louis zamperini
(26 ocak 1917 - 2 temmuz 2014) amerikalı olimpik mesafe koşucusu ve savaş gazisidir.
koşmaya lisede başlayan zamperini, 1936 berlin olimpiyatlarında amerikayı temsil etti ve yeni bir tur rekoru kırarak yarışı 8.sırada bitirdi.
askeri kariyerine gelecek olursak 1914 yılında amerika birleşik devletleri ordusu hava kuvvetlerine teğmen olarak görevlendirilen zamperini, pasifikteki b-24 kurtarıcılarında bombardıman görevini aldı. bir kurtarma görevi esnasında uçak mekanik sorunlarla karşılaşınca pasifik okyanusuna çakılmıştır. toplam mürettabattan sadece iki kişi ile birlikte 47 gün boyunca bir can kurtaran botunda hayata tutunmaya çalıştılar ve aralarından bir kişi daha sonra hayata veda etti. nihayetinde bot sürüklene sürüklene japon işgali altında bulunan marshall adalarına vardı. zamperini ve hayatta kalmayı başaran diğer arkadaşı japonlar tarafından esir alındı. çok sayıda işkenceye maruz kaldırlar. iki farklı esir kampına gönderildiler.
zamperini, olimpiyat koşucusu olduğu için ve çok güçlü bir kişiliğe sahip olduğu için özellikle japon askeri mutsuhiro watanabetarafından ağır işkencelere ve dayaklara maruz kaldı.
mutsuhiro watanabe
daha sonra bir kömür fabrikasına yeni bir kampa alındı ve burada da uzun süren mücadelenin ardından serbest bırakıldı.

ayrıca zamperini'nin hayatını konu alan üç biyografik film vardır.
buradan
buradan
buradan
koşmaya lisede başlayan zamperini, 1936 berlin olimpiyatlarında amerikayı temsil etti ve yeni bir tur rekoru kırarak yarışı 8.sırada bitirdi.
askeri kariyerine gelecek olursak 1914 yılında amerika birleşik devletleri ordusu hava kuvvetlerine teğmen olarak görevlendirilen zamperini, pasifikteki b-24 kurtarıcılarında bombardıman görevini aldı. bir kurtarma görevi esnasında uçak mekanik sorunlarla karşılaşınca pasifik okyanusuna çakılmıştır. toplam mürettabattan sadece iki kişi ile birlikte 47 gün boyunca bir can kurtaran botunda hayata tutunmaya çalıştılar ve aralarından bir kişi daha sonra hayata veda etti. nihayetinde bot sürüklene sürüklene japon işgali altında bulunan marshall adalarına vardı. zamperini ve hayatta kalmayı başaran diğer arkadaşı japonlar tarafından esir alındı. çok sayıda işkenceye maruz kaldırlar. iki farklı esir kampına gönderildiler.
zamperini, olimpiyat koşucusu olduğu için ve çok güçlü bir kişiliğe sahip olduğu için özellikle japon askeri mutsuhiro watanabetarafından ağır işkencelere ve dayaklara maruz kaldı.
mutsuhiro watanabedaha sonra bir kömür fabrikasına yeni bir kampa alındı ve burada da uzun süren mücadelenin ardından serbest bırakıldı.

ayrıca zamperini'nin hayatını konu alan üç biyografik film vardır.
buradan
buradan
buradan
devamını gör...
sevgiliye söylenen efsane laflar
....im gülsün dünyam gülsün..
devamını gör...
kürt faşistleri
ilkokuldayken iş eğitimi dersi öğretmenim annemin beyaz tülbentli bozuk türkçeli biri olduğunu görünce artık o ders bana zindan olmuştu. her ders, derse başlamadan önce beni işaret eder ve dışarı çıkmamı söylerdi. diğer çocuklar içeride dersi dinlerken ben kapının önünde dersin bitmesini beklerdim.
çocuklar tahtadan, kartondan bir şeyler yaparlardı o derste. bir keresinde öğrencilerden birinin yaptığı tasarım, içeride oyun oynayan bizler tarafından yanlışlıkla kırılmıştı. top çarpmıştı o şey, aynalı bir şeydi, aynası kırılmıştı. hangimizin yaptığını bulmak için bizleri teker teker sorguya çekmişti. o sorguda tek dayak yiyen ve sınıfın kürt nüfusunun tamamını oluşturan bendim.
on iki yaşındaydım. neden anlayamıyordum. ne farkımız var, neden diğerlerine davrandığı gibi davranmıyor bana? ben kimseye bir şey yapmadım ki.. çocuksun işte ne bileceksin pekeke varmış pekaka varmış yok özgürlük yok kuzikeri..
keşke sevseniz lan birbirinizi. ne istiyorsunuz çocuklardan. siz siz olun asla birinin çocukluk anısında böyle kalmayın. sonra isterseniz kürt olun ister zimbabveli ister türk..
çocuklar tahtadan, kartondan bir şeyler yaparlardı o derste. bir keresinde öğrencilerden birinin yaptığı tasarım, içeride oyun oynayan bizler tarafından yanlışlıkla kırılmıştı. top çarpmıştı o şey, aynalı bir şeydi, aynası kırılmıştı. hangimizin yaptığını bulmak için bizleri teker teker sorguya çekmişti. o sorguda tek dayak yiyen ve sınıfın kürt nüfusunun tamamını oluşturan bendim.
on iki yaşındaydım. neden anlayamıyordum. ne farkımız var, neden diğerlerine davrandığı gibi davranmıyor bana? ben kimseye bir şey yapmadım ki.. çocuksun işte ne bileceksin pekeke varmış pekaka varmış yok özgürlük yok kuzikeri..
keşke sevseniz lan birbirinizi. ne istiyorsunuz çocuklardan. siz siz olun asla birinin çocukluk anısında böyle kalmayın. sonra isterseniz kürt olun ister zimbabveli ister türk..
devamını gör...
merkez sol
#73407 nolu tanımda arkadaşımın belirttiği gibi ortanın solu olarak 60 lı yıllarda ismet inönü tarafından ortaya atılmış ama süleyman demirel liderliğindeki adalet partisi tarafından "ortanın solu, moskof yolu" olarak antitezi yapılmış kavramdır. sonradan bu "ortanın solu, moskova(nın) yolu" olarak evrilmiştir. maalesef milliyetçi ve muhafazakar (!) türk toplumu tarafından menderes zamanında başlayan sol düşmanlığında hala bilinen bir slogandır.
"uyan ey türk halkı, bu milletin başına ne geldiyse o meşhur milliyetçi ve muhafazakar (!) iktidarlardan geldi" diyeceğim, hemen biri şimdi "ortanın solu, moskova yolu" diye damlayacak, merak etmeyin duydum dediklerinizi.
"uyan ey türk halkı, bu milletin başına ne geldiyse o meşhur milliyetçi ve muhafazakar (!) iktidarlardan geldi" diyeceğim, hemen biri şimdi "ortanın solu, moskova yolu" diye damlayacak, merak etmeyin duydum dediklerinizi.
devamını gör...
gazi mahallesi katliamı
devletin işlediği suçlardan biridir. 12 mart 1995 tarihinde gazi mahallesi'nde bulunan alevilerin çoğunlukta olduğu bir kahvehaneye, durdurdukları bir taksi şoförünü öldürerek aynı taksiyle kahvehanedeki sivillere yönelik kimliği belirsiz kişilerce(sonradan mit olduğu iddia edilmiştir) gerçekleştirilen silahlı provokatif saldırı sonucu başlayan ve şehrin diğer bölgelerine yayılan olaylar. 15 mart 1995'e dek kent geneline yayılan olaylar sonucunda 22 kişi hayatını kaybetmiş, yüzlerce kişi yaralanmış ve tutuklanmıştır.
devamını gör...
sözlükten birine ismini vermeden bir şey söyle
uslupsuzlugunuz beni yordu siz yorulmadiniz vay anasını sayın seyirciler vayy.
devamını gör...
aziz nesin
"dunyadaki en karli ticaret din tüccarlığıdır; sermayesi yalan, müşterisi cahildir."
sözünün sahibi.
sözünün sahibi.
devamını gör...
24 ocak dünya iltifat günü
hadi bugün "bir çift tatlı sözü" mesaj veya arayarak birine hediye edin...
iltifatın faydaları:
iltifat etmenin hem size hem de karşınızdakine birçok faydası da olur.
1. karşınızdakini mutlu etmeye yarar
2. ilişkinizi güçlendirir
3. her şeye pozitif tarafından bakmanı sağlar.
4. verdiğinizin karşılığını mutlaka alırsın
5. kendisine ve sana olan güveni artar
6. seni daha çekici gösterir
7. eğlenirsiniz.
iltifatın faydaları:
iltifat etmenin hem size hem de karşınızdakine birçok faydası da olur.
1. karşınızdakini mutlu etmeye yarar
2. ilişkinizi güçlendirir
3. her şeye pozitif tarafından bakmanı sağlar.
4. verdiğinizin karşılığını mutlaka alırsın
5. kendisine ve sana olan güveni artar
6. seni daha çekici gösterir
7. eğlenirsiniz.
devamını gör...
cepteki son 50 tl ile ne alınır sorunsalı
5 dolar. yok gerçi o da alınmaz...
devamını gör...
ichigyo-zammai
mustafa koç'un da uyguladığını düşündüğüm teknik.
mustafa koç vefat ettiğinde onunla ilgili cem boyner'in bir konuşmasını izlemiştim. mustafa koç hakkında; " bir işle meşgul oluyorsa sadece o işe konsantre olur. asla başka bir iş ya da kişinin onun yaptığı işi bölmesine izin vermez. ancak bir kişi ile konuşuyor ise aynı şekilde asla başka bir şey ile ilgilenmez, arada başkası ile konuşmaz, telefonuna bakmaz. konuştuğu kişinin gözlerine bakarak dinler konuşur." demişti.
bu konuşmayı dinledikten sonra hem kendime hem de çevremdeki insanlara bu davranışlara ne kadar dikkat ettiğimizde baktım. çoğumuz buna dikkat etmiyoruz. bu yüzden yaptığımız işin kalitesi düşüyor. özellikle tv ve telefon bir işe baslama, devam etme ve bitirme konusunda bizi engelleyen en önemli faktör.
mustafa koç vefat ettiğinde onunla ilgili cem boyner'in bir konuşmasını izlemiştim. mustafa koç hakkında; " bir işle meşgul oluyorsa sadece o işe konsantre olur. asla başka bir iş ya da kişinin onun yaptığı işi bölmesine izin vermez. ancak bir kişi ile konuşuyor ise aynı şekilde asla başka bir şey ile ilgilenmez, arada başkası ile konuşmaz, telefonuna bakmaz. konuştuğu kişinin gözlerine bakarak dinler konuşur." demişti.
bu konuşmayı dinledikten sonra hem kendime hem de çevremdeki insanlara bu davranışlara ne kadar dikkat ettiğimizde baktım. çoğumuz buna dikkat etmiyoruz. bu yüzden yaptığımız işin kalitesi düşüyor. özellikle tv ve telefon bir işe baslama, devam etme ve bitirme konusunda bizi engelleyen en önemli faktör.
devamını gör...
yarim derdini ver bana
ne varsa eski türkülerde var dedirten bir başka türküdür. sözlerine aşık olursunuz. eskiden cananın derdine derman olmaya çalışırmış seven kişi. şimdilerde ise kişi bir yara görse bir çizikte o atıyor sevdiğine.*
yarim derdini ver bana
dermanın olayım senin
bülbül gibi cemâline*
âşığın olayım senin
yarim derdini ver bana
dermanın olayım senin
bülbül gibi cemâline*
âşığın olayım senin
devamını gör...
rtük'ün tarkan'ın şarkısı için saraydan talimat beklemesi
rtük diyor ki. düşünemiyorum sadece emir bekliyorum. ülkenin haline bak.
devamını gör...
kuzguncuktaki vişne
nickine de tanımlarına da bayıldığım ayrıca beğenilerini de eksik etmeyen yazar arkadaşımızdır.
takipteyiz efendim.
takipteyiz efendim.
devamını gör...
kitap alıntıları
''kimse bir başkasının karakterini şekillendiremez. kimse beni iyiliğe ya da kötülüğe teşvik edemez. ben kendimin efendisiyim ve ne olduğuma ancak kendim karar veririm. ''
epiktetos- kendisinin efendisi olmayan hiç kimse özgür değildir
epiktetos- kendisinin efendisi olmayan hiç kimse özgür değildir
devamını gör...
10 tanımı olan kadın yazarın sözlüğe emek veren yazardan fazla takipçisi olması
bu konuda kadınların hiçbir suçu yok dediğim durumdur. kadınları devamlı eleştiren ama bir yandan da kadın profillerinde devriye atan, kafası sözlük diyarından çoktan çıkmış yazarların işidir.
devamını gör...
günah keçisi
eski toplumlarda, insanlar yıl boyunca işledikleri 'günah'ları bir keçiye yüklerlermiş. rivayete göre, her sene sonunda da onu çöle salar, sıcak, susuzluk ve vahşi hayvanların varlığı sayesinde ölmesini beklerlermiş. böylelikle, keçi öldüğünde, kendi günahlarının da yok olduğunu düşünürlermiş.. bu da zamanla günah keçisi deyiminin doğmasına yol açmış.
muhtemelen uydurma olan bu ansiklopedik bilgiden sonra, modern günah keçilerine gelelim biraz, realite konuşsun bu satırlarda..
1999 'da ülke tarihinin en büyük felaketlerinden biri oldu. onbinlerce insan gölcük 'teki depremde ya hayatını kaybetti, ya da evsiz kaldı, yakınlarını kaybetti. facianın bu kadar büyük olmasında, yapıların maliyeti düşürmek amacıyla, depreme dayanıksız olarak yapılması gösterildi. ve günah keçisi; veli göçer. bu adamın yaptığı birçok bina çöktü ve kendisi açılan davalar sonucunda hapis yatan tek müteahhit oldu bu felaket sonrasında. bütün kötü yapılaşma, malzemeden çalma, bilinçsiz kentleşme günahları bu adamın üzerine atıldı. peki, depremde yıkılan bütün binaları bu adam mı yapmıştı? tabi ki hayır. diğer müteahhitler hapis yattı mı, ceza aldı mı? tabi ki hayır..
mehmet ali erbil, ülkenin en çok izlenen televizyon insanıydı bir zamanlar. sunduğu programlar reyting, oynadığı filmler seyirci rekoru kırıyordu. para üstüne para kazanıyor, arsız esprileri, muhafazakar türk toplumuna hiç de rahatsız edici gelmiyordu. adeta şeytan tüyü vardı kendisinde, hastalandığında hastanenin önünde insanlar dua ediyor, her hareketi olay yaratıyordu. sonra bir gün, bilerek veya bilmeyerek, alevilerle ilgili kırıcı bir 'mumsöndü' esprisi yaptı. o güne kadar, alevilere yapılan 3. sınıf insan muamelesinin, mumsöndü gibi aşağılık bir hikayenin uydurulmasının' günahı mehmet ali erbil 'e yüklenmiş oldu. sanki bu söylemi literatüre kazandıran adam mehmet ali erbilmiş gibi, kendisi bir anda televizyon dünyasında aforoz edildi. filmlerde oynayamaz oldu, 3. sınıf tv kanallarının en az izlenen kuşaklarında ucuz prodüksiyonlar sunmaya başladı. tek suç onun muydu? hayır.. peki bu olay sonrasında alevilere normal insan muamelesi yapılıyor mu artık? tabi ki kocaman bir hayır..
son günlerde, bir seda sayan 'dır gidiyor. eskiden 2 eşini öldürmüş bir insanı canlı yayına çıkartıp onu masumlaştırma çabasından bahsediliyor. seda sayan kimdir? kadırgalı aysel. sivri dilli. mehmet ali erbil 'in poposunu ellemesine ses çıkarmayan, sahneye dekolte kıyafetlerle çıktıktan sonra ramazan ayında, türbana girip program sunan, şarkıcı desen değil, oyuncu desen değil, sunucu desen hiç değil bir insan. 2 eşini öldüren adamın 3-4 ay önce başka bir programa canlı yayına çıktığını unutan halk, şimdi kadına şiddet, adaletsiz yargılamalar, toplumsal vicdan eksikliği gibi günahları seda sayan 'a yüklemeye çalışıyor. evet suçlu bulundu : kadırgalı aysel.. bu olaydan sonra, kadına şiddet vakalarında önemli bir düşüş olacak mı? güldürmeyin beni..
toplumsal bilincin gelişmediği bizim gibi toplumlarda, günah keçiliği haddinden de fazla bir yüktür. toplumun asla uzlaşmayacak kesimleri bu günah keçileri üzerinde mutabakata varır ve bir sonra toplumsal travma için yeni bir günah keçisi aramaya koyulurlar, el birliğiyle..
muhtemelen uydurma olan bu ansiklopedik bilgiden sonra, modern günah keçilerine gelelim biraz, realite konuşsun bu satırlarda..
1999 'da ülke tarihinin en büyük felaketlerinden biri oldu. onbinlerce insan gölcük 'teki depremde ya hayatını kaybetti, ya da evsiz kaldı, yakınlarını kaybetti. facianın bu kadar büyük olmasında, yapıların maliyeti düşürmek amacıyla, depreme dayanıksız olarak yapılması gösterildi. ve günah keçisi; veli göçer. bu adamın yaptığı birçok bina çöktü ve kendisi açılan davalar sonucunda hapis yatan tek müteahhit oldu bu felaket sonrasında. bütün kötü yapılaşma, malzemeden çalma, bilinçsiz kentleşme günahları bu adamın üzerine atıldı. peki, depremde yıkılan bütün binaları bu adam mı yapmıştı? tabi ki hayır. diğer müteahhitler hapis yattı mı, ceza aldı mı? tabi ki hayır..
mehmet ali erbil, ülkenin en çok izlenen televizyon insanıydı bir zamanlar. sunduğu programlar reyting, oynadığı filmler seyirci rekoru kırıyordu. para üstüne para kazanıyor, arsız esprileri, muhafazakar türk toplumuna hiç de rahatsız edici gelmiyordu. adeta şeytan tüyü vardı kendisinde, hastalandığında hastanenin önünde insanlar dua ediyor, her hareketi olay yaratıyordu. sonra bir gün, bilerek veya bilmeyerek, alevilerle ilgili kırıcı bir 'mumsöndü' esprisi yaptı. o güne kadar, alevilere yapılan 3. sınıf insan muamelesinin, mumsöndü gibi aşağılık bir hikayenin uydurulmasının' günahı mehmet ali erbil 'e yüklenmiş oldu. sanki bu söylemi literatüre kazandıran adam mehmet ali erbilmiş gibi, kendisi bir anda televizyon dünyasında aforoz edildi. filmlerde oynayamaz oldu, 3. sınıf tv kanallarının en az izlenen kuşaklarında ucuz prodüksiyonlar sunmaya başladı. tek suç onun muydu? hayır.. peki bu olay sonrasında alevilere normal insan muamelesi yapılıyor mu artık? tabi ki kocaman bir hayır..
son günlerde, bir seda sayan 'dır gidiyor. eskiden 2 eşini öldürmüş bir insanı canlı yayına çıkartıp onu masumlaştırma çabasından bahsediliyor. seda sayan kimdir? kadırgalı aysel. sivri dilli. mehmet ali erbil 'in poposunu ellemesine ses çıkarmayan, sahneye dekolte kıyafetlerle çıktıktan sonra ramazan ayında, türbana girip program sunan, şarkıcı desen değil, oyuncu desen değil, sunucu desen hiç değil bir insan. 2 eşini öldüren adamın 3-4 ay önce başka bir programa canlı yayına çıktığını unutan halk, şimdi kadına şiddet, adaletsiz yargılamalar, toplumsal vicdan eksikliği gibi günahları seda sayan 'a yüklemeye çalışıyor. evet suçlu bulundu : kadırgalı aysel.. bu olaydan sonra, kadına şiddet vakalarında önemli bir düşüş olacak mı? güldürmeyin beni..
toplumsal bilincin gelişmediği bizim gibi toplumlarda, günah keçiliği haddinden de fazla bir yüktür. toplumun asla uzlaşmayacak kesimleri bu günah keçileri üzerinde mutabakata varır ve bir sonra toplumsal travma için yeni bir günah keçisi aramaya koyulurlar, el birliğiyle..
devamını gör...
normal sözlük'teki en iyi nick
(bkz: ickiliydibilmemne)
devamını gör...


