ne takipçilerimi görmek umrumda (zaten üç tane var) ne de kişisel ileti. yeşil renkli mahlas için yaşıyorum.
devamını gör...

yatağının yanı başına konumlanmış mutluluk.

yatağımın kenarında tam 4 tane priz var. odamda 7, mutfakta 13, küçük odada 4 ama koca salonda sadece 1.

ne amaçlamışlar bilemedim. işin kötü tarafı evden çıkan kiracı evdeki tüm prizleri sökmüştü. duylarıda da sökmüştü. davlumbaz ve kombiyi de götürmüştü.
eve priz almak mı? yoksa yeni bir ev almak mı? arasında kalmıştım. kredi çekip priz aldım.
devamını gör...



konu sevmek olunca aklıma bu geldi, bu arada şairler daha güzel sevmiyor ağızları laf yapıyor, gerçek sevgi dilde değil gönülde.
devamını gör...

mantık bilimin kurucusudur. (bkz: organon) adı altında yazdığı altı kitapla mantık konularını incelenmiştir.
devamını gör...

ağlayamam ki devrilen yıllara
bırak kendini akıp giden zamana
önceleri belki bir masum kedi
beş yarim var şimdi birbirinden deli *
devamını gör...

vatanı kurtarmak için yapılan tüm fedakarlıkları, çekilen acıları, verilen mücadeleyi bölümler şeklinde destansı bir üslupla anlatan nazım'ın destanıdır.
canıyla, kanıyla, konuşmasıyla, kalemiyle...
her bölüm konuya uygun bir söyleyen tarafından zikredildiği için de müthiş bir eserdir.
tanışmamıza vesile olması açısından küçük bir bölüm de bırakıyorum şuraya.

dördüncü bap



nurettin eşfak'ın bir mektubu
ve
bir şiiri




kardeşim,
sana bu mektubu ankara'da kuyulu kahvede yazıyorum.
hep aynı anadolu havalarını çalıyor gramofon
kocaman bir boru çiçeğine benzeyen ağzıyla,
dışarda yağmur...
mektepten istifa ettim.
cepheye gidiyorum ihtiyat zabitliğiyle.
çocuklarımıza türkçe okutmak,
öğretmek, sevdirmek onlara
dünyanın en diri, en taze dillerinden birini,
kendi dillerini,
güzel şey,
büyük şey.
fakat bu dilin insanları için çakmak çalmak cehpede
daha büyük
daha güzel.

biliyorum :
iş bölümünden bahsedeceksin.
fakat, ankara'da çocuklara ders vermek,
bozkırda ateş hattına girmek
haksız ve hazin
bir iş bölümü.
öyle günlerde yaşıyoruz ki
ben bir iş yapabildim diyebilmek için :
hep alnının ortasında duyacaksın ölümü.

bak, tam sana bunları yazarken
asker geçiyor sokaktan ;
yağmurda harap postallarının meşinini ıslatarak
meclis'in önüne doğru iniyorlar,
istasyona gidecekler.
ve türkü söylerken, her nedense her zaman yaptığı gibi,
sesini incelterek marş okuyor genç türk köylüsü :
«ankara'nın taşına bak,
gözlerimin yaşına bak...»

yüzleri mühim, dalgın ve yorgun.
tıraşları uzamış biraz.
elleri büyük ve esmer.
elâ gözlüler, kara gözlüler, mavi gözlüler.

yine birdenbire yunus emre geldi aklıma.
başka türlü anlıyorum ben yunus'u :
bence onda bütün bir devir dile gelmiş türk köylüsü :
öte dünyaya dair değil,
bu dünyaya dair kaygılarıyla...

bir şiir yazdım,
garip bir şiir,
«türk köylüsü» diye.
bir tuhaf mı oluyor böyle günlerde şiir yazmak?
her ne hâl ise, hoşça kal, gözlerinden öperim.



kardeşin
nurettin eşfak
devamını gör...

gel benimle çok çok uzaklara
hüzünlerini bir parça aşkla değiştir
gel benimle bilinmez duraklara
mevsimlerini bir dalga yaza dönüştür
...

sözlerine sahip olan harika şarkı.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ışığı vadediyor karanlık..

etsin..

geceden başka nerde bekleyebiliriz ki şafağı..?

aysimli_
devamını gör...

esasen tam olarak aydinlanmamis bir konudur. darwin'den tutun gunumuzun bilim insanlarina kadar bircok kisi tarafindan sorgulanmis ve bir sonuca varilamamistir. ama meseleyle alakali sayisiz kuram ortaya atilmistir.

kuram 1: beynin evrimi buyuk olasilikla asama asama meydana gelmistir. sureci baslatan en buyuk olay iklim degisiklikleri olabilir. iklim degistikce (havalarin sogumasi, ormanlarin cekilmesi, kuraklik) atalarimizi savunmasiz birakip, daha kolay yiyecek avlayacaklari alanlara cikmalarina neden olmasi hayli yuksek bir ihtimaldir. bu yeni yasayis zorunlulugu da onlari iki ayak uzerinde durmalarina akabinde av icin keskin aletler yapmalarina olanak sagladi. bu da zekanin gelismesine dolayli yoldan etki etti. hatta bu kuramla ilgili soyle soylenir; eski insanlar sadece aletleri yaratmakla kalmadi, ayni zamanda aletlerde insanlari yaratti...

kuram 2: bu kuram daha cok insanoglunun sosyal ve kollektif yasayis tarziyla baglanti kurmaktadir. insanlar avlanma, cifcilik, savas vb. nedenlerden oturu toplu halde ekip olarak yasamaktaydi. bu gruplar maymunlardan cok daha kalabalikti. bu da her alanda onlari daha avantajli konuma sokmaktaydi. birbirinden farkli olan bireylerin etkilesim icinde bulunmalari zekalarinin gelismesine olanak sagladi. bir grup kesimce desteklenen bu kurama makyavelist zeka kuramı denir...

kuram 3: bu kurama gore ise disilerin zeki erkekleri es olarak secmesi insan zekasini o zamandan bu zamana kadar gelistirdigi yonunde. o donemlerde disil bireyler, fiziksel kapasitelerinden oturu, hayati ihtiyaclarini karsilamakta erkeklerden daha cok zorlandigini, bu yuzden "alfa" olarak bilinen lider vasifli, daha stratejik dusunen, zekasiyla avlanacak canlilari alt edebilen, daha zeki erkeklere yani cinsel seçilime yoneldigi, bu da genetiksel olarak gelismeye ittigi one surulmektedir.

kuram 4: sonradan kazanilan dilin gelismesi zekanin gelismesini ivmelendirmis olabilir. dilin ortaya cikmasi, soyut dusunmeyi, plan yapmayi, organize olmayi bircok benzeri ozelligi de insana dolayli yoldan kazandirmasi mumkundur. tabii ki bu faktor de beyin gelisimini desteklemistir.

gunumuzce en fazla desteklenen kuramlar bunlar. mesele zekanin evrimlesmesiyse eger, akla su soruda gelebilir. insan zekasi daha ne kadar gelisebilir? bilim insanlarinin bu konudaki gorusleri su yonde; gunumuz itibariyla insanin anatomik yapisi ve zekasinin degisimi artik durma noktasinda. baslica neden olarakta;
- ayaklari uzerinde duran bir tur olmamiz,
-gerceklesmis evrimsel baskilarin ortadan kalmasi, rahat kosullarda yasiyor olmamiz,
- ve de disi bedeninde dogum kanalindan gececek kafa ve beden capinin sınırlı olmasi,

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


ozellikle insan beyninin gelismesi icin on kosul, beyin yapisinin buyumesidir. su anki beyin yapimizdan buyuk beyinle noronlarin uzunlugu artabilir. buradaki asil mesele beynin enerji ihtiyacinin da dolayli yoldan artmasidir. beynin enerji kullanimi artikca vucut isisi da aratacaktir. bu da dokularimizda ciddi hasara hatta olume neden olabilecek boyutlara gelinmesine neden olabilir. bununla beraber noronlarin incelmesi yada kalinlasmasi gorulebilir. noronlarin incelmesi durumunda hatali refleksler olusabilir. kalinlasmasi durumunda ise sinyallerin hedeflere ulasmasi uzar, beyin yavas gelisir, ogrenme sureci zorlasir. lafin kisasi su anki beyin yapimizdan daha buyuk bir beyin boyutu insan icin zaralidir. bu da gelisiminin onunde bir engel teskil etmektedir, yani lafin kisasi insan anatomisinin evrimi sona erdi denilebilir evet...
devamını gör...

bazı tanımlarında bilgilendiğim, bazı tanımlarında "aha bu ben" dediğim yazar arkadaşımız.

nice güzel tanımlara.
devamını gör...

en güzel en iyi ennnn lerin yönetim şeklidir. varol cumhuriyet teşekkürler mustafa kemal atatürk.
devamını gör...

bugün ciddi anlamda geçirdiğim şey. şu an kodlarla uğraşıyor olmam gerekirken burada olmamın da nedeni bu aslında.

bizim üst kat lanetli. bugüne dek taşınan, hatırladığım 6-7 komşunun tamamından gürültü nedeniyle yıldık. yalnız öyle böyle gürültü değil; bir tanesi 2 kez polislik oldu, birinin gürültüsünü 5 apartman polise şikayet etti falan... * bu derece bir gürültüden bahsediyorum.

insanlıktan anlamadıkları için çareyi silikon kulak tıkacında buldum ama insaf be kardeşim! kulaklıksız gezebildiğim an yok gibi bir şey. yatıyorum kulağımda bu, kalkıyorum bu... artık kulaklarım da tepki vermeye başladı. kaşınıyor deli gibi, istemiyor içinde ekstra yük.

neyse... onun bunun çocuğu ev sahibinin umurunda değil. "ben parama bakarım" dedi çıktı iin içinden, dairesinin hayrını görmeyesice! en son 2 ay kadar önce bir aile taşındı. kızları falan var, yetişkin. iyi dedik, en azından kızdır, daha efendi olur, tepemizde tepinmez ama nerdeeee! ne geceleri var ne gündüzleri... gece mesela saat 1 buçukta üst katta birinin koltuğu yüksek bir yerden bıraktığını düşünün. öyle sesler geliyor. ne hafta içi susuyorlar ne hafta sonu, ne gece susuyorlar ne gündüz...

sabah kalktım, dünden aklıma takılan kod hatasını çözmek için aklımda bir fikirle. azıcık takıldım sözlükte, gittim pycharm'ın başına. o da ne! bu yine başladı, gece de bitmemiş olan patırtısına. bekliyorum yok, müziği yüksek sesle açıyorum ki onu duymayayım ama bu sefer de konsantre olamıyorum. bir, iki, üç derken aldım elime emektar bilardo istekamı, küt küt vurdum anlar da susar diye. fakat oralı değil, sanki inadına yapar gibi daha fazlasını yapıyor. valla bu noktada şunu söylemeden edemeyeceğim; kusura bakmayın ama kimse öyle işini gücünü bırakıp kapıya kadar çıkıp da kibarca uyarmak zorunda falan değil. herkes yaptığını bilmek ve dikkatli olmak zorunda. ben nasıl "insanlar rahatsız olur" diye dkkat ediyorsam, kimse beni uyarmadan, herkes de dikkatli olacak! o yüzden "önce konuşsaydın" falan diyenin kalbini kırarım. zaten daha ilk taşındıklarında yönetici uyarmıştı gürültü konusunda. annem de uyarmıştı, sohbet havasında "apartmanın duvarları çok ince, gürültüden bezdik" diyerek. geçen hafta da apartmana gürültünün cezası hakkında bildirimler asıldı. daha ne lazım, bilmiyorum.

neyse... gürültü devam edince benim içeride bir yerde bir tel koptu ki o benim son noktamdır zaten. tavanı yere indirecektim zaten neredeyse vuracağım diye ama bir yandan da ağzıma geleni sayıyorum, beddua küfür ortaya karışık... elim ayağım boşaldı, titremeye başladı ellerim, oturdum ağlamaya başladım hıçkıra hıçkıra çünkü artık tahammülüm bitti arkadaşlar! bu 3-5 günlük bir şey değil çünkü; senelerdir dinliyorum ben milletin zırıltısını. taşınma şansımız olmadı ne yazık ki ve mecburen de çekmekten, susmaktan, efendiliğimi bozmamaktan artık yoruldum. benim de taşıyabileceğim bir yük sınırı var.

o ara annem de delirdi benimle beraber çünkü hem o da şikayetçi zaten hem de beni o halde görünce üzüldü, sinirlendi üst kata. o da başladı benimle beraber ağzına geleni saymaya bağıra bağıra. sonra efendim yöneticiyi aradık, gidip konuşup uyarmaları için. beni çağırdılar üst kata, gitmedim çünkü ellerim şu an bile (neredeyse 1 saat geçti olayın üzerinden) hâlâ titriyor. bir de çıksam o sinirle kesin elimde kalırdı birisi. annem çıktı benim yerime. sonra geldi, "biz yapmadık. bizim üst kattaki mickey yaptı" moduna girmişler hep olduğu gibi. sanki biz bir sesin nereden geldiğini ayıramayacak kadar dangalağız... "beddua ettiniz, gücümüze gitti" falan demiş. geber anasını satayım! kaç uykumun, kaç huzurlu anımın katili oldunuz. sizin gibilere etmeyeceğim de kime edeceğim bedduayı?

neyse... siz siz olun "aşağıya ses gitmiyordur" diye gecenin köründe, sabahın köründe evde ağır iş yapmayın. insan yaşıyor bu apartmanlarda. eline koluna hakim olamayan, apartman hayatına adapte olamayan da gitsin ahırda yaşasın... kimsenin başkalarını bu duruma düşürmeye hakkı yok.

sakinleşirsem tekrar gideceğim işimin başına. pycharm beni bekliyor.
devamını gör...

bende nedensiz bir heyecan, bir merak ve hemen bakma isteği uyandıran olay.
devamını gör...

mabel matiz'in klipleri. özellikle de çukur ve mendilimde kırmızım var. kısa metrajlı film yarışması olsa ödül alırmış.
devamını gör...

hayatta olsaydı barış manço olurdu benim için cevap. o müzik kültürünün üstüne o kadar dünya gezmişliği, konuşacak şeyi bitmezdi sanırım.
devamını gör...

nam-ı diğer logical investigations ya da mantık araştırmaları. fenomenolojinin kutsal kitabıdır. iki cilttir.

birinci ciltte sövüp saydığı psikolojizme ikinci ciltte boyun eğmiştir.
felsefede ilerleme problemine de değinir. bugün fizikteki ilerleme sahip olduğu kuvvetli dil sebebiyledir. bugün aristo fiziğinin bi kıymeti yoktur mesela. çünkü fizik gelişmektedir*. felsefe için böyle bi progress yoktur. aynı kavramlar belli bir dil olmaksızın tartışırlar. wittgenstein için gerekli ortam da hazırlanır bu kitapta aslında. felsefenin bir dil problemi haline gelmesinin temelleri açısından bu söylenebilir. husserl bu sorun için, modern mantığa olan ihtiyacı vurgular. modern mantık gibi bi araçla felsefe ‘ilerleme’ imkanına kavuşabiliriz düşüncesindedir*. aslında bu kitabın ikincil mesajı denilebilir. ilk hedefi nesnel bir bilim için gerekli temeli bulmaktır. bi güzel pozitivizm ve natüralizm eleştirişi yapar size. hiç husserl okumamış bi adam o kısımları okuduğunda septik zannedebilir. halbuki ikinci ciltte daha farklı bi husserl vardır. fenomenolojik olanı psikolojik olandan ayırma çabası içinde bir ‘parantez’e alma işleminden bahsederker ki bu evlere şenlik bi öneridir. psikolojizmi dışarıda bırakıcam derken, felsefesi komple psikolojizmin içinde yüzmeye başlamıştır.
devamını gör...

ayrıca benim gibi birinin, ayın en iyi yazarlar listesinde 511. sırada olması, burada kimsenin kaliteden anlamadığı anlamına geliyor.
devamını gör...

her öğrencinin bir kere bile olsa aklından geçmiş olan hede.

sanırım o zamanlar fakülteyi bitirmek üzereydim, çok yorulmuştum. ailem benim için çok değerliydi çünkü onlardan farklı olmama, evlatlık olmama rağmen bana öz evlatlarından farklı davranmıyorlardı. eğitimim ve sosyal hayatım için ellerinden gelenden çok daha fazlasını yapıyorlardı ama o dönemler çevremden gördüğüm farklı tepkiler beni çok yıpratıyordu. "bir türk ve bizim kültürümüz... mümkün değil hayatım, bu kıza çok bile katlandınız. bir de doktor mu yapacaksınız onu? güldürmeyin bizi. biz sizleri bunun için yetiştirmedik." derdi babamın annesi. ah fransız kültürü ah...

acaba diyordum, okulu bırakıp kaçsam mı. sonra da "kaç yaşına geldin, az mantıklı düşün. senin için her şeyi yapan bir ailen var ve onları bu gibi bir durumun içine atamazsın." diyip duruyordum. sırf evlatlığım diye okulu bırakmak istedim, şu an bunu aklım alamıyor ama düşündüm işte bir dönem.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim