kanlı şiddet sahnelerini cesurca kullanmasıyla ve kendisine özgü diyalog sahneleri ile kısa sürede ünlenmiş 1963 doğumlu yönetmen.
devamını gör...

akıllara avrupa yakasındaki volka'nın* yaptığı şarkıyı getiren, örümcek korkusu anlamına gelen kelimedir.

devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sayısalcıların fen bilimlerini yapamadığını anladığı anda dönüş yaptığı bölümdür.
devamını gör...

aslında kadın erkek farketmez her ikisininde güven duygusunun çok güçlü olması gerekiyor. kimse güvenmediği insana kendini açamaz ve onunla yola çıkamaz. çok basitmiş gibi görünsede hassas noktadır aslında evliliğin mihenk taşıdır güven ve en çok beklenilen duygudur.
devamını gör...

fındık bahçesinde karahindiba
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

gerçek yaşam öyküsüne dayanan filmde çoklu kişilik bozukluğu yaşayan birinin hayatı anlatılıyor.
bu bana biraz da sınır sadece insanın zihnindedir sözünü hatırlattı. psikoloji ile ilgilenenler için bence izlenmesi gereken gerilim dolu bir film.
devamını gör...

bağımlısı olunmasa, arada arada sırf yeşillik olsun diye saplanılan melankoliyi, yapacak başka iş bulamayanların devamlı hale getirmesidir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kitapları naziler tarafından yakılıp yok edildiğinde arkadaşı ernest jones'a," şu ilerlemeye bak! orta çağda olsak direkt beni yakarlardı. şimdi en azından kitaplarımla yetiniyorlar," diyen, bardağın dolu tarafını gören bilim insanı.
devamını gör...

özellikle ilk izlenim, kişiye ait kafamızda oluşturduğumuz portföyü etkilediği durumdur. göze hitap edenin her zaman kazandığı bir kumardır. kişi ile karşılaşılır, ilk yargılar oluşturulur ve ileriki evrelerde her yaşanan bu oluşturulan ilk yargılar çerçevesinde değerlendirilir. toplumsal yargılar da empoze edilmiştir, kimbilir.

gittiğimiz restoranda sandalyemizi çekerek bize hoşgeldiniz diyen bir garsona karşı sempati duyarız; gözümüze yakışıklı görünebilir, cömert ya da eğlenceli biri olabileceğini düşündürebilir. serviste sorunlar bile çıksa bunları görmezden gelebiliriz, sırf ilk anda onun zihnimizde oluşturdu olumlu şema sebebiyle. yanlışlıkla olmuştur mutlaka deriz. eğer garson bize daha ilk anda hoşgeldiniz demeseydi ve alelade bir müşteri gibi davransaydı acaba hala aynı hataları görmezden gelir miydik?

reklamlarda neden hep ünlü ve güçlü isimleri görüyoruz düşündüğünüz mü? çünkü hale etkisi sayesinde reklamı yapılan ürünün güçlü ve olumlu bir etki bırakması amaçlanır.

adını bile duymadığımız insanların medyanın ekmeğini yiyebilmek için ünlü evlilikler yapıp kısa sürede boşanmalarına ne dersiniz? yeni hayata merhaba :) akıllı insanlar vesselam...

oyunları bozmak bizim elimizde. bakın bunları anlattık; örnekle anlattık, susarak anlattık, gülerek anlattık, seninle anlattık, gereksiz bölümleri atlattık, döndük yine anlattık...

* yakışıklı olduğu için belediye baskan adayı başarılı ya da zeki sayılmaz. icraatlarına bakınız.

* sarışın olduğu için sevgiliniz aptal değildir. fikirlerine bakınız.

* kadın olduğu için çalışma arkadaşınız sizden daha az terfiyi hakediyor değildir. çabasına bakınız.

* takım elbise giyen katil mahkemede daha masum değildir. bu kez dönüp vicdanınıza bakın.

yargılamak kolaydır, neden zoru denemiyoruz? ben inanıyorum, başarabilirsiniz.
devamını gör...

kolaj tekniği, 20. yüzyılın başında picasso ve braque tarafından icat edilen bir sanat tekniğidir. kolaj kelimesi (collage) fransızca kökenli yapışkanlı kağıt anlamında olan collés sözcüğünden gelmektedir. dergi, gazete, fotoğraf, herhangi bir nesne veya kağıt parçasından alınan kırpıntıların kesilip bir kağıt veya tuvale yapıştırıldığında ortaya çıkan kompozisyon bir kolaj ürünüdür.

kolajın asıl güzelliği esnekliğindedir. ister eski bir gazete fotoğrafını kullanırsın, istersen alır sevdiğin bir şiir kitabındaki mısrayı keser tuvale yapıştırırsın, ne yapacağın sana kalmış. ayrıca bilgisayar yazılımlarının getirdiği rahatlık ve internette bulunan sonsuz görsel kaynak aracılığıyla harika kolajlar ortaya çıkarma şansın var.

dijital kolaj çalışmaları için yeni başlayanlara birkaç basit tavsiye vermek isterim.
1- öncelikle yaptığınız kolaj çalışmasının aralarına yırtılmış kağıt görseli yapıştırırsanız daha bir hoş gözükür. google'da torn paper diye aratırsanız karşınıza tam kolajlarda kullanmalık görseller çıkar. örnek çalışma.

2- kolaj çalışmanızı bitirdikten sonra tüm katmanların üstüne eski kağıt dokusu ekleyip photoshop'tan bu dokuyu blending ayarlarından overlay veya screen yaparsanız kolaja eskimiş havası katarsınız. kolajlarda da genellikle retro, eski görseller kullanıldığından bu efekt hoş durur. google'da old paper texture diye aratmanız yeterli. örnek çalışma.

3- internete kolaj çalışması yazınca çoğunlukla tonlarca görselin birleşmesiyle ortaya çıkan kolaj çalışmalarını görüyorsunuz. siz böyle yapmak zorunda değilsiniz. minimalist takılıp, az görselle de çok güzel işler ortaya çıkarabilirsiniz. örnek çalışma.

4- photoshop'ta görselleri keserken polygonal lasso tool'u kullanırsanız fotoğraf sanki makasla kesilmiş hissiyatı verebilirsiniz. örnek çalışma.

son olarak ilham olsun diye kaliteli çalışmalardan bazılarını atıyorum.
çalışma 1 - çalışma 2 - çalışma 3 - çalışma 4 - çalışma 5
devamını gör...

profil resmimdeki zat-ı muhteremle alakalı durum. olayları ben de hep öyle anlatırım.
devamını gör...

"bilmezler yalnız yaşamayanlar,
nasıl korku verir sessizlik insana;
insan nasıl konuşur kendisiyle;
nasıl koşar aynalara,
bir cana hasret,
bilmezler..."
devamını gör...

hayaletlerden oluşan yazarlardır. hepsi hayalet.

futbol başlığı açarız yazmazlar.
seks başlığı açarız yazmazlar.
tanım okurlar ama okumuyor numarası yaparlar.

ne biçim çevrimiçi yazarsınız lan siz!
devamını gör...

yerli yersiz yol çıkartırım. zorlada göndertirim.üç vakte kadar derim (bakınız burası önemli demediğinizde fal bakıyorum demeyin) içiniz sıkılmıştır onu da rahatlıkla görebiliyorum(ben sıkılmışsınız diyorsam sıkılmışsınızdır) beğenilmezsede falım azar işitirsiniz.inanmıyorsan baktırma canım * gereksiz trip atıyorum özetle bakamıyorum.
devamını gör...

anadolu'nun işgal dönemlerinde "bu da geçer ya hu" sözü halk arasında çok söylenmiştir. elbet bu topraklar düşman işgalinden kurtulacaktır. her sevindirici olay gibi her üzüntü verici olayın da üzerinden zaman geçtikçe verdiği acı zamanla azalacaktır.

hikayesine gelince, sultan mahmut kendisine bir yüzük yaptırmak ister. öyle bir yüzük olsun ki “üzgün iken bakayım mutlu olayım. çok mutlu iken bakayım bu dünyanın geçici mutluluğuna aldanmayayım.
kimse böyle bir yüzük yapamayınca sultan'ın adamları bir dervişten yardım ister. yüzük yapılır, üzerinde “bu da geçer ya hû” yazmaktadır. sultan sözün anlamını sorunca derviş başından geçenleri anlatır...“çok uzun zaman önce yorucu bir yolculuktan sonra bir köye ulaştım. oranın en zengini şakir’in evinde kaldım. yola koyulma zamanı gelip şakir’e teşekkür ederken, “böyle zengin olduğun için hep şükret” dedim. şakir ise “hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. bazen görünen gerçeğin ta kendisi değildir. bu da geçer…” dedi.
bir kaç sene sonra yolum yine aynı bölgeye düşünce şakir’e uğradım. o zengin şakir’in fakirleştiğini, eskiden oranın en fakiri haddad’ın yanında çalıştığını öğrendim. haddad’ın çiftliğine gidip, şakir’i buldum. eski ihtişamından eser kalmamıştı. bir sel felaketinde her şeyini kaybetmişti. şakir, kuru ekmeğini benimle paylaştı. ayrılırken haline üzüldüğümü söylediğimde şakir’den şu cevabı aldım: "üzülme…bu da geçer…”
aradan zaman geçti ve yolum yine o bölgeye düştü. haddad ölmüş, ailesi olmadığı için bütün varını yoğunu en sadık hizmetkarı ve dostu şakir’e bırakmıştı. şakir yine yörenin en zengin insanı olmuştu. bir zaman sonra şakir öldü ve mezar taşında: “bu da geçer…” yazıldı. “ölümün nesi geçecek?” diye düşündüm ama sonra büyük bir sel geldi ve şakir’in mezarını aldı götürdü.". sultan dervişe teşekkür eder.
her zaman bulunduğumuz durumun gelip geçici olabileceğini aklımızdan çıkarmamak gereklidir. bazen o kadar basit şeyler için üzülüyoruz ki. peki bu üzüldüğümüz şey bir hafta sonra önemli olacak mı ? birkaç ay sonra önemli olacak mı? peki birkaç yıl sonra?
küçükken yürümeyi öğrenirken kaç kere düştük, dizlerimiz kanamadı mı? şimdi koşmuyor muyuz? yavru kediler ile civcivden bile öğreneceğimiz çok şey var.
devamını gör...


büyük ölülere matem gerekmez, fikirlerine bağlılık gerekir.
devamını gör...

sosyal zekalarının da yüksek olması...
karşıdaki insanların gerek jest gerek mimik hareketlerini kısaca beden dillerini doğru duygularla eşleştirecek şekilde analiz edebilmeleri.

insanları yadırgamamaları,
yargılamamaları,
herkesi kendi şartları altında değerlendirebilmeleri...

duygusallık değişkendir. hepsinde görülmesi mümkün olmayabilir. ama duyguludurlar. yani duyguların farkında. kişiyi anlar, şartlarına göre duyarlı davranır.
devamını gör...

çocuk yapmanın insana anlamsız gelmesidir. gayet makul bir düşüncedir. klasik bir kalıp vardır bu dünyaya çocuk getirmek istemiyorum. bu laf her klasik olan laf gibi doğrudur. insanın bir bireyi dünyaya getirmesi son derece sorumluluk gerektiren bir iştir. günümüzde insanların çocuk yapıp onlara kendilerini yetiştirme imkanı vermemesi zor bir hayat yaşatması gibi durumlar sıkça görüldüğü için bazı insanlar için çocuk yapmak anlamsız olabilir. bazı insanlar ise kendilerinden birini dünyaya getirmek onu iyi bir evlat olarak büyütmek bilgi birikimini aktarmak istiyorlar. ikisi de son derece normal isteklerdir.
devamını gör...

neşet ertaş - ne güzel yaratmış seni yaradan
güzelsin sevdiğim gülden goncadan
uzanmasın sana yar yar eller incitir
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim