john william waterhouse'un 1888 tarihli tablosu.*

tablodaki kadın, kral arthur'un krallığında shalott adasında, camelot şehrinin yakınlarında bir kulede lanetlenmiş ve hapsolmuş halde yaşayan elaine isimli bir leydi. lanetlendiği için camdan dışarıya bakamaz, tüm vaktini aynasının yansımasından dışarıyı izleyerek ve dokuma yaparak geçirir.
bir gün kralın şövalyelerinden sir lancelot kulenin yanından şarkı söyleyerek geçer. leydi bunu aynasının yansımasından görür ve kendini tutamayarak onu görmek için cama çıkar. ama aynası çatlayınca lanetlendiğini, artık geri dönüş olmadığını farkeder. bunun üzerine kuleden çıkar ve bir kayığa binerek şehre, aşık olduğu lancelot'a ulaşmaya çalışır. nitekim lanet peşini bırakmayacaktır, lancelot'a ulaşamadan kayıkta ölmüştür.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel kaynak: wikimedia

şimdi tabloya bakalım. waterhouse bize elaine'in laneti göze alarak kayığa bindiği ve ölmeden önceki anını resmetmiş. yüzünde acı, çaresizlik, laneti ve öleceğini bilmenin verdiği umutsuzluk gibi bir çok duyguyu okuyabiliriz. kıyafetinin detaylarına ve saçlarına da bayıldım ben. tablonun kahverengi ve altın renklerinin tonlarıyla çizilmiş olması da kasvet havasını çok iyi yansıtıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
leydinin sağ elinde bir zincir var, zincir kuleye hapsolmasını ve lanetini temsil ediyor, ilerleyebilmesi için zinciri bırakması gerekecek. bu da öleceğini bilmesine rağmen lanete aykırı davranışını ve cesaretini temsil ediyor.
bir diğer detay ise kayığın önündeki üç mum. mumlar onun hayatını anlatıyor bize, ikisi sönmüş ve birisi de o öldüğünde sönecek. yaşamının sonuna doğru ilerliyor çünkü.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
hikayesini okumadan önce ızdırap içindeki bir kadını anlatan kasvetli bir tablo olduğunu düşünmüştüm. tablonun hikayesine bakınca kurallara ve kaderine karşı gelen, lanetlendiğini ve sonunu bilmesine rağmen özgürlüğü için* zincirleri reddeden bir kadın görüyorum.

kaynak
devamını gör...

türkçesi genel veri koruma yönetmeliği'dir.

türkiye'de kurulmuş olsa dahi, ab üyesi vatandaşların kişisel verilerini işleyen şirketler ya da ab'de kurulu ancak ab dışı varlık gösteren (örneğin türkiye'de) şirketlerin 28 mayıs 2018 tarihi itibariyle uyum sağlamak zorunda olduğu yönetmeliktir.

gdpr'dan ayrı ve ek olarak türkiye'de gerçek kişilerin fiziksel verilerinin işlenmesi kişisel verileri koruma kanunu (bkz: kvkk) ile düzenlenir. bu kanun 7 nisan 2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

yani türkiye'de kurulu bir şirketiniz var ve ab ülkeleriyle iş yapıyorsanız süreçlerinizi hem kvkk'na hem de gdpr yönetmeliğine uyumlu hale getirme yükümlülüğünüz vardır.
devamını gör...

umarım bu rehber yardımcı olur.
bu rehber sadece lisans eğitimi için geçerlidir. yüksek lisansta nerdeyse aynı.

almanya’da üniversite okumaya lise 2’de karar verdim. hem almanca çalışıp hemde üniversite sınavına çalıştım. üniversite sınavında gazi üniversitesi makine mühendisliği bölümünü kazandım. dil sertifikası almak için üniversite sınavını kazanmayı bekliyordum, kazanınca hemen b1 almanca sertifikası aldım. (2013’de goethe’den aldım, 115 euro’ya.) okul başvuru tarihi 15 ekim’de başlıyordu, 3 ay boşluğum vardı. 3 aylık boşlukta almanya’daki akrabam garantör (15euro) belgesini halletti. garantörünüz yoksa bankaya senelik 10bin euro yatırmanız gerekiyor, aylık 800euro çekebiliyorsunuz. 15 ekimde okulların (saarland üniversite ve tu berlin) sitesinden başvurularımı yaptım. aralık ortası gibi saarland üniversitenden (makine mühendisliği olmadığı için mekatronik mühendisliğinden) kabul aldım. vize başvurusu yaptım. ocak sonu gibi randevu verdiler.
istenen belgeler
-sağlık sigortası (ben at/11 belgesini (ücretsiz) aldım. bunu almazsınız aylık 100euro ödüyorsun
-garantör belgesi
-lise diploması
-üniversite kabul belgesi
-dil kursu belgesi (ben okulun hazırlık kursuna gittiğim için gerek kalmadı, sadece üniversite kabul belgesi yetti)
-almanca yeterlilik belgesi (b1’den düşükse vizeden red alma şansınız yüksek)
-kalacağınız yerin belgesi (yurt veya ev)

mart’ın ilk haftasında vizem onaylandı. hazırlık kursum nisan’ın ortasında başlıyordu. hemen toparlandım nisan’ın ilk haftasında almanya’daydım. hazırlık kursuna başladım, b1’den c1’e 5 ayda geldim. dönemlik sadece 300 euro verdim (okul ücreti) 150 gibi bir şeyde testdaf sınavına verdim. ekim gibi okula başladım, ama hocaların dediğini hiçbir şekilde anlamadım, evde kendim çalıştım. ilk 1 sene hep böyleydi. hem almanca hemde sınavlarla cebelleştim. okul 6 dönem 180 kredi. ben okulu 8 dönemde bitirdim, 6 dönemde bitirmek imkansız zaten, alman öğrenciler bile zor bitiriyor.
çalışma izni= haftalık 20 saat çalışma hakkımız var. aylık 80 saat. ben kafede çalışıyordum. 900/1000 euro arası alıyordum. çalıştığım için 100 euro sağlık sigortasına gidiyordu. (at-11 sağlık sigortası iptal oluyor.)
200 euro yurta veriyordum, aylık 150 euro’da yemek mutfak masrafımda. 100 euro felanda dışarda harcıyordum. 250-300 euro cebime kalıyordu.
garantör belgesi= almanya’da oturan herhangi bir tanıdığın sana aylık 800 euro destek verebileceğinin garantisini istiyor, ama sadece sözde size para felan vermesine gerek yok.
mesaj kutum açık, aklınızdaki soruları sorabilirsiniz.
devamını gör...

ilgilenenler için boğaziçi üniversitesi'nin açık derslerinde belma haznedar anlatıyor. çocuk ve dil.
ayrıca farklı hocaların da katılımıyla çocuğun tarihi, çocuk ve oyun gibi konularda da anlatımlar var.
devamını gör...

21 yaşına gelmiş bana hala sorulan ( şaka değil ) zaman zaman oflamaya sebebiyet veren soru.
devamını gör...

mustafa kemal atatürk, nutuk‘ta bugünü tarihe şu şekilde not düşmüştür:
“mağlup olan düşman ordusunun bütün kuvvetlerini, 30 ağustos'a kadar aslıhanlar civarında kuşattık. 30 ağustos'ta icra ettiğimiz muharebe neticesinde (buna başkumandan muharebesi unvanı verilmiştir) düşmanın ana kuvvetlerini imha ve esir ettik. düşman ordusu başkumandan­lığını yapan general trikopis de esirler arasına dâhil oldu. demek ki, tasav­vur ettiğimiz kati netice beş günde alınmış oldu.”
devamını gör...

o an sümüklü böceğin aklından geçen: " sizin kediniz batsın...'
resimag.com/p1/457fa4db51d6.jpeg
devamını gör...

ben böyleyim, sana özel bişey değil ve
kimse senin gibi hissettirmedi başı çeker.
devamını gör...

7. yüzyılda inşa edilen cheomseongdae gözlemevi, asya'nın ayakta kalan en eski gözlemevidir. kraliçe seon-deok hükümdarlığında (632-647) inşa edilmiş ve hava tahminlerinde bulunmak amacıyla yıldızları gözetlemek için kullanılmıştır. bu taştan yapıt düz çizgilerin ve kıvrımların güzel bir kombinasyonudur. 9.17m yükseklikte olup zemin taşı her iki tarafta da 5.35m’dir.

buradan
devamını gör...

haksizlik. haksizliga ugramak kadar yurek sikistiran birsey yok herhalde. bu haksizligi da sevdigin biri yapinca, canim cigerim dedigin. ne bileyim sozluk. bazen telefonlarin hicbirini acmayayim iste hep kotu haberler gelecek diyorum. yine aciyorum o caktigimin telefonunu ve alakasiz bir haksizlik gelip canimi yakabiliyor.
devamını gör...

ege'nin bergama, soma , alaşehir, ödemiş arasında ve akhisar taraflarına kadar uzanan dağlık bölgelerinde, yoğun pırlanta ormanları tespit edildi hasad çalışmaları 2023 yılında başlanacak , ilk hasad cumhuriyetin 100 yılına yetiştirilecek dendi ...
devamını gör...

bir gün öleceğini bilmek rahatlatır.
hangi gün öleceğini bilmek korkutur

(bkz: bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin?)
devamını gör...

izninizle başlığa konuyla alakalı olmayan bir tanım giriyorum.
aramızdaki en kısa mesafe, aynı nefesi aldığımız anda kaldı.
devamını gör...

ülkemizde 2002'den sonra doruk noktasına ulaşmıştır.
devamını gör...

son ses 90lar pop açıp makyaj yapmak. terapi yöntemimiz budur.
devamını gör...

mansur yavaş ırkçı değil, milliyetçi birisi.

mhp ve onların şiddet meyilli, chauvinist tabanı nedeniyle milliyetçiliğe belli bir antipati duyulsa da 3-5 basmakalıp kelime ile tüm milliyetçileri eleştiremezsiniz. ayrıca mansur yavaş dürüst, işini iyi yapan birisi. herkesin liyakat istediği bu günlerde eleştirebilecek birisi değil.

sosyal medyada paylaşımlar sırasında kullanılan cümlelerin çoğu hoşuma gitmese de 3 mayıs türkçülük gününü ben de kutlarım.
devamını gör...

varlıklı olduğu günlerinde giyimine özen gösteren kişi, eski durumunu yitirince mevsime, modaya uymayan şeyler giyer.
devamını gör...

alınan karar hakkında bir şey söylemek haddim değil çünkü detaylı bilgim yok hukuk kuralları hakkında. fakat o kadının öldürmekten başka şansı var miydi onu düşünüyorum. şikâyet etsen olmuyor . 2 gün sonra uzaklaştırma kararıyla serbest bırakılıyor .tabi bunun gibi adamlar bu karara uymuyor. öldürülüyorsun. kaçıp gitsen başka şehre gelip buluyorlar, öldürüyorlar. boşanmak zaten hayal . e soruyorum ölümden başka çare mi bırakıyorlar?kendimi o kadinlarin yerine katıyorum acaba ben ne yaparım bu durumda diye . düşünüyorum düşünüyorum çözüm yok yani.ya intihar edeceksin ya da katil olacaksın. artık hukuki düzenlemeler getirilsin. insanlar bu seçimler arasında kalmasın ya. her seferinde bu konuları konuşmaktan bıktık .
devamını gör...

çöplükte
artık
bir bahar
turuncu
çocuğun gözleri gürültülü
adamın elleri
kadının memeleri

kapattılar
sokağı

arsız bir kedi
onları izlemekteydi
gecesinde bir ağacın
dalları yumruk
dağılıyordu yüzümüz
devamını gör...

babam hiç yeşil zeytin almazdı bende biz fakiriz ondan alamıyoruz sanırdım sonra kendim alışveriş yapmaya başlayınca siyah zeytinin daha pahalı olduğunu gördüm.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim