alo dayı sana bir işim düşt...
dayı? dayı?
aa dayım yok.
devamını gör...

tutmayın beni dünyadaki tüm üzüm yapraklarını sarıcam.
devamını gör...

b sınıfı filmlerin yönetmeni john carpenter'ın 1980 yılında çektiği film. filmin müzikleri de john carpenter'a aittir. bundan sonrası spoiler

--! spoiler !--

filmimiz o zamanın moda sahnelerinden kamp ateşi etrafında başlar.ürkütücü sisin içine sıkışan antonio körfezi sakinleri, dehşet verici bir intikamın habersiz kurbanları olacaklarından habersiz günlük hayatlarına devam etmektedirler.

tam yüzyıl önce, sisli bir gecede cüzzamlıları taşıyan bir gemiye tuzak kurulur. gemi kayalık kıyıya doğru yönlendirilir, batar ve içindeki herkes boğularak ölür. kasabalılar gemiden çaldıkları altınlarla bugünkü antonio bay kasabasını kurarlar.şimdi, hayalet denizciler ölümlerinden sorumlu olanların nesillerinden kalanları bulup onlardan intikam almak için dehşet verici sisle birlikte geri döneceklerdir. böylece antonio bay'de kabus dolu günler başlar.

bilinmeyenin yarattığı korkunun somut hali olarak sisi kullanması hem korkutur hem de merak uyandırır.

korku sinemasının usta yönetmenlerinden john carpenter'ın bir önceki filmi halloween'ın hemen ardından çektiği the fog (sis), belki bugün izlendiğinde çok basit bulunabilir ama yapım yılı dikkate alındığında,türünün zamanına göre en iyilerinden diyebilirim...

--! spoiler !--
devamını gör...

benimdir. yaşım geldiğinde devlet yaşı gelmişler ile iletişim merkezi(185) tarafından arandım ve yaşın geldi birader şeklinde uyarıldım. gerekli evrakları adresime gönderdiler ve imzalayarak yaşım geldiği halde evlenmeyeceğimi beyan ettim, mutluyum.
devamını gör...

beyaz adama karşı savaşan son kızılderili lideri olarak bilinen, gerçek adı "gokhlayeh" (esneyen adam) olan chiricahua apaçisidir. 1829 yılında doğup ,1909 yılında hayata gözlerini yummuştur.

ispanyolların işgali altında, amerikalıların da yerleşimci olarak bulunduğu bölgede yaşamaktaydı. eşi, annesi ve üç çocuğu ispanyol işgalciler tarafından kampları basılarak katledildi. intikam yemini etti.

binlerce askere az bir kuvvet ile kafa tuttu. inanılmaz savaş taktikleri ile yıllarca savaşını sürdürdü. defalarca yakalandı. her seferinde kaçmayı başardı. 1886 yılında geronimo'yu ölü ya da diri ele geçirmeye yemin etmiş henry lawton komutasındaki büyük bir abd birliğine kızılderili ailelerine yapılan kıyımların da etkisi ile arabuluculuk ile teslim oldu.

“her şeyi açıkça bildikleri halde şimdi diyorlar ki ben kötü biriymişim. hatta oradakilerin en kötüsüymüşüm. ben ne yaptım ki? ağaçların gölgesinde ailemle birlikte yaşayıp gidiyordum.”
-geronimo-

"kızılderililer, beyazlardan toplu yıkımdan başka bir şey görmeyi hak etmeyen vahşi hayvanlardır. kurtlardan pek farkı yoktur, en sonunda her ikisi de, biçim olarak farklı olsalar da av hayvanlarıdır."
-george washington- kaynak

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bin ladinin öldürülmesinin amerikalılar tarafından "geranimo öldürüldü" şeklinde söylenmesi de yüzyıl geçmesine rağmen geronimo'ya bakışın hala değişmediğini göstermesi ile ayrıca ilginçtir
devamını gör...

bir adamın uzay yolculuğuna çıkıp görevi bittikten sonra kızının babasından daha fazla yaşlı duruma düşmesi.
devamını gör...

özellikle sivas, kastamonu ve kütahya dolaylarında görülen bir evlenme biçimidir. kadının bohçasını alarak, evlenmek istediği adamın evine gidip oturması sonucunda adam evlenmeye mecbur kalır. genellikle sosyo-ekonomik düzeyi düşük ailelerde görülen bu evlenme biçimi hala yaşatılmaktadır. bir başka deyiş ile; ''kadının erkeği kaçırması'' şeklinde yorumlanabilir.

şahsi görüşüm; bu evlenme biçimi ana erkil düzende yaşayan ve yine aynı coğrafyalarda yaşamış olan amazon kadınlarından kalmış bir gelenek olması yönünde. farklı bir açıdan örnek ile daha iyi anlaşılabilir bu söylediğim; türk ve altay halk inancında yeri bulunan al karısı inancından ötürü günümüzde hala lohusa kadınları ve bebekleri; al karısından korumak için lohusa kadının saçlarına kırmızı kurdela bağlanır. bir şekilde insanlar bulunduğu coğrafyanın ve tarihi geçmişinin izlerini günlük yaşantılarına yansıtır.

edit; türkiyede görülen diğer ilginç evlenme biçimleri hakkında bilgi sahibi olmak isteyen yazarlar için kaynak bırakayım.
anadolu üniversitesi türkiyat araştırma enstitüsü dergisinin 27 numaralı sayısında, profesör doktor şinasi tekin özel'in araştırması şu şekilde
devamını gör...

eğitim ; ama öncelikle aileden alınan eğitim.
devamını gör...

türkiye'nin 2020 hukukun üstünlüğü endeksinde 128 ülke arasından 107. sıraya yerleşmesidir. link

2019'da da 126 ülke arasından 109. olmuşuz link
devamını gör...

yunan mitolojisinde alınlarının ortasında tek gözleri bulunan devler. uranüs ve gaia'nın yani gök ve toprağın çocuklarıdır. onlar tanrılardan korkmayan, zalim, insan etiyle beslenen yaratıklardır.

edit: sayın armullah'ın uyarısı üzerine kaynak eklenmiştir.

kaynak
devamını gör...

ışıkları kapatın, sessiz ve karanlık bir yolculuğa çıkıyorum.
devamını gör...

kısa saçın her türlüsünün yakıştığı bir örneği yakından tanıyorum. kısa saç özgürlüktür, cesarettir, güçlü duruşu temsil eder benim için.
[bu kişi benim arkadaşlar, ben demiyorum hayranlarım söylüyor.]
devamını gör...

moskova'da ki inanılmaz soğuk. uww buradan bile içim ürperdi.
devamını gör...

(bkz: salak mısın cemile).. bir erkek arkadaşıma atmıştım.
devamını gör...

‘ beş parasız kalmaktan o kadar çok bahsetmiştiniz ki; eh,işte beş parasız kaldınız ve hala ayaktasınız’.

kitaptan alıntı ile başlamak istedim. aslında kitabın tüm özeti bu cümlede saklı. george orwell’ın belki de en esprili dille yazdığı romanı, aslında kendi yaşadıklarını anlattığı bir otobiyografi.
ingiliz bir yazarın paris’te yokluk halindeki yaşamı, para kazanmak için aşçı yamaklığı dahil işler yapması, sonrasında londra’daki bir arkadaşıyla irtibata geçip ,orada engelli bir gence öğretmenlik yapması için ülkeye dönüş yapması… dönüşünden sonra ise engelli gencin ailesiyle tatilde olması ve bir küsür ay sonra gelecek olmasıyla kelimenin tam anlamıyla beş parasız olarak ingiltere’de o fakirhane senin bu sokak benim diyerek dolaşmasını ve edindiği gözlemlediği insanları anlatmaktadır.
kitap ile ilgili şöyle bir husus var. kitabı ilk roman olarak okudum. kendi hikayesini anlattığını düşündüm elbet , çünkü fakirlik ancak yaşayan biri tarafından böyle güzel anlatılabilirdi. google’dan kitap ile ilgili yaptığım araştırmada ise bazıları kendi hayatını anlattığı bazıları ise roman olduğunu yazmıştı. aradığım cevabı yine kendi kitabı olan ‘wigan iskelesi yolu’ kitabında buldum. bu kitabın nasıl doğduğunu en ince ayrıntısına kadar anlatmış.
peki kitap nasıl doğdu?
işçi sınıfının koşulları ve fakirliğini bilen ama fiziksel olarak açlık çekmenin ne demek olduğunu bilmeyen orwell, saygıdeğer dünyasından çıkmaya karar vermiş. aşağının en aşağısı diye tabir edilen berduşlar,dilenciler,fahişeler,suçlular gibi toplum dışına itilmiş insanların arasına girmeye karar vermiş. ismini değiştirip , her şeyini satarak , hiçbir şeyi olmadan hayata baştan başlayabilirdi ama tabi ki eğitimli ve arkadaş çevresi olan biri için bu riskli bir karar olurdu. bu nedenle kapsamlı bir plan yapmış kendileri. uygun bir şekilde kılık değiştirerek, limehouse ,whitechapel gibi yerlere gidip ucuz pansiyonlarda kalacak ve biraz öncr bahsettiğim aşağının aşağısında insanlarla ahbaplık edecekti. bu süreç için sadece kılığını değil, şivesini de değiştirmesi ve onlardan biri olduğunu hissettirecek şekilde rol yapması gerekecekti. onları tanımak için aylarca,onlar gibi,onların yaşadığı koşullarda yaşayarak ‘sonunda aşağının en aşağısındakiler arasında olmanın, işçi sınıfından insanlarla bütünüyle eşit olmanın garipliği’…ni deneyimleyecekti.

bu kitaptaki anlatılanlar biraz değiştirilmiş olsa da tamamen yazarın başından geçenlerdir. kitabın son bölümlerinde berduşlar için kalınabilecek ucuz yerleri de anlattığı ve koşullarını incelediği bir bölüm de bulunmaktadır.

dili sade, esprili. yazarın her kitabını okurken sanki yanında arkadaşım duruyor ve bana anılarını anlatıyormuş gibi hissediyorum. başarılı ve tekrar okuyacağım kitaplarından biri.
devamını gör...

bir feyyaz yiğit şiirdir.

ali atay’ın yönettiği ve benim için son dönemlerin en iyi komedi filmlerinden biri olan ölümlü dünya’da geçen akıllara zarar şiirdir. şiirin içinde geçen her söz tek tek insanı edebiyattan soğutacak potansiyele sahiptir. hiç bir dizesinin birbirinden ayırmamın mümkün olmadığı bu post modern şiir anlamlar yüklü bir sevda vapuru gibidir.

filmde zafer’in büyük abdestini evinden başka yerde yapamadığını öğrenip evine gidildiğinde ve begüm ve atakan dışında herkes bir bakmak işin eve girdiğinde duyarız bu mükemmel şiiri.

beklerken atakan dertlenip radyoyu açınca şöyle bir şiir duyarız:

canımsın sen bu belli
sen benim taa canlarımdan da cansın
kuşsun sen kuş
benim biricik düşlü kuşumsun sen
sen, şu bedenimde bensin
ve üstelik canımın da en canısın sen
en iç en dip en köşe
kuşkunun kuşlarıyla sevişiyorsa aşk büyüsü
gölgeler uçuşuyor, hisler tutuşuyorsa ansızın
acının avuçlarında tuzsuz gülüşlerin buharı
ve dayanç kulvarları sımsıkı yırtılan bir
tebessümle kaplıysa artık...
hasrete boyanmışsa düş davulları
hoyratsa, tutkunsa, yutkunuyorsa telaş
belki de böyle bir şeydir
aşktan gelen
aşka varan
ve aşkta duran,
kuşlara övgü


şiir atakan’ı o kadar etkiler ki bir sigara yakar ve dumanı camdan dışarı salar hüzünle ve yorgunlukla ama begüm aynı fikirde değildir. begüm allah aşkına kapat şunu diyene kadar dinleriz şiiri.

benim için en önemli söz ise dayanç kulvarlarıdır. o nasıl bir imgelem! o nasıl bir anlatım yüceliği! feyyaz yiğit üstadın önünde saygı ile eğiliyorum.
devamını gör...

necati şaşmaz mesela,
bu ülkeye nazar değdi
devamını gör...

hayatımın hiçbir döneminde popüler olmadım diyebilirim. öyle bir niyetim de olmadı. sözlük anlamında, beğenilen, çoğunluk tarafından sevilen olsa da öyle değildim. en ön sırada, saçları kısa kesilmiş, gömleği pantolonunun içinde olan tiptim. ama popüler olmak için gömleği dışarı çıkarıp, içine renkli tişört giymek gerekti. asla giyemedim. sonrasında da matah bir gelişmem olmadı. üniversitede de aynıydı. ders çalışan tip, soru sorulan, not istenen tip. ama istenen olmayan tip. belki, vize dönemlerinde, sezonluk istenen tip. iş hayatına hiç geçmiyorum.
devamını gör...

karşılıksız seviliyor.
devamını gör...

konusu eğitim olan bilimlerden oluşmaktadır. içerisinde birçok disiplini barındırmaktadır.eğitim bilimleri içerisinde yer alan disiplinler şu şekildedir;

ölçme ve değerlendirme
eğitim programları ve öğretim
eğitim psikolojisi
eğitim felsefesi
eğitim sosyolojisi
öğretim teknolojisi
özel öğretim
rehberlik
okul psikolojisi
uluslararası eğitim
okul yönetimi vb. olarak sayılabilir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim