yazarların uyuyamama sebepleri
çok gülersen çok ağlarsın lafını dibine kadar yaşadığım içindir. bugün çok gülmüştüm sanki o gülmelerimin bedelini çekiyorum.
edit: uyumama sebebiyle uyuyamama arasında çok fark var teşekkürler.
edit: uyumama sebebiyle uyuyamama arasında çok fark var teşekkürler.
devamını gör...
radyo tiyatrosu
birkaç öneri bırakmak gerekirse,
yabancı, albert camus
yanlışlık, albert camus
ceza sömürgesi, franz kafka
yabancı, albert camus
yanlışlık, albert camus
ceza sömürgesi, franz kafka
devamını gör...
homo deus
yuval noah harari tarafından yazılan gelecek hakkında tahminlerde bulunan şahane kitaptır.
yazar öngörülerle dolu bir kitap yazarken verdiği örneklerle fikrini destekliyor ve okuyucuya başka bir bakış açısı kazandırıyor. okurken sık sık hım gerçekten bu böyle olabilirmiş dedim.
okurken düşündüren bir kitap kesinlikle okunması gereken bir kitap.
kitabı elime aldığım zaman içimden önceki kitabın parası tatlı gelmiş yeni kitap yazmış diye geçirmiştim ama beni yanılttı.
yazar önceki kitabın başarısından sonra gaza gelip çok güzel bir yazı ortaya çıkarmış ve bunu yaparken resimlerle örneklerle basit bir şekilde derdini anlatmış ve çok hoşuma gitti.
tabi ki türkçeye harika şekilde çevrildiğini ve bence muazzam bir kapakla tasarımı yapıldığını unutmamak gerekiyor kitabı bir adım öne taşıyan detaylar olmuş bunlar. kapak sade şık ve anlatmak istediğini çok net anlatıyor.
ayrıca yazar çok komik birisi olduğunu hissettiriyor yer yer güldüğüm kısımlar oldu bir tespit yaparken onu esprili bir dille anlatmaktan çekinmemiş bu kitabı sıkıcı bir kitap yapmayan detaylardan birisi.
bir kaç tane nefis alıntı bırakayım.
insanlar gerçek mutluluğa erişmek için haz arayışlarını hızlandırmamalı, aksine yavaşlatmalıdır.
özellikle bu cümle çok şey anlatıyor maalesef haz ve haz arayışı bizi delirtiyor farkında olmuyoruz olamıyoruz çok doğru ve yerinde bir söz.
dünyada artık doğal kıtlıklar kalmadı, sadece siyasi kıtlıklar var. eğer suriye, sudan ya da somali'de insanlar açlıktan ölüyorsa, bu bazı siyasetçiler böyle istediği için oluyor.
eğer bir salgın kontrolden çıkarsa bunun ilahi bir gücün hiddetinden çok insan evladının beceriksizliğinden kaynaklandığı varsayılır.
yazar öngörülerle dolu bir kitap yazarken verdiği örneklerle fikrini destekliyor ve okuyucuya başka bir bakış açısı kazandırıyor. okurken sık sık hım gerçekten bu böyle olabilirmiş dedim.
okurken düşündüren bir kitap kesinlikle okunması gereken bir kitap.
kitabı elime aldığım zaman içimden önceki kitabın parası tatlı gelmiş yeni kitap yazmış diye geçirmiştim ama beni yanılttı.
yazar önceki kitabın başarısından sonra gaza gelip çok güzel bir yazı ortaya çıkarmış ve bunu yaparken resimlerle örneklerle basit bir şekilde derdini anlatmış ve çok hoşuma gitti.
tabi ki türkçeye harika şekilde çevrildiğini ve bence muazzam bir kapakla tasarımı yapıldığını unutmamak gerekiyor kitabı bir adım öne taşıyan detaylar olmuş bunlar. kapak sade şık ve anlatmak istediğini çok net anlatıyor.
ayrıca yazar çok komik birisi olduğunu hissettiriyor yer yer güldüğüm kısımlar oldu bir tespit yaparken onu esprili bir dille anlatmaktan çekinmemiş bu kitabı sıkıcı bir kitap yapmayan detaylardan birisi.
bir kaç tane nefis alıntı bırakayım.
insanlar gerçek mutluluğa erişmek için haz arayışlarını hızlandırmamalı, aksine yavaşlatmalıdır.
özellikle bu cümle çok şey anlatıyor maalesef haz ve haz arayışı bizi delirtiyor farkında olmuyoruz olamıyoruz çok doğru ve yerinde bir söz.
dünyada artık doğal kıtlıklar kalmadı, sadece siyasi kıtlıklar var. eğer suriye, sudan ya da somali'de insanlar açlıktan ölüyorsa, bu bazı siyasetçiler böyle istediği için oluyor.
eğer bir salgın kontrolden çıkarsa bunun ilahi bir gücün hiddetinden çok insan evladının beceriksizliğinden kaynaklandığı varsayılır.
devamını gör...
kemal sunal filmlerindeki fantastik karakterler
(bkz: gardrop fuat)
devamını gör...
ateşin insan evrimine etkileri
konuya ilgisi olanların okuması gerekendir.
ateş, insanın evriminde çok büyük bir öneme sahiptir. öncelikle sizlerle ateşin geçmişine bir göz atalım:
şimdiye kadar keşfedilmiş olan en eski ateş kalıntısı günümüzden 476 milyon yıl önce, karaları işgal eden bitkilerin yandığı orta ordovisyen dönem'e aittir. bu tarih önemlidir, çünkü bu zamanlardan önce atmosferdeki oksijen oranı oldukça düşüktü ve yanmaya kolay kolay izin vermiyordu. zaten karalarda da yoğun bir yanıcı madde birikintisi olmadığından, alevli yanma tepkimesine pek rastlanmıyordu. ancak ne zaman ki karalar bitkiler tarafından işgal edilmeye başladı ve oksijen oranları %13 ve üzerine ulaştı, işte o zaman bildiğimiz anlamıyla alevli tepkimeler ve hatta geniş alanlara yayılan yangınların izlerine rastlamaya başladık. keşfedilen ilk geniş çapta yangın kalıntısı, günümüzden 420 milyon yıl öncesine, geç silüryen devre aittir. bu zamanlardan sonra ise her dönemde yanma tepkimesi görülebilmiştir.
tarih sahnesine oldukça geç evrimleşmiş bir tür olarak çıkan insanlar ise, ateşi bilinçli olarak kontrol altına alabilmiş tek türdür. bu da ateşi bizler için daha anlamlı yapmaktadır. diğer türlerde ateşle birlikte evrimleşme söz konusu olabilse de, ateşi bilinçli kontrol edebilen başka bir hayvan türü tespit edilememiştir. örneğin avusturalyalı ateş şahini, yangın kavramının bilincindedir ve özellikle yangın olan bölgelerde, alevlerden kaçan hayvanları avlayarak beslenir. abd'de bolca bulunan uzun yapraklı çam gibi bitkiler, tohumları alev almaksızın çimlenemez. dolayısıyla yangınlar, bir yandan birçok canlıyı yok ederken, bir diğer yandan evrimsel süreçte sıklıkla gördüğümüz yangınla paralel bir evrim geçirmiş canlıları hayata bağlamaktadır. ancak hiçbir tür, yemek hazırlamadan tarıma, avcılardan korunmaktan avlanmaya, maddeleri işlemekten sağlığa, kimyasal çalışmalardan ısınmaya, dini kavramlardan mağara resimlerine, sanata, felsefeye ve daha nice konuya dahil ettiğimiz ateşi, biz insanlar kadar kapsamlı olarak algılayamaz ve kullanamaz. bu da, beynimizin evriminin önemli sonuçlarından biridir.
burada anlattığımız gibi, ateşi birçok farklı iş için kullanmaktayız. bunlara burada girerek sizleri sıkmak istemiyoruz, zaten ne amaçlarla kullanıldığını gayet iyi bilmektesinizdir. ancak burada bahsetmek istediğimiz, insan türlerinin evrimlerinin hangi noktasında ateşi kontrol altına alabildiğidir.
ne yazık ki bu konuda kesin bir yargı bulunmamaktadır. en net bulgularla konuşacak olursak, ateş günümüzden 400.000 yıl kadar önce homo erectus tarafından kontrol altına alınmıştır. 125.000 yıl kadar önce ise, birçok farklı insan türünün net bir şekilde ateşi kontrol edebildiğini biliyoruz. ancak bazı bilim insanları, ateşin kontrolünün 1.7 milyon yıl kadar öncesine gittiğini iddia etmektedirler. açıkçası bu iddialar çoğunlukla çürütülmüş veya yalanlanmıştır, çünkü bu dönemlere ait ateşin kontrolüne dair bulgular ya aşırı belirsizdir ya da düzmecedir. dolayısıyla bilim camiası bu konuda oldukça hassas ve titiz çalışmaktadır. küçük çapta bile olsa yangınlar çok yaygın ve aşırı sık olan olaylar olarak araştırmacıların kafalarını karıştırabilecek birçok iz arkada bırakabilmektedirler. önemli olan bu izlerden hangilerinin gerçekten kontrollü bir ateşe ait olduğunu tespit edebilmektir.
ateşin kontrolüne dair bulgular kesin olmadığı için, bu konudaki tartışmalara burada pek fazla girmeyeceğiz. ancak kabaca 400.000 yıl kadar önce, daha ortada homo sapiens türüne, yani bize ait hiçbir iz yokken atalarımızın ateşi kontrol altına aldığını söyleyebiliriz. peki bu bizim evrimimizi nasıl etkiledi? ateşi kontrol etmenin evrimimiz ile alakası nedir?
ateşin kontrolünün ilk etkilerinin davranışsal olduğu düşünülmektedir. çünkü kontrollü bir ateş, insanların diledikleri zaman ışık yaratabilmeleri anlamına gelmektedir. böylece gündüzcül (gündüz avlanan) bir hayvan türü olan insan, aktivitelerini gün ışığı ile sınırlandırmak zorunda kalmamaya başlamıştır. üstelik eskiden korktuğu avcılarının (yırtıcı kediler gibi) ve rahatsız edici misafirlerin (birçok böcek ve omurgasız türü) ateşten korkarak uzak durduğunun keşfi, insana çok ciddi bir evrimsel avantaj sağlamaya başlamıştır.
tüm bunlar bir yana ateş, insanın giderek etçilleştiği (baskın meyvecil diyetten, etçile kayan hepçil bir diyete geçtiği) ve bu sebeple beyin evrininin hızlandığı bir dönemde, sindirimi zor olan besinlerini pişirmesine yaramıştır. beslenme tipinin değişmesi, bir türün evrimsel değişimine etki eden en önemli özelliklerden biridir. hele ateşte pişen bir yemekte özellikle nişastaya dayalı karbonhidratlar bulunuyorsa, ateşin etkisiyle bu kimyasallar parçalanır ve insanlar bu ürünleri çok daha kolay sindirebilirler. bu sayede çok daha verimli ve yüksek bir enerji kaynağı elde etmiş olurlar. işte bu sebeple de evrimsel ekonomilerine ciddi katkılar sağlamış olurlar. yani evrimsel patikaları, hiç beklenmedik bir şekilde değişmeye başlar.
burada yanlış bir anlaşılma da sıklıkla yapılmaktadır: sanki ateşin kontrolü ve yemeklerimizi pişirmemiz, sadece et ürünleri ile alakalı bir durummuş gibi lanse edilmektedir. bu, ciddi bir hatadır. az önce belirttiğimiz yazımızda da sıklıkla vurguladığımız gibi insan türleri, evrimsel süreç içerisinde meyvecil bir diyetten ete ağırlık veren omnivor (hepçil) bir diyete geçmiş olsalar bile bu, yeşil beslenmeden uzak durdukları veya bu tip beslenmenin sona erdiği anlamına gelmemektedir. tam tersine, ateşin kontrolü sayesinde yüz binlerce ve milyonlarca yıldır sindiremedikleri bazı bitkisel ürünleri tüketebilmeye başlamışlardır. çünkü daha basit şekerler ve karbonhidratlardan oluşan çiçekleri, tohumları ve etli meyveleri sindirebilsek de; özellikle ham selüloz içeren bitki gövdeleri, yetişkin yapraklar, genişlemiş kökler ve bitki tüberlerini apandiksimiz evrimsel süreçte köreldiği için sindirememekteydik. ancak ateş sayesinde bu bitki kısımlarını pişirerek selülozu kısmen de olsa parçalayabilmeye ve bir miktar sindirebilmeye başladık (halen de ateş olmadan sindiremeyiz). üstelik ham haliyle zehirli olan bazı tohumlar ve bitki kısımları, ateşte pişirme sayesinde zehirsiz hale getirilebilmeye başladı. bu da diyetimize ciddi anlamda etki etti ve evrimsel sürecimize adeta yön verdi.
bazı bilim insanları ateşin insan beyninin evrimine etki etmediğini iddia etseler de, evrimsel biyologların ezici bir çoğunluğu bunun doğru olmadığını, ateşin beslenmemizi doğrudan etkilediğini, beslenmemizin de evrimsel değişimimizi doğrudan etkilediğini, bu yüzden de ateşin evrimimizde çok önemli bir rolü olduğunu belirtmektedirler. öyle ki, beslenme tipimizin değişmesi sebebiyle sadece beynimiz irileşmekle kalmadı (tabii ki bundaki tek sebep beslenme etkisi deği), aynı zamanda yüz ve çene yapımız da değişmeye başladı. vücudumuzdaki en belirgin körelmiş organlar olan 20 yaş dişlerimizin varlığı bile , bu durumu göstermeye yetmektedir.
tüm hatlarıyla baktığımızda, ateşin insan evrimi için oldukça önemli olduğunu görmek mümkündür. diyetimizi etkilemediğini varsaysak bile, davranışsal olarak çok ciddi etkileri olduğunu, dolayısıyla evrimsel avantajlarımıza doğrudan etki ettiğini söylememiz hiç hatalı olmayacaktır.
kaynak
ateş, insanın evriminde çok büyük bir öneme sahiptir. öncelikle sizlerle ateşin geçmişine bir göz atalım:
şimdiye kadar keşfedilmiş olan en eski ateş kalıntısı günümüzden 476 milyon yıl önce, karaları işgal eden bitkilerin yandığı orta ordovisyen dönem'e aittir. bu tarih önemlidir, çünkü bu zamanlardan önce atmosferdeki oksijen oranı oldukça düşüktü ve yanmaya kolay kolay izin vermiyordu. zaten karalarda da yoğun bir yanıcı madde birikintisi olmadığından, alevli yanma tepkimesine pek rastlanmıyordu. ancak ne zaman ki karalar bitkiler tarafından işgal edilmeye başladı ve oksijen oranları %13 ve üzerine ulaştı, işte o zaman bildiğimiz anlamıyla alevli tepkimeler ve hatta geniş alanlara yayılan yangınların izlerine rastlamaya başladık. keşfedilen ilk geniş çapta yangın kalıntısı, günümüzden 420 milyon yıl öncesine, geç silüryen devre aittir. bu zamanlardan sonra ise her dönemde yanma tepkimesi görülebilmiştir.
tarih sahnesine oldukça geç evrimleşmiş bir tür olarak çıkan insanlar ise, ateşi bilinçli olarak kontrol altına alabilmiş tek türdür. bu da ateşi bizler için daha anlamlı yapmaktadır. diğer türlerde ateşle birlikte evrimleşme söz konusu olabilse de, ateşi bilinçli kontrol edebilen başka bir hayvan türü tespit edilememiştir. örneğin avusturalyalı ateş şahini, yangın kavramının bilincindedir ve özellikle yangın olan bölgelerde, alevlerden kaçan hayvanları avlayarak beslenir. abd'de bolca bulunan uzun yapraklı çam gibi bitkiler, tohumları alev almaksızın çimlenemez. dolayısıyla yangınlar, bir yandan birçok canlıyı yok ederken, bir diğer yandan evrimsel süreçte sıklıkla gördüğümüz yangınla paralel bir evrim geçirmiş canlıları hayata bağlamaktadır. ancak hiçbir tür, yemek hazırlamadan tarıma, avcılardan korunmaktan avlanmaya, maddeleri işlemekten sağlığa, kimyasal çalışmalardan ısınmaya, dini kavramlardan mağara resimlerine, sanata, felsefeye ve daha nice konuya dahil ettiğimiz ateşi, biz insanlar kadar kapsamlı olarak algılayamaz ve kullanamaz. bu da, beynimizin evriminin önemli sonuçlarından biridir.
burada anlattığımız gibi, ateşi birçok farklı iş için kullanmaktayız. bunlara burada girerek sizleri sıkmak istemiyoruz, zaten ne amaçlarla kullanıldığını gayet iyi bilmektesinizdir. ancak burada bahsetmek istediğimiz, insan türlerinin evrimlerinin hangi noktasında ateşi kontrol altına alabildiğidir.
ne yazık ki bu konuda kesin bir yargı bulunmamaktadır. en net bulgularla konuşacak olursak, ateş günümüzden 400.000 yıl kadar önce homo erectus tarafından kontrol altına alınmıştır. 125.000 yıl kadar önce ise, birçok farklı insan türünün net bir şekilde ateşi kontrol edebildiğini biliyoruz. ancak bazı bilim insanları, ateşin kontrolünün 1.7 milyon yıl kadar öncesine gittiğini iddia etmektedirler. açıkçası bu iddialar çoğunlukla çürütülmüş veya yalanlanmıştır, çünkü bu dönemlere ait ateşin kontrolüne dair bulgular ya aşırı belirsizdir ya da düzmecedir. dolayısıyla bilim camiası bu konuda oldukça hassas ve titiz çalışmaktadır. küçük çapta bile olsa yangınlar çok yaygın ve aşırı sık olan olaylar olarak araştırmacıların kafalarını karıştırabilecek birçok iz arkada bırakabilmektedirler. önemli olan bu izlerden hangilerinin gerçekten kontrollü bir ateşe ait olduğunu tespit edebilmektir.
ateşin kontrolüne dair bulgular kesin olmadığı için, bu konudaki tartışmalara burada pek fazla girmeyeceğiz. ancak kabaca 400.000 yıl kadar önce, daha ortada homo sapiens türüne, yani bize ait hiçbir iz yokken atalarımızın ateşi kontrol altına aldığını söyleyebiliriz. peki bu bizim evrimimizi nasıl etkiledi? ateşi kontrol etmenin evrimimiz ile alakası nedir?
ateşin kontrolünün ilk etkilerinin davranışsal olduğu düşünülmektedir. çünkü kontrollü bir ateş, insanların diledikleri zaman ışık yaratabilmeleri anlamına gelmektedir. böylece gündüzcül (gündüz avlanan) bir hayvan türü olan insan, aktivitelerini gün ışığı ile sınırlandırmak zorunda kalmamaya başlamıştır. üstelik eskiden korktuğu avcılarının (yırtıcı kediler gibi) ve rahatsız edici misafirlerin (birçok böcek ve omurgasız türü) ateşten korkarak uzak durduğunun keşfi, insana çok ciddi bir evrimsel avantaj sağlamaya başlamıştır.
tüm bunlar bir yana ateş, insanın giderek etçilleştiği (baskın meyvecil diyetten, etçile kayan hepçil bir diyete geçtiği) ve bu sebeple beyin evrininin hızlandığı bir dönemde, sindirimi zor olan besinlerini pişirmesine yaramıştır. beslenme tipinin değişmesi, bir türün evrimsel değişimine etki eden en önemli özelliklerden biridir. hele ateşte pişen bir yemekte özellikle nişastaya dayalı karbonhidratlar bulunuyorsa, ateşin etkisiyle bu kimyasallar parçalanır ve insanlar bu ürünleri çok daha kolay sindirebilirler. bu sayede çok daha verimli ve yüksek bir enerji kaynağı elde etmiş olurlar. işte bu sebeple de evrimsel ekonomilerine ciddi katkılar sağlamış olurlar. yani evrimsel patikaları, hiç beklenmedik bir şekilde değişmeye başlar.
burada yanlış bir anlaşılma da sıklıkla yapılmaktadır: sanki ateşin kontrolü ve yemeklerimizi pişirmemiz, sadece et ürünleri ile alakalı bir durummuş gibi lanse edilmektedir. bu, ciddi bir hatadır. az önce belirttiğimiz yazımızda da sıklıkla vurguladığımız gibi insan türleri, evrimsel süreç içerisinde meyvecil bir diyetten ete ağırlık veren omnivor (hepçil) bir diyete geçmiş olsalar bile bu, yeşil beslenmeden uzak durdukları veya bu tip beslenmenin sona erdiği anlamına gelmemektedir. tam tersine, ateşin kontrolü sayesinde yüz binlerce ve milyonlarca yıldır sindiremedikleri bazı bitkisel ürünleri tüketebilmeye başlamışlardır. çünkü daha basit şekerler ve karbonhidratlardan oluşan çiçekleri, tohumları ve etli meyveleri sindirebilsek de; özellikle ham selüloz içeren bitki gövdeleri, yetişkin yapraklar, genişlemiş kökler ve bitki tüberlerini apandiksimiz evrimsel süreçte köreldiği için sindirememekteydik. ancak ateş sayesinde bu bitki kısımlarını pişirerek selülozu kısmen de olsa parçalayabilmeye ve bir miktar sindirebilmeye başladık (halen de ateş olmadan sindiremeyiz). üstelik ham haliyle zehirli olan bazı tohumlar ve bitki kısımları, ateşte pişirme sayesinde zehirsiz hale getirilebilmeye başladı. bu da diyetimize ciddi anlamda etki etti ve evrimsel sürecimize adeta yön verdi.
bazı bilim insanları ateşin insan beyninin evrimine etki etmediğini iddia etseler de, evrimsel biyologların ezici bir çoğunluğu bunun doğru olmadığını, ateşin beslenmemizi doğrudan etkilediğini, beslenmemizin de evrimsel değişimimizi doğrudan etkilediğini, bu yüzden de ateşin evrimimizde çok önemli bir rolü olduğunu belirtmektedirler. öyle ki, beslenme tipimizin değişmesi sebebiyle sadece beynimiz irileşmekle kalmadı (tabii ki bundaki tek sebep beslenme etkisi deği), aynı zamanda yüz ve çene yapımız da değişmeye başladı. vücudumuzdaki en belirgin körelmiş organlar olan 20 yaş dişlerimizin varlığı bile , bu durumu göstermeye yetmektedir.
tüm hatlarıyla baktığımızda, ateşin insan evrimi için oldukça önemli olduğunu görmek mümkündür. diyetimizi etkilemediğini varsaysak bile, davranışsal olarak çok ciddi etkileri olduğunu, dolayısıyla evrimsel avantajlarımıza doğrudan etki ettiğini söylememiz hiç hatalı olmayacaktır.
kaynak
devamını gör...
uzun soyadlı olmak
optik form doldururken çok fazla vakit kaybettirebilecek olan durumdur.
devamını gör...
melih cevdet anday
yaşamak güzel şey dogrusu
üstelik hava da güzelse
hele gücün kuvvetin yerindeyse
elin ekmek tutmuşsa bir de
hele tertemizse gönlün
hele kar gibiyse alnin
yani kendinden korkmuyorsan
kimseden korkmuyorsan dünyada
dostuna güveniyorsan
ıyi günler bekliyorsan hele
ıyi günlere inaniyorsan
üstelik hava da güzelse
yaşamak güzel şey
çok güzel şey dogrusu.
devamını gör...
serenay sarıkaya yeni ilişki iddiaları
(bkz: emekliye zam müjdesi)
devamını gör...
sözlük dergi yazılarını bekliyor
sözlüğümüzün buram buram kalite kokan teknolojik dergisi. teknik ve içerik olarak emeği geçen herkesi kutlarım. teleskop tarihi ve türk mitolojisi hakkında verilen bilgiler kişisel hazine barındırıyor. ellerinize sağlık!
devamını gör...
sıcak bir yaz gününde karpuz yemekten kendini alıkoyamamak
alıkoymaya çalışmaya ne gerek var ki? bol bol yiyelim ne güzel. şu sıcak günlerde kavum, karpuz olmasa ne yapardık ki biz? ne renk katardı yazlarımıza?
devamını gör...
sözlük kadınlarının sevişecek erkek bulamama sorunu
enteller yüzündendir. rüya gibi yazıyor adam, neredeyse benim bile veresim geliyor.
bi bakmışsın, 43 kilo kemik gözlüklü, eski cimbomlu ergün penbe'ye benzeyen, küçük iskenderimsi guguk gibi bir tipi var adamın. kızla buluşmaya 500t ile gidiyor. enformasyon aşkım diyor sürekli. akbil'im aktarmalı bastı diyor.
şu şekle kimse meme vermez. hiçbir kadın pembe bacaklarına bu tip adamlarla birlikte olmak için kremler sürmedi. kimse kızını bu s.lak robot tiplerle evlendirmek için büyütmedi.
faking şit.
bi bakmışsın, 43 kilo kemik gözlüklü, eski cimbomlu ergün penbe'ye benzeyen, küçük iskenderimsi guguk gibi bir tipi var adamın. kızla buluşmaya 500t ile gidiyor. enformasyon aşkım diyor sürekli. akbil'im aktarmalı bastı diyor.
şu şekle kimse meme vermez. hiçbir kadın pembe bacaklarına bu tip adamlarla birlikte olmak için kremler sürmedi. kimse kızını bu s.lak robot tiplerle evlendirmek için büyütmedi.
faking şit.
devamını gör...
afillibirbey
"günaydın" tanımlarını benden önce keşfedenlerin olduğunu görüyorum. ben hep geç kalırım zaten, birilerine, bir şeylere.. dur ya neden drama bağladım şimdi? en son kahkahayla gülüyordum.
evet afillibirbey sayesinde.
günaydın başlığına pek bakma huyum yok. tesadüfen bir iki kere girince hemen ilk gördüğüm kendisinin süper betimlemeli günaydınları olunca, bugün hem profilini gezindim -daha önce de gezmiştim ama bu sefer daha bilinçli gezdim-
sonra günaydın başlığına yazar ismiyle aratıp, tüm yazdıklarını okuyup neşelendim, gülümsedim. iyi geldi sabah sabah.
geç olsa da, okumaktan keyif aldığım yazarlar listesinden bir yazar.
evet afillibirbey sayesinde.
günaydın başlığına pek bakma huyum yok. tesadüfen bir iki kere girince hemen ilk gördüğüm kendisinin süper betimlemeli günaydınları olunca, bugün hem profilini gezindim -daha önce de gezmiştim ama bu sefer daha bilinçli gezdim-
sonra günaydın başlığına yazar ismiyle aratıp, tüm yazdıklarını okuyup neşelendim, gülümsedim. iyi geldi sabah sabah.
geç olsa da, okumaktan keyif aldığım yazarlar listesinden bir yazar.
devamını gör...
12 yaşındaki kızın biriktirdiği harçlıklarla çiftçiliğe atılması
12 yaşında harçlıklarla 3 adet buzağı alabilen birinin harçlık olarak aldığı rakamı merak ettiğim başlık. 3 buzağı bugün en az 7500 tl. bu parayı 2 yılda biriktirmiş olsa günlük 10 tl den biraz fazla bi para yapıyor. 10-12 tl günlük harçlık köy yerinde bi çocuğa verileceğini düşünmüyorum açıkçası. zaten haberde de bahsediyor kız hevesli olunca babası almış buzağıları.
devamını gör...
ahlaklı kadın bir sene beklemez
benim artık dimağım almıyor ülkede yaşananları ama en çok üzen şey de bunların bir "kadının" sözlerinin olması.
su götürmez bi gerçeği yok saymanız ve üstüne üstlük bunlara maruz kalan insanların iffeti, namusu hakkında atıp tutmanız gerçekten midemi bulandırıyor, duygularımı ve öfkemi kelimelerle ifade edemiyorum.
bu sözleri ben unutmayacağım siz de unutmayın.
su götürmez bi gerçeği yok saymanız ve üstüne üstlük bunlara maruz kalan insanların iffeti, namusu hakkında atıp tutmanız gerçekten midemi bulandırıyor, duygularımı ve öfkemi kelimelerle ifade edemiyorum.
bu sözleri ben unutmayacağım siz de unutmayın.
devamını gör...
how i met your mother
ted'i ilk gördüğümde "işte bu ben" dedim. kişiliğime bu kadar uyabilir. diziyi izlerken kendi hayatımı izlermiş gibi oluyorum.
t: legen, wait for it, dary. legendary bir dizi.
t: legen, wait for it, dary. legendary bir dizi.
devamını gör...
okuduğun kitaptan bir alıntı bırak
kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. kollarıyla bizi sarar. sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz."
sebahattin ali. kürk mantolu madonna
sebahattin ali. kürk mantolu madonna
devamını gör...
seboreik dermatit
yağlı ve şekerli gıdalar tetikler. tedavisi yoktur.
devamını gör...
eski sevgilinin geri dönmesi
"aynı nehirde iki defa yıkanılmaz" sözünü akıllara getiren bir durumdur..
devamını gör...
eratosthenes
coğrafya kelimesini kullanan ilk kişidir. günümüzdeki libya sınırları içerisindeki kirene şehrinde doğmuştur. atina'da eğitim almıştır.
enlem ve boylam sistemini bulmuştur.
dünya'nın güneş'e olan uzaklığını tam olarak hesaplamıştır.
dünya'nın çevresini %1.6'lık hata ile ölçmüştür.
eratosthenes'in haritası
enlem ve boylam sistemini bulmuştur.
dünya'nın güneş'e olan uzaklığını tam olarak hesaplamıştır.
dünya'nın çevresini %1.6'lık hata ile ölçmüştür.
eratosthenes'in haritası
devamını gör...
ibrahim tatlıses
kafadan vurulmasına rağmen hayata tutunmuş, karakter olarak fecaat ses olarak mükemmel bir şarkıcı.
devamını gör...