"türkiye cennet, hiç değilse doğası var. erdoğan çok büyük lider."
devamını gör...


japonya merkezli olan ve çoğunlukla pazarda bulunan yüksek performanslı kameraları ve yazıcılarıyla tanıdığımız canon, gülümsemedikleri sürece çalışanları iş yerine almayan bir yapay zekâ teknolojisini çin’de uygulamaya koydu.

artık şirketler sadece zamanımıza değil duygularımıza da müdahale ediyor demiş bir çalışan.

kaynak:

www.webtekno.com/canon-gulu...
devamını gör...

her hüznün sonu berekettir.
devamını gör...

astronotların uzay jimnastiğinden esinlenerek ortaya çıkarılan, müzik eşliğinde yapılan bir tür jimnastik. sinema oyuncusu jane fonda vasıtasıyla da dünyanın pek çok ülkesine yayılmıştır.
devamını gör...

kaçınılmaz biçimde kendimden utanmamla ve seri tanım silmeye çalışmamla sonuçlanacak olan olaydır...
devamını gör...

istanbul kuzguncuk
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kıtmir cennete giden tek köpekmiş ve bir iddiaya göre kıtmirin selamı var denilince saldıracak olan ya da havlayan köpek sakinleşiyormuş.
(bkz: batıl inanç)
devamını gör...

kaba şekilde tanımlarsak; aslında çok kolaydır.

-yazılan yazının başlığı tanımlaması. mesela soda dediğimizde; karbonla zenginleştirilmiş yapay maden suyuna verilen isim denilip altına üstüne bir hatıra, bir espri, bir gönderme yapabilirsiniz. tek istediğimiz cümle içeriğinde başlığı tanımlayan kelimeler olması.
-tanımların sonuna nokta koymak! inanın çok zor değil, son zamanlarda dikkat ediliyor ama bazen gözden kaçıyor; hatta bugün ben bile gözden kaçırdım, sonradan düzelttim.
-küfür, aşağılama olmadan görüş belli ederek tanım yapmak.

işte bu kadar yüzeysel ve rahatça uygulanabilir.
devamını gör...

"kendini anlat fakat anlayana " olurdu bence. tam uyuyor hatta. şifreyi çözdüm benjamin franklin. şimdi bittin. *
devamını gör...

döneceksin diye söz ver-yüksek sadakat
devamını gör...

yazar kişilerinin ne yaptığını öğrendiğimiz başlık.

bugün, bu ara tavrım bu.
başlık başlık gezip atar gider yapıyorum.
ortam gerilince ben de geriliyorum.
ponçik gidip yerine kadırgalı aysel geliyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bir kişi vardı. üniversite hayatım boyunca 1 kez muhabbet ettik.

o da ilk gündü. okulda tanıştığım ilk kişiydi... görüşürüz falan diyerek ayrılmıştık. kaç yıl geçti görüşemedik
devamını gör...

yayını yeni sanmıştım, sağ alt köşede dolar değerinin 5.64 olduğunu gördüm.
devamını gör...

nicedir böyle samimiyetsiz, tribün şov görmemiştim.

insanlar böyle etkileşimlere muhtaç müdür. napıcaksın katlanarak geçiyor günler.
devamını gör...

           karanlıkta yürüyordu adam. küçük bir ışık gözlerine değdi. tanıdık bir melodiyi duydu.
"sen, özgür dingin başın, yine artmış yaşın
uzakta yalnız tek arkadaşım"
sözlerini duydu, can bonomo'dan. severdi bu şarkıyı. ensesinde hissettiği nefesle yürümeye devam etti. kadın konuşuyordu bir yandan "lütfen hazır diyene dek açma." gülümsedi onun bu çocuksu telaşına.

            kadın biraz heyecanlıydı çünkü günlerdir düşünmüş ve birlikte oldukları, ilk doğum gününde her şeyi listelemiş; anlattıklarından, okuduklarından yola çıkıp çok çaba göstermişti. yine de tedirgindi. içten içe yeterli olamayacağını düşünüyordu. adam, uzun zamandır hissetmediği bir huzuru yaşatmıştı. sonunda yeniden birine güvenmişti.
sesi, gülüşü, kelime seçimi, konuşmasındaki üslup. kimi zaman saran sarmalayan kimi zaman okşayan...
her iki yanına da dokunuyordu adam. kırılgan ve kadınsı. etkilenmişti kadın. belki de haklıydı adam, sesine aşık olmuştu da her şey, o söylediğinde farklı bir renge bürünüyordu. hayattan uzak, hayale yakın.
             nihayet "hadi aç artık."dedi kadın. adam masaya baktı. edip'in sesini duydu 'masa da masaymış ha'...
kadın; masaya çocukluğunun anılarını, en çok kırıldığı yerlerden öptüğü yara izlerini, şefkatsiz kaldığı her gün için bir sarmalanmayı, anlaşılmak istediği her bir gün için telakkiyi, tutkuyu, arzuyu, sevgiyi, mutluluğu bırakmıştı. ha bir de çok sevdiği limonlu cheesecake ile portakallı keki. bir de tam ortada yüreğini gördü kadının.
"iyi ki doğdun sevgili." dedi kadın.
çevirdi adamın yüzünü tuttu parmak uçlarıyla. gözlerine baktı.
devamını gör...

abdülcanbazın bisikleti.
devamını gör...

yönetmenleri ve oyuncu kadrosuyla kesinlikle izlemenizi tavsiye edeceğim harika bir filmdir. yönetmenin çıkardığı iş mi diyebilirim oyuncuların profesyonelliği mi bilemiyorum. senaryonun aşırı gerçekçi yansıması seyirciye, kişilerin o zamanların şartlarına rağmen kalitesini yüksek seviyede tutması ve konu işleniş tarzına göre gayet başarılı bulduğum filmdir.
insanoğlunun doğaya, çevresine, hayatına ve yaşamına nasıl etki ettiğini, nasıl mahvettiğini gözler önüne sermektedir. kullanılan kaynakların tüketmek, üretmek yerine daha kötüye gitmesine aslında odak noktanın insan olduğuna kendimize vurgular yapmamızı sağlayacak noktalar gözlemleniyor. bozulan düzenin geri dönüşü olmadığı gibi daha kaotik bir halde bize geri dönüşü olacağını belirtmiş.



--- alıntı ---

every time one of our politicians is in trouble, a bomb explodes.

--- alıntı ---

-1984 kitabını okuyan yazarlar, filmde kitaba dair çok şey bulabileceğinizi düşünmekteyim.
beni etkileyen sahnelerden birkaç görsel ve yazı paylaşımı belirtiyorum;
--! spoiler !--

kee’nin doğum sahnesi
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


clare hope-ashitey’nin canlandırdığı kee’nin bebeğinin dünyaya geldiği sahnede vücudunun alt kısmı için ayrı bir düzenek tasarlanmış. kullanılan bebek figürü, clive owen’ın tutması için bu düzenekten itilmiş. sonrasında bu bebek silinip yerine cgı ile hareketlendirilmiş bir bebek eklenmiş. ayrıca nefes alıp verişi gibi efektler de dijital olarak dâhil edilmiş.
holden & souls
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


the fishes’ın theo’yu kaçırmak için kullandığı aracın üstünde holden & sons yazısı bulunuyor. bu yazı, j.d. salinger’in çavdar tarlasındaki çocuklar – the catcher in the rye adlı eserinde baskıcı bulduğu sisteme karşı isyanla mücadele eden ana kahraman holden caulfied’e bir göndermedir.

ve son olarak ise ; ölüm habercisi olarak portakal
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


portakal, yaklaşmakta olan bir felaketin habercisi olarak kullanılıyor. aracın saldırıya uğramasından hemen önce miriam çantasından bir portakal çıkarıp soymaya başlıyor. mülteci kampının kaosa dönmesinin öncesinde kee ve marichka bir portakalı paylaşıyor. portakal imgesinin bu şekilde kullanımı the godfather üçlemesi, american beauty gibi filmlerde de karşımıza çıkıyor.

--! spoiler !--
buradan
devamını gör...

mutluluk.
hamiyet yüceses'den şarkısını da bırakayım.

doymadım sana ağlarım
âh ederek yana yana
geç buldum çabuk kaybettim
hicrân oldu hayat bana
aldı felek çaresi yok
acısın allah bana
geç buldum çabuk kaybettim
hicrân oldu hayat bana

devamını gör...

çalıntı ya da hırsız ağır ithamlar. kaynak belirtmeden/alıntı yapmadan tanım girmek diyebiliriz.
bahsi geçen yazarın sözlükten gitmesine üzüldüm ama evernevergreen'in haksız olduğunu söyleyemeyiz. tamamen haklı da değil.

bir yazarın tanımlarının neredeyse çoğu copy/paste idi. adını hatırlamıyorum. kullanılan siteyi ve örnek tanımları moderatöre gönderdim. tanımlarına kaynak eklemesi yaptı.

basit bir şekilde çözülecek şeylerin linç kültürüyle dallanıp budaklanması hoş değil.
devamını gör...

tabii ki zekâ, sanat, ilham ve barış tanrıçası olan athena'dır.
savaş ve bilgeliğin dışında, edebiyat, şiir, müzik ve felsefe diyince de akıllara gelen ilk isimlerden biridir.
onun asil duruşu hakkında ne şiirler yazıldı.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim