trafikteki dilimiz olan sinyali kullanmayan sürücü, gerçek hayatta da insanlarla düzgün iletişim kuramıyor, hatta konuşmayı bile bilmiyordur.
devamını gör...
(tematik)

türkçe meali ölümcül, öldürücü olan ingilizce sözcük.
devamını gör...

trenden son anda atlamıştı. özgürlüğünü bu cesurca hamleye borçluydu. biraz daha geç atlasa köprüden aşağıdaki akan nehre uçacak belki de parçasını bile bulamayacaklardı. biraz daha erken yapayım dese inzibatların teftiş anına denk gelecek, yakayı ele verecekti. başarmıştı mustafa, kimselere yakalanmadan firar etmeyi becermişti.

cumhuriyetin ilk yılları. yokluk her yeri esareti altına almış. yıllarca süren savaş sonrası enkaz yerine dönmüş anadolu’da yaşama tutunmaya çalışan mağrur bir millet. elde avuçta ne varsa cepheye gönderen, kendinden önce vatanın istikbalini düşünen fedakar insanların yurdu. savaşlar bitmiş yepyeni filizlenen devletin tohumları atılmıştı. ama uzun seneler süren savaşın yarattığı tahribatın etkileri uzun yıllar atlatılamayacaktı. işte bu yıllarda mustafa ailesini geçindirmek için köyden sürekli şehre gelip gidiyor, orada hayvan pazarında koyun satıyordu. ekip biçtikleri anca kendi karınlarını doyurmaya yetiyordu.

yovanaki, anadolu’daki yunan azınlığın maceraperest bir ferdiydi. hikayesini ilginç kılan ise onun kaçak silah tüccarı olmasından mütevellitti. yovanaki anadolu’daki azınlık çetelerine yıllarca silah temini sağlamıştı. uzun zamandır aranıyordu ve sonunda karaman’da bir batakhanede enselendi. yargılanmak için karaman’dan konya’ya götürülecekti. zabitler ellerini kelepçeleyip trene bindirdiler. boncuk boncuk terliyordu yovanaki. asılması kesindi. zaten bu zamana kadar istim üstünde yaşamıştı sürekli ama hayatının bu kadar erken sonlanacak olması sebebiyle şimdi oturup çocuk gibi ağlamak istiyordu.

mustafa eniştesiyle görüşmek için karaman’a gelmişti. uzun zaman olmuştu görüşmeyeli. hem bir hal hatır sormak hem de biraz borç istemeye gelmişti. hayvanların bir kısmı bu sene hastalıktan telef olmuştu. haliyle satıştan istediği kazancı elde edememişti. kışı çıkarabilmek, erzak yakacak temin edebilmek için biraz borca ihtiyacı vardı. bu sebeple eniştenin kapıyı çaldı, o da sağolsun ikiletmedi. bir yükü sırtından atmışcasına rahatlamış bir biçimde tren garına yollandı.

kompartımana girdiğinde elleri kelepçeli yunanı karşısında buldu. yanında iki zabit, ortalarına suçluyu almış karşısında oturuyorlardı. bir suçluyla aynı ortamı paylaşmak onu huzursuz etmişti. normalde suçlular bir yerden başka bir yere nakledilirken diğer insanlardan izole bir ortamda bulunurlar ama yovanaki’nin işi biraz aceleye gelmişti. yer olmadığından normal yolcular ile aynı kompartımanı paylaşıyordu. tren kalktı, karşılıklı yolculardan biri mutlu, huzurlu diğeri bedbaht, rahatsız bir ruh haliyle yolculuklarına başladılar. trenin kalkışından on beş dakika sonra zabitlerden biri hava alma bahanesiyle suçluyu arkadaşına emanet edip koridora çıktı. kapıya doğru yönelip bir sigara tellendirmeye başladı.

bu sırada diğer zabit inceden inceye mustafa’yı süzüyordu. sanki bir mevzu olsa uzun uzadıya konuşacak gibiydi ama üşeniyordu. yola çıkalı bir saat olmuştu ama diğer zabitten eser yoktu. paketi içse bitirirdi, nerede kiminle muhabbet ediyor diye hayıflandı suçlunun başını bekleyen. işin kötüsü tuvalet ihtiyacı hasıl olmuştu, zaten on beş dakikadır tutuyordu. elleri kelepçeli diyerek bir aklından geçirdi mahkumu yalnız bırakmayı. sonra tekrardan bakışları mustafa’nın üzerinde gezinmeye başladı. birader ben beş dakika hacet giderip gelene kadar bu yonana göz kulak olun mu diye sordu artık sonunda. dayanacak gücü kalmamıştı çünkü. içinden bir ses hayır mı desem başıma mesuliyet almasam diye bir ses geldi gitti mustafa’nın. neyse kısa sürer diyerek mahcup bir ifadeyle kabul etti.

zabit kompartımandan ayrılır ayrılmaz yovanaki girdi söze. nerelisin, kimlerdensin muhabbetinden sonra beni suçsuz yere asacaklar diye palavradan ağlamaya başladı. ben normalde aksi bir iş yapmadım, ortağım bana kazık attı, suç benim üstüme kaldı o kaçtı diyerek mustafa’nın kanına girmeye çalıştı. gel kardeş, sen bana yardım et, ben de sana yüklü yardım ederim kurtulunca dedi. şu an için ihtiyacı olmasa da – enişte sağolsun – zor günler ardı arkasına geliyordu. suçsuzluk durumuna inanır gibi oldu bir ara bizimkisi. bu zamanda ne hikayeler duyuyorlardı, yargısız infaz olmasın isterdi. zabit gelmeden trenden atlarız diyerek işlemeye devam ediyordu karşısındakini yovanaki. koridorda o sırada devriye gezen inzibatlardan biri aniden odaya daldı. her ikisi de dut yemiş bülbül gibi sustular aniden. neyse ki uzun durmadan diğer kompartımanlara göz ucuyla baka baka uzaklaştı inzibat. yovanaki son çare belindeki keseyi gösterdi göz ucuyla. bak buradaki altınları bölüşürüz. en son dayanamadı mustafa, sen benim başımı belaya mı sokacan birader durduk yere diyerek yakasından tutup silkeledi yunanı. sonunda heladan dönmeyi başaran zabit o anda kapıdan girdi. ikisini o halde görünce ne bu hal ne oluyor diyerek hiddetlendi. yovanaki direkt kıvrak bir biçimde söze girdi, bu herif beni kaçmaya ayartıyordu, karşılığında da altın kesemi istedi. mustafa neye uğradığını şaşırdı, nutku tutulmuştu. hayır, yok öyle bir durum demeye kalmadan zabitin sorgusu başladı. birader biz sana adam emanet ediyoruz ayırt diye mi diye öfkeli bir şekilde bağırdı. vatan haini misin sen kaçakçıyla bir oluyorsun.

mustafa ne yapacağını ne diyeceğini bilemedi, ter bastı bir anda her yanını, soğuk soğuk terledi. bir anda suçsuzken suçlu duruma düşmüştü, hem de gerçek suçlunun sözüyle. aniden yerinden fırladı. kompartımandan çıkıp kapıya doğru koştu can havliyle ve bir hamleyle açıp aşağı atladı. bizim suçsuz suçlumuz mustafa başarmıştı, firar etmeyi becermişti.
devamını gör...

grup yorum'un 1986 çıkışlı aynı isimli albümünden bir parçadır.



soluk bir ay dolanıyor kentin üstünde her gece
her gece bilge bir gezgin tavrıyla adımlıyor yolunu
güz yanığı, bir durgun sessizlikle örtülü her şey
ve yırtılmış bir tül gibi savrulup duruyor zaman

suların sesini dinle şimdi, ormanın fısıldayışlarını
yarılıyor dağların göğsü bir aşkı dinlendirmek için
ve gözlerin uzak yamaçlarda aranıp dururken bir şeyleri
sessiz ve sakin beklemekte, bekledikçe bileylenen yürek

belli ki dağların, denizlerin ve göllerin üzerinde
sıyrılıp gelmektedir seher belli ki yakındır
belli ki yakındır doğayı ve hayatı sarsacak saat
devamını gör...

en temizidir. saçma sapan sorulardan kurtulduk. telefonum da uçak modunda.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
abdürrezzak öyle büyüme oğlum,öyle kalacaksın!
devamını gör...

karma puanımın yeterli olmasına rağmen, aktive etmedim. çok yeri değil ama bu ve sözlük gidişatı hakkında şunları belirtmeyi bir sorumluluk görüyorum.

çok iyi yazan arkadaşlar var. okumaktan keyif aldığım. ancak üzülerek sol frame’in bayalığı, açılan cinsiyetçi başlıklar, mizahtan uzak güldürmeyen yazılar artık bıktırmak üzere. bu konuda başka yazar arkadaşlar da aynı düşünceyi paylaşıyorlar.
elbette kimse akıl vermek değil derdimiz. ancak yazar arkadaşların, sözlüğün kalitesini artırmak için sorumluluk taşımaları gerekir.
ve bu noktada yönetime şu sitemi yollamak isterim.
karma puan, 800 entry gir, etkileşimde kal gibi uygulamalar acaba sözlüğe kalitemi katıyor, yoksa “yazmak” gibi önemli bir uğraşı ucuzlatıyor mu?

ne karma puan umrumda, ne girilen entry sayısı. ama kalite umrumda.
devamını gör...

çok tehlikelidir. ondan sonra '' yaa ben sana ne yazmıştım ? yaa o ben değildim, kardeşim yazmış '' falan gibi tuhaf diyaloglar geçebilir.
en iyi üçleme; good,bad,ugly'dir. gerisinden temkinli olmak lazım.
devamını gör...

ticareti yahudi'den öğren diye boşuna dememişler.
devamını gör...

kar gördüm kaydım isimli çalışmam.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu şarkıyı da paylaşmak için bahane arıyordum.

devamını gör...

yatağın altı :

çocukken yataktan düşüp, yatağın altına girer uyurmuşum. sonra düşmemem için hep sandalyelerle destekler koymuşlar.

paspas :
bir de salonun hemen girişinde bir paspas vardı. gece onun üstüne kıvrılıp yatarmışım tıpkı kedi gibi.

ikisini de hiç hatırlamıyorum.
devamını gör...

iyi günde kötü günde yanında olandır. sırdaşındır. seni anlayandır. bu bir insan olabilir. bazı ruhu zenginler içinse şarkılar,şiirler ve kitaplar olması muhtemeldir.
devamını gör...

pudra şekerine övgü - ayvatmus
devamını gör...

en fazla d vitamini sentezlenmesi, ekvator çizgisinde bulunan bölgeler, yani güneş ışınlarının en dik vurduğu ülkelerde gerçekleşiyor. ekvator çizgisinden uzaklaşıldığında bu vitamin alımı azalıyor. kuzey avrupa ülkelerinde hava güneşli olsa dahi, d vitamini alımı düşüktür.

mesela ülkemizde antalya bölgesinde yaşayanlarda bu vitamin alımı yüksek iken zonguldak taraflarında yaşayanlarda bu miktar düşüktür. ne kadar akdeniz ülkesi sayılsak bile nüfusumuzun önemli bir bölümü 37 derece kuzey enlemi üzerinde yaşıyor. bu enlem üzerinde yaşayanlarda d vitamini sentezi düşük olur.

d vitaminin eksikliğinde, bağışıklık sistemi sağlıklı çalışamıyor. eksikliği covid-19'a yakalanma riskini artırıyor ve hastalığın ağır seyretmesine neden oluyor. vücuttaki d vitamini oranının yeterli olup olmadığını anlamanın yolu kan değerlerini ölçtürmekle anlaşılır. d vitamini, anne karnındaki bebeğin beyin gelişiminde de kilit bir rol oynuyor.

takviye kullanmaksızın d vitamini karşılamanın iki yolu var. ciğer, tereyağı, gezen tavuk yumurtası gibi d vitamini yönünden zengin besinler tüketmek ve öğle saatlerinde güneşlenmek. tabi güneşlendiğiniz d vitamini hangi ülkede yaşadığınız ve bulunduğunuz yerdeki hava kirliliğine göre de değişir.
devamını gör...

canı katılmak istemeyen, yeni insanlar tanıma zorunluluğu hissetmeyen, arkadaş edinmek gibi bir amacı olmayan bireyler de olabilecekleri ihtimali göz önünde bulundurulmalı dediğim kitle. bunlardan biri ya da hepsi birden olabilirim.
devamını gör...

kilo mu aldın sen? diye soranlardan kaçın. kimse bozmasın moralinizi.
devamını gör...

güneş doğmadan 2 saat önce venüs en parlak halini alır. aya çok yakın durur. eğer gökyüzünde güneş battıktan hemen sonra ve güneş doğmadan önce çok parlak bir yıldız ( gezegen) görüyorsanız bu venüs’tür. gece ayırt etmek zor ama bu zamanlarda kolay.

ayrıca bu sebeplerden ötürü hem morningstar hem de eveningstar denir.
devamını gör...

“her insanın bir öyküsü vardır, ama her insanın bir şiiri yoktur.'’
devamını gör...

cumhuriyet tarihinde önemli bir figürdür. hakkı yenmiş midir? evet. bugüne kadar kemalist hocaların karabekir'i gömüşüne, anti-kemalist hocaların da karabekir'i ilahlaştırdığına şahit oldum. başarıları yadsınamaz gerçektir fakat hatıratını okursanız, atatürk'ü milli mücadeleyi başlatmaya, kazım karabekir ikna etmiştir. bu konu çokça tartışılır. (kendini övmek için abarttığını düşünüyorum)hatırat lardan nefret ediyorum, kendi eserlerini kaleme alan hatırat yazarları bir çok konuyu çarpıtır. kazım karabekir'in abartılarını bir kenara koyarsak yine inkar edilmeyecek bir gerçek, yazılarının ve çalışmalarının yakılıp, yok edildiğidir.
devamını gör...

pek narindirler, cereyanda kalmaya gelemezler, alışık olmadıkları biri onlara karşı hamle yaptığında çok heyecan yaparlar kalpleri patlayıp ölebilirler.
aynı zamanda çift olarak bakılması makbuldür, bir dişi bir erkek.
eğer çiftlerden birisi ölürse ya da onları ayırırsanız bu ikisinin de sonu olur.
romantik hayvanlar bir de.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim