mezarlık
çocukluğumdan beri içinde bulunmaktan hiç hoşlanmadığım alan.
iki sebep var, çok eskiden beri tesir eden. biri insan bedeninin toprak altında uğradığı değişim. hayal etmesi bile ürkütücü. bu yüzden yakılmayı dilerim nazım gibi. ki bunu anlattığı 'ben senden önce ölmek isterim' şiirini de çok severim.
ben senden önce ölmek isterim.
gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun?
ben zannetmiyorum bunu.
iyisi mi,beni yaktırırsın, odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun.
kavanoz camdan olsun, şeffaf, beyaz camdan olsun ki içinde beni gorebilesin
fedakarliğimi anlıyorsun vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan senin yanında kalabilmek için.
ikincisi de gözü yaşlı insanları görmeye çokça dayanamıyor oluşum. acının göz önüne açık bir şekilde serildiği tek yer oluşu sebep. hiçbir umudun kalmadığı bir nokta. minicik bir 'belki' bile yok. bitti. gitti.
işte bu yüzden sevmiyorum. vedaları da sevmiyorum. ama son iki haftadır çokça gitmek zorunda kaldım mezarlığa. kendi kayıplarımda tercihti ama eşimin canı yanarken onu yalnız bırakamadım. oradaydım. dua da etmediğim için etrafta minik yürüşlere çıktım, ona alan bırakmak için. içim daralsa da mezarlara baktıkça huzursuz olsam da çiçekleri suladım. mezar taşlarını okudum. bir yanda bebeleri, bir yanda yaşlı insanları gördükçe adaletsiz hayata kızdım.
ama en zoru sanırım mezara bırakıldığı ilk andı. haberi aldıktan sonra afallayıp 800 km yol boyunca biriktirdiğim; vedaydı, namazdı derken güçlü durmaya çalıştığım 16 saatin sonunda mezarlığın bir köşesinde başımı farklı bir yana çevirmiş olsam da zihnimden gitmeyen şu kelimeler dağılmama, içimi çeke çeke ağlamama sebep oldu "baba toprak altına bırakılır mı?"
iki sebep var, çok eskiden beri tesir eden. biri insan bedeninin toprak altında uğradığı değişim. hayal etmesi bile ürkütücü. bu yüzden yakılmayı dilerim nazım gibi. ki bunu anlattığı 'ben senden önce ölmek isterim' şiirini de çok severim.
ben senden önce ölmek isterim.
gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun?
ben zannetmiyorum bunu.
iyisi mi,beni yaktırırsın, odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun.
kavanoz camdan olsun, şeffaf, beyaz camdan olsun ki içinde beni gorebilesin
fedakarliğimi anlıyorsun vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan senin yanında kalabilmek için.
ikincisi de gözü yaşlı insanları görmeye çokça dayanamıyor oluşum. acının göz önüne açık bir şekilde serildiği tek yer oluşu sebep. hiçbir umudun kalmadığı bir nokta. minicik bir 'belki' bile yok. bitti. gitti.
işte bu yüzden sevmiyorum. vedaları da sevmiyorum. ama son iki haftadır çokça gitmek zorunda kaldım mezarlığa. kendi kayıplarımda tercihti ama eşimin canı yanarken onu yalnız bırakamadım. oradaydım. dua da etmediğim için etrafta minik yürüşlere çıktım, ona alan bırakmak için. içim daralsa da mezarlara baktıkça huzursuz olsam da çiçekleri suladım. mezar taşlarını okudum. bir yanda bebeleri, bir yanda yaşlı insanları gördükçe adaletsiz hayata kızdım.
ama en zoru sanırım mezara bırakıldığı ilk andı. haberi aldıktan sonra afallayıp 800 km yol boyunca biriktirdiğim; vedaydı, namazdı derken güçlü durmaya çalıştığım 16 saatin sonunda mezarlığın bir köşesinde başımı farklı bir yana çevirmiş olsam da zihnimden gitmeyen şu kelimeler dağılmama, içimi çeke çeke ağlamama sebep oldu "baba toprak altına bırakılır mı?"
devamını gör...
bütün çocuklar iyidir
devamını gör...
neolitik dönem
(bkz: yeni taş çağı) olarak da bilinen tarih öncesi dönemdir.
devamını gör...
fedora
ingilizcede fötr şapka anlamına gelen kelime.
devamını gör...
ankara
devamını gör...
unstabil anjina
tam tıkayıcı olmayan bir trombüsün kitle etkisine bağlı daralma sonucu oluşan göğüs ağrısı ile karakterize durumdur.
stabil anjina'ya nazaran hem istirahat hem egzersiz zamanı oluşabilir.
ileri tıkanıklıklarda miyokart infarktüsüne neden olabilir.
stabil anjina'ya nazaran hem istirahat hem egzersiz zamanı oluşabilir.
ileri tıkanıklıklarda miyokart infarktüsüne neden olabilir.
devamını gör...
koyu akp’lilerin bile akp’ye oy vermeyeceği gerçeği
5 sene önce akp’ye laf ettiğim için üstüme yürüyen dayım. şimdi facebook’tan akp’ye isyan ediyor.
devamını gör...
obsesif kompulsif bozukluk
türkçe'ye takıntı-zorlantı bozukluğu olarak çevrilmiş bir tür psikolojik bozukluk. obsesyonlar ve kompulsiyonlar olarak iki bölümde incelemek gerek. obsesyon dediğimiz şey nedir: zorla ve istenmeden gelen, kaygı ve sıkıntıya yol açan, yineleyici ve sürekli olan düşünceler, imajinasyonlar diyebilirim. biraz açacak olursam takıntılı bir düşüncenin birden bire ben istemeden sürekli olarak aklıma gelmesi. neler olabilir bunlar: dini içerikli düşünceler, cinsel içerikli düşünceler, birilerinin başına bir şey geleceği ile ilgili düşünceler, birilerine zarar verebileceğimle ilgili düşünceler en sık görülenler. yine örneğin birisi tam namaz kılacakken aklına dine allaha küfürlü düşünceler gelebilir, başka birinin aklına annesi babasıyla cinsel ilişki fantezileri gelebilir, çocuklarla ilgili cinsel içerikli fanteziler gelebilir, acaba yapar mıyım ya da yaptım mı gibi düşünceler gelebilir. annem ölecek, babam ölecek, şimdi kötü bir şey olacak gibi düşünceler gelebilir. bunların ortak özelliği istemsiz, tekrarlayıcı ve zorla geliyor olması. bunlar şimdilik cepte kalsın.
kompulsiyon dediğimiz şey nedir: insanların az önce bahsettiğim takıntılı düşüncelerine tepki olarak ya da katı bir biçimde uyulması gereken kurallara göre yapmaya zorlanmış gibi hissettiği tekrarlayıcı davranışlar diyebilirim. bunu da biraz açayım daha anlaşılabilir olması için. örneğin en bilinenler el yıkama, bir şeyleri yıkama temizlik takıntısı. kişi kendini kirli hisseder. takıntılı bir şekilde hastalanacağını enfeksiyon kapacağını ya da başka insanlara bunu kaptıracağını düşünür (istemsiz zorla ve tekrarlayıcı) ve bunun üzerine sürekli elini yıkar. çok uzun süreler, çok sık ve gereksiz biçimde. ya da bahsettiğim dini içerikli, cinsel içerikli obsesyonlar ya da birilerinin başına bir şey gelecek şeklindeki obsesyonları gidermek için bazı hareketler yapar ya da sözler söyler tekrar eder. örneğin dini içerikli durumlar için sözler söyleme, zikir çekme, fazladan namaz kılma, sürekli abdest alma gibi. ya da birinin başına bir şey gelmesin diye sürekli bir hareketi tekrar etme, merdiven inip çıkma, çizgilere basmadan yürümeye çalışma, gittiği yolu tekrar dönüp bir daha gitme gibi.
örneğin benim bir danışanımın aklına birilerinin başına bir şey gelecek diye düşündüğü anda bir sürü kompulsiyon geliştiriyor. evdeki bazı kalemleri hiç kullanmıyor (atamıyor da) deftere yazı yazerken şöyle diyor " eğer bu sayfayı boş bırakmazsam annem ölebilir" sonra o sayfaya yazı yazmıyor ve annesi de ölmeyince bu düşüncesi ve davranışı gelişiyor. ve bunu ve benzerlerini sürekli tekrarlıyor.
peki tedavisi var mı? evet var. hem çeşitli ilaç tedavileri mevcut hem de çeşitli psikoterapi yöntemleri mevcut.
psikonet yayınlarından " takıntılarla başa çıkma" diye de bir kitap var. okb (obsesif kompulsif bozukluk) hastaları için hazırlanmış işe yarayacağını düşündüğüm bir kitap.
kompulsiyon dediğimiz şey nedir: insanların az önce bahsettiğim takıntılı düşüncelerine tepki olarak ya da katı bir biçimde uyulması gereken kurallara göre yapmaya zorlanmış gibi hissettiği tekrarlayıcı davranışlar diyebilirim. bunu da biraz açayım daha anlaşılabilir olması için. örneğin en bilinenler el yıkama, bir şeyleri yıkama temizlik takıntısı. kişi kendini kirli hisseder. takıntılı bir şekilde hastalanacağını enfeksiyon kapacağını ya da başka insanlara bunu kaptıracağını düşünür (istemsiz zorla ve tekrarlayıcı) ve bunun üzerine sürekli elini yıkar. çok uzun süreler, çok sık ve gereksiz biçimde. ya da bahsettiğim dini içerikli, cinsel içerikli obsesyonlar ya da birilerinin başına bir şey gelecek şeklindeki obsesyonları gidermek için bazı hareketler yapar ya da sözler söyler tekrar eder. örneğin dini içerikli durumlar için sözler söyleme, zikir çekme, fazladan namaz kılma, sürekli abdest alma gibi. ya da birinin başına bir şey gelmesin diye sürekli bir hareketi tekrar etme, merdiven inip çıkma, çizgilere basmadan yürümeye çalışma, gittiği yolu tekrar dönüp bir daha gitme gibi.
örneğin benim bir danışanımın aklına birilerinin başına bir şey gelecek diye düşündüğü anda bir sürü kompulsiyon geliştiriyor. evdeki bazı kalemleri hiç kullanmıyor (atamıyor da) deftere yazı yazerken şöyle diyor " eğer bu sayfayı boş bırakmazsam annem ölebilir" sonra o sayfaya yazı yazmıyor ve annesi de ölmeyince bu düşüncesi ve davranışı gelişiyor. ve bunu ve benzerlerini sürekli tekrarlıyor.
peki tedavisi var mı? evet var. hem çeşitli ilaç tedavileri mevcut hem de çeşitli psikoterapi yöntemleri mevcut.
psikonet yayınlarından " takıntılarla başa çıkma" diye de bir kitap var. okb (obsesif kompulsif bozukluk) hastaları için hazırlanmış işe yarayacağını düşündüğüm bir kitap.
devamını gör...
iki dizelik istifler
ayağını bastın odama,
kırk yıllık beton çayır çimen şimdi.
nazım hikmet/hoşgeldin kadınım
kırk yıllık beton çayır çimen şimdi.
nazım hikmet/hoşgeldin kadınım
devamını gör...
yazarların itiraf edemediği takıntıları
sevdiğim/değer verdiğim kadınlar dışarı çıktıkları anda aklım hep onlarda. her an merak ediyorum. mesajıma geç cevap verirse arıyorum. bekleyemiyorum.
bu ülkeyi bu hale getiren her pislikten nefret ediyorum.
bu ülkeyi bu hale getiren her pislikten nefret ediyorum.
devamını gör...
meja (yazar)
ben mor mahlas kullandığını görünce editör oldu zannettim ne yalan söyleyeyim sonra profiline girdim mahlasının yanında editör yazısını göremedim. editör olmak da ne yakışırdı kendisine ama ha. *
t: yazar ablamdır. yazar abla ne demek diye sormayın sakın.
t: yazar ablamdır. yazar abla ne demek diye sormayın sakın.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının aşk hayatları
yok ki.
devamını gör...
yunus emre
bu dünyada kim güldü ki sen gülesin.
sözünün sahibi kıymetli ozanımızdır.
devamını gör...
hoş geldin 2022
2022 yılının ilk tanımıdır. laaan.
devamını gör...
yazarların yaşamak isteyeceği kitaplar
hiç düşünmeden tabikide
harry potter
harry potter
devamını gör...
koklayınca geçmişi hatırlatan kokular
koklayınca sizi eskilere götüren kokulardır. beyniniz o kokuyla hatırayı kodladığı için başa gelen durumdur. mesela köyde çok sevdiğiniz bir dedeniz varsa tütün kolonyası duyunca dedenizin aklınıza gelmesi örnektir.
devamını gör...
an itibarıyla yazarların nerede olup ne yaptığı sorusu
hayat kısa, kadayıflar uçuyor.
canım abim yaklaşık bir aydır 'oraya gelip künefe yapacağım. künefe yapma aleti aldım gelince künefe yapacağım. sen künefe peyniri bulsana ben gelince künefe yapacağım bla bla 'sözlerine beni maruz bıraktığından bu iğrenç espriyi az önce ben yaptım.
yerleşmiş evin merkezine bir de. yahu ev zaten 34 derece hissedilen 82. erimiş yerlere yapışmışım bir de gelmiş şu vantilatörü kapa diyor.
bana diyor bana bana banusuna.* beynim yandı ve kulaklarımdan aktı inanabiliyor musunuz? ölüm gibi bir şey oldu ama kimse ölmedi herkes eridi.
neyse efem işte en son vantilatörü başka yöne çevirmede anlaştık. üst kattan çamaşırları asıp gelmiş ve cehennem sıcağının ruhunu kavurduğu anam gelip vantilatörü eski haline çevirdi.
abim yahu kapatın şunu kadayıflar uçuyor dedi.
ve ben gözlerinin içine bakarak olsun abi 'hayat kısa, kadayıflar uçuyor' dedim.
yaşadığım dramı anlatabildim mi sayın yazarlar? canım mutfağım şuan 115 dereceye yükseldi. annem bir yandan şerbet yapıyor diğer ocağada çay koymuş.
yarın için çok geç olabilir bunu söylemek için sizleri seviyorum. *
ben göçüyorum hade hepiniz bir şeylere emanet.
canım abim yaklaşık bir aydır 'oraya gelip künefe yapacağım. künefe yapma aleti aldım gelince künefe yapacağım. sen künefe peyniri bulsana ben gelince künefe yapacağım bla bla 'sözlerine beni maruz bıraktığından bu iğrenç espriyi az önce ben yaptım.
yerleşmiş evin merkezine bir de. yahu ev zaten 34 derece hissedilen 82. erimiş yerlere yapışmışım bir de gelmiş şu vantilatörü kapa diyor.
bana diyor bana bana banusuna.* beynim yandı ve kulaklarımdan aktı inanabiliyor musunuz? ölüm gibi bir şey oldu ama kimse ölmedi herkes eridi.
neyse efem işte en son vantilatörü başka yöne çevirmede anlaştık. üst kattan çamaşırları asıp gelmiş ve cehennem sıcağının ruhunu kavurduğu anam gelip vantilatörü eski haline çevirdi.
abim yahu kapatın şunu kadayıflar uçuyor dedi.
ve ben gözlerinin içine bakarak olsun abi 'hayat kısa, kadayıflar uçuyor' dedim.
yaşadığım dramı anlatabildim mi sayın yazarlar? canım mutfağım şuan 115 dereceye yükseldi. annem bir yandan şerbet yapıyor diğer ocağada çay koymuş.
yarın için çok geç olabilir bunu söylemek için sizleri seviyorum. *
ben göçüyorum hade hepiniz bir şeylere emanet.
devamını gör...