aynı zamanda adet söktürücü özelliği bulunan çaydır. kaynar suda bir tatlı kaşığı kadar kekiği demlemeniz yeterdir bu çayı hazırlamak için, tadı biraz serttir ama rahatlatıcı etkisi için içmeye değer.
devamını gör...

bir anda ortadan yok olmak, herkesten uzaklaşmak ve kendime yepyeni bir hayat kurmak. emek verdiğim çoğu şeye sırtımı dönüp gitmek. buna gerçekten ihtiyacım var.
devamını gör...

"sen ol da
ister yâr' ol
ister yara...
lütfun da başım üstüne,
kahrın da..."

der kendileri.
devamını gör...

öyle kediyi aşılarını yaptırıp kucağımda eve getirdim. ilk başlarda kediyle aynı ortamda bulunmayan ailemle şu an 3. sahipleneceğimiz kediye bakıyoruz.
devamını gör...

gencecik kızın ölümüne sebep olan bu çocuğun daha önceden de ölümlü trafik kazasına karıştığını özellikle belirtmek istiyorum.. şu an ev hapsi ile tahliye edilmiş.. çünkü babası para babası.. ulan yazık be allah belanızı versin...
buradan
devamını gör...

“bu son olsun dedikçe, her yeni başlangıcımın sonunu gördüm. bu son olsun.”

-ozgur1ey.
devamını gör...

bir kadının hem güzel hem zeki olamayacağını düşünmüş(!) yazar müsveddelerini gösteren başlık.

ayrıca neye göre güzellik, kime göre zeka?
devamını gör...

naif kelimesidir. genellikle hatalı olarak nahif anlamında kullanır.
devamını gör...

1500 karmaya hallettiğim sorundur. para var huzur var.
devamını gör...

cânım sait faik abasıyanık'ın çoktan çözümlemiş olduğu sorunsal.


“söz vermiştim kendi kendime: yazı bile yazmayacaktım. yazı yazmak da bir hırstan başka ne idi? burada namuslu insanlar arasında sakin ölümü bekleyecektim. hırs, hiddet neme gerekti? yapamadım. koştum tütüncüye, kalem kâğıt aldım. oturdum. adanın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. kalemi yonttum. yonttuktan sonra tuttum öptüm. yazmasam deli olacaktım.”

(sait faik, son kuşlar, s. 51, varlık yayınları, 1956, istanbul)
devamını gör...

belanızı istemeyin...
devamını gör...

normal insan.

eskiden de kullanılan bir kelimeydi. ne olduysa göze batırılır oldu son zamanlarda. "yav he he!" daha sinir bozucu mesela bence.
devamını gör...

belki dahil olduğum jenerasyondan * belki de karşı konulamaz cazibesinden, tam bir elektronik müzik hastası olarak açmak istediğim veritabanıdır. keyifli dinlemeler dilerim.
eklemeler şüphesiz gelecektir.

öneriler:

daft punk - horizon
henry green - realign
joe turner - solace
ofenbach & quarterhead - head shoulders knees & toes
rüfüs du sol - underwater
rüfüs du sol - no place
daft punk - veridis quo
boerd & rondo mo - ready
devamını gör...

dedem ben çok küçükken öldü. ona dair hatırladığım iki şey var.

birincisi camiye giderken arkasından seslenip "dede gelirken bana şekerli sakız alsanaa" demem ve onun her seferinde avuç avuç şekerli sakızla dönmesi.

ikincisi de bu çam kozalaklarının içinden çıkan minik fıstıkları balkona oturup beni de karşısına alıp ayıklaması. "ama ellerin kara oldu nasıl geçecek o şimdi" dediğimde "sen bu fıstıkları yediğinde" deyip ben o fıstıkları yerken ellerini su ve kumla ovalayarak ellerindeki reçineli siyahlığı geçirmesi.

o gittikten sonra ne şekerli sakızları eskisi gibi çiğneyebiliyorum ne de markette satılan minik fıstıklardan yiyebiliyorum. ikisinin tadı da eskisi gibi değil.*
devamını gör...

sözlüğün selameti açısından güzel düşünülmüş bir nevi yarışma.
pek hoşuma gitti.
bu 1 haftalık yoğunluğumdan sonra, önümüzdeki haftanın en büyük birincilik adayıyım.
herkes ona göre pozisyon alsın.
tantuni geliyor.
devamını gör...

en yakın arkadaşım bana aşıktı. aslında muhteşem biriydi de. ayrılırsak arkadaşlığımızda biter düşüncesiyle cesaret edememiştim teklifini kabul etmeye. onu çok üzmüş, o üzüldüğü için ben de üzülmüştüm. sonra yine de arkadaş kalamadık, o istemedi. bana kalsa ben devam edebilirdim. şimdi düşünüyorum da, her şartta arkadaş kalınmıyormuş zaten. bir ihtimal deneseydik de en azından “olsaydı nasıl olurdu?” sorusu aklımızda kalmasaydı.
devamını gör...

nilgün marmara bende neyi tetikliyor bilmiyorum fakat adını duyduğum, yazdıklarını okuduğum anda yüreğime hüzün çöküyor, parçalanıyorum sanki.
depresif bir dönemimde okuduğumdan mıdır bilmem fakat sahiden adını duymak bile içimi sızlatıyor. yazdıklarına bakıyorum mesela, günlük gibi yaşadıklarını anlatmış yazısında, sebepsizce hüzünleniyorum.
intihar mektubunun bir yerinde şöyle diyor:
“... suç yok yalnızca ırmağın akışına bir müdahale söz konusu!
her anın niyetini sorgulayan bir varlığın saygısızlığını yok etmek için kararlaştırılmış bir eylem bu!
...”

ırmağın akışına bir müdahale.
ırmağın akışı.
devamını gör...

ödül derken illaki de bir nesne olmasına gerek yok bence. verilen emeğin karşılığını almak da bana göre ödüldür hatta en güzelidir.
2018'de forumda tanıştığım bir prof. öğretim görevlisi beni üniversiteye, doktora dersi anlatmaya çağırdı. üniversitede bölüm ile alakalı bir eğitimim olmamasına rağmen, kendi çabamla kendi eğitimim sayesinde bir seviyeye gelmiştim. sonra 2 seneye yakın gittim.
meteoroloji derslerini prof. varken ben anlattım. bu benim için bir şeref oldu her zaman. ödül dersek de mükemmel bir ödül bana göre.
devamını gör...

gitarı, sazı, kitap ayracı, montu, defteri, ölmeden önce son kez baktığı aynanın , bir daha onu göremeyecek olması.
havlusu. ayakkabıları. en çok da ayakkabıları ve diş fırçası. orada mahzun mahzun sahibini bekler. ama o öldü. bilmezler.
devamını gör...

kimyada, elektron yoğunluğu fazla olan (yani negatif yüklü) kutuplara ve az olan (yani pozitif yüklü) kutuplara, yani çift kutupluluğa sahip olan kimyasal türleri ifade eden terim.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim