ezel
bitmiyor.
izlemeye başladığım güne lanet olsun. tamam iyi hoş, tamam güzel dizi, tamam hatta en süper türk dizisi; ama bitmiyor. bahar'ın sahnelerini atlıyorum, mümtaz'ın, meliha'nın; bitmiyor. uzun bakışma sahnelerini, son ses müzik dayanan diğer doldurma sahneleri, insafsız dram sahnelerini de atlıyorum; gene bitmiyor.
şu dizi zamanında televizyona çekileceği yerde şimdilerin dijital platformlarında çekilse ne güzel olacakmış halbuki. bu haliyle varı yoğu bırakıp, hayatla bütün ilişiğinizi kesseniz bile bitirmek ortalama 15 günü buluyor. 15 gün!
bitmiyor.
izlemeye başladığım güne lanet olsun. tamam iyi hoş, tamam güzel dizi, tamam hatta en süper türk dizisi; ama bitmiyor. bahar'ın sahnelerini atlıyorum, mümtaz'ın, meliha'nın; bitmiyor. uzun bakışma sahnelerini, son ses müzik dayanan diğer doldurma sahneleri, insafsız dram sahnelerini de atlıyorum; gene bitmiyor.
şu dizi zamanında televizyona çekileceği yerde şimdilerin dijital platformlarında çekilse ne güzel olacakmış halbuki. bu haliyle varı yoğu bırakıp, hayatla bütün ilişiğinizi kesseniz bile bitirmek ortalama 15 günü buluyor. 15 gün!
bitmiyor.
devamını gör...
üç frenk havası radyo yayını
yayına kalan son 3 saat 20 dakika için zaman geçirecek bir aktivite aramaya başladım ve sabırsızlık had safhada. pek saygıdeğer kardeşlerimi bu güzel girişimleri için tebrik ediyorum.*
devamını gör...
patates
pizzaro isimli ispanyol kaşif tarafından ayak bastığı peru'da keşfedilmiş. o andan itibaren hızlı gelişen, kolay saklanabilen, doyurucu ve besleyici bir gıda olan patates, keşfe çıkacak olan gemilerin ambarlarını doldurmaya başlamış.
1840 senesinde rus hükümeti halkı patates ekmeye ikna etmeye çalışınca her allah'ın günü çavdar ekmeği yemeye alışık olan halk patates bize yabancı diye isyan etmeye kalkmış. şimdi artık geleneksel pek çok rus yemeğinde de bulunan bir gıda olmuş ve orada da seviliyor.
patatesin avrupa'ya yayılması ise otuz yıl savaşları (1618 - 1648) sırasında gerçekleşmiş. almanya'ya giden ispanyol askerler yanlarında patatesleri at yemi niyetiyle götürmüşler. o yıllarda yoksullukla cebelleşen alman köylüler, ispanyollardan bazen araklayarak bazen de dilenme yoluyla patatesi tatma fırsatı edinmişler. ama nasıl yiyeceklerini bilmedikleri için kabuğunu soymadan çiğ şekilde yemeye çalışmaları sonucu rahatsızlanmışlar. bundan şüphelenen almanlar, patatesi kolera, veba, humma gibi hastalık taşıyıcısı kabul etmişler ve patatesi fişlemişler. kendileri yemeyip hayvanlarına yedirmişler. bunun dışında da savaş esirlerine de yiyecek olarak vermişler.
işte bu almanlar'ın gayrı insanı tutumları olmasaymış, patates belki de tadının ne olduğunu bilmediğimiz bir hayvan yemi olarak kalacaktı.
1840 senesinde rus hükümeti halkı patates ekmeye ikna etmeye çalışınca her allah'ın günü çavdar ekmeği yemeye alışık olan halk patates bize yabancı diye isyan etmeye kalkmış. şimdi artık geleneksel pek çok rus yemeğinde de bulunan bir gıda olmuş ve orada da seviliyor.
patatesin avrupa'ya yayılması ise otuz yıl savaşları (1618 - 1648) sırasında gerçekleşmiş. almanya'ya giden ispanyol askerler yanlarında patatesleri at yemi niyetiyle götürmüşler. o yıllarda yoksullukla cebelleşen alman köylüler, ispanyollardan bazen araklayarak bazen de dilenme yoluyla patatesi tatma fırsatı edinmişler. ama nasıl yiyeceklerini bilmedikleri için kabuğunu soymadan çiğ şekilde yemeye çalışmaları sonucu rahatsızlanmışlar. bundan şüphelenen almanlar, patatesi kolera, veba, humma gibi hastalık taşıyıcısı kabul etmişler ve patatesi fişlemişler. kendileri yemeyip hayvanlarına yedirmişler. bunun dışında da savaş esirlerine de yiyecek olarak vermişler.
işte bu almanlar'ın gayrı insanı tutumları olmasaymış, patates belki de tadının ne olduğunu bilmediğimiz bir hayvan yemi olarak kalacaktı.
devamını gör...
denizcilik terimleri
- abaşo
gemiyi baş taraftan veya kıç taraftan halat ile karaya, limana bağlamak.
- aborda
bir teknenin, başka bir tekneye ya da iskeleye, yandan yanaşması.
- abosa
genelde zincirin durdurulması için kullanılan terimdir.
- abramak
kontrol altına almak, komutası altında tutmak
- aganta
zincir veya halatın kısa bir zaman için elde tutulup bırakılmaması.
- alabora
altüst olma, teknenin ters çevrilmesi, yan yatması ama su üstünde yüzer pozisyonunun devam etmesi durumu.
- alarga
açıkta demektir. açıkta demirde bekleyen tekne ve gemiler için kullanılan terimdir.
- alesta
hazır olmak, hazır olarak apikoda* beklemek.
- apiko
demirin vira edildiğinde, deniz dibinden kurtulup dimdik durduğu vaziyet veya dikkatli olarak beklemek.
- avara
gemi, yelkenli, bot veya teknenin yanaşmış olduğu yerden ayrılması.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- baba
halat volta etmek için ağaç veya metalden yapılmış silindirik biçimde güverte veya rıhtıma bağlanmış parça.
- babafingo
yelkenli bir teknede eğer direk üç kısımdan ibaret ise; en üstteki parça.
- badarna etmek
bir halatın aşınmaması için üstünün halat veya koruyucu bir malzeme ile sarılması.
- baştankara etmek
tekneyi bir sahile, rıhtıma veya kumsala baş taraftan oturtmak veya yanaştırmak.
- bosa tutmak
bir halat veya zincirin bedeni üzerine bosa* tutarak abramak* .
- boş almak
gevşek bir halatı germek için fazlasını kesmek.
- burgata
halat ve zincir ebadını ölçmek için kullanılan bir ölçü.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- camadan
camadan vurmak. yelken alanının küçültülmesi. sert havalarda yelkenli teknelerde uygulanır.
- camadan bağı
bu küçültmeyi yapmada kullanılan bir bağ çeşidi.
- ceviz
halatların ucuna tutabilmek için veya süs olarak yapılan bir cins düğüm seklindeki işleme.
- cunda
uç demektir. (direk cundası, seren cundası, bumba cundası. )
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- çalım
geminin başı ile kıçı arasında inik meyil veya kıç tarafta su kesiminin altındaki dar kesim.
- çamçak
teknede biriken suyu toplamak için tahtadan yapılmış bir cins kepçe.
- çarmık
direklerin her iki bordasına bağlanabilmesi için gerilmiş tel halatlar.
- çımarıva
personelin tekne boyunca yan yana selamlama için dizilmesi.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- dese etmek
halatın veya zincirin iyice gerilmesi.
- double-bottom
teknenin iç ve dış kaplamaları arasında kalan, genellikle gemi boşken deniz suyu ile doldurulan boşluk.
- dümen zaviyesi
dümen yelpaze sathının omurga ile yapmış olduğu açı.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- el incesi
bir tekneden diğerine veya sahile atılan ucunda kurşun bir ağırlığın ceviz ile kaplı olduğu ve sonuçta bir halatın bağlanarak gönderildiği, parekete savlosu gibi incecik bir halat.
- el iskandili
elektrikli iskandil olmayan teknelerde, derinlik ölçmek için çımasına 5 kg'lık bir kurşun asılmış ve üzerine kulaç taksimatı yapılmış olan savlo.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- faça etmek
seren yelkenlerin bir taraftan prasya* olduğu halde kapatılması.
- façuna etmek
badarnanın tel veya mürnel ile sıkı sıkıya bağlanmasıdır.
- fora etmek
bir yere bağlanmış olan halatın oradan çıkartılması.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- gabya
ana direk ile babafingo çubuğu arasındaki çubuk veya yelken.
- gomina
bir deniz milinin onda birine eşit ölçü birimi.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- hırça mapası
zincirin zincirlikten çimasının omurgaya bağlandığı kilit.
- hisa etmek
bir şeyi yukarı kaldırmak.*
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- ırgat
demir almada, halatları dolayıp gemiyi yanaştırmada veya karaya çekmede kullanılan, hidrolik, elektrikli, istimli veya insan kuvvetiyle çalıştırılan yatay veya dikey mekanizma.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- iskanca
değiştirmek. *
- iskarça
bir liman veya koy içindeki kalabalık tekne grubu, karışık olarak demirlemiş olan tekneler topluluğu.
- istinga etmek
yelkenleri toplamak.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- kaloma
demir üzerinde bulunan teknelerin denizde bulunan zincir mesafesi.
- kana rakamları ( draft )
gemilerin çektikleri su derinliğini göstermek için baş ve kıç dikmeler hizasına sancak ve iskele taraflara desimetre veya feet cinsinden çizilmiş rakamlar. [romen ve italik]
- kasa
halatların çımalarına açılmayacak şekilde yuvarlak şekilde yapılan ve dikişle emniyete alınan yuvarlak büyük halkalar.
- kerte
bir dairenin 32’de biridir. *
- küpeşte *
gemilerde borda kaplamalarının en üstü, güverteden yukarıda kalan bölümler.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- laçka
boşta, gevşemiş anlamlarında kullanılır.
- lava etmek
halatın boşunu alıp germek.
- lumbarağzı
gemilere giriş-çıkış için kullanılan bordada dört köşeli kapı, kapak.
- lumbuz
gemilerdeki pencerelere verilen isim.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- manika
havalandırma için kullanılan geniş boru, baca.
- mapa
sabit halka.
- matafora
tekne ve botların asılabilmesi için ucunda palanga bulunan taşıyıcı.
- mayna etmek
aşağı indirmek*
- mezestre
bayrağı ya da flamayı yarıya indirmek.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- orsa
rüzgara karşı seyirdir. en küçük açıda rüzgarı alarak yapılan seyir.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- palamar
gemilerin rıhtım ya da limana bağlanmasında kullanılan halattan daha kalın yoma*lara verilen isimdir.*
- palanga
bir halat ve iki makaradan oluşan kaldırma mekanizması.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- roda
kullanılmış halat sargısı
- rota
geminin takip ettiği yol, çizgi, hat.
- rüzgaraltı
rüzgarın estiği yönün tam aksi.
- rüzgarüstü
rüzgarın estiği yön.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- safra
bir gemide dengenin sağlanması amacıyla sintinesine koyulan ağırlık.
- salpa
demirin deniz dibinden kurtulması, ağırlığın demire binmesi durumu.
- sancak alabanda
dümenin sancak tarafa tam basılması yönünde verilen komut.
- saravele
yelkenin sarılması için verilen komut.
- savlo
sancak çekmek için kullanılan 1.5 burgatalık ince halat.
- sintine
bir teknenin su hattı altında kalan iç kısmına verilen isimdir. geminin makine ve kazanlarının bulunduğu kısmın zemininin ve ambar güvertesinin altında kalır. gemi içinde sızan sularla, makine ve kazan dairelerinden akan yağların depolandığı en altta kalan kısma sintine bölgesi denir.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- şeytan çarmıhı
iki halat arasına yerleştirilen ahşap basamaklardan oluşan bordadan sarkıtılan merdiven.*
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- talvek hattı
boğazlarda ortadan geçtiği varsayılan hat.
- toka etmek
karşılıklı iki parçayı bir araya getirmek.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
-usturmaça
bir birinin üzerine veya rıhtıma yanaşan teknelerin bordalarının zarar görmemesi veya boyalarının bozulmaması için araya koydukları ahşap , plastik veya halatlardan yapılmış balon, silindir biçimindeki yastık.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- varagele
iki nokta arasına gerilen ve bir şeyin çekilerek taşınmasına, götürülüp getirilmesine yarayan halat.
- vardavela
teknelerin küpeştelerinde ve borda iskelelerinde personelin korunması için dikilmiş bulunan sabit veya yatar kalkar puntellerin üzerine yatay olarak geçirilmiş demir veya ağaç tiriz. *
- vira
almak, çekmek anlamında kullanılan bu sözcüğün bir çok ülkenin lisanında karşılığı yoktur, hemen hemen bütün denizciler tarafından kullanılan evrensel bir terimdir.*
- viya
gemiyi veya tekneyi istenilen rotaya döndükten sonra, istenilen yöne seyredilmesi için verilen komut.*
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- yalpa
geminin dalgalardan sancak ve iskeleye aralıklarla yatıp, doğrulması, sallanması.
- yeke
dümen başına takılıp dümenin istenilen tarafa basılması için kullanılan demir veya ağaçtan yapılmış kol.
- yelpaze
dümenin su içinde kalan büyük kısmı.
- yürya
bir halatın elle çekerken üzerine yatarak mola vermeksizin çekmek.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- zabit
ticari gemilerde ikinci ve varsa üçüncü kaptana verilen isim.
- zahiri rüzgar
geminin rüzgarı ile hakiki rüzgarın birleşimi ile ortaya çıkan ve gemide hissedilen rüzgara verilen isimdir.
- zincirlik
başaltında demir zincirlerinin muhafaza edildiği yer.
- zoka
uç tarafında küçük bir balık biçiminde kurşun bulunan bir çeşit balık iğnesi.
gemiyi baş taraftan veya kıç taraftan halat ile karaya, limana bağlamak.
- aborda
bir teknenin, başka bir tekneye ya da iskeleye, yandan yanaşması.
- abosa
genelde zincirin durdurulması için kullanılan terimdir.
- abramak
kontrol altına almak, komutası altında tutmak
- aganta
zincir veya halatın kısa bir zaman için elde tutulup bırakılmaması.
- alabora
altüst olma, teknenin ters çevrilmesi, yan yatması ama su üstünde yüzer pozisyonunun devam etmesi durumu.
- alarga
açıkta demektir. açıkta demirde bekleyen tekne ve gemiler için kullanılan terimdir.
- alesta
hazır olmak, hazır olarak apikoda* beklemek.
- apiko
demirin vira edildiğinde, deniz dibinden kurtulup dimdik durduğu vaziyet veya dikkatli olarak beklemek.
- avara
gemi, yelkenli, bot veya teknenin yanaşmış olduğu yerden ayrılması.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- baba
halat volta etmek için ağaç veya metalden yapılmış silindirik biçimde güverte veya rıhtıma bağlanmış parça.
- babafingo
yelkenli bir teknede eğer direk üç kısımdan ibaret ise; en üstteki parça.
- badarna etmek
bir halatın aşınmaması için üstünün halat veya koruyucu bir malzeme ile sarılması.
- baştankara etmek
tekneyi bir sahile, rıhtıma veya kumsala baş taraftan oturtmak veya yanaştırmak.
- bosa tutmak
bir halat veya zincirin bedeni üzerine bosa* tutarak abramak* .
- boş almak
gevşek bir halatı germek için fazlasını kesmek.
- burgata
halat ve zincir ebadını ölçmek için kullanılan bir ölçü.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- camadan
camadan vurmak. yelken alanının küçültülmesi. sert havalarda yelkenli teknelerde uygulanır.
- camadan bağı
bu küçültmeyi yapmada kullanılan bir bağ çeşidi.
- ceviz
halatların ucuna tutabilmek için veya süs olarak yapılan bir cins düğüm seklindeki işleme.
- cunda
uç demektir. (direk cundası, seren cundası, bumba cundası. )
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- çalım
geminin başı ile kıçı arasında inik meyil veya kıç tarafta su kesiminin altındaki dar kesim.
- çamçak
teknede biriken suyu toplamak için tahtadan yapılmış bir cins kepçe.
- çarmık
direklerin her iki bordasına bağlanabilmesi için gerilmiş tel halatlar.
- çımarıva
personelin tekne boyunca yan yana selamlama için dizilmesi.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- dese etmek
halatın veya zincirin iyice gerilmesi.
- double-bottom
teknenin iç ve dış kaplamaları arasında kalan, genellikle gemi boşken deniz suyu ile doldurulan boşluk.
- dümen zaviyesi
dümen yelpaze sathının omurga ile yapmış olduğu açı.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- el incesi
bir tekneden diğerine veya sahile atılan ucunda kurşun bir ağırlığın ceviz ile kaplı olduğu ve sonuçta bir halatın bağlanarak gönderildiği, parekete savlosu gibi incecik bir halat.
- el iskandili
elektrikli iskandil olmayan teknelerde, derinlik ölçmek için çımasına 5 kg'lık bir kurşun asılmış ve üzerine kulaç taksimatı yapılmış olan savlo.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- faça etmek
seren yelkenlerin bir taraftan prasya* olduğu halde kapatılması.
- façuna etmek
badarnanın tel veya mürnel ile sıkı sıkıya bağlanmasıdır.
- fora etmek
bir yere bağlanmış olan halatın oradan çıkartılması.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- gabya
ana direk ile babafingo çubuğu arasındaki çubuk veya yelken.
- gomina
bir deniz milinin onda birine eşit ölçü birimi.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- hırça mapası
zincirin zincirlikten çimasının omurgaya bağlandığı kilit.
- hisa etmek
bir şeyi yukarı kaldırmak.*
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- ırgat
demir almada, halatları dolayıp gemiyi yanaştırmada veya karaya çekmede kullanılan, hidrolik, elektrikli, istimli veya insan kuvvetiyle çalıştırılan yatay veya dikey mekanizma.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- iskanca
değiştirmek. *
- iskarça
bir liman veya koy içindeki kalabalık tekne grubu, karışık olarak demirlemiş olan tekneler topluluğu.
- istinga etmek
yelkenleri toplamak.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- kaloma
demir üzerinde bulunan teknelerin denizde bulunan zincir mesafesi.
- kana rakamları ( draft )
gemilerin çektikleri su derinliğini göstermek için baş ve kıç dikmeler hizasına sancak ve iskele taraflara desimetre veya feet cinsinden çizilmiş rakamlar. [romen ve italik]
- kasa
halatların çımalarına açılmayacak şekilde yuvarlak şekilde yapılan ve dikişle emniyete alınan yuvarlak büyük halkalar.
- kerte
bir dairenin 32’de biridir. *
- küpeşte *
gemilerde borda kaplamalarının en üstü, güverteden yukarıda kalan bölümler.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- laçka
boşta, gevşemiş anlamlarında kullanılır.
- lava etmek
halatın boşunu alıp germek.
- lumbarağzı
gemilere giriş-çıkış için kullanılan bordada dört köşeli kapı, kapak.
- lumbuz
gemilerdeki pencerelere verilen isim.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- manika
havalandırma için kullanılan geniş boru, baca.
- mapa
sabit halka.
- matafora
tekne ve botların asılabilmesi için ucunda palanga bulunan taşıyıcı.
- mayna etmek
aşağı indirmek*
- mezestre
bayrağı ya da flamayı yarıya indirmek.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- orsa
rüzgara karşı seyirdir. en küçük açıda rüzgarı alarak yapılan seyir.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- palamar
gemilerin rıhtım ya da limana bağlanmasında kullanılan halattan daha kalın yoma*lara verilen isimdir.*
- palanga
bir halat ve iki makaradan oluşan kaldırma mekanizması.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- roda
kullanılmış halat sargısı
- rota
geminin takip ettiği yol, çizgi, hat.
- rüzgaraltı
rüzgarın estiği yönün tam aksi.
- rüzgarüstü
rüzgarın estiği yön.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- safra
bir gemide dengenin sağlanması amacıyla sintinesine koyulan ağırlık.
- salpa
demirin deniz dibinden kurtulması, ağırlığın demire binmesi durumu.
- sancak alabanda
dümenin sancak tarafa tam basılması yönünde verilen komut.
- saravele
yelkenin sarılması için verilen komut.
- savlo
sancak çekmek için kullanılan 1.5 burgatalık ince halat.
- sintine
bir teknenin su hattı altında kalan iç kısmına verilen isimdir. geminin makine ve kazanlarının bulunduğu kısmın zemininin ve ambar güvertesinin altında kalır. gemi içinde sızan sularla, makine ve kazan dairelerinden akan yağların depolandığı en altta kalan kısma sintine bölgesi denir.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- şeytan çarmıhı
iki halat arasına yerleştirilen ahşap basamaklardan oluşan bordadan sarkıtılan merdiven.*
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- talvek hattı
boğazlarda ortadan geçtiği varsayılan hat.
- toka etmek
karşılıklı iki parçayı bir araya getirmek.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
-usturmaça
bir birinin üzerine veya rıhtıma yanaşan teknelerin bordalarının zarar görmemesi veya boyalarının bozulmaması için araya koydukları ahşap , plastik veya halatlardan yapılmış balon, silindir biçimindeki yastık.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- varagele
iki nokta arasına gerilen ve bir şeyin çekilerek taşınmasına, götürülüp getirilmesine yarayan halat.
- vardavela
teknelerin küpeştelerinde ve borda iskelelerinde personelin korunması için dikilmiş bulunan sabit veya yatar kalkar puntellerin üzerine yatay olarak geçirilmiş demir veya ağaç tiriz. *
- vira
almak, çekmek anlamında kullanılan bu sözcüğün bir çok ülkenin lisanında karşılığı yoktur, hemen hemen bütün denizciler tarafından kullanılan evrensel bir terimdir.*
- viya
gemiyi veya tekneyi istenilen rotaya döndükten sonra, istenilen yöne seyredilmesi için verilen komut.*
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- yalpa
geminin dalgalardan sancak ve iskeleye aralıklarla yatıp, doğrulması, sallanması.
- yeke
dümen başına takılıp dümenin istenilen tarafa basılması için kullanılan demir veya ağaçtan yapılmış kol.
- yelpaze
dümenin su içinde kalan büyük kısmı.
- yürya
bir halatın elle çekerken üzerine yatarak mola vermeksizin çekmek.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- zabit
ticari gemilerde ikinci ve varsa üçüncü kaptana verilen isim.
- zahiri rüzgar
geminin rüzgarı ile hakiki rüzgarın birleşimi ile ortaya çıkan ve gemide hissedilen rüzgara verilen isimdir.
- zincirlik
başaltında demir zincirlerinin muhafaza edildiği yer.
- zoka
uç tarafında küçük bir balık biçiminde kurşun bulunan bir çeşit balık iğnesi.
devamını gör...
16 mayıs 2021 sedat peker'in açıklamaları
hakkında yapılan parodileri takip ettiğim açıklamalar.
ben böyle gündemleri önce parodilerden yakalıyorum sonra bakıyorum aslı parodisinden daha komik. *
ben böyle gündemleri önce parodilerden yakalıyorum sonra bakıyorum aslı parodisinden daha komik. *
devamını gör...
ıvanmılınskı'nin profilindeki dedenin çekiciliği
gece gece aklıma düşen ve acıyan kolumla * şu güzide tanımı girmeme sebebiyet veren yaşlı adam çekiciliği.
o duruş, o bakış, o karizma... bir salon beyefendiliği, bir serserilik... sormayın gitsin. bayılıyorum o profil fotoğrafına. o adam babam ya da dedem olsa keşke, genlerimiz benzese de kendisi kadar havam olsa.
deli oluyorum ulan! mikemmel! *
*
gene mi geldiniz editi: oğlum adamın yüzü gülsün diye yaptık, kasmayın bu kadar aklınıza qurban ya.
o duruş, o bakış, o karizma... bir salon beyefendiliği, bir serserilik... sormayın gitsin. bayılıyorum o profil fotoğrafına. o adam babam ya da dedem olsa keşke, genlerimiz benzese de kendisi kadar havam olsa.
deli oluyorum ulan! mikemmel! *
*
gene mi geldiniz editi: oğlum adamın yüzü gülsün diye yaptık, kasmayın bu kadar aklınıza qurban ya.
devamını gör...
bekârın parasını it yer yakasını bit
sorumluluk sahibi olmayan kişilerin neyi nasıl harcadığına, nasıl yaşadığına dikkat etmediğini anlatan bir acayip atasözü. sanki herkes aynı olmak zorundaymış gibi...
devamını gör...
cemal süreya
cemal süreya darphane'de müdür; paranın yerinde şair müdür. bütün yolsuzlukları tespit edip, rapor etmiş, ankara'ya göndermiş, mükafat bekliyor. ama ses yok. bir daha yazıp bir daha göndermiş.
çok geçmeden zamanın bakanı darphane'yi teftişe gelir. gelir ama cemal süreya’nın elini bile sıkmaz.
"bu kapının arkasında ne var?" diyerek bütün odaları dolaşır. cemal süreya’ya hiç muhatap olmaz, yardımcılarına sorar. bu kapının arkasında ne var, burada ne var.. iki saat dolaşıyor ve gidiyor.
giderken cemal süreya der ki:
"bir kapı var ki, onu size hiç açmayacağız".
"hangi kapı, ne kapısı" der bakan.
"gönlümüzün kapısı".
bakan gider, bir rapor hazırlar: darphaneyi gezdim, çok pis buldum. müdür cemalettin seber’i (cemal süreya) görevden alıyorum. cemal süreya bu yazıyı alınca bir basın toplantısı düzenler, der ki:
"bakan haklı, gerçekten de o gün şanlı darphane, tarihinde ilk defa kirliydi. o da sayın bakanın burada teftişte olduğu saatlerdi."
sunay akın
mülkiye konferansları'ndan
çok geçmeden zamanın bakanı darphane'yi teftişe gelir. gelir ama cemal süreya’nın elini bile sıkmaz.
"bu kapının arkasında ne var?" diyerek bütün odaları dolaşır. cemal süreya’ya hiç muhatap olmaz, yardımcılarına sorar. bu kapının arkasında ne var, burada ne var.. iki saat dolaşıyor ve gidiyor.
giderken cemal süreya der ki:
"bir kapı var ki, onu size hiç açmayacağız".
"hangi kapı, ne kapısı" der bakan.
"gönlümüzün kapısı".
bakan gider, bir rapor hazırlar: darphaneyi gezdim, çok pis buldum. müdür cemalettin seber’i (cemal süreya) görevden alıyorum. cemal süreya bu yazıyı alınca bir basın toplantısı düzenler, der ki:
"bakan haklı, gerçekten de o gün şanlı darphane, tarihinde ilk defa kirliydi. o da sayın bakanın burada teftişte olduğu saatlerdi."
sunay akın
mülkiye konferansları'ndan
devamını gör...
ilginç etimolojik bağlantılar
dilimizde yanlış yer edinmiş fransızca kökenli kelimelerden biridir ''restoran''.* bu kelime birçok yerde ne yazık ki ''restaurant'' olarak kullanılmaktadır. kökü latince olan ''restaurare'' kelimesine dayanmaktadır; bu kelime, re- “tekrardan” anlamında ön ek ile –staurare “kurmak, yenilemek, onarmak” kökünün birleşimiyle oluşmaktadır. kelimenin tarihine göz atarsak bu yanlış kullanımın önüne geçebiliriz kanısındayım. paris'te, kaynaklardaki bilgiye göre 1765 yılında m. boulanger* mahlaslı biri tarafından çorba hatta daha doğrusu et suyu satılan bir dükkan açılıyor. açmış olduğu dükkanın önüne ise ''boulanger débite des restaurants divins”* yazılı bir tabela asmış. çevirisini not düşmüş olduğum tabeladan da anlaşıldığı üzere o zamanlar restoran kelimesi aslında et suyu çorbalarına deniliyormuş. 18. yüzyıl fransasında ise o dönemler halk tarafından zayıf, zarif ve tabiri caizse çıtkırıldım olmaya özeniliyordu ve bu sebeple de boulanger, bu kişilerin güçlerini yeniden toplamalarına yarayan, onları ''onaran'' et suyu çorbaları satmaya başlamış. bir zaman sonra bu tarz yerler açanlara restoran sahibi denilmeye başlandığından olsa gerek, kelime artık bir ürünün değil mekânın adına dönüşüvermiş. türkçe'de ilk kullanımı ise abdülhak hamid tarafından 1878 yılında kullanıldığı iddia ediliyor. günümüzde türkçe karşılığı ''restoran'' olarak bilinse de aslında ''lokanta'' veya ''aşevi'' daha doğru kullanımlardır.
devamını gör...
yazarların kendilerine söylemek istedikleri
hayat bu kadar düşünmeye ve takmaya gelmez. gelişine yaşa.
devamını gör...
güne bir şarkı bırak
barış manço-nane limon kabuğu.
devamını gör...
hüzün
ben bende yarattığın sevgi açlığını doyuramıyorum tek başıma. ne okuduğum kitaplar, ne gittiğim ağlamalı filmler, nede başı okşanan bi çocuk görünce..
ne kadar zaman oldu beni merak etmiyorsun? bunu hiç düşündün mü acaba.. kaç yaşında yahu deyip parmak hesabı yaptın mı yada en sevdiği renk nedir, hangi yemeği çok severdi, şu kıyafet çok yakışırdı..
sahi başardıklarımla hiç gurur duydun mu? yada duydun mu..
içimde kocaman bi kara delik bıraktın. şu yaşıma geldim, yama yaptığım her yerden patlarken yeni bir yama ile kapatıyorum..
sevebilse severdi diyorum. şımarıklık değil benim istediğim. annemin gitmek gibi acelesi vardı. ama sen hala hayattasın, neden istemedin beni..
senden alamadığım tüm hırsımı hep kendimden çıkardım. çalıştım.. daha çok çalıştım, dişledim kendimi çalışarak biliyor musun? bilmiyorsun.
bana bıraktığın “güvenme” duygusunu iliklerime kadar hissediyorum ve bu bazen merhametimi eziyor..
atıl hissetmek çok kötü biliyor musun. böyle sığamıyorsun koca koca odalar da yapsan kendine. çiçekli bahçelerin olsa bile bakamıyorsun, ait değilsin senin değil çünkü..
baba, beni neden sevemedin?
ne kadar zaman oldu beni merak etmiyorsun? bunu hiç düşündün mü acaba.. kaç yaşında yahu deyip parmak hesabı yaptın mı yada en sevdiği renk nedir, hangi yemeği çok severdi, şu kıyafet çok yakışırdı..
sahi başardıklarımla hiç gurur duydun mu? yada duydun mu..
içimde kocaman bi kara delik bıraktın. şu yaşıma geldim, yama yaptığım her yerden patlarken yeni bir yama ile kapatıyorum..
sevebilse severdi diyorum. şımarıklık değil benim istediğim. annemin gitmek gibi acelesi vardı. ama sen hala hayattasın, neden istemedin beni..
senden alamadığım tüm hırsımı hep kendimden çıkardım. çalıştım.. daha çok çalıştım, dişledim kendimi çalışarak biliyor musun? bilmiyorsun.
bana bıraktığın “güvenme” duygusunu iliklerime kadar hissediyorum ve bu bazen merhametimi eziyor..
atıl hissetmek çok kötü biliyor musun. böyle sığamıyorsun koca koca odalar da yapsan kendine. çiçekli bahçelerin olsa bile bakamıyorsun, ait değilsin senin değil çünkü..
baba, beni neden sevemedin?
devamını gör...
normal sözlük'ü özlemek
birkaç gün giremedim birileri beni çok fena üzdü ama özlemişim tekrar geldim, eskisi gibi tanımları yapıştırmaya başlarım.
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın sözlükçüm.
bedenim spora tepki veriyor sanırım iki gündür zor uyanıp yataktan çok daha zor kalkıyorum.
halbuki yani öyle zorladığım falan yok 1 saat kadar kardiyo yapıyorum. yürü, hızlı yürü, koş, eliptik (evlere şenlik) he arada bir iki ağırlıksız hareket sonra bisiklet bitiş.
salonu yüzme havuzuna çevirmeye az kaldı gibi. yahu bu insanlar neden hiç terlemiyor? yani hiç demeyelim tamam ama ben niye oluk oluk terlerken onların sadece alıncağızlarında bir iki pıt oluyor?
bu konu beni ziyadesiyle sinir ediyor.
püff kahvemi yudumlarken bunları düşünmekte ne bileyim.
ev bugün bir tık kalabalık p. tesi itibariyle kendi normal yaşantıma geçeceğim. misafir gibi görünüp eve tebelleş olmuş insanlar dağılıyor sonunda. hahah ne kadar insan seviyorum ben ya canım kendim.
neysem ben gidem size iyi sözlükler canlar.
hoşça galın!
bedenim spora tepki veriyor sanırım iki gündür zor uyanıp yataktan çok daha zor kalkıyorum.
halbuki yani öyle zorladığım falan yok 1 saat kadar kardiyo yapıyorum. yürü, hızlı yürü, koş, eliptik (evlere şenlik) he arada bir iki ağırlıksız hareket sonra bisiklet bitiş.
salonu yüzme havuzuna çevirmeye az kaldı gibi. yahu bu insanlar neden hiç terlemiyor? yani hiç demeyelim tamam ama ben niye oluk oluk terlerken onların sadece alıncağızlarında bir iki pıt oluyor?
bu konu beni ziyadesiyle sinir ediyor.
püff kahvemi yudumlarken bunları düşünmekte ne bileyim.
ev bugün bir tık kalabalık p. tesi itibariyle kendi normal yaşantıma geçeceğim. misafir gibi görünüp eve tebelleş olmuş insanlar dağılıyor sonunda. hahah ne kadar insan seviyorum ben ya canım kendim.
neysem ben gidem size iyi sözlükler canlar.
hoşça galın!
devamını gör...
kfc
zaafım..
tavuğun dışındaki sosda bulunan undan sebep şu an yiyemediğim, ekmeğinin ayrıca hastası olduğumdur kfc..
kovalarca buzluğa atıp, sürekli yediğim dönemler olmuştur.. sağlıksızdır, biliyorumdur, en az çikolatalı açma kadar favori besinimdir zinger..
tavuğun dışındaki sosda bulunan undan sebep şu an yiyemediğim, ekmeğinin ayrıca hastası olduğumdur kfc..
kovalarca buzluğa atıp, sürekli yediğim dönemler olmuştur.. sağlıksızdır, biliyorumdur, en az çikolatalı açma kadar favori besinimdir zinger..
devamını gör...
başlangıç kütle fonksiyonu
çökmekte olan bir moleküler buluttan oluşacak yıldızların kütle dağılımını veren fonksiyon. bir moleküler bulutta oluşan tüm yıldızların kütlesi aynı değildir.
devamını gör...
twitter'da fahrettin koca'yı taciz eden abla
artık istediğine ulaşmış olan kişidir. gündem olma isteğine yani. en azından şimdilik bu kadarını biliyoruz.
devamını gör...


