ülkemizde gelmiş geçmiş en iyi "sitcom" değildir bu noktada üstteki yazara katılıyorum. fakat bana göre gelmiş geçmiş en komik yerli dizidir... şunun ayrımını yapmak lazım, üstteki yazar da buna biraz değinmiş. sitcom mantığı amerikan sitcomları gibi işlemiyor bizde. bu tip örnekler yok değildi, bunlara örnek olarak: "sıkı dostlar, açık mutfak, charlie, tatlı hayat vs." verilebilir belki ama avrupa yakası kesinlikle bunlardan öte bir yerde konumlandırılmalı.

-spoiler-

bunun sebebine gelecek olursak elbette ki dizilerin süreleri devreye giriyor. amerikan yapımı sitcomlarda şu formül kullanılır: ana tema(bölümün); açılışta karakterler bu tema üzerinde ya giyinmiştir ya konuşuyordur, ya da aksiyona başlamışlardır. (atıyorum tema: su parkı) karakterler su parkına gidiyordur, hazırlanıyordur, su parkındadır ya da gidileceği konuşuluyordur.

aslında bunu modern family'den özetlersek: karakterler tatile gider ve o bölüm tatil ile açılır. devamında orada onların başına gelen durumlara yönelik şeyler izliyoruz. mesela seinfeld'e bakalım; bir bölümün konusu karakterler arasındaki bir ev kiralamaktır, bütün karakterler kendi aralarında o evi kiralamak için yarışa girerler. bölümün açılışında george geldiğinde elaine ve jerry'e elindeki o evden bahseder ve devamında ikisi ev için yarışa girer, sonra george da dahil olur bu yarışa hepsi evi istemektedir vs sonra ev başkasına kalır.

-spoiler-

yani anlayacağınız üzere amerikan yapımı sitcomların senaryo formülü basittir. bölüme 1 tema belirle, açılışı o tema üzerinden yap ve devamında karakterleri komik durumlar içinde bırak o temayı izleyerek. finalde de o tema bir şekilde kapansın yani olay örgüsündeki tüm düğümler çözülsün. (bu düğüm konusu senaryo üzerinde olay örgüsüne çeşitli düğümler atılması ile ilgili, bu düğümler çözüldükçe başka düğümler eklenir böylece izleyici bu düğümlerin çözülmesini görmek için izlemeye devam eder vs vs.)

dönelim avrupa yakası örneğine. avrupa yakası 1 saat civarında başlayıp finaline doğru 2 saati aşkın bir uzunluğa erişmişti. dolayısıyla burada 1 tane tema belirleyip onun üzerinden ilerlemek yetersiz hale geliyor. çünkü belirlenen tema üzerinde karakterlerin içine düşeceği komik durumların süresi o 2 saati dolduramıyor. bu sebeple de dizi sitcom'dan çıkıp amacı güldürü olan bir dramaya dönüşüyor. karakterler arasındaki çatışmalar, farklı motivasyonlar ve bölüm içinde birbirine paralel ilerleyen 3-4 farklı hikayeyi seyrediyoruz. öyle ki abartılı sitcom oyunculuğu seçilmemiş olsa avrupa yakası'nın bazı bölümlerini dramaya çevirmek mümkün olur.

fakat sezar'ın hakkı sezar'a diyecek olursak da gülse birsel'in kalemine hayranlığımı belirtmem gerekir. avrupa yakası benim için televizyon tarihinde (türkiye) gelmiş geçmiş en komik yerli dizidir.
devamını gör...

bir ahmet aslan şiir kitabıdır.

iyi edebiyat yapmak için çok tahsilli olmak gibi bir ön şart yoktur. iyi edebiyat için çok gürültülü, çok kalabalık, çok renkli bir iç dünyanız olması yeterlidir. iyi bir şair olmak içinde allah vergisi bazı yetenekler eklenmelidir yukarıda saydıklarıma.

ahmet aslan hepsine sahip bunların hem de fazlasıyla. tahsili yok sadece çünkü kendisi bir manken kızımızın zamanında oyunun bir olmaması gerektiğini iddia ettiği dağda yaşayan çobanlardan biri ahmet abi.

ama ahmet abi vücudunu havadar havadar sergileyerek ünlü olan kızımız gibi tanınmış biri değil. o dağdaki çoban. çobanlıktan kazandığı para ile ayda bir ankara’ya gidip kitaplar alan sonra da köyüne dönüp koyunlarını otlatırken hem okuyup hem harika şiirler yazan bir çoban.

kitabını bulmak kolay değil. sanırım yeni baskı yapmadı. sunay akın ve cezmi ersöz ciddi destekler verseler de şaire, çok az kişi okudu sanırım onu. ama sadece içinizi dinleyin ve şunu düşünün: bütün kuşları alkışlamaya giden bir şair okunmaya değmez mi?

bence değer, o zaman birkaç sahaf gezmek gerek.
devamını gör...

kilise latincesi olarak da bilinen bir dönemler avrupa’da orta ve üst sınıf arasında lingua franca haline gelmiş olan liturjik latince bir sözcüktür.

sözcüğün sözlük anlamı topluluk dışına çıkarmak, toplulukla iletişimini kesmek hatta aforoz etmek olarak geçer.

dini bir kökeni olduğu düşünülen sözcük neredeyse bütün dinlerde farklı farklı şekillerde ama aşağı yukarı aynı anlama gelecek şekilde kullanılagelmiştir tarih boyunca.

genellikle katolik kilisesine mal edilir. katolik kilisesi güç manyaklarından oluştuğu için bir üyenin herhangi bir durumda excommunicado durumuna düşmesi alelade bir olaydır. ancak daha önce de söylediğim gibi bütün dinler belli koşullarda bu durumu kullanmışlardır.

kökenleri dinlere dayanıyor gibi görünse de bu söz sadece dini topluluklardaki aforoz için kullanılmaz. herhangi bir amaç için bir araya gelmiş bütün topluluklarda aynı sözcük benzer aforoz işlemleri için kullanılmaktadır.

yaptıklarını bir imaj çalışması olup olmadığına bakmadan takdir ettiğim keanu reeves abimizin oynadığı john wick serisinde de john wick kendi elinde olmayan bazı durumlardan ötürü excommunicado durumuna düşmüştür.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

işte dert dediğin böyle olur diyerek dahil olduğum başlık. ya kardeşim böyle saçma sapan şeyleri dillendiriyorsunuz, sonra reis yukarıdan bir bakıyor, "lan bunlar hep rahatlıktan, demek ki bu millette para var, dur yeni bir iki tane vergi kilitleyeyim" diyerek veriyor odunu.*

hayvanın içgüdülerine, doğasına falan aykırı bir kere. dili olsa konuşsa keşke, tanımadığın akrabalarının bile kulaklarını çınlatıyordur hayvancağız.
devamını gör...

iç sıkıntısı. nasıl tarif edersin?

veya üzüntü, keyifsizlik. canını sıkan hiçbir şey yok ama yine de hiçbir şey gelmiyor içinden.

ya da içini dolma gibi oyup bomboş bırakmışlar hissi. kalbin boş, ruhun boş, hiçbir şey hissetmiyorsun ama her şeyi hissediyorsun aynı zamanda. zor işte tarifi.
devamını gör...

uzun zamandır beklediğim ödeme geldi. ödemeni istemek borç istemekten zormuş gerçekten. kaç aydır kıvranıp duruyorum.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

isimlerin dillerde farklı hallerde karşımıza çıkması.
ali-ally-eli
mikail-michael-michel
cdbrail-gabriel
davud(t)-david
ibrahim-abraham
yusuf-jose-josef-joseph-guiseppe
yakup-jacop
leyla-laila
meryem-myriam-maria-mary
havva-eva-eve
adem-adam
yunus-jones-johannes
ilyas-elias-elijah
isa-yesu-jesus
süleyman-salamon
ishak-izak-isaac
harun-aaron
zekeriya-zacheria
bünyamin-benjamin
iskender-alexender
ismail-samuel
feride-frida
aklıma ilk gelenler , belki ilerde güncellerim.
devamını gör...

her dizesi insanın yüreğine dokunan mükemmel bir attila ilhan şiiridir.

bir kişi nasıl bir insanın gülmesini cenazeye benzetebilir aklım almıyor. mükemmel bir tasvir.
devamını gör...

tanım: yorum yapmanın yanında tanım da yapabileceğimize inanmamızı isteyen moderatör arkadaşın açtığı başlık.

dilek, istek, önerilerimizi yansıtırken bilgilerimizle de zenginlik katalım.
bilgi paylaştıkça çoğalır.
devamını gör...

8 sezon boyunca nerdeyse tüm bölümlerinde “everyone lies” repliğinin kullanılıp, dizinin son bölümünün adı “everyone dies” olması, beni mest etti. spoiler yok rahatça okuyabilirsin.

bi diziden beklediğim her şeyi karşıladı. en beklenmedik anlarda güldüm. yer yer ağlattı. en derinlerime sakladığım yaralarımı gün yüzüne çıkardı. ve her zaman hatırlamam gereken büyük bi ders verdi.
devamını gör...

verdiğimiz kitabı daha anlamlı kılar. karşı dakını mutlu eder.
devamını gör...

** sayın yönetim. stop. rica ediyorum. stop. rozet önerilerini inceleyiniz. stop.
devamını gör...

sararmış efenim. yeni yöneticimiss.
hayırlı olsun.
devamını gör...

look at the face and put tea.

en mantıklısı budur herhalde.


tanım: 'tipe bak çay demle' deyiminin ingilizcesini paylaştığımız başlıktır.
devamını gör...

bu biraz bana abartı geldi.
devamını gör...

müjde müjde bize parizyenden müjde size , müjde müjde halka , rte den müjde bize , müjde müjde bize , yine girecek bize.
müjde müjde size.....
perşembe nin , gelişi salı dan bellidir.
devamını gör...

benimdir. tanımı seversem beğenirim, üstüne üstlük bir de pişmiş kelle gibi sırıtırsam favlarım.
devamını gör...

natsuo kirino kitabıdır.

kadınla erkek arasında her dönemde, her çağda, zamanın her diliminde, dünyanın her bir köşesinde büyük farklılıklar olmuştur ve olmaya devam etmektedir. bu farklılıklar hep erkek cinsinin lehine işlemektedir. ancak insanlar arasında sürekliliği hiç kesintiye uğramayan bu cinsiyetçi yaklaşımlar bir sona erer mi ermez mi diye düşünürken tanrılar ve tanrıçalar arasında da böyle cinsiyet ayrımcılığını göğe çıkaran yaklaşımlar olduğunu öğrenince umudum biraz kırılmadı desem yalan olur.

gözyaşı şeklinde bir ada düşünün. adanın içinde sürüp giden yaşamı. ama bu sıradan bir yaşam değil. kadınların mitolojik bir dünyada olsalar bile akıl almaz bir şekilde, sanki yüceltiliyormuş gibi gösterilip aşağılandığı bir yaşam.

kahinlik sırası bekleyen bir kız ve onun me olacağını bile bilemen kız kardeşinin yer altındaki kapkara dünyaya uzanan, ölülerle kol kola gezen, hapşırdığında bile yeni tanrılar ortaya çıkan büyük tanrılara şaşkınlıkla bakan hikayesi.

ne olursa olsun, kadın bir şekilde bedel ödemekle yükümlü. japon mitolojisine dokunarak bizi çağdaş dünyanın haksızlıklarına taşıyan bu roman tam da şu dönemde okunmalı.
devamını gör...

tabi ki çiçek desenli elbise.
kırmızısı olur, mavisi olur, yeşili olur vb.
eteği olur, pantolonu, olur, gömleği olur vb.
siyah hiç bir şey olmasın lütfen, onunla aram hiç koş değil.
o da beni sevmez. yakıştırmaz kendini bana.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim