'hoşt!' denilesi başlık. kadının bedeni kadının kararı.
devamını gör...

inanmıyor olabilirsin, farklı bir dine de inanıyor olabilirsin fakat, büyük bir kitlenin inancını bu şekilde aşağılama hakkını kendinde nasıl görebiliyorsun?hadsizlikten başka bir şey değil
devamını gör...

yakın zamana kadar bendim. sonra üç numara saçın rahatlığını keşfettim.
devamını gör...

normal bir durumdur, insanlar beğendikleri şeyleri oylarlar. başlık açtığı için oylamak okumadan oylamakla aynı şey benim gözümde.
devamını gör...

karadelikler uzayda bulunan, ışık yaymayan ve yüksek çekimsel kuvvete sahip cisimlerdir. evrenin en obur cismi olan kara delikler, uzayda bulunan her türlü cismi yutma eylemi gösterir.
belirli bir ömürleri olduğu söylenir. şöyle ki; zamanı dolduğunda geriye toz bulutu bırakıp yok olurlar.

matematiksel olarak karadeliklerle evrenin bir ucundan bir ucuna ışınlanmak/zaman yolcuğu yapmak mümkündür. ancak madde evreni dediğim varlık, bunun mümkün olmaması için elinden geleni yapar. en büyük kanıtı ise; karadelik merkezine inmenin imkânsız kadar zor olduğunu söylemesidir.

madde yoğunluğu, yüzey sıcaklığı gibi nedenlerden ötürü içeri düşen cisim, henüz merkeze yetişemeden parçalanır.

sözün özü; karadeliklerle zaman yolculuğu maddeler evreni'nde imkânsızdır.
devamını gör...

tam olarak chp genel müdüründen beklenen bir çözüm önerisidir. chp'nin ekonomi kurmaylarını tekrar tebrik ediyorum.

kılıçdaroğlu: 10 milyon işsizimiz var, her muhtarlığa bir özel kalem müdürü atanırsa mesele biter

haber kaynağı

ek: haberi eksik verdiğim iddia edilmiş. adam tam olarak ülkede üretime dayalı istihdamı artırmak yerine 10 milyon memur atamaktan bahsediyor. absürd olan ben oluyorum. iktidarıyla muhalefetiyle vatandaşı olmasan eğlenceli ülke aslında.

ek 2: kamunun ve bütçenin üzerinde personel yükü tavan yapmışken, tarımda ve sanayide işgücüne katılım endeksleri dibe vurmuşken bunu mükemmel öneri olarak cilalayanlar ya ekonomi bilmiyor ya da bu ülkede yaşamıyor.
devamını gör...

yürürken sigara içmek. ne kendisine ne de başkalarına saygısı yoktur, keza artık dışarıda içmek yasaklandı:)
(bkz: sigara içme yasağı)
devamını gör...

tarih vereydin, başlık vereydin, entry vereydin, ss vereydin.
kanıtsız entry atıldığı zaman kuşkulanıyorum direkt asparagas mı diye...
devamını gör...

malûm gazetede köşe yazarı idi ali ural. o sebeple kitap bana hediye edildiğinde ön yargı ile yaklaşmadım değil. birkaç ay süründürdüm kendisini, yüzüne bakmadım. en sonunda önce kapak yazısı dikkatimi çekti, sonra rastgele pasajlar okudum derken kapıldım gittim.
açar açar okurum arada hâlâ.
velhasıl kitap güzel.

arka kapaktaki yazıyı paylaşayım sizinle.

sevgili dost!

bu sabah kuş sesleriyle uyandım. ne güzel değil mi? hayır, güzel değil! açık penceremden ok gibi dalıp yastığıma saplanan karga sesleriydi.

kuş sesleri dediğimde aklına asla karganın gelmediğini biliyorum. bu, karganın da bir kuş türü olduğunu bilmeyişinden değil, karganın türünün en önemli özelliği olan güzel bir ötüşten mahrum oluşundan elbette. yüzümü yıkarken acaba diyordum; acaba türümüzün en önemli özelliklerini taşıyor muyuz? hareketlerimiz ve sözlerimiz nerelere saplanıyor?
acaba 'insan' denince hatırlanıyor muyuz?
devamını gör...

matematik sınavı olan kızıma sabah ettiğim dua.
devamını gör...

mezuna kaldığım sene matematik ve geometriyi youtube kanallarından takip etmiştim. "gerçekten öğrendiğimi" hissetmiştim ekran başından bile. umarım bir gün ziyaret de edebilirim.
devamını gör...

oyumu avrupa yakasından yana kullanıyorum.
devamını gör...

"pandeminin götürmedikleri" şeklinde bir başlık olsaydı daha az şey sıralayabilirdik belki.

pandeminin götürmediği ne var ki? iki arkadaşınla kafede oturup edeceğin keyifli sohbetleri götürmüştür mesela, okulunu götürmüştür, tatilini götürmüştür, eğlence mekanlarını götürmüştür, sevdiğin birine sarılma hakkını almıştır elinden, canının isteğinde anneni öpme özgürlüğünü götürmüştür, ilişkini götürmüştür, işini götürmüştür, hatta belki sevdiğin bir insanı, belki de aileni bile götürmüştür.
devamını gör...

1938 senesinde gökova halkı ve muhtarın el ele vermesiyle dikilmiş bu ağaçlar. o yıllarda bataklık olan bölgede fazlaca sivrisinek bulunması sebebiyle sıtma salgını baş göstermiş. köylüleri canından bezdiren sıtma birçok can kaybına neden olmuş. muhtarın 7 tane kız çocuğundan 4'ü sıtma nedeniyle hayatını kaybetmiş. son çocuğu erkek olunca muhtar, oğlunun şerefine köy halkına bir söz vermiş; bu bataklığı kurutup sıtma hastalığına bir son verecekmiş. muhtar köylülerle birlikte bu durumu valiye anlatmış lakin ağacı bulmak öyle kolay değilmiş. yörede yaşayan bir yazarın devreye girmesiyle avustralya'dan yüzlerce okaliptus fidanı getirtilmiş. ağaçlar büyüdükçe bataklık kurumuş ve sivrisineklerin kökü kazınmış.
kaynak

gökova - sevgi yolu
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bundan sekiz-dokuz sene önce deli gibi oynadığım, şimdiyse tek başına oynaması içimden gelmediği browser oyun.

beraber başlayalım diyen yazar olursa mesajını bekliyor olacağım.
devamını gör...

insanı bu kadar rahatlatan başka birşey daha yoktur bence, birikmiş bişeylerin çıkması gitmesidir. mutluluktan da oluyor ve umarım üzüntü uğramaz size. mustafa kemal kitabını okurken hiç tutamadım kendimi hep yanında olmak istedim.
devamını gör...

türk öykücülüğünde yeni bir devir başlatmış ve modern öykünün en güzel örneklerini vermiş yazardır. kitaplarının telif haklarını darüşşafaka'ya bağışlamıştır. şuan kitapları iş bankası yayınları tarafından basılmaktadır. şiirleri, öyküleri kadar rağbet görmemiştir. eheh zaten ustalığı da öykülerindedir.
devamını gör...

28 mayıs 1996 yılında 12 yaşındaki sabine,kitabının isminde de söylediği gibi bisikletine atlar ve okulun yolunu tutar. sabine, huysuz bir çocuktur, dikbaşlıdır ve ailesinin -özellikle de annesinin- ona diğer kardeşlerinden daha az değer verdiğini düşünür. beyninde bu fikirler sağa sola koştururken kirli perdeleri ve pencereleri kapatan çıkartmalarıyla, iğrenç bir kamyonet yanında durur. içinden kafasını uzatan “iğrenç” adam sabine içeri çeker ve bu adice kaçırma eylemi 80 günlük bir esaretin, erkek egemen toplumlarda -burası avrupa da olsa- kadınlara reva görülen haksızlıkların, siyasi ve hukuki skandalların başlangıcı ve göstergesi olur sabine’in hikayesi, üzerinde düşünülmesi gereken bir hikayedir. hele türkiye’de tecavüz eden adam “evlenirim” derse, suçunun silinmesini öngören yasa tasarısının tartışıldığı şu dönemlerde. efendim, ağır konuşmak niyetinde değilim, hatta düşününce ne gerek var güllere, yüzüklere, romantik evlenme tekliflerine, çikolatalara, sinemalara, şiirlere… beğendiğiniz bir kadını, tenhada sıkıştırın – ama yaşı en az 14 olsun- yapmanız gerekeni yapıp, “evleneceğim” deyin, bitti gitti. allah bir yastıkta kocatsın. böyle hasta ruhlu beyinler tarafından önerilen bu “hakkaniyetli” formül ne kadar da mantıklı, değil mi? bu bahsettiğim sadece işin bir yanı, dallanıp budaklanabilecek bir konu bu elbette. bir hayat kadınına tecavüz etmek suç mudur? bir kocanın karısına tecavüz etmesi suç mudur? toplu tecavüz indirimi ne demektir? bu soruları sormaya devam eden insanların beyinlerinin yerinde cinsel organ şeklinde tahta parçaları olduğunu hepimiz kabul ederiz sanırım.


benim çemkirmelerimden sonra gelelim sabine’in hikayesine. sabine 80 gün bir evde hapis tutulur. marc dutroux isimli sapık ruhlu caninin ona yaptığı -kendi deyimiyle- “saçmalıklara” katlanır, her günü kurtarılmış bir gün sayar. aslında marc dutroux küçük kızı, onu kurtardığına inandırmıştır. daha sonraları, mahkemede bir “çete” iddiası ortaya atar dutroux, yüksek kademeden insanların da içinde bulunduğu bu çetenin, sadece bir parçası olduğunu söyler ama buna inanan çok sayıda insana rağmen kendini kurtarmayı başaramaz. sabine, küçük bir odada yalnız başına kalır ve akli dengesini yitirmemeye çalışır ve bunda da başarılı olur. sabine dava bittikten sonra bu kitabını yazma cesaretini gösterir ve kendi kendine uyguladığı terapi sayesinde umut dolu bir geleceğe sahip olacağına inanmaktadır.


sabine elbette yalnız değildir, tıpkı dutroux’nun yalnız olmadığı gibi. dutroux’nun karısı -üç çocuk sahibidir- bu sapık adama yardımcı olacak kadar sapık ruhlu bir kadındır ve ömür boyu hapis cezasına çarptırılan dutroux’dan daha hafif bir ceza olan 30 yıla mahkum olur. dutroux daha önce de tecavüzden hapis yatmış ve iyi halden salınmıştır. iyi hal denilen şey sanırım, içeride hiçbir kadına tecavüz etmemiş olmasıdır. ve çıkar çıkmaz da yakalanmamaya yemin ederek ve bu kez küçük kızları seçerek manyakça eylemlerine başlar. yaşları 8 ila 19 arasında değişen 6 kızdır kurbanı, bunlardan biri sabine diğeri ise sabine’le birlikte kurtarılan laetita. bu iki kızın dışında kalan diğer kızların bedenleri toprak altında bulunur, ikisi dutroux’nun eşi yemek vermediği için açlıktan ölmüştür. mahkeme esnasında laetita ve sabine’den özür dilemek isteyen kadına iki kız çok net cevaplar vermişlerdir.

bu kitabı mutlaka okuyun. kadın bedeni bir mülk değildir, erkeklerin keyif nesnesi değildir. kadın, erkeklerin açlıklarını doyurmaya yarayan bir oyuncak değildir. ikinci plan da bırakılacak kinici sınıf insan değildir. böyle düşünülmesinde erkeklerin suçu elbette büyüktür ama kadınlar da kendilerine saygı duymayı ve duyulmasını talep etmeyi öğrenmelidir.
devamını gör...

"bak beyim. sana iki çift lafım var. koskoca adamsın. paran var, pulun var, her şeyin var. binlerce kişi çalışıyor emrinde. yakışır mı sana ekmekle oynamak? yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu karda kışta sokağa atmak, aç bırakmak ama nasıl yakışmaz? sen değil misin öz kızına bile acımayan, bir damlacık saadeti çok gören? anlamıyor musun beyim? bu çocuklar birbirini seviyor. ama ben boşuna konuşuyorum. sevgiyi tanımayan adama sevgiyi anlatmaya çalışıyorum. sen büyük patron, milyarder, para babası, fabrikalar sahibi saim bey. sen mi büyüksün? hayır, ben büyüğüm. ben, yaşar usta. sen benim yanımda bir hiçsin anlıyor musun? bir hiç. gözümde pul kadar bile değerin yok. ama şunu iyi bil. ne oğluma ne de gelinime hiçbir şey yapamayacaksın. yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi. çünkü biz birbirimize parayla pulla değil, sevgiyle bağlıyız. bizler birbirimizi seviyoruz. biz bir aileyiz. biz güzel bir aileyiz. bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun? dokunma artık aileme. dokunma çocuklarıma, dokunma oğluma, dokunma gelinime. eğer onların kılına zarar gelirse ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan ben yaşar usta, hiç düşünmeden çeker vururum seni. anlıyor musun? vururum ve dönüp arkama bakmam bile."
devamını gör...

pentagram.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim