hep geceleri bu tanıma yolum düşüyor. çok mu dertliyim, yoksa küçük şeyleri büyütüp kendine dert edinen bir yapım mı var, bilmiyorum. acaba hangisi daha iyi? yalanlarla yaşayıp mutlu olmak mı, yoksa gerçeklerle yüzleşip acı çekmek mi? galiba ben hep gerçeklerle yaşamayı seçiyorum, yalanlar o kadar gerçekten uzak ki kandıramıyor beni.. kanamıyorum artık yalanlara.. ne kadar acı da olsa gerçekler daha cazip geliyor. gözlerim açılıyor, kanıyor, ama yalanlarla yaşayıp bir gün gerçeklerin farkına vardığımda hissettiğim hayalkırıklığı kadar acı vermiyor..

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

demligin devrilmesi..temizlemesi işkence.. vallahi çay içmekten soğutuyor..
devamını gör...

kelt zanaat, kehanet, güneş ve ocak tanrıçası. şairlerin ve ozanların, büyücülerin ve ozanların patronuydu. adını keltçe brig* kelimesinden almıştır.

dinler arası geçiş konusunda büyük bir örnek olarak görülür, hatta paganizm ve hristiyanlık arasında bir tür köprü olduğu düşünülür bu tanrıçanın.
kildare, irlanda'daki tapınağı sonradan hristiyanlaştırılmış ve brighid'in hristiyan evi olmuş, brighid de kildare'nin aziz brigid'i olmuştur. kildare ayrıca kelt bölgelerinde bulunan birkaç kutsal kuyunun olduğu bölgelerdendir ve bu kuyuların bir çoğu brighid ile bağlantılıdır. günümüzde bile, bu tanrıçaya bir dilek olarak kuyu dibindeki ağaçlara kurdeleler ve çeşitli sunumlar bağlandığını görmek mümkündür.

bu tanrıçanım hem hristiyanlıkta hem de paganizmde kutsal olmasındaki rolü onu anlamayı bir hayli zorlaştıran yanlarından birisidir. azize olan brighid ve tanrıça olan brighid'in ortak çizgisinin ateş olduğu düşünülür. lisa lawrence bir kitabında şöyle der:

"iki dini sistem etkileşime geçtiğinde, paylaşılmış semboller bir dini fikirden diğerine geçiş sağlayabilirler. bir değişim döneminde, ateş gibi arketipik bir sembol var olan anlamını tamamen kaybetmezken ek bir anlam veya yeni bir açı kazanabilir. örneğin, azize brighid'deki kutsal ruhun varlığını simgeleyen ateş, hala pagan dini konseptleriyle de var olmaya devam edebilir."

iyi der. canı gönülden katılıyoruz lisa abla.

brighid ayrıca yılın çarkındaki 8 bayramdan biri olan imbolc bayramında, 2 şubat'ta kutlanır.

kendisine adanmış, imbolc bayramında söylenen şirin mi şirin ilahilerden biri: 27. saniyede başlıyor.

an tri numh (kutsal üç)
an chumhnadh, (kurtar,)
a chomnadh, (koru,)
a chomraig (sar)
an tula, (ocağı,)
an taighe, (evi,)
an teaghlaich, (ev halkını,)
an oidhche, (bu akşamı,)
an nochd, (bu geceyi,)
o! an oidche, (oh, bu akşamı!)
an nochd, (bu geceyi,)
agus gach oidhche, (ve bütün geceleri,)
gach aon oidhche (her bir geceyi.)
amin.

ilahinin tek türkçe çevirisi budur ayrıca.

(bkz: swh)
devamını gör...

"ben yapamadım bari evladım yapsın" cümlesini çok duyduğumuz ebeveyn türüdür. peki size soruyorum sayın ebeveynler, ya çocuğunuz istemiyorsa? onun isteklerini göz önünde bulundurdunuz mu? ilgisinin, yeteneğinin olduğu konuları fark ettiniz mi? yoksa sadece kendinizin gerçekleştiremediği o hayale zorla itiyor musunuz onu?
devamını gör...

güzeller güzeli bir yeni türkü şarkısı. deniz tekin'in söylediği versiyonu her zaman kalbime dokunmuştur.


sözlerini de bırakayım.


seni yerlerde göklerde bulamazlarken
bende gizli olduğunu sezenler olmuş
dumlu dumluymuşsun yüreğimde
kımıl kımılmışsın bileklerimde
dumlu dumluymuşsun yüreğimde
kımıl kımılmışsın bileklerimde

türkü olmuşsun, umudummuşsun
ellerimde gözbebeğimde
türkü olmuşsun, umudummuşsun
ellerimde gözbebeğimde

aramızda dağlar yollar yıllar var iken
beni sana sımsıkı sarılı görenler olmuş
sargın yaprakmışım dallarına
yangın toprakmışım yağmurlarına
sargın yaprakmışım dallarına
yangın toprakmışım yağmurlarına

türkü olmuşsun, umudummuşsun
sevdama yarınlarıma
türkü olmuşsun, umudummuşsun
sevdama yarınlarıma


devamını gör...

bizimkiler benden ümidi kessin diye erkek kardeşimi resmen zorla evlendirmeye çalışıyorum , abi olarak senin önce evlenmen lazım diyen gelenekselcilere de önemli olan kardeşimin mutluluğu diyorum.ilk nişan bozuldu olaylar çıktı ama bu kez başarıcam az kaldı.
devamını gör...

saçmalıyor gibi göründüğü tanımlar arasında; kgb'ye, mossad'a, cıa'ye gizli kodlamalarla şifreler devlet sırları gönderiyordur.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ingilizce kökenli psikolojik bir terimdir. salgın hastalık, veba gibi durumlarda kişilerin yakınlaşmaması, sosyal mesafeyi koruması, el tokalaşması yapılmaması, kalabalık ortamlardan mümkün olduğunca uzak durulması anlamına gelmektedir. günümüz covid salgını ile can alırken, yapmamız gerekenlerin başında yer almaktadır.
devamını gör...

stoacılık roma hukukuna da yansımıştır. stoacılığın bir yansıması olarak şu üç ilke gösterilir: honeste vivere, alterum non laedere, suum cuique tribuere. yani "dürüst yaşamak, başkasına zarar vermemek, herkese hak ettiğini vermek".
devamını gör...

yakın geçmişte başıma geldi benim bu. maalesef. sevgilime eski sevgilimin adıyla hitap ettim. aklından, kalbinden, ruhundan geçen üzüntüyü gördüğüm çok kısa ama çok korkunç bir andı. hemen özür diledim, açıklama yapmaya çalıştım, geveledim. tamam, problem yok, bilinç dışı olduğu çok açık. alışkanlıklarımızı, reflekslerimizi kontrol edemiyoruz, ben böyle konuları büyütmem dedi ama ben daha çok ezildim bu tavır karşısında.
insanlara hak ettikleri tepkilerin verilmesi gerektiğini düşünmüşümdür hep. olumlu da olsa olumsuz da olsa. hak ettiğinden azını ya da çoğunu değil. birini alttan almak iyi bir şey değil her zaman. belki sinirlense ya da üzüntüsünü dışa vursa, bu konuyu konuşmak istese daha az bok gibi hissedecektim kendimi.
yahu ne saçmalıyorum acaba... desenize eski sevgilinin adıyla sevgiline hitap etmene sebep olan duygun yüzünden kendini bok gibi hissetmiyorsun da ağzından çıkan bir sözcükle mi hissediyorsun... vay anasını arkadaş, ne gerzek yaratıklarız.
devamını gör...

benden ikinci bir nickaltı daha hak eden yazar. fazla güzel yazıyor, bu sözlüğe fazla bir kişilik. severek takipteyiz hocam, bırakmayın burayı.
düdüt: şimdiye kadar erkek zannettiğim yazar.*
devamını gör...

mavi çocuklar- deniz kızı
keyifli dinlemeler...
devamını gör...

ilber ortaylı tek kelimeyle küstahlık olarak tanımlamıştır.

devamını gör...

birey, toplum, uygarlık, teknoloji, inanç, mitoloji, tanrı, din, felsefe, vicdan, aşk, ihanet, militarizm, ırk, evren, siyaset, yaşam, doğa, ego, af, ittifak, savaş, barış, ateşkes, bağlılık, ilkellik, mekanizm, ruh, insan, insan ve insan adına her şeyi masaya yatırıp içini oyan dizi. basit bir uzay-bilim dizisi değildir. çok ciddi sosyolojik noktaları dürter. ve tüm bunları yaparken o kadar gerçekçidir ki -bunlar gerçekte olamaz be- diyeceğiniz hiçbir şey bulamıyorsunuz. her bir dizi karakterleri ve unsurunun sembolize ettiği bir şey var. her biri insanoğlunun doğası düşünüldüğünde ''mümkün'' görünen ihtimalleri içeriyor. bu sebeple dizinin şahane metaforlarla destekli olan alt metni fazlasıyla yoğun.

üstelik bugün, yaşadığımız çağda; senaryodaki kurguya yakın bir gerçekliğe doğru sürüklendiğimizi söylememek için hiçbir sebep yok.

- ve insanoğlu ölümsüzlüğü yarattı (caylon yeniden diriliş teknolojisi gibi):
- ve insanoğlu hür irade sahibi robotları yarattı (cylon centurionlarını yarattığı gibi):


en saf haliyle insan'a dair ne varsa insan neye sahipse ve değilse köküne kadar her şeyi seyir halinde sorgulayabileceğiniz bir yapımdır bu. izlerken kendi uygarlığınıza dair en başından beri bildiğiniz her şeyi kabul etmek zorunda kalıyorsunuz. çünkü onlar gerçek. -bahsettiğim şey kurgu ya da senaryo değil- bahsettiğim şey yakalanan bütün detayların bugün de bünyemizde, kafamızda, uygarlığımızda var olması... değinilen her nokta sahip olduklarımızdan fazla ya da eksik değil.

en acilinden izlemeyen herkesin izlemesini öneririm. özellikle kesin yargıları olan insanların... ateislerin, dindarların, seksistlerin, sosyalistlerin, ırkçıların, milliyetçilerin, fizikçilerin, askerlerin, politikacıların, çocukların, yaşlıların, düşünsel fonksiyonları aktif halde olan her insan evladının izlemesini öneririm evet. insanoğlunun bütün iğrençliği ve mükemmelliği adına... çünkü bu yaşamın neresinde olduğumuzu bilmiyoruz. ve öğrenmek için hiçbir şansımız yok.

ardından dönüp şöyle diyeceğim; ''tüm bunlar daha önce olmuştu, yine olacak.''
devamını gör...

ben hayatım boyunca hiç yalan söylemedim.
devamını gör...

bugün yaşadığım durum.*

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

"yan yana yürümeyelim diye dar yapılmıştı kaldırımlar ve yan yana yürümeyelim diye dar kafalıydı insanlar. sırf dardı diye kafalar, düşünmeyi bırakıp sevmeyi denedik, sarılmak yakar bizi deyip aşkı hep uzaktan sevdik..."
charles bukowski
devamını gör...

alexandrov red army choir ya da türkçe bilinen adıyla kızıl ordu korosu'nun efsanevi, harikulade parçasıdır. dinlerken, kendinizi dostoyevski'nin romanlarında uzun uzun betimlediği rusya sokaklarında, lapa lapa kar yağarken gezinirken bulursunuz. hiç bilmediğim bir dilin ezbere öğrendiğim tek parçasıdır.
devamını gör...

milyonlarca insanın ölümüne neden olmuş, tarihte büyük etki bırakan bir salgın hastalığı. dünyayı etkisi altına alan bu ölümcül hastalık 4 yıl boyunca devam etmiş. gemilerde bulunan fareler, bu hastalığı taşıyıcısı olarak gösteriliyordu. 14. ve 16.yüzyıllarda avrupa nüfusunun üçte birini salgınlarıyla yok eden ölümcül bir enfeksiyon hastalığıdır.
papazlar, kara ölüm dedikleri bu salgından kurtuluş için halkı, kiliselerde toplu halde duaya çağırmışlar. doktorlar ise toplanmamalarını, ölenlerin cesetlerine ve eşyalarına dokunmamalarını, temiz su içmeye çalışmaları konusunda çağrıda bulunmuşlar. kiliselere toplananlar ölürken, doktorlara kulak verenler sağ kalıyorlar. bu vesileyle tıp doktorları halk nezdinde kilise kurumundan daha güvenilir oluyorlar, bu sayede modern tıbbın da önü açılıyor.
veba, tarihsel bir hastalık olduğu için o dönemin koşullarında alternatif tedaviler yoktu. özellikle gemilerde yapılan temizlik çalışmaları sonucu hastalık sonlanabilmiştir. o zamandaki sağlık ve hastane koşulları, günümüzdeki koşullara göre daha bir gerideymiş. ilk pandemi dönemi hıyarcıklı veba salgını olarak, ikinci pandemi dönemi de kara ölüm ismi verilen ikinci veba salgınıyla isimlendirilmişler.
devamını gör...

bahsi geçen yer izbe ya da şehire uzak bir yer değil. hatta tam tersi, konyadaki en merkezi yer olan zafer meydanı'nın orada. gelişime müsait, şehir için gerekli olan pek çok binanın ve yeşil alanın kurulabileceği bir alan. aynı zamanda konyada bulunan önemli 2 3 tane tarihi alan, müzeler de bu bölgede kalıyor. ama gelin görün ki tamamen malum kesimin kontrolünde. ben bu tarihi yerleri gezmek amacıyla o bölgeye gittiğimde, sokak başında "buraya yanında erkek olmadan giremezsin" dediklerinde öğrendim bu acı gerçekleri. neden? diye sorduğumda da içeriden sağlam çıkmayı bırak sağ çıkamazsın, lafını işitmiştim...
insanlarla, ırklarla, siyasetle; kısacası varlıkları sınıflandıracak herhangi bir düşünce tarzıyla işim olmaz. ama ben vatandaşı olduğum ülkede, sokak başında durdurulup oraya alınmıyorsam bi yerlerde bi şeyler yanlış gidiyor demektir.
söylenecek çok söz var ama işe yaramadıktan sonra o da fuzuli kalıyor.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim