eskiden biri benden su isteyince ilk yudumu içip öyle veriyordum. bunu yapmazsam kendimi eksik hissediyordum. neyse ki zor oldu ama aştım.
devamını gör...

insan bilinçli olmak için okumalı. bilinçlenmek, hayatı daha kolay ve iyi yapmaya dair çeşitli bakış açıları geliştirmeye yarar. tabii bu da okuyanların kimler olduğuna bağlı. eğer kişi sorgulamadan, çok ezbere okursa, bilgiyi hayatına uygulamaz ve mutsuzluk daha kolay kapıyı çalar.
devamını gör...

o da sizi ciddiye alır ve sonunda öldürür. eksik olmasın.
devamını gör...

oscar dahil birçok ödül almış (bkz: no country for old men) filminde javier bardem'in canlandırdığı karakterdir.

anton chigurh duygusal zaafları bulunmayan, kararlarını kişisel çıkarları ve prensipleri ile alan psikopat bir katildir. karakterine ek olarak dış görünüşü de oldukça sıra dışı ve ürkütücüdür.

ayrıca psikiyatrist samuel leistedt' in ekibiyle yaptığı araştırma sonucunda beyazperdede bulunan en psikopat karakter olduğuna karar kılınmış.*
devamını gör...

orda, bir köy var uzakta
gitmesek de kalmasak da
o köy bizim köyümüzdür *

gülen gözler okusun, öğrensin.
küçücük katkılarımız kocaman olsun yüreklerde bir ömür.
sevgi ve iyilik yayılıp çoğalsın.
kafa sözlük ailesine teşekkürler, içimizi ısıtan haberler için.
devamını gör...

benim için de bir gün öncesinden ve de bir gün sonrasından farkı olmayan bir gün. tek iyi yanı tatil olması. onun dışında beni enterese eden bir durum yok yani. ama benimki bir tercih. hiçbir zorlama ya da baskı altında kalmadan yapılan bir tercih.

ama şu her haltı yiyip de yemediği tek halt ile haklı olmaya ya da toplumu yönlendirmeye çalışan insanların da sussun diye ağızlarına kürekle vurmak istiyorum.

yahu kardeşim sana ne? her yıl aynı tantana. bi yılbaşı kutlamayan tayfa bir de ramazan ayında geçen yıl günah olanların bu yıl da günah olup olmadığını soran tayfa. bi bitmediniz!

dur lan ikisi de aynı tayfa olabilir mi?
devamını gör...

ayrıca, şöyle bir sözü olan aydın kişidir;

"bil cümle islamcılar, iyice bilin, bilin ve unutmayın ki ben yüzyılların doğurduğu bir ölümüm. tüm dinlerin ve tabuların sonuçları bugün ve yarın görülecek ölümüyüm. çıkarları din karanlığı üstüne kurulu olanlar, bu karanlıktan türlü biçimde yararlananlar, tüm karanlık böcekleri benden korksunlar. ne imzalı, ne imzasız yalanları beni yıldırabilecektir. korksunlar elimdeki ışıktan. bir mum ışığının bile koca bir oda karanlığı nasıl parçaladığını anımsasınlar. binlerce yıllık ilkelliklerin, yalanlarla örülüp piyasalara sürüldüğü imanın, kafalardaki, duygulardaki zincirlerin elbette ki bir gün sonu olacaktır."

ve böylece öldürülmesi vacip görülmüştür. sırtından vurularak öldürülen, ancak düşünceleri ile bugünlere kadar hayatta kalabilmiş kişidir.
devamını gör...

gün batımının bulutlar üzerindeki görünümü.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

"bu tarlaya bir şinik, kekere mekere ekmişler.

bu tarlaya da bir şinik kekere mekere ekmişler.

bu tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye boz ala boz başlı pis porsuk dadanmış,

bu tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye de boz ala boz başlı pis porsuk dadanmış,

o tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuk,...

diğer tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuk'a demiş ki,

sen ne zamandan beri bu tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuksun?

o da ona cevaben!

sen ne zaman o tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuk san,

bende o zamandan beri bu tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuğum demiş.

haydi ödev veriyorum bunu yarına ezberleyerek söylüyorsunuz. *
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

az insan çok huzur.
devamını gör...

haziran ayına ve hayatımın hemen her alanındaki eksikliğini hissetmeme binaen babam. her sendelediğimde yanımda destek olan, bilmediğim şeyleri sorduğumda şak diye cevap veren kanlı canlı sözlük gibiydi. eksik olan bu şu aralar.
bir de belki biraz inanç eksikliği var. onu bir aralık şey edicem.
devamını gör...

trt spor kanalında serkan yetkin ile spor manşet programını yapan spor yorumcusudur.

farklı bir yorumcudur. futbolu pozisyon ya da maç skoruna göre değil daha geniş bir perspektif ile yorumlamak gereğine inanmış bir yorumcu olduğu için bazen cem dizdar’ı dinlemek yorucu olabilir.

kendisi matematik bölümünü yarım bırakıp felsefe bölümünden mezun olduğu için belki de, olaylara bakış açısı daha soyut ve kuramsal olmakla birlikte kendi koyduğu sert ve değişmez bazı kurallar çerçevesinde şekillenmektedir.

serkan yetkin’in herhangi bir konu üzerinde sorduğu dar kapsamlı sorulara asla net cevaplar vermeyen dizdar, olayları evrensel boyutlara taşıyarak izleyenlerin beyninde pıhtı atmasına neden olabilecek bir karmaşa yaratabilecek güçtedir.

spor yorumcuları arasında izlemeyi tercih ettiklerimden biridir yine de. uğur meleke, ali ece, bülent timurlenk ve mehmet demirkol ile birlikte benim büyük beşlimi oluşturan ekip içindedir.

zira bu beşli diğer yorumcular gibi işkembe çorbasına ne kadar sirke konur, bir teknik direktör maç kaybettikten kaç dakika sonra istifa etmelidir, top vücuttan geldi mi gelmedi mi gibi saçma tartışmalara girmezler.
devamını gör...

değişmek üzerine:

iki fikri çarpıştırmak çoğu zaman cern mühendislerinin yapmaya çalıştığı iki protonu çarpıştırmaktan daha zor olmuştur benim için. daha meşakkatlidir; içten gelen bir sağ duyu ile hareket etmek, kafamın içinde dönen tilkilere uymaktan. belki de asıl sorun, arasında kaldığım seçenek sayısının sadece 2 olmasıdır ve çözüm, seçenekleri artırmaktan ya da 2 şıkkın da geçerli olabileceğini kabullenmekten geçiyordur. hazırsak şimdi hadron çarpıştırıcımı ateşliyor ve konuya giriş yapıyorum:

insan; kendi karakter ve davranışlarında sevmediği, bünyesinde barınmasını istemediği özelliklerini değiştirebilir mi? yoksa yedisinde neyse yetmişinde de o mudur gerçekten. değişmeyen tek şeyin değişimin kendisi olduğu teorisi, biz eşrefi mahlukatın kimi özelliklerinin istisnasını içeren bir genelleme midir sadece?

çoğu kişi sevdiği insanlar tarafından “sen değişmezsin” şeklinde yargılanmıştır. bu gibi dışsal görüşlerin içsel değerlendirmemizle ötüştüğü durumlarda gerçekten de değişmemiz gerektiğini düşünebiliriz. bir başka durumda, artık usanmışızdır kendimizden. bir şeylerin değişmesinin gelecek hayatımız için faydalı sonuçlar doğuracağının gerçekten de farkındayızdır.

farkında olmak elbette sorunun teşhisi için önemli bir adımdır. ancak eyleme geçmek ve doğru yolu takip etmek en önemli kısımdır. insanın karakter oluşumunda birçok faktör etkilidir: genetik aktarım, aile ortamı, yaşadığı çevre, hobileri, fobileri, yaşamın olağan veya olağanüstü akışında gelişen durumlar… işin ilginç yanı, genetik faktörlerle kazandığımız bir çok fiziksel özelliği kolayca değiştirebilirken sonradan kazandıklarımızı değiştirmekte zorlanıyoruz.

birçoğumuz ilkokul ve lise çağındaki hallerimizle üniversite sonrası durumumuzun çok farklı olduğunu zaten tespit etmiştir. bu duruma uygun, zaman içine yayılmış değişimlere birçok örnek verebiliriz. ancak bunlar bizim kendi isteğimizle yarattığımız değişimler değillerdir. çevresel faktörlerin etkin bir şekilde birçok özelliğimizi değiştirebildiğini veya karakterimize yeni özellikler kattığını söylemiştik. burada üzerinde durduğumuz, kendi isteğimizle bilinçli bir şekilde bu değişimi yaratmaktır.

bu değişimi yaratırken eyleme geçsek bile önümüzdeki en büyük sorun zaman olacaktır. değişmesini istediğimiz özellikler o kadar bizim bir parçamız olmuştur ki onu söküp yerine başka parçayı takmak ince bir işçilik, defalarca başarısız deneme ve kararlı bir tutum gerektirir. belki bu nedenle “sen değişmezsin” diyenlere hak vermeli, en azından kısa sürede bunun imkansız olduğunu bilerek o kişilerin bizlerle ilgili kararlarına saygı duymalıyız. değişimi başkaları için değil ancak kendi iyiliğimiz için başarabiliriz.

en nihayetinde, değişim mümkündür ancak harekete geçiren motivasyon, yöntem ve zaman gibi göz önünde bulundurulması gereken faktörlerin farkında olmamız çok önemlidir. bu değişimin yaratacağı sonuçların tabiatımıza ters düşüp düşmeyeceği ise başka bir tartışma konusudur.

eğer bu istediğiniz kişi olma yolunda gereken adımları atmış ve bunu başardıysanız siz de şöyle bir şarkı çıkartıp piyasayı kasıp kavurabilirsiniz:

intizar / ben değilim :
devamını gör...

adanalı olmamama rağmen adana'nın yerli insanı kendine has, sıcakkanlı, misafirperver, akdeniz karakterini yansıtan insanlardır. aklınıza üçüncü sayfadaki kriminal suçlar gelecektir ama bu suçların çoğu adana'nın esas halkından değil, dış göçlerle kente yerleşenlerden kaynaklı.
devamını gör...

ankara'da arabayı modifiye edip, yerle bir yapıp, onca kasisten çukurdan geçirmeyi başaran takımdan, eğitim alınırsa belki bir şeyler değişebilir, diyeceğim durum.
devamını gör...

hastalıktır. homofobik bireylerin psikolojik destek alması gerekir.
devamını gör...

fransız şarkıcı julien clerc'e ait 1989 tarihli aynı isimli albümde yer alan 45'liktir. aynı zamanda françoise hardy'nin homonymous adlı albümünde de yer almışsa da şarkının bestecisi ve ilk yorumcusu söylediğim gibi clerc'dir.
orijinal klip
şarkının ismi 'bana bir yer bırak' şeklinde türkçe'ye çevrilebilir*.

liane foly'nin crooneuse albümünde yer verdiği 2016 tarihli caz versiyonu ise -eğer bu tarzı seviyorsanız- oldukça keyiflidir;


en içten bulduğum yorum ise yine 2016 tarihinde gabriella laberge tarafından the voice france'da gerçekleştirilen performanstır. gabriella'nın özgün sesi ve gitar tınıları ile kolay yakalanmayacak bir ahenk ortaya çıkmıştır;
devamını gör...

kısaca 'cahil cesareti' de diyebileceğimiz etkidir. bu sendroma sahip olan insanlar, cehaletlerinin sonucu olarak daha fazla öz güvene sahip olup, o konu hakkında hiç iyi olmasalar bile çok iyilermiş gibi davranış sergilerler. hiç de yabancı gelmiyor aslında. çevremizde gördüğümüz o alanda hiçbir bilgisi olmadığı halde uzmanıymış gibi o konuda ahkam kesenlerdir bu etkiyi gösterenler. bu etkiye sahip olanların özellikleri ise şu şekilde açıklanmıştır efendim:
1. ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.
2. niteliklerini abartma eğilimindedir.
3. gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler.
4. nitelikleri, eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar.

cornell üniversitesinin iki psikologu justin kruger ve david dunning’in tanımladığı bir algılamada yanlılık olan bu etki, psikologlara nobel ödülü kazandırmıştır.
devamını gör...

şu intihar edenleri hunharca eleştiren dallamaları piste davet etmek istiyorum öncelikle… demek ki bir insan keyiften canına kıymıyormuş, her intihar edenin kendine göre bir sebebi varmış dimi? şekil a’da görüldüğü gibi… intihar eden gence gelecek olursak; muhtemelen ailesinden, etrafındaki insanlardan sevgi görmediği için canına kıydı. zaten diyor ki “benden ümidimi çalanları affetmeyeceğim”. şu cümlenin üzerine ne konulabilir ki??? hiçbir şey.

sevgi umuttur lan, sevginin bazen açamadığı kapı yoktur. sadece tek dileğim, şu gence bir avuç sevgiyi çok görenlerin ömür boyu mutlu olamamasıdır. kına yaksınlar şimdi, kınaları yoksa ben göndereyim buradan…

t: iç parçalayıcı bir mektuptur. ziyadesiyle üzüldük.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim