cesaret ana ve çocukları
bertolt brecht tarafından ikinci dünya savaşı'nın patlak verdiği yıllarda yazılmış epik tiyatro. dilimize cesaret ana ve çocukları olarak çevrilmiştir. brecht, kapitalizm eleştirisini otuz yıl savaşı yıllarında geçen bir hikaye ve kendi çıkarları için savaşın devamlılığını isteyen mutter courage üzerinden aktarıyor. brecht bu savaş karşıtı oyunu sürgün yıllarında yazmıştır bunu da ek olarak belirtmek gerekir diye düşünüyorum çünkü sanatçının ruh hâli ve durumu muhakkak eserlerine yansıyor. izleyiciyi ve/veya okuyucuyu empati yapmaktan ziyade düşündürmek ve kendini sorgulatmak üzerine yazılmış bir eser ve açıkça bunu başarıyor olduğu da bir gerçek. izleyici ve/veya okuyucu bu oyunda ana karakter olan mutter courage'e empati duymak yerine oyun boyunca onun savaş yüzünden çocukları dahil her şeyini yitirmesine rağmen savaşı hâlâ bir kazanç kapısı olarak görmesine acıyor ve bunu açıkça gülünç buluyor ama dışarıdan son derece gülünç ve acınası gelen bu durumun mutter courage tarafından farkedilmemesi bize içinde dönüp durduğumuz düzeni en net hâli ile anlatıyor aslında. ben kendi adıma brecht'in çoğu eserine hayranlık duymamdan ötürü ve savaşı merkeze alıp savaş karşıtı görüş sunan eserlere ayrı bir ilgim olmasından dolayı okunması ve/veya izlenmesi taraftarıyım ama objektif bir şekilde yaklaştığımızda bile göz ardı edilemeyecek bir eser olduğu ortada. ülkemizde de sahnelenmiş bir oyun olduğunu belirtmek gerekir, zamanında semaver kumpanya tarafından sahnelenmiştir.
--- alıntı ---
so mancher wollt so manches haben
was es für manchen gar nicht gab:
er wollt sich schlau ein schlupfloch graben
und grub sich nur ein frühes grab.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
so mancher wollt so manches haben
was es für manchen gar nicht gab:
er wollt sich schlau ein schlupfloch graben
und grub sich nur ein frühes grab.
--- alıntı ---
devamını gör...
a101’de satılan kiwi filtre kahve makinesi
a101'den herhangi bir teknolojik ürün alınmaması gerektiğini acı bir tecrübe ile öğrenmiş yazar arkadaşımızın başlığıdır.
geçmiş olsun efendim.
geçmiş olsun efendim.
devamını gör...
nickaltı olmayan yazar
kimseye sataşmayan kendi halinde takılan yazardır.
devamını gör...
çocukken tacize uğramak
çocukluğunda neyin ne olduğunu anlayamaz, kimseye anlatamaz. ama çocuk hisseder.. o güvende olmayışı, başına gelenin iyi bir şey olmadığını.. büyüdükçe, anlamaya başladıkça hayat çocuk için çok zor bir hale gelir. kimseye güvenmez, güvenemez. paronayaklaşır.. ve böyle bir şey yaşadığının bilincinde olmak her gece yastığa başını koyduğunda mahveder insanı.
devamını gör...
insanı mutlu eden filmler
shrek serisi. üstüne tanımam.
devamını gör...
israil'i protesto yöntemleri
israil'i değil , israil'e göz yuman arap birliğini protesto etsinler, suudi arabistan i , mısırı , bae yi protesto etsinler, israil yapmak istediğini yapıyor ,bu onların kanlarında var gayet normal.
araplara, filistin davasına ihanet edenleri protesto etsinler.
mesela iftarda hurma yememek ile başlanabilir, üstelik bununla hem israil'i hem arapları protesto etmiş olursunuz bir taş ile iki kuş..
araplara, filistin davasına ihanet edenleri protesto etsinler.
mesela iftarda hurma yememek ile başlanabilir, üstelik bununla hem israil'i hem arapları protesto etmiş olursunuz bir taş ile iki kuş..
devamını gör...
tanım girecek başlık bulamamak
bir iddia.
"doğru düzgün"den ne anladığınıza bağlı. kitapsa, filmse, bilgiyse, gündemdeki olaylarsa o kategorilerde tonla başlık var. yok resim, heykel gibi sanatlar olsun, spor olsun diyorsanız başlığı kendiniz açabilirsiniz.
fakat görüyorum ki doğru düzgün başlık olmadığına ilişkin şikayetler arttıkça troll başlıklar ve bunlara girilen tanımlar da artıyor. bu korelasyon can sıkıcı. doğru düzgünden anlaşılan şey trollük mü yoksa?
işbu serzeniş başlık sahibine yönelik değildir. genel kanılarımı bildirir.
ayrıca (bkz: tanım girecek başlık bulamamak)
benim açtığım başlıkların %98'inde 2. bir tanım yok mesela ve açtığım başlıkların doğru dürüst başlıklar olmadığını iddia edenin ağzına kürekle vurabilirim. aha da söz konusu kürek:
"doğru düzgün"den ne anladığınıza bağlı. kitapsa, filmse, bilgiyse, gündemdeki olaylarsa o kategorilerde tonla başlık var. yok resim, heykel gibi sanatlar olsun, spor olsun diyorsanız başlığı kendiniz açabilirsiniz.
fakat görüyorum ki doğru düzgün başlık olmadığına ilişkin şikayetler arttıkça troll başlıklar ve bunlara girilen tanımlar da artıyor. bu korelasyon can sıkıcı. doğru düzgünden anlaşılan şey trollük mü yoksa?
işbu serzeniş başlık sahibine yönelik değildir. genel kanılarımı bildirir.
ayrıca (bkz: tanım girecek başlık bulamamak)
benim açtığım başlıkların %98'inde 2. bir tanım yok mesela ve açtığım başlıkların doğru dürüst başlıklar olmadığını iddia edenin ağzına kürekle vurabilirim. aha da söz konusu kürek:

devamını gör...
hava tahminleri
gökyüzü, geceleri mor/pembe olduğunda ertesi gün kar yağacağını bilebildiğim tahminimdir.
devamını gör...
yusuf atılgan
aylak adam ve anayurt oteli gibi türk edebiyatı'nda derin izler bırakmış kitapların yazarı ayrıca edebiyat öğretmenidir kendisi. onun için az yazmış ama çok derin izler bırakmış diyebiliriz bence. az ve öz eser vermenin tanımıdır kendisi. kendisi bu konu hakkında “benim yazdıklarımdan daha önemlisi günlük yaşamımdır. o benim için daha önemli.” demiştir.
1921 yılında manisa'da doğmuştur. ikinci sınıftan sonra askeri öğrenci olarak devam ettiği istanbul üniversitesi edebiyat fakültesi türk dili ve edebiyatı bölümü’nü bitirmiştir. akşehir’de maltepe askeri lisesinde bir yıl edebiyat öğretmenliği yapmıştır. üniversite öğrenciliği sırasında türkiye komünist partisine katılarak faaliyette bulunduğu iddiasıyla sıkıyönetim mahkemesince tutuklanarak hapse mahkûm edilmiş ve on ay hapis yatmıştır. serbest kalmasına rağmen öğretmenlik mesleği elinden alınmıştır.1946 yılında manisa’nın hacırahmanlı köyü’ne yerleşerek çiftçilik yapmıştır. 1976’da istanbul’a dönmüş; burada danışmanlık, çevirmenlik ve redaktörlük yapmıştır. 1989 yılında istanbul’da kalp krizi nedeni ile hayatını kaybeden yazarın canistan adlı romanını tamamlamasına ömrü yetmemiştir.
yazar, en önemli eserleri aylak adam ve anayurt oteli’nde psikolojik yabancılaşma ve yalnızlık temasını başarıyla işlemiş; anayurt otelindeki zebercet aylak adam’daki c çok özgün karakterler olarak türk edebiyatının şahıs kadrosunun unutulmazları arasında yerini almıştır.
romanlarında yalnızlık ve psikolojik yabancılaşma konularını işlemiştir. köyü anlatan öykülerinde, kırsal kesimin geleneksel yaşamından kesitler sunar; şehri anlatan öykülerinde ise hali hazırdan duyulan bıkkınlık ve düzene uyumsuzluk yer alır. “anayurt oteli”nin kurgusu, aynı otelde kâtiplik yapan zebercet adlı kahramanın ruhsal dünyasının açığa çıkarılması üzerine şekillenir. aylak adam romanında ise c. adlı kişinin ruhsal durumunu anlatır.
eserlerinde iç gözlem tekniğini kullanmış ve bireyin ruh halini son derece başarılı bir şekilde okuyucuya aktarmıştır.
1921 yılında manisa'da doğmuştur. ikinci sınıftan sonra askeri öğrenci olarak devam ettiği istanbul üniversitesi edebiyat fakültesi türk dili ve edebiyatı bölümü’nü bitirmiştir. akşehir’de maltepe askeri lisesinde bir yıl edebiyat öğretmenliği yapmıştır. üniversite öğrenciliği sırasında türkiye komünist partisine katılarak faaliyette bulunduğu iddiasıyla sıkıyönetim mahkemesince tutuklanarak hapse mahkûm edilmiş ve on ay hapis yatmıştır. serbest kalmasına rağmen öğretmenlik mesleği elinden alınmıştır.1946 yılında manisa’nın hacırahmanlı köyü’ne yerleşerek çiftçilik yapmıştır. 1976’da istanbul’a dönmüş; burada danışmanlık, çevirmenlik ve redaktörlük yapmıştır. 1989 yılında istanbul’da kalp krizi nedeni ile hayatını kaybeden yazarın canistan adlı romanını tamamlamasına ömrü yetmemiştir.
yazar, en önemli eserleri aylak adam ve anayurt oteli’nde psikolojik yabancılaşma ve yalnızlık temasını başarıyla işlemiş; anayurt otelindeki zebercet aylak adam’daki c çok özgün karakterler olarak türk edebiyatının şahıs kadrosunun unutulmazları arasında yerini almıştır.
romanlarında yalnızlık ve psikolojik yabancılaşma konularını işlemiştir. köyü anlatan öykülerinde, kırsal kesimin geleneksel yaşamından kesitler sunar; şehri anlatan öykülerinde ise hali hazırdan duyulan bıkkınlık ve düzene uyumsuzluk yer alır. “anayurt oteli”nin kurgusu, aynı otelde kâtiplik yapan zebercet adlı kahramanın ruhsal dünyasının açığa çıkarılması üzerine şekillenir. aylak adam romanında ise c. adlı kişinin ruhsal durumunu anlatır.
eserlerinde iç gözlem tekniğini kullanmış ve bireyin ruh halini son derece başarılı bir şekilde okuyucuya aktarmıştır.
devamını gör...
hayatta bir kez olsun yapmak istenilen meslek
kafem olsun çok isterdim. hem de kitap-kafe. heeeeer yer kitaplarla dolu, haftada bir gece sinema günü, değişik tatlar, mükemmel müşteriler...
ama kesin batarım ben.
tanım: hayatta bir kez olsun yapmak istediğimiz meslekleri yazdığımız başlık.
ama kesin batarım ben.
tanım: hayatta bir kez olsun yapmak istediğimiz meslekleri yazdığımız başlık.
devamını gör...
entry favlama çetesi
varsa böyle bir yapılanma ilanen başvurumdur diyerekten konuya yumuşak bir giriş yapayım , eheh tatsız bir şakaydı koca koca adamlarız ne önemi var diyerekte durumu toparlayayım (yerseniz ).
elon musk'ın takipçi sayısından çok fav'ı olan yazarlar var , bu böyle olmaz kıskanıyoruz , haset kaplıyor içimizi . kötü yola düşmemize ramak kaldı . dünyada mal , kafa sozlükte fav sloganıyla , yönetimden kafa store'de hükümete örnek nitelikte bir indirim talep ediyorum . yok mu arkadaşım bu sözlüğün kara cuması , kutsal pazartesisi , mübarek üç ayları . ekonomik takvim yayınlayın , ne zaman alışveriş yapacağımızı bilelim .
elon musk'ın takipçi sayısından çok fav'ı olan yazarlar var , bu böyle olmaz kıskanıyoruz , haset kaplıyor içimizi . kötü yola düşmemize ramak kaldı . dünyada mal , kafa sozlükte fav sloganıyla , yönetimden kafa store'de hükümete örnek nitelikte bir indirim talep ediyorum . yok mu arkadaşım bu sözlüğün kara cuması , kutsal pazartesisi , mübarek üç ayları . ekonomik takvim yayınlayın , ne zaman alışveriş yapacağımızı bilelim .
devamını gör...
ciddi anlamda şöyle kadın böyle erkek başlıklarından bıkmak
gerçekten öpülesi yazarın açtığı başlık. sinirden ekranı yumruklayasım geliyor artık ama laptop fiyatları malumunuz.
devamını gör...
pardon 1 dakikanızı alabilir miyim diyen anketör
daha önce bahsettiğim gibi pos cihazı taşıyan yardım derneği çalışanı şeklinde varyasyonları bulunur. ki bunlar, şahin gibi av peşinde olan abilerdir.
devamını gör...
dünyanın en değerli şeyi
zaman.
benjamin franklin’inin de dediği gibi:
“eğer hayatı seviyorsan, zamanı öldürme; çünkü hayatın zamana bağlıdır.”
benjamin franklin’inin de dediği gibi:
“eğer hayatı seviyorsan, zamanı öldürme; çünkü hayatın zamana bağlıdır.”
devamını gör...
olacak ile öleceğe çare yok
olmuşla ölmüşe çare yok derdi babam. değiştiremeyeceğimiz geçmişi kabullenmeyi öğütledi hep. fakat geleceği değiştirebiliriz demedi hiç nedense.
devamını gör...
yazarların dibe vurduğunu hissettiği an
bir sabah uyandığımda gidecek bir yerim, yapacak bir işim, sohbet edecek kimsem olmadığını farkettim. sanırım dibe vuruşumun yüzüme çarptığı andı.
devamını gör...
yazarların sahip olduğu en saçma özellik
insanlara güveniyorum.
devamını gör...
minimal yaşam tarzı
tabii siz anneleri tarafından misafir gelir diye asla kullanılmayan kristal takımlarının, yepyeni koltuk ve yemek takımlarının her bakımdan yetersiz gördüğünüz bir yaşam tarzıyla yer değiştirmesine şiddetle karşısınız ama.
devamını gör...
yazarların yazdığı hikayeler
"gördüğünüz gibi sayın seyirciler; kişi veya kişiler bu ay da boş durmadılar. nedeni bilinmeksiniz öldürdükleri kişi sayısı gitgide artıyor. polis, işlenen cinayetlerin sebebini soruşturmak için geniş kapsamlı çalışma yürütüyor."
bayan g, okuduğu dergiden kafasını kaldırıp gerindi. yan odadan haberlerin sesi geliyordu fakat şu an en son duymak istediği şey haber sesiydi. sessizce ofladıktan sonra tekrar dergisine döndü. annesi gelene dek sürdü mutluluğu.
"baksana g, şehirde hayatta kalan birkaç kişi tek kaldı. onları da ufaktan öldürmeye başlıyorlar."
bayan g'nin umrunda dahi değildi. yıllarca emek verdiği kanaldan suçsuz bir şekilde kovulmuş, işlenen cinayetlerden birine dair iz bulunmuş olmasına rağmen kimse ona inanmamıştı. sıkıntıyla bir nefes verdi.
"bunun umrumda olduğunu mu düşünüyorsun anne? elimdeki fırsatı almamış olsalardı, belki de başka kimse ölmezdi."
annesi kızının bu şekilde depresyona girmenin eşiğinde olduğunu gördükçe içi içini yiyordu. elinden bir şey de gelmiyordu ki! g bir hayli inatçıydı! "ne olacak bu halin?" diye söylenerek odadan çıktı. g telefonuna baktı, kanaldan bir arkadaşı ona mesaj attı.
kimden: boncuk
- bu böyle olmaz! hemen elimdeki her şeyi alıp size geliyorum, öğleden sonra orada olurum.
kime: boncuk
- elinde ne var? beni heyecanlandıracak bir olay yoksa gelme!
kimden: boncuk
- şu cinayet olayı desem?
g, bir an nefessiz kaldığını hissetti. çözmeye çalışması dahi kendisine büyük bir haz veriyordu. son mesaja cevap vermedi, onun için "çabuk gel de anlat" demekti sessiz kalması. öğleden sonrası için sabırsızlanmaya başladı. boncuk bir an önce gelsin istiyordu. stresle tırnaklarını kemirmeye başladı. olacağı yoktu. biraz uyumak iyi gelebilirdi.
••
kapı çaldı. g, annesine bırakmadan hızla kapıya koştu. tahmin ettiği gibi gelen arkadaşıydı. çarçabuk montunu alıp astı. arkadaşı söylemeden geçemedi.
bu ne heyecan böyle kız, sakin olsana az! kaçmıyor kimse bir yere! g onu dinlemedi. masasını hazırlamış, kendisinden sonra ortaya çıkanları duymak için delice bir istek duyuyordu. masaya geçtiler. boncuk, çantasından çıkardığı dosyayı g'ye uzattı. g dosyayı öyle hızlı aldı ki, annesi gülmeden edemedi. hemen içerisinden resimleri ve yazılanları çıkardı. o dosyayı incelerken boncuk anlatmaya başladı.
ayın üçüncü, yılın altıncı cinayeti. cesetlerden üçü evlerinde bulunmuş, diğer üçünü de sanayi bölgesinden 2 kilometre uzakta bulmuşlar. neredeyse aynı yerde yani. hepsini aynı kişi veya kişilerin öldürdüğü düşünülüyor çünkü öldürme şekli aynı; boğazı kesmek.
eşimden -boncuk'un eşi polisti ve boncuk gizlice bilgileri alıyordu- (ç)aldığım bilgilere göre bu kişilerin tek bağlantısı sanayi bölgesi'nde araba tamiri ustaları olmaları. öldürülmeleri için bir sebep yok! sicil kayıtları temiz, ufak tefek borçlar dışında borçları da yok!
en son gidip ustaların eski çıraklarıyla falan konuşmuşlar. hiçbiri onların öldürülmesine sebebiyet verecek bir neden sunmamış ancak çalışanlardan biri "buranın eski çalışanı vardı; bahsettiğiniz ustaların dükkânında çalışan tek o.
--
devamı sonra. *
bayan g, okuduğu dergiden kafasını kaldırıp gerindi. yan odadan haberlerin sesi geliyordu fakat şu an en son duymak istediği şey haber sesiydi. sessizce ofladıktan sonra tekrar dergisine döndü. annesi gelene dek sürdü mutluluğu.
"baksana g, şehirde hayatta kalan birkaç kişi tek kaldı. onları da ufaktan öldürmeye başlıyorlar."
bayan g'nin umrunda dahi değildi. yıllarca emek verdiği kanaldan suçsuz bir şekilde kovulmuş, işlenen cinayetlerden birine dair iz bulunmuş olmasına rağmen kimse ona inanmamıştı. sıkıntıyla bir nefes verdi.
"bunun umrumda olduğunu mu düşünüyorsun anne? elimdeki fırsatı almamış olsalardı, belki de başka kimse ölmezdi."
annesi kızının bu şekilde depresyona girmenin eşiğinde olduğunu gördükçe içi içini yiyordu. elinden bir şey de gelmiyordu ki! g bir hayli inatçıydı! "ne olacak bu halin?" diye söylenerek odadan çıktı. g telefonuna baktı, kanaldan bir arkadaşı ona mesaj attı.
kimden: boncuk
- bu böyle olmaz! hemen elimdeki her şeyi alıp size geliyorum, öğleden sonra orada olurum.
kime: boncuk
- elinde ne var? beni heyecanlandıracak bir olay yoksa gelme!
kimden: boncuk
- şu cinayet olayı desem?
g, bir an nefessiz kaldığını hissetti. çözmeye çalışması dahi kendisine büyük bir haz veriyordu. son mesaja cevap vermedi, onun için "çabuk gel de anlat" demekti sessiz kalması. öğleden sonrası için sabırsızlanmaya başladı. boncuk bir an önce gelsin istiyordu. stresle tırnaklarını kemirmeye başladı. olacağı yoktu. biraz uyumak iyi gelebilirdi.
••
kapı çaldı. g, annesine bırakmadan hızla kapıya koştu. tahmin ettiği gibi gelen arkadaşıydı. çarçabuk montunu alıp astı. arkadaşı söylemeden geçemedi.
bu ne heyecan böyle kız, sakin olsana az! kaçmıyor kimse bir yere! g onu dinlemedi. masasını hazırlamış, kendisinden sonra ortaya çıkanları duymak için delice bir istek duyuyordu. masaya geçtiler. boncuk, çantasından çıkardığı dosyayı g'ye uzattı. g dosyayı öyle hızlı aldı ki, annesi gülmeden edemedi. hemen içerisinden resimleri ve yazılanları çıkardı. o dosyayı incelerken boncuk anlatmaya başladı.
ayın üçüncü, yılın altıncı cinayeti. cesetlerden üçü evlerinde bulunmuş, diğer üçünü de sanayi bölgesinden 2 kilometre uzakta bulmuşlar. neredeyse aynı yerde yani. hepsini aynı kişi veya kişilerin öldürdüğü düşünülüyor çünkü öldürme şekli aynı; boğazı kesmek.
eşimden -boncuk'un eşi polisti ve boncuk gizlice bilgileri alıyordu- (ç)aldığım bilgilere göre bu kişilerin tek bağlantısı sanayi bölgesi'nde araba tamiri ustaları olmaları. öldürülmeleri için bir sebep yok! sicil kayıtları temiz, ufak tefek borçlar dışında borçları da yok!
en son gidip ustaların eski çıraklarıyla falan konuşmuşlar. hiçbiri onların öldürülmesine sebebiyet verecek bir neden sunmamış ancak çalışanlardan biri "buranın eski çalışanı vardı; bahsettiğiniz ustaların dükkânında çalışan tek o.
--
devamı sonra. *
devamını gör...
normal sözlük'ün küfür haznemizi daraltması
bir küfür edebilmek uğruna harcanan emeğe bak.
uzay için kullansa 9 tane nasamız olurdu.
kafa sözlükte küfür yoktur. bu iyi birşeydir.
uzay için kullansa 9 tane nasamız olurdu.
kafa sözlükte küfür yoktur. bu iyi birşeydir.
devamını gör...