bu uludağ denen rezil rüsva orduspor çocuğu yuvasını devlet kapatsa da kurtulsak artık. kızları ayrı erkekleri ayrı embesilin teki. emin olun bir çoğu da günün büyük bir kısmını bilgisayar başında geçiren asosyal tiplerden oluşuyor. hayatınızda görmeyeceğiniz insanlar sizin hakkında nick altınıza saçma sapan şeyler yazıyor. içlerinde iyi ve kaliteli insanlar da fakat azınlık olarak kalıyor. aga bakın ciddi diyorum uludağ sözlük denen sapık, ergen yuvasına para kazandırmayın.
devamını gör...

adamın dibi olan belediyedir. bolu belediye başkanı yabancı uyruklu kişilerin su faturası ve katı atık vergisi ücretlerine 10 kat zam yapılacağını söylemiş. ayrıca da şunları eklemiş:

''bu misafirlik çok uzadı. bana 'faşist' diyecekler. hiç umurumda değil"
"arkadaş, yardımı kesiyorsun gitmiyorlar. 'iş yeri ruhsatı vermiyorum' diyorsun gitmiyorlar. biz yeni önlemler almaya karar verdik"
"bunu niye yapıyoruz? gitsinler istiyoruz. bu misafirlik uzadı. benim elimde yetki yok ki zorla, zabıtayla şehrin dışına bırakıp koyayım. bir ara sınırlar açıldığında biz otobüsleri ücretsiz yapıp insan gönderdik. şimdi de göndermeye hazırız. gönderelim gitsin."
"gitsinler dava açsınlar. ben hukukçuyum. aldığım kararın gerekçesini de sebebini de söylüyorum. biliyorum ki bu açıklamamdan sonra birileri hakkımda suç duyurusunda bulunacak. gene çıkıp birileri insan haklarından bahsedecek, bana 'faşist' diyecek. hiç umurumda değil"

çok çok haklı. diğer belediyeler de örnek alır umarım.
buradan
devamını gör...

2013 senesinde çıkan sagopa kajmer albümüdür.
albümde 19 şarkı bulunur.
kapılar açılır introsuyla başlar ve kapılar kapanır outrosu ile biter.
fiziksel olarak satın aldığım dinlerken büyük keyif aldığım bir albümdü.

eskiden çok aşırı şekilde sagopa kajmer hayranıydım. albümü çıkar çıkmaz almak istemiştim. ilk gün müzik markete gelmemişti. iki gün sonra kavuşmuştum. korsan dinlemeyi tercih etmemiştim çok büyük sagopa kajmer hayranı olduğum için.
hala hayranıyım ama eskisi gibi bağlılıkla değil tabii.

albümü satın aldıktan sonra bilgisayara takıp bir iki kere bütün albümü dinlemiştim. sonra telefona yükleme falan derken baya sevmiştim. önemli bir albüm benim için. sanırım ulaşması zor olduğu için bu kadar sevdim.

albümün içeriğine gelecek olursak sagopa kajmer’in iç dünyasını anlatan sözler albümde bolca mevcut. sagopa kajmer beatleri her zaman olduğu gibi nefisti.
albümde en sevdiğim şarkı meftun şarkısıydı ve şarkının beatinde ismail tunçbilek bağlama çalmıştı. hala favori şarkılarımdan birisidir.
albümde nakaratlar uzun ve eski tarzda, dini göndermeler bolca kullanılıyor. toplamına geldiğimizde güzel bir albümdü.

sagopa kajmer türkçe rap tarihinde kendi türünü icra eden bir rapçidir. bu albüm kendi türünde bir albümdü.
has eski sagopa kajmer kitlesi pek beğenmemişti tabii.
şahsen en sevdiğim sagopa kajmer albümü değil ama sevdiğim albümlerinden bir tanesi.

yunus abimize tekrar teşekkür ediyoruz. yeni albüm yap lan diyoruz ve yazımızı sonlandırıyoruz.
devamını gör...

22 haziran 23 temmuz arasında dünyaya gözlerini açmış insanların oluşturduğu topluluk. zodyak mahallesinin 4. sokağı kendileri. yönetici gezegeni ay, öncü, dişil ve su grubu aman da aman sabahlar olmasın.

yengeç deyip geçemeyeceğimiz bir konu. geçerseniz sıkıntı büyür. alıngan, kırılgan, aman allahım mikemmel derecede hassas bir burç. onları anlatan en birinci kelime 'hissederim'. az hissetme dur sakin ol yok arkadaş illa hissedecek.

pammık gibi bir kalbi olan, yardımsever, anaç, duyuları pek gelişmiş. 6. , 7. , 8. , hatta 9. hislerinin bile olduğunu düşündüğüm burç kişileri.

haritanızda fazlaca varsa dikkat dikkat! konumlandığı yerler pek bir önemli.

şaka bir yana severim kendilerini hem nasıl sevmeyeyim pek sevdiğim öhüm öhüm ismini vermeyeceğim şimdi baş harfi daha sonra tekrar deneyiniz kankımın burcu.

bu ara bir de bir yengeç burcu erkeği dahil oldu hayatıma. ölüm gibi bir şey oluyor ama kimse ölmüyor anlatabiliyor muyum?

aman diyeyim 'bırç ni yaa sılık sılık bırçla insan mı kıtıgırızı ediyorsınız?' cular gelmeden dağılalım.

yahu durun hemen dağılmayın ne korkak çıktınız sizde az iki kelam edelim. *

pek sevgili adını vermek istemediğim bağyan arkadaşımın da bu konuda uğraşları var ben onun yanında çömezin alt devresi kalıyorum. o daha iyi bilir de işte ben de yine bir iki lakırdı edeyim.

efendim biz astrolojiye uzaktan ilgi duyan insanlar sizin sandığınız gibi günlük burç yorumu okuyup 'aa vay anasını be nalçak akrep' demiyoruz.

efendim bunun haritası var. bizzat haritalara bakıyor onları inceliyor. kendimize göre yorumlar çıkarıyoruz. yani açıkçası ben bizzat bu ara bu işlemi hiç yapamıyorum çok uzak kaldım bu işlerden.
ama kafama bir şey takılırsa sayın bağyaann arkadaşıma soruyorum o da usanmadan cevaplıyor. deli galiba!

çünküm uğraşılacak iş değil arkadaşlar çok detaylı, çok teferruatlı tutupta burç köşesinden burç yorumu okumaya benzemez. ben bu işlere çok girmemeye çalışıyorum girince çıkamıyorum boyumu geçiyor. ee minnacıkta boyum var nasıl geçmesin ama? *
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

çok güzel bir uygulama, fakat bazı tahlil sonuçlarını göstermiyor

zaman zaman sıkıntı olabiliyor.

düzeltilmesi gereken hususlar epey fazla.
devamını gör...

işte bu kitap konuşulur. benim için sabahattin ali'nin en iyi kitabı. şeytan diye isimlendirdiği de karakterin kendi tembelliği ve ihmalkarlığıdır. içimizde sığındığımız bahaneleri yazar çok iyi açığa çıkarmıştır.
devamını gör...
(tematik)

17. yüzyıl divan şairi (bkz: neşati)nin aynı zamanda mevlevi şeyhi de olduğu için kendisine verilen sıfattır.
devamını gör...

sahile gitmek ve özgürce, istediğim kadar orada denizi koklayıp izlemek.
devamını gör...

bazen gözlerimi kapatınca başlarına kötü olaylar gelmiş çocuklar, okuyamamış kadınlar, haksızlığa uğramış insanlar, yolsuzluklar, menfaati için her türlü insanı savunabilecek veya harcayacabilecek kişiler aklıma geliyor. bu düşüncelerin kaynağı türkiye'dir ve aklıma gelen spesifik bir olay da vermek istemiyorum çünkü üzülürüm.
devamını gör...

cumhuriyetin ilk üniversitesi.

tandoğan kampüsündeki bahçesinde bulunan 2 havuzu, bu havuzlardaki balıkları, kurbağaları, börtü böceği, sabahları tatlı tatlı öten kuşlarının konduğu kocaman ağaçları, ağaçtan ağaca afacanlık peşinde koşan sincaplarıyla huzur verir insana. yazın ayrı güzeldir bahçesi, ufacık ormanı, kışın ayrı...

tatlış kedileri eksik olmaz sağdan soldan. bazıları arsızdır, sevildiler mi kucağınıza kuruluverirler saatlerce. ders esnasında camdan içeriye bakanları bile görülmüştür. köpecikleri de vardır elbette. eskiden her yerdeydiler, şimdi -bildiğim kadarıyla- tel örgülü bir alan içerisinde bakılıyorlar. kocaman salyangozlar çıkar yağmurdan sonra bahçeye, kirpiler, kaplumbağalar, çeşit çeşit papağanlar dolaşır bahçesinde. cennetten bir köşe derler ya, o bahçe işte öyledir tadını çıkarmasını bilenler için.

normal kütüphanesi dışında bir de kitap bankası vardı içerisinde. kapısı açık dururdu. isteyen oradan alır, geri de getirmezdi kitapları. isteyen de okuduklarını getirip bırakırdı. çok kitap almışlığım ve bırakmışlığım vardır.

öğrencilik hayatını orada geçirenler varsa kıymetini bilsinler ve bahçesinde bir gün de benim için yürüsünler. hatta ağaçlara ve kedilere selamımı söyleyin size zahmet.
devamını gör...

-makyaj yaptıktan sonra dişleri fırçalamadığını hatırlamak.
-yeni temizlenen ocağa süt, kahve dökülmesi.
devamını gör...

bazı yazarlar kamuflaj amaçlı demeye getirmiş. allah akıl fikir versin. asıl o siyah poşet olayı ifşa ediyor. vah vah.
devamını gör...

çakmak, basmak, iteklemek, geçirmek, tıklatmak, koymak... gibi sayısız fiille desteklediğim fikrimdir, bana göre türkçe dilindeki en komik olaydır.
devamını gör...

"everything is something happened."

f. terim
devamını gör...

ooo gbt kotasını uyanıkça bedavadan doldurmak isteyen, bekçi veya polis olma ihtimali olan yazar yemlemesi.
devamını gör...

yönetmeni ajeossi filminden esinlenmiştir ki benim güney kore sinemasından en sevdiğim filmdir bu. her yıl birkaç kez açar izlerim, öyle efsanevi bir filmdir bence.

john wick bu filmin kolaya kaçılmış halidir. iyi film midir? kesinlikle öyledir. kolaya kaçılmış mıdır? çok net.

--spoiler--

konunun güney kore haline bakalım önce. çünkü neden bakmayalım? filmde kahramanımızın bilgilerine polis ulaşamaz. öyle bir adamdır bu. amerikan başkanına onun adıyla tehdit mesajı gönderildiği zaman amerika tarafından bilgileri gönderilir ki john wick ülkeye girdiği zaman bilirsiniz papa için mi geldin sorusu ile muhatap olmuştur. benzerlik vardır.

güney koreli kahramanımız bombalama ve suikast gibi konularda uzmanlaşmış, dövüş eğitmeni, silah patladığı zaman gözünü kırpmayan, bir insanın elinden bıçağı o fark etmeden alabilen, aslında kendi sektöründe efsaneleşmiş bir abidir. ancak eşi öldüğü için içine kapanmıştır. tamamen sıradan bir adam olarak yaşar ve bir gün komşunun küçük kızı onu sever, güvenir. sonucunda mafya tarafından kaçırılır. işte o zaman büyük bir savaş başlatır ki kimse tarafından durdurulamaz. polisler ile başı belaya girer ve yönetmen polis eleştirisi yapmaktan çekinmez. polisler film boyunca oradadır. kahraman polise yakalanmadan mafyanın içine sızmaya çalışır. bu da gerilimi artıran unsurdur.

john wick yine eşinin ölümü nedenli içine kapanmış, yas sürecine girmiş, onu seven köpeğin intikamı için intikam yemini etmiştir ki bence sahiden iyi yapmıştır, izledik keyifle. ancak yönetmen bunca ölümü nasıl açıklayacağını bilemediği için içinde polisin olmadığı bir yapılaşma uydurmuştur ki bana sorarsanız onun içi tam doldurmamıştır. muggle ve sihirbazlar gibi gerçek dünya'da ayrılmışlardır ki ne alakadır?

bir de işin başrol oyuncu kısmı vardır. güney koreli oyuncu tamamen çaresizdir aslında. evet sinirlidir, gücünün farkındadır ama vicdan azabı ile yanar. o duygunun içine katar bizi yönetmen. hatta yetmez, filmin kahramanı ile en gizemli kötü adamının kavgasında kamerayı öyle bir kullanır ki seyirci kavganın ortasında kalır. bana kalırsa bu da seyirciye yönetmenin yaptığı bir eleştiridir. film yönetmenlik harikasıdır.

ha gemide ya da barda gibi etik değerlerin farkında olmayan ve toplum eleştirisini hiç sunmadan, sadece gişe yapabilmek amacı ile yayınlanmış ici boş filmlere kült diyen insanlar benim iki filmi uzun uzun incelememi anlamsız bulacaktır. o da beni çok üzer tabii. hemen gidip yüz üstü ağlıyorum.

ağladım ve geldim.

keanu reeves ise çok net olarak yürüyüş bozukluğuna sahiptir. dizini hiç bükmeden yürür. birileriyle kavga ederken çok net yavaştır aslında. zıplaması, yere uzanması, yerde yuvarlanması yavaştır ama asla kurşun isabet etmez. normalde filmin ilk dakikasında ölmesi gerekirdi. gerçi bizim ülke insanı keanu reeves delisi olduğu için filmin bu olumsuzluğunu yine görmemiştir ki zaten filmin tek kusuru başrolü değildir.

--spoiler--

aslında daha yazarım. benim aslında sunmaya çalıştığım eleştiri şu. esinlenilen film müthişken neden john wick bu kadar bilinir hale geldi?

amma boş yaptın diyenler için özet geçiyorum. sahiden iyi filmdir. birkaç kez izledim, ara ara açıp izliyorum.
devamını gör...

haklı olan mı, güçlü olmalıdır?
güçlü olan mı, haklıdır?

bu soruların cevabı; siyasal islam ile, islami siyaset arasındaki farkı ortaya koyar.

eğer muktedir güç, dinin emrettiği kural ve yasakları, kendi menfaati doğrultusunda kontrol ediyorsa, şekillendiriyorsa; bu siyasal islamdır.

eğer muktedir güç, dinin emrettiği kural ve yasaklara boyun eğiyorsa, menfaati ile, islami kanunlar karşı karşıya gelince, menfaatini ikinci planda tutuyor ise; bu islami siyasettir.

kısacası siyasal islam; dinin, iktidar güce hizmet etmesidir. islami siyaset ise; iktidar gücün, dinin emrinde olmasıdır.
devamını gör...

merhaba ahali*,

haftalik akisa gore cumartesi gecelerinde biricik partnerim kafadandeniz ile carcarcar otmek suretiyle yapmayi ongordugumuz yayini, bu hafta tek basima halletmeye calisacagim.*

malumunuz kendisi birazzzcik istirahat etmek istedi, kafa iznine ayrildi. tez vakitte aramiza katilacagini umuyorum; onsuz “muhtes ikili” olunamayacagindan, bu aksamkinin veda yayini olacagini da duyurmus olayim ayni zamanda.

bir playlist hazirlamaya calistim kendimce, hosunuza gidecegini dusunerek. baslik altinda paylasacaginiz tanimlarinizla beni yalniz kalmaktan kurtarirsiniz degil mi?*

ustalara saygi kusagi gibi gibi, belki biraz kahkaha atariz, havuc da var; 00:00’da, bu gece.
devamını gör...

“sana çirkin dediler, düşmanı oldum güzelin
sana kafir dediler, diş biledim hak'ka bile”

faruk nafiz çamlıbel - firari
devamını gör...

sosyal medya tam da platon'un mağara alegorisindeki mağaraya benziyor. sosyal medya kullanmayan kişiler için mağaradan çıkmayı başarmış insanlar diyebiliriz gibi geliyor, her ne kadar sosyal medya kullanmayan insanları gördüğümüzde ''mağarada mı yaşıyorsun?'' sözü sarf edilse de, belki de o mağaraya tutsak olan bizlerizdir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim