"ve bazen iyi şeyler biter ki, daha iyileri başlayabilsin."
marilyn monroe
devamını gör...

yazilanlari okudukca aklima her nerede degilsem orada iyi olacakmışım gibi gelir sözü geldi..
devamını gör...

asya-vurulmuşum sana.
devamını gör...

kızıl
dirençli bir uçuktur gök
yeryüzünün karanlık sofrası


içinde bir maske olmasaydı
öpebilirdim kalbinin yedi rengini
ama gördüm
gözlerin
kalbini diri diri gömdüğün
cehennem çukurun
ve kokun... paslanmış
ondan mı böyle solgun yüzün?

bak, ellerime bak!
çöl kuraklığında
ellerim! apaçık bir ağıt
sevmeye dokunmakta

vakit ikindisi yağmurun
ateş susar
çiçek susar
taş dillenir
yaktığım ölümlerin şarkısını söyler ay...

dudağımın açılan yanı
tebessümüm
kitabımın ayracı
kadın?
hangi cümlenin bağlacı ?

rüyaların tembel işçisi
sığmıyorsun hiçbir uykuya

karınca çiftliği kalbim
bekçisi lodos
söz düşman
kül çok
yanan sigaram mı sadece?
sevgili öz,
ol’ma
-yan!

budala seni
korkulu rüyalarla tıka basa ölü
çarp kendine
nerede kokun, hatırla
sökül, dillen, uyan
yakanda çiçek
yakan çiçek.

*
devamını gör...

şiirin bir kısmını koyayım şuraya dedim; yetmedi. *

özledim seni…

ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.
beynimi uyuşturuyor özlemin…
çok sık birlikte olmasak bile
benimle olduğunu bilmenin
bunca zamandır içimi ısıttığını
yeni yeni anlıyorum
yokluğun,
hatırladıkça yüreğime saplanan bir sızı olmaktan çıkıp
mütemadiyen bir boşluğa
sabahları seni okşayarak başlamaları
akşamları her işi bir kenara koyup
seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
oynaşmalarımızı,
yürüyüşlerimizi,
sevimli haşarılığını,
çocuksu küskünlüğünü…
nasıl da serttin başkalarına karşı
beni savunurken;
ve ne kadar yumuşak
bir çift kısık gözle kendini
ellerimin okşayışına bırakırken
gitmeni asla istemediğim halde
buna mecbur olduğunu görmek
ve sana bunları söylemeden
”git artık” demek
”beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk kavuşacaksın mutluluğa”
demek sana ne de zor
seni görmemek ve belki yıllar sonra
karşılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden…
yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek….


can yücel
devamını gör...

akışta edip cansever de görünce aklıma gelen, bir mendilin niye kanadığını soran o uzun, o muazzam, o güzelim şiir. sahi neden kanar bir mendil?

mendilimde kan sesleri

her yere yetişilir
hiçbir şeye geç kalınmaz ama
çocuğum beni bağışla
ahmet abi sen de bağışla
boynu bükük duruyorsam eğer
içimden öyle geldiği için değil
ama hiç değil
ah güzel ahmet abim benim
insan yaşadığı yere benzer
o yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
suyunda yüzen balığa
toprağını iten çiçeğe
dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
konyanın beyaz
antebin kırmızı düzlüğüne benzer
göğüne benzer ki gözyaşları mavidir
denize benzer ki dalgalıdır bakışları
evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına
öylesine benzer ki
ve avlularına
(bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)
ve sözlerine
(yani bir cep aynası alım-satımına belki)
ve bir gün birinin adres sormasına benzer
sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne
camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına
öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına
minibüslerine, gecekondularına
hasretine, yalanına benzer
anısı işsizliktir
acısı bilincidir
bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan
gülemiyorsun ya, gülmek
bir halk gülüyorsa gülmektir
ne kadar benziyoruz türkiye'ye ahmet abi.
bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden
dirseğin iskemleye dayalı
-- bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben --
cıgara paketinde yazılar resimler
resimler: cezaevleri
resimler: özlem
resimler: eskidenberi
ve bir kaşın yukarı kalkık
sevmen acele
dostluğun çabuk
bakıyorum da simdi
o kadeh bir küfür gibi duruyor elinde.
ve zaman dediğimiz nedir ki ahmet abi
biz eskiden seninle
istasyonları dolaşırdık bir bir
o zamanlar malatya kokardı istasyonlar
nazilli kokardı
ve yağmurdan ıslandıkça edirne postası
kıl gibi ince istanbul yağmurunun altında
esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen
kadının ütülü patiskalardan bir teni
upuzun boynu
kirpikleri
ve sana ahmet abi
uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki
sofranı kurardı
elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı
cezaevlerine düşsen cıgaranı getirirdi
çocuklar doğururdu
ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi
o çocuklar büyüyecek
o çocuklar büyüyecek
o çocuklar...
bilmezlikten gelme ahmet abi
umudu dürt
umutsuzluğu yatıştır
diyeceğim şu ki
yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler
oysa o kadar kullanışlı ki şimdi
hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse
çocuklar, kadınlar, erkekler
trenler tıklım tıklım
trenler cepheye giden trenler gibi
işçiler
almanya yolcusu işçiler
kadınlar
kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi
ellerinde bavullar, fileler
kolonyalar, su şişeleri, paketler
onlar ki, hepsi
bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler
ah güzel ahmet abim benim
gördün mü bak
dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
ve dağılmış pazar yerlerine memleket
gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
gelse de
öyle sürekli değil
bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
o kadar çabuk
o kadar kısa
işte o kadar.

ahmet abi, güzelim, bir mendil niye kanar
diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar
mendilimde kan sesleri.

edip cansever
devamını gör...

amigurumi ile yapılan penguen.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ben gamalı haç istiyorum.
devamını gör...

her daim yaptığım, yapmaya devam edeceğim şey. hatta yazdıklarını begenmediysem acaba ortak noktamız yoksa neden beğenmiş diye kendi kendimi de sorguladigim oluyor.

şakası bir yana seviliyorsunuz.
devamını gör...

hadi lan!!
karacıların komutanı tatbikat sırasında bir asker çağırmış. asker:
-"emret komutanım" diyerek yanına gitmiş.
komutanı yere yatmasını istemiş. daha sonra da bir tanka askerin üzerinden geçmesi için emir vermiş. asker kılını bile kıpırdatmadan yattığı yerde beklemiş ve malumunuz ezilmiş. komutan diğerlerine dönerek:
-"işte cesaret" demiş.
havacıların komutanı bir asker çağırmış. asker:
-"emret komutanım" diyerek komutanının yanına gitmiş.
komutanı helikoptere binmesini emretmiş. asker helikoptere binmiş ve havalanmış. daha sonra komutanı askere aşağıya paraşütsüz atlamasını emretmiş, asker de emre itaat etmiş ve atlamış. yere çakılmış ve can vermiş. komutan da diğerlerine dönerek:
-"işte cesaret" demiş.
sıra gelmiş denizci komutana. denizci komutan askerini çağırmış. asker çakı gibi hazırola geçmiş ve;
-"emret komutanım" demiş. komutan;
-"derhal denize atla ve 10 dakika yüzeye çıkma" demiş.
asker;
-"hadi lan" demiş. komutan diğer komutanlara dönerek:
-"işte asıl cesaret bu" demiş.
....
asıl cesaret ülkede yaşananlara, zulümlere, zamlara, yolsuzluklara, haksızlıklara katlanarak yavaş yavaş ölüp yok olmak değil, halkın düzenini bozup, kendi düzenini sağlayanlara "hadi lan" diyebilmektir.
gülse birsel
devamını gör...

1955 yapımı kostümleri ve müzikleri ile dönemini çok güzel yansıtan bir film.

özellikle hikayenin naifliği beni çok etkiledi. filmin adı da filmdeki çok yerinde ve güzel bir tespitten ilham almış. elbette spoiler olacağı için ne olduğunu söyleyemem izleyince anlarsınız.
devamını gör...

sol frame sürekli ''bir şeylerden anlayan kadın'' başlıklarıyla dolunca benim pek de anlamadığımı düşündüğüm cins.
devamını gör...

gemi ile 3-4 ay süren dünya turlarına katılmak istiyorum. emeklilik projem olarak adlandırdım bu hayalimi. emekli olduğumda alacağım toplu parayı buraya yatırmak niyetindeyim. inşallah yeter.
devamını gör...

kaslar eskimiyor.
sahibinden sıfır kilometre kas.
devamını gör...

ah be papatya bir seviyorumu sığdıramadın yapraklarına
devamını gör...

önce yıllardır uçan yerli ve milli uçağımızı indirsinler,
önce yıllardır düşmana güven dosta korku veren yerli ve milli tankımızı sahalara sürsünler,
önce yerli ve milli aracımız togg'un dingilini yapabilsinler,
önce 8,70 küsür olan doları dizginlesinler,
önce 10 küsür olan euroyu dizginlesinler,
önce işsizliği düşürsünler,
önce 128 milyar doların hesabını versinler;

sonra bisiklet yoluna sıra gelir bir ara...
devamını gör...

bu derece kutuplaşmış bir toplumda bir şeylere tepki gösterme bilincinin tamamen kaybolması ne yazık ki kaçınılmaz bir sondur. düşünün zamlara tepki göstermek isteyen büyük bir kesim var ama karşı tarafta da bu zamların bazı dış güçler tarafından gerçekleştirildiğine inanan bir grup var. ne anlatabilirsin? neyi kanıtlamaya çalışırsın? ayrıca sesi çıkanın bir şekilde susturulduğu şu dönemde insanlar mecburen geri planda kalmak istiyor. yavaş yavaş tepkisizlik oluşturuldu bu ülkede. istenen de buydu zaten.
devamını gör...

mö 4000 - mö 2000 yılları arasında mezopotamya'da ortaya çıkan uygarlık. medeniyetin beşiği oalrak da adlandırabiliriz.

ilk yazıyı bulan ve kullanan,
tarihteki ilk yazılı hukuk kurallarını oluşturan,
gezenleri ve oniki takımyıldızını bilen,
arpadan bira yapan,
matematik ve geometrinin temelini atan,
60 tabanlı sayı sitemini kullanan,
yılı 360 gün, ayı 30 gün, günü 12 saat, saati 60 dk., dakikayı 60 saniye olarak hesaplayan muazzam uygarlık. ayrıca dinin kökenleri de oldukça önemlidir. bunun için şu esere (bkz: kur'an, incil ve tevrat'ın sumer'deki kökeni) bakabilirsiniz.
devamını gör...

1969 yılında cem karaca prodüktörlüğünde kurulmuş, 1972 yılında dağılmış olan türk rock grubudur. bir dünya da bana ver, başak saçlım ve artık yeter kadın gibi kültleşmiş parçalara sahip olan grup, aynı zamanda rainbow grubunun long live rock n' roll albümünün kapağına bkz fikir babalığı yapmıştır.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim