evet arkadaşlar, bugün size tarikat kurmanın püf noktalarını göstereceğim başlıktır. malzemelerimiz şunlar:

+ minimum 150 gram sakal (bu hayati derece önemli)

+ bir adet cübbe (bu da çok önemli)

+ orta düzey arapça ve din bilgisi (tarikatın hamurudur)

+ bir tutam sallama yeteneği

+ sarık veya takke (opsiyonel)

+iki su bardağı sermaye

+ başlangıç için minimum 10 adet mürit

evet arkadaşlar tüm malzemelere sahip olduktan sonra, tarikatımı oluşturuyoruz ve tüm misafirlerimize anlatıyoruz. eğer bu malzemelerin iyisine sahipseniz hepsi olmasa bile birçoğu tarikatınıza katılacaktır. bu andan sonra biriktirdiğiniz müritlerden para toplayıp, sonrasında kg var'a basabilirsiniz.

küçük bir not daha: tarikatınız büyüdükten sonra ne kadar dinin temellerinden sapıp, ne kadar şirke doğru giderseniz tarikatınız da o derece devamlı olacaktır sayın arkadaşlar. sakın ola, kuran meali falan okutturup sorgulatmayın. aman diyim batarsınız. türkiye'de o taktik tutmuyor çünkü malumunuz.
devamını gör...

fox adıyla bilinen, kuzey amerika'da yaşayan algonkin dili konuşan bir kızılderili kabilesidir.
meskwaki ismi kızıl toprakların halkı demektir. ama fransızlar onları fox, tilki ismiyle kaydettiği için öyle tanınmışlardır.
eskiden wisconsin ve ontario civarında göller bölgesinde yaşıyorlardı.
kanada'da bulunan fransız güçlerinin, topraklarını almaya çalışmasına karşı aralıklarla 30 yıl civarı savaşmışlardır. fransa ordusu ve kızılderili ittifaklarının saldırıları sonucu büyük katliama uğramışlar ve sağ kalan az sayıda kişi sauk kabilesine sığınmış ve o günden sonra bu iki kabile hep beraber yaşamıştır.
fransa ile düşman olmalarından dolayı, ne yazıkki pontiac savaşı sırasında ingiliz'lerle birlik olmuşlardır. 1812 savaşında tecumseh ile birlik olmuş ve 1832 yılında a.b.d ordusuna karşı son kez savaştılar ama bu yenilgiden sonra artık topraklarını tamamen kaybedip, batıya gönderildiler.
kabile üyeleri bugün oklahoma, ıowa, kansas ve nebraska'daki rezervasyonlarda yaşıyorlar.
devamını gör...

direkt meşgule atma sebebim. müsait olup olmamak ile alakasız hoşuma gitmeyen arama türü.
devamını gör...

tatlıya verilen hiçbir para gereksiz değildir, tatlı tatlıysa. güzel bir keşkül için bir yemek parası dökebilirim.
devamını gör...

sürekli kadın cinayetlerinden bahsedip, erkek cinayetlerine ve sorunlarına gözünü kapalı tutan çifte standart düşkünü iki yüzlülere hatırlatılması gerekendir.

şiddete "cinsiyet" odaklı yaklaşan dangalaklar yuzune bu ulke hep geri kalacak. ne hikmet ise medya denen maymun hiç bu haberleri baş sayfa haberi yapmaz ve hiçbir zaman tartışılmaz.

sadece birkaçını hatırlatalım yoksa sabaha kadar yaz bitmez.

sevgilisiyle kocasını öldüren kadın :
www.hurriyet.com.tr/gundem/...

kocasını pompalı tufekle öldüren kadın :
www.hurriyet.com.tr/gundem/...

aldatma tartışmasında kocasını öldürdü
www.hurriyet.com.tr/gundem/...

uşak'ta kan donduran olay... uyuyan kocasını baltayla öldürdü
www.hurriyet.com.tr/gundem/...

tartıştığı kocasını bıçakla öldürdü
www.hurriyet.com.tr/gundem/...
devamını gör...

türkiye'nin ilk müzesi. müzenin ana binası (bkz: osman hamdi bey)'in kuruculuğunda 13 haziran 1891 yılında ziyarete açılmıştır.
çinili köşk(1880) ve sanayi-i nefise mektebi (1917) binalarının dahil edilmesiyle müze 3 binadan oluşan bir komplekse dönüştü.
müze ana bina, eski şark eserleri müzesi ve çinili köşk müzesi olmak üzere üç bölüme ayrılıyor.
ana bina, 1887'deki sayda kazılarından çıkarılan lahitleri sergilemek için yapılmış, mimar vallaury binanın cephesini yaparken iskender lahdi ve ağlayan kadınlar lahdi'nden esinlenmiştir.
kasım 2019'da biten restorasyondan sonra müzeye gittiyseniz ana binadaki serginin muhteşem olduğunu görmüşsünüzdür. bence avrupa müzelerine taş çıkaracak derecede başarılı olmuş.
ayrıca müzenin kedi ve heykellerle dolu çok hoş bir bahçesi var.

müzenin açıldığı tarih olan 13 haziran, günümüzde müzeciler günü olarak bilinir. bu da minik bir bilgi.
devamını gör...

hem kendisinin hem de arkadaş ortamının ahlaksız ve gevşek olduğunu anlayabileceğiniz insandır.

bazı şeyler özel kalmalıdır.
devamını gör...

oo sermaye düşmanlığı, alırım bi dal,

in sermaye we düşmanlık.


hayırlı okumalar. vitamin olsun.
devamını gör...

madalya alması gereken tanımlarımızın toplandığı başlık. düzeni sağlamak adına her yazarın sadece kendi tanımlarını yazmasını rica ediyoruz.
tanımlarda bakılacak madalya kriteri;

150 kelime ve üzerinde olması,
kitap- film kategorisi (kitap, dizi-film, müzik) ve bilgi içerikli tanım olması,
tamamen özgün olması.

not : alıntı içerisindeki kelimeler 150 kelimeye dahil edilmeyecektir.

başlık altına bıraktığınız tanımların, madalya işlemleriyle editörlerimiz ilgilenecek.
@evernevergreen
@armysuzy
kelime hesaplaması için charcounter.com/tr/ bu siteyi kullanabilirsiniz.
devamını gör...

galiba bu seneye özel ösym matematiği falan yarına bıraktı. zira türkçe bitti rahatladım dediğim an göklerden bir ses 5 dakikanız kaldı dedi. ayrıca her türkçe sorusuna 2 tane doğru şık koyarak öğrencilere müthiş bir kıyak yapmışlar buradan teşekkürlerimi iletiyorum.
devamını gör...

başıma bir şey gelmeyecekse çikolatadır.
devamını gör...

biraz zorlasak banyo bile yaparız, tabii len manyak mısın. kimseye söylemeyin ama aramızda minik bir sır. başkasından duysak ağzınıza tuvalet yaparız.
devamını gör...

gerçek ismi aristokles olup politik felsefenin babası kabul edilir. platon ismi geniş omuzlarından dolayı ona güreş hocası tarafından verilmiştir.
devamını gör...

en güçlü duygu hissizliktir bana göre. sevgi, nefret, korku... bunlar güçlüdür evet ama yokluğun verdiği boşluğu ve hissizliği hissetmiş bir insan anlayacaktır demek istediğimi. o hissizliği hissettiğiniz an* her şey anlamını yitirir benliğinizde. nefret ve sevgi de geride bakakalır öylece, sessizce.
devamını gör...

başlığı açan yazarı alkışlardım, ancak kankacılık yapıyor derler diye korkumdan alkışlayamadım.
devamını gör...

ispanyolca ve portekizce * hiçbir şey anlamına gelen kelimedir.

shakira'nın güzel, yavaş bir şarkısının adıdır aynı zamanda.
devamını gör...

eğlenmek tabii ki. başka ne olabilir ki?
devamını gör...

beni ölünce çöpe falan atabilirsiniz.

ölümü deneyimlemeden önce de -ölüm nasıl deneyimleniyorsa öyle tabi- böyle düşünüyordum, şimdi de böyle diyorum. en azından doğaya, canlılara bir faydam olur. toprak altında da oluyor tabi muhakkak bu dediğim, ama iş büyük, zahmeti çok mezar işinin. ondan da ziyade birazdan bahsedeceğim gündemleri var. konu bedenin dönüşümü ise (daha çirkin bir kelime ile anmak istemediğim için özür dilemeyeceğim) gayet basit yollardan da gerçekleştirilebilir bu. her neyse. kimse çöpe atmayacak beni, bu belli bir şey. ama yapabilirler(di). gerçekten bu sorun değil(di).

mezar, mezarlık garip bir yer. sevdiğiniz birini orada bırakmak, o "ritüeli" yaşamak gerçekten çok ilginç. bundan daha da çok çarpıcı bir hissi var gömme konusunun. ne kadar somutta kalmaya çalışırsanız çalışın, neye inanıyor, nasıl anlamlandırıyor, nasıl yaşıyor olursanız olun ölümü, mezarlık, mezarın kendisi, kefenin ya da tabutun üzerine toprak atmak işi zihninizin, düşüncelerinizin üstünü de bir süreliğine örtüyor... saçma sapan şeyler düşünüyorsunuz. toprak, taş falan alıp eve getiriyorsunuz. çıkmıyor aklınızdan uzun süre. sinirleniyorsunuz falan. keşke sadece görevliler yapsa bu işi, kimse şahit olmasa falan diye düşündüğümü hatırlıyorum mesela. ya da keşke başka bir yolu olsa bu işin diye. yani konu ölümden çok bir süreliğine mezar oluyor bir yakınınızı kaybettiğinizde. yahu desenize ne genelleme yapıyorsun deli misin, sende böyle olmuş bu iş. her neyse. çekim eklerime sahip çıkıyorum yazının devamında tamam, söz.

ülkede en hızlı, en sorunsuz, en düzgün işleyen sistematiklerden biri kurulmuş defin süreci için desem abartmış olmam bence. yakınınız öldükten hemen sonra, hastanede gerçekleşen ölümler için konuşuyorum, vefat eden kişinin birinci derece yakınlarından birini önce belediye, ardından mezarlıklar müdürlüğü arıyor. son derece kısa ve nazikçe gerçekleşen bu telefon görüşmelerinde anlıyorsunuz ki, sizin için her şey önceden ayarlanmış. siz, doktorların sizi hazırlamaya çalışan "allahtan ümit kesilmez ama durum bu bu" minvalli tüm konuşmalarına maruz kalır yine de umudunuzu yitirmeden belki de yürüyerek çıkacak buradan diye hayaller aleminde gezerken, bir ekibin arka planda birkaç gün içinde ölmesi muhtemel yakınınız için çeşitli ayarlamalar yapmış olduğunu fark ediyorsunuz. her şey çok hızlı oluyor. belediye cenaze nakil aracı gönderiyor, sizin mezar yeriniz varsa oraya naklediliyorsunuz, yoksa sizin için ayarlanan mezar yerine götürülüyorsunuz görevlilerce. normalde devlet dairelerinde, resmi işlemlerde suratımıza bakılmamasına, sorduğumuz sorulara bile yarım ağızlı cevaplar almaya alışkın olduğumuz için sizin için hiç zahmet yaratılmadan işlerin hallediliyor olmasına şaşırmadan edemiyorsunuz hala şok haliniz devam ettiği için falan. garip. ben ölüm belgesinin 3 nüsha olarak bana ücretsiz şekilde fotokopi çekilip bir devlet hastanesinde teslim edilmesinden dolayı yaşadığım şaşkınlığı mezarlığa giderken ablama anlattım yaa. döndü bana baktı, gerizekalı mısın senem, bana ne şu an fotokopiden dedi. ama birini mezarlıklar müdürlüğüne birini bilmem nereye verecekmişiz, hatta isterseniz aslı gibidir yapıp çoğaltabilirim bile dedi görevli dedim. cevap vermedi.
diyemedim ki, işler halledilmeliydi ve sen hamilesin. muhatap bendim. işlerin halledilmesine odaklı olduğum için ana kaptırmışım kendimi, özür dilerim.

geliyorsun mezarlığa, gömülmeden önce yapılması gereken bazı işler var. son hazırlıklar... aslında çok bilmiyorum buralarını ben meselenin. hem görmek istemedim hem de çok bulanık zaten. mezarlığın içindeki camiye gidene kadarki süreç çok yok bende. o yüzden detay veremiyorum ama sonra bir noktada namaz kılınıyor ölen kişi müslümansa. şaşırdığın birçok insan geliyor. gelmesini istediğin, ihtiyacın olan kimileri gelemiyor belki. hala çok bir şey anlamıyorsun. miden bulanıyor. sigarayı iç, yeme diye fısıldıyor en yakın arkadaşın kulağına. biraz ağlıyorsun, saçma bir espri yapıyorsun beklerken. herkes gülümsüyor sen hariç. namaz bitiyor. hızla taşıyorlar tabutu. sessizce yürüyorsun arkalarından.

mezar yeri kazılmış oluyor vardığınızda. sen kimseyi aramadın halbuki. başka biri de aramış olamaz biliyorsun. kim bu insanlar, nereden biliyorlardı babamın öleceğini diye geçiyor kafandan. acaba daha önce mi öldü, bize mi söylemediler diye uyanıyor aklının şeytanları kısa bir an için. bize bildirdikleri saatin üzerinden daha kaç saat geçti ki? gece çalışmıyor devlet daireleri...
düşüncelerin çok hızlı dağılıyor. toparlayamıyorsun zaten hiçbir şeyi. bak şimdi tabutun kapağı açıldı. uçup gidiyor kafan. alıyorlar koyuyorlar kuyuya. bir imam duruyor baş ucunda. göz göze geliyor senle, kaçırıyor bakışlarını. yapmayın demek istiyorsun, diyemiyorsun ya da bir an önce bitirin. o da olmuyor. uzadıkça uzuyor. kürekleri alıyorlar birbirlerinden elinden. nedense... son görev. birinin üstüne toprak atma görevi? mükemmel değil mi...

sonrası yine karanlık. dedim ya düşünceler, zihin örtülüyor. şuursuz bir süreç başlıyor. savrula savrula. oraya buraya çarpa çarpa. ben sadece mezarın içini düşünüyordum. hep mutsuz değildim, biraz zaman geçti, oh, sonunda çektiği acılar bitti bile dedim. sonra kalktım mezarlığa gittim toparladığımı düşünüp, baktım hala aynı noktadayım. hmm peki. daha zamanı gelmemiş.

önce özlemedim ben bir süre. daha önce de söylemiştim bunu birkaç kez. başka şeyler yaşadım, düşündüm dediğim gibi. sonra o başka şeyler, özlem tarifsiz bir büyüklükle her yeri kaplayınca ya yok oldular ya gözümün önünden onları göremeyeceğim bir yerlerimde kayboldular. yarın anlayacağız. evet yarın mezarlığa gidiyorum yeniden. özlemimi giderebileceğim bir manası olan bir mekan olarak ele almıyorum mezarlığı. o taşın işaret ettiği mezar yerinde bir ceset var çürümüş, babam yok. onunla konuşabileceğim bir yer falan da değil orası. hiçbir manası yok. mermerle etrafı çevrilmiş birkaç ton toprak görebiliyor olacağımı umuyorum yarın. ama böyle şeyleri yaşamadan tahmin edemiyorsun. böyle şeyleri düşünmemek gerektiğini ise yeterince kanadıktan sonra öğreniyorsun.

bakalım.
devamını gör...

kişiden kişiye değişmekle birlikte , herkesin düşüncesine saygı duyduğum şeyler bütünüdür. aşağıda yazanlar şahsi düşüncemdir, kimse alınmasın sevgili yazarlar.
1- deniz
2-çay
3-rakı
4- çeşitli ''-izmler''
devamını gör...

neyi çok söylüyorsan o yanın eksiktir, kusurludur.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim