kimseye söyleyemediğimi, buraya nasıl yazayım ?
insanı içten içe kemiren dertlerdir. insanın kaçamadığı, kurtulamadığı, yok edemediği dertlerdir.
devamını gör...

filler sultanı ile kırmızı sakallı topal karınca (çocukken okumadım, keşke o zaman okusaymışım derim hep.)
devamını gör...

evet sermaye dostu bir yazar olaraktan kendime yaptırttım. kim yaptı diye soracak olursanız balkanlar’ın en hızlı dikiş ustası teyzem yaptı. çurap sevdam olduğundan mütevellit “teyze bana hemen kafa sözlük çurabı yapar mısın?” dedim ve o da kırmadı sağ olsun yaptı. ben inanmıyorum yaptırttığına diyenler olacaktır o yüzden ipin alınışından yapılışına kadar fotoları koyacağım. bu arada bana da yaptırt diyenler olacaktır para teklif edenler bile olacaktır fakat şu an için seri üretim düşünmüyoruz.

öncelikle ip seçimi yaptık
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
sonra ilk bakışa geçtik. rengi çok hoşuma gitti ve devam kararı aldık
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
veee mutlu sonnn *
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

alanya ' da yaşıyorum canim ya ...
devamını gör...

akraba aile tanıdığı düğünü olunca böyle kendimi sandalyenin bir parçası gibi hissediyorum. neden buradayım ben napıyorum yemek bitti daha ne yapabilirim?
devamını gör...

aaa niye öyle dediniz*onun yerine erkek şöyle olmalı,kadın böyle olmalı diye konuşmamız ,dini bir forumdaymış gibi ya da ateizm kampındaymış gibi din üzerine klişe kavgaları yapmamız ,forumsal başlıklar açmamız lazım .sizi anlıyorum ve katılıyorum.
devamını gör...

yemyeşil bir ovada yürüyorum, başımı göğe çevirdiğimde 10-12 tane mor renkli uçan koyun görüyorum, bildiğiniz kaz düzeninde uçuyorlar. hepsi de meeeeeev diye jet sesine benzer bir ses çıkarıyorlar. diyorum herhalde vukuat var. sonra yanımdan paldır küldür kalabalık bir gergedan gurubu geçiyor, hergelelerin umurunda bile değilim. deprem oluyor sanki, tören kıtası düzeninde geçişlerini izliyorum. bende herhangi bir şaşırma emaresi yok. kanıksamış durumdayım olayları. sonra yürümeye başlıyorum yavaşça, çok da önemsemiyorum durumu, bir ağacın köşesine bırakıveriyorum kendimi. sırtımı ağaca yaslıyorum, ayaklarımı uzatıyorum, uzaktan sesler geliyor. marş sesi gibi, ses yaklaştıkça ayırt etmeye başlıyorum. ''vur vur inlesin jelibonlar dinlesin!'' orada bir aydınlanma yaşıyorum. ne jelibon'u, ne oluyor falan diye kafamdan düşünceler geçmeye başlıyor.

bunu bağırarak söyleyenler de penguenler. yampiri yampiri bana doğru yaklaşıyorlar. hepsinin kafasında miğfer var. ayağa kalkıyorum. gülmemek için kendimi zor tutuyorum. adamlar bildiğiniz ordu kurmuş ama nasıl sevimli görünüyorlar. öne doğru çıkıp bağırıyorum; ''yurttan ne haberler var?''

dibime kadar geliyorlar. en öndeki penguen ''kıta dur!'' diye bağırıyor. anlamsız anlamsız bakıyor bana. sonra sert bir ses tonu ile ''manyak mısın oğlum? orta dünya mı burası?'' diye soruyor, donup kalıyorum. ulan penguenlerden ordu kurmuşsun, tepemde mor koyunlar uçuyor, gergedanlar askeri düzende ilerliyor, adam beni fantastik bir dünyaya gönderme yaptım diye azarlıyor. neyse diyorum içimden, penguen olmalarının hatırına susuyorum. ''kusura bakmayın uyuya kalmışım, ayılamadım, nereye gidiyorsunuz böyle?'' diye soruyorum.

''duymadın mı?'' diyor komutan penguen, neyi diye cevaplıyorum. ''jelibonlar trenlere binmişler buraya geliyorlar.'' yalnız bunu söylerken adamın yüzündeki endişeli ifade gözümden kaçmıyor. durum ciddi herhalde! yahu jelibon bu arkadaş, trene binmiş eyvallah sıkıntı var ama jelibon yani, ateş olsa cürmü kadar yer yakar. ciddiyeti bozmadan; ''demek öyle, durum ciddi desenize.'' diyorum. ''çok ciddi diyor.'' düşünceli bir biçimde. neyse diyorum ben sizi tutmayayım. pis pis bakıyor bana hepsi. komutanın emri ile harekete geçiyorlar. başlıyorlar tekrar bağırmaya ''vur vur inlesin jelibonlar dinlesin.''

meraklanıyorum haliyle, neyse diyorum takip edeyim ben şunları ne halt yemeye gidiyorlar acaba. jelibon mevzusuna takmışım bir kere, bunların peşinden koştururken, kendimi bir tepede buluyorum. aşağıda bir tren garı var. ''penguenler ''kutup aşkına'' diye bağırarak süngü hücumuna kalkmışlar. gergedanlar öndeki boynuzları ile tren raylarını sökmeye çalışıyor. mor koyunlar, binanın üzerine ve tren yoluna, kare şeklinde ışıl ışıl mor bombalar bırakıyorlar. yalnız manzara muhteşem. tam ben manzaraya odaklanmışım, gözümü olanlardan alamıyorum. arkadan bir film müziği giriyor; ''jelibon yüklü trenler, boş raylarda ilerler. jelibonları üzenler, bunun hesabını öderler. uyan! uyan! uyan!''

sonrasında zınk diye kalkmışım. filmin finalini merak ediyorum açıkçası. içimde ukde oldu. jelibonlar niye geliyor, bunlar niye jelibonlarla savaşıyor. enteresan bir senaryo. filmin sonunu seyirciye bırakmış olmaları büyük talihsizlik oldu benim açımdan. kim bilir belki seri halinde çekmişlerdir. ikincisini izleme şansına erişirim umarım. izlersem muhakkak size de aktarırım.
devamını gör...

ermeni asıllı rus ressam. aynı zamanda rus donanmasının baş ressamı seçilmiş 1844'te. ruslar için önemi oldukça büyük bir ressam. bir tablosu var dokuzuncu dalga diye. şu an rusya devlet müzesi'nde sergilenmekte.* eserlerinde melankoli ustalıkla yansıtılmakta.

peki resmin adı neden dokuzuncu dalga?
denizcilikte bir batıl inanç varmış. fırtınalı bir denizde, gemiye vuran ilk sekiz dalga küçük olurmuş. ancak vuracak olan dokuzuncu dalga hem geminin hem de içindeki mürettebatın felaketi olurmuş.

bu resimde de gemiye vuran ilk sekiz dalga sonucunda sadece geminin bir kısmı kalmış ve buraya da çaresizlik içinde hayatta kalmaya çalışan mürettebat tutunmuş. belki de dokucuncu dalgayı bekliyorlar. kim bilir? belki de o dokuzuncu dalga hiç vurmamistir.. belki de vurmuştur ve bu resim onların son hatırası olmuştur kalanlara...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

afganistan, pakistan gibi ülkelerde son derece yaygındır. türkiye'de yine hayvanlara tecavüzün yaygın olduğu ülkelerden biridir. ancak zoofili ya da bestiality eylemi ( hayvanlara tecavüz ) sadece az gelişmiş ülkelerde değildir. bugün mültecilere karşı insanlık dışı kararıyla gündeme gelen danimarka'da 2015 yılına kadar hayvanlarla seks yapılabilen ( tecavüz edilen ) genelevler mevcuttu. danimarka nihayet hayvan hakları derneklerinin baskısıyla 2015 yılında hayvanların cinsel ilişki için kullanılmasını yasaklamıştır. bu eylemde bulunan kişiler ilk cezalarında 1 yıl, ikincisinde ise 2 yıl hapis cezasına çarptırılmaktalar. kanada'da cezası 10 yıl hapistir.
bugün hayvanlarla cinsel ilişki ( tecavüz ) pek çok ülkede yasak olmakla birlikte ne yazık ki hala bunu kabul eden ülkeler vardır.eşcinsel evliliklere izin vermeyen ve homofobik yasalarıyla bilinen rusya'da hayvanlara tecavüz yasaldır.
hayvanlarla cinsel ilişkide hayvanlar bilinçli bir şekilde iradeleriyle cinsel ilişkiye karar verme özelliğine sahip olmadıklarından bu tecavüzdür. özgür iradeyle karşılıklı kabule dayalı olmayan her türlü cinsel aktivite gibi bu cinsel ilişki hukuki anlamda tecavüz kapsamına alınmalıdır. hayvanların çoğu zaman bu ilişkide kendilerini koruyacak ve ifade edecek güce sahip olmamalarından dolayı tecavüzcü pedofil ile aynı standartta yargılanmalıdır.
mavi ve yeşil ülkeler insanlığın utancıdır, gri ülkeler bilinmiyor olarak geçmekle birlikte asya kıtasında bulunan gri ülkelerin büyük bölümünde hayvanlara tecavüz normal karşılanmakta.
hayvanlara tecavüz konusunda ülkeler ve verilen cezaların tam listesi buradan
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sen olman
batan tırnağımın kenarında
iyileşen etimi sevmek gibi seni sevmek
dedi anne evladına
her gün benden ayrılıp sen olman
sen olurken ben kalan yanlarının farkına varmam.
elma kokan salon.
devamını gör...

sözlükte "katı, sert bir nesneden kırılırken çıkan ses ya da böyle iki nesne birbirine çarptığında çıkan ses." anlamına gelen sözcüktür.
devamını gör...

insanlardan uzak durayım derken istemsiz kendini hissettiren über olay. new age guruların ortak buluşma noktası.
devamını gör...

severek takip ettiğim yayın.
dinliyor olacağım. *
devamını gör...

çok güzel içeriklere sahip program. şu an izliyorum hemen sözlüğe baktım başlık açılmış gerçekten belgeseller kullandığı müzikler insanı keyifle izlemeye sevk ediyor. saçma sapan diziler yerine trt belgeselde vakit geçirmek çok güzel oluyor.
devamını gör...

atilla ilhan'ın biraz paris şiirinde şu şekilde yer alır;


telefonlarla geldi telaşlı ve ürkek
birdenbire geldi beklemiyordum
hayli dargın sesi kalın ve titrek
umutsuzluğuma geldi oysa yorgundum
üstelik incittim de istemeyerek

akşamdı samanyolu patlamıştı
bütün sacre coeur silme akordeon
mulhouse'lu muydu neydi işte unuttum
ilk yudumda ağlamaya başlamıştı
şakakları ter içinde gece saat on
kibrit aranıyor göğüs geçirerek
bütün sevgilerinde yanılmıştı

bir omzuna almış sanki gökyüzünü
dudakları masmavi alsace lorrain
yüzü cermenlerin en eski hüznü
hölderlin bakıyor sisli gözlerinden
ellerini şöyle okşayacak oldum
duydum nabzının gök gürültüsünü

adı yağmur mu akşamüstü mü
uzak bir panayırda ip atlayan çocuklar
dalgalar vurdukça sarsılan mendirek
gecesi kaydı mı nedense beni arar
dilinde özürler bilerek bilmeyerek
zenciler çaldı mı cazın hali başka
oturduğu yerde içtikçe eksilerek
barın camlarına orospular çiziliyor
özlem büyük korku epeyce şaka

telefonlarla geldi telaşlı ve ürkek
birdenbire geldi beklemiyordum
hanidir içimden bir başkası geçiyor
gözlerim hanidir ondan uzakta
hölderlin'i bırakmıştım artık sevmiyordum
devamını gör...

kara deliklerin olay ufkundan içeri düştüğünüz anda başınıza geleceği varsayılan durum. buna göre düşen cisim gittikçe sünecek ve en sonunda da atomlarına kadar parçalanacaktır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
(görsel, wikipedia'dan alıntıdır.)

brian greene gibi teorik fiziğin önde gelen isimlerinden bazıları, son derece büyük kara deliklerde bunun gerçekleşmeyebileceğini iddia eder.
devamını gör...

güzel ne güzel olmuşsun
görülmeyi görülmeyi
siyah zülfün halkalanmış
örülmeyi örülmeyi

mendilim yudum arıttım
gülün dalında kuruttum
adın ne idi unuttum
sorulmayı sorulmayı

seğirttim ardından yettim
eğildim yüzünden öptüm
adın bilirdim unuttum
çağırmayı çağırmayı

benim yarim bana küsmüş
zülfünü gerdana dökmüş
muhabbeti benden kesmiş
sevilmeyi sevilmeyi

çağır karac'oğlan çağır
taş düştüğü yerde ağır
yiğit sevdiğinden soğur
sarılmayı sarılmayı

kuanın yorumu için buyrunuz
devamını gör...

kandil mesajı almıştım.
devamını gör...

ilk hayalim astronot olmaktı, eh kafa olarak uzaya daha yakınım dünyadan. *
sonraki de beyaz önlüğümle laboratuvarda keşif yapmaktı. keşif yapmasam da beyaz önlüğü giydim.
şimdi uzay yerine dünyayı ve insanları, toplumları anlamaya çalışıyorum.
(bkz: kabullenildiğinde olgunlaştıran acı gerçekler) *
devamını gör...

eskiden iş imkanı oldukça geniş idi ukrayna'da. pek çok türk ve azeri yatırımcı var. kiev sokaklarında sürüsüyle türk'e denk gelirsiniz. zaten ukrayna'da yabancı direkt belli oluyo.

türk parası bu kadar değer kaybetmeden önce 7 grivna 1 liraya eşitti. sanırım şimdi 4 grivna 1 liraya eşit. hala yaşamak için uygun bi yer bence. yalnız ülkede ciddi bi dil problemi var. yaşamak için rusça bilmek şart. turistik yerlerde bile ingilizce bilen yok denecek kadar az. yemek kültürüne yabancılık çekmezsiniz. domuzdan sakınanlar dikkat etmeli ama. bi de eğer dönmeyi düşünüyosanız gitmeyin bence. eğer ilk görüşte aşka inanmıyorsanız, inanacaksınız. bir aşktan diğerine yelken açma süresi 10 saniye. ukrayna'dan sonra türkiye'ye dönecekseniz, hindistan aktarması yapın ki zihin güzellik standardını dengelesin arkadaşlar.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim