her gün kalabalık caddelerden geçiyorum. gruplar halinde karsidan karşıya geçiyor tonla insan. aralarında ben de varım. aslında yokum. varlığımi hissedemiyorum bir süredir. bir şeyler geçsin gitsin bitsin diye katlanıp duruyorum. zaman geçsin, gece bitsin, gün bitsin, bu hafta bitsin..
bitmesini istemeyeceğim zamanlari arıyorum. neredeler? bu hayati geçmesi için yaşamak istemiyorum artık.
gece yatağıma döndüğümde tüm bunları sorgulayıp üzülmek istemiyorum. biraz olsun ben de hayatın yaşamaya değer kısımlarına geçmek istiyorum.
devamını gör...

gözlüksüz, uzaktan kim el sallar sa, bende el sallıyorum, tanıdık veya değil zaten görmüyorum kim olduğunu.
devamını gör...

şimdi buraya varoluşsal sancılardan girer, yalnızlıktan, bilmem neyden dem vururdum amaa bugün geç uyandığım için uykum gelmiyor.
evet.
devamını gör...

keyifle okuduğum entyler giren samimi yazar arkadaşımız.ömrü uzun,paylaşımları bol olsun.
devamını gör...

veri yapılarında bir datanın bulunduğu konumu tanımlayan sayısal işaret.
devamını gör...

yoktur. fakir kızın elinde 10 binlik telefon var. yollar 5 dk sürüyor istanbul trafiğinde. vee gidilen hastane hiçbir zaman söylenmiyor.
devamını gör...

kendisi tam bir hırsızdır. benden arakladığı dans figürlerini, kendi konserlerinde hunharca kullanmış biridir. onu hepiniz tanıyorsunuz. boney m

işte sizlere koreografisi tamamen bana ait olan dans ile o ünlü şarkısı; rasputin

ah boni ah! yatacak yerin yok la.
devamını gör...

1916’da yayımlanan james joyce romanı. joyce, ana karakter stephen üzerinden ilk gençlik yıllarının portresini çizer.
arkadaşlık ilişkileri, kentteki dindar çevrenin baskısı, gelenekçi ailenin akrabalık ilişkilerine gösterdiği ihtimam, okuldaki otoritelerin uyguladığı şiddet, ilk cinsel deneyime giden çalkantılı süreç, kısıtlanmışlık vb.

birçok önemli meseleyi muntazaman birbirine bağlayarak etkileyici bir olay örgüsü yaratmıştır. anlattıkları, tecrübesiz ama olağanüstü yeteneklerle donatılmış zeki bir gencin, usta bir “sanatçı” olma yolunda ilerlerken karşılaştıklarıdır esasında.
devamını gör...

şimdi dört yapraklı bir yoncayı kokluyorum ben
eski düşüncelerin gömütünde boy atmış yonca
ve soruyorum saflığın ve bekleyişin kefeninde toprak olan o kadın
gençliğim miydi benim?
çıkabilecek miyim yeniden o merak merdivenlerinden?
merhaba diyebilecek miyim o iyi tanrı’ya çatılarda dolaşan?

seziyorum zaman geçip gitti artık
seziyorum an, tarihin yapraklarından benim payıma düşendir
seziyorum aldatıcı bir aralıktır bu masa saçlarımla o garip ve kederli
adamın elleri arasında

bir şey söyle bana
teninin tüm sevgisini sana bağışlayan insan
ne istiyor diri kalma duygusundan başka?
bir şey söyle bana
kıyısındayım pencerenin
ve güneşle bağlantıda…
devamını gör...

cinsiyeti nasıl ayırt edip bir de aşık oluyorsunuz ya.
devamını gör...

45, 50 - üstünden verim beklemek manasız.
hem gençlere iş imkanı sağlamak hemde genç beyinleri, bedenleri kullanıp yararlanma açısından doğru olan emekliliği ileri yaşlara bırakmamaktır.

daha fazla nasıl sömürürüm zihniyeti ve daha fazla nasıl süründürür de kendime tabi ederim mantığıyla bu düzen böyle devam eder.
ölene kadar çalışır kafamızı geçim sıkıntısından kaldıramaz kim ne götürmüş fark edemeyiz. boğuştuğumuz hayat şartlarında bizi ferahlatan durum şükür olur. biz şükrederiz bize verilmeyenleri bizden çalanlar da karınlarını sıvazlaya sıvazlaya bizim emeklilik yaşımızın 60 65e çıkmasını 'tabi ya olması gerekende bu' diyerek gevrek gevrek gülerek onaylarlar.

not: bu sefer gülünecek bir şey yok.
saygılar...
devamını gör...

sevgidir efendim. aşktır efendim.
dünyayı kurtaracak şeyin koşulsuz sevgi olduğunu düşünüyorum. bana umut veren ve ayakta tutan yegane şey tamamen budur. koşulsuz sevgi, aşk bir din olsaydı şüphesiz onun kutsal kitabı her gece yatmadan önce okuduğum bu şiir olurdu. sevin. ne olur sevin. başka yapacak bir şeyimiz yok.

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek
aşksız ve paramparçaydı yaşam
bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
aşk demişti yaşamın bütün ustaları
aşk ile sevmek bir güzelliği
ve dövüşebilmek o güzellik uğruna.
işte yüzünde badem çiçekleri
saçlarında gülen toprak ve ilkbahar.
sen misin seni sevdiğim o kavga,
sen o kavganın güzelliği misin yoksa...
bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bin kez budadılar körpe dallarımızı
bin kez kırdılar.
yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz
bin kez korkuya boğdular zamanı
bin kez ölümlediler
yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
geçtiğimiz o ilk nehirlerden beri
suyun ayakları olmuştur ayaklarımız
ellerimiz, taşın ve toprağın elleri.
yağmura susamış sabahlarda çoğalırdık
törenlerle dikilirdik burçlarınıza.
türküler söylerdik hep aynı telden
aynı sesten, aynı yürekten
dağlara biz verirdik morluğunu,
henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz...
ne gün batışı ölümlerin üzüncüne
ne tan atışı doğumların sevincine
ey bir elinde mezarcılar yaratan,
bir elinde ebeler koşturan doğa
bu seslenişimiz yalnızca sana
yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
saraylar saltanatlar çöker
kan susar birgün
zulüm biter.
menekşelerde açılır üstümüzde
leylaklarda güler.
bugünlerden geriye,
bir yarına gidenler kalır
bir de yarınlar için direnenler...
şiirler doğacak kıvamda yine
duygular yeniden yağacak kıvamda.
ve yürek,
imgelerin en ulaşılmaz doruğunda.
ey herşey bitti diyenler
korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
ne kırlarda direnen çiçekler
ne kentlerde devleşen öfkeler
henüz elveda demediler.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

adnan yücel
devamını gör...

ifade özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve ifade özgürlüğü
her şeyin başı ifade özgürlüğüdür bence eğitimin bile.
devamını gör...

- biliyor musun, insanları öldürüyorum portuga.
+ bunu nasıl yapıyorsun zeze?
- onları unutarak.
devamını gör...

düz zeminde kafasını çevirerek kolayca öldürülebilen , avlaması zevli ve salatası güzel olan deniz canlısı.
devamını gör...

sadece türkiye için değil, tüm dünya ülkeleri için geçerli önerme.
devamını gör...

nolmuş nolmuş? buradayız.
t: 30 yaş üstüne selam çakılan başlık
devamını gör...

bir yol biliyorum. yol da beni biliyor, tanıyor. alışkın bana.

bazen hışımla, bazen sakin sakin yürüyorum o yolda. dönüp dolaşıp gidecek bir yer bulamadığımda vardığım yer. senin de var biliyorum. iyi ki de var haklısın. ne olurdu halimiz sıkıştığımız yerde kalmak zorunda kalsaydık düşünsene. nerede sıkışıyorsan orası ait olmadığın yer. nerede buluyorsan sıkışıklığının zincirlerinden kurtardığında kendini tam olarak oradan bahsediyorum şu an evet.

bilmeye biliyorum, dünkü çocuk değilim hoş. yön duygum yok benim doğru ama bulmak için aramaya ihtiyacın olmayan bir yer orası. çaresizlik, imkansızlık, seçeneksizlik ve en fenası da bunların hepsinin bir arada olduğu, o sıkışmışlık olarak yaşamak, tanımlamak zorunda kaldığımız durumların içindeyken istemsizce sürüklendiğimiz sessiz, ıssız sokaktan söz ediyorum. aynı anda hepimiz orada olsak da birbirimizi göremediğimiz, duyamadığımız, dokunamadığımız yerden. kimsenin kimsenin elinden tutamadığı, çık artık oradan telkinlerinin işe yaramadığı... ancak bir profesyonelin o da seninle doğru kanala girebilirse ışık tutabildiği, yolunu aydınlatabildiği. biliyorsun işte. sen. kendine dönüşün.

şimdi sırasıyla neler yaşayacağımı çok iyi biliyorum. geçeceğim tümsekleri, yol ayrımlarını, karşılaşacağım işaret tabelalarının yerlerini, nereden saparsam iyi nereden saparsam kötü olacağını -evet bana göre iyi ve kötü-. yol boyunca bambaşka tecrübeler yaşayacağım elbette. hiçbiri bir diğerine benzemez. zaten o yüzden yol değil yolculuktur ya mesele. ama demek istediğim şu; buraya ilk defa gelmiyorum. geldiğim yerden korkmuyorum. bunun ne kadar kaçınılmaz ama ne kadar gerekli olduğunu iyi biliyorum. bundan mutsuz değilim. peki ne anlatıyorsun sen dediğini duyar gibiyim. aslında hiçbir şey. kabul etmeye çalışıyorum sanırım. evet buradayım yine. bendeyim. benleyim. ama bildin, doğru; aslında burada olmak istemiyorum.
devamını gör...

umarım giderek ekşi sözlüğe benzemez dediğim platform. küfürsüz olması gerektiği hatırlatılmalı.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim