yaşar kemal
bu topraklardan çıkmış değerli bir yazardır. gelmişken şu anısını bırakalım.
yaşar kemal’e milletvekilliği önerilmiş
-gelin sizi önce milletvekili, sonra da kültür bakanı yapalım
+iyi ama bu halk beni seçmez, oy vermez
-neden?
+ben bu halka hiçbir kötülük yapmadım ki
onları ne sömürdüm, ne hakaret ettim, ne ekmekleriyle oynadım
bana niye oy versinler ki?
yaşar kemal’e milletvekilliği önerilmiş
-gelin sizi önce milletvekili, sonra da kültür bakanı yapalım
+iyi ama bu halk beni seçmez, oy vermez
-neden?
+ben bu halka hiçbir kötülük yapmadım ki
onları ne sömürdüm, ne hakaret ettim, ne ekmekleriyle oynadım
bana niye oy versinler ki?
devamını gör...
kadınların kışın mini etek giymesi
kimseyi ilgilendirmeyen sıradan bir durumdur.
kadın, istediği zaman, istediği şekilde giyinebilir. kimsenin en küçük bir psikolojik baskı yapmaya hakkı yoktur. kendini öyle güzel ve şık hissediyordur, öyle mutlu oluyordur, öyle keyif alıyordur ya da belki soğuğu seviyordur kime ne.
kadın, istediği zaman, istediği şekilde giyinebilir. kimsenin en küçük bir psikolojik baskı yapmaya hakkı yoktur. kendini öyle güzel ve şık hissediyordur, öyle mutlu oluyordur, öyle keyif alıyordur ya da belki soğuğu seviyordur kime ne.
devamını gör...
durduk yere insanın aklına gelen replikler
devamını gör...
psikanalitik metot
psikolojide sistematik bilgi için bilinçaltı ve bilişsellik üzerine kullanılan 5 temel yaklaşımdan birisidir. 1930'lardan 1950'lere kadar psikiyatriye hakim olmuştur. psikanalizden türemiş yeni bir eleştiri yöntemi olan yaklaşım, sigmund freud'un bilinçaltı ile ilgili buluşlarını baz alır. bu yaklaşıma göre insan oğlu doğuştan kötüdür ve insan oğlunun davranışlarına yön veren iki temel dürtü vardır.
cinsellik ve saldırganlık..
toplumca hoş karşılanmayan ve sürekli bastırılmış olan bu iki dürtünün bilinçaltına itildiğini öne süren freud, bilinç düzeyinde olmasa da kişinin davranışlarını sürekli etkilemeye devam ettiğini belirtmiştir.
freud amca kişiliğin 3 temel yapıdan meydana geldiğini söylemektedir.
id; kişiliğin ilkel yanını oluşturmakta ve haz ilkesine göre çalışmaktadır. yani buna göre istekler anında yerine getirilmelidir. id, kişiliğin sürekli isteyen yanıdır ve bu istekler cinsellik ile saldırganlık dürtülerinden kaynaklanır.
ego; id'i kontrol altında tutmaya çalışan ve gerçeklik merkezli hareket eden kişilik birimidir. id'in düşüncesiz isteklerini mantık süzgecinden geçirerek dizginlemeye ve mevcut duruma en uygun davranışı sergilemeye çalışır.
süperego; üst ben olarak da adlandırılır. kişiliğin en son gelişen birimidir. toplumun inandığı ve kabul ettiği doğrulara göre hareket eder. kişiliğin ahlaki yanını temsil eder ve vicdani değerler ön plandadır. süperego id'in isteklerini bastırmaya çalışır ve kusursuz olmayı hedefler.
psikanalitik metot'a göre psikoloji sağlığı yerinde olan kişilerin egosu, gerçeklik prensibinden uzun süre uzaklaşmadan id'in isteklerini uygun koşullar altında ve süperego denetimini inkar etmeden uzlaştırma yolları arar. yani psikolojik sağlık id, ego ve süperego arasında kurulan bir dengedir.
bir yazarı yazmaya iten şeyin açığa vuramayıp bastırmak zorunda kaldığı istekleri olduğu gerçektir. bundan dolayı ortaya sunulan esere, yazarın bilinç altında kalmış isteklerinin, korkularının ve değişik etkenlerin sembollerini taşıyan bir belge olarak bakılmaktadır.
bu bağlamda son bir haftadır sözlüğümüzün kulislerinde olanların ve alenen sol frame taşınan bazı olayların bazı yazarlar*ımız tarafından fazla abartılıp, kendileri gibi iyi şeyler yapma amacı güden bazı arkadaşlarımıza haksızlık ettiği kanaatindeyim. oluşumumuzun yeni olmasından mütevellit her türlü deneme yanılma yolu ile doğruyu arama girişimleri ve bu yolda yapılan değişiklikler bir hata olarak değerlendirilmemeli ve saygı duyulmalıdır.
- uykusuzkahve ukdesi -
cinsellik ve saldırganlık..
toplumca hoş karşılanmayan ve sürekli bastırılmış olan bu iki dürtünün bilinçaltına itildiğini öne süren freud, bilinç düzeyinde olmasa da kişinin davranışlarını sürekli etkilemeye devam ettiğini belirtmiştir.
freud amca kişiliğin 3 temel yapıdan meydana geldiğini söylemektedir.
id; kişiliğin ilkel yanını oluşturmakta ve haz ilkesine göre çalışmaktadır. yani buna göre istekler anında yerine getirilmelidir. id, kişiliğin sürekli isteyen yanıdır ve bu istekler cinsellik ile saldırganlık dürtülerinden kaynaklanır.
ego; id'i kontrol altında tutmaya çalışan ve gerçeklik merkezli hareket eden kişilik birimidir. id'in düşüncesiz isteklerini mantık süzgecinden geçirerek dizginlemeye ve mevcut duruma en uygun davranışı sergilemeye çalışır.
süperego; üst ben olarak da adlandırılır. kişiliğin en son gelişen birimidir. toplumun inandığı ve kabul ettiği doğrulara göre hareket eder. kişiliğin ahlaki yanını temsil eder ve vicdani değerler ön plandadır. süperego id'in isteklerini bastırmaya çalışır ve kusursuz olmayı hedefler.
psikanalitik metot'a göre psikoloji sağlığı yerinde olan kişilerin egosu, gerçeklik prensibinden uzun süre uzaklaşmadan id'in isteklerini uygun koşullar altında ve süperego denetimini inkar etmeden uzlaştırma yolları arar. yani psikolojik sağlık id, ego ve süperego arasında kurulan bir dengedir.
bir yazarı yazmaya iten şeyin açığa vuramayıp bastırmak zorunda kaldığı istekleri olduğu gerçektir. bundan dolayı ortaya sunulan esere, yazarın bilinç altında kalmış isteklerinin, korkularının ve değişik etkenlerin sembollerini taşıyan bir belge olarak bakılmaktadır.
bu bağlamda son bir haftadır sözlüğümüzün kulislerinde olanların ve alenen sol frame taşınan bazı olayların bazı yazarlar*ımız tarafından fazla abartılıp, kendileri gibi iyi şeyler yapma amacı güden bazı arkadaşlarımıza haksızlık ettiği kanaatindeyim. oluşumumuzun yeni olmasından mütevellit her türlü deneme yanılma yolu ile doğruyu arama girişimleri ve bu yolda yapılan değişiklikler bir hata olarak değerlendirilmemeli ve saygı duyulmalıdır.
- uykusuzkahve ukdesi -
devamını gör...
kray ikizleri
50'ler ve 60'larda londra çevresinde işlenmiş organize suçların en önde gelen isimleri. bir kardeş ronald "ronnie" kray diğeri ise reginald "reggie" kray'dır. george cornell (ingiliz suçlu) ve jack mcvitie (jack the hat olarak bilinen ingiliz suçlu) cinayetlerine de karışmış, şantaj, saldırı gibi suçlar işlemişlerdir. 1969 yılında ömür boyu hapis cezası almışlardır.
ronald kray, aklî dengesinin yerinde olmaması sebebiyle 10 yıl sonra yani 1979 senesinde bir hastaneye yatırılmış ve kalp krizinden ölene kadar yani 1995 senesine kadar orda kalmıştır.
reginald kray ise 2000 yılında serbest bırakılmıştır. çünkü artık yeteri kadar hapiste kaldığı düşünülmüştür. aslında kendisine kanser teşhisi konduğu için serbest bırakılmıştır. fakat 8 hafta sonra kanserden dolayı ölmüştür.
kray kardeşler zengin birileri olmak istiyorlardı, istedikleri şey bitip tükenmeyen eğlenceydi. çocukluk dönemlerinde boksa başladılar ve ikisi de amatör şampiyon oldular. reggie daha sakin ve ciddi biriydi, ama ronald sürekli kazanmak istiyordu. sokak kavgalarına başladılar, yeraltı alemine girdiler ve gangster oldular.
16-18'li yaşlarında hapisle tanıştılar, çete savaşları falan yüzünden hapse girdiler. silahlı soyguna başladılar, gece kulübü işine girdiler. ve londra'nın esrarengiz yeraltı dünyasında ün kazandılar. suç işleyip kazandıkları parayla işlerini halletiler. ve zengin oldular, artık 1 tane değil daha fazla gece kulübü işletiyorlardı. kendi impatorluklarını kurmuşlardı.
fakat polisler kendilerinden şüphelenmesin diye paralarını hayır kurumlarına da bağışlıyorlardı. fakat ronnie yani ronald zihinsel olarak dengesizdi. yani aklî dengesi yerinde değildi. bir adamı bıçaklayıp sonra da onu bilinçsizce dövmüştü ve bu sebepten 3 yıl hapis cezası almıştı. bu ikiz kardeşlerin saygınlığına zarar veriyordu.
ronald hapisteyken, reggie yani reginald işleri daha da büyüttü, geliştirdi. çeteler kurmaya başladı. daha sonra ronald uyuşturucu bağımlılığı sebebiyle tekrar hapse girdi. çıktığında değişmişti, tipi falan. ikiz gibi değillerdi. ronald hapisten çıktıktan sonra ikizler artık 30 gece kulübüne sahip oldular. artık ünlü bir suçluydular.
ronald kendi yazmış olduğu "my story" yani hikayem adlı otobiyografik kitabında şöyle der:
o dönem hayatımızın en güzel yıllarıydı. o döneme, "sallanan altmışlar" dendi. beatles ve rolling stones pop müzik yöneticileriydi, carnaby street de moda dünyasını yönetti. ama ben ve kardeşim londra'yı yönettik. evet, biz dokunulmazdık.
kray ikizleri, hapiste bile planlarından vazgeçmediler, tekrar zirveye çıkma hayaliyle yaşadılar. fakat her şey istedikleri gibi gitmedi, biri kalp krizinden diğeri de kanserden öldü ve kray ikizlerinin hikayesi sona erdi.
bir zamanlar gangster aleminin imparatoru olan bu kardeşler artık yaşamıyor. ve londra, şimdi rahat bir şekilde nefes almakta.. *
(resimlerde herhalde gözlüklü olanı ronald diğeri de reginald, ben öyle tahmin ediyorum).






ronald kray, aklî dengesinin yerinde olmaması sebebiyle 10 yıl sonra yani 1979 senesinde bir hastaneye yatırılmış ve kalp krizinden ölene kadar yani 1995 senesine kadar orda kalmıştır.
reginald kray ise 2000 yılında serbest bırakılmıştır. çünkü artık yeteri kadar hapiste kaldığı düşünülmüştür. aslında kendisine kanser teşhisi konduğu için serbest bırakılmıştır. fakat 8 hafta sonra kanserden dolayı ölmüştür.
kray kardeşler zengin birileri olmak istiyorlardı, istedikleri şey bitip tükenmeyen eğlenceydi. çocukluk dönemlerinde boksa başladılar ve ikisi de amatör şampiyon oldular. reggie daha sakin ve ciddi biriydi, ama ronald sürekli kazanmak istiyordu. sokak kavgalarına başladılar, yeraltı alemine girdiler ve gangster oldular.
16-18'li yaşlarında hapisle tanıştılar, çete savaşları falan yüzünden hapse girdiler. silahlı soyguna başladılar, gece kulübü işine girdiler. ve londra'nın esrarengiz yeraltı dünyasında ün kazandılar. suç işleyip kazandıkları parayla işlerini halletiler. ve zengin oldular, artık 1 tane değil daha fazla gece kulübü işletiyorlardı. kendi impatorluklarını kurmuşlardı.
fakat polisler kendilerinden şüphelenmesin diye paralarını hayır kurumlarına da bağışlıyorlardı. fakat ronnie yani ronald zihinsel olarak dengesizdi. yani aklî dengesi yerinde değildi. bir adamı bıçaklayıp sonra da onu bilinçsizce dövmüştü ve bu sebepten 3 yıl hapis cezası almıştı. bu ikiz kardeşlerin saygınlığına zarar veriyordu.
ronald hapisteyken, reggie yani reginald işleri daha da büyüttü, geliştirdi. çeteler kurmaya başladı. daha sonra ronald uyuşturucu bağımlılığı sebebiyle tekrar hapse girdi. çıktığında değişmişti, tipi falan. ikiz gibi değillerdi. ronald hapisten çıktıktan sonra ikizler artık 30 gece kulübüne sahip oldular. artık ünlü bir suçluydular.
ronald kendi yazmış olduğu "my story" yani hikayem adlı otobiyografik kitabında şöyle der:
o dönem hayatımızın en güzel yıllarıydı. o döneme, "sallanan altmışlar" dendi. beatles ve rolling stones pop müzik yöneticileriydi, carnaby street de moda dünyasını yönetti. ama ben ve kardeşim londra'yı yönettik. evet, biz dokunulmazdık.
kray ikizleri, hapiste bile planlarından vazgeçmediler, tekrar zirveye çıkma hayaliyle yaşadılar. fakat her şey istedikleri gibi gitmedi, biri kalp krizinden diğeri de kanserden öldü ve kray ikizlerinin hikayesi sona erdi.
bir zamanlar gangster aleminin imparatoru olan bu kardeşler artık yaşamıyor. ve londra, şimdi rahat bir şekilde nefes almakta.. *
(resimlerde herhalde gözlüklü olanı ronald diğeri de reginald, ben öyle tahmin ediyorum).






devamını gör...
yumurtalı ekmek
nedense bir türlü sevemediğim yiyecektir.
ara sıra yerim ama genelde midem bulanır.
ara sıra yerim ama genelde midem bulanır.
devamını gör...
normal sözlük çocuk korosu
içerisinde olmaktan gurur duyduğum koro. bana bu guzel teklif ile gelen (bkz: miko) ya çoook teşekkür ediyorum. biz söylerken çok eğlendik umarım sizler de eğlenmişsinizdir. çoook keyifli aksamlarrrr.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şiirleri
haydarpaşa garı’nda gezindim bugün
kitap günüydü
seni daha iyi şiirlerde anlatabileceğim
kitaplar okumak istedim
hepsi toprağa gömülüydü
öldün
ölümünle sana ait olması muhtemel
nesneler de öldü
sana ait olmayan ne varsa
satılığa çıkarıldı bugün
ne sen geri gelebilirsin
gömülü kaldığın yerden
ne de sahip oldukların
seni bana getirebilir
paranın hiçbir ederi yok bugün
hasılat anca zararı karşılayabilir
kitap günüydü
seni daha iyi şiirlerde anlatabileceğim
kitaplar okumak istedim
hepsi toprağa gömülüydü
öldün
ölümünle sana ait olması muhtemel
nesneler de öldü
sana ait olmayan ne varsa
satılığa çıkarıldı bugün
ne sen geri gelebilirsin
gömülü kaldığın yerden
ne de sahip oldukların
seni bana getirebilir
paranın hiçbir ederi yok bugün
hasılat anca zararı karşılayabilir
devamını gör...
normal sözlük 1. duruşması
ben bu sude adlı arkadaşın kokpit fotoğrafına baktım ve çok beğendim eğer gerçekten o ise vallahi kimi haklı bulduğum bellidir.
konuyu bilmeme hiç gerek güzel olan arkadaş haklıdır.
yalaka bir insanım.
konuyu bilmeme hiç gerek güzel olan arkadaş haklıdır.
yalaka bir insanım.
devamını gör...
balkonda kitap okuyan tip
sokağa çıkma yasaklarıyla birlikte geçen sene balkonundan içeri girmeyen bir insan olarak tek amacım nefes almaktı. kulaklığı takıp filmi de balkonda izledim, kitabımı, dergimi de balkonda okudum.
devamını gör...
mamihlapinatapai
iki kişinin de bir şey söylemek isteyip ama ikisinin de karşısındakinden beklediği anda iki tarafın da paylaştığı son bakış anlamına gelir.
mesela selvi boylum al yazmalım'da ilyas ve asya'nın birbirlerine bakıp iç konuşma yaptığı kısım bir mamihlapinatapaidir.
mesela selvi boylum al yazmalım'da ilyas ve asya'nın birbirlerine bakıp iç konuşma yaptığı kısım bir mamihlapinatapaidir.
devamını gör...
güneş sisteminde sadece güneş ve dünyanın işe yaraması
(bkz: başlıktan yazar tahmin etmek)
devamını gör...
19.00 civarında sözlüğün sessizleşmesi
(bkz: sen bir de gece gör burayı)
devamını gör...
bir kez sevişse rahatlayacak insanlar
(bkz: mesela sen)
edit: alttaki yazara cevaben; bir kere sevişse, tüm sözlük topluca birer dal sigara yakacağız öyle bir rahatlama...*
edit: alttaki yazara cevaben; bir kere sevişse, tüm sözlük topluca birer dal sigara yakacağız öyle bir rahatlama...*
devamını gör...
karacoğlan'ın en çapkın şair olması
esasinda bilgi tanımı girmeye hiç niyetim yok lakin bir yazar arkadaşım karacaoğlan icin 'o elif elif diye gezerdi' diye söyleyince bu konuyu izah etmek şart oldu.
yaz gelip de beş ayları doğunca
yaz gelip de beş ayları doğunca
açılmış bahçanın gülleri güzel
yaktı beni fadime’nin nazarı
zülüften ayrılmış telleri güzel
elif’i der isen nazlıdır nazlı
eşme’yi dersen de sırf ala gözlü
söyletme şerfe’yi bülbül avazlı
söylüyor zilha’nın dilleri güzel
emine’yi dersen incedir ince
bağdat’ın mısır’ın gülleri gonca
ayşe’nin kaşı da kalemden ince
sevmeye hürü’nün belleri güzel
döne güzelliğin halka bildirir
kamer pınardan da kabın doldurur
eşşe yürüşünde beni öldürür
sevmeli cennet’in boylan güzel
karadan da karac’oğlan karadan
sürün çirkinleri çıksın aradan
herkesi sevdiğ’ne verse yaradan
sevdiğim meryem'in benleri güzel.
fadime, elif, eşme, şerfe, zilha, emine, ayşe, hürü, döne, eşşe,cennet ve meryem yavaş, yavaş gel.* bir de burada geçmeyen leyla ve hatçe var.
aynı orhan veli kanık'ın garip'inde geçen dedikodu şiiri gibi değil mi?
dedikodu
kim söylemiş beni süheylâ'ya vurulmuşum diye?
kim görmüş, ama kim,eleni'yi öptüğümü
yüksekkaldırım'da, güpegündüz?
melâhat'i almışım da sonra
alemdar'a gitmişim, öyle mi?
onu sonra anlatırım fakat
kimin bacağını sıkmışım tramvayda?
güya bir de galata'ya dadanmışız;
kafaları çekip çekip
orada alıyormuşuz soluğu;
geç bunları, anam babam, geç;
geç bunları bir kalem;
bilirim ben yaptığımı.
ya o, muallâ'yı sandala atıp,
ruhumda hicranın'ı söyletme hikâyesi?
tüm bu "elif" yanılgısının sebebi; yaşar kemal'in üç anadolu efsanesi adlı kitabında, karacaoğlan ile elif'in kederli aşklarını anlatıyor olması. karacaoğlan ve elif ayrılıyorlardı sevdaları mutlu sonla bitmeyince bizimki yola revan olmuş haliyle sonra tut karacaoğlan'ı tutabilirsen.
bakar mısınız şu dizelerine?
seherden uğradım dostun köyüne
hoş geldin sevdiğim in dedi bana
tomurcuk memesin verdi ağzıma
yorgunsun sevdiğim em dedi bana
benim yârim gelişinden bellidir
ak elleri deste deste güllüdür
ibrişim kuşaklı ince bellidir
ince bellerimi sar dedi bana
benim yârim bana yalan söylemez
söylerse de gıybetimi eylemez
el yanında ikrarını söylemez
elleri uyut da gel dedi bana
mestine de deli gönül mestine
aşık olan gül gönderir dostuna
telli mahramasın attı üstüme
terlisin sevdiğim sil dedi bana
karac'oglan sırrın kime danışır
siyah zülfü mah yüzüne kıvrışır
ayrılanlar elbet bir gün kavuşur
ağlama sevdiğim gül dedi bana
sevdiğim kız abi dedi cümlesinin atası yine karacaoğlan imzası taşır. yaş alsa da uslanmamış.*
değirmenden geldim beygirim yüklü
şu kızı görenin del'olur aklı
on beş yaşında kırk beş belikli
bir kız bana emmi dedi neyleyim
birem birem toplayayım odunu
bilem dedim bilemedim adını
albıstan yanaklı türkmen kadını
bir kız bana emmi dedi neyleyim
bizim ilde urum olur uc olur
sızılaşır bozkurtları aç olur
bir yiğide emmi demek güç olur
bir kız bana emmi dedi neyleyim
karac'oğlan der ki n'olup n'olayım
akan sularınan ben de geleyim
sakal seni makkabınan yolayım
bir kız bana emmi dedi neyleyim
bu adam uslanmış elif elif diye gezmiş olabilir mi? gezmiş ama bir yere kadar.
incecikten bir kar yağar,
tozar elif, elif deyi...
deli gönül abdal olmuş,
gezer elif, elif deyi...
elif’in uğru nakışlı,
yavrı balaban bakışlı,
yayla çiçeği kokuşlu,
kokar elif, elif deyi...
elif kaşlarını çatar,
gamzesi sineme batar.
ak elleri kalem tutar,
yazar elif, elif deyi...
evlerinin önü çardak,
elif'in elinde bardak,
sanki yeşil başlı ördek
yüzer elif, elif deyi...
karac'oğlan eğmelerin,
gönül sevmez değmelerin,
iliklemiş düğmelerin,
çözer elif, elif deyi...
orhan veli'nin dediği gibi;
geç bunları anam babam geç bunları *
yaz gelip de beş ayları doğunca
yaz gelip de beş ayları doğunca
açılmış bahçanın gülleri güzel
yaktı beni fadime’nin nazarı
zülüften ayrılmış telleri güzel
elif’i der isen nazlıdır nazlı
eşme’yi dersen de sırf ala gözlü
söyletme şerfe’yi bülbül avazlı
söylüyor zilha’nın dilleri güzel
emine’yi dersen incedir ince
bağdat’ın mısır’ın gülleri gonca
ayşe’nin kaşı da kalemden ince
sevmeye hürü’nün belleri güzel
döne güzelliğin halka bildirir
kamer pınardan da kabın doldurur
eşşe yürüşünde beni öldürür
sevmeli cennet’in boylan güzel
karadan da karac’oğlan karadan
sürün çirkinleri çıksın aradan
herkesi sevdiğ’ne verse yaradan
sevdiğim meryem'in benleri güzel.
fadime, elif, eşme, şerfe, zilha, emine, ayşe, hürü, döne, eşşe,cennet ve meryem yavaş, yavaş gel.* bir de burada geçmeyen leyla ve hatçe var.
aynı orhan veli kanık'ın garip'inde geçen dedikodu şiiri gibi değil mi?
dedikodu
kim söylemiş beni süheylâ'ya vurulmuşum diye?
kim görmüş, ama kim,eleni'yi öptüğümü
yüksekkaldırım'da, güpegündüz?
melâhat'i almışım da sonra
alemdar'a gitmişim, öyle mi?
onu sonra anlatırım fakat
kimin bacağını sıkmışım tramvayda?
güya bir de galata'ya dadanmışız;
kafaları çekip çekip
orada alıyormuşuz soluğu;
geç bunları, anam babam, geç;
geç bunları bir kalem;
bilirim ben yaptığımı.
ya o, muallâ'yı sandala atıp,
ruhumda hicranın'ı söyletme hikâyesi?
tüm bu "elif" yanılgısının sebebi; yaşar kemal'in üç anadolu efsanesi adlı kitabında, karacaoğlan ile elif'in kederli aşklarını anlatıyor olması. karacaoğlan ve elif ayrılıyorlardı sevdaları mutlu sonla bitmeyince bizimki yola revan olmuş haliyle sonra tut karacaoğlan'ı tutabilirsen.
bakar mısınız şu dizelerine?
seherden uğradım dostun köyüne
hoş geldin sevdiğim in dedi bana
tomurcuk memesin verdi ağzıma
yorgunsun sevdiğim em dedi bana
benim yârim gelişinden bellidir
ak elleri deste deste güllüdür
ibrişim kuşaklı ince bellidir
ince bellerimi sar dedi bana
benim yârim bana yalan söylemez
söylerse de gıybetimi eylemez
el yanında ikrarını söylemez
elleri uyut da gel dedi bana
mestine de deli gönül mestine
aşık olan gül gönderir dostuna
telli mahramasın attı üstüme
terlisin sevdiğim sil dedi bana
karac'oglan sırrın kime danışır
siyah zülfü mah yüzüne kıvrışır
ayrılanlar elbet bir gün kavuşur
ağlama sevdiğim gül dedi bana
sevdiğim kız abi dedi cümlesinin atası yine karacaoğlan imzası taşır. yaş alsa da uslanmamış.*
değirmenden geldim beygirim yüklü
şu kızı görenin del'olur aklı
on beş yaşında kırk beş belikli
bir kız bana emmi dedi neyleyim
birem birem toplayayım odunu
bilem dedim bilemedim adını
albıstan yanaklı türkmen kadını
bir kız bana emmi dedi neyleyim
bizim ilde urum olur uc olur
sızılaşır bozkurtları aç olur
bir yiğide emmi demek güç olur
bir kız bana emmi dedi neyleyim
karac'oğlan der ki n'olup n'olayım
akan sularınan ben de geleyim
sakal seni makkabınan yolayım
bir kız bana emmi dedi neyleyim
bu adam uslanmış elif elif diye gezmiş olabilir mi? gezmiş ama bir yere kadar.
incecikten bir kar yağar,
tozar elif, elif deyi...
deli gönül abdal olmuş,
gezer elif, elif deyi...
elif’in uğru nakışlı,
yavrı balaban bakışlı,
yayla çiçeği kokuşlu,
kokar elif, elif deyi...
elif kaşlarını çatar,
gamzesi sineme batar.
ak elleri kalem tutar,
yazar elif, elif deyi...
evlerinin önü çardak,
elif'in elinde bardak,
sanki yeşil başlı ördek
yüzer elif, elif deyi...
karac'oğlan eğmelerin,
gönül sevmez değmelerin,
iliklemiş düğmelerin,
çözer elif, elif deyi...
orhan veli'nin dediği gibi;
geç bunları anam babam geç bunları *
devamını gör...
japon denince akla gelen ilk şey
söke'den japonya'ya gelin giden ve yıllarca orada yaşayıp japon kültürü hakkında bilgiler veren sergül kato'dur.
youtube kanalları : serrose ve japonya'da günlük hayat kanallarına bakabilirsiniz.
buradan
youtube kanalları : serrose ve japonya'da günlük hayat kanallarına bakabilirsiniz.
buradan
devamını gör...
kısa şiirler
galiba sonundayız uykumuzun.
turgut uyar
turgut uyar
devamını gör...

