freud purosu
tanımlarını büyük bir keyif ve merakla okuduğum kıymetli yazardır. kendisinin bilgi içerikli, uzun, detaylandırılmış tanımlarını okumaktan özellikle mutluluk duyuyorum.
var olsun!
var olsun!
devamını gör...
american horror story
her sezonunu severek izlediğim rahatsız edici ve enteresan dizi serisi.tabi arada fire verenler oldu ama olsun resmin bütününe bakmak lazım. benim için ; jessica lange ve evan peters oyunculuklarıyla da bayağı etkileyiciydiler. favori sezonlarım ise kesinlikle asylum ve coven’dır. izleyin izlettirin efendim.
devamını gör...
ramazan davulcusuna bahşiş vermeyen tip
babamdı.
ben oruç tutmuyorum kardeşim asıl benim senden para almam lazım uyku kalitesi bozdugun için deyip kovaliyordu davulcuları.
ben oruç tutmuyorum kardeşim asıl benim senden para almam lazım uyku kalitesi bozdugun için deyip kovaliyordu davulcuları.
devamını gör...
nazik erkeklerin eş cinsel zannedilmesi
aileleri onları ağaç kovuğunda, medeniyetten uzak yetiştirdiği için olması gerekeni yanlış yorumlayan insanlardır.
devamını gör...
goodkafas meet the mods
terlikle kovalayarak...*
yer yer kahkaha attırmıştır. çok hoş olmuş tebrikler.*
yer yer kahkaha attırmıştır. çok hoş olmuş tebrikler.*
devamını gör...
ayrılık
"
ayrılık ne biliyor musun?
ne araya yolların girmesi
ne kapanan kapılar
ne yıldız kayması gecede, ne güz
ne ceplerde tren tarifesi
ne de turna katarı gökte
insanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!"
ayrılık ne biliyor musun?
ne araya yolların girmesi
ne kapanan kapılar
ne yıldız kayması gecede, ne güz
ne ceplerde tren tarifesi
ne de turna katarı gökte
insanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!"
devamını gör...
müslümanları ateist yapacak bilgi
önceden derlerdi ki müslümanlar baskı yapıyor. şimdiyse ateistler elinden geldiğince insanları dinlerini bırakmaya zorluyor.
salın be abi
salın be abi
devamını gör...
hayvan hakları ve veganizm
romalı denemeci ve tarihçi plütarch’tan “et yemek üzerine”, alman besteci ve kuramcı richard wagner’den “yiyecek olmama hakkı” ve “avcı insan ve acıya-empati”, ingiliz kuramcı william andrus alcott’tan “et yiyicilik ve insan katliamı” ve fransız anarşist kuramcı élisée reclus’tan “vejetaryenlik üzerine” gibi eski klasik metinlerle, princeton üniversitesi bioetik profesörü peter singer'dan "hayvanlar acıyı hisseder mi?" ve "vejetaryen bir felsefe", felsefe profesörü deane curtin'den "bağlamsal ahlakçı vejetaryenlik", çevrebilim ve felsefe profesörü dale jamieson'dan "hayvanat bahçelerine karşı" gibi çağdaş klasik metinlerin bir araya getirildiği kitap.
editörü, kamil savaş. metinleri çeviren ise, hacer kılıçaslan.
editörü, kamil savaş. metinleri çeviren ise, hacer kılıçaslan.
devamını gör...
dil mi düşünceyi yönetir düşünce mi dili yönetir sorunsalı
düşünce, dili yönetir diyorum. çünkü dil, fikirlerimizin karşı tarafa aktarılmasıdır. dil, sadece düşüncelerimizi aktarmaya yarayan araç oluyor.
dil, düşünceyi yönetir diyorum. çünkü ana dilinde karşılığı olmayan bir şeyi anlamlandırmak, anlatmak güçtür. bu sefer de dil, düşünceyi yönetmiş oluyor.
--- alıntı ---
dil bilimde safir-whorf varsayımı olarak anılan varsayıma göre, kişinin konuştuğu dil ile o kişinin dünyayı nasıl algıladığı ve nasıl davrandığı arasında sistemli bir ilişki vardır. insan bir bakıma, dünyayı ana dilinin belirlediği, izin verdiği biçimde ve ölçüde algılar. örneğin, ‘yumurta’ sözcüğü türkçede yumurtanın yumru şekliyle, farsçada tavuğun üreme ve üretme nesnesi olmasıyla, arapçada ise rengi itibarıyla adlandırılmıştır.
bilinemezcilik felsefesinde olduğu gibi, farklı renklerdeki gözlüklerle kara bakan kişilerin, karın yeşil, mavi, sarı renklerde olduğunu ileri sürmeleri gibi, farklı ana dillerin konuşurları gerçeği nesnel biçimiyle değil, dillerinin gösterdiği biçimde algılar. ancak bu varsayımının tam tersini temel alan yaklaşımlar da vardır. örneğin, eski yunan dönemin- de eflatun ve aristo, düşüncenin dili belirlediği ve dilin yalnızca düşüncenin aktarım aracı olduğu görüşündeydiler.
--- alıntı ---
dil, düşünceyi yönetir diyorum. çünkü ana dilinde karşılığı olmayan bir şeyi anlamlandırmak, anlatmak güçtür. bu sefer de dil, düşünceyi yönetmiş oluyor.
--- alıntı ---
dil bilimde safir-whorf varsayımı olarak anılan varsayıma göre, kişinin konuştuğu dil ile o kişinin dünyayı nasıl algıladığı ve nasıl davrandığı arasında sistemli bir ilişki vardır. insan bir bakıma, dünyayı ana dilinin belirlediği, izin verdiği biçimde ve ölçüde algılar. örneğin, ‘yumurta’ sözcüğü türkçede yumurtanın yumru şekliyle, farsçada tavuğun üreme ve üretme nesnesi olmasıyla, arapçada ise rengi itibarıyla adlandırılmıştır.
bilinemezcilik felsefesinde olduğu gibi, farklı renklerdeki gözlüklerle kara bakan kişilerin, karın yeşil, mavi, sarı renklerde olduğunu ileri sürmeleri gibi, farklı ana dillerin konuşurları gerçeği nesnel biçimiyle değil, dillerinin gösterdiği biçimde algılar. ancak bu varsayımının tam tersini temel alan yaklaşımlar da vardır. örneğin, eski yunan dönemin- de eflatun ve aristo, düşüncenin dili belirlediği ve dilin yalnızca düşüncenin aktarım aracı olduğu görüşündeydiler.
--- alıntı ---
devamını gör...
ilginç genel kültür bilgileri
airbus a380 ve boeing 747 o kadar büyük motorlu uçaklardır ki arkasında oluşan blast etkisi bir uçağı düşürebilecek kadar güçlüdür.
devamını gör...
14 mayıs 2021 lübnan'ın karanlığa gömülmesi
lübnan'ın 4/1 'ine elektrik veren türk şirketi karadeniz holding'in, lübnan'ın 100 milyon dolar olan borçunu 18 ayda ödememesi yüzünden tedariki kestiğini açıkladı.
haber linki
devamını gör...
porno izleyen kadın
çoğunlukla aradığını bulamamış kadındır. çünkü pek çok kişinin de bildiği gibi, porno sektörü kadından çok erkeğe hitap eder. mesela açın bakın, pornoların çoğunda baştan çıkarıcı ve cüretkar olduğu sanılan balık bakışlara sahip kadınların yüzü yakın çekimde gösterilir. peki kaç pornoda erkek yüzünü görürsünüz? bir kadın neden orgazm taklidi yapan bir kadının yüzünü görmek istesin ki? ya da içinde erkeğe yapılan oral seksin olmadığı porno sayısı ne kadar az hiç dikkat ettiniz mi? kadın, seks sırasında erkeğini mutlu etmek için oral sekse başvurabilir hatta belki bundan hoşlanabilir ama bunu izlemekten hoşlanmıyorsa ne yapsın?
bazen kadınlar da cinsel arzularını erkekler gibi "daha az duygu-daha çok eylem isteği" şeklinde duyabilir. ama çoğu zaman cinsellik kadın için bir "paylaşım"dır. porno ise genelde mekaniktir. yani erkeklerin beğenisine daha uygundur.
bütün bunlara rağmen, hepsi olmasa da kadınların bazıları porno izler. kimisi meraktan, kimisi canı çok sıkıldığı için, kimisi de yüksek libidosu ve cinsel anlamdaki yalnızlığı ile ne yapacağını bilemediği için izler. ama çok azı gerçekten sevdiği ve ihtiyaç duyduğu için izler. çünkü porno açısından eşsiz alternatiflere sahip olan günümüzde bile, kadınların keyif alacağı türden pornografi yok denecek kadar azdır.
bazen kadınlar da cinsel arzularını erkekler gibi "daha az duygu-daha çok eylem isteği" şeklinde duyabilir. ama çoğu zaman cinsellik kadın için bir "paylaşım"dır. porno ise genelde mekaniktir. yani erkeklerin beğenisine daha uygundur.
bütün bunlara rağmen, hepsi olmasa da kadınların bazıları porno izler. kimisi meraktan, kimisi canı çok sıkıldığı için, kimisi de yüksek libidosu ve cinsel anlamdaki yalnızlığı ile ne yapacağını bilemediği için izler. ama çok azı gerçekten sevdiği ve ihtiyaç duyduğu için izler. çünkü porno açısından eşsiz alternatiflere sahip olan günümüzde bile, kadınların keyif alacağı türden pornografi yok denecek kadar azdır.
devamını gör...
hayatınızın mottosu olan sözler
her şey geçer. her şey unutulur. kendini bir felaketin içinde kaybetmenin manası yoktur.
devamını gör...
çocukluğu anımsamak
zamanın dediğim dedik,başına buyruk ve acımasız doğrusallığına karşı insan hafızasının duygusal, direnişçi ama cılız bir başkaldırısı olarak gördüğüm eylemdir benim için.
toprağın daha bir toprak gibi, çimenlerinse yeşil koktuğu, gök yüzünün bambaşka bir mavi barındırdığı 90'lı yılların nostaljik dünyasının çocuk öznesi olarak,onca yıl sonra bambaşka bir galaksiden o dünyaya net bir pencere açabilmek bu kadar kolay olabilir mi bir insan için? benim için öyle sanki.bazen öyle bir anımsayış ki bu, hani bir umut elini uzatsan o pencereden, zamanı bükecekmişsin, her şeyin teorisini sen bulacakmışsın gibi.
bu, geceleri sobadaki kömürün o çatırdama sesini,büyükbabanın almanya'dan getirdiği naftalin kokulu valizleri açıp havalara uçuşunu, büyükbabanın, o koca adamın, toprak olmadan önceki halini anımsayıştır bazen.öksüz bir arkadaşına her gün ,sırf mutlu olsun diye günün sonunda üzüleceğini hiç hesap edemeden '-annen bugün gelecek ' yalanlarını söylediğini anımsayış. sabahın erken saatlerinde pencereden bakarken lapa lapa yağan karın dallar üzerindeki huzurlu birikintilerini, en güzel çizgi filmleri, gece yarılarına dek oynanan sokak oyunlarını,mahalle maçlarında cüsse olarak iki katın çocukları nasıl şebeğe çevirdiğini anımsayıştır. kanepenin altına saklanıp saatler boyu hayal kuruşunu, baba sevgisinden bir haber oluşunu, annenin gözyaşlarını ve bundan hep utanışını anımsayıştır.
edip cansever: "gökyüzü gibi çocukluk,hiç bir yere gitmiyor" demiş ya hani.sahiden de kafamı kaldırıp, gökyüzüne bakınca anımsıyorum çocukluğumu; sert bir adam olarak, sert zemine sertçe basarken ayaklarım.
âdet gereği tanım: bir yazarın içini uzayın derinliklerine dökmek amacıyla açtığı başlık.
toprağın daha bir toprak gibi, çimenlerinse yeşil koktuğu, gök yüzünün bambaşka bir mavi barındırdığı 90'lı yılların nostaljik dünyasının çocuk öznesi olarak,onca yıl sonra bambaşka bir galaksiden o dünyaya net bir pencere açabilmek bu kadar kolay olabilir mi bir insan için? benim için öyle sanki.bazen öyle bir anımsayış ki bu, hani bir umut elini uzatsan o pencereden, zamanı bükecekmişsin, her şeyin teorisini sen bulacakmışsın gibi.
bu, geceleri sobadaki kömürün o çatırdama sesini,büyükbabanın almanya'dan getirdiği naftalin kokulu valizleri açıp havalara uçuşunu, büyükbabanın, o koca adamın, toprak olmadan önceki halini anımsayıştır bazen.öksüz bir arkadaşına her gün ,sırf mutlu olsun diye günün sonunda üzüleceğini hiç hesap edemeden '-annen bugün gelecek ' yalanlarını söylediğini anımsayış. sabahın erken saatlerinde pencereden bakarken lapa lapa yağan karın dallar üzerindeki huzurlu birikintilerini, en güzel çizgi filmleri, gece yarılarına dek oynanan sokak oyunlarını,mahalle maçlarında cüsse olarak iki katın çocukları nasıl şebeğe çevirdiğini anımsayıştır. kanepenin altına saklanıp saatler boyu hayal kuruşunu, baba sevgisinden bir haber oluşunu, annenin gözyaşlarını ve bundan hep utanışını anımsayıştır.
edip cansever: "gökyüzü gibi çocukluk,hiç bir yere gitmiyor" demiş ya hani.sahiden de kafamı kaldırıp, gökyüzüne bakınca anımsıyorum çocukluğumu; sert bir adam olarak, sert zemine sertçe basarken ayaklarım.
âdet gereği tanım: bir yazarın içini uzayın derinliklerine dökmek amacıyla açtığı başlık.
devamını gör...
kürtajın yasaklanması gerekliliği
3747676 tane doğum kontrol yöntemi var diyen arkadaşlara hiçbir doğum kontrol yönteminin %100 koruyucu olmadığının hatırlatılması gereken başlık.*
bu insanlık dışı talepteki esas hedefin kadınların cinsel özgürlüğünü kısıtlamak olmasını geçtim, doğacak çocuğun halini düşünün bari. her koşulda, istenmediği bir ortamda ve sorunlu bir psikolojiyle büyüyecek o çocuklar; sonra al sana nur topu gibi yeni toplumsal sorunlar.
bu mantık da aynı sokak köpeklerini şuursuzca savunanların mantığı gibi; mastürbasyondan öte bir yaklaşım değil.
ayrıca herkesin iyi bir şekilde kavraması gereken şey; günümüz koşullarında hem hayvan hem de insan popülasyonunun bir an önce kontrol altına alınmasının zorunluluğu.
bu insanlık dışı talepteki esas hedefin kadınların cinsel özgürlüğünü kısıtlamak olmasını geçtim, doğacak çocuğun halini düşünün bari. her koşulda, istenmediği bir ortamda ve sorunlu bir psikolojiyle büyüyecek o çocuklar; sonra al sana nur topu gibi yeni toplumsal sorunlar.
bu mantık da aynı sokak köpeklerini şuursuzca savunanların mantığı gibi; mastürbasyondan öte bir yaklaşım değil.
ayrıca herkesin iyi bir şekilde kavraması gereken şey; günümüz koşullarında hem hayvan hem de insan popülasyonunun bir an önce kontrol altına alınmasının zorunluluğu.
devamını gör...
troll
bu ağın bana hatırlattığı tek şey arkadaş zekai özger'in gezgin şiiridir.
şiirde trol kökünün geçtiği bölüm:
--- alıntı ---
dün ben nerden geldim
ezberlenip unutulmuş bir sıkıntıdan geldim
adı konulmamış bir düşten geldim
terlemiş balıklar gördüm, rengi bozulmuş mavilikler
kabaran denizler gibi coşkun sürücüler
kılçığı beynine saplanmış gözsüz balıklar gördüm
trollenmiş deniz tarlası, iyot vurgunu
derya içindeydim de hani deryayı gördüm
küçük balığı gördüm, peşinde büyük balık
bir su ağası gibi kuvvetli ve saldırgan
oh balık, küçük balık, can balık
anasının kuzusu, deniz kokulum
söyle yavrum, söyle gözüm, söyle kılçığım
kim dokundu senin pullanmamış derine
kim kıydı senin o tazecik gövdene
denizde kum gibi dolgun pullarıyla
doymaz mı büyük balık küçük balığa
ama gördüm ya sonunda
derya içindeki deryayı
büyük balık küçük balık peşindeydi ya
birleşince küçük balık yüzlercesiyle
şaşırıp kaldı büyük balık
şaşırıp kalmadım amma
ne de keskinleşmiş dişleri ol mahilerin
unutulmaz bir deniz anası gibi büyüdü gövdeleri
kıymık kıymık oldu gövdesi büyük balığın
anladım
nice olsa da
denizde kum, büyük balıkta pul
birleşince
edemezmiş küçükleri kendine kul
--- alıntı ---
şiirde trol kökünün geçtiği bölüm:
--- alıntı ---
dün ben nerden geldim
ezberlenip unutulmuş bir sıkıntıdan geldim
adı konulmamış bir düşten geldim
terlemiş balıklar gördüm, rengi bozulmuş mavilikler
kabaran denizler gibi coşkun sürücüler
kılçığı beynine saplanmış gözsüz balıklar gördüm
trollenmiş deniz tarlası, iyot vurgunu
derya içindeydim de hani deryayı gördüm
küçük balığı gördüm, peşinde büyük balık
bir su ağası gibi kuvvetli ve saldırgan
oh balık, küçük balık, can balık
anasının kuzusu, deniz kokulum
söyle yavrum, söyle gözüm, söyle kılçığım
kim dokundu senin pullanmamış derine
kim kıydı senin o tazecik gövdene
denizde kum gibi dolgun pullarıyla
doymaz mı büyük balık küçük balığa
ama gördüm ya sonunda
derya içindeki deryayı
büyük balık küçük balık peşindeydi ya
birleşince küçük balık yüzlercesiyle
şaşırıp kaldı büyük balık
şaşırıp kalmadım amma
ne de keskinleşmiş dişleri ol mahilerin
unutulmaz bir deniz anası gibi büyüdü gövdeleri
kıymık kıymık oldu gövdesi büyük balığın
anladım
nice olsa da
denizde kum, büyük balıkta pul
birleşince
edemezmiş küçükleri kendine kul
--- alıntı ---
devamını gör...
semantik paradoks
mantık çalışmaya başladığımdan beri etrafımdaki insanların sürekli olarak yaptığı fakat nasıl anlatacağımı bilmediğimden dolayı acılar içinde sessiz kalmaya devam ettiğim durum. yani birine dönüp senin kurduğun cümle hem anlatmak istediğinle hem anlattığınla hemde konuştuğumuz konuyla çelişiyor dediğimde kendi kurduğu cümleleri tek tek açıklamam gerekecek ve alacağım cevapta ben öyle demedim ki olacak.
fakat bugün burada hepimizin günlük hayatımızda yaptığımız bu yanlışı dilimin döndüğünce tek tek anlatmak istiyorum.
örnek bir cümle vererek başlayalım.
adam1: dünyadaki hiçbir şeyden emin olamayacağımız için ve olan olaylara kesin gözüyle bakılamayacağı için deneyimlerimizin bize sunduğu öğretilerle hayatımıza devam etmek zorundayız.
adam2: emin miyiz?
adam1: eminiz
burada adam1'in kurduğu cümle kendi öncülünü inkar ettiğinden dolayı bir kısır döngü oluşturur. bu yüzden bu cümle anlamsal olarak düşük ve çelişkili olur. işte buna semantik paradoks diyoruz.
sevgili yazarlar üzülmeyin aslında tarihin çok büyük düşünürlerinin dünya tarafından bilinen kalıplaşmış cümlelerinde bile bu tip hatalar görülür. mesela sokrates "bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir" der. felsefeye azıcık meraklı olan herkesin duyduğu büyük alman düşünür hegel ise "biz; tarihten hiçbirşey öğrenilemeyeceğini, tarihten öğreniriz.” demiştir.
bir levha gördünüz ve üzerinde "bu uyarıyı görmezden geliniz" yazmakta. cümle öneri anlamı taşıyor gibi gözükse bile bu bir emir cümlesi ve emir cümleleri doğru veya yanlış olarak nitelendirilemez. eğer bir ifade uyarıyı görmezden gelmenizi söylüyorsa ve siz bu uyarıyı görmezden geliyorsanız yazan uyarıyı görmezden gelmemiş olursunuz. bu levhanın sizi sonsuza dek sürecek bir kısır döngüye sokmasına sebep olur. bu biz insanlar gibi karmaşık makineler için olmasa da daha basit makinalar için yanmış bir işlemci ve patlamak üzere olan güç kaynağı ile sonuçlanabilir.
örnekleri çoğaltabilirim fakat işin içindeki hatayı gördüğünüzü düşünmekteyim. peki ama demek istediğim anlaşıldığı sürece neden buna bu kadar takılayım dediğin gibi ben karmaşık bir makinayım sorusu kulaklarımda. sebebi anlatılacak konuyu çelişkilerden ayıklayarak verilmek istenen mesajın çok daha net bir şekilde verilmesidir. güzel ve anlamlı konuşmak entellektüel bir yaklaşım olduğu gibi her insanın yapması gereken bir gerçekliktir. unutmayalım ki savaşlar kılıç ve kalkanla değil kalemler ile kazanılır ve bu her insanın kendi kendine verdiği savaş için de geçerlidir. kendimizle bile anlaşamıyorsak hayatın pure gerçekliğiyle olan ve her saniye devam eden savaşımızı asla kazanamayız.
fakat bugün burada hepimizin günlük hayatımızda yaptığımız bu yanlışı dilimin döndüğünce tek tek anlatmak istiyorum.
örnek bir cümle vererek başlayalım.
adam1: dünyadaki hiçbir şeyden emin olamayacağımız için ve olan olaylara kesin gözüyle bakılamayacağı için deneyimlerimizin bize sunduğu öğretilerle hayatımıza devam etmek zorundayız.
adam2: emin miyiz?
adam1: eminiz
burada adam1'in kurduğu cümle kendi öncülünü inkar ettiğinden dolayı bir kısır döngü oluşturur. bu yüzden bu cümle anlamsal olarak düşük ve çelişkili olur. işte buna semantik paradoks diyoruz.
sevgili yazarlar üzülmeyin aslında tarihin çok büyük düşünürlerinin dünya tarafından bilinen kalıplaşmış cümlelerinde bile bu tip hatalar görülür. mesela sokrates "bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir" der. felsefeye azıcık meraklı olan herkesin duyduğu büyük alman düşünür hegel ise "biz; tarihten hiçbirşey öğrenilemeyeceğini, tarihten öğreniriz.” demiştir.
bir levha gördünüz ve üzerinde "bu uyarıyı görmezden geliniz" yazmakta. cümle öneri anlamı taşıyor gibi gözükse bile bu bir emir cümlesi ve emir cümleleri doğru veya yanlış olarak nitelendirilemez. eğer bir ifade uyarıyı görmezden gelmenizi söylüyorsa ve siz bu uyarıyı görmezden geliyorsanız yazan uyarıyı görmezden gelmemiş olursunuz. bu levhanın sizi sonsuza dek sürecek bir kısır döngüye sokmasına sebep olur. bu biz insanlar gibi karmaşık makineler için olmasa da daha basit makinalar için yanmış bir işlemci ve patlamak üzere olan güç kaynağı ile sonuçlanabilir.
örnekleri çoğaltabilirim fakat işin içindeki hatayı gördüğünüzü düşünmekteyim. peki ama demek istediğim anlaşıldığı sürece neden buna bu kadar takılayım dediğin gibi ben karmaşık bir makinayım sorusu kulaklarımda. sebebi anlatılacak konuyu çelişkilerden ayıklayarak verilmek istenen mesajın çok daha net bir şekilde verilmesidir. güzel ve anlamlı konuşmak entellektüel bir yaklaşım olduğu gibi her insanın yapması gereken bir gerçekliktir. unutmayalım ki savaşlar kılıç ve kalkanla değil kalemler ile kazanılır ve bu her insanın kendi kendine verdiği savaş için de geçerlidir. kendimizle bile anlaşamıyorsak hayatın pure gerçekliğiyle olan ve her saniye devam eden savaşımızı asla kazanamayız.
devamını gör...
bir filmin tamamını anlatan tek repliği
"bu hayat benim. yarısını başkaları için yaşadım. geriye ne kadar ömrüm kaldı bilmiyorum. belki kırk yıl, belki bir gün. geriye kalan hayat benim ve ben nasıl istiyorsam öyle geçecek. ben bu gemiden mutlu ineceğim."
film: nadide hayat
film: nadide hayat
devamını gör...
yazarların kendilerini teselli etmek için kullandığı cümleler
(bkz: bu günler de geçecek)
ve gerçekten geçiyor da. zamanın değişkenliğinden mi yoksa insanların unutkanlığından mı bilmiyorum ama bu mantıkla düşünmeye başladığım zaman en kötü sorun bile bir şekilde geçiyor.
ve gerçekten geçiyor da. zamanın değişkenliğinden mi yoksa insanların unutkanlığından mı bilmiyorum ama bu mantıkla düşünmeye başladığım zaman en kötü sorun bile bir şekilde geçiyor.
devamını gör...