seda tripkolic dinlemiş yazarlar
dinlememiş olmak mümkün mü ? askerde paket paket üstüne giderdi dinlerken.
devamını gör...
hidroflorik asit
hidrojen florür bileşiğinin sudaki çözeltisine verilen isimdir. özellikle cam işleme sanayiinde kullanılır. camı aşındırıcı etkisi olduğundan dolayı, cam şişelerde saklanamazlar. berrak sıvı halinde olup, hf olarak tanımlanır. kaynak
breaking bad isimli dizide risin zehri ile birlikte adını duyduğumuz asit. plastik varilin içinde insan eritmesi ile meşhur.
breaking bad isimli dizide risin zehri ile birlikte adını duyduğumuz asit. plastik varilin içinde insan eritmesi ile meşhur.
devamını gör...
aileden gizli piercing
görünmeyen yerlere yaptırılması tavsiye edilendir, öbür türlü yakalanıyorsunuz illaki.
ha en fazla "neden bunu kendine yapıyon?" filan der kuşak çatışması şey ederler, bilseler nolcak ki?
aklıma piercing maceram geldi tanrım, kaşımı iki farklı yerinden deldirip ne yapacaktım acaba? özenti gençlik işte efenim, görmüşüz tipin birinde "ov çok kuuul" demişiz, biz de istiyoruz o sıralar. (niye çoğul yazdıysam; ben ve hayali arkadaşlarım istiyoruz, şizofreniz biz)
lise son zamanları olmalıydı ki efenim göbeğini deldiren deldirene, kızlar arasında nasıl moda olmuş, birkaç iyi aile çocuğu haricindeki herkes gitmiş göbeğini deldirmiş ve beden eğitimi derslerinde, soyunma odasında birbirlerine göbek küpelerini gösterip duruyorlardı. tanrım, bu kızlar çok havalı, asi, peki ya ben? aynı soyunma odasında ten rengi sutyenimin askılarının birini pembe, birini mor takarak fark yaratabileceğini zannetmiş bir uzaylıdan başka bir şey değildim. bakarsanız kendi çapımda tarz bir gençtim ama işte, okulun popüler kızlarından biri değilseniz, sadece "askı mı bulamadın sutyenine uygun ehehe" denilip geçiliyordu. ağzına ettiğimin veletleri, siz ne anlarsınız tarzdan!!111 hepiniz birbirinizi kopyalayıp duruyorsunuz. aklıma geldi yine sinirlendim bak, ayakkabı bağcıklarını farklı renklerde seçen athena gökhan yapınca oluyordu da sutyen askılarını farklı renklerde seçen morticia yapınca mı olmuyordu?!!! iki yüzlü kopekler. siz ne anlarsınız orijinallikten?!!!111
neyse efenim, kızlarda o sene bir göbek deldirme merakı başlamış; analarından babalarından gizli, adını sanını bilmedikleri dövme salonlarında şansa kader mikrop kapma riskine karşın her yerlerini deldirip duruyorlardı. tanrım, onlardan biri gibi görünmek istedim, anlıyor musunuz? kabul edilmek istiyordum, aralarına girmek istiyordum. ben de bir yerlerimi deldirmeliydim; kaşımın kenarında minik bir halka olsaydı mesela? off ne tarz dururdu, bir de septum piercingi ha? ya yüzüme inanılmaz yakışırdı. niye yakışmasındı ki? görmüştüm birkaç kişide, onlardan ne eksiğim vardı?
o sıralarda başlamıştı işte bu piercing merakı bende, ama bizim kızlar gibi istediğinde kapatabileceğin, gizleyebileceğin yerlerde olmaması beni geri tutuyordu bu işlemi yaptırmaktan nitekim en hafif tabiriyle annem öğrense, ağzıma sıçrardı.
bizim ailenin reisi annemdi efenim, babam mülayim biriydi pek "hayır" insanı değildi, ona söylesem en fazla "morticia bunun için biraz erken, üniversiteyi bekle. fikrin hala değişmezse, o zaman düşünürsün" derdi. ama annem, ama annem off...
"o ne? nereni deldirecekmişsin nereni? olan deliklerin yetmiyor mu kız sana edepsiz?!!! yüzünü maymuna mı çevireceksin, ha iyice şeytanlaştın sen, bir bu eksikti. hayır morticia kesinlikle izin vermiyorum. başlatma pirsengine pürşengine!!!" böyle derdi en iyi ihtimalle. efenim kadın, kızını hanım hanımcık görmeye odaklı bir kadındı ki saçlarımı farklı bir şekil tarasam bile "öyle yakışmıyor, topuz yap topuz" diye otuma bokuma müdahale eder dururdu. giyimimden zaten acayip derecede hoşnutsuzdu. onunla lise eteğimin boyu üzerine çok tartışmışlığımız vardır mesela:
-tam dizinde olacak.
-ya daha kısa olsun.
-götünü mü göstereceksin ha onu mu istiyorsun? hiç giyme kızım o zaman!! tam dizinde olacak. içinde de payı kalsın, boya gidersen açtırırız.
-ya sevmiyorum böyle ya, nene gibi! göt benim götüm hem istersem gösteririm!!
-sus! morticia vallahi ağzının ortasına basacağım terliği!! ay niye böyle edepsiz oldu bu kız allah'ım nerede hata yaptık biz?
eteğin belini kıvırdım ben de sonradan, napim? ahshs etek benim bacak benim o'na noluyorsa? ama annemin bir çizgisi vardı işte, görsel bir kabulü, kalıpları filan. büyük bir hapishanesi vardı mesela "el alem ne der" hapishanesi (ki yaşıtlarımın çoğunun travması olmuştur bu, bana özel değil yani). kafasındaki mükemmel genç kız imajı dışında hiçbir giyimi, saç stilini, tarzı tasvip etmiyordu. ben mi? ahshs mümkün mü ya morticia hanım hanımcık(!) kız olacak? bakın ebeveynler, yapmayın bunu bebelerinize, neyi dikte ediyorsanız oradan sınanırsınız evladınızda, demedi demeyin. onlar, sizin oyuncak bebekleriniz değil. bireyler la birey. belki ben bu kadar asi bir çocuk olmayacaktım ama işte, validem sağ olsun. o ne kadar kalıpladıysa, ben de o kadar kalıplarını kırdım.
neyse işte efenim, mümkün değildi lisede bu işi kotaramazdım.
annemin dırdırını istemiyordum, yakalanırdım, gözü hep üzerimdeydi görürdü ve beynimi yerdi kadın; planlarımı ötelemeye karar vermiştim.
üniversitenin ilk yılıydı, çeşit çeşit gençle bir aradaydık işte; kaynaşılıyor, tanışılıyordu. nihayet yakamdan düşmüştü annem, ondan uzaktaydım, dilediğimi yapabilirdim suratıma ve dilediğim kombini giyebilirdim. tanrım bayılırdım o fashion ablalara, hayatı bir podyumda yürüyormuşçasına yaşamayı seviyordum; renk renk, çeşit çeşit giyeyim, suratımı rengarenk boyayayım, saçlarımda gökkuşağını taşıyayım. her yerimde renk, her yerimde süs, her yerimde bi görsel şov olsun...
hakan adında bir gençle tanışmıştım, çocuğun yüzünde 3-5 piercingi vardı, inanılmaz havalı bir gençti tanrım, çok havalı. onunla piercingler üzerine konuşmaya başladım, soruyordum, soruyordum ve soruyordum:
-bunu ne zaman yaptırdın? aa baya iyiymiş. ailen bi şey demedi mi?
-acıdı mı? ne kadar acıdı mesela kıyaslasana, kağıt kesiği gibi mi acıdı, kıymık batması gibi mi? haa.
-kaça yaptırdın şunu, aa iyiymiş yaptırırım ben de harçlıklarımdan o zaman, nerede yaptırdın?
-böyle çekince ya koparsa? takılmıyor mu kazağına?
sorular, sorular...
çocuktan piercingler üzerine neredeyse her şeyi öğrenmiştim ve sadece bir an harekete geçerek "yaptırıyorum!" deyip gidip o koltuğa oturmak kalmıştı, param hazırdı. efenim, gittim geldim, gittim geldim bir türlü oturup da "yapın" diyemedim efenim. bu geri zeka hakan sadece piercingleri anlatmakla kalmamıştı, ne kadar cesur olduğu üzerinden de hava atacak ya, bu sebeple korkunçlu hikayeler de anlatmıştı:
-çocuğun biri kaşını deldirecekmiş...
-eee?
-yanlış yerden delmişler sinire gelmiş çocuğun kaşı düşmüş.
-aaaa!!!!
-çocuğun biri kaşını deldirecekmiş...
-...
-deldirmiş, mikrop kapmış kaşı çürümüş.
-aaayyy!!!
-derisi kopmuş
-kaşı patlamış
-kemiğe saplanmış
-ebeninki olmuş
-aaa aaaa!!
efenim işte ne gerek var yani bu korkunçlu hikayelere değil mi?
tamam en cesur sensin, sen yaptırırsın, hepsini göze alırsın öff. beni niye korkutuyor ve uzaklaştırıyorsun olaydan? tüm piercingleri sadece kendine mi istiyorsun nedir yani?!! sonuç itibariyle yaptıramadım efenim, morticia bir miktar yusufladı. sonra da hevesim geçti zaten "amaan" dedim, deldirip ne yapacağım, ne gerek? ha ama belli mi olur, canım çeker ,bir bakmışsınız ellimde, yetmişimde filan deldirmişim yani kim garantisini verebilir?
ha en fazla "neden bunu kendine yapıyon?" filan der kuşak çatışması şey ederler, bilseler nolcak ki?
aklıma piercing maceram geldi tanrım, kaşımı iki farklı yerinden deldirip ne yapacaktım acaba? özenti gençlik işte efenim, görmüşüz tipin birinde "ov çok kuuul" demişiz, biz de istiyoruz o sıralar. (niye çoğul yazdıysam; ben ve hayali arkadaşlarım istiyoruz, şizofreniz biz)
lise son zamanları olmalıydı ki efenim göbeğini deldiren deldirene, kızlar arasında nasıl moda olmuş, birkaç iyi aile çocuğu haricindeki herkes gitmiş göbeğini deldirmiş ve beden eğitimi derslerinde, soyunma odasında birbirlerine göbek küpelerini gösterip duruyorlardı. tanrım, bu kızlar çok havalı, asi, peki ya ben? aynı soyunma odasında ten rengi sutyenimin askılarının birini pembe, birini mor takarak fark yaratabileceğini zannetmiş bir uzaylıdan başka bir şey değildim. bakarsanız kendi çapımda tarz bir gençtim ama işte, okulun popüler kızlarından biri değilseniz, sadece "askı mı bulamadın sutyenine uygun ehehe" denilip geçiliyordu. ağzına ettiğimin veletleri, siz ne anlarsınız tarzdan!!111 hepiniz birbirinizi kopyalayıp duruyorsunuz. aklıma geldi yine sinirlendim bak, ayakkabı bağcıklarını farklı renklerde seçen athena gökhan yapınca oluyordu da sutyen askılarını farklı renklerde seçen morticia yapınca mı olmuyordu?!!! iki yüzlü kopekler. siz ne anlarsınız orijinallikten?!!!111
neyse efenim, kızlarda o sene bir göbek deldirme merakı başlamış; analarından babalarından gizli, adını sanını bilmedikleri dövme salonlarında şansa kader mikrop kapma riskine karşın her yerlerini deldirip duruyorlardı. tanrım, onlardan biri gibi görünmek istedim, anlıyor musunuz? kabul edilmek istiyordum, aralarına girmek istiyordum. ben de bir yerlerimi deldirmeliydim; kaşımın kenarında minik bir halka olsaydı mesela? off ne tarz dururdu, bir de septum piercingi ha? ya yüzüme inanılmaz yakışırdı. niye yakışmasındı ki? görmüştüm birkaç kişide, onlardan ne eksiğim vardı?
o sıralarda başlamıştı işte bu piercing merakı bende, ama bizim kızlar gibi istediğinde kapatabileceğin, gizleyebileceğin yerlerde olmaması beni geri tutuyordu bu işlemi yaptırmaktan nitekim en hafif tabiriyle annem öğrense, ağzıma sıçrardı.
bizim ailenin reisi annemdi efenim, babam mülayim biriydi pek "hayır" insanı değildi, ona söylesem en fazla "morticia bunun için biraz erken, üniversiteyi bekle. fikrin hala değişmezse, o zaman düşünürsün" derdi. ama annem, ama annem off...
"o ne? nereni deldirecekmişsin nereni? olan deliklerin yetmiyor mu kız sana edepsiz?!!! yüzünü maymuna mı çevireceksin, ha iyice şeytanlaştın sen, bir bu eksikti. hayır morticia kesinlikle izin vermiyorum. başlatma pirsengine pürşengine!!!" böyle derdi en iyi ihtimalle. efenim kadın, kızını hanım hanımcık görmeye odaklı bir kadındı ki saçlarımı farklı bir şekil tarasam bile "öyle yakışmıyor, topuz yap topuz" diye otuma bokuma müdahale eder dururdu. giyimimden zaten acayip derecede hoşnutsuzdu. onunla lise eteğimin boyu üzerine çok tartışmışlığımız vardır mesela:
-tam dizinde olacak.
-ya daha kısa olsun.
-götünü mü göstereceksin ha onu mu istiyorsun? hiç giyme kızım o zaman!! tam dizinde olacak. içinde de payı kalsın, boya gidersen açtırırız.
-ya sevmiyorum böyle ya, nene gibi! göt benim götüm hem istersem gösteririm!!
-sus! morticia vallahi ağzının ortasına basacağım terliği!! ay niye böyle edepsiz oldu bu kız allah'ım nerede hata yaptık biz?
eteğin belini kıvırdım ben de sonradan, napim? ahshs etek benim bacak benim o'na noluyorsa? ama annemin bir çizgisi vardı işte, görsel bir kabulü, kalıpları filan. büyük bir hapishanesi vardı mesela "el alem ne der" hapishanesi (ki yaşıtlarımın çoğunun travması olmuştur bu, bana özel değil yani). kafasındaki mükemmel genç kız imajı dışında hiçbir giyimi, saç stilini, tarzı tasvip etmiyordu. ben mi? ahshs mümkün mü ya morticia hanım hanımcık(!) kız olacak? bakın ebeveynler, yapmayın bunu bebelerinize, neyi dikte ediyorsanız oradan sınanırsınız evladınızda, demedi demeyin. onlar, sizin oyuncak bebekleriniz değil. bireyler la birey. belki ben bu kadar asi bir çocuk olmayacaktım ama işte, validem sağ olsun. o ne kadar kalıpladıysa, ben de o kadar kalıplarını kırdım.
neyse işte efenim, mümkün değildi lisede bu işi kotaramazdım.
annemin dırdırını istemiyordum, yakalanırdım, gözü hep üzerimdeydi görürdü ve beynimi yerdi kadın; planlarımı ötelemeye karar vermiştim.
üniversitenin ilk yılıydı, çeşit çeşit gençle bir aradaydık işte; kaynaşılıyor, tanışılıyordu. nihayet yakamdan düşmüştü annem, ondan uzaktaydım, dilediğimi yapabilirdim suratıma ve dilediğim kombini giyebilirdim. tanrım bayılırdım o fashion ablalara, hayatı bir podyumda yürüyormuşçasına yaşamayı seviyordum; renk renk, çeşit çeşit giyeyim, suratımı rengarenk boyayayım, saçlarımda gökkuşağını taşıyayım. her yerimde renk, her yerimde süs, her yerimde bi görsel şov olsun...
hakan adında bir gençle tanışmıştım, çocuğun yüzünde 3-5 piercingi vardı, inanılmaz havalı bir gençti tanrım, çok havalı. onunla piercingler üzerine konuşmaya başladım, soruyordum, soruyordum ve soruyordum:
-bunu ne zaman yaptırdın? aa baya iyiymiş. ailen bi şey demedi mi?
-acıdı mı? ne kadar acıdı mesela kıyaslasana, kağıt kesiği gibi mi acıdı, kıymık batması gibi mi? haa.
-kaça yaptırdın şunu, aa iyiymiş yaptırırım ben de harçlıklarımdan o zaman, nerede yaptırdın?
-böyle çekince ya koparsa? takılmıyor mu kazağına?
sorular, sorular...
çocuktan piercingler üzerine neredeyse her şeyi öğrenmiştim ve sadece bir an harekete geçerek "yaptırıyorum!" deyip gidip o koltuğa oturmak kalmıştı, param hazırdı. efenim, gittim geldim, gittim geldim bir türlü oturup da "yapın" diyemedim efenim. bu geri zeka hakan sadece piercingleri anlatmakla kalmamıştı, ne kadar cesur olduğu üzerinden de hava atacak ya, bu sebeple korkunçlu hikayeler de anlatmıştı:
-çocuğun biri kaşını deldirecekmiş...
-eee?
-yanlış yerden delmişler sinire gelmiş çocuğun kaşı düşmüş.
-aaaa!!!!
-çocuğun biri kaşını deldirecekmiş...
-...
-deldirmiş, mikrop kapmış kaşı çürümüş.
-aaayyy!!!
-derisi kopmuş
-kaşı patlamış
-kemiğe saplanmış
-ebeninki olmuş
-aaa aaaa!!
efenim işte ne gerek var yani bu korkunçlu hikayelere değil mi?
tamam en cesur sensin, sen yaptırırsın, hepsini göze alırsın öff. beni niye korkutuyor ve uzaklaştırıyorsun olaydan? tüm piercingleri sadece kendine mi istiyorsun nedir yani?!! sonuç itibariyle yaptıramadım efenim, morticia bir miktar yusufladı. sonra da hevesim geçti zaten "amaan" dedim, deldirip ne yapacağım, ne gerek? ha ama belli mi olur, canım çeker ,bir bakmışsınız ellimde, yetmişimde filan deldirmişim yani kim garantisini verebilir?
devamını gör...
kedi beslemek
gerçekten zevk alarak, severek yaptığım iştir. ama be kardeşim ayda 4 kilo mama yenir mi ya ? ocağımı söndürdü herif.
kedi dediğin 3 -4 kilo olur, 10 kilo olmaz. *
kedi dediğin 3 -4 kilo olur, 10 kilo olmaz. *
devamını gör...
aylak adam
19 yaşımda tam da "ben kimim? hayatımla ne yapıyorum?" diye sorguladığım bir anda okumuştum bu kitabı. doğru zaman mı desem yanlış zaman mı bilemiyorum fakat beni iyice varoluşsal sancılara sokarak daha fazla düşünmeme sebep olmuştu. bu varoluşsal sancıların sonunda kim olduğumu bulmaya biraz daha yaklaşmış hissetmiştim o zaman için.
insanı kim olduğuyla ilgili sorgulamaya iten kitap.
insanı kim olduğuyla ilgili sorgulamaya iten kitap.
devamını gör...
gece kalkıp tencereden atıştırmak
mutfak faresi olmanın gerekliliğidir. ayrıca insanın gece karnı kazınıyor be.
devamını gör...
öldüğümüzde arkamızdan en çok kim ağlar sorunsalı
ağlarsa anam ağlar,gerisi kovalent bağlar.*
devamını gör...
ten uyumu
ilişkilere devam etmek için değil, seks yapabilmek için birileri tarafından uydurulmuş kelimeler öbeğidir. eğer siz bir kişiyi gerçekten seviyorsanız, iyi ve kötü zamanlarında onu dinliyor ve hep yanında oluyorsanız, yani ruh uyumu sağlanmışsa, ten uyumu hayli hayli sağlanır dediğimdir.
devamını gör...
kanıt
hala tv2 de 23.45 yayinlanmakta olan dizi. türklerin yaptığı en iyi yapımlardan biridir. çoğu zaman oturup izlerim. bütün bölümlerini izlemiş olmama rağmen kendini izlettiren başarılı bir dizi.
devamını gör...
bari rüyamda göreyim denilen şeyler
karşılıklı sevilmek
devamını gör...
cehennemi yaratıp merhametten bahsetme komikliği
size akıl verildi çocuklar, ama görüyorum ki bazılarında yetersiz kalmış, bu aklı nasıl kullanacağınıza karışılmıyor. her şeye kader demekten vazgeçin artık.
senin annen baban, doğacağın zaman, öleceğin zaman, evleneceğin kişi, çocukların... bunlar kaderindir.
size iki yol çizildi, iyi ve kötü. hangi yoldan gideceğinize siz karar verirsiniz size verilen akıllarla, buna karışılmıyor. bazı insanlar iyiyi seçti ve mükafatını alacaklar. bazıları da kolay olan, kötü yolu tercih etti haliyle onlar da cezalarını çekecekler.
merhametten kasıt; eğer siz öncesinde kötü yolu seçmiş fakat sonra pişman olmuşsanız ve tövbe etmişseniz bağışlanacağınızdır.
ahh cahil çocuklar. bilmiyorsanız sorup öğrenin, buralarda madara etmeyin kendinizi.
senin annen baban, doğacağın zaman, öleceğin zaman, evleneceğin kişi, çocukların... bunlar kaderindir.
size iki yol çizildi, iyi ve kötü. hangi yoldan gideceğinize siz karar verirsiniz size verilen akıllarla, buna karışılmıyor. bazı insanlar iyiyi seçti ve mükafatını alacaklar. bazıları da kolay olan, kötü yolu tercih etti haliyle onlar da cezalarını çekecekler.
merhametten kasıt; eğer siz öncesinde kötü yolu seçmiş fakat sonra pişman olmuşsanız ve tövbe etmişseniz bağışlanacağınızdır.
ahh cahil çocuklar. bilmiyorsanız sorup öğrenin, buralarda madara etmeyin kendinizi.
devamını gör...
la fiesta del chivo
perulu roman, öykü, oyun yazarı ve nobel edebiyat ödülü sahibi mario vargas llosa romanı. dilimize teke şenliği adıyla çevrilmiş ve can yayınlarından basılmaktadır. 1930 ile 1961 yılları arasında dominik cumhuriyeti’ni 31 yıl boyunca baskı ve zulüm ile yöneten diktatör rafael trujillo’nun iktidarına ve suikast sonucu öldürülmesi sonrasında yaşananlara ışık tutuyor roman.
diktatör trujillo’nun birden fazla lakabı var; generalisimo, ekselans, şef, velinimet ve yeni vatanın babası gibi. onu sevmeyenler için ise o, her zaman teke’ydi. teke’nin iktidarında 50.000 insan öldü. perejil (maydanoz) kelimesini iyi telaffuz edemedikleri için haitili olduklarını anladığı 20.000 insanı öldürdü. teke, bakanlarını görev adı altında yabancı ülkelere gezilere gönderip, onların yokluğunda karılarına tecavüz etti. kabine toplantısında, en iyi seks yapan kadının adını, herkesin içinde eşinin yüzüne söyledi. binlerce genç kıza tecavüz etti. teke’nin gazabına uğrayan bürokratlar, affedilmek için ona kendi bakire kızlarını sundular. teke, muhalifleri canlı canlı köpek balıklarına yem etti. teke, mirabal kız kardeşleri katletti. masum kadınların bile öldürüldüğü bu ülkede, geç de olsa teke’yi avlayacak ve kadınlarına sahip çıkacak onurlu kahramanlar bulunacak mıydı? tüm iktidarlar çürür, mutlak iktidar mutlaka çürür demiş lord acton. kesinlikle okumanız gereken bir kitap
diktatör trujillo’nun birden fazla lakabı var; generalisimo, ekselans, şef, velinimet ve yeni vatanın babası gibi. onu sevmeyenler için ise o, her zaman teke’ydi. teke’nin iktidarında 50.000 insan öldü. perejil (maydanoz) kelimesini iyi telaffuz edemedikleri için haitili olduklarını anladığı 20.000 insanı öldürdü. teke, bakanlarını görev adı altında yabancı ülkelere gezilere gönderip, onların yokluğunda karılarına tecavüz etti. kabine toplantısında, en iyi seks yapan kadının adını, herkesin içinde eşinin yüzüne söyledi. binlerce genç kıza tecavüz etti. teke’nin gazabına uğrayan bürokratlar, affedilmek için ona kendi bakire kızlarını sundular. teke, muhalifleri canlı canlı köpek balıklarına yem etti. teke, mirabal kız kardeşleri katletti. masum kadınların bile öldürüldüğü bu ülkede, geç de olsa teke’yi avlayacak ve kadınlarına sahip çıkacak onurlu kahramanlar bulunacak mıydı? tüm iktidarlar çürür, mutlak iktidar mutlaka çürür demiş lord acton. kesinlikle okumanız gereken bir kitap
devamını gör...
totoro (yazar)
profilinde meşhur anime, komşum totoro'nun resmini beklediğim yazarımız. kendi savunduğu görüşleri yazmaktan gram çekinmeyen, üslubu eğlenceli bir kedisever. kendisine hoşgeldin diyor, güzel vakitler diliyorum...
devamını gör...
hediye olarak alınmaması gereken şeyler
zaten zor olan hediye konusu iyice karmaşık hale getirebilecek nesnelerdir.
kimisi batıl inançlar sebebiyle, kimisi de altta yatan anlam sebebiyle alınmaması daha iyi olur kategorisine girmiştir.
örnek vermek gerekirse; parfüm. son derece kibar ve zevkinizi yansıtacak bir hediye gibi görünse de karşıdaki insana kokusunu beğenmediğiniz mesajını vermeniz çok muhtemel.
iç giyim ve pijama. pejmürdelikten dem vuruyor olabilirsiniz.
size hediye olarak gelmiş, kullanmadığınız ve hediye olarak götürdüğünüz eşyalar. burada bir efsane var ki evlere şenlik; borcam.
hediye kartları; kolaya kaçıyorum demenin bir yolu.
kimisi batıl inançlar sebebiyle, kimisi de altta yatan anlam sebebiyle alınmaması daha iyi olur kategorisine girmiştir.
örnek vermek gerekirse; parfüm. son derece kibar ve zevkinizi yansıtacak bir hediye gibi görünse de karşıdaki insana kokusunu beğenmediğiniz mesajını vermeniz çok muhtemel.
iç giyim ve pijama. pejmürdelikten dem vuruyor olabilirsiniz.
size hediye olarak gelmiş, kullanmadığınız ve hediye olarak götürdüğünüz eşyalar. burada bir efsane var ki evlere şenlik; borcam.
hediye kartları; kolaya kaçıyorum demenin bir yolu.
devamını gör...
nazım hikmet ran
almanya'nın magdeburg şehrinde bulunan yetimhaneden kaçan ludwig karl friedrich detroit adındaki çocuk daha sonra gemilerde çalışmaya başlar. henüz 12 yaşında istanbul boğazında gemiden atlayıp kız kulesine kadar yüzer. mehmed emin ali paşa kendisine getirilen bu çocuğu pek sever ve ismini mehmet ali yaparak himayesinde tutar. harbiye'de okuyan mehmet ali bir çok savaşta verdiği katkılar neticesinde paşa rütbesine kadar yükselir. öyle ki osmanlı'nın en değerli paşalarındandır.
paşa'nın torunlarından biri türkiye'nin ilk ressamlarından biri olan ayşe celile hanım'dır. o da bir erkek çocuk doğurur.
işte o çocuk nazım hikmet'tir.

"en güzel deniz:
henüz gidilmemiş olandır.
en güzel çocuk:
henüz büyümedi.
en güzel günlerimiz:
henüz yaşamadıklarımız.
ve sana söylemek istediğim en güzel söz henüz söylememiş olduğum sözdür..."
nazım hikmet
kaynak 1 kaynak 2 foto kaynağı
paşa'nın torunlarından biri türkiye'nin ilk ressamlarından biri olan ayşe celile hanım'dır. o da bir erkek çocuk doğurur.
işte o çocuk nazım hikmet'tir.

"en güzel deniz:
henüz gidilmemiş olandır.
en güzel çocuk:
henüz büyümedi.
en güzel günlerimiz:
henüz yaşamadıklarımız.
ve sana söylemek istediğim en güzel söz henüz söylememiş olduğum sözdür..."
nazım hikmet
kaynak 1 kaynak 2 foto kaynağı
devamını gör...
ümmi
arapça kelam; şiir, resim ve herhangi bir el becerisi (ustalığı) alanında bilgisi olmayan. "annesinden doğduğu gibi"
devamını gör...
piknik
sevdiklerinizle birlikte yapıyorsanız harika bir etkinliktir.
piknik bittikten sonra çöplerinizi toplamanız rica olunur.
piknik bittikten sonra çöplerinizi toplamanız rica olunur.
devamını gör...
sevgilisi olan bir erkeğe bile bile yazan kadın
hadsizdir. başlığı görür görmez aklıma merve diye arkadaşım olduğunu sandığım hanımefendi geldi. kendisi o kadar istikrarlıydı ki sevgiliyken,nişanlıyken,evliyken her dönemde şansını denemişti. her seferinde ağzının payını almasına rağmen. nikah günümüzde bile eşimi arayıp "henüz geç değil" demişti. düşündükçe bile kahkaha atıyorum.
devamını gör...
bisküvi reklamında yarı çıplak erkek
tüketicileri etkilemeye yönelik olduğu iddia edilen kadınlı dondurma reklamlarından sonra, tüm tüketicilerin erkek olmadığını akıl eden birinin yaptığı doğru hamle.
diyorsanız ki "kadının biri dondurmayla sevişiyor diye ben bir erkek olarak gidip hemen dondurma alıyorum" o zaman ben de yarı çıplak erkek görünce bisküvi alacağım demektir. yok diyorsanız ki "ne alaka? sırf bunun için dondurma mı alınır? güzel kadınları izleyip geçiyorum reklamı." o zaman ben de aynısını yapıyor olabilirim. bu ikinci seçenek mantıklı olan seçenek bu arada.
özet: biri ne kadar saçmaysa diğeri de o kadar saçma ama yarı çıplak kadın izlemektense yarı çıplak erkek görmeyi tercih edecek heteroseksüel bir kadın olarak iyi yaptılar diyorum. ben niye sadece meme, kalça görmek zorunda kalayım ki erkek tüketiciler yüzünden *. sanki araba alanlar sadece erkek, dondurma yiyenler sadece erkek... her yerde kadın kadın kadın, nedir bu yahu aaa!
ve son olarak kamu spotu: cinsiyetleri bu şekilde kullanmak dünyanın en pis işlerinden biri. keşke yapmasalar.
diyorsanız ki "kadının biri dondurmayla sevişiyor diye ben bir erkek olarak gidip hemen dondurma alıyorum" o zaman ben de yarı çıplak erkek görünce bisküvi alacağım demektir. yok diyorsanız ki "ne alaka? sırf bunun için dondurma mı alınır? güzel kadınları izleyip geçiyorum reklamı." o zaman ben de aynısını yapıyor olabilirim. bu ikinci seçenek mantıklı olan seçenek bu arada.
özet: biri ne kadar saçmaysa diğeri de o kadar saçma ama yarı çıplak kadın izlemektense yarı çıplak erkek görmeyi tercih edecek heteroseksüel bir kadın olarak iyi yaptılar diyorum. ben niye sadece meme, kalça görmek zorunda kalayım ki erkek tüketiciler yüzünden *. sanki araba alanlar sadece erkek, dondurma yiyenler sadece erkek... her yerde kadın kadın kadın, nedir bu yahu aaa!
ve son olarak kamu spotu: cinsiyetleri bu şekilde kullanmak dünyanın en pis işlerinden biri. keşke yapmasalar.
devamını gör...
