2 saat kesintisiz araba kullanmak
yakıt molası dışında 11-12 saat kullanırım yıllardır.üstelik gece yola çıkıp uyumadan öğlene doğru varış.
usta sürücü ve inatçı olmanın artısı.
usta sürücü ve inatçı olmanın artısı.
devamını gör...
ense üçgeni
trigonum suboccipitale olarak adlandırılan özel bir üçgendir.
üst dış yanını m.obliquus capitis superior
alt dış yanını m.obliquus capitis inferior
orta iç kısmını m.rectus capitis posterior majör oluşturur.
üst dış yanını m.obliquus capitis superior
alt dış yanını m.obliquus capitis inferior
orta iç kısmını m.rectus capitis posterior majör oluşturur.
devamını gör...
şahmeran efsanesi
hiç yaşlanmadığına inanılan, üstü insan altı yılan olan mitolojik varlık.
ayrıca elin üzerinden bileğe uzanan bilekliğin adıdır.
ayrıca elin üzerinden bileğe uzanan bilekliğin adıdır.
devamını gör...
solcuların her şeyi mahvetmesi
evet, yine geleneksel solculara bok atma şölenleri başlamıştır. ülkede bazı insanlar uyanıyor ve durumu protesto ediyorlar ama her ne hikmetse bunlar hükümetin ekmeğine yağ sürüyor öyle mi? ulan kendinizden utanın siz. solcular olmasa hiçbir olaya kimsenin sesi çıkmaz ama yine kötü olan solcular oluyor insan gerçekten hayret ediyor.
anlıyorum solculara düşmansınız, onlara beslediğiniz nefret yıllarca devam ediyor ama otu boku da onların üzerine atmayın rica ediyorum. ülkenin anasını belleyenler şu siyasal islamcılara destek verenler, onları yıllardır iktidar yapanlardır bilmem anlatabildim mi? uyansın artık millet ne olacaksa olsun anasını satıyım yeter kaç sene uyuduğumuz be!
anlıyorum solculara düşmansınız, onlara beslediğiniz nefret yıllarca devam ediyor ama otu boku da onların üzerine atmayın rica ediyorum. ülkenin anasını belleyenler şu siyasal islamcılara destek verenler, onları yıllardır iktidar yapanlardır bilmem anlatabildim mi? uyansın artık millet ne olacaksa olsun anasını satıyım yeter kaç sene uyuduğumuz be!
devamını gör...
günlerin birbirini tekrar etmesi
görüyorum ve arttırıyorum; günlerin birbirini tekrar etmesi ve her tekrarın yalnızca 15 dakika sürmesi... 14 dakika boyunca da kendimi motive etmekle, hayata tutunmakla uğraşıyorum.
devamını gör...
d.w. winnicott
ingiliz pediatrist ve psikanalist. (1896-1971)
özellikle ikinci dünya savaşı dönemi londralı çocuklar üzerinde yaptığı çalışmaları ve 40 yıllık meslek ürünü olan ''oyun ve gerçeklik'' adlı kitabı, çocuk psikiyatrisi adına kazanılmış çok kıymetli bir kitaptır fikrimce.
çocuklar için oyunun ne demek olduğunu, bir insanda gerçeklik algısının nasıl geliştiğini, sahte ve gerçek kişiliklerin (böylelikle jung'un persona ve gölge kavramları, lacan'ın aynasının aslında ilk annenin gözlerinde parladığını ve hatta borderline kişilik kavramları insanın zihninde oturuyor hakkaten) nasıl inşa edildiğine dair daha pek çok ilginç şey öğrenebilirsiniz.
“bir çocuk ya da yetişkin ancak oyun oynarken ve sadece oynarken yaratıcı olabilir ve bütün kişiliğini kullanabilir; birey de kendini ancak yaratıcı olduğunda keşfedebilecektir.”
özellikle ikinci dünya savaşı dönemi londralı çocuklar üzerinde yaptığı çalışmaları ve 40 yıllık meslek ürünü olan ''oyun ve gerçeklik'' adlı kitabı, çocuk psikiyatrisi adına kazanılmış çok kıymetli bir kitaptır fikrimce.
çocuklar için oyunun ne demek olduğunu, bir insanda gerçeklik algısının nasıl geliştiğini, sahte ve gerçek kişiliklerin (böylelikle jung'un persona ve gölge kavramları, lacan'ın aynasının aslında ilk annenin gözlerinde parladığını ve hatta borderline kişilik kavramları insanın zihninde oturuyor hakkaten) nasıl inşa edildiğine dair daha pek çok ilginç şey öğrenebilirsiniz.
“bir çocuk ya da yetişkin ancak oyun oynarken ve sadece oynarken yaratıcı olabilir ve bütün kişiliğini kullanabilir; birey de kendini ancak yaratıcı olduğunda keşfedebilecektir.”
devamını gör...
yoldaş'tan normal sözlük yazarlarına açık mektup
cevap olarak " seni sevdim be tosunum " yazdığım mektup.
devamını gör...
hot pot
dünyaya çin'den yayılan pişirme yöntemi. yemek çeşidi olarak adlandırılsa bile sanıyorum pişirme biçimi olarak adlandırmak daha uygun olacaktır. ascoli piceno'da aotsuki ve ristorante shang-hai, cenova'da re naya felaket güzel iş çıkartmaktadır bu konuda. ristorante shang-hai sos konusunda yetersiz yine de piceno sınırları içerisinde hot pot denilince bence ilk uğranması gereken yerlerden biri ama aotsuki sanırım artık bu hizmeti sunmuyor. re naya ise gerçekten aşmış durumda, özellikle mantarları her zaman taze oluyordu. ha italyaya gidip çin yemeği yemek mantıklı gelmiyorsa eğer çin sınırları içerisinde özellikle guangzhou bölgesinde catch'e falan gidip manzara için o kadar para bayılmaya gerek yok sokakta bulunan küçük işletmeler daha iyisini yapıyor ayrıca catch'de uzun süre bekletiyorlar zaten. tienjin bölgesinde de sokaktaki küçük yerlerde çok güzel tadını çıkartmak mümkün ki zaten kuzeye yaklaştıkça daha sık denk geliyorsunuz.
hot pot'ın mantığı çok basit aslında. yaygın olarak ortasından kalın bir çıkıntı ile ayrılmış bakır bir kabın bir tarafına içinde yağ bulunan su diğer tarafına çeşitli baharatlar ile (genelde acı) hazırlanmış su konularak yapılır. buradaki mantık bir arada olan bir grubun masanın ortasındaki ateşte sürekli kaynayan bakır kap içindeki sulara ince bir şekilde doğranmış et, deniz mahsülü, erişte ve çiğ sebze gibi çeşitli yiyecekleri sohbet esnasında sırayla ekleyerek birbirinden oldukça farklı olan tatları birleştirip yemesinden geliyor aslında. her birinin pişme süresi farklı olan yiyecekleri yenilecek duruma geldikçe chopstick ile bakır kabın içerisinden alarak soslara batırıp yemek yeme süresi uzayıp da tatlar birleştikçe orgazmik bir zevke dönüşüyor. bir toplanma ritüeli gibi işlediği için de zaten bazen hatta çoğu zaman saatler alabiliyor. tek bir kap içerisine masadaki herkes dilediği şeyi eklediği için fazla titiz arkadaşlara çok önerilmemektedir, panik atak falan geçirirler sonra*. günümüzde ortada bulunan tek bir bakır kap yerine bireysel olarak herkes için ayrı ayrı sunan yerler olsa bile öyle çok tadı çıkmıyor kanımca. öyle kafaya göre her şeyi atayım suyun içine mantığı da genelde kusma eylemi ile sonuçlanıyor. denenmiş ve önerilmiş lezzetlerden gitmekte fayda var çünkü herkesin midesi koyun eti ile karidesin tadını aynı anda kaldıracak mideye sahip değil. ek olarak domuz eti ile kalamarı aynı sosa batırıp aynı zevki almak bile mümkün olmadığından neyi hangi sos ile yemek gerektiğini bilmekte fayda var. basit mantıkta pişirildiği an yenilebilen güveç demek mantıklı olur sanıyorum. enoki ile beraber karides çok güzel gitmektedir ama ben patates kızartmasını reçele batırıp yiyen bir insan olduğum için benden tavsiye almanın mantıklı olduğunu hiç ama hiç sanmıyorum. yemek yerken arada yemek yemeyi bırakıp ağızdaki tat sıfırlansın diye sıvı tüketmek -ki geleneksel bir yerdeyseniz genelde çok hoş kokan bir çay veriyorlar- ve sohbete dahil olmak da işin güzel kısmı. ayrıca masadakilerden biri hadi kaz bağırsağı atalım suya dediğinde genelde sanırım ben doydum diyerek yemeyi bırakmak kafidir, zorlamayın. özellikle etler ince dilimlendiği için ve farklı lezzetler ile sürekli karıştığından - baharatlı kısımda pişmesi daha iyi oluyor bence- bir etin hakkını vererek yemek için kesinlikle denenmeli. suya lütfen herhangi bir canlının bacağını veya dilini atmayın, kendine veya kendine yoksa bile masadakilere saygısı olan kimse yapmamalı bunu. bunu midesiz bir arkadaş yüzünden az kalsın deneyimleyecektim son dakika suda yüzen şeyi algılayamadığımdan ucundan döndüm, kötü kötü çok kötü.
edit:imla
hot pot'ın mantığı çok basit aslında. yaygın olarak ortasından kalın bir çıkıntı ile ayrılmış bakır bir kabın bir tarafına içinde yağ bulunan su diğer tarafına çeşitli baharatlar ile (genelde acı) hazırlanmış su konularak yapılır. buradaki mantık bir arada olan bir grubun masanın ortasındaki ateşte sürekli kaynayan bakır kap içindeki sulara ince bir şekilde doğranmış et, deniz mahsülü, erişte ve çiğ sebze gibi çeşitli yiyecekleri sohbet esnasında sırayla ekleyerek birbirinden oldukça farklı olan tatları birleştirip yemesinden geliyor aslında. her birinin pişme süresi farklı olan yiyecekleri yenilecek duruma geldikçe chopstick ile bakır kabın içerisinden alarak soslara batırıp yemek yeme süresi uzayıp da tatlar birleştikçe orgazmik bir zevke dönüşüyor. bir toplanma ritüeli gibi işlediği için de zaten bazen hatta çoğu zaman saatler alabiliyor. tek bir kap içerisine masadaki herkes dilediği şeyi eklediği için fazla titiz arkadaşlara çok önerilmemektedir, panik atak falan geçirirler sonra*. günümüzde ortada bulunan tek bir bakır kap yerine bireysel olarak herkes için ayrı ayrı sunan yerler olsa bile öyle çok tadı çıkmıyor kanımca. öyle kafaya göre her şeyi atayım suyun içine mantığı da genelde kusma eylemi ile sonuçlanıyor. denenmiş ve önerilmiş lezzetlerden gitmekte fayda var çünkü herkesin midesi koyun eti ile karidesin tadını aynı anda kaldıracak mideye sahip değil. ek olarak domuz eti ile kalamarı aynı sosa batırıp aynı zevki almak bile mümkün olmadığından neyi hangi sos ile yemek gerektiğini bilmekte fayda var. basit mantıkta pişirildiği an yenilebilen güveç demek mantıklı olur sanıyorum. enoki ile beraber karides çok güzel gitmektedir ama ben patates kızartmasını reçele batırıp yiyen bir insan olduğum için benden tavsiye almanın mantıklı olduğunu hiç ama hiç sanmıyorum. yemek yerken arada yemek yemeyi bırakıp ağızdaki tat sıfırlansın diye sıvı tüketmek -ki geleneksel bir yerdeyseniz genelde çok hoş kokan bir çay veriyorlar- ve sohbete dahil olmak da işin güzel kısmı. ayrıca masadakilerden biri hadi kaz bağırsağı atalım suya dediğinde genelde sanırım ben doydum diyerek yemeyi bırakmak kafidir, zorlamayın. özellikle etler ince dilimlendiği için ve farklı lezzetler ile sürekli karıştığından - baharatlı kısımda pişmesi daha iyi oluyor bence- bir etin hakkını vererek yemek için kesinlikle denenmeli. suya lütfen herhangi bir canlının bacağını veya dilini atmayın, kendine veya kendine yoksa bile masadakilere saygısı olan kimse yapmamalı bunu. bunu midesiz bir arkadaş yüzünden az kalsın deneyimleyecektim son dakika suda yüzen şeyi algılayamadığımdan ucundan döndüm, kötü kötü çok kötü.
edit:imla
devamını gör...
regl anıları
çooook seneler önce, merakıma her zamanki gibi yenik düştüğüm bir anda ''aaaa aybaşı o muymuş, ben o da maaş gibi ayın başında oluyor sanıyordum'' tepkisiyle anlatılanı kavradığımı belirtmiştim.
bu bir regl anısı sayılır mı emin değilim.
bu bir regl anısı sayılır mı emin değilim.
devamını gör...
palmiyeler
izmirli punk grubu kilinkin duosu mertcan ve tarık tarafından istanbulda kurulan dream pop/indie/space rock grubu. baterist değiştirip(rana) klavye ve gitarist almış(barış)ve müthiş şarkılar yapmış grup. geçen sene abd turnesi de yaptılar.
üyelerinin hepsi çok mütevazı insanlardır sokakta ve sosyal medyada konuşabilirsiniz çok tatlı insanlardır.
üyelerinin hepsi çok mütevazı insanlardır sokakta ve sosyal medyada konuşabilirsiniz çok tatlı insanlardır.
devamını gör...
normal sözlük’ten uçurulma fobisi
tek bir isteğim var. bir gün uçurulursam da önceden söyleyin lütfen 5 dk süre falan verin. azrail bile hemen almıyo canımızı bekliyo biraz.
devamını gör...
psikolojinizi bozan insanlar
psikolojisi bozuk bir aile bireyi, bazen tüm aileyi ıskartaya çıkarabiliyor. ve bu baskın özelliğini, başka bir aile bireyine hiç fark ettirmeden devredebiliyor. devralanın siz olduğunu anladığınız an, işte o kapkaranlık.
devamını gör...
ayın en kasıntı 5 yazarı
tam kendi adımı verecektim, sağ olsun ilbi vermiş. beni tanımadığı için kızmıyorum. tanısa zaten yazmazdı, eminim.
böyle belki de yaşım nedeniyle sürekli akıl verir modda olduğumdan genelde kasıntı sanılırım dışarıdan bakıldığında. genelde de troll başlıklarda bile ciddi ciddi yazar çizerim falan, onun da etkisi oluyor bazen. değilim. onu bilin, yeterli benim için.
böyle belki de yaşım nedeniyle sürekli akıl verir modda olduğumdan genelde kasıntı sanılırım dışarıdan bakıldığında. genelde de troll başlıklarda bile ciddi ciddi yazar çizerim falan, onun da etkisi oluyor bazen. değilim. onu bilin, yeterli benim için.
devamını gör...
javier pena (yazar)
kafa sözlüğün betimleme ve benzetme üstadı. beni de betimledi mahlasım üzerinden ve güldürdü yalan değil. tüm sözlüğü elden geçirmekle meşgul şuan. nickaltını ben patlatayım dedim hayırlısıyla*
devamını gör...
susmanın asaleti
bazen verilecek en güzel cevap susmaktır diyor yazar işte asaleti anlatan sözde budur.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu
devamını gör...
delik adamı
bizler dünya insanları olarak yedi milyar kişiyiz. daha fazla küsüratı var da, konu onlar değil.
bu milyarlarca insanın belki yüzlercesiyle gün içerisinde karşılaşıyoruz. bazılarımız daha fazlasıyla, bazılarımız daha azıyla. hiç dışarı çıkmayan bireyler dahi en az üç dört kişiyi görüyor. ne yalnızız, ne de tek başımızayız. etrafımız hep birileri ile dolu fakat yerli kabileler kendileri dışında hiç kimseyi görmüyorlar.
40 50 yıl öncesine kadar dünya üzerinde yaşayan birçok farklı kabile vardı. sayıları milyonlara göre azdı fakat bir şekilde yaşamaya devam ediyorlardı. şimdi ise o kabilelerden geriye 20 30 tane kaldı. 90'lı yıllarda onları korumak için birçok şey yapıldı ve funai isminde bir koruyucu daha çıktı. funai korumaya almak için kabileleri gezdiği zaman dünyanın en yalnız adamına rastladı *. diğer kabileler her ne kadar kabul görse de, açtığı 2 metre derinliği bulan deliklerle adını "delik adamı" diye duyurmuş şu kişi 7 milyar arasında tek başına.

funai 113 farklı kabileyi buldu ve korumaya aldı. himayesine alamadığı kişilerden biri ise bahsettiğim üzere delik adam. 50'li yaşlarını yaşadığı düşünülen bu adam, amazon ormanları'nın balta girmemiş derinliklerinde yaşam mücadelesi veriyor.
ne konuştuğu dil hakkında bir bilgi var ne adı ne de ailesi hakkında, yaşı bile tahminler üzerine söylenmiş.
funai yanılmıyorsa ailesi 90'lı yıllarda öldürülmüş.
••
şimdi şöyle düşünelim; bizler sandığımız kadar yalnız mıyız?
bu milyarlarca insanın belki yüzlercesiyle gün içerisinde karşılaşıyoruz. bazılarımız daha fazlasıyla, bazılarımız daha azıyla. hiç dışarı çıkmayan bireyler dahi en az üç dört kişiyi görüyor. ne yalnızız, ne de tek başımızayız. etrafımız hep birileri ile dolu fakat yerli kabileler kendileri dışında hiç kimseyi görmüyorlar.
40 50 yıl öncesine kadar dünya üzerinde yaşayan birçok farklı kabile vardı. sayıları milyonlara göre azdı fakat bir şekilde yaşamaya devam ediyorlardı. şimdi ise o kabilelerden geriye 20 30 tane kaldı. 90'lı yıllarda onları korumak için birçok şey yapıldı ve funai isminde bir koruyucu daha çıktı. funai korumaya almak için kabileleri gezdiği zaman dünyanın en yalnız adamına rastladı *. diğer kabileler her ne kadar kabul görse de, açtığı 2 metre derinliği bulan deliklerle adını "delik adamı" diye duyurmuş şu kişi 7 milyar arasında tek başına.

funai 113 farklı kabileyi buldu ve korumaya aldı. himayesine alamadığı kişilerden biri ise bahsettiğim üzere delik adam. 50'li yaşlarını yaşadığı düşünülen bu adam, amazon ormanları'nın balta girmemiş derinliklerinde yaşam mücadelesi veriyor.
ne konuştuğu dil hakkında bir bilgi var ne adı ne de ailesi hakkında, yaşı bile tahminler üzerine söylenmiş.
funai yanılmıyorsa ailesi 90'lı yıllarda öldürülmüş.
••
şimdi şöyle düşünelim; bizler sandığımız kadar yalnız mıyız?
devamını gör...