mavi çocuklar- deniz kızı
keyifli dinlemeler...
devamını gör...

hani geçici olarak 1999 depreminde yaraları sarmak için çıkarılmıştı, vergi yükünü azaltmak yerine vurun vurun.
hem lüks tüketim ne? bizler mi 1000 küsur odası olan saraylarda yaşıyoruz?
yok ya gençler haklı bu ülkeden kaçmak istedikleri için.
devamını gör...

bazıları da hiç çocuk olmaz, ailede öyle büyük dertler vardır ki anne babalarına ebeveynlik etmekten çocuk olduğunu bile unuturlar.. sonra da o unutulamayan ve yaşanamamış olan çocukluğun yasını tutarlar.. hiç çocuk olmaya fırsat bulamamış olanlar, ömür boyu çocuklar gibi özgürce hareket etmenin hasretini yaşarlar...
devamını gör...

sözlükten önce kadındık diye yorumladım
devamını gör...

olgunluk ve yorulmuşluk sebebi.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

özelleştirme adı altında her yer satıldı özel sektöre. devlete ait kurum sayısı zaten çok az. madem hantal görüyorsunuz fabrikaları, sizin dediğinize göre bu kadar özel sektöre ait fabrikalarla işsiz kimse kalmazdı, piyasa şahane (!) işlerdi.
devamını gör...

bir gece ansızın ge-le-bi-li-riz*
çok güzel değil miyiz ama a dostlar? bakın ne güzel parıl pırılız**.
bekleyin görün, daha neler yapacağız...
devamını gör...

.
devamını gör...

birbirini tutmayan sayılara sahibim sözlük. 18 takipçim varmış ama karma puanıyla edindiğim -ne sandınız *- uygulamada 17 kullanıcı adı var. 1 tane çok gizli takipçim var sanırım.
devamını gör...

egede bir koy

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hindistanın, ingiliz emperyalizminin işgalinde olduğu yıllarda, müslüman kökenli birileri tarafından kurulmakla birlikte, islamdan çıkan bir gruptur.
tabiki cihad, kıyam, şehadet gibi ingilizlerin hoşuna gitmeyecek konuları reddediyorlar, "hepimiz kardeşiz, hepimiz aynıyız" diyorlar, hatta "siz bu ingilizleri işgalci, kötü sanıyorsunuz ama hepimiz biriz" muhabbeti yapıyorlardı.
bu yüzden ingilizler tarafından her türlü imkan verilen bir gruptur. fetöcüler gibi ingiltere ve a.b.d tarafından sevilirler.
devamını gör...

tennessee williams'ın oyunundan uyarlanmış oscar ödüllü elia kazan filmi.

film, mal varlığını kaybeden blanche'in senelerdir görmediği kız kardeşinin yanına gelmesi ve burada gelişen olayları konu ediniyor. blanche ve kardeşinin arasında ne derece yoğun bir sevgi var tartışılır. birbirlerini küçüklükten itibaren neredeyse hiç görmemişler. kardeşi blanche'in geçmişinden bihaber, o da kardeşinin hamile olduğunu bile bilmeyecek kadar uzak ona. kardeşinin kocası stanley vahşi* ve aslında zekidir de. blanche artık eski güzelliğini giderek kaybettiğini bilir ve bunun kaygısını yaşar. gidecek başka bir yeri olmadığı için bu ketum adamla aynı evde yaşamak için bile çaba gösterir. kaygıları o derece büyüktür ki, gerçek yaşını herkesten gizler mesela, gündüzleri dışarı çıkmaktan kaçınır kırışıklarının belli olmaması için. sağlam bir geleceği olmasının tek koşulu gibi gözüken mitch ile sevgili olur. aynı zamanda stanley'in arkadaşıdır da bu adam. işler bu yüzden tam olarak istediği gibi de gitmez.

film bu olaylar göze alındığında feminist bir bakışla da incelenebilir bence. kadın egemenliği, erkek-kadın ilişkileri ve sosyal yaşamdaki farklılıklar, toplumdaki yeri (blanche de stanley de alkole düşkündür mesela ama stanley bunu açık açık belli ederken, blanche gizleme ihtiyacı hisseder) sorgulanıp tartışılabilir.

ayrıca marlon brando nedir bu filmde böyle ya. yarı tanrı..

"i don't want realism. i want magic" repliği ile alnıma yapıştırmak istediğim cümleler listesine girmiştir.
devamını gör...

gerçek adı tom marvolo riddle'dır. harry potter kitaplarının türkçe sürümlerindeyse tom marvoldo riddle'dır ("adım lord voldemort" > "tom marvoldo riddle"). kendisi slytherin soyundan gelen saf kan bir anneden ve muggle (büyü dışı) bir babadan dünyaya gelmiştir. annesi babasını aşk büyüsüyle ayarttığından sevgi nedir bilmez bir biçimde büyümüştür. babası tarafından terk edilen ve daha sonra annesi ölen riddle yetimhanede büyüyüp farklılıkları nedeniyle albus dumbledore tarafından keşfedilerek hogwarts'a alınır. slytherin'e seçilen riddle başarılı bir öğrenci olsa da 5. yılında sırlar odası'nın açılması dolayısıyla masum olmasına rağmen hagrid'i suçlar ve okuldan atılmasını sağlar. sonraları hogwarts'tan mezun olan tom, borgin & burkes'te çalışmaya başlar. babasına nefret duyan tom kendine voldemort (fransızcada "ölüm uçuşu" demek) adını takıp ailesinden kalanları bulmaya koyulur. babasını öldürüp dayısının asasını çalarak hortkuluklar için bir arayışa çıkar. evvela profesör armando dippet'a karanlık sanatlara karşı savunma dersi için başvurur ancak reddedilir. bununla birlikte voldemort hortkuluklar için aradığı nesneleri bulmaya koyulur (helga hufflepuff'ın kupası, rowena ravenclaw'un kayıp diademi, marvoldo'nun yüzüğü, kendi güncesi, salazar slytherin'in madalyonu ve yılan nagini). bazılarının okulda olduğu gerekçesiyle yine hogwarts profesörlüğüne başvurur ancak bu kez de albus dumbledore tarafından reddedilir. nitekim altı hortkuluğu da tamamlayan voldemort, karanlık lord olarak anılagelir. dumbledore'un domuz kafası'nda sybill trelawney ile yaptığı görüşmeyi duyan severus snape'in meşhur kehaneti (karanlık lord'u altedecek güce sahip olan geliyor... ona üç kez karşı çıkmış olanlardan, yedinci ay ölürken doğacak... ve karanlık lord bu erkek çocuğu kendi dengi olarak işaretleyecek, ama o, karanlık lord'un bilmediği bir güce sahip olacak... ve ikisinden biri diğerinin elinde ölecek, çünkü diğeri varlığını sürdürürken ikiside yaşayamaz... karanlık lord'u alt edecek güce sahip olan, yedinci ay ölürken doğacak...) lord voldemort'a yetiştirmesiyle voldemort kehanette bahsi geçen kişiyi, yani harry potter'ı bulmaya davranır.
devamını gör...

çeşitli üniversiteler bu imkanı sunuyor. hadi bakalım diyerek başvurdum. benim tercihim anadolu üniversitesi insan hakları uzaktan eğitim tezsiz yüksek lisans oldu hadi hayırlısı diyerek başvurdum. dua edin güzel enerji gönderin sözlükdaşlar lüttffeeeen
devamını gör...

fakir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu nasıl bi genellemedir?
devamını gör...

günümüzdeki örneklerinden biri, çincenin yazımı için kullanılan hanzi olan yazı sistemdiir. hanzi, japoncaya kanji olarak geçmiştir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

eskiden olsa kesinlikle “hayir” derdim. surekli kavga, huzursuzluk, fakirlik gibi sebeplerle ve kardeslerle kotu bir iliski sonucunda boyle dusunurdum. keske benim de duzgun bir ailem olsaydi diyordum. arkadaslarimin ailelerine bakar, onlarin ailesi gibi ailem olsaydi keske diyorum. ama zamanla bu fikrim degisti, beni simdiki ben yapan sey ailemdi, o yasam tarziydi. bir de ne olursa olsun, annem ile babam, bir cocuk icin en onemli olan seyi vermisler bana: sevgi ve secme ozgurlugu. etrafima bakiyorum, bizim gibi bir cografyada ve standart aile yapimizla ben aslinda cok cok sansliymisim. ve simdi diyebilirim ki, “evet, yine ayni ailemi secerdim”.
devamını gör...

karşı çıkmadığım, zaman zaman da savunduğum hede. sebebi aslında basit, yemek fotoğrafı paylaşmanın görgüsüzlüğü hep "o yemeği yiyemeyen, aç insana kendisini kötü hissettirmeme" hassasiyetinden kaynaklanıyor. toplumda herkesin her yemeğe ulaşamıyor olduğu gerçeğini bu gerçeği olabildiğince gizleyerek, özünde aç ve yoksun olanın aslında o kadar aç yoksun olmadığına ikna çabası.
aç ve yoksun kişi mahrum kaldığı güzellikleri görmediğinden aslında konumunun ne kadar yoksun, sosyal hiyerarşide ne kadar geride olduğunun farkında olmuyor. çünkü etrafındaki herkes "abi biz de bi'şey yemiyoruz zaten merak etme" modunda stealth olarak takılıyor. gördüğü kadarı da onun bu eşitsizliğe sesini çıkarması için yeterli olmuyor, aç ve yoksulluğun sona ermesine de yaramıyor.
tam tersine herkes yemek fotoğrafı paylaşsa, herkesin sahip olduğu imkanlar herkes tarafından bilinse, hatta bunu yapmaya zorunlu olsalar, bunlardan mahrum olan insanların tepesi atar. "yeter lan yediğiniz içtiğiniz, hep güzel şeyler size niye bize yok? bizim suçumuz ne!?" diye sokaklara dökülürler.
biz bugüne kadar ''erdem ve ahlak'' kisvesi altında hep aslında göreceli olarak ayrıcalıklı kesime en az sıkıntı çıkaracak olan konforlu bir düzeneği sürdürüyoruz. anayasanda "sosyal devlet" diye geçiyorsun ama "aman ona toplumun ne kadar alt tabakasında olduğunu çok hissettirme" diyorsun. aman abi tadımız kaçmasın. sen yine portakallı pekin ördeğini ye ama bunu yaparken aç adama sistemin onu nasıl görmezden geldiğini hissettirme.

devlet burada bu temel eşitsizliği oluşturan ekonomik ve siyasi stratejilerin sahibi olarak sorumluluğu üstünden atmak için yine toplumu üstünüze sürecektir: "yemeğinin fotoğrafını paylaşıyorsan yemeğini de paylaş, iki fakiri de sen doyur" diyecektir. kendisi demez de topluma bunu dedirtir. oysa sen zaten o hesabı ödemek için harcadığın gelirinden de, üstüne hesabın kdv'sinden de sürekli olarak devletin topluca tutarlı ve iyi planlamayla doyurabileceği milyonlarca aç insanın parasını ödüyorsun. hepimiz ödüyoruz. sosyal devlette verginin temel amacı da budur, eşitsizliğin olumsuz etkilerini yok etmektir. halbuki bizde hükûmet, bu geliri seçimde varlığının devamlılığını sağlayacak unsurlara harcar. mesela duble yol yapar, köprü falan yapar. yemek vermez. verse de yeterince vermez.

seçmen de oyunu açları doyurmayı vaadedene değil de duble yol yapana verir. bu tercihiyle aslında kendi ahlakının sahteliğini de tescil eder. seçim sonrası da "aman abi olan var olmayan var bu yemek fotoğrafları olmuyor" der. aman diyim üçüncü boğaz köprüsünü, yeni havalimanını o adamın boğazından çaldıklarımızla yaptığımıza uyanır muyanır (!)
yemek fotoğraflarınızı paylaşın. en ağız sulandıracak instagram filtreleriyle, en lüks ışıklar altında, toplumun uçurumlarını en iyi veren kontrast ayarıyla.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim