sondaj isimli yazar arkadaşımızın ukdesi.

sözlükte 'ipekten, sırmadan ya da herhangi bir iplikten yapılan, süs olarak bir ucundan bir şeye bağlanan, öteki ucu serbest saçak durumundaki iplik demeti.' anlamına gelen sözcüktür.

aynı zamanda mısır gibi bitkilerde oluşan uzun ve tüysü yapılara da püskül denir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

10 numera 5 yıldız yazar. tanım girmiyor wikipedia maddesi giriyor sanki.
devamını gör...

#1134413

yalan!
öhm. bazen. yani?
dur aklım karıştı..

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

"sen varken kötü diye birşey bilmiyorduk
mutsuzluklar,bu karalar yaşamda yoktu
sensiz karanlığın çizgisine koymuşlar umudu
sensiz esenliğimizin üstünü çizmişler
nicedir bir pencereden deniz güzel değil
nicedir ışımayan insanlığımız sensizliğimizden.

sen gel bizi yeni vakitlere çıkar"
devamını gör...

tanımlarda denk geldikçe ismine aşina olduğum dahasında sözlüğe ufak bir aradan sonra devam etme kararı almış yazarlarımızdan biridir, hoş gelmiştir sefalar getirmiştir..
devamını gör...

doktor ölüm adıyla da anılan ermeni asıllı bir patologdur.

ötenazi hakkında ne düşünürsünüz bilemem hatta ben ne düşünüyorum ondan da çok emin değilim. ne yönden yaklaşırsa yaklaşsın insan bir sonuca varmak çok güç. dinler açısından yaklaşırsak ötenazinin intihardan bir farkı yok, hukuk açısından bakarsak uzman yardımlı ötenazi ikinci dereceden cinayetle cezalandırılabiliyor ancak tamamen insani açılardan bakınca dayanılmaz acılar çeken bir insanın ölümü tercih etmesi ve bunun için yardım almak istemesi canı yanmayanların anlayış seviyesinin çok ötesinde. hangi empati ulaşabilir boynunda aşağısı felç kalmış bir insanın çaresizliğinin boyutuna?

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

yıllar önce javier bardem izlemek için güle oynaya girip film bittikten sonra salya sümük çıktığım the sea inside filmi bana bu konuda düşünmek için çok büyük fırsatlar sağladı ama hala işin içinden çıkabilmiş değilim.

alejandro amenabar’ın yönettiği bol ödüllü filmde javier bardem’in canlandırdığı ramon sampedro kübalı bir yazardır ve gençliğinde geçirdiği bir deniz kazası sonucunda boynundan aşağısı felç kalır. böyle yaşamaktansa ölmeyi tercih eden ve içindeki denize ulaşmak için çaba harcayan ramon intihar bile edemeyecek durumdadır. film ötenazi konusunda geniş bir bakış açısı kazandırıyor insana ve gerçek bir öykü olması da cabası.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

gelelim kevorkian’a. kevorkian 1990 yılında alzheimer hastası bir kadına zehir enjekte ederek acılarına son verdiğini iddia etmiş ve bundan sonra başlayan ötenazi seansları 130 kişiye daha uygulanmıştır. hatta kapitalist amerikan dünyası bu ötenazi seanslarını canlı yayınlama fikrini bile öne sürmüştür. ve insan acımasızlığının bir haddi hududu olmadığı için 1998 yılında bu yayın gerçekleşti ve 20 milyona yakın insan tarafından izlendi.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

jack kevorkian’ın lisansı iptal edilse de o ötenazi seanslarına devam etti. aynı yıl kevrokian tutuklandı ve sekiz sene hapis yattı. doktor ölüm sonuna kadar ötenazi hakkını savunurken şunları söyledi:

“ hastaya yardım ederkenki amacım ölüme neden olmak değildi. benim amacım acıyı dindirmekti. bu suç olmaktan çıkarılmalı. “

mahkeme başkanı ile konu üzerinde yapılan tartışma hapis cezası ile son bulduktan sonra kevorkian destekçileri de ellerinden geleni yaptılar onu savunmak için.

al pacino, jack kevorkian’ın hayatını anlatan you don’t know jack filmiyle kazandığı ödülleri alırken salonda bulunan kevorkian’ı ayağa kaldırıp alkışlatırken film çekimi esnasında her şeyi iliklerine kadar hissettiğini söyledi.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kevorkian 2011 yılında mide kanserinden öldüğünde amerika’nın bazı eyaletleri ve 8 farklı ülkede ötenazi yasallaşmıştı.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ancak kevorkian sadece bir doktor değildi, aynı zamanda da bir jazz müzisyeni, besteci ve ressamdı. anadolu’dan göç eden bir ailenin devamına mensup olan kevorkian türklerin ermenilere yaptıklarının yahudi katliamından çok daha büyük olduğunu iddia edip bunu da her fırsatta dile getirmiştir. kendi kanın damladığı genocide isimli bir tablosu da bulunan kevorkian ölümünden sonra da tartışılmaya devam eden bir insandır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

banada tam tersi geliyo bu durum. sanki burdakiler farkli bi topluluktanmış gibi. yazdiklarindan kendine yakin hissettigim her kimse sadece burdaymış gibi.. hayatta boyle anlayışlı boyle ayni sorunlari paylasabilecegimiz insanlar yok gibi burdan başka. yada ben bulamiyorum. kimi gorsem mutlu gibi geliyo. burasininda yazarlarininda ayrı bi havası var sanki
devamını gör...

yazdıklarından anladığım kadarıyla hayatın her alanında ince ince düşünüp sonra da üşütecek potansiyelde olmasına üzüldüğüm yazardır.* iyi yazar nedir, nasıl olunurun kanlı canlı örneğidir. var olsundur.
devamını gör...

feragat edenleri bana yönlendirmeli.sevgili agatha'nın bütün, bütün kitaplarını istiyorum istiyorum*
devamını gör...

aşk olmalı . bir temas ,bir bakış ve daha önce hissedilmeyen duygular sonucu , karşılıklı olması beklemeden kendini bir anda içinde bulduğun duyguların yoğunluğu.
devamını gör...

hoşgörüden bihaber kökten dinci yobazların, ülkenin başına açtığı derdin dışa vurumu olan düşünce.
devamını gör...

hayat bu işte
kanatlanıp gitmek dururken
dört duvar içinde hap solursun
yaşamak için bir neden ararken
ölmek için bulursun
manga-hayat bu işte

her gecenin sabahı
her kışın bir baharı
her şeyin bir zamanı
benim dermanım yok
fikret kızılok-bir harmanım bu akşam
devamını gör...

''ama matta incili 'nde ne denirdi: 'yarının derdi yarının olsun. her günün derdi kendine yeter...' ''

onur ünlü' nün kalemi ve yönetmenliğinden çıkan 'itirazım var' isimli filmin devamı niteliğinde 2020 temmuzda yayımlanan bu kitapta; kahramanımız selman bulut 'la, imamlıktan istifa ettikten hemen sonra bir pavyonda bağlama çalarak hayatını idame ettirirken karşılaşıyoruz.

onur ünlü 'yü seviyorum. yani daha doğrusu yaptığı işleri, yazdıklarını okumayı falan seviyorum. yoksa konuştuğu zaman söylediklerini anlamakta zorluk çekiyorum zira konuşurken kullandığı cümleleri seçmeye uğraştığı kadar, cümlelerin ağzından çıktıktan sonra anlaşılmaması üzerine de o kadar uğraşıyor bence...

itirazım var 'a çok gülmüştüm. hesabım var 'ı okurken çok daha fazla güldüğümü belirtmeliyim. bir kere selman bulut çok acayip bir adam. yani üstünde uzun uzun düşünülmüş, kafa yorulmuş, benim için neredeyse harikaya yakın bir kurgusal karakter. eski bir imam, gençliğinde boksla uğraşmış, antropoloji okumuş, felsefe ve edebiyata oldukça hakim, aynı zamanda bağlama çalan bir satranç tutkunu... yani böyle garip değişkenlerin, bileşenlerin bir bünyede vücut bulmaları/bulabilmiş olmanın ihtimalleri bile nedense bana çok garip bir keyif veriyor.

24 saat riv riv riv kemençe, tulum çalınan; erkan ocaklı, ismail türüt, recebim, gökhan birben, volkan konak ve daha ismini sayamadığım bir sürü karadenizli sanatçının severek dinlenildiği bir evde yetişmiş bir çocuk olarak tuttum bağlamaya heves ettim, ders kurs almadan kendi kendime yetecek kadar kurcalayarak öğrendim. ben de alevi deyişlerine en az selman bulut kadar düşkünümdür mesela...belki de bundandır selman bulut'u kendime çok yakın görmem, bilemedim...

bu gereksiz detaydan sonra kitaba tekrar dönecek olursak spoiler vermeden bir kaç şey paylaşmak istiyorum. mesela kurgu ve olay örgüsünü beğendim. okurken, okuduklarınızı takip ederken, birleştirirken yorulmadım hiç. yağ gibi akıp gitti kitap. ayrıca kitaptan uyarlanan bir film gibi değil de filmden sonra kitabı okumak karakterleri gözünüzde canlandırabilmenize de çok yardımcı oluyor. mesela kitaptaki tüm selman bulut konuşmalarını serkan keskin 'in sesiyle okudum zihnimde. efrahim 'i umut kurt 'un sesiyle okudum. cihan başkomiser 'in sesini osman sonant 'la okudum ve bu acayip hoşuma gitti...

umarım yakın bir zamanda çekilir de sinemada izleyebilirim.. itirazım var 'ı izleyen herkese tavsiyemdir.

kitaptan bir alıntıyla başlamıştım girdiye, spoiler sayılmayacaksa kitaptan küçük bir diyalog paylaşarak da sonlandırmak istiyorum:

'' tarih öğretmeni falan değilmiş mesela abi..'' dedi simlâ üzgün üzgün...
''tahmin etmiştim'' diye homurdandı selman bulut. ''imam-ı azam 'ı bile duymamıştı hayatında...''
''imam-ı azam mı konuştunuz abi randevuya çıktığınız kadınla?''
''konuşamadık işte'' diye hayıflandı selman bulut...
devamını gör...

dahil olduğum gruptur. ha tamam yazar maaşı şükür tıkır tıkır yatıyor ve geçinmeye yetiyor ama ek gelir de fena olmazdı hani.
devamını gör...

can dündar'ın hiç şiiri
en güzel yorumuyla... *
ahmet faruk nalbantoğlu
"sen hala bu kadar sevgili iken?
özlemek,
bu kadar özlemek,
etini kemiğini yakarcasına özlemek...
çok kötü degil mi?"
devamını gör...

bazıları mültecilerin istenmemesindeki tek sebebin ırkçılık olduğunu düşünüyor. neymiş efendim arap olduğu için istemiyormuşuz da avrupalı olsa bağrımıza basacakmışız. elbette aksi şekilde düşünen aptallar da vardır ama eğer mantıklı bir kişi iseniz direkt geçin bunları...

buradaki asıl mesele savaştan ortamındaki bir ülkeden kaçmış parasız, fakir, eğitimsiz, vizyonsuz ve faydasız büyük bir mülteci kitlesinin, diğer mülteciler ile birlikte ülkeye kolayca alınabilmiş olmasıdır. kim inkar edebilir ki parasızlık, sefalet ve fakirlik suç oranını tetiklemez? elbette ki tetikler.

yanlış anlaşılmasın, bu ve bunun gibi cinayet eylemleri çok daha fazla kez olmak suretiyle türkler tarafından da zaten yapıldı ve hala daha yapılmakta. ama zaten bozuk insanlarla dolu bir ülkeye daha da bozuk sokmak istemiyor kimse. türkiye bir hayır kurumu değildir efendim, kimse de mültecileri bağrına basmak ve onlardan hoşlanmak zorunda değil. tekrar söylüyorum, bunun ırk ile millet ile alakası yok. ukraynalı mülteciler de gelse tepkim aynı.

bu genç kız da gittikçe bozulan ve yozlaşan ve ahlak bakımından çürüyen bir türkiye'ye kurban gitti. asıl konuşulması gereken konu da budur işte. faili kimmiş kim değilmiş değil...
devamını gör...

doğaya kaçmak. doğanın iyileştirici bir yanı olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...

tepesinde tek allah toplusunda tek mermi
uygur türkü bir bebek farlara bakan kedi
çıldırmış uğultuda duyuyorlar apaçık
işiteni olmayan kamçı gibi sesini

sen şiir sanıyorsun kan geliyor ağzından.
devamını gör...

acaba yazar mı, beklentisi. yürek çarpıntısı uyutmaz haliyle.*
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim