türkiye’de kavram salatası olarak şu formül çalışmaktadır.
muhafazakar = mütedeyyin = dindar = islamcı = yobaz

en azından bütün bu kavramlar birbirlerinin yerine öylesine kullanılmaktadır.

dünyada muhafazakarlık ise dinden öte siyasal ve sosyal bir hayat tarzıdır. örneğin muhafazakarlar her zaman geleneklerden yana tavır alır ve aile değerlerine çok önem verirler (amerikan filmlerinde bolca örneği görülür: akşam yemeği masasından yemek yemese bile çocukların kalkmasına izin vermeyen aile ve aile babası tiplemesi) . elbette dindar olmak da muhafazakarlık içinde yer alabilir (sıklıkla da yer alır) ancak olmazsa olmaz unsuru değildir.

muhafazakar için önemli olan “mevcut” değerlerin korunmasıdır. muhafazakarlık kabaca modernizm karşıtlığı olarak da tanımlanabilir. yani statüko taraftarıdırlar.

yalnız tutuculuk olarak günümüz türkçesine çevirebileceğimiz muhafazakarlık, bütün dünyada aynı/ortak değerlerin korunması manasına gelmez. amerika’daki muhafazakarlar ile avrupadaki muhafazakarlar, türkiye’deki muhafazakarlar ile çin’deki muhafazakarlar aynı gelenek veya yaşam tarzını koruma derdinde değildirler. dolayısıyla korunacak/muhafaza edilecek şeyler yere, zamana ve topluma göre değişir. burada “zamana göre” kısmı özellikle önemlidir; aynı toplum bile olsa farklı jenerasyonlarda aynı değerler için muhafazakarlık yapmak söz konusu olmayabilir, yani muhafazakar bir ailenin dedesi ile torunu farklı değerler için tutuculuk yaparken, her ikisi de hala muhafazakar olarak isimlendirilebilirler.

muhafazakarlık siyasi açıdan sağcı bir yaşam tarzıdır. sosyal adalet vb kavramlardan daha çok; doğal-seçilimci (zayıf olanların elemine olmasında herhangi bir beis görmeyen), ataerkil (baba evin reisidir), kürtaj karşıtı, genlerin değiştirilmesi veya genetik müdahale karşıtı vb görüşlere sahiptir.

bundan 15-20 yıl öncesine kadar, muhafazakar yerine türkçede daha çok “mazbut” kavramı kullanılmaktaydı ki, kelime manası olarak tutucu demektir. bu anlamda dindar olmayan kişiler de pek tabii muhafazakar olabilirler, örneğin yeşilçam filmlerindeki fabrikatör, yalıda oturan ve kızını fakir oğlana vermek istemeyen, statü düşkünü ve sahip olduğu aile değerlerine korumak isteyen figür göz önüne getirilebilir. bu baba genelde fakir oğlanın ailesini yozlaşmış olarak görmekte ve kızına yakıştıramamaktadır.

-

muhafazakarlık kavramı mevcut hükümet, adalet ve kalkınma partisinin kurulduğu yıllarda başlamak üzere türkiye’de çok sık gündeme gelir olmuştur ve giderek daha çok dindarlık veya islamcılık ile eşdeğer hale gelmiştir. kavramın asıl manası düşünülürse akp’yi muhafazakar olarak tanımlamak sorunlu olacaktır. oldukça modernist, kapitalist politikalara sahip olan hükümet, mazbut ve muhafazakarlar tarafından sıklıkla değerleri yozlaştırmak, dinin kutsallığını sarsmak, tüm geleneksel değerlerin içini boşaltmak gibi ithamlara maruz kalmaktadır. din ve dindarlık niceliksel olarak çok daha görünür hale gelmekle birlikte, niteliksel olarak sorunların olduğu, kültürel iktidar hedefinin gerçekleştirilemediği gibi eleştiriler bizzat hükümetin kendi yöneticileri tarafından dile getirilmektedir.

bazı sözlük başlık ve tanımlarında karmaşa içerisinde kullanıldığını gördüğüm “muhafazakar” kavramının anlaşılmasında yardımcı olmak üzere yazdığım tanım, umarım kavram karmaşasının kalkmasına yardımcı olur.
devamını gör...

yıllardır yaptığım, ev işi.
ev demek iş demek çünkü.
devamını gör...

margaret weis ve tracy hickman'ın kaleminden çıkan muazzam kurgu seri. bana göre çerezlik falan değildir. zira gerek öykü gerekse karakterler üzerinde inanılmaz ayrıntıcı davranmışlar. bilinen fantastik kurgu öykülerin dışına çıkan bir anlatıma sahip olması ve buna ek olarak ırklar özelinde ortaya koydukları yenilikler ziyadesiyle taktire şayan. ayrıca bu seri ile kurgu dünyasına iki baba karakter hediye etmiş olmaları da cabası; haplo ve alfred (cohen)... bununla birlikte serinin en güzel yanlarından birisi, kurgu ile mitolojinin uyumlu bir şekilde harmanlamış olması. yaratılış, çekişme, yıkım vesaire bunlar dünya mitolojilerindeki pek çok örnekle o kadar güzel harmanlanıp, serinin kurgusunun içine yerleştirilmiş ki, önce fizban olup şapka çıkartıyor sonra zifnab olup şapkayı tersinden kafanıza geçiriyorsunuz. tabi seride şimdi benim yaptığım benzetme gibi bazı ince nüanslarda var. bunları görebilmek ve anlayabilmek içinde ejderha mızrağı serisine hâkim olmanız lazım. oradaki temel noktaları bilmiyorsanız ve o evrene uzaksanız, pek çok göndermeyi anlamayabilirsiniz. kanımca serinin tek eksik noktası da burası. yani weiss ve hickman'ın yarattığı ejderha mızrağı kurgusundan bağımsız olarak bu seriyi okumaya kalktığınızda bazı noktaların kafanızda oturmaması söz konusu olabilir. bu durumda seriyi diğer seriden bağımsız olarak okuyanlar/okumak isteyenler açısından, doğal olarak sıkıntılı bir hale sokuyor.

çok fazla ipucu vermek istemediğim için konuya dair çok fazla kelam etmeyeceğim zira hikâye nakış gibi işlendiği için hikâyenin herhangi bir kısmından dahi bahsetsek, serinin tüm keyfini kaçırabiliriz. ama şunun altını çizmem lazım; patryn- sartan çekişmesi dünya tarihine, mitolojilere ve inanç dünyasına dair inanılmaz göndermeler içeriyor. tabi bunu yaparken de yukarıda da bahsettiğim gibi iki tane çok sağlam karakteri tabiri caizse zımba gibi kullanıyor. özellikle haplo karakteri melnibone'lu elric, drizzt d'ourden ve raistlin majere karakterlerinden sonra fantastik kurgu dünyasında gördüğüm en komplike karakter. alfred karakteri de çok sağlam bir karakter ancak haplo'nun durduğu yer, yolculuğu, iç çekişmeleri, yüzleşmeleri ve daha nice ekstra tutum ve tavrı onu farklı bir noktaya koymama sebep oluyor.

hülasa; bu seri fantastik kurgu dünyasına hediye edilmiş, farklı bir yol ve anlayışla yazılmış bir seridir. fantastik kurgu kitaplara ilgisi olan insanların muhakkak okuması gerektiğini düşünürüm. ancak söylediğim gibi en azından ejderha mızrağı serisinin temel hikayesini okuduktan, hikâyeye ve karakterlere hâkim olduktan sonra bu kurguyu okumaya başlamanızda fayda var. o zaman seriden alacağınız haz çok daha fazla olur. bazı göndermelere fransız kalmadığınızda her şey yerli yerine tam olarak oturuyor zaten.
devamını gör...

nedenini kendime itiraf edemediğim ve şu anda hissettiğim durum. çevremden bu kadar etkilenmek istemiyorum, bu kadar kırılgan olmak istemiyorum. değer verdiğim kişiler bana aynı değeri versin istiyorum o kadar.
devamını gör...

afiş harika olmuş, program da öyle olacak şüphem yok* ama domestic hıyar mahlaslı dostum, sevgili yayın ortağım robnaja hanımefendiyle arama girerek nasıl bir mesaj vermek istemekte çözemedim.

bi sonraki programda sovyet marşları çalmamızı istiyorsanız mesajla falan uğraşmayın yani eğer afişi hazırlayan sevgili gomercan böyle uygun görüyorsa ben mis gibi sovyet marşları çalarım ancak muhterem yoldaş benjamin franklin beyefendi nick'ini yoldaş josef stalin olarak değiştirmek zorunda kalır demedi demeyin.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

hayır tam altımızda da hitler'li profil fotoğrafıyla sayın fuzzy lee arzı endam etmekte. ikinci dünya savaşı mı çıkarmak istiyosunuz anlamadım?
devamını gör...

ingiliz yazar thomas deloney tarafından yazılmış olan baladların yer aldığı koleksiyon. belirli yerlerde yalnızca strange histories olarak da geçmektedir. ne yazık ki dilimize çevrilmemiştir ki bu oldukça büyük bir kayıp. ortaçağ'ın ince ince işlenmiş dantelası gibidir deloney'in baladları. ihtişamlı lordlar, gururlu şövalyeler, mağrur prenseslerin kırılgan rüyasına ufak bir bakış atmak gibi. bir keresinde şöyle der deloney: "tanrı et gönderir, şeytan ise aşçı." bu baladların içerisine sızan ve onu masal diyarından ayıran derine işlemiş bu düşüncedir, bu yüzden en kötücül olanlarda bile bir neden aramaz yalnızca büyülü bir atmosfer ile aktarır deloney. tüm sefaleti ve görkemi ile birleşik krallığın yüzyıllar öncesine uzanan bir yolculuğun kağıt ve kalemle bu kadar güzel bir araya gelebilirdi. deloney'in yormayan, temiz üslubu, bu dönem hikayeleri ile bir araya geldiği zaman ortaya sade ama bir açıdan da görkemli bir seromoni çıkıyor. yine de dante'nin inferno'sunda dediği gibi, buradan içeri giren ümidi geride bırakmalı çünkü deloney peri masalı vadetmiyor. ortaçağ'ın dramatik ve masalsı yanının gerçeklik ile buluştuğu ince bir köprü görevini gören ve deloney'i çağdaşlarından oldukça üste taşıyan iii. kantodan ufak bir alıntı:


cant. ııı

or to the tune of wygmors galliard.
you parents whose affection fond,
vnto your children doth appeare:
marke well the storie nowe in hand.
wherin you shall great matters here.
and learne by this which shalbe tolde,
to holde your children still in awe:
least otherwise they prooue too bolde,
and set not by your state a strawe.
king henrie second of that name,
for verie loue that he did beare:
vnto his sonne, whose courteous fame,
did through the land his credite reare.
did call the prince vpon a day.
vnto the court in royall sort:
attyred in most rich aray,
and there he made him princely sport.

and afterward he tooke in hand,
for feare he should deceiued be:
to crowne him king of faire england,
while life possest his maiestie.
what time the king in humble sort,
like to a subiect waited then:
vpon his sonne, and by report
swore vnto him his noble-men.
and by this meanes in england now,
two kings at once together liue.
but lordly rule will not allow
in partnership their daies to driue.
the sonne therefore ambitiously,
doth seeke to pull his father downe,
by bloudie warre and subtiltie,
to take from him his princely crowne.
sith ı am king thus did he say,
why should ı not both rule and raigne:
my heart disdaines for to obay.
yea all or nothing will ı gaine.
hereon he raiseth armies great,
and drawes a number to his part:
his fathers force downe right to beat.
and by his speare to pearce his hart.
ın seuen set battles doth he fight,
against his louing father deere:
to ouerthrow him in despight,
to win himselfe a kingdom cleere.
but naught at all could he preuaile,
his armie alwaies had the worst:
such griefe did then his hart asaile,
he thought himselfe of god accurst.
devamını gör...

çizim yarışmamız sonuçlandı!
bu hafta istanbul çizimiyle yarışmayı kazanan kiriktopuk oldu, tebrik ederim!
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
yeni yarışmamız başladı, konumuz sonbahar, son tarih ise 2 ekim cumartesi. discord linki bol şans!
devamını gör...

tam adı ebû’l-kâsım muhammed bin abd allâh bin abd’ûl-muttâlib el hâşimî'dir. haşimoğulları aşiretindendir. babası abdullah o daha bebekken ölmüştür. bu yüzden onu dedesi abdulmuttalib şeybe bin haşim büyütmüştür. dedesi öldüğünde onu öz amcası ebu talib bin abdülmuttalib büyütmüştür. soy ağacına buradan erişebilirsiniz.

eski yahudi toplumlarında genellikle tek isim kullanılırdı. bir insanın soyunu tanımlamak için babasının adı, oğlunun adı, doğduğu şehir isme ekleniyordu. bu yahudi geleneği erken islam döneminde de devam etmiştir. mesala hz. isa tarihte yusuf'un oğlu isa (luka 4:22; yuhanna 1:45, 6:42) veya nasıralı isa (markos 1:24; luka 24) olarak adlandırılmıştır. bu durum islam öncesi dönemde (bkz: cahiliye dönemi) kureyş kabilesinde de böyleydi.

haşimoğulları aşireti ilk vahiy (610) öncesinde bile siyasi olarak kureyş kabilesinde hakim güçtü. öyle ki muhammedin öz amcası ebu talib'in oğlu hz. ali 599 yılında kabe'de doğacak kadar şanslıydı(!).


(bkz: hz. ali) #96782
(bkz: hz. osman) #96434
(bkz: ebu cehil) #88688
(bkz: ebu talib)
(bkz: ebu cafer tebari)
(bkz: abdulmuttalib bin haşim)

edit: muhammedin amcasının adıyla dedesinin adını karıştırmışım. düzelttim. hiç mesaj atıp uyarmıyorsunuz köftehorlar. neyse ki ara sıra entrylerimi tekrar okuyup acaba yanlış bişey yazmış mıyım diyorum kendi kendime. otokontrol önemli.
devamını gör...

--- alıntı ---

şizofreni türlerinden olan bu türün en çarpıcı semptomları fizikseldir. katatonik şizofreni hastaları genelde hareketsizdir ve çevrelerindeki dünyaya karşı reaksiyon vermezler. genellikle çok katı ve sert olurlar ve hareket etmeye isteksizdirler. ara sıra yüzlerini buruşturmak veya biçimsiz duruşlar yapmak gibi garip hareketler yaparlar. veya başkasının söylediği bir kelimeyi veya cümleyi tekrar edebilirler. yetersiz beslenme, bitkinlik ve kendilerini yaralama riskleri çok yüksektir.

kişinin semptomları yukarıdaki üç türden birine net olarak uymadığında bu tanı konur.


--- alıntı ---
devamını gör...

kendisi önceden sözlükte de bahsedildiği üzere simülasyonlar ve simularklar kuramını ilk ortaya atan kişidir. bu fikirleri matrix serisine büyük bir ilham kaynağı olmuştur. kendisinin sadece imkansız takaslar kitabını okumakla beraber, bazı durumlara imkansız takas kitabındaki değerlendirmeler ışığında yaklaşırsak bizi ileriye götüreceğini düşünmekteyim.

burada bahsetmek istediğim durumları ise porno ve infinity war ile endgame filmleri olarak sıralayabilirim. imkansız takas kitabı kısaca insanoğlunun bir bedel ödemeden bir nesne, duygu, düşünce vb. takas etme isteğini ve bu istek doğrultusunda sanal ile gerçekliğin iç içe geçtiğini anlatmak istemektedir. vermiş olduğum örneklerin kendimce açıklamaları ise şöyle:

porno: bildiğiniz gibi porno izlerken bireyin herhangi bir partneri olmadan cinsel zevk almak mümkün. tabii porno da görsel bir içerik olması sebebi ile de oldukça kolay ulaşabilirdir ve gerçek seksin yerine geçmesi mümkündür ancak bu duygu sadece ilüzyondur. zannımca pornonun bu kadar yaygınlaşması sağladığı bu kolaylıktan gelmektedir. bu sebepten, pornoda sanal ve gerçeklik iç içe geçmiştir.

infinity war ile endgame filmleri: bildiğiniz gibi infinity war ile endgame filmlerinde hep iyilerin kazanması uğruna anti karakterler öldürülür veya öldürülmesi için mantık sınırları oldukça esnetilir. infinity filmini iyilerin yenilme olgusunu çok net bir biçimde gösterdiği için en sevdiğim marvel filmidir. burada yatan duygu ise insanoğlunun isteği (iyi kahramanların ölmeme durumu) bizi sanal bir duruma sevk etmesi neticesinde gerçeklik ile sanal birbirine karışmıştır.

edit: eğer bir sıkıntı görülür ise katkılarınızı beklemekteyim.
devamını gör...

kesinlikle sonuna kadar katıldığım başlık.
mağdur bir kadınsa, kimse kusura bakmasın kadınlardan daha fazla erkekler tepki gösteriyor. sosyal medya istatistiklerinden bakabilirsiniz.
lakin mağdur erkek oldu mu, hiçbir feminist sayfanın paylaştığını görmedim.
en yakın zamandan olan bir olayı hatırlatmak isterim.
15 yaşında bir kız erkek arkadaşına bana tecavüz etti diye iftira atıyor.
kızın babası genci öldürüyor.
daha sonra öyle bir şey olmadığı ve iftira olduğu kanıtlanıyor.
kız sadece onu korkutmak istemiştim diyor.
kızın yaşı küçük olduğu için ceza almıyor.
bir iftira, bir babayı oğlundan ayırdı.
hiç tepki görmedim bu olayda.
ve şu bir gerçek, bu durumu kullanan çok kadın var. yürüyorsun evine doğru gidiyorsun. kavga ettiğini eski sevglin veya buni zevkine yapacak bir kadına denk geliyorsun. taciz ediyorlar diye bağırıyor. linç ediliyorsun.
böyle bir tehlikenin farkında olunca istemsiz kadınlardan soğuyabiliyor insan.
devamını gör...

ingilizce baskın internet topluluklarında;
- çok uzun girdilerin altına, başka bir kişi tarafından yazıldığı, veya
- yazdığının uzun olduğunu fark edip, kendi yazdığı özetinin önüne kendisinin yazdığı,
türkçeye doğrudan çevirisi "çok uzun; okumadım" olan "too long; didn't read" kalıbının kısaltmasıdır.
ikinci kullanımı, birinci kullanımı önlemek amacıyla doğmuştur.

türkçe platformlarda, bu kalıba bir gönderme olarak, kendisi de kültürel bir gönderme olan "durumumuz yoktu okuyamadık" kalıbının kullanıldığı görülür.
devamını gör...

sınıra takıldığım için bu şekilde başlık açmak zorunda kaldım. tam hali ; ak parti'nin ilk kez oy kullanacak z kuşağının aileleriyle temasa geçmesi şeklinde açılması gereken başlıktı.

"...türkiye gazetesinden ebru karatosun'un haberine göre, gençlerin ve z kuşağının ak parti’ye bakışının masaya yatırılacağı toplantıda, cumhurbaşkanı erdoğan’ın projeye onay vermesiyle teşkilat, çalışmalarına başlayacak. gençlerin ak parti’ye niçin oy vermesi gerektiği, eski türkiye’nin nasıl olduğu ve 2023’ün öneminin anlatılmasına yönelik değerlendirmeler de yapılacak. yine, sosyal medyanın bu süreçte daha aktif kullanılması sağlanacak. özellikle türkiye’nin ak parti döneminde ulaşım, sağlık, köprü, otoyol, havalimanları, savunma ve uluslararası alanda attığı adımların anlatılacağı görsel videolar sosyal medyadan paylaşılacak.
öte yandan ak parti tarafından daha önce yapılan bir çalışmada gençlerin oy kullanmasında ailelerinin yüzde 75 etkisinin olduğu belirlenmişti. ak parti, bu çalışmayı da göz önüne alarak genç seçmenlerin aileleriyle bire bir temas kurmayı hedefliyor."

haberin detayları ve tamamı için ; tr.sputniknews.com/politika...
devamını gör...

yaşam üzerine;
calderon insanın en büyük suçu doğmuş olmasıdır der. ona göre insan en başından beri suçludur.
samuel beckett dünyadasın, bunun tedavisi yok yaşamak ilacı olmayan bir hastalıktır diyerek dermansızlığımıza gem vurur.
albert camus yaşam, tüm anlamsızlığına rağmen sürdürülmelidir ile umut yok ama madem bir kere geldik dünya'ya oturmaya mı geldik havasındadır. ister kılıç kuşamıyla ister tef çalgı eşliğinde kendi yolunda kendi savaşında ilerlemelisin diyor.
buraya nazım hikmet'i eklemeseydim içim sızlardı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
nazım bize daha çok umudu aşılamıştır. her şey'e rağmen yaşamak... kimine göre kuralına göre oynanan oyun, kimine göre kuralsız isyankar bir ruh.. yaşam; ölüm kalım savaşı.
devamını gör...

bu günümüzde hemen hemen her gün farketmeden, kadın/erkek farketmeksizin ilişkiler de başımıza geliyor. bazen bunu aklımızda turup hareketleri sorgulamak gerekir aman ha dikkat
devamını gör...

7-8 sene saç uzattıktan sonra ani bir kararla saçları kestirmeye karar vermiştim, 80-90 cm uzunluğunda saç gitti, kuaför dedi ki abi bunu öreyim saklarsın, hatıra olur anı olur dedi.. tamam gardaş dedim, güzelce sıkıca ördü, düzgünce kesti verdi elime :) 10 sene falan oldu hala durur.
devamını gör...

eskilerden
(bkz: tom ve jerry)
(bkz: bugs bunny)
(bkz: casper) vb.
devamını gör...

sadece kadını değil erkeği de çirkin gösteren ortak 3 detay var. üslubu, abartılı giyinmesi ve bilmediği şey hakkında çok biliyormuş gibi konuşması.
devamını gör...

bu başlık neden hala kategoriler arasında değil? olayları açık, mert ve korkusuz şekilde anlatımı hak ettiği değeri görmüyor.

bu ay karma puanıma zam istedim tınlamadılar. 250 karma puanı bana versinler, beni ellere verip örselemesinler kalemlerini.

ne imkan, ne itiraf; bu yalnızca sitem.
devamını gör...

artık gerçekten canıma tak etmiştir. insanları her durumda kadın erkek diye ayırmak yerine insan demek neden bu kadar zor? elbette biyolojik olarak eşit değiliz ama konu ahlâk,hukuk, iş hayatı olduğunda kadın-erkek-trans değil insan vardır . her insanın toplum tarafından eşit karşılanması lazım , doğru olan bu. ama niye buna rağmen bu ayrımcılık? eminim hayatınızda bu cinsiyetçiliğe rastladınız , yaşadınız. bu yüzden bunun bitmesine ilk sözlükten başlayalım ne dersiniz ?
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim