öldürmeyip süründüren şeyler
aptal insan.
devamını gör...
bir ebeveynin çocuğuna yapacağı en büyük iyilik
kendine yetmeyi öğretmektir.
devamını gör...
kanser eden baby boomer özellikleri
modern dünyanın yeniliklerine karşı oldukça kapalı olmaları.
teknolojiyi düşman bellemeleri.
sürekli kıyas peşinde olmaları.*
teknolojiyi düşman bellemeleri.
sürekli kıyas peşinde olmaları.*
devamını gör...
can yücel
büyük şairdir, güzel küfür eder, ağzına ve kalemine yakışır küfür.
kütüphanemde bütün şiir kitaplarını bulundurmaktan mutluluk duyduğum adamdır.
datça’ya bir günlüğüne gittiğim bir tatil vakti gün boyu içimde bir şey unuttuğum hissiyle dolanıp durdum. denizde aklıma takıldı, yemek yerken aklımda, ikinci biraya geçtim hala aklımda. kendi kendimi sakinleştirmeye çalışıyorum sürekli ama bir tedirginlik var, geçmiyor.
ocağın altını açık unutmuşum gibi, ütüyü fişte unutmuş ya da anahtarı kapıda bırakmış gibi. öyle böyle değil. günü tüm bu tedirginliklerle hiç ettikten sonra arabaya biniyorum, dönüş yolu başlıyor, yolun sonuna doğru can baba bana sövüyormuş gibi hissedince dank ediyor kafama. büyük can’ı ziyaret etmeyi unutmuşum.
ne kadar üzüldüm, ne kadar utandım, hala da gidebilmiş değilim ama borcum borç.
kütüphanemde bütün şiir kitaplarını bulundurmaktan mutluluk duyduğum adamdır.
datça’ya bir günlüğüne gittiğim bir tatil vakti gün boyu içimde bir şey unuttuğum hissiyle dolanıp durdum. denizde aklıma takıldı, yemek yerken aklımda, ikinci biraya geçtim hala aklımda. kendi kendimi sakinleştirmeye çalışıyorum sürekli ama bir tedirginlik var, geçmiyor.
ocağın altını açık unutmuşum gibi, ütüyü fişte unutmuş ya da anahtarı kapıda bırakmış gibi. öyle böyle değil. günü tüm bu tedirginliklerle hiç ettikten sonra arabaya biniyorum, dönüş yolu başlıyor, yolun sonuna doğru can baba bana sövüyormuş gibi hissedince dank ediyor kafama. büyük can’ı ziyaret etmeyi unutmuşum.
ne kadar üzüldüm, ne kadar utandım, hala da gidebilmiş değilim ama borcum borç.
devamını gör...
anime izleyen 25 yaş üstü güruh
koltuğa kurulup bira & patates kızartması eşliğinde slam dunk ve fairy tail batağına düşüp durduğum için içinde olduğum topluluk. yaşlanıyorum sözlük.
devamını gör...
türkiye'de siyahi nüfus olsaydı olabilecekler
normal yani insancıl kafa yapısı ile düşünen insanlar için pek bir fark olacağını sanmıyorum.
ama tabi beyninin hastalıklı tarafı, sağlam tarafını geçmiş insanımsılar için aynısını söylemek zor.
onlara nefretlerini kusmak için fırsat çıkardı ne yazık ki.
ama tabi beyninin hastalıklı tarafı, sağlam tarafını geçmiş insanımsılar için aynısını söylemek zor.
onlara nefretlerini kusmak için fırsat çıkardı ne yazık ki.
devamını gör...
özel iletişim vergisinin yüzde 10'a yükseltilmesi
hani geçici olarak 1999 depreminde yaraları sarmak için çıkarılmıştı, vergi yükünü azaltmak yerine vurun vurun.
hem lüks tüketim ne? bizler mi 1000 küsur odası olan saraylarda yaşıyoruz?
yok ya gençler haklı bu ülkeden kaçmak istedikleri için.
hem lüks tüketim ne? bizler mi 1000 küsur odası olan saraylarda yaşıyoruz?
yok ya gençler haklı bu ülkeden kaçmak istedikleri için.
devamını gör...
majezik
benim açımdan tahtını arvelese kaptıran ağrı kesmeyen ilaç.
devamını gör...
anın fotoğrafı
pastoral günlüğüm,

acı biber ile başlıyorum. öfkeli,sinirli sıfır uzlaşmacı halim

akşama doğru yerini bal kabağı'na bırakıyor.
bugünlük tarzım bu. tatlıya bağladım. arada sera da kıvırcıklar vardı. onları kendi haline bırakıyorum. ben doğa yolunda elimde sopa ile köpek kovalıyorum. onlarda beni kovalayabilir. her an herşey olabilir. ama sopa var ya işte sopanın gücü adına she-ra modundayım.

acı biber ile başlıyorum. öfkeli,sinirli sıfır uzlaşmacı halim

akşama doğru yerini bal kabağı'na bırakıyor.
bugünlük tarzım bu. tatlıya bağladım. arada sera da kıvırcıklar vardı. onları kendi haline bırakıyorum. ben doğa yolunda elimde sopa ile köpek kovalıyorum. onlarda beni kovalayabilir. her an herşey olabilir. ama sopa var ya işte sopanın gücü adına she-ra modundayım.
devamını gör...
koçtaş'tan alışveriş yapmak
her seferinde bana yeni maceralar yaşatan eylem. valla bak. du anlatayım.
bir kere hemen hemen aldığın her şey yanlış çıkabilir mi bir firmadan? vallahi çıkıyor.
ilk olarak bir gardırop ve kitaplık almıştım. eve nakliye olarak getirecekler. ürünleri bir açtık kitaplık yerine iki adet kapak getirmişler. kapak. evet.
diğerinin kuruluma başladıktan sonra gördük ki gardırobun yan tarafına gelecek parça boydan boya çizik. aradım müsteri hizmetlerini. durumu anlattım. yanlış gelen ürünü değiştireceklerini hasarlı ürünün de yenisini göndereceklerini söylediler. yaklaşık iki hafta sonra hasarlı ürünü aldılar gittiler. ama bana gelen giden bir şey yok. sonra tekrar aradım, bu sefer dediler ki biz bu ürünü değiştiremeyiz. telefonda ettiğim kavga kesmedi, satın aldığım mağazaya gittim. benden ürünü aldıklarına dair belge kayıp. peki ürün nerede diyorum, depoya bakıyorlar 8 kapaklı koca gardırop da kayıp. sonunda mahkemelik olduk. bu sefer "bizim için müşteri memnuniyeti önemli kalp kalp kalp, paranızı verelim" demeye başladılar. bir ton uğraş sonunda paramı aldım, bir daha koçtaş'tan bir şey almaya da tövbe ettim.
ilk alışverişin üzerinden bir kaç sene geçti, sprey boya almam gerekiyor. bulunduğum muhitte de en çok seçenek orada. dedim boyada da sorun çıkacak hali yok. dolapların üzerine yazmışlar "sprey boyalar kapaklarının rengindedir" diye. fildişi kapaklı olan sprey boyayı aldım ama koçtaş'a güvenmediğim için kodunu v.s kontrol ettim, etiketini okudum, fildişi rengi olduğuna eminiz. eve gittim eski ayakkabılığı boyamak için hazırlıkları yaptım, etrafı kapladım gazeteyle, boyayı püskürtmemle ahşap ayakkabılığın üzerinde cami yeşili kocaman bir yuvarlak oluştu!
camii yeşili. evet.
allahın hakkı üçtür deyip en son internet mağazasından iki boy halı aldım. sipariş kısmında iki gün içinde kargoya verileceği belirtiliyordu. neyse ürünü aldım, bekliyorum aradan iki haftaya yakın zaman geçti ve internet sitesinde ürünün durumu hala "kargoya verilmesi bekleniyor" şeklinde görünüyor. müşteri hizmetlerini aradım, tedarikçiye ulaşamadılar ve ürünün kargoya verilmedi göründüğünü doğruladılar. bu durumda satışı iptal etmelerini istedim ve iptal etme işlemini başlattıklarını belirterek telefonu kapattılar. tam on dakika sonra kapı çaldı ve bir de ne göreyim? kucağında halılarla kargo görevlisi!
tekrar müşteri hizmetlerini aradım, ürünün geldiğini, teslim aldığımı ve paranın tarafıma yatırılmamasını ilettim. karşılıklı okeyleştik, sevgiler, saygılar, telefonu kapattık. ama tabii ki koçtaşla hiç bir şeyin bu kadar basit olmayacağını şimdiye kadar öğrenmem gerekiyordu.
yaklaşık iki hafta sonra koçtaş müşteri hizmetlerinden bir telefon daha geldi. meğersem parayı bana geri aktarmışlar. ulan istesem yapmazlar! neyse. çocuk dedi ki bize tekrar ürünün bedelini göndermeniz gerekiyor. e iyi dedim göndereyim ancak tabii internet sitesinde satış tamamlandı gözüktüğü için ödeme yapamıyorum. geri aradım müşteri hizmetlerini, çocuk o zaman yeni bir sipariş açayım, size sipariş kodunu vereyim, o kod üzerinden havale yapın dedi. tamam dedim parayı gönderdim. bitti.
daha doğrusu ben bitti sanıyorum.
bi onbeş gün sonra telefonumu bilmediğim bir numara aradı. dedi ki kargonuz var ama evde yoktunuz. e hiç bir şey almadım. dedim "kargo beklemiyorum ben, nereden gelmiş, ne gelmiş?" çocuk demesin mi "valla hanfendi halı gibi bir şeydi, normalde yasak ama tekrar uğraşmayın, çok ağırdı, o yüzden komşunuza teslim ettim".
ben artık koçtaş müşteri hizmetlerini hızlı aramada 1 numaraya ekliyorum. arıyorum kendilerini, karşıma bir kızcağız çıkıyor, durumu anlatıyorum, siz diyorum sanırım diyorum bana tekrar ürün göndermişsiniz diyorum. kız sistemi kontrol ediyor diyor ki yok "ürünün kargoya teslim edilmesi gerekiyor", olayı baştan bir daha anlatıyorum, diyorum siz şapşikler havale yapayım diye açtığınız siparişi kapatmamışsınız, az önce kargo şirketi aradı ürün bana tekrar yollanmış. kız bir saniye diyip beni beklemeye alıyor. uzunca bir süre bekledikten sonra neşeli bir ses tonu ile; "tamam hanfendi, siparişi iptal ettim size ürün gelmeyecek" diyor.
"........................."
uzunca bir sessizlikten sonra "teşekkür ederim, çok yardımcı oldunuz, iyi günleeer" diyip telefonu kapatıyorum.
iki hafta sonra (sanırım koçtaş'ta her şey iki haftalık aralıkla yapılıyor.) telefona bakıyorum arayan koçtaş (kalp)arayan çocuk sistemsel! bir hatadan ürünlerin tekrar yollandığını söylüyor. tamam diyorum gelip alın evden. biz diyor gelemiyoruz diyor siz kargoya verebilir misiniz diyor.
eheheheh bebeyim yhaaaa çok şakacısın diyip kapatıyorum telefonu.
aylar geçti ses seda yok.
şimdi evde o kadar halı ile ne yapacağımı düşünüyorum.
not: hepsini okuyanlara koçtaş'tan kapı altı izolasyon köpüğü gönderiyorum.
bir kere hemen hemen aldığın her şey yanlış çıkabilir mi bir firmadan? vallahi çıkıyor.
ilk olarak bir gardırop ve kitaplık almıştım. eve nakliye olarak getirecekler. ürünleri bir açtık kitaplık yerine iki adet kapak getirmişler. kapak. evet.
diğerinin kuruluma başladıktan sonra gördük ki gardırobun yan tarafına gelecek parça boydan boya çizik. aradım müsteri hizmetlerini. durumu anlattım. yanlış gelen ürünü değiştireceklerini hasarlı ürünün de yenisini göndereceklerini söylediler. yaklaşık iki hafta sonra hasarlı ürünü aldılar gittiler. ama bana gelen giden bir şey yok. sonra tekrar aradım, bu sefer dediler ki biz bu ürünü değiştiremeyiz. telefonda ettiğim kavga kesmedi, satın aldığım mağazaya gittim. benden ürünü aldıklarına dair belge kayıp. peki ürün nerede diyorum, depoya bakıyorlar 8 kapaklı koca gardırop da kayıp. sonunda mahkemelik olduk. bu sefer "bizim için müşteri memnuniyeti önemli kalp kalp kalp, paranızı verelim" demeye başladılar. bir ton uğraş sonunda paramı aldım, bir daha koçtaş'tan bir şey almaya da tövbe ettim.
ilk alışverişin üzerinden bir kaç sene geçti, sprey boya almam gerekiyor. bulunduğum muhitte de en çok seçenek orada. dedim boyada da sorun çıkacak hali yok. dolapların üzerine yazmışlar "sprey boyalar kapaklarının rengindedir" diye. fildişi kapaklı olan sprey boyayı aldım ama koçtaş'a güvenmediğim için kodunu v.s kontrol ettim, etiketini okudum, fildişi rengi olduğuna eminiz. eve gittim eski ayakkabılığı boyamak için hazırlıkları yaptım, etrafı kapladım gazeteyle, boyayı püskürtmemle ahşap ayakkabılığın üzerinde cami yeşili kocaman bir yuvarlak oluştu!
camii yeşili. evet.
allahın hakkı üçtür deyip en son internet mağazasından iki boy halı aldım. sipariş kısmında iki gün içinde kargoya verileceği belirtiliyordu. neyse ürünü aldım, bekliyorum aradan iki haftaya yakın zaman geçti ve internet sitesinde ürünün durumu hala "kargoya verilmesi bekleniyor" şeklinde görünüyor. müşteri hizmetlerini aradım, tedarikçiye ulaşamadılar ve ürünün kargoya verilmedi göründüğünü doğruladılar. bu durumda satışı iptal etmelerini istedim ve iptal etme işlemini başlattıklarını belirterek telefonu kapattılar. tam on dakika sonra kapı çaldı ve bir de ne göreyim? kucağında halılarla kargo görevlisi!
tekrar müşteri hizmetlerini aradım, ürünün geldiğini, teslim aldığımı ve paranın tarafıma yatırılmamasını ilettim. karşılıklı okeyleştik, sevgiler, saygılar, telefonu kapattık. ama tabii ki koçtaşla hiç bir şeyin bu kadar basit olmayacağını şimdiye kadar öğrenmem gerekiyordu.
yaklaşık iki hafta sonra koçtaş müşteri hizmetlerinden bir telefon daha geldi. meğersem parayı bana geri aktarmışlar. ulan istesem yapmazlar! neyse. çocuk dedi ki bize tekrar ürünün bedelini göndermeniz gerekiyor. e iyi dedim göndereyim ancak tabii internet sitesinde satış tamamlandı gözüktüğü için ödeme yapamıyorum. geri aradım müşteri hizmetlerini, çocuk o zaman yeni bir sipariş açayım, size sipariş kodunu vereyim, o kod üzerinden havale yapın dedi. tamam dedim parayı gönderdim. bitti.
daha doğrusu ben bitti sanıyorum.
bi onbeş gün sonra telefonumu bilmediğim bir numara aradı. dedi ki kargonuz var ama evde yoktunuz. e hiç bir şey almadım. dedim "kargo beklemiyorum ben, nereden gelmiş, ne gelmiş?" çocuk demesin mi "valla hanfendi halı gibi bir şeydi, normalde yasak ama tekrar uğraşmayın, çok ağırdı, o yüzden komşunuza teslim ettim".
ben artık koçtaş müşteri hizmetlerini hızlı aramada 1 numaraya ekliyorum. arıyorum kendilerini, karşıma bir kızcağız çıkıyor, durumu anlatıyorum, siz diyorum sanırım diyorum bana tekrar ürün göndermişsiniz diyorum. kız sistemi kontrol ediyor diyor ki yok "ürünün kargoya teslim edilmesi gerekiyor", olayı baştan bir daha anlatıyorum, diyorum siz şapşikler havale yapayım diye açtığınız siparişi kapatmamışsınız, az önce kargo şirketi aradı ürün bana tekrar yollanmış. kız bir saniye diyip beni beklemeye alıyor. uzunca bir süre bekledikten sonra neşeli bir ses tonu ile; "tamam hanfendi, siparişi iptal ettim size ürün gelmeyecek" diyor.
"........................."
uzunca bir sessizlikten sonra "teşekkür ederim, çok yardımcı oldunuz, iyi günleeer" diyip telefonu kapatıyorum.
iki hafta sonra (sanırım koçtaş'ta her şey iki haftalık aralıkla yapılıyor.) telefona bakıyorum arayan koçtaş (kalp)arayan çocuk sistemsel! bir hatadan ürünlerin tekrar yollandığını söylüyor. tamam diyorum gelip alın evden. biz diyor gelemiyoruz diyor siz kargoya verebilir misiniz diyor.
eheheheh bebeyim yhaaaa çok şakacısın diyip kapatıyorum telefonu.
aylar geçti ses seda yok.
şimdi evde o kadar halı ile ne yapacağımı düşünüyorum.
not: hepsini okuyanlara koçtaş'tan kapı altı izolasyon köpüğü gönderiyorum.
devamını gör...
duymaya tahammül edilemeyen sesler
ağız şapırdatma sesi, musluktan damlayan su sesi.
devamını gör...
nihilizm
hiççilik şeklinde kısaca tanımlayabileceğimiz felsefi görüştür.* nihilizm'e göre bu dünyadaki her şey değersizdir, önemsizdir. ilkçağ felsefesinin en ünlü nihilist filozofu gorgias'tır. ilk olarak rusya'da ortaya çıkmış, otorite ve her şey reddedilmiştir.
devamını gör...
ay'a gerçekten gidildi mi sorunsalı
arkadaşlar neil amcam gerçekten aya çıktı. bakın sırf neil amcamın onuru için burada itiraf ediyorum evet ben neil armstrong'un yeğeniyim. hatta beni de götürdü. tabi bu formumla değil. yanına giderken yemek al demişler bu da portakal almış cebine koymuş. dönüşte de o portakalı yemeyi unuttuğu için getirip babama vermiş babam da ay görmüş portakal deyip afiyetle yemiş. yani ben ay'a vitamin basan ilk portakalım.
devamını gör...
sevişelim mi demenin kibar yolları
bir güzellik yapsana, gece benle kalsana
kitabına uydur gel uysa da uymasa da
çekeceğin var elimden alacaklıyım teninden
ne dediğimi anladın sen acil durum uyansana.
kitabına uydur gel uysa da uymasa da
çekeceğin var elimden alacaklıyım teninden
ne dediğimi anladın sen acil durum uyansana.
devamını gör...
hudson nehri
abd'de new york eyaleti ile new jersey eyaletinin sınırını oluşturan 507 kilometre uzunluğundaki nehir. nehrin adını aldığı kişi henry hudson'dır. hudson nehri okyanusa döküldüğünden suyunda tatlı suyun yanı sıra tuzlu suda içermektedir. aynı zamanda us airways'in 1549 sefer sayılı uçuşu, 15 ocak 2009'da, motorlarına yaban kazlarının girmesi sonucu bu nehre zorunlu iniş yapmak zorunda kalmıştır.
kaynak
devamını gör...
sokak köpeği
aslında sokak köpeği yoktur, sokağa mahkum edilmiş köpek vardır. insanların sorumsuzlukları, bir canlının hayatını vicdani sorumluluk hissetmeksizin değiştirebilmeleri, köpeklerin kontrolsüz üremelerine müdahale edilmemesi gibi nedenlerle sayıları her geçen gün artmaktadır.
sokakta yaşayan bir köpeğe aniden yaklaşmayın, amacınız sevmek bile olsa sizi tehdit olarak algılayabilir. uyurken birden dokunmayın, daha önce uykusundan kaç tekmeyle uyandırıldığını ve sevilmeye alışıp alışmadığını bilemezsiniz. yaptığınız her hareket köpeğin sizi görebileceği bir açıda ve yavaş olsun ki sizin bir tehdit olup olmadığınıza karar versin.
sokakta yaşayan bir köpeğe aniden yaklaşmayın, amacınız sevmek bile olsa sizi tehdit olarak algılayabilir. uyurken birden dokunmayın, daha önce uykusundan kaç tekmeyle uyandırıldığını ve sevilmeye alışıp alışmadığını bilemezsiniz. yaptığınız her hareket köpeğin sizi görebileceği bir açıda ve yavaş olsun ki sizin bir tehdit olup olmadığınıza karar versin.
devamını gör...



