üstün insan
nietzsche ye göre insan, hayvan ve üstün insan arasında bir varlıktır.
insan ne zaman ki bütün yanılgılardan kurtulur işte o zaman üstün insan mertebesine yükselir.
aynı platonun mağara alegorisinde ki gibi. eğer ki insan gölgelerden başını kaldırıp mağaradan çıkarsa, gerçek hayata gözlerini açar.
ancak o zaman üstün insan olur.
nietzsche ye göre tabi.
(bkz: böyle buyurdu zerdüşt)
insan ne zaman ki bütün yanılgılardan kurtulur işte o zaman üstün insan mertebesine yükselir.
aynı platonun mağara alegorisinde ki gibi. eğer ki insan gölgelerden başını kaldırıp mağaradan çıkarsa, gerçek hayata gözlerini açar.
ancak o zaman üstün insan olur.
nietzsche ye göre tabi.
(bkz: böyle buyurdu zerdüşt)
devamını gör...
öfkeyle kalkan hamdi alkan
(bkz: sen çaldır funda arar)
devamını gör...
hafızada yer kaplayan gereksiz bilgiler
okuldaki fatih internet şifresi
! 1qaz2wsx3edc4rfv%56
! 1qaz2wsx3edc4rfv%56
devamını gör...
enzim
t: protein yapılı biyolojik katalizörlerdir.
özellikleri:
•bir reaksiyonu başlatmazlar, başlayan reaksiyonu hızlandırırlar.
•bir tepkimeden sonra tekrar kullanılabilirler.
•takımlar halinde çalışırlar.
•hücre içinde sentezlenirler. ama hem hücre içinde hem de hücre dışında kullanılırlar.
•reaksiyondan etkilenmeden(değişmeden) çıkarlar.
•tersinir* çalışırlar.(sindirim ve solunum hariç.)
•enzimler dna tarafından subustrata* uygun olarak ribozom organelinde sentezlenir.
•aktivasyon enerjisini düşürür. şu şekil;

enzimler yapı olarak iki sınıfta inceleniyor;
basit enzim:sadece protein kısmından meydana gelen enzimlerdir. yani sadece apoenzime* sahiptir.
bileşik enzim(haloenzim):protein yapılı kısımlarla birlikte yapısında kofaktör*de barındıran enzimlerdir. yani;
apoenzim + kofaktör = haloenzim
》apoenzimler, enzimlerin ptotein yapısına sahip olan kısımlar olduğu için canlılar kendilerine özgü apoenzim üretir.
》her apoenzim kendine özgü bir kofaktör ile çalışır. ancak her kofaktör birden çok apoenzim çeşidiyle çalışabilir. bu yüzden hücre içinde apoenzim çeşidi sayısı kofaktör çeşidi sayısından fazladır.
enzimlerin çalışmasını etkileyen faktörleri şöyle sıralayabilirim;
1-sıcaklık: enzimler protein yapılı oldukları için sıcaklık değişiminden etkilenirler. enzimlerin en verimli çalıştıkları sıcaklık derecesine optimum (en uygun) sıcaklık denir.

2-su miktarı:enzimler belirli miktarda suyun bulunduğu ortamlarda aktiftir. hücrelerde su miktarı %15'in altına düşerse enzimler çalışmaz.

3-aktivatör ve inhibitör:enzimlerin etkinliğini arttıran maddelere aktivatör* yavaşlatan maddelere ise inhibitör* denir.
4-ph değeri

5-enzim-subustrat yoğunluğu

6-subustrat yüzey alanı

not: görsel kaynaklar aşağıdadır.
kaynak 1kaynak 2kaynak 3kaynak 4kaynak 5kaynak 6
edit: düzenleme.
özellikleri:
•bir reaksiyonu başlatmazlar, başlayan reaksiyonu hızlandırırlar.
•bir tepkimeden sonra tekrar kullanılabilirler.
•takımlar halinde çalışırlar.
•hücre içinde sentezlenirler. ama hem hücre içinde hem de hücre dışında kullanılırlar.
•reaksiyondan etkilenmeden(değişmeden) çıkarlar.
•tersinir* çalışırlar.(sindirim ve solunum hariç.)
•enzimler dna tarafından subustrata* uygun olarak ribozom organelinde sentezlenir.
•aktivasyon enerjisini düşürür. şu şekil;

enzimler yapı olarak iki sınıfta inceleniyor;
basit enzim:sadece protein kısmından meydana gelen enzimlerdir. yani sadece apoenzime* sahiptir.
bileşik enzim(haloenzim):protein yapılı kısımlarla birlikte yapısında kofaktör*de barındıran enzimlerdir. yani;
apoenzim + kofaktör = haloenzim
》apoenzimler, enzimlerin ptotein yapısına sahip olan kısımlar olduğu için canlılar kendilerine özgü apoenzim üretir.
》her apoenzim kendine özgü bir kofaktör ile çalışır. ancak her kofaktör birden çok apoenzim çeşidiyle çalışabilir. bu yüzden hücre içinde apoenzim çeşidi sayısı kofaktör çeşidi sayısından fazladır.
enzimlerin çalışmasını etkileyen faktörleri şöyle sıralayabilirim;
1-sıcaklık: enzimler protein yapılı oldukları için sıcaklık değişiminden etkilenirler. enzimlerin en verimli çalıştıkları sıcaklık derecesine optimum (en uygun) sıcaklık denir.

2-su miktarı:enzimler belirli miktarda suyun bulunduğu ortamlarda aktiftir. hücrelerde su miktarı %15'in altına düşerse enzimler çalışmaz.

3-aktivatör ve inhibitör:enzimlerin etkinliğini arttıran maddelere aktivatör* yavaşlatan maddelere ise inhibitör* denir.
4-ph değeri

5-enzim-subustrat yoğunluğu

6-subustrat yüzey alanı

not: görsel kaynaklar aşağıdadır.
kaynak 1kaynak 2kaynak 3kaynak 4kaynak 5kaynak 6
edit: düzenleme.
devamını gör...
2021 bit artık
devamını gör...
ölüm
her şiirimde ve kitabımda net bir şekilde üstüne düştüğüm çözülemeyen büyü. not korkuyorum ve daha 18 yaşındayım aklımdan atamıyorum.
devamını gör...
botoks
botoks, clostridiumbotulinum adlı bakteriden laboratuar koşullarında elde edilen, estetik tıpta yüz kırışıklıkları ve aşırı terleme tedavisinde kullanılan bir ekzotoksindir. ilaveten gece uyku hâlinde diş sıkması problemi yaşayan bireyler için çene kasına uygulanarak konforlu bir uyku da mümkündür.
botoks, sinir uçlarında iletimi sağlayan maddelerin salınımını engeller. sinirler ile onların uyardığı kaslar ya da ter bezleri arasındaki elektriksel iletimi geçici olarak durdurarak etkisini gösterir. botoks sadece enjekte edildiği bölgede etkisini gösterir. sistemik olarak tüm kaslara etki etmez.
botoks, en çok yüzdeki kırışıklıkların giderilmesi ve koltukaltı terlemelerinin tedavisinde kullanılır. hem tedavi edici, hem de koruyucu özelliği vardır. yıllar içerisinde yüze yerleşmiş çizgilerin tamamen açılmasını sağladığı gibi, henüz yüze yerleşmemiş ancak tekrarlayan kas hareketleriyle belirginleşen çizgilerin derinleşmeden düzelmesini sağlar. ayrıca ter bezlerini bloke edici etkisiyle aşırı terlemeyi sonlandırır, yaz aylarında büyük rahatlık sağlar.
devamını gör...
philipp otto runge
1777 - 1810 yılları arasında yaşamış alman romantik ressam ve teorist.
colour sphere** ile ilgili çalışmalarıyla tanınır.
runge, gençliğinde goethe ile tanışmış, sanat ve renklere olan özel ilgileri nedeniyle kısa sürede yakın arkadaş olmuşlardır. birbirlerine yazdıkları mektuplarda ressam sık sık renklerle ilgili teorilerini paylaşmıştır.
kalabalık ve nispeten fakir bir aileden geldiği için 20 yaşına kadar resim üzerine bir eğitim almamıştır. 20 yaşından sonra resim kariyerine başlamış ve kısa süren hayatında etkili çalışmalar yapmıştır.
runge mistik ve derin bir hıristiyan zihniyete sahipti. sanatsal çalışmasında, evrenin uyumuna ilişkin kavramları renk, biçim ve sayıların sembolizmiyle ifade etmiştir. 3 ana renk olan mavi, sarı ve kırmızıyı hıristiyan üçlüsünün simgesi olarak gördü. maviyi tanrı ve gece ile; kırmızıyı sabah, akşam, isa ile; sarıyı kutsal ruh ile eşleştirmiştir.
bazı diğer romantik ressamlar gibi runge da total artwork yani tüm sanat türlerini bir araya getirmeye çalışan bir sanat anlayışına sahipti. özel bir binada, kendi şiiri ve müziği eşliğinde görülmek üzere sergilenen the times of the day adlı dört tablodan oluşan bir serisi bu sanat anlayışıyla yapılmıştı.
colour sphere: runge sadece 3 renk* olduğu anlayışını kabul etmişti ve bu çalışmalarıyla bunu göstermeyi hedeflemişti.

the nightingale's lesson

rest on the flight into egypt

the hülsenbeck children
colour sphere** ile ilgili çalışmalarıyla tanınır.
runge, gençliğinde goethe ile tanışmış, sanat ve renklere olan özel ilgileri nedeniyle kısa sürede yakın arkadaş olmuşlardır. birbirlerine yazdıkları mektuplarda ressam sık sık renklerle ilgili teorilerini paylaşmıştır.
kalabalık ve nispeten fakir bir aileden geldiği için 20 yaşına kadar resim üzerine bir eğitim almamıştır. 20 yaşından sonra resim kariyerine başlamış ve kısa süren hayatında etkili çalışmalar yapmıştır.
runge mistik ve derin bir hıristiyan zihniyete sahipti. sanatsal çalışmasında, evrenin uyumuna ilişkin kavramları renk, biçim ve sayıların sembolizmiyle ifade etmiştir. 3 ana renk olan mavi, sarı ve kırmızıyı hıristiyan üçlüsünün simgesi olarak gördü. maviyi tanrı ve gece ile; kırmızıyı sabah, akşam, isa ile; sarıyı kutsal ruh ile eşleştirmiştir.
bazı diğer romantik ressamlar gibi runge da total artwork yani tüm sanat türlerini bir araya getirmeye çalışan bir sanat anlayışına sahipti. özel bir binada, kendi şiiri ve müziği eşliğinde görülmek üzere sergilenen the times of the day adlı dört tablodan oluşan bir serisi bu sanat anlayışıyla yapılmıştı.
colour sphere: runge sadece 3 renk* olduğu anlayışını kabul etmişti ve bu çalışmalarıyla bunu göstermeyi hedeflemişti.

the nightingale's lesson

rest on the flight into egypt

the hülsenbeck children
devamını gör...
lazerle göz çizdirme ameliyatı
2007 senesinde bu operasyondan geçmiştim. mıntıka ve ev imkanı dolayısıyla mersin'de yaptırdığım operasyondu. ileri derecede astigmat ve miyop olmuş gözlerim yaşam standartlarımı zorladığı için kararım kesindi, artık bu operasyon kaçınılmazdı. buluştuğumuz doktor önce kornea ölçümü yaparak operasyona onay verdi. birkaç gün sonra operasyon öncesi gözüme hemşirenin damlattığı göz damlası ile geçici sürede resmen hipermetrop oldum. bu sayede operasyon öncesi üç göz kusurunu aynı anda yaşadım. sıra operasyona gelince öyle bir heyecan ve tedirginlik hakim oldu ki daha sonra giydirdiler bir önlük, ellerimi birbirine kavuşturdum sanki kendi cenaze namazıma duruyormuşum gibi. sonra oturttular yarı oturur vaziyette sedyeye. operasyon boyunca sadece beş dakika boyunca dans eden yeşil ve kırmızı ışıklara baktım, bir beş dakika boyunca da diğer gözde aynı işlem devam etti. operasyon kolay bir şekilde tamamlandı ama işin ıstırabı bundan sonra başladı. operasyon gecesi gözler cayır cayır yanıyor ve beş dakikaya bir damla damlatıyoruz. neyseki sabaha kalmadan dindi acısı. operasyon sonrası gözüme yerleştirilen kontak lensin çıkması için beş gün süre verildi. bu beş gün boyunca toz, su, ışıkla temas yasak. evin perdelerini çekmiş vaziyette güneş gözlüğü ile dolaştım. ne seyir var ne okuma, evde bile dolaşırken yarasa gibi yalpalıyorum. bu ıstıraplı beş günü sabırla atlattıktan sonra kontak lensten de kurtulunca gözler yavaş yavaş netliğine kavuştu. şimdi şükürler olsun bu kadar sene geçmesine rağmen kartal gibi bakış açısına sahibim. bir de bunların farklı yöntemleri var. lasek, lasik, şahin göz, wavefront gibi yöntemler. bana uygulanan ıstıraplı yöntem, lasik isimli yöntemmiş.
devamını gör...
georg simon ohm
kendisi alman bir fizikçidir. 1789 yılında bavaira'da bir çilingirin oğlu olarak dünyaya geldi. çeşitli lise ve üniversitelerde profesörlük yaptı.
lise öğretmenliği sırasında elektrokimyasal hücreleri incelemeye başladı. çalışması sırasında bir telden geçen akım şiddetinin geçtiği telin alanıyla doğru, uzunluğuyla ters orantılı olduğunu fark etti. bu dikkatiyle ohm; gerilim ,akım ve direnç arasındaki temel bağlantıyı ortaya koymuş oldu.
yaşamı süresince bilime yaptığı katkılar pek takdir görmemiş olsa da ölümünden ancak 30 yıl sonra direnç birimine ohm adı verilerek onurlandırılmıştır.
lise öğretmenliği sırasında elektrokimyasal hücreleri incelemeye başladı. çalışması sırasında bir telden geçen akım şiddetinin geçtiği telin alanıyla doğru, uzunluğuyla ters orantılı olduğunu fark etti. bu dikkatiyle ohm; gerilim ,akım ve direnç arasındaki temel bağlantıyı ortaya koymuş oldu.
yaşamı süresince bilime yaptığı katkılar pek takdir görmemiş olsa da ölümünden ancak 30 yıl sonra direnç birimine ohm adı verilerek onurlandırılmıştır.
devamını gör...
aynı evde yaşıyormuş gibi entryler
biraz susun yahu. burda ders çalışmaya çalışıyorum.*
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
bak hele bize der enayi
etmezmiş kelimeleri zayi
aşık kişi eder mi hakaret
bu kadar tenezzül ettim kafi
etmezmiş kelimeleri zayi
aşık kişi eder mi hakaret
bu kadar tenezzül ettim kafi
devamını gör...
anneliğin kutsallaştırılması
ideolojiktir. kadının bedenine ve doğurganlığına devletlerin tahakküm kurmasıdır. amaç üremenin devamının sağlanması ile sistemin sürekliliğini sağlamaktır. sistem daha çok asker, işçi ve anne ister. birileri hayatın kaymağını yerken siyasi liderlerin politika malzemesi olmuştur annelik.
tarım devriminden beri yani mülkiyet kavramının ortaya çıkmasıyla birlikte, ambar gibi büyük depolama yerlerinin yapılması ile daha önce biriktirilmeyen buğday vs gibi kuru gidalar saklamaya başlandı. saklama kavramı çıkınca, tarlalarda çalışacak daha çok işçiye ihtiyaç duyuldu. avcı toplayıcı toplumda kadın da yeri gelince avlanıyordu. tarım devrimi ile birlikte dinlerin de etkisi ile annelik kavramı kutsallaştırıldı. kadının daha çok doğurganlığından yarar görüldüğü için ağzına bir parmak bal sürüdü. tarlalar sürüldü, sürecek daha çok insan gerekti. kadın doğurdukça doğurdu.
daha sonrasında bu ihtiyaç daha çok asker oldu.
sanayi devriminden sonrada daha çok işçi.
sonuç olarak toplumsal iş bölümünde kadının yeri ev ve görevleri de annelik ve ev içi işler ile sınırlandırıldı. ancak bu sanayi devriminden sonra biraz yumuşadı. çalışma hayatına giren kadınlardan bazıları anne olmayı reddetti. anne olmayan kadın ise yürütücü aygıt olan devletlerin ve dinlerin etkisi ile ideolojik olarak manipüle edilmiş olan toplum tarafından küçümsendi. yarım kadın görüldü.
yani kadın bedenin üzerinden yapılan politikalar, mesela kürtajın yasaklanması ya da doğurması gereken çocuk sayısı vs sistemin kadını kuluçka makinesi olarak görmesidir.
ben anne olur muyum bilmiyorum ama anne olursam da kendimi kutsal görmeyeceğim kesin.
tarım devriminden beri yani mülkiyet kavramının ortaya çıkmasıyla birlikte, ambar gibi büyük depolama yerlerinin yapılması ile daha önce biriktirilmeyen buğday vs gibi kuru gidalar saklamaya başlandı. saklama kavramı çıkınca, tarlalarda çalışacak daha çok işçiye ihtiyaç duyuldu. avcı toplayıcı toplumda kadın da yeri gelince avlanıyordu. tarım devrimi ile birlikte dinlerin de etkisi ile annelik kavramı kutsallaştırıldı. kadının daha çok doğurganlığından yarar görüldüğü için ağzına bir parmak bal sürüdü. tarlalar sürüldü, sürecek daha çok insan gerekti. kadın doğurdukça doğurdu.
daha sonrasında bu ihtiyaç daha çok asker oldu.
sanayi devriminden sonrada daha çok işçi.
sonuç olarak toplumsal iş bölümünde kadının yeri ev ve görevleri de annelik ve ev içi işler ile sınırlandırıldı. ancak bu sanayi devriminden sonra biraz yumuşadı. çalışma hayatına giren kadınlardan bazıları anne olmayı reddetti. anne olmayan kadın ise yürütücü aygıt olan devletlerin ve dinlerin etkisi ile ideolojik olarak manipüle edilmiş olan toplum tarafından küçümsendi. yarım kadın görüldü.
yani kadın bedenin üzerinden yapılan politikalar, mesela kürtajın yasaklanması ya da doğurması gereken çocuk sayısı vs sistemin kadını kuluçka makinesi olarak görmesidir.
ben anne olur muyum bilmiyorum ama anne olursam da kendimi kutsal görmeyeceğim kesin.
devamını gör...
yazarların başından geçen tebessüm ettiren olaylar
yazın otobüsteydim, eve geçiyordum, yanı boş olan tek kişi ben olduğum için amcanın biri yanıma oturdu. (o zaman yan yana oturmak yasaktı koronadan dolayı ama ben dahil kimsenin iplediği pek söylenemezdi) ben de kulaklıktan şarkı dinliyordum ama amca biraz yaşlı olduğundan, muhtemelen konuşmak isteyeceğini bildiğimden kabalık olmasın diye kulaklığı çıkardım. tam da tahmin ettiğim gibi oldu, ben kulaklığı çıkarınca amca sohbet etmeye başladı. fakat tahmin ettiğimin aksine klasik amca muhabbetine değil, daha 'normal' bir muhabbetin içine dahil oldum. yarım saat boyunca adam şehrin tarihinden, halktan, geçmişinden bahsetti, ineceği durağa yakın ise "ben aslında poker şampiyonuyum, şu gün şurada maçım var, ailen izin verirse gelip izlersen sevinirim" dedi ve indi.
amcanın kafası biraz güzeldi herhalde, ya da yaşlılıktan dolayı artık hafif bulanmalar yaşıyordu ama yine de ne zaman hatırlasam gülümsüyorum bu anıyı.
amcanın kafası biraz güzeldi herhalde, ya da yaşlılıktan dolayı artık hafif bulanmalar yaşıyordu ama yine de ne zaman hatırlasam gülümsüyorum bu anıyı.
devamını gör...
moderasyonun anlama kıtlığı yaşıyor olması
sanırım moderasyondayım. anlamadım
devamını gör...
knut hamsun
açlık kitabının yazarıdır. küçüklüğünden beri okumayı ve yazılar yazmayı çok seven, sürekli bir şeyler ortaya çıkarmak için çabalayan ve bunu da açlık ve yoklukla başarmaya çalışan bir genci anlatıyor. ödünç bir battaniye ile yaşamını idame ettirmesi kazandığını da yazılar yazmak için harcaması, bunca yokluğa rağmen gururlu bir yardımsever olması hayranlık uyandırıyor. bana bir bakıma bu okuma yazma aşkı (bkz: martin eden)karaktareni anımsatıyor.
devamını gör...
sinaps
sinir sinyallerinin, bir sinir hücresinden diğer sinir hücresine iletildiği veya baskılandığı iki sinir hücresinin birbiriyle bağlantı kurduğu yer olarak adlandırılır.
devamını gör...
kaliteli yaşam için ucuz öneriler
haftada en az 3 gün egzersiz yapmak. spor yapmak hem bedenen hem ruhen iyi hissettiriyor
yeterli su tüketmek. düzenli olarak içildiğinde cildiniz de güzelleşiyor.
sosyal medyadan uzak durmak. yapmacık hayatları görmemek daha iyi geliyor.
yeterli su tüketmek. düzenli olarak içildiğinde cildiniz de güzelleşiyor.
sosyal medyadan uzak durmak. yapmacık hayatları görmemek daha iyi geliyor.
devamını gör...
yazarların an itibarıyla düşündüğü şey
yazdığım öyküdeki kadını neredeyse iki sayfadır evden çıkarmayı başaramadım. yanlışlıkla roman yazıyor olabilirim. çık artık be kadın!
devamını gör...

