zamanında yazarın belirttiği 1 euro'luk biletlerden almisligim sebebiyle kendisini güzel hatırladığım havayolu şirketi. cam kenarında oturmuslugum da var. daha ne isterim.
devamını gör...

neden bilmiyorum ama bana göre eskiden mcdonals hamburgerinin tadı daha güzel olurdu. her babamın iş yeri ziyaretinde bana ismarladigi o hamburgerin tadı hala damağımdadır. eskiden kolalarin tadı daha güzel daha asitli gelirdi. şimdi şekerli su- şerbet içiyormuşuz gibi. ya da çikolataların, cipslerin o bağımlılık yapan yedikçe yediren tadı vardı. simdi abur cuburmus, hamburgermis hiçbirinin doğru düzgün bir tadı yok. aylarca yemesem aklıma gelmezler.

t: eskiye hasret duyulan damağında tadı kalan lezzetlerdir.
devamını gör...

çok uzun yıllar neden bu kadar sevdiğimi bilmeden selda bağcan ve barış manço yorumundan dinlediğim şarkıdır. yine nedendir bilmem ama "giresun'un içinde" türküsünü de çok severim.
yaşım 30 sene 2014 şubattı 3 yıl boyunca taparcasına sevdiğim kadına aşkımı gesi bağlarında öperek haykırmıştım. 2017'nin bir temmuz günü ayrıldık ve bir daha hiç görmedim onu. bir yıl boyunca o benim hayatımın kadınıydı diye en yakın dostuma ve sözlük kuyularına haykırdım. tam bir sene sonra yine başka bir kadını çok sevdim anlaşamadık. sonra iki güzel insanla daha bir şeyler oldu sonra olmadı.

geçen sene hayatımda tanıdığım en güzel kadın benim hayatıma girdi. hayatımın en güzel 1.5 senesiydi. bitti. yukarıda bahsettiğim en yakın dostum iki sene önce vefat etti. dertleşecek hiç kimsem yok. sözlük kuyuları hariç. kuyu derken küçümsemiyorum. anlatmak istediğim derinliğidir.

bir çift selamına güveniyorum
gel otur yanıma hallarımı söyleyim
halımdan bilmiyor ben o yari neyleyim

gesi bağlarında üç top gülüm var
hey allah'tan korkmaz sana da bana ölüm var...
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

konuşurken güvenecek birinin olmamasıdır bence daha çok o. mesela ben anlatıcam anlatmasına döküleceğim tam ... sonra acaba bana karşı kullanır mı herhangi bir anlattığımı diye düşünüp vazgeçiyorum..
devamını gör...

ilginç aile. tam adı hyper text markup language r. pascual'mış.


filipinler'de bir aile, yeni doğan bebeklerine html ismini verdi. üstelik kısaltma olarak da değil; minik bebeğin tam adı hyper text markup language r. pascual.

bu ilginç isim seçimi, bebeğin halası tarafından facebook'ta paylaşıldı. paylaşım kısa sürede viral oldu ve gönderiye binlerce yorum geldi. 10 haziran'da sağlıklı bir şekilde dünyaya gelen html'in bu isme sahip olmasının sebebi ise babasının bir web geliştirici olması.

üstelik ailedeki en ilginç isim muhtemelen html'in ismi değil. bu paylaşımı yapan halanın ismi sincerely yours 98. sincerely yours 98'in kardeşlerinin isimleri ise macaroni 85 ve spaghetti 88. başlangıçta html ismi garip geldiyse, şimdi bir de html'nin kuzenlerinin isimlerine bakalım; cheese pimiento, parmesan cheese, design ve research. inanması güç bu isim seçimlerine tekrar bakınca, aralarında en şanslısı html olabilir. ne diyelim, mutlu bir ömrün olsun html.

kaynak:

www.webtekno.com/bir-aile-b...
devamını gör...

moderasyonda bir adet iyilik meleğimiz eksik demişler, (bkz: hazall)'ı almışlar ekibe. o da o işe yarıyor dostum.
devamını gör...

bu ülkenin cahilliğini fazla hafife alıyorsunuz.
devamını gör...

sınıfımda çok zengin bir kız vardı yeni okul çantası almıştı (tekerlekli olanlardan) o gün sınıfta iki kuzenimle beraber sınıf nöbetçisi olmuştuk ve beraber sırasıyla çantasının üzerine binip kırmıştık,saklamayı düşündük ama sonra hoca soruncada tek tek ayağa kalkıp ağlayarak itiraf etmiştik.
devamını gör...

hayatında toplum tarafından başarılı sayılacak şeyleri olmayan insanlar belli metalarla övünür.ırk ya da takım gibi. onların başarısından kendisine pay çıkarır.gece özeti yeterli bu kadar şimdilik
devamını gör...

tarafımın mustarip olduğudur.
mesela millet beni beğeni botu olarak görüyor, giriyorum adamın profiline, beğeni oranım 20'de 1.
ancak herkesin bu şekilde görmesiyle bir yanılsama oluşuyor, zannedersin adamın her şeyini beğenmişim.
devamını gör...

hoş geldin denilesi durum.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

pir sultan abdal'ın yaşamı üzerine, yazılı kay- naklarda pek bilgi yoktur. doğum ölüm yılları bile bilinmiyor. yaşamı üzerine bilgiler, genellikle, kendi şiirlerinden, halk söylentilerinden, kuşaktan kuşağa anlatılagelen menkıbelerden, bir de yakınlarının ya da başka ozanların onu anlatan şiirlerinden çıkarılır.

pir sultan abdal’ın yaşamı gibi ne zaman ve nerede öldüğü de kesin olarak belli değildir. onun ölümü üzerine çok sayıda rivayet bulunmaktadır. pir sultan abdal’ın safevi taraftarlığı ve bu taraftarlığı sebebiyle katılmış olabileceği birtakım kalkışmalar dolayısıyla sivas’ta belli bir süre hapsedildiği ve akabinde de bugün kepçeli olarak bilinen yerde bir zaman kendisinin müridi de olan sivas valisi hızır paşa tarafından astırıldığı rivayet edilmektedir. pertev naili boratav’ın tespit ettiği rivayete göre, sofular köyünde yaşayan hızır, banaz’a gelerek pir sultan abdal’a mürit olur. belli bir zaman sonra pir sultan abdal’a “pirim bana himmet ver de bir makama geçeyim, büyük adam olayım.” der. pir sultan, “ulan hızır, ben dua ederim, sen büyük adam olursun, paşa, vezir olursun, gelir beni asarsın.” der. pir sultan’ın himmetiyle istanbul’a giden hızır, paşa (vali) olarak sivas’a döner. hızır paşa, şeyhi pir sultan’ı bir gün makamına davet eder ve ona ikramlarda bulunur. pir sultan, ikramları haramla elde edilmiş şeyler olduğunu düşündüğü için yemeyi kabul etmez. hatta köpeklerinin bile bu haram şeyleri yemeyeceklerini söyler. gerçekten de köpekler önlerine konan yemekleri yemezler. hızır paşa, bu yapılanları hakaret olarak görür ve pir sultan’ı toprakkale’de hapseder. bir zaman sonra içinde ‘şah’ sözcüğü geçmeyen üç şiir söylerse pir sultan’ı affedeceğini söyler. pir sultan sırasıyla, hızır paşa bizi berdar etmeden / açılın kapılar şah’a gidelim; kul olayım kalem tutan eline / kâtip ahvalimi şah’a böyle yaz ve ala gözlü pirim sen himmet eyle / ben de bu yayladan şah’a giderim ayaklı şiirleri söyler. hızır paşa, bu üç şiiri dinledikten sonra pir sultan’ın asılmasını emreder. pir sultan abdal asıldıktan sonra hırkasının darağacında asılı kaldığı kendisinin ise sivas’ı, dört farklı yönden terk ettiği halk arasında yayılır (boratav ve gölpınarlı 1943: 35-39).

pir sultan abdal, bağlandığı tarikatın din anlayışını, dünya görüşünü yansıtmak ya da derinleştirmek için soyut şiirler yazan bir sanatçı değildir, doğrudan doğruya başından geçenleri, kavgasını, özlemlerini, katlandığı acıları, yaşamının türlü yönlerini yansıtan somut şiirler yazmıştır. halk edebiyatımızın yüz aklarındandır.
devamını gör...

2017 ilkbaharından beri vücudumda konaklayan yorgunluktur. misafirliğe diye gelip “ya çok iyi muhabbetin varmış, az daha durayım” diyerek nisan ikibinyirmibir itibariyle dördüncü yaşına girmiştir. kaldı ki doğum günü kutlamasını şöyle bir onüç saat uyku ile gerçekleştirmiş, ofise gitmeyerek kendisini iyice şımartmıştır. hoş bu konaklamanın uzun soluklu olacağını birinci hafta dolduğu gün sabah iki yumurta kırıp kahvaltı hazırladığında anlamıştım da yine de gider diye umudum var idi. konaklamasının ilk ayında bir kez laf arasında “sen bir arkadaşa gidecektin ya naptı o geçmedi mi daha yeni evine, yanlış anlama rahatsız değilim senden, istediğin kadar kalabilirsin de arkadaşı merak ettim.” diye sorunca “daha dün konuştuk ya bikaç güne tamamdır, ben de zaten yük olmaktan çekiniyorum size, bikaç güne geçerim” cevabını almıştım. bu muhabbeti bi on defa falan yaptıktan sonra bana kiraya ortak olma teklifiyle geldiğinde, sifonu çekerek sinirden ağladığımı kendisinden gizlemiş olduğumu umuyorum. duyarlılığına nasıl minnettarım bilemezsiniz. bu sıralar halen ne zaman gidecek diye dört gözle bekliyorum. gittiği gün onüç saatlik derin bir uyku ile kutlama planlarım var.*
devamını gör...

japon kültüründe kişilerin, gerçek duygu ve düşüncelerini içinde bulundukları topluma göre uydurmaları, buna uygun hareket etmeleri ve gerçek kişiliklerini/isteklerini yansıtmamalarıdır. honnenin tersidir.
devamını gör...

her güzel gün için ayrı ayrı biriken kokular. babannemin sabun kokan beyaz başörtüsü ile çarşıya yağ satmaya gidişi. dönüşte bize çarşıdan aldığı eti pufun kokusu.
eti puf bitince kabını sobada yakınca oluşan kesik koku.
çocukluğumdaki salı günü rutinlerinin kokuları.
devamını gör...

intermittant ateş, ateşe eşlik eden karakteristik döküntü,artrit, organomegali ile karakterize bir hastalıktır.
klinik major bulgular arasında günde 1-2 defa yükselip düşen 39 derece ateş görülür.
ateşle beraber somon rengi görünümünde makülopapüler döküntü izlenir.
artrit (eklem inflamasyonu) ve lökositoz da majör kriterler arasındadır.
laboratuvar bulgularında eritrosit sedimantasyon hızı ve crp belirgin yükselmiştir.
ferritin düzeyleri çok yüksektir.
seronegatif artropatilerden birisi olduğu için ana,rf negatiftir.

tedavisinde nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar verilebilir.
semptomlar ağırsa kortikosteroidler tercih edilir.
devamını gör...

(bkz: bu bana biraz abartı geldi)

sma, kanser hastası küçük çocuklar yardım beklerken ne gerek vardı dedirten.

kaynak: www.sozcu.com.tr/hayatim/ya...
devamını gör...

kozalak turşusu da yapılıyormuş. duyunca oldukça garibime gitmişti.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim