genç w.'nin yeni acıları
alman yazar ulrich plenzdorf tarafından yazılmış olan eser. dilimize genç w.'nin yeni acıları olarak çevrilmiş olsa bile orada bulunan w kısaltması sanılanın aksine werther değil wibeau'dur fakat eserin isim seçimi de yalnızca pazarlama mantığından ileri gelmez. die neuen leiden des jungen w.'nin temeli johann wolfgang von goethe tarafından alman edebiyatına kazandırılmış die leiden des jungen werthers isimli bilindik eseri üzerine kurulduğu gibi aynı zamanda eser içerisinde de kitabın ismine ve alıntılara yer verilmiş hatta benzer bir konu üzerinden sunulmuştur. ek olarak jerome david salinger'in ünlü der fanger im roggen'ı ve daniel defou'nun robinson crusoe isimli eseri de kitaba ilham veren eserlerin başında yer alır ve yine kitapta sıklıkla söz edilir. genç werther'in acıları ile benzerlik gösterse bile yine de bu benzerliğin kitabın ana karakteri üzerinden belirgin bir biçimde verilmediğinin altını çizmek gerek. kitabın ana karakteri olan edgar pek çok açıdan werther ile benzerlik gösterse bile aslında sürekli werther'i seçimlerinden dolayı eleştiren ve ciddi derecede belirgin farklılıklar gösteren bir figürdür. eser benzerliği derinlemesine vermeyi tercih eder, bu durumu 1991 yılında yazmış olduğu bir yazıda -ki bu yazı kitabın önsözüdür aynı zamanda- doç. dr. nuran özyer şu şekilde açıklamıştır:
yazar eserinde, 18. yüzyılda belirli kurallar ve baskılar altında ezilen genç için, 20. yüzyılda da değişen bir şey olmadığını vurgulamaktadır. birey yine aynı kısıtlamalar ve baskılar altında dış gerçeklerden kaçıp, kendi iç dünyasına sığınmaktadır. üstelik plenzdorf'un sunduğu insan ilişkileri ve toplum eleştirisi salt doğu almanya'ya özgü de değildir. 18. yüzyıl feodal toplum düzeninde (werther), 20. yüzyılda doğu almanya'da (edgar), amerika'da (holden) yaşayan insan, toplumsal baskılar altında aynı bireyleşme çabası vermekte, aynı iletişim bozukluğu içinde çırpınmaktadır.
gerek goethe'nin werther'i gerekse plenzdorf'un wibeau'u ve salinger'in holden'i insan nerede, nasıl, ne zaman ve hangi şartlar altında yaşarsa yaşasın, toplumdan soyutlanmışlığın, toplum baskısının, içine düştüğü yalnızlık ve huzursuzluğun en güzel kanıtlarıdır. böylece eser tek bir gencin ya da tek bir toplum düzeninin değil, tüm insanlığın eleştirisidir.
ek olarak; oldukça kısa olan bu eserin yazarı tarafından ilk önce oyun olmak üzere yazıldığını belirtmekte fayda var. daha sonra yeniden düzenlenerek günümüzdeki versiyonuna dönüştürülmüştür.
yazar eserinde, 18. yüzyılda belirli kurallar ve baskılar altında ezilen genç için, 20. yüzyılda da değişen bir şey olmadığını vurgulamaktadır. birey yine aynı kısıtlamalar ve baskılar altında dış gerçeklerden kaçıp, kendi iç dünyasına sığınmaktadır. üstelik plenzdorf'un sunduğu insan ilişkileri ve toplum eleştirisi salt doğu almanya'ya özgü de değildir. 18. yüzyıl feodal toplum düzeninde (werther), 20. yüzyılda doğu almanya'da (edgar), amerika'da (holden) yaşayan insan, toplumsal baskılar altında aynı bireyleşme çabası vermekte, aynı iletişim bozukluğu içinde çırpınmaktadır.
gerek goethe'nin werther'i gerekse plenzdorf'un wibeau'u ve salinger'in holden'i insan nerede, nasıl, ne zaman ve hangi şartlar altında yaşarsa yaşasın, toplumdan soyutlanmışlığın, toplum baskısının, içine düştüğü yalnızlık ve huzursuzluğun en güzel kanıtlarıdır. böylece eser tek bir gencin ya da tek bir toplum düzeninin değil, tüm insanlığın eleştirisidir.
ek olarak; oldukça kısa olan bu eserin yazarı tarafından ilk önce oyun olmak üzere yazıldığını belirtmekte fayda var. daha sonra yeniden düzenlenerek günümüzdeki versiyonuna dönüştürülmüştür.
devamını gör...
12 mighty orpans
adını jim dent adlı amerikalı yazarın gerçek bir hikayeden uyarlanan biyografik romanından alan 12 mighty orpans, büyük buhran döneminde babalarını kaybeden ve yetimhaneye bırakılan bir grup çocuğun yine kendiler gibi yetimhanede büyümüş bir futbol koçu tarafından yetiştirilmelerini ve eyalet şampiyonasına yükselmelerini konu alıyor. yaklaşık 2 saat uzunluğundaki film sürükleyici bir drama olmasının yanında dönem şartlarını ve karakterlerin psikolojik altyapılarını iyi yansıttığı için izleyiciyi adeta içine çekiyor. filmi izlediğinizde fight clup izleyenlerin çok iyi bildiği o tyler durden repliğinde ''bizler büyük buhranı yaşamadık'' kısmının aslında ne kadar can alıcı olduğunu bir kez daha anlıyorsunuz. ayrıca belirtmeden de geçmek istemiyorum filmin sonunda karakterlerin gerçek hayatta yaşamlarını nasıl devam ettirdiklerine dair bilgilendirme yazıları da mevcut hemen ''şak'' diye kapatmayın, ayıp.
normalde dönem filmleri + dram olunca iyi bir sinema sever aksiyon tadı alabilmek için genelde savaş içerikli bir konsept olmasını bekler. yani ben kendi çapımda öyle beklerim. fakat aralara serpiştirilen öfke patlamaları çok anlamasam da gerçekten eğitimli sporcuların yer aldığını düşündüğüm futbol maçı sahneleri bende yeterli aksiyon hissini yarattı. ayrıca artık çoğu filmi sadece tüketmek ve fikir sahibi olmak maksatlı izlediğimi düşününce; bu filmin sonunda ''keşke bitmeseydi'' demem üstümde ne kadar etki bıraktığını kanıtlar nitelikte olabilir.
*yönetmeni ty roberts hakkında pek bir bilgim mevcut değil fakat kendisini bu yapım nezdinde tebrik eder başarılarının devamını dilerim.
normalde dönem filmleri + dram olunca iyi bir sinema sever aksiyon tadı alabilmek için genelde savaş içerikli bir konsept olmasını bekler. yani ben kendi çapımda öyle beklerim. fakat aralara serpiştirilen öfke patlamaları çok anlamasam da gerçekten eğitimli sporcuların yer aldığını düşündüğüm futbol maçı sahneleri bende yeterli aksiyon hissini yarattı. ayrıca artık çoğu filmi sadece tüketmek ve fikir sahibi olmak maksatlı izlediğimi düşününce; bu filmin sonunda ''keşke bitmeseydi'' demem üstümde ne kadar etki bıraktığını kanıtlar nitelikte olabilir.
*yönetmeni ty roberts hakkında pek bir bilgim mevcut değil fakat kendisini bu yapım nezdinde tebrik eder başarılarının devamını dilerim.
devamını gör...
george orwell
hayvan çiftliği ve 1984 kitaplarıyla tanınan hindistan doğumlu yazar. paris ve londrada beş parasız kitabı okumaya değer.
devamını gör...
türk dizisi klişeleri
devamını gör...
sürekli ölüm senaryoları kurmak
kendim hakkinda degilde sevdiklerim hakkinda bunu yapip sonra cok kötü oldugum bi durum. biri disaridayken eve 1dk bile gec kalsa hemen basliyorum kafamda kurmaya. basina bisey mi geldi kotu bisey mi oldu vs vs.. kendimi o kadar kaptiriyorum ki telefonumun sesini son ses yapiyorum yanimdan ayirmiyorum. hani olur ya arar bana ulasamaz falan diye boyle dusunup duruyorum. ustelik sadece bu konuda degil baska bir suru seyde yapiyorum bunu..
devamını gör...
uğraş terapisi
psikolojik fiziksel veya gelişimsel bozukluğu olan bireylerin bağımsız işleyiş yetisini geliştirmekte dixell özürleri ve rehabilite etmek sosyal veya fiziksel beceriler kazandırmak amacıyla değerlendirilmesi ve tedavisi için kendi kendine bakma yaratıcı çalışma oyun gibi etkinliklerin planlanması ve uygulanmasında kapsayan tedavi yöntemidir. meşguliyet terapisidir.
devamını gör...
virüsü ilişkiye girerek tedavi eden italyan jinekolog
türkiye’deki cinci hocaları aratmayan italyan sapıktır. sapık her yerde var anasını satıyım bi bitmiyorlar ki… geberesice herif.
devamını gör...
leğen gibi poposuyla dar pantolon giyen kadın
devamını gör...
gençlerde işsizlik diye bir kaygının bulunmaması
gerek çevremdeki gençlerle sohbetlerim sırasında gerek ülke gündemini izlerken yaptığım tespit. gençlerde iş aramak, bir iş bulmak, para kazanmak gibi bir kaygı yok. geleceğe dair bir endişe içinde değiller. "babam bana bakar" şeklinde özetlenebilecek bir ruh hali içindeler. önemli bir bölümü youtuber, influencer, e-oyuncu, vb. olmak istiyor. "işsizim, iş bulamadım" diye dertlenen tek bir gence bile rastlamadım.
tüik tarafından açıklanan verilere göre toplam genç nüfusun (15-24 yaş arası) %29,1'i ne okuyor ne de çalışıyor. peki bunca genç ne yapıyor?
tüik tarafından açıklanan verilere göre toplam genç nüfusun (15-24 yaş arası) %29,1'i ne okuyor ne de çalışıyor. peki bunca genç ne yapıyor?
devamını gör...
yazarların 100. takipçisi
ödül mödül vermiyoruzdur umarım dediğim başlık.*
son 1 bakalım kim o şanslı. * *
beni takip eden tanımlarımı beğenen birde tatlış tatlış tanımlar yazan yazarlarım beni nasıl onure ediyor anlatamam. *
son 1 bakalım kim o şanslı. * *
beni takip eden tanımlarımı beğenen birde tatlış tatlış tanımlar yazan yazarlarım beni nasıl onure ediyor anlatamam. *
devamını gör...
nagehan alçı'nın öğretmenleri suçlaması
bu kapanma öncesi okullar teker teker kapatıldı koronadan dolayı sınıflar öğretmenler hep birbirine bulaştırdı ve bölgesel olarak okulların bazıları kapatıldı. bir çok aile çocuklar yüzünden corona oldu.
bunları görmezden gelip hala okul demeyi doğru bulmuyorum.
hem milli eğitim bakanimiz dunyanin en iyi online eğitim uygulaması eba dır diyor. nagihan abla yoksa sen ak partiye karşı mi geliyorsun *
ey nagihan alçı sen kimsin ya
bunları görmezden gelip hala okul demeyi doğru bulmuyorum.
hem milli eğitim bakanimiz dunyanin en iyi online eğitim uygulaması eba dır diyor. nagihan abla yoksa sen ak partiye karşı mi geliyorsun *
ey nagihan alçı sen kimsin ya
devamını gör...
erkeğe yakışmayan şeyler
(bkz: dar pantolon)
giyen giysin tabii de benim göz zevkime uymuyor.
giyen giysin tabii de benim göz zevkime uymuyor.
devamını gör...
stephen king
sadist kitabını okuduğum zaman 3 gün tuvalete giderken koşarak gidip geldiğim yazardır . ne mükemmel bir yazıştır sanki beni esir aldın adam yaşadım kitabı resmen ..
devamını gör...
fleurette
heyyy sen sabah gunesim, dogum gunun kutlu olsun, yeni yasin sana dolu dolu mutluluk, huzur ve beraberinde bol kahkaha getirsin. bu arada partiye haziriz...
(bkz: hurrayy! girls night)
(bkz: hurrayy! girls night)
devamını gör...
yazarların zor zamanlarında sığındığı kişiler
en büyük sorunları kendi kök ailesiyle yaşamış biri olduğumdan, tek sığınağım eşimdir. sağ olsun, ara ara beni gerçeklerle yüzleştirir: "kendine gel, sen artık küçük bir kız çocuğu değilsin" der, saçma salak şakalar, espriler vs. yapar, birlikte yanaklarımız ağrıyana kadar güleriz...
devamını gör...
doğum günü kutlama kulübü
adres de yazın kafa şeklinde pasta gönderelim admin de kafa sözlük kapşonlusu gönderir 1 sene sonra o kapşonlular herkeste olur ve hep beraber soyguna çıkabiliriz gerçekten muhteşem bi proje iyi ki varsın kafa sözlük..
devamını gör...
joe gargery
charles dickens'in, büyük umutlar romanının karakterlerinden biridir.
romanın kahramanı philip'in (namı diğer pip'in) ablasının eşidir. köyde demircilik yapar.
yetim pip'e ablası ile birlikte bakmaktan mutluluk duyar. kendisine göre oldukça küçük olan pip'i en yakın arkadaşı seçebilecek kadar egosuzdur.
pip'in ablası asabi bir kişiliktir. joe ise uysalın uysalı, temizin temizidir. kendisini siper ederek, pip'i ablasının hışmından her daim korumuştur.
pip'in hayalleri vardır. bu fakir köyden kurtularak, zengin bir yaşam sürmek ister. ve bir şekilde bu amacına ulaşır.
joe bu konuda da pip'i destekler. hem de pip'in bu köyü, köyde yaşayan insanları küçümsemesine rağmen. ondan ayrılacağı için, içten içe çok üzülür ama pip'e hiç belli etmez. pip için joe'yi arkada bırakıp gitmek hiç zor olmamıştır.
pip hayallerine kavuşur. zengin biri olarak londra'da yaşamaya başlar. joe, onu arada ziyarete gelir. pip bu ziyaretlerden rahatsız olmaya başlar. artık joe'yi basit sıradan ve fakir biri olarak görmeye başlamıştır. joe'nin kalbini fena kırar.
bir süre sonra işler ters gitmeye başlar pip açısından. bunun üzerine pip hastalanır. ona bakan kişi ise yine joe'dir.
joe gargery edebiyatta hoşgörünün kitabını yazmış bir karakterdir. o bir direnendir. insanların tüm ikiyüzlülüğüne, tüm kötülüklerine rağmen kendini bozmayan, macide gibi içindeki şeytana yenilmeyen, yüce gönüllü aleksey fyodoroviç karamazov (namıdiğer alyoşa) gibi hayran olunası bir karakterdir.
romanın kahramanı philip'in (namı diğer pip'in) ablasının eşidir. köyde demircilik yapar.
yetim pip'e ablası ile birlikte bakmaktan mutluluk duyar. kendisine göre oldukça küçük olan pip'i en yakın arkadaşı seçebilecek kadar egosuzdur.
pip'in ablası asabi bir kişiliktir. joe ise uysalın uysalı, temizin temizidir. kendisini siper ederek, pip'i ablasının hışmından her daim korumuştur.
pip'in hayalleri vardır. bu fakir köyden kurtularak, zengin bir yaşam sürmek ister. ve bir şekilde bu amacına ulaşır.
joe bu konuda da pip'i destekler. hem de pip'in bu köyü, köyde yaşayan insanları küçümsemesine rağmen. ondan ayrılacağı için, içten içe çok üzülür ama pip'e hiç belli etmez. pip için joe'yi arkada bırakıp gitmek hiç zor olmamıştır.
pip hayallerine kavuşur. zengin biri olarak londra'da yaşamaya başlar. joe, onu arada ziyarete gelir. pip bu ziyaretlerden rahatsız olmaya başlar. artık joe'yi basit sıradan ve fakir biri olarak görmeye başlamıştır. joe'nin kalbini fena kırar.
bir süre sonra işler ters gitmeye başlar pip açısından. bunun üzerine pip hastalanır. ona bakan kişi ise yine joe'dir.
joe gargery edebiyatta hoşgörünün kitabını yazmış bir karakterdir. o bir direnendir. insanların tüm ikiyüzlülüğüne, tüm kötülüklerine rağmen kendini bozmayan, macide gibi içindeki şeytana yenilmeyen, yüce gönüllü aleksey fyodoroviç karamazov (namıdiğer alyoşa) gibi hayran olunası bir karakterdir.
devamını gör...
benedict cumberbatch
sherlock dizisiyle ünlü olup, ailemle zaman geçirmek istiyorum diyerek diziyi bırakan, daha sonra bir sürü filmde oynayan vefasız aktör.
devamını gör...

