insanın mayasında yoksa ,ne yaparsa yapsın başaramayacağı bir gerçektir.
devamını gör...

the wolf among us, game of thrones ve gönlümün sultanı the walking dead oyunlarını* çıkarmış, 2004'te kurulmuş oyun şirketi.
oyunlar farklı sezon ve bölümlerden oluşuyor ve hikaye sizin seçimlerinize göre şekilleniyor. oyunun nasıl ilerleyeceğini tamamen siz belirliyorsunuz. özellikle game of thrones ve the walking dead oyunlarının dizilerle alakası yok, hikayeler tamamen farklı ve senaryolar muhteşem. the sims 2 ve gta san andreas'tan sonra tekrar tekrar oynadığım iki oyun kendileri.
başarılı oyunlar çıkarmalarına rağmen oyun şirketi 2018'de battı. yarattığın güzel oyunlar için teşekkürler telltale games.*
devamını gör...

davidoff cool water.
devamını gör...

yazılımcıları, asosyal veya veri hırsızlığı ile ön yargılamak isteyen insanlar desek daha doğru bir başlık olur.

bir yazılımcı olarak bu düşüncelere sahip biriyle birlikte olmak isteyen meslektaşlarımı da kınıyorum. aklına kirli düşünceler karışmış birinin zihnine engelleyemezsiniz, en ufak bir sorunda sizi bununla suçlayacak ve ithamlarda bulunacaktır. doğru kişiyi bulmak için buna hiç bulaşmamış kişileri bularak avantaja geçirmenizi dilerim.

ekranlarından mavi ekran eksik olmasın, ayakları tamircilerden çıkmasın dediğim insanlardır(!)*.
devamını gör...

daha kibar hali "istifra etmek" şeklinde tanımlanabilir. çok fazla alkol alındığında (özellikle tekila) görülmesi çok olası bir mide reaksiyonudur.
devamını gör...

boşver be özenmiştir giymiştir kişisidir, bu dünyada heves diye bir kavram var. her bunu giyen solistinin ağzındaki dolgu sayısını bilmek zorunda değil di mi? bir şarkısına aşık olmuştur, bitti gitti. bu kadar dar bakmayınız, sağlıcakla.
devamını gör...

bazen rahatlıktandır. bazen de vücut hatlarını saklamak içindir. bazen de kilolu olmanın getirilerindendir.
devamını gör...

sadece bana mı tuhaf geliyor bilmiyorum açıkçası ben çok mutlu olduğum anlarda fotoğraf çektirmeyi unutuyorum o yüzden mutlu anlarda genellikle fotoğrafım olmuyor ama onların maşallah sanki özellikle fotoğrafçı tutulmuş gibi her anı kayıt altında
devamını gör...

manik ve depresif olarak isimlendirilen iki aşırı uç arasında gidip gelinen bir duygudurum bozukluğudur. nedenleri arasında beyindeki kimyasal dengesizlikler, genetik aktarım ve tetikleyici faktörler yer almaktadır. mani anormal bir şekilde aşırı neşeli, enerjik olma durumudur. bu dönemdeyken aşırı para harcama, yerinde duramama, uyku bozuklukları, özgüvende aşırı artışla karakterizedir. depresif dönem ise bunun tam tersi belirtilere sahiptir. kişi manik dönemdeyken büyüklük sanrıları ile kendini peygamber, başbakan, ermiş zannedebilir. klinikte bir hocamız "her ay kliniğe bir allah ya da peygamber olduğunu iddia eden kişi yatırıyoruz" demişti. manik dönemde kişi kendini o olduğuna o kadar inandırıyor ki bu amaç için kendisine ya da başkasına zarar verebilir. tedavi için ilaçla birlikte doktor gözetiminde tutulması da istenebiliyor. kısa bir süre yaptığım stajda isa'yı doğuracağını iddia eden hamile bir kadın vardı, hamile olduğu için ilaç da kullanamıyordu. zor hastalık gerçekten, fark etmesi daha da zor olabiliyor.
devamını gör...

bazı mikobakteri türlerinin sebep olduğu hastalık. daha çok bilinen adıyla verem. taş devri zamanında hayvanlarda görülmüş. tüm tarih çağlarında da insanlarda görülmüş. hatta tarih öncesi çağlarda incelenen bazı insanlarda tüberküloz hasarlarına rastlanılmış. milattan önce 3000li yıllarda mısırlılar tüberkülozlu insan figürleri çizmişler. mö 2500li yıllarda hintliler tüberkülozu anlatmışlar yazılarında. insanlık tarihinin en eski hastalıklarından birisidir. insanlığı da fazlasıyla etkilemiş ḥāliyle. sanatçılar özellikle. romanlarda,şiirlerde,türkülerde,tablolarda...
''bahçelerde mor meni
verem ettin sen beni
nasıl verem olmayım
eller sarıyor seni'' çok sevdiğim bir türküden sözler. aslında bu hastalığa olan bakışı da özetliyor bir noktada çünkü insanın yaşadığı kederlerin onu verem yaptığı anlayışını birçok romanda var. hatta iyi insanların verem olduğuyla ilgili bir akım bile olmuş zamanında verem olmak kutsal bir olay gibi olmuş. birçok sanatçı da veremden ölmüş zaten. benim bu konuda en çok sevdiğim şiirlerden birisinin sahibi olan muzaffer tayyip uslu da 24 yaşında veremden ölmüş :(

kan adlı şiiri:
önce öksürüverdim
öksürüverdim hafiften
derken ağzımdan kan geldi
bir ikindi üstü durup dururken
meseleyi o saat anladım
anladım ama, iş işten geçmiş ola
şöyle bir etrafıma baktım
baktım ki yaşamak güzeldi hala
mesela gökyüzü
maviydi alabildiğince
insanlar dalıp gitmişti
kendi alemine''

'la miseria'
https://www.researchgate.net/profile/dr_yatish_agarwal/publication/320882628/figure/fig8/as:557853556645890@1510014060896/venezuelan-painter-cristobal-rojas-poleos-famous-work-la-miseria-the-misery-which-the_q640.jpg

'güneş girmeyen eve doktor girer' atasözünde de tüberkülozun etkisini göz ardı edemeyiz asla çünkü bu bakteri sıcağa ve neme karşı çok hassas. zaten eski dönemlerde verem hastaları tedavi altındayken bunlara çok dikkat edilmiş.güneş görmesine,havası temiz bir yer olmasına. sanatoryum denilen özel hastanelerde tedavi görmüşler. bunun ülkemizde de en güzel örneklerinden birisi heybeliada sanatoryumu'dur. atamızın isteğiyle kurulmuştur ama tabii o binaya da ihanet edilmiştir,diyanete peşkeş çekilmiştir.

https://listelist.com/wp-content/uploads/2020/09/dfg-750x375.jpg

dünyadaki her üç insandan birisine bu bakterinin bulaştığı düşünülüyor. her yıl 3 milyon kişi ölüyor. özellikle çeşitli sağlık sorunları olan hassas kişileri etkiliyor bu hastalık. yaşlılar,çocuklar,diyabet gibi kronik hastalığı olanlar,alkolikler,madde bağımlıları,kötü beslenenler vs.. bir başka sorunlardan birisi de gelişmemiş ülkelerde yan etkisi fazla olan ucuz ilaçların kullanılması.

en önemli bulaşma yolu damlacık covid19 gibi. bu bakteriler o kadar küçük ki direkt akciğerlere iniyorlar alveollere. orada alveoler makrofajlar var bunları yok etmeye çalışıyor hemen. makrofaj fagositoz yapıp içine alıyor. sonrasında lizozomla birleşmesi lazım ki bakteriyi yok edebilsin ama bu bakteri lizozomla birleşmesini engelliyor. böylece makrofaj bakteriyi öldüremiyor bakteri de o ortamda çoğalıp makrofajı öldürüp yayılıyor. tabii makrofaj kendi öldüremese bile t lenfositleri uyarır ona bu bakteriyi tanıtır antijen sunma denilen işlemle. t lenfosit de çok güçlü olan hücresel bağışıklık cevabını oluşturur. bu da durduramazsa insanı kan kusarak nefes alamadan ölüme götürebilecek bir hastalık bu. çoğu insanda hastalık oluşmuyor ama her şeye rağmen dünyada 3 milyon insan ölüyor korkunç bir sayı. birde bu hastalık öyle bir şey ki tabiri caizse uyuyup sonra uyanıp insanı ölüme götürebiliyor.

artık verem tedavisinde çok güçlü antibiyotikler kullanılıyor. hatta sadece bu bakteriye etki eden antibiyotikler var. aşısı da 1921 yılında bulunmuştur. bcg( bacillus-calmette-guerin) aşısı olarak geçer. bacillus bakterinin biçimini belirtir. calmette ve guerin de bulan kişiler. mycobacterium bovis bakterisinin hastalık yapma gücü yok edilerek hazırlanmış canlı bir aşı. tabii şimdi burada solunumla bulaşan şekline yol açan bakterinin adı mycobacterium tuberculosis. mycobacterium bovis hayvanlardan insana bulaşan versiyonu ve sütlerin pastörize edilmesiyle birlikte çok azalmıştır. bu aşıyla ilgili benim ilginç bulduğum bir nokta bu aşı mesane(idrar kesesi) kanserinde kullanılıyor. bağışıklık sistemini güçlendirip tümöre karşı etkili oluyor.

özellikle küçükken beni de çok fazla etkilemiş bir hastalıktır. çok korkardım,verem olacağımı düşünürdüm.
devamını gör...

önce kısa bir tanım yapalım ve sonra birlikte yorumlayalım.*

kuantum biyoloji, kuantum mekaniği ve teorik kimyanın biyolojik mekanizmalarda rol oynayıp oynamadığını inceleyen bir uygulama alanıdır.

bir gün ateşin başında oturuyordum.* aklıma bir düşünce geliverdi. sürekli kuantum fiziğini duyuyorduk. kuantum, kuantum.. falcılara kadar inen bir terim olsa da, aslında yaşamın temelini anlamamızda, atom altı parçacıkların davranışlarını incelememizde bize ışık olan bir terimdir kuantum.* yüceltilmesi gerekir. peki biz, yani canlı hücrelerden oluşan bu büyük organizma da aslında atomlardan oluşuyoruz. e o zaman neden kuantum biyolojisi olmasın? hemen araştırdım. zaten araştırılmaya başlanmış bir konu olduğunu gördüm.*

atom altı parçacıklar farklı durumlarda farklı davranışlar sergiliyorsa (bkz: çift yarık deneyi), atomlardan oluşan hücrelerimize ve doğal olarak bize bunun yansıması nasıl olacak? nasıl oluyor? işte bu soruları inceler kuantum biyolojisi...

ben ile etiyopya'da yaşayan biri arasında bir etkileşim olabilir.. aslında 5 duyu ile algıladığımız bu dünyada göremediğimiz farklı şeyler de var ve bunu henüz bilememek ve belki de bilemeden ölmek en acısı olsa gerek..

kuantum biyolojisine kısa bir giriş yaptık.. eşsiz bir konu.. fazla uzatmamak adına burada keselim.. ben söz veriyorum.. daha derinlere ineceğiz burada..
devamını gör...

en dipteyim. öyle hissediyorum. hayattan da yoruldum. abilerim ablalarım ben artık bu gezegendeki vademi doldurmak istiyorum. yemin ederim bu entryi o kadar içten yazıyorum ki. bana da kimse abuk subuk hoşlu poncikli mesaj atmasın. sadece yazmak istedim andaki düşüncelerimi.
devamını gör...

aşko kelimesi.

yemin ediyorum kürekle vurasım geliyor ağızlarına. bir kelime ancak bu kadar irrite edebilir insanı.
devamını gör...

kanal tedavisi yapmak. allah belanı versin 17 numara distal çürük.
devamını gör...

hal hatır sormaktan çok daha samimidir.
arkadaşlarım genelde bu soruya maruz kalırdı.
yaş ilerledi, zaman geçti... bu soruyu kafamdan geçirdiğim an, bir bakıyorum pijamalarla eymir'deyim.
şimdilerde bu soru aklıma geldikçe pat buzluktan ehlikeyf çıkıyor.
günde en az bir kere bu soruya, kendimce maruz kalıyorum.
devamını gör...

senin, senden başka sırtını yaslayacağın kimsen yok. bu hayatta en çok kendine değer vermen, en çok kendini sevmen gerek. kendine, başarabileceklerine o kadar inanmalısın ki düştüğünde kimseye ihtiyacın olmadan bir başına kalkabilmelisin. hiçbir zaman seni kurtaracak bir kahramanın gelmesini bekleme, sen kendi kendinin kahramanı ol. çünkü başka çaren yok.
devamını gör...

insan seviyorsa tabıkıde evlenır.sokaklarda her önüne gelen kızla yatmaya çalışan bir milletin evleneceğim kız illaki bakire olması demeside bir garip zaten. evlılıklerı genelde bacak arasına baglayan insanlar karşına çıkan ilk kadınla eşini aldatmasıda ayri bir tezat.
devamını gör...

az önce başımıza gelmiş olay.

sevgilim nezle olduğu için bir haftadır ben bakıyorum kendisine. bunları enaniyet olarak söylemiyorum. bilen bilir savunma sanayisinde mühendis olarak çalışıyorum. gün aşırı epey çalışıyoruz, yapım şefleri, metelurjisti, kodlamacısı, kaynakçısı, it'cisi, çaycısı kim varsa hepsiyle görüşüyoruz. amirlerimizle de konuşup bir ton fırça yiyoruz. yediğimiz mobbingler de bunun üstüne tatlı olarak geliyor. yani anlayacağınız dostlar, çok yoğun sıkıcı ve sinir bozucu bir gün geçirebiliyoruz- geçiriyorum.

bugün de ufak bir meseleden dolayı tartıştık. minik tarçınlı çöreğime kendi ellerimle garnitürlü milföy yaptım mutfakta. pek becerebilen birisi değilim farklı yemekleri.. anneme sora sora yaptım. yanlışlık da üst rafta bulunan küçük bir yağ şişesini kırıverdim. içeriden bir kalktı zombi gibi, şekli şemali görseniz.. resmen final haftasında sabahlayan iktisat öğrencisi kız gibi meymenetsiz bir surat ifadesi var. ama hala seksi.. gözlerini koskocaman açmış böyle anime karakterleri gibi, belli yani birazdan cıngar çıkaracak.

-erdal!! off!! ben onu fransa'dan almıştım!!

baktım şişe hakikaten eiffel kulesi gibi. bunun neden almış lan. bi insan neden yağdanlık getirir paris'ten lan. diye düşünerek heidegger'in varlık felsefesini düşündüm birkaç saniye.

+aşkım şey.. yağlıymış tutamadım elimden kaydı...
-totomomoşmoş! sana kim yemek yap dedi!
+kimse demedi aşkım sakin olur musun lütfen!
-hep böyle yapıyorsun erdal! seni ayrıca istemedim ki ben evin içinde!

sonra göğsümü parmağıyla didikleyip iyice üstüme gidince, olduğum yere dizlerim üzerine çöküp ellerimi semaya kaldırarak, sanki tanrı'dan af diler gibi:

"kıyamet bugündür yaa ümmeti muhammeddd!!!" diye bağırdım. sonra kız ağlayarak omzuma kafasını koyarak:

"tamam erdal abarttım biraz özür dilerim.." dedi. sonra onu kucaklayarak elini yüzünü yıkattım.

kendimi acındıma çabam meyvesini vermişti. bu gibi durumlarda hep aynı tekniği kullanıyorum bir kez bile beni yarı yolda bırakmadı.

şimdi oturduk milföy hamuru + çay + avrupa yakası best moments yapıyoruz.
devamını gör...

sevim koş! şükrü bey'in hayırsız damadı geldi.

(bkz: bizimkiler)
devamını gör...

osmanlı devleti'nin toprak kaybetmesi ile ilk önce osmanlı'ya sonrasında da türkiye cumhuriyeti' ne göç eden insanlar. yüz yılı aşkın bir süredir birçok zulme maruz kalmış insanlardır aynı zamanda.

bir de anı gelsin, annemin büyük ninesinin başından geçen.
'93 harbi' ile kaybedilen toprakları terk etmek zorunda kalan bir grup aydoslu, osmanlı topraklarına ulaşmak için önce karadan uzun bir yolculuğu yaya olarak yapar, sonrasında da ülkeye dönmek için bir gemiye binmesi gerekir. uzun meşakkatli yolculuk sonrasında grubun gerisinde kalan nene *, limana geldiğinde geminin hareket etmeye başladığını görür. ağlayıp bağırarak işaret etmektedir, aynı zamanda umutsuz ve korku dolu bir şekildedir. sonra birden onun için mucize gibi bir şey olur. kaptan gemiyi limana tekrar yanaştırır ve büyük ninem yeni bir yolculuğa adım atar, şükran ve minnetle. en başından bir hayat kurar kendine anadolu topraklarında, yeni bir kıtada. *
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim