniz neler? sonra bu beklentileri karşılayacak yoldaşın özellikleri çıkar karşımıza. eğer cinsellik icin ise ulaştıktan sonrası? eger yemek yapsin diye ise kadının duygulari? ne bekliyorsunuz evlilikten.

(bkz: ne istediğini bilmeyen kişilerin mutlu olması mümkün müdür sorunsalı)

evlilik bir deneme yanılma yöntemi değildir.
haliyle başında cinsel eğilimlerle sarhoş olup mantığı devredışı bırakmayın. bunun pekala mümkün olmadığı açık. en azindan gözü kapalı bir şekilde evlilige bodozlama atlamayın.

evlilik beklentilerinizi bir ömür gidecek şekilde belirleyin.

bu boyle uzar gider..

ne istediğinizi bilin, evlilik ciddi bir müessesedir. bir aile kurmaktır. belki de kuşaklar boyunca uzayıp gidecek. haliyle bir nevi bir girişimdir. bu ömrü bir kere yaşayacaksak, nasil üç kuruş paranizi kaybetmemek icin dikkatli yatirim yapiyorsanız bu evlilik içinde sağlam bir altyapi ile yatırım yapin. önce evliliğe hazir miyim diye sorun? olumsuz tarafınızı görün,kendinizi onarın. sonra sağlam bir ailenin temeli saglam kadin ve erkekle kurulur.*
devamını gör...

büyükbaş hayvanların sırt ve arka kısmından çıkarılan çok değerli bir et. iç bonfile olarak da bilinir. hayvan başına 1.5 ile 2.5 kilo çıkar. daha çok ızgara için kullanılır. yumurta sarısı, galeta unu ve kızdırılmış tereyağı kullanılarak kızartılabilir. yağ ve sinir barındırmayan bir et olduğu için çiğköfte yapımında çok tercih edilir.https://r.resimlink.com/rqp3.jpg
devamını gör...

bu sayıya ulaşmak için ne kadar alın teri döküldü sizler bilmiyorsunuz.
tsk canla başla mayın temizliğine başladı.
ardından suriye'de savaş çıktı mülteciler geldi.
sonrasında mülteci kardeşlerimiz dişini tırnağına taktı.

(bkz: türkiye'de dünyaya gelen 1 milyon suriyeli çocuk)

yapımda ve yönetimde emeği geçen herkese kocaman bir alkış.
devamını gör...

hazırsanız sorayım. benzer soruları başka bir sözlükte de sormuştum.

1- yaşadığınız birkaç kötü deneyim nedeniyle tüm kadınları aynı zannedip, sosyal medya üzerinde kadınlar hakkında genellemeler yaparken, yanlış yapıyor olabileceğiniz hiç aklınıza geliyor mu? bu yaptığınız genellemeler ve sürekli kadınlardan bir kazık yemeyi bekler halde olmanız nedeniyle mutsuz ilişkiler yaşıyor olabileceğinizi düşünüyor musunuz? hayatınızda kimseye kötülük etmediğiniz halde, mesela bir sözlükte açılan "bütün erkekler şeref yoksunudur" gibi bir başlığa üzülmez misiniz? eğer üzülürüm diyorsanız, aynısını kadınlara neden yapıyorsunuz?

2- kendinize kadınların gözüyle bakma şansınız yok. kendi gözünüzle kendinizi ya da yakın arkadaşlarınızı hep en iyi kalpli, en yakışıklı, en efendi olarak görüyor olmak size de tuhaf gelmiyor mu? kadınların sizi nasıl gördüğü hakkında bir fikre sahip değilken nasıl kendinizden bu kadar emin olabiliyorsunuz? belki sandığınız gibi biri değilsinizdir.

3- neden "kadınlar paradan başka şeye bakmaz." şeklinde son derece aptalca genellemeler yaparken, çoğunuz kadınları sadece seks oyuncağı olarak görüyor? bir insanı karakteri, yaşam tarzı, hayata bakış açısı için değil sadece ama sadece sevişmek için istemeyi etik buluyor musunuz? buluyorsanız, benzer şeyi yapan ve sizi sadece paranız için isteyen kadınlardan neden şikayetçisiniz? bulmuyorsanız, etik olmayan bir şeyi neden yapıyorsunuz?

4- kadınları asla kendini geliştirmeyen boş kafalı ve dedikoducu "kezbanlar" olarak yaftalarken, bunu yapanlardan kaçınız bir kadının karşısında sanat, bilim, teknoloji gibi konular hakkında çok iyi bir konuşma yapabilir? mesela içinizden kaç tanesiyle kuantum mekaniği hakkında konuşabilirim, kaçınız bana yapay zekâ hakkında hiç bilmediğim şeyler anlatabilir yahut kaçınız edebi eserleri çok anlamlı şekilde yorumlayabilir? sürekli başkalarından beklediğiniz şeylerin ne kadarını kendiniz yapıyorsunuz?

5- türkiye'de kadın olarak doğup yaşamak ister miydiniz? böyle bir şey olsaydı, türk erkekleri ile mutlu yaşayabileceğinizi düşünüyor musunuz?

***

ben cevapları merak etmiyorum. merak eden arkadaşlar için amme hizmeti olsun dedim. istediğiniz sorudan başlayabilirsiniz.

edit: burada söylediklerimi yapmayanlara hiçbir sözüm yok. ben genellemelere her zaman karşıyım. ön yargım da yok erkeklere karşı. gayet aklı başında, düzgün erkekler var bu ülkede. sorular, bu sorduklarımı yapanların, üzerinde biraz düşünmesi amacıyla soruldu. böyle davrananlar varsa aranızda, onların cevaplarını gerçekten merak etmiyorum. sadece düşünmelerini ve çifte standart davranışları bırakmalarını temenni ediyorum.
devamını gör...

şu insanların içinde bulunduğu gruptan 1 adım öndeki kişi:

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
(görseller alıntıdır.)
devamını gör...

covid öldürmese bile bu düzen öldürecek bu insanları , lütfen.
devamını gör...

türk siyasetinin görüp görebileceği en dürüst, namuslu siyasetçidir, başbakandır. tabi onun siyasi hayatının son yıllarını gören insanlar, onu, çelimsiz, pısırık bir siyasetçi olarak tanısa da ya da bize öyle tanıtılmaya çalışılsa da, zamanının en karizmatik siyasetçisi olmuştur. kendisi ile şöyle bir hikaye anlatılır;

1977 yılındaki seçimlerinden 3 gün önce, bülent ecevit başkanlığındaki chp, taksim 'de bir miting düzenlemeyi planlamıştır. ancak, başbakanlığa ecevit 'e suikast düzenleneceğine dair ihbar gelir. bunun üzerine, dönemin başbakanı süleyman demirel, bülent ecevit 'i arayarak mitingi yapmamasını ister. olay basına yansır, ortalık karışır. mitingden 1 gün önce, ecevit, o mitinge kimsenin gelmemesini ister, oraya sadece ben gideceğim, der. ertesi gün, taksim 'de chp tarihinin hatta türk siyaset tarihinin en kalabalık mitingi yapılır. 3 gün sonraki seçimlerde ise chp, % 41 ile tarihinin en yüksek oy oranını alır ve seçimi kazanır..
devamını gör...

bir gün konusu geçer diye saçma espriler not ediyorum.
bir espriyi birden fazla yapmadığım için o espriyi yapınca not defterimden siliyorum.
devamını gör...

gelip geçici olan triptir.dönem dönem uğrar sonra gider.telaşe mahal yok.
devamını gör...

biraz nahoş ama sanırım bundan iyi anlatılamazdı *.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ashcan ekolü ya da ashcan okulu olarak bilinen bu sanat akımı 1900-1915 yılları arasında new york city'de ortaya çıkmıştır.
kentsel konuları, karanlık renklerle ve hareketli fırça darbeleriyle resmetmişlerdir. ressam robert henri önderliğinde ortaya çıkan bu sanatçı grubu göçmen ve işçi sınıfı yaşamının sanatsal değerine ve elitist bir idealden ziyade gerçeği tasvir eden bir sanata inanıyordu. bu konular zamanı için devrim niteliğindeydi. resim tarzları ise 17. yüzyıl ispanyol ve hollanda sanatının gerçekçiliğinde ve ayrıca 19. yüzyıl fransız resminden etkilenmiştir. amerika birleşik devletleri'nde ashcan okulundan önce amerikan izlenimciliği, pozitif bir tutum sergiliyor ve pek de gerçekçi olmayan bir tutumla barışçıl tasvirlerin hoş ve tatlı gösterileriyle hüküm sürüyordu. ashcan okulu'ndan sonra, daha fazla sanatçı moderniteye ve karşılaştıkları şeylere kendi verdikleri gerçekçi tepkilere odaklandı. asıl başarıları olarak, insanların dinamik enerjisine odaklanarak önceki new york ressamlarının tarzını tepetaklak etmeleri gösterilir.
grubun üyeleri john sloan, everett shinn, george luks ve william glackens gibi ressamların her biri tarz olarak birbirinden çok farklıydı fakat hepsinin ortak noktası şehri gerçekçi bir şekilde yansıtlamarı ve sanat yaşam içindir görüşünü savunmalarını. ortak ekonomik ve etnik geçmişlerine rağmen, her biri şehir sahnesine benzersiz bir şekilde yaklaşmıştır ve bu da bu sanatçı grubunu daha güzel ve farklı kılmıştır.


portrait of willie gee by robert henri
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


hester street by george luks
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


both members of this club by george bellows
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kutsal kitapları okuduktan sonra bir tanrıya inanmayan kişi olması lazım. *
devamını gör...

deniz taşıtlarına farklı isimler vermeyi saçma bulan ve "küçük gemi, büyük gemi, çok büyük gemi" olarak tanımlamayla yetinenler için bir adet yalnız ama gururlu küçük gemi...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

"ahlâk yoksunları" demeden duramadığınız başlık.
bu ülkede hiçbir şeyi ciddiye almayan, insanların acılarını dahi malzeme yapan büyük bir kesim var ne yazık ki. kısa zamanda toplumdan soyutlanmanız ümidi ile
devamını gör...

önce neden ağladığıni bilmeliyiz. cocuklar ilk olarak fiziksel ihtiyaçları karşılanmasi için ağlar. bazen çocuk fiziksel ihtiyacı farkedip istemek yerine başka bir şey için ağlamaya başlar ama özünde sebep fiziksel ihtiyaçların karşılanmamasidir. örneğin aşırı hareketli görünen bir çocuk uyku saati geçtiği dusunulmezse bir süre sonra sudan sebeplerle aglayacaktir. yetişkin onun ağlama sebebinin uykusuzluk olduğunu farketmezse ağlama davranışı başka sebeplere kaymaya devam edecektir. bu nedenle çocukların fiziksel ihtiyaçları rutin olarak karşılanmalıdır. düzenli bir hayat ağlama sayı ve süresini azaltır.

başka bir ağlama sebebi ise engellenmişlik hissidir. özellikle 1.5 yaş ile başlayip 3 yaşına kadar hatta belki biraz daha ötesine kadar devam eder. çünkü bu yaşta çocuk memeden emzikten bezden ayrılmak zorunda kalmaktadır ayni zamanda yürüme yemek yeme deneme yanılmalarda bulunmak isteyecek ve çoğu zaman engellenecektir. bu nedenle en çok ağlama bu surecte olur. bu dönemde yetişkin çocuğun çevresini düzenleme, deneme yanılmalarina fırsat vermelidir. memeden ve emzikten ayirma tuvalet eğitimi alanında doğru uygulamalar da ağlama süresini ve miktarını azaltir.

4 yaşından sonra çocukların aglama davranışında azalma beklenir. okula başlayan ve sosyalleşen çocuk eğer ağlıyorsa cogu zaman ağlama nedenini net ifade eder. bu noktada ağlama sebebi ilgi çekmek mi , sıraya veya kurala uymakta zorlanmak mi, isteklerini ağlayarak elde etme çabası mi olduğuna dikkat edilmelidir. haklı bir isteği ağlayarak elde etmeye çalışan çocuğa, kurallara uymak istemeyen , sıra beklemeyen çocuğa bu dönemde önce bir kaç kez uyararak ama sonunda tutarlı bir şekilde ağladığı için istediği şeyi haklı olsa da hı elde edemeyeceği gösterilmelidir.

ağlama anında konuşmak, ağlama demek, özellikle düştüğü icinn aglayan çocuğa kızmak , sen nasıl abla/abisin vb demek ağlamayı azaltmaz.

çocuklar ağlar. ağlamak onların duygularını ifade ediş şeklidir. her çocuğun fıtratı farklidir. bazı çocuğun ağlamasına izin verip şefkat gösterip "hadi biraz ağla, sakinlesince konuşalım" diyerek başını oksadiginiz zaman susabilir. bazı çocuk ise baslayinca dürtüsel olarak susmayı başaramaz. bu tip çocuklar için en kısa ve etkili yol dikkati başka yöne çekmektir.

sustirmak icin daha çok bağırmak , sarsmak, neden ağlıyorsun diye bağırmak o anda sustursa bile ileriki dönemlerde ağlama süresini artırır. çünkü her çocuğun ihtiyacı sakin ve güvenilir bir yetiskindir.
devamını gör...

bu ülke insanda "yeter" diye bağırma isteği uyandırmaya başladı. yormayın artık be.
devamını gör...

opeth, 1990 yılında stockholm'de kurulmuş, isveçli bir progresif metal grubudur. grup çeşitli kişilerin ayrılması ile değişiklik geçirmiş olsa da kalitesinden ödün vermemiştir. lise yıllarımdan beri beni en çok etkileyen şarkısını paylaşmak isterim.
burden

fading again
ıf death should take me now
count my mistakes and let me through
whisper in my ear
taken more than we've received
and the ocean of sorrow is you
.
devamını gör...

yazarların buluşması *
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kır papatyası
zioland.00
parıldayan yıldız
beri beri
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim