eleştirileri saygıyla sevgiyle kabul ediyorsan olgunsundur. ota b*ka anlamadan okumadan atılmıyorsan olgunsundur.
"vasıfsız"
#mastorunkankisivesavunucu.
devamını gör...

ezginin günlüğü-düşler sokağı.
devamını gör...

aynı anda hem telefon hem de zil çalıyordu. önce diyafondan "alo" diye seslendim. sonra telefonu "kim o?" diye açtım.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hastaların beyinlerinde neurotransmitterler olması gerekenden farklı seviyelerde bulunur. neurotransmitterler beyinde sinir uçlarından sinyalleri taşıyan şeylerdir. buda anksityete olarak dışa vurur, hastalık; adını buradan alır.
en belirgin semptomları:

küçük şeyler üzerinde çok fazla endişe duyma
genel olarak sinirli veya gergin olma
stresli olma
herşeyi çok fazla analiz etmektir

bunun dışında belirgin semptomları

dinlenememe
çok çabuk yorulma
konsantre olamama ilgi odaklanması problemleri
kas tansiyonu
rahat olmayan uyku
devamını gör...

gerçekten, eksikliğini çok ağır hissettiğim ihtiyaçtır
çok mu şey ister ki insan ?
ne olur yani, yüzüme gülen bir çift göz olsa, bir çift el okşasa saçlarımı.
yanındayken yüreğim sıcacık olsa.
sevilmek çok mu pahalı bir şey ? nedir acaba bedeli ? ben ödemeye hazırım.
yeter ki ömrümün geriye kalmış olan, ağaçtaki yaprak misali kalan kısmı huzurla geçsin.
ama yook. özür dilerim kader.
devamını gör...

ırkçılık böyle bir şey işte. hatta bir ara bırakın mezarlığa alınmamayı, güney afrika cumhuriyeti'nde, apartheid zamanında beyazlar, çok para kazanacakları halde, alış veriş merkezlerine siyahları almıyorlarmış. sırf siyahlar etrafımızda dolanmasınlarda, paralarını istemeyiz diyorlarmış. bugün fırsatlarını bulsalar, aynısını yapacak adam çok orada.
devamını gör...

çok özgüvensizim. maalesef ki.
böyle olmayı ben istemezdim dostum.
devamını gör...

az önce "uçurtma avcısı" kitabına yapılan kötü yorumları görünce hemen bir savunasım geldi. yapılan emeğe haksızlık edilmiş gibi. hayatımdaki herkese ya da tanımadığım insanlara bile haksızlık yapılmasına tahammül edemiyorum. hep bir diğer taraf da var diye düşünüyorum. bir şey kötü yapıldıysa bile emeğe saygı gösteriyor, olur tarafına bakmaya çalışıyorum . kötü insanların bile geçirdikleri kötü yaşantılar yüzünden böyle olduklarını düşünüyor, onlar adına da üzülüyorum. sonra dönüp bakıyorum. omzumda koskocaman bir yük ile herkesi anlamaya çalışmaktan bitap düşmüş oluyorum. bazen hediye edilen bir kıyafeti dandik diye bir kenara atmak, kötü yazılmış bir kitabı çöpe atmak, beni üzen insanları hayatımdan çıkarmak istiyorum. hep öfkem geçiyor, bir şekilde affediyorum.
sonra dönüp bakıyorum 'bir kendime acımasızım' . biraz da safça olan bu yaklaşımla nasıl hayatta kalıyorum hala nasıl birileri bunu kötüye kullanmıyor emin olamıyorum. ya sandığım kadar saçma biri değilim ya da inanmadığım tanrı beni çok seviyor ki gerçekten kötülük yapacak insanlarla karşılaştırmıyor. *
devamını gör...

yaraların nikotik ve bakteriyel cilt enfeksiyonlarının antisepsisinde, yaraların mikrop kapmasının önüne geçmek için sürülen iyotlu tentüre tentürdiyot denir. eskiden ilk yardım çantalarının vazgeçilmezi olan tentürdiyot yerine şimdi "polivinilpirolidon iyot" isimli madde kullanılmaktadır.
kafa sözlükte ise değerli bir yazarın tenturdiyot mahlasıdır. özgün yazıları ile sözlüğe renk veren örnek bir yazardır. paylaşımcı, üretken, nezaket sahibi, takip edilesi bir bilgi kaynağıdır. kafa sözlüğe dadanan trollere karşı ilkyardımın vazgeçilmezidir.
devamını gör...

76. olan değerli yazarımız staretzzosima bunu önemsemedi. *
devamını gör...

her an ölümle burun buruna olan meslek grubu!! tıpkı bugün olduğu gibi!! gencecik bir meslektaşımızı daha yitirdik. yazıklar olsun!! avukat "taraf" değildir arkadaşlar, vekildir vekil! sizi borç altına sokan ya da sizin suçlarınızı üstlenen kişi değildir avukat!! utanmadan bir de burda "para karşılığı yalan söyleyen meslek grubu" denilmiş. böyle düşünenlere de ayrıca yazıklar olsun.
devamını gör...

dünyada yaygın bulunan ve sap adı verilen insan türüdür.
devamını gör...

yamulma yok sevgili yazar. *
küçük bir güncelleme:


yüklem yargı bildiren sözcük. her zaman. fiil de olabilir, ek fiil (-idi, - imiş, - dir) almış isim de.
asıl sözcüğümüz gibidir. onu bulduk mu o yolun yarısı tamam. çünkü tüm soruları yükleme sorarak buluruz.

özne her zaman işi yapan kişi. insan da olabilir cansız bir varlıkta. ayrıntıya girmiyorum. (açık, sözde, örtülü versiyonları var çünkü)
örnek: çicek arkadaşına gülümsedi.
gülümseme eylemini yapan kim? çiçek, özne (özel isim, insan)
çiçek açtı.
açan kim/ne? çiçek, özne(cins isim)

nesne işten etkilenen öge. insan da olur, her şey olur, yeter ki etkilensin
örnek : ayşe çiçek kopardı.
koparılan ne? çiçek, nesne (belirtme eki - i almadığı için belirtsiz nesne)
ayşe, ali'yi sevdi.
sevilen kim? ali, nesne (belirtme eki - i aldığı için belirtili nesne)

dolaylı tümleç :yer tamlayıcısı. her zaman bir yeri belirtir.
aklım sende kaldı. nerede aklım? sende d. t.
kalemim masadan düşmüş? nereden düşmüş? masadan d. t.
zarf tümleci de geriye kalan hepsi diyorum. *
devamını gör...

seven (filmi)nde hristiyanlığa ait olan bu günahlar konu edilmiştir. günahları işleyenler kendi günahlarıyla yüzleşmişlerdir.
devamını gör...

ard arda dört kere denilirse ardından "bu nasıl sevmek" getirilmesi farzdır.
devamını gör...

burhan altıntop: "vay anasını fatoş hanım, burası kimya laboratuarı mı, müşterinin buraya geliş sebebi zaten cinsel taciz"
(pavyon işletmecisi olduğu bölümde konsomatris fatoş'un müşteri beni elledi diye şikayet etmesi üzerine)
devamını gör...

doğaya zarardan çok yarar sağlayan hatta insanların açtığı yaraları saracak bir yeşil olmak ya da yeni filizler çıkmasını sağlayan bir kahverengi olmak isterdim.
devamını gör...

hayatında kafa dağıtacak kadar bile yer bırakmayacak kişi yeryüzündeki bütün sevgiyi verse de dönüp bakma...
başlarım onun ilgisine anlamasına, hayattan soğutur böylesi. sakın yazar arkadaşlarım 'ben ilgi istiyorum, bana sevgi göster, bla bla bla...' konuşan biri olursa oradan uzaklaşın.
sonunda her şeyden korkan, kimseye guvenemeyen, acaba bu da baskıcı mı diye yüreğini korkular saran biri olup çıkarsınız.
hayatınızdaki kimseye hayatınızı kısıtlatmayın, kimsenin de hayatını kısıtlamayın.
bu şekilde sadece kendi yalnızlığınızı hazırlarsınız.
devamını gör...

heideggeryen bir terim olan (bkz: dasein)'in tarih üzerinde kendini gerçekleştirmesi ve açmasıdır. varoluşsal bi imkandır. tekrar ve tekerrür olarak tercüme edilebilir. heidegger diliyle söylemek gerekirse, bir zamanlar 'tam olan dasein'in, bu 'tam'lığı tekrar elde etmesidir. heidegger'de. tarihin öznesi olan dasein için, ''tam dasein'' olmanın mirası geçmişte değildir. bu tekrar veya tekerrürün geçmişle hiçbi bağlantısı yoktur. dasein'in potansiyelini açığa çıkarttığı alan olarak tarih aynı zamanda' tekerrür'ün yatağıdır. tarih bilimi klasik anlamda mümkün değildir bu açıdan. çünkü geçmişe giden yol açık değildir. sadece dasein'ın tarihselliği aracılığıyla tarih hakkında konuşabiliriz.

kavramsal çerçeveye hakimiyeti olan arkadaşlar burada heidegger'in platonik kavramları kullandığını hemen anlayacaktır. heidegger'in bahsettiği şey (bkz: aletheia) sürecinin transendental öğelerinden soyutlanmış halidir. aletheia'nın aristocu bi yorumu gibidir bu. dasein'in potansiyelini tamamen praksis'e indirgemektir aslında. ancak şunu da söylemek gerekir ki, antik yunan'a kadar geri dönmeden, modern felsefe'de de benzer atıflar olmuş. kierkegaard'ın repetition'ı* gibi... günümüz felsefecilerinden john caputo'nun da yaptığı karşılıklı okumalar neticesinde, heidegger'in kierkegaard'ı görmemezlikten gelmesinin sebebi anlaşılmakta.

'tekrarlama', aslında kinesis'in varoluşsal versiyonudur. bireyde vuku bulan devinimdir. (aslında modern felsefenin arkaplanında bulunan merkezi kavramlardan biridir kinesis.) kierkegaard'da ''hatırlama''-platon'un aletheia'sı ve heidegger'in wiederholung'u her ne kadar farklı şeyler olsa da, sesteş kelimeler gibidirler- diğerlerinden farklı olarak 'maruz kalınandır'. tarih karşısında suje edilgendir bu konuda. 'hatırlamak' için -dasein'de olduğu gibi- suje asla tek başına muktedir değildir. kierkegaard'ın bu yorumundan da anlaşılacağı üzere, kendisi bir felsefeci olmaktan ziyade, dindar bir entelektüeldir. heidegger'in ise bu çerçevede kierkegaard'ı yanlış mı anladığı, yoksa basit bi retorikle yok mu saydığı anlaşılamamakta..
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim