haksız bir eleştiriye maruz kalmış nesildir. geçenlerde bir yazıda, yakın zamanda bulunan bir çin tabletinde, gelecek nesilden umutsuzuz şeklinde bir yazının bulunduğunu okumuştum. her kuşak kendinden bir öncekini beğenmemekte, bir sonrakini de anlamamakta kanaatimce. eğer benzer özelliklerimiz olsaydı zaten farklı kuşaklar olarak nitelendirilmeyecektik.
eksikleri olduğu su götürmez bir gerçek ama unutmayın beyin gelişimi 20 yaşına dek devam eder ve bu sancılı bir süreçtir. hala arayış içinde olan bireyleri yaftalamadan önce bir beklemek ve olmalarına izin vermek gerek diye düşünüyorum. beğenmediğimiz noktalarda da yol göstermeli, örnek olmalı ve de sabretmeliyiz. beyinle ilgili yazılmış bir paragrafı da merak edeni için aşağıya alıntılıyorum.

yaş aldıkça beyin gelişimi nasıl olur?

10 yaşından sonra beyin gelişimi daha çok kimlik, benlik ve özbilinç kavramları üzerine olur. beyinde yeni oluşan bağlantılar aynı zamanda dürtü kontrolü üzerine de gelişir ve bu 20 li yaşlara kadar devam eder. bu dönemde beyin risk almayı sever. yapılan davranışlara nasıl tepkiler alabileceğini öğrenir. bir aracı hızlı sürme, yalan söyleme ya da cinsel içerikli mesajlar yazma bu dönemde fazlaca görülür. sigorta şirketlerinin genç yaştaki sürücülerden daha fazla para talep etmesi ya da hukuki süreçlerdeki 18 yaş kuralının temelleri aslında beyin gelişiminde yatmaktadır. bu noktada anne ve babalar için de önemli bir mesaj geliyor aslında. ergenlik çağında nasıl birisi olduğumuz, basitçe bir seçim ya da tavrın değil, yoğun ve kaçınılmaz bir beyin değişim döneminin sonucudur.
devamını gör...

yattım allah kaldır beni,
nur içine daldır beni.
can bedenden ayrılırken,
iman ile gönder beni.
devamını gör...

beğendiğim tanımları aynı zamanda güldüğüm benzetmeleri olan hoş sohbet yazar arkadaşım.severek takip ediyorum kendisini.
devamını gör...

kitap ismi değil ama bölüm olarak.
"yağmur damlasından dünyayı içmek"

şükrü erbaş - bütün şiirleri 4
devamını gör...

meclis-i mebusan üyesi ve tbmm‘nin ilk üç döneminde vekillik yapmış olan kişi. bir dönem ittihat ve terakki üyesi olarak çalışmıştır.
“kavaklıdere” semtindeki bir caddeye adı verilmiştir. ankaralılar caddeye değil o bölgenin tamamına kısaca “tunalı” derler.
devamını gör...

işverenine bağımsızlığını ilan edip, derin ufuklara doğru yolculuğa çıkmış bir cips reyonu. takdir ettim doğrusu. bunca yıl asgari ücretle çalıştım ben yapamadım, helal.*
devamını gör...

yürünecek yollar, görülecek manzaralar, okunacak kitaplar,izlenecek filmler var.

hem bakarsin iyi ki denecek karşılaşmalar, birlikte atılacak kahkahalar vardır hemen nereye !
devamını gör...

insanoğlunun eylemlerinin ardında iki temel amaç var, bir şeyi ya acıdan kaçmak ya da zevke ulaşmak için yapıyoruz. geleceğe dair güzel hayaller kurarak motive olmak/etmek varken bize bu topraklarda daha çocukluktan itibaren acıdan kaçmak öğretiliyor, o yüzden böyle oluyor gençler ama ben bir hayalperest olarak güzel hayaller kurarak motive olmaktan/etmekten yanayım...
devamını gör...


otel transilvanya, 2012 sony pictures animation yapımı, fantastik ve komedi türünde bir 3d animasyon filmidir.


yönetmenliğini genndy tartakovsky, yapımcılığını michelle murdocca, senaristliğini peter baynham,
robert smigel üstlenmiştir.

aslında ilk bakışta daha çok çizgi film havasında olan ve daha çok çocuklara hitap ettiği düşünülen bu film yine bir çok animasyon sever yetişkinin dikkatini çekmiştir.

kont drakula, eşi ve minik kızı mavisle sessiz sedasız konaklarında yaşarken. wampirlerden korkan bir grup insan tarafından saldırıya uğrar ve drakula'nın eşi ölür.

drakula kendini mavis'e adar ve onu her şeyden özellikle insanlardan korumak için elinden geleni yapacağına kendi kendine söz verir. ilk iş bir otel inşaa etmektir.

canavarlar oteli. hem kendi hem mavis'i güvende tutan hemde tüm canavarların toplanıp eğlenebileceği bir yerdir burası. drakula mavis'in 118. doğum gününde canavarları yine oteline çağırır. her şey onun istediği gibi olacaktır ki davetsiz bir misafir daha gelir otele, jonathan.

jonathan 21 yaşında bir gezgindir ve mavis'le karşılaştıkları an şıp olurlar. ahh nerede o eski şıplar?

drakula korumacı, kontrolcü bir baba olarak bir yandan mavis'i jonathan'dan uzak tutmak için uğraşırken bir yandanda canavarların durumu anlamaması için çabalar. nereye kadar saklayabilir ki? çok uğraşır çok...

frankenstein ve gelini , mumyagiller, görünmez adam, kurtadam ailesi, jöle adam, devler ve daha bir çok canavar davet edilmiştir otele ve hepside jonathan'ı çok sevmiştir. drakula bu durumdanda rahatsız olur çünkü insanların onlara zarar verebileceğini düşünür.

serinin ilk filmi olan bu filme bir çok eleştiri gelmiştir buna rağmen izleyicilerin beğenisini kazanmıştır.

seslendirme ekibi;
drakula aydoğan temel,frankenstein engin alkan, jonathan harun can, maviş hazal erdal, eunice şebnem ünaldı, wayne cüneyt cakova, wanda şemsay çankara, griffin rıza karaağaçlı, murray fatih özacun, quasimodo murat aydın, shrunken heads fatoş ceylan

iyi seyirler...
devamını gör...

marvel filmleri için söylediği; sinema değil, eğlence parkını anımsatıyorlar tabiriyle kalpleri bir kez daha fetheden usta yönetmendir.

13 yaşında çizmiş olduğu storyboard, yönetmen ceketiyle dünyaya geldiğini kanıtlar nitelikte.
o storyboard
devamını gör...

anlık düşünülmüş bir nick benimkisi. öyle hikayesi falan yok yani. sözlüğün adıyla da uyumlu olduğu için çok hoşuma gitmişti gerçi sözlüğün adı değişti ama olsun. nickimi gördükçe kafa sözlüğü yad edersiniz artık.
devamını gör...

türkiye şartlarında çoğu insanın maruz kaldığı durumdur. bazen okuyacağınız bölümü etkiler, bazen seveceğiniz insanı, bazen eğlenme şeklinizi, bazen de hayallerinizi... bir süre sonra yapamadıklarınızın hırsıyla asi bir insana dönüşebilirsiniz.
devamını gör...

1917 hollandasından çıkma, flemence adı 'stil' anlamına gelen, diğer bir isimle neoplasticism olarak anılan sanat hareketi.
aynı zamanda the white stripes'ın müzik tarihine kazandırdığı kült albümlerden biri, kırmızı beyaz ve siyah renklerden oluşan sade ve 3 renkli imajlarının da altında yatan felsefe.
de stijl -diğer adıyla neoplasticism- özünde, sanatsal ürüne dönüştürülecek materyal ya da görseli, doğal rengi ve formundan çıkarıp, ona yeni bir renk ve form verip en sade haline dönüştürmeyi amaçlar. materyale kazandırılan bu yeni görünümde yapıbozum ve görsel minimalizm hedeflenir. sadece çizgisel ve geometrik denebilecek bir görünüm, ve/veya sadece ana renklerden oluşan bir imaj ortaya çıkarılır. doğal görünüm üçgenler, kareler, paralel ve mümkün mertebe düz çizgilerle ve renklerin en sade olanlarıyla yeniden yorumlanıp ifade edilir.
böylece doğal olanın gerçek görüntüsündense, daha taklit edilebilir bir formu canlandırılarak, izleyicinin materyalle daha basit ve fakat daha içkin ve samimi bir diyalog kurması sağlanır. de stijl, bu ifade yöntemiyle, doğal olanla görünen gerçeklik arasındaki farkı vurgularken, izleyenin gözünde maddenin ruhani özünü öne çıkarmayı arzular.
sanat hareketinin öncüleri ve icracıları savundukları bu yapıbozum sürecinde genellikle her şeyi 3 sayısına indirgerler. üçgenler, iki nokta ve bir doğrudan ortaya çıkardıkları doğrusal çizgiler, renklendirmelerde sadece mavi sarı kırmızı yani ana renklerin ya da siyah beyaz ve grinin kullanımı gibi türlü değerleri 3 sayısı üzerinden kurgulayarak, kavramsal anlamda plastik bir evren yaratmaya çalışmışırlar.
devamını gör...

bir makine mühendisliği önünden vinçle almak olmayan olay.
devamını gör...

biri şu aşk'ın gece tarifesini kapatsın. geceleri daha fazla can yakıyor. *
devamını gör...

hiç başıma gelmeyen durum ama gelse yıkılırdım herhalde. kadınlar bu konuda daha ciddi oluyor baştan belli ediyorlar. biz erkekler biraz daha maceraperestiz bu konuda.
devamını gör...

yaz çocuğu olduğunuz zaman sadece ailenizle doğum günü kutlarsınız. 2013 yazında gezi başlamıştı, hayatımın dönüm noktasıydı, olaylara karışmıştım, yurtdışı eğitimim aksamıştı. bir anda kendimi memlekette buldum zaten o haziran'ın ardından bir daha hiç bir şey eskisi gibi olmadı...
her sene olduğu gibi ailemle kutlayacağım doğum günüm için heyecanlıydım. hediyelerimi ben seçerdim. şımarık bir çocuktum, belki de tek kız çocuğu olmanın avantajıydı, bilemiyorum....
her doğum günüm özel ve yoğundu. ilk doğduğum gün bile skandal bir sabahmış. herkes erkek beklerken kız olmuşum.....
tarihler 2013'ü gösterirken her şeyden habersiz sabah 7'de uyanmış, erkenden kuaförden dönmüş, kıyafetlerimi giyinmiş, mekana gitmek için saat kovalıyordum. her şey çok normaldi. babam geldi, üzerini değiştirdi ve biz tam kapıdan çıkarken bir telefon geldi;
''nasıl, ne zaman, nerede, emin misiniz'' soruları ve ardından kapanan telefon. kuzenim vefat etmiş, babamın ağzından çıkan tek cümle, üzerini değiştir deniz, gidiyoruz.
annem ve babam gitti... akşam kapı çaldı ve kocaman pastam geldi, direkt çöpe gitti. o yaz anneannem de vefat etti.
o günden sonra her doğum günümde anma gününe giderdim.
pastaları sevmem, kendimle ilgili hiç bir kutlamayı sevmem.
beni tanıyan herkes bilir.
bugün annem geldi ve gelirken uçakta kedi ile küçük bir skandal yaşamış.
annem ''yemeğe gidiyoruz'' dedi, sıradan bir yemek olacaktı. gitmeden ''pasta istemediğimi biliyorsunuz'' uyarısı ile en sevdiğim yere gittik.
her şey çok güzeldi, en sevdiğim yerde, her zamanki masamda, en sevdiklerimle rakımı içip muhabbetimi ediyordum. bir anda alkış ve burnuma dayatılan pasta ile şoke oldum.
22 haziran'da anma gününe gitmemiş olmanın huzursuzluğu bir yana, bir adet pasta ile burun buruna gelmenin şaşkınlığı ile dondum kaldım.
o pasta kesilmedi, belki de bir dönüm noktasıydı, anneme göre aşmam gereken bir olay fakat ben aşmaya hazır değilim.
her haziran ayının başında gezi'yi düşünürüm, öncesini ve o süreci ve kuzenimi. birlikte el ele koşup kaçtığımızı...
kim bilir o yaz ankara'da kalmış olsaydım belki de o yaşıyor olacaktı...
annem çok erken saatte uyudu, arayabileceğim herkes uyudu, düşünüyorum, düşündükçe düşünüyorum.
doğduğum tarihin, onun gittiği tarih olması sanırım ömrüm boyunca aşamayacağım bir travma olarak kalacak.
huzurlu bir yer, mutlu olduğuna inanıyorum, uygar!
devamını gör...

kendisi 1749-1827 yılları arasında yaşamış fransız bir gökbilimci ve matematikçidir. matematik alanındaki en önemli çalışması laplace işleci teoremidir. güneş sisteminin kökeninin bulutumsu olduğunu astronomi tarihi kitabında yazdı ve bu varsayımı kant-laplace varsayımı olayıyla anıldı. en önemli eserlerinden biri de olasılık problemleri üzerine felsefi araştırma kitabıdır.
daha fazla bilgi için: https://tr.m.wikipedia.org/...
devamını gör...

gerçek islam bu işte...

özellikle şeriat isteyen bir kadının kendisine saygısı yoktur.

not: kadınım
devamını gör...

twitter.com/Sultanucar_ist/...

yerine melihi getireceklerdir. bunların doğru işi olmaz
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim