ırkçılık yapan insan özellikleri
bir kişi için '' x de olsa iyidir'' veya ''x olmasa iyi insan'' şeklinde ifadeler kullanırlar. bahsi geçen x : herhangi bir ırk için kullanılmıştır.
ayrıca bir ırka yapılan haksızlık karşısında susmamaları gerektiği halde susarlar. aynı şey kendi başlarına gelirse ortalığı yakar yıkarlar. asıl önemlisi ise başka ırktan olan insanların hakkını gerçekten eşitlik duygusuyla değil acıdıkları için savunurlar.
ayrıca bir ırka yapılan haksızlık karşısında susmamaları gerektiği halde susarlar. aynı şey kendi başlarına gelirse ortalığı yakar yıkarlar. asıl önemlisi ise başka ırktan olan insanların hakkını gerçekten eşitlik duygusuyla değil acıdıkları için savunurlar.
devamını gör...
donmuş mobil ev
geçtiğimiz 2020 yılında yapılan yılın sualtı fotoğrafçısı yarışması'nda birincilik elde eden resmin ismidir. eserin sahibi fransız sualtı fotoğrafçısı greg lecoeur'dır.
yarışma çeşitli göller, okyanus dipleri ve denizlerde çekilen birçok fotoğrafı içeriyor. seçilen resim çeşitli dergilerde yayınlanıyor ve neredeyse her yıl düzenleniyor. 2020 yılının birincisi de donmuş mobil ev adının verildiği resim oldu.
şunun güzelliğine bakar mısınız;

sanatçının diğer fotoğraflarına da bakmak isteyebilirsiniz.
yarışma çeşitli göller, okyanus dipleri ve denizlerde çekilen birçok fotoğrafı içeriyor. seçilen resim çeşitli dergilerde yayınlanıyor ve neredeyse her yıl düzenleniyor. 2020 yılının birincisi de donmuş mobil ev adının verildiği resim oldu.
şunun güzelliğine bakar mısınız;

sanatçının diğer fotoğraflarına da bakmak isteyebilirsiniz.
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
yine döktürmüş domestic hıyar..
bu gece de sözlük de şenlik var..
çekirdeğimi aldım beklemekteyim..
aman bu güzel bayanı bekletmeyin..
bu gece de sözlük de şenlik var..
çekirdeğimi aldım beklemekteyim..
aman bu güzel bayanı bekletmeyin..
devamını gör...
utilitaryanizm
yararcılık nasıl davranmamız gerektiği hakkında bir kuramdır. yararcılara göre, dünyada ne en fazla toplam hazzı üretirse her zaman onu yapmalıyız. yararcılık, ilk önce ingiliz ekonomist ve filozof (bkz: jeremy bentham) tarafından ileri sürüldü ve sonraları (bkz: john stuart mill)tarafından detaylandırıldı.
çağdaş filozoflar, yararcılığı ‘sonuççuluk’un bir formu olarak düşünürler. sonuççuluk, şu soruya verilen bir cevaptır: hangi eylemler uygulanmak için ahlaken doğrudur? sonuççuluğun cevabı ise, hangi eylem en iyi sonucu verirse. olmuştur. bu genel görünüş, hangi dünya halinin nesnel olarak diğerlerinden daha iyi olduğunu bilmemizi gerektirir. bazı filozoflar, bunun mümkün olmadığını iddia ederler.
yararcılar, neyin iyi olduğuna dair hazcı bir fikre sahip sonuççulardır. tek nesnel iyinin ‘haz’ olduğunu düşünürler. diğer sonuççular, iyinin sadece hazzı değil, aynı zamanda saygı ve eşitlik gibi şeyleri de içerdiğine inanırlar.
bazı yararcılar, hazzın farklı türlerini sıralarlar. bentham, “önyargı kenara bırakılırsa çocukların oynadığı bir oyun, müzik ve şiirin sanat ve bilimi ile eşit değerdedir.” görüşünü öne sürdü. hazzın niteliksel değil niceliksel olarak ölçülmesi gerektiğine inandı. aksine mill, entelektüel arzuların tatmininin sırf duyusal arzuların tatmininden daha iyi olduğuna inandı. “tatmin olmamış bir sokrates olmak, tatmin olmuş bir domuz olmaktan daha iyidir” diye yazmıştır.
çağdaş filozoflar, yararcılığı ‘sonuççuluk’un bir formu olarak düşünürler. sonuççuluk, şu soruya verilen bir cevaptır: hangi eylemler uygulanmak için ahlaken doğrudur? sonuççuluğun cevabı ise, hangi eylem en iyi sonucu verirse. olmuştur. bu genel görünüş, hangi dünya halinin nesnel olarak diğerlerinden daha iyi olduğunu bilmemizi gerektirir. bazı filozoflar, bunun mümkün olmadığını iddia ederler.
yararcılar, neyin iyi olduğuna dair hazcı bir fikre sahip sonuççulardır. tek nesnel iyinin ‘haz’ olduğunu düşünürler. diğer sonuççular, iyinin sadece hazzı değil, aynı zamanda saygı ve eşitlik gibi şeyleri de içerdiğine inanırlar.
bazı yararcılar, hazzın farklı türlerini sıralarlar. bentham, “önyargı kenara bırakılırsa çocukların oynadığı bir oyun, müzik ve şiirin sanat ve bilimi ile eşit değerdedir.” görüşünü öne sürdü. hazzın niteliksel değil niceliksel olarak ölçülmesi gerektiğine inandı. aksine mill, entelektüel arzuların tatmininin sırf duyusal arzuların tatmininden daha iyi olduğuna inandı. “tatmin olmamış bir sokrates olmak, tatmin olmuş bir domuz olmaktan daha iyidir” diye yazmıştır.
devamını gör...
sahibinin güzel olduğu hissi veren kadın isimleri
milletteki kafaya bak isimden güzel olduğu belli olan diyor. yokluk millette spiritüel inkişafa sebep olmuş. çizmişsiniz olum siz, aynı dünyada yaşamıyoruz bu kesin.
+ismin ne?
-merve
+hmmm çok güzelsin.
+ismin ne?
-merve
+hmmm çok güzelsin.
devamını gör...
englishman in new york
bulunduğum yerdeki topluluktan farklı olduğumu ve göze battığımı farkettim an (örneğin ege sahilleri ) içimden sık sık soyledigim şarkıdır.
devamını gör...
kişinin 17 yaşındaki haline vereceği öğüt
aferin lan daha harika olamaz. hataların bile müthiş.
devamını gör...
karma puanı yükseltme
kapsamlı ve değerli tanımlar yaparak puanlarınızı hızla arttırabilirsiniz.
hem entry girdiğiniz için hem de begeni ile puanlarınız artmaya başlar ve devam eder.
bir de elimden geldiğince çok yazarı okumaya çalışıyorum.
sonrası zaten beğeniler gönülden kopuyor. *
hem entry girdiğiniz için hem de begeni ile puanlarınız artmaya başlar ve devam eder.
bir de elimden geldiğince çok yazarı okumaya çalışıyorum.
sonrası zaten beğeniler gönülden kopuyor. *
devamını gör...
24 aralık 2020 dsö’den mutasyona uğrayan koronavirüs açıklaması
dsö, mutasyona uğrayan yeni virüsün "büyük ölçüde" daha bulaşıcı olduğunu, ancak virüsün daha tehlikeli olduğuna ilişkin bir kanıt bulunmadığını açıkladı. buradan
devamını gör...
yapılmış en aptalca dalgınlık
resim yaparken fırça temizlemek için kullandığım suyu kahvem sanıp içiyorum. dikkat ederseniz "içiyorum" dedim çünkü bunu hep yapıyorum.. benzer bir dalgınlıkla fırçayı kahveye batırdığım da oluyor.
devamını gör...
5 vakit namaz kılmak
yapması zor gelen bir durum. ben sadece farzları kılıyorum bazen 2 vakit bazen üç vakit kaçırıyorum. genellikle kıldığım namazlar sonrasında allahım huzuruna davet ettiğin için şükürler olsun diyorum. bir müslümansanız ve allah sizi huzuruna hiç davet etmiyorsa bir durun düşünün hayatımda neyi yanlış yapıyorum ki namazdan bu kadar kaçar oldu kalbim diye. işte bunları düşünmek beni gıybetten haramdan nimete saygısızlıktan koruyor.
edit: neden algı oyunu yazıldığını anlamadım beni tanıyan yok ki sözlükte zaten gizli kılıyorum sadece düşüncemi belirttim başkası farklı düşünür saygı duyarım.
edit: neden algı oyunu yazıldığını anlamadım beni tanıyan yok ki sözlükte zaten gizli kılıyorum sadece düşüncemi belirttim başkası farklı düşünür saygı duyarım.
devamını gör...
fırıncıya işlerini soran muhabirin cevabı duyunca kısa kesmesi
insanların böyle olaylardan sonra emir kulu gariban emekçileri aşağılaması daha abes geliyor bana. kimse o muhabirin neden röportaja devam etmekten korktuğunu, devam etse neden başının ağrıyacağını ve hatta kovulabileceğini sorgulamıyor.
şöyle bir düşündüğümde, ben şu durumda kalsam, ben de bu devirde işsiz kalmak yerine böyle bir tutum sergilemeyi tercih ederdim herhalde. hele ki kovulmakla kalmayıp resmen kara listeye alınacağımı da biliyorsam.
şöyle bir düşündüğümde, ben şu durumda kalsam, ben de bu devirde işsiz kalmak yerine böyle bir tutum sergilemeyi tercih ederdim herhalde. hele ki kovulmakla kalmayıp resmen kara listeye alınacağımı da biliyorsam.
devamını gör...
eski pehlivanım korona bana bulaşmaz
denetim yapan kişinin burnunun açık olması. önce kendin yapacaksın ki sonra milleti uyaracaksın. baştan savma iş olmaz.
devamını gör...
23 yaşında üniversiteye başlamak
vakti zamanında bir oda arkadaşım vardı ve psikolojiyi bu kadar çok sevdiren bir arkadaşımdı. benden dört yaş büyüktü. ilçe başkanlığı*yapmış ağır bir abiydi. adam araba kiralama işinde çalışıyordu. yaşadığı hayattan * bıkmış, okumaya karar vermişti öyle ki derslere çalışma azmi beni teşvik ediyordu. *. çat pat ingilizce ile ingilizce psikoloji okuyor makaleleri birlikte çevirmeye çalışıyorduk. gel zaman git zaman bağlar koptu.geçen aylarda bir mail aldım:" naber epsilon, mail kutumu temizlerken senle konuşmalarımıza denk geldim geçmişin vefası var istersen konusabiliriz numaram şu ,suan ingiltere'deyim yuksek lisans yapıyorum..." bundan sonra vallahi duygulandım. takdir ettim. 23 yasindan sonra başlayan bir yolculuğun bambaska bir boyuta evrilmesi. sonuç olarak zafer,zafer benimdir diyebilenindir.
devamını gör...
me11isho (yazar)
andromeda’nın bütün ihtişamına karşın samanyolu’nu seçmiş, satürn’ün halkasında oturup galaksiyi izleme hayalleri kurmuş bir süperaptal.
süperaptallığı, hesaplamalarda yaptığı küçük, miniminnacık bir hata sonucu satürn’ün halkası yerine dünya’ya düşmesinden gelir. dünya’daki yalnızlığından minik jelibonlara bölünmek üzereyken kafa sözlük’ü bulmuş ve dünya’daki acılaşmaya bir çare olabilme umuduyla aranızda yazmakta.
eyov eyov,
dostlarım, çok uzaklardan geldim.
bilmenizi isterim ki bir şey her şeyse; o şey aynı zamanda hiçbir şeydir.
bildiğim her şey yarı bilgi, söylediğim her şey yarı doğru, her mellisho yarım mellisho’dur.
kimse mutlak değildir ve acı patlıcanı kırağı çalmaz.*
kırağı çalmamak için acılaşmış kalplere jelibon olmaya geldim.
bir süre daha buralardayım, diğerini bulana kadar bana izin verin.
o’nu bulduğumda çoktan gitmiş olacağız buralardan ve zaten siz de çoktan unutmuş olacaksınız bizi.
şimdilik eğlenelim.*
süperaptallığı, hesaplamalarda yaptığı küçük, miniminnacık bir hata sonucu satürn’ün halkası yerine dünya’ya düşmesinden gelir. dünya’daki yalnızlığından minik jelibonlara bölünmek üzereyken kafa sözlük’ü bulmuş ve dünya’daki acılaşmaya bir çare olabilme umuduyla aranızda yazmakta.
eyov eyov,
dostlarım, çok uzaklardan geldim.
bilmenizi isterim ki bir şey her şeyse; o şey aynı zamanda hiçbir şeydir.
bildiğim her şey yarı bilgi, söylediğim her şey yarı doğru, her mellisho yarım mellisho’dur.
kimse mutlak değildir ve acı patlıcanı kırağı çalmaz.*
kırağı çalmamak için acılaşmış kalplere jelibon olmaya geldim.
bir süre daha buralardayım, diğerini bulana kadar bana izin verin.
o’nu bulduğumda çoktan gitmiş olacağız buralardan ve zaten siz de çoktan unutmuş olacaksınız bizi.
şimdilik eğlenelim.*
devamını gör...
normal sözlük'teki kaliteli yazarların sözlüğü bırakması
maalesef böyle bir durum var, keşke kalsalar dı , keşke yine yazılarını görsek , okusak.
şimdi iş, diğer arkadaşlar a düşüyor, yukarıdaki yazar arkadaşın dediği gibi ,ölen ile ölünmez , kafa sözlük devam ediyor etmelidir hep beraber kaliteyi artırmamız lazım, buraya çok ciddi makaleler de, karikatür de, edebî metinler, şiirler de, fıkralarda, magazin, siyaset, günlük hayattan yazılara da ihtiyaç var, madem yoldaş burayı kurmuş , kolunu bacağını taşın altına koymuş, bizde elimizi taşın altına kayacagiz , eleştirel im amma yılmaz özdil gibi yapıp sadece eleştirme ile bırakmayalım, bizde çözüm üretelim.
hepinize iyi günler diliyorum.
şimdi iş, diğer arkadaşlar a düşüyor, yukarıdaki yazar arkadaşın dediği gibi ,ölen ile ölünmez , kafa sözlük devam ediyor etmelidir hep beraber kaliteyi artırmamız lazım, buraya çok ciddi makaleler de, karikatür de, edebî metinler, şiirler de, fıkralarda, magazin, siyaset, günlük hayattan yazılara da ihtiyaç var, madem yoldaş burayı kurmuş , kolunu bacağını taşın altına koymuş, bizde elimizi taşın altına kayacagiz , eleştirel im amma yılmaz özdil gibi yapıp sadece eleştirme ile bırakmayalım, bizde çözüm üretelim.
hepinize iyi günler diliyorum.
devamını gör...
blockchain
bitcoin ile karıştırılması çok da garip olmayan sistem. şöyle ki, satoshi nakamoto olarak bilinen ve bitcoin'i yaratan kişi(ler), aslında blockchainin de ilk kez uygulandığı bir para birimi yaratmış oldu. yani aslında bitcoin'in bir yerde blockchaini de yaratmış olduğunu söylemek mümkün.
ne kadar devrimsel, ne kadar mükemmel, dünyanın geleceği burada yükseliyor demeden önce benim bu konuyla ilgili çok garipsediğim bir şeyden bahsetmek istiyorum. blockchain, türkiye'de konuşulduğuna pek az şahit olmuş olsam da, ekolojik sürdürülebilirlik açısından oldukça problemli bir sistem. en azından bugünkü haliyle -çoğunlukla kripto para birimlerinin uygulamalarından göreceğiniz üzere- karbon ayak izi oldukça yüksek. bugün dünyada salt bitcoin madenciliği gelişmiş ülkelerin yıllık enerji tüketimine denk bir enerji tüketmekte. malum olduğu üzere, henüz dünyanın dikkate değer olmayan bir nüfusunun dahil olduğu bu sistem şimdiden böyle bir enerji tüketimine yol açıyorsa, geleceği düşünmek bile istemiyorum. tabii birtakım yerlerde 'ya aslında o kadar da şey değil, sadece kripto paralar çok enerji tüketiyor. aslında var ya çok daha çevre dostu hale gelebilir' minvalinde birçok şey de okudum. ancak madem öyle, neden bu sistem bu halde diye sormanın, en azından bunu tartışmaya açmanın çok önemli olduğu kanaatindeyim.
türümüzün tarihine az çok hakim biri olarak, naralar atarak kurduğumuz gelecek hayallerimizi böylesine sürdürülebilirlikten yoksun bir sisteme dayandıracak kadar ahmak olmamızı elbette bekliyordum. daha geç olmadan bir şeyler yapılması dileğiyle...
ne kadar devrimsel, ne kadar mükemmel, dünyanın geleceği burada yükseliyor demeden önce benim bu konuyla ilgili çok garipsediğim bir şeyden bahsetmek istiyorum. blockchain, türkiye'de konuşulduğuna pek az şahit olmuş olsam da, ekolojik sürdürülebilirlik açısından oldukça problemli bir sistem. en azından bugünkü haliyle -çoğunlukla kripto para birimlerinin uygulamalarından göreceğiniz üzere- karbon ayak izi oldukça yüksek. bugün dünyada salt bitcoin madenciliği gelişmiş ülkelerin yıllık enerji tüketimine denk bir enerji tüketmekte. malum olduğu üzere, henüz dünyanın dikkate değer olmayan bir nüfusunun dahil olduğu bu sistem şimdiden böyle bir enerji tüketimine yol açıyorsa, geleceği düşünmek bile istemiyorum. tabii birtakım yerlerde 'ya aslında o kadar da şey değil, sadece kripto paralar çok enerji tüketiyor. aslında var ya çok daha çevre dostu hale gelebilir' minvalinde birçok şey de okudum. ancak madem öyle, neden bu sistem bu halde diye sormanın, en azından bunu tartışmaya açmanın çok önemli olduğu kanaatindeyim.
türümüzün tarihine az çok hakim biri olarak, naralar atarak kurduğumuz gelecek hayallerimizi böylesine sürdürülebilirlikten yoksun bir sisteme dayandıracak kadar ahmak olmamızı elbette bekliyordum. daha geç olmadan bir şeyler yapılması dileğiyle...
devamını gör...
osman büyükşen
son zamanlarda beni epey ağlatmış kişidir kendisi. tüm zorluklara ve haksızlıklara rağmen hâlâ dik durduğu için sonsuz saygı ve sevgi ile selamlıyorum.
anneannesi ölen evladı için ağlarken "ben cahilim ardını arayamadım" benzeri bir cümle kuruyor. ölen anne ve babasının katillerini bulmak için her kapıyı çalmış, ramboculuk oynamakla suçlanmış, müge anlıya çık diye dalga geçilmiş, rapor yüzüne fırlatılmış, milletvekillerinden randevu alamamış, istifa etmesine ya da ücretli izin kullanmasına izin verilmemiş osman büyükşen doktor olmuş, cahil bir adam değil, eminim maddi olarak bir yere kadar hukuk mücadelesi verebilir ancak ben cahilim diyen teyzemizden farkı yok. o da 3 senedir verdiği insanüstü mücadeleye rağmen anne ve babasının katillerinin bulunmasını sağlayamıyor. işbilmezliğin geldiği bu akılalmaz noktada okuma yazma bilmeyen bir teyze ile tıp okumuş bir hekim aynı şartlarda çaresiz kalıyor.
buradan okuma yazma bilmeyenler elbette çaresiz kalacak ama doktorlar için her kapı açılacak anlamı çıkaracaklar vardır. onlara tek söyleyeceğim şey peki olacak.
insanları arabayla ezen hatta polislerin bu şekilde ölmesine yol açan, gencecik kızları pencereden atarak ya da döverek öldüren, bir çocuğun ölmesine yol açıp babasını akıl hastanesine kapatan zengin çocuklarının işlerini 10 dakika içinde halledebilen, onları kolayca aklayabilen ya da en basit eleştiriyi hakaret kapsamında değerlendirip eleştiri yapanı 4 dakika içinde bulan sistem, anne ve babası ölmüş gencecik bir adamın televizyonda sinir krizi geçirmesini izlettiriyor. onun verdiği mücadeleye rağmen 3 senedir katilleri yakalayamıyor.
ne desek boş.
editomini: burada değerli arkadaşımız konu ile ilgili benden önce daha detaylı şekilde bilgi paylaşmış. bir başlık altında ilk yazılan entry oldukça düzgün ve özenliyken ondan sonra gelenlerin daha fazla oy alması mantıklı değil. #1081275
anneannesi ölen evladı için ağlarken "ben cahilim ardını arayamadım" benzeri bir cümle kuruyor. ölen anne ve babasının katillerini bulmak için her kapıyı çalmış, ramboculuk oynamakla suçlanmış, müge anlıya çık diye dalga geçilmiş, rapor yüzüne fırlatılmış, milletvekillerinden randevu alamamış, istifa etmesine ya da ücretli izin kullanmasına izin verilmemiş osman büyükşen doktor olmuş, cahil bir adam değil, eminim maddi olarak bir yere kadar hukuk mücadelesi verebilir ancak ben cahilim diyen teyzemizden farkı yok. o da 3 senedir verdiği insanüstü mücadeleye rağmen anne ve babasının katillerinin bulunmasını sağlayamıyor. işbilmezliğin geldiği bu akılalmaz noktada okuma yazma bilmeyen bir teyze ile tıp okumuş bir hekim aynı şartlarda çaresiz kalıyor.
buradan okuma yazma bilmeyenler elbette çaresiz kalacak ama doktorlar için her kapı açılacak anlamı çıkaracaklar vardır. onlara tek söyleyeceğim şey peki olacak.
insanları arabayla ezen hatta polislerin bu şekilde ölmesine yol açan, gencecik kızları pencereden atarak ya da döverek öldüren, bir çocuğun ölmesine yol açıp babasını akıl hastanesine kapatan zengin çocuklarının işlerini 10 dakika içinde halledebilen, onları kolayca aklayabilen ya da en basit eleştiriyi hakaret kapsamında değerlendirip eleştiri yapanı 4 dakika içinde bulan sistem, anne ve babası ölmüş gencecik bir adamın televizyonda sinir krizi geçirmesini izlettiriyor. onun verdiği mücadeleye rağmen 3 senedir katilleri yakalayamıyor.
ne desek boş.
editomini: burada değerli arkadaşımız konu ile ilgili benden önce daha detaylı şekilde bilgi paylaşmış. bir başlık altında ilk yazılan entry oldukça düzgün ve özenliyken ondan sonra gelenlerin daha fazla oy alması mantıklı değil. #1081275
devamını gör...
le dôme
arjantinli yazar ve şair julio cortázar'ın salvo el crepúsculo isimli şiir koleksiyonun bir parçası olan şaheser. bildiğim kadarıyla şairin bu kitaptaki dilimize kazandırılmış olan tek şiiri ne yazık ki. le ceremonia gibi insanın ruhunu tamamen yakıp kavuran bir şiir yerine soluk bir alevi andıran bu ayrılık şiirini çevirmeyi tercih eden çevirmeni kınamakla beraber yine de çok güzel bir şiirdir bu. kitabın bende bulunan baskısında 23. sayfada yer alıyor. şiirin teması tamamen şairin aşk ve gitmek hakkındaki görüşleri ile tutarlı bundan ötürü şiir cortázar'ın bakış açısının oldukça iyi bir yansıması. bana gelince, şiir beni tutup 1950'lerin sonuna çekiştiriyor. montparnasse'da yağmur bastırmış ama ben ıslanma telaşesinden sıyrılmış ellerim ceplerimde yürüyorum yol boyu. şiirin sonunda geçen kahveden, o hak edilmiş ayrılığa şahit olan yerden çıkıp sokağa karışmışım yalnızca. hüsran yok ama rahatlatmamış beni, zaman hiç durmamış; cebimde yalnızca iki üç metelik, adımlarım koşarak geçip giden insanlara çarpmamak için bile duraksamıyor ama nereye yürüdüğümü de bilmiyorum. bu şiirin beni çekip götürdüğü yer şairin de şiirini yazdığı eski montparnasse ve yitip gitmenin karşı konulamaz bir hafifliğe dönüştüğü bir yer.
evrensel kusurluluk kuşkusuna katkıda bulunur
bana kalıt bıraktığın o kırılgan anı
aynalarla kirli tabaklar arasında bir yüz
güneşin ağulandığının, her bir buğday tanesinde
yıkımın silahının ırgalandığının kesinliğine
karşı savunur gelip çatan son saatimizin kırılganlığı
aslında aydınlıkta, sessizlik içinde geçirilmesi gerekmektedir
a la sospecha de imperfección universal contribuye este recuerdo que me legas, una cara entre
espejos y platillos sucios.
a la certidumbre de que el sol está envenenado,
de que en cada grano de trigo se agita el arma de la ruina, aboga la torpeza de nuestra última hora
que debió transcurrir en claro, en un silencio
söylenecek ne kaldıysa kaçınmadan söyleneceği yerde
ama hiç de böyle olmadı ve ayrıldık
tam da hak ettiğimiz gibi
kasvetli leş gibi bir kahve köşesinde
yanımız yöremiz kurtçuklarla sigara izmaritleriyle çevrilmiş
acınası öpücüklerimizi çöken geceye katarak
donde lo que quedaba por decir se dijera sin menguas. pero no fue así, y nos separamos
verdaderamente como lo merecíamos, en un café mugriento, rodeados de larvas y colillas,
mezclando pobres besos con la resaca de la noche.
evrensel kusurluluk kuşkusuna katkıda bulunur
bana kalıt bıraktığın o kırılgan anı
aynalarla kirli tabaklar arasında bir yüz
güneşin ağulandığının, her bir buğday tanesinde
yıkımın silahının ırgalandığının kesinliğine
karşı savunur gelip çatan son saatimizin kırılganlığı
aslında aydınlıkta, sessizlik içinde geçirilmesi gerekmektedir
a la sospecha de imperfección universal contribuye este recuerdo que me legas, una cara entre
espejos y platillos sucios.
a la certidumbre de que el sol está envenenado,
de que en cada grano de trigo se agita el arma de la ruina, aboga la torpeza de nuestra última hora
que debió transcurrir en claro, en un silencio
söylenecek ne kaldıysa kaçınmadan söyleneceği yerde
ama hiç de böyle olmadı ve ayrıldık
tam da hak ettiğimiz gibi
kasvetli leş gibi bir kahve köşesinde
yanımız yöremiz kurtçuklarla sigara izmaritleriyle çevrilmiş
acınası öpücüklerimizi çöken geceye katarak
donde lo que quedaba por decir se dijera sin menguas. pero no fue así, y nos separamos
verdaderamente como lo merecíamos, en un café mugriento, rodeados de larvas y colillas,
mezclando pobres besos con la resaca de la noche.
devamını gör...
