sabahattin ali'nin sinop cezaevi'ndeyken kaleme aldığı beş ayrı şiirin ortak adıdır.

hapishane şarkısı 1

göklerde kartal gibiydim.
kanatlarımdan vuruldum;
mor çiçekli dal gibiydim,
bahar vaktinde kırıldım.

yar olmadı bana devir,
her günüm bir başka zehir;
hapishanelerde demir
parmaklıklara sarıldım.

coşkundum pınarlar gibi,
sarhoştum rüzgarlar gibi;
ihtiyar çınarlar gibi
bir gün içinde devrildim.

ekmeğim bahtımdan katı,
bahtım düşmanımdan kötü;
böyle kepaze hayatı
sürüklemekten yoruldum.

kimseye soramadığım,
doyunca saramadığım,
görmesem duramadığım
nazlı yarimden ayrıldım.


hapishane şarkısı 2

ey gönül, kuşa benzerdin,
kafesler sana dar gelir;
bir yerde durmaz gezerdin,
hapislik sana zor gelir.

ey gönül, acaip huyun,
boğazından geçmez tayın,
acır testindeki suyun;
aklına nazlı yar gelir.

gözlerin uzağa bakar,
kimden ne beklediğin var?
yar semtinden gelen rüzgar
'seni unuttu! ' der gelir.

bakmazsa senin yüzüne
çok görme elin kızına;
dışarda serbest gezene
hapiste yatan hor gelir.

ayağında gezen itler,
başının üstünden atlar;
hapise düşen yiğitler
yari dışarda kor gelir.


hapishane şarkısı 3

burda çiçekler açmıyor
kuşlar süzülüp uçmuyor
yıldızlar ışık saçmıyor
geçmiyor günler geçmiyor.

avluda volta vururum
kah düşünür otururum
türlü hayaller görürüm
geçmiyor günler geçmiyor.

dışarıda mevsim baharmış
gezip dolaşanlar varmış
günler su gibi akarmış
geçmiyor günler geçmiyor.

gönülde eski sevdalar
gözümde dereler bağlar
aynadan hayalin ağlar
geçmiyor günler geçmiyor.

yanımda yatan yabancı
her söz zehir gibi acı
bütün dertlerin en gücü
geçmiyor günler geçmiyor


hapishane şarkısı 4

ey yar, bu acı demlerde
sen koru benim aklımı...
karardım kaldım damlarda,
aydınlat benim yolumu...

nefesin esen rüzgarda,
saçların savrulan karda,
yerde, gökte, bulutlarda,
ararım nazlı gülümü...

karanlık göklerde aysın,
kurak ovalarda çaysın,
bir tek inandığım şeysin,
uzattım sana elimi...

düşmanlar gülüp sevinsin.
dostlar arkasını dönsün...
benim güvendiğim sensin,
kırmazsın benim gönlümü...

bir gün şu damlardan çıksam,
gelip önüne diz çöksem...
ağlayıp içimi döksem...
anlatsam sana halimi...


hapishane şarkısı 5

başın öne eğilmesin
aldırma gönül, aldırma
ağladığın duyulmasın,
aldırma gönül, aldırma

dışarda deli dalgalar
gelip duvarları yalar;
seni bu sesler oyalar,
aldırma gönül, aldırma

görmesen bile denizi,
yukarıya çevir gözü:
deniz gibidir gökyüzü;
aldırma gönül, aldırma

dertlerin kalkınca şaha
bir küfür yolla allah'a
görecek günler var daha;
aldırma gönül, aldırma

kurşun ata ata biter
yollar gide gide biter;
ceza yata yata biter;
aldırma gönül, aldırma
devamını gör...

yunanca bir kelime 'dir. asil, soylu ve kibar anlamında kullanılır.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

istenmeyen ve rahatsız edici sestir. gürültüye bağlı işitme kaybı geçici olabileceği gibi kalıcı da olabilir. gürültüye maruziyet süresi, gürültünün çeşidi, sürekliliği gibi faktörler işitme kaybı derecesini ve şeklini etkileyebilir. mesleki olarak özellikle gürültülü ortamda çalışanlar, müzisyenler ve dalgıçlar en çok risk altındadır. eğer tinnitus, işitme azlığı ve "duyuyorum ama anlamıyorum" gibi şikayetleriniz varsa bir kulak burun boğaz ve odyoloji uzmanına görünmenizde fayda vardır.
devamını gör...

gece gece güldüren başlık.*
devamını gör...

"eşi askerde olan hamile kadınla birlikte olmak " olarak düzeltilebilir zannımca.
devamını gör...

mülakatla sevgili seçmesi gereken yazar beyanı.
devamını gör...

herkesin ulaşabileceği ama bir ütopya gibi bahsedip durduğu hayal.
öyle romantize edildiği kadar kolay iş değildir sobadan kül almak, sobayı sabahın ayazında kaldırıp yakmak hayvana vs bakıp tarla biçmek o yüzden hiç niyetlenmeyin yazları 10 gün gidin yeter.
devamını gör...

haşlanmış patates ve haşlanmış yumurta ile yeşillik kullanarak salatamsı bir şey yapabilirsiniz. tok tutacaktır. bizim her gün vazgeçilmezimiz. yanına da çay ve kahvaltılıklar.
devamını gör...

eylül
turşu ayıdır eylül
konsere ayıdır
reçel ayıdır
pekmez ayıdır
hazırlık ayıdır.
yazın bolluklarının
kışlık olmasıdır
tarlalarını, bostanların, bağların, pazarların
kavanoz kavanoz
bidon bidon lezzet olmasıdır.
kış sofrasında yazdan kalma tattır,
dostlara hediyeliktir,
yaz mevsiminin kışa paylaşılmasıdır.
elma kokan salon
devamını gör...

özgüven esasen nerede ne zaman ne kadar konuşabilmesi gerektiğini bilebilmektir. çok konuşmak değildir.
devamını gör...

(bkz: garibanın yüzü gülür mü)
(bkz: mobbinge hayır)
devamını gör...

en basit tanımıyla, duyu organlarımızla topladığımız bilgilerin, beynimizde işlenmesi sonucu ortaya çıkan algıdır, varlığını inkar edemediğinizdir ya da bunun gibi bir şeydir işte.

mesela elinizde bir karpuz dilimi tutuyorsunuzdur ve o karpuz dilimi, dokunduğunuz, kokusunu ve tadını aldığınız, gördüğünüz için gerçektir. gerçeklik, su götürmeyendir. ama benim için değil, benim gerçeğim siz "sanrı" görmemişlerden farklı. * o halde gerçek de görecelidir, kişiseldir. nedir bu?

sanrı demişken size oturup da uzun uzun "vay şöyle de gördüm, kayış da şöyle koptu" diye anlatacak değilim zannediyorsanız, yanılıyorsunuz. anlatacağım çünkü canım sıkılıyor. *

efenim, vakti zamanında ergen bir bebeyken, zannederdim ki filozoflar boş konuşuyor, bu kadar niye sorgulamışlar altı üstü bir olan gözünle gördüğün, elinle tuttuğun dünyayı? varlık nedir, yokluk ne, hiçlik nasıl, gerçek kim? "bu kadar laf salatasına gerek var mı?" derdim dünyam yamulmadan önce.

adına bipolar dedikleri duygu-durum bozukluğundan mustaribim ve tip 1 olduğu için hipomaninin üstüne çıkabiliyor, büyük mani atakları geçirebiliyorum maalesef. şansıma, ilk yaşadığım mani, psikotik maniydi (böyle deniyormuş tıpta), yani baya baya halüsinasyona bağlıyorsunuz, kafanızın tahtaları gıcır gıcır ediyor efenim. işte bu tecrübe, bana gerçeğin ne olduğunu kesintisiz iki sene kadar sorgulatmakla birlikte, bir daha asla eski gerçeklik algıma dönemememe sebep oldu.

gerçeğim değişti, her şey şüpheli, varlığım, uzayda kapladığım yer, içtiğim su, ayağımı bastığımda hissettiğim toprak...

biraz daha açayım bunu size; sanrılar ilk başladığında (ki uyuşturucu madde kullananlarda da bu yaşanıyor), görsel ve işitsel olarak şaşırtmaya başlıyor aklınız sizi. gördüğünüzü gördünüz mü? o ses neydi, dışarıdan mı geldi yoksa kendi kafamın içinden mi? hey, kafamın içi ne kadar geveze öyle. ancak, sanrının şiddeti, artık koku, o kokunun ağızda bıraktığı tadı ve dokunmak duyularına sirayet edince, orada gerçekliğiniz tamamen değişiyor. doktorlar "gerçeklikten kopmak, zaman, mekan algısını yitirmek" diyorlar buna efenim.

vakti zamanında, doktorumla minik sitemli bir diyalog yaşamıştık; son sanrı tecrübemin ardından aklım normal(!) insanlar alemine geri döndüğünde, kendisinin odasına bir hışımla girip "doktor bey, bana söyleyin bu ne?! nedir bunlar?! halüsinasyon diyorsunuz, psikoz diyorsunuz bir sürü adı var ama nedir bu? kafamın içini kemirip duran bir gerçeklik sorgusu var ve kurtulamıyorum bundan. bakın ben aptal biri değilim, gördüğüm şeyi -yanlış görmüş, zannetmişim- diye inkar edebilirim, duyduğum şeyi -yanlış işitmişim- diye geçiştirebilirim ama lütfen söyleyin, aynı zamanda kokusunu alıp dokunabildiğim bir şeyin gerçek olmadığını beynime nasıl kabul ettirebilirim?!" diye sormuştum.

kendisi "onların tıp dilindeki adı sanrı, onların hepsi senin gerçeğin" demişti. demek ki, bana ayrı bir gerçek daha var normallerden(!)... kime anlatsam "deli" diyecekleri bir gerçek ve bunu kendime saklamayı, seneler önce anlaşılamadığını fark ettiğimde, öğrendim. şimdi normali taklit ederek yaşıyorum. gerçek ise, içimde hapis.
devamını gör...

telefonun ekranına bakıp zamanın bir an önce geçmesini beklerim.
devamını gör...

elektro gitar.
keman.
piyano.
ha bı de;
(bkz: synthesizer)
devamını gör...

açıkçası oh iyi olmuş diyemedim. aksi gibi evler taşlanırlen aklıma o evde çocuk var mı? ağlayan bebek o evde mi? soruları geldi. yağmalamak, kırmak, dökmek bize göre değil. zaten amaçlanan iç karışıklık daha sakin kalmakta yarar var.

siz çözüm bulamazsanız biz buluruz mantığı belki kabul ama yinede suçsuz insanlar varsa eğer o saldırılan yerlerde ya da onların mallarıysa o mallar yinede doğru değil. ben ürperdim izlerken. sorguladım doğru olan bu mu diye.

asıl tepki verilmesi gereken yerler o kadar başka ki. bugün avrupa kapılarını açsa koşa koşa gideceğiz bir çoğumuz ve eminim oraya çok az kısmımız uyum sağlayacağız. sivrileceğiz, istenmeyeceğiz ama yinede kalmak için elimizden geleni yapacağız. bugün bizim muhatabımız suriyeliler, afganlar değil. onlara kapılarını açanlar. avrupa bizim sayemizde huzurlu diyenler.

bu tacizler, tecavüzler, ölümler... kadınların koca avcılığı, erkeklerin pis sapık halleri, çocukların sokaktaki sefilliği ve sağda solda dilenmeleri... hiç birinin savunulacak yanı yok. ve bence iyi olanlar ya da nasıl söylesem görünürde bize zararı olmadığını düşündüklerimiz bile gitmeli. çünkü onların çoğalması 20-30 yıl sonra başka bir türkiye anlamına geliyor. belki de yeni türkiye denilen bu kim bilir?

hepsi bir an önce kendi memleketlerindeki güvenli bölgelere gönderilmeli. bizim pisliğimiz bize yetiyor zaten!
devamını gör...

tatlı & çay.
birazını çekmeden yedim, dayanamadım.
çünkü,
yok böle bir mutluluk.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

pek çok eğlenen yazar.

nasıl eğleniyor nasıl aman sabahlar olmasın. cano sana maşallah aman aman allah bozmasın. dinimiz çok amin hahah.

'pek severim' yazarı. 'çok severim' yazarı. 'o bitanedir be' yazarı. cınım yaaa.
devamını gör...

bir yazar arkadaşımın uyarması ile tam olarak şurada denk geldiğim hadise.

ilk tanım ve üçüncü tanım noktası virgülüne aynı. bu konu beni derin düşüncelere gark etti doğrusu. *

ss'de aldım şöyle bırakayım.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

vera grubunun 2019'da çıkarttığı karşının hikayesi albümünden bir şarkıdır. adı sosyal medyayı tanımlamak için çok uygun bence.


hikayeyi ekledi
ağustos’u etiketledi
bi mutluluk reklamından ibaretti resimleri
rujunu temizledi
bir otel odasında
bıraktı geçmişi, belli ki asfaltlara
o kadar güzel di ki
harap olursunuz
fısıldadı mahur o boşluğa
aynaya baktı bi sigara yaktı
derdini kuşlar telefona yazdı
sesini unuttum dedi ama böyle yalan
olmaz olsun
hikayeyi ekledi
yalnızlığı güzelledi
bi mutluluk reklamından ibaretti gülüşleri
yüzünü temizledi
bir otel odasında
bıraktı geçmişi, belli ki asfaltlara
o kadar güzel di ki
harap olursunuz
fısıldadı mahur o boşluğa
aynaya baktı bi sigara yaktı
derdini kuşlar telefona yazdı
yüzünü unuttum dedi ama böyle yalan
aynaya baktı bi sigara yaktı
derdini kuşlar telefona yazdı
sesini unuttum dedi ama böyle yalan
olmaz olsun
aynaya baktı bi sigara yaktı
derdini kuşlar telefona yazdı
yüzünü unuttum dedi ama öyle yalan
olmaz olsun, olmaz olsun

devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim