kadeş antlaşması
iö. 1274'te gerçekleşen kadeş savaşı neticesinde imazalanan, yazıyı anadolu coğrafyasına getiren, taraflardan birinin etiler, diğerinin mısır olduğu anlaşma.
dönemin hükümdarları; ıı. ramses ve muvatalli'dir. savaş sonunda muvatalli ölmüştür, dolayısıyla da anlaşma, ramses lehine maddeler içermektedir.
tarihin ilk yazılı anlaşması olması bağlamında da oldukça önemlidir.
dönemin hükümdarları; ıı. ramses ve muvatalli'dir. savaş sonunda muvatalli ölmüştür, dolayısıyla da anlaşma, ramses lehine maddeler içermektedir.
tarihin ilk yazılı anlaşması olması bağlamında da oldukça önemlidir.
devamını gör...
köy hayatının en olumsuz özelliği
ıçanadolunun çorak bir köyünde geçen çocukluktan sonra doğu anadolunun daglik bol rüzgarlı bir köyünü gözleme şansım oldu. ve şu karara vardım ki turkiyenin neresinde olursa olsun köyde yasamak zor iş. en zor yani ise yazın dev sivrisinekler, kışın ısınmak. ama arasira gidip şehrin keşmekeşinden uzaklaşmak gibisi yok. resmen terapi.
devamını gör...
görevimiz tatil
2018 yılında gösterime giren yönetmenliğini murat şeker senaristliğini yine murat şeker ve ali tanrıverdi'nin üstlendiği komedi, aile filmi.
türkan (demet akbağ), iki çocuklu mutlu ailesinin bir ferdi. eşi sıtkı (zafer alagöz) ile ve çocuklarıyla gündelik hayatın koşuşturmasına yenilmiş birbirlerinden uzaklaşmışkardır. aynı evin içinde ayrı hayatlar yaşamaya alışık bir toplumda yaşıyoruz malum adeta son yılların aile hayatını komik bir dille eleştirmiş film.
yıllardır tatile çıkamamış ve evlilik yıl dönümü unutulduğu için arızaya bağlayan bir kadın profili gibi görünsede aslında yara daha derinlerde. asıl sorun bizim şuan bir çok evlilikte gördüğümüz iletilimsizlik. çocuklar kendi aleminde internette dolana dursun evin babası işiyle, parayla kafasını bozmuş ve türkan'a kalan en yakın arkadaşı süpürgesi başı sıkıştığında dertleştiği sarı bezi... nereye kadar dayanabilirdi? küçük çaplı bir sinir krizi ardından doktorun (enis arıkan) tavsiyesiyle bir tatil planlanıyor ve düşülüyor yollara. zaten hikaye buradan sonra şekilleniyor.
filmin yayınlandığı dönemin en büyük problemlerinden biri zeytin ağaçları. film bu manada bir misyon geliştirmiş kendine. hem eğlendiriyor hem öğütler veriyor.
demet akbağ'a burada çok büyük bir görev düşüyor ve yine başarıyla üstesinden geliyor usta oyuncu. #zeytinimedokunma diyor. hem de ne güzel diyor.
şans eseri düştükleri köyde hem hayat dersi alan hemde hayat dersi veren aile eğlendirici dakikalar yaşatıyor izleyenlere. artık onlar eski onlar değil.
bana göre keyifli bir filmdi. hala izlemeyen var mı bilmiyorum ama izlemediyseniz tavsiye ederim. he tabi beğenmeyen eleştiren mevcut ben sadece zeytin ağacı teması için bile 10/8 veririm varın gerisini siz düşünün.
ve evet izmir'in dağlarında çiçekler açar...
iyi seyirler...
türkan (demet akbağ), iki çocuklu mutlu ailesinin bir ferdi. eşi sıtkı (zafer alagöz) ile ve çocuklarıyla gündelik hayatın koşuşturmasına yenilmiş birbirlerinden uzaklaşmışkardır. aynı evin içinde ayrı hayatlar yaşamaya alışık bir toplumda yaşıyoruz malum adeta son yılların aile hayatını komik bir dille eleştirmiş film.
yıllardır tatile çıkamamış ve evlilik yıl dönümü unutulduğu için arızaya bağlayan bir kadın profili gibi görünsede aslında yara daha derinlerde. asıl sorun bizim şuan bir çok evlilikte gördüğümüz iletilimsizlik. çocuklar kendi aleminde internette dolana dursun evin babası işiyle, parayla kafasını bozmuş ve türkan'a kalan en yakın arkadaşı süpürgesi başı sıkıştığında dertleştiği sarı bezi... nereye kadar dayanabilirdi? küçük çaplı bir sinir krizi ardından doktorun (enis arıkan) tavsiyesiyle bir tatil planlanıyor ve düşülüyor yollara. zaten hikaye buradan sonra şekilleniyor.
filmin yayınlandığı dönemin en büyük problemlerinden biri zeytin ağaçları. film bu manada bir misyon geliştirmiş kendine. hem eğlendiriyor hem öğütler veriyor.
demet akbağ'a burada çok büyük bir görev düşüyor ve yine başarıyla üstesinden geliyor usta oyuncu. #zeytinimedokunma diyor. hem de ne güzel diyor.
şans eseri düştükleri köyde hem hayat dersi alan hemde hayat dersi veren aile eğlendirici dakikalar yaşatıyor izleyenlere. artık onlar eski onlar değil.
bana göre keyifli bir filmdi. hala izlemeyen var mı bilmiyorum ama izlemediyseniz tavsiye ederim. he tabi beğenmeyen eleştiren mevcut ben sadece zeytin ağacı teması için bile 10/8 veririm varın gerisini siz düşünün.
ve evet izmir'in dağlarında çiçekler açar...
iyi seyirler...
devamını gör...
josef stalin
rusya’nın hitler’i (bkz: adolf hitler)
devamını gör...
bizi her şey sinirlendirir çünkü paramız yok
ülkemizde yaşayan insanların sinirli olmasının en büyük nedenlerinden birini açıklayan cümle.
devamını gör...
yeni yazar olmuş çaylak
heyecanlıdır. meraklıdır. acemidir. içi dans doludur.
yeni yazarları üzmeyin. onları sevin sahip çıkın.
yeni yazarları üzmeyin. onları sevin sahip çıkın.
devamını gör...
6 mayıs 1972
annesine;
“ve nerede birileri özgür olmak için mücadele ediyorsa, onların gözüne bak anne, beni göreceksin.” demişti.
6 mayıs sabahı ayaklarının altında olan tabureyi tekmelemeden önce ise;
“ve ben 24 yaşındayken kendimi türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum.”
celladına bırakmadı. ah be deniz
yusuf geldi dar ağacına. mağrur ve kendinden emin ve yüksek sesle;
“ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu uğrunda şerefimle bir defa ölüyorum. sizler, bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz. biz halkımızın hizmetindeyiz. sizler amerika’nın hizmetindesiniz. yaşasın devrimciler! kahrolsun faşizm!” diye haykırdı.
celladına bırakmadı. ah be yusuf
hüseyin kendi çıktı tabureye. ulucanlar cezaevinde herkes duydu onun sesini;
“ben şahsi hiçbir çıkar gözetmeden halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım.bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım.bundan sonra bu bayrağı türk halkına emanet ediyorum.
yaşasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler. kahrolsun faşizm.”
celladına bırakmadı. ah be hüseyin
bir şarkı bırakalım gökyüzüne, belki duyarlar diye.
“duvarlarda yazı, haberlerde ölüm
çocuk aklım ilk kez karıştı.
silahlar satıldı.
denizler asıldı.”
söz ve müzik: erdal yıldırım
solist: aslı gökyokuş
buradan
“ve nerede birileri özgür olmak için mücadele ediyorsa, onların gözüne bak anne, beni göreceksin.” demişti.
6 mayıs sabahı ayaklarının altında olan tabureyi tekmelemeden önce ise;
“ve ben 24 yaşındayken kendimi türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum.”
celladına bırakmadı. ah be deniz
yusuf geldi dar ağacına. mağrur ve kendinden emin ve yüksek sesle;
“ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu uğrunda şerefimle bir defa ölüyorum. sizler, bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz. biz halkımızın hizmetindeyiz. sizler amerika’nın hizmetindesiniz. yaşasın devrimciler! kahrolsun faşizm!” diye haykırdı.
celladına bırakmadı. ah be yusuf
hüseyin kendi çıktı tabureye. ulucanlar cezaevinde herkes duydu onun sesini;
“ben şahsi hiçbir çıkar gözetmeden halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım.bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım.bundan sonra bu bayrağı türk halkına emanet ediyorum.
yaşasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler. kahrolsun faşizm.”
celladına bırakmadı. ah be hüseyin
bir şarkı bırakalım gökyüzüne, belki duyarlar diye.
“duvarlarda yazı, haberlerde ölüm
çocuk aklım ilk kez karıştı.
silahlar satıldı.
denizler asıldı.”
söz ve müzik: erdal yıldırım
solist: aslı gökyokuş
buradan
devamını gör...
sakarya'da 16 yaşındaki gencin intihar etmesi
üzülmenin haricinde yapabileceğiniz en iyi şey; depresif takılan gençlere ilgi bekleyen ergenler olarak bakmamak olacaktır. istatistiksel olarak en çok genç yaştaki insanlar intihar eder unutmayın.
devamını gör...
trabzon belediye başkanının makam odası
hem ayıp hem günah hem israf.
siyasilerin dünya malı ile imtihanının haber olmuş şekli.
allah ıslah etsin.
siyasilerin dünya malı ile imtihanının haber olmuş şekli.
allah ıslah etsin.
devamını gör...
okuduğu kitaptaki cümlelerin altını çizen tip
şebnem ferah dinleyenlerin cinsel açıdan deneyimsiz olabileceğini düşünmeyecek kadar okuduğundan verim alanlardır.
kitap okurken elimde bir kurşunkalem olur muhakkak. çizerim, notlar alırım çünkü kitap benim.
kütüphaneden ödünç alıp okuyorsanız çizmeyin tabii.
kitap okurken elimde bir kurşunkalem olur muhakkak. çizerim, notlar alırım çünkü kitap benim.
kütüphaneden ödünç alıp okuyorsanız çizmeyin tabii.
devamını gör...
valeria
2020 yapımı netflix'te yayınlanan komedi, dram ve cinsel içerikli +18 dizisidir. şimdilik iki sezon 8, 8 şeklinde 16 bölüm yayınlanmış ve izleyenlerin dikkatini çekmeyi başarmıştır.
dört yakın arkadaşın yaşadığı her şeyi tüm detayıyla izleyiciye yansıtıyor dizi. başrolde valeria (diana gomez) olmak üzere lola, (silma lopez) carmen (paula malia), nerea (teresa riott) isimli bu dört kadın acısı, tatlısı, kahkahası, sevgisi, aşkı, seksiyle yansıyor ekranlara.
valeria'nın etrafında dönüyor konular. onun iç buhranı, yaşadıkları, yaşayamadıkları, evliliği, tutunamadığı işi... arkadaşlarının ona desteği ve kendi yaşam örgüleri...
valeria ne istediğini bilmeyen 29 yaşında evli ama evliliği iyi gitmeyen bir yazar. yazar ama ne yazacağını bilmeyen kısır bir döngüye düşmüş tıkanmış bir yazar. kocası
adrian'ın (ıbrahim al shami j.) ilgisizliği ve onu desteklemeyişi aksi gibi onunda işlerinin ters gitmesiyle evliliği de aynı döngünün içinde erimeye başlar. onu başka bir kola iter başka bir aşka sürükler. gizli bir aşka. victor'a. (maxi ıglesias) bir insan önce kendini kaybetmeli midir bulması için? valeria karakteri bu bağlamda bize bunu düşündürür.
lola, uçarı, seks düşkünü, özgürlük delisi fakat bunları geride bırakmayı göze alabilecek kadar aşık. evli bir erkeğe gönlünü kaptırmış bir kadın. onu yok sayması, her defasında 2. 3. plana atmasına rağmen yinede onsuz olamayışı. eski lola ve yeni lola arasında sıkışıp kalan bir kadın. eskiyi özleyen ama yeniden vazgeçemeyen bir kadın. ailesinin özellikle annesinin kendini seçmesi kendi yoluna gitmesiyle arada sıkışmış kalmış. aile hayatına özlem duyarken bir yandanda yaşadığı travmalar sonucu ben 'tek ve özgür bir kadınım' mottosuna sığınıyor. onda da başarılı olamadığı bir gerçek. evli bir erkeğe takıntısı yine bunun eseri. peki ya lola'yı neler bekliyor?
carmen için başarılı bir iş kadını diyebiliriz. hayatında eksik olan, yakalayamadığı bir duygu var. aşk. onu da iş arkadaşı borja'da (juanlu gonzalez) arıyor. düz bir hayatı var gibi görünen carmen kendi eksikliklerini ve isteklerini biliyor ama her istenilenin olmamasının karmaşasında boğuluyor.
nerea, buzlar kraliçesi. aralarında en soğuk en mesafeli en kontrollü gitmeye çalışan. ailesinin zoruyla avukat olmuş onların kanatları altında ama dik bir şekilde hayata tutunmaya çalışmış bir kadın. cinsel tercihi, hayata bakışı, aile şirketini bırakıp kendine yeni bir hayat kurma çabası hepsi bir çelişki hepsi bir muamma. kontrolü bir bıraksa bir akışın tadına varsa belki her şey daha güzel olacak. aşk hayatından iş hayatına elinde tutmaya çalıştığı yücelerini artık yıkma vakti ama bunu yapacak cesaret var mı?
bu dize size olaganüstü bir kurgu, olay örgüsü sunmuyor. sunduğu şey şu, 'içimizdeki kadın şuan ne istiyor ve ne yapıyor?' bize içimizdeki kadını sunuyor dizi. bize sorgulama şansı veriyor. 'hepimiz valeriayız, hepimiz lolayız, hepimiz carmeniz, hepimiz nereayız' diyor bize.
ilk sezon 8 kısımdan oluşuyor ve bu kadınların iç buhranlarının tüm sancılarını yansıtıyor bizlere. kendinizi bile sorgulatabilir eğer izlediğiniz, duyduğunuz, gördüğünüz kesitler sizi içine çekiyorsa.
ikinci sezon biraz daha başka. karakterler ne istediğini bulmaya başlıyor ve bu yolda kendileri olmak için kendilerinden vazgeçiyor ya da kendilerini yeniden inşa etme çabasına girişiyorlar.
ikinci sezon 5. bölüm çok sinir bozucu ama çok güzel bir şekilde başlıyor. ben izlerken hem kendim hem tüm kadınlar adına üzülmüştüm. 'evdeyim, merak etmeyin, evdeyim şimdi kapıdan girdim, evdeyim sıkıntı yok, tamam geldim öpüyorum, sağ salim vardım öptüm...' mesajları uçuşuyor havalarda ve bir not beliriyor ekrana 'bir kadın daha eksilmeyeceğiz'
bu dizi kadınların hayatına kadınca değiniyor. yaşadıkları zorlukları, yaptıkları hataları, çektikleri acıları, sorumluluklarını, sorumsuzluklarını, hüzünlerini, sevinçlerini yansıtıyor. her kadın kendinden bir şeyler bulabiliyor. mükemmel mi hayır ama hayatın o kadar içinden ki. tabi bunu yazdığım için şuan şu tepkiyi alabilirim 'hangi hayatın yahu burası türkiye' diye. biraz daha evrensel bir kadın hayatı bu anlatılan. ben kendimi buldum zaman zaman ama tabi bizim ülkemiz mevzu bahisse sorunlarımız ve acılarımız daha başka tabi. farklı bir bakışla izlenebilir ve yorumlanabilir.
iyi seyirler...
dört yakın arkadaşın yaşadığı her şeyi tüm detayıyla izleyiciye yansıtıyor dizi. başrolde valeria (diana gomez) olmak üzere lola, (silma lopez) carmen (paula malia), nerea (teresa riott) isimli bu dört kadın acısı, tatlısı, kahkahası, sevgisi, aşkı, seksiyle yansıyor ekranlara.
valeria'nın etrafında dönüyor konular. onun iç buhranı, yaşadıkları, yaşayamadıkları, evliliği, tutunamadığı işi... arkadaşlarının ona desteği ve kendi yaşam örgüleri...
valeria ne istediğini bilmeyen 29 yaşında evli ama evliliği iyi gitmeyen bir yazar. yazar ama ne yazacağını bilmeyen kısır bir döngüye düşmüş tıkanmış bir yazar. kocası
adrian'ın (ıbrahim al shami j.) ilgisizliği ve onu desteklemeyişi aksi gibi onunda işlerinin ters gitmesiyle evliliği de aynı döngünün içinde erimeye başlar. onu başka bir kola iter başka bir aşka sürükler. gizli bir aşka. victor'a. (maxi ıglesias) bir insan önce kendini kaybetmeli midir bulması için? valeria karakteri bu bağlamda bize bunu düşündürür.
lola, uçarı, seks düşkünü, özgürlük delisi fakat bunları geride bırakmayı göze alabilecek kadar aşık. evli bir erkeğe gönlünü kaptırmış bir kadın. onu yok sayması, her defasında 2. 3. plana atmasına rağmen yinede onsuz olamayışı. eski lola ve yeni lola arasında sıkışıp kalan bir kadın. eskiyi özleyen ama yeniden vazgeçemeyen bir kadın. ailesinin özellikle annesinin kendini seçmesi kendi yoluna gitmesiyle arada sıkışmış kalmış. aile hayatına özlem duyarken bir yandanda yaşadığı travmalar sonucu ben 'tek ve özgür bir kadınım' mottosuna sığınıyor. onda da başarılı olamadığı bir gerçek. evli bir erkeğe takıntısı yine bunun eseri. peki ya lola'yı neler bekliyor?
carmen için başarılı bir iş kadını diyebiliriz. hayatında eksik olan, yakalayamadığı bir duygu var. aşk. onu da iş arkadaşı borja'da (juanlu gonzalez) arıyor. düz bir hayatı var gibi görünen carmen kendi eksikliklerini ve isteklerini biliyor ama her istenilenin olmamasının karmaşasında boğuluyor.
nerea, buzlar kraliçesi. aralarında en soğuk en mesafeli en kontrollü gitmeye çalışan. ailesinin zoruyla avukat olmuş onların kanatları altında ama dik bir şekilde hayata tutunmaya çalışmış bir kadın. cinsel tercihi, hayata bakışı, aile şirketini bırakıp kendine yeni bir hayat kurma çabası hepsi bir çelişki hepsi bir muamma. kontrolü bir bıraksa bir akışın tadına varsa belki her şey daha güzel olacak. aşk hayatından iş hayatına elinde tutmaya çalıştığı yücelerini artık yıkma vakti ama bunu yapacak cesaret var mı?
bu dize size olaganüstü bir kurgu, olay örgüsü sunmuyor. sunduğu şey şu, 'içimizdeki kadın şuan ne istiyor ve ne yapıyor?' bize içimizdeki kadını sunuyor dizi. bize sorgulama şansı veriyor. 'hepimiz valeriayız, hepimiz lolayız, hepimiz carmeniz, hepimiz nereayız' diyor bize.
ilk sezon 8 kısımdan oluşuyor ve bu kadınların iç buhranlarının tüm sancılarını yansıtıyor bizlere. kendinizi bile sorgulatabilir eğer izlediğiniz, duyduğunuz, gördüğünüz kesitler sizi içine çekiyorsa.
ikinci sezon biraz daha başka. karakterler ne istediğini bulmaya başlıyor ve bu yolda kendileri olmak için kendilerinden vazgeçiyor ya da kendilerini yeniden inşa etme çabasına girişiyorlar.
ikinci sezon 5. bölüm çok sinir bozucu ama çok güzel bir şekilde başlıyor. ben izlerken hem kendim hem tüm kadınlar adına üzülmüştüm. 'evdeyim, merak etmeyin, evdeyim şimdi kapıdan girdim, evdeyim sıkıntı yok, tamam geldim öpüyorum, sağ salim vardım öptüm...' mesajları uçuşuyor havalarda ve bir not beliriyor ekrana 'bir kadın daha eksilmeyeceğiz'
bu dizi kadınların hayatına kadınca değiniyor. yaşadıkları zorlukları, yaptıkları hataları, çektikleri acıları, sorumluluklarını, sorumsuzluklarını, hüzünlerini, sevinçlerini yansıtıyor. her kadın kendinden bir şeyler bulabiliyor. mükemmel mi hayır ama hayatın o kadar içinden ki. tabi bunu yazdığım için şuan şu tepkiyi alabilirim 'hangi hayatın yahu burası türkiye' diye. biraz daha evrensel bir kadın hayatı bu anlatılan. ben kendimi buldum zaman zaman ama tabi bizim ülkemiz mevzu bahisse sorunlarımız ve acılarımız daha başka tabi. farklı bir bakışla izlenebilir ve yorumlanabilir.
iyi seyirler...
devamını gör...
kafa sözlük
başlıklar için 20 entry çok sıkıcı. ayarlardan böyle bir özellik olsa güzel olur. 25-50-100 gibi.
devamını gör...
pame radyo yayını
müzik listemin daimi bir parçası olacak ve ancak özel zamanlara saklayacağım bir şarkı** keşfettim, sağolun marikaki.. sözleri de bir o kadar anlamlı ki..
devamını gör...
oceanus procellarum
ay üzerinde bulunan, uzun süre meteor çarpması nedeniyle oluştuğu düşünülen ama doğal bir yapı olduğu anlaşılan bölge. "fırtınalar okyanusu" anlamına gelir. 2500 km'den daha geniş bir alandır.
devamını gör...
arthur rimbaud
mahlasıma söz konu olan sembolist fransız ozandır. uzun zaman sonra şiirlerine göz attım. tekrar anladım bu aykırı şairi neden sevdiğimi. rimbaud'u sevmemin en büyük nedeniymiş ona benzediğimi düşünmek.
rimbaud'nunkine benzer bir çocukluk yaşamış gençler, genellikle onun şiirine hayran olurlar, çünkü orada belli belirsiz bir şekilde akraba bir ruh görürler.
beden asla yalan söylemez alice miller
sayfa 55
rimbaud'nunkine benzer bir çocukluk yaşamış gençler, genellikle onun şiirine hayran olurlar, çünkü orada belli belirsiz bir şekilde akraba bir ruh görürler.
beden asla yalan söylemez alice miller
sayfa 55
devamını gör...
gençlerimize 3 mümkünse daha fazla çocuk öneriyoruz
"3 çocuk yapın ama nasıl bakacaksınız, nasıl okutacaksınız, nasıl yedirip içereceksiniz, nasıl büyüteceksiniz zerre umurumda değil." demek istiyor.
devamını gör...
celebrant’tan satılık kilise
(bkz: rahibinden. com)
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
sanmayın söndü hıyari tükendi
beklediği biri vardı ona kinlendi
hadi çık gel bu gece hanımefendi
sözlük bir görsün kimmiş efendi?
beklediği biri vardı ona kinlendi
hadi çık gel bu gece hanımefendi
sözlük bir görsün kimmiş efendi?
devamını gör...
bisiklet yolunda yürüyen insan
bunların bir de kornaya bastığında, bir hışımla dönüp suratına ters ters bakanları yok mu şeytan diyor çarp bisikletle ama tabi ki şeytana uymuyoruz ve “ pardon” diyip gülümseyerek geçiyoruz çünkü biz insanız ve kurallara uyarız.
devamını gör...
yazarların uyumama sebepleri
sözlükte seri artı oy veren bir sapık varmış. onu kovaladığım için.
devamını gör...