köpeğini fazla ekmek yiyor diye öldüren adam
bende bu adamın oksijen israfı olduğunu düşünüyorum şahsen, bende bu herifi bağlayıp öldürsem bana da 1033 lira ceza kesseler olmaz mı?
devamını gör...
ülkenin algı ve manipülasyonla yönetildiği gerçeği
sadece türkiye için değil, tüm dünya ülkeleri için geçerli önerme.
devamını gör...
eline krem süren erkek
bakımlı olan erkektir.sayılarının artmasını istiyoruz.
devamını gör...
hat sanatı
yazının, görsel sanata dönüşmüş hali. sadece kağıt üzerinde kalmayarak mimari alanda da kullanılmış, taş oymacılığı ile üç boyutlu hale getirilmiş. cami kubbelerinden mezar taşlarına varana kadar örneklerine rastlamak mümkündür.
devamını gör...
ilk göktürk
değerli yönetmen alper çağlar'ın göktürk üçlemesi serisinin ilk filmi olacaktır.
bumin kağan ve istemi yabgu'nun mücadelesi ve ilk göktürk devleti'nin kuruluşu anlatılacaktır.
bumin kağan ve istemi yabgu'nun mücadelesi ve ilk göktürk devleti'nin kuruluşu anlatılacaktır.
devamını gör...
azeri haribo reklamı
ilk izlediğimde endorfin hhormonlarımı oryantel didem'e çeviren bir reklamdı alın siz de izleyin
uşaq ya da böyük ol
uşaq ya da böyük ol
devamını gör...
aldatmaca
senaryolarda sıkça başvurulan yöntemlerden biridir.
seyircinin tahminlerini başka bir yöne çekerek, iyice şaşırtmak amacıyla başvurulan senaryo hilesidir.
örneğin; kendi halinde bir karakteri, senaryo yazarı kuşkulu ve karanlık bir karakter olarak gösterir. seyircinin dikkatini bu karakter üzerine toplar. olayda, seyircinin gözünün önündeki başka bir karakterin parmağı vardır.
seyircinin tahminlerini başka bir yöne çekerek, iyice şaşırtmak amacıyla başvurulan senaryo hilesidir.
örneğin; kendi halinde bir karakteri, senaryo yazarı kuşkulu ve karanlık bir karakter olarak gösterir. seyircinin dikkatini bu karakter üzerine toplar. olayda, seyircinin gözünün önündeki başka bir karakterin parmağı vardır.
devamını gör...
zartoşt
70 ler kafasıyla kinini kusan anladıgım kadarıyla türkiyede bulunmaktan hoşlanmayan yazar. umarım kuzay ırak kürt yönetiminde kariyerine devam eder.
edit: aşaglama veya hakaret degil içten iyi dileklerimdir. cok sevdigi terör örgütleri ile ayrıca türkiyede cogunuluk olan ve inanılmaz ırkcılık gördügü türkler olmadan umarım mutlu olur.
edit: aşaglama veya hakaret degil içten iyi dileklerimdir. cok sevdigi terör örgütleri ile ayrıca türkiyede cogunuluk olan ve inanılmaz ırkcılık gördügü türkler olmadan umarım mutlu olur.
devamını gör...
friedrich nietzsche sözleri
nietzsche’nin felsefe öğretisi, kendi çağına tümden bir karşı çıkış olarak görülmektedir. sözleri de insanı akılcılığın kıskacından kurtarıp kendisi üzerinden düşünmesini sağlamaktır.
doğrular ve yanlışlar yoktur sadece yorumlar vardır.
korkarak yaşarsan yalnızca hayatı seyredersin.
insanlar ışığın çevresinde toplaşırlar daha iyi görmek için değil daha iyi parıldamak için.
yaşamın kıyısına yaklaşanlar onu daha iyi tanırlar.
yokluk büyük varlıktır azizim yeter ki fark edebilesin.
kılavuz öğrencisine bütün izleri göstermeli ama gideceği yolu seçmemelidir.
insan aşağı gördüğü sürece değil yalnızca eşit ya da yüksek gördüğünde nefret eder.
pek çok şeyi azar azar bilmektense bir şeyi tam olarak bilmek daha iyidir.
fatihler şansa inanmaz.
seni seviyorsam sana ne bundan.
öldürmeyen acı beni güçlendirir.
uçurumları sevenin kanatları olmalı.
bu dahil bütün genellemeler yanlıştır.
seni övdükleri sürece kendi yolunda gittiğini sanma sakın başkasının yolunda gidiyorsun.
bilgi ermişleri olmak elinizden gelmiyorsa hiç değilse bilgi savaşçıları olun.
en iyisi sevinmeyi öğrenelim böylece başkalarına acı vermeyi ve acıları düşünmeyi unuturuz.
insan sıkı tutmalı yüreğini çünkü gitmesine izin verirse çok geçmeden aklı da gider peşinden.
yaşama karşı sorumluluğumuz daha yücesini yaratmaktır. daha alçağını değil.
sonraki işim düşünmek oldu. kendimi onsuz düşünmek. anlatabiliyor muyum?
bir insan kirli düşüncelere sahip olduğu için utanmaz. bir başkasının o kirli düşüncesini bilme ihtimali utandırır.
kişi ışığını karartmayı bilmelidir böceklerden ve hayvanlardan kurtulmak için.
kendi alevlerinizde yanmaya hazır olmalısınız, önce kül olmadan kendinizi nasıl yenileyebilirsiniz.
karşına çıkabilecek en kötü düşman her zaman sen kendin olacaksın sen kendin pusuda bekleyeceksin kendini.
sizin kökeniniz nereden geldiğiniz değildir. bundan sonra onurunuzu oluşturan tersine nereye gittiğinizdir.
iyi olduğun için herkesin sana adil davranacağını beklemek vejetaryen olduğun için boğanın saldırmayacağını düşünmeye benzer.
elimizde bir çiçek varken gözümüze yalnızca dikenleri görünür uzaklarda ise bir diken vardır gözümüz hep çiçeğini görür!
ahlak, ta başlangıçtan beri ikna etme sanatındaki bütün şeytanlıkları bilir. bugün bile onun yardımına başvurmayan hiçbir konuşmacı yoktur.
nerededir güzellik? tüm istemimle istemek zorunda olduğum yerdedir sevmek ve yok olmak istediğim yerdedir sadece bir imge olarak kalmasın diye.
bazı sırlar vardır yalnız dostlara anlatılacak. bazı sırlar vardır dostlara bile anlatılmayacak. bazı sırlar vardır kendimize bile açıklanmayacak.
insan hatasını bir başkasına itiraf ettiğinde unutur onu; ama çoğu kez öteki kişi bunu unutmaz.
doğrular ve yanlışlar yoktur sadece yorumlar vardır.
korkarak yaşarsan yalnızca hayatı seyredersin.
insanlar ışığın çevresinde toplaşırlar daha iyi görmek için değil daha iyi parıldamak için.
yaşamın kıyısına yaklaşanlar onu daha iyi tanırlar.
yokluk büyük varlıktır azizim yeter ki fark edebilesin.
kılavuz öğrencisine bütün izleri göstermeli ama gideceği yolu seçmemelidir.
insan aşağı gördüğü sürece değil yalnızca eşit ya da yüksek gördüğünde nefret eder.
pek çok şeyi azar azar bilmektense bir şeyi tam olarak bilmek daha iyidir.
fatihler şansa inanmaz.
seni seviyorsam sana ne bundan.
öldürmeyen acı beni güçlendirir.
uçurumları sevenin kanatları olmalı.
bu dahil bütün genellemeler yanlıştır.
seni övdükleri sürece kendi yolunda gittiğini sanma sakın başkasının yolunda gidiyorsun.
bilgi ermişleri olmak elinizden gelmiyorsa hiç değilse bilgi savaşçıları olun.
en iyisi sevinmeyi öğrenelim böylece başkalarına acı vermeyi ve acıları düşünmeyi unuturuz.
insan sıkı tutmalı yüreğini çünkü gitmesine izin verirse çok geçmeden aklı da gider peşinden.
yaşama karşı sorumluluğumuz daha yücesini yaratmaktır. daha alçağını değil.
sonraki işim düşünmek oldu. kendimi onsuz düşünmek. anlatabiliyor muyum?
bir insan kirli düşüncelere sahip olduğu için utanmaz. bir başkasının o kirli düşüncesini bilme ihtimali utandırır.
kişi ışığını karartmayı bilmelidir böceklerden ve hayvanlardan kurtulmak için.
kendi alevlerinizde yanmaya hazır olmalısınız, önce kül olmadan kendinizi nasıl yenileyebilirsiniz.
karşına çıkabilecek en kötü düşman her zaman sen kendin olacaksın sen kendin pusuda bekleyeceksin kendini.
sizin kökeniniz nereden geldiğiniz değildir. bundan sonra onurunuzu oluşturan tersine nereye gittiğinizdir.
iyi olduğun için herkesin sana adil davranacağını beklemek vejetaryen olduğun için boğanın saldırmayacağını düşünmeye benzer.
elimizde bir çiçek varken gözümüze yalnızca dikenleri görünür uzaklarda ise bir diken vardır gözümüz hep çiçeğini görür!
ahlak, ta başlangıçtan beri ikna etme sanatındaki bütün şeytanlıkları bilir. bugün bile onun yardımına başvurmayan hiçbir konuşmacı yoktur.
nerededir güzellik? tüm istemimle istemek zorunda olduğum yerdedir sevmek ve yok olmak istediğim yerdedir sadece bir imge olarak kalmasın diye.
bazı sırlar vardır yalnız dostlara anlatılacak. bazı sırlar vardır dostlara bile anlatılmayacak. bazı sırlar vardır kendimize bile açıklanmayacak.
insan hatasını bir başkasına itiraf ettiğinde unutur onu; ama çoğu kez öteki kişi bunu unutmaz.
devamını gör...
mitomani
yalan söyleme hastalığı olarak tanımlayabileceğimiz mitomani, ilk olarak 1891 yılında alman doktor anton delbrueck tarafından tanımlanmıştır.
mitomani hastaları yalan söylediklerinin farkında değildirler. bu hastalar, büyüsel düşünce tarzında hayal gücüyle ürettikleri düşünceleri doğru olarak kabul ederler. yani kendi dünyasında oluşturduğu düşüncelere inanıp bunların yalan olduğunu bilmeden söylerler. bu yüzden mitomani hastaları yalan söylediklerinde herhangi bir suçluluk ya da pişmanlık hissetmezler. çünkü onlara göre doğru olan kendi söyledikleridir.
oldukça yüksek bir sözel yeteneğe sahip olan bu hastalar, yalan söyleyerek kendilerini önemli bir insan gibi gösterirler. eski yalanlarını destekleyebilmek adına daha fazla yalan söylerler. kendi kendisine üretmiş olduğu hayali senaryolara, hayali kişilere kendisi de inanır. yani hayatları aslında yalan üzerine kuruludur.
mitomani genellikle ergenlik çağında başlar. düşük özgüven mitomani hastalığının temelinde yatar. kişi bu eksikliğini yalan söyleyerek kapatmaya çalışır. mitomani hastalığının ileri evreleri nevroz ve psikozdur.
devamını gör...
çok zekiyiz diye türkiye bize bu pasaportu verdi
bu zekalarla hep biz uğraştık, birazda siz uğraşın arkadaşlar.
devamını gör...
destansı besim tibuk alıntıları
türkiye'nin bir tek problemi ankara'dır, onu söyleyeyim. (bkz: ankara) allah'ın belası bir yerdir. türk halkının başına bela bir yer ankara'dır. ankara'yı bir yere satsak toptan, yollasak böyle... uzaya falan yollasak bir gün ankara'yı... tatile yollama projemiz var ama olmuyor.
devamını gör...
sigmund freud
psikanaliz dede.
öncelikle belirtme ihtiyacı duyuyorum ki psikolog değilim. psikanalist hiç değlim.
kendisine ait olmayan pek çok sözle anılan ve ziyadesiyle yanlış anlaşılan bir düşünürdür freud. yanlış olduğu noktalar var mıdır? elbette ki vardır ancak kuramı çoğunlukla anlatılan kadar basit değildir. ortamlarda hava atarım diye iki makale özeti okuyan ya da ekşi sözlük'teki freud başlığının altını eşeleyen kişiler kendisinin salt cinsellik ve cinsel teoriyle ilgilenen bir düşünür olduğu yanılsamasını yaratmıştır.
haliyle sıkça düşülen bu yanlışı düzeltmek gerekir.
freud'un kuramı, her ne kadar cinsel güdü ile, daha doğrusu, haz ilkesi ile ilintili bir paydaşa sahip olsa da, haz ilkesi ya da freudyen eros sadece cinselliğin dışa vurumu değildir; cinsellik onun başlangıcıdır sadece. keyif alınan aktiviteler ki lacan daha sonra bunları jouissance adı altında toplamıştır, yemek yemek, rahata düşkün olmak, şakalaşmak... hazla alakalı bir noktaya indirgenebilecek kavramların tümü freud'un haz ilkesi ile alakalıdır. cinsellik, bu kavramlar arasında büyük bir yere ve oral dönem dolayısıyla, bir başlangıç noktasına sahiptir.
oysa freud'un insan gelişiminde ön gördüğü tek güdü haz ilkesi, ya da güdüsü değildir. freud, bu güdü kadar güçlü başka bir güdüyü, haz ilkesinin ötesinde adlı kitabında öne sürmüştür.
ölüm içgüdüsü.
freud'un çıkarımına göre insanlar, üretme, yaratma, sevişme, haz almak kadar kendilerini yok etme, başkalarını yok etme, zarar verme, parçalama ve ortadan kaldırma dürtüsüyle de doluydular. intihar vakalarının bir kısmını, savaşları, politik çatışmaları ve belli başlı nevrozların kökenini freud bu güdüye bağlamıştır, hatta ve hatta, haz ve ölüm içgüdüsü arasındaki çatışmaların nevrozlar yaratabileceğine de değinmiştir. bu ölüm içgüdüsüne baktığımız vakit, yüksek bir yerden boşluğa baktığımızda kendimizi aşağı atma hissini, gereksiz aldığımız riskleri, kendimizi ufak tefek sabote edişlerimizi, hatta ve hatta, uykuya düşkünlüğümüzü dahi bir noktaya kadar açıklayabildiğimizi düşünmekteyim.
ancak şunu da belirtmeliyim ki, ölüm içgüdüsünün ilhamı freud'un kulağına uykuda fısıldanmamıştır. eski talebesi carl gustav jung'un hastalarından olan sabina spielrein, analiz sürecinden daha sonra psikanalist olduktan sonra "bir varoluş sebebi olarak yıkım" adlı makalesinde bu içgüdüsel kuramın ilk tohumlarını atmış, freud, kuramı, bir çok psikoloji tarihçisine göre buradan ilham alarak geliştirmiştir.
öncelikle belirtme ihtiyacı duyuyorum ki psikolog değilim. psikanalist hiç değlim.
kendisine ait olmayan pek çok sözle anılan ve ziyadesiyle yanlış anlaşılan bir düşünürdür freud. yanlış olduğu noktalar var mıdır? elbette ki vardır ancak kuramı çoğunlukla anlatılan kadar basit değildir. ortamlarda hava atarım diye iki makale özeti okuyan ya da ekşi sözlük'teki freud başlığının altını eşeleyen kişiler kendisinin salt cinsellik ve cinsel teoriyle ilgilenen bir düşünür olduğu yanılsamasını yaratmıştır.
haliyle sıkça düşülen bu yanlışı düzeltmek gerekir.
freud'un kuramı, her ne kadar cinsel güdü ile, daha doğrusu, haz ilkesi ile ilintili bir paydaşa sahip olsa da, haz ilkesi ya da freudyen eros sadece cinselliğin dışa vurumu değildir; cinsellik onun başlangıcıdır sadece. keyif alınan aktiviteler ki lacan daha sonra bunları jouissance adı altında toplamıştır, yemek yemek, rahata düşkün olmak, şakalaşmak... hazla alakalı bir noktaya indirgenebilecek kavramların tümü freud'un haz ilkesi ile alakalıdır. cinsellik, bu kavramlar arasında büyük bir yere ve oral dönem dolayısıyla, bir başlangıç noktasına sahiptir.
oysa freud'un insan gelişiminde ön gördüğü tek güdü haz ilkesi, ya da güdüsü değildir. freud, bu güdü kadar güçlü başka bir güdüyü, haz ilkesinin ötesinde adlı kitabında öne sürmüştür.
ölüm içgüdüsü.
freud'un çıkarımına göre insanlar, üretme, yaratma, sevişme, haz almak kadar kendilerini yok etme, başkalarını yok etme, zarar verme, parçalama ve ortadan kaldırma dürtüsüyle de doluydular. intihar vakalarının bir kısmını, savaşları, politik çatışmaları ve belli başlı nevrozların kökenini freud bu güdüye bağlamıştır, hatta ve hatta, haz ve ölüm içgüdüsü arasındaki çatışmaların nevrozlar yaratabileceğine de değinmiştir. bu ölüm içgüdüsüne baktığımız vakit, yüksek bir yerden boşluğa baktığımızda kendimizi aşağı atma hissini, gereksiz aldığımız riskleri, kendimizi ufak tefek sabote edişlerimizi, hatta ve hatta, uykuya düşkünlüğümüzü dahi bir noktaya kadar açıklayabildiğimizi düşünmekteyim.
ancak şunu da belirtmeliyim ki, ölüm içgüdüsünün ilhamı freud'un kulağına uykuda fısıldanmamıştır. eski talebesi carl gustav jung'un hastalarından olan sabina spielrein, analiz sürecinden daha sonra psikanalist olduktan sonra "bir varoluş sebebi olarak yıkım" adlı makalesinde bu içgüdüsel kuramın ilk tohumlarını atmış, freud, kuramı, bir çok psikoloji tarihçisine göre buradan ilham alarak geliştirmiştir.
devamını gör...
aşk gül bahçesi hikayesi
kasabanın birinde, güzelliği dillere destan bir kız yaşarmış. kendisiyle evlenmek isteyen uzak ülkelerden gelen nice prensi, asili, zengini, yakışıklı delikanlıyı reddetmiş. kimseleri kendine layık görmüyormuş. kıza aşk besleyen, aynı kasabada yaşayan genç bir delikanlı da bu kızı istemiş. ama kız onu da beğenmemiş. bizim delikanlı günün birinde kasabadan ayrılmış. başka birine aşık olup evlenmiş, çocukları olmuş, yeni bir hayat kurmuş.
uzun zaman sonra yolu yaşadığı güzel, şirin kasabaya düşmüş. aklına bir zamanlar aşık olduğu kız gelmiş, ona ne olduğunu merak etmiş. tanıdık bir yaşlı adam, güzel, büyük bir gül bahçesi olan evi göstererek kızın evlendiğini söylemiş. kimseleri beğenmeyen güzel kızın kiminle evlendiğini görmek istemiş. kocasını evden çıkarken görmüş. kızın kocası şişman, kel, çok çirkin ve kaba bir adammış. üstelik zengin de değilmiş. nasıl oldu da böyle biriyle evlendiğini merak eden adam, kızın kocası gittikten sonra evin kapısını çalmış. kız kapıyı açınca adamı tanımış. adam sormuş:
– sen ki hiç birimizi beğenmedin, nice kısmetlerini geri çevirdin, nasıl oldu da böyle biriyle evlendin demiş?
kız da ona:
sana cevabı vereceğim fakat önce gül bahçemdeki en güzel gülü koparıp getireceksin, yalnız tek şartım, bahçede ilerlerken geriye dönmeyeceksin.
adam peki demiş ve çok güzel güllerin olduğu bahçede ilerlemeye başlamış. önce çok güzel sarı bir gül görmüş. en güzel gül bu derken biraz ilerde daha güzel kocaman pembe bir gül daha görmüş. tamam budur işte diye düşünürken daha ilerde muhteşem güzellikte kırmızı bir gül goncası gözüne ilişmiş. bir türlü karar verememiş, en güzel çiçeği bulacağım derken bir de bakmış ki bahçenin sonuna gelmiş, geriye dönemeyeceği için bahçenin sonunda yaprakları solmuş cılız bir gülü mecburen koparıp kıza götürmüş.
kız gülü almış ve adama demiş ki:
– bak gördün mü? her zaman daha iyisini bulacağını düşünürken ömür geçer de sonunda en kötüsüne razı olmak zorunda kalırsın. bu yüzden gençlik bitmeden elindekinin değerini bilip, yetinebilmeyi öğrenmek gerekir.
buradan anlıyoruz ki bazen tamah etmek, yetinebilmek, fazla hırstan kendimizi arındırmak daha mutlu olmamıza katkıda bulunabilir, bizlere daha huzurlu bir yaşam sunabilir.
uzun zaman sonra yolu yaşadığı güzel, şirin kasabaya düşmüş. aklına bir zamanlar aşık olduğu kız gelmiş, ona ne olduğunu merak etmiş. tanıdık bir yaşlı adam, güzel, büyük bir gül bahçesi olan evi göstererek kızın evlendiğini söylemiş. kimseleri beğenmeyen güzel kızın kiminle evlendiğini görmek istemiş. kocasını evden çıkarken görmüş. kızın kocası şişman, kel, çok çirkin ve kaba bir adammış. üstelik zengin de değilmiş. nasıl oldu da böyle biriyle evlendiğini merak eden adam, kızın kocası gittikten sonra evin kapısını çalmış. kız kapıyı açınca adamı tanımış. adam sormuş:
– sen ki hiç birimizi beğenmedin, nice kısmetlerini geri çevirdin, nasıl oldu da böyle biriyle evlendin demiş?
kız da ona:
sana cevabı vereceğim fakat önce gül bahçemdeki en güzel gülü koparıp getireceksin, yalnız tek şartım, bahçede ilerlerken geriye dönmeyeceksin.
adam peki demiş ve çok güzel güllerin olduğu bahçede ilerlemeye başlamış. önce çok güzel sarı bir gül görmüş. en güzel gül bu derken biraz ilerde daha güzel kocaman pembe bir gül daha görmüş. tamam budur işte diye düşünürken daha ilerde muhteşem güzellikte kırmızı bir gül goncası gözüne ilişmiş. bir türlü karar verememiş, en güzel çiçeği bulacağım derken bir de bakmış ki bahçenin sonuna gelmiş, geriye dönemeyeceği için bahçenin sonunda yaprakları solmuş cılız bir gülü mecburen koparıp kıza götürmüş.
kız gülü almış ve adama demiş ki:
– bak gördün mü? her zaman daha iyisini bulacağını düşünürken ömür geçer de sonunda en kötüsüne razı olmak zorunda kalırsın. bu yüzden gençlik bitmeden elindekinin değerini bilip, yetinebilmeyi öğrenmek gerekir.
buradan anlıyoruz ki bazen tamah etmek, yetinebilmek, fazla hırstan kendimizi arındırmak daha mutlu olmamıza katkıda bulunabilir, bizlere daha huzurlu bir yaşam sunabilir.
devamını gör...
gereksiz romantize edilen kavramlar
çay.
devamını gör...
feokromasitoma
adrenal medulla kromaffin hucrelrinden köken alan katekolamin(adrenalin, noradrenalin) üreten hücrelere feokromasitoma adı verilir.
adrenal bezin dışındaki gangliyonlardan köken alanlara ise paraganglioma denir.
feokromasitomada yüzde onlar kuralı bilinir;
%10 bilateral, ekstra-adrenal,malign,ailesel
klinikte hipertansiyon en önemli bulgudur.hipertansiyonun en önemli özelliği ataklar halinde gelmesidir.
egzersiz, anksiyete,anestezik ajanlar,postür değişikliği atakları provake eder.
koroner arter lezyonu olmadan anjina pektoris veya akut miyokart infarktüs gelişebilir.
tanıda 24 saatlik idrarda metanefrin tayini en spesifik testtir.kromogranin a seviyesi de feokromasitomada yükselir.
tedavide asıl cerrahidir ancak alfa bloker olan fenoksibenzamin verilebilir.
beta blokerler tek başına verilmez. verildiği takdirde paradoksal hipertansif ataklara neden olabilir.
adrenal bezin dışındaki gangliyonlardan köken alanlara ise paraganglioma denir.
feokromasitomada yüzde onlar kuralı bilinir;
%10 bilateral, ekstra-adrenal,malign,ailesel
klinikte hipertansiyon en önemli bulgudur.hipertansiyonun en önemli özelliği ataklar halinde gelmesidir.
egzersiz, anksiyete,anestezik ajanlar,postür değişikliği atakları provake eder.
koroner arter lezyonu olmadan anjina pektoris veya akut miyokart infarktüs gelişebilir.
tanıda 24 saatlik idrarda metanefrin tayini en spesifik testtir.kromogranin a seviyesi de feokromasitomada yükselir.
tedavide asıl cerrahidir ancak alfa bloker olan fenoksibenzamin verilebilir.
beta blokerler tek başına verilmez. verildiği takdirde paradoksal hipertansif ataklara neden olabilir.
devamını gör...
rusya'ya kızıp yere votka dökmek
fanta veya kola dökmek ile arasında pek fark olmayan güruhun kârı eylem.
tepeden gelen emirle dolar bozdurmak ya da her çekik gözlüyü çinli sanıp dövmek de aynı zekanın ürünüdür.
tepeden gelen emirle dolar bozdurmak ya da her çekik gözlüyü çinli sanıp dövmek de aynı zekanın ürünüdür.
devamını gör...
aile evinden bir kez çıkınca tekrar oraya ait hissedememek
tekrar aidiyet hissedememek değil de herkesin kendi hayatını şekillendirmesi ve birbirinin kararlarına, görüşlerine saygı duymaması. 6 yıldır ailemden uzakta yaşıyordum fakat pandemi sürecinde geri dönmek zorunda kaldım. 1 yıldır evde olmama rağmen hala varlığıma alışamadılar, bense yıllardır yalnız yaşamanın verdiği özgürlüğü, kendi kararlarını kendin verme alışkanlığımdan vazgeçemedim. (vazgeçilmemesi de gerekiyor) ilk geldiğim dönemler de alışma süreci diyerek kendimi motive ediyordum fakat işler öyle değil, sanırım ailelerimiz artık büyüdüğümüzü ve birer birey olduğumuzu kabullenemiyorlar. evden çıkarken 19 yaşındaydım döndüğümde ise 26, aradan geçen onca zamanda sanki hiç büyümemiş ve hiç kendi kendimi idare edememişim gibi davranma sürecini aşabileceğimizi düşünmüştüm, olmadı. aidiyet hissetmediğimiz nokta tam olarak burada başlıyor işte, ailelerimiz bizlerin birey olduğunu ve onlara sevgiden başka bağlılığımızın kalmadığını kabullenmek istemiyorlar. evde artı bir olmak onlara yeniden çocuk büyütüyormuş sorumluluğu getiriyor sanırım. koskoca insanlara çocuk muamelesi yapılması, kendini yetersiz hissettirilmesi hali hazırda evde bunalıma girmiş olan bireyler için iyice uzaklaşma ve kaçıp kurtulma isteği uyandırıyor. aile bireyleri birbirlerinin kararlarına, hayatlarına saygı duyup kabullenseler belki de çıktığımız eve geri döndüğümüzde oraya ait hissetmemizi sağlayabilirdi.
devamını gör...
insanı yoran şeyler
belirsizlik.
devamını gör...
yazarların şu an dinledikleri şarkı
priscilla's song
(bkz: the witcher 3 wild hunt) oyununda geçen bir sahnede söylenen dokunaklı bir şarkı.
(bkz: the witcher 3 wild hunt) oyununda geçen bir sahnede söylenen dokunaklı bir şarkı.
devamını gör...