1) negatif düşünceler:

en önemli maddedir. evrende çekim kanunu vardır. ne düşünürsen onu yaşarsın yani.

2) sigara, alkol ve türevleri:

yaşamı kalitesizleştirmekten başka bir işe yaramayan bu şeylerden uzak durmak hem cebe hem de vücuda yararlı olur.

3) kendini küçük görmek:

'evet sen insan okyanusunda bir damlasın ama unutma ki o bir damla içinde kocaman okyanusu taşır' der mevlana. elinden geleni ardına koymamalı ve disiplinli bir şekilde hedefine ulaşmak için çalışmalı, çaba sarfetmelisin. ünlü psikolog abraham maslow der ki: 'olabileceğinizden daha azı olmayı planlıyorsanız, muhtemelen hayatınızın geri kalan günlerini mutsuz geçireceksiniz.'.

4) ertelemek:

ertelemek, yaşamı kaçırmaktır.size verilmiş en güzel hediye olan hayatı elinizde olan imkanlar dahilinde dolu dolu yaşamaya ve yaşam ile ölüm arasındaki kısa süreyi pişman olmayacak şekilde ve en güzel şekilde doldurun. . bu yüzden ne yapmak istiyorsanız şimdi başlayın, elinizde olan imkanlarla başlayın ve pes etmeyin. eğer başlamak için uygun koşulları bekliyorsanız boşuna bekliyorsunuzdur. zira şartlar hiçbir zaman gerektiği gibi olmaz, bütün şartlar yerine gelinceye kadar erteleyen, hiçbir iş yapamaz der ünlü yazar william feather.


5) zamanı boş yere harcamak:

üstte de dediğim gibi hayat size verilmiş en güzel hediyedir. fakat uzunluğunu biz bilemediğimiz için, her an sonlanabileceği için zamanı doğru kullanmak gerekir. her an, sona en yakın an olabilir. zamanımızı öyle bir kullanmalıyız ki hem eğlenmeli, hem öğrenmeli hem de verimli işler yapalım. atatürk'ü düşünelim. sadece 57 yıl yaşadı. bu kısacık zaman diliminde resmi olarak 3997 kitap okudu. bu kısacık zamana 11 savaş, 24 madalya, 7 nişan, 13 kitap sığdırdı. koca bir ülke sığdırdı...


not: alıntı değildir, bana ait bir yazıdır. saygı ve sevgilerimle.
devamını gör...

kolunda saati dahi olmayan karakterdir,saatin kaç olduğunu geçmekte olan trenden anlar. dilenciden borç para alabilecek kadar rahat,kendini öldürtmek için kiralık katil tutabilecek kadar da kaygısız bir adamdır.
devamını gör...

medeniyet dediğimiz şey o bakma süresini doğru ayarlayabilmektir.

not: bakmamak söz konusu değildir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sözleri yusuf hayaloğlu'na, müziği ahmet kaya'ya ait olan "bir ince pusudayım" olarak da bilinen şarkı.
son zamanlarda eda baba tarafından da yorumlanmıştır.



bir ince pusudayım,
yolumun üstü engerek
bir yolun sonundayım
sessizce tükenerek
ben senin sokağına ulaşamam dardayım,
o masum gözlerine bakamam firardayım
oysa ben bu gece yüreğim elimde
sana bir sırrımı söyleyecektim
şu mermi içimi delmeseydi eğer
seni alıp götürecektim
beni vur
beni onlara verme
külüm al uzak yollara savur.
dağılsın dağlara dağılsın vur
öykümüz ama sen ağlama dur
bir ince pusudayım
bu gece zehir zemberek
bir yolun sonundayım
sessizce tükenerek
ben senin ellerine ulaşamam dardayım
o masum hayallere dalamam ölmekteyim
oysa ben bu gece yüreğim elimde
sana bir sırrımı söyleyecektim
şu mermi içimi delmeseydi eğer
seni alıp götürecektim
beni vur
beni onlara verme
külüm al uzak yollara savur
dağılsın dağlara dağılsın vur
öykümüz ama sen ağlama dur
devamını gör...

geleneksel türk yemeklerinin başında gelen peremeç, içine kıyma ve doğranmış soğan konup yağda kızartılan bir hamur işidir.
tatar böreği, ağzı açık, belyaş diye de bilinen peremeçe patates, kesmik, peynir de konulabilir.
ayran, cacık veya kefirle servis edilir. lezzeti üzerine konan sarımsaklı yoğurtlu sos ile daha da artar.

devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

her ikisinde de kanayan bir yara olacak. biri giderken damla damla iz bırakacak ardında, damlaya damlaya biriken o deryada boğulacak bir diğeri. öyleyse kalmak zor diyelim.

gitmek ve kalmanın zorluk bakımından mukayese edildiği başlık.
devamını gör...

acılarımız dir, unutmadan ne o acılar geçer ne öfkemiz, ne üzüntümüz.
unutma olmasa evladı ölmüş bir anne nasıl yaşar? unutma olmasa haksızlığa uğramış bir insan intikam almadan nasıl durabilir ki?
iyi ki unutuyoruz, yoksa bu dünya hiç yaşanmaz olurdu.
devamını gör...

pek güzel gözükmeyen ve pek faydalı bir iş yapmadığı düşünülen ama oldukça faydalı olan bir böcektir. bir de meşhur bir hikayesi vardır:

adamın biri bir gün bahçesinde otururken hayvan dışkısından top yapan bir böceği görmüş, böcek pisliği ayakları ile yuvarlayarak giderken içinden şöyle geçirmiş:
- ey allahım! her şeyi çok güzel çok hoş yaratmışsın da, şu böceği sırf pislikle uğraşsın diye mi yarattın?
aradan bir kaç ay geçmiş adam umarsız bir hastalığa yakalanmış.
derdine kimseler çare bulamamış.
en sonunda bilge bir doktor ''bak demiş bazen bahçelerde gezen bir böcek olur ayakları ile pislik yuvarlar işte o yuvarladığı pisliklerden 40 gün boyunca aralıksız yiyeceksin" demiş.
adam 40 gün boyunca o pislikleri yemiş ve iyileşmiş. aradan yıllar geçmiş aynı adam gemiye binmiş ve denizin ortasında çok büyük fırtınaya yakalanmışlar. herkes bağırıp, çağırıp, ağlaşırken bu adam bacak bacak üstüne atıp sakince çayını yudumluyomuş.
birileri dayanamamış sormuş. "biz yana yakıla dua edip bağırıp çağırıyoruz sendeki bu rahatlık ne be adam ?!."
adam şöyle cevap vermiş
- kurban olduğumun bir kere işine karıştım bana kırk gün bok yedirdi, ister yüzdürür, ister batırır ben karışmam kardeşim.

kaynak .
devamını gör...

aslında şişirilmiş bir balon olan uygarlıktır. nasıl yani diyebilirsiniz. ulan 5000 yıllık tabletler, bu tabletlerde mars gezegeninin anlatıldığı falan söyleniyor. gezegenlerin sayısını falan hepsini sümerler biliyormuş. dünyanın şeklini bile 5000 yıllık tabletlerinde tarif etmişler. bilim hiçbir şey yapmamış yani, her şey sümer tabletlerinde yazılı. böyle bir hava var, mesela bir ateist var, adam tabletleri paylaşmış internetten türkçe çevirilerini. adam tabletleri bildiğin "tefsir" ediyor, öyle uçuk bir "tefsir" ki.. mesela bileziğe, samanyolu galaksisi mi ne diyordu. şişirilmiş bir balon yapılmış bir uygarlık yani sümerler. herkes kafasına estiğine göre yorumluyor tabletleri. ulan madem her şey tabletlerde anlatılıyor, neden hala enkinin gerçek olduğuna inanmıyoruz anlamış değilim. tamam baya gelişmiş bir uygarlık ama artık her şey biliyorlardı aslında demek de yuh yani. bu kadar abartılamaz yani. utanmasalar evrim de tabletlerde anlatılıyordu diyecekler.

anunnakilerin uzaylı olduğunu sizce ilk kim söylemiştir? böyle saçma bir iddiayı muhtemelen bizim teori sevdalısı gençlerinden biri söylemiştir diyorsunuz değil mi? haayıırr efendim hayır! bu teoriyi ortaya en iyi sümerologlardan zecharia sitchin ortaya attı. hatta nibirunun bir gezegen olduğunu bile zechari sitchin iddia etmiştir! abi hadi tamam elalemi anlarım, sen sümerologsun, sen de mi 5000 yıllık bu tabletlerin uzaylılara ait olduğunu düşünüyorsun bee..

kısaca güven olmaz bu sümerologlara diyorum, böylesine güzel bir uygarlığın tarihini de berbat ettiklerini düşünüyorum.
devamını gör...

ortadoğu ülkelerindeki iç savaş ve kaos ortamı , uyuşturucu maddelerin kaçakçılığını da kolay hale getiriyor. buna örnek olarak da metamfetamin uyuşturucu maddesinin kaçakçılığı ve istismarında da tehlike alarmları çalıyor. metamfetamin , nörotoksik bir zehir barındırdığı için beyinde bulunan dopamin ve serotonin nöronlarına zarar veriyor. çabuk bağımlılık yaptığı için ruhsal hastalıklar ve intiharlara götürebiliyor.

meth veya kristal isimleriyle de anılan uyuşturucu madde, son dönemlerde diğer uyuşturucu türlerini de kullanım olarak geçti. türkiye son dönemde hem köprü hem de pazar olma özelliği taşıyor. uyarıcı ve halüsinasyon özellikleri bulunan bu sentetik uyuşturucu, son dönem yayınlanan breaking bad dizisiyle de ünlenmiş oldu. türkiye'ye bu uyuşturucu madde ilk, 2009 yılında iran asıllı bir kişide ele geçirildi. o zamandan bu zamana ele geçen metamfetamin miktarı 4 bin kiloya kadar ulaştı.

uyuşturucunun imalatı da genel olarak iran ve afganistan'da yapılıyor. artık 81 vilayette de hemen hemen bu uyuşturucu madde ele geçirildi. en çok rastladığı yerler de istanbul ile iran hududundaki şehirler oldu. "2021 türkiye uyuşturucu raporu" verilerine göre geçen sene polis 159 bin vakaya müdahalede bulundu, 231 bin zanlı hakkında da adli işlem başlattı.
devamını gör...

holland caramel waffles
ama artık satılmıyor sanırım. her girdiğimde varmı diye bakıyorum ama yok maalesef.
devamını gör...

genelde söylememe gerek kalmıyor. artık nasıl bir auram varsa insanlar görür görmez salıyor eteğindeki taşları.(bkz: lucifer) tell me what is your truly desire?
devamını gör...

şu dünyada üç beş günlük ömrün var,
nedir bu dükkanlar, bu konaklar?
ev mi dayanır, bu sel yatağına?
bu rüzgarlı yerde mum mu yanar?
devamını gör...

uzun boylu olmanın zararları başlığına "ulan ne problemler var be" diye bakan, kısa boylu yazarların derdini anlattığı başlık.

kısa boyluluğun en bilinen zararı, kısa olmaktır. evet.

edit: biri de gelip derdini girmemiş. sözlüğün bir kısası benim herhalde.
devamını gör...

mehmet ali kılıçbay'ın çok güzel ve anlaşılır bir açıklaması vardı. tarihsel süreçte nasıl yemek yeme eylemimiz sofra kültürüne, çatal şuraya bıçak şuraya gibi dönüştüyse, karşıdakine duyulan cinsel arzu tarihsel süreçte evrile evrile aşk dediğimiz şeye dönüştü. mesela antik yunan şiirinde kadından hiç bahsedilmez çünkü kadın değerli bir şey değil. ilk olarak orta çağda şövalyelerin efendilerinin karılarına duyduğu yasak arzu ile şiire girmeye başlıyor. zaten reklam sektörü ve kültür endüstrisi ile iyice kimi nasıl seveceğimiz bile doğmadan önce belli.
devamını gör...

(bkz: ekrem imamoğlu)
devamını gör...

ona sürekli üvey olduğunu düşündürecek hikayeler anlatırdım. bazen ben de inanırdım anlattıklarıma. sonuçta ailenin fiziksel özelliklerine aykırı doğması benim problemim değildi.

mesela kirli sepetin içine girip banyoya gireceği zaman böh yapıp korkuttuğum çok olmuştur.

bazen yastık altına babacigimin giyilmiş çoraplarından koyar, bazen o uyurken, kendi elleriyle hareket çekiyormuş gibi yapıp bunu videoya alırdım.

en sevdiği abur cuburu yer boş paketin içine peçete koyar güzelce yapışkanla yapıştırırdım.

bana vuruyormuş gibi sesler çıkartıp annemi üstüne saldigim ya da suçlu olduğum olayda oyunculuk yeteneğimle üstüne iftira attığım çok olmuştur.
ama o benim en sevdiğim kardeşimdi. (2 kardeşiz bu arada) . ona her şeyi yapar, bir başkasının yapmasına izin vermez onu korurdum böyle de güzel ablayımdır.

t: yazarlarin ne kadar iyi abi-abla olduğunu anlamamıza yarayan başlıktır. ben elendim siz devam edin.
devamını gör...

kahvenin tadına aşık olan bir diğer kişi de 1555 yılında kahve çekirdeklerini hevesle istanbul’a taşıyan osmanlı’nın yemen valisiydi.
o zamanlarda sultan süleyman’ın yaşadığı topkapı sarayı, yeni bir hazırlama ve içme yöntemi geliştirip kahveyi benimsedi. çekirdekler ateşte kavrulur, ince öğütülür ve suda yavaşça pişirilirdi. kahve servis edilirken taneler içinde bırakılır, bu köpüklü içecek şeker ile tüketilebilirdi. bu lezzetli içecek saray mutfağının o kadar önemli bir parçası haline geldi ki buna özel bir unvan yaratıldı: kahvecibaşı

etkileyici lezzeti ve dayanılmaz demleme aroması sayesinde, kahve ve kahve merakı saraydan zenginlerin evlerine ve oradan sokaktaki vatandaşın mütevazı evlerine kadar taşındı. istanbul, kahve aşıkları ile doldu. yeşil kahve satın alınır, evde tavada pişirilir ve havan veya pistil içinde ince öğütülürdü. bu toz tanecikler cezve adında, özellikle kahve yapmak için tasarlanmış ve geleneksel olarak çinko, bakır, hatta gümüş veya altından yapılan küçük bir demlikte demlenirdi. günümüzde cezve paslanmaz çelik, alüminyum veya seramikten
yapılabiliyor ama türk kahvesi hala aynı şekilde yapılıyor. (bu arada, kahve içildikten sonra fincanın dibinde kalan kahve taneleri yüzyıllardır uygulanan türk kahve falının temelini oluşturur. kahve falı olarak bilinen bu uygulamada, fincanın dibinde kalan telve “okunur” ve içen kişinin geçmişi ve geleceği hakkında açıklamalar yapılır.)

dünyanın bilinen ilk kafesi bu zamanlarda istanbul’da açıldı, bu kuruluşlar genel halkı kahve ile tanıştırdı. kahvehane olarak bilinen bu kafeler faaliyete devam etti ve şehir kültürünün ayrılmaz birer parçası haline geldi. müşteriler bu işletmelere gelip kahve içer, sosyalleşir, müzik dinler, sanatçıları izler, satranç oynar ve güncel yerel ve dünya haberlerini öğrenirdi.

nitekim, kahve türkler için o kadar anlamlı hale geldi ki, türk yasalarına göre bir kadın eve yeterince kahve getiremeyen kocasını boşayabiliyordu. ölüm bizi ayırana kadar; yeterince kahvemiz olduğu sürece.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim