ayasofya
nika ayaklanmalarinda sehrin buyuk bir kismi ile beraber ikinci ayasofya da yanmisti. nika ayaklanmalari bastirildiktan sonra basileus justinianus yani bir ayasofya'nin insaasi icin ise koyuldu. bu yeni ayasofya, onceki iki ayasofya gibi olmayacakti. justinianus'un restauratio imperii, roman imparatorlugu'nun restorasyonu projesinin ihtisamina yakisacak, yeni roma'nin baskentinin sembolu olacak bir ayasofya olacakti.
justinianus, yeni ayasofya'nin tasarimi icin iki tane matematikciyi gorevlendirdi: trallesli anthemios ve miletuslu isidoros. ayasofya'nin insaasi 5 yil surdu ve 537'de tamamlandi. justinianus, o zamana kadar gorulmus en buyuk kilise ve en buyuk kubbeyi 5 yilda insaa etmeyi basarmisti. (bkz: justinianus)
ayasofya'nun oncellikle cok ciddi bir kubbe sikintisi var. ilk yapildiginda, kubbe sacma derecede buyuk. zaten kubbe iki veya uc defa cokuyor. en son, mimar sinan'in yerlestirdigi dis desteklerden sonra daha saglam bir hale geliyor ve 16. yuzyildan sonra bir daha cokmuyor.
bu kadar kudretli bir yapi tabii ki gorenleri etkiliyor. gec antik mimarinin en son buyuk eseri ve bizans mimarisinin ilk buyuk eseri olarak kabul ediliyor ayasofya. bati hristiyan dunyasi da, dogu hristiyan dunyasi da, islam dunyasi da ayasofya'dan cok ciddi sekilde esinleniyor. ayasofya'nin yeri, klasik osmali mimarisinde cok onemli. kubbe yapisi, neredeyse her zaman ayasofya'dan esinlenerek tasarlaniyor ve ayasofya'nin kubbesini gecmek bir obsesyon haline geliyor.
ayasofya'nin mozaikleri konusu sanildigindan cok farkli aslina bakarsaniz. ayasofya ilk insaa edildiginde tabii ki mozaikler var. ancak 9. yuzyildaki ikonoklazm akimiyla mozaikler sokuluyor. ıkonoklazmin, bizans kraliyetindeki etkisini kaybetmesiyle 10. yuzyilda yeni mozaikler yaptiriliyor ve bu mozaiklerin orijinallerinden daha etkileyici oldugu iddia ediliyor. 4. hacli seferlerinde, 1204'te istanbul latinler tarafindan yagmalandiginda, cahil ve vandal haclilar mozaiklerin bazi parcalarini caliyorlar. (bkz: dördüncü haçlı seferi) bundan sonra mozaiklere pek dokunulmuyor aslina bakarsaniz.
1453'de, fatih sultan mehmet ayasofya'yi camiye cevirdikten sonra mozaiklere dokunmuyor. ustlerini de kapatmiyor. hristiyanlar ayasofya'yi kullanmaya da devam ediyorlar bir taraftan. cami olsa bile. (fatih kafirmis gorunuse bakilirsa?). mozaiklerin ustu, ilk kez 18.inci yuzyilda siva ile kapatiliyor. sonra, 19. yuzyilda mozaiklerin ustunun tekrar acilmasi icin calismalar oluyor. (yanlis hatirlamiyorsam abdulmecit bir takim calismalarda bulunuyor). ancak ustu acilan kisimlar, cemaat tarafindan yagmalandigi icin calismalar duruyor.
ayasofya'yi bu kadar essiz kilan bir suru ozelligi var: bizans mimarisi, outlier kubbesi, dort farkli din tarafindan kullanilmasi (hellenik paganizm, ortodoks ve katolikler, sunni islam), vs. ancak benim ozellikle parmak basmak istedigim bir nokta var: ayasofya, dogu ile batinin en basarili sentezlerinden biri ve bundan mutevellit, istanbul'u cok iyi yansitiyor. bizans imparatorlugu, bir avrupa imparatorlugu degil. bizans, osmanli gibi dogu ve bati arasinda sikisip kalmis, medeniyetler arasi bir gecis haline gelmis bir imparatorluk. osmanli da boyle. ayasofya'nin icine girdiginiz de ise gordugunuz tek sey bizans eseri degil, osmanli doneminde eklenmis bir suru sey. ayasofya, bizans ve osmanli'nin kusursuz bir sentezi, ki bu iki imparatorluk da dogu ve batinin bir sentezi.
bundan mutevellit, ayasofya'nin muze olmasi cami olmasindan daha uygun. ayasofya, dinler uzeri, kulturler uzeri bir eser. ayasofya, sadece bir dinin, bir kulturun basarisi degil. ayasofya, bir karisim, dinlerin ve kulturlerin uzerinde bir sembol. ayasofya, butun insanligin eseri.
justinianus, yeni ayasofya'nin tasarimi icin iki tane matematikciyi gorevlendirdi: trallesli anthemios ve miletuslu isidoros. ayasofya'nin insaasi 5 yil surdu ve 537'de tamamlandi. justinianus, o zamana kadar gorulmus en buyuk kilise ve en buyuk kubbeyi 5 yilda insaa etmeyi basarmisti. (bkz: justinianus)
ayasofya'nun oncellikle cok ciddi bir kubbe sikintisi var. ilk yapildiginda, kubbe sacma derecede buyuk. zaten kubbe iki veya uc defa cokuyor. en son, mimar sinan'in yerlestirdigi dis desteklerden sonra daha saglam bir hale geliyor ve 16. yuzyildan sonra bir daha cokmuyor.
bu kadar kudretli bir yapi tabii ki gorenleri etkiliyor. gec antik mimarinin en son buyuk eseri ve bizans mimarisinin ilk buyuk eseri olarak kabul ediliyor ayasofya. bati hristiyan dunyasi da, dogu hristiyan dunyasi da, islam dunyasi da ayasofya'dan cok ciddi sekilde esinleniyor. ayasofya'nin yeri, klasik osmali mimarisinde cok onemli. kubbe yapisi, neredeyse her zaman ayasofya'dan esinlenerek tasarlaniyor ve ayasofya'nin kubbesini gecmek bir obsesyon haline geliyor.
ayasofya'nin mozaikleri konusu sanildigindan cok farkli aslina bakarsaniz. ayasofya ilk insaa edildiginde tabii ki mozaikler var. ancak 9. yuzyildaki ikonoklazm akimiyla mozaikler sokuluyor. ıkonoklazmin, bizans kraliyetindeki etkisini kaybetmesiyle 10. yuzyilda yeni mozaikler yaptiriliyor ve bu mozaiklerin orijinallerinden daha etkileyici oldugu iddia ediliyor. 4. hacli seferlerinde, 1204'te istanbul latinler tarafindan yagmalandiginda, cahil ve vandal haclilar mozaiklerin bazi parcalarini caliyorlar. (bkz: dördüncü haçlı seferi) bundan sonra mozaiklere pek dokunulmuyor aslina bakarsaniz.
1453'de, fatih sultan mehmet ayasofya'yi camiye cevirdikten sonra mozaiklere dokunmuyor. ustlerini de kapatmiyor. hristiyanlar ayasofya'yi kullanmaya da devam ediyorlar bir taraftan. cami olsa bile. (fatih kafirmis gorunuse bakilirsa?). mozaiklerin ustu, ilk kez 18.inci yuzyilda siva ile kapatiliyor. sonra, 19. yuzyilda mozaiklerin ustunun tekrar acilmasi icin calismalar oluyor. (yanlis hatirlamiyorsam abdulmecit bir takim calismalarda bulunuyor). ancak ustu acilan kisimlar, cemaat tarafindan yagmalandigi icin calismalar duruyor.
ayasofya'yi bu kadar essiz kilan bir suru ozelligi var: bizans mimarisi, outlier kubbesi, dort farkli din tarafindan kullanilmasi (hellenik paganizm, ortodoks ve katolikler, sunni islam), vs. ancak benim ozellikle parmak basmak istedigim bir nokta var: ayasofya, dogu ile batinin en basarili sentezlerinden biri ve bundan mutevellit, istanbul'u cok iyi yansitiyor. bizans imparatorlugu, bir avrupa imparatorlugu degil. bizans, osmanli gibi dogu ve bati arasinda sikisip kalmis, medeniyetler arasi bir gecis haline gelmis bir imparatorluk. osmanli da boyle. ayasofya'nin icine girdiginiz de ise gordugunuz tek sey bizans eseri degil, osmanli doneminde eklenmis bir suru sey. ayasofya, bizans ve osmanli'nin kusursuz bir sentezi, ki bu iki imparatorluk da dogu ve batinin bir sentezi.
bundan mutevellit, ayasofya'nin muze olmasi cami olmasindan daha uygun. ayasofya, dinler uzeri, kulturler uzeri bir eser. ayasofya, sadece bir dinin, bir kulturun basarisi degil. ayasofya, bir karisim, dinlerin ve kulturlerin uzerinde bir sembol. ayasofya, butun insanligin eseri.
devamını gör...
ayçiçek yağı fiyatlarının uçması
böyle olacağı belliydi dediğim durum.
sizi bilmem ama ben çok net şekilde hatırlıyorum bu partinin 2. kez seçildiği zamanı. sokaklarda insanlara mikrofon yöneltip "kime oy verdiniz/neden?" diye sorulduğunda çok büyük bir kitle vardı "hiç zam yapmıyorlar. o yüzden yine oy verdim." diyen. daha o zamanlarda bile "birkaç seneye kadar görürsünüz." dediğimizi de hatırlıyorum eşle dostla izlerken.
şimdi kutsal kabul edilen tüm değerlerini "zam yapmıyorlar" gerekçesiyle hiçe sayan o akıl küplerinin ne düşündüğünü bilmeyi çok isterdim.
sizi bilmem ama ben çok net şekilde hatırlıyorum bu partinin 2. kez seçildiği zamanı. sokaklarda insanlara mikrofon yöneltip "kime oy verdiniz/neden?" diye sorulduğunda çok büyük bir kitle vardı "hiç zam yapmıyorlar. o yüzden yine oy verdim." diyen. daha o zamanlarda bile "birkaç seneye kadar görürsünüz." dediğimizi de hatırlıyorum eşle dostla izlerken.
şimdi kutsal kabul edilen tüm değerlerini "zam yapmıyorlar" gerekçesiyle hiçe sayan o akıl küplerinin ne düşündüğünü bilmeyi çok isterdim.
devamını gör...
kafede yalnız başına oturan insan
bunun farklı bir versiyonu da tek başına sinemaya giden insanlardır. ben de sinemaya tek başıma gitmekten çok büyük zevk alırdım, insanlar yalnız başlarına bir şeyler yapmaktan korkarlar ben de bu yüzden sosyal ortamlarda sık sık tek başıma takılarak konfor alanımın dışına çıkmaya çalışıyorum. sonra üniversite için başka bir şehre gidip yalnızlıktan canı sıkılan arkadaşımla şöyle bir diyalog geçmişti aramda:
+ "eh, sinemaya git o zaman! baya güzel filmler girmiş vizyona."
- "yok artık, yalnızız dedik de sinemaya tek başımıza gidecek kadar da düşmedik." demişti.
son sözüm, asıl yalnızlar kalabalıklar içinde tek başına var olamayanlardır.
+ "eh, sinemaya git o zaman! baya güzel filmler girmiş vizyona."
- "yok artık, yalnızız dedik de sinemaya tek başımıza gidecek kadar da düşmedik." demişti.
son sözüm, asıl yalnızlar kalabalıklar içinde tek başına var olamayanlardır.
devamını gör...
normal sözlük’ün giderek hayvan çitliğine benzemesi
tebrik ettiğim başlıktır.
sözlük çok şeye benzetildi ama hayvan çiftliği benzetmesi çok leziz oldu enfes oturdu.
hatta george orwell bu devirleri görerek yazmış o eserini.
bütün yazarlar eşittir ama bazı yazarlar öbürlerinden daha eşittir.
abi cidden manyak olursunuz dediğim başlıktır ayrıca.
bak vazgeçin ciddiye almayın dilekçe yazar gibi hareketler yapmayın kafa dağıtın sonra gidin neden bu kadar takıyorsunuz vallahi üzülüyorum billahi üzülüyorum.
goy goy yapalım siyaset yapalım futbol konuşalım trollerle gülelim eğlenelim düşünelim üzülelim ama beraber yapalım lütfen.
bir kurallar var ve o kuralların etrafında mis gibi takılalım gidelim.
boş yapan boş yapmaya devam etsin.
dolu yapan dolu yapmaya devam etsin.
neden insanlar kendi ilgi alanı olmayan durumlara saldırıyorlar.
sözlük çok şeye benzetildi ama hayvan çiftliği benzetmesi çok leziz oldu enfes oturdu.
hatta george orwell bu devirleri görerek yazmış o eserini.
bütün yazarlar eşittir ama bazı yazarlar öbürlerinden daha eşittir.
abi cidden manyak olursunuz dediğim başlıktır ayrıca.
bak vazgeçin ciddiye almayın dilekçe yazar gibi hareketler yapmayın kafa dağıtın sonra gidin neden bu kadar takıyorsunuz vallahi üzülüyorum billahi üzülüyorum.
goy goy yapalım siyaset yapalım futbol konuşalım trollerle gülelim eğlenelim düşünelim üzülelim ama beraber yapalım lütfen.
bir kurallar var ve o kuralların etrafında mis gibi takılalım gidelim.
boş yapan boş yapmaya devam etsin.
dolu yapan dolu yapmaya devam etsin.
neden insanlar kendi ilgi alanı olmayan durumlara saldırıyorlar.
devamını gör...
selda bağcan
neden evlenmediniz?" sorusuna "dünyada beni hak edecek kadar şanslı biri yok!" diyerek beni benden almış can sanatçıdır. kendisini ilk defa ziller ve ipler şarkısıyla tanımıştım. günümüze de ince göndermeler olan bir şarkıdır.
...bir ileri iki geri
birilerinin elinde ipleri...
...bir ileri iki geri
birilerinin elinde ipleri...
devamını gör...
benim adım kırmızı
orhan pamuk, romanı 15. ve 16.yüzyıl mesnevilerindeki hikayelerden etkilenerek yazdığını dile getirmiştir. dört yıldan uzun süren romanın ilk dönemdeki ismi de ilk bakışta aşk.
devamını gör...
cumhurbaşkanlığı sistemi güneş sistemi gibidir
güneşin ölmeye yaklaştığında kırmızı bir deve dönüşerek yörüngesindeki gezegenleri yutacak olması sebebiyle, aklıma kötü şeyler gelmesine neden olan beyan.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının genel profili
alimden notlar'ın boş yaptığı hede. tek tek baktım yazdıklarına. hangisinde ilginç bir bilgi var diye. hiçbirinde bilinmeyen bir şeyi yazmamışsın hocam. belki sorun senin yazdıklarındadır? hiç bunu düşünmedin mi?
devamını gör...
10 yıl içinde toplantılara ışınlanarak gideceksiniz
ışınlanarak gitmeyi becerdiğimiz yerde neden toplantıya gidiyoruz diye düşünmeme sebep olan açıklamalardır. yahu kardeşim ben ışınlansam toplantıya mı giderim ulan.
devamını gör...
yazarların gitmek istediği şehirler
kuzey ışıklarını görmek isteyen herkesin hayali savlbard ve kakslautanen.
devamını gör...
bir kadının sözlük yazarı olma nedeni
şovenist başlığa rağmen şunu diyebilirim;
ben kadın bir yazarım.
instagramda hikaye paylaşıyorum
uluslararası bir felsefe dergisinde yazarlık yapıyorum,
arkadaşlarımla dağıtmaya eğlenmeye çıkıyorum
ikinci üniversitemi okuyorum
akademik kariyer planlıyorum
yemek yapmayı çok seviyorum
aptalca erkek muhabbetlerini de
ve bilgilerimi paylaşmayı da sevdiğim ve eğlenceli bulduğum için sözlükte yazıyorum.
yani ben bir kadınım ve ne istersem onu yapıyorum.
ben kadın bir yazarım.
instagramda hikaye paylaşıyorum
uluslararası bir felsefe dergisinde yazarlık yapıyorum,
arkadaşlarımla dağıtmaya eğlenmeye çıkıyorum
ikinci üniversitemi okuyorum
akademik kariyer planlıyorum
yemek yapmayı çok seviyorum
aptalca erkek muhabbetlerini de
ve bilgilerimi paylaşmayı da sevdiğim ve eğlenceli bulduğum için sözlükte yazıyorum.
yani ben bir kadınım ve ne istersem onu yapıyorum.
devamını gör...
yazarların başından geçen tebessüm ettiren olaylar
herkesi köpek kovalar, beni de inek kovalamıştı köyde küçükken. o zaman korkmuştum tabi ama şimdi o anı hatırlayınca komik geliyor. *
devamını gör...
büyülü dağ
eserlerinde sıklıkla burjuvazinin yozlaşması hakkında gülünç bir acımasızlık ile eleştiri sunmuş olan thomas mann'in yine benzer bir çizgide hareket etmesinin ürünü olan ve bildungsroman ve/veya oluşum romanı geleneğinin uzantısı olan eser. dilimize büyülü dağ olarak çevrilmiştir. eserde ön plana çıkan zaman kavramı pek çok şekilde yorumlanabilir ama kitaptaki zaman akışı okuyucunun zaman algısı ile oynamaktan ziyade içeriğin bir uzantısı olarak karşımıza çıkıyor. kendini zamansızlığın içinde bulan castorp ve onun zaman algısını okuyucunun net bir şekilde kavrayabilmesi ve eserin içine girebilmesi için mann yazarken oldukça güzel bir nokta yakalamış durumda. mann eserin ilk bölümünde kısa bir zaman dilimini uzun bir süre detaylıca anlatırken hikaye ilerledikçe oldukça uzun zaman dilimleri bir kaç sayfa ve cümle ile ifade edilecek kadar hızlı bir biçimde akıp gidiyor ki bu aslında castorp'un zaman algısındaki değişimi ifade edebilmek için özellikle yapılmış durumda. ana karakter hans castorp'un bu yolculuğu sürecinde mann'in savunucu olduğu doğu-batı sentezi hakkında da zaman zaman ufak dokunuşlar mevcut. berghof sanatoryumu bir açıdan küçük avrupa olarak değerlendirilebilir esasında ki thomas mann bunu okuyucunun gözünün içine sokmaktan da pek çekinmemiştir. ve bu avrupa prototipinin içerisinde mann'in diğer eserlerinde de sıklıkla görüldüğü gibi yarattığı karakterlerin üzerinden yine kökten çürümüşlüğe ve sefa içinde kendini hepten bırakmış olan esas canavar 'burjuvaziye' eleştirel bir yaklaşım sergilenir. savaşın ayak sesleri duyulurken, korkunç bir kızıllıkta insanın burnunu yakan kan kokusunun, parçalanmış insan uzuvlarının ve korkunun havaya sis gibi çöktüğü katran karası akşamların içerisinde sevgi gerçekten galip gelebilir mi ve kendini hissettirebilir mi bilinmez ama türünün öncüsü olan bu eser mann'in ustaca ortaya koyduğu tasvirleri ile gerçek bir şaheser niteliğindedir. romanın içerisine gizlenmiş olan düşüncelerin savunulmaya değer olup olmadığı kesinlikle sorgulamaya açık ve kişisel bir mesele ama bu eserin edebi açıdan başarısını gölgelememeli. ki eser hakkında tüm bunların yanı sıra ' tüyleri diken diken eden bir hoşgörü' tanımı vardır ki bunca yıldan sonra bile aklımda.
"die analyse ist gut als werkzeug der aufklärung und der zivilisation, gut, insofern sie dumme überzeugungen erschüttert, natürliche vorurteile auflöst und die autorität unterwühlt, gut, mit anderen worten, indem sie befreit, verfeinert, vermenschlicht und knechte reif macht für die freiheit. sie ist schlecht, sehr schlecht, insofern sie die tat verhindert, das leben an den wurzeln schädigt, unfähig, es zu gestalten." ( analiz aydınlanmanın ve uygarlığın bir aracıysa iyidir: aptal kanıları sarstığı, doğal önyargıları çözümlediği ve otoritenin kuyusunu kazdığı sürece. yani, kurtardığı, yonttuğu ve insanlaştırdığı sürece iyidir; köleleri özgürlük için olgunlaştırır. eyleme engel olduğu, yaşamı kökünden zedelediği ve onu biçimlendiremediği sürece de kötüdür, çok kötüdür.) p. 353
"reizend von dir", sagte hans castorp. "was für ein nettes zimmer!" hier läßt sich gut und gern ein paar wochen hausen." "vorgestern ist hier eine amerikanerin gestorben", sagte joachim. ( "ne kadar düşüncelisin," dedi hans castorp. " ne güzel bir oda. burada bir iki hafta kalmak hoşuma gidecek." "burada geçen gün amerikalı bir kadın öldü," dedi durağan bir sesle joachim.) p.23
"die analyse ist gut als werkzeug der aufklärung und der zivilisation, gut, insofern sie dumme überzeugungen erschüttert, natürliche vorurteile auflöst und die autorität unterwühlt, gut, mit anderen worten, indem sie befreit, verfeinert, vermenschlicht und knechte reif macht für die freiheit. sie ist schlecht, sehr schlecht, insofern sie die tat verhindert, das leben an den wurzeln schädigt, unfähig, es zu gestalten." ( analiz aydınlanmanın ve uygarlığın bir aracıysa iyidir: aptal kanıları sarstığı, doğal önyargıları çözümlediği ve otoritenin kuyusunu kazdığı sürece. yani, kurtardığı, yonttuğu ve insanlaştırdığı sürece iyidir; köleleri özgürlük için olgunlaştırır. eyleme engel olduğu, yaşamı kökünden zedelediği ve onu biçimlendiremediği sürece de kötüdür, çok kötüdür.) p. 353
"reizend von dir", sagte hans castorp. "was für ein nettes zimmer!" hier läßt sich gut und gern ein paar wochen hausen." "vorgestern ist hier eine amerikanerin gestorben", sagte joachim. ( "ne kadar düşüncelisin," dedi hans castorp. " ne güzel bir oda. burada bir iki hafta kalmak hoşuma gidecek." "burada geçen gün amerikalı bir kadın öldü," dedi durağan bir sesle joachim.) p.23
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
çimler çok yeşil,
gökyüzü çok mavi,
sözlük çok güzel.
gökyüzü çok mavi,
sözlük çok güzel.
devamını gör...
kitap alıntıları
"her insan her şeyi yapabilir. kendisine sınır koymamak koşuluyla."
"üstünlük kompleksinin temelinde her zaman bir aşağılık kompleksi yatar."
-alfred adler.
"üstünlük kompleksinin temelinde her zaman bir aşağılık kompleksi yatar."
-alfred adler.
devamını gör...
whatsapp gizlilik ilkesi değişimi
yani sözün özü, bütün bilgilerinizi kendi belleğine alıyor ve sizin bilginiz haricinde paylaşım yapılabiliyor. siz güncelleme yaptığınız için kabul etmiş oluyorsunuz.
--- alıntı ---
facebook ile whatsapp kullanıcılarının verilerini paylaşacağını açıklayan platform kullanıcılara seçim hakkı tanımadı.
söz konusu değişikliği kabul etmeme şansı olmayan kullanıcılar ya bu şekilde whatsapp’ı kullanacak ya da platformu kullanmayı bırakacak.
--- alıntı ---
haber detayı
whatsapp gizlilik ilkeleri ve aldığı bilgiler
--- alıntı ---
facebook ile whatsapp kullanıcılarının verilerini paylaşacağını açıklayan platform kullanıcılara seçim hakkı tanımadı.
söz konusu değişikliği kabul etmeme şansı olmayan kullanıcılar ya bu şekilde whatsapp’ı kullanacak ya da platformu kullanmayı bırakacak.
--- alıntı ---
haber detayı
whatsapp gizlilik ilkeleri ve aldığı bilgiler
devamını gör...
orman yangını çıkan yerlere gidip çay dağıtmak
sel felaketi yaşanan bölgede çay dağıtan reisten beklediğimiz güzellik. hadi reis, çık otobüsün üstüne de çay fırlat vatandaşa. bu zor günler ancak bu şekilde atlatılır.
devamını gör...
istisnasız herkesin sevdiği şey
yemek yemek
devamını gör...

