ben ilk günlüğümü okuma yazmaya başladığım zaman tutmaya başladım. öğretmenimiz subat tatillerinde hem okuma yazmayı unutmayalım hem de ödev olsun diye günlük tutmamızı isterdi. sonra da o günlükleri sınıfta bize okuturdu. *

ortaokula kadar düzenli günlük tuttum ama bunlar eften püften şeylerdi. "okula gittim, onu yaptım bunu yaptım su geldi bu gitti" gibi şeyler yazıyordu.

sonra liseye geldik efendim. ilk kilitli günlüğümü o zaman aldım. o zamana kadar günlüğüme ne yazdığımı merak etmeyen annem kilit olunca merak etmeye başladı. genç kız olmak bunu gerektirir sonuçta.*ama bunu asla belli etmiyor itiraf edemiyor saygı göstermeye çalışıyor.

peki ben ne yaptım? 2 tane günlük tuttum.* bir günlüğü özel, kimsenin bilmesini istemediğim şeyleri yazmak için kullandım, gittiğim her yere götürdüm. diğer günlüğe de annemin okumak istediklerini yazdım, yanlışlıkla günlüğümü orada burada kilitsiz bıraktım. * annem mutlu tabi, olan biten her şeyden haberi var çünkü. ıkimiz de birbirimize itiraf etmiyoruz bu durumu. o mutlu ben mutlu. az ödüllendirilmedim ha bu günlük sayesinde.
simdi düşünüyorum da ne fena bir çocukmuşum affet beni annecim. *
insan okunmasından korktuğu için değil sırf okunsun diye günlük tutar mı, tutuyor efendim.*
devamını gör...

ağzı iyi laf yapan insandır. kendinin reklamını yapıyordur. boş bir balondur.
ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz diyeceğim de kimisi lafla peynir gemisini gayette güzel yürütür, yani aslında tabi ki doğal olarak yürütemiyordur fakat bunu yaptığına inandırır. taa ki bir gün o balon patlar. balonun içindeki hava ise kişiye inananların ciğerlerini yakar.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ayrıca sanatsal olduğu zannedilen birtakım fotoğraflardır.
devamını gör...

kınamak ne kelime azıcık içimden kınıyormuşum gibi bir his geçsin onun bile başıma geldiği durum.
devamını gör...

afrikaans dilinde
"ek is lief vir jou"
devamını gör...

(bkz: kafa sözlük su tasarrufu hareketi) başlığında da paylaşmıştım ama yine paylaşıyorum kopyalayarak:

3 senedir el yıkama musluğunun altına küçük bir leğen(5-6 litre hacminde) koyarak ve bu suyu tuvalet için gider suyu olarak kullanarak aylık su tüketimimizi aylık ortalama 15 metreküpten, aylık ortalama 11 metreküpe düşürdük. bir öğretmenimin tavsiyesiyle başladık bu uygulamaya. 3 seneden biraz fazladır bu uygulamayı yaptığımızı varsayarsak kaba bir hesapla 36*4=144 ton suyu kurtarmış olduk.

annem ıspanak, marul, roka, göbek salatası gibi toprak yüzeyinde yetişen dolayısıyla kirlenmeye ve çinde böcek bulundurmaya müsait olan yiyecekler konusunda çok titizdir. bu sebeple en az 3 defa yıkar bu bitkileri. 1 sefer sirkeli olarak 2 sefer de normal su içinde bekleterek yapar bu işlemi. ama ne yazık ki o bilmeyerek bu suyu direkt lavabo içine döküyordu. biraz da onu darlayarak bu eyleminin yanlış olduğunu, o suyu kullanabileceğimizi söyledim. uyarılarım etkili oldu ve 4 senedir o sirkeli olan parti hariç bitki yıkama sularını leğende tutuyoruz ve bahçemizdeki büyük bir kovaya döküyoruz( leğen yaklaşık 10 litre, kova da yaklaşık 60 litre). bu suyu daha sonra bahçemizde bulunan bitkilerimizi sulamak için kullanmaya başladık. haftada en az 3 gün bu sebzeleri tükettiğimizi varsayarsak kaba bir hesapla:
haftada 3 gün ayda 12 gün yapıyor. 12 gün boyunca 10 litrelik kapta 2 sefer geri dönüşüm yapabiliyoruz. günde 20, ayda 240 litre yapıyor.
4 yılda 4*12=48 ay var.
48*240=11520 litre yapıyor yani yaklaşık 11.5 ton.

evet sayın yazar arkadaşlar. gördüğünüz üzere sadece iki basit adımla bile 4 kişilik bir aile olarak yaklaşık olarak 4 yılda, yaklaşık 155,5 ton yani 155,500 litre suyu kurtarmışız, geri dönüştürmüşüz.

yan kişi başı yaklaşık 39 ton yani 39000 litre su yapıyor.

yıllık bazda ise kişi başı yaklaşık 9,75 metreküp yani 9750 litre su yapıyor.

her birimiz her yıl bırakın 9,75 metreküpü sadece 5 metreküp suyu bile kurtarsak 410 milyon metreküp suyu yani 410.000.000 metreküp suyu kurtarmış oluruz.

çok zor bir eylem değil bunlar. su, insan hayatının temel maddesi olmasına rağmen çok sınırlı olan bir madde. yenilenebilir bir kaynak değil. petrolden de, altından da, tüm paralardan da daha değerli ama maalesef bunun bilincinde değiliz.

ortaokuldayken bir arkadaşım vardı, biraz itici bir arkadaştı ama mecbur selamlaşıyorduk. tuvaletten çıkarken suyu kapatmazdı, açık bırakıp giderdi. bir gün neden böyle olduğunu sordum kendisine. bana olabildiğince kaba bir şekilde dedi ki : 'benim cebimden mi çıkıyor sanki'. adeta yıkıldım. gözümden yaş geldi. o aralar da su kaynakları ile ilgili bir konu işliyorduk derslerde. hocamız bir belgesel izletmişti. afrikada susuzluktan kırılan insanlar, çocuklar ile ilgili. o anda bu insanlar gözümün önüne geldi. insanların ne kadar acımasız olduğunu da ilk orada anladım.

lütfen suyumuzu dikkatli kullanalım. sayın yazarlar. buraya kadar okuyan herkese çok teşekkür ederim. saygılarımla.
devamını gör...

türkiye de birini öldürdükten sonra serbest kalabiliyorsunuz.
devamını gör...

synthwave 70 ve 80 lerdeki film ve oyun müziklerinden ilham alınarak yapılan retro tarz bir müzik türüdür. dahası bu dönemlerin tarzıdır.
sevdiğim 3-5 sanatçının eserlerinin her dinlendiğimde insanı enseden tutup 80 lerin miami sine yada cyberpunk bir dünyaya fırlatır. cyberpunk teması da tartışmasız beni benden alan yegâne konsepttir.
lazerhawk, speed machine, zombie hyper drive benim için en iyi synth ureticileridir.
devamını gör...

evrim ağacı'nın kurucusu olan türk evrimsel biyolog çağrı mert bakırcı'nın ''kamyoncular uzun yoldan geliyorlarsa şimdiki uzun yollar neden kamyoncu olmuyor?'' gibi halk arasındaki evrim karşıtı sorulara cevap verdiği bir kitap.
devamını gör...

henüz başlığı bile açılmamış ezik buton.
bu buton sayesinde binlerce kişi arasından, yalnızca takip etmeye değer gördüğünüz yazarların tanımlarına ulaşabilirsiniz.
birkaç kez yanlışlıkla girmiştim.
devamını gör...

evlenilecek kişiyle somut şartları için evlenmemektir.

yani karşınıza çıkan eş adayıyla evlilik kararı alırken; bu adamın/kadının çok iyi bir işi var, çok parası var, iyi bir makama mevkiye sahip diye evlenirseniz o şartlar ortadan kalktığında otomatik olarak evliliğiniz de bitecektir. aynı şey güzellik/yakışıklılık ve sağlık için de geçerli. bunların hiç bir garantisi yok. insanlar bir anda her şeylerini kaybedebiliyor, tecrübeyle sabittir.

önemli olan; karşılıklı sevgi, saygı ve anlayış. bunlar olduğu zaman gerisi kendiliğinden geliyor.
devamını gör...

daha önce bahsettiğim gibi pos cihazı taşıyan yardım derneği çalışanı şeklinde varyasyonları bulunur. ki bunlar, şahin gibi av peşinde olan abilerdir.
devamını gör...

nazım hikmet ran reis soylemis olmasi gerekeni; herkese selam, sana hasret.
devamını gör...

tırnaklarımın arasına dünya birikti
kimseye koyduğum ad da yok
ve bu gece
ilçeyken il oluveriyor yalnızlığım

küçük iskender.
devamını gör...

geçmiş olsun demek bu kadar mı zor? neticede insan değil mi?
(bkz: zengin nefreti)
devamını gör...

sözlük radyosunun boyut değiştiriyor olmasının en büyük kanıtıdır, nefis bir yayın olacağına, eylül'le gelen güzelliklere ekleneceğine inancım tam. dinlemek için sabırsızlanıyorum şimdiden.
devamını gör...

işte sanırım hayatımın en zor şeyi de bu. ilk anneannemi kaybettim küçüktüm o zaman ölüm ne bilmiyorum daha. evde ben ablam ve nenemin iki kardeşi bulunuyordu. haber geldi herkes sustu. ölüm sessizliği işte oydu. o an düşündüm şimdi ben bir daha nenemi göremeyecek miydim yani sonsuza kadar gitmiş miydi? köyde onun bana sobada patates yapışını özlerdim ama. gülen yüzünü bana kürtçe maniler okumasını -anlamasam da çok severdim- bunları özlerdim ama ben.
her şey o yıl başladı ben artık köye gittiğimde hep bir eksiktim.

daha sonra birkaç yıl sonra bu sefer dedemi kaybettik o kadar hızlı oldu ki kimse nasıl oldu hala pek anlayamıyor. kanser denen illet benim çakı gibi delikanlılara taş çıkartan dedemi bulmuştu. bir ay... bir ayda gözümüzün önünde o dağ gibi adam eriyip gitti. o gece çok fırtına vardı ve elektrikler sürekli gidip gelince solunum cihazı doğru düzgün çalışamamış ve dedemi kaybetmiştik. o gece halalarım ortalığı ayağa kaldırmış feryat etmişler. uykum ağırdı ben duymadım. sabah öğrendim. ve bir kez daha eksildim. artık bize tahtadan oyuncaklar yapan, şiirler yazan, hep yanımızda olan dedem gitmişti.

daha sonra en acısı belki de amcam. her şey bu sefer dakikalar hatta saniyeler içinde oldu. oysaki o gün çok güzel başlamıştı. köyde toplanmış bütün sülale gidiyoruz piknik yapmaya. doluştuk traktöre ama nasıl mutluyuz. gitti, eğlendik, buğday yıkadık. amcam aşağıdaki küçük havuza bakacaktı. gitti ve geldiğinde elinde bir arı kuşuyla döndü. ama ne güzel bir kuştu o. böyle rengarenk bir kuş. ama kuş ıslaktı sanki yaşamıyordu. amcam havuzda iki kuş görmüş ve onları kurtarıp sudan çıkarmış. biri zaten çoktan ölmüş. ama biri hala yaşıyordu. koydu güneş alan bir taşa kuşu açtı kanatlarını kurusun diye. hepimiz başındaydık merakla bekliyorduk. biraz yemek verdik kuşa. biraz sonra da kanatlandı ve uçtu. önce teşekkür eder gibi etrafımızda uçuştu biraz sonra da gitti. bir canlının hayatını kurtaran amcam nasıl olmuştu da kendi hayatından olmuştu. daha sonra amcam tarlalara bakacağını söyledi ve yokuştan aşağı inerken onu son kez gördüğümüzü kimse bilmiyordu. keşke diyorum keşke amcama dur deseydim ne bileyim en olmadı bir kere sarılsaydım. sonra amcam kalp krizi geçiriyor. tabii diğer amcam motoruyla ona ulaşıyor bir yandan da ambulansı çağırdık ama köydeyiz öyle hemen gelemez. işte amcam, küçük amcamın kollarında vefat ediyor bir nevi. ambulansta yaşatmaya çalışıyorlar ama çok geç. amcam da son günlerde sol tarafım ağrıyor derdi. o olay olmasaydı birkaç gün sonra hafta başında hastaneye gidecekti. hayat işte... o gün anladım dostlar kötü haber tez yayılır sözü gerçekmiş. babam eve bizi son sürat getirdi. traktörde öyle hızlı geliyorduk ki kimse römorkta ayağa kalkmaya bile yeltenemezdi. biz eve geldik annem, babam ve amcamın eşi hastaneye gittiler. babaannem geldi. garibim öyle hüzünlü öyle şaşkın kalmış ki, anlatamam o anki halini. daha on dakika olmadan bütün köy bizim kapıdaydı biz yeni öğrenmiştik herkes nereden duymuştu böyle. ama işte amcam kurtarılamadı ve ben ilk defa babamın ağladığına şahit olmuştum. amcamın cenazesinde ağlamıştı. babasının cenazesinde ağlamayan adam kendine hakim olan adam bir çocuk gibi ağlıyordu kardeşi için. o zaman ölümün acılığını daha iyi kavradım. herkesin babası kendine koskoca görünür ya benim koskoca babam ağlıyordu. hem de nasıl şiddetli. o gün ben bir kez daha eksildim. artık böyle rakı içip çakırkeyif olunca bize hikayeler anlatan bizi gülmekten kıran, benim en sevdiğim amcam artık yoktu.

ahh dostlar bitti mi dersiniz hayır biter mi hiç hepimiz ölümlüyüz sonuçta işte bu ölüm bu sefer de altı ay sonra babaannemi buldu.
canım nenem önce kocasını sonra oğlunu kaybetmenin acısına ancak o kadar dayanabildi. biz daha şehirdeydik. haberi aldık. bir kez daha yıkıldık. nenemi de uzun zamandır görmüyordum. arada arıyorduk. sesimizi duyunca bir sevinişi var anlatamam. benim gururlu, başı hep dik kendime örnek aldığım, gülüşüyle kanadı kırık kuşları bile uçarabilecek olan nenem de artık yoktu. ben bir kez daha eksilmiştim.

dedemlerin evi de amcamlara kaldı. artık o günden sonra oraya pek gitmez oldum. artık dedemle nenem yok ki oranın neşesi yok. ne zaman gitsem sanki her şeyin boynu bükük. bir hüzünlü her şey onları bekliyor belli.
yazım çok uzun oldu ama yazmasaydım da içimde kalırdı bunlar aslında benim kimseye anlatmadığım şeyler. anlatınca gözlerimin dolmasına engel olamadığım her hatırladığımda bir kere daha ağladığım şeyler.
birini kaybetmek çok zor şey. o yüzden hazır hayattayken sevdiklerinize sarılın onları sevdiğinizi hissettirin. çünkü bir gün çok geç olabilir. benim de hep keşke dediğim tek şey onlara son bir kez sarılabilmek olmuştur.
devamını gör...

athena-senden,benden,bizden.
devamını gör...

insanları sabır taşı haline getirmesidir. ülkece çok sabırlı bir millet haline geldik.

azla yetinmeyi öğrendik. israftan kaçınmayı öğrendik mecburen kaçınıyoruz.
kafamıza çay satranç fırlata fırlata reflekslerimizi geliştirdi.
daha ne olsun.
devamını gör...

türkiye- şahsım
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim