eğer dindar bir çevrenin içinde doğduysa hemen kabullenmek yerine sorguladığı için zeka seviyelerinin ortalama üstü olduğunu düşünüyorum. aslında zeka seviyesi demek doğru değil, düşünme kabiliyeti ve aklı kullanma diyelim. başlık toksik bu arada.
devamını gör...

bir idam mahkumunun son günü-victor hugo
satranç- stefan zweig
otomatik portakal-anthony burgess
yabancı-albert camus
bulantı-jean paul sartre
deliliğe övgü-desiderius erasmus
dönüşüm-franz kafka
açlık-knut hamsun
beyaz geceler-dostoyevski
palto-gogol
dinle küçük adam-wilhelm reich
devamını gör...

sevdiği kişi tarafından aldatılmak. sevdiği kişileri kaybetmek. emek verdiği şeylerin karşılığını alamamak.
devamını gör...

ararsanız herkesin eleştirilecek bir tarafını bulursunuz. kimse eleştirilemez değildir.
aksi yaklaşım atatürk'ü kusursuz kabul etmek anlamına gelir.
fakat amacınız eleştirmek değil öncelikle tahlil etmek olmalı.
tahlilinizi yapın eleştirilmesi gereken ne varsa zaten ortaya çıkar.

edit: tarihi şahsiyetlerin eleştirilmemesi gerektiği kanısındayım. tarih bir laboratuvar değildir zira. ders alabilirsiniz ancak.
t*: atatürk'ün eleştirecek bir yönünü bulamayanların içinde olduğu durum.
devamını gör...

1979 yılında doğan ve 2008 yılında intihar ederek aramızdan ayrılan avustralyalı aktör.bazıları intihar değil reçeteli ilaçları yanlış kullandığından vefat ettiğini belirtmektedir.joker rolünü oynayarak efsane olmuştur kendileri.oyunculuğa henüz 10 yaşında okulda peter pan oynayarak başlamıştır.büyük bir satranç tutkunudur,batı avustralyanın küçükler satranç şampiyonluğu kazanmıştır.eğer yaşasaydı queens gambitin sinema uyarlamasını yapmak istediği biliniyordu.toprağı bol olsun.
devamını gör...

efendim ben bu favorileme işini doğru yaptığımı düşünüyorum o yüzden içinde bulunmadığım sürüdür.

yeri gelmişken de şunları belirtmek isterim;
öncelikle bir tanımın beğendiğim herhangi bir özelliği varsa beğenmekten imtina etmem.
hatta az önce bir başlıkta isim vermeden eleştirdiğim bir yazarın başka bir tanımını beğenmekten çekinmedim.
dahası sevmediğim yazarların beğeniyi hak eden tanımlarını da beğenmeden edemiyorum*.

favorilemek ise bazen çok beğenmeyi,
bazen beğenmeseniz bile etkilenmeyi,
bazen bak bu tanımı unutmayayım döner okurum demeyi,
ve nihayet bazen de tanım sahibi yazarı gıcık etmeyi amaçlıyor olabilir.
şu sonuncusuna katılmayabilirsiniz. şahsen, bana üstü kapalı laf atan yazarların tanımlarını favorilemek hoşuma gidiyor.
devamını gör...

dokunma ya da sürtünme ile elektriklenme olarak da bildiğimiz, farklı malzemelerin birbirine temas ederek elektrikle yüklenmesi durumu.
devamını gör...

gök gürültüsü ve yıldızların efendisidir. altay ve yakut yaratılış destanlarına göre mevcut dünyayı yaratan tanrıdır.

yerin ve göğün olmadığı zamanlarda dünya uçsuz bucaksız sulardan ibaretti. tengri ülgen bu suların içinde süzülüyor. bir nevi hiçlikte varlığını sürdürüyordu.

kayra han'ın sesi çınladı kulaklarında...

artık yaratma zamanı gelmişti. şu kelimeler döküldü ağzından;

bir dünya istiyorum, bir soy ile yaratayım
bu dünya nasıl olsun, ne boy ile yaratayım
bunun çaresi nedir, ne yol ile yaratayım


sonra ak ana geldi suların içinden süzülerek, duymuştu ülgen'in sesini...

şöyle seslendi ona; ''yarat ve de ki; yaptım oldu. başka hiç bir şey söyleme.''

yarattı yeri, göğü ve insanları... seslendi insanlara; '' varlığa yok deyip de yok olup gitmeyin!''

işte bu öğütle başladı insanın yeryüzünde yürüyüşü.

sonrasında ülgen üç büyük balık yaratmış. insanoğlu'nun yürüdüğü dünyayı bu balıkların üzerine koymuş.

balıklar hareket ettikçe dünya suların üzerinde salınmasın diye de , balıkları denetlemek için iyiliğin kadim hizmetkarı mandışire'yi görevlendirmiş.

böylece suların üzerinde salınmaz olmuş artık dünya.

yaratma işinin bittiğini düşünen ülgen, 7. günde ''altın dağ''ın en tepesine çıktı, yarattığı alemi seyreylemekti niyeti. ancak yorgunluktan uyuya kaldı.

uyandığında şöyle bir baktı eserine. ay ile güneşten başka tam dokuz dünya bir de cehennem yaratmış olduğunu gördü.

denizde yüzen bir toprak parçası ilişti gözüne. aklına bir fikir geldi. insanoğlunun kabuğuna, en son şekli bu toprak parçası ile verecekti. seslendi babasına ''insanoğlu bundan olsun!'' diye haykırdı. toprak birden ete ve kemiğe büründü...

kayra han ülgen'e kötü bir sürpriz hazırlamıştı. karşısındaki insan sureti, kardeşi ''erlik'' idi. böylece indi işte yeryüzüne erlik han...

ve kötülük kol gezmeye başladı dünyada. erlik kıskanıyordu kardeşi ülgen'in yarattığı insanları. babası tarafından kendisine bu güç bahşedilmemişti. yaratılan ilk yedi insana saldırdı önce. ülgen onun karşısında durdu. yardımına mandışire yetişti. ülgen erliği tamu'ya sürgün etti. böyle başladı ikizlerin arasında bitmek tükenmek bitmeyen kavga.

ve ülgen maytereyi dünyanın koruyucusu ilan ederek insanların han'ı yaptı. ve altındağ'a geri döndü.

sonrasında insanoğlu iyiye dair ne varsa ondan talep eder oldu. ak kamların yakardığı ve gücünü aldığı türk tanrısı bizzat kendisidir. kara kamların ise güçlerini erlikten aldığına inanılır.

zeus ve odin kadar ünlü olmadığına bakmayın ülgen'in. kendi milleti sahip çıkmamıştır ona. türk mitolojisi tu kaka ilan edilmiş, ülgen'de bu karmaşa da unutulup gitmiştir. oysa semavi dinlerin, milletlerin kendi mitolojilerine sahip çıkmak noktasında bir engel teşkil etmediğini özellikle ''iskandinav'' ve ''yunan'' mitolojisinde görüyoruz. bu toplumlar hristiyan olsalar dahi mitolojilerine sahip çıkıyor ve dünya nezdinde tanınması için ellerinden geleni yapıyorlar.

peki biz ne yapıyoruz ? ülgen'i zeus ve odin'e kurban ediyoruz.

oysa bu duruma en güzel gönderme ''harbiye marşı''nda gizlidir. ne der marşın başlangıcı ?

''yıldırımlar yaratan bir ırkın ahfadıyız...''

türk mitolojisinde yıldırımları yaratan ülgen'in ta kendisidir.

elin zeus'unun şimşeği için türlü güzellemeler yapılırken, ülgen'in yıldırımlarının sönük bir anı olarak kalması ve böyle küçük ayrıntılarda gizleniyor oluşu da bizim ayıbımızdır.
devamını gör...

"oh be dünya varmış."
devamını gör...

annemlere küstüğümde kardeşimi de alıp kendi odama gitmiştim ve "artık burda yaşayacağız onlara ihtiyacımız yok" demiştim.
devamını gör...

(bkz: hava - su - toprak - tahta)**
devamını gör...

miami metro polis departmanı'nın temiz yüzlü kan uzmanı. abisini üvey kardeşi için kestiği sahne inanılmazdır. ve tabi üçlemeci katil ile olan mücadelesi.
devamını gör...

mast yaparken kendini başka şeyler düşünürken bulduğun ve mast yaptığını bile unuttuğun dünyanın en kötü anı
devamını gör...

konu yoğunluğundan kaynaklı oldugunu düşünüyorum diğer ülkelerdeki müfredatlara göre olsa daha rahat olur öğrenci algılamakta da zorlanmaz. bir de herkese aynı biçimde öğrenmeyi dayatıyorlar öğrencilerin hepsi yazıp çözmekle anlamıyor maalesef.
edit: bir de gerçek hayatta bu mat 2 kısmını mühendisler dışında kullanan yok öğrencinin beyninine niye bu kadar ağır ve gereksiz bilgi yükleme meraklısılar anlamadım.
devamını gör...

30 mart 1432 - osmanlı imparatorluğu'nun 7.padişahı fatih sultan mehmet'in (1432-1481) doğum günü.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel gentile bellini - fatih sultan mehmet portresi (1480)

30 mart 1853 - post-empresyonist ressam vincent van gogh'un (1853-1890) doğum günü.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel vincent van gogh - portrait of joseph roulin (1889)
devamını gör...

ılkokuldayken cuma günleri sınıfın masa örtülerini evine götürüp annesine yıkattırıp ütülettirdikten sonra pazartesi günü okula tertemiz geri getiren nesildir. bir de sömestr tatilinde perdeler eklenirdi bunun yanına.
devamını gör...

ekmek o kadar lezzetli ki ekmeğin arasına ne konursa konsun vazgeçilmez bir lezzet oluyor. efsane olan sıcak ekmek arasına domates, peynir ikilisidir. sevenlere afiyet olsun
devamını gör...

iki bacağı da kesip atma hissi uyandıran şeydir.
devamını gör...

çok güzel tanımları bulunan yazardır. okurken samimiyetini hissettim. kendime neden yakın hissettim yahu derken merdümgiriz bir deli olan nick'ini gördüm. deli deliyi dakkada bulur, derler. bulduğum gibi de takibe aldım. sözlüğümüzde daim olman ve burada merdümgiriz olmaman dileğiyle. kafana kuvvet.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

edward hopper'ın en meşhur tablosu. ressamın bu resmi çizmek için ernest hemingway'in the killers ya da a clean well lighted place adlı kısa hikayesinden ilham aldığı söylenir.
ressam burada istemeden de olsa büyük şehrin yalnızlığını resmettiğini söylemiştir.


nighthawks depicts not only the bitter alienation of living in a large city, but the paranoia that gripped the united states after the 1941 pearl harbor attack. anxieties over a second attack shrouded the city like the frequent blackout drills new york and its residents were subjected to.

nighthawks, yalnızca büyük bir şehirde yaşamanın acı yabancılaşmasını değil, aynı zamanda 1941 pearl harbor saldırısından sonra amerika birleşik devletleri'ni saran paranoyayı da tasvir ediyor. new york ve sakinlerinin sık sık maruz kaldığı elektrik kesintisi tatbikatları gibi ikinci bir saldırı üzerine endişeler şehri ele geçirdi.


kaynak
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim