günaydın sözlük
günaydın sözlük.
hayatta ki en tatlı şey
insanın yaşadığı şeyin
ihtiyacı olan şey olduğunu anlamasıdır
diyorum
kaldığım yerden*
mutlu pazarlar.
hayatta ki en tatlı şey
insanın yaşadığı şeyin
ihtiyacı olan şey olduğunu anlamasıdır
diyorum
kaldığım yerden*
mutlu pazarlar.
devamını gör...
ankara deyince akla gelenler
pavyonlarıdır. birçok semtte birçok şekilde vardır. hatta bununla ilgili 6 bölümlük belgesel bile çekilmiştir.
devamını gör...
yazarların en ünlü etkileşimi
ahmet ümit ile tanışmıştım bir kitap fuarında. içinde ismimin geçtiği iki dizelik şiir yazmıştı. bizzat adıma yazılmış bir dizenin varlığı hala bir miktar gururlandırır.
devamını gör...
umudu ne zaman kesmen gerektiğini bilememe sorunsalı
the amaç uğruna verdiğiniz mücadele, hezimete uğrasanız bile uğruna bir şeyler yapıyor olmanın tatlı dinamiği, sürüncemede kalsa dahi haricindeki bütün ihtimallerden güzel olması ve hayalinin bile sizi birçok gerçeklikten daha fazla tatmin ettiği gerçeği sizi hep mücadelenin içinde tutar.
peki bu ne zaman artık bir mücadeleden ziyade, kendinize bile söylemediğiniz bir tatmin oyununa dönüşür?
araç ne zaman amaca olur?
ne zaman vazgeçmek, kabullenmek gerekir?
....ve son bir kulaç daha atmanız gerekmediğini nasıl bilebilirsiniz?
peki bu ne zaman artık bir mücadeleden ziyade, kendinize bile söylemediğiniz bir tatmin oyununa dönüşür?
araç ne zaman amaca olur?
ne zaman vazgeçmek, kabullenmek gerekir?
....ve son bir kulaç daha atmanız gerekmediğini nasıl bilebilirsiniz?
devamını gör...
izmirlilerin kendilerini üstün görme çabası
yok öyle bişi.
sadece hepimizin kanı mavi, hepimizin paşa dedeleri var, lalalar ile büyüdük o kadar.
bir de çok mütevaziyiz.
sadece hepimizin kanı mavi, hepimizin paşa dedeleri var, lalalar ile büyüdük o kadar.
bir de çok mütevaziyiz.
devamını gör...
yeryüzünde bir an için muhteşemiz
bir ocean vuongkitabıdır.
kendimizi, acılarımızı, sevinçlerimizi, aşklarımızı, nefretlerimizi, intikamlarımızı ve dünya üzerinde varlığımızı o kadar önemsiyoruz ki evrenin sonsuz bir zaman içinde devinip durduğunu fark etmekten aciziz.
başlangıcı bilinmeyen sonu görünmeyen bitimsiz bir zamanın içinde zavallı insan hayatının bir hükmü yoktur. insanın kendine uzun gelen ömrü aslında evren için bir andır. ve biz her ne yaparsak yapalım, ne kadar muhteşem olursak olalım bu sadece bir an sürecek bir eylemdir.
vietnam savaşı dünya çok şey anlattı ama bu çok şey arasında vietnam’dan amerika’ya gelen vietnamlıların hikayesi çok az yer tuttu. bu kitap da o çok az yerin bir kısmını kaplayan muhteşem bir kitap.
kitabın yazarı tanımadığı insanlar arasında bir yol bulmaya çalışan bir erkek. annesi, anneannesi, amerikalı olan dedesi, hapisteki babası ve aşık olduğu genç adam çerçevesinde amerika’da tutunmaya çalışıyor.
bu hayatta kalma hikayesini annesine yazdığı bir mektup aracılığıyla bize de aktarıyor. farklı olmak zordur. amerika’da renginiz, etnik kökeniniz ve cinsel eğiliminiz yüzünden dışlanmanız o kadar sıradan bir olay ki. ya bu özelliklerin üçü de amerikalıların abdestini kaçıracak türdense?
yazar hepsini anlatıyor annesine uzun uzun. birlikte yaşadıkları her şeyi de, annesinden gizli yaşadığı her şeyi de. bu bir iç çöküş, bir hesaplaşma, bir yüzleşme. ancak annesi okuma yazma bilmediği için bu muhasebenin muhatabı kim?
kendimizi, acılarımızı, sevinçlerimizi, aşklarımızı, nefretlerimizi, intikamlarımızı ve dünya üzerinde varlığımızı o kadar önemsiyoruz ki evrenin sonsuz bir zaman içinde devinip durduğunu fark etmekten aciziz.
başlangıcı bilinmeyen sonu görünmeyen bitimsiz bir zamanın içinde zavallı insan hayatının bir hükmü yoktur. insanın kendine uzun gelen ömrü aslında evren için bir andır. ve biz her ne yaparsak yapalım, ne kadar muhteşem olursak olalım bu sadece bir an sürecek bir eylemdir.
vietnam savaşı dünya çok şey anlattı ama bu çok şey arasında vietnam’dan amerika’ya gelen vietnamlıların hikayesi çok az yer tuttu. bu kitap da o çok az yerin bir kısmını kaplayan muhteşem bir kitap.
kitabın yazarı tanımadığı insanlar arasında bir yol bulmaya çalışan bir erkek. annesi, anneannesi, amerikalı olan dedesi, hapisteki babası ve aşık olduğu genç adam çerçevesinde amerika’da tutunmaya çalışıyor.
bu hayatta kalma hikayesini annesine yazdığı bir mektup aracılığıyla bize de aktarıyor. farklı olmak zordur. amerika’da renginiz, etnik kökeniniz ve cinsel eğiliminiz yüzünden dışlanmanız o kadar sıradan bir olay ki. ya bu özelliklerin üçü de amerikalıların abdestini kaçıracak türdense?
yazar hepsini anlatıyor annesine uzun uzun. birlikte yaşadıkları her şeyi de, annesinden gizli yaşadığı her şeyi de. bu bir iç çöküş, bir hesaplaşma, bir yüzleşme. ancak annesi okuma yazma bilmediği için bu muhasebenin muhatabı kim?
devamını gör...
yararak giden sapkali mantar
sözlükte sevilen ve sayılan bir yazar olma yolunda yararak ilerleyen yazar.
devamını gör...
yalnızlıktan keyif almak
güzel yaşamak için yalnızca kendine ihtiyacı olduğu gerçeğinin farkına varmış olan kişinin yaşadığı hazdır.
devamını gör...
truman sendromu
truman show un yayımlanmasından yaklaşık dört yıl sonra ortaya çıkan bir tanımlama truman show sendromu. sendroma ismi veren ise psikiyatrist joel ve ıan gold kardeşler. henüz hastalık olarak kabul edilmeyen truman show sendromu, paranoyanın yeni bir türü olarak kabul ediliyor.
psikiyatrist joel gold bir röportajında, “truman show sendromu hastanın tüm hayatını ele geçiriyor. hasta; ailesinin, dostlarının, iş arkadaşlarının önceden yazılmış bir senaryoyu okuduklarını ve evlerinin, iş yerlerinin, hastanelerin birer televizyon setinden ibaret olduğunu düşünüyor.” açıklamasında bulunmuş. tüm dünyanın kendisi icin kurulmuş bir set olduğunu ve hatta 11 eylül saldırılarının kendisi icin yapıldığını düşünenler mevcut. sendrom, bbg evleri tarzında programların yaygınlaşmasından da etkilenmiş.
'günaydın ve olur da görüşemezsek iyi günler, iyi akşamlar ve iyi geceler.''
the truman show (1998)
psikiyatrist joel gold bir röportajında, “truman show sendromu hastanın tüm hayatını ele geçiriyor. hasta; ailesinin, dostlarının, iş arkadaşlarının önceden yazılmış bir senaryoyu okuduklarını ve evlerinin, iş yerlerinin, hastanelerin birer televizyon setinden ibaret olduğunu düşünüyor.” açıklamasında bulunmuş. tüm dünyanın kendisi icin kurulmuş bir set olduğunu ve hatta 11 eylül saldırılarının kendisi icin yapıldığını düşünenler mevcut. sendrom, bbg evleri tarzında programların yaygınlaşmasından da etkilenmiş.
'günaydın ve olur da görüşemezsek iyi günler, iyi akşamlar ve iyi geceler.''
the truman show (1998)
devamını gör...
hamileler sokağa çıkmasın diyen yobaz
hamile gördüğünde o kadının seviştiğini, çıplak olduğunu ve tekrar seviştiğini düşünüp tahrik olan, bu sebeple de hamilelerin dışarı çıkmaması gerektiğini savunan yobazdır.
üzgünüm yobaz, ama kadınlar sevişiyor, hatta korunmasız sevişip eşleri (kocaları veya sevgilileri) içlerine boşalıyor, böylece bu kadınlar hamile kalıyor.
tekrar üzgünüm ama aynı şeyi senin validen de yapmış zamanında. keşke baban önceden önlemini alıp buna destek olmasaymış.
yobazlardan tarihsel bir örnek
üzgünüm yobaz, ama kadınlar sevişiyor, hatta korunmasız sevişip eşleri (kocaları veya sevgilileri) içlerine boşalıyor, böylece bu kadınlar hamile kalıyor.
tekrar üzgünüm ama aynı şeyi senin validen de yapmış zamanında. keşke baban önceden önlemini alıp buna destek olmasaymış.
yobazlardan tarihsel bir örnek
devamını gör...
küçüktür işareti
küçüktür işareti.
devamını gör...
beverly hills
brad pitt'i kanlı canlı gördüğüm, mağazaların önünde en az iki tane jilet korumaların beklediği los angeles bölgesidir.
devamını gör...
37 bin yıllık porno
pornonun tarihini araştırırken karşıma çıkan ve beni hayretler içine düşüren porno.
insanoğlunun avrupa kıtasındaki en eski yerleşimlerinden olduğu düşünülen abri castanet ve abri blanchard bölgelerindeki bir mağarada, şaşırtan bir keşif gerçekleştirildi.antropologların bir mağarada keşfettiği, günümüzden 37 bin yıl öncesinde, 1.5 tonluk kalker taşı üzerine kazılmış resimler, tarihin en eski mağara sanatı örnekleri olabilir.taşın üzerindeki çizimlerden birinin, kadın cinsel organlarına benzerliğine dikkat çekilirken, bu çizimin günümüzden 37 bin yıl kadar önce yapıldığı tahmin ediliyor.
bi de şu var ki düşman ..tüne*
insanoğlunun avrupa kıtasındaki en eski yerleşimlerinden olduğu düşünülen abri castanet ve abri blanchard bölgelerindeki bir mağarada, şaşırtan bir keşif gerçekleştirildi.antropologların bir mağarada keşfettiği, günümüzden 37 bin yıl öncesinde, 1.5 tonluk kalker taşı üzerine kazılmış resimler, tarihin en eski mağara sanatı örnekleri olabilir.taşın üzerindeki çizimlerden birinin, kadın cinsel organlarına benzerliğine dikkat çekilirken, bu çizimin günümüzden 37 bin yıl kadar önce yapıldığı tahmin ediliyor.
bi de şu var ki düşman ..tüne*
devamını gör...
tansu çiller
namıdiğer bir ekonomist başbakandı bir zamanlar. ülke malum bütçe açıkları ve yüksek enflasyon başta olmak üzere birçok ekonomik dengesizliklerin tillahını gördü en sonunda 1994 krizi patlamıştı. demek ki ekonomistlik yetmiyor ekonomiyi yönetmek için. teoriyi pratiğe aktarabilmek ve piyasaların beklentilerini dikkate alıp anında çözüm üretebilmek gerekiyor.
devamını gör...
el âlem ne der
zerre faydası dokunmayan ve asla da dokunmayacak olan kimliksiz insan sürüsünün boktan dedikodularından çekinildiğinde kullanılan bir söz.
ahh şu sosyal varlık olayı olmayacaktı ki gör o zaman huzuru. ama yook ucunda ölüm olsa bile gruptan dışlanmama psikoloji ağır basacak illa. sanki taş devrindeyiz sanki vahşi hayvanlardan korunmak için penguenler gibi birbirimize sokulmamız lazım.
nurten teyzenin, hikmet dayının o 'bilge' dünya görüşüne kimse muhtaç değil. onay almamız da gerekmiyor. zaten insanın bi kendine sorması lazım ben kimim de ona buna nutuk çekiyorum neyim lan ben dünkü bok diye. *
ahh şu sosyal varlık olayı olmayacaktı ki gör o zaman huzuru. ama yook ucunda ölüm olsa bile gruptan dışlanmama psikoloji ağır basacak illa. sanki taş devrindeyiz sanki vahşi hayvanlardan korunmak için penguenler gibi birbirimize sokulmamız lazım.
nurten teyzenin, hikmet dayının o 'bilge' dünya görüşüne kimse muhtaç değil. onay almamız da gerekmiyor. zaten insanın bi kendine sorması lazım ben kimim de ona buna nutuk çekiyorum neyim lan ben dünkü bok diye. *
devamını gör...






